hakan günday az ekşi / ekşi duyuru - Hakan Günday okumaya nereden başlayayım?

Hakan Günday Az Ekşi

hakan günday az ekşi

Hakan Günday, Zamir adlı romanı ile, sosyal medyada arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikte “ayın kitabı”nın yazarı oldu.

Bazılarımız kitabı çok sert buldu ve okuyamadı. Birimiz, yazarın diline alışıktı ve okuyup bitirdi ama diğer kitaplarıyla kıyaslayınca, tam not vermedi.

Ben de kendi okuma deneyimimi ve yazarla ilgili görüşlerimi, bu yazıda anlatmak istedim.

Hakan Günday Zamir

Hakan Günday ile tanışma

Yıl 2000… Beşiktaş’ta bir gemide “Yüzer Kitap Fuarı” var.

O zaman dünyanın tek kitap fuarı gemisi MV Logos-II.

Almanca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca yaklaşık 500 bin kitap taşıyan gemi 10 ayda 60 ülkeyi ziyaret etmiş. Britanya Krallığı’nda kayıtlı, kar amacı gütmediği belirtilen gemiyi Dünya Protestan Kiliseleri destekliyormuş.

Benim bunlardan haberim yok. Bir gün yolda yürürken afişi görüyor ve gemiyi bulup dalıyorum.

Çok ucuza, inanılmaz güzellikte iki tane İngilizce biyoloji kitabı alıyorum. Normalde Türkiye’de o kitaplara değil para yetiştirmek, bulmak bile mucize.

Sonra, -şimdi ne kadar düşünürsem düşüneyim kim olduğunu hatırlayamadığım- ünlü bir yazarı görüyorum. Kitabını alıp imzalatmak için yanına gittiğimde, bana yanındaki yazarı gösteriyor.

“Bu genç ve çok yetenekli yazar arkadaşla tanışın ve mutlaka kitabını alıp okuyun, kendisi gelecekte çok ünlü bir yazar olacak” diyor.

Ben de bu sözler üzerine genç yazarın kitabını alıp imzalatıyorum.

(Eğer param ikisine birden yetse, bu sözleri söyleyen ünlü yazarın kitabını da alabilirdim. Böylece kim olduğunu asla unutmazdım. Acaba Ahmet Ümit miydi? Çünkü o dönemde Ahmet Ümit de Om Yayınevi ile çalışıyordu. Neyse biz dönelim genç yazara:)

Kendisi o gün, yeni çıkmış romanının ilk baskısını, bana, şu sözlerle imzalıyor:

Hiçbir şeyin olmadığına inanman dileğiyle…

Hakan Günday

Kinyas ve Kayra

Sonra ben eve dönüp Kinyas ve Kayra’yı sabaha kadar bir solukta okuyorum. Sonra tekrar okuyorum. Tekrar okuyorum. Biraz ara verip tekrar okuyorum. Toplam 7 defa.

Sonra başkalarına okutmaya başlıyorum. Tanıdığım herkese…

Gençliğimin kitabı oluyor. Fevri ergen bünyemde bu aykırı roman ve içindeki asi fikirler, ciddi yansımalar buluyor. Aklımda cümlelerle rüzgarlara karşı yürüyorum, vapurlara inip biniyorum, uzaklara dalıp gidiyorum, yüksek sesli müzikler dinliyorum, içiyorum. Tutmayın beni, ben de kendimi hiç etmek istiyorum.

Nasıl oluyorsa oluyor; kitabı kaybedemiyorum. Normalde veririm geri dönmez. İmzalı diye mi, yazılan sözün etkisiyle mi, her okuyan iade ediyor.

İyi ki de öyle oluyor. Yıllar sonra elimdeki tüm kitapları dağıtmaya başladığım bir dönemde, Kinyas ve Kayra’yı okuttuğum ve benim kadar etkilenen tek kişi olan kuzenim istiyor.

Öğrendiğim kadarıyla, şu an o ilk baskının imzasızı bile epey değerlenmiş. Kuzenim tüm kitaplarını oğlu Umut için saklıyor. 3 yaşında olan yeğenim Umut büyüdüğünde, bu imzalı kitabın, önce kişiliği için iyi bir manevi kaynak, ardından eğitimi için de iyi bir maddi kaynak olmasını diliyorum.

Hakan Günday Kinyas ve Kayra 1. baskı

Diğer Hakan Günday kitapları

Az ve Piç, okuduğum diğer Hakan Günday kitapları ve açıkçası okumadığım epey kitabı var. Ben daha fazla kitabını okudum gibi hissediyordum ama nelermiş diye dönüp baktığımda başka hatırlayamadım.

Az’ı okuduğumda çok beğenmiştim, gerçi tabii ki bir Kinyas ve Kayra etkisi yaratmamıştı. Zaten hayatım boyunca Kinyas ve Kayra kadar tutkuyla bağlandığım (en azından bir dönem için) çok az kitap oldu.

Aralık ayının kitabını seçerken, kimsenin okumadığı bir tane bulmak için; yeni çıkanlara bakmam gerekiyordu. Orada Hakan Günday dururken de, başkasını önermem söz konusu olamazdı. Belki de benim için yukarıda anlattığım kadar önemli bir yazara karşı, kendimi borçlu hissettim.

Peki Zamir bana neler hissettirdi?

Bunca ara verdikten sonra yeniden Hakan Günday okumak benim için nasıl bir deneyim oldu?

Şimdi söylüyorum, iki kelime:

Hayal kırıklığı.

Samimi yazıyorum. Çok samimi. Bunu da borçluyum çünkü.

Kurgu ve olay akışı diye bir şey yok. Fikirleri yerleştirmek için yazılmış bir roman gibi. Ama sorun burada değil.

Sorun fikirlerde. Çünkü ben artık 40 yaşındayım ve sanırım yazar hala, benim onu ilk tanıdığım zamanlarda olduğum yaşlar için yazıyor.

Zamir 20 yaş grubuna hitap ediyor…

Ben artık insanın ne kadar kötücül bir yaratık olduğunu, evrimde yanlış gelinmiş bir nokta olduğunu ve yok olmaya mahkum bir tür olduğunu biliyorum. Bunun için Zamir’i okumama gerek yok.

Hele, “savaşın çarpmada yutan eleman olduğu” gibi büyük lafları okumama hiç gerek yok.

“Öyle bir şey olsa ki, bütün dünya maske takmak zorunda kalsa” gibi, okuyucuyu vurmak için yapılmış numaralara da, aslında, Hakan Günday’ın ihtiyacı yok.

Kitap başından sonuna kadar, “bakın ben ne kadar zekiyim ve sizden farklıyım” demek için yazılmış gibi. Olayların geçtiği yıl bile, “gördünüz mü, nasıl da şaşırttım” deme amaçlıymış hissi verdi.

(Hani Ekşi’de bir kalıp var ya, “düşüyor mu böyle?” diye… Yok yok, istiyorum ama şimdi burada kullanmayacağım.)

Özellikle kitabın sonunu çok yetersiz buldum. Dini değerlerim diye bir şey olduğundan değil. Böyle bir konuda asla incinmem, incitilemem. Ama sanki, birileri ayağa kalksın da roman çok konuşulsun diye yazılmış. Gerçi bildiğim kadarıyla şimdilik kimse ayağa falan kalmadı. Öte yandan onca din varken, neden Müslümanlığın simgesi ve etrafındakiler seçilmiş? İstenilen görselliği verdiği için mi? Yazar 10 saniyelik bir görsellikle bir şeylerin değişeceğine inanarak mı yazmış? İnanarak yazdığını düşünmüyorum, kaldı ki inanmak zorunda da değil, neticede bu anlatılan sadece romandaki ana karakterin fikri, ama… İnanmadığı şeyi yazdığı için, etkileyici de olamamış.

Kitabı okumak şöyle: Hani keçi boynuzu çiğniyorsun ama, içi de boş çıkıyor.

Kendini tanrı gibi hissetmek, daha doğrusu tanrı/parçası olduğunun farkına varmak, benim bir kaç kez deneyimlediğim bir şey. Yoğun ve coşkun bir duygu. Kitaptan alabildim mi? Hayır.

Bu güneşsiz günlerde gölgeden yürümeye gerek var mı? Mesajları daha aydınlık yollardan alsak daha iyi olmaz mıydı?

Ve fakat Hakan Günday (ayın kitabı okuyucularından birinin de dediği gibi) karanlık dilli bir yazar. Bunca yıllık tarzını değiştirecek değil. Yine de düşünmeden edemiyorum: 20 yılda biraz geliştiremez miydi?

Peki ben neden bu kadar sivri dilliyim? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

Hakan Günday ve Ahmet Ümit

Yukarıda bana kendi kitabı yerine Hakan Günday’ın kitabını aldıran ünlü yazardan bahsettim ya…

Acaba diyorum Ahmet Ümit miydi? Hakan Günday ile Ahmet Ümit arasında bulduğum bağlar bu teorimi kuvvetlendirdi.

Ahmet Ümit’in son romanı Kayıp Tanrılar Ülkesi‘ni başka bir yazımda anlatmıştım. Zamir’i okuduğumda ise iki roman arasında çok tuhaf ortak noktalara rastladım. ve düşündüm…

Acaba Hakan Günday, 20 yıl sonra, ustaya saygı duruşunda mı bulunuyor?

Ortak noktaları sıralıyorum, bakalım siz ne düşüneceksiniz?

1- Kayıp Tanrılar Ülkesi sayfa 60-61: Ahmet Ümit, Black Sabbath adlı metal parçasından bahsediyor.

Zamir: Ana karakterin cep telefonu pek çok kez Black Sabbath‘ı çalıyor.

2- Kayıp Tanrılar Ülkesi: Berlin’deki Bergama Müzesi, romanın en önemli mekanlarından biri ve Bergama’lı Türkler, bu romanda en önemli karakterler.

Zamir sayfa 112: Hakan Günday Berlin’deki Bergama Müzesi ve orada çalışacak Bergamalı bir Türk’ten bahsediyor.

3- Kayıp Tanrılar Ülkesi: Romanda genetik bir hastalık nedeniyle kendini tanrı zanneden insanlar var.

Zamir: Hakan Günday’ın ana karakteri, insanın tanrı olduğu fikri ile bir başlangıç yapıyor.

Yorumlarınızı bekliyorum. Bahsettiğim iki kitaptan birini okudunuz mu?

Diğer kitap yazılarımı okumak içinburaya tıklayabilirsiniz. Yorumladığımız tüm kitapları okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Hakan Günday hakkında

  • 29 Mayıs 1976 Rodos doğumlu
  • Kinyas ve Kayra, Om Yayınevi’nin editörü Nevzat Çelik’in desteği ile yayımladı. (2000 yılında)
  • Ziyan adlı kitabıyla Türk-Fransız Edebiyat Ödülünü aldı.
  • Daha adlı romanıyla Fransa’nın saygın edebiyat ödüllerinden “En İyi Yabancı Roman Ödülü” “nü almıştır. (Prix Medicis)
  • Daha romanı, Onur Saylak tarafından sinema filmi haline getirilmiştir.
  • İlk oyunu olan Malafa, 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gösterilmiştir.

Hakan Günday Kitapları – Eserleri

  • Kinyas ve Kayra (2000)
  • Zargana (2002)
  • Piç (2003)
  • Malafa (2005)
  • Azil (2007)
  • Ziyan (2009)
  • Az (2011)
  • Daha (2013)
  • Kana Diz Kana (2020)
  • Zamir (2021)

Güncelleme 9 Mayıs 2023 by dengeliyorum

Bir arkadaşını haberdar et:

Okurken Altı Çizilmeden Geçilemeyen Enfes Kitap Cümleleri

milan kundera, kimlik


j. d. salinger, çavdar tarlasında çocuklar


albert camus, yabancı


chuck palahniuk, tıkanma


ferhan şensoy, kalemimin sapını gülle donattım


ferhan şensoy, başkaldıran kurşunkalem


jeffrey moore, sinestezya


ece temelkuran, muz sesleri


tom robbins, parfümün dansı


milan kundera, varolmanın dayanılmaz hafifliği


hakan günday, az


tezer özlü, yaşamın ucuna yolculuk


truman capote, bukalemunlar için müzik


dostoyevski, insancıklar


patrick süskind, koku


samuel beckett, aşksız ilişkiler


julio cortazar, 62 maket seti


gabriel garcia marquez, yüzyıllık yalnızlık


sabahattin ali, kürk mantolu madonna


dostoyevski, beyaz geceler


hermann hesse, bozkırkurdu


henry miller, oğlak dönencesi


henry miller, yengeç dönencesi

hakan günday

4. Tüm kitaplarını okuduğum, her birini ayrı ayrı sevdiğim, manyaklık derecesinde hayranlık duyduğum yazar. Kendisi 1976 doğumludur, ilk romanı Kinyas ve Kayra 2000 yılında basılmış, aslında 1998 yılında -yani 22 yaşındayken- kaleme alınmıştır. şu anki sadık okuyucusunu da bu romanıyla kazanmıştır. Beni asıl büyüleyen olay da bu kadar genç bir yaşta, henüz toyken böylesine bir eser ortaya koyabilmesidir zaten. Devamında da sırasıyla; zargana, piç, malafa, azil, ziyan, az ve daha kitapları yayımlanmıştır. 

Aynı zamanda “daha” kitabı prix medicis “en iyi yabancı roman ödülü”nü almıştır ve onur saylak yönetmenliğinde türkçe ve -more ismiyle- ingilizce olarak film olmuştur. 

Bunların yanı sıra hakan günday, şahsiyet isimli dizinin de senaristidir. 

Edebi hayatına beslediğim hayranlık dışında, kendisiyle 5-6 saat muhabbet etme fırsatım oldu. Bu güzel tesadüf için babama minnettarım, çok güzel bir insan tanımış oldum. çok samimi ve alçakgönüllü aynı zamanda da eğlenceli bir insan gözlemlediğim kadarıyla. 

çok seviyorum çok.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası