kalp sıkışması neden olur / Kalp Çarpıntısı Neden Olur? - Acıbadem Hayat

Kalp Sıkışması Neden Olur

kalp sıkışması neden olur

Bu Belirtiler Var İse, Kalp Krizi Geçiriyor Olabilirsiniz!

Bu Belirtiler Var İse, Kalp Krizi Geçiriyor Olabilirsiniz!

Kalp Krizi Nasıl Anlaşılır?

Nefes darlığı, şiddetli öksürük, baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, bayılma, soğuk terleme, çarpıntı, halsizlik, göğüste 20 dakikadan fazla süren kollara kadar yayılan şiddetli ağrı ve ölüm korkusu duyulmaktadır.

Bazı hastalarda görülen kalp krizi ani ve şiddetli başlar, kolaylıkla tanı koyulabilmektedir. Fakat bazı durumlarda ise yavaş, hafif ağrılarla başlamaktadır.

Kalp Krizi Belirtileri

Hissedilen ağrı ile birlikte soğuk terleme, mide bulantısı, nefes alamama hissi, öksürük, baş dönmesi, kusma, bayılma, göğüste oluşan sıkışma hissi, hareket edince oluşan ve artan ağrı.

Bazı hastalarda bu belirtiler görülmemektedir. Örnek olarak, şeker hastaları hiç ağrı duymayabilmekte ve sadece soğuk terleme ve nefes darlığı şikayetleri yaşamaktadırlar.

Kalp Krizine Neden Olan Faktörler

Düzenli olarak egzersiz yapılmaması, stresli yaşam tarzı, kötü kolesterolün yüksek olma durumu, fazla kilolu olma durumu, sigara kullanımı, 35 yaş üzerindeki erkekler, 45 yaş üzeri ya da menapozdaki kadınlar, diyabet hastaları, hipertansiyon gibi faktörler kalp krizine sebep olabilmektedir.

Kalp Krizi Anında Neler Yapılmalıdır?

Kalp krizi geçirmekte olan bir kişinin tıkalı olan damarını açmak adına yapabilecekleri hastaya zaman kazandırabilmektedir.  Ağrı başladığı andan itibaren ilk olarak, telefon ile ambulans çağrılmalı ve yakınlarına haber verilmelidir.

Bir bardak su içilmelidir. Bunun dışında hiçbir şey yenilip, içilmemelidir.

O anda bulunduğunuz yerin kapısını aralamalı ve gelecek yardımları beklemelisiniz.

Öksürük kan akışını arttırmaktadır. Böylelikle burun delikleri kapatılarak kuvvetli bir şekilde öksürülmelidir.

Bulunduğunuz yerin penceresi açılmalı ve bol oksijen girmesi sağlanmalıdır.

Yardımın gelmesi oturur pozisyonda veya yatar pozisyonda beklenmelidir. Ayakta durulmamalıdır.

Sıcak veya soğuk suyun altına girilmemelidir. Özellikle kalp krizi durumlarında soğuk suya girilmesi oldukça tehlikelidir. Çünkü bu durumda kalp damarları büzüleceğinden daha kötüye gidilebilmektedir.

 

Benzer Yazılar

Sessiz Tehdit ‘Tansiyon Hastalığı’
Sessiz Tehdit ‘Tansiyon Hastalığı’

Hipertansiyon, ülkemizde her üç kişiden birinde görülen önemli bir sağlık sorunudur. Önemi; hedef organlar olan kalp, damarlar, beyin, böbrek ve gözlerin etkilenmesi sonucunda inme, kalp krizi, periferik damar hastalıkları, kronik böbrek hastalığı ve görm

Devamı

Kalp Hastalıklarının Gebelik Sürecine Etkileri
Kalp Hastalıklarının Gebelik Sürecine Etkileri

Gebelik sürecinde hızla büyüyen bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması ve anne adayının doğum esnasındaki kan kaybına karşı direncinin artırılması amacıyla kalp ve dolaşım sisteminde bazı değişiklikler gözlemlenir

Devamı

Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir? Kalp Krizi Nedenleri Nelerdir?

İçindekiler

Kalp krizi belirtileri nelerdir?

Miyokard enfarktüsü olarak da adlandırılan kalp krizi, kalp kasının bir kısmı yeterince kan almadığında oluşur.

Kalp krizinin en sık belirtisi, göğüs ağrısı veya göğüste rahatsızlık hissidir. Göğsün ortasında veya sol tarafında birkaç dakikadan uzun süren veya aralıklı tekrarlayan ağrı; rahatsız edici baskı, sıkışma, dolgunluk gibi hissedilebilir.

Nadiren;

  • Sersemleme veya baygınlık hissi
  • Çene, boyun, sırtta ağrı veya rahatsızlık
  • Göğüste ağrı olmaksızın bir veya iki kolda, omuzda ağrı ya da rahatsızlık
  • Ani başlangıçlı göğüs ağrısıyla birlikte ortaya çıkan nefes darlığı da kalp krizinin belirtisi olabilir.

Kalp krizi, bazen hiçbir belirti göstermeyebilir. Özellikle yaşlılarda ve şeker hastalarında kalp kirinizin belirti göstermemesi daha yaygın bir durumdur.

Kalp krizi en sık hangi yaş aralığında görülür?

Kalp krizi her yaşta ortaya çıksa da yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. 45 yaşının üzerinde erkekler, 55 yaşının üzerindeki kadınlar daha genç bireylere göre kalp krizi açısından daha fazla risk altındadır.

Kalp krizi belirtileri cinsiyete göre farklılık gösterir mi?

Kalp krizi belirtileri ve belirtilerin ciddiyeti bireyden bireye farklılık gösterebilir. Bazı kişilerde şiddetli göğüs ağrısı olurken bazı bireylerde çok hafif bir ağrı olabilir veya hiç belirti göstermeyebilir. Kadın ve erkekler arasında belirtiler benzerdir. Ancak kadınlarda;

  • Bulantı
  • Kusma
  • Sırt ve omuz ağrısı gibi çok tipik olmayan belirtiler, erkeklere nazaran biraz daha fazla gözlemlenir.

Kalp krizinin nedenleri nelerdir?

Kalp krizi, bir veya birden fazla koroner damar denilen kalp damarlarının tıkanması sonucu meydana gelmektedir. Koroner damarlar, yıllar içinde kanda dolaşan kolesterol ve yağların damar duvarında birikmesi sonucunda daralmaya başlar ve damar sertliği (ateroskleroz) oluşur. Bu durum da kalp krizine neden olabilir.

Koroner damar hastalığının oluşumuna neden olan risk faktörleri, aynı zamanda kalp krizinin de risk faktörleridir.

Kalp krizinin risk faktörleri şunlardır:

  • Yaş
  • Ailede kalp hastalığı (Erkek akrabalarda 55, kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp hastalığı öyküsü)
  • Yüksek kolesterol ve trigliserit seviyesi
  • Hipertansiyon
  • Şeker hastalığı
  • Sigara kullanımı
  • Fiziksel aktivite azlığı
  • Obezite
  • Stres

Covid enfeksiyonu kalp krizini tetikler mi?

Covid enfeksiyonu sonrasında kalp damarlarının pıhtı ile tıkanması sonucu oluşan kalp krizi nadirdir. Ancak Covid enfeksiyonu sonrasında;

  • Kalp kası hasarı
  • Kalp etrafındaki zarda sıvı toplanması
  • Kansızlık
  • Düşük oksijen seviyesi
  • Kalp hızında artış gibi nedenlerle kalbin beslenmesinin bozulması gibi komplikasyonlar daha sık görülmektedir.

Covid enfeksiyonu sonrasında; 

  • Göğüs ağrısı
  • Çarpıntı
  • Nefes darlığı gibi belirtilerin olması durumunda mutlaka kardiyoloji bölümüne başvurulması gerekmektedir.

Kalp krizinin tedavi yöntemleri nelerdir?

Kalp krizinden sonra kalp dokusu her dakika daha fazla hasarlanır. Bu nedenle kan akışını hızlı bir şekilde eski haline getirmek, kalp hasarını önlemeye yardımcı olur.

Kalp krizi tedavisinde, ilaç tedavisiyle birlikte koroner anjiografi ile tıkalı damar tespit edilerek ardından tıkalı damarı açmak için stent veya koroner arter bypass cerrahisi gibi seçeneklerden hasta için uygun olanına başvurulur.

Kalp krizi riskini düşürmek için nelere dikkat edilmeli? Hangi önlemler alınmalı?

Damar sertliğine neden olan risk faktörlerinin kontrol altına alınması kalp kriz riskini de azaltır. Aile öyküsü, yaş, cinsiyet gibi risk faktörlerini değiştirmek mümkün değildir. Ancak yaşam şeklinde yapılacak bazı değişiklikler, kalp hastalıklarına yakalanma riskini dolayısıyla da kalp krizi riskini azaltacaktır.

  • Sigarayı bırakmak
  • Kilo kontrolünü sağlamak
  • Fiziksel aktiviteyi artırmak
  • Stresle baş etmeyi öğrenmek kalp krizi riskini azaltan faktörlerden bazılarıdır.

Ayrıca;

  • Kan basıncının
  • Kan şekerinin
  • Kan kolesterol seviyesinin de kontrol altında tutulması gerekir.

Düzenli kardiyoloji kontrolleriyle kalp krizine neden olabilecek koroner kalp hastalığının erken tanısı yapılabilmektedir. Risk faktörlerinin düzenli yapılan biyokimyasal testlerle farkına varılması ve tedavi edilmesi, hipertansiyonun tanı ve tedavisi kalp krizini önlemede oldukça önemlidir.

Unutmayalım hayatı güzel yapan sağlıklı bir yaşamdır. Bu nedenle kalbimizi koruyalım ve ona iyi bakalım.

Kalp hastalıkları gelişmiş tetkik ve tedavi yöntemlerine rağmen halen ölüm nedenleri arasında ilk sırayı almaya devam etmektedir . Bunu değiştirebilmek için tıp dünyasının  olanca gücüyle gelişmeye, ilerlemeye çalıştığını da belirtmekte fayda görüyorum. Kendi deneyimlerime dayanarak  bu durumun açıklanmasında genetik yapı, ailesel ve çevresel faktörleri gibi elimizde olmayan sebeplerin yanı sıra ,kalp hastalıklarından kaynaklanan yakınmaların başka nedenlere dayandırılarak görmezlikten gelinmesi , ihmal edilmesi , sonraya ertelenmesi , sosyal sebeplerin bazen sağlıkla ilgili sorunlarımızın önüne geçmesi de önemli bir yer tutmaktadır.

Göğüs  ağrılarını ve diğer belirtileri dikkate almalıyız!. Kalp krizi riski taşıdığını unutmamalıyız.

Vücudumuza gerekli oksijen ve besin maddelerini sağlayan kalbimiz, çeşitli nedenlerle bu görevini yerine getiremediğinde, bizzat kendinde veya diğer organlarda birtakım bozukluklara sebep olur .Bunlar da hastalık belirtileri olarak, hastaların şikayetlerini oluşturur.

Genel olarak hastalarda görünen kalp hastalıkları belirtileri nelerdir :

    Ağrı (göğüs , kol , alt çene)

    Nefes darlığı (nefes darlığı nedeniyle sırt üstü yatamama, )

    Yorgunluk ve halsizlik

    Çarpıntı

    Bacaklarda ve karında şişme(ödem ve asit)

    Öksürük

    Bayılma(senkop)

    Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

    Baş ve ense ağrıları

    Morarma, olarak sıralanabilir.

Ağrı

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir dediğimizde, en önemli ve en sık rastlanan belirtilerinden biridir. Koroner arter hastalığı(yani kalbi besleyen damarların daralması veya tıkanması) nedeniyle yeterince oksijen alamayan kalp kası, bunu ağrı ile gömonash.pw, göğüste hissedilen ağrıların hepsi kalp kaynaklı olmayabilir. Kas, kaburga, omurga, yemek borusuna ait ağrılar da göğüste hissedilebilir.

Ağrı yorulunca veya heyecanlanınca oluyor, dinlenince geçiyorsa koroner damarlarla ilgili olma ihtimali çok fazladır. Aort stenozu, hipertrofik obstruktif kardiyomiyopati, ciddi hipertansiyon, aort yetersizliği, ciddi anemi, hipoksi gibi nedenler göğüste iskemik(yani kanın az gelmesi) kökenli ağrılara neden monash.pw disseksiyonu(ana damarın yırtılması), perikardit(kalp zarı iltihabı), mitral kapak prolapsusu da iskemik kökenli olmayan ağrılara yol açar.

Özofagus spazmı, özofajial reflü, özofagus yırtılması, peptik ulkus ta gastroentestinal kökenli göğüs ağrılarına yol açar. Anksiyete, depresyon, kardiyak psikoz, kişisel çıkar amaçlı psikojenik nedenlerle de oluşan göğüs ağrıları vardır. Toraks çıkış sendromu, servikal-torasik omurda dejeneratif eklem hastalığı, kostokondrit, herpes zoster(zona), göğüs duvarı ağrı ve hassasiyeti gibi nörojenik, kas-iskelet sistemine bağlı sebepler de göğüs ağrılarını oluşturabilir.

Akciğer kaynaklı, akciğer enfarktüsü ile beraber olan veya olmayan akciğer embolisi, pnömotoraks, plevrayı da(akciğer zarını) kapsayan pnömoni(zatürree) de göğüs ağrısına neden olur. Plörezi(akciğer zarının iltihabı, su toplaması) daha ziyade yan ağrısıyla kendini gösterir.

Angina pektoris dediğimiz, koroner damarların daralması veya tıkanması sonucu oluşan göğüs ağrısı, sıklıkla ağır bir yemekten sonra veya heyecanlı, sinirli, üzüntülü bir durumdayken, bazen de yorucu bir iş, yürüyüşle meydana gelir.

Angina pektoris, genellikle yavaş yavaş artar ve yayılır. Batıcı veya saplanıcı tarzda, ani olarak maksimum şiddette oluşan ağrılar, genellikle kalple ilgisi olmayan, kas-iskelet veya sinir kökenli ağrılardır.

Anginal ağrı, genellikle retrosternal(iman tahtasının arkasında) veya orta hattın hafif solunda, sternumun altında hissedilir. Nadir olarak sol meme altında olabilir.

Miyokard iskemisi ağrısı, her iki taraftan göğüse ve kollara(daha çok sol kol), boyuna ve alt çeneye yayılma eğilimindedir. Bazen arkaya ve enseye doğru da yayılabilir.

Perikardit, yani kalp zarı iltihabı durumunda oluşan ağrı süreklidir. Nefes alıp vermekle, göğüs hareketleriyle artar. Sırt üstü yatınca artar, öne doğru eğilince hafifler. Genellikle ateş, nefes darlığı, çarpıntıyla birlikte görülür.

Akciğer zarı hastalıklarında(plörezi) da benzer tipte ağrı vardır.

Ana atar damar yırtılmasında(aort disseksiyonu) çok şiddetli bir ağrı duyulur. Hasta damar yırtılmasını, yırtılma şeklindeki ağrıyı net olarak hissedebilir. Ağrıyla birlikte hastada terleme, morarma, tansiyon düşmesi, fenalık hissi, baygınlık olur; kol ve bacaklar morarır.

Ana akciğer damarı ve dallarının pıhtıyla tıkanmasında göğsün ortasında şiddetli bir ağrı olur. Aynı zamanda öksürük, kanlı balgam, çarpıntı ve morarma vardır.

Nefes darlığı

Nefes darlığı, kişinin zorlu ve yorucu, güçlükle nefes alıp vermesi demektir. Birçok nedeni vardır.

Kronik nefes darlığı, kalp yetersizliği, kronik akciğer hastalığı veya fiziksel kondisyon eksikliğine bağlı olarak(yaşlılar, şişmanlar veya daha çok oturarak iş yapan kişiler) gelişebilir.

Nefes darlığının ani artışı akciğerden çok kalp hastalığını düşündürür. Diğer yandan, hem akciğer, hem de kalp hastalığı olanlarda nefes darlığına hangisinin daha çok sebep olduğunu ayırt etmek oldukça güçleşebilir.

Yatar pozisyondayken gelişen nefes darlığı daha çok sol kalp yetersizliği veya mitral kapak hastalığı olan kişilerde görülür. Beraberinde öksürük de vardır.

Gece yattıktan saat sonra gelişen nefes darlığı, genellikle kalkıp oturularak düzelir. Ataklar hafif olabildiği gibi, hırıltılı solunum, öksürük, şiddetli nefes darlığı ve beraberinde panikle de görülebilir. Bazen akciğer ödemine kadar gidebilir. Sol kalp yetersizliği olan kişilerde, gece yatınca merkezi kan hacminin artmasına bağlı olarak gelişir. Bacaklarda göllenmiş olan kan da gece merkezi kan sistemine eklenince, zaten sınırda çalışan kalp, yetersizliğe girer.

Eforla veya istirahatte gelen kuru, gıcık şeklindeki öksürük, kalp yetersizliğine bağlı akciğer ödemiyle ilgili olabilir. Nefes darlığı genel olarak bulunsa da, öksürük şikayeti daha ön plana geçebilir.

Akut akciğer ödemine bağlı olan öksürükte pembe, köpüklü balgam görülürken; kronik bronşitin balgamı genellikle beyaz ve sümüksüdür.

Nefes darlığıyla birlikte duyulan düdük sesi(wheezing) akciğer veya kalp hastalıklarına bağlı monash.pw darlığı, kalp hastalıklarında olduğu gibi, çok çeşitli solunum sistemi hastalıklarında, kansızlıklarda, sinir sistemi hastalıklarında da görülebilir.

Yorgunluk ve Halsizlik

Pek çok nedene bağlı olarak gelişebilir. En sık anksiyete ve depresyona bağlı olarak görülür.

Anemi, hipertiroidi ve diğer kronik hastalıklar yorgunluk ve halsizliğe neden olabilir.

Kalp yetersizliği olan hastalarda, verilen idrar sökücü ilaçlar ve kalp yetersizliğinin giderek artması, halsizlik ve yorgunluğa neden olur.

Koroner arterlerinde yaygın daralmalar olan hastalarda da, yaygın kalp kası iskemisine bağlı olarak eforla ciddi yorgunluk hissi olur.

Çarpıntı

Kalp atımları normalden daha hızlıysa veya rahatsızlık verici bir şekilde hissediliyorsa, çarpıntı hissi oluşur. Çarpıntı, sıklıkla hiçbir ciddi kalp hastalığı olmadan gelişen selim bir belirtidir; fakat bazen yaşamı tehdit edici bir durum da gösterebilir.

Bazen basit ekstrasistoller(erken atımlar) göğüste "uçuşma" veya "gümleme" hissi verebilir.

Bazen çarpıntılar krizler halinde gelir. Krizler kendiliğinden geçebildiği gibi, çok uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir. Çarpıntı hisseden kişi veya yakını o sırada nabzı sayabilir, düzenli olup olmadığına dikkat edebilirse, tanı koymaya çok yardımcı olur.

Nabzı el bileğinin iç kısmında, baş parmak hizasında kolayca bulabiliriz.

Bazen, çarpıntıya bağlı fenalık hissi, baygınlık olabilir. Bazen de, altta yatan ciddi bir kalp hastalığı varlığında gelişen ciddi bir ventrikül taşikardisi, genel durumu bozmayabilir.

Bacaklarda ve karında şişme (ödem ve asit)

Bacaklarda şişme(ödem), sağ veya sol kalp yetersizliğinin sık görülen bir bulgusudur.

Kalp kökenli ödem, nadiren yüz ve kolları tutar. Yatan hastalarda, kuyruk sokumu üstünde ödem görülür.

By-pass ameliyatı sonrası, damar alınan bacakta ödem oluşabilir.

Bazı ilaçları alanlarda da(kalsiyum antagonisti) ayak ve ayak bileği ödemi görülebilir.

Varis, şişmanlık, sıkı korse, böbrek yetersizliği ve hipoproteinemik siroz gibi hastalıklarda da bacaklarda şişme, ödem oluşur.

Karın çevresinin genişlemesi, karın şişmesi, asit dediğimiz karın içi sıvı gelişimiyle ilgilidir.

Konjestif kalp yetersizliğine bağlı ciddi ödemi olan hastalarda da asit gelişir.

Konstriktif perikarditte(kalp zarının sertleşip, kalbi sıkıştırması durumu) asit oldukça sıktır.

Siroz, böbrek hastalıkları, tümör gibi nedenlerle de asit gelişebilir.

Öksürük

Kalp hastalıklarında görülen öksürük, yorulmakla ilişkili ve kesik kesiktir. Hırıltılı solunum, çarpıntı ve nefes darlığı da birlikte olabilir. Öksürük kuru veya balgamla olabilir. Balgam köpük şeklinde ve pembe ise, akut akciğer ödemini düşündürür.

Geceleri uykudan uyandıran ve kalkıp oturmakla geçen öksürük, kalp yetersizliği belirtisidir.

Bazı ilaçların sebep olduğu(ACE inhibitörleri) kuru öksürük te mevcuttur.

Akciğer hastalıklarının hemen tümünde öksürük vardır. Bunlarda balgam beyaz, sarı, yeşil, sümüksüdür. Akciğere pıhtı attığı durumlarda göğüs ağrısı, öksürük, kanlı balgam birliktedir.

Bayılma(Senkop)

Kalp hastalıklarının belirtileri nelerdir sorusunun önemli karşılığından biri de, Kardiyak senkop(bayılma), kalp debisindeki(atım hacmi) ani düşüşe bağlı olarak gelişen yetersiz beyin kan akımına bağlı geçici şuur kaybı olarak tanımlanır. Presenkop ise, hastanın fenalık hissi ve zayıflık hissedip, postürünün bozulma noktasına gelmesine rağmen, şuurunu kaybetmemesiyle karakterize edilir.

Atak sırasında yaralanma, ani bayılıp düşme ile olan daha ciddi bir durumu gösterir. Kardiyak ritm bozukluğuyla gelişen senkopta, kısa süreli kasılma gözlenebilir.

Kardiyojenik şokta hasta idrar kaçırabilir; ritm düzelince şuur ani olarak açılır. Nörolojik olanda, uykulu hal devam eder.

Sık görülen tipteki bayılma(vazovagal senkop); fazla vagal uyarıdan kaynaklanan nabız ve tansiyon düşmesi nedeniyle gelişir. Çoğunlukla, sıcak bir odada, ağır bir yemek gibi uyarıcı faktörler vardır. Bulantı, terleme, esneme, bazen görme ve duyma bozukluğu gibi ön belirtiler olur. Atak sonrasında hasta soluk, terli olabilir ve kalp hızı yavaştır. Herhangi bir gastroentestinal bulgu eşliğinde gelişen baygınlık genellikle vazovagaldir.

Boyundaki karotis sinüsünün aşırı hassasiyeti nabzı yavaşlatıp baygınlığa yol açabilir. Traş sırasında, sıkı kravat takıldığında, baş aşırı çevrildiğinde gelişebilir. Sık rastlanan bir durum değildir.

Genellikle altta yatan akciğer hastalığına bağlı öksürük nöbetleri senkopa yol açabilir.

Çok hızlı veya yavaş aritmiler hafif baş dönmesinden baygınlığa kadar şuur değişikliği yapabilir. Geçici tam kalp bloğu, kalp duraklaması, ventrikül taşikardisi, baygınlığa yol açabilir. Ön belirti olmadan ani şuur kaybı olur ve ritm düzelince kişi hemen normale döner.

Aort stenozu veya hipertrofik kardiyomiyopatisi olanlarda, eforla gelen şuur kaybı olabilir.

Kalp boşluğu içindeki tümör veya pıhtı tarafından kalp kapağının geçici tıkanması, hastanın pozisyonuna bağlı olarak senkopa neden olabilen nadir bir durumdur.

Çoğu normal hastada hızlı pozisyon değişikliğine bağlı geçici baş dönmesi olabilir. Yaşlılarda daha fazla görülür. Postüral hipotansiyon, hasta uzanmışken ve genelde yatar veya oturur pozisyondan ani kalkışlarda gerçekleşen bayılma veya baş dönmesinin sık nedenlerindendir. Buna da sebep sıklıkla periferik nöropati, otonom fonksiyon bozukluğu, sıvı kaybı veya ilaç yan etkisidir.

Hazımsızlık, hıçkırık ve yutma güçlüğü

Koroner yetersizliğine bağlı angina pektorisi olan pek çok hasta, yakınmalarını hazımsızlık ve yanma ile karıştırır. Aksine, özofajiyel reflüsü veya spazmı olan hastalar da yakınlamalarının angina pektoris olduğunu düşünebilir.

Hıçkırık, enfarktüslü hastalarda nadiren gelişir; kalp cerrahisi sonrası ise sık görülür.

Yutma güçlüğü, sistemik sklerozlu, aortik arkus anomalisi olan veya aşırı geniş sol atriumlu(kulakçıklı) hastalarda gelişebilir.

Baş ve ense ağrıları

Arter basıncının çok yükselmesinde veya çok düşmesinde baş ve ense ağrısına sıklıkla rastlanır. Ani yükselmelerde, baş ağrısıyla birlikte bulantı da olur.

Morarma (siyanoz)

Kanın iyi oksijenlenmediği veya kalp veya büyük damarlar seviyesinde kirli kanın temiz kana karışmasıyla oluşur. Kalp kaynaklı morarmalar santral tipte siyanoza sebep olur, yani mukozalar(örneğin ağız içi) da morarır.

Doğumsal kalp hastalıklarında ve kalp yetersizliklerinde görülür.

Periferik tipteki morarmada, mukus membranlar(örneğin ağız içi) morarmaz. Dolaşım yetersizliği, şok, periferik vazospazmda görülür.

 Hastaneye  ,   doktora geç kalınması ,  tanı ve tedavinin gecikmesine  ve  daha basit ve kolay tedavilerin daha zor ve kompleks hale gelmesine sebep olmaktadır  .

Şekil 1

 

Her hastalıkta olduğu gibi kalp hastalıklarında da erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır . Çevremizde hiç şikayeti olmadığı halde önemli sağlık sorunları ile karşılaşan insanların olduğunu duymuşuzdur . Kalp hastalıklarında bazen ilk şikayetin ölüm olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır .

Kalp hastalıkları denilince koroner damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Koroner damar hastalığı, kalpte yer alan ve kalbe bağlı olan atar damarların daralması sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Bunu yanı sıra kalbin işleyişini ve aynı zamanda yapısını etkileyen birçok kalp hastalığı bulunmaktadır. Bu kalp hastalıkları, , kalp ritim bozukluğu, kalp kapağı hastalıkları, doğuştan gelen kalp hastalıkları, kalp yetmezliği, kardiyomiyopatiler , perikard hastalıkları, aort hastalıkları ve aynı zamanda periferik damar hastalıklarıdır.

Bu hastalıkların büyük bir bölümünün noninvazif dediğimiz kolayca yapılan , operasyon veya girişim gerektirmeyen testlerle kolayca tesbit edilebilmesi büyük rahatlık sağlar .EKG, ekokardiyografi ,transözafagial ekokardiyografi , kontrast ekokardiyografi , efor testi , ritm holteri , ambulatuar kan basıncı monitörizasyonu (tansyon holteri) , miyokard perfüzyon sintigrafisi , BT (veya CT) koroner anjiografi gibi noninvazif tanı yöntemleriyle hizmet vermekteyiz .

BT  koroner anjigrafi ile Koroner anjigrafiye en yakın değerlerde damar anatomisini darlıklarını değerlendirebilmekte , ve bunu hastanın koluna veya kasığına herhangi bir girişim yapmadan gerçekleştirilebilmektedir. Daha güzel günleri birlikte yaşayabilmek umuduyla sağlıklı günler dilerim

 

Halk arasında sanal anjigrafi olarak da geçen BT (CT) koroner anjiografi

Kalp Çarpıntısı Nedenleri

Kalp çarpıntısı çoğu zaman hepimizin aklına kalp rahatsızlıklarını getirir. Bu nedenle de hemen bir kardiyoloğun kapısını çalarız. Oysa kalpte çarpıntının başka birçok nedeni olabilir. Bu nedenler arasında en sık görülenleri kansızlık, guatr, hipoglisemi, uyku bozukluğu, sigara ve alkol tüketimi, hipotansiyon, mineral ve su dengesizliği, stres ve kaygı bozukluğu, hormonal değişimler, kondisyon düşüklüğü, kafein ve çay, ateşli hastalıklar, gıda takviyeleri, aşırı spor ve egzersiz, alerji, kronik hastalıklar, olumsuz yaşam koşulları, ağrı, böbrek üstü bezlerinin hastalıkları, kullanılan ilaçlar olarak sıralanabilir. Kalpte çarpıntıya yol açan diğer nedenler…


1. Kansızlık

Genç yaşlı her yaş grubunun ortak sorunlarından biri olan kansızlık genellikle tedavisi ihmal edilen bir hastalık. Dünya nüfusunun yüzde 25’inde görülen kansızlık, Türkiye’de sıklıkla demir eksikliğine bağlı olarak gelişir. Kansızlıkta kalp vücudun oksijen ihtiyacını karşılamak için daha çok çalışır ve bu tablo da kendini çarpıntıyla belli eder.

2. Guatr

Boyunda bulunan tiroit bezinin anormal derecede hızlı çalışması vücudun metabolizmasını hızlandırır. Bu tablo sıklıkla kendini çarpıntıyla gösterir. Sebebi bulunamayan çarpıntı şikayetlerinde mutlaka tiroit hormonlarına bakılması gerekir.

3. Hipoglisemi

Kan şekerinin düşmesi anlamına gelen hipoglisemi genç yaşlı herkesi tehdit eder. Bazı kişiler kanlarındaki glukoz seviyesi 70 miligram/desilitre (mg/dl) düzeyinin altına indiğinde hipoglisemi belirtileri gösterir. Çarpıntı, yemek yedikten hemen sonra aşırı insülin salınmasına bağlı olarak da gelişebilir. Hipoglisemi kendini sıklıkla halsizlik ve çarpıntıyla gösterir.

4. Uyku bozuklukları

Uyku, beyin ve vücutta doğal olarak gerçekleşen, değişen bilinç durumu, dışarıdan verilen uyarana azalmış yanıt ve istemli hareketlerin olmayışı ile karakterize bir durumdur. Uyku bozuklukları çarpıntının sık görülen sebeplerinden biri. Vücut uyku sırasında metabolizmasını yavaşlatır ve dinlenir. Düzenli ve kaliteli uyku uyumayan kişilerde kandaki stres hormonlarının seviyesindeki artışa paralel olarak gün içerisinde kalp hızı daha yüksek seyrediyor ve çarpıntı daha sık gözlenir.

5. Sigara ve alkol tüketimi

Tütün ürünleri ve aşırı alkol tüketimi vücudun metabolizmasını etkiler ve stres hormon seviyelerinde artış yapar. Bu durum da sıklıkla çarpıntı ataklarına yol açar. Düzenli alkol kullanımı ritim bozukluğu riskini arttırdığı gibi, özellikle tatil zamanlarında ani ve yoğun alkol kullanımı sonrasında da ritim bozuklukları tetiklenir. ‘Tatil kalbi sendromu" olarak tanımlanmış olan bu durum, özellikle kış aylarında hafta sonunun bitiminde daha çok görülür.

6. Hipotansiyon (düşük tansiyon)

Tansiyon düşüklüğü anlamına gelen hipotansiyon daha çok uzun boylu ve zayıf gençler ile yaşlılarda görülür. Düşük tansiyon (hipotansiyon) durumunda kan yolu ile taşınan başta oksijen olmak üzere organların ihtiyaç duyduğu maddelerin iletimi aksar. Bu durum uzun sürerse organların işleyişi dahi bozulabilir. Aşırı yorgunluk, ayakta durma ve az su içilmesiyle bağlantılı olan tansiyon düşüklüğü genelde halsizlik, baş dönmesi ve çarpıntıyla ortaya çıkar.

7. Mineral ve su dengesizliği

Vücuttaki su ve tuz miktarının az olması çarpıntıyı tetikleyebilir. Bu duruma sıklıkla halsizlik ve tansiyon düşüklüğü de etki eder. Sağlıklı bir kişinin vücudunun üçte ikisi sudan oluşuyor. Vücudun normal su miktarı azaldığında, tuz ve şeker dengesi de bozuluyor. Aşırı egzersiz ve yaz sıcağında terleme, vücudumuzdaki suyun hızla azalmasına sebep oluyor. Yeterince su içilmemesi ve kaybedilen suyun yerine konulmaması, vücudumuzun susuz kalmasına yol açıyor; bu durum vücuttaki elektrolitleri azaltıyor, tansiyonu düşürüyor ve çarpıntıya yol açıyor. Aşırı egzersiz, enfeksiyon, sıcak hava gibi diğer etkenler olmadığı durumda günlük su alımının; genellikle kadınlarda günde 2 litre, erkeklerde 2 buçuk litre olması gerekiyor.

8. Stres ve kaygı bozukluğu

Vücutta oluşan her türlü fiziksel ve duygusal stres çarpıntıyı tetikler. Bunun yanında kaygı bozukluğu, evham ve depresyon da çarpıntının temel sebeplerini oluşturur. Huzursuzluk, korku ve stres çarpıntıyı tetikler. Bu duygular özellikle panik atak sırasında sıklıkla görülür. Panik atağın neden olduğu aşırı çarpıntı hissi kişide yoğun bir korkuya neden olmakla birlikte, ayırımın yapılması için öncelikle uzman hekim tarafından kardiyak tetkiklerin yapılması, gereği halinde psikiyatri uzmanının görüşünün alınması gerekir. Kardiyoloji ve psikiyatri uzmanları birlikte çalışarak, kişilerin fiziksel ve psikolojik tedavisinde başarı sağlayabilir.

9. Hormonal değişimler

Kadınlarda oluşan hormonal değişimler kendini çarpıntı olarak gösterebilir. Özellikle menstrual periyotlar öncesinde ve menopoza geçiş sürecinde çarpıntı atakları sık gözlenir. Hamilelik sürecinde de kalp atım hızı yükselir ve çarpıntı şikayetleri sıklaşır.

Kondisyon düşüklüğü

Çarpıntının en sık sebeplerinden biri de vücudun efor yapmaması sonucu oluşan hamlama ve kondisyon düşüklüğü. Genç yaşlı herkesi etkileyen bu durum yokuşta ve merdivenlerde çarpıntı ile nefes darlığıyla kendini gösterir. Kondisyon düşüklüğüne karşı yürüyüş yapabilirsiniz. Yürüyüş; kan akışını ve kan damarlarının miktarını artırarak dolaşımı iyileştirir, kalp-damar ve bazı beyin damarsal hastalıkların riskini azaltır. Kalp kası dahil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek daha etkin çalışmalarını sağlar. Stres durumunda tansiyonda oluşan yükselmeyi azaltarak kan basıncını düzenler.

Kafein ve çay

Kafeinli enerji içecekleri ile yoğun kahveler genellikle çarpıntıyı tetikler. Aşırı koyu siyah çay da çarpıntıyı tetikleyen içecekler arasında yer alır. Yeşil çay ise tam tersine kalbi sakinleştiren ve çarpıntıyı azaltan bir içecek olarak nitelendirilir.

Ateşli hastalıklar

Ateş yüksekliği çarpıntıyı tetikleyen temel etkenlerden biri. Sıklıkla enfeksiyon ya da romatizmal hastalıkların eşlik ettiği ateş yüksekliği sırasında kalbin üzerindeki yük artar ve kalp daha çok çalışır. Bunun sonucunda da çarpıntı oluşur.

Gıda takviyeleri

Özellikle vücut geliştirme için kullanılan bitkisel gıda takviyelerinin çoğunda vücudu tetikleyecek maddeler bulunur ve bu durum çarpıntıya yol açabilir.

Aşırı spor ve egzersiz

Hazır olamayan bir vücudun yoğun spor yapması sıklıkla çarpıntıya neden olur. Zaman zaman bu durum ciddi ritim bozukluklarını tetikleyebilir. Bu nedenle sıfırdan spora başlayacak kişilerin ilk ay ısınma şeklinde spor yapmaları gerekir. Isınma hareketleri 2 şekildedir. Birincisi yapılacak ağır bir spor öncesinde vücudu o spora 1 ay önceden hazırlamaktır. İkincisi ise spora başlamadan dakika öncesinde yapılacak ısınma hareketleridir.

Alerji

Besin alerjileri sık görülen çarpıntı sebeplerinden biri. Deniz mahsullerinde daha sık görülen bu durum yemek sırasında sıklıkla çarpıntı ve halsizlikle ortaya çıkar. Ağır yemek sonrasında hazımsızlığa bağlı çarpıntı atakları da sık görülür. Besin alerjisi sadece o besini tüketmekle değil, alerjik besinin koklanması, solunması veya dokunulması sonucu ortaya çıkabilir. Ağır alerjik vakalarda kişi söz konusu besini yemese de pişirildiği, yenildiği ortamlarda bulunduğu hatta o besini yiyen kişi tarafından öpüldüğü zaman da ciddi alerjik reaksiyon gösterebilir.

Kronik hastalıklar

Yüksek tansiyon, KOAH gibi kronik hastalıklar, romatizmal hastalıklar ve kanser türleri de vücutta iltihabi reaksiyon oluşturarak çarpıntıya yol açabilir.

Olumsuz yaşam koşulları

Çok tozlu, havasız iş ve ev koşulları da çarpıntıyı tetikleyebilen etkenlerden. Deniz seviyesinden yüksek rakımlara giden kişilerde oksijen açlığına bağlı çarpıntı şikayetleri de sık görülür.

Ağrı

Vücutta gelişen baş ağrısı, diş ağrısı, böbrek ağrıları, bel ağrıları ve kireçlenme ağrıları vücuttaki stres seviyesini yükselterek çarpıntıyı tetikleyebilir.

Böbreküstü bezlerinin hastalıkları

Böbreküstü bezleri vücuttaki stres hormonlarını salgılayan temel organlar. Hastalık nedeniyle bu bezden aşırı salınan hormonlar çarpıntı ve tansiyon yüksekliğiyle sinyal verir.

İlaçlar

İlaç kullanımı, kalp çarpıntısına yol açan en önemli dış etkenlerden biri. Özellikle grip ve astım ilaçları, guatr ilaçları, antibiyotikler ve depresyon ilaçları ciddi çarpıntı atakları yapabilir.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır