İnsanlığın mazhar olduğu en büyük medeniyetlerinden birini oluşturan İslam medeniyeti Kur’an merkezli bir medeniyettir. Bu yüzden Kur’an’ı Kerim’in doğru bir biçimde anlaşılması hayati bir önem arz etmektedir. Sorunun bilincinde olan âlimlerimiz Kur’an’ın anlaşılması için daha erken dönemlerden “Meanil- Kur’an”, “İ’rabul-Kur’an”, “sarf-nahiv” ve sözlükler konusunda ölümsüz eserler yazmışlardır. Ancak günümüzde Kur’an sahasında eser veren araştırmacılar yüce ecdadımızın bize sunmuş olduğu bu zengin birikimden genelde gereği gibi yararlanamamaktadırlar. Sonuç ortadadır. Birçok Kur’an ayeti yanlış anlaşılmış ve dolayısıyla yanlış çevrilmiştir. Bu çalışma “ لَعَلَّ – Lealle” edatı bağlamında yaygın olan hataların giderilmesini hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: “ لَعَلَّ – Lealle” edatı, Kur’an, anlam, nahiv, sarf, sözlük, tefsir.
Islamic civilization that constitutes one of the most important civilizations humanity has ever seen is a Quran centered civilization. Therefore to understanding the Quran correctly is of crucial importance. Our scholars, who were aware of the problem composed everlasting works on “maani al-Quran”, “I’rab al-Qur’an”, “morphology (sarf) – syntax (nahiv)” and dictionaries. However our scholars who study on Quranic topics don’t take into consideration these riches our noble ancestors bequeathed to us. Consequently, most of Quranic verses were misunderstood and mistranslated. Our research aims at correcting widespread mistakes in context of “لَعَلَّ – Lealle” preposition.
Keywords: “ لَعَلَّ – Lealle” preposition, Quran, meaning, syntax, morphology, dictionary, exegesis.
Kur’ân-ı Kerim insanlığın mazhar olduğu son ilahî kelâmdır. Yüce Allah, onu 610-632 yılları arasında son Peygamber Hz. Muhammed vasıtası ile öncelikle ilk nazil olduğu topluma ve o dönemden itibaren de kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa Arapça olarak indirmiştir. Bu yüzden onun doğru anlaşılması büyük bir önem arz etmektedir. Doğru anlaşılabilmesi ise öncelikle inmiş olduğu Arap dilinin ve belağatının en iyi bir biçimde bilinmesine ve Kur’an’ın ilk muhatapları olan Hz. Peygamberin ve O’nun güzide ashabının onu anladıkları gibi anlaşılmasına bağlıdır. Buradan ortaya çıkan sonuç şudur:
Erken dönemlerden itibaren âlimlerimiz Arap dili ve belağatı konusunda çok değerli eserler yazmışlar ve onları bizlere ulaştırmışlardır. Aynı şekilde müfessirlerimiz de Asr-ı Saâdet’ten itibaren Hz. Peygamberin ve O’nun güzide ashabının tefsirlerini/yorumlarını bizlere en doğru bir biçimde ulaştırmada son derece titiz davranmışlardır. O halde bizlere düşen, bize ulaşan bu değerli mirası gereği gibi incelemektir; çünkü Kur’an’ı doğru bir biçimde anlamak ancak ve ancak bu mirası değerlendirmemize ve incelememize bağlıdır. Ancak üzülerek ifade edelim ki, bizler bu mirası gereği gibi değerlendirmekten uzak bulunuyoruz. Elbette ki sonuçlar ortadadır: birçok Kur’an ayeti, azımsanmayacak sayıdaki araştırmacılar tarafından, bu aymazlıktan ötürü yanlış anlaşılmıştır. Daha da önemlisi, yapılmış hatalı anlamalarını hatalı biçimde okurlara da yansıtmalarıdır. İşte biz bu araştırmamızda âlimlerimizin bize ulaştırdığı değerli mirası dikkate almamaktan ötürü ortaya çıkan hataları incelemek istiyoruz. Bu araştırmamızda inceleme konumuzu “ لَعَلَّ – Lealle” edatı ile sınırlamak istiyoruz.[1] “ لَعَلَّ – Lealle” edatını öncelikle Arap dili gramer açısından ele alacağız. Klasik dönemden itibaren Arap dili gramercileri edatların kullanımına özel bir önem vermişlerdir. Bu gramerciler arasında özellikle “ لَعَلَّ – Lealle” edatının anlamı ve kullanımı hakkında bilgi verenleri zikredeceğiz.
Bazı gramerciler, değerli araştırmalarında “ لَعَلَّ – Lealle” edatına aşağıda da göstereceğimiz asıl üç manadan farklı anlamlar vermişlerdir. Mesela “Zan” ve “Şüphe” anlamını verenler arasında şu sözlük sahiplerini örnek gösterebiliriz: Hasan b.Kadim el-Muradî, el-Cana’d-Dani Fi Hurufi’l-Meani; Abu Bakr Muhammed b. Sehl ibn es-Sirac en-Nahvi el-Bağdadi, el-Usul Fi’n-Nahv, Bununla beraber gramercilerimiz genel olarak esas üç farklı anlamına ve kullanımına dikkat çekmişlerdir:
Gramercilerimizden sonra sözlük yazarlarımızın çok değerli eserlerine yer vermemiz gerekir. Gerçekten de âlimlerimiz erken dönemlerden itibaren bu alanda çok büyük eserler meydana getirmişlerdir.
Bu sözcükler incelendiğinde “ لَعَلَّ – Lealle” edatının genel olarak üç farklı anlamda kullanıldığı ortaya çıkar:
Fakat bu üç ana anlamla beraber bazıları “ لَعَلَّ – Lealle” edatının şüphe ve zan anlamlarına da dikkat çekmektedirler: İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab; el-Cevheri, İsmail b. Hammad, es-Sihah, Tacü’l-Luğa ve Sıhahu’l-Arabiyye.
Bu sözlüklerle ilgili yapmamız gereken en önemli değerlendirme şudur:
Açıkça görülmektedir ki gramerciler ve sözlük yazarları “ لَعَلَّ – Lealle” edatı ile ilgili olarak üç farklı anlam tespit etmişlerdir. Önemli olan, söz konusu edatın metinlerde ve ayetlerde hangi anlamda kullanıldığının belirlenmesidir. Biz bu araştırmamızda “ لَعَلَّ – Lealle” edatının yerimizin sınırlı olması nedeniyle sadece Kur’an’ı Kerimdeki kullanımları üzerinde yoğunlaşacağız. “ لَعَلَّ – Lealle” edatı Kur’an’ı Kerimde 129 kez kullanılmıştır.[4] Amacımız bu “ لَعَلَّ – Lealle” edatının geçtiği ayetlerde hangi anlamlarda kullanıldığını belirlemektir. Bu konuda en önemli kaynaklarımız ecdadımızın bize miras bıraktığı tefsir kaynaklarımızdır. Bu kaynaklar, bize Kur’an’ı Hz. Peygamber ve onun güzide ashabının (r.a.) anladığı gibi anlamamıza imkân vermektedirler. İlke olarak geçmişten günümüze dek en önemli tefsir kaynaklarımızı araştırmamızda esas alacağız. Bu yapılmadığı içindir ki birçok araştırmacı, birazdan örnekleyeceğimiz üzere küçümsenmeyecek sayıda Kur’an ayetini yanlış anlamışlar ve dolayısıyla birçok dile yanlış çevirmişlerdir. Yerimizi kısıtlı olması nedeniyle biz burada sadece Türkçe, Rusça ve İngilizce Kur’an çevirileri üzerinde odaklanacağız. Kur’an’ı Kerimde 129 kez geçen “ لَعَلَّ – Lealle” edatını kullanımlarını geçmişten günümüze seçtiğimiz tefsir kaynakları incelediğimiz zaman söz konusu edatın kullanımı ilgili olarak şu sonuca ulaşmış bulunuyoruz:
Açıkça görülmektedir ki “ لَعَلَّ – Lealle” edatı bütün Kur’an’ı Kerimde ümit ve beklenti kullanım dışında sadece sebep ifade etmek için kullanılmıştır.
Hal böyleyken incelemeye konu olan dillerdeki araştırmacılar tefsir kaynaklarımıza başvurma konusunda gereken özeni göstermedikleri için sebep ifade etmek için kullanılan “ لَعَلَّ – Lealle” edatını “umulur ki, belki” anlamında yanlış çevirmişlerdir. Aşağıda konuyu daha iyi izah edebilmemiz için bazı örnekler sunacağız:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Diyanet İşleri Başkanlığı).[7]
Açıkça görüleceği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı çevirisi ayete “ لَعَلَّ – Lealle” edatına sebep anlamı vererek onu doğru bir biçimde çevirmiştir.[8] Ancak şimdi sunacağımız çeviriler bu konuda başarılı olamamışlardır:
Sunacağımız İngilizce çeviri de ayeti doğru çevirmiştir:
O ye who believe! fasting is prescribed to you as it was prescribed to those before you, that ye may (learn) self restraint (Abdullah Yusuf Ali)[13]
Türkçedeki “belki, olabilir, şans eseri, umulur ki” gibi kelimelerin Rus dilinde karşılığı “может быть, быть может, авось, возможно, пожалуй ”’dır. Fakat Rus dilinde yayınlanan meallerde genelde “может быть/ быть может” ifadesi kullanılır. Rus dilinde sebebiyeti bildiren kelimeler ise: “чтобы, чтоб, дабы, для, для того чтоб, для того чтобы, затем чтоб, затем чтобы, ради, с тем чтоб, с тем чтобы” gibi lafızlardır.
Bu kısa bilgiyi verdikten sonra şimdi biz burada Rusça mealleri de zikretmek istiyoruz.
İlk önce yanlış tercüme edilen mealleri ele almak istiyoruz:
Başarılı olan mealler ise şunlardır:
وَقَالَت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ آمِنُواْ بِالَّذِيَ أُنزِلَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَجْهَ النَّهَارِ وَاكْفُرُواْ آخِرَهُ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Ayeti yanlış tercüme eden mealler arasında şunlardır:
Ayeti doğru çevirenler:
Rusça meallerde bu ayeti yanlış çevirenler arasında aşağıdakilerdir:
“Вы на рассвете дня уверьте в Книгу,
Что тем ниспослана, кто в Господа уверовал (душой),
В конце же дня вы отрекитесь от нее –
Как знать, быть может, отрекутся и они (Porohova)[22]
İncelediğimiz Rus dilinde yazılan mealler arasında bu ayeti doğru anlayan bir meal yoktur. Üstte de gösterdiğimiz gibi, bütün mealler buradaki “ لَعَلَّ – Lealle” edatına “belki” anlamı vermişlerdir.
وَهُوَ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْراً بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ حَتَّى إِذَا أَقَلَّتْ سَحَاباً ثِقَالاً سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَّيِّتٍ فَأَنزَلْنَا بِهِ الْمَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ كَذَلِكَ نُخْرِجُ الْموْتَى لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ayeti doğru çevirenler:
Rusça mealler arasında ayeti yanlış tercüme edenler:
(Чтоб воскресить на Суд их);
Быть может, это вас уразумит. (Porohova)[29]
Ayeti doğru çevirenlerden ise sadece bir meal olmuştur:
وَإِذَ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْماً اللّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَاباً شَدِيداً قَالُواْ مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Bu ayeti kerimeyi yanlış çevirenlerden bazıları:
İncelediğimiz meallerden sadece ikisi manayı doğru yansıtmıştır:
… İçlerinden bir grup (cumartesi yasağını çiğneyenleri engellemeye çalışanlara): “Allah’ın yok edeceği ya da (hiç değilse) çok şiddetli bir azap ile cezalandıracağı bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz ki…?” diye sorduklarında, onlar: “Rabbinizin katında sorumluluktan kurtulmak ve (yasağı çiğneyenlerin) Allah bilincine varmalarını (sağlamak) için … ” diyerek karşılık vermişlerdi. (S. Akdemir).[35]
Rusça meallere gelince yanlış olanları şunlardır:
“Зачем вы увещаете народ,
Который Аллах (задумал) погубить иль наказать суровой карой?”,
(Они) ответили: “Чтоб оправдаться пред Владыкой вашим
И дать возможность им страшиться Его гнева”. (Porohova)[36]
Yine açıkça görülmektedir inceleme konumuz olan mealler arasında bu ayeti doğru yansıtan meal bulunmamaktadır.
وَقَالَ لِفِتْيَانِهِ اجْعَلُواْ بِضَاعَتَهُمْ فِي رِحَالِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَا إِذَا انقَلَبُواْ إِلَى أَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Ayeti yanlış çevirenler listesi:
Doğru çevirenler arasında:
Rusça mealleri ele alacak olursak, yanlış anlam verenler arasında:
“Вы им в седельные вьюки
Их (меновой) товар вложите,
Чтоб обнаружили они его
Только тогда, когда вернутся к своим семьям.
Быть может, это их заставит возвратиться”. (Porohova)
Rusça mealler arasında doğru çevirenler şunlardır:
إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ayeti yanlış anlayanlar:
Ayete doğru anlam verenler:
Rusça meallerden Nahl suresinin 90 ayetine yanlış anlam verenler:
Bağlamından da açıkça sebebiyet anlama geldiği anlaşılan bu ayeti doğru çevirenler:
Благодеяние и щедрость к близким,
Он запрещает мерзость, беззаконие и бунт,
Он вразумляет вас,
Чтоб вы размыслили (и обратились). (Porohova)[46]
وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ قُرْآناً عَرَبِيّاً وَصَرَّفْنَا فِيهِ مِنَ الْوَعِيدِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ أَوْ يُحْدِثُ لَهُمْ ذِكْراً
Ayeti yanlış tercüme edenlerden bazıları:
Ayeti doğru çevirenler:
Rusça meallerden ayeti yanlış çevirenlerden bazıları:
И поместили в нем угрозы
(Для тех, кто глух к знаменьям Нашим), –
Быть может, побоятся они Бога,
Иль он пробудит в них воспоминание (о Нем). (Porohova)
Ayeti doğru çevirenler ise:
Aşağıda vereceğimiz örnek “ لَعَلَّ – Lealle” edatını tercüme edebilmemiz açısından çok dikkat çekicidir. Nitekim bu ayette “ لَعَلَّ – Lealle” edatına hem sebebiyet hem de belki/umulur ki anlamı vermemiz mümkündür. Her iki anlam da bağlamı dikkate alındığında doğrudur. Fakat yine de “ لَعَلَّ – Lealle” edatına sebebiyet anlamı verilmesi kanaatimizce daha doğrudur.
إِذْ رَأَى نَاراً فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَاراً لَّعَلِّي آتِيكُم مِّنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى
Bu ayette “ لَعَلَّ – Lealle” edatına umulur ki ve belki anlamları verenlerden bazıları:
Şimdi ayete doğru anlam veren meali alalım:
“Hani o bir ateş görmüştü de ehline (ailesine, yakınlarına): “kesinlikle ben bir ateş gördüm. Ondan size bir kor parçası getirmem yahut ateş üzerinde bir kılavuz bulmam için siz bekleyin” demişti…” (Hakkı Yılmaz)[54]
Şimdi Rusça meallerden bu ayete yanlış anlam verenleri inceleyelim:
И сказал семейству своему:
“Останьтесь (здесь).
Я чувствую присутствие огня.
Быть может, от него я принесу вам головешку
Иль у огня того путь верный отыщу” (Porohova)
Gösterdiğimiz bu ayet hiçbir meal tercümeni tarafından doğru anlaşılmayan üçüncü örnektir. Bu ayeti de maalesef doğru yansıtan Rusça meal bulunmamaktadır.
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Türkçe mealler arasında ayeti yanlış tercüme edenler:
İncelediğimiz mealler arasında ayeti doğru anlamlandıranlar bazıları:
Rusça mealler arasında yanlış olanlar:
Быть может, вспомнят нечестивцы! Так подожди, они-то ждут. (Şumovskiy)[58]
Rus dilinde anlamı doğru yansıtanlardan bazıları:
Sonuç olarak – yukarıda da verilen örneklerden açıkça görüldüğü gibi – Kur’an’ı Kerim’de 129 defa geçen “ لَعَلَّ ” edatının anlamı 121 yerde “sebebiyet” 6 yerde “belki, umulur ki, ümit edilir ki”, 2 yerde “istifham/soru” anlamalarında kullanılmıştır. Bununla birlikte günümüzde araştırmacılar, geçmiş mirası incelemedikleri için bu ayırımın farkına varamamışlar ve dolayısıyla birçok Kur’an ayetini okurlara yanlış aktarmışlardır. O halde bütün çabalar Kur’an’ın doğru bir biçimde okura aktarılmasına yönelik olmalıdır.
[1] “ لَعَلَّ ” “lealle” nin “ َعَلَّ” “alle” kökünden geldiğini söyleyenler de vardır. “ لَعَلَّ ” edatının kökü hakkında daha fazla bilgi için bkz: Muhammed bin Muhammed Murteza ez-Zebidi, Tacü’l-Arus min Cevahiri’l-Kamus, (tah: Abdulkerim el-İzbavi), yay. Türasü’l-Arabiy, Küveyt – 1965, XXX/372; Muhammed bin Abu Bakr bin Abdu’l-Kadir er-Razi, Muhtaru’s-Sihah, yay. Dairatü’l-Meacim fi Mektebeti Lübnan, Beyrut – 1946, s. 250; İbn Hişâm, Ebû Muhammed Cemâluddîn Abdullah b. Yûsuf, Muğni’l-Lebîb an Kütübi’l-E‘ârîb, (tah. ve şerh: Dr. Abdüllatif Muhammedü’l-Hatib), yay. Silsiletü’t-Türase, II/434-439.
[2] “ لَعَلَّ – Lealle” edatı Allah’ın kitabında kullanıldığında bazılarına göre: ümit ve beklentiyi güçlendirme içindir. Diğer bir gruba göre ise sebebiyet anlamında kullanılır. Bkz: … “ فأمّا لعلَّ إذا جاءت في كتاب الله تعالى، فقال قوم: إنَّها تقويةٌ للرَّجاء والطَّمع وقال آخرون: معناها كَيْ ” . Abu’l-Huseyn Ahmad b. Faris b. Zekeriyya, Mu’cemu Makayisi’l-Lüğa, (tah: Abdu’s-Selam Muhammed Harun), Daru’l-Fikr, trs, IV/12-15; Abu’l-Hasan Ali b. İsmail b. Side el-Mursî, el-Muhkamu ve’l-Muhitu’l-A’zam, yay. Daru’l-Kutubu’l-İlmiyya, (tah:Abdu’l-Hamid Hinravi), Beyrut – 2000, I/97-98; … Ümit, beklenti ve şüphe için, Kur’an’da zikredildiğinde sebebiyet anlamında kullanılmaktadır. Bkz: … وهي كلمة رجاءٍ وطمَع وشك وقد جاءت في القرآن بمعنى كَيْ … İbn Menzur, Ebu Fadl Muhammed b. Celaluddin Mukrim el-Ensari (tah: heyet), Lisanu’l-Arab, yay. Daru Sadır, Beyrut – trs, XI/607; Muhammed bin Muhammed Murteza ez-Zebidi, Tacü’l-Arus min Cevahiri’l-Kamus, yay. Türasü’l-Arabiy, Küveyt – 1965, XXX/372.
[3] Bu edatın anlamına gelince istenilen veya korkulan bir şeyin beklentisini ifade eder… Bkz: Muhammed b. Abi Bekir b. Abdi’l-Kadir er-Razi, Muhtaru’s-Sihah, yay. Dairetü’l-Meacim Mektebetü Lübnan, Beyrut – 1986, s. 189: … ومعناه التوقع لمرجو أو مخوف وفيه طمع وإشفاق … ; İsmail b. Hammad el-Cevheri, es-Sihah, Tacu’l-luğa ve Sihahu’l-Arabiy, (Ahmad Abdu’l-Gafur Attar), 4.baskı, yay. Daru’l-İlm, Lübnan- 1990, V/1774.
[4] Muhammed Fuad Abdü’l-Baki, Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfazi’l-Kur’ani’l-Kerim, Darü’l-Kutubü’l-Misriyye yayınevi, Kahire – h.1364, s.648-649; ElSaid M. Badawi, Muhamad Abdel Haleem, Arabic-English Dictionary of Qur’anic Usage, Brill, Leiden-Boston, 2008, s.842; İsfahani, Ebu’l-Kasım el-Hüseyn ibn Muhammed, (Muhammed Halil İtani), el-Müfredet fi Garibi’l-Kur’an, Daru’l-Ma’rife Yayınevi, Lübnan – 2005, s. 454-455.
[5] Hud, 11/12; el-Enbiya, 21/111; el-Ahzab, 33/63; eş-Şûrâ, 42/17; et-Talâk, 65/1; Abese, 80/3.
[6] El-Kehf, 18/6; eş-Şuarâ, 26/3.
[7] El-Bakara/183, Heyet, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an-ı Kerim Meâli, yay. Özgün Matbaacılık San. Ve Tic. A.Ş., 12.baskı, Ankara – 2006. Ayrıca müfessirlerimizin bu ayete sebebiyet anlamı verenlerden bazıları için bkz: Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman, yay. Müessesetü’t-Tarihi’l-Arabiy, (V cilt), Lübnan – 2002, I/160; Et-Taberi, Ebu Ce’fer Muhammed ibn Cerir, (tah: et-Turkiy, Abdullah ibn Abdu’l-Muhsin), Tefsiru’t-Taberi, Camiu’l-Beyan An Te’vili Âyi’l-Kur’an, Daru Hicr Yayınevi, Birinci Baskı, Kahire – 2001, III/156; er-Razi, Fahruddîn Muhammed İbn Ziyâuddîn Ömer ibn el-Hüseyn el-Kureşî, Tefsiru’l Fahri’r Razi, Tefsiru’l Kebir Mefatihu’l Ğayb, Daru’l –Fikr, Beyrut 1981, (I-XXXII), V/76; es-Sabuni, Muhammed Aliyy, Safvetu’t-Tefasir, (I-III cilt), yay. Daru’l-Fikr, Lübnan – 2001. I/108; El-Alûsî, Şihubuddin es-Seyyid Muhammed, Ruhu’l-Meani, fi Tefsiri’l-Kur’ani’l-Azim ve’s-Seb’i’l-Mesani,(I-XXX cilt), yay. Daru’t-Türasü’l-Arabiy, Lübnan trs, II/57; Abu’l-Hasan Ali b. Ahmed el-Vahidi, el-Veciz fi Tefsiri’l-Kitabi’l-Aziz, (II cilt), 1.baskı, yay. Daru’l-Kalem, Lübnan – 1995, I/150; Es’ad Mahmud Hummad, Eyserü’t-Tefasir,4.baskı, yay.Mecmeu’l-Luğati’l-Arabiy, (III cilt), Süriye – 2009, I/82.
[8] Ayrıca bkz: Salih Akdemir, Son Çağrı Kur’an, yay. Ankara Okulu, Ankara – 2009; Hasan Basri Çantay, Kurân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm, yay. Mürşid Çantay, (III cilt), İstanbul – 1980; Muhammed Esed, Kur’an Mesajı Meal – Tefsir, (çev: C. Koytak; A. Ertürk), yay. İşaret, İstanbul – 2002; Abdülbaki Gölpınarlı, Kur’ân-ı Kerîm ve Meâli, yay. Remzi Kitabevi, İstanbul – 1955; Süleyman Ateş, Kur’ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli, yay. Kılıç Kitabevi, Ankara – 1982; Talat Koçyiğit, İsmail Cerrahoğlu, Kur’an-ı Kerim Meal ve Tefsiri, yay. Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi, Ankara – 1985; Salih Parlak, Bilgi Toplumuna Doğru Kur’ân-ı Kerim Meal – Tefsiri, yay. Ek – BİL Matbaası, İstanbul – 2001; Hüseyin Atay, Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Anlamı (Meâl), yay. SEK, Ankara – 1995; Hakkı Yılmaz, Nüzul Sırasına Göre Necm Necm Kur’ân’ın Türkçe Meâli, yay. İşaret, İstanbul – 2011; Sami Kocaoğlu, Apaçık Kur’an ve Türkçe Hikmetli Meali, yay. Zafer Matbaası, İstanbul – 2009; Ş. Piriş; Ö. N. Bilmen.
[9] Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri,(I-XI cilt) yay. Anadolu, İzmir – 1986.
[10] Ali Bulaç, Kur’an’ı Kerim’in Türkçe Anlamı, yay. Çıra, İstanbul – trs.
[11] Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an’ı Kerim Meali, yay. Yeni Boyut, İstanbul – 2011.
[12] Ayrıca bkz: A. Metin Saruhan, Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali, yay. Erkam Matbaası, 2012; Mustafa Yıldız, Son Mesaj, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali, yay. İşrak, İstanbul – 2007; Abdullah Âtif Tüzüner, Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Meâli, yay. Yağmur, İstanbul – 1970.
[13] Abdullah Yusuf Ali, An English İnterpretation of Holy Quran With Full Arabic Text, yay. Sh. Muhammad Ashraf, Pakistan – 1985.
[14] Tercümesi: … belki de …
[15] Tercümesi: … belki korkarsınız.
[16] Tercümesi: belki siz Allah’tan korkan biri olursunuz. Aynı şekilde bkz: Şidfar Betsi Yakovlevna, el-Koran, tercüme ve tefsirleri, 2003; Şumovskiy Teodor Adamoviç, Koran, 1995, Sablukov Gordiy Semönoviç, Koran, Muhammedî itikadının kanuni kitabı, 1879, Boguslavskiy Dmitriy Nikolayeviç, Koran, 1971.
[17] Alü İmran, 72. Bu ayeti kerimeye sebebiyet anlamı veren bazı müfessirleri zikretmek istiyoruz:
Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman; I/284; El-Alûsî, Ruhu’l-Meani, III/199; eş-Şevkani, Kadi Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fethü’l-Kadir, (tah. Abdurrahman ‘Umayr), Daru’l-Vefa, Beyrut – 1997, (I-V), Beyrut – 2005, I/578.
[18] Ayrıca bkz: A. Gölpınarlı; A. Fikri Yavuz, Kur’an-ı Kerim ve İzahlı Meâli Âlisi, yay. İhlas Matbaacılık ve Dağıtım A.Ş., İstanbul – 1967; A. Metin Saruhan; H.B. Çantay; Mustafa Yıldız; Salih Parlak; Hüseyin Atay; Abdullah Âtif Tüzüner; Sami Kocaoğlu; M.Esed; S. Ateş; A.Y. Ali; H.B.Çantay; Tefhimul-Kur’an; Diyanet Vakfı.
[19] Muhammed Marmaduke William Pickthall, The Meanıng Of The Glorious Koran, yay. Mentor Books, New York – 1961.
[20] Ayrıca bu ayeti doğru çeviren: Hakkı Yılmaz.
[21] Tercümesi: … belki geri dönerler.
[22] Tercümesi: … belki, onlar da inkar ederler.
[23] Tercümesi: … belki onlar (dinlerinden) dönerler.
[24] Tercümesi: … belki onlar dönerler. Ayrıca bkz: Boguslavskiy; Sablukov; Abu Adel; Şidfar; el-Muntahab; Şumovskiy.
[25] El-A’râf, 57. Burada “ لَعَلَّ – Lealle” edatına sebebiyet anlamını veren bazı tefsirleri göstermek istiyoruz:
Et-Taberi, Camiu’l-Beyan, X/255; Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman, II/42; Et-Tabersi Ebû Ali Fadl, Mecmeu’l-Beyan fi Tefsiri’l-Kur’an, (I-X cilt), yay. Kitabfuruş-i İslamiyye, Tahran – 1966, IV/431; Ebu Cafer Muhammed b.el-Hasan Et-Tusi, Et-Tıbyan fi Tefsiri’l-Kur’an, (I-X Cilt), Yay. Daru İhyai’t-Türasi’l-Arabi, Beyrut, Trs, IV/431; Nasr bin Muhammed bin Ahmed bin İbrâhîm es-Semerkandî, Bahru’l-Ulum, (I-III cilt), yay. Daru’l-Kutubu’l-İlmiyye, Lübnan – 2006, I/548.
[26] A. Gölpınarlı bu ayette “ لَعَلَّ – Lealle” edatına anlam vermemiştir. Ayrıca Bkz: S. Ateş, A.Y. Ali; A. Metin Saruhan; Mustafa Yıldız; Abdullah Âtif Tüzüner; Sami Kocaoğlu; Tefhimul Kuran.
[27] A. Gölpınarlı; S. Akdemir; Salih Parlak; Hüseyin Atay; Hakkı Yılmaz.
[28] Tercümesi: …belki kendinize gelirsiniz.
[29] Tercümesi: … belki bu sizi akıllandırır.
[30] Tercümesi: … belki siz bunu nasihat olarak aklınızda tutarsınız.
[31] Tercümesi: … belki siz nasihati hatırlarsınız. Ayrıca bkz: Boguslavskiy; Sablukov; Şumovskiy; Betsi Şidfar.
[32] Tercümesi: … bu nasihatten faydalanabilmeniz için.
[33] El-A’râf, 164.
[34] Ayrıca bkz: H.B. Çantay; M. Esed; A.Gölpınarlı; S.Ateş; A.Y. Ali; A. Metin Saruhan; Mustafa Yıldız; Salih Parlak; Hüseyin Atay; Abdullah Âtif Tüzüner; Sami Kocaoğlu; Diyanet Vakfı, Tefhimul-Kur’an.
[35] Ayrıca bkz: Hakkı Yılmaz. Aynı görüşte olan bazı müfessirler:
Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman; II/70; es-Seyyid Muhammed Hüseyin et-Tabatabai, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’an, (I-XXII cilt), yay. Müessesetu’l-Alemi li’l-Matbuat, Lübnan – 1997, VIII/300.
[36] “ لَعَلَّ – Lealle” edatına ‘imkân tanıma’ anlamını vermiştir.
[37] Burada da Rusça mealler “ لَعَلَّ – Lealle” edatına “belki” anlamını vermişlerdir. Ayrıca bkz: Abu Adel; Sablukov; Şidfar; Es-Saadi; Boguslavskiy; Şumovskiy.
[38] Yusuf, 62. Açıkça görüldüğü gibi ayetin iki yerinde “ لَعَلَّ – Lealle” edatı geçmektedir. Dolayısıyla her iki “ لَعَلَّ – Lealle” edatını dikkate alacağız.
[39] A.F. Yavuz; H.B. Çantay; M. Esed birinci “ لَعَلَّ – Lealle” edatına doğru anlam vermesine rağmen ikincisine “belki” diyerek yanlış anlam veriyor. Aynı hatayı Abu Adel yapıyor; Ayrıca bkz: S. Ateş; A. Metin Saruhan; Mustafa Yıldız; Salih Parlak; Hüseyin Atay; Sami Kocaoğlu; Abdullah Âtif Tüzüner; Diyanet Vakfı; Tefhimul-Kur’an.
[40] Ayrıca bkz: A. Gölpınarlı; Hakkı Yılmaz; M. M. Pickthall; A.Y. Ali. Sebebiyet anlamını veren bazı müfessirler: Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman; II/342; el-Beydavi, Nasıru’d-din Ebi Se’yad Abdullah b. Ömer b. Muhammed eş-Şirazi, Anvaru’t-Tanzil ve Esraru’t-Te’vil,(I-V cilt), yay. Daru İh’yai’t-Türasi’l-Arabiy, Beyrut – 1998, III/169; Ebu’l-Ferec Abdurrahman b.Ali İbnü’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir fi İlmi’t-Tefsir, (I-IX Cilt), Yay. Mektebetü’l-İslami, Dımaşk – 1965, IV/249; Abu’l-Hasen İbrahim b. Umar el-Bukaî, Nizamu’d-Durari fi Tanasubi’l-Ayati ve’s-Suveri, (I-XXII cilt), yay. Daru’l-Kitabi’l-İslamiy, Kahire – trs, X/152.
[41] Zikrettiğimiz dört mealde “ لَعَلَّ – Lealle” edatını “belki de” diye yanlış tercüme etmişlerdir. Ayrıca bkz: Sablukov, Es-Saadi; Boguslavskiy; Şumovskiy.
[42] En-Nehl, 90.
[43] Ayrıca bkz: Abdullah Âtif Tüzüner.
[44] Tabi ki bu ayeti doğru çevirenlerin sayısı az değildir. Buradaki amacımız her cuma halka okunan ayeti hala yanlış çevirenleri göstermekti. Bunun dışında inceleme konumuz olan Türkçe mealleri ayeti doğru tercüme etmişlerdir. Burada, aynı görüşte olan bazı müfessirleri de zikretmede fayda vardır:
Et-Taberi, Camiu’l-Beyan, XIV/336; Et-Tabersi, Mecmeu’l-Beyan fi Tefsiri’l-Kur’an, VI/380; Er-Razi, Mefatihu’l-Gayb; XX/105; Alauddin Ali b.Muhammed b.İbrahim El-Hazin, Lübabu’t-Te’vil fi Maâni’t-Tenzil, (I-IV Cilt), Yay. Matbaatü’l-Hayriyye, Mısır – 1309, III/138.
[45] Açıkça görüldüğü gibi gösterdiğimiz mealler “ لَعَلَّ – Lealle” edatına Ayrıca bkz: Sablukov, Şidfar, es-Saadi; Şumovskiy.
[46] Ayrıca bkz: Abu Adel; Boguslavskiy.
[47] Taha, 113.
[48] Ayrıca bkz: H.B. Çantay; A. Gölpınarlı; A. Metin Saruhan; Salih Parlak; Hüseyin Atay; Abdullah Âtif Tüzüner; Diyanet Vakfı.
[49] Ayrıca bkz: Hakkı Yılmaz; Sami Kocaoğlu; S. Ateş; M. Esed; Mustafa Yıldız. Sebebiyet anlamı veren bazı müfessirleri zikretmek istiyoruz:
Et-Taberi, Camiu’l-Beyan, XVI/178; Ez-Zemahşeri, Ebi’l-Kâsım Carullah Muhammed b. Ömer b. Ahmed, el-Keşşaf an Hakaiki ‘Avamidi’t-Tenzil ve Uyuni’l Akavil fi Vucuhi’t-Te’vil, (I-IV) Daru İhyai’t –Türasi’l-Arabiy, 2.baskı, Lübnan – 2001, III/90; Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman, III/42; Şevkani, Fethu’l-Kadir; III/532; Er-Razi, Mefatihu’l-Gayb, XII/121.
[50] Ayrıca bkz: Sablukov; Şidfar; Boguslavskiy; Şumovskiy.
[51] Doğru çeviren diğer mealler için bkz: el-Muntahab; Abu Adel; es-Saadi.
[52] Taha, 10. Benzer ayetler için bkz: Neml, 7; Kasas, 29; mesela bu ayete sebebiyet anlamı verenlerden bazı müfessirler: Mukatil b. Süleyman, III/22.
[53] A. Gölpınarlı ve Hüseyin Atay bu ayette “ لَعَلَّ – Lealle” edatına anlam vermemiştir. Ayrıca bkz: A. F. Yavuz; Ö.N. Bilmen; H.B. Çantay; M. Esed; A.Y. Ali; S. Akdemir; İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Kur’an, yay. Yıldız Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş., Ankara – 1957; A. Metin Saruhan; Mustafa Yıldız; Salih Parlak; Sami Kocaoğlu; Abdullah Âtıf Tüzüner. C. Yıldırım; Diyanet Vakfı; Tefhimu’l-Kuran.
[54] Bu ayete sebebiyet anlamını verenler arasında aşağıdaki bazı tefsirleri zikredebiliriz: Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman, III/22.
[55] “ لَعَلَّ – Lealle” edatının anlamı burada belki, umulur ki anlamları verilerek asıl anlamından saptırılmıştır. Boguslavskiy bu ayette “ لَعَلَّ – Lealle” edatına anlam vermemiştir. Ayrıca bkz: Sablukov, el-Muntahab, Abu Adel, es-Saadi, Şidfar. Boguslavskiy.
[56] Duhan, 58.
[57] Ayrıca bkz: Diyanet İşleri; M. Esed; S. Akdemir; S. Ateş; A. Metin Saruhan; Mustafa Yıldız; Salih Parlak; A. Göpınarlı; Hüseyin Atay; Hakkı Yılmaz; Sami Kocaoğlu; Abdullah Âtif Tüzüner.
Ayrıca burada ayeti sebebiyet anlamı vererek çevirenleri zikretmek gerekir:
Et-Taberi, Camiu’l-Beyan, XXI/70; el-Cevzi, Abdurrahman b. Ali, Zadu’l-Mesir fi İlmi’t-Tefsir, VII/352; Et-Tabersi, Mecmeu’l-Beyan fi Tefsiri’l-Kur’an, IX/70; Şevkani, Fethu’l-Kadir, IV/756; Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman; III/826.
[58] Gösterdiğimiz bu ayetlerde de her dört meal “belki” anlamını vermektedirler.
[59] Ayrıca bkz: Kuliev; Porohova; Sablukov; Boguslavskiy.
BeğenYükleniyor...
Filed under: общий/genel/general |
Azerbaycan halk tiyatrosu modern Azerbaycan tiyatrosunun teşekkülünde önemli rol oynamış, geçmişle gelecek arasında bir köprü olmuştur. Azerbaycan’da modern tiyatro 19. yy’ın ortalarına rastlamaktadır. 19. yüzyılın başlarında Azerbaycan’ın siyasi hayatında radikal değişikler olmuş, Çarlık Rusya Kafkasya’ya inmiş, Azerbaycan’ı kontrolü altına almaya çalışmıştır. 1828’de İran’la yapılan Türkmençay antlaşmasıyla Azerbaycan kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılmış, Kuzey (bugünkü) Azerbaycan Çarlık Rus’un, Güney Azerbaycan (İran Azerbaycan’ı) İran’ın tahakkümü altına girmiştir.Çarlık idaresinin eyalet merkezi olan Tiflis, resmi dairelerin ve mekteplerin açılmasıyla diğer şehirlere nazaran daha gelişmiş bir durumdaydı. Avrupai hayat tarzının Tiflis’te Rus tesiriyle başlaması, birtakım içtimai hareketlenmeyi de beraberinde getirmiştir. Gayrimüslimler bu yeni yaşam biçimine kısa sürede ayak uydurmuşsalar da Müslümanlar (çoğunluğu Türk) dinleri dolayısıyla uzun süre bu durumu kabullenmemişlerdir. Azerbaycan araştırmacısı Yavuz Akpınar tiyatroyla ilgili olarak Tiflis muhitinin o dönemki görünümünü şöyle açıklamaktadır: Ahundzade’nin 1849’dan itibaren komediler yazmaya başlaması doğrudan doğruya Tiflis’teki kültürel değişmelerle yakından alakalıdır… Yolların yapılması, şehirlerdeki hızlı nüfus artışı, özellikle Tiflis’in süratli gelişmesi, ticaretin büyümesi kültürel hayatın bu şehirde canlanmasına ve olgunlaşmasına imkân hazırlamıştı. Tiflis’te devlet daireleri kurulmuş, birçok okul açılmış matbuat gelişmeye başlamıştı. Avrupai hayat tarzı yaygınlaşıyor, güçleniyordu. İşte bu gelişmelerin tabii bir neticesi olarak tiyatro binasına ihtiyaç duyuldu. Ruslar, Gürcüler ve Ermeniler arasından yerli aktörler çıkmaya başlamıştı, tiyatro toplulukları oluşturuluyordu. Avrupai hayat tarzının Kafkasya ve Azerbaycan dolaylarında yerleşip yayılmasını bu bölgenin Şark’a ait hususiyetlerinden, atmosferinden koparılmasını kendi sömürgeci emelleri için de yararlı gören Çarlık hükümeti, Rusların ve diğer gayrimüslimlerin Tiflis’te tiyatro, opera, müzik, modern eğitim ve öğretim, matbuat sahalarındaki faaliyetlerine gereken dikkati gösteriyor, bunları himayeden geri kalmıyordu… Vorontsov’un hususi bir tiyatro binası yaptırmasının başka sebepleri de vardır: Mesela Tiflis’te gittikçe büyüyen Rus kolonisi için alıştıkları eğlence hayatını ihdas etmek, geliştirmek medeni bir ihtiyaç haline gelmişti (Akpınar,1988). Çarlık Rus idaresinin umumi valisi Knyaz Vorontsov, 1849’da Tiflis’te Rus tiyatro binasının temelini attırmış ve 1851’de tiyatro binası hizmete açılmıştır. Bu durum daha sonra Vorontsov’un Türk, Gürcü ve Ermeni aydınlarını tiyatro eseri yazmaya teşvik etmesiyle daha ileriye taşınmıştır. Böylece Müslüman-Türk dünyasının ilk tiyatro yazarı Mirza Fetali Ahundzade, 1850’de ilk komedisi Hekayet-i Molla İbrahimhalil Kimyager’i yazmıştır. Ahundzade aynı yıl Mösyö Jordan, LenkeranHanının Veziri tiyatrolarını, 1852’de Hekayet-i Hırs-ı Guldurbasanı, 1853’te Hacı Gara’yı, 1855’te Mürafaa Vekilleri’ni yazmıştır (Akpınar, 1994). Eserler Azerbaycan Türkçesiyle yazılmışsa da ilk olarak 1853’te Tiflis’te Rusça basılmış ve ne yazık ki Rusça oynanmıştır. Bunun nedenini Abdulvahap Yurtsever, Azerbaycan’da henüz tiyatroyu icra edecek aktör kadroların olmaması olarak belirtilir (Yurtsever, 1951). Ahundzade’nin eserleri başta Rusya olmak üzere Fransa, İngiltere’de de sahnelenmiştir. Akpınar, 19. asrın ikinci yarısında Batı Avrupa’da en çok tanınan Şarklı yazarın Ahundzade olduğunu söyler (Akpınar, 1994).1880’den sonra tiyatro hayatında bir canlanma görülmüş, Gori Muallim Mektebini bitiren gençler, öğrencileri etrafında toplayarak bazı tiyatro eserlerini sahneye hazırlamışlardır. 1880 yılında profesyonel denebilecek tiyatro topluluğu Nahçivan’da oluşturulmuştur. Bu topluluğun içinde Memmedtağı Sıdkı, Celil Mehmetkuluzade, Elekber Mehmetguluoğlu, Ekber Molla Beyeloğlu, Eyneli Bey Sultanof gibi tiyatro heveskârları, 1882’den itibaren de Azerbaycan Türkçesini iyi bilen Ermeni aktör ve aktrisleri Elmas Hanım, Stepan Safrazyanlar Azerbaycan’ın birçok şehrinde (Bakü, Gence, Tiflis, Nuha) tiyatro gösterileri düzenlemişlerdir. Ahunzade’nin komedileri başta olmak üzere Ermeni yazar Vasak Medetov’un Azerbaycan Türkçesiyle yazdığı eserleri oynamışlardır (Akpınar, 1994). Elmas Hanım Türk sahnesinde yer alan ilk kadın sanatçıdır. 1886’dan itibaren Azerbaycan tiyatrosu Bakü’de gelişmeye başlamıştır. İnkılap Kerimov, Bakü’de tiyatronun canlanmasını, Sultanmecit Genizade, Habib Bey Mahmutbeyov ve Necefoğlu Bey Veliyev’in tiyatro heveslilerini bir araya getirerek gösterdikleri mücadeleye dayandırır ve bu durumu şöyle açıklar: “… Bu şahısların tiyatro yolunda çektikleri azap, uğraştıkları birçok tahkirat, sövüşlerin hiçbiri anlatılamaz. Kapı kapı gezip bilet satmakla tiyatrolar verip özleri için bir kuruş götürmeyip ihza ettikleri paraları yeni tür mektep uşaklarına gönderirdiler… Bu şahısların tiyatro yolunda zahmetleri çok büyük ve tiyatro tarihine adları yazılmalıdır.” (Kerimov, 1923) Yukarıda belirtilen isimler her ne kadar tiyatro konusunda büyük eserler vermemişse de rejisörlük ve aktörlük alanlarında tiyatronun ağır yükünü üzerine almışlardır. Habib Bey ve Sultanmecit Genizade 1887’de yüksek tahsil için Bakü’ye gelmiş, burada öğretmenlik yapmaya başlamışlardır. Habib Bey ve Genizade’nin büyük çaba göstererek Bakü’de açtığı Rus-Tatar Mektebi2 maarif ve medeniyet yolunda önemli ilerleme kaydetmiştir. Aralarına Necefoğlu Bey Veliyev’in de katılmasıyla Bakü’de tiyatro alanında hareketlenme başlamıştır. Açılan mektebin öğrencilerinin tiyatroya olan ilgileri arttırılmış, dönemin ünlü tiyatro oyuncularından Hüseyin Araplinski ve Mirmahmut Kazımovski de ilk defa bu mektebin öğretmenlerinin yönlendirmesiyle sahneye çıkmıştır.Bakü’de bu hareketlerle canlanan tiyatro hayatı profesyonelleşmek adına hükümet izniyle truppalar (tiyatro toplulukları) oluşturulmaya çalışılmıştır. Bununla ilgili ilk adım 1896’da Azerbaycan’ın önemli aydını Hasan Bey Melik Zerdabi tarafından atılmış; fakat Bakü hükümeti tarafından izin verilmemiştir. Daha sonra Nerimanov’un gayretleri olumlu sonuçlanmış ve nitekim aynı yıl “Birinci Müslüman Truppası” adı altında tiyatro topluluğu kurulmuştur.
раввин
работишка
работа
работник
работенка
рабыня
равнина
равиоли
равнинно
работяга
радуница
радиус
радовать
радость
радостный
радужно
ражий
радовавший
радушный
радоваться
разладившийся
разивший
разинутый
разлад
разиня
разладивший
рандеву
раненько
распухавший
распутывать
ранчо
раневый
раненный
распутье
рант
растолочься
растолстевший
растомивший
растопить
растопка
расход
расходиться
расходовавший
ратник
ратный
ратоборство
ратоборствующ
рать
раунд
раут
раф
рафинадный
haham
işçi
İş
çalışan
görev
köle
sade
mantı
düz
çalışkan
gökkuşağı
yarıçap
lütfen
neşe
memnun
pembe
çılgın
hoş
samimi
sevinmek
düzensiz
son dakika
açık
anlaşmazlık
esnemek
uyumsuz
randevu
erken
şişmiş
çözmek
çiftlik
yara
yaralı
kavşak
şerit
ezmek
tombul
yorgun
eritmek
çıra
tüketim
ayrılmak
harcama
savaşçı
askeri
güreş
savaş
ordu
yuvarlak
bozgun
raf
rafine
Основная задача нашей компании – создание высокоэффективных решений в сфере систем запирания. Мы занимаемся созданием технологичных и высоконадежных решений для комплексной безопасности Вашего объекта по лучшим мировым стандартам от ведущих производителей с мировым именем: для квартиры или загородного дома, крупного завода или сети магазинов, офиса компании или бизнес-центра, отеля, мини-отеля или гостиничной сети. Наши специалисты всегда готовы создать системы запирания, максимально адаптированные для условий применения конкретного заказчика.
Наши офисы и филиалы:
Доставка по всей России.
В числе наших партнеров мировые производители систем запирания и безопасности:
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası