3 ayak halay nasıl oynanır / Uluslararası Muzik Ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı - 2019 | PDF

3 Ayak Halay Nasıl Oynanır

3 ayak halay nasıl oynanır

Uluslararası Muzik Ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı - 2019

0%(1)0% found this document useful (1 vote)
643 views257 pages

Description:

22-23-24-25-26 Temmuz 2019 / Ürgüp, Kapadokya'da düzenlenen 5. Uluslararası Muzik ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı.

Original Title

5. Uluslararası Muzik ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı - 2019

Copyright

Available Formats

PDF, TXT or read online from Scribd

Share this document

Share or Embed Document

Did you find this document useful?

Description:

22-23-24-25-26 Temmuz 2019 / Ürgüp, Kapadokya'da düzenlenen 5. Uluslararası Muzik ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı.

Copyright:

Available Formats

Download as PDF, TXT or read online from Scribd
0%(1)0% found this document useful (1 vote)
643 views257 pages

Original Title:

5. Uluslararası Muzik ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı - 2019

Description:

22-23-24-25-26 Temmuz 2019 / Ürgüp, Kapadokya'da düzenlenen 5. Uluslararası Muzik ve Dans Kongresi, Bildiri Kitabı.

Copyright:

Available Formats

Download as PDF, TXT or read online from Scribd

ULUSLARARASI
MÜZİK VE DANS KONGRESİ
BİLDİRİLER KİTABI

5th International Music and Dance Congress


- Papers -

Editörler
Doç. Dr. Kürşad GÜLBEYAZ
Doç. Dr. Tarkan YAZICI
MÜZİK EĞİTİMİ YAYINLARI NO.119
Kültür Kitapları Serisi No.34

5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi – Bildiriler Kitabı


5th International Music and Dance Congress - Papers

Yayın hakları © Müzik Eğitimi Yayınları

ISBN 978-605-4957-72-9

Basım Tarihi : Aralık − 2019


Publishing Date : December – 2019

Editörler - Editors : Doç. Dr. Kürşad GÜLBEYAZ


Doç. Dr. Tarkan YAZICI

Yayına Hazırlayan : Prof.Dr. Süleyman TARMAN

Müzik Eğitimi Yayınları


Bilge Sistem Bilişim ve Yayıncılık Hizmetleri Ltd. Şti.
C. A. Kansu Cad. 1245 Sok. 1/1 Çankaya 06530-Ankara-TR
Tel: 0 .312.474 0070 • Faks: 0.312.474 0071
www.muzikegitimi.net − [email protected]
Online sipariş / Online order: www.muzikkitaplari.com
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

KONGRE KOORDİNATÖRLERİ

Doç. Dr. Kürşad GÜLBEYAZ & Doç. Dr. Habibe MAMMADOVA & Doç. Dr. Tarkan YAZICI

ONUR KURULU

Prof. Dr. Mazhar VARLI


Türkiye Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Ferhad BEDELBEYLİ


Azerbaycan Bakü Müzik Akademisi Rektörü

Prof. Dr. Timuçin EFENDİYEV


Azerbaycan Bakü Koreografi Akademisi Rektörü

Prof. Pencho GESHEV


Bulgaristan Sofya NSA Vassil Levski Rektörü

KONGRE KOMİTESİ

Anıl ÇELİK
Ender ŞENEL
Fatih Mehmet SÜRMELİ
Gülnaz ABDULLAZADE
Gülcan YÜCEDAĞ
Gülcan BOYRAZ
Gürbüz AKTAŞ
Habibe MAMMADOVA
Kubilay ÖCAL
Kürşad GÜLBEYAZ
Mevlüt YILDIZ
Sonahanım İBRAHİMOVA
Tarkan YAZICI
Turan SAĞER

SANAT KURULU

Dr. ARZU UYSAL Mersin Üniversitesi


Dr. AYŞE MERAL TÖREYİN Ankara Üniversitesi
Dr. ÇINLA ŞEKER Dokuz Eylül Üniversitesi
Dr. EMRAH UYSAL Mersin Üniversitesi
Dr. GULNAZ ABDULLAZADE Bakü Müzik Akademisi – Azerbaycan
Dr. GÜRBÜZ AKTAŞ Emekli – Amerika Birleşik Devletleri
Dr. LYUDMILA HASANOVA Bakü Koreografi Akademisi – Azerbaycan
Dr. MUZAFFER SÜMBÜL Çukurova Üniversitesi
Dr. NİHAL ÖTKEN İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. NİLGÜN SAZAK Sakarya Üniversitesi
Dr. TURAN SAĞER Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. UĞUR ALPAGUT Abant İzzet Baysal Üniversitesi

i
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

BİLİM / HAKEM KURULU

ADI SOYADI KURUMU


Dr. ABDUL MENAF KORKUTATA Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Dr. AHMET SELİM DOĞAN Atatürk Üniversitesi
Dr. ANIL ÇELİK Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Dr. ANN R. DAVID Roehampton Üniversitesi – İngiltere
Dr. ARZU UYSAL Mersin Üniversitesi
Dr. AYCAN GÜRER ÖZÇİMEN Necmettin Erbakan Üniversitesi
Dr. AYNUR HUSEYNOVA Bakü Koreografi Akademisi – Azerbaycan
Dr. AYRİN ERSÖZ Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. AYŞE MERAL TÖREYİN Ankara Üniversites
Dr. AYŞEGÜL ARAL ALTIOK İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. AYTEKİN ALBUZ Gazi Üniversitesi
Dr. BAHAR GÜDEK 19 Mayıs Üniversitesi
Dr. BEGÜM AYTEMUR Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Dr. BÜLENT KURTİŞOĞLU İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. CATHERINE FOLEY Limerick Üniversitesi – İrlanda
Dr. ÇINLA ŞEKER Dokuz Eylül Üniversitesi
Dr. DİLEK CANTEKİN ELYAĞUTU Sakarya Üniversitesi
Dr. ELSIE IVANCICH DUNIN Kaliforniya Üniversitesi – ABD
Dr. EMİR CENK AYDIN Ege Üniversitesi
Dr. EMRAH UYSAL Mersin Üniversitesi
Dr. ESİN DE THORPE MİLLARD Ege Üniversitesi
Dr. EYÜP UZUNKAYA İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. FERDİ KOÇ Sakarya Üniversitesi
Dr. GÖKAY YILDIZ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Dr. GULNAZ ABDULLAZADE Bakü Müzik Akademisi – Azerbaycan
Dr. GÜLAY MİRZAOĞLU Hacettepe Üniversitesi
Dr. GÜLER DEMİROVA GYÖRFFY Ankara Üniversitesi
Dr. GÜRBÜZ AKTAŞ Emekli – Amerika Birleşik Devletleri
Dr. HABİBE MAMMADOVA Bakü Müzik Akademisi – Azerbaycan
Dr. HATIRE HESENZADE Bakü Müzik Akademisi – Azerbaycan
Dr. HATİCE SELEN TEKİN Sakarya Üniversitesi
Dr. IDA MEFTAHI Maryland Üniversitesi – ABD
Dr. ILGIM KILIÇ Başkent Üniversitesi
Dr. INA GEORGIEVA VLADOVA NSA Vassil Levski – Bulgaristan
Dr. İLHAN ERSOY Ege Üniversitesi
Dr. İSMAİL SINIR Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. İZZET YÜCETOKER Giresun Üniversitesi
Dr. JANOS SİPOS Franz Liszt Academy Of Music – Macaristan
Dr. JOHN MARGON O’CONNELL Cardiff Üniversitesi – İngiltere

ii
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Dr. KEREM CENK YILMAZ Sakarya Üniversitesi


Dr. KÜRŞAD GÜLBEYAZ Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. LYUDMİLA HASANOVA Bakü Koreografi Akademisi – Azerbaycan
Dr. METİN EKE İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. MİNE MÜFTÜLER Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Dr. MUSTAFA APAYDIN Ankara Üniversitesi
Dr. MUSTAFA USLU Marmara Üniversitesi
Dr. MUZAFFER SÜMBÜL Çukurova Üniversitesi
Dr. NESLİHAN GÜZELOĞULLARI ERTURAL Gaziantep Üniversitesi
Dr. NİHAL ÖTKEN İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. NİLGÜN DOĞRUSÖZ DİŞİAÇIK İstanbul Teknik Üniversitesi
Dr. NİLGÜN SAZAK Sakarya Üniversitesi
Dr. ÖZGEN KÜÇÜKGÖKÇE Ege Üniversitesi
Dr. PLACIDA STARO Bologna Üniversitesi – İtalya
Riga Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Yönetimi Akademisi
Dr. RITA SPULVA
– Letonya
Dr. ROVSHANA KARİMOVA Azerbaycan Milli Konservatuvarı – Azerbaycan
Dr. SAULE UTEGALIEVA Devlet Konservatuvarı – Kazakistan
Dr. SELENA RAKOČEVİĆ Belgrad Belediyesi Sanat ve Müzik Fakültesi – Sırbistan
Dr. SERNAZ DEMİREL TEMEL Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. SONAHANIM İBRAHİMOVA Bakü Koreografi Akademisi – Azerbaycan
Dr. SÜLEYMAN TARMAN Aksaray Üniversitesi
Dr. ŞEFİKA TOPALAK Karadeniz Teknik Üniversitesi
Dr. ŞEHRİBAN KOCA Mersin Üniversitesi
Dr. ŞƏHLA ELIYEVA Bakü Koreografi Akademisi – Azerbaycan
Dr. TAN TEMEL Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. TARKAN YAZICI Mersin Üniversitesi
Dr. TURAN MAMMADALİYEVA Bakü Müzik Akademisi – Azerbaycan
Dr. TURAN SAĞER Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. TÜREV BERKİ Hacettepe Üniversitesi
Dr. UĞUR ALPAGUT Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Dr. UMUT ERDOĞAN Sakarya Üniversitesi
Dr. YAKUP ALPER VARIŞ 19 Mayıs Üniversitesi
Dr. ZUHAL DİNÇ ALTUN Karadeniz Teknik Üniversitesi
Dr. ZÜLEYHA ABDULLA Bakü Müzik Akademisi – Azerbaycan

iii
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Kongremiz, Amerika, Azerbaycan, Çin, İran, Özbekistan, Rusya ve Türkiye’den olmak üzere 7 farklı
ülkeden 69 konuşmacı katılımcının, 64 bildiri sunumuyla gerçekleştirilmiştir. Gönderilen tam metinlerden
hakem değerlendirmesi sonucunda 37 bildiri kabul edilerek Kongre Kitabında yer almıştır.
KONUŞMACI KATILIMCI FİHRİSTİ

Alan Abrek KOÇKAR Türkiye Könül AKHUNDOVA Azerbaycan


Ahmet Selim DOĞAN Türkiye Kürşad GÜLBEYAZ Türkiye
Ahsan AHMEDOV Azerbaycan M. Güneş AÇIKGÖZ Türkiye
Anıl ÇELİK Türkiye M. Tekin KOÇKAR Türkiye
Aydan VEZİROVA Azerbaycan M. Onur ÇELEBİOĞLU Türkiye
Aynura MAMMADOVA Azerbaycan Mohammad RANJBARİ Türkiye
Aypara MAMMADOVA Azerbaycan Muhayo NABİEVA Özbekistan
Ayşe Başak HARMANCI İLHAN Türkiye Nergiz HUSEYNOVA Azerbaycan
Ayten KAPLAN Türkiye Nigar İMANOVA Azerbaycan
Beril ÇAKMAKOĞLU Türkiye Onur ZAHAL Türkiye
Berna SEVİNÇ Türkiye Özgen KÜÇÜKGÖKÇE Türkiye
Bülent KURTİŞOĞLU Türkiye Samane ARSALANİ İran
Chen QIANQIU Çin Samir GÜLAHMEDOV Türkiye
Demet GÜRHAN Türkiye Seadet İSKENDEROVA Azerbaycan
Derya AĞCA Türkiye Selin OYAN Türkiye
Derya KARABURUN DOĞAN Türkiye Sema HALİLZADE Azerbaycan
Elif Nun İÇELLİ Türkiye Serenat İSTANBULLU Türkiye
Fidan İLDIRIMLI Azerbaycan Sercan ÖZKELEŞ Türkiye
Gökhan ORHAN Türkiye Sernaz DEMİREL TEMEL Türkiye
Güler DEMİROVA GYÖRFFY Türkiye Şefika TOPALAK Türkiye
Gülcan BOYRAZ Türkiye Şehriban KOCA Türkiye
Güllü İSMAYILOVA Azerbaycan Talin BÜYÜKKÜRKCİYAN DEMİRCİ Türkiye
Gülnara KARİMOVA Azerbaycan Tan TEMEL Türkiye
Gülnaz ABDULLAZADE Azerbaycan Tansu RASULOVA Azerbaycan
Gülnaz İSMAYILOVA Azerbaycan Tarkan YAZICI Türkiye
Gürbüz AKTAŞ ABD Tatyana Viktorovna KARTAŞOVA Rusya
Gürbüz AKYÜREK Türkiye Turan MAMMADALIYEVA Azerbaycan
Habibe MAMMADOVA Azerbaycan Ünal İMİK Türkiye
Hatire HASANZADE Azerbaycan Viktoriya Yuryevna ANTİPOVA Rusya
Hayati BEŞİRLİ Azerbaycan Volkan GİDİŞ Türkiye
Hanefi ÖZBEK Türkiye Yalçın ABDULLA Azerbaycan
İlaha ALİYEVA Azerbaycan Yasemin KARATAŞ Türkiye
İsmail SINIR Türkiye Z. Gülçin ÖZKİŞİ AKINCI Türkiye
Khayala GARAYEVA Azerbaycan Zafer KILINÇER Türkiye
Könül AHMEDOVA Azerbaycan

iv
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

İÇİNDEKİLER

KONGRE KOORDİNATÖRLERİ ……………………………………………………………… i


ONUR KURULU ………………………………………………………………………………….. i
KONGRE KOMİTESİ …………………………………………………………………………… i
SANAT KURULU …………………………………………………………………..……………. i
BİLİM / HAKEM KURULU …………………………………………………………….……….. ii
KONUŞMACI KATILIMCI FİHRİSTİ ………………………………………………………… iv

Ahsan Dadashov ve Akram Mammadli'nin İcrasında “Rast” ve “Cahargah” Muğamlarının Karşılaştırmalı


Analizi
Ahsan AHMEDOV ………………………………………………………………………………………... 1
Klarnet Çalan Öğrenci ile Klarnete Yeni Başlayan Öğrencinin Seviye Farkları
Anıl ÇELİK ……………………………………………………………………………………….........….. 6
Azerbaycan Geleneksel Müzik Kültürünün Temsilinde Kemança İcracısı Adalet Vezirovun Rolü
Aydan VEZİROVA ...................................................................................................................................... 16
“Şah Gacar” Dramında Müziğin Dramatürjik Önemi
Aynura MAMMADOVA …………………………………………………………………………………. 20
Afrasiyab Badalbeyli'nin “Kız Kulesi” Balesi'nin Libettosuna Bir Bakış
Aypara MAMMADOVA ………………………………………………………………………………...... 28
Çin Bestecisi Van Tzancün'ün “Şandandan Çiçeği Kırmızı Çiçekler” Piyano Eserinde Halk Türkülerinin İşlenme
Geleneği
Chen QIANQIU ……………………………………………………………………………………….…... 35
Türk Beşleri ve Rus Beşleri, Ortaya Çıkışları, Hedefleri, Ortak Noktalar ve Farklılıklarının İncelenmesi
Demet GÜRHAN & Güler DEMİROVA GYÖRFFY ………………………………………………….. 40
Azerbaycan Garmon İcracılığı Sanatının Gelişiminde Enver Sadıgov'un Rolü
Fidan İLDIRIMLI ………………………………………………………………………………………… 47
Müziğin Değerler Eğitimindeki Yöntem ve Stratejileri
Güllü İSMAYILOVA ……………………………………………………………..…………...………….. 52
Bir Piyano Topluluğun Birincil Formu Olarak Piyano Düolari
Gülnara KARİMOVA ………………………………………………………………………….....………. 61
Aruz Ölçüsünde Müzik ve Dans
Gülnaz ABDULLAZADE & Yalçın ABDULLA ………………………………………….…………….. 65
Besteci Arif Melikov’un Nazım Hikmet’in Şiirlerine Bestelediği Üç Şan Dizisi
Gülnaz İSMAYILOVA ………………………………………………..………………………………….. 75
Türkiye’de Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarında Kullanılan Müzik Terapinin Dünü, Bugünü, Yarını
Gürbüz AKYÜREK & Sercan ÖZKELEŞ ……………………………………………………………… 80
Türk Halklarının Tarihsel Kahramanlık Ezgileri
Habibe MAMMADOVA ………………………………………………………………………………..… 86

v
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Azerbaycan’da Yaşayan Etnik Azınlıkların Musiki Medeniyetine Dair Sakurlar


Hatıra HASANZADE ………………………………………………………………………..………….. 96
Dans, Kültür ve Kimlik
Hayati BEŞİRLİ ……………………………………………………………..……………..……………… 101
Klasik Müzikle Muğam Sentezi
İlaha ALİYEVA …………………………………………………..……..………………………………… 107
Dünya Müzik Kültüründe Oda Topluluğu
Khayala GARAYEVA …………………………………………………..……………………..………….. 113
Zakir Bağırov’un Şarkılarında Hicivsel Konu
Könül AHMEDOVA …………………………………………..………………………………………….. 117
Eski Azerbaycan’ın Müzik Sanatında Müzik ve Dansın Ahengi
Könül AKHUNDOVA …………………………………………………..…………..…………………….. 123
Karşılama Türü Türk Halk Oyunlarında Kullanılan Ana Kasların Kinesiyolojik Açıdan İncelenmesi
Kürşad GÜLBEYAZ …………………………………………………………………………………..….. 129
Özbek Bestecilerin Eserlerinde Bale Evrimi
Muhayo NABİEVA ………………………………………………..……………………………….……… 138
Azerbaycan’ın Ses Sanatında Melism Problemleri
Nergiz HÜSEYNOVA …………………………………………………………………………….………..144
Azerbaycan’da Piano İstihdamının Geliştirilmesi
Nigar İMANOVA...........................................................................................................................................151
Besteci Emin Sabitoğlu’nun Şarkılarındaki Makam Temeli
Seadet İSKENDEROVA ………………………………………………………………………………….. 155
Başlangıç Düzeyi Özengen Müzik Eğitiminde Çalgı Tercihini Etkileyen Faktörler
Selin OYAN & Zafer KILINÇER & Ünal İMİK ……………………………………………….………..159
Küreselleşme Bağlamında İlkokul Kademesindeki Çocukların Müzik Tercihleri
Selin OYAN & Zafer KILINÇER & Ünal İMİK ……………………………………………………….. 163
Klavsen Müziğinin İcra Özellikleri
Sema HALİLZADE ……………………………………………………………………………………….. 169
Kayseri ve Niğde Yörelerinde Müzikli Seyirlik Oyunlar
Serenat İSTANBULLU ……………………………………………………………..…………………….. 174
İlkokul ve Ortaokul Müzik Ders Kitaplarında Yer Alan Atatürk Temalı Şarkılar Üzerine Bir İnceleme (MEB
Yayınları Örneği)
Şefika TOPALAK & Tarkan YAZICI …………………………………………………………….…….. 179
2018 Yılında Yürürlüğe Giren İlkokul Müzik Dersi Öğretim Programının Uygulanma Durumunun Sınıf
Öğretmenlerinin Görüşleri Doğrultusunda Değerlendirilmesi
Şehriban KOCA ……………………………………………………………………………………..…….. 185
Âşık Müziği Ve Korkut Küyleri
Tansu RASULOVA …………………………………………………….………………...……………….. 191

vi
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Sınıf Öğretmenlerinin Müzik Öğretimi Dersine Yönelik Görüşleri


Tarkan YAZICI & Şefika TOPALAK …………………………………………...…..………………….. 198
Türkiye’de Güzel Sanatlar Liselerine Yönelik Yapılmış Müzik Eğitimi ile İlgili Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi
Tarkan YAZICI & Şefika TOPALAK ……………………………………………...…………………… 213
Nritya Sabha veya Klasik Hindistan Dans Akşamları
Tatyana Viktorovna KARTAŞOVA ………………………………………..……...…………………….. 221
Endonezya Legongu veya Hayat ve Ölümün Sınırında
Viktoriya Yuryevna ANTIPOVA ……………………………………………………..………………….. 230
Çalgı – Kimlik İnşasında Toplumsal Cinsiyetin Rolü
Yasemin KARATAŞ & Zeynep Gülçin ÖZKİŞİ AKINCI …………………………...………………… 237

vii
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

AHSAN DADASHOV VE AKRAM MAMMADLİ'NİN İCRASINDA "RAST" VE


"CAHARGAH" MUĞAMLARININ KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ
Ahsan AHMEDOV ∗
Özet
Müzik kültürümüzün geçtiği gelişim tarihinde enstrümantal icranın rolü vazgeçilmezdir. Öyle ki, milli-manevi
servetimiz olan müzik folklorumuzun yaşamasında, zenginleşmesinde ayrıca profesyonel müziğimizin
şekillenmesinde, yeni yeni besteci eserlerinin milli kökler üzerinde oluşmasında ünlü müzisyenlerimizin,
özellikle de halk çalgı aletleri icraçılarımızın kendine özgü yeri vardır.
Müzik kültürümüzün tarihine baktığımızda eski tarın büyüsüne düşmüş nice nesil müzisyenlerimizi görmüş
oluruz. Klasik tar okulunun kurucusu Sadıqcandan başlayarak, Kurban Pirimov, Meşedi Cemil Cicek, Mansur
Mensurov, Ahmet Bakıhanov, Behram Mansurov, Hacı Memmedov ve başkaları Azerbaycan tarını dünya
halklarına tanıtmışlardır.
Bu sanatçılar müzik kültürü tarihimizde silinmez izler bırakıp gitmiş ve sözlü geleneklere dayanarak halk
müziğimizin korunmasında eşsiz hizmetler göstermişlerdir. Bu sanatçılar arasında araştırma nesnesi olarak
seçtiğimiz A.Dadaşov ve A.Mammadlinin kendine özgü yeri vardır.
Çok yönlü yaratıcılığa sahip olan her iki sanatçının yaşamı, sanat ve yaratıcılığı, özellikle muğam ifaçılığının
tefsir meseleleri genç nesil için örnek olduğundan onların yaratıcı mirasının araştırılması bugün güncel meseleler
sırasındadır. Bu yönden bizim sunduğumuz makalenin predmetini teşkil eden mesele her iki sanatçının ifasında
"Rast" ve "Çahargah" muğamlarının icra özelliklerinin analizidir.
Anahtar Kelimeler: muğam, icra, hanende, sanatçı, müzik.
COMPARATIVE ANALYSIS OF "RAST" AND "CHAHARGAH" MUGHAMS
PERFORMED BY AHSAN DADASHOV AND
Abstract
The role of instrumental performing in the development history of our music culture is undeniable. Outstanding
musicians, particularly performers of folk instruments have a unique place in the living and enrichment of our
music folklore as national-spiritual wealth, in the formation oof our professional music, in the ceation of new
composer works on the national basis.
Looking at the history of our music culture we can notice that there were several generations of musicians, tar
performers who were attaracted by the magic of tar. Beginning from the founder of the classical tar school
Sadigdjan, Qurban Pirimov, Mashadi Jamil Amirov, Mansur Mansurov, Ahmad Bakikhanov, Bahram Mansurov,
Haji Mammadov and others have introduced Azerbaijani tar to world nations. These performers have left
unforgettable traces in the history of our music culture and have provided unparalleled services in the protection
of our folk music based on oral traditions. A. Sadashov and A. Mammadli whom we chose as objects of research
have a specific place among these artists.
The life, art and artictic activity of the two artists whose creativity is very diversified, especially interpretative
questions of mugham performing are serving as samples for the young generation, therefore, the research of their
creative heritage is one of actual questions today. Consequently, the problem of the object in the article presented
by us is the analysis of performing features of "Rast" and "Chahargah" mughams performed by both of the
artists.
Key Words: mugham, executive, singer, artist, music.
Giriş
Musiqi mədəniyyətimizin keçdiyi inkişaf tarixində instrumental ifaçılığın rolu
inkaredilməzdir. Belə ki, milli-mənəvi sərvətimiz olan musiqi folklorumuzun yaşamasında,
zənginləşməsində eləcə də professional musiqimizin formalaşmasında, yeni-yeni bəstəkar
əsərlərinin milli zəmin üzərində yaranmasında görkəmli musiqiçilərimizin, xüsusən də xalq
çalğı alətləri ifaçılarımızın özünəməxsus şərəfli yeri vardır. Ümumən Şərq dünyasına mənsub


Dr. Doçent, Bakü Koreografi Akademisi “Müzik Fenleri” Bölüm Başkanı, [email protected]

1
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

olan musiqi alətlərimizin hər birinin özünəməxsus spesifik cəhətlərini, ifa imkanlarını,
xalqımızın milli mentalitetinə, ruhuna, təfəkkürünə nə dərəcədə doğma olduğunu
təsdiqlənmədən bu mövzunun elmi-nəzəri şərhini, təhlilini vermək mümkün deyil.
Məlumdur ki, bu gün çağdaş musiqimizin inkişaf mərhələlərini izləyəndə onun uğurlarından
söz açanda öncə qlobal olaraq, kökə, keçmişə üz tutmalı, musiqi sənətimizin hansı kök
üzərində şaxələndiyini, dünyəvi təkamülə qovuşduğunu mütləq mənada yada salmalıyıq.
Musiqi mədəniyyətimizin keçdiyi inkişaf tarixində instrumental ifaçılığın rolu
inkaredilməzdir. Belə ki, milli-mənəvi sərvətimiz olan musiqi folklorumuzun yaşamasında,
zənginləşməsində eləcə də professional musiqimizin formalaşmasında, yeni-yeni bəstəkar
əsərlərinin milli zəmin üzərində yaranmasında görkəmli musiqiçilərimizin, xüsusən də xalq
çalğı alətləri ifaçılarımızın özünəməxsus şərəfli yeri vardır.
Elə ifaçılar var ki, onlar tar alətinin təşəkkülündə xüsusi rolu olmuş, alətin təkcə müşayiət,
yaxud muğam ifaçısı kimi deyil, savadlı not ifaçısı kimi tanınmasında, dünya musiqi
səhnəsində yer tutmasında, sevilib, təbliğ və tədqiq edilməsində böyük rolu olmuşdur. Musiqi
mədəniyyətimizin tarixinə nəzər salsaq görərik ki, qədim tarın sehrinə düşmüş neçə-neçə
nəsil musiqiçilərimiz, tarzənlərimiz olub. Klassik tar məktəbinin banisi Sadıqcandan
başlayaraq, Qurban Pirimov, Məşədi Cəmil Əmirov, Mənsur Mənsurov, Əhməd Bakıxanov,
Bəhram Mansurov, Hacı Məmmədov və başqaları Azərbaycan tarını dünya xalqlarına
tanıtmışlar. Bu ifaçılar musiqi mədəniyyəti tariximizdə silinməz izlər qoyub getmiş və şifahi
ən`ənələrə əsaslanaraq xalq musiqimizin qorunmasında misilsiz xidmətlər göstərmişlər. Bu
sənətkarlar arasında tədqiqat obyekti kimi seçdiyimiz Ə.Dadaşov və Ə.Məmmədlinin
özünəməxsus yeri vardır.
Azərbaycanda XX əsrdə muğam ifaçılığının inkişafına öz izini qoymuş böyük sənətkarların
arasında Ə.Dadaşov və Əkrəm Məmmədlinin xüsusi rolu var. Çoxşaxəli yaradıcılığa malik
olan hər iki sənətkarın həyat yolu, sənət və sənətkarlığı, xüsusən muğam ifaçılığının
interpritasiya məsələləri gənc nəsil üçün örnək olduğundan onların yaradıcılıq irsinin tədqiqi
bu gün aktual məsələlərdən biridir. Məhz bu zərurətdən də bizim təqdim etdiyimiz məqalənin
predmetini təşkil edən məsələ hər iki sənətkarın ifasında “Rast” və “Çahargah” muğamlarının
ifa xüsusiyyətlərinin təhlilidir.
Ustad sənətkar Əhsən Dadaşov həyatda az yaşasa da zəngin və maraqlı yaradıcılıq yolu
keçmiş, musiqi mədəniyyəti tariximizdə öz adını əbədiləşdirmişdir. Onun sənəti
təkrarolunmaz, tamamilə bənzərsizdir,yalnız ona məxsus olan ifaçılıq sənətidir. Ustad tarzən
Ə.Məmmədli mahir pedaqoq, musiqi təşkilatçısı, milli musiqimizin incəliklərini duyan musiqi
xadimi, həm də bədii yaradıcılığa (bəstəkarlığa) ciddi əhəmiyyət verən sayılıb-seçilən
sənətkardır. O, həm solist, həm müşayiətçi kimi fəaliyyət göstərmiş, uzun illər tarın tədrisi və
təbliğiylə məşğul olmuşdur. Əkrəm Məmmədlinin yaradıcılığında önəmli yer tutan əsas
mərhələ instrumental not ifaçılığı üçün işləyib hazırladığı dərs vəsaitləridir.
Tarzənin yaradıcılıq simasını səciyyələndirərkən, ilk növbədə onun repertuarını, ifaçılıq
üslubunun xüsusiyyətlərini xarakterizə etmək lazımdır. Bu baxımdan Əhsən Dadaşovun
yaradıcılığında muğamlarımızın, Azərbaycan bəstəkarlarının bir çox klassik əsərlərinin onun
tərəfindən yüksək səviyyədə ifa olunması daim qeyd olunmalıdır. Zəngin repertuar seçimi,
bunun ardı olaraq, özünəməxsus intellektual yanaşma aspektinin incə zövqlə vəhdəti
nəticəsində meydana çıxmış ifaçılıq özəlliyi Əhsən Dadaşov sənətkarlığını xarakterizə edən
önəmli cəhətlərdəndir.
Əhsən Dadaşovun yaradıcılığının önəmli hissəsini xalq çalğı alətləri ansamblının yaradıcısı
olması, bədii rəhbəri kimi fəaliyyət göstərməsi təşkil edir. O, folklor nümunələrini,

2
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

muğamları, xalq mahnılarını, rəqs musiqisini repertuarda saxlamaqla yanaşı bəstəkar


əsərlərinə də xüsusi diqqət yetirirdi.
Əkrəm Məmmədlinin yaradıcılığında önəmli yer tutan əsas mərhələ instrumental not ifaçılığı
üçün işləyib hazırladığı dərs vəsaitləridir. Onların arasinda Təbrizdə 2005 ci ildə nəşr
olunmuş Tar üçün etüdlər (İB-do və sol açarında ) adlı məcmuəsidir. Təbrizdə nəşr olunan
ikinci kitab “Tar üçün qamma və Arpeciolar” adlanır. Məcmuədə hər bir qammanın
çərəklərlə, səkkizlilliklərlə, onaltılıqlarla, triollarla ifası verilmişdir. Ə.Məmmədli onaltılıq
notları 4 variantda ifasını da göstərir.
Onun muğam ifaçılığı tarixinə verdiyi töhfə muğamlarımızı nota alması olmuşdur. Doğrudur
ondan əvvəldə bir sıra musiqiçilərimiz muğamları nota almışdılar. Lakin diqqətəlayiq məqam
ondan ibarətdir ki, Əkrəm Məmmədli haqqında söz açdığımız “Azərbaycan muğamları”
kitabında “Rast”, “Zabul - segah”, “Şur”, “Çahargah”, “Humayun”, “Bayatı – Şiraz”,
“Şüştər”, “Orta – Mahur”, “Bayatı – Qacar”, “Şahnaz”, “Rahab”, “Bayatı – kürd”, “Mahur -
hindi”, və “Xaric- segah” muğamlarının istrumental not yazısında həmin muğamların
xarakteri və onların ifa tərzi də sadə anlaşıqlı bir dildə açıqlanır. Bu kitabdakı instrumental
muğamların not yazısı ilk dəfə olaraq orijinal açarda, yeni metsosoprano açarında şərhini
tapmışdır. Bu onu göstərir ki, məcmuə bilavasitə tar çalanlar üçün nəzərdə tutrulmuşdur.
Hesab edirik ki, instrumental muğamlar səriştəli, yüksək professional səviyyəli not yazısına
malikdir.
Ə.Dadaşovun ifa etdiyi “Rast” muğamının elə ilk xanələrində biz ustad tarzənə xas olan özəl
cəhətlərlə rastlaşırıq. Bu özəl cəhətlərdən biri odur ki, kvarta sıçrayışı ilə başlanan “Bərdaşt”a
(musiqiçilər bu şöbəni “Novruzi-rəvəndə” adlandırırlar) tarzən fərdi yanaşaraq onu
qammavari pasajla rövnəqləndirir “Bərdaş”da lakoniklik özünü büruzə verməklə yanaşı,
təkrarlı musiqi düzümlərində variantlı mizrab ştrixlərinin işlədilməsi, özünəməxsus dinamizm
elementləri, sezura bölgüləri və s. məziyyətlər diqqəti cəlb edir. Əhsən Dadaşovun təfsir
məziyyətlərindən biri də odur ki, onun ifaçılığıda belə kiçik motivlər də mühüm məna kəsb
edərək, bitkin bir obrazlılıq yaradır. Və muğamın dinamik inkişafında bu kiçik motivlər
əhəmiyyətli mahiyyət daşıyır.
Misal üçün “Üşşaq” şöbəsinin sərbəst metro-ritmik ölçüsünə əsaslanan melodik ibarələrdə
eyni musiqi motivindən aşağıdakı şəkildə istifadə etməsi bunu sübut edir.
Bir cəhəti də qeyd edək ki, “Rast”da “Üşşaq”ın tamamlanmasında ifa edilən gəzişmə də
tarzənin təfsirində cazibədar və effektlidir. İfa prosesində rabitəli səs ötürmələri bizə kamanlı
alətlərə məxsus səsləniş tərzlərini xatırladır. Bu xüsusiyyət yalnız Ə.Dadaşova xas olan
üslubdur. O, burada səslərin aşağı-yuxarı hərəkətlərində sağ əl texnikasına aid qoşa
mizrablardan, sol əldə isə “lal barmaq”lar işlətməklə öz ifaçılıq qəlbi ilə həmin guşəni həm
də dinamik çalarlar ilə zənginləşdirir.
“Kürdü” şöbəsinin təfsirində biz parlaq təzadlı ifaçılıq məziyyətləri ilə rastlaşırıq. Belə ki
burada Ə.Dadaşova məxsus aramlı ifa ilə yanaşı onun tara xas virtuoz tipli, tədricən tezləşən
iti sürətli qeyri-adi gəzişmələrinin şahidi oluruq. Və bu gəzişmələr şöbənin inkişafında yeni
mərhələ yaratmaqla bərabər, həm də ifaçılıq dinamikası baxımından daha da onu yeni təfsir
əlamətləri ilə zənginləşdirir.
Əkrəm Məmmədlinin ifasına gəldikdə isə demək olar ki, hər şöbədə tara məxsus incə
ştrixlərdən, aramlı səslənmə tərzlərindən təmkinlə istifadə edir. İfa zamanı Bərdaştdakı
parlaqlığı, Mayeyi-Rastda kök, sarı, ağ simin qarışığında vurulan akkordlarla ritmik cizgiləri,
Üşşaqdakı melodik deyişmələri, sözsüz mahnıya bənzər cəhəti, habelə Hüseyni, Vilayəti və
Şikəsteyi-farsdakı aydın səslənmə tərzlərini nəzərə alır. Əraq şöbəsinin inkişaf edən canlı

3
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

ifasına xüsusi diqqət yetirmək tələb olunduğundan sarı simlərin köməyi və üst mizrabların
vasitəsilə güclü pərdə aşağı, pərdə yuxarı, durmadan dinamik hərəkətlərlə çalğıya istinad edir.
Tarzənin ifasında bu şöbə yürüş, çağırış ruhunda səslənir. Əraq və Pəncigah şöbəsini ifa
edərkən Ə.Məmmədli sanki bir təzad yaradaraq olduqca həzin olan şöbəni üst mizrablarla
pərdə-pərdə, aramla ifa olunaraq muğamın sona yetməsini bildirir. Bundan sonra çox
mülayimliklə “Rast”a ayaq verir və ifasını bitirir.
“Çahargah” muğamının ifasında Əkrəm Məmmədlinin özünəməxsus ştrixləri daha çox nəzərə
çarpır. Çahargah muğamının “Bərdaşt” şöbəsini elə ilk cümləsi fərdi, qammavari pasajla, iti
templə başlayır. Burada variantlı mizrab ştrixlərinin işlədilməsi, alt və üst mizrabların növbəli
ardıcıllığı ilə texniki gəzişmə eləyib.
Qammavarı hərəkətdə zəng simlərə üstünlük verən Əkrəm Məmmədli klassik muğamda
olmayan təkrar səslərdən istifadə edərək tarın texniki imkanlarını ustalıqla göstərir. Eyni
zamanda “Bərdaş” daxilində tarın texniki imkanlarını göstərmək üçün özünəməxsus musiqi
və cümlə quruluşları əlavə edir. Muğamın Bərdaşt şöbəsi cəld tempdə, cazibəli bir şəkildə ifa
olunur. Əhsən Dadaşov “Maye” şöbəsini növbəti ibarəsində alt mizrabdan, Əkrəm
Məmmədli isə santur mizrablardan istifadə edir. Tempi itiləşdirirək öz fərdiliyini,
virtiozluğunu bir daha göstərir. Umumiyyətlə qeyd etmək lazımdır ki, aşağıdakı nümunədə
Əkrəm Məmmədli dinamizm elemtleri, sezura bölgüləri, temp dəyişikliyi ilə öz ifasını
fərqləndirir. Və sonda “Mayə”ə fərqli ayaq verir.
Hər iki sənətkar “Hisar” şöbəsini isə daha cəld, temperamentlə ifa edir. Ştrixlər və nəfəslər
dayanmadan sarı simin köməyi ilə səsləndirilir. Bu cür temperamentli ifadan sonra gələn
Müalif, Qərrə şöbələrində yenə də mülayimlik özünü göstərir. Müxalif şöbəsinin ifasında
mübarizlik, həyəcanlı anlar parlaq şəkildə nəzərə çarpır. Məğlub şöbəsinin çalğısında güclü
tremollardan, tərs mizrablardan istifadə olunur və Mənsuriyyə şöbəsinə başlamaq üçün zəmin
yaradır. İki variantda – Ritmsiz və ritmik şəkildə ifa olunur. Ritmik variantda muğamın vokal
şəklində ifası zamanı daha geniş yer verilir və bu mərdanə, qəhrəmani çağırış havasını
xatırladır. Üzzal şöbəsi ritmik əsaslarda çalınır və Mənsuriyyə ilə birləşdirilir. Üzalldakı
aydın, ritmik cizgilər, zəngulələrmuğamın ifasının sona yetdiyini bildirir. Olduqca iti, üst
mizrablar, uzun sürən zəngulələrlə və təmkinli səslənmə tərzi ilə, məğlub ayağı ilə Mayeyi-
Çahargaha qayıdılır və ifa tamamlanır.
Sonuç
Hər iki ifanı səciyyələndirsək belə nəticəyə gəlmək olar ki, Əhsən Dadaşov muğamın ifasında
klassik yola üstünlük verib, muğamın məzmununu, hissi-emosional xarakterini dinləyiciyə
çatdırmağa çalışıb, Əkrəm Məmmədli isə daha çox texnikaya üstünlük verib muğam ifasında
tarın qüdrətini bir daha diqqətə çatdırmışdır.
Bu gün xalq musiqisi ilə məşğul olan yeniyetmə və gənc ifaçıların tədqiqatçı alimlərin Əhsən
Dadaşov və Əkrəm Məmmədli sənətinə, onun çalğı tərzindən öyrənməyə çox ehtiyacları
vardır. Onun sənətindən öyrənmək, bəhrələnmək, ifaçılıq xüsusiyyətlərini araşdırmaq
fikrimcə musiqi sənətinin gələcək inkişafına dəyərli töhfə olardı. Ustad sənətkarların
sənətinin sirlərini öyrənib tədqiq edərək bu sənətin gələcək nəsillər üçün qorunub saxlanılması
mütləq lazımdır və belə olarsa bunun gələcək xalq musiqiçi kadrların yetişdirilməsində böyük
köməyi olar.
KAYNAKÇA
1. Hacıbəyli Ü. Seçilmiş əsərləri. Bakı, Yazıçı, 1985, 653 s.
2. Hacıbəyli Ü. Bədii və publisistik əsərlər. B.: Şərq-Qərb, 2008, səh. 500

4
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

3. Məmmədli Ə. Tar üçün etüdlər.Təbriz, 2005, 60 s.


4. Məmmədli Ə.Tar üçün qamma və arpedciolar. Təbriz, 2005, 88 s.
5. Məmmədli Ə. Azərbaycan muğamları B, 2012, 330 s.
6. Novruzov A. Əkrəm Məmmədlinin nota yazdığı “Azərbaycan muğamları” kitabı haqqında.
“Konservatoriya” jurnalı, № 1, 2014.
7. Novruzov A. Əhsən Dadaşovun ifasında “Rast” muğamının özünəməxsusliq
məziyyətlərinin təhlili. “Konservatoriya” jurnalı, № 1, 2012.
8. Zöhrabov R. Muğam. Bakı, Azərnəşr, 1991, 219 s.
9. Zöhrabov M. Zərb muğamlar B., 2004

5
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

KLARNET ÇALAN ÖĞRENCİ İLE KLARNETE YENİ BAŞLAYAN ÖĞRENCİNİN


SEVİYE FARKLARI
Anıl ÇELİK ∗
Özet
Bu çalışmada daha önce klarnet çalmayı öğrenerek gelen Lisans 1,2,3,4. sınıf öğrencileri ile klarnet çalmayı yeni
öğrenecek Lisans 1,2,3,4. sınıf öğrencilerinin izlediği yol haritasının incelenerek veri oluşturulması sağlanmıştır.
Verilerin oluşturulmasında izlenen ve saptanan en önemli değişkenlik 4 yıllık eğitim sürecin izlenerek her
öğrencinin gözlem altında olan grafiğinin haftalara bölünerek izlediği ve gösterdiği yol olacaktır.
Başarı merdivenlerinin ne kadar sürede tırmandığı ve başarısızlık sonucunda da bunları nasıl çözümlediği
saptanmıştır.
11’i kız 21’i erkek toplam 32 klarnet öğrencisinin gözlem altında tutulduğu kamera kayıtlarıyla
belgelendirilmiştir. Yetenek sınavına giren klarnet öğrencilerinin de mezun olana kadar izlediği başarı ve
başarısızlık süreci eklenerek veriler genişletilmiştir. Savunulan bu araştırmanın en önemli kanıtı, hiç klarnet ile
tanışmayan öğrencinin çok daha başarılı olduğu sonucuna varılmış olmasıdır. Bunun en göze çarpan kısmı yeni
klarnet öğrenen öğrencinin çalgısıyla çok daha vakit geçirmesi ve yeni öğrendiklerini kamera kaydında bile daha
iyi çalması ve daha hevesli olduğunu bize göstermiştir.
Her hafta toplamda 8 klarnet öğrencisi 4 kız ve 4 erkek olmak üzere ayrılmıştır. 1 hafta boyunca 8 klarnet
öğrencisine aynı eser verilerek, eseri çözme süreci, nasıl yorumladığı ve çalgıya ne kadar zaman ayırdığını bize
her hafta aşama aşama sunmuştur. Her hafta öğrenciye saat verilerek o saatte hazır olması istenmiş, daha önce
klarnet çalan öğrencilerin büyük çoğunluğunun zamanında gelmediği tespit edilmiştir. Bunun sonucunda da
müziğin disiplin gerektirdiği sonucuna bir kez daha varılmıştır. Konunun en büyük problemi öğrenciye öğretilen
yanlış klarnet pozisyonunun öğretmen tarafından değiştirme sürecinin uzamasıdır. Yeni başlayan klarnet
öğrencisinin bu yolu çok kısa sürede çözmesi yolundan çıkılarak bu makale yazılmaya karar verilmiştir. Katılan
öğrencilerin çoğunun daha önce klarnet çalan öğrenciye göre yeni başlayan klarnet öğrencilerinin çok daha
hevesli, azimli olduğu sonucu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Klarnet, Öğretmen, Öğrenci, Seviye, Çalışma
THE LEVEL DIFFRENCIES BETWEEN THE STUDENTS PLAYING CLARINET
AND THE STUDENTS JUST MEETING CLARINET
Abstract
In this study the undergraduates who had previously learned to play the clarinet came from 1st, 2nd, 3rd and 4th
grade students in the class will learn to play the clarinet with new undergraduates 1st ,2nd ,3rd and 4th grades by
examining the road map followed by the class students, data has been generated. The most important variability
observed and determined in the creation of the data will be the way that each student's chart, which is monitored
during the 4-year education process, is followed and shown by dividing it into weeks. It was determined how
long it took to climb the ladder of success and how it resolved them as a result of failure.
A total of 32 clarinet students, 11 of them Girls, 21 of them boys, are documented by the surveillance camera.
The data was expanded by adding the success and failure process of the clarinet students who took the aptitude
test to graduate. The most important evidence of this research is that the student who has never met the clarinet
was much more successful. The most striking part of this has shown us that the student who is learning the new
clarinet is spending more time with his instrument and he is more enthusiastic to play new ones even better than
the camera recording.
Each week a total of 8 clarinet students are divided into 4 girls and 4 boys. The same work was given to 8
clarinet students for 1 week; the process of solving the work, how they interpreted it and how much time was
devoted to the instrument was presented to us in stages each week. As a result, it was concluded once again that
music requires discipline. The major problem of the subject is that the process of replacing the wrong clarinet
position taught to the student by the teacher is prolonged. It was decided to write this article by going out of the
way of the newly started clarinet student to solve this path in a very short time. The result was that most of the
students who participated were more enthusiastic and determined than the students who played the clarinet
before.
Key Words: Clarinet, Teacher, Student, Level, Work


Dr. Öğretim Üyesi Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, [email protected]

6
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

GİRİŞ
Si bemol klarnet tek kamışlı tahta üflemeli bir çalgıdır. Uzunluğu 59 cm olan ve bizim de
bahsedeceğimiz si bemol klarnet ikinci çizgi sol anahtarı ile yazılır. “Ses rengi; açık, parlak,
tatlı ve kendine özgüdür.”( Çalışır, 1997: 56 ) “Ses rengi için açık ve parlak sözcüğünü
kullanabiliriz. Kendisine özgü bir ses yapısı olan si bemol klarnet dört oktavlık ses genişliği
nedeniyle birçok yapıtta kullanılmaya oldukça elverişli bir konumdadır. Solo, klasik orkestra,
caz orkestraları, askeri bandolar, oda müziği gruplarında oldukça sık kullanılır.” (Çelik, 2018:
36 ) Klarnet mekanizması 19 perdeye sahip ve mekanizmanın diğer kısımları gümüş ve nikel
kaplamadan oluşmaktadır. “Değişik metallerden yapılan klarnet 5 kısımdan oluşur. Kamış
takılıp sesin çıkmasını sağlayan birinci kısmına bek (bec), ikinci kısmına baril (barille),
üçüncü kısmına (medium) üst gövde, dördüncü kısmına alt gövde, beşinci kısmına kalak
(pavillon) adı verilir” ( Çelik, 2018: 47 )
Öğrencilerin Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 1,2,3,4. sınıflarıyla klarnet eğitiminde gözlenen
bulgulardan biri ve en önemlisi daha önce klarnet çalan bir öğrencinin, eline hiç klarnet
almayan bir öğrencinin öğrenme süreci içersindeki başarı farklılıkları gözle görülür şekilde
olmasıdır. Öğrencinin bu süreci daha rahat atlatabilmesi için öğretmen ve öğrencinin beraber
hareket etmesi önemli bir rota çizilmesini sağlayacaktır. Bu rotanın başlangıç noktasında daha
önce klarnet çalan öğrencinin yanlış pozisyonda çalışması ve bunun da hem öğretmen için
hem de öğrenci için uzun ve yorucu bir yol olması yer almaktadır.
Araştırmaya yönelik olarak daha önce klarnet çalan öğrenciler için kaç yıldan beri çalıştığı,
bir uzman eşliğinde çalışıp çalışmadığı, yaş aralığı ve seçtiği klarnet modeli nedir soruları
yöneltilmiştir. Yeni başlayan klarnet öğrencilerine de neden klarnet çalgısını seçtiği, üflemeli
bir çalgının ona neler katacağı, yaş aralığı soruları yöneltilmiştir.
Yapılan araştırmada, klarnet çalgısını daha önce çalan ile yeni başlayan toplam 32 öğrencinin
birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, bilgi alışverişinde bulunmaları, birbirlerinin
yanlışlarını fark edip doğruya teşvik etmeleri istenmiştir. Bunun nedeni öğrencilerin birbirini
gözlemleyerek de yanlışı, doğruyu ayırt etmelerinin mümkün olduğunu anlatabilmektir. Her
iki öğrencinin de çalışacakları müzik türünün klarnete nasıl aktarıldığını ve kendi sevdikleri
müzik türünün de neler olduğu sorularak öğrencilerin müzikal yorum gücünün nasıl
ilerleyeceği saptanmaya çalışılmıştır.
Çalacakları eserin seçiminde ilk önce sevdikleri müzik türü, daha sonra önerilen müzik türü
arasındaki karşılaştırmalı kayıtları alınmıştır. Bunun sonucunda her iki öğrencinin parçayı
çıkarma süresi, sevdiği eseri yorumlarken daha kısa zamanda; önerilen eserlerde ise sürenin
daha uzun zaman aldığı kanısına varılmıştır. Ancak yeni klarnete başlayan öğrencinin eseri
önerilmiş olmasına rağmen merak edip çalıştığı ve yeni şeyler öğreneceği için daha hevesli
olduğu gözlenmiştir. Daha önce klarnet çalan öğrencinin de eseri çıkarma süresinin daha çok
zaman aldığı tespiti yapılmıştır.
“Öğrenci, çalgısında ilerlemesinin yanında müzikal gelişimini de üst sıralara taşımak
zorundadır. Bu zorunluluğun zevkli ve sürekli hale gelmesi öğretmen ve öğrencinin beraber
hareket etmesiyle oluşacaktır. Öğrenci içindeki müzik yeteneğini ortaya çıkartabilmek için
öğretmeninin bu yoldaki öneri ve görüşlerini dikkate alarak ilk başarılı çalışmasına imza
atmalıdır. Öğrencinin öğretmenini sevmesi, klarnet öğretiminde kuşkusuz başarıyı arttıracak
önemli etkenlerin başında gelecektir.” ( Çelik, 2018: 81)
Araştırmada gözlenen noktalarından biri, klarnete yeni başlayan öğrencilerin doğru
pozisyonda üfleme durumunu çok kısa bir sürede çözmesidir. Bunun nedeni temel
pozisyonları beyninde oluşturmasıdır. Öğrencinin daha önce klarnetle ilgili bir çalışması

7
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

olmadığı ve öğrenci pozisyon değiştirme gibi durumlarla daha önce karşılaşmadığı için
öğrencinin çok daha rahat, ilgili ve dikkatli olduğu tespit edilmiştir.
Bir eseri yorumlarken daha önce klarnet çalan öğrencilerin çoğunluğu klarnetten ses çıkarma
ve sese girişi doğru bir şekilde yapamadığından dolayı müzikal yorum yapmakta oldukça
zorlandığı sonucu gözlemlenmiştir. Bunun nedeni ise temel duruş- tutuş ve pozisyon gibi
durumların daha önce öğrendikleri bilgiler ile çakışmasından kaynaklanmıştır. Eski pozisyon
yerine yeni öğrendiği pozisyon üzerinde çalışması için süre verilmiştir. Bu süre içersinde eski
pozisyonuna çoğu zaman geri dönmesi, zaman kaybı, moralinin bozulması gibi nedenlerle
yeni başlayan klarnetçiye göre oldukça geri kaldığı sonucu tespit edilmiştir. Yeni başlayan
klarnetçilerin çoğunluğu teknik ve pozisyonu çok daha rahat çözebildiği için eserlerin
müzikal yorumlarını yapabilme başarısını daha kısa bir sürede ortaya koyabilmeyi
başarmıştır.
Klarnet eğitimine yeni başlayan Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 1,2,3,4. sınıf öğrencileri ile
daha önce klarnet çalan Lisans 1,2,3,4. sınıf öğrencileri arasında farklılıklar gözlenmiştir.
Karşılaştığım en temel farklardan biri de klarnet üfleme tekniğindeki tutuş özelliğidir. Daha
önce klarnet çalan öğrencilerin genellikle yanaklarını şişirdiği görülmüştür. Bu da üfleme
tekniğinde pozisyon kaymalarına olanak doğurma sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
nedenle, hem tonun hem de sesin çıkma kalitesi bozulmuş olmaktadır.
Araştırmamızda, daha önce klarnet çalan öğrencilerin geneli 1 numaralı kamış ile çaldığı
gözlemlenmiştir. Bunun nedeni 1 numaralı kamışın daha kolay ve çok diyafram kullanmaya
gerek kalmadan çalınabilir bir kamış türü olmasıdır. Yeni başlayan klarnetçilerin 3 numaralı
kamış ile başlaması testi uygulanmıştır. Öğrencilere her hafta diyafram çalışması egzersizi
yaptırılmıştır. Bu çalışmaların sonunda 3 numaralı kamış ile başlattığımız öğrencilerimizin
diyaframını daha iyi kullandıkları görülmüştür. Daha önce klarnet çalan öğrenci 1 numaralı
kolay bir kamışla çaldığı için diyaframını çok iyi kullanamadığını, çaldığı ölçü aralarında çok
sık nefes aldığı saptanmıştır. Bazı öğrencilere de 3 numaralı kamış denemesi yapıldığında hiç
ses çıkaramadıkları tespit edilmiştir. Daha önce klarnet çalmak bazı durumlarda dezavantaja
dönüşebilmektedir.
Klarnet çalmaya yönelik tutumlar araştırıldığında çalgı çalmada geçirdiği süre ve aldıkları
eğitime göre farklılıklar gösterdiği belirgindir. Araştırmaya göre hiç klarnet ile tanışmayan ve
aldığı eğitim ile öğrenmeye başlayan öğrencinin klarnet hakkında hiçbir bilgisi olmadığı için
daha hevesli ve daha çok öğrenmeye meraklı bir yol izlediği saptanmıştır. Bunun yanı sıra
öğrencinin çalışması, çalgısına ayırdığı zaman, öğretmenin ders işleyiş biçimi, yapılan
çalışmalara da kolaylıklar sağlamaktadır.
Klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrencinin başarısını ve başarısızlığını nasıl çözümlediği ile
gösterdiği azim önemlidir. Klarnet çalmaya Lisans 1.sınıfa gelmeden başlayan öğrencinin de
başarısızlık ile karşılaştığında moralinin daha çabuk bozulduğu gözlenmiştir. Daha önceki
başarılarının başarısızlığa dönüştüğünü gören öğrenci, başarıyı tekrar yakalaması sürecinin
klarnet eğitimine yeni başlayan öğrenciye göre daha çok zaman aldığını görmüştür. Klarnet
dersine yönelik tutumların belirlenmesinde öğrencilerin başarı ve başarısızlık değerlendirme
farklılıkları oldukça önemlidir.
Araştırmamızda ders takip kayıt listesi oluşturulmuş, yeni başlayan klarnetçi ile daha önce
klarnet çalan öğrencinin bir eseri ne kadar sürede çıkardığı, müzikal yorumunu nasıl ortaya
koyduğu, teknik ve beceri kısımlarını ne kadar sürede çözebildiği gözlem altına alınmıştır.
Bunların en önemlisi, daha önce klarnet çalan öğrencinin klarnete daha egemen olduğunu
düşündüğü için çalgısı ile daha az vakit geçirdiği saptanmıştır. Bunun sonucunda eseri
çözümlemesi zaman almıştır. Yeni başlayan klarnetçi ise eser çözümlemesini daha kısa sürede

8
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

çözebildiği, yenilikleri öğrendiği için çalgısına daha çok zaman ayırdığı belirlenmiştir.
Yorumlama ve çalma biçiminde daha başarılı olduğu ortaya çıkmıştır.
Klarnet eğitimindeki öğrencilerin öncelikle teknik beceri kazanması beklenir, aksi takdirde
müzikal bir yorum beklemek oldukça zorlaşır. Klarnette teknik beceriler, nefes - dudak - çene
- el - kol - duruş - tutuş- pozisyon ve parmak hareketlerinin hızının kontrolü, birinci
önceliktir.
Klarnette yapılan teknik çalışmalar; fiziksel gücün yansıttığı dayanıklılığın, verimliliğin
artmasını kolaylaştırmıştır. Klarnet çalışma saatlerinin daha da arttırılmasıyla enstrümanla
geçirilen sürenin çoğaltılmasının başarıyı yükselttiği gözlenmiştir. “Tek başına teknik
yeterliklere sahip olmak, bir eserin iyi seslendirebileceği anlamına gelmemektedir. Çünkü
müzikal yorum olmadan, çalınan eserdeki duygunun dinleyiciye aktarılması mümkün
değildir.” (Pirlibeylioğlu, 2015: 13) Yapılan karşılaştırmalarda klarnet eğitimine yeni
başlayan öğrencinin ödevlerini eksiksiz yapması ve anlamadığı noktalarda danışarak çözüm
arayışına gittiği gözlenmiştir. Daha önce klarnet çalan öğrenci, çalgı bilgisine güvendiği ve
üzerine düşmediği için klarnet eğitimine yeni başlayan öğrenciden başarı anlamında zaman
zaman geri kalmıştır. Çalgı çalma eğitiminin başlıca amaçlarından biri de bir çalgıyı topluluk
önünde çalabilmeyi sağlayacak performanslar içerir. Klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenci
ve klarneti daha önce çalan öğrenci arasındaki farklar oldukça çarpıcı sonuçlar doğurmuştur.
Bu sonuçlardan birkaçını değerlendirecek olursak:
Birinci özellik klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrencinin daha önce klarnet çalan öğrenciye
göre sınav esnasında gösterdiği azim, heves oldukça önemlidir. Yeni başlayan öğrencinin
öğrendiklerinin üzerine yenilerini koyduğu, yeni kazanımlar edinmek için çabaladığı ve
böylece hep daha ileriye giderek başarıyı yakaladığı saptanmıştır. Sınavlarda performans
kaygısı yaşamamasının en büyük nedenlerinden biri de daha önce klarnet çalan öğrenciye
göre, enstrümanla daha çok beraber vakit geçirmesidir. Öğrencinin disiplinli ve düzenli
çalışmış olması, kendi bilgilerinin üzerine yenisini koyması, başardıkça özgüvenin ve çalgı
hâkimiyetinin artması öğrenciyi başarıya götürmüştür.
İkinci özellik de daha önce klarnet eğitimi alan öğrencinin, çalgı hâkimiyetinden emin
olduğunu varsayıp daha önce aynı çalgıyı çalmanın rahatlığı ile daha az çalışmış, kendine
güvenmiş ve bu durum da performansını olumsuz yönde etkilemiştir. Sınavlar ve yetenek
sınavları jürilerinin gözlemleri doğrultusunda, daha önce klarnet çalan öğrencilerin klarnet
hâkimiyetlerindeki zayıflık ve heyecanları sonucu kamışı sıktıkları gözlenmiştir. Bu nedenle
de sesin çıkışının güçleştiği sonucu görülmüştür. Bu sonucun doğurduğu veriler bize bireysel
çalışmanın yanı sıra toplum önünde de çalışmanın çok önemli olduğunu bize göstermiştir.
Araştırmamızda, kayıt altına aldığımız öğrencilerden topluluk önüne çıkarak bir eserin
çalınması istenmiştir. Yeni başlayan klarnetçi yeni başlamasına rağmen daha az
heyecanlanmış ve çalgısındaki hâkimiyet çok daha fazla olmuştur. Zamanını iyi
değerlendiren klarnetçi çalgısından emin olduğu için topluluk önünde çalması performans
kaygısının üstünden gelebileceğinin kanıtı olmuştur. Daha önce çalgısını öğrenen klarnetçinin
çalgı hâkimiyetine güvenerek hareket etmesi performansının düşmesine neden olmuştur. Bu
durum çalgıyı daha önce ne kadar öğrenmiş olsak da disiplini elden bırakmamayı ve çalgıyla
daha fazla vakit geçirmemizin daha doğru olacağını bize göstermiştir. Daha önce edindiği
bilgilerin üzerine yenilerini koymadığı, zamanında çalışmadığı ve çalgısı ile daha az vakit
geçirdiği tespit edilmiştir. Klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenciyi geçmesi beklenirken
yerinde sayarak zaman kaybetmesinin ve moralinin de çok çabuk bozulmasının yolunu
açmıştır. Dolayısıyla, bu tabloyu değiştirecek kişi de öğrenci olmalıdır. Öğretmenin bu
noktada yaklaşım biçimi ve enstrümandan soğutmadan yaptığı hataları güzel bir dille

9
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

anlatarak konumlandırması, her iki öğrencinin de birbiri ile iletişim içinde olmaları
gerekmektedir. Birbirleri ile bilgi alışverişi yapmaları yararlarına olacaktır.
Bu iki özellikten yola çıkacak olursak, iki öğrencinin ( klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenci
ve klarnet eğitimi alan öğrenci ) de çalgıyı çalarken sanki çalgıyı ilk defa eline alıyormuş gibi
aynı heveste ve tutkuda olması gerekir. Yeni bilgiler öğrenen klarnetçi, üstüne kendisinden bir
şeyler katarak, daha önceki tecrübesiyle birleştirerek bunu olumlu bir sürece dönüştürmelidir.
Klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenci de öğrendiklerini gözden geçirerek “Artık çalıyorum”
dememeli ve çok daha iyi çalmanın yollarını aramalıdır.
Öğretmen, çalgı sevgisini her iki öğrenciye de aşılamalıdır. Öğretmen bunu yaparken her iki
öğrencinin birbiriyle iletişim halinde olmasını, birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunmasını
sağlamalıdır. Birbirlerinin eksiklerini tamamlamayı sağlamalı ve böylece ortak paydada
buluşmalarına yardımcı olmalıdır.
Araştırmamızda öğrencilerin aynı öğretmen ile çalışması sağlanmıştır. Yeni başlayan
klarnetçinin öğretmen ile çok daha rahat iletişim kurabildiği gözlenmiştir. Bilgileri yeni
öğrendiği ve değiştirmesi gereken bir pozisyon bulunmadığı, için moralinin yüksek olduğu ve
başarabildiğini gördüğü için çalgısına daha çok sarıldığı saptanmıştır. Klarnet çalmayı daha
önce öğrenen öğrenci ise edindikleri bilgileri zaman zaman değiştirmesi ve yeni
pozisyonlarda ilerlemesinin istenmesi moralinin bozulmasına ve çalgısıyla daha az vakit
geçirmesine yol açtığı gözlemlenmiştir. Bu durumda öğretmenin öğrenciyi kırmadan ve
incitmeden hatalarını anlatması ve olabildiğince motive etmesi önemlidir.
Çalgı çalma tekniğindeki kolaylaştırıcı ve çözümleyici yöntemler öğrencinin anlayabileceği
şekilde anlatılmalıdır. “Çalgı eğitimi yoluyla öğrenci; yeteneğini geliştirecek, müzikle ilgili
bilgilerini zenginleştirecek ve müzik beğenisini yüksek bir düzeye çıkarmaya çalışacaktır.” (
Tanrıverdi, 1997: 8 )
Öğretmenin klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrencisine en başta çalgıyı sevdirmesi çok
önemlidir. Öğretmenin öğrenci ile uyum içinde olmasının çalgı hâkimiyetini de güçlendirdiği
görülmüştür. Bunun en önemli kanıtı, kamera kayıtlarında yeni başlayan klarnetçinin,
öğretmenini rol-model almasıdır. Çalgısını birebir öğretmenin çaldığı gibi çalarak
öğretmenini taklit ettiği saptanmıştır. Klarnete yeni başlayan öğrenci, öğretmenin her
hareketini takip ederek çalgısında da bunu uyguladığı görülmüştür. Daha önce klarnet çalan
öğrencinin yeni pozisyona geçtiği ve bunu kavrayabilmesi için daha sesi çıkarma işlemi ile
uğraşırken yeni klarnet çalan öğrencinin beden dilini de kullandığını, bunu çaldığı eserlere de
aktarabildiğini kanıtlamıştır.
Öğrencinin öğretmeniyle iyi bir iletişim kurması da çalgıya olan bağlılığını arttıracaktır.
Zamanı iyi kullanmayı öğrenebilmesi ve çalışmalarını verimli hale getirebilmesinin yolunu
açmak, çalgıyla bağını güçlendirecektir. Başarı merdivenlerini tırmandıkça öğrenciyi
yüreklendirmek gerekirken, hataları olduğunda da öğrencinin çalışma azmini kırmadan
doğruyu bulması sağlanmalıdır. Daha önce klarnet eğitimi alan öğrenciye, çalgısını daha da
sevdirerek daha önce öğrendiklerini üstüne koyması ve edindiği tecrübeleri çalgısına
yansıtması beklenmektedir. Üfleme pozisyonundaki hataları ve tekniği değiştirmek zaman
zaman zor olacaktır. Öğrencinin bu durumuna daha çok vakit harcayarak üzerine eğilmek,
hatalarına uygun bir yaklaşım ile çözüm arayışına gitmek yararlı olacaktır. Gözlenen her iki
durumda da klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenci çalgısıyla daha çok vakit harcar. Çalgıyı
daha önce çalan öğrencinin, çalgısıyla geçirdiği süre diğerine göre daha az olduğundan yeni
başlayan öğrenci, kendini kanıtlamış ve seviyesini yükseltmiştir. Bunun sebebi ise
alışkanlıklarını değiştirmek, alışılmışın dışına çıkmak öğrenci için oldukça zordur. Bu
durumda öğretmen için de yeni bilgiler öğretmenin daha zor olduğu bir gerçektir.

10
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

“Müzik eğitimi yaparken öğretmenler müzik eğitiminin kişilik gelişimi, sosyal gelişim ve
duygusal gelişim üzerindeki etkilerini değerlendirmektedir.” (Çilden, 2001: 31) “Müzik
öğretim tekniklerinin öğrenilmesi ve alan uygulamalarıyla yetişen müzik eğitimcileri,
öğrencilerin bilişsel, duyusal ve devinişsel alanlardaki gelişmelerini sağlayan
uygulayıcılardır.” (Dündar, 2003: 57)
Klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrencinin başlangıçta klarnet çaldığını kanıtlayabilmesi için
oldukça kolay eserler seçilmesi öğrencinin çalma hevesini artıracaktır. Klarnet eğitimi alan
öğrencinin çalma seviyesi göz ardı edilmemeli ve seviyesini çok zorlamayan eserler
verilmelidir. Öğrenciye daha önce çaldığı enstrümanın pişmanlığını yaşatmamak, gerilediğini
düşündürmemek ve bu doğrultuda bir etüt planlaması yapmak önemlidir. Eski alışkanlıklarını
yeni bir teknikle buluşturan öğrenci; eser üzerinde o hataları yapmadığının pozisyon kavrama
yolunun hassas bir yol olduğunun bilincinde olmalıdır. Hem öğretmen hem de öğrenci bu
yolda azimli, idealist ve başarı çizgisine ulaşmayı hedefleyen bir tutum sergilemelidir. Farklı
bir teknikle buluşan öğrencinin hataları onu kırmadan söylenmeli ve onun çalgısının da daha
iyi olması için yapılan bir uygulama olduğunun altı çizilmelidir. “Klarnet çalmayı hedefleyen
öğrenciler, belirli bir seviyede yetenekli olmalıdır. Öğrenci klarnet çalmanın gerektirdiği
müzikal davranışları ve birikimleri kazanmak zorundadır. Yeteneğimiz bazı organların aynı
zamanlı olarak birlikte yol alması ve kontrol edilmesinde önemli olacaktır. Kendisinde
farklılıklar yaratarak çalışmalarını kolaylaştıran ve ilerlemesini de sağlayan bu yetenek
olacaktır. Çalışmaya disiplinli olarak devam ettiği zamanlarda yanlışları fark edip
düzeltebilme yetisini kazanmalıdır. Klarnet çalan öğrenci parmaklarının yanı sıra dudak, dil,
diyafram gibi organlar ile çalgıya egemen olmayı unutmamalıdır. Klarnet çalanların bir
sporcu gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarını olumlu yönde etkiler. Yorgunluk,
uykusuzluk ve dengesiz beslenmeler yorumcunun çalışmalarını kısıtlayacaktır. Çalgıyı
çalarken ortaya koyduğu başarı, genelde çalışırken elde edilen deneyimlerin yaşam içinde
uygulanması olduğundan dolayı çalışmalar sırasında dikkatli ve yavaş çalışmalar yapılması
gerekir. Çalışmalar ancak; doğru hareket zincirinin hatasızca deneyimlere dönüştürülerek
depolanması ile yararlı olabilecektir. Öğrenci çalışmanın süresinden ziyade çalışmanın
kalitesinin önemli olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır.” ( Çelik, 2018: 83-84)
Diğer bir problem de karşımıza şöyle çıkmaktadır: Daha önce klarnet çalan öğrenci yeni bir
pozisyona ya da işleyişe geçerken genellikle sorun yaşamaktadır. Daha önce klarnet çalan
öğrenci, yanlış bir pozisyonda çalışmış ise bunu değiştirmek ve eski pozisyonu unutturup
yenisinin ortaya konmasını sağlamak oldukça zor olmaktadır.
Klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenci ile daha önce klarneti çalan öğrencilerin birbirlerinden
kopuk olmalarına izin verilmemelidir. Her ikisinin de birbirinden öğreneceği bilgi ve
taktiklerin olduğu hissettirilmelidir. Bu sayede klarnet eğitimiyle yeni tanışan öğrenci ile daha
önce klarneti çalan öğrenci arasındaki seviye farkı en aza indirilip kıyaslama noktasının
birbirleriyle değil asıl kendilerinde olduğunun yolu kazandırılmalıdır. Her iki öğrencinin
başarı ve başarısızlığını nasıl göğüsleyeceğini, nasıl bir yol izleyeceğini bilmesi önemlidir.
Yeni bilginin ya da tekniğin öğrenciye aşama aşama gösterilmesi gereklidir. Uygulanan her
iki tekniğin de hangi durumda doğru ya da yanlış olduğunun açıklaması yapılmalıdır. Hepsini
bir bütün haline getirdiğimizde müziksel yorum gücünü ve kendi duygularını müziğe aktarma
yolunun öğretmen tarafından yolu açılmalıdır.
Öğrenci, müziksel yorumunu çalgı çalarken özellikle Lisans 1. sınıfında yeni başladığında
özgürce içinden nasıl geçiyorsa öyle çalabilmelidir. Böylece öğretmen de öğrencinin
yapabileceklerini görme fırsatına sahip olacaktır. Öğrenci de hem kendi başına başarmanın
hem de daha önce klarnet çalan öğrencinin öğrendiklerini ve bilgilerini kendine döndürmeyi

11
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

başaracaktır. Her iki öğrencinin de yetiştirildiği ortam, davranış, saygınlık, çalışkanlık ve


disiplin anlayışı öğretmen tarafından iyi analiz edilerek yola çıkılması başarı merdivenlerini
daha çabuk tırmandırmamızı sağlayacaktır. “Öğrencinin doğru çalış tekniğine dikkat etmesi
gereklidir. Gerekli titizliği göstererek yaptığı çalışmalarla doğru tekniğin oluşturulmasına
katkı sağlayacaktır. Çalışmalar sırasında yanlışlar olduğunda öğrenci, cesaret verici sözlerle
kendini isteklendirilmelidir. Çalışması bittikten sonra yanlışlarını neler olduğunu ve kendi
kendini eleştirmesi yararlı olacaktır. Kendini ifade eden öğrenciyi dinleyen öğretmeninin
uyarıları, onu cesaretlendirmek için söylenen sözler olduğunu unutmamalıdır.” ( Çelik, 2018,
86 )
Öğretmenin ve öğrencinin dayanışma içinde olması, çalgıyı da sevdirecek, çalışmalarında
oldukça hız kazandırmasına yol açacaktır. Öğretmenin sistematik duruşu iki öğrenciye de
yansıyacaktır. Öğretmen öğrencinin kendisini örnek aldığını unutmamalıdır. Derslerde bire
bir çalarak uygulamalı olarak anlatması öğrencinin, başarısına katkı sağlayacaktır. Böylece
ilerde öğrencilerde aynı mesleği yaptıklarında diğer meslektaşları gibi bilgilerini
paylaşabilmelidir. 32 Lisans 1,2,3,4. sınıf öğrencilerinin yaptığı çalışmalar kamera ile kayıt
altına alınmıştır. Yapılan çalışmalar her haftanın sonunda performans dökümü ile her öğrenci
için ayrı ayrı hesaplanarak bir grafik oluşturulmuştur. Bu grafik öğrencinin hangi aşamada
olduğunu gösteren bir veri oluşturmamızı sağlamıştır. Bu çalışmalardan biri de kamış
çalışması olmuştur. Daha önce klarnet çalan ve yeni başlayan klarnet öğrencilerine aynı
numara kamış verilmiştir. Daha önce klarnet çalan ve 1 numaralı kamışı kullanan
öğrencilerimizin 3 numaralı kamışa geçtiklerinde 5 hafta içersinde ses çıkarmada oldukça
zorlandıkları tespit edilmiştir. Yeni başlayan klarnetçi ise 3 numaralı kamıştan 1 haftada ses
çıkartarak çok da zorlanmadığını kanıtlamıştır. Her hafta gösterdiği çalışma performansı ile
desteklenerek ortaya konan bulgular sonucunda en belirgin örneklerden bazılarını şöyle
özetleyebiliriz:
YÖNTEM
Araştırma toplam 32 öğrenci ile yapılmıştır. Daha önce klarnet çalan öğrenciler 1. grubun
içine, yeni başlayan öğrenciler ise 2. grubun içine alınmıştır. 1. grupta 20 öğrenci, 2. grupta
12 öğrencinin incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Yapılan ses çıkarma çalışmasında 1. grupta
olanların % 15’i istenilen sesi çıkarabilmiştir. 2. grupta olanların ise % 25’i ses çıkarmayı
başarmıştır. 2. gruptaki öğrencilerin ses çıkarmayı bir hafta içersinde çıkardığı saptanmıştır. 1.
gruptaki öğrenciler için bu zaman, dört haftaya kadar çıkmıştır.
Öğrencilerin tümüne bir eseri çıkarma ve yorumlama ödevi verilmiştir. 1. gruptaki
öğrencilerin % 30’u, 2. gruptaki öğrencilerin % 50’si bu işlevi yerine getirmiştir. 1. gruptaki
öğrencilerin ödevi yerine getirme süreleri uzun olmuştur. Çoğunluğu hatalı yorum olarak
dikkat çekmiştir.
1 ve 2. gruptaki tüm öğrencilere dudak pozisyonu ile ilgili etüt çalışmaları verilmiştir. 1.
gruptaki öğrencilerin % 30’u, 2. gruptaki öğrencilerin ise % 60’ı verilen çalışmaları yapmıştır.
Daha önceden klarnet çalan öğrencilerin diğer gruba göre geri kaldığı görülmüştür. 1.
gruptaki öğrencilerin % 60’ı toplum önünde çalarken kendisini kontrol edememiştir. 2.
gruptakilerin ise % 75’i çalgılarında hâkimiyet sağlamış toplum önünde çalışları diğer gruba
göre daha ileri seviyede olmuştur
Elde edilen verileri değerlendirirsek daha önce klarnet çalan öğrencilerin çalgıya hâkim
olması ve çalgıyla bütünleşmesinin zaman aldığı gözlenmiştir. Klarneti daha önce çalan
öğrencilerin yeni başlayan klarnetçileri geçmesini beklerken yerinde saymasını ve
ilerlemesinin daha uzun haftalar aldığı ortaya koyulmuştur. Daha önce klarnet çalmanın bazı
durumlarda dezavantaj olduğu belirlenmiştir. Bunun en büyük sebeplerinden birinin yanlış

12
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

pozisyonda bir bilgi edinildiğinde onu doğru pozisyona çevirmenin uzun bir süreç gerektirdiği
saptanmıştır. Bu açıdan da yeni başlayan klarnetçi bu süreci daha rahat atlatıp daha hızlı yol
aldığı gözlemlenmiştir. Bir eseri çalmadan önce teknik yeterlilik çözülmeden, pozisyon
yanlışlığı düzeltilmeden yola devam edildiğinde öğrenciler için çıkılmaz bir yola girildiği
belirlenmiştir. Sürecin çok daha zor ve çok daha uzun vadede çözüme ulaşabileceği izlenimi
artmıştır. Klarnete yeni başlayan ve daha önce klarnet eğitimi alan bazı öğrencileri
değerlendirecek olursak:
Erdinç: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 1 öğrencisidir. Klarneti altı yıldan beri çalan ve daha
önce klarnete egemen olan bir öğrencimizdir. Gözlemlerimden yola çıkacak olursak daha
önce klarnet çalan Erdinç’in çalgıya daha egemen olması beklenirken sese girişleri ve
kavrama noktasından emin olmadığı için sesin egemenliğini zaman zaman kaybettiği
görülmüştür. Tonunun puslu olması seslerin doğru entonasyonda çıkmadığı ve çalarken daha
önce zamanında çalışmamış olduğunu bizlere kanıtlıyor. Daha önceki çalışına güvenen Erdinç
klarnete yeni başlayanlara göre daha geride kalmış ve klarneti daha önce çalan Erdinç’in
başarıyı yakalayabilmesi zaman almıştır.
Baran: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 2 öğrencisidir. Daha önce yedi yıldır klarnet çalan
Baran, Erdinç’e göre klarnete egemen olduğunu bize göstermiştir. Sese girişleri, kamış
kontrolünün zaman zaman bozulmasından dolayı onu zor duruma düşürmüştür. Erdinç’e göre
tonunun daha güzel ve daha dolgun olduğu, bas seslerindeki özgüvenliliği sayesinde çaldığı
eseri dinlettirmeyi başaran biri olmuştur. Erdinç’e göre müzikal yorumu ve daha önceki
öğrendiklerinden edindiği tecrübesiyle birleştirmeyi başarmıştır. Tonunun yumuşaklığı, pasaj
geçişlerindeki rahatlığı ile daha önce klarnet çaldığını bize hissettirmiştir. Çalgıyı daha
önceden öğrenmiş olsa bile çalışmasını ihmal etmemiş aksine başarı grafiğini tırmandırmayı
başarmıştır. Diğer klarnetçilere yol göstermesiyle örnek teşkil etmiştir.
Esra: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 3 öğrencisidir. Daha önce dört yıldır klarnet çalan Esra,
Lisans 3 seviyesini yakalayamamıştır. Seviye bakımından geride olması ve daha önce
öğrendiği pozisyonu değiştirip yeni pozisyon öğrenmesi oldukça zor olmuştur. Daha önce
edindiği bilgiler ve çalgısını çalarken çok hareket etmesi karşılaştığı pasajları çalarken zorluk
yaşamasına neden olmuştur. Daha önce klarnet çalmasına rağmen, tonunun oturmaması ve
seslerin dolgun çıkmaması beklentiyi karşılamamıştır. Yeni bir pozisyon öğrenen Esra, eski
pozisyona daha egemen olduğu için sesin çıkması güçleşmiştir. Eski pozisyona devam
edebilme olanağı vardı. Ancak sesler temiz, entonasyon ve ton açısından temiz çıkıyorsa eski
pozisyonda kalmasının bir yanlışı yoktur. Eski bildiği pozisyonda da sorunlar yaşayan Esra,
yeni pozisyon çalışmalarına başlamıştır. Çok düzenli ve disiplinli çalışılsaydı mutlaka seviye
ve hâkimiyet yakalanacağı gözlenmiştir. Daha önce edindiği tecrübeyle şimdi edindiği
bilgileri harmanlayıp çalgısına yansıtması beklenilmelidir.
Aras: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 4 öğrencisidir. Daha önce altı yıl klarnet çalan Aras
başarı grafiğini yakalamayı başarmıştır. Yeni öğrendikleri bilgileri ve daha önceden tecrübe
ettiği bilgileri harmanlayıp bunu çalgısına yansıtmıştır. Klarnet çalan diğer öğrencilere örnek
olmuş, birikimlerini onlarla paylaşarak yol göstermiştir. Aras’la Erdinç arasındaki fark
Erdinç’in daha önce klarnet çaldığı için kendine çok güvenmesi ve yaptığı zannettiği bilgileri
çalışmayarak motivesini kaybetmesidir. Aras ise edindiği bilgileri klarnetine de ustalıkla
yerleştirmiş ve Baran gibi öğrencilere seviyesini ispatlamış ve yol göstermeyi başarmıştır.
Emre: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 1 öğrencisidir. Klarnet ile yeni tanışmış ve klarneti ilk
defa eline almasına rağmen oldukça başarılı bir yol çizmeyi başarmıştır. Gözlemlerden yola
çıkacak olursak, hiç klarnet bilmeyen birisine çalgıyı öğretmek daha kolaydır. Bunun nedeni
de daha önce çalgı hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasından dolayı yanlış bilgiler

13
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

öğretildiği zaman onları değiştirmenin bir hayli zor olmasıdır. Öğrenci için de bunları
değiştirmek oldukça zorlayıcı bir süreçtir. Emre’nin Lisans 1.sınıf olduğunu ve çalgıyı
üflemeyi yeni öğrendiğini temel alacak olursak pozisyonu, doğru nefes alması, kamışı
kavrama noktası, müzikalitesi ve tonu Lisans 1. sınıfta olan Erdinç seviyesinden ileridedir.
Şaşırtıcı olan nokta Erdinç’in daha ileride olması beklenirken, çalgıyı daha önce çaldığı için
çalgısına egemen olması muhtemelken daha az çalışarak geride kalmasıdır. Emre’nin daha
önce çalan Erdinç’i geçmesinin nedeni, o açığı çalışarak kapatması ve yeni edindiği bilgilerin
üzerinde titiz çalışmasıdır.
Eren: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 2 öğrencisidir. Klarnete yeni başlayan Eren, Baran’ın
seviyesine ulaşmayı başarmıştır. Daha önce klarnet çalan Baran, müzikalite ve teknik
bakımından zaman zaman zayıf kalırken, Eren’in çalışma performansı o açığı kapatmayı
başarmıştır. Eren, yeni edindiği bilgilerin de üstüne koyarak, çalışmasını arttırarak Baran’ın
daha önce çaldığı çalgının ilerisine geçmeyi başarmıştır. Eren yeni öğrendiği çalgısıyla daha
çok vakit geçirirken, Baran çalgıya egemen olduğunu düşünerek daha az çalışması
ilerlemesini zorlaştırmıştır. Eren çalışmanın karşılığını almış ve kendinden öncekilere örnek
olma yolunda ilerlemiştir.
Andaç: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 3 öğrencisidir. Klarnet geçmişine sahip olmayan ve
klarnet ile ilk defa tanışan Andaç, başarı grafiğini oldukça yükseltmiştir. Edindiği bilgileri
klarnete titizlikle yansıtması ve disiplini ile diğer öğrencilere örnek olması takdir toplamıştır.
Gözlenen duruma bakıldığında, klarneti hiç eline almamış ve yeni başlamış Andaç; daha önce
çalgısıyla yıllar geçirmiş öğrencilere oranla seviye açığını kapatmakla kalmamış, diğer
öğrencilerin klarnet seviyelerini de yükseltmiştir. Başarı grafiğinin artmasında daha önce
klarnet çalması değil, klarnetiyle verimli zaman geçirmesinin rolü büyüktür.
Harun: Güzel Sanatlar Fakültesi Lisans 4 öğrencisidir. Klarnet geçmişine sahip olmayan ve
ilk defa klarnet ile tanışan Harun’un çaldığı eser seviyesi, Aras’ın seviyesinden oldukça
yüksektir. Gözlemler bize kanıtlıyor ki daha önce çalınan bir klarnet bazı durumlarda bize
yardımcı olsa da çoğu zaman bizi geride de bırakabiliyor. Bunun nedenlerinden en önemlisi,
çalgıya egemen olduğumuzu düşünerek daha az çalışmamızdır. Oysa daha önce öğrenilen
bilgilerin üzerine yenileri konulursa ve tüm bu bilgiler harmanlanırsa, Aras gibi başarı
grafiğinde artış gözlemlenecektir. Aras’ın bize kanıtladığı yol, çalışıldığı zaman her şeyin
üstesinden gelinebileceğini en güzel örneğidir.
SONUÇ
Sözü edilen tüm yöntemler ve gözlemlerde ortaya konan bulgular, öğrencilerin çalgı eğitimi
sürecinde daha önce çalıyor olmasının bazı durumlarda dezavantaj olduğunu bize
göstermiştir. Gözlemlenen durumda, daha önce klarnet çalan öğrenci birikimlerini
değerlendirmemiş, çalgısına ilk günkü hevesle yaklaşmamış, sonuç olarak yavaşlamış ve hatta
gerilemiştir. Klarnete yeni başlayan öğrenci istekli, azimli, çalışkan ve bilgileri öğrendikçe
çalışarak klarnetinde ilerlediğini ve başarı grafiğini tırmandığı tespit edilmiştir.
Klarnet çalmaya yeni başlayan ile daha önce klarnet çalan öğrencilerin bilgi alışverişi içinde
olmalarının önemli olduğu saptanmıştır. Öğretmen; öğrencilerini birbirlerinden
uzaklaştırmadan, güvenlerini en üst seviyede tutarak olumlu süreci hızlandırabilmelidir.
Yapılan araştırmalardan yola çıkıldığında, tespit edilen noktalardan biri de klarnet çalmayan
birine çalgıyı öğretmenin daha kolay olduğudur. Bunun sebebi daha önce klarneti yanlış
pozisyonlarda öğrenen ve bu yanlış kazanımı yerleşen öğrencide değişiklik yaratmanın zor
olmasıdır. Gerçek şudur ki çalgısıyla daha çok zaman geçiren, çalışkan, disiplinli ve azimli
öğrenciler; daima ileridedir ve başarıya ulaşmada daha çok çaba sarf etmektedirler. Müziğe

14
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

yetenekli ve azimli öğrenciler, ileride yapacakları çalışmalarda sağlam bir birikim edinerek
onları paylaşmayı ve kendisinden sonra gelenlere aktarmayı kendisine görev edinmelidir.
KAYNAKLAR
ÇALIŞIR Feridun, Çalgı Eğitimi, 1997, Evrensel Müzik evi, Önder Matbaacılık, Ankara
ÇELİK Anıl, Bir Nefesle Klarnet, 2018, Ceren Yayıncılık, Ege Basım Yayın, İstanbul
ÇİLDEN Şeyda, Müzik, Çocuk Gelişimi ve Öğrenme. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim
Fakültesi Dergisi 21, 2001, 1-8
DÜNDAR Mehlika, Müzik Öğretmeni Yetiştirmede Alanda Eğitim. Gazi Üniversitesi Gazi
Eğitim Fakültesi Dergisi.23,2014, 59-67
PİRLİBEYLİOĞLU Bilge, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Müzik
Eğitimi Bilim Dalı, 3. Ve 4. Sınıf Öğrencilerinin Piyano Performansı Özyeterlik Algıları ile
Piyano Öğretim Elemanlarının Öğrencilerin Piyano Performansı Hakkındaki Görüşleri, ( Ege
Bölgesi Örneği), Yüksek Lisans tezi, 2015, Denizli
TANRIVERDİ Ayfer, Güzel Sanatlar Liselerinin Müzik Bölümlerinde Uygulanan Çalgı
Eğitimi ve Viyolanın Çalgı Eğitimi İçerisindeki Yeri. Mavi Nota Müzik ve Sanat Dergisi,
1997,Selva Yayıncılık, Trabzon

15
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

AZERBAYCAN GELENEKSEL MÜZİK KÜLTÜRÜNÜN TEMSİLİNDE KEMANÇA


İCRACISI ADALET VEZİROVUN ROLÜ
Aydan VEZİROVA ∗
Özet
Adalet Vezirov cok yönlü icracılığı ile geleneksel Azerbaycan müzik kültüründe büyük iz bırakmıştır. Kemança
enstrumanının ecazkar sesini dünya sahnelerinde seslendirmiştir. Adalet Adalet Vezirov'un konser seferlerinin
coğrafyasını tertip etmiş olursak, yaklaşık dünyanın Haritası alınır. Bu seferlerde büyük başarılar kazanan sanatçı
Azerbaycan müzik kültürünü üst düzeyde temsil etmeye başarmıştır.
Konser seferleri arasında Adalet Vezirov için en unudulmaz olanı Özbekistan ziyareti olmuştur. Öyle ki, 1997
yılında Özbekistan'ın Semerkant şehrinde düzenlenen "Doğu teraneleri" Uluslararası festivalinde Azerbaycan'ı
temsil etmiş.
Bu uğurdan sonra ifacı Gürcistan'a, Rusya Federasyonu'na, Kırgızistan'a, Japonya ve Almanya'ya davet edilerek
burada kemança enstrumanını tanıtmağa nail olmuştur.
Dahi Fuzuli'nin 500. yıldönümü münasebetiyle İran'da ve Fransa'da, Irak'ta "Vavilion" festivalinde, İsrail'in
başkenti Yeruselim şehrinde "Akdeniz ülkelerinin müzik diyaloğu" isimli etkinliğe ve ABD'de Dünya
Azerbaycanlılarının İkinci Kongresi'nde başarılı solo konserler vermiştir.
2001 yılda Türkiye konserinde Hacı Hanmammadovun ve Ziya Bağırovun kemança ile senfonik orkestra için
konserlerini profesyonelce interpretasiya (doğaclama) etmş. Konserin yüksek seviyede geçmesinin sonucu olarak
Ulu Önderimiz Haydar Aliyev'e Türkiye'den teşekkür mektupu imzalanmış. Azerbaycan'a döndükten sonra Ulu
Önderimiz Adalet Vezirov'la görüşerek onun başarılarını yürekten alkışlamıştır.
Anahtar Kelimeler: kemança, ifacı, konser, müzik, enstruman.
THE ROLE OF ADALET VEZIROV IN THE REPRESENTATION OF NATIONAL
MUSICAL CULTURE
Abstract
Adalet Vezirov has left a great mark on our national musical culture with numerous performance activities.
There was no second performer who promoted the marvelous voice of the Kamancha instrument by performing
in world scenes. If we have compiled the geography of Adalet Vezirov's tours, it will take approximately the size
of the map of the world. The performer, who has achieved great success in these trips, succeeded in representing
Azerbaijan's musical culture at a high level.
Among the trips the most memorable visit of Adalet Vezirov was his tour to Uzbekistan. Thus, he represents
Azerbaijan at the International Festival "Eastern Songs" held in Samarkand, Uzbekistan in 1997.
After this success, the performer is invited to Georgia, the Russian Federation, Kyrgyzstan, Japan and Germany
and performs successfully there.
On the occasion of the 500th anniversary of Fuzuli, he gave a successful solo recital in Iran and France, at the
“Vavilion” Festival in Irak, at the "Music Dialogue of the Mediterranean Countries" event in the Israeli capital,
Jerusalem, and the Second Congress of World Azerbaijanis in the United States.
He interprets professionally Hasan Khanmammadov and Z.Bagirov’s concerts for symphonic orchestra with
kamancha in Turkey in 2001. As a result of holding the concert at a high level, a letter from Turkey to our great
leader Heydar Aliyev is signed. After returning to Azerbaijan, our great leader meets with Adalet Vezirov and
heartily welcomes his successes.
Key Words: kamancha, performer, concert, music, instrument.
Giriş
Ədalət Vəzirov çoxsahəli ifaçılıq fəaliyyəti ilə milli musiqi mədəniyyətimizdə böyük iz
qoymuşdur. Kamança alətininin eczakar səsini dünya səhnələrində onun qədər səsləndirib
təbliğ edən ikinci bir ifaçımız olmamışdır. Ədalət Vəzirovun qastrol səfərlərinin coğrafiyasını


Üzeyir Hacıbeyli adına Bakü Müzik Akademisi Doktora öğrencisi [email protected]

16
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

tərtib etmiş olsaq, təxminən dünyanın xəritəsi alınar: Almaniya-Hollandiya-Danimarka-


Belçika-Fransa-ABŞ-Kanada Yaponiya-İran-Hindistan-Türkiyə-Yəmən-İsrail-İraq-İordaniya-
İrlandiya-Avstraliya-Avstriya-Rusiya və sairə. Bu səfərlərin hər birində böyük uğurlar
qazanan ifaçı Azərbaycan musiqi mədəniyyətini və ifaçılıq sənətini yüksək səviyyədə təmsil
və təbliğ etməyə nail olmuşdur.
1988-ci ildə Ədalət Vəzirov Zeynəb Xanlarovanın ansamblı ilə birgə Amerika Birləşmiş
Ştatlarında konsert səfərində olur. (Nəbioğlu, 2008: 44) Konsertlərdən biri Vaşinqtonda keçir
və ifaçılar Şüştər, Rahab, Dilkeş muğamlarını böyük şövqlə ifa edirlər. Hətta, onların
ifasından ruhlanan Amerikalı musiqiçi Cefri Verbok qısa bir müddət ərzində tar alətində
həmin muğamları öyrənərək lentə yazdırır. (Nəbioğlu, 2008: 46)
Xalq artisti Ağaxan Abdullayevlə birgə yaratdıqları muğam üçlüyü dünyanın demək olar ki,
bütün ölkələrində uğurlu konsertlər verərək, bu üçlükdə tarın, kamançanın, xanəndənin bütün
açılmayan və ansamblla göstərilməsi mümkün olmayan keyfiyyətləri qabarıqlaşdırılır.
Qastrol səfərləri arasında Ədalət Vəzirov üçün ən yaddaqalanı Özbəkistan səfəri olmuşdur.
Belə ki, 1997-ci ildə Özbəkistanın Səmərqənd şəhərində keçirilən “Şərq təranələri”
Beynəlxalq festival müsabiqəsinə dəvət alır. Ədalət Vəzirov, Zamiq Əliyev və Simarə
İmanovadan ibarət üçlük bu tədbirdə Azərbaycanı təmsil edirlər. Avqustun 25-dən sentyabrın
2-nə kimi Səmərqənddə “Şərq təranələri” adlı musiqi festivalı keçirilir. Avqustun 27-də
Özbəkistan Respublikasının Prezidenti İslam Kərimov festivalı açır. “Şərq bülbülü” üçlüyü ilə
birgə festivalda sabiq mədəniyyət naziri Polad bülbüloğlu da iştirak edirdi. İlk konsert elə
həmin gün-avqustun 27-də Registan meydanında keçir. Konsertin birinci günü səhər tezdən
konsert salonunda insanlar “Şərq bülbülü” ansamblının üzvləri: Ədalət Vəzirov, Zamiq
Əliyev və Simarə İmanovanı alqışlayaraq, onlardan bir nömrə oxumağı xahiş edirlər.
Dinləyicilərin təkidi ilə “Qarabağ şikəstəsi”ni ifa etdik. Tamaşaçılar ayağa qalxıb alqışladılar
və ilk günün uğurlu çıxışı tarixə yazıldı. (Nəbioğlu, 2008: 58)
Bütün konsert boyu hər bir qrupun çıxışından sonra dinləyicilər “Azərbaycan, Azərbaycan”
deyərək bizi səhnəyə dəvət edirdilər. Aparıcı: “Darıxmayın, bu nömrədən sonra
Azərbaycanlılar çıxış edəcək, indi isə digər üzvləri dinləyin” deyə onları sakitləşdirirdi.
Demək olar ki, festivalın bütün günləri belə keçir və avqustun 30-da keçirilən son baxışda
“Şahnaz” və “Segah” muğamlarını ifa edirlər. Bütün zal ayağa qalxaraq “Şərq bülbülü”
üçlüyünü alqışlayır. Şəhərin meri və mədəniyyət naziri isə aramsız əl çalırlar. (Nəbioğlu,
2008: 57)
Dünyanın 46 ölkəsindən 500-ə yaxın iştirakçının qatıldığı bu festivalda münsiflər heyətinin
yekun qərarı ilə həmyerlilərimiz ən yüksək QRAN-PRİ mükafatına layiq görülür. Beləliklə
də, Ədalət Vəzirov və üçlüyün digər üzvləri Əməkdar artist fəxri adını alır. (Qasımov, 2006:
7) Bu uğurdan sonra “Şərq bülbülü” üçlüyü Gürcüstana, Rusiya Federasiyasına, Qırğızıstana,
Yaponiya və Almaniyaya dəvət olunaraq burada konsert proqramı ilə müvəfəqiyyətli çıxışlar
edirlər.
1999-cu ildə “Şərq bülbülü” muğam üçlüyü (Simarə İmanova, Zamiq Əliyev və ədalət
Vəzirov) ABŞ-da keçirilən Ümumdünya Azərbaycanlılarının İkinci Konqresində istirak
edərək maraqlı konsert proqramı ilə çıxış edib vətənə qayıdır. Böyük müvəffəqiyyət qazanan
muğam üçlüyümüz elə həmin ildə yenidən ABŞ-a dəvət alaraq onun bir çox şəhərlərində
çıxışlar etmək üçün müqavilə bağlayır.
Mahir tarzən “Zülfü Adıgözəlov adına muğam üçlüyü” ilə Fransada buraxılan kompakt
disklərdə muğamlarla yanaşı, bəstəkar mahnıları da yer alır.

17
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Bu üçlük Hollandiyada keçirilən musiqi festivalında da böyük uğurlarla çıxış edir. Festivala
dəvət almış Ağaxan Abdullayev, Zamiq Əliyev və Ədalət Vəzirov avqust ayının 30-dan
sentyabr ayının 3-nə qədər Hollandiyanın Utrext və Amsterdam şəhərlərində çıxış edir.
Konsertin proqramına “Şur”, “Mahur”, “Zabul Segah” və “Rahab” muğamları daxil idi. Bu
muğamları eşidən hollandlar milli musiqimizi heyrətlə qarşılayırlar. Ağaxan Abdullayevin
solo ifasından sonra dinləyicilər musiqiçiləri buraxmır və hər bir musiqiçidən solo ifalar
dinləmək istəyini bildirirdilər. Tar və kamançanın solo ifalarını holland dinləyiciləri xüsusi
olaraq alqışlarla qarşılayırdılar. Hollandiyada keçirilmiş musiqi festivalında Şərq ölkələrindən
ilk dəfə olaraq musiqi üçlüyü iştirak edirdi. Hətta, holland tamaşaçıları bildirir ki. əgər bu
festivalda mükafat verilsəydi birinciliyə əlbəttə ki, Azərbaycan musiqiçiləri layiq görülərdilər.
Azərbaycan muğamlarına olan diqqət və marağın Avropada belə qabarıq görünməsi
mədəniyyətimizə və xalqımıza hörmət əlaməti idi. Festival günlərində üçlüyün üzvləri
Amsterdam şəhərinə dəvət olunaraq, televiziyada çıxış etmişlər. Qəzetlərdə və “VAN DAG
tot DAG” dərgisində bu üçlük haqqında heyrətamiz xoş söslər yazılırdı. Əlbəttə ki, milli
musiqimizin dünya ölkələrində belə uğur qazanmasında Ədalət Vəzirovun da rolu
danılmazdır. (Nəbioğlu, 2008: 111)
Ədalət Vəzirov geniş və çoxsahəli ifaçılıq fəaliyyəti ilə daima məşğul idi. Kamança alətini və
onun eczakar səsini dünya səhnələrində onun qədər səsləndirib təbliğ edən ikinci bir
sənətkarımız olmamışdır. Dahi Füzulinin 500 illik yubileyi münasibətilə İranda və Fransada
keçirilən tədbirlərdə Ədalət Vəzirov, Ağaxan Abdullayev və Zamiq Əliyevin iştirak etdiyi
muğam üçlüyü böyük şöhrət qazanır.
Iraqda keçirilən “Vavilion” festivalında dəfələrlə istirak etmiş, İsrailin paytaxtı Yerusəlim
şəhərində keçirilən “Aralıq dənizi ölkələrinin musiqi dialoqu” adlı tədbirə dəvət alaraq burada
uğurlu solo konsert vermişdir. Sənətçi 2001-ci ildə keçirilən bu konsertdə Hacı
Xanməmmədovun kamança ilə simfonik orkestr üçün konsert və Zakir Bağırovun kamança
ilə simfonik orkestr üçün konsertini peşəkarlıqla interpretasiya edir. Tamaşaçılar Ədalət
Vəzirovu sürəkli alqışlara qərq edərək “bir daha, bir daha” deyib onun ifasını yenidən
dinləmək istədiklərini bildirirdilər. Hər iki əsər və digər xalq musiqi nümunələri diskə
köçürülərək Qızıl Fondda qorunub saxlanılır. Ümumiyyətlə, sənətçinin ifasında Radio və
Televiziya Verilişləri Şirkətinin Fondunda çoxlu sayda lent yazıları saxlanılır. Konsertin
yüksək səviyyədə keçməsinin nəticəsi olaraq türkiyədən Ulu Öndərimiz Heydər Əliyevə
Türkiyədən məktub imzalanır.
Azərbaycana döndükdən sonra Ulu Öndərimiz Ədalət Vəzirovla görüşərək onun uğurlarını
ürəkdən alqışlayır.
Ədalət Vəzirov Azərbaycan kamança ifaçılığına yeni bir üslub gətirdi. Həsən Rzayevin
“Çahargah” rapsodiyası, Zakir Bağırov, Hacı Xanməmmədovun kamança üçün konsertləri,
Azər Rzayev kamança üçün işlənilmiş “Düşüncə və “Qaytağı” pyesləri və s. əsərləri ifa
etməklə kamançanı bütün Avropa ölkələrinə tanıtdı. Ədalət Vəzirov Türkiyəli dirijor Saim
Akçılın rəhbərliyi ilə Qara Dəniz Oda orkestrinin tərkibində çıxış edərək bütün türk dünyasını
öz ifası ilə heyrətləndirmişdir. Hacı Xanməmmədovun kamança ilə simfonik orkestr üçün
konsertinin ikinci hissəsində Süleyman Dəmirəlin göz yaşlarını saxlaya bilmədiyinin şahidi də
olmuşdur. (Qasımov, 2006: 132) Türkiydə olarkən buradakı simli-kamanlı alətlərə böyük
maraq göstərən ifaçı kabak kəmanə, Karadeniz kamançası və tırnaq kəmanədə ifa edərək türk
sənətçilərini heyrətləndirir. Türk xalqı Ədalət Vəzirovun timsalında Azrbaycanda peşəkar
kamança ifaçılığı sənətini böyük rəğbətlə qarşılayaraq, Türkiyədə də kamanlı alətlərin not
sisteminə keçirilməsinin zəruri olduğunu bir problem kimi irəli sürürlər.

18
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Ə.Vəzirovun əslən yəhudi ifaçısı Mark Eliyahu ilə tanışlığını və onunla keçirdiyi dərsləri
milli musiqimizin təmsil olunmasında bir addım hesab etmək olar. Mark Eliyahu 1982-ci il 28
mayda Dağıstanda anadan olub və ailəsi ilə birgə 1989-cu ildə İsrailə köçmüşdür. 16 yaşında
olarkən Habil Əliyevin kamança ilə ifasına qulaq asaraq təsirlənən Mark Bakıya köçür və
burada daha bir kamança ustadı Ədalət Vəzirovun ifasını dinləyərək bir daha kamançanın incə
və melodik səslənməsinə valeh olur. Beləliklə də, Ədalət Vəzirovdan kamança dərsləri
almağa başlayır. Mark Eiyahu öz müsahibələrində deyirdi: "Mən bu səsi birinci dəfə eşidəndə,
elə hiss etdim ki, bu səs mənim həmişə daxilimdə olub, sanki, mənim daxili səsimdir. Bunu
atama dedikdə o, çox sevindi. Mənim babam da Dağıstanda olduqca məşhur kamança ifaçısı
olmuşdur. Ədalət Vəzirovla tanışlığım və onun ifası mənim kamança alətinə olan marağımı
daha da artırdı və deyərdim ki, kamançanı mənə daha güclü sevdirdi. Mən xoşbəxt idim ki,
Ədalət Vəzirovla ünsiyyətdə olub, ondan kamança dərsləri alırdım. Ondan öyrəndiklərimi
bütün konsertlərimdə ifa edəndə hamı mənim virtuoz ifaçı olduğumu bəyan edirdi.
(www.boulderjewishnews.org 20.02.2014)
1999-cu ildə Mark Eliyahu “The Spirit of the East” adlı konsertdə çıxış etmişdir. Bu
konsertdə Ədalət Vəzirovdan öyrəndiyi “İnnabı” və “Dərbəndi” Azərbaycan xalq rəqslərini
ifa etməsi dinləyicilərin gurultulu alqışlarına səbəb olur. Elə həmin ildə İsrail Çəmbər
Orkestrasının solisti kimi İsrail Musiqi festivalında iştirak edərkən festivalın son günü “Rast”
muğamından bir neçə rəng ifa edərək festivala xüsusi rəng qatır.
(www.boulderjewishnews.org 20.02.2014)
2004-cü ildə o,“Voices of Judea“ adlı ilk solo albomunu buraxır və bu alboma sevimli
müəllimi-Ədalət Vəzirovun xatirəsinə həsr etdiyi mahnını da daxil edir.
Sonuç
Beləliklə, Ədalət Vəzirovun yaradıcılığı Azərbaycan ifaçılıq sənəti tarixində mühüm yer
tutaraq, onun ifa etdiyi muğamlar, mahnı və bəstəkar əsərləri musiqi mədəniyyətimizin zəngin
xəzinəsini təşkil edir. Bütün həyatını milli musiqimizin təbliğ və təmsil olunmasına həsr edən
Ə.Vəzirovun yaradıcılığı ifaçılıq sənətinə böyük bir töhfədir.
Kaynakça
1."Music Stars in Film Fest’s Israeli Drama".www.boulderjewishnews.org
2.Nəbioğlu A. “Sənətkarı yaşadan xalqdır”. Bakı, MBM, 2008-ci il, 160 səh.
3.Qasımov T., Nəbioğlu A. Sahibini itirmiş kaman. Bakı, Min bir mahnı nəşriyyatı, 2006, 216
səh.

19
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

“ŞAH GACAR” DRAMINDA MÜZİĞİN DRAMATÜRJİK ÖNEMİ


Aynura MAMMADOVA ∗
Özet
Makalede Siyavuş Kerimi'nin yönetmen Azer Paşa Nemetov'la başarılı işbirliğinin devamı olarak onun 2013
yılında Ali Emirli'nin senaryosu gereğince gösteri için hazırlanan “Şah Gacar” tarihi faciasına yazdığı müzik
teorik olarak analiz olunmaktadır. Siyavuş Kerimi'nin böyle bir dramatik – psikolojik performans için yazdığı
müziğin, her şeyden önce, illüstrasyon niteliği taşıdığı kaydedilmektedir: Şöyle ki, asıl illüstrasyon müziğinin
seyirciye sahne olayını tam kavrayıp benimsemeye, burada görülen detayları derinleştirmeye ve genişlendirmeye
yardımda bulunmaktadır.
Burada bestecinin performans için yazdığı üç müzik numarasının – Prolog, Epilog ve “Çocukluk hatıraları”nın
tonlama içeriğine göre bir – biri ile sıkı bağlılığı ibraz edilmektedir. Bu bağlantının kurulumuna başlıca neden
makam esasıdır. Kaydetmek gerekir ki, bunun müzik parçaları şur makamının tonları üzerinde kurulmuştur.
Burada tek makamın – şurun hükümranlığı baş kahramanın - Gacar'ın ana tip karakteristiğinin verilmesine
hizmet etmektedir.
Her zaman olduğu gibi, Siyavuş Kerimi'nin tiyatro için yazdığı bu müzik de milli renkle dikkatleri çekmektedir.
Müzik ifade araçlarından melodik başlığın milli kaynaklara bağlılığı kendisini daha açık şekilde göstermektedir.
Özel olarak, mugamlılığın transformasyonu, muğam performansı belirtilerinin kullanımı gözlemlenmektedir (
özellikle, “Çocukluk hatıraları” konusunda)
Müzikte başlangıç tematik kompleksin yönetici rolü şekil tamlığını oluşturmaktadır. İlkin materyalin uzun süre
kullanılarak tekrarlamak özelliği açığa çıkmaktadır. Performansın müziğinde ifade araçlarına ciddi tasarruf
olunduğu kendisini göstermektedir. Bununla yanısıra, besteci kısıtlı ifade araçlarının – makam yapısı, ritim,
tempo vb. uyumluluğunu oluşturmaktadır. İdareli ifade araçları tematik materyalin lakonikliğini oluşturmakta :
örneğin, makamın dar hacimli nitelik tonlamaları ; küçük çağırı motifleri, basit melodik hareket. Bu Müzik
akımının aralıksızlığını oluşturmaktadır. Müzikte aralıksızlık tekrarlık ilkesi aracılığıyla yerine getirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: shur, call motives, sovereignty, laconically, illustration, intonation, prologue.
THE DRAMATURGICAL IMPORTANCE OF MUSIC IN
“SHAH GACAR” DRAMA
Abstract
As a continuation of the successful cooperation of Siyavush Karimi with the director Azar Pasha Nemetov in the
article, his theoretical analysis of the music he wrote to the historical tragedy of “Shah Gajar", based on the
scenario of Ali Amirli in 2013, is analyzed. It is noted that the music written by Siyavus Kerim has, above all,
illustrative character for such a dramatic - psychological performance.
So that, especially illustrative music helps to the audience to comprehend fully the scene event, to deepen and
enlarge expression shown herein.
In the article is shown the closely interconnected with three music numbers written by composer for the
audience, according to the intonation context Prologue, Epilogue and “Childhood memories”. The main reason is
the basis of tones the establishment of contacts. We note that, all music parts are established on intonations of the
shur tone. Here, the only single tone –shur sovereignty is to serve to the basic characteristic character of the main
character - Gajar.
As always, this music, which was written by Siyavus Kerim for the theater, attracts attention with its national
color. The cohesion to national resources show itself more clearly in musical expression tools. In particular, the
use of mugamlity transformation and mugham performance symptoms are observed (Specially, in the context of
"Childhood Memories").
In music, the executive role of the initial thematic complex constitutes completeness and integrity of shape. First,
the feature of repeating the material for a long time reveals. The ability to reproduce the original material for a
long time is observed. There is significant savings on the means of expression in the music of performance.
Besides, the composer forms the compatibility of restricted expression tools - authority structure, rhythm, and
tempo and so on. The thrifty means of expression are the laconic of the thematic material; for example, narrow


Azerbaycan Milli Konservatuarı doktora öğrencisi, öğretmen [email protected]

20
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

volume characteristic intonations of the tone; small call motives, simple melodic movement. The continuity in
music is implemented with the principle of repetition.
Key Words: shur, call motives, sovereignty, laconically, illustration, intonation, prologue.
Giriş
Siyavuş Kəriminin rejissor Azər Paşa Nemətovla uğurlu iş birliyi onun 2013-cü ildə Əli
Əmirlinin ssenarisi əsasında tamaşaya hazırlanan “Şah Qacar” tarixi faciəsinə yazdığı musiqi
ilə davam etdirilmişdir.
Azərbaycan Milli Dram Teatrında tamaşaya qoyulan “Şah Qacar” tarixi faciəsi Azərbaycan
mədəni həyatında geniş əks-səda doğurmuşdur. Müəllifin qeyd etdiyi kimi, Qacar “tarixdə
dramatik, hətta faciəvi taleyi olan bir hökmdar kimi tanınmışdır. Belə şəxsiyyətlər
dramaturgiyaya yatımlıdır, əlavə nəsə uydurmağa ehtiyac qalmır. Qacar zəmanəsinin yaxşı
təhsil görmüş, tədbirli, ağıllı, qədərində ədalətli, lazım gələndə qəddar olmağı bacaran
hâkimdi. Qacar həm də fatehlərə məxsus keyfiyyətləri ilə də seçilirdi.
Lakin təəssüf olsun ki, biz uzun zaman rus-sovet ideologiyasının təsiri və təbliği nəticəsində
Qacarı yalnız maniacal qəddar, qaniçən, xəstə təfəkkürlü bir hökmdar kimi tanımışıq.
Azərbaycan ədəbi irsində ilk dəfə olaraq Ə.b.Haqverdiyev “Ağaməhəmməd şah Qacar”
(1907) adlı faciəsində böyük imperatoru “xalqının sevgisini qazanmağa can atan, düşməni
silahdah çox tədbirlə məğlub etməyə üstünlük verən , özünü heç bir çətin durumda
itirməyən ağıllı, təmkinli və tədbirli hökmdar, ölkəsini işğalçılardan təmizləyən ,
bacarıqlı sərkərdə, beynəlxalq siyasi şəraiti yaxşı bilən, müharibə qanunlarına dərindən
bələd olan mahir diplomat kimi səciyyələndirib, onun şəxsi faciələrinin və bəzən onu
amansız olmağa sövq edən amillərinin mahiyyətini açmağa çalışıb”. (Tahirzadə, 2002: 9-
10)
Əli Əmirlinin pyesində isə Qacar tarixi həqiqətə daha yaxındır, o, qətiyyətli, müdrik,
dindar olmaqla yanaşı, gözlənilməz əməlləri ilə ətrafdakıları sarsıdan, eyni zamanda, rəğbət
oyadan bir hökmdardır, hakimdir. Gərgin dramatik səhnələr üzərində qurulan tamaşada
Qacar obrazı yazıçı təxəyyülünün süzgəcindən keçərək bacarıqlı sərkərdə və rəhbər kimi
təqdim olunur. Burada Qacar həm də öz taleyində əzablı günlər, acı uşaqlıq xatirələri ilə
yaşayan bir insan kimi təsvir olunur. Tamaşada Qacarın uşaqlıq əzabları, anası və qardaşı ilə
münasibəti, qüdrətli dövlət qurmaq yolunda apardığı mübarizə məharətlə təsvir olunur.
Nəticədə isə sarayda baş verən kəskin hadisələrin xəyanətə gətirib çıxarması Qacarın
ölümünə səbəb olur.
S.Kəriminin belə bir dramatik-psixoloji tamaşaya yazdığı musiqi, hər şeydən öncə, illustrativ
xarakter daşıyır ki, bu da teatr tamaşalarına bəstələnən musiqinin vacib funksiyalarından
biridir. Burada da musiqi ilə səhnə hadisəsi arasında bilavasitə əlaqə yaranır. Məhz
illustrativ musiqi tamaşaçıya səhnə hadisəsini tam qavramağa, burada görünən təəssüratları
dərinləşdirməyə və genişləndirməyə kömək edir.
“Şah Qacar” tamaşasında musiqi təkcə tamaşaçıya deyil, həm də aktyorun (xüsusilə,
tamaşada baş rolun ifaçısı görkəmli aktyor Fuad Poladovun) yaradıcı vəziyyətinə də
əhəmiyyətli dərəcədə təsir göstərir. Musiqi ona fikrini cəmləşdirməyə, rola daxil olmağa
kömək edir, yaradıcı təxəyyülünə siraət edir.
Bəstəkarın tamaşa üçün yazdığı üç musiqi nömrəsi - Proloq, Epiloq və “Uşaqlıq
xatirələri” intonasiya məzmununa görə bir-birilə slx bağlıdır. Bu əlaqənin yaranmasına
başlıca səbəb lad əsasıdır. Qeyd edək ki, bütün musiqi parçaları şur ladının
intonasiyaları üzərində qurulmuşdur. Bütün musiqi nümunələrinin yeganə, vahid lada -

21
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

şura əsaslanması baş qəhrəmanın – Qacarın əsas obraz xarakteristikasının verilməsinə


xidmət edir.
Tamaşaya giriş verən Proloq vasitəsilə məhz tamaşaçı ilə ilk əlaqə yaranır. Proloqun musiqisi
tamaşaçını səhnədə baş verəcək hadisələrin atmosferinə daxil edir, onu faciənin
qavranılmasına emosional hazırlayır, tamaşada cərəyan edən dövrün, sosial mühitin sərt
xarakteri ilə tanış edir.
Əgər Proloq dinləyicini qarşıda gələn hadisələrə hazırlayıb, bura daxil edirsə, Epiloq isə
əksinə, qavranılanları tamamlayır, tamaşada göstərilənləri musiqidə ümumiləşdirir. Epiloq
sanki fikir və hisslərə yekun vurur. Tamaşanın sonunda səslənən musiqi elə bil son
nöqtəni qoyur və bununla da Proloqla körpü yaradaraq bütün tamaşanı simmetrik
çərçivəyə alır.
Proloqun çox sərt, bir qədər dramatik xarakterli musiqisi Qacar və onun ətrafı, əhatə
olunduğu mühit haqqında, təhlükə və qorxu hissi oyadan şərait haqqında təsəvvür
yaradır.
Proloqun musiqisində mis nəfəslilərin ağır çağırış xarakterli akkordları üzərində yetişən
taxta nəfəslilərin septol passajları bir neçə dəfə təkrarlanaraq saray mühitinin intriqalı,
sərt və təhlükəli atmosferini qabardır. “Lya” şur ladının səssirası (V əskildilmiş – “si
bemol” pərdənin tətbiqi vasitəsilə) üzərində qurulan bu “uçuşlu” passajların
“nəfəsindən” ağrı, kədər, əziyyət notları eşidilir:
Nümunə №1

Həmim passajlar sanki sakitlikdən doğan fırtına kimi qavranılır. Bunların sərt pafosuna qarşı
simlilərin donuq unison fakturasından meydana gələn mövzu təzadlıq yaradaraq gərginliyi,
dramatizmi daha da dərinləşdirir:

22
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Nümunə №2

Burada matəm marşının ritmointonasiyalarını xatırladan mövzunun aramlı hərəkəti getdikcə


“donaraq” uzanan sükutla tamamlanır ki, bu da bir daha dərin dramatuzmi təcəssüm etdirir.
Tamaşada əsas qəhrəmanın xarakteristikası ilə bağlı daha bir mövsu da var ki, bu da
Qacarın “Uşaqlıq xatirələri” ilə əlaqədardır. Bu musiqi nümunəsi tamaşada çoxaspektli
funksiya daşıyır:
1. Baş qəhrəmanın uşaqlıq xatirələrini canlandırır;
2. Səhnə hadisələrinin əhval-ruhiyyəsini yaradır;
3. Tamaşaçı üçün görünməz olan hadisələr haqqında təəsürat yaradır.
“Qacarın uşaqlıq xatirələri” mövzusu da çox ağır və qəmli notlarla zəngindir.
Sintezatorun basda T orqan punktu (şur ladının “lya” mayə tonu) üzərində ingilis
sümsüsünün solo ifasında səslənən və ladın əsas dayaq tonlarına istinad edən danışıq
tipli intonasiyalardan əmələ gələn qısa frazalar Qacarın uşaqlıq xatirələrinin lirik kədərli
səhifələrini canlandırır:

23
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Nümunə №3

Nümunədən göründüyü kimi, burada ladın intonasiya kompleksi tədricən açılır. Belə ki,
əvvəlcə ilk xanədə mayə tonun fermato uzadılmasından sonra onun üst kvartasına doğru
gedən pilləli hərəkətdə (a-b-c-d) ladın xarakter intonasiya kompleksi (V əskildilmiş
pərdədən istifadə olunaraq) çıxış edir. Bu ilk fraza mayənin üst kvartasında tamamlanır
(3a). Bunun ardınca gələn fraza yenə də əvvəlki kimi təkrar olunsa da, lakin burada
mayənin üst kvarta tonu ətrafında kiçik gəzişmə hesabına azca genişlənmə müşahidə
olunur (3b). Sonrakı fraza sırf olaraq öncəkinin gəzişmə intonasiyaları üzərində
qurulmuşdur (3c) və mayənin üst kvartasının vurğulanmasına əsaslanır. Nəhayət, iki
sonuncu frazalar (3d və 3e) tamamlayıcı xarakter daşıyır. Bunlarda mayə tonun
ətrafdakı pərdələrlə oxunması prinsipi üzrə qurulan intonasiya kompleksi musiqi fikrini
yekunlaşdırır.
Beləliklə, biz kiçik musiqi nömrəsində çox lokanik formada muğam inkişaf prinsipinə,
ilkin mənbədən “cücərmə” prinsipinə əsaslanan bir dramaturji xəttin açılışını müşahidə
etdik: özək (3a) -- inkişaf, yetişmə (3b, 3c) - geriyə dönmə (3d, 3e).
Tamaşanın sonuncu musiqi nömrəsi olan Epiloqu ladtonallıq səviyyəsinə görə iki
hissəyə ayırmaq olar. I hissə “lya” mayəli şurun intonasiya kompleksinə, II hissə isə
“re” dayaqlı eyni ladın eyni tematik elementlərindən təşkil olunmuş intonasiya
kompleksinə əsaslanır.
Epiloq ekspressiyanın artımı ilə diqqəti cəlb edir. Burada ikixanəli ostinat ritmik motiv
bütün forma boyu saxlanılaraq onu birləşdirir, ümumiləşdirir:

24
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Nümunə №4

Simlilərin və nəfəslilərin stakkato notlarının motorlu dinamikası fonunda skripkaların


partiyasında səslənən ağır, sekundalı intonasiyalarla zəngin mövzu xüsusi gərginlik yaradır,
dramatizmi artırır:
Nümunə №5

25
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Bu mövzunun əsas dayaq tonu mayənin üst kvintasıdır (mi). Lakin mövzunun daxili
inkişafında sekvent hərəkətli kiçik zəncirlər tersiya məsafəsində olan dayaq pərdələrin
oxunmasında iştirak edir.
İkinci mövzu öncəkindən fərqli olaraq ladın digər intonasiya kompleksinə istinad
müşahidə olunur. Belə ki, mövzunun birinci yarısında artıq lya mayəli şur ladın alt
tetraxordunun pərdələrinin (e-fis-g-a) nümayişi özünü aydın göstərir:
Nümunə №6

Mövzunun İkinci yarısında isə yenidən mayənin üst kvintasının mövqeləri qaytarılır.
Epiliqon ikinci yarısı birincinin eynilə, heç bir dəyişiklik edilmədən kvarta yuxarı
transpozisiyasıdır. Yəni lya şur burada re şur ilə əvəzlənir. Belə bir priyom, şübhəsiz,
emosional gərginliyin, dramatizmin daha da kəskinləşməsi, yüksək həddə çatdırılması
kimi qəbul olunur.
“Qacar” tamaşası tarixi konkretliyi ilə seçilir və bu baxımdan tarixilik yazılan musiqiyə
də təsir edir. Həmişə olduğu kimi, S.Kəriminin musiqisi burada da milli koloriti ilə
diqqəti cəlb edir. Musiqi ifadə vasitələrindən melodik başlığıncın milli mənbələrlə
bağlılığı, daha doğrusu milli mnəbələrlə əlaqə daha çox melodik başlanğıcda özünü
aydın göstərir. Onun xarakteristikasında muğamlılığın transformasiyası, muğam ifaçılığı
əlamətlərinin istifadəsi özünü göstərir (xüsusilə, “Uşaqlıq xatirələri” mövzususnda).
Musiqidə başlanğıc tematik kompleksin aparıcı rolu formanın tamlığını, bütövlüyünü
yaradır. İlkin materialın uzun müddət ərzində istifadə edilərək təkrarlamaq xüsusiyyəti
müşahidə olunur. Musiqi nömrələrində İlkin “özək”, “toxum” o qədər tutmlu və
məzmunludur ki, formanı sonadək quraraq onu təşkil etmək, davam etdirmək
qabiliyyətinə malikdir.
Tamaşada baş qəhrəmanın emosional vəziyyəti, onun musiqi obrazı çox məhdud
vasitələrlə təcəssüm olunur. Ümumiyyətlə, S.Kəriminin teatr musiqisində ifadə
vasitələrinə ciddi qənaət edilməsi özünü göstərir. Bu da onun inkişaf metodlarını
seçməsini mürəkkəbləşdirir. Bununla yanaşı, bəstəkar məhdud ifadə vasitələrinin - lad

26
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

quruluşu, ritm, temp və s. ahəngdarlığını yaradır. Qənaitcil ifadə vasitələri tematik


materialın lakonikliyini törədir: məsələn, ladın dar həcmli xarakter intonasiyaları; kiçik
çağırış motivləri; sadə melodik hərəkət. Bu, musiqi axınının fasiləsizliyini törədir.
Musiqidə fasiləsizlik təkrarlıq prinsipi vasitəsilə yerinə yetirilir. Belə inkişaf priyomu
düzxətli hərəkəti meydana gətirir.
Sonuç
S.Kəriminin “Qacar” tamaşasına bəstələdiyi musiqi əsərin ruhunu tam əks etdirir. Bu
keyfiyyət bəstəkarın digər dram tamaşalarına yazdığı musiqidə də özünü göstərir.
Bununla bağlı bəstəkarın H.Cavidin “Afət” faciəsinə rejissor M.Ələkbərzadənin səhnə
quruluşu verdiyi tamaşaya (2003) yazdığı musiqi haqqında İ.Piriyevin fikri maraq
doğurur. O yazır: “ ...S.Kəriminin zövqlə yazılan musiqisi tamaşada vəziyyətin həm
gərilməsinə, həm aydınlaşmasına, emosional səhnələrin təsir qüvvəsinin artırılmasına,
romantik məqamların yaratdığı həzinliyin tamaşaçıların qəlbinə yol tapmasına kifayət
qədər köməklik göstərir”. (Piriyev, 17. 10. 2003)
Ümumiyyətlə, S.Kəriminin “Qacar” tamaşasına yazdığı musiqisi psixoloji-dramatik
inkişafı yüksək həyəcan nöqtəsində saxlayaraq həm obrazın psixoloji aləmini açmağa,
həm də bütövlükdə dramaturji emosional tamlıq yaratmağa xidmət edir.
KAYNAKÇA
1. Əmirli Ə. Bütün deyilənlərə rəğmən və ya Ağa Məhəmməd şah Qacar. - htts://
azadlıq. Org/a/24922994. html.
2. Piriyev İ. “Afət” – ecazkar tamaşa //525-ci qəzet, 17. 10. 2003.
3. Tahirzadə Ə.” Ağam şah Qacar”. B., Kür nəşriyyatı, 2002, 44 s.

27
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

AFRASİYAB BADALBEYLİ'NİN “KIZ KULESİ” BALESİ'NİN LİBETTOSUNA BİR


BAKIŞ
Aypara MAMMADOVA ∗
Özet
Yirminci yüzyılın 60'lı ve 70'li yıllarından başlayarak, bir çok yabancı ülkede "librettoloji" adı verilen yeni bir
terim ortaya çıkmıştır. "Librettology", "libretto hakkında bilim" anlamına gelir. Bu bilim, librettoyu vokal
eserlerin edebi temeli, libretto ve edebi kaynağın tutumu ile librettonun kültür tarihindeki rolü olarak
incelemektedir. Eski Sovyetler Birliği'nde kademeli olarak librettoloji döngüsünde edebi eleştiri ve müzikoloji
bağlamında özel çalışmalar yapmak için girişimlerde bulunulmuştur. 1990'larda Rus müzisyen Grigori
Kenzburg bu konuya çok dikkat etti ve birçok çalışmalar yapılmıştır.
Doğuda ilk operanın temelini atmış olan 20. yüzyıl başlarında Mugam operaları ve U.Hajibeyli'nin operetlerinin
şaheserlerinin librettoları besteci tarafından yazıldığı her kese malumdur. Bu gelenek, Afrasiyab Badalbeyli'nin
yarattığı ilk ulusal bale olan Kız Kulesi'nde (1940) başarıyla sürdürüldü. Çok kapsamlı bir ansiklopedist olan
A.Badalbeyli'nin, bale ve diğer bestecilerin eserlerinin librettosu üzerinde de çalıştığını belirtmek isteriz:
B.Zeydman, "Altın Anahtar", A. Abbasov "Garaja Kız" baleleri, S. Alasgarov " Bahadur ve Sona’nın yanı sıra
R.Mustafayev’in “Aydın” operasının libresi olan A.Badalbeyli, C.Rossinin’in “Sevilla Barberı” (MSOrdubadi
)’nin klasik operalarının esrarengiz bir tercümesini üstlenerek çok zor ve karmaşık bir görev üstlendi. R. Glier'in
"Shahsenem" (J.Jabbarli ile), P. Tchaikovsky'nin "Ilanta" ve Z.Palashvili'nin "Daisi" operalarının şiirsel eserleri
ile Azerbaycan diline (türkçesine) çevrilmiştir.
Besteci, “Kız Kulesi” balesini klasik bale geleneğini sürdüren ve ulusal rengine sahip müzikal-koreografik bir
roman olarak adlandırmıştır. Sanatın bir çok dalında karşımıza çıkan “aşkın ölüm üzerindeki qalibiyeti” fikri
bu balede de esas konu olarak geçmektedir. Burada A.Badalbeyli, besteci ve libretto görevi görür. Libretton'un
besteci tarafından yaptığı çalışma gibi zor ve sorumlu görevlerin üstesinden gelmeyi başaran A. Badalbeyli, aynı
zamanda ulusal dans sanatı okudu ve bale "Shalakho", "Tarakami" ve diğer halk danslarını balede kullanmıştır.
Balenin fikri ve ana çizgileri balenin ikinci ve üçüncü basımlarında korunmakla, bale iki kere yeniden basılmıştır
(II. düzenleme besteci tarafında düzenlemeler olmuştur, 1959, ve III düzenleme 1999 – Azerbaycan Devlet
Sanatçısı Farhad Badalbeyli tarafındna yapılmıştır).
“Kız Kulesi” Balesi'nin librettosunun detaylı çalışması, dramatik bir meşruiyetin müzikal-dramatik bir eser
olarak keşfedilmesini içerir ve bu anlamda bale'nin ulusal değerlerinin özelliklerinin incelenmesi övgüye
değerdir.
Anahtar Kelimeler: bale, besteci, eser, müzik, sahne.
LOOK AT THE LIBRETTO OF THE BALLET "MAIDEN TOWER" BY AFRASIAB
BADALBEYLİ
Abstract
Since the 60s and 70s of the twentieth century, a new term called libretology has appeared in a number of foreign
countries. "Libretology" means "libretto science". This science explores libretto as a literary basis for vocal
works, the relationship between libretto and literary source, as well as the role of libretto in the history of culture.
Gradually, attempts were made in the former Soviet Union to conduct special research in the context of literary
and musical studies among libretarians. In the 1990s, Russian musician Grigory Kenzburg was given much
attention to this issue, and many studies were conducted.
It is well known that the masterpieces of mugham operas and operettas by W. Hajibeyli, which laid the
foundation for the first opera in the East in the early 20th century, were written by the composer himself. This
tradition was successfully continued in the Maiden Tower (1940), the first national ballet created by Afrasiyab
Badalbeyli. It should be noted that A. Badalbeyli, a very comprehensive encyclopedist, also worked on the
libretto of ballet and other compositional works: B. Zeidman, "Golden Key", A. Abbasov, ballets "Garage Girl",
S. Aleskerov "Bahadur and Sonah", as well as the libretto of R. Mustafayev's opera "Aydin". A.Badalbeyli
solved another very difficult and complicated task, having carried out an ecorital translation of a number of
classical operas, "Barber of Seville" by K.Rossininin (M.S.Ordubadi). translated into Azerbaijani by poetic
works of the opera "Shakhsenem" by R.Gliyer (together with J.Jabbarli), opera "Iolanta" by P.Tchaikovsky and
Z.Palashvili "Daisi".


Bakü Koreografi Akademisi öğretmen, [email protected]

28
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

The composer called the "Maiden Tower" a musical and choreographic novel that continues the traditions of
classical ballet and has a national flavour. In this ballet, which includes the eternal theme of art, the idea of love,
which falls to death, Badalbeyli performs as a composer and librettist in two colours. A. Badalbeyli, who was
able to cope with such a complex and demanding task as creating a libretto, a composer, also studied the national
dance art and used the ballets "Shalakho", "Tarakami" and other folk dances.
The idea of the ballet and the main features were preserved in the second and third editions of the ballet (II
edition - 1959, by the composer himself, and the author of the third edition - 1999 - People's Artist of Azerbaijan
Farhad Badalbeyli).
The detailed study of the libretto of the ballet "Maiden Tower" includes the discovery of dramatic legitimacy as a
musical and dramatic work, and in this sense the study of the peculiarities of the national values of the ballet is
highly appreciated.
Key Words: ballet, composer, work, music, stage.
Giriş
Azərbaycan musiqi mədəniyyəti tarixində Bədəlbəylilər şəcərəsinin nümayəndəsi olan xalq
artisti Əfrasiyab Bədəlbəylinin geniş və rəngarəng, hərtərəfli yaradıcılıq fəaliyyəti daim
gündəmdə olmuşdur. Bəstəkarın çoxşaxəli yaradıcılığı, ilk milli baletimiz olan “Qız qalası”
müntəzəm olaraq dövrü mətbuatda, elmi və publisistik ədəbiyyatda ətraflı təhlilini almışdır.
Zəngin biliyə malik nəzəriyyəçi və tədqiqatçı, tərcüməçi, şərqşünas alim, çox istedadlı dirijor
olan Əfrasiyab Bədəlbəyli filoloq, akademik Rafael Hüseynovun ifadəsincə desək, “iyirminci
əsrin 60-70-ci illərində həm yaşına, həm də gördüyü işlərin sanbalı və miqyaslarına görə
Azərbaycan mədəniyyətinin partiarxlarından, çağdaş əfsanələrindən birinə çevrilmişdir”.
(Hüseynov, 2017: 7-27)
Ə.Bədəlbəyli çox universal bir şəxsiyyət idi. O, nəinki öz səhnə əsərlərinin librettosunu, eləcə
də bir sıra başqa bəstəkarların musiqili-səhnə əsərlərinin librettosunu yazmış, bəzi xarici
operaların mətnini azərbaycan dilinə tərcümə etmiş, o cümlədən C.Rossininin “Sevilya
bərbəri” (M.S.Ordubadi ilə birlikdə), R.Qliyerin “Şahsənəm” (C.Cabbarlı ilə müştərək),
P.İ.Çaykovskinin “İolanta”, Z.Paliaşvilinin “Daisi” operalarının ekviritmik tərcüməsini
yaratmışdır.
Ə.Bədəlbəyli “Qız qalası” baleti və “Söyüdlər ağlamaz” operası ilə yanaşı, B.Zeydmanın
“Qızıl açar”, Ə.Abbasovun “Qaraca qız” baletlərinin, S.Ələsgərovun “Bahadır və Sona”
operasının librettosunu yazmışdır. Bəstəkarın “Musiqi haqqında söhbət”, “Qurban Pirimov”
kitabları, müxtəlif istiqamətli forumlardakı çıxışları, radio və televiziyada fəaliyyəti onun
ədəbi istedadını bir daha təsdiqləyir. Ə.Bədəlbəyli L.Minkusun “Don Kixot” baletinin yeni
redaktəsi üçün librettonu işləmişdir.
Ə.Bədəlbəylinin yaradıcılığında hələ bir sıra məsələlər işıqlandırılmayaraq, öz tədqiqini
gözləyir. Bunlardan ən başlıcası onun librettoçu kimi fəaliyyətidir. Məlum olduğu kimi,
Şərqdə ilk operanın təməlini qoyan dahi bəstəkar Ü.Hacıbəyli də öz muğam operaları və
operettalarının librettosunu özü yazmışdır. Bu ənənə Ə.Bədəlbəylinin “Qız qalası” baletində
(1940) uğurla davam etdirilmişdir. Sonralar baletin librettosu 1959-cu ildə Moskvada
keçirilən Azərbaycan incəsənəti ongünlüyündəki ifa üçün yenidən bəstəkarın özü tərəfindən
işlənmişdir. 1999-cu ildə xalq artisti Fərhad Bədəlbəyli librettonun yeni redaktəsini etmişdir.
Hər redaktədə librettoya müəyyən dəyişikliklər gətirilsə də, əsas xətlər saxlanılmışdır. “Qız
qalası” baletinin librettosunun ətraflı, detallaşmış şəkildə öyrənilib araşdırılması onun
musiqili dram əsəri kimi dramaturji qanunauyğunluqlarının aşkara çıxarılmasını ehtiva edir.
XX əsrin 60-70-ci illərindən başlayaraq, bir sıra xarici ölkələrdə yeni elmi termin –
“librettologiya” meydana çıxmışdır. “Librettologiya” –“libretto haqqında elm” mənasını verir.
Bu elm librettonun vokal əsərlərin ədəbi əsası kimi araşdırılmasını, libretto və ədəbi mənbənin

29
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

münasibətini, eləcə də librettonun mədəniyyət tarixində rolunu öyrənir. Bu sahədə ilk


tədqiqatçılar Ulrix Vaysştayn, Patrik Con Smit, Albert Qir olmuşdur. 1970-80-ci illərdə
keçmiş sovetlər məkanında tədricən librettologiya çevrəsində ədəbiyyatşünaslıq və
musiqişünaslığın qovuşuğunda araşdırmalar aparılmağa başlanır. Artıq 1990-cı illərdə rus
musiqişünası Qriqori Qanzburqun fəaliyyətində məsələyə önəm verilir.
Librettologiya ümumilikdə musiqişünaslıq və filologiya arasında Q.Qanzburqun ifadəsincə,
“sahibsiz zona”dır. Qanzburqun fikrincə, musiqişünaslar libretto ilə bağlı problemləri
filoloqların, filoloqlar isə musiqişünasların kompetensiyası hesab edirlər. Əslində
librettologiyanın mərkəzində nə söz, nə musiqi deyil, onların arasındakı sərhəd boyu zona,
qarşılıqlı ilişmə, qarşılıqlı nüfuzetmə zonası yaranır. Bu nöqteyi-nəzərdən librettologiya
sintetik janrların tədqiqində bir dəstəkdir. Əlbəttə ki, musiqişünaslıq ədəbiyyatını izlədikdə,
biz opera, balet və s. səhnə janrlarının təhlili prosesində libretto ilə bağlı bir sıra məqamların
açıqlandığını görürük. Xüsusən bu rakursdan musiqişünas, professor F.Əliyevanın elmi
fəaliyyəti diqqətəlayiqdir. F.Əliyeva XX əsrin I yarısının tarixi inkişaf kontekstində
Azərbaycan musiqi mədəniyyətini araşdırarkən, Ü.Hacıbəylinin “Leyli və Məcnun” muğam
operasında bəstəkarın özü tərəfindən yazılmış libretto ilə musiqi dramaturgiyasının
xüsusiyyətləri, əsərin ədəbi mənbəyi arasında bağlılıqlar ətrafında maraqlı açıqlamalar
verərək, bunları hətta cədvəllər şəklində izah etmişdir. (Əliyeva, 2008: 298)
Bu elmi işdə Q.Qarayevin “Yeddi gözəl” baletinin librettosu ətrafında da çox yeni fikirlər,
mülahizələrlə rastlaşırıq. (2; s.298) Bu nöqteyi-nəzərdən, Ə.Bədəlbəylinin “Qız qalası”
baletinin librettosuna nəzər salaraq, öz mülahizələrimizi nəzərə çatdırmaq istərdik . İlk öncə
onu qeyd edək ki, Ə.Bədəlbəylinin “Qız qalası” baletinin librettosu bəstəkarın ədəbi
istedadının məhsuludur. Hələ teatr texnikumunda dinləyici kimi iştirak etdiyi illərdə (1923-cü
il) Ə.Bədəlbəyli burada yazıçı Ə.Haqverdiyevin teatr tarixinə dair mühazirələrini dinləmiş,
onda ədəbiyyata böyük maraq oyanmışdır. 1924-1928-ci illərdə Bakıda universitetin Şərq
fakültəsində təhsil alan Ə.Bədəlbəyli Şərq ədəbiyyatını öyrənir, həmin illərdə “Kommunist”
qəzetində tərcüməçi kimi fəaliyyət göstərir. 1920-ci illərin II yarısında bəstəkarlıq sənətində
ilk addımlarını atan Ə.Bədəlbəyli teatrda musiqi hissəsinin rəhbəri işləyərkən dramaturq
C.Cabbarlının “Od gəlini”, “Sevil”, “Almaz” və digər pyeslərinə musiqi bəstələyir. Onu da
qeyd etməliyik ki, C.Cabbarlı ilə şəxsi ünsiyyəti, dostluğu Ə.Bədəlbəylinin ədəbi qələminə
böyük qüvvət vermiş, o, hətta “Qız qalası” baletini də C.Cabbarlının eyniadlı poemasından
ilhamlanaraq bəstələmişdir.
“Qız qalası” baleti Azərbaycan xoreoqrafiya sənətinin inkişafında ilk addım idi. 1947-ci ildə
“Qız qalası” baleti ilə əlaqədar nəşr edilmiş məlumat kitabçasına ön sözdə Ə.Bədəlbəyli belə
yazırdı: “İlk Azərbaycan milli baleti üzərində işləyərkən mən müasir musiqi dilinin vasitəsilə
zülmkarlıq əleyhinə, mübarizə, azadlıq və xoşbəxtlik uğrunda mübarizədən bəhs edən ölməz
xalq əfsanəsini nəql edən musiqili-xoreoqrafik roman yazmaq məqsədini öz qarşıma
qoydum”. (Bədəlbəyli, 1947: 10)
“Qız qalası” baletində iki ampluada çıxış edən Ə.Bədəlbəylinin özünün dediyi kimi, balet
“musiqili-xoreoqrafik roman” kimi düşünülmüşdür. Xalq rəqslərinin Avropa xoreoqrafiya
sənəti sənəti ilə üzvi surətdə uzlaşmasının bariz nümunəsi olan “Qız qalası” baletinin ilk
librettosu xalq əfsanəsinə əsaslanırdı. Əsərin ideyasını incəsənət və ədəbiyyatın əbədi
mövzusu – ölümə qalib gələn məhəbbət təşkil edir. Bəstəkar-librettoçu burada lirik məhəbbət
dramını yaratmağa cəhd etmişdir. Tamaşa Şərq koloritinə malik olub, 3 pərdə, proloq və
epiloqdan ibarətdir. Ə.Bədəlbəyli bir bəstəkar kimi librettonun tərtibatına çox böyük önəm
verirdi. Sonralar 1940-cı illərdə yazdığı məqalələrdən birində Ü.Hacıbəylinin “Leyli və
Məcnun” operasından, əsərin uğurlarından bəhs edərkən, bu uğurları bəstəkarın librettonu

30
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

ustalıqla tərtib etməsi ilə bağlayırdı. Ə.Bədəlbəyli “Qız qalası” baletinin librettosunu
işləyərkən bu ənənəyə sadiq qalmış, musiqinin aparıcı rolunun səhnə əsərlərinin öz qanuni
tələblərinə uyğunlaşdırılmasını əsas tələb kimi irəli sürmüşdür. Bununla belə, baletin
librettosu yarandıığı dövrün təsirindən uzaqlaşa bilməzdi. Təbiidir ki, kommunist rejimi
dövründə yazılmış bu baletdə milli mənəviyyata yad olan bəzi elementlər librettoya daxil
edilmişdir. Baletin ikinci və xüsusən üçüncü –son redaktəsində bu nöqsanlar tədricən aradan
qaldırılmışdır. Baletin ilk redaktəsində Poladın – Gülyanağın sevgilisinin obrazı bir qədər
sxematik şərh olunmuş, sujetdə ikinci dərəcəli motivlərə geniş yer verilmişdir. İlkin
librettonun quruluşu balet-dram xüsusiyyətləri ilə uzlaşırdı. Bəzi məqamlarda baletin
musiqisi dram əsərinə yazılan musiqi kimi qavranılırdı. Son üçüncü redaktədə (xalq artisti
F.Bədəlbəylinin redaktəsində) bu xüsusiyyət aradan qaldıraraq, əsərin dramaturgiyasında
dramatiklik nəzərə çarpır. Ümumiyyətlə, ilk variantda “Qız qalası” özündə balet-dram
xüsusiyyətlərini daşıyırdı. Librettonun musiqi dramaturgiyası ilə sıx bağlılığını nəzərə alaraq,
burada bəzi məqamlara toxunmaq istərdik.
Musiqişünaslıq ədəbiyyatında “Qız qalası”nın janr xüsusiyyətləri ətrafında maraqlı
açıqlamalarla rastlaşırıq. Azərbaycan baletinin dramaturji xüsusiyyətlərini araşdıran tədqiqatçı
Həbibə Qaşqay “Qız qalası”nın yaranmasının sovet xoreoqrafiyasında balet-dramın
çiçəkləndiyi bir dövrə təsadüf etdiyini vurğulayaraq, onun balet sənətinin təkamülündə baş
verən bir sıra meyllər və prosesləri özündə əks etdirdiyini göstərir. (Kaşkiy, 1987: 8)
Təbiidir ki, balet üzərində işə hələ 1936-cı ildə başlayan Ə.Bədəlbəyli həmin dövrdə indiki
Sankt-Peterburq konservatoriyasında təhsil alırdı və eyni zamanda opera və balet teatrında
dirijor kimi çalışırdı. Balet sənətinin tanınmış ustadları, eləcə də bu sənətin araşdırıcıları ilə
ünsiyyət onu bilavasitə ilk milli baleti yaratmağa şövq etməyə bilməzdi. “Qız qalası”nın balet-
dram estetikası tələblərinə uyğun librettosu olmalı idi. Balet-dramda daha çox pantomimalara
yer verilir. “Qız qalası”nın I redaktəsində də belədir. Rəqslər yalnız süjetin müəyyən
situasiyalarında verilir. Məsələn: Saray səhnəsindən gürcü, özbək, iran rəqsləri. Onu da nəzərə
çatdıraq ki, gürcü rəqslərindən başqa, digər bütün rəqslərdə xalq melodiyalarından istifadə
edilmişdir.
Musiqi nümunəsi 1. Gürcülərin rəqsi

Musiqi nümunəsi 2. Özbək rəqsi

31
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Musiqi nümunəsi 3. İran qızlarının rəqsi

Baletin ikinci redaktəsində librettoda bəstəkar bir sıra yeniliklər etmişdir: bu yeniliklərə bəzi
səhnələrin yenidən işlənməsi, elçi obrazının əlavə edilməsi və s. aiddir. Ümumiyyətlə, ikinci
redaktədə librettoda lirik tərəf daha qabarıq göstərilir.
Baletin ilk librettosu ilə müqayisədə üçüncü redaktədə demək olar ki, pantomima səhnələri
verilmir, xoreoqrafiya genişləndirilmiş, pərdələrin sayı azaldılmış və balet 2 pərdəli olmuşdur.
Üçüncü redaktədə ümumiyyətlə, proloq səhnəsi verilmir.
Onu da qeyd etməliyik ki, librettonun üç dəfə redaktə edilməsinə baxmayaraq, onun sırf balet
librettosuna məxsus öz spesifikası saxlanılır. Yəni libretto rəqslərə bir növ şərh, izahedici
funksiya daşıyır. Libretto “karkas” kimi baletin dramaturgiyasını saxlayır: obrazların
ekspozisiyası, münaqişənin inkişafı, kulminasiya və nəhayət faciəvi sonluq.
“Qız qalası” baletinin milli koloritinin qabarıq göstərilməsində burada milli çalğı alətlərimiz –
tar, zurna, dəfdən, eyni zamanda bir sıra xalq rəqslərinin istifadə edilməsi mühüm rol oynayır.
Ə.Bədəlbəyli baletdə Azərbaycan milli rəqslərinin ifa xüsusiyyətlərini, ritmikasını klassik
balet janrları ilə uzlaşdırmağa nail olmuşdur. Bununla da bəstəkar klassik xoreoqrafik
ənənələrə əsaslanan milli balet nümunəsi yaratmışdır. Avropa ənənələri kontekstində milli
dəyərləri özündə əks etdirən “Qız qalası” baleti milli rəqsin xoreoqrafiya sənətində ifadəsinin
parlaq nümunəsidir.
İlk azərbaycan baletinin müəllifi Ə.Bədəlbəylinin öz əsərinin həm də libretto müəllifi olması
onun ədəbi istedadını təsdiqləyir. Bu baletin librettosu üzərində işi sonralar bəstəkarı digər
həmkarlarının musiqili-səhnə əsərlərinin librettosunu işləməyə ruhlandırmışdır.
Azərbaycan baletinin xronologiyasında biz bir çox baletlərin adları ilə rastlaşırıq. “Qız
qalası”ndan sonra yaranan bu baletlər səhnədə uğur qazanmış, xarici ölkələrdə nümayiş
etdirilmişdir. Lakin onların librettosu professional balet ustaları, yazıçı və dramaturqlar
tərəfindən işlənmişdir. Adətən opera yazan bəstəkar əvvəlcədən özü ədəbi mənbəni arayıb-
axtararaq, sonradan süjeti librettoçuya təklif edir. Əlbəttə ki, Ü.Hacıbəylinin bu işdə istisna
təşkil etdiyini və yaradıcılığının ilk dövründə bəstələdiyi operaların librettosunun özünün
işləməsi faktını əvvəldə qeyd etmişik. Balet janrında librettonun işlənməsi bəstəkar və
librettoçu arasında paralel surətdə davam edir və xoreoqraf da onlarla müştərək işləyir.
Ə.Bədəlbəyli ilk milli baletimiz“Qız qalası”nın librettosunu özü işləməklə çox cəsarətli bir
addım atmışdır. Baletin yaranıb ərsəyə gəlməsində yaradıcı heyət – baletmeyster, rejissor,
eləcə də baş rolun ifaçısı balerina, xalq artisti Qəmər Almaszadə ona böyük dəstək olmuşdur.
Belə bir faktı da mütləq qeyd etməliyik ki, 1959-cu ildə Moskvada nümayiş etdirilən yeni
redaktədə baş rolu xalq artisti Leyla Vəkilova ifa etmiş, Qəmər Almaszadə isə baletmeyster
kimi tamaşanın şərhini vermişdir. Ə.Bədəlbəyli “Qız qalası” baletinin ilk tamaşasından
başlayaraq, dəfələrlə baletə dirijorluq etmişdir.

32
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Hər hansı bir xoreoqrafik tamaşa üçün yazılmış librettonun öz qayda-qanunları mövcuddur.
Balet librettosunun öz spesifikası vardır və Ə.Bədəlbəyinin “Qız qalası” baletini izlədikcə, bu
xüsusiyyət aydın nəzərə çarpır. Balet librettosu – özünəməxsus ssenari olub, burada bütün
rəqs nömrələrinin süjeti verilir. Deməli, bu bir növ layihədir. Librettoda dram əsərləri üçün
səciyyəvi olan bütün əsas prinsiplər öz əksini tapmışdır, bu, başlıcası dramatik situasiyadır.
Yəni baş qəhrəman Gülyanaq çıxılmaz vəziyyətdədir, o, bu vəziyyətdən çıxış yolu axtarır.
Baletin əvvəlində xoşbəxt, qayğısız görünən Gülyanağın həyatı faciə ilə bitir. Baş qəhrəmanın
dramatik xarakteri belə yaranır. O, qarşısına çıxan maneələri dəf etməyə çalışır. Nəzərə
çatdırılan süjet xətti baletin dramaturji inkişaf xəttində hərtərəfli və əhatəli şəkildə öz əksini
tapmışdır.
Ə.Bədəlbəyli librettonu çox gözəl ardıcıl şəkildə tərtib etmişdir. Burada rəqslər solo çıxışlar,
qoşa rəqslər və kütləvi səhnələr növbələşir.
Musiqi nümunəsi 3. Gülyanağın rəqsi

Baletin librettosunda personajların sayı da məqsədəuyğun, düzgün


Baletin librettosunda personajların sayı da məqsədəuyğun, düzgün seçilmişdir. Qəhrəmanların
solo xoreoqrafik partiyası onların həyatından taleyüklü məqamı əks etdirən emosional
vəziyyətini canlandırır.
“Qız qalası” baletinin libretto xüsusiyyətlərini nəzərdən keçirdikdə, bu baletin uzunömürlü
olmasını həm də librettosunun peşəkar tərzdə yazılması ilə bağlılığından irəli gəldiyini
müşahidə edirik. Eyni zamanda “Qız qalası” baletinin yaranması Azərbaycanda balet janrının,
xoreoqrafiya sənətinin inkişaf prinsiplərini müəyyənləşdirmiş oldu.
Beləliklə, Ə.Bədəlbəylinin “Qız qalası” baletinin librettosu librettologiya elminin
qanunauyğunluqlarını hələ zamanında qabaqlayaraq, bu sahədə uğurlu addım kimi
dəyərləndirilə bilər. “Qız qalası” baletinin librettosu milli ənənələrə əsaslanan balet
musiqisinin yaranmasına bilavasitə təkan vermiş və milli balet sənəti qarşısında duran
məsələləri bilavasitə həll etmişdir.
Kaynakça
Azərbaycan dilində
1. Əfəndiyeva İ. “Maestro Əfrasiyab Bədəlbəyli”. - Əfəndiyeva İ.M. Axtarış yollarının
bəhrəsi. Bakı. Zərdabi. LTD MMC. 2014. S.297-306.
2. Əliyeva F. XX əsrin I yarısının tarixi inkişaf kontekstində Azərbaycan musiqi
mədəniyyəti. (sənətşünaslıq doktoru alimlik dərəcəsini almaq üçün təqdim edilmiş
dissertasiya). Bakı, 2008, 298 s.

33
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

3. Hüseynov R. “Əfrasiyab Bədəlbəyli universitetinin köhnəlməyən dərsliyi”. Bədəlbəyli


Ə. İzahlı monoqrafiq musiqi lüğətinə ön söz. Bakı: Şərq-Qərb. 2017. 71s.
4. Qasımova S. Azərbaycan musiqi ədəbiyyatı. Bakı. 2008, 132 s.
5. Quliyev İ.H. Maestro belə yazırdı. Bakı: CBS.2008. 392 s.
6. Quliyev İ.H. Maestro. Bakı.CBS. 2008. 189 s.
7. Rəhmanzadə F.Ş.Bədəlbəylilər. Bakı. Nurlan. 2006, 80 s.
Rus dilində
8. Абасова Э.А., Касимов К.А. Очерки музыкального искусства советского
Азербайджана. с. 80-85.
9. Бадалбейли А. Заметки автора. Сб. «Гыз галасы». К постановке балета в
азербайджанском театре оперы и балета им. М.Ф.Ахундова. Баку. 1947. с.10
10. Касимов К. Исазаде. А. «Афрасияб БадалбейлиАзербайджана. I том, Баку,
Ишыг. 1986. С.203-250.
11. Кашкай Х. Азербайджанский балетный театр. – Вопросы музыкальной
драматургии. М: Советский композитор, 1987, с.8.
12. Фархадова Р.Дж. Балет «Девичья башня» А.Бадалбейли. Баку: Аз.Гос.
Издательство. 1962.81 с.
Saytoqrafiya
13. https://ru.Wikipedia.org./ wiki/ либреттогия.
14. https://az.Wikipedia.org./wiki//Qız qalası (balet)

34
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

ÇİN BESTECİSİ VAN TZANCÜN'ÜN “ŞANDANDAN ÇİÇEĞİ KIRMIZI


ÇİÇEKLER” PİYANO ESERİNDE HALK TÜRKÜLERİNİN İŞLENME GELENEĞİ
Chen QIANQIU ∗
Özet
Aparılan araştırma besteci Van TzanCün'ün "Şandandan çiçeği kırmızı çiçekler" adlı piyano eserinin
incelemesine adamıştır. Bu analiz Çin bestecilik yaratıcılığında halk şarkılarının işlenmesi geleneği bağlamında
aparılmıştır. Bu nedenle araştırmada Çin piyano bestecilik geleneğinin yaranması konusuna büyük dikkat
yetirlmişdir.Çalışmada Çin'deki ilk piyano pyeslerinin üslup özellikleri ele alınmıştır. “Şandandan çiçeği kırmızı
çiçekler” analizi cağdaş piyano pyesinde geleneksel müziğinin önde olduğunu bir daha sübut etmektedir. Burada
Çin bestecilik sanatında halk şarkılarının işlenme geleneğinin evrimi gösterilmiştir. “Şandandan çiçeği kırmızı
çiçekler” piyano pyesi büyük hacimli eserler sırasına aittir.
Analiz zamanı pyesin müzik biçimi araştırma obyektine çevrilmiştir. Pyes üç zıt bölümden oluşmaktadır. Her bir
bölüm, hızı, kendi fakturası ve kullanılan teknik yöntemleri ile farklıdır. Besteci burada kontrast ilkesi temelinde
halk şarkısının çeşitli tesir imkanlarını açmaktadır. Analiz zamanı piyano piyesinin müzik dilinin tüm unsurları
ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Bu eserde Çin halk müziği geleneği ve Batı akademik müziğinin geleneği
uzlaşmaktadır.
Anahtar kelimeler: halk türküsü, işlenme, piyano eseri, gelenek, müzik biçimi, müzik dili.
“THE TRADITION OF FOLK SONGS’ ARRANGEMENTS IN CHINESE
COMPOSITIONAL WORKS ON THE EXAMPLE OF THE PIANO PIECE “RED
FLOWERS BLOSSOM” BY WANG JIANZHONG
Abstract
Composer Wang Jianzhong devotes the presented study to the analysis of the piano piece “Red flowers
blossom”. This analysis is carried out in the context of the tradition of folk songs’ arrangements in Chinese
compositional works. For this purpose, in the study a great deal of attention has been paid to the stage of the
origin of the tradition of arrangements in piano compositional works in China. In this regard, the study highlights
the stylistic features of the first piano pieces in China. The analysis of the piano piece “Red flowers blossom”
shows an example of the modern folk songs’ arrangements in a piano work. In this way, the evolution of the
tradition of folk songs’ arrangements in Chinese piano compositional work is demonstrated. The piano piece
“Red flowers blossom” is a thorough large-scale work. In the process of analysis, the musical form of the piece
is investigated. The piece consists of three contrasting parts. Each part is distinguished by its tempo, texture and
used technical modes. In this way, based on the principle of contrast, the composer reveals the diverse expressive
possibilities of a folk song. In the process of analysis, the author examines all the elements of the musical
language of this piano piece thoroughly. In the end, the researcher comes to certain conclusions. In this work
Chinese folk musical tradition and the tradition of Western academic musical art are combined.
Key words: folk song, arrangement, piano piece, national traditions, musical form, musical language.
История развития китайской академической музыки насчитывает путь,
протяжённостью чуть более столетия. С этой точки зрения относительно молодое
композиторское творчество Китая является почти сверстницей композиторского
творчества Азербайджана. Однако пути, по которым развивались китайская и
азербайджанская академическая музыка, существенно отличаются между собой.
С самого начала своего развития композиторское творчество в Китае было тесным
образом связано с жанром обработки национальной музыки. Этот жанр практически
для всех китайских композиторов явился своеобразной лабораторией по
осуществлению опытов синтезирования национальных и классических западных
традиций в музыкальном искусстве. Первые опыты сочинения академической музыки в
КНР связаны с именем Чжао Юаньена, который в годы учёбы в США в Корнельском и
Гарвардском университетах, осуществил знакомство с академической музыкальной
культурой и искусством Запада. Его самый первый музыкальный опус был написан в


Song Yuan City Changling Country, Çin, [email protected]

35
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

1913 году. Это была фортепианная пьеса, развитие которой основывалось на обработке
традиционной китайской песни «Huabanban Xiangjianglang» для западного инструмента
фортепиано. Один из следующих опусов этого композитора - пьеса «Дайчэн» (1917
год) - олицетворяет собой новый шаг в развитии жанра обработки в фортепианной
музыке Китая. Если самую первую пьесу композитора следует рассматривать как пробу
сил в постижении западных классических традиций на национальной почве, то пьеса
«Дайчэн» - это пример полноценного синтеза национальных и классических
музыкальных традиций. В этом произведении Чжао Юаньен сохраняет форму,
структуру и определённые технические приёмы, характерные для западной музыки,
наполняя их интонациями и ладовыми особенностями китайских традиционных песен.
Подобные приёмы синтеза станут характерными почти для всех произведений в жанре
обработки, созданных китайскими композиторами последующих поколений.
Исключением не является и фортепианная пьеса «Шанданданский цветок расцветает
ярко-красным». Её автор композитор Ван Цзяньчжун, родившейся в 1933 году,
представляет собой очень значимую фигуру в музыкальном искусстве Китая. Помимо
богатого опыта сочинения этот музыкант является и талантливым пианистом.
Неслучайно именно фортепианная музыка становится основой его творчества. В
отличие от композиторов первого поколения КНР, своё музыкальное образование Ван
Цзяньчжун получал на Родине в Китае. Начав обучение игре на фортепиано в 10 лет,
юный музыкант в возрасте 17 лет поступает и обучается в Шанхайской консерватории
сразу по двум специальностям – фортепианное исполнительство и композиция.
Дальнейшая творческая деятельность этого музыканта очень многообразна. Помимо
композиторской деятельности в течение многих лет музыкант является преподавателем
в своей родной консерватории. Велика его заслуга и в организации развития
академического музыкального искусства у себя на Родине. В 1970 году Ван Цзяньчжун
создаёт Центральный оркестр Китая. При этом композиторское наследие Ван
Цзяньчжуна очень популярно не только у него на Родине, но и зарубежом. В 1995 году
Шанхайский издательский дом музыки опубликовал собрание фортепианных
сочинений этого композитора под названием «Фортепианная коллекция Ван
Цзяньчжуна». В изданный сборник вошли все фортепианные произведения
композитора, созданные им на протяжении нескольких десятилетий. Многие из них
представляют собой примеры своеобразного интегрирования китайской народной
музыки со звучанием нетрадиционного для Китая западного музыкального
инструмента фортепиано. В этот же сборник вошла и знаменитая фортепианная пьеса
композитора «Шанданданский цветок расцветает ярко-красным».
Основу пьесы «Шанданданский цветок расцветает ярко-красным» составляет народная
песня, популярная на Северо–Западе Китая, в провинции, где раньше находилась
бывшая китайская столица. Пьеса «Шанданданский цветок расцветает ярко-красным» -
пример современной обработки народной песни в фортепианном произведении в
китайском композиторском творчестве. Несмотря на то, что композитор обращается к
жанру, широко распространённому в академическом композиторском творчестве
практически всех национальных композиторских школ, трактовка этого жанра в
данном опусе весьма своеобразна. Данное утверждение касается практически всех
музыкальных параметров анализируемой фортепианной пьесы. Первое, на что
обращаешь внимание – это ладотональное обозначение произведения. Композитор
отмечает его тремя ключевыми знаками, традиционными си, ми и ля бемолями. Однако
уже в первых тактах в качестве тонического трезвучия автор однозначно выделяет
минорное трезвучие от звука «фа». Таким образом с точки зрения европейской ладо-

36
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

тональной системы можно говорить о дорийском ладе с Тоникой «фа». Вместе с тем,
развитие контуров мелодической, так же как и гармонические сочетания созвучий, в
большей степени демонстрируют традиционную для китайской музыки пентатонику (в
данном случае минорную). Неслучайно, что нехарактерная для минорной пентатоники
вторая ступень (звук соль) появляется в развитии не сразу, а что касается шестой
ступени (звук ре) то его вкрапления в развитие музыкальной ткани о вовсе единичны.
Нужно также отметить, что композитор не даёт однозначно дорийскую трактовку
использованному ладу, так как на протяжени всей пьесы в аккомпанементе помимо
звука «ре» встречается также «ре бемоль». Одновременно с этим композитор в
развитии гармонического компонента отдаёт предпочтение трихордовым созвучиям
или иным аккордам с сочетанием секунды и любого другого консонирующего
интервала. Подобные сочетания характерны и для развития мелодики произведения,
причём не олько в мелодике цитируемой песни, но и в авторском развитие интонаций.
Важно отметить, что заявленная изначально ладо-тональность музыкальной пьесы
выдержана до самого завершения. При этом особенно важную роль в развитии
гармонии играют созвучия, сложенные из сочетания звуков «фа» и «до». Именно это
сочетание открывает и завершает развитие анализируемой нами фортепианной пьесы.
Не меньший интерес, чем ладо-гармонический язык фортепианной пьесы
«Шанданданский цветок расцветает ярко-красным», представляет и структура данного
произведения. Несмотря на то, что данная пьеса, будучи обработкой народной песни,
имеет монотематическое развитие, композитор для её структурной организации
избирает контрастную трёхчастность со вступительным разделом. Каждая из частей
произведения за исключением вступления строится на развитии интонаций народной
песни. При этом каждый раздел отличается своим темпом, фактурой и
использованными техническими приёмами. В то же время что характерно, данная
трёхчастность имеет нетипичную форму и с точки зрения тематизма, и с позиции
соразмерности частей структуры. Так, все три части пьесы не одинаковы по своей
продолжительности. Кроме того в данной трёхчастной форме нет характерной для
классической трёхчастности репризы первой части в третьей. Третья часть пьесы имеет
самостоятельную структурную и тематическую организацию. Рассмотрим подробнее
каждый из разделов формы.
Вступление, с которого начинается развитие, состоит из двенадцати тактов. Как мы
отметили выше, это единственный раздел пьесы, не строящейся на интонациях
народной песни. Цель этого раздела иная. Композитор при помощи выразительных
средств, задействованных в развитии вступления, вводит слушателя в интонационный и
образный строй народной песни. Неслучайно, что само развитие вступления
напоминает свободно льющуюся импровизацию. С этой точки зрения характерно и
темповое обозначение пьесы, данное ей композитором – Ad libitum. Для получения
ощущения импровизационного развития композитор использует такие характерные
приёмы, как переменный метр, отсутствие какой-либо квадратности в ритмической
организации мелодического потока, длинные, проникающие во все регистры
арпеджированные пассажи, плавное перетекание мелодической линии из одного
регистра в другой, без чёткого разделения на партии мелодии и аккомпанемента
благодаря чему диапазон вступления оказывается весьма широким. В целом с точки
зрения сугубо технических приёмов вступление представляет собой весьма интересный
эпизод, так как помимо владения техникой очень быстрых арпеджированных пассажей
от исполнителя на этом этапе понадобиться также умение мгновенного переключения
исполнения из одного регистра в другой.

37
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Следующая за вступлением первая часть пьесы (26 тактов) по многим параметрам


контрастна предыдущему развитию. Впервые в развитии пьесы возникают интонации
песни, порученные партии правой руки, в то время как левая рука выполняет роль
сопровождения. С предшествующим вступлением данную часть роднят темп и
приверженность композитора переменному метру. При этом несмотря на сохранения
того же темпа, в силу того, что длительности использованные для оформления
мелодики пьесы становятся крупнее, создаётся субъективное ощущение темпового
замедления.
На протяжении всей первой части тема песни проводится дважды. При этом при
повторном проведении композитор использует вариантность развития, выраженную, в
том числе, интонационными микроизменениями. Главным же средством вариантности
становится изменения характера сопровождения. Простой и прозрачный
аккомпанемент заменятся более развитой и подвижной фактурой. С точки зрения
динамического развития этой части здесь хорошо прослеживается своего рода
трёхчастность с кульминацией в начале второго проведения темы, то есть в третьей
четверти развития так, как это свойственно развитию по классическим канонам.
Созданию кульминационного развития способствуют многие выразительные средства:
динамика форте, октавное удвоение тем, более сложный и насыщенный характер
аккомпанемента, расширившейся диапазон.
Вторая часть пьесы – самый развитый с точки зрения масштабов раздел произведения
(109 тактов). По сути это новый этап развития, демонстрирующей прежде всего все
возможные преобразования избранной для обработки песни. Композитор резко
переключает развитие в иную образную сферу. На смену спокойной созерцательной
лирике приходит активное движение. Этому способствуют в первую очередь
изменение темпа – Allegro vivo, а также установление чёткого и неизменного на
протяжении всей части двухдольного размера. В отличие от первой части тема на этом
этапе проходит сразу несколько этапов преобразования. При этом проведения темы
здесь оказываются более контрастными друг другу, нежели в самом начале.
Самое первое проведение темы в первой части сразу же обращает на себя внимание
новым образным содержанием темы, в которой появляются более активные и даже
решительные характеристики. Динамика форте, широкий диапазон, чёткий ритм
способствуют созданию подобного характера. Сама мелодическая линия при этом
оказывается более разделённой на отдельные мотивы и несколько запрятанной в
аккордовые сочетания. Фактурно впервые при этом проведение композитор использует
штрих staccato, который становится характерным признаком настоящего проведения.
Следует обратить внимание на ещё один существенный момент. Это ладовое
преобразования мелодии темы, которые в отдельных фрагментах, благодаря наличию в
каденции «ми бекара», получает окрас гармонического минора. Наверное, таким
образом композитор пытался несколько сблизить мелодику народной песни с
образцами западного музыкального искусства.
Второе проведение темы в центральной части пьесы интересно перемещением мелодии
песни впервые из правой руки в левую руку.
Третье проведение темы на этом этапе динамически гораздо более насыщенно. В
развитии появляются более мелкие длительности, более плотные аккорды, само
движение существенно активизируется.
В том же характере выдержано и четвёртое проведение темы, в котором размещается
одна из главная кульминация всего развития центральной части. Композитор

38
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

подчёркивает эту кульминацию темповым замедлением. Данный фрагмент самый


насыщенный в пьесе с точки зрения фактуры, с самой громкой динамикой и самым
широким диапазоном, который задействован одновременно.
Завершает пьесу третья часть - Largo, которая по своим масштабам сопоставима с
первой частью 1. И хотя развитие этой части пьесы, кк и первой, разделено на два
этапа, функционально её цель другая. Эта цель, а точнее сказать цели, хорошо
прослеживаются даже при помощи визуального взгляда на клавир, так как два этапа
развития здесь полярно контрастны друг другу. Первый этап – это кульминация,
которая одновременно демонстрирует самое смелое преобразование темы. Это
преобразование помимо максимального насыщения фактуры, динамики и расширения
диапазона, связано со сменой ладового наклонения. Вместо привычного минорного
окраса композитор на этом этапе демонстрирует в теме краски мажора, благодаря
введению в развития на место «ля бемоля» «ля бекара». Второй же этап части призван
вновь вернуть нас к первоистоку и продемонстрировать тему в её изначальном
звучании – мелодическом, ладовом, фактурном и, главное, образном. Благодаря такому
резкому и внезапному переключению создаётся мощный и очень яркий контраст.
Таким образом всё развитие пьесы «Шанданданский цветок расцветает ярко-красным»
направлено на постепенное и последовательное преобразование главной темы в
сторону её отхода от первоначального образного и музыкального воплощения. В этом
заключается интересное решение автором проблемы драматургическое развития
анализируемого произведения. При этом в процессе преобразования темы народной
песни композитор задействует все выразительные средства, на каждом следующем
этапе демонстрируя различные грани образного и музыкального содержания китайской
народной песни. Используя принцип контраста композитор Ван Цзяньчжун таким
образом максимально широко раскрывает разнообразные выразительные возможности
народной песни. Данная пьеса интересна и с точки зрения насыщения её различными
исполнительскими техническими приёмами. Композитор демонстрирует с одной
стороны полное владение разнообразными видами фортепианной техники, с другой,
возможность воплощения средствами западного инструмента фортепиано
выразительных средств традиционной китайской музыки. С этой точки зрения в
данном произведении композитор Ван Цзяньчжун умело сочетает красоту и
выразительность китайской народной музыкальной традиции и достижения западного
академического музыкального искусства.
Литература
1. Мазель Л.А. Строение музыкальных произведений. М., 1960.
2. Мазель Л.А. Вопросы анализа музыки. М., 1978.
3. Цуккерман В. А. Музыкальные жанры и основы музыкальной формы.— М.,
1964.

1
Всего 29 тактов, из которых пять последних пауза!

39
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

TÜRK BEŞLERİ VE RUS BEŞLERİ, ORTAYA ÇIKIŞLARI, HEDEFLERİ, ORTAK


NOKTALAR VE FARKLILIKLARININ İNCELENMESİ
Demet GÜRHAN ∗ & Güler DEMİROVA GYÖRFFY ∗∗
Özet
Bu çalışma ile Türk Beşleri ve Rus Beşeri’nin ortaya çıkışlarının, hedeflerinin, ortak noktalarının ve
farklılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada belgesel tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma iki
aşamadan oluşmaktadır; belgesel tarama ve her iki beşliden seçilen şan eserleriyle konser sunumu.
1923’te Cumhuriyet’in ilanından sonra bazı yetenekli gençler Avrupa’nın çeşitli kültür merkezlerine eğitim için
gönderildiler. Bu gençler ülkeye döndükten sonra Türk Beşleri adıyla toplandılar. Grubun amacı, yeni Türk
Müziğini oluşturmak ve Batı Müziği ile Türk müziğinin bir sentezini oluşturup yeni eserler yaratmaktı.
1850’lerde yenilikçi ulusal okulun temeli olan Rus Beşleri ise Rusya’daki sanat durumunu incelemek,
eleştirmek, tanıtmak ve geliştirmek üzere bir araya gelmişlerdir. Bu grup gerçek Rus ruhunu taşıyan ve halk
ezgilerini içeren bir müzik yaratmışlar, sanatı büyük bir sosyal güç olarak görüp bu müziği geliştirmeye
kendilerini adamışlardır.
Her iki beşli de farklı gelişimlere ve farklı şartlara sahip ülkelerde olmalarına rağmen ortak hedeflerlere sahip
olup, kendi kültürlerinin ve müziklerinin gelişimi için çalışmış, amaçlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmiş,
tüm zorluklara rağmen ülkelerine hizmet etmiş ve değerli miraslar bırakmışlardır.
Anahtar Kelimeler: Türk Beşleri, Rus Beşleri, Müzik, Halk Ezgileri, Yaratıcı Topluluk
EMERGENCE, TARGETS, COMMONALITIES AND DIFFERENCES BETWEEN
TURKISH AND RUSSIAN FIVES
Abstract
Emergence, Targets, Commonalities and Differences between Turkish and Russian Fives The present study aims
to determine emergence, targets, commonalities and differences between Turkish and Russian Fives by means of
documentary screening method. This study is comprised of two sections; documentary screening and a concert
presentation made up of singing works from both fives.
Afterwards of declaration of Turkish Republic in 1923, some talented youths were sent to various cultural
centers across the Europe for higher education. These youngsters gathered around the name of Turkish Fives.
The objective of this group was to create new Turkish Music as well as synthesis of Western and Turkish music
to yield new works.
In 1850s, the Russian Fives (The Mighty Handful), foundation of the reformist national school, gathered to
investigate, criticize, promote and develop status of the art in Russia. This group created a music which was
reflecting real Russian spirit and folk songs; and they devoted themselves to develop this music by viewing art as
primary social strength.
Although both fives were located in different countries with diverse developments and conditions, they displayed
common targets, efforts to develop their culture and music, conducted necessary activities. In spite of all
difficulties, they served their countries and inherited precious works.
Key Words: Turkish Fives, Russian Fives, Music, Folk Songs, Creative Collaboration
Ortaya Çıkışları ve Hedefleri
Rus Beşlisi (M.Balakirev derneği), Yeni Rus Müzik Okulu, Rus bestecilerin 1850’lerin sonu
ve 1860’ların başında kurulmuş yaratıcı birliğidir. Bu beşlinin oluşma fikrini tarihçi, arkeolog,
eleştirmen, edebiyatçı ve arşivci V.V.Stasov yaratmıştır.
1855’de Kazan şehrinden Sankt Petersburg’a Balakirev gelir. Verdiği piyano resitalinde
yeteneğiyle herkesin dikkatini çekmiştir. Arkasından Stasov ile tanışır. Stasov Balakirev’den
12 yaş büyük olmasına rağmen iyi arkadaş olurlar. Stasov hayat görüşü ve çevresiyle


Doç.Dr., Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, [email protected]
∗∗
Doç.Dr., Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, [email protected]

40
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Balakirev’e yol göstermektedir. 1856’da konserlerin birinde Balakirev askeri eğitim alan
C.Cui ile de tanışır. Cui müziği çok sevmekte ve Polonyalı besteci S.Moniuszko’dan müzik
eğitimi almıştır. Balakirev’in cesur fikirleri Cui’yi de sanata çekmiştir. Oluşmuş olan
Balakirev – Stasov - Cui grubuna bir sonraki katılan besteci muhafız subay olan
M.Musorgsky olmuştur. Musorgsky’nin karşısına yeni bir dünya açılmıştır ve müziğe olan
aşkı askeriyeden istifa etmesine neden olmuştur. Ilk tanışmaları 1857’de
A.S.Dargomyzhsky’nin evinde olmuştur. Musorgsky’yi etkileyen Balakirev’in parlak
yorumculuğu, cesur fikirleri ve müzik bilgisiydi. 1862’de bu gruba N.A.Rimsky-Korsakov ve
A.P.Borodin de katılırlar. Aralarında en genci Rimsky-Korsakov idi. Borodin yetişmiş ve
olgunlaşmış bir kimyacı bilim adamıdır ve müzikte amatör eğitim almıştır. Böylece, 1863’te
artık Rus Beşleri grubu kurulmuştur. Rimsky-Korsakov der ki; “Grubun kurucusu ve öncüsü
Balakirev’di. Diğerleri ise fikirdaş olarak ona destek olurdu”. Balakirev güçlü iradesiyle, çok
yönlü müzik görüşü, onlara göre daha donanımlı eğitimi ve karakteriyle grubun diğer
elemanlarını çok etkiliyordu ve onları da eğitiyordu. Öğrencilerle çalışma yöntemi çok
değişikti. Öğrencilere senfoni, uvertür ve çeşitli biçimlerde eserler bestelemeyi ödev
veriyordu. Sonrasında da bunları inceleyip, ciddi analizler yapıyor ve tafsiyelerde
bulunuyordu.
Beşli kurulmadan önce 19.y.y. başında Rusya’da sanata ilginin artışını gösteren örneklerden
birisi 1802’de ilk filarmonik topluluğun kurulmasıdır. Zengin insanlar evlerinde kölelerden
oluşan küçük müzik toplulukları kurmakta ve bu topluluklar konserler vermektedir.
The Mighty Handful (Güçlü Küme), 60’lı yıllarda Rusya ile Slav ülkeleri bağlarını
güçlendirmek amacıyla konserler düzenlenmektedir ve bu konserin bazılarını Rus Beşleri
düzenlemektedir. Balakirev Çek temaları üzerine bir üvertür bestelemeye başlar, Rimsky-
Korsakov ise Sırp melodileri üzerine bir orchestra fantazisi besteler. Musorgsky 15. yüzyıl
Çek Halkının savaşını yansıtan bir orkestra eseri bestelemeye başlamış, ama bitirememiştir.
Balakirev ve Rimsky-Korsakov’un bu eserleri 12 Mayıs 1867’de seslendirilmiştir. Başarılı bir
konser gerçekleşmiş ve Stasov bu konserden sonra bir makelesinde şöyle söylemiştir;
dinleyicinin anılarında her zaman Rus Müzisyenlerinden oluşan bu kadar küçük ama Güçlü
Avucun içinde ne kadar çok şiir, duygu, başarı ve yetenek olduğu kalmıştır. (Suvorova, 1956:
5). Böylece The Mighty Handful ünvanı bu gruba yakıştırılmıştır.
Toplulukta sık sık şu kelime kullanılmıştır “Yeni Rus Ekolü”. Bu tanım beşlinin çalışma
yönünü göstermektedir.
Rus Beşlisinin özelliği sadece aralarında dostluk kuran müzisyen topluluğu olması değil bir
yaratıcılık grubu olmalarıdır. Grubun temel hedefi ülkedeki müzik eğitimini geliştirmek ve
yeni eserler yaratmaktır. Kendi çağlarının önde giden başarılı sanatçıları ortak hedefler
doğrultusunda birleşmişlerdir. O dönemlerde genel olarak Rusya’da her sanat alanında bir
kalkınma yaşanmakta, edebiyatta ve resimde de bu tür gruplar oluşmaktadır. (ZORİNA,
1977:26-30).
Bu bestecilerin hepsini bir araya getiren Stasov’un dışında Ulusal müziği geliştirmek için M.
İ. Glinka’nın devamcısı olmak istemeleridir. Glinka’nın geleneklerini yeni bir rüzgârla
uygulamışlardır.
Miliy Balakirev (1837-1910): Beşler’in içinden müzik eğitimini genç yaşlardan hiç
aksatmadan sürdüren tek üyesidir. Glinka’nın devamcısı olarak tanınır. İyi bir araştırmacıdır
ve halk araştırmalarını en iyi bilen kişi olarak tanınır.

41
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

Cezar Cui (1835- 1918): Askeri mühendislik profesörüdür. Mesleğinde generallik rütbesine
kadar yükselmiştir. Küçük formlu ve çoğunlukla lirik eserler bestelemiştir. Rus müziğinde
çocuklar için müzik yapan besteciler içinde ön sıradadır.
Alexander Borodin (1833- 1887): St. Petersburg’da tıp ve kimya okumuş, askeri doktorluk
yapmış ve profesör olarak akademik kariyerini sürdürmüştür. Müzik bilgisini Balakirev’in
yardımıyla geliştirmiştir. İlk gençlik yıllarında Mendelssohn’a karşı ilgi duymuşsa da daha
sonraki yıllar Rus halk müziği onu bu tutkusundan kolayca uzaklaştırmıştır. Rus müziğinde
milli, epik şarkı biçiminde senfoni janrını yaratmıştır.
Modest Musorgsky (1839-1881): Varlıklı bir ailenin çocuğudur. Müziğe karşı ilgisi destek
bulmuşsa da O, ordu hizmetine oradan da kamu hizmetine geçmiştir: Fakat müziğe karşı ilgisi
Harp okulunu bitirip muhafız alayına subay olarak atanmasıyla tekrar canlanır. Ve
Balakirev’in etkisiyle besteciliğe başlar. Eserlerindeki modal (makamsal) karakter zamanının
ve sonraki kuşakların Avrupa bestecilerini etkilemiştir.
Nikolay Rimsky-Korsakov (1844-1908): Rus beşlerinin en genç üyesidir. Sankt-Petersburg
Deniz Harp Akademisi’nde öğrenim görürken kendini bir müzikçi olarak eğitmeyi ihmal
etmemiştir. Bu arada Balakirev’den ders alması onun Beşler’in diğer üyeleriyle tanışmasına
sebep olur. Donanmadaki görevinden ayrılıp bandoları denetleme görevine geçer. Ve
ölümüne kadar St. Petersburg’daki Konservatuvarda pedagog olarak çalışmıştır.
Bu beşlinin ana teması Rus halkının yaşamıyla folklorunu inceleyip halktan topladıkları
ezgilerle eserler yaratmalarıdır. Rus müziği dışındaki ezigleri de ele alarak, inceleyip
eserlerinde kullandılar. Halk ezgilerini toplayıp orijinal halleriyle kitap haline getirmişlerdir,
masal ve destanlardan etkilenmişlerdir. Halk için besteledikleri eserlerde müziği dinleyicilerin
her sınıfı tarafından anlaşılır şekilde olmasına özen göstermişlerdir. Bu sayede halk eserlere
rahatça ulaşabilmiş ve anlayabilmiştir.
Rus Beşlilerinin demokratik hedefi müzikte programlı eserler yaratmaktı. Bu yönde birçok
senfoni, opera ve solo eserler yaratmışlardır. Aynı zamanda cesur yenilikler de yapmışlardır.
Yeni konular, yeni müzik ifadeleri ve formları geliştirip kullanmışlardır. Yeniliklere kapalı
olan insanlara karşı ciddi mücadele vermişler ve Rus müziğinin milli duyguların gelişimi için
bir tohum atmışlardır.
Toplum için çok çalışmış, 1862’de halk için parasız müzik okulu açtırmışlardır. Böylece
toplumun her kesiminin müzik eğitimi görmesine imkan yarattılar. Korolar, müzik eğitimi
veren kurslar kurarak halkın katılımını sağlamışlardır.
Rus operasında millilik, müzikle metnin beraberliği, operadaki reçitatif’in yeri ve önemini,
operadaki korolu bölümlerin büyüklüğünü ortaya çıkarmışlardır.
Fikirlerinin ve eserlerinin halka ulaşması için sadece konser sahnelerini değil, gazete ve
dergilerde çıkan yazılarla kendilerini ifade etmişler, yazıları keskin dille yazıldığından dolayı
da ciddi eleştirel yanıtlar almışlardır.
Rus beşlilerin başarıları sayesinde fikirleri zamanla St.Petersburg Konservatuvarını da
etkilemeye başlamıştır. Hatta 1871’de St.Petersburg Konservatuvarına Rimsky-Korsakov
hoca olarak davet edilmiştir. Bundan sonra bağlar daha da güçlenir. Rus beşlerinin
gelenekleriyle ciddi bir akademik birimin birleşmesi Rimsky-Korsakov ekolünün temelidir.
70 ve 80’li yılların arasında Rus beşleri sadece Rusya’da değil yurt dışında da tanınmaya
başlandı. Yurt dışına kendi eserlerinin şefliğini yapmak üzere davet ediliyorlardı. Rus
beşlerine yakınlık gösterenlerden birisi F.Liszt olmuş ve Batı Avrupa’da beşlerin eserlerin

42
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

seslendirilmesine yardımcı olmuştur. Beşlinin eserlerine merak gösterenlerden bazıları


M.Ravel, C.Debussy, L. Janacek’dir.
Rus beşlisi bir yaratıcı grup olarak 19.yüzyılın 70’li yılların ortalarına kadar sürdürülebildi.
Grubun başına Rimsky-Korsakov geçmiş, fakat Rimsky-Korsakov’un hocalık yapması grup
içinde hoş karşılanmamıştır. Zamanla daha az görüşmeye başlayan grubun fikirleri, ruhu ve
hedefleri devam eder. 1881’de Musorgsky, 1887’de ise Borodin vefat eder ve bu ölümlerden
sonra hayatta kalanların yolları yavaş yavaş ayrılmaya başlar. Geçici olarak Rus beşlisine üç
isim A.S.Gussakovsky, N.N.Lodıjensky, N.V.Sherbatchov katılmışlardır. Fakat onlar
bestecililkten uzak oldukları için, kısa sürede dışta kalıp uzaklaşmışlardır.
Rus Beşleri dünyaya ciddi bir miras bırakmışlardır. Halk ezgileri üzerine harika yapıtlar
yaratmış ve böylece dünya müzik sanatına büyük katkıları olmuştur. Küçük bir grup
olmalarına rağmen halka hizmette en büyük örneklerden biri olmuşlardır. Birkaç yaratıcı bir
araya gelip seslerini duyurabilmişlerdir. Çalışmaları cesurca bir sanat örneği sayılabilir.
Stasov der ki; “Rus Beşlisi” dinleyicilerin önüne Rus insanlarının, Rus hayatlarının, Rus
karakterlerinin, Rus ilişkilerinin okyanusunu sunabilmişlerdir. (Stasov, 1952: 75). Rus
Beşlisini derinden inceleyenlerden birisi de besteci, yazar, müzikolog B.V. Asafyev olmuştur.
Rus Beşleri’nin, başta adlandırılmaları olmak üzere, amaç ve çalışma yöntemi açısından
Türkiye’deki izdüşümünü, Türk Beşleri oluşturmaktadır. Türkiye’nin ilk çağdaş besteci
kuşağında yer alan Türk Beşleri, Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün önderliğinde
gerçekleştirilmek istenen musiki inkılabının gereği olarak Avrupa’da yetiştirilirler ve yurda
döndüklerinde de uygulayıcılığını üstlenirler. Teorisyenliğini, Ziya Gökalp ve ondan
etkilenen Atatürk’ün yaptığı inkılap, “milli musiki” anlayışına dayanır. Bu anlayışa göre,
milliliği ifade eden halk türküleri derlenip kayıt altına alınmalı ve çağdaşlığı ifade eden Batı
tekniğiyle armonilenerek yeniden üretilmelidir. Nitekim bu konuda, bir müzik bilimci ve
müzisyen olarak Ali Uçan, “Atatürk’ün milli müzik anlayışında ‘özde ulusallık’, ‘yöntemde-
teknikte çağdaşlık’ ve ‘nitelikte evrensellik’, birbirini tamamlayıp bütünleyen üç vazgeçilmez
boyuttur” (2005: 97) belirlemesinde bulunur.
19. yüzyılda Avrupa ülkelerinde ulus bilincinin gelişmesiyle bunun aynı zamanda sanata da
yansıması görülmüştür. O dönemdeki bestecilerin eserlerini kendi kültürel varlıklarına
dayandırması ve öne çıkarması müzik tarihinde “Ulusal Okullar” döneminin ortaya çıkmasına
neden olmuştur. Başlıca ulusal okullar arasında Finlandiya, İsveç, Norveç ve Danimarka’dan
oluşan İskandinav Okulu, Çek Okulu, Macar Okulu, Rus Okulu ve Polonya Okulu yer
almaktadır. Türk Ulusal Okulu Türk Beşleri ile başlamıştır.
1923’te modern Türkiye’nin kurulmasından sonra Atatürk, müzik alanında da Avrupa’yı
örnek alan yenilikler ve reformlar gerçekleştirmeye karar vermiştir. Burada amaç kendi müzik
varlığımıza dayalı, çağdaş bir Türk müziği yaratmaktı. Yeni müzik kurumları kurulmaya
başlandı. Müzik alanındaki reformlar için iyi yetişmiş müzisyenlere ihtiyaç vardı ve bu
amaçla yetenekli gençler bir sınavdan geçirilerek eğitim için Avrupa kentlerine, özellikle
Paris, Viyana ve Prag’a gönderildiler. Yurda döndüklerinde çağdaş Türk bestecilik ekolünü
oluşturdular ve Türk Beşleri olarak anılmaya başlandılar. Türk Beşleri günümüz
Türkiye’sinin ilk çağdaş besteci kuşağıdır.
Türk Beşleri Cumhuriyetimizin kuruluş döneminde kültür alanında gerçekleştirilen atılımların
önde gelen temsilcileridir. Bu yönüyle onlar, Cumhuriyetle özdeşleşmiştir. Türk müziğinin
evrensel düzeye ulaşmasını amaçlayan bu hareketin içerisinde yer alan Cemal Reşit Rey, Ulvi
Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses daha sonra
Türk Beşleri olarak anılırlar. Bu beş sanatçının ortak özellikleri sadece klasik müziğe gönül

43
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

vermiş olmaları değildir. Hepsi 1900’lü yılların başında doğmuş olan değerli sanatçılar,
Atatürk tarafından bizzat önem verilmiş, farklı ailelerde farklı kültürlerde yetişmiş olsalar da
yurtdışında eğitim almaları sağlanmış bir grubu temsil etmektedir. Yapıtlarının büyük
çoğunluğunun esin kaynağını Türk halk ve geleneksel sanat müziğinin karakteristik
melodileri ve karmaşık ritmik varlıkları oluşturmuştur. Türk müziği ve makamları hep ön
plana çıkmıştır. Yaklaşım ve anlayış sürecinde Beşler, “yeni” Türk müziğine batılı bir boyut
ve müzik dili kazandırmıştır. Türk Beşleri 20. Yüzyılın 30’lu yıllarından itibaren Türk Ulusal
Okulu’nun önde gelen temsilcileri olmuştur. Türk Beşleri çağdaş Türk müziğinin gelişiminde
önemli rol oynamasının yanı sıra, konservatuvarlarımızda eğitimci olarak da etkin görevler
almışlardır.
Türk Beşleri’ne bu ismi yazarlar vermiş olup, aslında kendi içlerinde yetişme tarzları, eğitim
aldıkları kişilerin tarzları, vb. nedenler ile üslup farklılığı taşımakta idiler. Ancak, yine de bir
arada Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında müzik alanında resmi açıdan tek bir ses
çıkması ve tek bir politika oluşması hususunda önemli bir birliği temsil etmişlerdir. Rus
Beşleri gibi protest bir durumları; Fransız Altıları gibi ortak bir anlayışın etrafında bir araya
gelmiş olma halleri söz konusu değildi.
Türk müziğinin evrensel düzeye ulaşmasını amaçlayan bu hareketin içerisinde yer
alan Türk beşleri, Batı Müziği yapısı içinde klasik Türk müziği ve Türk halk
müziğinin renklerini kullanmayı amaçlamışlardır.
Cemal Reşit Rey (1904-1985), yurt dışında eğitim görmüştür. Besteci, piyanist ve orkestra
şefliği olmasının yanında öğretmenlik de yapmıştır. Genellikle karmaşık bir yazı kullanan, bu
nedenle “zor bir besteci olarak” tanınan Rey’in eserlerini seslendirmek pek de kolay değildir.
Birçok eseri yurt dışında ya kendisi tarafından ya da tanınmış bir şef tarafından yönetilmiştir.
Hasan Ferit Alnar (1906-1978), küçük yaşta kanun çalmaya başlamış ve iyi bir kanun
yorumcusu olarak ünlenmiştir. 1927’de yurt dışına giderek eğitimini tamamlamıştır. Orkestra
şefliği, müzik tarihi ve kompozisyon öğretmenliği yapmıştır. Ankara’da ilk opera
temsillerinin düzenlenmesine öncülük etmiştir. Geleneksel bir çalgı olan kanun için yazdığı
Kanun Konçertosu müzik tarihinde bir ilktir. Grubun diğer üyelerine göre Alnar geleneksel
sanat müziğimizin makamlarına eserlerinde daha fazla yer vermiştir.
Ulvi Cemal Erkin (1906-1972), 1925 yılında kazandığı devlet bursuyla yurt dışında eğitim
almıştır. Besteci ve piyanist olmasının yanında çeşitli kurumlarda öğretmenlik yapmıştır. Tüm
eserleri seslendirilmiş tek Türk bestecisidir. Eserlerinin esin kaynağını akılda kalıcı kolay ve
etkileyici geleneksel ezgiler oluşturur. Erkin’in müziğinde ritmik yapı önemli rol oynar, aksak
ritimleri sıkça kullanmıştır.
Ahmed Adnan Saygun (1907-1991) ise 1928’de devlet bursuyla gittiği yurt dışında eğitimini
tamamlamıştır. Bestecilik, etnomüzikoloji ve eğitim alanlarında Türk müziğine olan
katkılarıyla müzik tarihine geçmiştir. 1934 yılında ilk ulusal operamız olan Özsoy Operası’nı
bestelemiştir. Saygun, bütün müzik türlerinde aynı ölçüde eser vermiş olan az sayıdaki
bestecilerdendir. Saygun 1936 yılında Bela Barok İle Türkiye’nin güney bölgesinde folklorik
bir araştırma gezisi yapmıştır. Saygun’un anlayışı Anadolu’nun geçmişi, günümüzün
birikimleri, folkloru ve makamlarıydı.
Necil Kazım Akses (1908-1999) Türk Beşlerinin en gencidir, 1926’da yurt dışına giderek
eğitimini tamamlamıştır. Türk Beşleri’nin en genç üyesi olan Akses, besteciliği ve
öğretmenliği kadar sanat kurumlarındaki yöneticiliği ile de Türk kültür yaşamına hizmet
etmiştir. Eserleri çeşitli ülkelerde de seslendirilmiştir. Yöneticilik dönemlerinde çağın

44
5. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi Bildiriler Kitabı
22 – 26 Temmuz 2019 / Ürgüp
www.imdcongress.com

gereklerine uygun programlar geliştirmiş ve bu yenilikler güncelliğini kaybetmemiştir. Genel


olarak Akses, çağdaşları arasında yeniliklere en açık olan bestecidir.
Ortak Noktalar ve Farklılıklar
Türk Beşleri Rus Beşleri gibi birlikte hareket etmemişlerdir. Beşlerin her üyesi başlangıçta
ulusalcı bir kavrayıştan yola çıkmış, yerel müziğimizin renklerinden yararlanmışlardır. Bu bir
ortak yöndür. Ancak sonraları, geleneksel müziklerimizden yararlanma özelliği giderek
azalmış, bestecilerimizin her biri kendi özgün duyuş ve düşünceleriyle eserler yaratmıştır.
İki beşli de, yapıtlarının büyük çoğunluğunda halk ve geleneksel müziğin karakteristik
melodilerini ve milli duyguları kullanmışlardır.
Her iki grubun isimleri kendileri tarafından yaratılmamış başkaları (gazeteciler, eleştirmenler)
tarafından yakıştırılmıştır.
Her iki grubun içinden eğitimciler çıkmıştır. Besteciliğin yanı sıra eğitimciliğe de önem
vermişlerdir.
Bu beşlilerin bestecileri ülkelerinin müziklerini geliştirmek amacıyla farklı formlarda ve
biçimlerde çok sayıda eserler üreterek ülke hazinelerine katkıda bulunmuşlardır.
İki beşli de zaman içinde ülkelerinde protest durumlarla karşılaştılar.
Türk Beşleri Rus Beşleri gibi birlikte hareket etmemişlerdir. Rus beşleri özellikle kuruluş
yıllarında yardımlaşarak birlikte hareket etmişlerdir.
Çoğu, müziği kendi kendine öğrenmiş, müziği ikinci meslek olarak yapan amatörlerden
oluşan Rus Beşlerinde grubun tek müzik eğitimi görmüş üyesi Balakirev’dir. Türk Beşleri ise
profesyonel müzik eğitimi alan müzisyenlerden oluşmuştur.
KAYNAKÇA
• ASAFYEV Boris. Seçilmiş Çalışmaları. Kompozitorı Moguçey Kuçki. T 3. (Güçlü
Küme’nin Bestecileri). Cilt 3. 1954. Sovyetler Birliği Bilim Akademisinin Yayınevi.
Moskova.
• AYDIN Yılmaz. Türk Beşleri. 2003. Müzik Ansiklopedisi Yayınları.
• ÇEVİK Mehmet. Rus Beşleri’nin Türkiye’deki İzdüşümü: Türk Beşleri ve Halk
Kültüründen Esinlemeleri. 2015 Doğu ile Batı Arasında Zarif Bir Köprü: Türk ve Rus
Edebiyatları Sempozyumu, St. Petersburg-Rusya Federasyonu, Basım Tarihi Şubat
2015, Sarıyıldız Matbaacılık
• FRİD Emiliya. Russkaya Muzıkalnaya Literatura. (Rus Müziği Edebiyatı). 1984.
Muzıka Yayınevi. Leningrad.
• GORDEYEVA Yevgeniya. Kompozitorı Moguçey Kuçki. (Güçlü Küme’nin
Bestecileri). 1985. Muzıka Yayınevi. Moskova.
• İLYASOĞLU Evin. Zaman İçinde Müzik. 1994. YKY.
• KAYGISIZ Mehmet. Türklerde Müzik. 2000. Kaynak Yayınları, İstanbul.
Bildiri Özetleri Kitabı - II. Uluslararası Türk Dünyası Çocuk Oyun ve
I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı ÖNSÖZ Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Projesi kapsamında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile Milli Eğitim Bakanlığı, YTB (Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı), TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlığı Ajansı), Eskişehir Valiliği, Eskişehir İl Millî Eğitim Müdürlüğü, TÜRKSOY, Uluslararası Türk Akademisi, TRT Avaz işbirliği ve PEGEM Akademi, Nobel, Eğiten Kitap sponsorluğunda gerçekleştirilen 1. Uluslararası Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı’na katılımınızla onurlandırdığınız için teşekkür ediyoruz. Türk Dünyası adına 36 ülke/bölgeden katılımın gerçekleşmesiyle Türk Dünyasının buluştuğu büyük bir uluslararası kurultay olmuştur. Bu kurultayda, bu projenin önemi nedir ve neden Türk Dünyası çocuk oyun ve oyuncakları sorularının cevapları, sizin adınıza sorulmuş ve cevaplanmaya çalışılmıştır. Avrupa ve Amerika’da uygulanmakta olan eğitim programları bilim insanlarımız tarafından incelenmekte ve bu programlar doğrultusunda çocuklarımızın gelişimine ve öğrenimine en fazla katkı sağlayabilecek eğitim programları oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bugün eğitim programlarımız oluşturulurken çağın gerektirdiği donanım öngörülmekte ve çocuklarımızın üst düzey düşünme becerileri ile desteklenmesi hedef alınmaktadır. Ancak unutulan bir husus vardır ki bu husus toplumsal düzeni, toplum içerisinde kimlik kazanmayı ve toplumun devamlılığını sağlamayı öngören kültürün aktarımıdır. Toplum, oluşturduğu kültür ile bir arada olabilme ve sürekliliğini sağlayabilme başarısını göstermektedir. Toplum olarak Türk Toplumuna baktığımızda 3000 yıllık bir geçmişin olduğu zengin bir kültürün varlığı görülmektedir. Türk toplumu, Asya’nın Ata toprağı olduğu, buradan diğer kıtalara dağılımın gerçekleştiği ve gittiği her bölgeye kültürünü taşıdığı bir toplumdur. Modern eğitim anlayışları içerisinde var olan bu kültürün aktarımı ne kadar gerçekleştirilmekte ve çocuklarımız kültürünü ne kadar anlayabilmektedir? Bu soru gerçekten önemli bir soru ve sorundur. Tabi ki kültür sadece eğitim ortamlarında aktarılmamakta, ailelerin ve toplumsal yaşantıların da bu aktarımda rolü yer almaktadır. Ancak bu aktarım tesadüflere, ihtimallere bırakılamayacak kadar mühimdir ve toplumların eğitim felsefesi o toplumun millî ve manevi menfaatlerini içermelidir. İşte bu nedenlerdendir ki 3000 yıllık Türk Dünyası kültürü eğitimle gelecek nesillerimize kazandırılmalı ve kültürel aktarımın devamlılığı sağlanmalıdır. İkinci sorumuz olan neden oyun ve oyuncaklar sorusunun iki cevabı bulunmaktadır. Çocuk oyun ve oyuncakları, çocukların yaşadıkları toplum içerisinde gelecekteki yaşantılarının deneyimini kazandıkları roller, yemeklerimiz, giysilerimiz gibi kültürün içerisinde yer alan önemli bir unsurdur. Üstelik oyun ve oyuncaklar çocukların içerisinde aktif olarak yer almaları ve kurallarını, tekerlemelerini, oyuncağını toplumun kültürüne göre kendilerinin geliştirmeleri sebebiyle, kültür ile çocuğun en etkili şekilde bir araya geldiği bir unsurdur. İşte burada ikinci önemli cevap karşımıza çıkmaktadır. Kültürel aktarımın eğitim içerisinde hangi yollarla kazandırılacağı, diğer bir ifade ile etkin olan yöntemi bize oyun ve oyuncaklar sunmaktadır. Çocukların içerisinde eğlenerek ve isteyerek yer aldıkları oyunlar ve I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı kullandıkları oyuncaklar eğitimcilerin kültürü nasıl aktarabiliriz sorusunun cevabını verdikleri anahtar olacaktır. İşte bu anahtarın kullanımı için, Atalarımızın bize bıraktıkları mirasımız olan oyun ve oyuncaklarımız Türk Dünyası olarak pedagojik tartışmalara açılmıştır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesinin ev sahipliğini yaptığı, çocuklarımız ve geleceğimiz için bu kadar önemli bir düzenleme içerisinde yer alan katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Yrd. Doç.Dr. Yalçın Bay Yrd. Doç.Dr. D. Neslihan Bay TUDÇOOK Düzenleme Kurulu Eş Başkanları I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı DÜZENLEME KURULU Kurultay Eş Başkanları Prof. Dr. M. Bahaddin ACAT Prof. Dr. Selahattin TURAN Düzenleme Kurulu Eş Başkanları Yrd. Doç. Dr. Yalçın BAY Yrd. Doç. Dr. D. Neslihan BAY Düzenleme Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Pınar GİRMEN Doç. Dr. Cavide DEMİRCİ Doç. Dr. Esra DERELİ Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir ÖZTÜRK Yrd. Doç. Dr. Burcu ANILAN Yrd. Doç. Dr. Emre Ev ÇİMEN Yrd. Doç. Dr. Ersin KARADEMİR Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ANILAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet ERSOY Yrd. Doç. Dr. Semra KIRANLI GÜNGÖR Yrd. Doç. Dr. Ümmügülsüm KORKMAZ Yrd. Doç. Dr. Zeynep YURTSEVEN Arş. Gör. Ayşe DÖNMEZ Arş. Gör. Burak Yasin YILMAZ Arş. Gör. Candaş UYGAN Arş. Gör. Dilara YAYA Arş. Gör. Eren Can AYBEK Arş. Gör. İsmail KAŞARCI Arş. Gör. Mikail YALÇIN Arş. Gör. Muhammed ÖZ Arş. Gör. Özge ÖZTEKİN Arş. Gör. Özge Sultan BALIKÇI Arş. Gör. Sabiha İŞÇİ Arş. Gör. Serdar KÖRÜK Arş. Gör. Şule Betül TOSUNTAŞ Arş. Gör. Yasir ARMAĞAN Arş. Gör. Yusuf AY Arş. Gör. Zeynep KILIÇ Arş. Gör. Z. Melis DEMİR Uzm. Muhammed AYDIN Uzm. Ömer Faruk BAYRAKÇI Okt. Madina YÖRÜK I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı BİLİM KURULU 1 Prof.Dr. Abdurrahman KILIÇ Düzce Üniversitesi 2 Prof.Dr. Ahmet AYPAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 3 Prof.Dr. Akmatali ALİMBEKOV Kırgızistan Manas Üniversitesi 4 Prof.Dr. Alexey GOLIKOV Rusya Federasyonu Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bilimleri Enstitüsü 5 Prof.Dr. Alimcan İNAYET Ege Üniversitesi 6 Prof.Dr. Almas SHAYKHULOV Rusya Federasyonu Başkurtistan Cumhuriyeti Başkurtistan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi 7 Prof.Dr. Asuman Seda SARACALIOĞLU Adnan Menderes Üniversitesi 8 Prof.Dr. Ayhan AYDIN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 9 Prof.Dr. Baljir BALDULMAA Mongolian State University of Education 10 Prof.Dr. Basangova Tamara GORYAEVNA Rusya Federasyonu Kalmuk Cumhuriyeti 11 Prof.Dr. Cabbar IŞANKUL Özbekistan Bilimler Akademisi Alişir Nevai Dil ve Edebiyat Enstitüsü 12 Prof.Dr. Cemil YÜCEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 13 Prof.Dr. Damir İSHAKOV Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Tataristan Bilimler Akademisi 14 Prof.Dr. Darhan HIDIRALİ Türk Akademisi 15 Prof.Dr. Dilshod RAHİMOV Tacikistan Bilim Akademisi 16 Prof.Dr. Douslas K. HARTMAN ABD Michigan State University 17 Prof.Dr. Esma ŞİMŞEK Fırat Üniversitesi 18 Prof.Dr. Fatma ALISINANOĞLU Gelişim Üniversitesi 19 Prof.Dr. Firdevs GÜNEŞ Bartın Üniversitesi 20 Prof.Dr. Grigori TOMSKİ Académie Internationale CONCORDE 21 Prof.Dr. Gülay MİRZAOĞLU Hacettepe Üniversitesi 22 Prof.Dr. Handan Asude BAŞAL Uludağ Üniversitesi 23 Prof.Dr. Hayati AKYOL Gazi Üniversitesi 24 Prof.Dr. İsa HABBİBAYLİ Azerbaycan Milli İlimler Akademisi 25 Prof.Dr. Jodene FINE ABD Michigan State University 26 Prof.Dr. Kamoludin ABDULLAEV Tacikistan Central Asia: Study and Teaching 27 Prof.Dr. M. Bahaddin ACAT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 28 Prof.Dr. Mehmet ŞİŞMAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 29 Prof.Dr. Mustafa ERGÜN Afyon Kocatepe Üniversitesi 30 Prof.Dr. Mustafa SAFRAN Gazi Üniversitesi 31 Prof.Dr. Mübeccel GÖNEN Hacettepe Üniversitesi 32 Prof.Dr. Nebi ÖZDEMİR Hacettepe Üniversitesi 33 Prof.Dr. Nilüfer ÖZABACI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 34 Prof.Dr. Nurbubu ASIPOVAN Kırgızistan Manas Üniversitesi 35 Prof.Dr. Ondar ERGELEER Rusya Federasyonu Tuva Cumhuriyeti (Çüvürekovich) Tuva Devlet Üniversitesi 36 Prof.Dr. Özden TEZEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 37 Prof.Dr. Özkul ÇOBANOĞLU Hacettepe Üniversitesi I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı 38 Prof.Dr. Raxmonov NASIMXON Özbekistan Bilimler Akademisi 39 Prof.Dr. Selahattin TURAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 40 Prof.Dr. Sultan TULU Muğla Üniversitesi 41 Prof.Dr. Tamara BİTTİROVA Rusya Federasyonu Kabardey-­‐Balkar Cumhuriyeti Rusya Akademisi 42 Prof.Dr. Timur KOCAOĞLU ABD Michigan State University 43 Prof.Dr. Victor BUTANAEV Rusya Federasyonu Hakasya Cumhuriyeti Hakasya Milli Üniversitesi 44 Prof.Dr. Zarema KIPKEEVA Rusya Federasyonu Karaçay – Çerkes Cumhuriyeti Karaçayevsk Umar Aliyev Üniversitesi 45 Doç.Dr. Gülnara Yusuf qızı SEİTVANİ Kırım Tatar ve Şarq Filologiyası Fakülteti 46 Doç.Dr. Ali Fuat ARICI Yıldız Teknik Üniversitesi 47 Doç.Dr. Ayfer ŞAHİN Ahi Evran Üniversitesi 48 Doç.Dr. İlkin Rüstemzade FARİZOĞLU Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi 49 Doç.Dr. Suat UNGAN Karadeniz Teknik Üniversitesi 50 Doç.Dr. Svetlana TÜBEEVA Rusya Federasyonu Kabardey Balkar Devlet Üniversitesi 51 Doç.Dr. Akedil TOİSHANULY Kazakistan Türk Akademisi 52 Doç.Dr. Ali ERYILMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 53 Doç.Dr. Asım ARI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 54 Doç.Dr. Ayşe AYPAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 55 Doç.Dr. Aytaç KURTULUŞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 56 Doç.Dr. Baisheva Maria İVANOVNA Rusya Federasyonu Federasyonu Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bilimleri Enstitüsü 57 Doç.Dr. Cansu Filik İŞÇEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 58 Doç.Dr. Cavide DEMİRCİ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 59 Doç.Dr. Cengiz GÖKŞEN Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi 60 Doç.Dr. Emine KOLAÇ Anadolu Üniversitesi 61 Doç.Dr. Engin KARADAĞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 62 Doç.Dr. Erkin EMET Ankara Üniversitesi 63 Doç.Dr. Esra DERELİ İMAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 64 Doç.Dr. Eyüp ARTVİNLİ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 65 Doç.Dr. Habibe YAZICI ERSOY Gazi Üniversitesi 66 Doç.Dr. İsmail ACUN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 67 Doç.Dr. Kürşat YENİLMEZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 68 Doç.Dr. Lena TROEVA-­‐LUGINOVA Rusya Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bilimleri Enstitüsü 69 Doç.Dr. Leyla ÜLMEZOVA Rusya Federasyonu Kaberdey – Balkar Cumhuriyeti Sen Petersburg Devler Üniversitesi 70 Doç.Dr. M.Zafer BALBAĞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 71 Doç.Dr. Macid A. MELEKOĞLU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 72 Doç.Dr. Mızrap POLAT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 73 Doç.Dr. Mohammad Yalim YARQIN Kabil Devlet Üniversitesi, General Manager at Star Radio and TV I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı 74 Doç.Dr. Pınar ANAPA Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 75 Doç.Dr. Pınar GİRMEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 76 Doç.Dr. S. Deniz KORKMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 77 Doç.Dr. Suzan D.CANHASİ Kosova Priştine Üniversitesi 78 Doç.Dr. Şengül S. ANAGÜN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 79 Doç.Dr. Zekiya MAHMUTOVANIN Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi 80 Doç.Dr. Zühal ÇUBUKÇU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 81 Yrd.Doç.Dr. Nuran Malta-­‐MUHAXERİ Kosova Priştine Üniversitesi 82 Yrd.Doç. Dr. Derya YILMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 83 Yrd.Doç.Dr. Abdulkadir ÖZTÜRK Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 84 Yrd.Doç.Dr. Asiye BERBER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 85 Yrd.Doç.Dr. Burcu ANILAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 86 Yrd.Doç.Dr. C. Murat KANDEMİR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 87 Yrd.Doç.Dr. Çiğdem KARA Anadolu Üniversitesi 88 Yrd.Doç.Dr. D. Neslihan BAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 89 Yrd.Doç.Dr. Dilek TÜRKYILMAZ Gazi Üniversitesi 90 Yrd.Doç.Dr. Doğan KAYA Cumhuriyet Üniversitesi 91 Yrd.Doç.Dr. Emre EV ÇİMEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 92 Yrd.Doç.Dr. Ersin KARADEMİR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 93 Yrd.Doç.Dr. Esra EREN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 94 Yrd.Doç.Dr. Fatih BEKTAŞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 95 Yrd.Doç.Dr. H. Adnan ARSLANTAŞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 96 Yrd.Doç.Dr. Hilmi DEMİRAL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 97 Yrd.Doç.Dr. Hüseyin ANILAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 98 Yrd.Doç.Dr. İlknur YÜKSEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 99 Yrd.Doç.Dr. İsmail YÜKSEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 100 Yrd.Doç.Dr. Mehmet ERSOY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 101 Yrd.Doç.Dr. Melih TURĞUT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 102 Yrd.Doç.Dr. Mine SÖNMEZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 103 Yrd.Doç.Dr. Munise SEÇKİN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 104 Yrd.Doç.Dr. Nevin Güner YILDIZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 105 Yrd.Doç.Dr. Özlem Şimşek ÇETİN Kırıkkale Üniversitesi 106 Yrd. Doç. Dr. Sakine GAYBELİYEVA Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi 107 Yrd.Doç.Dr. Semra Kıranlı GÜNGÖR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 108 Yrd.Doç.Dr. Ümit ÖZKANAL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 109 Yrd.Doç.Dr. Ümmügülsüm KORKMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 110 Yrd.Doç.Dr. Yalçın BAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 111 Yrd.Doç.Dr. Zeynep YURTSEVEN AVCI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 112 Dr. Firuz FEVZİ Kabil Devlet University 113 Dr. Güllü KARANFİL Moldova İMBL, South Russian Üniversity 114 Dr. Kadiyan BOOBEKOVA Kırgızistan Manas Üniversitesi 115 Dr. Temirbulatova Enegiz ASHİROVNA Rusya Federasyonu Karaçay-­‐Çerkes Cumhuriyeti I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı Rusya Federasyonu Dagıstan Cumhuriyeti Mahakale Devlet Üniversitesi 116 Dr. Yusup İDRİSOV 117 Öğrt. Gör. Intımakgül NURMAGOMBETOVA Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi 118 Öğrt. Gör. Menent SHUKRİYEVA Bulgaristan Şumnu Üniversitesi 119 Öğr. Gör. M. Tekin KOÇKAR ESOGÜ Halkbilim Araştırma ve Uygulama Merkezi 120 Uzm. Aidash BARYNMANA Rusya Federasyonu Tuva Cumhuriyeti Tuva Kültür Merkezi Sanat Müdürü 121 Uzm. Aişe MEMETOVA Kırım Tatar İslam Medeniyeti (kültürü) Bölümü Müdürü 122 Uzm. Erzhan TOLEK Kazakistan Türk Akademisi 123 Uzm. István VIDAK Macaristan Türkolog, Kece Uzmanı 124 Uzm. İbrahim YILDIRIM Kazakistan Yunus Emre Türk Kültürü Merkezi 125 Uzm. Mari NAGY Macaristan Türkolog, Kece Uzmanı 126 Uzm. Maya SAPAROWA İran Türkolog / Yazar 127 Uzm. Mongush ANDREY Rusya Federasyonu Tuva Cumhuriyeti Tuva Kültür Merkezi Sanat Müdürü 128 Uzm. Musemma RASİMOVA Kırım Sakovi Lisesi Türkolog 129 Uzm. Nadirbek JORAKOZİYEV Özbekistan Bilimler Akademisi 130 Uzm. Nadya TIDIKOVA Rusya Federasyonu Altay Cumhuriyeti Altay Bilimler Akademisi 131 Uzm. Osman TURDİ Nevşehir Üniversitesi 132 Uzm. Tumen ULZİİ Mogolistan ( Munkh Itgelt) International İntellectual Museum Sahibi 133 Uzm. Zülfiya TADİKOVNA Rusya Federasyonu Hakasya Cumhuriyeti Hakasya Kültür Merkezi 134 Mansur KURYAZOV Özbekistan Oyuncak Ustası 135 Marina KARYAGİNA Rusya Federasyonu Çuvaşistan Devlet Televizyonu 136 Müfettiş Vildan BORMAMBET Romanya Eğitim Bakanlığı 137 Valeri TURGAY Rusya Federasyonu Çuvaşistan Mihail Sespelya Vakfı Müdürü 138 Vasiliy PETROV Rusya Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bakan Yardımcısı 139 Yazar Gülnara HALFİTDİNOVA Rusya Federasyonu Başkurtistan Cumhuriyeti “Bashkortostan kizi”nda – aile ve kadınlar” Dergisi 140 Yazar Küller TEPUKOV Rusya Federasyonu Altay Cumhuriyeti Çocuk kitabı yazarı 141 Yazar Rabit BATULLA Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Yazar 142 Yazar Yücel FEVZİOĞLU Almanya Türk Dünyası Masal ve Hikayeleri Yazarı I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı İÇİNDEKİLER • Geleneksel Çocuk Oyunlarının Anadili Eğitimine Etkisi .............................................................. 1 • Çocukların Problem Çözme Becerisi ve Dil Gelişiminde Bilmece ve Tekerlemelerin Önemi ...... 3 • Göçebe Kırgızların Çocukları Sosyalleştirme Kültüründeki Halk Oyunlarının Yeri ...................... 5 • Çocuk Oyunlarının Çocuklara Milli Kültürel Değerlerin Aşılanmasında, Onların Ahlak ve Eğitiminin Gelişmesinde Rolü .................................................................................................... 6 • Değerler Eğitiminin Müzikli Oyunlar Aracılığı ile Kazandırılması ................................................ 7 • Okul Öncesi Eğitiminde Şarkılı Oyunlar Yoluyla Değerler Eğitimi: Nitel Örnek Bir Çalışma ....... 8 • İlkokulda Derslerde Oynatılan Oyunların Değerler Eğitimi Verilmesindeki Katkısı .................... 9 • Türkiye’de Oynanan Geleneksel Çocuk Oyunlarının Değerler Eğitimindeki Rolü Açısından İncelenmesi .............................................................................................................................. 10 • Ramazan Ayını Sevdirmek İçin Düzenlenmiş Geleneksel Çocuk Oyunları ................................ 12 • Milli ve Manevi Değerlere Dayalı Kültürel Miraslarımızın Okul Öncesi Dönemde Geleneksel Oyunlar ile Tanıtımı ve Aktarımı .............................................................................................. 13 • Saha Bölgesi Masa Oyunları ve Çocukların Zihinsel Gelişimi Üzerinde Etkileri? / Настольные Игры Народа Саха И Их Влияние На Интеллектуальное Развитие Детей .......................... 14 • Çocukların Hayallerindeki Oyuncaklar ..................................................................................... 15 • Halk Oyunlarında “Karı” (Kadın) Karakteri ............................................................................... 17 • Okul Öncesi Dönemde Ebeveynlerin Çocuklarına Oyuncak Seçimi Tercih Nedenlerinin İncelenmesi .............................................................................................................................. 18 • Koleksiyoner Kutu Oyunu ........................................................................................................ 19 • ‘Kentleşmede Çocuğa Görelik’ İlkesinin Oluşturulması ve Bu Çerçevede Çocukluğumuzdaki Oyunların Önemi ...................................................................................................................... 20 • Ailelerin 0-­‐6 Yaş Çocuklara Yönelik Oyuncak Seçimlerindeki Kriterlerin İncelenmesi ............. 21 • Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Zekâ Oyunları ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Oyunların Eğitimde Kullanılabilirliğine Yönelik Görüşleri ........................................................................................ 22 • Adölesanların Oynadıkları Bilgisayar Oyunları ve Oyuna Ayırdıkları Zamanın Değerlendirilmesi: Kalitatif Çalışma ....................................................................................................................... 23 • Okul Öncesi ve Birinci Sınıf Öğrencilerinin Oyun/Oyuncak Hakkındaki Görüşlerinin Karşılaştırılması ........................................................................................................................ 24 • Zeka Oyunları Dersi Öğretim Programı'nın Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi ... 24 • Zeka Oyunları Arayıcılığıyla İnternetin ve Telefonun Zararlı Kullanımının Azaltılması ............. 25 • Geleneksel Kültür ve Modern Bilimin Sentezi Bir Oyun: Jipto ................................................. 26 • Okul Öncesi Eğitiminde Oyun ve Oyuncak Materyallerine İlişkin Yönetici ve Öğretmen Görüşleri .................................................................................................................................. 28 • Türk Kültürüne Ait Oyun ve Oyuncakların Okul Öncesinde Yapılandırılmış Origami Materyalleri ile Kullanımı ......................................................................................................... 29 • Dramatik Oyun, Sosyodramatik Oyun ve Öz-­‐Düzenleme ........................................................ 30 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Ailemin ve Benim Oyun ve Oyuncaklarım ................................................................................ 31 • Elazığ’ın Geleneksel Çocuk Oyunları ........................................................................................ 32 • Dedeler Çocukken Neler Yapar Neler Oynarlardı ..................................................................... 33 • Orta Asya’da Oynanan Geleneksel Oyunların Eğitsel Oyuna Dönüştürülmesinin Akademik Başarıya ve Matematik Dersine Yönelik Tutuma Etkisi ............................................................ 34 • Malazgirt Buka Baran Çocuk Oyunu ......................................................................................... 35 • Malazgirt Lap Oyunu ................................................................................................................ 36 • Malazgirt Kosageli Oyunu ....................................................................................................... 36 • Isparta-­‐ Çandır Çocuk Oyunları ................................................................................................ 37 • Kazak Çocuklarının Asık Oyunu ve Asık ile İlgili Ulusal, Kültürel Değerler ................................ 39 • Arkeolojik Veriler Işığında Antik Dönemde Oyun ve Oyuncakalar ........................................... 40 • Tüm Yönleriyle Dokuztaş ......................................................................................................... 41 • Özbek Çocuk Oyunlarındaki Tekerlemelerin Yeri ve Önemi .................................................... 42 • Kırımın Sosyokültürel Yapısında Çocuk Oyunları: Kırım Tatar Oyunlarının Analizi / Детские Игры В Социокультурном Пространстве Крыма: Анализ Развития Крымскотатарских Игр. ................................................................................................................................................. 44 • Kırım Tatar Dergisi "ARMANÇIK" Örneğinde Bir Kişinin Kimliğinin Oluşumunda Çocuk Eğitsel Oyunlarının Rolü / Роль Детских Развивающих Игр В Формировании Личности Человека На Примере Крымскотатарского Журнала «Арманчыкъ» ................................................. 44 • Karabağ Çocuk Oyunlarının Özellikleri ..................................................................................... 45 • Ermenistan Türklerinin Çocuk Oyun ve Oyuncaklari Üzerine (Sisyan İli, Desdegerd Kasabasi Örneğinde) ............................................................................................................................... 46 • Geleneksel Çocuk Oyun ve Oyuncakları Projesi ‘Üç Nesil Oyunda Buluştu’ ............................ 47 • Bizim Çocuk Oyunları ............................................................................................................... 48 • Türkçede Çocuk Oyun ve Oyuncak Dünyasına Ait Sözcükler ................................................... 51 • Çocuk Oyunları ve Oyuncak Kültürü: Ula Örneği ..................................................................... 52 • Kosova’da Unutulmaya Yüz Tutan Çocuk Oyunları ve Türkiye’deki Oyunlarla Karşılaştırılmaları ................................................................................................................................................. 53 • Anamur ve Çevresi Yörüklerinde Tarih Boyu Oyun Oyuncak İlişkisi ......................................... 54 • Unutulmaya Yüz Tutmuş Emirdağ Yöresi Çocuk Oyunları ve Bu Oyunların Eğitimsel Değeri .. 55 • Kıbrıs Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Elektronik Ortamda Tanıtımına Yönelik Bir Çalışma ..... 57 • Annelerimizin Çocukken Oynadıkları Oyunlar: Kalitatif Çalışma .............................................. 58 • Kazak Çocuklarının Geleneksel Aşık Oyunu ............................................................................. 59 • Türk Halklarındaki Zeka ve Mantık Oyunlarının Tanıtımı ve Onlar Hakkında Tarihi Bilgiler ..... 60 • Batılılaşma Dönemi Osmanlı Saraylarında Oyuncak ................................................................ 61 • "Aşık Oyunu: Kars Yöresinde Eski Bir Türk Çocuk Oyunu ve Günümüzdeki Süreklilikleri" ....... 62 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Türk Ninnilerinde Yaşayan Oyun Kültürünün Felsefi Özellikleri ve Sürdürülebilir Eğitim Uygulamaları ............................................................................................................................ 63 • Çocukken Oynadığımız Oyunlar: Fethiye Örneği ...................................................................... 64 • Ebeveynlerimiz Eski ve Yeni Oyunları Değerlendiriyor: Kalitatif Çalışma ................................. 65 • Kırklareli'nde Oyun ve Oyuncak ............................................................................................... 66 • 1980-­‐1990 Yıllarında Eskişehir'de Oynanan Sokak Oyunlarının Tanıtılarak Yaşatılması .......... 67 • Dede ve Ninelerin Çocukken Oynadığı Oyunlar ile Aynı Cinsiyetteki Torunlarının Oynadığı Oyunların Karşılaştırılması ....................................................................................................... 68 • 7-­‐11 Yaş Arası Çocukların Oynadığı Oyunlar ............................................................................ 69 • Halkbilimi Çalışmalarında Çocuk Oyun ve Oyuncak Araştırma Eğilimleri Doğrultusunda Türk Dünyası Çocuk Folkloru Nasıl Çalışılmalıdır? ............................................................................ 70 • Anadolu Türkmen Oyunlarında Çağırgan Örneği ..................................................................... 71 • Eğitim Tarihimizde Çocuk Oyunları: Ahmed Edib’in Terbiyevi Çocuk Oyunları Eseri Üzerine Bir İnceleme .................................................................................................................................. 72 • Kırgız Seyirlik Çocuk Eğlence Oyunu: Tak Teke ........................................................................ 73 • Başkurt Halk Oyunları .............................................................................................................. 74 • En Eski Oyun: Masal ................................................................................................................. 77 • Özbek Çocuk Oyunlarının İncelenmesi, Mitolojik Temelleri ve «Döndıraq» Oyunu ................ 78 • Bir Türk Zekâ Oyunu Olarak Satranç ........................................................................................ 80 • Türk Devletlerinde Ortak Çocuk Oyunları ................................................................................ 80 • Bel Omurgasının Sekiz Özelliği (Türk-­‐Moğol Halklarının Bulmaca Oyunu) .............................. 81 • Karaçay ve Balkarlılarda Çocuk Oyunları / Детские Игры У Карачаевцев И Балкарцев ...... 83 • Karaçay ve Balkarya’da Milli Çocuk Oyunları / Детские Национальные Игры В Карачае И Балкарии ................................................................................................................................. 85 • Шатра -­‐ Интеллектуальная Игра Алтайцев ........................................................................... 87 • Dünden Bu Güne Kültürel Çocuk Oyun ve Oyuncakları .......................................................... 88 • Anadolu Sahası Çocuk Oyunları Kataloğunun Hazırlanması Yolunda Bir Tecrübe: Trabzon Yöresi Çocuk Oyunları .............................................................................................................. 88 • Azeri, Kırgız, Başkırt, Gagauz ve Kazak Çocuk Oyunlarının İçerik ve Yapı Bakımından Seferihisar-­‐Türkiye Örnekleriyle Karşılaştırılması .................................................................... 89 • Çocukların Dünyasından Gerçek Dünyaya: Oyun ve Oyuncak ................................................. 90 • Geleneksel Çocuk Oyunları İçin Sokak Temelli Geleneksel Oyun Alanlarının Yeniden Keşfi ... 92 • Rus Çizgi Filmlerindeki Oyuncak Kahramanların Çocukların Okul Öncesi Eğitimindeki Önemi 93 • Türk Dünyasında Çocuk Oyuncakları: Bir Saha Çalışması ......................................................... 94 • Türk Dünyasında Çocuk Oyunları: Bir Saha Çalışması .............................................................. 97 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Ulusal Kimlik Gelişiminde Cocuk Oyun ve Oyuncaklarının Yeri ve Önemi / Место И Важность Национальных Игр И Игрушек В Усилении (Стимулировании) Национального Самосознания И В Становлении Национальной Идентичности ........................................ 99 • Fiziksel Eğitim Tarihimizden ................................................................................................... 100 • Geçmişten Günümüze Aşık Oyunları ..................................................................................... 102 • Deliorman Türklerinin Halk Kültüründeki Çocuk Oyunları .................................................... 102 • Qırımtatar Oyuncağının Geçmişi ve Zemaneviy Ömürdeki Yeri / Прошлое Крымскотатарской Игрушки И Место В Современной Жизни .......................................................................... 103 • Kırım Tatarlarının Oyunları ve Oyuncaklarının Etnik-­‐Kültürolojik Özellikleri ......................... 105 • Afganistan Özbek Çocukların Oyun ve Oyuncakları ............................................................... 106 • Geleneksel Çocuk Oyunları Tacikler Sınıflandırılması ............................................................ 109 • Özbek Çocuk Edebiyatında Oyun Şarkıları ............................................................................. 111 • Mongolian National Toys and Games .................................................................................... 112 • Tuva Çocuk Oyunu Sayzanak / Тувинская Детская Игра Сайзанак ..................................... 115 • Tuva Ulusal ‘Tevekteeri’ Oyununun Günümüzdeki Durumu / Современное Состояние Тувинской Национальной Игры Тевектээри ...................................................................... 117 • Nevruz Bayramı ile İlgili Özbek Halk Oyunları ve Çocuk Oyuncakları ..................................... 119 • Çocuk Eğitimi İçin Milli Oyunların Önemi ............................................................................... 120 • Türkiye ve Terek Kumuklarının Oyunları ................................................................................ 123 • Çocuk Oyunları ve Çocukalrın Sözel Dünyaları (Karaçay-­‐Malkar Folklor Temelinde) / Детские Игры И Вербальный Мир Малыша (На Материале Карачаево-­‐Балкарского Фольклора) ............................................................................................................................................... 124 • Çuvaş Halkının Parmak Oyunları ........................................................................................... 124 • Türk -­‐ Alman Çocuk Oyunların Karşılaştırılması ..................................................................... 125 • Çocuk Oyunlarında Mitolojik İzler Aranabilir Mi? .................................................................. 126 • Ahıska Türklerinde Çocuk Oyunları ........................................................................................ 127 • Geleneksel Kültür Ürünlerinin Eğitim Materyaline Dönüştürülmesi ...................................... 128 • Kırım Tatarların Çocuk Oyunları. Kırım Tatar Geleneksel Oyunlar ve Oyuncaklar Konuda Bügüne Kadar Yapılan Araştırmalar Tarihinden / Аннотация Детские Игры Крымских Татар. История Изучения Крымскотатарских Игрушек И Традиционных Игр ............................ 129 • Kültürel Süreklilik Sözlü İletişim ve Eğitim Bağlamında Türk Dünyası Çocuk Oyunları ........... 131 • Halk Biliminin Önemli Bir Alanı Olarak Çocuk Oyunları .......................................................... 132 • Türk Dünyasındaki Tekerlemeli Geleneksel El Çırpma Oyunlarıyla, Bilimsel Gerçeklerin Öğretilmesinin Akademik Başarıya ve Tutuma Etkisi ............................................................. 133 • Özbek Halk Oyunları ve Oyuncaklarının Araştırılma Meselesi ............................................... 135 • Türk Dünyası ile Amerika Yerlilerinin Geleneksel Çocuk Oyunları ve Oyuncakları Arasında Bir Karşılaştırma .......................................................................................................................... 137 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Anadolu Türkmen Oyunlarında Balçıkhisar Örneği ................................................................ 139 • Türkmeneli Çocuk Oyunları .................................................................................................... 140 • Oyuncağımı Paylaşıyorum ...................................................................................................... 141 • Çuvaş Halk Çocuk Oyun ve Oyuncakları / Чувашские Народные Игрушки И Детские Игры ............................................................................................................................................... 142 • Karabağ`Da Padişah Oyunu / «Padshah Game Of King)» İn Karabax ..................................... 143 • The Use of the Mongolıan Folk Tasks for Ingenuıty In Teachıng Mathematıcs (6-­‐7 Years Old) ............................................................................................................................................... 145 • ‘Kazıktaar’ Tuva Halk Oyunu ‘Aşık’ / Тувинская Народная Игра «Кажыктаар» .................. 147 • Çocuk ve Oyun ....................................................................................................................... 149 • Geleneksel Çocuk Oyunları Derneği / Ankara ........................................................................ 150 • Türk Dünyasında Aşık Oyunları .............................................................................................. 152 • Kazak Milli Oyunların Eğitimde Uygulanması ......................................................................... 154 • Somut Olmayan Kültürün Gelecek Kuşaklara Aktarılmasında Oyunun Önemi/ Bir Örneklem Olarak Çankırı’da Çocukların ve Yetişkinlerin Oynadığı Ortak Geleneksel Oyunlar ............... 155 • Geldi Aldı Götürdü Oynadı Oynadı Getirdi ............................................................................. 156 • Okulöncesi Dönemdeki Çocukların Kültürel Oyuncaklara ve Oyunlara Dair Algılamaları ...... 157 • Yabancı Dil Eğitiminde Çizgi Filmlerin Yeri ve Önemi ............................................................. 158 • Geçmişten Geleceğe, Tüketimden Üretime Oyun ve Oyuncak .............................................. 159 • Okul Öncesi Öğretmenlerinin Oyuncak Kavramına İlişkin Metaforik Algıları ......................... 160 • Mangala’sız Sen, Sen Değilsin! ............................................................................................... 162 • İlk Okuma Yazma Öğretiminde Oyun ve Oyuncakların Rolü .................................................. 164 • Özel Gereksinimi Olan Çocuklarda Kültür Temelli Oyunlar .................................................... 165 • Demokrasi Eğitiminde Oyunun Yeri ve Önemi ....................................................................... 166 • Geleneksel Türk Çocuk Oyunlarının Eğitsel İşlevleri Üzerine Bir İnceleme ............................ 167 • Geleneksel Çocuk Oyunları’nın Eğitimdeki Önemi ile Okullarda Oynanma Oranının Karşılaştırılması Hakkında Okul Müdürlerinin Görüşleri; Balıkesir Örneği ............................. 168 • Geleneksel Kültür Ürünlerinin Okul Öncesi Eğitim Materyaline Dönüştürülmesi ve Örnek Uygulamalar ........................................................................................................................... 169 • Kültürel Çocuk Oyunlarının Müzik Dersi Öğretim Programlarındaki Yeri ve Önemi .............. 170 • Aşık’a İlgisiz Kalma Değerlerinden Olma… ............................................................................. 171 • Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Eğitici Oyuncak Algısının Değerlendirilmesi ................... 173 • Geleneksel Oyunların Derslerde Kullanılmasına Yönelik Öğretmen Görüşlerinin Belirlenmesi ............................................................................................................................................... 174 • Oyun ve Oyuncağın Eğitsel Değeri ......................................................................................... 175 • Yöresel Çocuk Oyunlarının Çocuk Gelişimine Yansımaları: Kuşadası Örneklemi ................... 176 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Kırgızlarda Aşık Kemiği Oyunlarının Türleri ve Çocukların Gelişimi Açısından Önemi ............ 177 • Erken Çocukluk Eğitimi Kurumlarında Yürütülen Oyun Etkinliklerindeki Kültürel Faktörlerin İncelenmesi ............................................................................................................................ 178 • Başkurt Oyunu Ustu Ustu (Uçtu Uçtu)’Nun Eğitimsel Öğeler Açısından İncelenmesi ............ 178 • Kırım Türklerinin Kültürel Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Eğitim Ortamlarında Kullanımı .... 179 • Cultural Games As An Instructional Tool: Pre-­‐Service Teachers’ Opinions ............................ 181 • Whether Children Prefer Cultural Turkish Games with Solid Materials or Using Technology? ............................................................................................................................................... 182 • Fen Eğitimini Zenginleştirmede Geleneksel Oyunların Yeri ................................................... 183 • En Güzel Elementler Bunlar ................................................................................................... 184 • Fen ve Teknoloji Dersinin Öğretiminde Hacivat Karagöz Oyununun Öğrenci Başarısına Etkisi ............................................................................................................................................... 185 • Maddenin Halleri ve Isı Ünitesinin Öğretiminde Oyun Etkinliklerinin Kullanılmasına İlişkin Öğrenci Görüşlerinin İncelenmesi .......................................................................................... 187 • The Child, the Curriculum, and Computer Games: The Digital Gamification of Education İn The U.S. .................................................................................................................................. 188 • Ata Yurttan Anayurda Yaşayan Geleneksel Çocuk Oyunları ................................................... 188 • Dünya Animasyon Edebiyatı ve Sanatında Türk (Özbek) Çocuk Oyunları ve Oyuncaklarının Yeri ............................................................................................................................................... 189 • Kültürel Birlik Yolunda Çocuk Oyunlarının Rolü ..................................................................... 191 • Azerbaycan ve Anadolu Folklorunda Gelenek ve Görenekle Bağlı Çocuk Oyunlarımız .......... 191 • Özbekistan`Daki Çocuk Oyunlarının Bazı Özellikleri ............................................................... 192 • Türk Dünyası Cocuk Oyunlarının Kıyaslamalı İncelenmesi (Azerbaycan, Türkiye, Başkurt Türklerinin Örneklerine Dayanarak) ...................................................................................... 194 • Türk ve Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Çocukluklarında Oynadıkları Oyun ve Oyuncaklar ..... 195 • Türkiye (Maraş) ve Azerbaycan (Ordubad) Çocuk Oyunlarının Karşılaştırmalı İncelenmesi .. 196 • Kosova'da Çocuk Oyunları ..................................................................................................... 197 • Türk ve Akraba Topluluklarındaki Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Ortaklıkları Üzerine Bir Deneme ................................................................................................................................. 198 • Kazakistan’da Dokuzkumalak Kütahya’da Dokuztaş .............................................................. 200 • Türk Dünyasından Çocuk Oyunları Örnekleri ......................................................................... 201 • Türkmenistan’ın Millî Çocuk Oyunları .................................................................................... 202 • Çocuk Oyunlarının Evrenselliği Üzerine ................................................................................. 203 • Dünyanın Keşfine Giden Yol Arkadaşları: Oyuncaklar ............................................................ 204 • Kazak Çocuklarının Milli Oyunları ve Oyuncakları: Türk Halkları ile Benzer Yönleri ve Farkları ............................................................................................................................................... 205 • İran Horasan/Halaç Türklerinden Çocuk Oyunları ................................................................ 206 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Afganistan Etnik Grupları Arasındaki Çocuk Oyunlarına Kültürel Bir Bakış ............................ 207 • Tuva ve Türk Halklarında Çocuk Oyunlarının Karşılaştırması ................................................. 208 • İlkokul Öğrencilerinin Günlük Yaşantılarında Oyun Algılarının Resim Yoluyla İncelenmesi ... 210 • Oyun ve Oyuncakların Çocuk Kitaplarındaki Yeri ................................................................... 211 • Kazakh Traditional Musical Toy Orteke: Genesis of Genre .................................................... 212 • Kazanımlarla Zenginleştirilmiş Çocuk Tiyatrolarının Akademik Başarıya Etkisi ...................... 214 • Mongolian Traditional Game Culture (In Case: Shagay Game) ............................................. 216 • Ezize Ceferzade`Nin Romanlarında Oyun ve Oyuncaklar ....................................................... 217 • Çocuk Oyunlarında Ritüel-­‐Mitolojik Öğeler ........................................................................... 218 • Azerbaycan ve Türkiye Folklorunda Müziksel Çocuk Oyunları Üzerıne ................................ 219 • Duygu Çemberim ................................................................................................................... 220 • Milli Değer Olarak Kazak Milli Oyunlarının Eğitim ve Terbiyedeki Yeri .................................. 222 • Sözlü Kültür Ürünlerinde Oyun ve Oyuncak ........................................................................... 223 • Jipto Sanatı ve Sanat Eğitiminde Jipto ................................................................................... 224 • Somut Olmayan Kültürel Miras, Türk Sineması ve Çocuk Oyunları İlişkisi ............................. 226 • Popüler Bilgisayar Oyunlarında Yer Alan Propaganda Unsurlarının, Geleneksel Çocuk Oyunları ve Eğitim Açısından İncelenmesi ............................................................................................ 228 • Nevruz Bayramı ile İlgili Özbek Halk Oyunları ve Çocuk Oyuncakları ..................................... 229 • Geleneksel Giysi Kültürünün Porselen Bebekler ile Yaşatılması ............................................ 230 • Türk Dünyasını Oyunlarla Öğrenmek ..................................................................................... 231 • Matematik Öğretiminde Oyunun Akademik Başarıya ve Öğrenci Görüşlerine Etkisi ............ 232 • Orta Düzey Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrencilere Maltuka Oyunu ile Matematik Eğitimi Verilmesi ................................................................................................................................ 233 • Geometrik Şekiller Arasındaki İlişkiyi Tangram ile Öğrenme ................................................. 234 • Mangala Öğretiminin İlköğretim 4. Sınıf Öğrencilerinin Rutin Olmayan Problemleri Çözme Başarısı Üzerine Etkisi ............................................................................................................ 235 • The Use of the Mongolıan Folk Tasks for Ingenuıty in Teachıng Mathematıcs ..................... 236 • Sek Sek Oyunu ile Çizge Kuramına Giriş Yapalım .................................................................. 238 • Türk Dünyası’nda Somut Olmayan Kültürel Mirasın Matematik Öğretiminde Kullanılması .. 239 • Türkiye’de Dijital Kültür Ürünleri Olarak Oyunlar ve Gelenek Unsurlarının Aktarımı: Facebook Örneği .................................................................................................................................... 240 • Oyuncak Reklamlarının Retoriği ............................................................................................. 241 • The Child, the Curriculum, and Computer Games: The Digital Gamification of Education in the U.S. ......................................................................................................................................... 242 • Çocukların Fiziksel ve Zihinsel Gelişiminde Meydan Oyunlarının Önemi ............................... 243 • Ceddimizin Mirasından,Neslimize Akan Zeka: Akıl Oyunları .................................................. 245 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Folk Games as Part of the Process of Upbringing and Education of Preschool Institutions .. 247 • Natıonal Sports as a Factor of Mutual Enrıchment Cultures ................................................. 247 • Millî Bilincin Kazandırılmasında, Millî Kimliğin İnşasında Kültürel Oyun ve Oyuncakların Yeri ve Önemi ................................................................................................................................ 248 • Çocuk Oyununda “Oyuna Gelmeyelim” Как Не Стать «Игрушкой» Детских Игр ................ 250 • Türkiye Oyuncak Müzelerinin Ulusal Kimliğin İnşasındaki İşlevsizliği .................................... 253 • Kırgızların Milli Oyunlarının Eğitim Yönü ................................................................................ 254 • Kırgız Çocuk Oyunlarının Eğitim Açısından İncelenmesi ......................................................... 255 • Okul Öncesi Eğitimde Kültürel Oyunların Kazandırılması: Örnek Bir Drama Çalışması .......... 256 • Macaristan'da Cocuk Oyunlari ............................................................................................... 257 • Kültürel Ekonomik ve Endüstriyel Bir Alan Olarak Oyun ve Oyuncak Sektörü ...................... 258 • Daha Çok Oyun İçin Oyuncak Kütüphanesi: Hollanda Örneklemi .......................................... 259 • Bilgisayar Oyunlarının Çocuklar Üzerindeki Etkisi .................................................................. 260 • Muhteşem Osmanlı ............................................................................................................... 261 • Fetih 1453 .............................................................................................................................. 262 • Çocukların Kişilik Gelişiminde Saha Halkının Ulusal Oyun ve Oyuncaklarının Rolü / Роль Национальных Игр И Игрушек Народа Саха В Становлении И Развитии Личности Детей ............................................................................................................................................... 263 • 7 – 15 Yaş Arası Delikanlıların Oyun ve Eğlenceleri (Boz Bala Oyunları) / Игры И Развлечения Юношей От 7 До 15 Лет (Боз Бала Оюндары ..................................................................... 264 • Türk Dünyası Geleneksel Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Psikoterapi İşlevi Üzerine Değerlendirmeler ................................................................................................................... 265 • Çocukken Oynadığımız Oyunlar ............................................................................................. 265 • Kültürel Oyun ve Oyuncakların Hastanede Yatan Çocuklar Tarafından Kullanımı ................. 266 • Çocuk Oyuncaklarının Doğal Boyarmaddelerle Boyanması ................................................... 267 • Hasta Çocuk, Terapötik Oyun ve Hemşire .............................................................................. 268 • Hastane Ortamında Oyun ...................................................................................................... 269 • İnsan Yetiştirmede Milli Oyunların Sosyal ve Eğitim Yönü ..................................................... 270 • Bilgisayar Oyunlarının 4, 5 ve 6. Sınıf Öğrencilerinin Şiddet Eğilimlerine Etkileri .................. 271 • Organik Oyunlar ve Organik Oyun Alanları ............................................................................ 272 • Hareketli Kırgız Milli Oyunlarının İlköğretim Öğrencilerinin Çok Yönlü Gelişimindeki Rolü ... 274 • Oyunlarla Yalnızlaşan Çocuklar .............................................................................................. 275 • Öğretmen Adaylarına Mangala Öğretiyorum ........................................................................ 277 • Türkiye’de Oyuncak Kütüphaneleri ve Gezici Eğitimli Oyuncak Kütüphanesi Projesi ............ 280 • Gurup Oyunlarında Öğrenci Etkileşimlerinin İncelenmesi: "Kim Biliyor? Oyunu" Örneği ...... 282 • Bir Oyunun Evrimi (Toguz Korgool Oyunu Örneği) ................................................................ 283 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Tebriz ve Karabağ Halk Biliminde Çocuk Oyunlarının Sınıflandırılması Üzerine Bir İnceleme 284 • Mongolian National Games and Toys .................................................................................... 285 • Kıbrıs Türk Kültüründe Geleneksel Çocuk Oyun ve Oyuncakları ............................................ 287 • About Social Researches of Education İn The Cultural Game "Togyzkumalak" ..................... 288 • Oyun, Oyuncak Her Öğrenci Tarihini Öğrenecek ................................................................... 289 • Beraber Yapar, Beraber Oynardık .......................................................................................... 290 • Oyun ve Oyuncağın Çocuğun Yaşamındaki Önemi ................................................................ 292 • Depremle Mücadele Etmede Disiplinler Arası İşbirliği ve Oyunların Kullanımı ...................... 294 • Dünyada ve Türkiye'de Değişen Çocukluk, Oyun ve Oyuncak ............................................... 295 • Çocuğun Oyun, Oyunun Oyuncak İhtiyacı .............................................................................. 296 • Nahçıvanda Çocukların Fiziksel ve Zihinsel Gelişiminde Taş Oyunlarının Rolü ...................... 297 • Halk Kültürünün Bir İfade Aracı Olarak Altayların Geleneksel Milli Oyunları ........................ 298 • Çocukların Oyunları Esnasında Öğretmenin Üstlendiği Roller ile Öğretmenin Oyun Tanımı Arasındaki İlişki Üzerine Nitel Bir Çalışma .............................................................................. 300 • Toplumsal Cinsiyet Açısından Çocuk Oyun ve Oyuncakları .................................................... 300 • Denizli Yatağan'da Çocuk Oyunları ve Oyuncakları ................................................................ 301 • Çocuk ,Oyunlar ve Toplum ..................................................................................................... 302 • Bulgaristan’ın Şumnu Bölgesinde Yaşayan Türklerin Halk Kültüründeki Çocuk Oyunları ...... 303 • Türk ve Rus Çocuk Sihirli Masalları (Karşılaştırmalı Araştırma Örneği) .................................. 304 • Kosovada Çocuk Oyunları ..................................................................................................... 304 • Kosova’da Unutulmaya Yüztutan Çocuk Oyunları ve Türkiye’deki Oyunlarla Karşılaştırılmaları ............................................................................................................................................... 305 • Çocuk Oyun Alanlarının Bitkilendirilmesi ............................................................................... 306 • Yurt Dışında Yaşayan Türk Çocuklarına Türkçe ve Türk Kültürü Öğretiminde Geleneksel Çocuk Oyunlarından Yararlanma ...................................................................................................... 307 • Küreselleşme Bağlamında Akıl Oyunları ................................................................................ 308 • Sağlıklı Toplum Kaliteli Oyuncak ............................................................................................ 309 • Growıng a Braın Through Play ............................................................................................... 309 • Barbie Bebeklerin Kız Çocukların Sosyo –Duygusal Gelişimlerine Etkisi ................................ 310 • Kültür Kurumları Olarak Oyuncak Kütüphaneleri: Türkiye’deki Uygulamaların Değerlendirilmesi ve Çözüm Önerileri ................................................................................... 311 • Halk Kültürünün Bir İfade Aracı Olarak Altayların Geleneksel Milli Oyunları ......................... 312 • Altayların Halk Kültürünü İfade Etmelerinde Geleneksel ve Ulusal Oyunlar / О Традиционных Национальных Играх Алтайцев Как О Средствах Выражения Народной Культуры ....... 313 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 1 Geleneksel Çocuk Oyunlarının Anadili Eğitimine Etkisi Ayşe Aydın1, Mustafa Aydın2, Giriş-­‐Amaç: İnsan, kelimelerle düşünür. Biz, en önemsiz ihtiyacımızdan en çapraşık duygu ve düşüncelerimize kadar başkalarına açıklamak istediklerimizi ancak kelimelerle anlatabiliriz (Demirel, 1999:26). Çocuklar; anadilleriyle ilgili birçok kelimeyi, deyimi, atasözünü veya anlam olaylarını, çoğu zaman oynadıkları oyunlarda öğrenirler. Çünkü oyunlar çocuğun dünyasındaki yaşam senaryolarıdır. Bu çalışmanın amacı; geleneksel çocuk oyunlarının çocukların okul öncesi dönemde dil eğitimlerine olan katkılarını ortaya koymak, geleneksel çocuk oyunlarının anadili eğitiminde daha fazla kullanılmasına katkıda bulunmaktır. Oyunlara başlarken yapılan sayışmacalar ve bazı oyunların içindeki tekerlemeler çocukların diksiyonlarını düzeltmesi açısından oldukça önemlidir. Bu noktada zengin dil özelliklerine sahip geleneksel çocuk oyunlarının rolü inkâr edilemez. Bu nedenle çocuk okul öncesi dönemde etkileşim içerine girebileceği oyunlar oynamalıdır. Çocuk, etkileşim içinde bulunduğu oyunlarda çok farklı karakterlere hayat verirken bu karakterlerin sahip olduğu dil özelliklerini de gözlem ve taklit yoluyla öğrenir. Bunun yanında çocuk oyun esnasında hakkını ararken, kendini savunurken duygu ve düşüncelerini samimi bir şekilde karşısındakilere anlatmaya çalışır. Bu vesile ile çocukların beden dilini kullanma ve başkaları karşısında veya ortamın durumuna göre nasıl konuşmaları gerektiğine dair konuşma becerileri gelişir. Sonuç olarak; çocukluk döneminde hayatımızda önemli bir yere sahip olan oyunlar, dil gelişimimizde ve anadili eğitimimizde oldukça önemlidir. Geleneksel çocuk oyunlarımız ise kültürümüzün, özellikle dil ve anlatım özelliklerimizin nesilden nesile aktarılması için oldukça gereklidir. Çocuklarımızı, okul öncesi dönemde geleneksel çocuk oyunlarımızla daha fazla buluşturmalıyız. Bu sayede unutulmuş geleneksel çocuk oyunlarımız yeniden hayat bulurken unutulmaya yüz tutmuş birçok geleneksel çocuk oyunumuzu da unutulmaktan kurtarabiliriz. The Effect Of Traditonal Children Games On Mother Tongue Introduction-­‐Aim: People think via words.When we want to explain things to others, we can only tell them by using words from the most negligible to the most complicated emotions and thoughts (Demirel, 1999:26). Children mostly learn many words, idioms, proverbs or meaning cases related wıth their mother tongues in games they play. Because games are life scenarios in the worlds of children. The aim of this study is to exhibit the contribution of traditional children games on language education of children in pre-­‐school period and contribute to be used of traditional children games in mother tongue education. While starting a game, making a count to decide who will be ‘it’ and nursery rhymes in some games are quite important in terms of correcting elocutions of children. In this point, the role of 1 2 mehmet akif ersoy üniversitesi, [email protected] mehmet akif ersoy üniversitesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 2 traditional children games, which have prosperous language characteristics, can’t be denied. Because of this, children should play games in which they can have interactions in pre-­‐school period. While children are animating different characters in games, they also learn language characteristics of these characters by observing and imitating. Besides, while children are demanding justice in games, they try to tell their emotions and thoughts to others sincerely. So, speaking abilities of children in differerent situations and ability of using body language develop. As a result, games which have an important place in childhood are quite important in our language development and mother tongue education. And our traditional children games are quite necessary to be transferred of our culture and specially language and expression characteristics from generation to generation. We should bring our children together with our traditional children games more often in pre-­‐school period. Thus, while some forgotten traditional children games are arising again, we can save many of them, which are about to be forgotten, from being forgotten. Key words: Child, traditional games, mother tongue Anahtar Kelimeler: çocuk, geleneksel oyun, anadili I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 3 Çocukların Problem Çözme Becerisi ve Dil Gelişiminde Bilmece ve Tekerlemelerin Önemi Ömer Yavuz1, Oğuzhan Yavuz2, Melek Gül Eyigün3 GİRİŞ: Çocukların herhangi bir materyale destek duymadan oynadığı oyunların başında tekerleme ve bilmeceler gelir. Tekerlemeler aliterasyon, asonans gibi ahenk unsurlarının kullanıldığı, zorlu sözcüklerin tekrarından müteşekkil metinlerdir. Bilmecelerse dinleyenleri hayali bir problem durumuyla karşılaştıran düşünce unsurlarıdır. Çocukların hem dil gelişimlerini hem de sosyal gelişimlerini destekleyecek bu oyunların Türk kültürünün aktarımında önemli bir rolü vardır. GELİŞME: Bu edebi türleri gelişim psikolojisi ekseninde değerlendirecek olursak; bilmecelerin ve tekerlemelerin çocukların bilişsel, duyuşsal ve devinişsel gelişim alanlarına da faydaları olduğu görülür. Tekerlemeler sayesinde çocuklar yeni kelimelerle karşılaşır; kelimelerin nasıl boğumlanması gerektiğini uygulayarak öğrenir. Toplum içinde sırayla konuşulduğundan; birlikte hareket edildiğinden çocuklarda güven duygusunu geliştirir ve çocuklara birlikte hareket etme becerisini kazandırır. Çocuk, bilmeceler sayesinde karşılaştığı problem durumu karşısında çevresindeki arkadaş grubuyla birlikte aynı konu hakkında birçok düşünce üretildiğine şahit olur. Aynı anda sırayla sunulan bilgileri muhakeme eder. Bunlar hakkında düşünür. Demokrasi kültürü edindiği gibi istişarenin önemini de kavrar. Problem çözerken karşılaşılan durumlar, olaylar, kişiler onun için birer tecrübe olur. Bilmeceler ve tekerlemeler aracılığıyla çocukların kelime dağarcıkları ve problem çözme becerileri gelişir; böylece çocuklar olumsuz alışkanlıklardan kurtulmak için başka bir yol edinmiş olurlar. Bu yüzden zihinsel bir similasyon yöntemi de diyebileceğimiz bir düşünce etkinliğiyle ipuçlarını da takip eden çocuklar aktif bir oyun ortamı içinde beraberce bir çözüme ulaşır. Bazen de birbirleriyle yarışarak daha eğlenceli bir oyun ortamı oluştururlar. Tekerleme ve bilmeceler çocukların iletişim ve atılganlık becerilerini de olumlu yönde etkiler. İşte bu çalışmada Divan-­‐ı Lügati't Türk'te ilk örneklerini gördüğümüz tekerlemelerin, bilmecelerin Orta Oyunu'ndan, Meddah'a; Masallardan Halk Hikayeleri'ne kadar uzanan sözlü kültürün içindeki yerine de değinilerek toplumun her kesimini ilgilendiren; ama en çok da çocukların oyun sahasında yeri olan türler oldukları anlatılmıştır. Tekerleme çeşitleri, örnekleri; bilmece çeşitleri, örnekleri antoloji mahiyetindeki çeşitli kitaplar da taranarak ortaya konmuş, çocukların gelişim alanlarına olumlu katkıları örnekler verilerek açıklanmıştır. SONUÇ: Çocukların oyun ortamında kullanmış oldukları tekerlemeler ve bilmeceler aracılığıyla konuşma becerileri, sözcük dağarcığı gelişir. Kendini rahat ifade etme ve düşüncelerini açıklama alışkanlığı kazanılır. Bu tip bir ortamda çocuk, yeni kelimeler öğrenir, daha doğru ve kurallı cümleler oluşturmayı öğrenir. Öğrendiği sözcükler vasıtasıyla arkadaşlarına bir şeyler sunmayı, onları dinleyip anlamayı, bütün bu yollarla birlikte dili doğru kullanmayı öğrenir. Bilmeceler ve tekerlemelerin özellikle zihinsel becerilerin geliştirilmesinde de büyük önemi vardır. Bu etkinlikler çocuğun algılama, eleştirel düşünme, sorgulama, yargılama, analiz, sentez, değerlendirme, problem çözme, mukayese yapma, hızlı kavrama, akıl yürütme, ön görüde bulunma gibi üst biliş becerilerini de olumlu anlamda desteklemektedir. 1 Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] 3 Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 4 TARTIŞMA: Türkiye'de çocuk oyunları dünyada olduğu gibi bir modernleşme sürecinden geçmektedir. Geleneksel özellikleri aktaran tekerleme ve bilmecelerin yerini internet, bilgisayar oyunları gibi bireyselliğin ön planda tutulduğu yeni oyunlar almıştır. Bu da çocukların özellikle iletişim becerilerini ve sözcük dağarcıklarını olumsuz etkilemektedir.Yapılacak yeni düzenlemelerle birlikte kültürümüze özgü tekerlemeler ve bilmecelerin yer aldığı oyunların öğretilmesiyle bu sorunların da önüne geçilmiş olacaktır. Anahtar Kelimeler: Çocuk, edebiyat, dil gelişimi, bilmece, tekerleme I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 5 Göçebe Kırgızların Çocukları Sosyalleştirme Kültüründeki Halk Oyunlarının Yeri Akmatali Alimbekov1, Akmatali Alimbekov2, Akmatali Alimbekov3 Halk oyunlarının genelinde ulusal örf adet, gelenekler sık yer almıştır. Çocuk oyunlarında etnokültürel değerler büyüklerin hayatına göre zengin ve doğal kalıbında saklanmıştır. Halk oyunlarının çoğunda hayatsal tecrübeleri büyüklerden küçüklere iletim modeli oluşturulmuştur. Oyunlar ile çocukların etnik yönden kendini özdeşleştirmesi gerçekleştirilmiştir. Çocukların oynarken etnik kültürel çevresi, büyüklerin hayatsal kural gelenekleri ile karıştırılmıştır. Dolayısıyla halk oyunları kırgızların yaşamsal suretini, yaşam koşullarını, çalışma faaliyetlerini, vicdan, kıvanç hakkındaki anlayışlarını, kahramanlığını, sabrını, şenliği, zihni çevik, çetrefil, zafere ulaşmak azminin nesillerde yeniden ortaya çıkmasını, her nesili insan sayısına eklenmesini, toplumun haklı üyesi olarak oluşmasını sağlayıcı etnokültürel sosyalleştirmenin en küvvetli ve etkili görgüsü olarak bakmak mümkündür. Çocukları sosyalleştirme açısından göçebe kırgızların çocuklar çevresinde yaygınlaşan oyunlarını genel olarak aşağıdaki tiplere ayırabiliriz: 1. Çocukları harekete, sıcak ve soğuğa karşı dayanıklı olma, sağlığını iyileştirme, konuşma dilini geliştirme, kendi çevresini öğrenerek konuşma tecrübesini göstermeye yönelik oyunlar. 2. Savaşçılığa, vatan severliği aşılayıcı oyunlar. 3. Çalışkanlığa yöneltici oyunlar. 4. Halk geleneklerini koruyucu, taşıyıcı, geliştirici oyunlar Çocuk beşikten sonra kelime anlamlarını biraz anlamaya başladığında şımartmak anlamındaki ‘Sal, sal bilek’ şarkısıyla çocuğun kollarını ayaklarını değiştirerek avuca alarak şımartarak, hareketli alıştırmaları yaptırmaya başlanır. Her gün tekrarlanan bu tür pedagojik eylem ile çocukta göçebe toplumun her üyesinden talep edilecek cesur, kahraman sıfatları oluşmadan çocuk ile veli arasında doğal yakınlık duyusu oluşturulmuştur. Çocukların kelime hazinesi ile birlikte onların zihinsel yeteneğini, tanım tecrübelerini geliştirmeye yönelik oyunlar da yaygındır.. Sunumun tam metninde söz edilecek olan «Утушуу», «Упай», «Киште», «Тогуз коргоол», «Чатыраш», «Уюм тууду», «Топ таш», «Тап-­‐тап кара куш, таба албасаң отко түш», «Топур-­‐топур кайра кач, таба албасаң кайра кач», «Учту, учту» oyunlar ve başka oyunlarla dünyayı tanıma, zekasını, yeteneklerini geliştirme görevleri göz önüne alınmıştır. Göçebe kırgızların çocukları biraz büyürken büyüklerin gördüklerinin yardımıyla ağaç budaklarından yay, kılıç yapıp savaşçı, yeteneklerinin bazılarını oyun şeklinde yenileyerek, tekrarlamaya alışmışlardır. Bu tür oyunlar genel olarak hayvancılık ve savaş yeteneğinin öğretmenin en etkili yoludur. Dolayısıyla oyun kuralları çok zor olduğundan çocukların dayanıklılığı, vicdani değerlerini ölçme değerlendirme aleti olarak oyun sürecinde fark etmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Göçebe Kırgızlar, Çocuk Oyunları , Halk gelenekleri, Sosyalleşme 1 Kırgızistan-­‐Türkiye Manas Üniversitesi., [email protected] Kırgızistan-­‐Türkiye Manas Üniversitesi., [email protected] 3 Kırgızistan-­‐Türkiye Manas Üniversitesi., [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 6 Çocuk Oyunlarının Çocuklara Milli Kültürel Değerlerin Aşılanmasında, Onların Ahlak ve Eğitiminin Gelişmesinde Rolü Fidan Kasımova1 Çocuk oyunları eskiliği ve çağdaşlığı ile her zaman ilgi odağı olmuştur. Belirtmek isteriz ki, bu oyunlar bir yandan çocuklara estetik zevk verir, diğer yandan onlar serbestliğe öğrenir, pratik harekete geçiyor. Çocuğun entelektüeli de oyun sırasında gelişir. Ancak oyun öyle olmalıdır ki, bunun aracılığıyla o, dünyayı idrak etsin ve kimlik gibi formalaşa bilsin. Çocuk oyunları sanki onu gelecek hayata hazırlar. Oyun bebeğe kendi kimliğini geliştirmesine yardımcı olur. Ona kollektivde çalışmak, başka insanların arzu ve isteklerini dikkate almak yeteneği aşılayar. Çocuğun beyinində çeşitli çocuk oyunları sırasında ona okulda öğretim predmetlərinə ulaşabilmek açısından daha iyi yardımcı olacak ilişkiler oluşur. Ayrıca, oyun çocuğun davranış ve terbiyesinde en etkili yöntemdir. Oyun çocuklar için bir tür bebekliğini rahat yaşamasıdır. Çocukluk zamanını oyunsuz tasavvur etmek olmaz. Oyun sırasında bebek büyük zevk alır. Oyunda çocuklar kendi fikirlerini, hiss, arzu, bağımsızlığını, yaratıcılık yeteneklerini, fantaziyasını sergiliyor. Çocuk oynamayı bilmelidir. Bu arada da yardıma çocuk folkloru gelir. Çocuk folkloru çocuğun yaratıcılık tezahürlerini güçlendirir, fantaziyasını uyandırır. Yaratıcı kişiliği zenginleştiriyor, çocuğun hayatı daha ilginç ve içerikli olur. Çocuk folklorundan yararlanarak biz çocukları çeşitli halk adet ve gelenekleri ile tanıştırıyoruz. Folklordakı oyunlar çocuklara doğma vatanı sevmek, onun kültür ve mirasına saygıyla yaklaşmak hisleri aşılar, onların estetik terbiyesinin önemli bölümünü oluşturmaktadır. Başka halkların oyunları ile tanışma çocukların beynelmilel ruhta terbiyesinin bir parçasıdır. Genellikle, çocuk oyunları oldukça çeşitlidir. Azerbaycan folkloruna bakıldığında çocuklara ilginç olacak eski tarihe sahip oyunlarla karşılaşıyoruz. Bu oyunlar arasında çeşitli eşyalarla oynanılan oyunlar var. Örneğin, "Kirmə", "Mendil ver", "Sultan", "Hendeğe düşme" ve s. Bir kısmı ise eşyalar olmadan oynanmaktadır: "Benövşe", "Şenlik", "Enzeli", "El üste kimin eli" vb. Başka kısım oyunlar da var ki, bunlar daha sonraki dönemin ürünüdür. Bunlar ise sadece söz aracılığıyla oynanmaktadır. Bu tipte oyunların temelini bilmeceler, yanıltmaclar oluşturuyor. Günümüzde de çocuklar internet kaynaklarının kullanımı ile de oyun oynuyor. Onların gelişiminde resim boyama, çeşitli pazıllar kurma da büyük rol oynuyor. Anahtar Kelimeler: folklor, çocuk oyunları, milli kültürel değerler, ahlak, eğitim. 1 Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 7 Değerler Eğitiminin Müzikli Oyunlar Aracılığı ile Kazandırılması Ömür Bütev Dolğun1 Çağdaş eğitim kuramcılarından biri olan John Dewey’in “yaşayarak öğrenme” anlayışının (Kaya:2012,259), günümüz eğitim anlayışına yön verdiği ve biçimlendirdiği söylenebilir. Dewey’in anlayışının kabul görerek yaygınlaşması sonucunda geleneksel ezberci eğitim anlayışının yerini bu anlayış almaya başlamıştır. Bu açıdan düşünüldüğünde; günlük yaşantıdaki değerlerin eğitim yoluyla bireye kazandırılması ve pekiştirilmesi mümkündür. İnsanoğlunda doğuştan var olan içgüdülerin yanında; sonradan edinilen değerlerin de önemli olduğu bilinmektedir. Toplumsal yaşantıyı oluşturan öğelerden biri olan değerler, bu yaşantıyı belirli bir düzene oturtmak amacıyla insanlar tarafından oluşturulmuştur. Bir bireyin toplum içinde kabul görebilmesi ve toplumun yaşantısına uygun bir duruma gelebilmesi için; toplumda geçerli olan değerlere uyması beklenir. Zamana ve ortama bağlı olarak değişen değerlerin yanında; her zaman ve her ortamda geçerli sayılan değerler de vardır. Çeşitli kültürlere bakıldığında farklı değerlere rastlamak mümkündür ancak genel olarak değerlerin birtakım ortak yönlerinin ve benzerliklerinin olduğu gözlemlenebilir. Eğitimin dayandığı değerlerin yanı sıra; toplumda var olan değerlerin de eğitim aracılığı ile kazandırılması mümkündür. Eğitim anlayışının ve eğitim felsefesinin temelinde; bireyin kendisini ifade edebilmesi, toplumda huzurlu, mutlu ve sağlıklı biçimde var olabilmesinin edindirilebilmesinin yanında, toplumdaki değerlere uyum sağlayabilmesinin kazandırılması da bulunmaktadır. Bu açıdan; küçük birer birey olan çocukların da toplumsal yaşantıya daha kolaylıkla ayak uydurabilmesi açısından çok büyük önem arz eden değerler eğitiminin; müzikli oyunlar aracılığı ile kazandırılması ve pekiştirilmesi mümkündür. Çocuklar bu şekilde verilen bir eğitim ile hem daha kolaylıkla bilgi ve deneyimleri öğrenebilecek, hem de edindikleri bu bilgi ve deneyimler daha kalıcı olabilecektir. Bu çalışmada; değerler eğitiminin çocuklara müzik ve müzikli oyunlar aracılığı yoluyla kazandırılabilmesi için bazı örnek alıştırmalar ile öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Değer, Eğitim, Değerler Eğitimi, Müzikli Oyunlar 1 Artvin Çoruh Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 8 Okul Öncesi Eğitiminde Şarkılı Oyunlar Yoluyla Değerler Eğitimi: Nitel Örnek Bir Çalışma Esra Dereli İman1, Semra Kıranlı Güngör2 Okul öncesi eğitimde değerler eğitimi açısından en önemli eğitim aşamasıdır. Bu aşamada oyun çağındaki çocukların eğitiminde oyunlar önemli bir araçtır. Oyun aşamasındaki okul öncesi dönem çocukların şarkılar eşliğinde oyunlar oynayarak daha kolay ve eğlenceli bir şekilde öğrendikleri dönemdir. Bu araştırmada okul öncesi eğitiminde şarkılı oyun yoluyla değerler eğitiminin nasıl kazandırıldığının örnek bir çalışma ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaçla şarkılı oyunlar örnek alınarak her şarkıda işlenen temalara odaklanarak değerler eğitimi içeren şarkılar seçilmiştir. Araştırma, nitel araştırma yöntemiyle çalışılmıştır. Şarkılı oyunların yazılı hali birer metin olarak kabul edilerek, metin üzerinden analiz yapılmıştır. Değerleri içeren şarkılı oyunlar için içeriğine göre betimsel analiz ve/veya içerik analizine tabii tutulmuştur. Yapılan analizler temalarına göre gruplanmıştır. Analizler nitel analiz alanında ve okul öncesi alanında uzman olan araştırmacılar tarafından önce ayrı ayrı kodlanmıştır. Daha sonra kodlar üzerinde ortak bir birliktelik sağlanmıştır. Araştırmanın sonucunda şarkılı oyunlarda arkadaşlık-­‐kardeşlik, paylaşım, birliktelik, sorumluluk…vb. değerlerin değerler eğitiminde faydalı olduğu ve yer bulduğu anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, değerler eğitimi, şarkılı oyunlar, nitel analiz. 1 2 ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email protected] ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 9 İlkokulda Derslerde Oynatılan Oyunların Değerler Eğitimi Verilmesindeki Katkısı Asım Arı1 Eğitimde gelişme sağlamış ülkelerde oyunlar öğrencilere değerler eğitimi kazandırmanın yollarından biri olarak görülmektedir. Beden eğitimi ve diğer derslerde öğrencilerin oyunlar içerisinde değer kazanmalarına önem vermektedirler. Ülkemizde oyunlar aracılığı ile değerler eğitimine ne düzeyde yer ve önem verildiği araştırılmaya değer görülmüş ve bu çalışma desenlenmiştir. Bu bağlamda araştırmanın amacı, ilkokulda derslerde oynatılan oyunların öğrencilere değerler eğitimi verilmesindeki katkısını belirlemektir. Nitel bir araştırma olan bu çalışma, olgubilim yaklaşımı kullanılarak desenlenmiştir. Araştırma Eskişehir il merkezinde yer alan bir devlet biri de özel olmak üzere iki ilkokullarda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, ilkokul öğretmenlerinden görüşmeyi kabul eden sınıf öğretmenleri oluşturmuştur. Grubun oluşturulmasında amaçlı örneklem tekniklerinden maksimum çeşitlilik örnekleme tekniği kullanılmıştır. Çalışmada öğretmenlerin cinsiyet farklılıkları, yaş farklılıkları, kıdem farklılıkları, okuttukları sınıf düzeyleri, öğrenim durumu farklılıkları bu çeşitliliğin sağlanmasında dikkate alınacak boyutlar olarak karar verilmiştir. Bu çeşitlilikleri, örnekleme mümkün oluğunca yansıtılmasına çalışılmıştır. Araştırmada veriler, görüşme tekniği kullanılarak elde edilmiş ve görüşmeler Mart 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu, araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. Sorular açık uçlu soru ve yarı yapılandırılmış görüşme formuna uygun şekilde tasarlanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Görüşme formlarından elde edilen veriler kodlanarak ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Analize başlamadan önce temalar çalışmanın amacı ve görüşme soruları dikkate alınarak araştırmacı tarafından belirlenmiştir. Özetin hazırlandığı zaman verilerin dökümü devam ettiğinden araştırmanın bulguları ve sonuçlarına özette yer verilememiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitsel oyunlar, oyunların değerler eğitimindeki yeri, değerler eğitimi, oyunların eğitime katkısı, ilkokul 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 10 Türkiye’de Oynanan Geleneksel Çocuk Oyunlarının Değerler Eğitimindeki Rolü Açısından İncelenmesi Ayşe Aypay1 Çocuklar adeta oyun oynamaya programlanmış varlıklardır. Oyun çocuğun en önemli işidir. Aynı zamanda oyunlar çocukların en hızlı, en kalıcı ve en etkili öğrenme bağlamlarıdır. Çünkü oyun oynarken çocuklar diğer çocuklarla ya da yetişkinlerle kurdukları eğlenceli etkileşimlerle duygusal, bilişsel, toplumsal, bedensel, cinsel ve ahlaksal gelişim alanlarında sürekli olarak uyarılmaktadırlar. Bu nedenle oyun zamanları çocukların öğrenmeye kapılarını en açık tuttukları zamanlardır. Bu değeri açısından oyunlar çocuklara başka yollarla kazandırmakta zorlanacağımız ya da çok zaman alacak öğrenmeleri hızlı bir biçimde içselleştirerek kazandırmamızda en büyük yardımcımızdır. Şüphesiz oyunlarla kazanılacak olan en değerli öğrenmelerden biri de değerlerdir. Değerler konusunda çalışan Schwartz (1992), evrensel olarak paylaşılan on değerden söz etmektedir. Bunlar: Başarı, cömertlik/iyilikseverlik, uyma/uyumluluk, hazcılık, güç, güvenlik, kendini yönetme, uyarılma, gelenek ve evrenselliktir. Bu çalışmada Türkiye’de oynandığı belirlenmiş geleneksel çocuk oyunlarının Schwartz’un (1992) sözünü ettiği evrensel on değeri kazandırmadaki rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Türkiye’de oynandığı belirlenmiş ve bilimsel çalışmalarda yer almış geleneksel oyunlardan ulaşılabilen 196 oyun değerlendirmeye alınmıştır. Oyunlar çocuklara değer eğitimi kazandırmadaki rolü ve değeri açısından nitel olarak analiz edilmiştir. Bu analizlerde her bir oyunun Schwartz’un (1992) sözünü ettiği evrensel on değerden hangisine ya da hangilerine vurgu yaptığı belirlenmeye çalışılmıştır. Analizlerde on değer on analiz kategori olarak kabul edilmiştir. Bu kategorilere yerleştirme işleminde yine Schwartz’un (1992) çalışmasında kullandığı her bir değerin kapsadığı kabul edilen ilişkili kavramlarından yararlanılmıştır. Araştırma kapsamında değerlendirilen 196 oyunun 95’inin sadece erkekler tarafından oynanan oyunlar olduğu; 71 tanesinin günümüzde hem kız ve hem de erkekler tarafından oynanmakla birlikte, 5 tanesinin orjinalinde erkek oyunları olduğu; 3 tanesinin sadece kızlar tarafından oynanan oyunlar olduğu; 26 oyunda da bu oyunların alındığı kaynaklarda oynayanların cinsiyetine dair bilgi bulunmadığı belirlenmiştir. Araştırma kapsamında değerlendirilen 196 oyunun 194’ünde “BAŞARI” değerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir. “BAŞARI” değeri biri sadece kızlar (evcilik oyunu) diğeri de hem kızlar hem de erkekler tarafından oynanan (yağmur gelini oyunu) iki oyunda vurgulanmamaktadır ki bu oyunlar ortak biçimde gelenek, iyilikseverlik ve uyma/uyumluluk değerlerinin vurgulandığı oyunlardır. “BAŞARI” değerinin ön plana çıktığı oyunlarda başarılması gereken belirlenmiş hedefler vardır ve oyunun amacı da bu hedefleri gerçekleştirip oyunun galibi olmaktır. Bu oyunlarda becerilerin etkili bir biçimde işe koşulması, rakip oyunculardan daha iyi bir performans sergilenmesi ve oyunun sonunda rakiplerin alt edilmesi önemlidir. Bu tür oyunlar başarmak için oynanmaktadır. Araştırma kapsamında değerlendirilen 196 oyunun 81’inde “GÜÇ” değerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir. Ancak bu 81 oyunun tamamında “GÜÇ” değeri “BAŞARI” değeri ile birlikte yer almıştır. “GÜÇ” değerinin vurgulandığı 81 oyunun 57’sinin sadece erkek cinsiyetine özgü oyunlar olduğu, 23 1 ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 11 tanesinin kız ve erkekler tarafından oynanan oyunlar olduğu; 1 oyunda da oyuncuların cinsiyetine dair bilginin yer almadığı belirlenmiştir. “GÜÇ” değerinin vurgulandığı oyunlarda oyundan galip ayrılan kişi oyunu kaybedenlere hükmetme hakkını elde etmekte, onlara istediği ya da önceden belirlenmiş cezaları verebilmektedir. Bu oyunlarda ayrıca kazanan oyuncular kaybeden oyuncuların oyuncaklarına ya da daha önceden belirlenmiş bir mülküne el koyabilmektedir. Böylece kazanan ya diğerlerini yönetme gücüne kavuşur ya da mal varlığı itibariyle oyundan güçlü ayrılır. Araştırma kapsamında değerlendirilen 196 oyundan “GELENEK” değerinin ön plana çıktığı 4 oyunun biri sadece kızlar tarafından oynanan bir oyun iken; 3’ü hem kızlar ve hem de erkekler tarafından oynanmaktadır. “İYİLİKSEVERLİK” değerinin ön plana çıktığı 2 oyunun biri sadece kızlar tarafından oynanan bir oyun iken; 1’ide hem kızlar ve hem de erkekler tarafından oynanmaktadır. Benzer biçimde “UYMA/ UYUMLULUK” değerinin ön plana çıktığı 2 oyunun biri sadece kızlar tarafından oynanan bir oyun iken; 1’ide hem kızlar ve hem de erkekler tarafından oynanmaktadır. Bu oyunlarda bir kazanan yoktur. Amaç rakipleri alt etmek değildir çünkü rakip yoktur. Bu oyunlarda oyunların kurgusu işbirliğine, toplumsal rollere, yardımlaşmaya, birlikte hareket ederken herkesin iyiliğine olacak bir işi yapmaya dayalıdır. Bu çalışmada on evrensel değerin kazandırılmasındaki rolü açısından değerlendirilen 196 oyundan elde edilen en önemli bulgulardan biri oyunların ağırlıklı olarak “BAŞARI” değerini kazandırıcı bir rol oynadığıdır. Geleneksel oyunlarımız ikinci sırada “GÜÇ” değerini kazandırmada rol oynamaktadır. Ancak geleneksel oyunların diğer 8 değeri kazandırma açısından bir rol oynamadığı belirlenmiştir. Bu haliyle oyunlar değerler eğitimi açısından kaçırılmış bir fırsat gibi görünmektedir. Çocuklarla oynanacak yeni oyunlar geliştirilirken diğer değerlerinde ön plana çıkacağı ya da kazandırılabileceği oyunların kurgulanması bir gereklilik gibi görünmektedir. Anahtar Kelimeler: değer, eğitim, geleneksel çocuk oyunu I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 12 Ramazan Ayını Sevdirmek İçin Düzenlenmiş Geleneksel Çocuk Oyunları Uzm. Muhammed Aydın1 Anadolu ve İstanbul’da, ramazan ayının coşkunluk içinde karşılanması ve “ihyâ” edilmesi kadim bir toplumsal pratik olarak dikkat çekmektedir. Ay boyunca bu amaçla, hem kamusal alanda hem de evde, bütün bir günlük yaşamı inşa eden çok sayıda etkinlik yapılmaktadır ve bunlar gelenekleşmiştir. Ramazana has bu yeni yaşantı içinde yalnız yetişkinlerin değil çocukların da oruç ve ramazana dair unutulmaz intibalar edinmesi esaslı bir gündem teşkil etmiştir. Bu çalışmanın amacı, genellikle Anadolu ve İstanbul’a has olan, ramazan ayını ve oruç ibadetini çocuklara sevdirmek için büyüklerin icat ettiği; tekne orucu, oruç satma, bir sonraki ramazan ayını iple çekme, sadaka taşı gibi günümüzde artık uygulaması pek görülmeyen kültürel oyunlara dikkat çekmeye çalışmaktır. Çocukların kendi aralarında oynayamadığı, büyükler tarafından çocuklar için hazırlanan ramazan ayına mahsus bu oyunların -­‐çocuklara bir değerin sevdirilmesi ya da bir alışkanlığın oyunla kazandırılması adına-­‐ gelenekten somut örnekler olabileceği düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Ramazan, Oruç, Oyun, Tekne Orucu, Oruç Satma 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, [email protected] I. ” “İnsan gelişimi biyolojik olgunlaşma ve sosyalleşmedir. Hayat boyu süren sosyalleşme, toplumun bir bireyi olma sürecini içerir.” (Kağıtçıbaşı, 2000: 47) Doğumu ile birlikte eğitim sürecine giren, yaşamının her anını farklı tür, içerik ve düzeyde eğitim ile geçiren insan, bireysel ve toplumsal yaşamdaki tüm etkinlikleri büyük oranda eğitim ile öğrenir. Bu nedenle eğitim, toplumsal yaşamın tüm alanlarını ve kurumlarını etkileyen toplumsal bir olgu durumuna gelmiştir. İnsanı yetiştirmek olarak tanımlanabilecek eğitim, ancak sistemli bir biçimde yapılırsa amacına ulaşabilir. Bu nedenle eğitim sistemlerinin değişen ve gelişen günümüz şartlarına göre yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Okul öncesi eğitiminin yaygınlaşması ile birlikte çocuklar büyüme ve öğrenme zamanlarının önemli bir bölümünü okul öncesi eğitim kurumlarında geçirmektedirler. Bu kurumlar çocuğu ilköğretime başlamadan önce bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal bir bütün olarak desteklemeyi amaçlamaktadır Okul öncesi eğitime sayısız malzeme sağlayacak olan ve Somut Olmayan Kültürel Miras olarak adlandırılan halk bilim materyalleri, çocukların yaş ve gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak , çocuğun bilişsel-­‐dil, sosyal duygusal alanlarda gelişiminin %70’ini tamamladığı bilinen bu dönemde eğitim kurumlarında uygulanan program ve etkinlikler içerisinde yer verilmesinin ve bir çok değeri çocuğun doğal yollarla öğrenmesinin sağlanması ve kalıcı hale getirilmesi, kültürün kuşaktan kuşağa aktarımına katkı sağlamada çok önemli bir rol oynayacaktır. Anahtar Kelimeler: Anahtar Kelimeler: Okulöncesi, eğitim, kültürel miras 1 ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANAOKULU, [email protected] ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANAOKULU, [email protected] 3 ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANAOKULU, [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 14 Saha Bölgesi Masa Oyunları ve Çocukların Zihinsel Gelişimi Üzerinde Etkileri? / Настольные Игры Народа Саха И Их Влияние На Интеллектуальное Развитие Детей 1 Fidan Kasımova / Мария Баишева Во введении доклада обоснуется и подчеркивается, что в философско-­‐мировоззренческом учении народа саха прослеживается нетрадиционный взгляд на мир человеческого познания. Основываясь на историко-­‐этнографические исследования, автор обращает внимание, что природная сметливость, интеллектуальная незаурядность, находчивость являются важнейшими условиями в выживании и созидании жизни в суровых природно-­‐климатических условиях Севера. Потому развитие интеллектуальных способностей детей у народа саха всегда является наиважнейшей задачей в их развитии. Автор описывает множество национальных настольных игр, которые способствуют развитию интеллекта и креативности. В докладе раскрываются: цель, содержание, результаты изучения о влиянии национальных игр на развитие интеллекта и креативности детей. Anahtar Kelimeler: Учение Айыы, народ саха, познание, национальные игры, дети, исследование, интеллект, креативность. 1 Северо-­‐Восточный федеральный университет, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 15 Çocukların Hayallerindeki Oyuncaklar Asuman Seda Saracaloğlu1, Nisa Başara Baydilek2, Betül Altay3 Çocuğun etkileşime girdiği kişiler, karakterler, hayvanlar, fiziksel ortam, oyuncaklar ve diğer materyaller çocuğun oyunu üzerinde büyük etki yapmaktadır ve çocukların ilgi alanları kendilerine sağlanan şartlardan ve kendilerinden beklenen davranışlardan oldukça etkilenmektedir. Bunun yanı sıra çocukların oyun oynamak için kullandıkları materyaller onların sağlıklı gelişimlerinin araçlarıdır. Evde yapılmış ya da üretilmiş olsun, her türlü oyuncak çocukların kendi yeteneklerini keşfetmelerini sağlamaktadır. Çünkü çocuklar; “oyuncak” adı altında üretilmiş materyalleri, yakın çevresindeki bireylerin onun için hazırladığı “oyuncak” olarak değerlendirilebilecek materyalleri, kendilerinin “oyuncak” gözüyle görüp bu şekilde değerlendirdikleri materyalleri; oyunlarına “oyuncak” olarak katabilmektedirler. Oyuncaklar günümüzde çok çeşitlidir. Farklı maddelerden yapılmış, farklı renklerde ve farklı özellikte olabilirler. Oyuncakların seri üretimle, çok uygun fiyatlardan çok yüksek fiyatlara kadar olan geniş bir aralıkta çocuklara hazır olarak sunulabilme imkanı artmıştır. Günümüzde yaşamın her alanında giderek artan endüstrileşme ve tüketim kültürünün, çocuk imgesini, çocuk oyun ve oyuncaklarını da şekillendirmekte olduğunu öne sürülmektedir. Bunun yanı sıra en iyi oyuncağın, çocuğun tekrar tekrar oynamak isteyeceği ve her defasında ona daha çok oyun ve daha fazla haz veren oyuncak olduğu da belirtmektedir. Oyuncak çocukta merak uyandırmalı, kasları çalıştırmalı, girişimciliği ve düş gücünü arttırmalı, çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Çocuk oyuncaklarına dışardan müdahalelerin seri üretim sonucu yoğunlaştığı düşünülürse, çocukların büyük oranda hazır sunulan oyuncaklar arasından seçim yapma durumunda olduğu ortaya çıkacaktır. Bu da çocukların hayatında önemli bir yere sahip olan oyuncakların çocukların tercih ve isteklerine ne kadar uygun olduğunu tartışılabilir bir konu haline getirebilmektedir. Çocuk oyunları ve oyuncaklarının, tıpkı çocukluk gibi, tarihsel süreçte farklı anlamlar taşımış ve niteliksel olarak değişime uğramış olduğunu öne sürmekte ve bunun sonucu olarak da çocukluğun değişim izlerinin, oyun ve oyuncak dünyasından da izlenebilir olduğu söylenebilir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı anaokulu 3, 4 ve 5 yaş çocuklarının hayallerindeki oyuncaklarla ilgili bilgi toplamak olarak belirlenmiştir. Bunun sonucunda çocukların oyuncağa yükledikleri anlamın, oyuncaktan beklentilerinin ve bunlara paralel olarak da oyuncak tercihlerini etkileyen şartların ortaya çıkarılabileceği düşünülmektedir. Ortaya konulan konunun ve çalışılacak çocukların yaş gruplarının özellikleri göz önüne alınarak araştırma nitel araştırma yöntemiyle desenlenmiştir. Bu doğrultuda çalışma bir olgu bilim çalışmasıdır. Çünkü çalışma dahilinde çocukların oyuncaklara ilişkin düşünce ve beklentileri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Olgu bilim araştırmasında çalışma grubunun ilgilenilen tecrübeyi yaşayan ya da yaşamış olan kişilerden oluşturulması beklenmektedir. Çünkü ilk elden ve sübjektif bilgi toplanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla örnekleme stratejisi amaçlıdır. Bu amaç dahilinde bir anaokuluna devam eden 3, 4 ve 5 yaşlarındaki çocuklardan hayallerindeki oyuncakların resimlerini çizmeleri istenecek ve daha sonra çizdikleri resimler ile ilgili onlarla 1 adnan menderes üniveristesi eğitim fakültesi, [email protected] adnan menderes üniveristesi eğitim fakültesi, [email protected] 3 adnan menderes üniveristesi eğitim fakültesi, [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 16 görüşmeler yapılacaktır. Çalışma esnasında karşılaşılabilecek problemlerin tespit edilip en uygun şekilde üstesinden gelebilmek için stratejiler belirleyebilmek için öncelikle pilot çalışma gerçekleştirilecektir. Pilot çalışma dahilinde gene aynı şekilde bir anaokuluna devam eden 3, 4 ve 5 yaş çocuklarıyla planlanan şekilde görüşmeler gerçekleştirilecektir. Hem pilot çalışmada hem esas çalışmada çalışma grubuna çocuklar gönüllülük esasına göre alınacaklardır. Görüşmelerde çocuklara çizimini yaptıkları hayallerindeki oyuncaklarla ilgili düşüncellerini, beklentilerini, isteklerini öğrenmeye yönelik sorular yöneltilecektir. Bu görüşmeler sonucunda elde edilecek veriler içerik analizine tabi tutulacaktır. Böyle bir araştırmanın çocukların oyuncaklardan beklentileri ve çocuklara oyuncaklarla ilgili sunulan fırsatların çocukların isteklerine ne kadar uygun olduğu konusunda bilgi sahibi olunmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: oyuncak, okul öncesi, çocuk I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 17 Halk Oyunlarında “Karı” (Kadın) Karakteri Şebnem Huseynova1 Oyun-­‐ insanların belirli beceri ve yeteneklerini geliştiren, eğlence, zevk ihtiyacını karşılayan, stresi atmakta yardımcı olan kültürel faaliyet türüdür. Aslında oyunlar uzun kış gecelerinin olmazsa olmazlarındandır. Halk oyunları mansup olduğu halkın etnosunu temsil eder, kültürünü, tarihi gelişimini gösterir. Günümüzde halk oyunları kültürün önde gelen bileşenlerinden birine dönüşmüştür. Bir zamanlar asırlık tarihi olan halk oyunlarının nesilden-­‐ nesile transferinde bir durgunluk yaşandı. Son yıllarda tüm dünyada bu oyunların yoğun araştırma ve tanıtım çalışmasında yoğun bir gelişme gerçekleşir. Halk oyunlarının geliştirilmesi, hem azyaşlılar, hem de yetişkinler arasında tebliğinin büyük önemi var. Çünkü halk oyunları hayatın duygusal parçası olup insan düşüncesini, texeyyülünü zenginleştiren önemli bir araçtır. Her halkın kendisinin geçmişten süzülüp gelen oyun geleneği var ki, bu gelenek diğer halkların geleneğinden ciddi şekilde farklıdır. Mövzuca, içeriği farklı olan halk oyunları hem de kahramanların, imgeler dünyasının zenginliği ile seçilir ve farklıdır. Bildiride işte bu karakterlerden biri hakkında sohbet açılacak. Aynı karakter "karı" karakteridir. Diğer folklor örneklerinde olduğu gibi, halk oyunlarında da karı karakterine rastlıyoruz. "Karı" bazı oyunlarda arsa hattının merkezinde, bazı oyunlarda ise yardımcı karakter olarak görünür. Bu karakterin mitolojik kökü Ulu Anaya dayanıyor. Karı imgesinin Ulu Anadan dönüşümü onaylandı. Bildiğimiz gibi, olumlu imge olan Ulu Anadan sonraları hem olumlu, hem de olumsuz yönleri yansıtan örnekler dönüşümü onaylandı. Bunun içindir ki, diğer folklor örneklerinde olduğu gibi, halk oyunlarında da karı imgesinin fonksiyonu, özelliği farklıdır. Texnokratik bir yüzyılda bile halk oyunları önemini koruyor. Bu örnekleri günümüzde tebliğ etmekte bilgisayar oyunları bedelsiz araçtır. Dünya tecrübesine göre diye biliriz ki, karı karakteri hem de bilgisayar oyunları için uygun imgedir. Anahtar Kelimeler: Oyun, halk, karı, karakter, Ulu ana, örnek 1 AMEA FOLKLOR ENSTİTÜSÜ, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 18 Okul Öncesi Dönemde Ebeveynlerin Çocuklarına Oyuncak Seçimi Tercih Nedenlerinin İncelenmesi Belgin Parlakyıldız1, Vesile Turan2 Oyun oynama her yaştaki çocuğun önemli bir ihtiyacıdır. Oyun çocuğun en önemli işi, oyuncaklar ise en önemli araçtır. Oyun, vakit geçirmeye yarayan belli kuralları olan eğlence olarak tanımlanabilir. Oyuncak ise, çocuğun zihinsel, bedensel ve psiko-­‐sosyal gelişimlerinde yardımcı olan, hayal ve yaratıcılığını geliştiren malzemelerdir. Günümüzde farklı renkte, farklı malzeme ve farklı özellikte birçok oyuncak vardır. Oyuncağın en iyisi, çocuğun tekrar tekrar oynamak isteyeceği, her defasında çocuğa zevk veren oyuncaklardır. Oyuncak çocuklarda merak uyandırmalı, kaslarını çalıştırmalı, çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Okul öncesi dönemde çocuklar oyun malzemelerine büyük ilgi duymaktadırlar. Bu noktada ebeveynlere düşen büyük görevlerden biri de çocuğa uygun oyuncak sunmalarıdır. Bu araştırmada anasınıfına devam eden altı yaş çocuğuna sahip ebeveynlerin oyuncak seçiminde dikkat ettikleri noktaları belirlemektir. Çalışma grubunu İstanbul ilinde Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yer alan anasınıflarına devam eden 6 yaş grubu çocuğa sahip (N=50) ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada nicel ve nitel teknikler birlikte kullanılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen anket ve velilerle birebir görüşmelerle elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, oyun, oyuncak, oyuncak seçimi 1 2 İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, [email protected] İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 19 Koleksiyoner Kutu Oyunu Neriman Özcan1, Meryem İnci Günay2 Oyun ;çocuğun bilişsel ,duyuşsal ve devinişsel gelişimine katkıda bulunan en önemli unsurlardan biridir.Çünkü hayatta kazanılması gereken birçok yeti ,oyun çağında elde edilir.Başka bir ifadeyle oyun ,bireyin gelişiminde belirleyici bir rol oynar. Eğitimin çocukta yaratmaya çalıştığı değişim ve gelişim sadece anlatım yoluyla elde etmeye çalışmak ,çocuktan uzak bir uygulama izlemektir.Oysa kalıcı öğrenmeler ;bilgi ,çocuğun algılayacağı yolla sunulduğunda sağlanır.Bu nedenle oyunla başlayan ve içinde oyun barındıran her türlü öğrenme ortamının verimliliği oldukça yüksektir.Piaget,'Oyun ,özümleme yoluyla gerçekleşen bir çeşit uyumdur,'diyerek oyunu ,çocuğun dış dünyadan aldığı uyaranları özümlediği ve uyum sistemine yerleştirdiği bir yol olarak görmüştü. 5.sınıf öğrencileri ile uygulanan projede öğrencilerin sanat yapıtlarındaki değerleri görmeleri sağlanmış ,simgeleri estetik ve anlatımsal nitelikleriyle algılayabilmeleri için örnekler üzerinde durulmuş ,öğrenciler bu bilgi ve deneyimleri ışığında ,sanat akımları dönem sanatçıları ve eserlerinden oluşan kutu oyunları tasarlanmıştır.Böylece öğrencinin aktif olduğu ve kalıcı öğrenmenin sağlandığı bir öğrenme ortamı oluşturulmuştur.Oyunlarla öğrenmeyi sağlayan ,sanatsal ürünlere olan ilgiyi artıran bu çalışmalarda her grup kendi oyununu ve kutusunu tasarlayıp bunu arkdaşlarıyla paylaşmıştır. Koleksiyoner oyunuyla da öğrencilerin sanat eseri görsel dağarcığı geliştirilip estetik bakış açısı kazandırılarak sanat eğitiminin temeli atılmıştır. Anahtar Kelimeler: sanat akımları ,sanatçılar,oyun 1 2 bursa özel kültür okulları, [email protected] bursa özel kültür okulları, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 20 ‘Kentleşmede Çocuğa Görelik’ İlkesinin Oluşturulması ve Bu Çerçevede Çocukluğumuzdaki Oyunların Önemi Erol Erdoğan1 Seksek, ip atlama, mendil kapmaca, bezirgânbaşı, kutu kutu pense, sek sek, çelik çomak, misket, isim şehir, birdirbir, saklambaç, hımbıl, istop, yakar top, mangala, kör ebe gibi çocukluğumuzun oyunları, modernleşme sürecinde yerini bilgisayar ve internet oyunlarına bıraktı. Dolayısıyla çocukluğumuzun oyunları ‘eski’, ‘geleneksel’, ‘unutulmuş’, ‘kaybolmuş’ gibi negatif anlama sahip kelimelerle ifade edilmeye başlandı. 1998’den itibaren gerçekleştirdiğim araştırmalarım sonucunda gördüm ki, bundan onbeş-­‐yirmi sene öncesine kadar Türkiye’de oynanan oyunların sayısı 1000’den fazladır. Geniş perspektiften bakınca ‘oyun’ meselesinin kültür ve medeniyet krizlerimizle doğrudan ilgili olduğunu görürüz. Oyunların yüz yıllar içinde aldığı formda din, kültür, edebiyat, sanat yani medeniyete ve hayata dair her şey var. Bunun yanında, oyunların hayatımızdan kayboluş gerekçeleri kültürel, siyasi, ekonomik ve sosyolojik süreçlerin bir parçası. Daha yakından bakıldığında, oyunların terk edilişinde, kentleşme, köyden şehre göç, geniş aileden çekirdek aileye geçiş, çalışma hayatının değişimi, ebeveyn çocuk ilişkileri gibi güçlü değişim araçlarının varlığını tespit ederiz. Çocukluğumuzun oyunları topluma ve çocuğa yeniden kazandırılabilir. Bunun için öncelikle ‘toplumun oyunlar konusundaki ezberinin bozulması’ gerekir. Oyunların ‘oynanmıyor’ olmasında en büyük suç ‘büyükler’indir. Çünkü oyunları terk eden büyüklerdir. Buna rağmen, büyükler ‘Çocuklar oynamıyor, sokağa çıkmıyor, internetin başından ayrılmıyor, şehirlerde oyun yeri yok.’ diyerek suçu kendisi dışındaki unsurlara yüklüyorlar. Tebliğ planım şöyledir; Birinci bölümde, 1998 yılından itibaren yürüttüğüm çocukluğumuzun oyunları derleme, yazma ve kitaplaştırma çalışmalarım hakkında bilgiler vereceğim. İkinci bölümde, büyüklerin ve toplumun oyunlara yanlış yaklaşımlarımdan örnekler vererek bu yaklaşımların analizini yapacağım. Üçüncü bölümde, oyunların topluma yeniden kazandırılması ve yeniden oynanır hale gelmesinin nasıl sağlanacağına dair önerilerimi paylaşacağım. Dördüncü bölümde ise bir süreden beridir oluşturmaya çalıştığım ‘Şehircilikte çocuğa görelik ilkesi’ üzerinde duracağım. Bu ilke şehirleşmede yeni bir paradigma anlamına geliyor. Çünkü ‘Şehircilikte Çocuğa Görelik’le ilgili bir gündemin başlatılması dahi kentleşme politikalarında entelektüel bir açılıma vesile olacak ve uygulamalarda iyileşmeler sağlayacaktır. ‘Şehircilikte Çocuğa Görelik İlkesi’ şehirde çocuklar için mekân ve etkinlik yapılmasından daha vizyoner ve dominatiftir; paradigmal bir tercihtir. Anahtar Kelimeler: Şehirleşmede Çocuğa Görelik, Çocukluğunuzdaki Oyunlar, Çocuk Oyunları, Kentleşme. 1 Serbest. Çocuk Oyunları Araştırmacısı; İlahiyatçı-­‐Sosyolog, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 21 Ailelerin 0-­‐6 Yaş Çocuklara Yönelik Oyuncak Seçimlerindeki Kriterlerin İncelenmesi Özlem Cir1 Oyunun ne olduğu ya da ne olmadığı ile ilgili olarak alan yazını incelendiğinde çeşitli tanımlamalar karşımıza çıkmaktadır. Bütün bu tanımlama ve görüşlerin ortak noktası oyunun çocuğun en büyük ve en önemli işi olduğudur. Oyun denildiğinde ilk akla gelen çocuklar için vazgeçilmez olan oyuncaklardır. Oyuncaklar, çocukların gelişim basamakları boyunca çevreleriyle etkileşimlerini sağlayan, hareketlerine düzen ve sınır getiren, bedensel gelişimlerinin yanı sıra, zihinsel, duygusal ve psiko-­‐sosyal gelişimlerini destekleyen, yaratıcılık, hayal gücü ve farklı düşünme becerilerini geliştiren tüm oyun araçlarıdır. Özellikle okul öncesi dönemde yani 0-­‐6 yaş sürecinde çocukların oyuncak ve oyun materyallerine karşı olan ilgili tutumları, oyuncağa olan ihtiyacı artırmakla beraber oyuncak seçerken işlevsellik, sağlık, kalite gibi niteliklere dikkat etmeyi gerektirmektedir. Bu nedenle anne-­‐ babalar çocuklarının tüm gelişim alanlarını destekleyebilmek için çocukların yaş, ilgi, beceri, gelişim düzeyi ve yeteneklerini iyi bilmeli ve bunlara uygun oyuncak seçimleri yapabilmelidirler. Yapılan araştırmalar doğrultusunda ebeveynlerin eğitim ve sosyo-­‐ekonomik düzeylerinin çocukları için nitelikli oyuncak seçimlerinde uyulması gereken ölçütlere dikkat etme düzeylerinde etkili olabileceği ortaya konuşulmuştur. 2004 yılında Demir ve Onur’un yaptığı araştırma ile ailelerin çocuklarının gelişim seviyelerini, oyuncakların sağlık ve güvenlilik durumlarını göz önünde bulundurdukları sonucu ortaya çıkarken, 2006 yılında Özyeşer-­‐Cinal’ın yaptığı araştırma ebeveynlerin oyuncak seçimi sırasında sağlıklı ve tehlikesiz olma durumlarına dikkat etmedikleri ortaya konmuştur. Bu amaçla, bu çalışmada anne ve babaların çocuklara yönelik oyuncak seçimlerindeki kıstasları belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, ilgili alan yazınları doğrultusunda oyuncakların nitelik özelliklerinin belirlenmesini ve yaşlara göre oyuncak tercihlerini içermektedir. İkinci bölüm, literatür taramaları sonucunda, oyuncak seçiminde uyulması gereken ölçütlere değinilmiştir. Üçüncü bölümde, 2006 yılında Özyeşer-­‐ Cinal tarafından yapılmış olan “Farklı Sosyo-­‐ Ekonomik düzeylerdeki 3-­‐6 çocukların sahip oldukları oyuncak ve oyun materyallerinin incelenmesi”, 2012 yılında Sülü-­‐Uğurlu, Özet ve Ayçiçek tarafından yapılan “1-­‐3 yaş grubu çocuğu olan annelerin oyuncak seçimi konusunda bilgi ve uygulamalarının incelenmesi” ve 2014 yılında Acar, Gülnar, Coşkun ve Aydoğdu tarafından yapılmış olan “Annelerin 0-­‐6 yaş çocukları için oyuncak seçiminde uyulması gereken ölçütlere dikkat etme düzeylerinin incelenmesi” isimli üç araştırma incelenmiştir. Bu doğrultuda anne-­‐ babalara çocuklarının ve kendilerinin demografik bilgileri, oyuncak seçimlerinde dikkat ettikleri unsurlar ve oyuncak niteliklerine yönelik sorulardan oluşan, nicel tarama yöntemi olarak anket uygulanmıştır ve bu bölümde anket sonuçlarına yönelik bulgulardan bahsedilecektir. Dördüncü bölümde ise edilen bulgulara dayanarak anne-­‐babaların oyuncak seçimleri konusundaki bilgi düzeylerini ve farkındalıklarına yönelik yapılabilecek çalışmalar tartışılacaktır. Araştırmanın verileri henüz analiz aşamasında olup, bulgular, sonuç ve değerlendirme kısmına daha sonra tam metin de yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Oyun, Oyuncak, Anne-­‐baba farkındalığı, Oyuncak Seçimi 1 Bilfen Eğitim Kurumları, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 22 Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Zekâ Oyunları ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Oyunların Eğitimde Kullanılabilirliğine Yönelik Görüşleri Şahin Oruç1, Genç Osman İlhan2 Bu çalışmanın amacı eğitim fakültesi öğrencilerinin zekâ oyunları ile alakalı bilgi düzeylerini, hangi oyunları bildiklerini, zekâ oyunlarının eğitimdeki işlevini ve ders materyali olarak kullanılabilirliğini, ayrıca alanıyla zeka oyunları arasında nasıl bir bağlantı kurabildiğini belirlemeye yöneliktir. Araştırmamızın örneklemini farklı bölümlerde öğrenim görmekte olan eğitim fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. Bu öğrenciler bölümlerine ve cinsiyetlerine göre kategorize edilerek sınıflandırılmıştır. Verilerin toplanması için beş adet açık uçlu sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Sorular alanında uzman kişilere danışılarak hazırlanmış ve pilot çalışması yapılmıştır. Veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yoluyla incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Zeka Oyunları, Öğretmen Adayları 1 2 Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 23 Adölesanların Oynadıkları Bilgisayar Oyunları ve Oyuna Ayırdıkları Zamanın Değerlendirilmesi: Kalitatif Çalışma Funda Kardaş Özdemir1, Sevinç Polat2, Birgül Tuncay3 Giriş ve amaç: Günümüzde bilgisayar oyunları, adölesanların günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu nedenle adölesanların oynadıkları oyunlar ve oyuna ayırdıkları zaman önemlidir. Bu çalışma adölesanların oynadıkları bilgisayar oyunlarını ve oyuna ayırdıkları zamanı değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem: Çalışma 21 Ocak 2014 tarihinde Kars ilinde bir lisenin öğrencisi olan 14-­‐16 yaş arası 10 adölesanla yapıldı. Çalışma için etik kurul izni, adölesanlar ve ailelerinden sözlü onam alındı. Veriler bireysel derinlemesine görüşme yöntemi ve yarı yapılandırılmış soru formuyla 30-­‐35 dakikada toplandı. Katılımcılardan izin alınarak ses kaydı yapıldı. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle çözümlendi. Bulgular: Çalışma kapsamına alınan adölesanların 6’sının 15 yaşında olduğu, 4’ünün erkek olduğu, 8’inin lise 1. sınıfta okuduğu ve 5’inin ailesinin gelirinin giderinden az olduğu belirlendi. Çalışmada 5 adölesanın 5-­‐9 yıldır, 3 adölesanın 6 aydan beri, 2 adölesanın 3 yıldır bilgisayar oyunu oynadığı saptandı. Çalışmada bir adölesanın günde 5-­‐6 saat, 2 adölesanın 4-­‐5 saat, 3 adölesanın 3-­‐4 saat, 4 adölesanın 1-­‐2 saat bilgisayar oyunu oynadığı belirlendi. İki adölesanın bilgisayar oyunlarından en çok“Okey, Poker, Batak, Candy Crush”, 2 adölesanın “ Temple Run, Subway Surfes, Hill Climb Racing”, iki adölesanın “Wolfteam, Far Cry, God of War, Pes, Stalwan, Cull of Tudy, Fifa”, bir adölesanın ise” araba yarışı” oynadıkları belirlendi. Çalışmada 4 adölesan bilgisayar oyunlarına arkadaşlarının, 3 adölesan ablası ve arkadaşlarının önerisi ile başladığını ifade etti. “Bilgisayar oyunları sağlığınızı etkiledi mi?” sorusunu 5 adölesan “gözlerime zarar veriyor, bel, boyun, baş ağrısı ve yorgunluk yapıyor”, 4 adölesan “gözlerim, ruh sağlığım bozuldu, asosyal oldum”, bir adölesan “psikolojime iyi geliyor, sağlığımı olumlu etkiliyor” şeklinde cevap verdi. Sonuç: Çalışmada adölesanların yarısının günde 3 saat ve daha fazla süre ile bilgisayar oyunu oynadığı belirlendi. Çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, adölesanların seçtikleri bilgisayar oyunları ile oyunlarının olumlu ve olumsuz etkileri konusunda bilgilendirilmelerini öneriyoruz. Anahtar Kelimeler: Adölesan, Bilgisayar Oyunu, Kalitatif Çalışma 1 Kafkas Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, [email protected] Kafkas Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, [email protected] 3 Bozok Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, birgul-­‐[email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 24 Okul Öncesi ve Birinci Sınıf Öğrencilerinin Oyun/Oyuncak Hakkındaki Görüşlerinin Karşılaştırılması Aytül Eliküçük1, Esin Meral Kandemir2 Bu çalışmayla yeni eğitim sisteminin 1. Sınıfa başlama yaşını öne çekmesiyle erken okula başlayan çocukların, okul öncesine devam eden öğrencilere göre oyun/oyuncak faaliyetlerinin neler olduğu, bu faaliyetlerinin ne kadar sürdüğü bu sürenin yeterli olup olmadığı, ebeveynlerin bu süreçteki yeri incelenmiştir. Bu çalışma nitel bir çalışma olup, 40 1. Sınıf velisi ve 40 okul öncesi velisiyle yarı yapılandırılmış görüşme formu ile veriler toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 2014-­‐2015 yılı İzmir ili Bornova İlçesi Kavaklıdere Saliha Hüseyin Özyavuz İlkokulu 1. Sınıf velileri ile Sultanhisar Sabiha Gökçen Anaokulu velileri oluşturmaktadır. Çalışma önce öğrencilerle görüşme yapılarak başlamıştır fakat öğrencilerin zaman kavramı tam gelişmediği için yeterli ve açık cevaplar alınamamıştır. Bu sebeple öğrenci velileriyle görüşme yapılması kararlaştırılmıştır. Araştırmanın verileri betimsel analiz yöntemiyle analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: Oyun, oyuncak, çocuk gelişimi Zeka Oyunları Dersi Öğretim Programı'nın Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi Doç. Dr. Oktay Akbaş3, Nurcan Baki4 Bu çalışmanın amacı; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 2013 yılında kabul edilen Zekâ Oyunları Dersi Öğretim Programı’nı öğretmen görüşlerine göre değerlendirmektir. Bu çalışma doğrultusunda, çalışma grubunu oluşturan Zekâ Oyunları Dersi Öğretim Programı’nın uygulandığı Kırıkkale ve Ankara illerindeki 8’i devlet okulu ve 5’i özel okul olmak üzere 13 okulda görev yapan toplam 20 öğretmenle yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Bu görüşmelerin sonucunda elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin bu dersle ilgilenme nedenleri arasında bu dersin öğrenmeyi ilgi çekici ve eğlendirici kılması, öğretmenlerin farklı ve yeni bir alanda kendilerini geliştirmek istemeleri, öğrencilerin muhakeme ve akıl yürütme çalışmalarına imkan tanıması gibi nedenler bulunmaktadır. Öğretmenler derslerinde akıl yürütme ve işlem (Sudoku vb.), sözel (Kelime Avı vb.), geometrik-­‐ mekanik (Tangram vb.) hafıza (Resfebe vb.), strateji oyunlarına (Satranç vb.) ve zekâ sorularına yer vermektedirler. Öğretmenler bu dersin zorunlu dersler arasında yer alarak bütün okullarda ilkokuldan itibaren verilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Onlara göre bu ders; öğrencilerin dikkatini artırmaları, sosyalleşmeleri, alternatifli düşünebilmeleri, empati kurabilmeleri, oyunla birlikte okulu sevmeleri gibi bir çok beceri kazandırarak öğrenmelerine katkı sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Zekâ Oyunları, Akıl Oyunları, Zekâ Oyunları Öğretim Programı 1 SULTANHİSAR SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU, [email protected] SULTANHİSAR SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU, [email protected] 3 Kırıkkale Üniversitesi, [email protected] 4 Kırıkkale Üniversitesi, [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 25 Zeka Oyunları Arayıcılığıyla İnternetin ve Telefonun Zararlı Kullanımının Azaltılması Şahin Oruç1, Merve Aygün2 Bu çalışmanın amacı ortaöğretim öğrencilerinin internet ve cep telefonları kullanırken uğradıkları zararların, zeka oyunları yoluyla ne oranda azaltılabileceğini ortaya koymaktır. Yapılan çalışma TUBİTAK 2209/A “Üniversite öğrencileri Yurtiçi Araştırma Projeleri Destekleme Programı“ kapsamında desteklenmeye değer görülmüş ve başarı ile tamamlanarak ilgili kuruma sunulmuştur. Projenin örneklemini İstanbul ili Esenler ilçesinde yer alan bir lise de 2013-­‐2014 eğitim-­‐öğretim yılında öğrenim görmekte olan 40 kişilik öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada tutum ölçeği kullanılmıştır. Tutum ölçeğinde; internetsiz yaşayamam, sosyal aktivite sıklığı, telefon kullanma sıklığı, internete çok zaman harcama, zeka oyunlarına ilgi-­‐bilgi, arkadaşlarla görüşme, internet kullanım sıklığı, zeka oyunları oynama sıklığı, gibi durumlara cevap aranmıştır. Öntest ve sontest şeklinde uygulanan tutum ölçeğinden elde edilen veriler SPSS kullanılarak analiz elde edilmiştir. Proje sonunda öğrencilerin okula karşı tutumlarında anlamlı bir fark ortaya çıkmış ayrıca gereksiz internet ve telefon kullanımının azaldığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Zeka oyunları, eğitim, teknolojinin zararları 1 2 Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi, [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 26 Geleneksel Kültür ve Modern Bilimin Sentezi Bir Oyun: Jipto Grigori Tomski1, Umay Arslan2 Düşünsel oyunların, yaratıcı imgelem ve iç disiplin oluşumunu, gözlem ve düşünme yeteneğini desteklediği, kişilik ve hafızayı güçlendirdiği, estetik bir haz duygusu verdiği ve çocuğun uyumlu bir gelişim göstermesi açısından yararlı olduğu birçok uzman tarafından dile getirilmektedir. Bu bağlamda, Yakut matematik profesörü ve 1992 yılında UNESCO’da P-­‐5 üst düzey uzman olan Grigori Tomski tarafından 1988 yılında keşfedilen JİPTO (Tomski’nin Düşünsel Kovalama Oyunu) özellikle ilginçtir. JİPTO’nun bütün zevklere hitap eden 2500 özel versiyonu bulunmaktadır. Temel versiyon, « Sonor » (Yakutça «Kovalama ») olarak adlandırılır. 1990 yılında, Yakutistan’da ilk JİPTO derneğinin kurulmasının ardından oyun, kısa sürede ülkenin yeni milli düşünsel sporu haline gelir ve anaokulundan üniversiteye kadar eğitim aracı olarak kullanılır. JİPTO’nun gelişimi, kültürel ve pedagojik değeri UNESCO’nun dikkatini çok geçmeden çeker. 1993 yılında, Tomski tarafından, UNESCO’nun desteğiyle kurulan FIDJIP (Uluslararası JİPTO Federasyonu), farklı ülkelerden birçok öğretim elemanını, psikolog, sanatçı, yazar ve matematikçiyi bir araya getirir. Böylece, JİPTO’nun etrafında, yaratıcı, pedagojik, bilimsel uluslararası bir hareket oluşur. EUROTALENT ile FIDJIP ortaklığı 1997 yılında başlar. EUROTALENT, üstün zekalı çocukların eğitiminde, yaratıcılığı geliştiren bir oyun olarak JİPTO’dan yararlanır. JİPTO bir oyundan çok daha fazlasıdır; o, aynı zamanda kültürel bir nesnedir. Yakutistan, Rusya, Fransa, Kazakistan, Amerika, Japonya ve Türkiye’den birçok sanatçı ve fotoğrafçı, JİPTO’nun sayısı 1000’den fazla olan dekoratif, sanatsal ve fotografik kompozisyonlarının yaratılmasında katkıda bulunmuşlardır. UNESCO’da iki kez JİPTO sanatı sergisi gerçekleştirilmiştir. İnsanlar bu kompozisyonlar ile evlerini bezerler, onları duvarlarına tablo gibi asarlar, hediye olarak verirler, koleksiyon nesnesi yaparlar. Avrupalı aydınlar ve medya tarafından JİPTO ilgiyle takip edilmektedir. Sonuç olarak, Yakutistan, Rusya, Kazakistan ve Fransa gibi farklı ülkelerin okullarındaki uygulamalara dayanarak, JİPTO’nun, düşünsel, sanatsal, pedagojik ve matematiksel yaratıcılığı harekete geçirmesinden dolayı, eğitim programlarına konulması ve üstün yetenekli çocukların eğitiminde kullanılması önerilmektedir. Türkiye’de, matematik ve sanat öğrenimi JİPTO ile daha ilginç hale getirilebilir. JİPTO, her Türk’ün evine, hem çağdaşlığın hem de kendi kültürüne ve köklerine bağlılığın simgesi olarak girebilir. JİPTO festivalleri, turnuvaları ya da farklı türden etkinlikler düzenlenerek diğer Türk devletleri ile tarihsel, kültürel bağlarımız güçlendirilebilir. Anahtar Sözcükler: JİPTO, Strateji Oyunu, Yakutistan, UNESCO, FIDJIP, EUROTALENT. РЕЗЮМЕ: Многие эксперты считают, что интеллектуальные игры способствуют формированию логического мышления и внутренней дисциплины, наблюдательности и творческого воображения, укрепляют характер и память, дают огромное эстетическое удовольствие и полезны для гармоничного развития ребенка. В этом контексте особенно интересна игра ЖИПТО / JIPTO (Jeu Intellectuel de Poursuite de Tomski / Интеллектуальная игра преследования Томского), изобретенная в 1988 году якутским профессором математики Григорием Томским, 1 2 Prof. Académie Internationale CONCORDE, [email protected] Dr. [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 27 ставшем в 1992 году экспертом высшей категории Р-­‐5 ЮНЕСКО. Игра имеет 2500 версий на любой вкус, базовая версия имеет якутское название «Сонор» («Преследование»). После организации первой ассоциации ЖИПТО в Якутии в 1990 году (имевшей статус добровольного общества и преобразованной в 1994 году в федерацию), игра Сонор быстро стала новым интеллектуальным национальным видом спорта и используется в педагогических целях от детского сада до университета. В 1993 году по инициативе ЮНЕСКО была создана Международная федерация ЖИПТО (ФИДЖИП / FIDJIP), которая объединяет большое количество педагогов, психологов, художников, писателей и математиков из разных стран. С 1997 года началось сотрудничество между ФИДЖИП и Европейской ассоциацией по одаренным детям EUROTALENT с консультативным статусом возле Совета Европы. В 2009 году к международному творческому, образовательному и научному движению, сформированному вокруг ЖИПТО, присоединилась Международная академия КОНКОРД (Académie Internationale CONCORDE). ЖИПТО это больше, чем игра, это и культурный объект, ибо поле для игры представляет собой вертикальный триптих, позволяющий выразить, например, идею преследования цели или мечты. Большое количество художников и фотографов из Якутии, России, Франции, Казахстана, США, Японии и Турции внесли свой вклад в создание декоративных, художественных и фотографических композиций ЖИПТО, число которых составляет более 1000. Мы организовали две выставки JIPTO-­‐Art в ЮНЕСКО. ЖИПТО было встречено с большим интересом европейскими СМИ и интеллектуалами. Таким образом, ЖИПТО обладает всеми качествами, чтобы войти в дом каждой турецкой семьи как символ современности и привязанности к своей собственной культуре и ее корням, для интеллектуального и творческого развития подрастающего поколения. Организация фестивалей ЖИПТО, турниров, выставок и других мероприятией будет способствовать укреплению наших культурных связей между тюркскими народами. Ключевые слова: ЖИПТО, интеллектуальные игры, Якутия, ЮНЕСКО, ФИДЖИП, EВРОТАЛАНТ. Anahtar Kelimeler: JİPTO, Strateji Oyunu, Yakutistan, UNESCO, FIDJIP, EUROTALENT. I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 28 Okul Öncesi Eğitiminde Oyun ve Oyuncak Materyallerine İlişkin Yönetici ve Öğretmen Görüşleri Semra Kıranlı Güngör1, Esra Dereli İman2 ÖZET Okul öncesi eğitimde oyun ve oyuncak çocuk gelişimi açısından önemli bir yer tutar. Oyun ve oyuncak konusuna ilişkin okullardaki yönetici ve öğretmenlerin bakış açıları pek çok açıdan okullardaki oyuncak temininde ve oyun üretiminde bir etkiye sahiptir. Bu araştırmada bağımsız anaokulu yöneticileri ile ilköğretim bünyesindeki anasınıfları okul yöneticileri ve okul öncesi öğretmenlerinin oyun ve oyuncak materyallerine ilişkin görüşlerini almak amaçlanmıştır.. Araştırmada, oyun nedir? oyuncak nedir? oyuncak materyali nedir? oyun ve oyuncak ilişkisi nedir? oyuncak temininde okullar farklılıklar içinde midir?...vb. sorulara cevaplar aranmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada yönetici ve öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Araştırmaya Eskişehir il merkezindeki bağımsız anaokulları ve ilköğretim bünyesindeki anasınıfları yönetici ve öğretmenleri gönüllülük esası ile katılmışlardır. Görüşme verileri içerik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler nitel analiz alanında ve okul öncesi alanında uzman olan araştırmacılar tarafından önce ayrı ayrı kodlanmıştır. Daha sonra ortak kodlar üzerinde birliktelik sağlanmıştır. Tema ve alt temalara ilişkin veriler tablolarla gösterilmiş, ilgili cümle alıntılarına yer verilmiştir. Araştırma sonucunda iki ayrı grup arasındaki farklar okul türleri, okul imkanları, finansman kaynakları, yöneticilerin branş alan farklılıklarının etkileri açısından önemli olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yönetici, okul öncesi, oyun ve oyuncak, materyal temini, nitel analiz, 1 2 ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email protected] ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 29 Türk Kültürüne Ait Oyun ve Oyuncakların Okul Öncesinde Yapılandırılmış Origami Materyalleri ile Kullanımı Gözde Koç1, Belgin Parlakyıldız2 Oyun ve oyuncak, içinde bulunduğu toplumun ve kültürün izlerini yansıtır. İster halk sanatı ürünü olsun, ister endüstriyel olarak üretilmiş olsun oyuncaklar oluşturdukları dönemin yaşam biçimlerinin önemli birer kayıtlarıdırlar. Oyuncak, sözlüklerde oynayıp eğlenmeye yarayan her şey olarak tanımlanmakta, oyun ise vakit geçirmeye yarayan, belli kurallı olan eğlence ile özetlenmektedir. Fakat oyun ve oyuncağın sözlüklerdeki anlamlarının dışında çok derin etkileri vardır. Oyun doğal bir öğrenme ortamı olduğundan, çocuk eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Oyun ile çocuk güç durumlara karşı koyabilme gücü, uyum sağlama ve yaratıcılık becerilerini edinir. Oyun aynı zamanda çocuğun kendisini ve dünyayı keşfetmesine yardımcı olmaktadır. Bunun yanı sıra çocuğun sosyal duygusal, dil, psiko motor beceriler hatta öz bakım becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Kültürün mirası olan oyun ve oyuncakları hem çocuklara tanıtmak, hem de çocukların gelişimlerini desteklemek için farklı ve yaratıcı yöntemler geliştirilmelidir. Bu amaçla Türk kültüründeki oyun ve oyuncaklar yapılandırılmış origami materyalleri ile tanıtılabilir. Origami Japonca bir kelime olup ‘katlanmış kağıt’ anlamına gelmektedir. Kağıdı yapıştırıcı ve makas kullanmadan çeşitli figürler elde etme sanatıdır. Origaminin temellerinin Çin’de atıldığı düşülse de gelişimini Japonya’da göstermiştir Bu makale, nitel bir araştırma olup, alan yazın taraması yöntemi kullanılacaktır. Aynı zamanda, oyun ve oyuncakların, yapılandırılmış origami materyalleri ile birlikte nasıl kullanılacağını göstermeyi hedefleyen bir araştırma modelidir. Bu amaç kapsamında Türk kültüründen izler taşıyan oyun ve oyuncakların origami yöntemi kullanılarak yapılandırılması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: okul öncesi, oyun, oyuncak, origami 1 2 İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ, [email protected] İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 30 Dramatik Oyun, Sosyodramatik Oyun ve Öz-­‐Düzenleme Fatma Alisinanoğlu1, Sadiye Keleş2 Bu çalışmada alanyazında sosyal fantezi oyunları, sosyal –mış gibi oyunlar olarak da ifade edilen sosyodramatik oyunlar ile öz-­‐düzenleme arasındaki birliktelik incelenmiştir. Öz-­‐düzenleme, çok genel bir ifade ile bireyin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını kontrol etmesini içermektedir. Öz-­‐ düzenleme kavramını farklı kuramsal yapılar çerçevesinde ele alan araştırmacılar, öz-­‐düzenlemenin desteklenmesinde farklı pedagojik uygulamaların etkili olabileceğine ilişkin görüşler bildirmektedir. Erken çocukluk döneminde öz-­‐düzenlemeyi Kültürel-­‐Tarihsel Kuram çerçevesinde inceleyen araştırmacılar iki temel yapının öz-­‐düzenleme için belirleyici olduğunu iddia etmektedir. Bunlar; dramatik oyunlar ve kendine yönelik konuşmalardır. Vygotsky’nin yazıları incelendiğinde, oyunu, çocukların sembolleri ve işaretleri üretmesi açısından bütün gelişimsel eğilimlerin yoğunlaştırılmış şekli ve gelişimin ana kaynağı olarak ilettiği görülmektedir. Vygotsky oyunun ilginç bir çelişki içerdiğini savunmaktadır. Çocuklar oyun sırasında yapmaktan en çok hoşlandıkları davranışları sergiliyor gibi görünmektedirler. Bu durum gözlemcilerin oyunu özgür ve kendiliğinden bir eylem olarak algılamasına neden olmaktadır. Oyun sırasında tüm çocuklar, üstlenmiş oldukları rol merak uyandıran bir rol olmasa da, kendi rolleri ile uyumlu davranışlar gerçekleştirmek durumundadır. Bir diğer ifade ile dramatik oyunlar, çocukların kendilerini oyundaki senaryonun kurallarına bağımlı kılması nedeniyle, dürtülerine karşı davranış sergilemelerini gerektirmektedir. Oyuna katılım gösteren tüm çocuklar, oyundaki diğer çocukların davranışlarını katı bir biçimde kontrol etmektedirler. Bunun dışında, oyundaki her rol dolaylı kurallar içermektedir. Bu nedenle çocuklar kendi dürtüselliklerini baskılamayı ve oyundaki kuralları takip etmeyi öğrenmektedir. Bu durum öz-­‐düzenleme gelişimi sağlamaktadır. Bu çalışmada, dramatik ve sosyodramatik oyunlar ile öz-­‐düzenleme arasındaki nedensel birlikteliği ortaya koymaya yönelik araştırmalar için spesifik birtakım araştırma alanlarını hedefleyen ve pedagojik uygulamalara rehberlik edecek sistemli öğretmen eğitimi programlarını ve sınıf-­‐içi çalışmaları hedefleyen öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, öz-­‐düzenleme, oyun, Vygotsky, dramatik oyun 1 2 İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 31 Ailemin ve Benim Oyun ve Oyuncaklarım Belgin Bal İncebacak1, Erdal İncebacak2 Bu araştırmada oyuncakların geçmişten günümüze gelişim ve değişimlerinin nasıl değiştiğini gözlemlemek amacıyla yapılmıştır. Eskiden oynadığımız sokak ve ev oyunları ile el yapımı oyuncaklardan günümüze kadar gelenler ile şimdilerde yerini teknolojinin getirmiş olduğu dijital oyunlara ve oyuncaklara bıraktığı söylenmektedir. Biz de çalışmamız da eski oyunlar ile oyuncakların ve yeni oyunlar ile oyuncakların neler olduğu nasıl değişikliklere uğradığını belirlemeye çalışacağız. Araştırmamızın amacı bir kuşak öncesi ile bir kuşak sonrasındaki gelişimler göz önüne alınarak anne babaların ve çocuklarının oynadıkları oyunlar ve oyuncakların neler olduğunu tespit etmektir. Araştırmamızı Samsun Atakum ilçesine bağlı Milli Eğitim Bakanlığına ait Fahrettin Ulusoy İlkokulunda 2-­‐D sınıfındaki 31 öğrenci ile bu öğrencilerin anne ve babaları ile çalışmamız yürütülmüştür. Çalışma grubumuz Ç=31, A=31, B=31 toplamda 93 kişidir. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen tam yapılandırılmış “geçmişten günümüze oyun ve oyuncak” görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme formunda, öğrenci ve velilere oynadıkları oyun ve oyuncaklar, nasıl bir oyuncaklarının olmasını istedikleri, kız ve erkek oyunları arasındaki farkların neler olduğu sorularak oyun ve oyuncaklar hakkında derinlemesine bilgi elde edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmış ve içerik analizi yapılmıştır. Çalışmamızın sonuçları görüşme formları analiz edildikten sonra kongrede tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Oyun, oyuncak, kız ve erkek oyunları 1 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, [email protected] Ondokuz Mayıs Üniversitesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 32 Elazığ’ın Geleneksel Çocuk Oyunları Nihan Karabulut1 Çalışmanın amacı ; geçmişten günümüze kadar Elazığ’da oynanan çocuk oyunlarının gelişimini ve Elazığ’ın unutulmaya yüz tutmuş geleneksel çocuk oyunlarını tekrar gün yüzüne çıkarmaktır. Oyun, çocukların iletişim kurmasında, anlamasında, arkadaşlık kurmasında ,liderlik , paylaşmayı bilme ,zihinsel beceriler, zamanı verimli kullanma , kendi kültürünü tanıma gibi becerileri sağlayan en önemli araçlardan birisidir. Günümüzdeki çocuklar ; eskisi gibi mahallelerinde, sokaklarda çok fazla oynamamaktadırlar. Apartman hayatının artmasıyla beraber gelişen teknoloji de çocukların geleneksel oyunlardan çok bilgisayar , tablet, cep telefonu gibi aletlerle oynayıp vakitlerinin büyük bir kısmını televizyon başında geçirmelerine sebep olmuştur. Bunun yanında sokakların daha az güvenli olması , çocuk kaçırılma olaylarının , çocuk istismarlarının günümüzde artmasıyla birlikte ebeveynlerin de çocuklarının sokağa çıkıp oyun oynamasına çok olumlu bakmamaları çocukların yeni arkadaşlarının ruhsuz ve soğuk ekranlar olmasını sağlamıştır. Oyunlarda kültür faktörü hakimdir. Çocuklar çoğu oyunu bir önceki kuşaktan taklit yoluyla öğrenirler. Geleneksel çocuk oyunları, yer ve zamanı oynayanlara göre değişse de belli kuralları olan, ebe, eş, takım seçimi, sayışma, ödül ve ceza gibi kendisini bütünleyen öğelere yer veren, zaman zaman müzik ve araç gereçten yararlanılan, genellikle grupla gerçekleştirilen eylemlerdir. Elazığ’da oynanan çocuk oyunları çok sayıda olmasına karşılık eskiden oynanan çocuk oyunlarında bugün büyük değişiklikler olmuştur. Geleneksel çocuk oyunlarının başında; mam bekleme , kıllı topuz, Köroğlu , molla potik , kuruşa ceviz , misket (bilye) , elin kıllandı, gelde geç, hakkul -­‐ hukul (körebe), donkilo-­‐fısto (tahteravalli), mamayak, kıç -­‐ kıç (sayışma), çellik çubuk, beştaş, güvercin taklası, mozik (topaç), aşık, kiremit kopu, yakan top, çizgiler gibi oyunlar oynanmaktadır. Elazığ’da geçmişten günümüze kadar oynanan çocuk oyunları ve Elazığ’ın geleneksel çocuk oyunları ilgili bu çalışmanın önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın ileride Elazığ’da oyun ile ilgili yapılacak olan çalışmalara kaynaklık etmesi beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Geleneksel Oyun , Çocuk Oyunları, Elazığ , Çocukluk , Kültürel Oyunlar . 1 , [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 33 Dedeler Çocukken Neler Yapar Neler Oynarlardı Erkan Atalı1 Oyun ve oyuncağa meraklı içimdeki çocuğun oyuncak yapma serüveni çok uzun yıllar önce başladı. 2007 yılında ise çevredeki her tür malzemeyi kullanarak hazırladığım, 1,5 – 18 yaş aralığında çocukların oynayabileceği 85 oyun materyali ile Aydın’da ilk sergimi açtım. Sergi ziyaretçilerinin bu oyuncaklara, oyunlara olan ilgisi, merakı ve soruları bu alana olan ilgimi artırdı. Bu yıldan sonra çeşitli il ve ilçelerde, köylerde, ilkokul, ortaokul ve üniversitelerde, fuarlarda 40’ a yakın sergi açıp, çeşitli yaş gruplarından katılımcılara oyuncaklarla ilgili seminerler verip, atölye çalışmaları yaptım. Aydın ilinde Çocuk Kültür Merkezinde 2011 yılında 116 oyuncaktan oluşan koleksiyonum sergilenmeye başladı. Şuanda 135’e ulaşan oyuncak koleksiyonumla sergi, seminer ve atölye çalışmalarıma devam etmekteyim. Katılımcıların dokunarak, oynayarak zaman geçirdikleri bu sergiler, çocuklara geçmiş yıllara ait oyuncakları öğrenme ve oynama fırsatı sunarken, bugünün büyüklerine çocukluklarına dönme fırsatı sunmaktadır. Bu çalışmada hazırladığım oyuncaklardan bir bölümü tanıtılarak sergilenecektir. Anahtar Kelimeler: Geleneksel oyuncaklar, oyuncak yapımı, çocuk oyunları. 1 , [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 34 Orta Asya’da Oynanan Geleneksel Oyunların Eğitsel Oyuna Dönüştürülmesinin Akademik Başarıya ve Matematik Dersine Yönelik Tutuma Etkisi Seval Orak1, Serkan Bakır2 Amaç: Modern dünya, çocuğu ve çocukluğu taş duvarlar arasına hapsetti. Artık çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor, yaratıcılıklarını geliştirecek ortam bulamıyorlar. Çocuklar; sosyal, fiziksel ve zihinsel anlamda bazı becerilerini kaybediyor. İletişim çağında iletişimsiz kalan aile ortamlarında yaşamaya başladık. Çocuklar anne-­‐babalarıyla değil elektronik cihazlarla vakit geçiriyor. Bu durumun olumsuz sonuçları toplumumuzda gözlemlenmeye başladı. Çocuklarımızın yaratıcılığını, düşünme becerilerini geliştirmek için, sosyal anlamda iletişimi kuvvetli hayata hazır bireyler yetiştirmek için biz ne yapmalıyız? Zeka oyunları bize bu konuda yardımcı olabilir. Zekâ oyunları sadece planlama, organizasyon, dikkat, odaklanma, ayırt etme, öngörü vb. gibi zihinsel becerileri geliştirmekle kalmaz, işi sonunu kadar devam ettirme, azim, empati, direnme, mücadele etme gibi kişilik gelişimi ile ilgili faktörleri kazanmamızı da sağlar. Zekâ oyunları aile bireylerinin yalnızlaştığı çağımızda aile bağlarının kuvvetlenmesine de yardımcı olabilir. Orta Asya’nın bozkırlarında çobanların oynadığı, 4000 yıllık geçmişi olan bir Türk strateji ve zekâ oyunu olan “Mangala” ’nın, yine Orta Asya’da oynanan “Üçtaş, Cüz, Dokuztaş” gibi zeka oyunlarının ve “Matrak” ve “Tomak” gibi geleneksel oyunların eğitsel oyuna çevrilip, Orta Asya çadırında uygulanması; eğitsel oyun çeşitliliğinin artmasına ve kültürel değerlerimizin nesilden nesile aktarılmasına olanak verecektir. Bu araştırmanın temel amacı; müfredatın öngördüğü hedef ve kazanımlara uygun bir şekilde eğitsel oyuna dönüştürülen Orta Asya’daki geleneksel oyunlardan “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunların, ilköğretim üçüncü sınıf öğrencilerinin Matematik dersindeki başarı ve Matematik dersine yönelik tutumları üzerindeki etkisini araştırmaktır. Araştırma Yöntemi: Bursa ilinin özel bir ilköğretim okulunda araştırma yapılmıştır. Araştırmada öntest-­‐sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırma 2014-­‐2015 eğitim-­‐öğretim yılı sonbahar döneminde yapılmıştır. Bu çalışmaya deney grubunda 20, kontrol grubunda 20 ( 18 kız,22 erkek) olmak üzere toplam 40, ilköğretim 3. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmanın uygulaması Matematik Dersindeki “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünitelerinin öğretiminde gerçekleşmiştir. Deney grubundaki öğrencilere eğitsel oyuna dönüştürülen Orta Asya’daki geleneksel oyunlarla, kontrol grubundaki öğrencilere ise geleneksel öğretim yöntemleri ile öğretim yapılmıştır. Araştırma haftada 3 saat olmak üzere 24 ders saatini kapsayan süre içerisinde gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere program öncesinde ve sonrasında Matematik başarı testi öntest-­‐sontest olarak uygulanmıştır. Verilerin analizi için t-­‐testi ve çift yönlü varyans analizi uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) ve ITEMAN (Item and Test Analysis program) programları ile analiz edilmiştir.Yapılan analizlerden elde edilen veriler sonucunda; 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim, [email protected] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim, [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 35 Deney ve kontrol grubunun deney öncesi ve deney sonrası öntest ve sontest toplam başarı puanları arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<,05). Bulgular: Uygulama sonrasında elde edilen veriler analiz edilmiştir. İşlem sonucunda eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunların, akademik başarı açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılık yarattığı gözlenmiştir. Asuman DUATEPE, Şebnem ÇİLESİZ tarafından geliştirilen tutum ölçeği (Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 16-­‐17 : 45-­‐ 52 [1999J) sonuçları analiz edilmiştir ve öğrencilerin derse yönelik tutumlarında olumlu sonuçlar elde edilmiştir . Sunuş ve Tartışma: Araştırma sonuçlarına göre, eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunlar ve geleneksel öğretim (düz anlatım, ders kitabı) yöntemlerini uygulamanın öğrencilerin “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünitelerine ait başarılarını artırmada farklı etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünitelerindeki başarılarında gözlenen bu farklılıkların eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunlardan kaynaklandığı söylenebilir. “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünite testi puanlarında deney öncesine göre daha fazla artış gözlenen eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunlara dayalı öğretimin, geleneksel öğretim yöntemine göre öğrencilerin Matematik dersindeki başarılarını artırmada daha etkili olduğu görülmektedir. Bilgisayar oyunlarıyla yarışabilecek nitelikte çocukların eğlenerek öğrendiği görülmüştür. Çoklu zeka ve kinestetik öğrenme desteklenmiştir. Anahtar Kelimeler: Orta Asya, geleneksel oyun, eğitsel oyun Malazgirt Buka Baran Çocuk Oyunu Burcu Madan1, Fatma Duran2 Sonbaharda yağmur yağsın diye çocuklar bir araya gelir. Bir süpürge ve bir sopa bulur. daha sonra süpürgeye bağlanarak süpürge insana benzetilir. Süpürgenin baş tarafına başörtüsü örtülerek süpürge sembolik olarak gelin haline getirilir. Çocuklar sembolik gelinin kollarından tutarak ev ev gezdirip elma, şeker gibi yiyecek toplar. Bunu yaparken şu sözleri söylerler: "Buka Barane,Buka Barane ,Deri vekin!" Anlamı: Kapıyı açın yağmur gelini geldi Bunu üzerine kapısı çalınan kişi de sembolik gelinin üzerine bir kova su döker. Böylece Allah'a yağmur yağdırması için dua edilir. Daha sonra çocuklara şeker, elma, oyuncak dağıtılır ve oyun son bulur. Anahtar Kelimeler: Buka Baran 1 2 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 36 Malazgirt Lap Oyunu Burcu Madan1, Fatma Duran2 herkesin kendine ait bir taşı vardır. bu taşa "LAP" adı verilir. Laplar ebe tarafından üst üste dizilir. Belirli mesafeden bir başka taşla üst üste dizilen taşlara atış yapılır. Herhangi bir oyuncu tarafından taşlar devrilince, ebe taşları tekrar üst üste dizmek için devrilen taşların yanına gider. Diğer oyuncularda atış yaptıkları taşları almak için aynı yere gider. Ebe taşları üst üste dizdikten sonra yanına gelen oyuncuları yakalamak zorundadır. Diğer oyuncularda ebeye yakalanmadan taşlarını alıp, geri yerlerine dönmek zorundadırlar. Ebe tarafından yakalanan oyuncu, yeni ebe olarak kabul edilir. Anahtar Kelimeler: Malazgirt Kosageli Oyunu Fatma Duran3, Burcu Madan4 bu oyun yılbaşında oynanan bir oyundur. bir kız çocuğu damat kılığına girerken, oğlan çocuğu da gelin kılığına girer. yanlarına 10 tane çocuk daha alırlar. Bu çocuklarda yüzlerini sobanın isiyle boyarlar ve ev ev gezerler. Evin kapısı çalındıktan sonra, çocuklar türküler söyleyip, halay çekerler. Kapı açılınca halay çeken çocukların üzerine un yada su atılır. Böylece o senenin bereketli geçmesi sağlanır. Daha sonra çocuklara şeker, meyve, para verilir. Bu sayılanlar çocuklara verilmez ise çocuklar kapıdan gitmezler hatta gelin kapının önünde bayılma taklidi yapar. Şeker, meyve ,para alındıktan sonra başka bir eve gidilir. Oyun böyle devam eder. bu oyunu çocukların yanı sıra gençlerde oynar. Anahtar Kelimeler: 1 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lİsesi, [email protected] Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lİsesi, [email protected] 3 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] 4 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 37 Isparta-­‐ Çandır Çocuk Oyunları Cem Ayhan1, Muhammed Esad Özkan2 İnsanı diğer canlılardan ayıran şey, duygu ve düşüncelerini sesler aracılığı ile yorum gücünü de kullanarak aktarmasıdır. İnsan, doğumu itibari ile ses çıkarmaya başlar ve bunu gün geçtikçe geliştirerek devam ettirir. Bu seslerin bir zaman sonra yeterli olmadığı anlaşıldığında bu sefer devreye hareketler girer. Bu hareketler belli toplumsal bağlamda kendini gösterir. Hiçbir hareket anlamsız değildir. Huizinga; bu hareketlerin ilk olarak hayvanlarda gözlenmekte olduğunu belirterek, yavru köpeklerdeki kulak ısırma hareketlerini bir oyun olarak algılanması gerektiğini söylemiştir. Bu hareketler ışığında oyunun sadece fiziksel bir durum değil, aynı zamanda duygusal bir tepkime olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü bu durumdaki köpek sadece fiziksel bir aktivite içinde değil, içgüdüsel bir şekilde de davranmaktadır. Özellikle köylerde oynanan oyunlara baktığımız zaman, buralarda oynanan oyunların fizyolojik çevrenin etkisi ile birlikte kültürel bir aktarımında, oyunlar içinde kendisini gösterdiğini belirtebiliriz. Bir dilin diğer dillerden üstünlüğünü, o dilde kullanılan kelimelerin anlam zenginliği belirler. Oyun kelimesine baktığımız zaman farklı lehçelerde farklı anlamlarda da kullanıldığını görmekteyiz. Örneğin Metin And’a göre oyun ’un “şaman” manası da vardır. Veya oyun kelimesine çeşitli fiiller getirerek yeni anlamlar kazandırabilmekteyiz. Oyunun anlamı ile birlikte, aynı oyunun farklı bölgelerde değişik isimlerle anıldığını da biliyoruz. Freud’a göre oyun; kişinin duygularını dışa vurması, iç dünyası ile mücadelesi olarak belirtilmiştir. Özellikle çocukların, oyun ortamlarında yaşadıklarını, hissettiklerini yani duygularını açığa vurdukları, gerçek yaşamda başa çıkamadıkları durumları anlatmaya çalıştıkları bir eylem, olarak adlandırılmıştır. Oyunun çocuğun toplumsal gelişimine katkısı ise; oyunun çocuğa belli davranış kalıpları kazandırması ile açıklanabilir. Çünkü oyunlar gelişigüzel, kuralsız davranışlar değildir. Her oyunun belli kuralları vardır. Ve oyuncular bunlara uymak zorundadır. Uymayanlar cezalandırılır. Kural ve ceza ilişkisi, çocuğa daha küçükken oyun aracılığı ile öğretilebilmektedir. Bu yazıda oyun olgusu, oyunun çocuk üzerindeki etkileri, Çandır yöresinde oynanan oyunların tanıtılması ve bu oyunların diğer bölgelerde nasıl adlandırıldığı üzerinde durulmuştur. Abstract What distinguishes man from other animals, using sounds through the power of review is to transfer the thoughts and feelings. Human beings starts to sound from after the birth and continues to develop it day by day. When this sound isn’t enough understanding, movements highlighted. These movements are manifested in society. No movement can not meaningless. Huizinga; these movements were first observed in animals and indicate that puppy biting ear movements should be perceived as a game. This movement is not only a physical state of the game, we can also say that it is an emotional reaction. Because the dog in this situation not only in a physical activity but also is acting in the instinctive way. Especially in the villages in games played this game with the effect of cultural transmission in a physiological environment, we can state that showed itself in games. 1 2 SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU, [email protected] SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 38 The rule of a language from other languages, it determines the meaning of the words used in the language of wealth. Game as the word is used in different meanings in different dialects. For example, there is the game "shaman" meaning. We are bringing new meaning to various acts or gaining word game. With the sense of the game, we know that in different regions of the same game with different names are used. The game by the Freud; people acting out their emotions are expressed in the struggle with the inner world. Especially children, lived in the gaming environment, they feel that they reveal their feelings, they try to explain it in a real life situation that they can not cope action was called. Contribute to the social development of the children of the game; explained by children's games provide certain behavior patterns. Because the games are random, it is not lawless behavior. Each game has certain rules. And players must abide by them. Do not comply will be punished. Rules and penalties relationship, while smaller children can be taught through play. In this paper, the phenomenon of game, the game's impact on children, Çandır region is the introduction of games played in the region and other regions of this game focuses on how it is called. Anahtar Kelimeler: Isparta, Çandır, Çocuk, Oyun, Köy I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 39 Kazak Çocuklarının Asık Oyunu ve Asık ile İlgili Ulusal, Kültürel Değerler Nurbolat Bogenbaye1 Eski Türklerden günümüze ulaşmış “Asıq”, “Asık” ve “Aşık” adlarıyla bilinmekte olan çocuk oyunun aracı, genellikle koyunların ve keçilerin arka bacaklarındaki orta kemikle bağlı en uzun kemikte (kaval kemiğinde) bulunan dört yüzlü küçük bir kemiktir. Asık, eski halkların çoğunluğunun yaşam tarzında çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Özellikle çocuklar oyununda oyuncuk olarak, sihircilik ve falcılıkta yardımcı araç yerine, hatta müzik aletleri olarak ta kullanılmıştır. Müzik aletlerine örnek olarak Eski Türklerden bügünkü Türk halklarına değişiksiz ulaşmış “cetigen” (yedi asık) aletini söyleyebiliriz. Cetigen – yedi dizili, çalarak oynanan eski müzik aletlerinin biridir. Bu aletin düzen vermesi yedi Asığı sırayla dizmekle yapılır. Asık oyunu, çok eski çağlardan oynanan tarihi bir oyundur. Peki, “Asık oyunu ne zaman çıktı ve hangi yüzyıllarda oluştu?” gibi önemli sorulara, arkeoloji biliminin buluntularına dayanarak “Sakaların çağında ortaya çıktı” diye cevaplayabiliriz. Sakalara ait mezarlıklardan bulunmuş Asıkların yüzleri hizalanarak şekillerini kaybetmiş, bu da Asık oyununun Saka çocukları arasında çok oynandığını anlatmaktadır. Bulunmuş Asıkların dağınık şekillerini de gözaltımıza alarak Saka cocuklarının Asık oyunun iyice becerdiklerini ve bu oyunun birkaç türlerinin mevcut olduğunu tahmin edebiliriz. Günümüzdeki Kazak, Kırgız, Altay Türkleri ve Hakas halklarında oynanmakta olan Asık oyunlarının bazı çeşitlerinin çok eski çağlardan itibaren devamlı oynanmakta olduğuna eminiz. Asık ile Asık oyunuyla ilgili malümatlar arkeolojik ve etnografik verilerde, hem de Kazak Türklerinin folklor ürünlerinden masallarında, efsanelerinde ve destanlarında da iyice yansımaktadır. Örneğin, “Altın Saqa” masalının temelini Asık oyunu oluşturmaktadır. Asık oyununun çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığının gelişiminde çok yararlı olduğu modern tıp bilimi araştırmalarının sonucuyla tanınmaktadır. Aynı zamanda Asık oyunu çocuğun sinir sistemini geliştirerek onları atıcılığa (mergen), hassaslığa, sabırlılığa, kıvraklığa eğitir. Gençlerin karakterlerinde dilegetirilen özellikler eksik olduğu zaman yetişkin çağlarında dayanıklılık ta, sabırlılık ta söz konusu olamazdır. Kazak Türklerinde Asık oyunu ile Asık adlarıyla ilgili şunlar gibi oyun türleri mevcuttur: “Han” ya da “Hantalapay”, “Han Atu” (Hanı atma), “Qulca Atu” (Argalını Atma), “Qumar”, “Tört Asıq”, “Bes Asıq”, “Altı Atar”, “Ompa”, “Alşı”, “Bes Taban”, v.s. Bu oyunlardan “Hantalapay”, “Bes Asıq”, “İyirkemil” gibi türleri kış mevsimlerinde evin içinde oynansa, diğerleri ılık mevsimlerde özel alanlarda oynanacaktır. Makalede Asıkların kullanım özelleklerine ve onların şekillerine göre çeşitlenmesi, hem de onların isim ve anlamları hakkındaki bilgiler de irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Kazak çocuklarının oyunu, Asık oyunu, Hantalapay, Cetigen, Alşı 1 L.N.Gümilev Avrasya Milli Üniversitesi, Uluslararası İlişkileri fakültesi Türkoloji Bölümünün doktora öğrencisi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 40 Arkeolojik Veriler Işığında Antik Dönemde Oyun ve Oyuncakalar Tuçe Güngör1 “Arkeolojik Veriler Işığında Antik Dönemde Oyun ve Oyuncaklar” başlıklı sunum; arkeolojik mataryellerden yararlanılarak, günümüz çocuk oyun ve oyuncaklarının antik kökenlerde büründüğü şekilleri, oyun içinde yüklendiği anlamları ve günümüzdeki devamlılığını ortaya koyacaktır. Doğanın sunduğu nesneler, elde yapılan zanaat ürünleri ve basit eşyalardan oluşan ‘yaratı nesnesi’ olan oyuncaklar, kullanım araçlarımızın birçoğu gibi, biçimlerinin ardında bulundukları döneme ait izler taşımaktadırlar. Arkeolojik araştırmalara göre popüler anlamıyla tarihte bilinen ilk oyuncakların eskiden Mısırlılara ait olduğu bilinmekteydi. Ancak, Mardin kazılarında bulunan ve Mardin Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen oyuncak arabanın dünyanın en eski oyuncağı ünvanına sahip olma olasılığını taşımaktadır. Yeni veriler bilgilerimizi değiştirebileceği gibi bildiklerimizin serüveni ve kültürel birikimi hakkında da bilgi vermektedir. M.Ö. 5. yüzyılda Mısırlı çocukların tahta atlarla oynadıklarına dair bilgiler edinilmiş, M.Ö. 2. yüzyılda ise Mısır’da topaç, misket oynandığı kanıtlanmış, yine aynı dönemlere ait Firavun mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Yeraltı mezarlarından çıkarılan Eski Mısır kültürüne ait oyuncaklar, ölülerin oyuncaklarıyla birlikte gömülmesi geleneğine ve birçok kültürde görülen oyuncak ile dinsel nesne ilişkisine örnek oluşturmaktadır. Ayrıca, British Müzesi’nde sergilenen, pişmiş topraktan yapılan iki Mısırlı kızın el vuruşma oyununu gösteren heykelcikler, Metropoliten Müzesi’nde sergilenen pişmiş topraktan yapılmış olan iki kız çocuğun sırtta taşıma oyununu oynarken gösteren heykelcikler ve M.Ö.8 yüzyıla ait sıçrayan çocuklar bu örneklerden sadece birkaçıdır. Topaç çevirmeyi gösteren duvar resimleri, antik Yunan vazoların üzerinde yer alan yo-­‐yo, çember, zar oynayan yetişkin ve çocuklar, diğer örnekleri teşkil edip, oyunun antik dönemlerden bu yana insanlar tarafından kendilerine eğlence, çocukları için eğitim ve eğlence amaçlı, kurala bağlı eylemler oluşturup geliştirdiklerinin göstergesidir. Oyunların gelişmesiyle birebir ilerleyen ve aynı hizmeti veren oyun objeleri de tarih boyunca gelişmiştir. Antik dönemde de oyunların sadece çocuklar tarafından oynanmadığı, büyükler için de Petteia, Mankala gibi tabla oyunları, ya da gymnasiumlardaki palestralarda (dört yanı sütunlarla çevrili açık avlu) Episkyros, Ephedrismos gibi top oyunları oynayan genç atletler, Micatio (tahmin oyunu) oynayan kadınlar vazo resimlerinde, kabartmalarda, figürin ve heykellerde tasvir edilmiştir. Tarihsel süreç değerlendirildiğinde, insanlık tarihi kadar eski olan oyuncakların ilk çağlardan beri var olması, bugün oynanan birçok oyuncağın binlerce yıl önce farklı kültürlerde oynanıyor olması oyuncağın evrenselliğini ortaya koymaktadır Oyun objelerinin biçimleri tarihsel süreçte değişime uğramışlarsa da anlam ve işlevleri değişmemiştir. Eski Yunan ve Roma’da oynanan oyun ve oyuncakların birçoğu bazı değişiklikler geçirmiş ya da isimleri farklılaşmış olsa da günümüzde hala varlığını sürdürmektedir. Bu da aynı coğrafyada yaşamış olan kültürler arasındaki alışverişi ve devamlılığı ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: antik dönem, oyun, oyuncak. 1 , [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 41 Tüm Yönleriyle Dokuztaş Ünal Kalaycı1 Dokuztaş oyunu çok eski dönemlerden beri yediden yetmişe tüm Türkler arasında oynanan bununla birlikte son elli yılda unutulmuşluğa terk edilen bir düşünce oyunudur. Geleneksel dokuztaşı her ortamda oynamak mümkündür. Eskiden düz bir taş üzerine iç içe üç tane dikdörtgen ya da kare çizilir, sonra dikdörtgenler ya da kareler dört orta noktadan çizgi ile birleştirilerek oyun alanı hazırlanırdı. Yerden dokuz tane küçük taşı bir kişi, dokuz tane büyük taşı diğeri alarak oyuna hazır hâle gelirlerdi. Sonra sıra ile taşlar konulur. Konma işlemi bitince bir hamle ilerletme işi başlar. Amaç rakibin taşlarını ikiye indirerek oyunu kazanmaktır. 2011 yılında Macaristan’da “Eğlenceli Anne-­‐Babalık” projesinde Türkiye’den bir çocuk oyunu olarak tanıttığım, sonra Türkiye’de AB “Gençlik Girişimleri 1.2” başlığı altında “Dokuztaşla Büyüyorum” adlı projeyi hazırlayıp Proje Koçu olarak görev yaptığım ve “Dokuztaşla Büyüyorum” adlı kitabı hazırlayarak ortaokul çağındaki çocuklara ulaştırmaya çalıştığım bu oyunu bu çalışma ile daha geniş kitlelere ulaştırmak gayesindeyim. Yöntemimiz yazılı eserlerin taranması ve sözlü kaynaklara ulaşılarak elde edilen bilgilerin sistemli hâle getirilmesidir. Yazımızın giriş bölümünde dokuztaş oyununun kökeni hakkında ulaşılabilen kaynaklardan hareketle bilgi verilecektir. Bu bölümde dokuztaş oyununuz Türkler arasında oynandığından bahseden Thomas Hyde’nin 1694 tarihli “ De Ludis Orientalibus” eserinden ve Filippo Argenti’nin 1533 yılında kaleme aldığı “Regola Del Parlare Turcho” adlı eserinden ve diğer eserlerden yararlanılacaktır. Kaynaklarda farklı anlatılan dokuztaşın oynanma şekilleri ve dokuztaş oyunu ile aynı mantıkla oynanan üçtaş, altıtaş, onikitaş adlı türevleri açıklanacak. Dokuztaş oyununun kendine has otuz civarında terimi bulunmaktadır. Dilimize bir zenginlik kattığını düşündüğümüz terimlerine ve oyunun belli başlı taktiklerine yer verilecek. Dokuztaş yarışmalarında uyulması gerektiğini düşündüğüm geleneksel kurallar düzenlenerek yazımızda yer alacak. Kahramanmaraş’ta on iki ortaokulda tanıtımını yaptığımız bu oyunun Türkiye genelinde yarışmalarının yapılması, ortaokullardaki ‘Seçmeli Zekâ Oyunları” dersinde bu oyuna mutlaka yer verilmesi ve oyunun patentinin alınarak UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültür Mirası Koruma” çalışması içerisinde Türklere ait olduğunun tescil edilmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Kültürel miras, çocuk oyunları, Dokuztaş, dokuztaş terimleri, dokuztaş taktikleri. 1 MEB(Öğretmen) ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (Doktora), [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 42 Özbek Çocuk Oyunlarındaki Tekerlemelerin Yeri ve Önemi Abdulmurad Tilavov1 Çocukların kalbi türküye o kadar meyilli ki, onlar hatta yaşamlarının esasını oluşturan oyunlarını da türkü, şarkı, tekerlemelerle süslemektedirler. Nitekim, onlar oyun oynamak için birbirlerini şarkı, türkü, tekerlemeler söyleyerek çağırmaktalar. Örneğin: Bala bolsang kelever, Oynab, oynab ketever. Kel-­‐hâ, kel Kel-­‐hâ, kel… (Çocuksan, geliver, Oynaya oynaya geliver. Gel hey, gel Gel hey, gel) Bu tekerleme genelde yüksek sesle söylenir. Oyun iki karşı tarafa (gruba) ayrılarak düzenlenecekse («Ak terek mi, gök terek?» gibi oyunlarda çekleşmaçak (sınırlandıran) tekerlemeler söylenmektedir. Bu da, iki çocuğun gizlice anlaşarak, kendilerine takma ad koymalarıyla gerçekleşecektir. Bu durum onların Anabaşı (Oyun başı) ile yapacak soru-­‐cevaplarının sırlılığını sağlamaktadır. Çocuklar sınırlandırmayı sağlayan tüm sırlı (gizemli) isimlerin karşılıklı uygunluğuna da ayrıca dikkat ediyorlar ki, bu onların estetik zevkini, karakterini eğtici unsura dönüşmüştür. Çocuklar oyun sırasında sıradaki çocuğu belirtmeye ihtiyaç duyduklarında (örneğin, «Saklambaç» gibi oyunlarda) tekerleme söyleyerek sırada kalıcıyı belirlemektedirler. Özbek çocuk oyunlarında pratik pedagojik, sanat ve beden eğtimi esasıları bütünleşmiştir denilebilir. Ancak buna rağmen onların çoğunluğu söz (kelime) temelinde inşa olmuştur. Bu nedenle Özbek çocuk oyunlarını Haraketli oyunlar ve Manevi (Söz, Kelime) oyunları tarzda iki gruba ayırmak mümkündür. Haraketli oyunlarda herhangi bir nesne (oyuncak) veya kelime (şarkı, mani) halledici rol oynamaktadır. Bunlar tüm oyunu yöneten vasıta görevini üstlenmektedir. «Chillik» oyunda ağaçtan yapılmış kol ve çubuklar, «Çekirdek Gizleme» oyununda ise çekirdek haraketi yönlendirici nesnelerdir. Bunlar olmaksızın oyun gerçekleşemez. «Ak terek (kavak) mi, gök terek?», «Bay (zengin) hatun», «Mihman mısız? (Misafir misiniz?)» ve diğer birçok oyunlarda yöneticilik görevini söz (kelime) üstlenmektedir. 1 Özbekistan Milli Üniversitesi, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 43 Örneğin, «Mihman mısız?» oyununda iki kız çocuğu katılmaktadır. Oyun şartı gereği, kızlardan birisi iki elinin avucunu arkadaşına doğru uzatıp durur. İkincisi de: Cuba – cuba Ani tuba Dağda lale, Bir kız bale, Sokağa çıkın, Bir kız geliyor Saçı ince, Eli belinde, Vay elim,vay, Vay belim, vay, Nasılsınız, esen misiniz? Bugün bize misafirmisiniz? – diyerek, çok hızlı bir şekilde arkadaşının açık elinin avuçlarına kendi elleriyle dokunarak kaçmaya başlar. Kovalayan kız kaçan kızın elini tutabilirse veye belirlenen yere kadar yakalayabilirse, artık o, şarkıyı (tekerlemeyi) söylemesi gerekecektir. Yakalayamadığı takdirde gene kendisi ellerini açarak kalır. Manevî (kelime) oyunlarında da kelime ön plandadır. Bu tür oyunlarda kelimenin anlamını, ahenkini hissetmek, kelimede gizlenmiş anlamı işaretler ifadesi yardımında bulmak, sözcüklerindeki sesin kelimedeki anlamı değiştirici özelliğini algılaması önem arz etmektedir. Konuşmada birkaç Özbek çocuk oyunları, bu oyunlar sırasında kullanılan sözcük, tekerleme ve maniler metni üzerindeki incelemeler sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Haraketli ve Manevi (Sözcüklü) oyunlar, Oyun ve Pedagoji, Sanama (Sayma), Mihman mısınız? Oyunları ve tekerlemeler I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 44 Kırımın Sosyokültürel Yapısında Çocuk Oyunları: Kırım Tatar Oyunlarının Analizi / Детские Игры В Социокультурном Пространстве Крыма: Анализ Развития Крымскотатарских Игр. 1 Ediye Muslimova / Эдие Муслимова Во многих детских песнях и играх воспроизводятся время и события, давно потерянные памятью народа. Во все времена детские игры несут в себе незаменимую школу физического, умственного и нравственного воспитания подрастающего поколения. И только от взрослых зависит, не пропадет ли из памяти народа тот фундамент под названием «национальные детские игры», на котором растут и развиваются наше поколение. Anahtar Kelimeler: истоки культуры, крымскотатарские детские игры, память народа Kırım Tatar Dergisi "ARMANÇIK" Örneğinde Bir Kişinin Kimliğinin Oluşumunda Çocuk Eğitsel Oyunlarının Rolü / Роль Детских Развивающих Игр В Формировании Личности Человека На Примере Крымскотатарского Журнала «Арманчыкъ» 2 Zera Akimova / Зера Акимова Основная цель детского журнала «АРМАНЧЫКЪ» -­‐ приобщение ребенка к родному языку и культуре. Нужно учесть, что крымскотатарские дети живут и обучаются в русскоязычной среде, поэтому редакция прилагает максимум усилий для достижения поставленной цели. Игра развивает воображение, логическое мышление, способность мыслить нестандартно. Игра также помогает ребенку научиться организовывать свою деятельность, не ожидая подсказки, развивает любознательность и самостоятельность. Поэтому игровая форма общения в журнале -­‐ главный приоритет. Anahtar Kelimeler: Игра, логическое мышление, детский журнал "Арманчыкъ 1 2 Издательский дом "Тезис", [email protected] художник-­‐дизайнер, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 45 Karabağ Çocuk Oyunlarının Özellikleri Aytac Abbasova1 Araştırmada Azerbaycan'ın Karabağ bölgesine ait olan zihinsel güç gerektiren çocuk oyun ve oyuncaklarından bahsedilir. Karabağ'da yılın tüm mevsiminde ve koşullarına bakılmaksızın çeşitli mekanlarda oynanan ilginç çocuk oyunları vardır. Daha çok bayram öncesi oynanan oyunlar tüm çocukların ve gençlerin eğlencesine dönüşmüştür. Zihinsel ve fiziksel güç gerektiren çocuk oyunları Karabağ'ın farklı bölgelerine ait olup kendine has özelliklere sahiptir. Bunlardan biri Kelbecer bölgesinde oynanan "Hacca gitme" oyunudur. Oyun hem fiziksel, hem de zihinsel güç gerektiriyor. Zihinsel güç gerektiren oyunlardan biri de "Ev aktarma" oyunu olmuştur. Bu oyun nerdtahta (tavla) oyununun basit biçimi olup güçlü mantıksal düşünme gerektirir. Kelbecerde kış akşamları evde ocak başında oynanılan "Çorapaltı oyunu" da ilginç oyunlardan biridi. İlk görüntüde basit sayılan oyunda aslında güçlü hafızası olan katılımcı galip sayılır. Bu oyunun Anadolu'da "Çorap saklamaca", "Ayakabı saklama" ve diğer seçenekleri vardır. Araştırmada belirttiğimiz çocuk oyunlarının açıklaması, onların analiz ve türk halklarında bu oyunlara benzer oyunların karşılaştırılması verilmiştir. Çocuk oyunları çocukların ilk ve eğlenceli öğretmeni de olabilmiştir. Öyle ki, birçok çocuk oyunları çocuklara rakamları saymak, kelime öğrenmek ve doğru söylemek gibi becerileri da öğretir. Bunlar içerisinde "Yedi cam", "Renk-­‐renk", "Amcamın oğlu", "Alma-­‐armut", "Beş kız" ve başka oyunlar vardır ki, bu oyunlar çocukların konuşma yeteneğini ve hafızasını artırır. Çocuk oyuncakları içerisinde daha farklı şekilde süslenmiş gelincik ve daha çok ağaçtan, taştan, topraktan yapılmış oyun için kullanılan eşyalar çoğunluk oluşturur. Şunu da belirtelim ki, yukarıda gösterdiğimiz çocuk oyunları yıllardır düşman işgali altında kalmış Karabağ'ın Azerbaycan'ın çeşitli bölgelerinde yerleşmiş sakinlerinin hafızalarından toplanan örnekler esasında yazılmıştır. Bu oyunlar artık onu yaşatan halkın hafızasından, yaşam tarzından çıkmak üzeredir. Çocuk oyun ve oyuncaklarını kültürel değerlerin korunması, unutulmaması için yeniden topluma ulaştırılması önümüzde duran önemli konulardan biridir. Anahtar Kelimeler: Anahtar kelimeler: çocuk oyunu, oyuncak, Karabağ, folklor, toplama 1 Azerbaycan Milli Bilimler Akademisinin Folklor Enstitüsü, [email protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 46 Ermenistan Türklerinin Çocuk Oyun ve Oyuncaklari Üzerine (Sisyan İli, Desdegerd Kasabasi Örneğinde) Elmira Memmedova-­‐Kekeç1 Oyun ve oyuncak, her bir insanın çocukluğunun vazgeçilmez unsurlarından ve kendisinde etnografik, tarihsel, kültürel bilgiler taşıyan değerlerindendir. Bu bağlantıda yöresel farklarla dikkat çeken oyunlar, değişik kültürlerin farklı yanlarını yansıttığı gibi genel olarak ele alındığında ortak yönleriyle de dikkat çekmektedir. Günümüzde bilgisayar oyunlarının ve endüstri oyuncaklarının egemenliği sayesinde giderek özellikle şehir merkezlerinde unutulmaya doğru giden bazı oyunlar artık kaybolmak aşamasındadır. Bundan başka bazı yörelere ve bölgelere özgü çocuk oyunlarının unutulmasının ve ortadan kalkmasının nedenlerinden birisi de göçler ve kentleşme sürecidir. Bu açıdan 1905, 1918-­‐ 1920 ve 1948-­‐1953`lü yıllarda Ermeni mezalimine maruz kalan, defalarla göçmen durumuna düşen, 1988 yılından itibaren ise Ermenistan Cumhuriyetinden tamamen çıkarılan ve kovulan Türklerin de birçok kültürel değerleriyle birlikte oyun ve oyuncakları da unutulmuştur. Göçler sonucunda genellikle Azerbaycan`ın farklı yerleşim birimlerinde yeniden hayata başlayan mülteciler, yeni geldikleri bölgelerde toplumsal kültürel değerlerini korumak zorluğuyla karşılaşmış ve hem yaşamlarından, hem de hafızalarından gelenek ve görenekleri giderek silinmiş ve unutulmuştur. Böylece Ermenistan Türklerinin sözlü edebiyatları, şive özellikleri ve folklorları giderek asimle olmaya başlamış ve özellikle de genç nesile aktarılmadıkça da unutulmaya doğru gitmiştir. Bildiri konumuzda ele alacağımız Desdegerd kasabasının örneğinde bu bölgede oynanılan oyunlar hem burada Türk kimliğinin varlığını kanıtlamakta, hem de bütün Türk Dünyası oyun örnekleriyle farklı ve aynı özellikleri göstermektedir. Derlediğimiz oyunlardan şunları kaydedebiliriz: Yedi Taş, Yedi Çubug, Azad-­‐Azad, Kıh-­‐kıh, Eşek Beli, Enzeli, Çiling Ağaç, Baba Kuş, Yoldaş Seni Kim Götürdü, Galstuk, Benövşe, Ortada Kaldı, Gizlengaç, Hala Mala Oyunu vd. Derleme zamanı artık bazı kişilerin aradan geçen 27 senelik sürede bazı oyun detaylarını söylerken ve betimlerken zorlandıklarını gördük. Bildiri çerçevesinde ayrıca çocuk oyuncakları ve ensüstri oyuncaklarından önce nelerle oynanıldığı hakkında da bilgi edinmeye çalıştık. Daha sanayi oyuncakları olmadığı dönemlerde ağaç, tahta, kağız, pamuk, bez, düğme gibi malzemelerle çocuklar için oyunçakların hazırlandığını saptadık ve örnekleme yapmak için bazılarının yapılmasını rica ettik. Böylece bildiride Türk Dünyasının eski yerleşik yerlerinden birisinde 1988 yılına kadar yaşayan insanların çocuk oyun ve oyuncaklarıyla ilgili bilgiler aktarılarak oyunların detayları anlatılacak ve özellikleri incelenecektir. Bu şekilde kültürün devamlılığını sağlama açısından olamasa da, en azından gelecek nesillere aktarmak doğrultusunda Ermenistan`da yaşamış Türklerin çocuk oyun ve oyuncakları ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Oyun, Oyunçak, Türk, Ermenistan, Sisyan, Desdegerd, Mülteci, Ermenistan 1 Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü, Türk Halkları Folkloru Bölümü, [email protected]

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası