beyaz zambak okulları kimin / Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Vikipedi

Beyaz Zambak Okulları Kimin

beyaz zambak okulları kimin

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

pr_01_
Facebook
YOUTUBE
LINKEDIN

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da

KİTABIN YAZARI Grigoriy PETROV

ÇEVİREN Hasip Ahmet AYTUNA

YAYINEVİ VE ADRESİ İnkılap Kitabevi / İSTANBUL

BASIM TARİHİ

KİTABIN YAYIM MAKSADI Politika-Sosyal ve Ekonomik Koşullarin ve Önemli Kişiliklerin Bir Ulusun Gelişmesine Ve İlerlemesine Yön Verişini Anlatmak

KİTABIN ÖZETİ :

1. Tarihin Verdiği Dersler :

Altyapısı eskimiş ulusların bir zamanların çok güçlü kuruluşları olan örgütleri, düzenleri ve hatta yönetim şekilleri, her nasılsa zamanımıza kadar sürüp gelebilmiştir. Bugün yeterlilik ve geçerlilik değerlerini kaybetmişler ve günlük ihtiyaçları karşılayamaz duruma gelmişlerdir.

2. Kahramanlar ve Ulus :

Devletlerin güçleri ve güçsüzlükleri, ulusların toplu halde gelişmeleri veya çözülüp dağılmaları her zaman ve yalnız onları yönetenlerin değerli veya değersiz ya da erkli veya erksiz olmalarından ileri gelmez. Yöneticiler iyi veya kötü, kahraman veya korkak, ya da hain olabilirler. Fakat her biri kendi ulusunun eseridir. Onlar ulusal ruhun birer kopyasıdırlar. Halk yığınlarının yarattığı kişilerdir ve kendi uluslarına benzerler. Bu yakınlık “Her ulus layık olduğu devlet şekli ile ve hakettiği yönetimle yönetilir”. özdeyişiyle pekiştirilmiştir.

3. Suomi’nin Tarihi :

Fin ulusunun hayatında ve tarihinde çok önemli yer tutmuş olan ilginç iki özelliği bulunmaktadır. Bunların birincisi; Finlilerin Rus devrimine kadar tarihleri boyunca bağımsız bir ulus ve devlet hayatı yaşamamış olmalarıdır. İkincisi; Fin tarihlilerin boyunca, başlı başına büyük güç sayılacak ve kendilerine önderlik yapacak değerde büyük adamlar yetiştirmemiş olmalarıdır. Finlilerin, görünen ve bilinen yüksek kültürleri, tek tek büyük kişilerin eseri değil; Fin halkının bir bütün olarak, birlikte yarattığı ortak bir eser olmuştur.

4. Snelman Kimdir? :

Snelman, yeniden doğmakta olan genç Fin aydınlarının en gözde temsilcilerinden biridir. Snelman, her şeyden çok, bir halk öğretmeni ve Finlilerin ulusal kültürlerinin yaratıcısı olmakla ün yapmıştır. Grigoriy Petrov, Snelman’ı, binlerce göller ve bataklıklar ülkesi Finlandiya’yı “Akzambaklar Ülkesi”ne dönüştüren ve yepyeni bir Finlandiya yaratan lider olarak tanımlamaktadır. Snelman’ın istekleri doğrultusunda genç Fin öğretmenler, din adamları, avukat ve memurlar harekete geçmişler; halk yığınlarının eğitimi, okur yazarlığı, aydınlatılması ve uyarılması için bir seferberlik başlatılması gereğini insanlar arasında yaymaya başlamışlardır.

5. Kilise ve Halk :

Kilise papazları kiliselerinde cemaatlerine yeni ve daha başka bir dil ile konuşarak yeni konular etrafında konferanslar vermeye başlamışlardır. Gençler ve çocuklarla da ayrı ayrı toplantılar yapmışlar, bunu yaparken de aklı, ilmi ve hayatın gereklerinden olan neşe ve eğlenceyi uluorta eleştirip lanetlemeden yapmışlardır. Tersine, onları ilgilendikleri herşeye, her zaman ruhlarının çocukça temizliği ve gençliğin ideallerinin ateşi ile, fakat akıllı bir şekilde eğilmeye davet etmişlerdir. Bütün bu çalışmalar halkı uyarmış, harekete geçirmiştir. Toplumu iyiye ve iyiliğe doğru yöneltmiş, birçok insanın gönlünü ferahlatmış ve dünyaya daha güleç bakmalarını sağlamıştır.

6. Memurlar-Eğitimciler :

Snelman’ın halka karşı yaptığı konuşmalar halkın kendi memurlarına karşı daha çok güven beslemesini sağlamıştır. Dinç, zihin ve ruhca gelişmiş, ahlakça üstün yeni genç memurlar devlet kuruluşlarında görev almaya başlamışlardır. Bu sayede Finlandiya örnek gösterilmeye layık bir kalkınma aşamasına erişmiştir. Halk da bu yeni kuşak memurlarıyla pek haklı olarak övünmeye başlamıştır.

7. Halk Okulu Kışla :

İsveç yönetimi altında iken Fin kışlası bütünü ile en kaba, en çirkin küfürlerle dolup taşardı. Erler, subaylar ve hatta generaller küfrederlerdi. Anaya, babaya ve hatta Tanrı’ya küfretmekten çekinmezlerdi. Finli genç subaylar bu döneme kötü davranışlara son vermişler; kışlaya vücut, söz ve ahlak temizliğini getirmişlerdir. Erlere sabah, akşam ve her yemekten önce ve sonra el yıkamayı, yüz ve diş temizliğini öğretmişlerdir. Okuma-yazması kıt olanları okur-yazarlıkta ilerletmek ve bilgice yetiştirmek için gece dersleri, karşılıklı konuşma ve tartışma saatleri düzenlemişlerdir.

8. Futbol :

Snelman ve arkadaşları gençlerin körpecik fakat dinç ve güçlü dimağlarını geliştirecek çalışmaları bir yana iterek, sadece futbola kendilerini bu derecede tutku ile kaptırmış olmalarını asla uygun bulmamışlar; bu gidişi, bütün gençliğin zihinsel ve ruhsal yönlerden yoksun, bomboş ve çırılçıplak durumda bulunması şeklinde yorumlamışlardır.

9. Analar, Babalar ve Çocuklar :

Snelman ve arkadaşları, Finlandiya’nın geleceğe yönelmiş kalkınmasıyla ilgili bütün ümitlerini Fin gençlerinin akıllıca eğitimi konusuna bağlamışlardı. Gençlik, onların çok sevdiği ve aynı zamanda üzerinde duyarlılıkla durduğu bir konuydu. Bu nedenle Snelman; dosdoğru konuşur, gençleri uygunsuz davranışlarından dolayı yüzlerine karşı azarlamaktan çekinmezdi. Ama yaşlılar önünde gençler eleştirilirken moralce bozuldukları; bu sebeple gençlerden hiçbir iyi hareket ve tutum beklenemeyeceği iddia edilirken, Snelman gençleri daima savunurdu.

Karokep (bir kişiliğin dramı) :

Yarvinen ve Karokep aynı ulusun ve aynı çağın çocuklarıdır. Bu; çocukluklardan iyi koşullar içinde ve elverişli etkiler altında kaldıkları gibi, kötü koşullar altında da yaşayarak ve çoğu kez ezilerek büyüyenler vardır. Yarvinen karşılaştığı çeşitli zorlukları yenebilmiş ve günün birinde herkesin sevdiği, saydığı ve değer verdiği bir kişi olmuştur. Çocukluk arkadaşı Yohan Karokep ise gençlik yıllarında hırsızlık ve soygunculuk yapmış ve daha sonra da istemeyerek katil olmuştur ki, bu O’nun kendi suçundan ziyade kötü talihinin onu zorla ittiği kötü bir sondur. Bu iki arkadaş bir madalyonun iki yüzü gibidirler.

Aydınlar ve Halk :

Yazara göre; yüksek okullarda, gerçek anlamda öğrenim ve öğretim; bu okullardan alınan diplomalardan daha üstün değerler taşımaktadır. Yüksek öğrenim kurumlarının gerçek ödevi ve görevi diploma vermek değil; gittikleri yerlerde ve tuttukları işlerde işlerini ve etraflarını gerçek anlamdaki bilgileri ile aydınlatacak, güçlü ışık saçıcılar yetiştirmektir. Bu kimseler yalnız kendi uluslarının değil; yeryüzünün ve insanların da aydınlanmasına yardım edecek güçlü ışık üreteçleri, güçlü moral ve ruhsal ışık santralleri olacaktır. Yazara göre bu söyledikleri gerçekleşirse Karokep’in başına gelenlere benzer olaylar gerçekleşmeyecek ve sadece bir iz olarak kalacaktır.

Yarvinen, Okunen ve Tomas Gulbe Nasıl Kral Oldular ? :

Yarvinen ilk önce şekerleme ve simit satarak işe başlamış daha sonra arıcılıkla ilglilenmiştir. Yalnız çocukların değil, az kazançlı işçilerin ve fakir köylülerin de rahatlıkla satın alabilecekleri ürünleri fiyatla satarak kısa bir süre sonra büyük kazançlar elde etmiş ve uygun “Tatlıcılar Kralı” olmuştur.

Okunen önce ayakkabı yapım atölyesine girmiş, burada tecrübe kazanarak zamanla usta olarak yetişmiştir. Daha sonra gitmiş olduğu Paris’ten Finlandiya’ya dönerek yüksek tahsil görmüş ve iki oğluyla büyük bir mağazalar zinciri kurmuştur.

Tomas Gulbe ise köyleri dolaşarak yumurta toplamakla işe başlamıştır. Gittiği köylerden yumurta toplayarak, yerlerine küçük manifatura malları vermiş ve yumurtaları istifleyerek yabancı ülkelerdeki tüccarlara göndermiştir. Bu işi kısa zamanda büyütmüş, ve on yıl sonra Finlandiya’da ünlü bir yumurta kralı olmuştur.

Köylüler, İşçiler, Küçük Zanaatkarlar :

Snelman; henüz çocukluk ve okul çağlarında iken dünyada ve uluslar arasında gelip geçen ve her biri ağır suç sayılacak nitelikteki kıyasıya boğuşmalardan ve kendi deyimine göre insanlar arasında, uşak ve kölelik anlayışı ile yürütülen alçakça davranışlardan ve özellikle, saray entrikalarından nefret eder; bu işlere adları karışanlara karşı derin bir kin duyardı.

Hastalarını İyileştiren Hekim :

“Bir Köy Hekiminin Anıları” adındaki bir kitabın yazarı bu kitabında, görev aldığı ilk günden başlayarak kendi hayat hikayesini ve sıra ile; küçük bir ilçede oturan bir ayakkabı onarıcısının oğlu olduğunu, Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini her yeni göreve ne gibi parlak, planlar ve ümitlerle başladığı halde şansının hiçbir işte kendisine güleryüz göstermediğini, çocukluk ve gençlik yıllarının da hep sürekli yoksunluklar ve ihtiyaçlar içinde geçtiğini, fakat hayatın yalnız kendisine değil pek çok kimseye de gülmediğini görerek her gün biraz daha artan derin üzüntülere kendini kaptırdığını anlatmaktadır.

Piskopos Makdonald :

Piskopos Makdonald; Finlandiya’da yaşayan ve koyu aristokrat olan İsveçli bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Yayınladığı kitap, Fin din adamlarının çalışmaları ve Fin ulusunun ruhsal gelişmesi üzerinde büyük bir devrim yapmıştır. Soylu bir aileden gelen ve Graf ünvanını taşıyan Makdonaldlar; Finlandiya’da koyu dindar ve gerçek din adamları olmakla ün yapmışlardı. Yıllar boyunca Makdonald soyundan gelen kişiler arasından birisinin mutlaka din adamı olması bir gelenek halini almıştı. Makdonald’lardan gelme her din adamı; Şötlandiya’da kiliseye hep canla başla hizmet etmişlerdir. Bu aydın rahipler, ülkede Katolik kilisesinden olan din adamlarının halkta gördükleri hoşgörüyü eleştirirler, halkı aydınlatma görevlerini ihmal eden bu kişilerle uğraşırlar; onları, ulusun asalakları ve kilisenin tembel uşakları ve din sömürücüleri olmakla suçlarlardı. Reform yanlısı aydın kişilerle ve bilginlerle yakınlık kurarlar, kilise öğretilerinin hurafelerden ayıklanıp temizlenmesini; kilisenin, gerçek hayat koşullarıyla ilgili olmayan tutucu öğretilerinin düzeltilmesini ve sağlam temeller üzerine nasıl oturtulacağı gibi konular üzerinde tartışmalar sürdürürlerdi.

Sonsuz Uğraşı (Papaz Makdonald Efsanesi) :

L. Makdonald, kitabını, aşağıdaki güzel efsane ile bitirmektedir. İki ruh karşılaşmış. Bunların biri kötü ruh; yani ölümün, kötülüğün, zorbalığın ve yalancılığın ruhu imiş. Öteki ise; gerçeğin, gerçekliğin, iyinin ve iyiliğin, sevincin ve yaşamın ruhu. Kara ruh derin derin nefesler alarak yeryüzünün bütün havasını kendi içine çekmek ve sonra bu havayı üfleyerek yeryüzünün bütün ateşlerini ve ışıklarını söndürmek ve aydın ruhu da yere sermek istemiş. Kendini zorlamış, bu zorlama nedeniyle yüzü kıpkırmızı olmuş, bir tulum gibi şişmiş ve yere yığılıp nefes alamaz olmuş. Bütün gücünü böylece kaybetmiş. Sadece ince bir fısıltı halinde: ”Hakkın varmış! Ama, bizim seninle savaşımız bitmemiştir. Bitmez de! Seninle ben; bir gün, elbette gene karşılaşacağız!” diyebilmiş ve susmuş! Bundan sonra, aydın ru-hun ateşleri, meşaleleri yanmaya, parıldamaya ve etrafı aydınlatmaya devam ederken, gökyüzü, gitgide aydınlanarak pembeleşmiş. Bir ateş koru gibi, kıpkırmızı bir hale gelmiş. Daha sonra da bu kırmızılık, yavaş yavaş değişerek parlak bir altın rengini andırmış. Tertemiz ve bulutsuz göklerde güneş yükselmeye başlamış.

Efsanenin Anlamı :

Luka Makdonald, bu efsanenin taşıdığı anlamı şöyle açıklamaktadır:

“Ne yazık ki, insan hayatı ve bu hayatın düzeni, çok kere insanların ne olduklarını iyice belirleyemedikleri kapkara ve yıkıcı çeşitli güçlerle savaşmak zorunda kalmaları gibi nedenler yüzünden, hemen daima hem güçleşmekte ve hem de çok karmaşık bir problem haline gelmektedir. Büyük işler peşinde koşan insanlar, sempati ile karşılanmaktadırlar”.

Makdonald’a göre, bugün bile, iyi ve büyük, genel ve ulusal her işte, politikada, basında ve kamusal işlerde çoklukla vicdan korkusu, utanma duygusu olmayanlar, yeteneksiz demagoglar, şöhret düşkünleri, açgözlüler ve her alanda deneyimsiz kimseler hep öne geçmekte ve her şeye burunlarını sokmaktadırlar. Politikayı, hayata ve topluma çekidüzen vericiliği ve liderliği; bir ayrıcalık sağlamak, bir basamak yapmak isteyenler ve hatta; kirli, namus ve ahlaka zıt yollarla zenginliklere veya kişisel yükselmelere erişmek için etkili birer araç gibi kullanan yalancı kahramanlara çok rastlanmaktadır.

  • * Makale içeriklerinde yer alan görüşler yazarlarımıza aittir. ANKA Enstitüsünün kurumsal düşüncelerini yansıtmayabilir.
Önceki yazıyı okuyun:
su-cilgin-turkler-ozeti
Şu Çılgın Türkler – Turgut Özakman

Şu Çılgın Türkler Bu şahane kitap yy.ın sömürgecilerine karşı bir ulusun verdiği onur mücadelesini anlatıyor. Bu topraklarda geçen, hiçbir

Kapat
Butik Derhane AnkaraDerhane Ankaraişaret dili kursu

NEVŞEHİR ÜRGÜP İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Özel İbrahim Can Beyaz Zambak Anaokulu

Kurum AdıÖzel İbrahim Can Beyaz Zambak Anaokulu
Kurum AdresiDuayeri  Mahallesi Sokak  No: 3/5 Ürgüp
Kurum Mail Adresi[email protected]
Kurum Telefon No0 41 77
Kurum MüdürüMehmet Ali SÜNGÜR

Yayın Tarihi: 3 Nisan

Fatih Projesi
seafoodplus.info

Duayeri Mahallesi seafoodplus.info Hisarcıklıoğlu Caddesi No 29 ÜRGÜP/NEVŞEHİR - () 35 25 / 40 27

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

"KENDİMİZE VE HALK KİTLELERİNE ÇALIŞKANLIK, AZİM VE DİSİPLİN AŞILAYALIM, BU ÖZELLİKLERE SAHİP NESİLLER YETİŞTİRELİM."

Bu kitap tüm yoksulluğa, imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya'yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, ilk kez Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçe'ye çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran kalmıştı. Derhal kitabın askeri okulların müfredatına dâhil edilmesini emretmişti.

beyaz zambaklar ulkesinde

Ülkenin refah ve mutluluğunun, toplumun onur ve şerefinin halkın iradesine bağlı olduğunu kanıtlamak için küçük ve yoksul bir ülkeyi örnek gösterebiliriz. Burası iki milyonluk bir nüfusa sahip olan Finlandiya'dır.

Avrupa'nın en kuzeyinde bulunan Finlandiya'nın sert bir iklimi vardır. Ağustostan itibaren soğuklar başlar. Çoğu yer sarp granit kayalarla kaplıdır. Kalan yerler ise çukur ve bataklıktır. Bu yüzden kendilerini ve çok sevdikleri ülkelerini "bataklık arazi" anlamına gelen "Suomi" diye tanımlarlar.

Halkı hiçbir zaman tam bağımsızlığını elde edememiştir. Kimi zaman bir komşusunun, kimi zaman da diğer komşusunun yönetimi altında bulunmuştur. Ta ki, yılında karşılarına Rus Çarı I. Alexander çıkana kadar.

beyaz zambaklar ulkesinde
Rus İmparatoru seafoodplus.infoder

Finlandiya hiç tam bağımsız olmamış, hep İsveç'in himayesinde yaşamıştır. yılında Rusya ile İsveç arasında bir savaş olur. Rusya, Finlandiya'nın yarısını istila ettikten sonra kendilerine bir teklifte bulunur. Ya İsveç yönetiminde kalmaya devam edin ya da iç yönetiminizde bağımsız kalarak Rus yönetimine geçin, der. Fin temsilciler Rusların tarafını seçer ve Finlerin yükselişi böylece başlamış olur.

Bu yükselişin önderi olan bir aydın vardır; Johan Vilhelm Snellman. Snellman bu döneme resmen damgasını vurmuş büyük bir bilim adamı, derin bir filozof, ünlü bir siyasetçi ve en önemlisi bir halk öğretmenidir. Snellman ve arkadaşları, halk öğretmeni sıfatıyla sürekli hizmet ederek binbir bataklıklar ülkesini, beyaz zambaklar ülkesine dönüştürmeyi başarmıştır. Suomi'nin kültür ve uygarlık seviyesini Avrupa'nın en üst seviyesine çıkartmıştır.

beyaz zambaklar ulkesinde

Snellman, bir avuç genç öğretmen, din adamı, avukat ve memurla birlikte adeta seferberlik ilan eder. Ülkeyi karış karış dolaşırken insanlara sürekli şu düşüncesini iletir: "Ne zaman bizim küçük milletimiz, büyük komşularından daha yüksek bir uygarlığa sahip olursa, ancak o zaman tehlike savuşturulmuş olur."

İşte bu bir avuç gönüllü insan, gittikleri yerlerde insanlarla şu konular üzerinde çalışırlar:

  • Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretirler.
  • Aydınlara, milli düşünceyi geliştirme, milli ruhu aydınlatma, milli iradeyi güçlendirmenin önemini anlatarak, onlardan bu yönde çalışmalar isterler.
  • Halkına nasıl çalışmaları gerektiğini, disiplinin ve düzenin önemini anlatırlar.
  • Az maliyetli sağlıklı konutların nasıl yapılabileceğini gösterirler.
  • Kendilerinin ve çocuklarının sağlıklarını nasıl koruyabileceklerini öğretirler.
  • Mutlu bir aile hayatının nasıl kurulabileceğini, kadın ve erkeğin birbirine nasıl davranacağını, çocukların nasıl terbiye edileceğini anlatırlar.
  • Kendisinin ve başkasının hukukunu gözetmeyi öğretirler.
  • Bütün kış hizmet ederek yorgun düşen öğretmenlerle toplantılar yaparak onların zinde kalmasını sağlar ve motivasyonlarını arttırırlar.
beyaz zambaklar ulkesinde
Johan Vilhelm Snellman ve arkadaşları

Devlet dairelerinde hep İsveçli memurlar çalışıyordu. Bu memurların çoğu da işlerini düzgün yapmıyordu. Fin memurlarını çağdaş ve modern bir şekilde eğittiler. Kanunsuz işler yapan İsveçli memurlardan kurtularak Fin memurlarının ve dürüst İsveçlilerin devlet dairelerine yerleştirilmesini sağladılar.

Finlandiya askerleri İsveç döneminde perişan haldeydiler. İsveçli komutanlar Finli askerlere kötü muamele ediyor ve onların hijyen koşullarıyla hiç ilgilenmiyorlardı. Kışlaları halk okuluna dönüştürme projesi başlattılar. Fin subayları ile görüşerek onlara eğitim verirler, ne yapmaları gerektiklerini anlatırlar. Askerlerin sağlık koşullarını iyileştirirler. Beşeri ve Fen bilimlerinde eğitim almalarını sağlarlar. Artık kışlalar aile büyüklerinin çocuklarını isteyerek ve severek gönderdikleri bir yer olur.

Anne-babaların çocuklarıyla ilgilenmesini, tek görevlerinin onlara şeker-oyuncak almak olmadığını anlatır. Kendi hayatlarıyla, yaşam felsefeleriyle, temizlikleriyle, dürüstlükleriyle, onlara örnek olmalarını tembihler. Aksi durumda ülkenin hukuk kurallarını, sosyalizmi, refahı ne kadar artırsanız da ruhsuz bir millet, başarısız bir geleceğin onların olacağını söyler. Anne babalar sadece çocuklarının daha yüksek refahlı yaşamalarını değil, ahlaklı, terbiyeli, eğitimli, kültürlü birer insan olmalarını da isteyip çocuklarını bu doğrultuda yetiştirmeli gerektiğini açıklar.

beyaz zambaklar ulkesinde
Fransız İmparatoru Napoleon Bonaparte

Napoleon Fransanın idaresine geçtikten sonra birçok Avrupa ülkesine savaç açar. Sonra 20 milletle toplanıp Moskovaya kadar ilerler. Bozguna uğrayıp geri döndüğünde, İngilizler bu zayıflıktan faydalanıp Napoleon'u devirir ve kendisini de rehin alır. Şimdi İngiltere'nin parlama zamanıdır. İngilizler her ne yaparsa Avrupa ülkeleri tarafından taklit edilirler. O zamanlar İngiltere'de futbol çok popülerdir. Futbol tüm Avrupa'ya yayılmaya başlamıştır. Finlandiya'da futbolu sever ancak Snellman halka yaptığı konuşmalarda, Finlilerin topu yükseklere fırlatmak değil milletin haysiyet, kültür, ekonomi gibi değerlerinin yukarılara çıkmasına ihtiyaç olduğunu söyler ve ekler; "Bacakları öküz ayağı gibi güçlü ama beyinleri koyun beyni gibi zayıf insanlar bizim idealimiz değildir."

beyaz zambaklar ulkesinde
yılında İngiltere'de başlayan futbol kısa sürede tüm Avrupa'ya yayıldı.

"Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hâkim olan ruh halidir."

"Eski bir söz vardır: Yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler. Zaman geçtikçe yeni nesiller geliyor. Yeni anlayışlar, yeni hedefler ve yeni istekler oluşuyor. Ve bu yeni nesilleri eski, köhnemiş kurallarla yönetemezsiniz."

"Yolunuza engeller çıkacak, başarısızlıklar olacak, düşmanlarınız, yaptığınız işe karşı gelenler bazen zafer elde edecekler, ama siz sönmeyin. Ümitsizliğe kapılmayın! Hiçbir zaman ellerinizi indirerek vazgeçmeyin!"

"Çocukların önünde onların size saygı duyacakları ve sizi, sahip olduğunuz erdemler sayesinde sevebilecekleri gibi davranın."

"Herkes yaşam şartlarının zorluklarından, çekilen acılardan şikâyetçi, ama kimse yaşamı düzeltmek için bir şeyler yapmak istemiyor."

"İnsanların sizinle sohbet ettikleri zaman mutlu olmaları için çabalayın."

"Herkes hayattan bir şey almak ister ama ona bir şey vermek istemez."

"Sizin göreviniz bir mum gibi yanarak, halkı aydınlatmaktır."

"Her ulus layık olduğu yönetime ve yöneticilere sahip olur."




Arka Kapak

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.

Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir