Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur’un, Gazete Pencere’de mizah yazıları yazan karikatürist İ. Bülent Çelik’in geçen yıl yarattığı "tek yazılık" “Gülnaz Şırınga” karakterini “fake hesap” sandığını yazdı.
“Dezenformasyon yasası”na değinen Bildirici, “İyi de şimdi Fuat Uğur, “Gülnaz Şırınga’nın sosyal medyadaki bir fake hesap olduğunu” yazarak yalan mı söylemiş oldu? Bence hayır! Muhtemelen onun da dikkatinden kaçtı, yazarken bir kez daha kontrol etmedi ve sonuçta mizah yazısındaki karakteri, sosyal medyadaki sahte bir hesap sandı. Yalan değil yanlış yazdı!" değerlendirmesini yaptı.
Bildirici, funduszeue.info'da yayımladığı yazıda, "Demek ki, Fuat Uğur’un, Özlem Gürses’in “yalan” yazdığını söylemek haksızlık. Özlem Gürses’in o sözleri yalan değil yanlış. Çünkü Gürses’in bile isteye gerçeğe aykırı bir ifade kullandığı söylenemez. Nitekim özür dilerken de “aktardığının mizah haber olduğunu” sonradan fark ettiğini vurguluyordu. Yalan ile yanlış arasında büyük fark var. İşte mesele tam da bu. Fuat Uğur’un yazısının temel amacı AKP ve MHP ortaklığının TBMM’den geçirdiği Basın ve Ceza yasalarında düzenlemeler getiren yasanın gerekliliğini savunmak. Ama Gülnaz Şırınga örneğiyle yalan ile yanlışın rahatlıkla birbirine karıştırılabileceğinin, enformasyonun bile iyi niyetle bakılmaması halinde dezenformasyon kabul edilebileceğinin parlak bir örneğini vermiş oldu." ifadesini kullandı.
funduszeue.info
Halk TV'de MHP lideri Devlet Bahçeli'ye aşı vuran hemşirenin saldırıya uğradığını aktaran Özlem Gürses, mizah sayfasında yer alan bir haberi gerçekmiş gibi sunduğu için hatalı olduğunu belirterek sosyal medyadan gelen tepkilerle ilgili olarak da \"İş eğlenceden çıktı. Tekrar bir saldırı ve tehdide dönüştü\" dedi.
\nHalk TV'de program sunan Özlem Gürses MHP lideri Devlet Bahçeli'ye Covid aşısı vuran hemşirenin saldırıya uğradığı söyledi. Programda Gürses \"Bugün, çok olağanüstü bir haber okudum, Gazete Pencere'de okudum. Her sabah mutlaka okuduğum yayın organlarından biri dijitalde. Sayın Bahçeli'ye aşı yapan bir hemşire vardı. O hemşirenin darp edildiğini siz biliyor muydunuz? Ben de Gazete Pencere'de okudum ve aklım durdu. Numune Hastanesi acil servisinde tedavi altına alınmış bu hemşire hanım. Adı Gülnaz Şırınga: 'Neye uğradığımı anlamadım. Arkamdan gelen 4 kişi aniden sopalarla vurmaya başladı. Kendisine vururken bir yandan da 'Canımızı acıtanın canına okuruz.' diye bağırdıklarını söyledi. Sayın Bahçeli'ye aşı yaptığı için, onun canını acıttıklarını düşündükleri için bu kadıncağızı darp etmişler\" dedi.
\nKonunun sosyal medyaya taşınmasından sonra tehditler de aldığını belirten Gürses \"İş eğlenceden çıktı. Tekrar bir saldırı ve tehdide dönüştü\" diye yazdı.
\n\nAçıklamasında, hata yaptığını belirten Gürses \"Bu hatam için tüm Halk TV izleyicilerinden, yayın konuğumdan, bu mizahı sayfasına taşıyan meslektaşlarımdan ve sizlerden özür dilerim\" dedi.
\n\"Günde 2 kadının katledildiği, düşüncesini söyleyenlerin vatan hainliği ile suçlandığı ve aynı gün içinde 3 kişinin saldırıya uğradığı bir dönemde 'bu şakayı gerçek sanmam çok da tuhaf değil\" diye belirten Gürses, \"Sosyal medyada, gazete sayfalarında, her gün bir kesime açıkça hakaret ediliyor, tehditler savruluyor\" dedi. Gürses, bu hareketlerinden dolayı kimsenin de bir özür dilemediğinin altını çizerken, \"Buradan ne ülkeye ne de kimseye bir çıkış olduğunu düşünmüyorum. Ama ben, yine de umudumu koruyorum. Eninde sonunda bu gerginlik bitecek, bu fırtına dinecek ve bugün yazılmayan, söylenmeyen tüm gerçekler ortaya çıkacaktır\" dedi.
\nÖzlem Gürses'in açıklaması şu şekilde:
\n\"Bir hata yaptım Sevgili Twitter Camiası,
\nDün gece yayında yaptığım bir hata, sabahtan beri sosyal medyada bir şakanın konusu olmuş durumda… Doğrusu, ilk saatlerde ben de çok takılmadım, haklı eleştiri ve esprilerinize güldüm geçtim. Aktardığım haberin bir mizah haber olduğunu anladığımda da zaten gereken müdahaleyi yaptım ve o bölüm hiçbir biçimde paylaşılmadı.
\nAma anlıyorum ki mesele, ülkenin resmi kamu kurumlarını muhatap alacak kadar büyümüş vaziyette. O kadar ki Sağlık Bakanlığı’na sorulmuş, açıklamalar manşet yapılmış! Bizlerin ülkeyi yönetenlere ulaşma ve soru sorma şansımız olsa, doğrusu ben soru hakkımı başka konularda kullanmak isterdim. Keşke, ülkedeki ekonomik sıkıntılar, kamu zararları, adalet krizleri ve kadın cinayetlerinden başlayarak siyasetçileri, gazetecileri, hatta hakkını savunan tek tek vatandaşlarımızı hedef alan şiddet iklimi ile ilgili yaptığımız haberler de en az bu kişisel hatam kadar ciddiye alınabilse… Doğrudur.
\nBen bir hata yaptım. Her gün düzenli olarak mobil sayfalardan okuduğum bir dijital gazetenin haberinin, bir mizah sayfası olduğunu fark etmedim. Haklısınız, hastane ismine ve soyadına dahi “uyanamadım”. Tam yayına girerken gördüm ve o anki refleksle bunu tek bir cümle olarak ifade ettim. Bu hatam için tüm Halk TV izleyicilerinden, yayın konuğumdan, bu mizahı sayfasına taşıyan meslektaşlarımdan ve sizlerden özür dilerim.
\nAma unutmayalım ki 5 saat süren o yayında ben yayın konuklarımla “duyulmasından hoşlanılmayan” sayısız “gerçek haberi” de konuştum, belgeleri ile ekrana getirdim. Siz de biliyorsunuz ki benim bu hatam, ülkedeki gelir adaletsizliği, genç işsizliği, eğitim sorunları, siyasetin şiddeti sürekli körükleyen kutuplaştırıcı dili, ifade özgürlüğü sorunları ve suni gündemlerle karartılmış medya ortamı gerçeklerini değiştirmiyor…
\n\nO dev sorunlar olduğu yerde duruyor. Bu ülke Kabataş Yalanı ile neredeyse bir iç çatışmanın eşiğinden döndü, her gün ele geçirilmiş ekranlarda sabahtan akşama algı operasyonları izliyoruz. Hadi ben binlerce mesajınızda ifade ettiğiniz gibi “yalancıyım, trolüm, geri zekalıyım, salak bir gazeteciyim”. Peki bu ülkede en sarsıcı gerçekleri haber yapan, araştırma dosyaları ile nasıl soyulduğumuzu anlatan, her biri belgelerle kanıtlanmış tuhaf ilişkileri kitaplaştıran gazeteciler, değerli meslektaşlarım neden yüzyıllarla yargılanıyor? Neden hapse atılıyor, neden sürekli o “mizah olmayan saf gerçek” haberlere erişim engelleri getirilip, haber siteleri kapatılıyor, gazetelerine ilan şantajları yapılıyor, yayın lisansları engelleniyor, sürekli yersiz cezalar ödemek durumunda kalıyorlar ? Neden ? Ve birileri neden sosyal medyada o “gerçek haberleri” yaymayı değil de, bir mizah haberin hatalı paylaşımını yaymayı tercih ediyor ? Yoksa işlerine öylesi mi geliyor ? Siyasetçiler ülkeyi ve toplumu bir araya getirip, sıkıntıları çözmek yerine, her gün yeni bir polemiğe sarılıyor.
\nGünde 2 kadının katledildiği, düşüncesini söyleyenlerin vatan hainliği ile suçlandığı ve aynı gün içinde 3 kişinin saldırıya uğradığı bir dönemde “bu şaka”yı gerçek sanmam çok da tuhaf değil. Sosyal medyada, gazete sayfalarında, her gün bir kesime açıkça hakaret ediliyor, tehditler savruluyor. Ve bir kişi de bu hakaretlerinden dolayı özür dilemiyor, karanlık ilişkilerin odağındaki isimlerin tehditlerine kimsenin sesi çıkmıyor ! Buradan ne ülkeye ne de kimseye bir çıkış olduğunu düşünmüyorum. Ama ben, yine de umudumu koruyorum… Eninde sonunda bu gerginlik bitecek, bu fırtına dinecek ve bugün yazılmayan, söylenmeyen tüm gerçekler ortaya çıkacaktır.\"
\nDUVAR - MHP Genel Bakan Devlet Bahçeli grup toplantsnda yapt konumada gazeteci Özlem Gürses'in gerçek sand parodi haberle ilgili öyle konutu:
"Beni üzen asl konu ise hemire Gülnaz rnga isimli kardeimizin maruz kald iddet olaydr. Bu talihsiz hemirenin bana ne geldiyse bana a yaptktan sonra gelmi. Olacak i mi bu? Sokak aralarna gizlenen kalabalk bir grup bu kardeimizi tek bana yakalaynca darp etmiler, dayaktan geçirmiler, daha sarsc olan ise komaya sokmular.
Allah var ya, suçsuz günahsz bir hemireye saldranlara hayret ettim. Devir deiti, mertlik bozuldu. Yazk ki, u anda youn bakmda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gülnaz rngaya ve yakn mesai arkada Gülendam Enjektöre geçmi olsun diyorum, bundan sonra daha dikkatli a yapacaklarna ayrca inanyorum."
Halk TV sunucusu Özlem Gürses, Gazete Pencere'de okuduu parodi haberi gerçek sanp canl yaynda anlatmt. Habere göre Bahçeli'ye a yaparken cann yakan Gülnaz rnga isimli hemire kalabalk bir grubun saldrsna uramt. Özlem Gürses yapt hatadan sonra u açklamay yapmt:
"Bir hata yaptm Sevgili Twitter Camias,
Dün gece yaynda yaptm bir hata, sabahtan beri sosyal medyada bir akann konusu olmu durumda… Dorusu, ilk saatlerde ben de çok taklmadm, hakl eletiri ve esprilerinize güldüm geçtim. Aktardm haberin bir mizah haber olduunu anladmda da zaten gereken müdahaleyi yaptm ve o bölüm hiçbir biçimde paylalmad.
Ama anlyorum ki mesele, ülkenin resmi kamu kurumlarn muhatap alacak kadar büyümü vaziyette. O kadar ki Salk Bakanl’na sorulmu, açklamalar manet yaplm! Bizlerin ülkeyi yönetenlere ulama ve soru sorma ansmz olsa, dorusu ben soru hakkm baka konularda kullanmak isterdim. Keke, ülkedeki ekonomik skntlar, kamu zararlar, adalet krizleri ve kadn cinayetlerinden balayarak siyasetçileri, gazetecileri, hatta hakkn savunan tek tek vatandalarmz hedef alan iddet iklimi ile ilgili yaptmz haberler de en az bu kiisel hatam kadar ciddiye alnabilse… Dorudur.
Ben bir hata yaptm. Her gün düzenli olarak mobil sayfalardan okuduum bir dijital gazetenin haberinin, bir mizah sayfas olduunu fark etmedim. Haklsnz, hastane ismine ve soyadna dahi “uyanamadm”. Tam yayna girerken gördüm ve o anki refleksle bunu tek bir cümle olarak ifade ettim. Bu hatam için tüm Halk TV izleyicilerinden, yayn konuumdan, bu mizah sayfasna tayan meslektalarmdan ve sizlerden özür dilerim.
Ama unutmayalm ki 5 saat süren o yaynda ben yayn konuklarmla “duyulmasndan holanlmayan” saysz “gerçek haberi” de konutum, belgeleri ile ekrana getirdim. Siz de biliyorsunuz ki benim bu hatam, ülkedeki gelir adaletsizlii, genç isizlii, eitim sorunlar, siyasetin iddeti sürekli körükleyen kutuplatrc dili, ifade özgürlüü sorunlar ve suni gündemlerle karartlm medya ortam gerçeklerini deitirmiyor…
"Birileri gerçek haberleri yaymay deil de hatal paylam yaymay tercih ediyor"
O dev sorunlar olduu yerde duruyor. Bu ülke Kabata Yalan ile neredeyse bir iç çatmann eiinden döndü, her gün ele geçirilmi ekranlarda sabahtan akama alg operasyonlar izliyoruz. Hadi ben binlerce mesajnzda ifade ettiiniz gibi “yalancym, trolüm, geri zekalym, salak bir gazeteciyim”. Peki bu ülkede en sarsc gerçekleri haber yapan, aratrma dosyalar ile nasl soyulduumuzu anlatan, her biri belgelerle kantlanm tuhaf ilikileri kitaplatran gazeteciler, deerli meslektalarm neden yüzyllarla yarglanyor? Neden hapse atlyor, neden sürekli o “mizah olmayan saf gerçek” haberlere eriim engelleri getirilip, haber siteleri kapatlyor, gazetelerine ilan antajlar yaplyor, yayn lisanslar engelleniyor, sürekli yersiz cezalar ödemek durumunda kalyorlar? Neden? Ve birileri neden sosyal medyada o “gerçek haberleri” yaymay deil de bir mizah haberin hatal paylamn yaymay tercih ediyor? Yoksa ilerine öylesi mi geliyor? Siyasetçiler ülkeyi ve toplumu bir araya getirip, skntlar çözmek yerine, her gün yeni bir polemie sarlyor.
Günde 2 kadnn katledildii, düüncesini söyleyenlerin vatan hainlii ile suçland ve ayn gün içinde 3 kiinin saldrya urad bir dönemde 'bu aka'y gerçek sanmam çok da tuhaf deil. Sosyal medyada, gazete sayfalarnda, her gün bir kesime açkça hakaret ediliyor, tehditler savruluyor. Ve bir kii de bu hakaretlerinden dolay özür dilemiyor, karanlk ilikilerin odandaki isimlerin tehditlerine kimsenin sesi çkmyor! Buradan ne ülkeye ne de kimseye bir çk olduunu düünmüyorum. Ama ben, yine de umudumu koruyorum… Eninde sonunda bu gerginlik bitecek, bu frtna dinecek ve bugün yazlmayan, söylenmeyen tüm gerçekler ortaya çkacaktr." (HABER MERKEZ)
“Gülnaz Şırınga” karakteri bu gidişle Türkiye medya tarihinde hayli geniş bir külliyat olarak yer tutacak. Tam da unutulmaya yüz tutmuştu ki, Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, dünkü “Dezenformasyon ve ‘Gezi yalanları’ üzerine kısa bir hatırlatma” başlıklı yazısında yine anımsattı:
“Olay şu: Gülnaz Şırınga adlı bir fake hesap, hemşire olduğunu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Covid aşısını yaptığını ve Bahçeli’nin canı acıdığı için korumaları tarafından tartaklandığını yazmıştı. Özlem Gürses de bunu gerçekmiş gibi anlatmıştı. Paylaşımcı ‘hemşire’nin soyadının Şırınga olmasından bile çıkarımda bulunamayacak bir zekâ kapasitesine sahipti ne yazık ki.”
Anlaşılan bu satırların yazarı Fuat Uğur, Gülnaz Şırınga’yı bir “fake hesap” sanıyor; o yüzden de Özlem Gürses’in “hemşirenin soyadından çıkarımda bulunamamasından zekâ kapasitesi”ne uzanan bir değerlendirme içine giriyor.
Oysa Fuat Uğur da “Gülnaz Şırınga”yı yanlış tanıyor! Gülnaz Şırınga, sosyal medyadaki bir fake hesap değil. Dijital gazete Gazete Pencere’de mizah yazıları yazan karikatürist İ. Bülent Çelik’in geçen yıl yarattığı "tek yazılık" bir karakter! Çelik, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Covid aşısı olmasından yola çıkarak “Bahçeli’nin aşısını yapan hemşire darp edildi” başlıklı mizah yazısı kaleme almış; hayali hemşireye de “Gülnaz Şırınga” adını vermişti.
Bu yazıyı okuyan Özlem Gürses de olayı ve Gülnaz Şırınga’yı gerçek sanarak, Halk TV’deki programda “Sayın Bahçeli’ye aşı yapan bir hemşire vardı. O hemşirenin darp edildiğini biliyor muydunuz? Gazete Pencere’de okudum ve aklım durdu” demişti. Bunun üzerine sosyal medya ayağa kalkmış, espriler gırla gitmişti.
Dikkatsizlik sonucu böyle bir hata yapan Özlem Gürses de izleyicilerden özür dilemişti.
Fuat Uğur yalan mı yazdı?
Fakat Fuat Uğur’a göre, Özlem Gürses, o gün Gülnaz Şırınga’dan söz ederken “yalan” söylemiş. Dünkü yazısında “Yasa kabul edildiğinden beri sosyal medyada en çok dolaşan paylaşım, Özlem Gürses adlı tuhaf kişilik tarafından Halk TV’de dillendirilen yalanlardı” ifadesi kullanıyordu.
İyi de şimdi Fuat Uğur, “Gülnaz Şırınga’nın sosyal medyadaki bir fake hesap olduğunu” yazarak yalan mı söylemiş oldu? Bence hayır! Muhtemelen onun da dikkatinden kaçtı, yazarken bir kez daha kontrol etmedi ve sonuçta mizah yazısındaki karakteri, sosyal medyadaki sahte bir hesap sandı. Yalan değil yanlış yazdı!
Demek ki, Fuat Uğur’un, Özlem Gürses’in “yalan” yazdığını söylemek haksızlık. Özlem Gürses’in o sözleri yalan değil yanlış. Çünkü Gürses’in bile isteye gerçeğe aykırı bir ifade kullandığı söylenemez. Nitekim özür dilerken de “aktardığının mizah haber olduğunu” sonradan fark ettiğini vurguluyordu. Yalan ile yanlış arasında büyük fark var.
Vali ve AFAD’ın “dezenformasyonu”?
İşte mesele tam da bu. Fuat Uğur’un yazısının temel amacı AKP ve MHP ortaklığının TBMM’den geçirdiği Basın ve Ceza yasalarında düzenlemeler getiren yasanın gerekliliğini savunmak. Ama Gülnaz Şırınga örneğiyle yalan ile yanlışın rahatlıkla birbirine karıştırılabileceğinin, enformasyonun bile iyi niyetle bakılmaması halinde dezenformasyon kabul edilebileceğinin parlak bir örneğini vermiş oldu.
Yalan ile yanlışın farklılığını gösteren başka güncel örnekler de mevcut. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul’da bir binada meydana gelen ve üç kişinin yaşamını yitirdiği patlamanın doğal gaz kaynaklı olduğunu açıkladı. Halbuki binadaki o dairede doğalgaz bile yoktu ve patlama havai fişeklerden toplanan maddelerden kaynaklanmıştı. Bu durumda Vali Yerlikaya’nın yalan söylediğini, dezenformasyon yaptığını söyleyebilir miyiz? Valinin açıklaması yanlıştı, bile isteye böyle bir yanlış açıklama yaptığı söylenemez.
Önceki gece de AFAD’ın sosyal medya hesabından Bartın’da maden ocağında meydana gelen patlamanın “trafo kaynaklı” olduğu yazıldı ama kısa süre sonra bu paylaşım silindi. Bu durumda AFAD’ın da yalan yazdığı, dezenformasyon yaptığı ifade edilebilir mi? Belli ki, AFAD yöneticileri de yanlışlık olduğunu sonradan fark etmişler.
Kamu kuruluşlarının dezenformasyonu
Sanki kamudan kaynaklanan böyle örnekler hiç yaşanmıyormuş gibi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Bartın’daki maden kazasının duyulmasının ardından artık gelenekselleşen uyarısını yineledi:
“Meydana gelen bu elim kaza ile ilgili yapılan dezenformasyon içerikli paylaşımlara vatandaşlarımızın itibar etmemesi, konu ile ilgili bölgede bulunan bakanlarımızın ve resmî kurumların açıklamalarını dikkate almaları hususunun önemini bir kez daha ifade etmek isterim.”
Altun böyle destur çekse de sadece resmi makamların açıklamalarına itibar etmenin gazetecileri ne kadar yanlışa götüreceği Vali Yerlikaya ve AFAD’ın “gerçeğe aykırı ve halkı yanıltıcı” açıklama yapmalarından bile görülebilirdi.
Kaldı ki, Bartın’daki kaza sonrasında Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun açıklamasında Sayıştay’ın raporunda bu madene ilişkin kaza uyarısı yapıldığı haberlerini dezenformasyon olarak nitelendi. Üstelik Sayıştay raporunun bir gerçek olarak gözler önündeyken yaptı bu açıklamayı. Yeni yasadaki deyimiyle “gerçeğe aykırı ve halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu(!) işledi TTK. Eleştirel haberleri defezenformasyon olarak nitelerken asıl dezenformasyon yapan kendileriydi.
Hal böyleyken kimse gazetecilerin o açıklamalara inanmasını beklememeli. Gazetecilik açısından doğru olan, resmi açıklamaları dikkate almak ama onu da sorgulamak, gerçeğe ulaşmak için olayları bütün yönleriyle araştırmaktır!
Gazetecilerin resmi açıklamalar ile sınırlı kalmasını istemek, gazetecilik yapılmamasını istemekle eşdeğer bir tutum. İktidar sözcülerinin ve resmi kurumların her açıklamasının gerçek kabul edilmesi, kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine yol açar. Haberler, gerçeği aktarmak yerine propaganda aparatına döner.
Bartın’da enformasyon merkezi niye yoktu?
Üstelik bir de siyasi iktidar çevrelerinin her yanlışı yalan, her eleştirel haberi de dezenformasyon kabul etme alışkanlığı var. Yeni yasanın endişe veren yanı da bu, mahkemelerin de iktidarın çizdiği sınırların dışına çıkan her gazeteciyi dezenformasyon yapmakla suçlaması riski söz konusu.
Dezenformasyonun, yalan ve yanlışın panzehiri yönetimde şeffaflık ve özgür medyadır. Gazetecilerin özgür çalışma koşulları sağlanır; kamu yönetimi şeffaf olursa enformasyon dezenformasyona, gerçekler yanlış ve yalana galip gelir.
İletişim Başkanı Altun, medyaya deklarasyon yayımlayacağına, Amasra’da kazanın olduğu madenin yakınına “Medya İletişim Merkezi” kurup yetkililerin gazetecilerin sürekli bilgilendirmesini sağlasa ve medyanın serbestçe sorulara yanıt bulmaya çalışmasına yardım etse daha doğru bir iletişim yöntemi uygulamış olurdu.
Faruk BİLDİRİCİ / 16 Ekim
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası