yapım unsurları / Yapı unsurları açısından Halit Ziya Uşaklıgil’in“Heyhat” Adlı öyküsünün incelemesi

Yapım Unsurları

yapım unsurları

Analysis of Harnâme in terms of structural elements and content

Öz:

Harnâme is an important work in terms of humour and satire literature. Although it was written in the 15th century, the work's fame has survived to the present day. One of the most important reasons for the appreciation of Harnâme is that it addresses every period. The role of the poet in the success of the story should not be forgotten. Although the work is small compared to other mesnevis in volume, it contains the parts that should be found in a classical mesnevi. In Harnâme, which is an allegorical work, the events that happen to a donkey are told in the main story section titled “Münâsebet-i Hikâyet”. A weak and rickety donkey, employed by the owner in hard work, is infatuated with horns by comparing itself to the fleshy oxen. In Mesnevi, the story of a donkey that wants to have a horn but loses its ear and tail is told. While the damages of being ambitious are expressed via the story, messages are given that one should know the value of his/ her possessions. In this article, Harnâme is examined in terms of structural elements and content. While examining mesnevi, modern novel and story analysis techniques were used. The narration are discussed under headings such as the plot, thematic and formal structure, time, space, individual staff, point of view and the narrator, narrative techniques, language and style. While examining Harnâme, the contribution of structural elements and content to the success of the work has been evaluated and discussed.

Anahtar Kelime:

Hikayenin yapı unsurları nelerdir ve hangileridir?

Haberin Devamı

Hikayenin Yapı Unsurları Hangileridir?

 Hikayeye ait yapı unsurlarının metin içerisinde farklı ancak eşit derecede önemli bazı yerleri vardır. Buna göre olay örgüsüne kısaca somutlaştırılmış eylem denmesi mümkündür. Hikayenin olay örgüsü yazarın; kurgu, hayal gücü ve izlenimlerine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu noktada, belirlenmiş bir konu etrafında ve neden sonuç ilişkisi çevresinde eylemler gelişir ve bir bütünü oluştururlar.

 Olay örgüsünde yer alan eylemleri gerçekleştiren ya da bunlara şahit olan kimselere kişi adı verilir. Olay örgüsü kişi ya da kişilere bağlı şekilde gerçekleşir. Hikayelerin büyük bir bölümünde kişi olarak insan kullanılır. Ancak; hayvan, bitki ya da cansız diğer varlıkların da olay örgüsüne kişi olarak dahil edildiği hikayeler görmek de mümkündür

hikaye içerisinde oluşturulan olayın tasvir edilebilmesi için farklı bir yapı unsuru olan mekana ihtiyaç duyulur. Mekan, olay örgüsünün geçtiği ev kişilerin bulunduğu yer olarak kabul edilir. Yazarın anlatımına da bağlı olarak hikayeye konu olan mekan genellikle detaylı bir şekilde betimlenmektedir. Bu yazı dili sayesinde metnin akıcılığı artarken, bir yandan da okuyucunun mekanı hayal etmesi kolaylaşır.

Haberin Devamı

 Yapı unsurlarının sonuncusu zamandır. zaman, olay örgüsünün başlangıç ve bitişi arasında kalan süreyi ifade etmek için kullanılır. Buna göre hikayede olay zamanı ve anlatma zamanı olmak üzere iki farklı unsur kullanılabilir. Geçmiş dönemdeki bir savaşa ait hikayenin günümüzde yazılması buna bir örnektir. Metnin yazım zamanı olay; savaşın yaşandığı gerçek dönemse anlatma zamanı olarak nitelendirilir. 

Romanın Yapı Unsurları Konu Anlatımı

Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak  bilgi sahibi olabilirsiniz. Romanın Yapı Unsurları sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor&#;

Roman, anlatmaya dayalı bir metin türüdür. Anlatmaya dayalı metinler olay çevresinde meydana gelir. Romanda olay; kişiler, yer (çevre), zaman gibi unsurlarla birleştirilerek anlatılır. Bu bakımdan romanın yapı unsurları;

Olay Örgüsü

Romanın ana unsurlarından biri de olay örgüsüdür. Bu olaylar yazarın tanıdığı veya gözlediği ya­şanılan hayattan alınabileceği gibi, hayalinde canlandırıp tasarladığı olabilir hissini veren vakalar dizi­sinden de meydana gelebilir. Romanda olaylar dağınık vaziyette bulunmazlar. Birbirlerini destekleyen, sebep-sonuç ilişkisi içinde gelişme gösteren bir tertip oluştururlar. Ancak klasik romanlarda olduğu gibi olaylar, her zaman kronolojik sıra içinde ileriye doğru gelişme kaydetmezler. Bazen yazarlar, kahra­manlarının kimliğine açıklık getirmek veya halihazırda cereyan etmekte olan bir olayı izah etmek için geriye dönüş tekniğini kullanarak, olayların oluşundaki tabii sırayı bozabilirler.

Yer

Romanlarda olayın oluştuğu, geliştiği çevre veya yere “mekân” adı verilir. Edebî metinlerde mekân, genellikle kişilerin psikolojik özelliklerini ortaya çıkarmanın bir aracı olarak kullanılır. Mekân birçok romanda sadece bir sahne olmanın çok ötesine geçer.

Mekân bazı romanlarda kahramanların temsil ettiği düşünce veya zihniyeti karşılar.

“Fatih-Harbiye” romanında, Fatih ve Harbiye aynı zamanda birer yaşam tarzının temsilcisi durumundadır. Fatih, Doğu’ya özgü, geleneksel; Harbiye, Batı’ya özgü, modern yaşam tarzının mekânlarıdır.

Zaman

Romanlarda zaman çoğu kez fiiller aracılığıyla anlatılır. Bazen de olayların geçtiği zaman dilimi, gün, mevsim, ay, yıl gibi takvime ait ifadeler metnin zaman çerçevesini oluşturur. Romanlarda olayların kendine özgü bir zaman çerçevesi vardır ve tercih edilen zaman olayların akışını doğrudan etkiler. Romanlarda olaylar genellikle uzun zaman dilimlerine yayılır. Ancak çok kısa zaman diliminde gelişen olayların bulunduğu romanlara da rastlanabilir.

“Fatih-Harbiye” romanında zaman, geçmişe yapılan geri dönüşler hariç, Neriman’ın Batıya özgü modern yaşam tarzına özenip Beyoğlu’na gitmesi ve bu çerçevede Macit ile tanışması ile başlar. Dayısının kızlarından dinlediği Rus kızının hikâyesinden sonra kendi hayatına dönüşü ile sona erer. Olayların yaşandığı zaman dilimi, yaklaşık bir aylık arayış dönemidir.

Kişiler

Her kurmaca eserde bulunan olay örgüsü, bu olaylarda yer alan kişileri gerektirir. Eserdeki kişiler, eserin iletisi açısından son derece önemlidir. Romanın kahramanları her sınıftan, her karakterden insanlar olabilir. Roman kahramanı üstün insan olabileceği gibi, çoğu zaman da sıradan insandır.

Kurmaca eserlerde, insan dışındaki varlıklar veya simgeler de kişileştirme yoluyla kahraman olarak yer alabilir. Örneğin, Herman Melville’in Moby Dick romanı ilk bakışta bir beyaz balinanın macerası gibi gözükür bize. Cengiz Aytmatov’un Kopar Zincirlerini Gülsarı romanında Kırgız atı romanın odak noktasıdır. Abbas Sayar’ın Yılkı Atı romanında kahraman bir attır.

Kişileri düşsel de olabilir, gerçek yaşamdan da alınabilir; ama farklı bir biçimde okuyucuya aktarılır.
Kişiler, ya “karakter” ya da “tip” özelliği gösterir. Anlatmaya bağlı metinlerde olayın merkezinde bulunan, ait olduğu toplumsal sınıfın veya zümrenin ayırıcı özelliklerini üzerinde taşıyan kişiye “tip” denir. Romanda olumlu, olumsuz özellikleriyle verilen, belli bir tip özelliği göstermeyen; kendine özgü özellikler taşıyan kişilere “karakter” denir.

9. Sınıf Roman Konu Anlatımı Tıklayınız&#;

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konuları için Tıklayınız&#;

9. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız&#;

Romanın Yapı Unsurları, Romanın Yapı Unsurları Konu Anlatımı

RADYO VE TELEVİZYONDA PROGRAM YAPIMI - &#;nite 3: Televizyonun Anlatı Yapısı ve Yapım Unsurları &#;zeti :

Ünite 3: Televizyonun Anlatı Yapısı ve Yapım Unsurları

Televizyonun Anlatı Yapısı ve Yapım Unsurları

Bir kitle iletişim aracı olarak televizyon, sunduğu içerikleri (programları) kendi dili ve biçimsel özelliklerine uyacak şekilde izleyicilerine aktarmaktadır. Bu nedenle televizyonun sunduğu anlatı yapısı yani formatı önceden belirlenmesi gereken bir unsur olarak göz önüne alınmaktadır.

Televizyon programları izleyici kitlelerine sunulmak için üretilir ve bu nedenle televizyon yapımcılarının amacı, ürettikleri programlarla izler kitlelerde amaçladıkları etkiyi yaratmaktır.

Televizyonun Anlatı Yapısı (Format)

Her televizyon programı ticari bir kaygı ve izlenme oranları hesaplanarak gerçekleştirilmektedir. Program yapımcısının ilk amacı; programının ilgi çekip izlenebilmesi için izler kitleye çekici bir program sunmaktır.

Televizyonda “format” olarak adlandırılan bu anlatı yapısı, programın yapısını ve biçimini, yapım yaklaşımını anlatan bir kavramdır. Format, aracının enformasyon ve içerikleri sunma stratejileri olarak kabul edilmekte ve televizyonda herhangi bir programın sunum biçimi format olarak adlandırılmaktadır.

Program formatları tüm ülkelerde ortak olarak kullanılan standartlara sahiptir. Bunlar; haber ve yorumlar, müzik, drama, dizi, eğitim, eğlence ve spor gibi çeşitli program türlerinden oluşmaktadır.

Tek tek televizyon programları bir bütünün diğer bir deyişle televizyon yayınlarının akışının bir parçası olarak ifade edilmekte ve televizyonda yayınlanan farklı televizyon programları (haberler, diziler, reklamlar vb.) günlük, haftalık, aylık ve bir yayın dönemi olarak belli bir bütünlük içerisinde planlanmaktadır.

Televizyon kanalları daha fazla izleyiciye ulaşmak ve mevcut izleyicilerini koruyabilmek için yayın akışlarında çeşitli stratejiler uygulamaktadırlar. Bu stratejiler şu şekilde sıralanabilir.

Yapım ve İzlerkitle Beklenti Yaklaşımları

Televizyon programlarının yapımında temel olarak iki yaklaşımdan söz etmek mümkündür. Bunlardan biri, İçerik Yaklaşımı, diğeri ise Etkiden-Nedene Yaklaşımı’dır.

İçerik Yaklaşımı

İçerik yaklaşımı modeli, programın üretileceği malzemenin televizyon programını gerçekleştiren kişiye yani yapımcıya bir dış kaynaktan sağlanmasını ya da televizyon mesleği dışından bir kişiyle yani içerik uzmanlarıyla çalışılmasını temel alır.

Etkiden-Nedene Yaklaşımı

Etkiden-Nedene Yaklaşımı, başarılı bir televizyon iletişimi için sağlam ve güvenilir bir yaklaşımdır. Bunun nedeni, bu yaklaşımda televizyon programlarına ilişkin izleyici gereksinimleri ve beklentileri belirlenerek, programların bu ölçütlere göre tasarlanıp gerçekleştirilmesi sağlanmaktadır.

Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı

Televizyon yaygın bir biçimde kullanılması, beraberinde bazı iletişim araştırmalarına konu olan soruları da getirmiştir. Bunların arasında yer alan “Kullanım ve Doyumlar Yaklaşımı” medyanın tüketicileri konumundaki gazete okuru, radyo dinleyicisi ya da televizyon seyircisinin neden o gazeteyi, o radyo kanalını ya da TV programını seçtiği sorusuna yanıt aramaktadır.

Kullanım ve doyumlar yaklaşımının temel noktası televizyonun kullanımının “amaç odaklı” olduğu yani izler kitlenin televizyon programını ne amaçla izlediğini ortaya koymaktır. Buna göre, insanın yaşadığı sosyal çevreye göre farklılıklar gösterebilen kişisel gereksinimler, insanları belirli programları izlemeye ve o programlarda belli doyumları sağlamaya zorlamaktadır.

Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı açısından bakıldığında, izler kitlenin beklentileri hem psikolojik hem de toplumsal gereksinimlerin karşılanması açısından televizyonun işlevlerinden daha karışıktır.

Bir televizyon programı yaratılırken, programın mesajının izler kitle üzerindeki etkilerini bu gereksinimlerle birlikte düşünmek ve programları televizyonun kendine özgü anlatım özelliklerinden yaralanarak oluşturmak önemli görülmektedir. Bu nedenle televizyon programlarında izler kitlenin beklentilerini temel alan yapı m unsurlarını ve anlatım olanaklarını uygun olarak kullanmak gerekmektedir.

Televizyon Programlarında Kullanılan Yapım Unsurları

Bir televizyon programında bu özelliklerden birinin dahi bulunması o programın bazı izleyici kümeleri için cazip olması anlamına gelmektedir. Walters tarafından belirlenen televizyon programlarının yapım unsurlarını şu başlıklar altında toplamaktadır.

Bu sınış andırmadaki ilk dört özellik yani gerilim, aksiyon, cinsel çekicilik ve güldürü televizyon programlarında izler kitleye en fazla “kaçış” olanağı sağlayan özellik olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte “bilişsel” gereksinimi karşılayan televizyon programlarında görülen özellikler ise enformasyon, önem ve değer olarak belirtilmektedir.

Aşağıda televizyon programlarında kullanılan yapım unsurlarını açıklanmıştır.

Gerilim

Televizyon programlarında kullanılan yapım unsurlarından ilki “gerilim”dir. Televizyon programında kullanılan gerilim unsuru, o programda ne olacağına ve olayların insanları nasıl etkileyeceğine ilişkin belirsizlik ve beklenti duygusu yaratmaktadır.

Bununla birlikte televizyon programlarında gerilim unsuru, televizyonun anlatım özellikleriyle de izler kitlelere aktarılmaktadır. Gerilim, müzik, ses efektleri kamera açıları gibi televizyonun anlatım diliyle izleyiciye yansıtılmakta ve televizyon anlatısının gerilim yaratması teknik desteklerle de sağlanmaktadır.

Aksiyon (Hareket)

Televizyonda kullanılan bir diğer yapım unsuru “aksiyon”dur. Aksiyon, bir programdaki hareket veya etkinlik duygusu olarak tanımlanabilir. Aksiyon, televizyon programlarında programın iç akışının hızı ya da programa konu olan nesnenin hareketli olmasını ifade etmektedir. Aksiyon ayrıca görsel düzenlemede önem verilen temel konulardan birisidir.

Televizyon programlarında aksiyon; programın hızı, çekimlerin, sahnelerin ve parçacıkların uzunlukları gibi televizyonun anlatım diliyle izler kitleye sunulmaktadır.

Cinsellik

Televizyon programlarının yapım unsurlarından biri olan “cinsellik”, programlarda açık biçimde olmasa da sıkça yer alan bir özellik olarak kullanılmaktadır. Televizyon programlarında cinselliğin kullanım biçimi, daha çok programda görülen kişilerin fiziksel açıdan çekici olmasına özen gösterilmesi ile gerçekleştirilmektedir.

Televizyonda müzik ve eğlence programları ile çeşitli dramalar cinselliğin daha fazla kullanıldığı programlar olarak görülmekte, özellikle reklamlarda cinsellik unsurlardan sıkça yararlanılmaktadır. Ayrıca haber bültenlerini sunan spikerlerin daha çok kadın olması da programların izlenilirliğinin cinsel çekicilik sayesinde artmasından kaynaklanmaktadır.

Güldürü

İzleyiciyi ekranda tutmanın en önemli ve etkili yollarından birisi de programlarda “güldürü” unsurunun kullanılmasıdır. Durum komedileri gibi bazı programlar tamamen güldürüye dayanırken, (Örneğin, Avrupa Yakası ve Benim Annem Bir Melek vb.), drama programları (gülme efektleriyle desteklenerek) kimi programlarda ise güldürü yan unsur olarak kullanılmaktadır.

İletişim araştırması Arthur Asa Berger kişileri güldürme tekniklerini dört genel başlık altında toplamaktadır. Bunlar; dil gülmecesi, kimlik gülmecesi, mantık gülmecesi ve fiziksel gülmecedir.

Enformasyon

Televizyon programlarında tercih edilen bir yapım unsuru olan “enformasyon”, aynı zamanda televizyonun bilgilendirme ve eğitme işlevinin bir parçası olarak önemli görülmektedir. Enformasyon unsuru, özellikle eğitim-kültür programları, belgeseller ve haber bültenleri ile haber programlarının temelini oluştursalar da, tartışma programları ya da dramalarda da enformasyon unsurundan yararlanılmaktadır.

Önem

Televizyonda izleyicinin herhangi bir programın içeriğine önem vermesi, o programın izleyici için doyum unsuru taşıdığı anlamına gelmekte, izleyici için önemli bir konunun işlendiği ya da önemli bir kişinin katıldığı program izlenmeye değer olarak görülmektedir.

Televizyon programlarında önem unsurunun bir başka kullanım biçimi ise bir televizyon programında “isim değeri” bulunan bir yetkilinin bulunmasıdır. Programlarda “yıldız” kişiliklerin bulunması izleyicileri ekrana çekmenin önemli bir yoludur.

Bununla birlikte, televizyon programlarının yapım özellikleri açısından da, görkemli dekorlar, kalabalık oyuncular, farklı kamera veya kurgu kullanımları bir programın izleyicinin gözünde önem taşımasını sağlayacaktır.

Değer

Televizyon programlarında kullanılan bir başka yapım unsuru “değer”dir. Değer; izleyicilerin bir programa ve o programın içeriğine yüklediği özellikle geleneksel ve düşünsel değerliliktir.

Kahramanlık öyküleri, din konuları gibi manevi değerlerin yanı sıra program için harcanan maddi olanakların da (para ve zaman gibi) büyüklüğünün vurgulanarak izleyicinin programla duygusal bir bağ kurması ve programa değer vermesi beklenmektedir.

Kişisellik

Televizyon programlarında izleyicinin özdeşlik kurabileceği kişilerin yaşamlarının konu edilmesi bir televizyon programı için önemlidir. Özdeşlik; izleyicinin kendisini programdaki kişinin yerine koyarak, onun duygu ve düşüncelerini paylaşması anlamına gelmektedir.

İzleyiciler başkaları nın yaşadıklarına inandıkları zaman programla ilgilenecektir. Bir kurmaca türü olan drama programlarında ise karakterlerinin toplumsal yaşamda var olabilecek kişileri canlandırması ya da karakterlerden birkaçı ile izleyicinin özdeşlik kurabileceği kişilikte yapılandırılması, o dramanın izlenmesini sağlamaktadır.

Gerçekçilik

Gerçeklik, bireyin yaşamı boyunca çevresinden edindiği bilgi ve deneyimleri kapsamakta ve bu bilgi ve deneyimler de yazı, dil, çizgi ve görüntü gibi çeşitli anlatım araçlarıyla yansıtılmaktadır. Televizyon izleyicisi için tek gerçek ekranda gördüklerinden kaynaklanmaktadır. Bu duyguyu özellikle drama programlarında yaratmanın yolu; karakterler,durum, mekânlar ve zaman bakımından belli bir uyumu gerçekleştirmektir.

Yenilik

Televizyon programlarında kullanılan bir diğer unsur “yenilik”tir. Televizyonda yayınlanan bir programın etkisi o programın yenilik ve özgünlük derecesiyle bağlantılıdır.

Televizyon programlarının bir başka özelliği de zahmetli ve maliyetli bir çalışmayla üretilmesine rağmen, çok çabuk tüketilen ürünler olmasıdır. Bu nedenle, bir televizyon programının başarısı yeni ve özgün olmasına da bağlıdır.

Bu nedenle de televizyon ünlülerine bir süre sonra rastlanmaz ve yeni ünlülerle tanışırız. Uzun yıllar sürdürülen programlar bile, zaman içinde biçim ve içerik açısından değişiklik yapılmasını gerektirmektedir.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir