neyzen tevfik içki / Rakı olayı ve bir Mazhar Osman, Neyzen Tevfik anısı | Tufan TÜRENÇ Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Neyzen Tevfik Içki

neyzen tevfik içki

"Felsefemdir kitab-i imânim,
Taparim kendi ruhumun sesine.
Secde eyler hakikatinm her an,
Kalbim ates-i mukaddesine."

Hamam Sefasi
Bir gün Neyzen arkadasi çayci Haci ile Ibrahim Pasa Hamamina gitmislerdi.Keyif bu ya, hamamda âlem yapma arzusuna kapildilar.Yani hamamda raki içmek,birkaç gün ardi ardina demlenmek istediler. Iki dost ufak bir damacanaya o devrin çok meshur rakilarindan olan ve Büyükada'daki manastirda bir papazin çektigi rakidan-- ki o yillarda buna "papazin düzü" derlerdi-- doldurttular.Bardak,kadeh,fincan alma lüzumunu görmediler.Hamam taslari ne güne duruyor?Rakiyi da kurnalardan birine döktüler,basina geçip taslarla içmeye basladilar.
Neyzen çaldi,Haci okudu.Haci okudu,Neyzen çaldi.Böylece günü geçirdiler.Raki tükenince etirttiler.Üçüncü gün pestemallari da attilar.Çirilçiplak, ney çalarak,okuyarak,siir söyleyerek günü geçirdiler. Hamamin sicakligi da onlari bol bol terletiyor ve bu yüzden içki tutmuyor,adamakilli sarhos olamiyorlardi. Ne yapmali? Neyzen hemen kararini verdi, sirtina bir pestemal alarak sokaga firladi. Direklerarasindaki Sokrat eczanesine kosarak büyük bir sise eter aldi. Hamama dönünce eteri,rakiyi kurnaya döker.Baslarlar içmeye...
Taslar çoktan kurnanin dibinde,rakinin içinde, kim çikaracak? Esasen tasa ne hacet var, beygir gibi egilip içmek dururken??? Egilip lakir lakir içerler...Bu cümbüs dört gün sürer.  Nasil oluyorsa, iki kafadar Adem. Havva, Seytan ve Cennet hakkinda bir bahse, bir münakasaya giriyorlar.
Iki çiplak Adem'in cennettte nasil gezdigini, elbisesini,donu olup olmadigini konusuyorlar.Ve nihayet Adem'inde cennette kendileri gibi çiplak yasadigina hükmediyorlar. Madem ki Adem Babamiz çiplak gezerdi, onlar niçin gezmesin?"Gezerim,gezemezsin" derken Neyzen firlayarak "Ben gezerim, iste Sehzadebasi'na gidiyorum!" diyerek hamamin kapisindan sokaga ugruyor.Neyzenin çikamayacagina inanan Haci, belki disarda,soguklukta gizlenmistir düsüncesiyle Neyzen'in pesinden -kontrol kaygisiyla- çikiyor. Fakat Neyzen'in sokaga çiktigini ögrenince, o da firliyor.Neyzen önde Haci arkada, ikiside çiplak,sakallar uzamis Sehzadebasi'na kadar geliyorlar.
"Dinleyen her zerreye bir hitabim var benim
Kâinat isminde hiçten bir kitabim var benim.
Ya hitabimdan okusun ya kitabimdan beni,
Yazdigim efsânede on alti bâbim var benim!
Hey'etimde müttefik magrible masrik,veche yok,
Gayr-i mer'i  zerrede bin aftâbim var benim`"
Tabutta yatardi
Hayri Yenigün anlatiyor: Bir gün Büyük Postane arkasinda, Tefeyyüz kütüphanesinin karsisindaki Ismail'in koltuk meyhanesine ugrar Neyzen'in nerede yatip kalktigini sorar.Meyhaneci Ismail: " Burada, Hocapasa Camii'nin bir tabutlugu var, oraya gider.Bir tabutun kapagini kaldirir, içine girer,kapagi da üstüne çeker vce rahat rahat uyur."
Padisahçilik
Abdülhamid döneminde,sariklilarin kahvehanelerde oturmalari yasaklanmis.Neyzen,Fevziye kiraathanesinde basinda sarik nargile içerken içeriye bir kaç polis,bir kaç komiser,bir kaç hafiye girer.Baslarinda da Mesihat (Seyhülislamlik) müfettisi...
Neyzen'i karakola götürmek isterlersede bizimki yerinden kimildamaz.Bir yandan da o ünlü küfürlerinin hiç gün yüzü görmemislerini birbiri ardinca siralamaktadir.
Cadde ana baba gününe döner.Seyre gelen gelene...Baska hafiye ve polisler de ortaya çikar;hep birlikte Neyzen'in kollarina yapisarak sürüklemeye kalkisirlar.Neyzen bir ara ellerinden siyrilip bir masanin üzerine çikar,caddeye dönüp avazi çiktigi kadar bagirir:  " Padisahim çok yasa, Sevketinle bin yasa ! "
Müfettis,komiserler,polisler çil yavrusu gibi dagilirlar.Neyzen masadan inip nargilesinden bir nefes çektikten sonra kendi kendine "  Ulaaan, amma da enayi seylermis ha ! " der.

Edep
Tanidigi bir subayi ziyarete,kislaya gider.Subayin ricasi üzerine askerlere ney çalar.Sonunda aska gelip zeybek oynamaya
durur.Pantolonun dügmelerini iliklemeyi unuttugunu gören erlerden biri " Efendi amca,edep yerin açikta kalmis " der.Neyzen oyunu kesip keserek ellerini kaldirarak Tanri'ya seslenir: " Çok sükür sana, nihayet karsima edebim oldugunu söyleyen bir kulunu çikardin "

Hangisini içer
Yesilayci bir profesör, "içkinin zararlari" konulu bir konferans veriyormus.Konusmasinin bir yerinde dinleyicilere sormus:
" iki kovadan birine raki digerine su doldurup bunlari bir esegin önüne koysak, esek hangisinden içer acaba " Dinleyiciler hep bir agizdan " Suyu " demisler. " Neden suyu içer" demis profesör, Neyzen hemen atilmis " Esekliginden "
Ahmet Rasim milletvekilligi döneminde bu espriyi Mustafa Kemal'e anlatmis.M.Kemal bunu çok begenmis.
Atatürk beraberindekilerle bir aksam çiftliginde içerken,az ötede dolasan bir köylü çocugunu yanina çagirarak sormus :
--Biz ne yapiyoruz ?
--Raki içiyorsunuz.
--Söyle bakalim, iki kovadan birine raki digerine su doldursak,bunlari esegin önüne koysak,esek hangisini içer ?
--Rakiyi !
--Aman,demis,sebebini sormayalim!!!

Yiyip içmek için mi ?
Neyzen,bir gün Mazhar Osman'la karsilasir.
--içmeye devam ediyormusun,Neyzen ?
--Neden sordunuz,Beni tedavimi edeceksiniz,yoksa yemege mi çagiracaksiniz ?

Sise çekerken
Neyzen,bel agrilarindan yakinmaktadir.Tanidik doktorlardan biri: "En iyisi sise çekmek" der, "agrilardan kurtarir seni"
Ertesi gün bir dostu,Neyzen'i kaldirima uzanmis,elinde raki sisesini tepesine dikmis sekilde görünce :
--Üstad,rakiyi birakacagini söyleyip duruyordun,bakiyorum azaltacagina ölçüyü büsbütün kaçirmissin.
Neyzen,dostunu yattigi yerden söyle bir süzer:
--Bu sefer doktor tavsiyesiyle içiyorum.Bel agrilarindan sikayet ediyordum;doktor "sise çek" dedi.

Nasil görüyor ?
Birinci dünya savasinda iki gözünü kaybeden bir tanidigiyla söylesmektedir.Tanidigi sorar:
--Durumu nasil görüyorsun Tevfik'cigim?. Neyzen "karanlik" diyecekken vazgeçer,
--Sizin gördügünüz gibi,diye cevap verir.

Yol veririm
Meyhanenin tuvaletine giderken,daracik koridorda bir kabadayi ile karsilasir.Birinden birinin kenara çekilmesi gerekmektedir.
Neyzen, " Müsaade et,geçeyim " der.Sarhos kabadayi, "Sen kime kafa tutuyorsun babalik, ben senin gibi cigeri iki para etmezlere yol vermem " diye aksilenir.Bizimki hemen kenara çekilir, " Ben veririm " der.

Herkesin Bildigini
Basin çevrelerinde taninmis bir hanim,Neyzen'le karsilasinca,
--Askolsun,benim için asifte filan gibi sözler söylemissiniz ?
Neyzen elini sinek kovalar gibi sallamis;
--Hanim,sen beni tanimiyorsun.Ben herkesin bildigi seyleri söylemem.

Kime uygunsa...
Moralinin bozuk oldugu bir gün,hoslanmadigi bir adam masasina çöker ve münasebetsiz laflarla Neyzeni kizdirir.Adam bir ara;
--Üstad,bugüne kadar hiçbir yerde neden görev almadiniz acaba ? diye sorunca,dayanamaz !
--Senin gibi himbillarin yerine geçmemek için der.

Pislige bulasmamak
Savas vurguncularindan birinin dedikodusu yapilmaktadir.
--Tonla parasi var...Herifin bir eli yagda,bir eli balda...Nereye gitse,hemen yol açiyorlar.
Neyzen sorar :
--Gerçekten kenara çekiliyor mu herkes ?
--Çekiliyor
--Demek cebindeki pislige bulasmak istemiyorlar...

Benzetmede hata olmaz !
Kafayi iyice bulmus,yalpalayarak giderken bir tanidiga rastlar.
--Yazik dostum,yazik,canina hiç acimiyorsun.Bu gidisle sen fazla yasamazsin.
Neyzen adamin yüzüne bakip gülümser.
--Ömür denilen,içi su dolu fiçiya benzer,içindeki,azar azar da kullansan,hepsini de bosaltsan,mutlaka biter.

Bulunur ama ?
Neyzen'in bir arkadasi meyhaneye girer ve garsona sorar ;
--Bizim Neyzen burada mi?
--Burada beyim,Sagdan besinci masa.
O masada Neyzen'i göremeyen adam geri döner:
--Gitmis...
--Affedersiniz beyim,kabahat bende.Masanin altina bakin dememistim,size...

Evin yolu

Aksaray'da bir ev kiralar.Yeni tasindigi siralar,geceleri  meyhaneden dönerken ara sokak içindeki evini bulmakta güçlük çekmektedir.Bir gece,karsisina çikan bekçi'ye:
--Bekçi baba,Neyzen Tevfik buralarda bir yerde oturuyor.Sen evini biliyormusun?
--Neyzen Tevfik sensin ama beyim!
--Ben sana kimim diye sormadim,Neyzen Tevfik'in evini sordum...

Agzina içki koymamis!!!
Sait Halim Pasa,Neyzen'i seven bir kisiymis.Bu yüzden ona izaz ve ikramda bulunurmus.Pasanin  sofrasinda fena sarhos olup sizdigi bir gecenin sabahinda,pasa,Neyzen'den bir daha içki içmeyecegine dair kesin söz istemis.Neyzen'de, Pasayi son derece saygiyla sevdigi için,istenilen sözü ciddiyetle vermek zorunda kalmis.Bu söze göre Neyzen agzina bir daha raki koymayacak!!!
Bir dahaki çagrilisinda Pasanin karsisina zil zurna sarhos çikmis.Pasa onun bu halini görünce esefle sormus:
--Hani söz vermistin?Bir daha agzina içki koymayacaktin?
Neyzen,yemin ederek agzina bir damla içki koymadigini söyleyince,pasa derin bir hayrete düserek:
--inanman,söyle yakin gel de bana bir "hoh" de,bakalim.
Neyzen iyice sokulup.pasanin burnuna,olanca gücünle bir "hoh" demis.Lâkin hayret,gerçekten de Neyzen'in agzi içki kokmuyor! Pasa saskin,saskin:
--Bu nasil is Neyzen? deyince,Neyzen onu kahkahadan kirdiran cevabi veriyor:
--Sen kokusunu alip da anlamayasin diye içkiyi altimdan tenkiye ettirdim.Insan biraz kendine hükmedip de aldigini çikarmazsa,iste böyle,tipki yukaridan içmiscesine mest oluyor pasam!!!

Kirk yillik ölü
Dr.Fahrettin Kerim Gökay "içkinin zararlari" konulu konferansini vermektedir. Bir ara:
--Rakinin her kadehi,hayatimizi bir saat kisaltir,der.
Dinleyiciler arasinda olan Neyzen yerinden firlayip bagirir:
--Eyvah,yandik!
--Hayrola?
--Hesap ettim,meger ben öleli tam kirk yil olmus!!!

Kovmanin nazikçesi
Bir arkadasiyla Beyoglu'nda gezerken Ubeydullah Efendiyle karsilasirlar.(Ubeydullah Efendi,ünlü Jön Türkler'dendi.Son yillarda Besiktas Evlendirma Memuruydu) Neyzen,Ubeydullah Efendiye sorar:
--Hocam,Hazreti Adem'le Hazreti Havva'nin nikahlarini hangi imam kiydi?
--Davetliler arasinda degildim,bilmiyorum.
--Peki,Adam'la Havva cennetten  niye kovuldular?
--Bir münasebetsizlik etmislerdir.
--Ne gibi?
Ubeydullah Efendi dayanamaz:
--Sizin bu aksam yaptiginiz gibi.
--Peki,acaba nasil kovuldular?
--Defol...Yoksa sana haddini bildiririm simdi!
Neyzen,ardindan bastonunu sallayarak kosan Ubeydullah Efendi ile arayi açtiktan sonra durup seslenmis:
--Böyle nazikçe kovmasini biliyordun da,benimle ne diye bir saat ugrastin üstad?

Hangi Anahtar?
Danibütün geçinen bir dostu sorar:
--Beni tanirsin...Cennetin anahtari sende olsa beni oraya almaz miydin?
Neyzen,karsisindakini bastan ayaga söyle bir süzdükten sonra gülümser:
--Bende Cennetin degil de Cehennemin anahtari olsaydi,senin için daha hayirli olurdu.Belki seni oradan çikarirdim!

Gelin gibi...
Son hizla giden taksinin soförüne sesleniyor:
--Aman oglum,n'olur biraz yavasla.
--Merak etme baba,biz bu taksiyle gelin tasiyoruz.
--Desene biz de düzülecekler arasindayiz!!!

Meyheneye girmeden...
Es dostunun israri karsisinda,bir daha meyhaneye girmeye tövbe eder.Bir kaç gün sonra, vakt-i kerahet (demlenme zamani) zamani gelince dayanamaz.Bir at kiralayip solugu Langa'da Kosti'nin meyhanesinde alir.Attan inmeden,kapidan seslenip içkisini getirtir.Meyhanedeki tanidiklari seslenirler:
--Hoca,böyle at üstünde içki içilirmi?Hele atini bagla gel de usulünce içki içip sohbet edelim.
--Yoo,gelemem yaniniza.Meyhaneye girmeye tövbeliyim!

Delilik ayricaligi...
Sirkeci'de Necdet Rüstü Efe ile karsilasir.Ayaküstü konusurlarken Neyzen,cumhurbaskani Ismet Inönü'nün diktatörlügünden söz etmeye baslar.Necdet Rüstü,dönemin her tasin altindan çikan polislerinden birinin köse basinda durup kendilerine kulak kabarttigini görünce tedirgin olur,kisa kesmeye çalisir.O sirada polis biyik altindan gülümseyerek yanlarindan uzaklasir.Olup bitenler Neyzen'in gözlerinden kaçmamistir.
--Polisten korktun degil mi?Bana bir sey yapamaz,çünkü ben deliyim.Bu yüzden dokunulmazligim var.Fakat bu delilik imtiyazini kazanip içimi rahat dökebilmek için neler çektim,bilemezsin.

Adam yerine koymuyorlar...
Hüseyin Sehsuvar anlatiyor:" ...küfürlere basladi.Sonra basini sola çevirip bana döndü:
--Hüseyin,ben önüme gelene sövüyorum.
--Söversin,
--Bana bir sey yapmiyorlar???
--Ne yapacaklar?
--Ulan yoksa bunlar beni adam yerine mi koymuyorlar???

Parasiz bilete karsilik
Kadiköy'deki Opera sinemasinda bir hayir kurumu yararina konser verilmakteydi.Konsere ara verilince Neyzen eline bir sapka alarak siralari dolasir,para toplar.Sahneye çikar;sapkada toplanan büyük miktardaki parayi oradaki masanin üzerine bosaltir.Dinleyilere döner:
--Muhterem topluluk,herbiriniz bu konsere bilet parasi ödeyerek geldiniz.Yalniz ben davetliydim,para ödemedim.Su masanin üstündeki,tarafimdan toplanmis paralari,bana verilen biletin karsiligi olarak hayir kurumuna birakiyorum..

Iki kilo Raki
Yüksel Bastunç,"bu fikra ne kadar dogrudur,bilinemiyor" diye yaziyor: "Atatürk bir aksam Neyzen'i Florya'daki kösküne çagirtiyor.Bir iddiasi vardir:
--Senin çok fazla içki içtigini söylüyorlar.Benim kadar içermisin?
--Ne kadar içersiniz? der Neyzen
--iki tane kiloluk raki içerim.
M.Kemal kelimelere basa basa bu sözleri söylemistir.Neyzen'in gözünü korkutmak istemistir. "Canim ne isterse,susuz,mezesiz" diye devam eder.
Neyzen: "Bende iki kilo içerim ama,öyle içmem.Kâse geliyor,iki kiloluk rakiyi Neyzen kâseye bosaltiyor.Digerleri Neyzen'in basini kâseye daldirip lakir lakir rakiyi içecegini zannediyorlar.Fakat Neyzenin isi bitmemistir.Bir somun ekmek bir de irice bir kasik geliyor.Neyzen ekmegi lokma lokma koparip kâsedeki rakiya bastiriyor.Lokmalar rakiyi iyice çekince,Neyzen çalakasik yanasiyor bu bade tridine.
Yine anlatilanlara göre; M.Kemal," Pes,pes " diye bagirarak ayaga kalkmis ve elleriyle yüzünü kapatmis...

Geri gelmeyeceklerse?
Birinci Dünya Savasi yillari.Mahalle bekçilerinin davul çalarak topladigi bir kafile,askerlik subesine gitmek üzere yola koyuluyor.Kaldirimlarda biriken halk gidenleri ugurluyor:
--Allah selamet versin,Allah selamet versin.
Yemen,Çanakkale,Filistin gibi cephelere gidenlerin geri dönmeyeceklerini bilen Neyzen de bu yolculuk törenine katiliyor:
--Allah rahmet eylesin,Allah rahmet eylesin!!!

Yüz karasi !
Kadiköy'de Aksarayli Hamdinin gazinosunda bir yandan demlenir,bir yandan  ney çalarken,yanina bir boyaci çocuk yanasir.
--Amca,boyayim mi?
Neyzen yerinde kalkar,para çikarip çocuga verdikten sonra yere sirtüstü uzanir:
--Gel,yüzümü boya.
Yüzü boyaninca,Kadiköy'deki baska bir meyhaneye,Papazin Bagi'na gider.Papazin Bagini mekan tutmus olan Ahmet Rasim,onu görünce:
--Ne bu hal Neyzen?Kusdili Tiyatrosunda "Arabin Intikami'nimi oynadin?
Neyzen güler:
--Merhamet insanin yüzünü bazen kara çikarir.
Boyaciya acidigini söyleyip olayi anlattiktan sonra ekler:
--Kainata bir de bu heybette görüneyim,dedim.Allah'a sükür ki böyle bir yüz karam oldu.Ya çikmazina boyansaydim???

Simdiden belli !
Sadrazam Sait Halim Pasa Neyzeni Yeniköy'deki yalisina davet eder.Yenilip içildikten,Neyzen'n Ney'i dinlenildikten  sonra Pasa Neyzen'e pirlanta islemeli essiz bir ney armagen eder.
Bizimki neyi eline alip inceler ve Pasa'ya geri varir.
--Hayrola üstad begenmedin mi?
--Çok begendim
--Peki neden almiyorsun?
--Ben yolsuz kalinca bu neyi satarim,yazik olur.Iyisi mi sen bana bes Lira ver,bu ney sende dursun...

Yüzü gülmez...
Sert,kavgaci,geçimsiz bir adam olan komsusu Tahsin Bey'le karsilasir.Tahsin Bey:
--Bugün hanimi disçiye götürecegim.Dün gülerken gördüm,ön dislerinden ikisi çürümüs.
--Yalan söylüyorsun
--Neden yalan söyleyecekmisim?
--Seninle yasayan insanin yüzü gülermi hiç?

Fasulyeye benziyor
Ikinci Mesrutiyet döneminde nazirliga getirilen bir zat,çok geçmeden yegeninin vali olarak atanmasini saglar. Karsilastiklarinda,Neyzen:
--Masallah,kardesinizin oglu tipki fasulyeye benziyor.
--Genç yasta vali oldu,neden fasulyeye benzesin?
--Iste bende onun için benzetiyorum ya.Fasulye de siriga sarilarak büyür.

Çalarken..
Soruyorlar:
--Neyzen,çalarken mi neselenirsin,yoksa neseli oldugun zaman mi çalarsin?
Maliye Bakani hakkinda yolsuzluk dedikodularinin dolastigi bir dönemidir.
Neyzen: " Maliye Vekili degilim ki,çalarken zevk alayim "....
geriye
 

Asıl adı Mehmet Tevfik Kolaylı olan şair Neyzen Tevfik, ney üflemedeki mahareti nedeniyle Neyzen olarak bilinir. Babası, Darulmuallimin okulunun ilk mezunlarından Hasan Fehmi Efendi'dir.

Neyzen Tevfik de iyi bir medrese eğitimi almış, Mısır sürgünü sırasında Ezher Üniversitesi'nde eğitimini sürdürmüştür. 

İlmi konulardaki yeteneğinin kaynağı olarak babasını gösteren Neyzen, ilk öğretmeni olarak da babasını zikrediyordu:

İlk dersi babamdan aldım. Ne öğrendimse ondan öğrendim. Mektep hocam kara cahilin biriydi. Okuduğunu anlamıyordu, anlamadığı için de anlatamıyordu. Yalnız namaz kılmasını öğretiyor, sureleri iyi ezberletiyor, ben de papağan gibi tekrarlıyordum.

Neysen Tevfik 2.jpg

Neysen Tevfik / Fotoğraf: Biyografya


1880 tarihinde dünyaya gelen şair, doğumunu da kendisine has üslubuyla şu sözlerle anlatacaktı:

Ben bu iki aziz mahlûkun sulbünden 1296 senesinde Bodrum'da dünyaya geldiğim zaman biri çekip da kulağıma yeryüzünün beni bekleyen maddî, manevî akıbetlerini fısıldayabilseydi, geldiğim yoldan geri dönmeğe muhakkak yeltenirdim.

Fakat ayni zamanda da iki tesîr altında bundan vazgeçerdim. Birisi anam ve babamın güzel yüzlerindeki riyâsız ve masum insanlık ifadesi, ikincisi de Ege Denizi'nin bütün hayatımda hayali ruhumu kucaklayan yeşil enginliği…


Henüz çocukluk yıllarında özgürlüğüne olan düşkünlüğü sebebiyle hiçbir mektep onu zapt edemez.

Hayatındaki dönüm noktalarından ilki; henüz sekiz yaşında küçük bir çocuk iken babasıyla beraber gittiği bir kıraathanede duyduğu ney sesi olacaktı. 

Neyzen, o anı şu sözlerle anlatacaktı:

Ben babamın dizinin dibinde çocuk ruhumun olanca vecdiyle dikkat kesilmiş, bu düdüğü kemali huşu ile dinlemiş ve dinlerken de -Allahu âlem- bir daha aslıma rücû' etmemek üzere kendimden geçmiştim.

O gece Ege Denizi'nin ölümsüz dekoru içinde dinlediğim o lâhuti seste sezdiğim mana-yı sermediyettir ki beni bu gün derbeder, ne aradığı ne istediği bilinmez bazen Eflatûn'la boy ölçüşecek kadar akıllı bazen tımarhaneye iltica edecek kadar deli Neyzen Tevfik yaptı.


Babasının Neyzen Tevfik üzerindeki otoriter tutumu, oğlunun sara hastalığının ortaya çıkmasından sonra farklı bir seyir izleyecekti. 

Hastalığı ortaya çıktıktan sonra Neyzen Tevfik adeta hürriyetini elde etmişti. Babası Hasan Fehmi, kalıbına sığamayan Tevfik'e adeta hürriyeti bahşetmişti.

Öyle ki bir rüştiye öğretmeni olan Fehmi Efendi, oğlunun ney dersi dahi almasını gönülsüz de olsa kabul edecekti. 

Neyzen Tevfik, İzmir İdadisi'ne başladığı daha ilk günde sara nöbeti geçirecek ve bu sonrasında da devam edecekti.

Okul yönetiminin bu zayıf çocuğun okula devam etmesini uygun bulmayarak okuldan atması Neyzen için ikinci hürriyet dönemi olacaktı.

Neyzen Tevfik 4.jpg


İzmir'den İstanbul'a uzanan bir hikâye

Sultan Abdülhamid'in baskıcı rejimine rağmen İzmir farklı bir statüdeydi. Bunun iki sebebi bulunuyordu; ilki Yusuf Kamil Paşa vezaretten alındıktan sonra İzmir'e yerleşmişti.

Bir diğer unsur ise Sultan Abdülhamid'in hafiye teşkilatı İzmir'de güçlü değildi. 

Bu gerekçeler; İzmir'in nisbi bir özgürlük ortamına sahip olmasını ve birçok önemli şairin bu şehre gelmesini sağlıyordu. Şair Eşref'te bu isimlerden birisiydi.

Neyzen Tevfik gençlik yıllarında İzmir'de tanıştığı şairin edebi anlayışından etkilenecek ve onun dost meclisindeki yerini mütemadiyen alacaktı.

Bir yandan da İzmir Mevlevihanelerinin müdavimi olmuş ve burada kurduğu dostluklar onu içki meclisleriyle tanıştırmıştı.

Neyzen.jpg


Hasan Fehmi Efendi, oğlunun İzmir'de savrulduğunu düşünüyordu. Oğlunun iyi bir eğitim alması için İstanbul'a göndermenin en doğru karar olduğuna karar verdi.

İstanbul'da Musa Kazım Efendi'nin uygun görmesiyle medreseye kabul edilen Neyzen'in hayatındaki bir diğer dönüm noktası İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile tanışması olacaktı. 

Dindarlığı ile bilinen Akif, kötü alışkanlıklarına rağmen Neyzen'in içindeki saflığı görmüş ve en yakın dostu olmuştu. Bir ömür sürecek bu dostlukta ikili birbirine her daim gönülden bağlı olacaktı. 

Öyle ki Neyzen Tevfik, Cumhuriyet sonrasında Akif'in gönüllü sürgün olarak gittiği Mısır'a, arkadaşının peşinden gidecekti. Akif kapıyı açtığında karşısında zil zurna sarhoş Neyzen Tevfik'i görünce şaşkınlığını gizleyememişti.

Mehmet Akif.jpg

Mehmet Akif Ersoy / Fotoğraf: Twitter


Neyzen, Akif ile tanışmasını "Tercüme-i Hâlim" şiirinde şöyle anlatacaktı:

Bursalı Hafız Emin isminde bir ehl-i vefâ vardı. 
İzmir'den tanırdım burada çıktık âşinâ 
Bence bu âdemdi mîzân-ı vefânın bir kefi 
O tanıttı âcize şâir Mehmet Âkif'i. 

Hazret-i Âkif ki sâhib-i fazl u üstâd-ı güzîn, 
Her cihetle hâl-i dervişâneme oldu muîn 
Birçok üstadân-ı ilm-i musîkiye intisâb 
Eylemiştim sâye-i lûtfunda ki nimel-meâb 

Kendisi bizzât okutmuşdur fakîre Bûstan, 
Hem Fransızca, Arabca, Farisî birçok zaman 
Mevki'imde başkası olsaydı bî-şek dâimâ 
Per açıb cevv-i maârifde ederdi irtikaa.


Mehmet Akif, tüm hayatı boyunca Neyzen Tevfik'in içkiyi bırakması için uğraşmış; ama bu emelinde muzaffer olamamıştı. Defalarca bu yakın arkadaşı ile ilişkisini kesme kararı alsa da iki dost birbirlerinden bir türlü kopamamıştı.

Neyzen Tevfik'in bir medrese öğrencisi olduğu yıllarda şalvar ve cübbesini attığında ona ilk pantolon ve fesini alan da Mehmet Akif'ten başkası değildi.

İstanbul'daki cemiyet hayatına Neyzen Tevfik'i tanıtan kişi de Merhum Mehmet Akif idi.

Mehmet Akif Ersoy.jpg


Neyzen Tevfik'in hayatındaki bir diğer önemli gelişme Tamburi Aziz Bey ile tanışması olacaktı. Bu ikili Paşaların köşkünden Sadrazamın konağına kadar davetli listelerinin başında yer alacaktı. 

İstanbul'da cemiyet hayatının aranan ismi Neyzen Tevfik'in en büyük kusuru, ulu orta Sultan Abdülhamid'i ve hafiye teşkilatını eleştirmekten çekinmemesiydi.

Abdülhamid.jpg

Sultan II. Abdülhamid / Fotoğraf: Wikipedia


Mehmet Akif'in bütün ikazlarına rağmen özellikle sarhoş olduktan sonra Neyzen Tevfik'i susturmanın imkânı kalmıyordu.

Neyzen Tevfik; Valide Paşa'dan Nurettin Paşa sofrasına kadar birçok meclisin şeref konuğuydu. Dolayısıyla hicivlerinin bir gün başını büyük bir derde sokması mukadder görünüyordu.

İşin tuhafı Fehim Paşa ve Kabasakal Mehmet Paşa gibi Sultan Abdülhamid'in has adamları da Neyzen Tevfik'i meclislerine davet edip ney dinliyorlardı.

Rivayete göre Sultan Abdülhamid de hünerlerinden dolayı Neyzen Tevfik'e bir nişan takdim etmiş, şair ise bu hediyeyi alır almaz boğazın soğuk sularına fırlatmıştı. 

neyzen tevfik 3.jpg


Nihayet mukadder olan gerçekleşir

Neyzen Tevfik, baskının arttığı sıralarda bir süre meclislere katılmayı kesmişti; Şehzadebaşı'nda Hacı Mustafa'nın ocağında bir sofra kurdurup demlenen Neyzen, kendisine hâkim olamayarak Zaptiye Nazırı Ahmet Şefik Paşa'ya sert bir hicviye okudu. Bu sırada sofrada bulunan bir hafiye onu jurnalledi. 

Hapse atılan Neyzen, bir süre sonra Zaptiye Nazırı Ahmet Şefik Paşa'nın huzuruna çıkartıldı. Paşa, sorduğu sorulara samimi cevaplar veren Neyzen'i affederek serbest bıraktı; ama Neyzen dışarı çıktığında artık peşinde hafiyeler vardı ve eski dostları ondan bir vebalıymışçasına kaçıyordu. 

Bunun üzerine İstanbul'da artık barınamayacağını anlayan Neyzen, İstanbul'dan kaçarak Mısır'a iltica etti. Burada bulunduğu süre zarfında da sarhoşluğu sebebiyle defalarca hapse düştü.

Mısır'da haksız yere hapse atıldığını düşünerek hâkime karşı kullandığı sözler sebebiyle 6 ay hapse mahkûm edildi.

Mısır'da başına gelen en büyük felaket ise sarhoş bir anında Sultan Abdülhamid aleyhine yazdığı bir şiir sebebiyle olacaktı.

Bu şiirden sonra idama mahkûm edilmiş ve Türk yetkililer onu Mısır'dan getirmek için bir hayli çaba sarf etmişti.

Neyzen'in Abdülhamid'e yazdığı ve idam kararına sebep olan şiir şöyleydi:

Kal'a-i âsâr-ı zulme verdim istihkâm-ı tam 
Ettim istibdad ile tarihe ibka-ı nâm 
Öyle tarsîn eyledim olsa cihan zir ü zeber 
Attığım üss-i mezâlim haşre dek eyler devam 

Ben o cellâdım, vatanda açtığım her yârenin 
İltihâbı bir zaman etmez kabul-i iltiyâm 
Nerde Cengiz, Engizisyon, nerde Haccac ü Yezid, 
Nerde Timur, Hülâgû, nerde ecdâd-ı izâm 

Nerdedir Şeddâd ü Nemrûd, nerdedir 
Ad-u Semûd Her cihetçe zâlimân-ı dehre ben oldum imâm 
Ben ölürsem mülk-ü millet bitmeden volkan gibi 
Ka'r-ı lâhdimden tüter eflâka dûd-i intikam! 

Ol kadar ezdim şu miskin milleti ki etmesin 
Fasl-ı dâvâ eylemek'çün rûz-i mahşerde kıyâm!


Bir şekilde Mısır'da kalmayı başaran Neyzen, yurda ancak İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra dönebilecekti. 

Neyzen Tevfik.jpg

Fotoğraf: TDV İslâm Ansiklopedisi


Politikacılar ve aydınlar da Neyzen'in hicvinden payını alır

Neyzen Tevfik yurda döndükten sonra da hicvetmekten geri durmamıştı. Hem meşrutiyet hem de cumhuriyet döneminde birçok politikacı onun hicvinden payını almıştı.

Onun hicivleri ülke sınırlarını da aşmış Hitler'den Mussolini'ye kadar birçok devlet adamı Neyzen Tevfik'in hedefi olmuştu.


Mısır Kralı Fuat'a yazdığı hiciv;

İngiliz palyaçosu şu kralın hâlini gör. 
Yurdunun sînesine tohumu esâret ekiyor. 
Yuları düşman elinde, beşere çifte atan 
Bir Mısır eşeğini, sekiz eşek çekiyor.


Hitler'e yazdığı hiciv;

Bay Hitler'e yaralandı dediler. 
Menhus yıldız çabuk doğar dulunur, 
Sen köpeğe kuduz de de geçiver
Nasıl olsa bir öldüren bulunur


Mussolini'ye yazdığı hiciv;

İşte kambur feleğin emriyle 
Mihver'in çarkını kirdi devran. 
Duçe'dir Akdeniz'in yüz karası, 
Yunan Topyekûn ağzına s…ı


Elbette Türk politikacılar ve devlet bürokratları da Neyzen Tevfik'in eleştiri oklarından nasibini fazlasıyla alır.


İsmet İnönü'ye yazdığı hiciv;

Atatürk, İnönü'nün ruhuna munzam oldu oldu
Yed-i İsmet'te kılıç, kahir-ı âzam


Talat Paşa'ya yazdığı hiciv;

Fırka, parti diye halkın boğazından sıkarak 
Milletin on senedir olmuş idi, mengenesi, 
Kazdığı câh-i belâya yine kendi düştü 
Örsünü, kıskacını ….min çingenesi

'Davul' boynunda halkın, parsayı birkaç şakî toplar 
Ki: Onlarda 'Cemal', 'Enver' ile 'Talât' gibi hoplar.


Damat Ferit Paşa'ya yazdığı hiciv;

İspermeçet-zâde, Kirpi, Pehlivan 
Yanaşması, o bayraklı Kahraman. 
Sadrazamlar içinde en düztaban
İmzacılar başı Mervan'ın mı var?


Adnan Menderes'e yazdığı hiciv;

Arkada kırbaç, elinde dinciler, Moskof Kazak
Koltuğunda Kâbe, evlâd-ı Arap hac bir tuzak 
Kendini bilmek ise bizde hakikatten uzak 
Nerde mihrâk-i siyâset nerde devlet Menderes


Neyzen Tevfik elinde içkisine rağmen dindarlığı ile bilinen Mehmet Akif'in yakın arkadaşı oldu. Yurdundan sürgün edildi ve idama mahkûm oldu.

Üflediği ney ile gönülleri mest ederken kalemiyle kalpleri kırmaktan çekinmedi. 28 Ocak 1953 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

Neyzen Tevfik 6.jpg

*Daha ayrıntılı bir okuma için Sultan Sarı'nın "Neyzen Tevfik'in Hayatıve Şiirleri Üzerine Bir İnceleme" isimli ayrıntılı çalışması incelenebilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası