Metni Anlama ve Çözümleme
1. Metinde “Kelime Bilgisi” bölümünde verilenler dışında, bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarının anlamını, metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu sözlükten kontrol ediniz.
şikeste: Kırılmış, kırık.
palan: Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir tür eyer.
inâyet: İyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf.
riâyet: Uyma, boyun eğme.
ferâgat: Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme.
2. Okuduğunuz metnin temasını ve konusunu tespit ederek aşağıdaki tabloya yazınız.
Tema: İnsan, kendi yeteneğini, değerini ve yerini bilmeli; elindekiyle yetinmeli, daha çoğunu istememelidir.
Konu: Eşeğin kişiliğinde, yeteneğinin üstüne çıkmak isteyen bir insanın içine düştüğü kötü durum ele alınıyor, bu tür kişilerin karşılaşabilecekleri güç durumlar anlatılıyor.
3. Harnâme’deki eşek, bilge eşek ve öküzler toplumdaki hangi tip insanları temsil etmektedir? Açıklayınız.
Eşek: İçinde bulunduğu durumu beğenmeyen, elindekiyle yetinmeyen, olanaklarını değerlendirmeden hayatta daha çok şeye sahip olmak isteyen, bu yolda çaba verirken elindekini de yitiren insanları simgeler.
Bilge eşek: Toplumu yönlendiren aydın ve düşünürlerin yerine geçer.
Öküzler: Her toplumda var olan, hak etmedikleri biçimde varlıklı ve mutlu yaşayan talihli kişileri temsil eder.
4. “Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür.” atasözünden yola çıkarak eşeğin, öküzlere bakış açısını değerlendiriniz.
Cevap: Sahibi tarafından zor işlerde çalıştırılan zayıf ve cılız bir eşek, kendisini semiz öküzlerle karşılaştırarak boynuz sevdasına tutulur. Mesnevide boynuz sahibi olmak isteyen bir eşeğin kulağından ve kuyruğundan olması hikâye edilir.
5. Harnâme’deki temel çatışmayı belirleyiniz.
Cevap: Harnâme’deki temel çatışma, “adalet ve eşitsizlik”tir. Bu çatışma sahibi tarafından eşeğin kulakları ve kuyruğunun kesilmesiyle sonuçlanmıştır.
6. Yukarıdaki tabloda, Harnâme’deki söz sanatlarını örnek vererek belirleyiniz.
Eşek, insan gibi düşünüldüğünden teşhis (kişileştirme), konuşturulduğundan intak (konuşturma) sanatı yapılmıştır, öküzlerin boynuzları biçim yönünden yaya, parlaklık yönünden ay’a benzetilmiştir. “Bunların başlarına taç neden” dizesinde istiare (iğretileme) sanatı yapılarak boynuzlar taca benzetilmiştir.
Benzetilen öğe kullanılmadığından, sanat açık istiaredir. “Odundur/ o dundur” sözcükleri, cinaslı olarak kullanılmıştır.
7. Harnâme’de anlatılanlar düzyazı ile ifade edilebilir mi? Buradan yola çıkarak hikâyenin yapı unsurlarının Harnâme’ de bulunup bulunmadığını değerlendiriniz.
Cevap: İfade edilebilir. Çünkü mesneviler aslında şiir şeklinde yazılan hikayelerdir. Bizler istesek dizeler yerine cümleleri kullanarak bu metni olay kişi yer zaman göstererek çok rahat bir şekilde hikaye türünde yeniden yazabiliriz.
8. Okuduğunuz metnin bağlı olduğu edebî dönemi, akımı, geleneği, topluluğu; metni ve yazarın biyografisini de dikkate alarak yazar ile metin arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.
Cevap: Yazar yaşadığı dönemde hiç bir iş yapmadan, bilgi ve tecrübe sahibi olmadan başkalarını kıskanarak onlara öykünen insanları alaycı bir dille eleştirmek için bu metni yazmıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere Şeyhi kendi döneminde var lan bu insanları açıkça eleştirmektedir.
9. Harnâme, yazarın en önemli eserlerinden biridir. Okuduğunuz bu metnin yazarın tanınmasına katkısını, edebiyat ve toplum hayatındaki yansımalarının neler olduğunu belirtiniz.
Cevap: Bu metin halkın o dönemde çok severek dinlediği bir metindir. Bu da doğaldır ki yazarını da halkın içinde çok tanınır bir hale getirmiştir. Bu da bize aslında toplumun ilgisini çekebilen sanatçının hem tanınırlığının hem de başarısının arttığını gösterir.
Harnâme metninde geçen olay, sizin başınızdan geçseydi, siz nasıl anlatırdınız? Nelerden faydalanırdınız? Açıklayınız.
Cevap: Ben günümüzden örneklerle süslerdim. Eşekler yerine çevremden insanları kullanırdım. Çünkü kendini bilmeden her şeye özenen, başkasını kıskanarak yaşamlarını mahveden insanlar ne yazık ki etrafımızda çok çok fazla.
Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Çerçevesinde İki Hiciv Eseri: Har-nâme ve Sihâm-ı Kazâ Armağan ZÖHRE Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Çerçevesinde İki Hiciv Eseri: Har-nâme ve Sihâm-ı Kazâ Armağan ZÖHRE Özet Karşılaştırmalı edebiyat bilimi çalışmaları, iki farklı dile ve kültüre ait imgeler, konular, tipler, türler, eserler ya da şair/ yazarlar üzerinde yapılabildiği gibi ulusal edebiyatın bir eserinin yine aynı edebiyattan farklı bir eserle karşılaştırılması şeklinde de olabilmektedir. Bu noktadan hareketle Klasik Türk edebiyatının teşekkül ettiği farklı yüzyıllarda ve farklı coğrafyalarda yetişen şairler ve bu şairlerin şiirlerini karşılaştırmalı edebiyat bilimi çerçevesinde incelemek mümkündür. Bu makalede, Klasik Türk edebiyatının oluşmaya başladığı ve zirve çağını yakaladığı farklı yüzyıllara ait iki hiciv eseri ( Yüzyıl şairi Şeyhî’nin Har-nâme adlı eseri ve Yüzyıl şairi Nef’i’nin Sihâm-ı Kazâ adlı eseri) üzerinde durulmuştur. Eserler; şairleri, edebî çevre ve dönemleri, şekil ( dış yapı) özellikleri, konu, ana ve ara fikirler, edebî sanatlar, dil ve anlatım özellikleri gibi açılardan değerlendirilmiştir. Değerlendirme yapılırken önce konu ile ilgili bilgiler verilmiş, benzerlikler ve farklılıklar ayrı başlıklar altında ortaya konmuştur. Sonuçta her iki şairin de başlarına gelen olayları hicvetmek için eserlerini meydana getirdikleri, iki şairin eserlerini farklı dönemlerde kaleme almış olmalarından dolayı edebî zevk ve üslûp açısından doğal farklılıkların oluştuğu, iki eser arasında bu farklılıkların benzerliklere oranla daha fazla olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Karşılaştırmalı Edebiyat, Har-nâme, Sihâm-ı Kazâ, Hiciv Two Satiric Works of the Framework of the Comparative Literature: Har-nâme and Sihâm-ı Kazâ Abstract The Science of Comparative literature studies can be made on images, themes, types, genres, works, or poet / writers of two different language and culture or the comparison of a the national literature work to another work of the same literature as well. From this point,the poets who grows in different geographies and different centuries of the classical Turkish literature and the poetry of these poets can be examined by the framework of the science of comparative literature .In this article,it is focused on two works of satire captures of the two different centuries when the Classical Turkish Litareture started to formed and reached its peak age(the poet of 15th centrury Şeyhî's work which name is Har-nâme and the poet of 17th centrury Nef'i's work Sihâm-ı Kazâ). Works are evaluated by lots of aspects such as their poets, literary environmental and periods, the shape (external structure) properties, subject, main and intermediate ideas, literary arts, language and expressive features. While the assessment was being done firstly, the information was given about the subject, the similarities and differences have been revealed under separate headings. As a result, it was understood that both poets created their works to satirize the events that they had experienced. Because of the fact that they had written their works in different times, some natural differences occured in terms of literary taste and style, and it was seen that these differences were more than the similarities. Keywords: Comparative Literature, Har-nâme, Sihâm-ı Kazâ, Satiric Öğr. Gör. Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü /KİLİS. [email protected] 66 Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Social Sciences Cilt 1 – Sayı 1 – Haziran / Volume 1 – Issue 1 – June Giriş yüzyılda doğan, akademik bir disiplin ve eleştirel bir sistem olarak karşımıza çıkan karşılaştırmalı edebiyat kavramı, Türk edebiyatında yeterince bilinmeyen kavramlar arasındadır. “Karşılaştırmalı edebiyat; analoji, akrabalık ve etkileşim bağlarının araştırılması suretiyle, edebiyatı diğer ifade ve bilgi alanlarına ya da zaman ve mekân içerisinde birbirine uzak veya yakın durumdaki olaylarla edebî metinleri birbirine yaklaştırmayı amaçlayan yöntemsel bir sanattır.” (Rousseau ve Pichois, ) Yavuz Bayram, karşılaştırmalı edebiyat çalışmalarının mutlaka iki farklı dile ve kültüre ait imgeler, konular, tipler, türler, eserler ya da şair/ yazarlar üzerinde yapılması gerektiğini savunanların yanında; bu çalışmaların milli edebiyatların sınırları içerisinde yapılabileceğini savunanların da olduğunu dile getirmektedir (Bayram, 16). Gürsel Aytaç ise “karşılaştırma” kavramını edebiyat biliminin bir yöntemi olarak görür. Ona göre, ulusal edebiyatın bir eseri aynı edebiyattan başka bir eserle karşılaştırılabilmektedir (Aytaç, ). Bu noktadan hareketle Dîvân edebiyatının teşekkül ettiği farklı yüzyıllarda ve farklı coğrafyalarda yetişen şairler ve bu şairlerin şiirlerini karşılaştırmalı edebiyat bilimi çerçevesinde incelemek mümkündür. Çalışmamıza konu olan Şeyhi’nin Har-nâmesi beyitlik bir hiciv eseri olarak ün yapmıştır. “ Mesnevide sosyal eşitlik konusu işlenir ve insanoğlu yaptığı işin değeri kadar refaha lâyıktır görüşü vurgulanır.”( Mengi, ). Dört kısımdan meydana gelen eserin ilk 12 beyiti tevhid ve na’at; ondan sonra duâ-yı devlet-i şâh başlığı ile gelen 26 beyitlik kısım ise padişaha övgü kısmıdır. Bu bölümün sonunda Şeyhî, “ Bu halin sıfatını düşünürken bu hikâyenin münasebeti geldi” diyerek “Münâsebet-i Hikâyet” başlığı altında esas konuya girmektedir. Kendi halini arz eden şair bunun sonunda padişaha dua etmekte ve adalet istemektedir. Bu son bölüm ise ayrı bir başlık taşımamaktadır. Çalışmamıza konu olan diğer bir eser Nef‘î’nin Sihâm-ı Kazâ adlı eseridir. “ Eser, nüktedan bir zihnin ürünüdür. Nice nüktelerin de yer aldığı eserin itham, hakaret ve sövme ile ilgili ifadelerle dolu oluşu edebî eser oluşuna gölge düşürür.” ( Akkuş, ss. ) Eserde eleştirilen kişilerin çokluğu dikkat çekicidir. Eleştirmeye babası ile başlayan şairin hedefinde Gürcü Mehmed Paşa, Ekmekçizade Ahmed Paşa, Kemankeş Ali Paşa, Vezir Ali Paşa gibi devlet adamları; Veysî, Nevizade Ataî gibi şairler yer almaktadır. Çalışmamızda üzerinde durulacak olan eserler; a. Şairleri, b. Edebî çevre ve dönemleri, c. Şekil özellikleri, d. Konu, ana ve ara fikirleri, e. Edebî sanatları, dil ve anlatım özellikleri gibi açılardan karşılaştırılarak tahlil edilecektir.1 1 Çalışmamızda, iki eserin hangi açılardan karşılaştırılacağı hususunda, Yavuz Bayram’ın belirleyip önerdiği bazı aşamalar ( bölümler) örnek alınarak incelenen şiirlerin yapılarına 67 Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Çerçevesinde İki Hiciv Eseri: Har-nâme ve Sihâm-ı Kazâ Armağan ZÖHRE Çalışmaya konu olan eserlerin bütününü yansıttığını düşündüğümüz beyitler seçilmiştir: Eserlerden Seçme Beyitler Har-nâme Sihâm- Kazâ funduszeue.info eşek var idi za’if u nizâr funduszeue.infoür cümle Gürcistâna ger Gürci olursa bu Yük elinden katı şikeste vü zâr Meded-güster melik işitmesün bu zulmü bühtânı (39b) (K.2/10) 1. 2.Gâh odunda vü gâh suda idi 2. Vezir-i a’zâm oldı öyle bir har Gürci-i nâdân Dün ü gün kahr ile kısuda idi Ana çok görmedim aslâ ben ol dârât ü ‘unvânı (40b) (K.2/37) 2. funduszeue.info kadar çeker idi yükler agır 3. Bana bu güc gelür ammâ hakîkatde ‘adâletdür Ki teninde tü komamışdı yagır Niçün harlık edüp medh eyledüm bir böyle (41b) nâdânı 3. funduszeue.infoür idi gören bu sûretlü (K.2/40) Tañ degül mi yürür süñük çatlu 4. Ne güne kaldı meded devlet-i Âl-i ‘Osmân (43b) Hey yazuk hey ne musîbet bu ne mâtem a köpek 4. funduszeue.infoı sarkmış u düşmiş eñek (K.3/3) Yorılur arkasına konsa siñek 5. Sende İslâm eseri olsa ger zerre kadar (44b) Eylemezdün Alamanzâdeyi hemdem a köpek 5. funduszeue.info k’islâh ide tapun şer u şûr (K.3/14) Har-i Deccâle diyeler ker ü kûr 6. Bu kadar cürmile sen sag olasın da yine ben (70b) Vâcibü’l-katl olam ey bahtek-i azlem a köpek 6. funduszeue.info eşeksin ne şek hakîm-i ecel (K.3/15) Müşkilim var keremden itgil hal 7. Hele bu hükme gavur kâdısı olmaz râzı (73b) Kande kaldı ki müselmân-ı müsellem a köpek 7. funduszeue.infoın ben de bugday işleyeyin (K.3/16) Anda yaylayup anda kışlayayun 8. Sen kadar har da olur mı ‘acaba dünyâda (91b) Harsın ammâ har-ı Deccâlile tev’em a köpek 8. funduszeue.info gördi gögermiş aç eşek (K.3/53) Buldı cân derdine ilâc eşek 9.Kâfirem ger seni hicv etdigüme nâdim isem (95b) Hak huzurında yâ senden utanursam a köpek (K.3/54) göre uyarlanmıştır. Yavuz Bayram’ın adı geçen makalesinde, karşılaştırmalı edebiyat incelemesi için bir deneme ve öneri mahiyetinde belirlediği bölümler şunlardır: 1. Dış yapı ( şekil) özellikleri açısından karşılaştırma 2. Edebî tür ve bu türün özellikleri açısından karşılaştırma 3. Edebî çevre, dönem, saha ve akım açısından karşılaştırma 4. Müellif ( şair/ yazar) açısından karşılaştırma 5. Edebî sanatlar, dil ve anlatım açısından karşılaştırma 6. Bakış açısı, anlatıcı ve hayat felsefesi açısından karşılaştırma 7. Konu, tema, mesaj, motif, tip, ana ve ara fikirler açısından karşılaştırma 8. Kültürel ve sosyal yaşantıyla ilgi açısından karşılaştırma 9. Başka disiplinlerle ilişki açısından karşılaştırma 68 Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Social Sciences Cilt 1 – Sayı 1 – Haziran / Volume 1 – Issue 1 – June 9. Degme kerret ki şevk ile kavrar Başlayam vasfına ol zâlim-i bî-pervânun Topragın bile götürür harvâr Böyle mel’unı olır mı görinüz insanun (96b) (K.5/12) İster iken halâldan rûzî Devleti devlet-i İslâmı zebûn etdi hele Varın itdüm harâmîler rûzî Katı lutf eyler ecel mevtine etse ‘acele (b) (K.5/22) Ger tonuzlara olmaya buyruk Cümle etbâ‘ı ile kahr ede hak mel’ûna Âh gitdi kulag ile kuyruk Yedi kat yere geçüp hemdem ola Kârûna (b) (K.5/ 54) Günümüz Türkçesi ile Beyitler ( Akkuş, ) funduszeue.infoıf ve cılız bir eşek vardı. Yük Günümüz Türkçesi ile Beyitler taşımaktan pek kırgın bir halde inliyordu. 1.Eğer bu, Gürcü olursa bütün Gürcistan zan funduszeue.info odun taşır, bazen suya giderdi. Gece altına girer. Yardım edici melik bu zulüm ve gündüz çok keder ve sıkıntı içinde idi. iftirayı işitmesin. 3.O kadar ağır yükler taşırdı ki, vücûdu yara 2.Böyle bir bilgisiz Gürcü eşek vezir-i azam içinde kalmış ve bu yara derisinde tüy oldu. Ben asla ona bu şan, şöhret ve ünvanı bırakmamıştı. çok görmem. funduszeue.info bu şekilde gören “birbirine çatılmış funduszeue.info neden eşeklik yapıp böyle bir bilgisizi kemiklerin yürümesi şaşılacak şey değil övdüm. Bu bana güç gelir fakat gerçekte mi” derdi. adalettir. funduszeue.infoğı sarkmış, çenesi düşmüştü. 4.A köpek! Yardım edin, Devlet-i Âl-i Osman Arkasına sinek konsa yorulurdu. ne güne kaldı. Bu nasıl bir günah, nasıl bir funduszeue.infoinin, kötülüğü ve karışıklığı musibet nasıl bir matemdir. düzelttiği yerde Deccâl’in eşeğine ( fitne 5.A köpek! Sende zerre kadar İslâm eseri olsa, ve fesad çıkaramayacağı için) sağır ve kör Alamanzadeyi kendine dost eylemezdin. derler. funduszeue.info zulmeden bahtım, benim katlim vacip funduszeue.info şüphesiz en büyük filozof, bilge olan olsun o köpek bu kadar suç ile sağ olsun. eşeksin. Müşkilim var lütfedip hallet. (Olacak şey mi?) funduszeue.info de gideyim buğday meydana getirmek 7.A köpek! Bu hükme gavur kadısı bile razı için çalışayım. Yazı kışı o işte geçireyim. olmaz. ( Senin) tam Müslümanlığın nerede 9.Aç eşek yeşermiş arpa görünce can kaldı? derdine ilaç buldu. 8.A köpek! Sen Deccâl’in eşeğinin ikizi olan Şevk ile kavradığı her defasında, ekinin bir eşeksin ama acaba dünyada senin kadar toprağını eşek yükü halinde beraber eşek biri var mı? götürüyordu. 9.A köpek! Eğer seni hicvettiğime pişman Helalden rızk isterken, varımı yoğumu olursam ve Hakk huzurunda senden haramîlerin nasibi, kısmeti yaptım. utanırsam kafir olayım. O domuzlara ( cezalandırılmaları için) O pervasız zalimin vasfını anlatmaya buyruk olmazsa, âh kulak ile kuyruk gitti başlayayım ki insanın böyle mel’unu olur demektir mu görün. (Timurtaş, ). Devleti, İslâm devletine karşı aciz etti, ecel ölümüne acele etse çok iyi eder. Allah bu lanetliyi bütün hizmetçileri ile birlikte kahretsin. Bunlar yedi kat yerin dibine geçip Kârûn’a arkadaş olsunlar. 69 Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Çerçevesinde İki Hiciv Eseri: Har-nâme ve Sihâm-ı Kazâ Armağan ZÖHRE 1. Şiirlerin Şairleri Açısından Karşılaştırılması Şeyhî Nef‘î funduszeue.info yüzyıl şairlerindendir. Erzurum funduszeue.info yüzyılın önemli Pasinler’in Hasankale’sinde doğmuştur. sanatkârlarındandır. funduszeue.infoıl adı Ömer’dir. funduszeue.info kaynaklarda bazen Yusuf, bazen funduszeue.info mahlası ‘ zarara mensup’ anlamına de Sinan olarak geçer. gelen ‘Darrî’ iken, genç yaşlarında funduszeue.info eğitimine Kütahya’da başladı ve Gelibolulu Âlî’nin tavsiyesi ile ‘fayda ve bu arada şair Ahmedî’den ders menfaate mensup’ anlamında ‘Nef‘î’ye gördü. çevirmiştir. funduszeue.infoelerin bildirdiğine göre genç funduszeue.info önce aile çevresinden iyi bir temele yaşlarında eğitimini ilerletmek için sahip bulunduğunu ve ardından da güçlü İran’a gitti, burada tasavvuf, hikmet bir medrese eğitimi aldığını öne sürmek ve tıp eğitimini gördü. yanlış olmasa gerektir. funduszeue.info dönüşünde Ankara’ya uğrayarak funduszeue.info I. Ahmed zamanında İstanbul’a Hacı Bayram-ı Veli’ye intisap gelen şair kabiliyeti ile kısa zamanda ederek “ Şeyhî” mahlasını aldı. kendini tanıtmıştır. funduszeue.infoan’ın Osmanlılar’a düğün funduszeue.info I. Ahmed, II. Mustafa, II. Osman ve hediyesi olarak verilmesi üzerine IV. Murad gibi dört hükümdara ve devlet Çelebi Mehmed ile II. Murad’a ileri gelenlerinden bir çoğuna birbirinden intisap etti. güzel kasideler yazmıştır. 7.Çelebi Mehmed’in rahatsızlığında funduszeue.info görevde bulunduğu bilinmemekle onun hususî tabipliğine tayin edildi. birlikte , Gürcü Mehmed Paşa tarafından funduszeue.info asırda yazılan ilk, Anadolu’da üç defa azledildiği anlaşılmaktadır. yazılan ikinci Hüsrev ü Şîrîn 8.Şairin şöhretinin zirvesine eriştiği devresi, hikâyesi Şeyhî’ye aittir. Sultan IV. Murad’ın saltanat yıllarına denk funduszeue.infou sahasında klâsik edebiyatı gelir. ana hatlarıyla ortaya koyan ilk funduszeue.infoe aşırı güven duyan, sık sık övünen şairlerdendir. ve öven bir şair olarak Nef’i eski Ona yöneltilen tenkitler daha çok, edebiyatımızın en büyük kaside ve şiirlerinde İran şairlerinden çok ‘fahriyye’ şairi olarak kabul edilir. fazla izler ve ilhamlar bulunması ve Sultan IV. Murad’ın emri ve izniyle 27 bazen de bunların aynen Ocak tarihinde Bayram Paşa benimsenmesinden kaynaklıdır hakkında söylediği bir hiciv nedeniyle (Şentürk ve Kartal, ). idam edilmiştir (Şentürk ve Kartal, ). Eserleri: 1. Türkçe Dîvân Eserleri 2. Hüsrev u Şirin 1. Türkçe Dîvân 3. Har-nâme 2. Farsça Dîvân 3. Sihâm-ı Kazâ 4. Tuhfetü’l- Uşşâk 70 Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Social Sciences Cilt 1 – Sayı 1 – Haziran / Volume 1 – Issue 1 – June Benzerlikler: Görüldüğü gibi her iki şair de iyi bir eğitim almış ve taşra kabul edilen İstanbul dışında dünyaya gelmişlerdir. Bunu yanında her iki şair de yaşamış oldukları dönemde şiir anlayışları sayesinde saraydan iltifat görmüşlerdir. Şeyhî, Çelebi Mehmed’in hususî doktoru olurken Nef‘î, Sultan IV. Murad zamanında şöhret kazanmıştır. Her iki şair de devlet görevinde çalışmışlardır. Farklılıklar: Her iki şair arasında, benzerliklerin yanı sıra bazı farklılıklar da bulunmaktadır. Örneğin Şeyhî Kütahya’da yetişirken, Nef‘î Hasankale’de dünyaya gelmiştir. Şeyhî yaşadığı dönem gereği Dîvân edebiyatının kurucuları arasında yer alırken, Nef‘î Dîvân edebiyatının altın çağını yaşadığı ve Şeyhî’nin örnek aldığı İran şairlerinin bile edebî zevk açısından geride bırakıldığı XVII. yüzyıl şairlerindendir. Her iki şairin de devlet görevinde çalışmış olmasına rağmen Nef‘î, dönemin sadrazamı tarafından üç defa görevlerinden alınmıştır. 2. Şiirlerin Edebî Çevre ve Dönemleri Açısından Karşılaştırılması Benzerlikler: Her iki şair de saray tarafından iltifat görmüştür. Her iki devirde de kültür, sanat ve edebiyat gelişmiş durumdadır. Şairler, çağdaş diğer şairler ile etkileşim içindedirler. Farklılıklar: Şiirler, edebî çevre ve dönemler açısından karşılaştırıldığında benzerliklerden çok farklılıkların olduğu açıkça görülür. Şeyhî, Harnâmesi’ni Dîvân edebiyatının ilk devrelerinde meydana getirirken İran şairlerinden etkilenmiştir. XV. yüzyıl Osmanlı sahasında, kültür ve medeniyet ilerleme halindedir. Bu devirde Türk dili ve kültürü, saray ve ordunun yanı sıra yüksek memurların da dili olmuştur. Ancak kurulma aşamasında olan bir edebiyat devri ile altın çağını yaşayan bir edebiyat devri elbette gerek teknik bakımdan gerekse hayal dünyası bakımından birbirinden farklı olacaktır. XVII. yüzyıl Türk edebiyatının en parlak dönemlerinden biridir ve geçmiş asırlara nazaran bu devirde daha fazla şair yetişmiştir. 3. Şiirlerin Dış Yapı ( Şekil) Özellikleri Açısından Karşılaştırılması Benzerlikler: Dış yapı özellikleri göz önünde bulundurulduğunda her iki eserde de nazım biriminin beyit olduğu ve nazım ölçüsü olarak aruz vezninin kullanıldığı görülmektedir. Farklılıklar: Eserlerde şekil özellikleri bakımından benzerlik olduğu gibi farklılıkların da olduğu açıktır. Nazım şekli olarak Şeyhî mesnevi şeklini tercih ederken, Nef‘î kaside, rubâi ve kıta gibi çeşitli nazım şekillerini kullanmıştır. Ayrıca nazım ölçüsü 71 Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Çerçevesinde İki Hiciv Eseri: Har-nâme ve Sihâm-ı Kazâ Armağan ZÖHRE olarak Şeyhî, aruzun Feilâtün Mefâilün Feilün kalıbını bütün eserine uygulamış ancak Nef‘î aruzun Mefâilün Feilâtün Mefâilün Feilün- Mefâilün Mefâilün Mefâilün Mefâilün- Feilâtün Feilâtün Feilâtün Feilün- Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün- Feilâtün Mefâilün Feilün- Mefûlü Fâilâtü Mefâilü Fâilün gibi kalıplarını kullanılmıştır. Tablo 1. Eserlerin Dış Yapı ( Şekil ) Özellikleri Dış Yapı Özellikleri Şeyhî’nin Eseri Nef‘î’nin Eseri Nazım şekli Mesnevi Hiciv Mecmuası( Kaside, Kıta ve Rubai gibi karışık şekiller ihtiva Nazım birimi Beyit etmektedir.) Nazım ölçüsü Aruz/ Feilâtün Mefâilün Beyit Feilün Aruz/ Mefâilün Feilâtün Mefâilün Feilün- Mefâilün Mefâilün Mefâilün Mefâilün- Feilâtün Feilâtün Feilâtün Feilün- Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün- Feilâtün Mefâilün Feilün- Mefûlü Fâilâtü Mefâilü Fâilün gibi kalıplar kullanılmıştır. 4. Şiirlerin “ Konu, Ana ve Ara Fikirler” Açısından Karşılaştırılması Şeyhî, eserini başına gelen bir olay üzerine kaleme almıştır. Karaman seferi sırasında, Çelebi Sultan Mehmed Ankara’da rahatsızlanır ve Şeyhî onu tedavi etmek için Ankara’ya gelir. Şeyhî, padişahı muayene eder. Padişah, Şeyhî’yi kendine hususi tabip olarak tayin ettiği gibi ona ihsanlarda bulunur. Tokuzlu isminde sekiz bin akçelik köyü de Şeyhî’ye timar olarak verir. Şeyhî, Tokuzlu’ya giderken, timarın eski sahipleri yolunu keserler. Timarın eski sahipleri Şeyhî’yi döverler ve esvabına varıncaya kadar neyi var neyi yok ise hepsini alırlar. Şeyhî de Har-nâme risâlesini nazm ederek halini padişaha arz eder. Hasımları verdikleri zararı fazlasıyla öderler. Nef‘î ise eserini özellikle kendisini görevden alan Gürcü Mehmed Paşa olmak üzere devrin devlet büyüklerini hicvetmek üzere kaleme almıştır. Nef‘î yergiye babasını hicvederek başlar. Daha sonra Gürcü Mehmed Paşa, Kemankeş Ali Paşa, Ekmekçizade Ahmed Paşa, Vezir Ali Paşa, Halil Paşa gibi devrin devlet büyüklerinin yanı sıra Nevizade ve Fırsati gibi şairler için de manzumeler yazmıştır. 72 Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Social Sciences Cilt 1 – Sayı 1 – Haziran / Volume 1 – Issue 1 – June Benzerlikler: Görüldüğü üzere her iki şair de başlarına gelen olayları hicvetmek için eserlerini meydana getirmişlerdir. Her iki şair de benzetme unsuru olarak Har ( Eşek) unsurunu kullanmışlardır. Farklılıklar: Konu ve bakış açısı bakımından karşılaştırma yapıldığında benzerlikler olduğu gibi farklılıkların da olduğu görülmektedir. Şeyhî, yergisini yaparken isim telaffuz etmez ancak Nef‘î çoğu ismi zikreder ve hangi yönde eleştiriler yönelttiğini açıklar. Şeyhî’nin eserinde bir konu bütünlüğü vardır fakat Nef‘î eserinde konu bütünlüğü olmadan ayrı ayrı şahsiyetler eleştirilmektedir. 5. Şiirlerin Edebî Sanatları, Dil ve Anlatım Açılarından Karşılaştırılması Benzerlikler: Şeyhi’nin Har-nâme adlı eserinin bütünü göz önünde bulundurulduğunda, edebi sanatlar açısından pek zengin olduğu söylenemez. Eserin konusu bir eşeğin kişileştirilmesi üzerinedir. Bu noktada teşhis sanatının yoğun olduğu söylenebilir. Şair kendi başından geçen bir olayı eşeğin başından geçmiş gibi anlatarak eserinde teşbih sanatını da kullanmıştır. Nef‘î’nin eserinde de teşbih sanatı ön plandadır. Şair hicvettiği kişileri eşeğe ve köpeğe benzetmektedir. Farklılıklar: Şeyhî’nin eserinin en önemli özelliği söylenişin yalın fakat özün yoğun olmasından dolayı ‘sehl-i mümteni’ bir üslûpla kaleme alınmış olmasıdır. Nef’i’nin eserinde ise teşhis, teşbih gibi sanatlar vardır fakat sehl-i mümteni bir üslup yerine tamlamalı ve süslü bir anlatım tarzı benimsenmiştir. Nef‘î, Şeyhî’den farklı olarak irsal-i mesel sanatını fazlasıyla kullanmıştır. Hak ile yeksan olmak, kadir bilmek, tepe üstü dikmek bunlardan sadece birkaçıdır. İki şair arasındaki farklılıklardan biri de dil ve anlatım özellikleridir. XV. yüzyıl şairi olan Şeyhî’nin eserinde, XVII. yüzyıl şairi olan Nef‘î’nin eserine oranla Türkçe kelimelerin daha fazla olduğu gözlemlenmektedir. Seçilen 12 beyit göz önünde bulundurulduğunda Şeyhî’nin kullandığı kelimenin 86’sı; Nef‘î’nin ise kullandığı kelimenin 71’i Türkçedir. Ayrıca Nef‘î’nin eserinde kullanılan Arapça ve Farsça tamlamalar da, Şeyhî’nin eserinde kullanılan Arapça ve Farsça tamlamalardan daha fazladır. Örneğin, seçtiğimiz beyitlerde Şeyhî sadece 2 tane Farsça tamlama kullanmışken Nef‘î’nin beyitlerinde 8 tane Farsça ve 1 tane Arapça tamlama vardır. Bu durumu şairlerin yaşadıkları dönemlerin şartları olarak düşünmek yerinde olacaktır. Sonuç olarak: Yukarıdaki verilen bilgi ve bulgulardan hareketle iki eser arasında benzerliklerin de farklılıkların da bulunduğu, şiirlerin şairleri açısından, edebî çevre ve dönemleri açısından, edebî sanatları, dil ve anlatım açısından karşılaştırıldıklarında farklılıkların; dış yapı özellikleri ( şekil) açısından, konu ana 73 Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Çerçevesinde İki Hiciv Eseri: Har-nâme ve Sihâm-ı Kazâ Armağan ZÖHRE ve ara fikirleri açısından karşılaştırıldıklarında benzerliklerin ön planda olduğu görülmüştür. İki şairin eserlerini farklı dönemlerde kaleme almış olmaları, edebî zevk ve üslûp açısından doğal bir farklılığı beraberinde getirmektedir. Şeyhî’nin eserinde yergi, rahatsız edici boyutta değildir, ancak Nef‘î’nin eserinde ağır sözlerin yanı sıra küfürlere de yer verilmiştir. Her iki eser de birer mecmua niteliğinde olup, Şeyhî eserini tek vezin üzerine tertip etmiştir. Nef‘î ise birden fazla şekil ve vezin kullanmış birden fazla kişinin ismini de vererek hicvetme yolunu seçmiştir. Şeyhî, Dîvân edebiyatının ilerleme devresine denk gelen XV. yüzyıl şairlerinden olup hiciv türünün belki de ilk örneğini verdiği için eseri edebî çevrelerce çok önemli bulunmaktadır. Ayrıca kendinden sonra gelen birçok şaire de yol gösterici olmuştur. Nef’i ise, kültür ve edebiyatın altın çağını yaşadığı XVII. yüzyıl şairlerindendir ve kültürel birikimini en iyi şekilde kullanmıştır. Nef‘î’nin eserinde küfürlü ve müstehcen sözlerin bulunması eserin incelenmesini zorlaştırmaktadır. Çalışmamızda, Dîvân edebiyatının teşekkül ettiği farklı yüzyıllarda meydana getirilen iki hiciv eseri üzerinde durulmuştur. Karşılaştırmalı edebiyat çalışmaları, aynı türün farklı örnekleri üzerinde yoğunlaşacağı gibi Dîvân edebiyatı ürünlerinin verildiği farklı coğrafyalarda yetişen şairler ve eserleri için de uygulanabilir. Bununla birlikte Türk edebiyatının devirleri, sanatkârları ve eserlerinin karşılaştırılarak bunlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya çıkarılabilir. Özellikle Türk edebiyatının geçmiş devirlerindeki eserler ve sanatkârları ile günümüz eser ve sanatkârları arasında yapılacak karşılaştırmalı çalışmalar, edebî geleneğin, günümüz ve gelecek üzerindeki etkisini ortaya koymada büyük bir merhale olacaktır. Ayrıca günümüzde, Türk edebiyatı alanındaki akademik çalışmaların büyük bir bölümünü Osmanlı sahası edebiyatı oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda Osmanlı sahası dışında kalan gerek Azeri sahası gerekse Çağatay sahası ile ilgili karşılaştırmalı edebiyat bilimi çerçevesinde yapılacak olan çalışmalar, Türk edebiyatının bütünüyle incelenmesi açısından önemli bir işlev üstlenecektir. Kaynaklar: Akkuş, M. ( ). Nef’i ve Sihâm-ı Kazâ, Ankara, Akçağ Yayınları. Aytaç, G. (), Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi, İstanbul, Say Yayınları. Bayram, Y. (), “Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi ve Bir Uygulama”. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı: 16, Mengi, M. (), Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara, Akçağ Yayınları. Rousseau, M. A ve Pichois, C. ( ), Karşılaştırmalı Edebiyat. (Çev.:Mehmet Yazgan), İstanbul: MEB Yayınları. Şentürk, A. A ve Kartal, A. (). Eski Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, Dergâh Yayınları. Timurtaş, F. K. ( ), Şeyhî’nin Harnâmesi, İstanbul Edebiyat Fakültesi Basımevi. 74
Soru:
hiciv B Harnâme- süslü nesir C Heşt Behişt - tezkire BMiratü'l-Memâlik - gezi Şikâyetnâme - mektup 3. I. yüzyılın başlarında yazıya geçirilen , adını eserde karşımıza çıkan bilge bir kişiden alır. II. adlı ansiklopediyi andıran yapıtında Kâtip Çelebi, yaklaşık on bin yazar ve on beş bin yapıtı tanıtır. III. Hiçbir insanı, hiçbir dini ve mezhebi hor görmeyen Yunus Emre, adlı yapıtında ihtirası değil, kanaatkâr olmayı; kin ve öfkeyi değil, sevgiyi ve sabrı; hasetlik ve cimriliği değil, yardımlaşmayı ve cömertliği öne çıkarır. IV. , dört sembolik kavram üzerinden iyi bir devlet yöneti- minin nasıl olması gerektiğini, insanı mutluluğa ulaştıran yolları dile getirir. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerde boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A) Keşfü'z-Zünûn B) Risaletü'n-Nushiyye C) Kutadgu Bilig D) Dede Korkut Hikâyeleri E) Tazarrunâme Ljublex 17
Harnâme, divan edebiyatı şairi Şeyhitarafından mesnevitüründe kaleme alınmış bir hikâyedir. beyitten oluşmaktadır. Türk edebiyatında ilk fablörneği sayılabilir. Sonunda canından olan, öküze özenen bir eşeğin hikâyesi anlatılır.
Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhi; Çelebi Mehmeti tedavi edince, Çelebi Mehmet ona bir köy (Tokuzlu Köyü) hediye eder. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkıyalar tarafından soyulur ve dövülür. Bunun üzerine Harnâmeyi kaleme alır.
HAR-NÂME (Günümüz Türkçesiyle)
Zayıf bir eşek vardı
Yük çekmekten anası ağlardı
Bazen odun çeker, bazen su taşırdı
Gece gündüz sıkıntılıydı
O kadar ağır yükler taşıdı ki
Yaralardan tüyü kalmadı
Eti ve derisi de kalmadı
Teri yükler altında kan gibi akıyordu
Onu görenler
Sanki bir iskelet gidiyor diyordu
Dudağı sarkmış, çenesi düşmüştü
Arkasına sinek konsa yoruluyordu
Gözü bir avuç saman görünceye dek
Teni kıyım kıyım doğranırdı
Kargaların derneğini dinler
Sineğin gezip dolaşmasını izlerdi
Sırtında palan alınsa
Geri kalan sanki bir köpekti
Bir gün sahibi onu himaye eder gözetir
Ona iyilik eder
Sırtından palanını alır ve otlamaya salar
Eşek otlayarak ilerler
Otlakta yürüyen öküzleri görür
Gözleri ateşli, göğüsleri gergin ve dolgun
Otlağı sömürüp yerlerdi
Ki kıllarını çekince kanları damlardı
Bazılarının boynuzları ay gibi
Kimisinin de halka halka yay gibi
Böğürdüler mi dağlar
Çın çın öterdi
Miskin eşek gezip dolaşırken
Sığırları görünce şaştı kaldı
İçleri rahat yürüyorlar
Bazen de dinleniyorlardı
Ne yular dertleri vardı ne palan üzüntüsü
Ne de yük altında hasta ve şikayetçiydiler
Eşek bu hali garip buldu çok şaşırdı
Kendi durumunu gözünün önüne getirdi
Dedi ki Biz bunlarla aynı yaratılıştayız
Elde ayakta şekilde aynıyız
Bunların başına taç giydirilmesi neden
Bize bu ihtiyaç ve yoksulluk neden
Gerçi bizi arpa özlemi ok ve yay haline getirdi
Bunların boynuzunu kim ay etti
Dedi ki Eşeklerin en akıllısı falancadan
Başkası bu müşkülümü halledemez
Gerçekten de kavrayışlı bir eşek vardı
Hem üst sınıfta hem zekiydi
Yük altında yağları eritip
Çok çağlar görmüş geçirmişti
Nuh’un gemisine girerken
Şeytana kuyruğuyla yol vermişti
Üzeyr’in eşeği öldükten sonra dirilirken
Yatağını ben serdiydim dermiş
Sesi güzeldir, ustadır diye
Mesih’in eşeği ona hürmet edermiş
Kulağından kurtlar korkar
Çomağından arslan ürkerdi
Bizim miskin eşek o ulu eşeğin yanına vardı
Yüz sürdü dedi ki ey yüce kişi
Sen eşekler içinde en olgun eşeksin
Akıllısın şeyhsin ehilsin, fazılsın
Senin bulacağın çözümlerle kötülük ortadan kalkarsa
Deccal eşeğine sağır, kör diyecekler
Sen müminlere yol gösterici menzillerine götürücüsün
Tanrı yolunu tutmuş kişilerin eşeği olma şerefine erdin
Soyun sopun hatiplere konu oldu
Ediblere de nefesin hoş gelir
Kuşku yok sen eşeksin bilgesin büyüksün
Benim bir sorun var kerem eyle bunu hallet
Bugün otlakta öküzler gördüm
Göğüslerini gererek yürüyorlardı
Her biri semiz ve kuvvetli
İçleri dışları yağlı etli
Bize nedenini açıkla. Şu sultanlık tacı
Niçin bunlara layık görüldü
Gökyüzünde bizim yıldızımız yok mu
Yeryüzünde boynuzumuz olmadı
Eşek nasıl sığırdan aşağı olur
Çünkü insanlar şu örneği veriyor
Eşek hakir ve anlayışsız olsa da
Yük taşıdığı için azizdir
Madem yük taşımakta biz onlardan üstünüz
Peki neden biz boynuza layık olmadık
Pir eşek dedi ki
Ey bela bağına tutsak olmuş eşek
Bu işin aslını astarını dinle
Aklında noksanlık yoksa nedenini anla
Yaratan Allah öküzü yaratınca
Öküzleri rızk nedeni kıldı
Öküzler gece gündüz buğday işler
Buğday otlar buğday dişlerler
Aziz buğdaya bu öküzler besep olduğu için
Allah bunlara o yüceliği verdi
Devlet tacı başlarına kondu
İçleri ve dışları yağ ile et ile doldu
Bizim büyük işimiz odundur
İçimize ateş koyan o değersiz nesnedir
Gerçek buyruksa
Boynuz bir yana kulak ve kuyruk bile bize çoktur
Cılız, hasta, dertli eşek
Pir eşeğin yanından dertleri artmış olarak ayrıldı
Kendi kendine bu işin aslı kolaylaştı dedi
Çünkü kitaptaki bölüm açıklandı
Gideyim ben de buğday işleyeyim
O işte yazlayıp kışlayayım
Daha ne kadar odunla dayak yiyeceğim
Öküzler gibi buğdayla uğraşıp yücelikler bulayım
Giderken yeşermiş bir ekin tarlası gördü
Sanki o ekine kin tutardı
Aşkla tarlaya gidip işlemeye başladı
Bazen ayağıyla çiğniyor bazen dişiyle yiyordu
Yeşermiş arpayı gören aç eşek
Can derdine ilaç buldu
Arpayı istekle kavradığı her keresinde
Toprağını da eşek yüküyle götürdü
Ekini öylesine iştahla yedi ki tarla çıplak kaldı
Görenler ne acayip ekilmemiş tarla derdi
Yiye yiye karnı doydu müziğe başladı
Yere yattı yuvarlandı ağnandı
Söyleyip çağırmaya
Ağır yüklerini anarak anırmaya başladı
Bir nüktedan kişi demiş ki
Nimetler ezgisiz olunca gam olur
Sonra içindeki neşesi taşınca
Nevva-yı uşşak makamını tutturdu
Gitgide sesini yükseltti
Muhayyer makamda anırmayı sürdürdü
Cihanın yüz karası sesini öyle yükseltti ki
Nağme düzmek bir yana ahengi bozdu
Eşek seslerin en çirkinini çıkarınca
Ekinli tarlanın sahibi sesini duydu
Eline sopayı aldığı gibi yola çıktı
Tarlasının halini görünce inledi
Gördü ki tarla ekinden temizlenmiş
Yeşil tarla kara toprak olmuş
Küfretmekle yüreği soğumadı
Eşeği döverek kendisini yatıştıramadı
Bıçağını çekip başka yerlerini bıraktı
Ama eşeğin kulağını ve kuyruğunu kesti
Eşek gözyaşı içinde kan dökerek
Canı acıyarak kaçmaya başladı
Yolda aniden karşısına pir eşek çıktı
Ne olduğunu sordu, eşek feryat figan
Yalvarıp inleyerek dedi ki ey pir
Koca tilki gibi kurnaz ve hilekar eşek
Batıl isteyerek haktan ayrıldım
Boynuz umdum kulaktan ayrıldım
Gam yükünü çeken ve tasa balçığına
Şaşkın sersem bir halde saplanan o topal eşek benim
Ne ağır yükü kaldıracak halim var
Ne de taşımama biraz yardım eden var
Arpaya muhtaç yoksul bir eşekken
Başıma taç konmasını beklerdim
Helalinden rızk isterken
Bütün servetimi haramilere kaptırdım
Eğer o domuzlar için buyruk çıkmazsa
Ah, gitti bizim kulak ile kuyruğumuz
Padişahın hükmüne
Felek kuldur köledir
Bir iki baldırı çıplak da kim oluyor ki
Padişahın nişanlı buyruğunun tersine hareket edebilsin
Padişahın öfkesi ki eğer
Felek başkaldırsa onu bile yerle bir eder
Benim inleme ve feryatlarım göklere çıktı
Adalet ey adil padişah adalet
Şeyhi, inilti ve ahını fazla uzatma
Senin şahlar şahı büyük padişahın nüktedandır, bilir
Onun lütuf ve ihsanının artmasını istersen
Devlet için dua etmekte kusur eyleme
Varsın bu uygunsuz, ters işler yapan zaman
Cahile naz, ehil olanlara da niyaz verirse de
Fesat dünya her ne kadar
Bilgiliyi dışarda tutup cahili has dostlar arasına soksa da
O padişahın işi izzet ve naz etmek
Düşmanın işi de gam çekmek ve yalvarmak olsun
HAR-NÂME (Orijinal Metin)
Bir eşer var idi zâif ü nizâr
Yük elinde katı şikeste vü zâr
Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
Ol kadar çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamışdı yağır
Nice tü kalmamışdı et ü deri
Yükler altında kana batdı deri
Eydür idi gören bu sûretlu
Tan degül mi yürür sünük çatlu
Dudağı sarkmış u düşmiş enek
Yorılur arkasına konsa sinek
Toğranur idi arpa arpa teni
Gözi görince bir avuç samanı
Kargalar dirneği kulağında
Sinegün seyri gözi yağında
Arkasından alınsa pâlanı
Sanki it artuğıydı kalanı
Birgün ıssı ider himâyet ana
Ya’ni kim gösterür inayet ana
Aldı pâlanını vü saldı ota
Otlayurak biraz yüridi öte
Gördi otlakda yürür öküzler
Odlu gözler ü gerlü göğüzler
Sömürüp eyle yirler otlağı
Ki çekicek kılın tamar yağı
Boynuzı ba’zısınun ay bigi
Kiminün halka halka yay bigi
Böğrişüp çün virürler âvâze
Yankulanurdı tağ ü darvâze
Har-ı miskîn ider iken seyrân
Kaldı görüp sığırları hayrân
Geh yürürler ferâgat ü hoş-dil
Gâh yaylâ vü kışla geh menzil
Ne yular derdi ne gâm-ı pâlân
Ne yük altında haste vü nâlân
Acebe kalur u tefekkür ider
Kendü ahvâlini tasavvur ider
Ki birüz bunlarunla hilkatde
Elde ayakda şekl ü sûretde
Bunlarun başlarına tâc neden
Bize fakr ü ihtiyâc neden
Bizi ger arpa ok u yây itdi
Bunlarun boynuzun kim ay itdi
Didi bu müşkilümi itmez hal
Meger ol bir falân har-i a’kal
Var idi bir eşek firâsetlû
Hem ulu yollu hem kiyâsetlû
Çok geçürmiş zamâneden çağlar
Yükler altında sızırup yağlar
Nûh Peygamber’ün gemisinde ol
Virmiş İblîse kuyruğıyla yol
Dir imiş ben döşedimdüm döşeği
Dirilürken ölüp ’Üzeyr eşeği
Hoş-nefesdür diyü vü ihl ü fasîh
Hürmet eyler imiş humâr-ı Mesîh
Kurd korkar idi kulağından
Arslan ürker idi çomağından
Ol ulu katına bu miskîn har
Vardı yüz sürdi didi iy server
Sen eşekler içinde kâmilsin
Âkıl ü şeyh ü ehl ü fâzılsın
Anda k’ıslâh ide tapun şer ü şûr
Har-î Deccâle diyeler ker ü kûr
Menzil-i mü’minîne rehbersin
Merkeb-i sâlihîne mazharsın
Nesebündür mesel hatîblere
Nefesün hoş gelür edîblere
Sen eşeksin ne şek hakîm-i ecell
Müşkilüm var keremden itgil hall
Bugün otlakda gördüm öküzler
Gerüben yürür idi göğüzler
Her biri semîz ü kuvvetlü
İçi vü taşı yağlu vü etlü
Niçün oldu bulara enzâni
Bize bildür şu tâc-ı sultanî
Yok mıdur gökde bizüm ılduzumuz
K’olmadı yir yüzinde boynuzumuz
Her sığırdan eşek nite ola kem
Çün meseldür ki dir benî âdem
Har eger hâr ü bî-temîz oldı
Çünkü yük tartar ol azîz oldı
Bâr-keşlikde çün bizüz fâik
Boynuza niçün olmaduk lâyık
Böyle virdi cevâb pîr eşek
K’iy bilâ bendine esîr eşek
Bu işün aslına işit illet
Anla aklunda yog ise kıllet
Ki öküzi yaradıcak Hallâk
Sebeb-i rızk kıldı ol Rezzâk
Dün ü gün arpa buğday işlerler
Anı otlayup anı dişlerler
Çün bular oldu ol azîze sebep
Virdi ol izzeti bulara Çalab
Tâc-ı devlet konıldı başlarına
Et ü yağ toldı iç ü taşlarına
Bizüm ulu işimüz odundur
Od uran içümüze o dûndur
Bize çokdur hakîki buyrukda
Nice boynuz kulağ u kuyruk da
Döndi yüz derd ile zaîf eşek
Zâr ü dil-haste vü nahîf eşek
Didi sehl ola bu işün aslı
Çünki şerh oldı bâbı vü faslı
Varayın ben de buğday işleyeyin
Anda yaylayup anda kışlayayın
Nice yiyem odun ile letler
Bulayın buğday ile izzetler
Gezerek gördi bir gögermiş ekin
Sanki dutardı ol ekin ile kîn
Aşk ile değdi girdi işlemeğe
Gâh ayaklayu gâh dişlemeğe
Arpa gördi gögermiş aç eşek
Buldı cân derdine ilâç eşek
Değme kerret ki şevk ile karvar
Toprağın bile götürür harvar
Eyle yidi gök ekini terle
Ki gören dir zihî kara tarla
Yiyürek toydı karnı çağnadı
Yuvalandı vü biraz ağnadı
Başladı ırlayup çağırmağa
Anup ağır yükin ağırmağa
Dimiş ol âdemî ki hoş-demdür
Niam oldukda bî-nagam gamdur
Pes idüp cûş içinde eşvâkı
Rast düzdi nevâ-yı uşşâkı
Çeker âvâze tîz ider perde
Hoş ser-âğaz ider muhayyerde
Nice düzmek ki bozdı âhengi
Perdesin açdı ol cihân nengi
Çıkarur har çün enker-ül esvât
Ekin ıssına arz olur arasât
Ağaç elinde azm-i râh itdi
Tarlasını göricek âh itdi
Dâneden gördi yiri pâk olmış
Gök ekinliği kara hâk olmış
Yüreği sovumadı söğmeg ile
Olımadı eşeği dögmeg ile
Bıçağın çekdi kodı ayruğını
Kesdi kulağını vü kuyruğını
Kaçar eşşek acıyaruk cânı
Dökilüp yaşı yirine kanı
Uğrayu geldi pîr eşek nâgâh
Sordı hâlini kıldı derd ile âh
Yermürü inleyü didi iy pîr
Har-ı rûbâh bigi pür-tevzîr
Bâtıl isteyü haktan ayrıldum
Boynuz umdum kulakdan ayrıldum
Benem ol gâm yükinde har-ı leng
Gussalar balçığında vâlih ü deng
Ne yüküm bir nefes giderici var
Ne biraz çekmeğine yarıcı var
Har gedây-iken arpaya muhtâç
Gözedürem k’urıla başuma tâc
İster iken halâldan rûzî
Varım itdüm haramîler rûzî
Ger tonuzlara olmaya buyruk
Âh gitdi kulağ ile kuyruk
Hükm-i sultâna k’ola pâyende
Çarh çâkerdürür felek bende
Kim ola bâri bir iki eclâf
K’ide tevk-i pâdişâha hilâf
Şâh kahrı ne’ûzü-billâh eger
Çarh baş çekse ide zîr ü zeber
Göklere irdi nâle vü feryâd
Dâd iy pâdişâh-ı âdil dâd
Şeyhî uzatma nâle vü âhun
Nüktedândur bilür şehen-şâhun
Ger inâyetden istesen tevfîr
Kılma devlet duâsını taksîr
Nice kim bu zamâne-i nâ-sâz
Câhile nâz vire ehle niyâz
Ne kadar kim cihân-ı bî-ihlâs
Ârifi hâric ide âmiyi hâs
Ol şehün işi izz ü nâz olsun
Düşmeninün gam ü niyaz olsun
(Vezin: Feilâtün mefâilün feilün)
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası