fecr suresi ve anlamı / Fecr Suresi Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı

Fecr Suresi Ve Anlamı

fecr suresi ve anlamı

Fecr Suresi Anlamı, Meali ve Diyanet Tefsiri (Fecr Suresinin T&#;rk&#;e ve Arap&#;a Okunuşu)

Fecr Suresi iniş süresine göre suredir. Fecr Suresi Duha suresinden önce, Leyl suresinden sonra inmiştir.

FECR SURESİ SURESİ OKUNUŞU (TÜRKÇE VE ARAPÇA)

Fecr Suresi Okunuşu:

Vel fecri. Ve leyalin aşrın. Veşşef ı vel vetri. Velleyli iza yesri. Hel fiy zalike kasemun liziy hicrin. Elem tere keyfe fe ala rebbüke bi adin. İreme zatil imadi. Elletiy lem yuhlak misluha fiyl biladi. Ve semudelleziyne cabussahre bil vadi.

Ve fir avne ziyl evtadi. Elleziyne tagav fiyl bilad. Feekseru fiyhel fesade. Fessabe aleyhim rabbuke sevta azabin. İnne rabbeke lebil mirsadi. Femmel insanu iza mebtelahu rabbuku feekremehu vena amehu feyekulu rabbiy ekremeni.

Ve emma iza mebtelahu fedakere aleyhi rizkahu feyekulu rabbiy ehaneni. Kella bella tukrimunelyetiyme. Vela tahaddune ala tamil miskiyni. Ve tekül nettürase eklen lenmmen. Ve tuhıbbunel male hubben cemmen.

Kelle iza dükketil ardu dekken dekken. Vecea rabbuke celmelekü saffen saffen. Ve ciy e yevmeizin bi cehenneme yevmeizin yetezekkerül insanu ve enna lehüzzikra. Yekukü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy.

Feyev meizin la yüazzibu azabehu ehadun. Vela yusiku ve sakahu ehadün. Ya eyyetü hennefsülmutmeinnetu. İrci ıy ila rabbiki radıyeten merdiyyeten. Fedhuliy fiy ıbadiy. Vedhuliy cennetiy.

Fecr Suresi Anlamı, Meali ve Diyanet Tefsiri (Fecr Suresinin Türkçe ve Arapça Okunuşu)

FECR SURESİ TEFSİRİ, MEALİ, FAZİLETİ VE ANLAMI

Fecr Suresinin Türkçe Anlamı: Tan yerinin ağarmasına and olsun. On geceye, çifte ve teke and olsun. Geçip giden geceye and olsun. Şüphesiz ki akıl sahibi olanlar için yemin etmeye değen özellikler vardır. Şehirlerin içinde benzersiz olan ve sütunlarla dolayı vadide kayaları oyan kazıklar sahibi Firavun'a neler olduğunu görmedin mi? Bunlar şehirlerde azgınlık edenlere yapılan şeylerdi. Bu nedenle Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. Rabbin gözetler. İnsan ise Rabbi onu derlediğinde ona rızıklar verdiğinde 'Rabbim bana ikramlarda bulundu' der. Ama rızıklar azalında 'Rabbim beni aşağıladı' der. Hayır yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksulu yedirmek konusunda da birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Helal haram bakmadan mirası yiyorsunuz ve malı da çok seviyorsunuz. Hayır yeryüzü dağıldığı zaman saf saf dizildiğinizde o gün bunları hatırlamanın ne faydası olacak? Keşke önceden bir şeyler yapsaydım der fakat Allah edeceği azaptan vazgeçmez. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. Ey huzurlu olan nefis' Sen ondan razı o da senden razı olarak Rabbine dön' İyi kullar arasında gir ve cennetime gir!

Fecr Suresinin Faziletleri: Fecr suresini okuyan kişiler kazadan ve beladan korunmaktadır. Kötü insanların gazabından korunmak için de Fecr suresinin okunması gerekir. Kötülüklerden ve belalardan korunmak için günde 7 kez Fecr suresinin okunması önerilmektedir. Ramazan ayında Fecr suresinin okunması ise kişileri tüm günahlardan korur ve mevcut olan günahları da affedilir.

Fecr suresini okumayı alışkanlık edinmiş olan kişiler kıyamet günü geldiği zaman nurlanır ve tüm kötülüklerden korunur şeklinde rivayet edilir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) Fecr Suresi ile ilgili şöyle buyurmuştur: 'Her kim Fecr Suresini Ramazan ayının ilk on günü, Muharrem ve Zilhicce'nin ilk on günü okursa, Allah onun tüm günahlarını bağışlar. Bu günlerin dışında da Fecr Suresi okunması halinde kıyamet gününde de kendisine nur olur ve tüm günahları affedilir.'

Son Güncellenme:

Fecr Suresi hem Arapça ve Türkçe okunuşu çoğu vatandaş tarafından bilinmemektedir. BU sebeple merak edilmektedir. Mushaftaki sıralamaya göre seksen dokuzuncu sure ve iniş sırasına göre onuncu sure olan Fecr Suresi Mekke'de inmiştir. Fecr Suresinin hal arasında diğer ismi ise ''Velfecr ve Fecir'' olarak da bilinmektedir. Fecr Suresi bilmeyenler için ve okumayanlar için detaylar belirtilmiştir. Fecr Suresini ezberlemek ve dinlemek isteyenler için ise tüm bilgiler sizlere verilmiştir. Öğrenmek isteyenler surenin içeriğini inceleyip öğrenebilirler.

Haberin Devamı

Fecr Suresi Türkçe Okunuşu

1. Vel fecri.
2. Ve leyalin 'aşrin.
3. Veşşef'ı velvetri.
4. Velleyli iza yesri.
5. Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin.
6. Elem tere keyfe fe'ale rabbüke bi'adin.
7. İreme zatil'ımadi.
8. Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi.
9. Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi.
Ve fir'avne ziyl'evtadi.
Elleziyne tağav fiylbiladi.
Feekseru fiyhelfesade.
Fesabbe 'aleyhim rabbüke sevta 'azabin.
İnne rabbeke lebil mirsadi
Femmel'insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na'amehu feyekulü rabbiy ekremeni.
Ve emma iza mebtelahü fekadere 'aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni.
Kella bel la tükrimunelyetiyme.
Ve la tehaddune 'ala ta'amilmiskiyni.
Ve te'külunettürase eklen lemmen.
Ve tühıbbunelmale hubben cemmen.
Kella iza dükketil'ardu dekken dekken.
Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen.
Ve ciy'e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül'insanü ve enna lehüzzikra.
Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy.
Feyevmeizin la yü'azzibü 'azabehu ehadün.
Ve la yusiku ve sakahu ehadün.
Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.
İrci'ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten.
Fedhuliy fiy 'ıbadiy.
Vedhuliy cennetiy.

Haberin Devamı

Fecr Suresi Anlamı

1. Tan yerinin ağarmasına andolsun,
2. On geceye andolsun,
3. Çifte ve teke andolsun,
4. Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).
5. Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.
6, 7, 8, 9, (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd'un kavmi) Ad'e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem'e, vadide kayaları oyan (Salih'in kavmi) Semûd'a, kazıklar sahibi Firavun'a ne yaptığını görmedin mi?
11, Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.
Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.
İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, "Rabbim bana ikram etti" der.
Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, "Rabbim beni aşağıladı" der.
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
Malı da pek çok seviyorsunuz.
Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,
22, Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
"Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım" der.
Artık o gün, Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.
Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
(Allah şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!"
"Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
"(İyi) kullarımın arasına gir."
"Cennetime gir."

Haberin Devamı

Fecr Suresi Arapça Yazılışı

Fecr Suresi Oku: Fecr Suresi Okunuşu, Türkçe Anlamı, Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali
Fecr Suresi Oku: Fecr Suresi Okunuşu, Türkçe Anlamı, Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Fecr Suresi Tefsiri

“Sabah aydınlığı” diye çevirdiğimiz fecr kelimesi masdar olarak “tan yerinin ağarması”, isim olarak “sabah aydınlığı, şafak vakti, tan yerinin ağarma zamanı” gibi anlamlara gelmektedir. Tan yerinin ağarma zamanı ortalığın aydınlanmaya, canlıların da uyanmaya başlaması, bir çeşit yeniden dirilmeye benzediği için yüce Allah sabah aydınlığına yemin ederek aşağıda anlatılacak konulara dikkat çekmiştir (Râzî, XXXI, ; ayrıca krş. Tekvîr 81/18). 2. âyette geçen on gecenin, hac ayı olan zilhiccenin ilk on gecesi, hicrî yılın birinci ayı olan muharremin ilk on gecesi, ramazanın ilk veya son on gecesi olduğu yönünde değişik rivayetler vardır. Ancak birinci mâna tercihe daha uygundur. Çünkü bu sûre Mekke’de indiğine, ayrıca ramazan orucu da Medine’de farz kılındığına göre ikinci ve üçüncü şıklardaki günler sûrenin indiği dönemde özel bir önem taşımıyordu. Zilhiccenin ilk on günü ise sûrenin inmesinden önce de Araplar’da kutsal sayılıyordu. 3. âyette geçen “çift ve tek”ten neyin kastedildiği konusunda da farklı yorumlar bulunmakla birlikte, çift olanıyla, tek olanıyla bütün varlıklar üzerine yemin edildiğini söylemek en uygun olanıdır. Çünkü varlık yokluğa göre bizâtihî bir değerdir. Nitekim İslâm düşünce tarihinde varlık hayır, yokluk şer kabul edilmiştir. Ayrıca burada belli varlıklardan ziyade bu kavramlara (tek ve çift) dikkat çekildiği; mutlak tek olan Allah’ın dışında “tek”in bulunmadığına, tek gözüken yaratılmış varlıkların, ortak özellikleri göz önüne alındığında çift ve benzer olduklarının düşünülmesi yönünde yol gösterildiği de söylenebilir (bilgi için bk. Şevkânî, V, ; Ateş, X, ). 4. âyette zikredilen “geçip gitmekte olan gece”nin, “Müzdelife gecesi” veya “bayram gecesi” olduğu söylenmiştir (bk. Elmalılı, VIII, ). Ancak ifadenin mutlaklığını ve başka pek çok âyette birçok kozmik varlık ve olaylara, belirleme yapılmaksızın yemin edildiğini dikkate alarak bunu da bütün geceler olarak anlamak daha uygun olur.

Haberin Devamı

5. âyetteki “Düşünen kimse için bunlar yemine konu olacak kadar önemli değil midir?” cümlesinin başında aslında soru edatı bulunmakla birlikte bunun, kesinlik edatı olan “kad” anlamıyla kullanıldığı konusunda görüş birliği vardır. Bu ifade tarzı, yukarıda kendilerine yemin edilen varlıkların çok önemli varlıklar olduğunu gösterir. Uygun olan her türlü takdire açık olsun diye yeminlerin cevabı yani ne maksatla yemin edildiği belirtilmemiştir. Müfessirlere göre Allah Teâlâ bu dört âyette kendi katında önemli olan varlıklara yemin ederek öldükten sonra dirilme, kıyamet, hesap, ceza ve mükâfatın gerçekleşeceğini vurgulamıştır; yahut yeminin cevabı “Çünkü rabbin her şeyi yakından izlemektedir” meâlindeki âyettir. Bu da şöyle yorumlanmıştır: Yukarıda sayılanlara yemin olsun ki rabbin her şeyi yakından izlemektedir; hiçbir şey O’nun bilgisi dışında değildir; O, bütün yapıp ettiklerinizi bilmektedir ve karşılığını ceza veya ödül olarak verecektir” (Şevkânî, V, ).

Haberin Devamı

“Akıl” mânasında kullanılan hıcr kelimesinin kök anlamı “engellemek”tir, akıl kavramının sözlük anlamı da aynıdır. Akıl, insanı yanlış bilgi ve düşünceden, kötü davranışlardan alıkoyma yeteneğine sahip olduğu için ona bu isim verilmiştir. Buna göre âyet, genel olarak ilâhî bildirimlerin, özellikle de bu âyetlerde üzerlerine yemin edilen doğal varlık ve olayların anlam ve değerini, Allah’ın neden bu varlıklar üzerine yemin ettiğini, insanın ancak aklını doğru kullanarak anlayabileceğini ifade etmektedir.

Bu kümedeki âyetlerde, geçmişte bazı toplulukların inkâr ve azgınlıkları yüzünden nasıl helâk edildiklerine, maddî güç ve imkânları olsa da bunların kendilerini ilâhî azaptan kurtaramadığına dikkat çekilmekte ve sonraki nesillerin bunlardan ders çıkarmaları hedeflenmektedir. Hz. Nûh’tan sonra tarih sahnesine çıkmış olan Âd kavmi, Yemen’de Uman ile Hadramut arasındaki bölgede yaşamış eski ve önemli bir Arap topluluğudur. İrem ise Âd kavminin bir kolu olup adını kabilenin atası olan İrem’den almıştır. Aynı zamanda topluluğun yerleşim merkezine de bu ad verilmiştir. “Memleketler içinde benzeri görülmemiş olan, sütunlarla dolu İrem’e” şeklinde çevrilen âyetlerde, son derece mâmur ve azametli sütunlarıyla görkemli yapıları, rengârenk bağları ve bahçeleriyle tanınan İrem şehri söz konusu edilmiştir (bilgi için bk. Ömer Faruk Harman, “İrem”, DİA, XXII, ). Bu âyetlere “Ülkelerde benzerleri yaratılmamış İrem halkına” şeklinde de mâna verilmiştir. Şevkânî bu mânayı tercih eder. Bu takdirde âyet burada yaşayan Âd kavminin güçlü, benzeri görülmemiş ve uzun ömürlü bir uygarlık kurduğuna işaret etmiş olur (bk. V, ; krş. Rûm 30/9; Fussılet 41/15). Ancak onlar Hûd peygamberi yalancılıkla suçlamaları sebebiyle güçlerine rağmen helâk olup gitmişlerdir (bk. Hâkka 68/; Âd kavmi hakkında bilgi için bk. Hûd 11/).

Semûd kavmi de, kendilerine gönderilen Sâlih peygamberi yalancılıkla itham ettikleri için aynı âkıbete uğramıştır (bilgi için bk. A‘râf 7/; Hûd 11/; Hâkka 68/

Zikredilen son örnek Firavun’dur. Sözlükte, “kazıklar sahibi anlamına gelen zü’l-evtâd deyimi, Firavun’un binlerce çadırlık askerî gücünü ve toplumsal itibarını ifade eden mecazi bir anlatımdır (diğer yorumlar için bk. Sâd 38/12). Bu âyetlerde özellikle şu noktalar dikkati çekmektedir:

a) 6. âyetteki “görmedin mi?” sorusundan Kur’an’ın ilk muhataplarının, anılan kavimlerin hayat hikâyeleri ve başlarına gelen felâketler hakkında kulaktan dolma da olsa bazı bilgilere sahip oldukları anlaşılmaktadır; ayrıca onların uygarlıklarına ait bazı kalıntıları görmüş veya duymuş da olabilirler.

b) Bu âyetlerde söz konusu edilen kavimlerin iki özelliğine dikkat çekildiği görülmektedir: İlki çok güçlü olmaları, ikincisi de ülkelerinde azgınlığa sapmaları, günah ve isyanda sınır tanımamaları ve durmadan fesat çıkarmaları. Şu halde bir toplumda özelde yöneticiler ve genelde sorumluluğu olan herkes, inanç ve davranışlarında, uygulamalarında Allah’ın hükümlerini, kitabının ve peygamberinin davetini hiçe sayar, hak ve adalet ölçülerinden sapar ve sonuçta ülkeyi fitne fesat ortamı haline getirirlerse, kaçınılmaz felâketi de hak etmiş olurlar.

“Bu yüzden rabbin onların üzerine kırbaç gibi ceza yağdırdı” meâlindeki âyet anılan topluluklara birçok çeşitli ve peşpeşe cezaların da verildiğini göstermektedir. Nitekim bu cezalar Kur’an’da çeşitli yerlerde açıklanmıştır (meselâ bk. A‘râf 7/).

“Çünkü rabbin her şeyi yakından izlemektedir” meâlindeki âyet, Allah’ın ilminin sonsuz olduğunu, bütün kullarının tutum ve davranışlarını gözetleyip kontrol ettiğini bildiren kapsamlı bir uyarı ifadesidir.

Azgınlık ve taşkınlıkları yüzünden helâk edilen kavimlerin durumu haber verilerek gereken uyarı yapıldıktan sonra insanoğlunun azmasına ve kötü sonuçlara sürüklenmesine sebep olan, kendini beğenmişlik ve bencillik duygularından gelen başka zaaflarına dikkat çekilmektedir. Hz. Peygamber Mekke müşriklerine tuttukları yolun yanlış olduğunu, bu gidişleriyle bir gün mutlaka Allah tarafından cezalandırılacaklarını hatırlattıkça onlar da tam tersine, kendi yollarının doğru olduğunu, nitekim bu sayede Allah tarafından kendilerine bol nimetler ve servetler ikram edildiğini savunuyorlardı. Şu halde âyetteki “insan” kelimesiyle bilhassa belirtilen karakterdeki Mekke müşrikleri ve aynı karakteri taşıyanlar kastedilmiştir. Yüce yaratıcı, hikmeti ve imtihan düzeni gereği, böyle birini çeşitli yeteneklerle donatıp bol nimete kavuşturduğunda o, bu nimetlerle bir sınamadan geçirildiğini, bunların bir hikmetle kendisine verildiğini düşünerek şükrünü yerine getirmesi gerekirken, bu sorumluluğu aklından bile geçirmeyip sırf lâyık olduğu için kendisine bu nimetlerin ikram edildiğini düşünüp mutlu olur; sahip olduğu nimetlerden başkalarını yararlandırarak onların da bu mutluluğa ortak olmaları yönünde bir gayret göstermez. Fakat aynı insan rızkında bir daralma olduğunda bunun da bir hikmet gereği meydana geldiğini, uhrevî bir mükâfata erişmesine veya akılsızca bir zevk ve safaya düşmekten korunmasına vesile olabileceğini yahut kendi kusurunun, çalışma ve gayretteki noksanlığının bir neticesi olabileceğini düşünerek sabretmesi ve kusurlarını gidermesi gerekirken o, kendisinin Allah tarafından göz ardı edildiği ve haksızlığa uğradığı iddiasında bulunma anlamına gelebilecek davranışlar içine girer, yakınıp sızlanmaya ve isyan etmeye başlar.

Yaygın yoruma göre “Mirası hak hukuk demeden yiyorsunuz” meâlindeki âyette, erkeklerin kadınların miras payına da el koymaları, kezâ yetimlere kalan mirası gasbetmeleri kınanmaktadır.

Bu âyetler bir bütün olarak değerlendirildiğinde burada söz konusu edilen imtihanı (ibtilâ) kazanmanın iki temel ölçüsünün olduğu ortaya çıkmaktadır: 1. Nimetin asıl sahibinin Allah olduğunu, O’nun nimeti bize, liyakatimiz dolayısıyla vermeye mecbur olduğu için değil, bir lütuf olarak verdiğini bilmek ve O’na minnettar olup şükretmek; nimetini kıstığı zaman da hükmüne razı olup sabretmek; 2. Allah’ın verdiği nimetleri yoksul ve himayeye muhtaç olanlarla paylaşmak, buna başkalarını da teşvik ederek bu hususta toplumsal bir duyarlılığın gelişmesine, dayanışma ve yardımlaşmanın kurumsal bir hale gelmesine katkıda bulunmak. Mekkî sûrelerin ana konularından olan bu iki davranış ölçüsü, İslâmî kaynaklarda, “Allah’ın emrine saygı, Allah’ın yarattıklarına şefkat” şeklinde formülleştirilmiştir (meselâ bk. Râzî, XXXI, ). Gerek bu âyetlerde gerekse Kur’ân-ı Kerîm’in bütününde oluşturulmak istenen temel dinî, ahlâkî, toplumsal zihniyetin özü budur. âyetlerde müşrik Araplar’daki Allah’a karşı küstahlık derecesine kadar varan benlik iddiası, “öteki”ne karşı tam bir sorumsuzluk ve ilgisizliğe götüren egoizm ve çılgınca bir mal tutkusu son derece veciz ve etkileyici bir üslûpla eleştirilirken müslümanlar da Alah’ın iradesine uygun bireysel ve toplumsal hayatın dinî ve ahlâkî temeli konusunda aydınlatılmıştır.

Kıyamet sahnelerini tasvir eden bu âyetler, benlik iddiasına, mal-mülk ihtirasına kapılarak Allah’a ve insanlara karşı sorumluluğunu unutan insana, hayatın geçiciliğini, kıyametin dehşetini, bunun ardından kendisini bekleyen, hak ettiği büyük cezayı ve sonuç vermeyecek pişmanlığı hatırlatmaktadır.

“Rabbin gelip melekler de saf saf dizildiğinde” diye çevirdiğimiz âyeti selef dediğimiz daha çok ilk dönem müfessirleri herhangi bir te’vile gitmeksizin, âyetin lafzına bağlı kalarak anlamışlardır. Bu âlimler, hesap gününde Allah’ın geleceğine inanırlar, fakat “gelmek”ten maksadın ne olduğu bilgisini Allah’a bırakırlar. Halef denilen sonraki müfessirler ise tenzih ilkesinden hareket ederek âyeti, “Allah’ın gelmesinden maksat O’nun emrinin gelmesidir” şeklinde te’vil etmişlerdir. Buna göre âyetin meâli şöyle olmaktadır: “Rabbinin emri gelip melekler de saf saf dizildiğinde” Allah’ın veya emrinin gelmesi ve meleklerin saf saf olması gayb âleminden olduğu için bunların mahiyeti hakkında bir şey söylemek mümkün değildir. Müminlerin görevi ise âhiret hayatına ve dünyada yaptıklarından dolayı orada Allah’ın huzurunda hesap vereceklerine iman etmektir.

Yukarıda kendisini beğenmiş, bencil ve muhteris insan tipini eleştiren âyetlerin, dolaylı olarak samimi müminler için de “Allah’ın emrine saygı ve Allah’ın yarattıklarına şefkat” şeklinde özetlenen bir inanç ve yaşama modeli ortaya koyduğu ifade edilmişti. İşte âyette sözü edilen “imanın huzuruna kavuşmuş insan”, dünya hayatını bu modele göre yaşayıp tamamlamış olan mümindir. Bu âyetlerde, “Ona âhirette şöyle seslenilecek” gibi bir ifadeye yer verilmeden, doğrudan insana hitap edilmesi, Cenâb-ı Hakk’ın bu yapıdaki kullarına çok güzel bir iltifatı ve özellikle âyetlerin, doğrudan kulu muhatap alan son derece zarif ve sıcak üslûbu, inanan insana, uhrevî saadetin bu dünyaya kadar yayılan müjdeli bir kokusu gibi gelmektedir. “İmanın huzuruna kavuşmuş insan” diye çevirdiğimiz “nefs-i mutmainne” bu bağlamda yukarıda başlıca özelliklerine değinilen modele göre bir dünya hayatı yaşayarak ruhunu kemale erdirmiş mümini ifade eder.

Nefs-i mutmainne derecesine ulaşan insanın iç çatışmaları yatışmış, sıkıntı ve gerilimleri son bulmuştur; o Allah ile barışık, insanlarla barışık ve kendisiyle barışıktır; dolayısıyla huzur ve tatmin içerisindedir. İnsan için en büyük saadet, kulluktaki kemali sayesinde rabbini kendisinden hoşnut etmiş, rabbi tarafından ödüllendirilerek kendisi de O’ndan hoşnut kalmış olmasıdır. Allah Teâlâ’nın cennetine kabul ettiklerini “Benim kullarım” diye anması iltifatların en güzelidir. Bu sevgi ve hoşnutlukların kullara kazandırdığı son nimet ise cennete kabul edilmeleridir.

Fecr Suresi Fazileti

Fecr sûresinin faziletine dair Übey b. Kâ‘b’dan rivayet edilen ve bazı tefsir kitaplarında yer alan (meselâ bk. Zemahşerî, IV, ; Beyzâvî, II, ), “Kim Fecr sûresini söz konusu on gecede okursa affedilir; kim onu diğer günlerde okursa kıyamette kendisi için bir nur olur” meâlindeki hadisin mevzû olduğu kabul edilmiştir (İbnü’l-Cevzî, I, ; Zerkeşî, I, ).

Fecr Suresi Oku - Fecr Suresi Anlamı, Tefsiri, T&#;rk&#;e ve Arap&#;a Okunuşu (Diyanet Meali)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 10,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Fecr Suresi Mekke döneminde inmiştir. 30 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Fecr”kelimesinden almıştır. Fecr, tan yerinin ağarması vakti demektir.  Fecr Suresi anlamı kadar tefsiri ve Türkçe, Arapça okunuşu da pek çok Müslüman tarafından araştırılıyor. İşte, Fecr Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu ve tefsiri için Diyanet bilgileri

Haberin Devamı

Fecr Suresi Mushaftaki sıralamada seksen dokuzuncu, iniş sırasına göre onuncu sûredir. Fecr Suresi adını 1. âyette geçen ve “tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” anlamlarına gelen fecr kelimesinden almıştır. Leyl sûresinden sonra, Duhâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İşte, Diyanet bilgilerine göre Fecr Suresi tefsiri, Türkçe, Arapça okunuşu

FECR SURESİ ANLAMI

Sûrede peygamberlere karşı çıkan ve ilâhî mesajı reddeden bazı eski toplulukların başlarına gelen felâketler hatırlatılmakta; Allah Teâlâ’nın insanı çeşitli yollarla imtihan etmesine değinilmekte, bazı insanlardaki mal tutkusu ve bencillik duygusu eleştirilmekte; kıyamet halleri, iyi ve kötü insanların âhiretteki durumları anlatılarak insanlar uyarılmaktadır.

Mekke döneminin ilk yıllarında, İslâm’ı kabul edenlere karşı zulmün başladığı sırada (Mevdûdî, VII, ) Leyl sûresinin ardından ve muhtemelen Habeşistan’a yapılan birinci hicretten önce nâzil olmuştur. İlk devirde nâzil olan sûreler arasında onuncu sırada yer almaktadır. Ali b. Ebû Talha’dan sûrenin Medenî olduğuna dair bir rivayet gelmişse de (Ebû Hayyân el-Endelüsî, VIII, ; Âlûsî, XXX, ) üslûbu ve muhtevası bakımından diğer Mekkî sûrelerle büyük bir benzerlik gösterdiği açıktır. Âyet sayısı otuz olup fasılası (ا‘ ب‘ ت‘ د‘ ر‘ م‘ ن‘ ي) harfleridir.

Haberin Devamı

Sûre ismini başındaki “fecr” kelimesinden alır. “Şafak sökmesi, tan yerinin ağarması” veya “şafak vakti, tan yeri” anlamına gelen fecre yemin ile başlayan sûreye “Ve’l-Fecri” sûresi de denilir ve Mushaf’taki tertibe göre “Ve’l-Leyl”, “Ve’d-Duhâ” gibi belli vakitlere yeminle başlayan sûrelerin önünde yer alır.

Sûrenin ilk dört âyetinde sırasıyla fecre, on geceye, çift ve tek olana ve her şeyi örten geceye yemin edilir (âyet ). Fecrin kurban bayramı sabahı, on gecenin de zilhicce ayının ilk on gecesi olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi fecri ilk vahyin geldiği Kadir gecesinin fecri, on geceyi de ramazan ayının son on gecesi olarak kabul edenler de vardır. Bu on gecenin muharrem ayının ilk on gecesi olduğu da ileri sürülmüştür (Taberî, XV, ). Kur’an sûrelerinin yirmi üç yılda peyderpey indiği, İslâm dininin gelişme aşamalarının buna paralel olarak gerçekleştiği göz önünde bulundurulunca üzerine yemin edilerek dikkat çekilen fecrin ilk vahiyle ilgili fecir olduğu görüşü ağır basmaktadır. Bununla beraber buradaki fecirle her günün fecir vaktine dikkat çekildiği düşünülmüş, bazı müfessirlerce sabah namazının önemine işaret edildiği de ileri sürülmüştür. Çünkü İsrâ sûresinde sabah namazı “kur’ânü’l-fecr” (fecir vaktindeki okuyuş [17/78]) olarak nitelendirilmiştir.

Haberin Devamı

Sûrenin konusunu, genellikle Mekkî sûrelerde görüldüğü üzere iman ve sâlih amel yolunu terkedenlerin dünya ve âhirette karşılaşacakları kötü âkıbetle iman ehlinin her iki cihanda erişeceği mutluluk hakkındaki açıklamalar oluşturmaktadır. Leyi sûresinin ardından nâzil olmasının da gösterdiği gibi müslümanların üzerine karanlık bir gece gibi çöken müşrik baskısı ilelebet sürüp gitmeyecektir; çünkü ufukta ümit ışıkları belirmiş, İslâm’ın gelişme kaderiyle ilgili fecir baş göstermiştir. Küfrün ve zulmün sonunun yaklaşmakta olduğuna ardarda yapılan yeminlerle dikkat çekildikten ve aklı erenler için bundan daha etkili yemin olamayacağı da vurgulandıktan sonra (âyet 5) Âd ve Semûd kavimlerinin ve firavunun inananlara yaptıkları zulümler sebebiyle nasıl helâk oldukları anlatılır. Güçlerine güvenip iman ehline baskı uygulayan bu zalimlerin üstüste inen kamçılar gibi felâket üstüne felâkete uğratılarak helâk edildikleri birer ibret tablosu şeklinde gözler önüne serilir. Geçmiş kavimlerden verilen bu örnekler gerek Mekke müşriklerine gerekse onların yolunda olanlara bir uyarı niteliği taşır. Burada Allah’ın olup biten her şeyi gördüğünü ve gözetlediğini vurgulayan âyetle sûrenin birinci bölümü sona erer (âyet 14). Bu uyarıların ardından insanoğlunun zaaflarını dile getiren âyetlere yer verilir ki bu zaaflar toplumları kötü âkıbetlere sürükleyen sebeplerdir ve insanın bencilliğinden kaynaklanır. Bencillik de yüce yaratana karşı güven eksikliği şeklinde kendini gösterir. Rabbi insanoğlunu denemek için ona bol bol rızık verecek olsa hemen sevinir ve bunu O’nun bir ikramı kabul eder. Fakat rızkı biraz daraldığında hemen rabbi tarafından kahra uğradığını söylemeye yeltenir ve sızlanmaya başlar. Halbuki o bolluk zamanında da yetimleri ve kimsesizleri kollayıp gözetmez, bunun için ön ayak olmaz, mirası helâl haram demeden yer, mala mülke karşı aşırı düşkünlük gösterir (âyet ). Azgınlık ve taşkınlıkları sebebiyle helâk edilen kavimleri haber veren âyetlerin ardından varlıklı kesimin bencilliğini ve mal hırsını dile getiren âyetlere yer verilmesi, aslında bu zaafların toplumlar için birer çöküş sebebi olduğunu vurgulamak içindir. Toplum düzeninin bozulmasına bir işaret olmak üzere bunun ardından yeryüzünün parça parça olup dağılacağını ve kıyamet gününün kesin olduğunu bildiren âyetler gelir (âyet ). O gün herkesin Allah huzurunda hesaba çekileceği ve cehennemin bütün dehşetiyle ortaya çıkacağı, inkârcı azgınların pişman olacağı, fakat son pişmanlığın fayda vermeyeceği bildirilir. O gün kimsenin kimseden yardım göremeyeceği ve hiç kimsenin bir başkasının yerine cezalandırılmayacağı vurgulandıktan sonra sûre, nefsanî hırslarına gem vurup gönül rızâsı ve teslimiyetle rabbin emirlerine itaat edenlerin kendileri gibi iyilerin arasına katılacaklarını ve cennete gireceklerini müjdeleyen âyetle sona erer.

Haberin Devamı

Fecr sûresinin faziletine dair Übey b. Kâ‘b’dan rivayet edilen ve bazı tefsir kitaplarında yer alan (meselâ bk. Zemahşerî, IV, ; Beyzâvî, II, ), “Kim Fecr sûresini söz konusu on gecede okursa affedilir; kim onu diğer günlerde okursa kıyamette kendisi için bir nur olur” meâlindeki hadisin mevzû olduğu kabul edilmiştir (İbnü’l-Cevzî, I, ; Zerkeşî, I, ).

FECR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

  1. Vel fecri.
  2. Ve leyalin 'aşrin.
  3. Veşşef'ı velvetri.
  4. Velleyli iza yesri.
  5. Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin.
  6. Elem tere keyfe fe'ale rabbüke bi'adin.
  7. İreme zatil'ımadi.
  8. Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi.
  9. Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi.
  10. Ve fir'avne ziyl'evtadi.
  11. Elleziyne tağav fiylbiladi.
  12. Feekseru fiyhelfesade.
  13. Fesabbe 'aleyhim rabbüke sevta 'azabin.
  14. İnne rabbeke lebil mirsadi
  15. Femmel'insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na'amehu feyekulü rabbiy ekremeni.
  16. Ve emma iza mebtelahü fekadere 'aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni.
  17. Kella bel la tükrimunelyetiyme.
  18. Ve la tehaddune 'ala ta'amilmiskiyni.
  19. Ve te'külunettürase eklen lemmen.
  20. Ve tühıbbunelmale hubben cemmen.
  21. Kella iza dükketil'ardu dekken dekken.
  22. Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen.
  23. Ve ciy'e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül'insanü ve enna lehüzzikra.
  24. Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy.
  25. Feyevmeizin la yü'azzibü 'azabehu ehadün.
  26. Ve la yusiku ve sakahu ehadün.
  27. Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.
  28. İrci'ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten.
  29. Fedhuliy fiy 'ıbadiy.
  30. Vedhuliy cennetiy.
Fecr Suresi Oku - Fecr Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Fecr Suresi Oku - Fecr Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)


FECR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

1) Tan yerinin ağarmasına andolsun,
2) On geceye andolsun,
3) Çifte ve teke andolsun,
4) Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).
5) Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.
) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd'un kavmi) Ad'e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem'e, vadide kayaları oyan (Salih'in kavmi) Semûd'a, kazıklar sahibi Firavun'a ne yaptığını görmedin mi?
) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
13) Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.
14) Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.
15) İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, "Rabbim bana ikram etti" der.
16) Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, "Rabbim beni aşağıladı" der.
17) Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
18) Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
19) Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
20) Malı da pek çok seviyorsunuz.
21) Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,
) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
24) "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım" der.
25) Artık o gün, Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.
26) Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
27) (Allah şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!"
28) "Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
29) "(İyi) kullarımın arasına gir."
30) "Cennetime gir."

Fecr Suresi TEFSİRİ

Haberin Devamı

Tan yerinin ağarmasına andolsun, ﴾1﴿ On geceye andolsun, ﴾2﴿ Çifte ve teke andolsun, ﴾3﴿ Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır). ﴾4﴿ Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır. ﴾5﴿

“Sabah aydınlığı” diye çevirdiğimiz fecr kelimesi masdar olarak “tan yerinin ağarması”, isim olarak “sabah aydınlığı, şafak vakti, tan yerinin ağarma zamanı” gibi anlamlara gelmektedir. Tan yerinin ağarma zamanı ortalığın aydınlanmaya, canlıların da uyanmaya başlaması, bir çeşit yeniden dirilmeye benzediği için yüce Allah sabah aydınlığına yemin ederek aşağıda anlatılacak konulara dikkat çekmiştir (Râzî, XXXI, ; ayrıca krş. Tekvîr 81/18). 2. âyette geçen on gecenin, hac ayı olan zilhiccenin ilk on gecesi, hicrî yılın birinci ayı olan muharremin ilk on gecesi, ramazanın ilk veya son on gecesi olduğu yönünde değişik rivayetler vardır. Ancak birinci mâna tercihe daha uygundur. Çünkü bu sûre Mekke’de indiğine, ayrıca ramazan orucu da Medine’de farz kılındığına göre ikinci ve üçüncü şıklardaki günler sûrenin indiği dönemde özel bir önem taşımıyordu. Zilhiccenin ilk on günü ise sûrenin inmesinden önce de Araplar’da kutsal sayılıyordu. 3. âyette geçen “çift ve tek”ten neyin kastedildiği konusunda da farklı yorumlar bulunmakla birlikte, çift olanıyla, tek olanıyla bütün varlıklar üzerine yemin edildiğini söylemek en uygun olanıdır. Çünkü varlık yokluğa göre bizâtihî bir değerdir. Nitekim İslâm düşünce tarihinde varlık hayır, yokluk şer kabul edilmiştir. Ayrıca burada belli varlıklardan ziyade bu kavramlara (tek ve çift) dikkat çekildiği; mutlak tek olan Allah’ın dışında “tek”in bulunmadığına, tek gözüken yaratılmış varlıkların, ortak özellikleri göz önüne alındığında çift ve benzer olduklarının düşünülmesi yönünde yol gösterildiği de söylenebilir (bilgi için bk. Şevkânî, V, ; Ateş, X, ). 4. âyette zikredilen “geçip gitmekte olan gece”nin, “Müzdelife gecesi” veya “bayram gecesi” olduğu söylenmiştir (bk. Elmalılı, VIII, ). Ancak ifadenin mutlaklığını ve başka pek çok âyette birçok kozmik varlık ve olaylara, belirleme yapılmaksızın yemin edildiğini dikkate alarak bunu da bütün geceler olarak anlamak daha uygun olur.

Haberin Devamı
  1. âyetteki “Düşünen kimse için bunlar yemine konu olacak kadar önemli değil midir?” cümlesinin başında aslında soru edatı bulunmakla birlikte bunun, kesinlik edatı olan “kad” anlamıyla kullanıldığı konusunda görüş birliği vardır. Bu ifade tarzı, yukarıda kendilerine yemin edilen varlıkların çok önemli varlıklar olduğunu gösterir. Uygun olan her türlü takdire açık olsun diye yeminlerin cevabı yani ne maksatla yemin edildiği belirtilmemiştir. Müfessirlere göre Allah Teâlâ bu dört âyette kendi katında önemli olan varlıklara yemin ederek öldükten sonra dirilme, kıyamet, hesap, ceza ve mükâfatın gerçekleşeceğini vurgulamıştır; yahut yeminin cevabı “Çünkü rabbin her şeyi yakından izlemektedir” meâlindeki âyettir. Bu da şöyle yorumlanmıştır: Yukarıda sayılanlara yemin olsun ki rabbin her şeyi yakından izlemektedir; hiçbir şey O’nun bilgisi dışında değildir; O, bütün yapıp ettiklerinizi bilmektedir ve karşılığını ceza veya ödül olarak verecektir” (Şevkânî, V, ).

 “Akıl” mânasında kullanılan hıcr kelimesinin kök anlamı “engellemek”tir, akıl kavramının sözlük anlamı da aynıdır. Akıl, insanı yanlış bilgi ve düşünceden, kötü davranışlardan alıkoyma yeteneğine sahip olduğu için ona bu isim verilmiştir. Buna göre âyet, genel olarak ilâhî bildirimlerin, özellikle de bu âyetlerde üzerlerine yemin edilen doğal varlık ve olayların anlam ve değerini, Allah’ın neden bu varlıklar üzerine yemin ettiğini, insanın ancak aklını doğru kullanarak anlayabileceğini ifade etmektedir.

TEFSİRİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası