iş kanunu 18 madde gereğince işten çıkarılma işsizlik maaşı / İşsizlik Ödeneğine Hak Kazanılan Çıkış Kodları ve Açıklamaları | DT Hukuk Bürosu - Av. Doğan Turan

Iş Kanunu 18 Madde Gereğince Işten Çıkarılma Işsizlik Maaşı

iş kanunu 18 madde gereğince işten çıkarılma işsizlik maaşı

ABSTRACT

In this study, the programme of unemployment insurance in Turkey will be examined which has been in practice according to the “Unemployment Insurance Act” no. Today, the unemployment insurance system, which had already been in practice in all the European and OECD countries, is covered by Turkish Social Security System although it was delayed.

Not all of the unemployed is within the coverage of the unemployment insurance. As in general application, those who are becoming unemployed out of their own will can benefit from unemployment insurance in Turkey, too. The first job seekers, public servants, self-employed, voluntarily leavers, and those dismissed due to their own inappropriate behaviors will not be in the coverage of the unemployment insurance.

In this study, unemployment insurance programme is analyzed in the context of its coverage and the benefits it provides. Besides, the conditions for the use of the benefits are discussed within the framework of the legislation and the challenges faced in practice after the approval of Act no. evaluated under the light of the new regulations.

Key words: Unemployment, Unemployment Insurance, Turkish Unemployment Insurance

 

I. GİRİŞ

Çalışma ve Toplum, /2

İşsizlik, günümüzde bütün dünya ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorundur. Bu sorun, ekonomik sorunların yanında, günlük aktivitelerin ritmini bozarak ve aile ve toplum içindeki ilişkileri değiştirerek, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanını olumsuz yönde etkilemektedir2.

İşsizlik sigortasının temel amacı, gelecekte ortaya çıkması muhtemel işsizlik riskine karşı çalışanı güvence altına almaktır. Böylece ileride işsiz kalma tehlikesiyle karşılaşabilecek çalışan bir kişi, çalıştığı dönemde düzenli prim ödemek suretiyle işsizlik halinde gelir kaybını telafi edebilecek bir gelire kavuşabilecektir.

İşsizlik sigortası konusunda doktrinde aslında birbirinden çok farklı olmayan ancak ifade biçimi değişik çeşitli tanımlamalar yapılmakla birlikte işsizlik sigortası; “kazancı sosyo-ekonomik nedenlerle isteği dışında kesilmiş olup da çalışma istek ve yeteneğinde olan bağımlı çalışanların geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılamak üzere, katılma zorunluluğu olan ve sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren sosyal güvenlik sistemi içinde devletçe kurulmuş bir sosyal sigorta kolu”3 olarak tanımlanabilir.

Dünya’da işsizlik sigortasını dar kapsamlı da olsa, zorunlu olarak ve üçlü maddi katkıya (işçi, işveren, devlet) dayanarak uygulayan ilk ülke İngiltere olmuştur. Gelişmiş ülkelerin tamamında4 kabul edilmiş bir programdır. İşsizlik Sigortası Türkiye tarafından tarihinde sayılı Yasayla kabul edilmiş ve tarihinden itibaren de uygulanmaya başlamıştır5.

II. SAYILI YASANIN UYGULAMA ALANI

A. Zorunluluk İlkesi

sayılı Kanunun 48/1. maddesinde işsizlik sigortası zorunludur ibaresiyle, bu sigorta kolunun uygulanmasında zorunluluk ilişkisine işaret edilmiş ve kanunun kapsamına girenlerin işe başladıkları tarihten itibaren halen çalışmakta olanların ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sigortalı oldukları hükme bağlanmıştır.

İşsizlik sigortasının zorunlu olması ilkesi dünyada birçok ülkede kabul edilmiş olmakla beraber bunu sigortalının isteğine (isteğe bağlı sigorta) bırakan ülkeler de (İsveç, Danimarka) mevcuttur6.

İşsizlik sigortasında zorunluluk olmasaydı, işsizlik riskini tazmin etmek sosyal yardım kuruluşlarına düşecek ve bu durumda devlete çok büyük yük getirecekti7.

B. Kişiler Açısından Yasanın Kapsamının Belirlenmesi

İşsizlik Sigortası Kanunu, 46/2. maddesinde, işsizlik sigortasından yararlanacaklara yer verilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise sayılı Kanunun kapsamına girmeyenler belirtilmiştir. Ancak kapsam dışında kalanlar ile ilgili hükümde sayılı Kanun ile değişiklik yapılmıştır8. Yasanın kapsama ilişkin hükmü günlü ve 1 funduszeue.info ve günlü 2. funduszeue.info tebliğleri ile açıklığa kavuşmuştur9. Yasanın kapsamının belirlenmesinde sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun temel alındığı görülmektedir

sayılı Kanun, sayılı SSK’nun 2. maddesinde belirtilen sigortalıları, kapsamına almaktadır. Bu sigortalılığın koşullarını incelediğimizde ise bu kişilerin:

 bir hizmet sözleşmesine dayanarak çalışmaları,

 işin işverene ait işyerinde görülmesi ve,

 bunların SSK m.3’te belirtilen istisnalara girmemesi gerekmektedir.

sayılı yasa sigortalıyı “Bu kanun kapsamına giren bir işyerinde bir hizmet akdine dayalı olarak çalışan ve çalıştığı süre içerisinde işsizlik sigortası primi ödeyen kimse” olarak tanımlamaktadır (m/d).

1. Kapsama Girenler

Yasanın kapsamına girenleri mevcut yasal çerçeve içinde aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

sayılı SSK 2. maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan sigortalılar, sayılı Kanunun geçici maddesi kapsamına girip de memur ve sözleşmeli statüde olmayanlar, mütekabiliyet esasına dayalı olarak yapılan anlaşmalara göre Türkiye’de sigortalı olarak çalışan yabancılar, sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun’a göre çalıştırılan koruma bekçileri, ücretle ve sürekli olarak ev hizmetlerinde çalışanlar, kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar, özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar, tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar, tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar, tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb. işlerinde çalışanlar yasanın kapsamı içerisinde yer almaktadırlar.

2. Kapsama Girmeyenler

sayılı Kanunun maddesinin işsizlik sigortası kapsamı dışında kalanları belirten 3. fıkrası  gün ve sayılı Yasa ile değiştirildikten sonra, maddenin yeni şekline göre işsizlik sigortası kapsamı dışında kalanları ise şu şekilde sıralayabiliriz:

sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3. maddesinde belirtilen, tarım işlerinde çalışanlar (kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar, özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar, tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar, tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar, tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb.

Yukarıda da değindiğimiz gibi, yabancıların işsizlik sigortası kapsamına girmeleri, Türkiye ile, yabancı ülke arasındaki mütekabiliyet antlaşmasının varlığına bağlıdır. Belirtelim ki, SSK m.3/II-A hükmünün sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılması ve Türkiye’de çalışan yabancıların tüm sigorta kolları açısından sigortalı olmaları karşısında, yabancıların durumunun mütekabiliyet şartına bağlanması, yapılan yeni düzenlemeyle çelişmektedir

Geçici görevle yabancı ülkeye gönderilen sigortalıların hak ve yükümlülükleri bu görevi yaptıkları sürece devam eder. Bu kişiler ülkeye döndüklerinde sayılı Kanunun maddesine göre hizmet ilişkileri irade dışı sona erdiğinde işsizlik sigortası yardımlarından yararlanabileceklerdir (m/son).

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, “işveren” kavramını, bu Kanunun uygulanmasında sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişileri, “işveren vekili” ise, “işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapın kimseleri ifade eder” biçiminde tanımlamıştır (mk). Bu Kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili, sayılı Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur (mk).

Uygulamada işverenlere yönelik işsizlik sigortası uygulamasına pek rastlanmamaktadır. Ancak bu grupta yer alanlar için de işsiz kalabilme tehlikesi bulunduğundan bunlar özel sigorta şirketlerinden yararlanabilmektedirler Sadece Finlandiya’da İşverenler de işsizlik sigortasının kapsamında yer alırlar

3. Sigortalılığın Tescili

sayılı Kanunun maddesine göre sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 9. maddesi gereğince göre Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmiş olan sigortalılar Türkiye İş Kurumuna da bildirilmiş sayılır. Bu düzenlemeye göre, işverenlerin işyerlerini, Sosyal Sigortalar Kurumu dışında ayrıca Türkiye İş kurumuna da tescil ettirmeleri konusunda bir yükümlülükleri bulunmamaktadır

sayılı Kanunun 9 uncu maddesi gereğince, işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce, işe giriş bildirgelerini Sosyal Sigortalar Kurumuna vermek veya iadeli taahhütlü olarak göndermek zorundadır. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için ise, bunların işe başlatıldığı gün Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen veya postaya verilen bildirgeler de süresi içinde verilmiş sayılır

Görüldüğü gibi, Sosyal Sigortalar Kurumuna sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde tescil edilmiş olan sigortalılar, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun uygulaması açısından Türkiye İş Kurumuna tescil edilmiş kabul edileceklerdir (, m/2).

C. Yer Açısından Yasanın Uygulama Alanı

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu İşyeri kavramını, maddesinde, “sigortalıların işlerini yaptıkları yerler” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanımın sayılı Kanunun 5. maddesinde yer alan tanımın aynısı olduğu dikkati çekmektedir. 

sayılı İş Kanunu “işyeri” kavramına ilişkin tanımı  sayılı eski İş Kanununda belirtilenden farklı bir biçimde yapmıştır. Gerçekten de sayılı Kanununun 1. maddesinin 1.fıkrasında yapılan tanıma baktığımızda sayılı Kanunda yapılan tanımın aynısı olduğunu görmekteyiz. Ancak ekonomik ve teknolojik gelişmeler “işyeri” kavramından anlaşılması gereken hususun sayılı Kanunda belirtilenden daha farklı boyutta olduğunu ortaya koymuştur.

Asıl işyeri, sayılı Kanunun uygulanmasında, bu Kanunun kapsamına giren sigortalıların işlerini yaptıkları yerdir (mk). sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda, sayılı Kanunda olduğu gibi, işin niteliği ve yürütümü bakımından asıl işyerine bağlı olan yerler de işyeri kavramına dahil edilmiştir. Nitekim  sayılı Kanun maddesinin (k) bendinde; “işin niteliği ve yürütülmesi bakımından işyerine bağlı bulunan yerler işyerinden sayılır” denilmiştir

         sayılı İş Kanunu asıl işyerine bağlı işyeri kavramını, yargı kararları ve öğretideki görüşlere uygun olarak, unsurlarına da yer vererek tanımlamıştır. Buna göre; “işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) işyerinden sayılır” (m.2/2). Aslında bu tanım, uygulama açısından özü itibariyle farklı bir sonuç doğurmamaktadır

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, “dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu veya büro gibi diğer eklentiler işyerinden sayılır” demiştir (m.2/2). sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu “araçları” da işyerinden kabul etmiştir. Aynı kabul sayılı Kanun bakımından söz konusu olduğu gibi (m.5/2), sayılı İş Kanunu açısından da söz konusudur (m.2/2).

İşyerlerinin sayılı SSK gereğince tescil edilmesi bir zorunluluktur. sayılı Kanuna göre tescili yapılan bu işyerlerinin, ayrıca İşsizlik Sigortası Kanununa göre tesciline gerek yoktur sayılı Kanunun maddesine göre sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 8 inci maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmiş olan işyeri Kuruma da bildirilmiş sayılır. Bu düzenlemeye göre, işverenlerin işyerlerini, Sosyal Sigortalar Kurumu dışında ayrıca Türkiye İş kurumuna da tescil ettirmeleri konusunda bir yükümlülükleri bulunmamaktadır Zaten bu konu sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 No’lu Tebliğin 2. maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak, “ sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 20 inci maddesi kapsamında sigortalılıkları sağlananların, sayılı Kanunun maddesi hükmü gereğince İşsizlik Sigortası kapsamında olmaları nedeniyle bunların çalıştırıldıkları işyerlerinin de Sosyal Sigortalar Kurumunca tescil edilmesi gerekmektedir

Bu konuda incelenmesi gereken diğer bir husus da, işyerlerinin İşsizlik Sigortası Kanununun kapsamına girmesinde işyerinde çalışan işçi sayısının bir etkisinin olup olmayacağıdır. İşletme büyüklüğü ve buna bağlı işçi sayısına ilişkin ayrım, gelişmiş ülkelerde pek uygulanmayan bir ölçüttür. Ancak ABD’de uygulanmakta olan işsizlik sigortası programında kapsama girenlerin, sanayi ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren firmaların işçileri olduğu belirtilmiş, ev hizmetlerinde çalışanlar ile çiftlik işlerinde çalışanların 2/5’inin işsizlik sigortasının kapsamında yer alabileceği belirtilmiştir

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, kapsama girecek işyerlerinde çalışacak işçi sayısına ilişkin bir sınırlandırma getirmemiştir. İşsizlik sigortasının yürürlüğe girmesi ile birlikte, sayılı Kanun hükümlerine göre, 10’dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışanlardan kesilen tasarrufu teşvik kesintileri durdurulup bunlar işsizlik sigortası primine dönüştürüldüğünden 10’dan az işçi çalıştırma ölçütü işsizlik sigortası uygulaması açısından geçerli olmayacaktır Bu düzenleme ile tüm işyerlerinde çalışan işçiler, işsizlik sigortasının kapsamına girmiş bulunmaktadır 

D. Sağlanan Yardımlar Açısından Uygulama Alanı

1. İşsizlik Sigortası Yardımları

a) İşsizlik Ödeneği

Bilindiği gibi işsizlik sigortasının amacı, iradesi dışında işsiz kalan sigortalıların bu sebeple uğradıkları gelir kayıplarının kısmen de olsa giderilmesidir. İşsizlik sigortasının, işsizlik riskiyle karşılaşan sigortalılara ekonomik güvence sağlama aracı işsizlik ödeneğidir. Nitekim sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, işsizlik ödeneğini, sigortalı işsizlere bu Kanunda belirtilen süre ve miktarda yapılan parasal ödeme biçiminde tanımlamaktadır (m/I-h).

 

Tablo: İşsizlik Sigortası Ödemeleri

 

 

  OCAK

  ŞUBAT

  MART

  NİSAN

  MAYIS

  HAZİRAN

  TEMMUZ

  AĞUSTOS

  EYLÜL

  EKİM

  KASIM

  ARALIK

İşsizlik Ödeneği

Alanların Sayısı

 

-

 

-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ödenen Miktar

(Milyar Lira)

 

-

 

-

 

,9

 

2,,8

 

3,,9

 

3,,8

 

4,,8

 

5,,4

 

6,,3

 

6,,7

 

6,,1

 

6,,9

İşsizlik Ödeneği

Alanların Sayısı

 

42,

 

55,

 

51,

 

61,

 

60,

 

60,

 

58,

 

62,

 

60,

 

56,

 

57,

 

52,

Ödenen Miktar

(Milyar Lira)

 

,2

 

,6

 

,8

 

,0

 

,1

 

,0

 

,7

 

,0

 

,1

 

,0

 

,8

 

,9

İşsizlik Ödeneği

Alanların Sayısı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

71,

 

 

72,

 

Ödenen Miktar

(Milyar Lira)

 

,4

 

,1

 

,7

 

,9

 

,0

 

,3

 

,2

 

,8

 

,8

 

18,,6

 

,5

 

,4

 

Kaynak: İşsizlik Sigortası Fonu Aylık Basın Bülteni No:

Ocak , funduszeue.info,

 

sayılı Kanuna göre; “İşsizlik ödeneği damga vergisi hariç, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamaz. İşsizlik ödeneği, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez” (m/3). Bu şekilde günlük olarak hesaplanan işsizlik ödeneği aylık olarak her ayın sonunda işsizin kendisine ödenecektir.

b) Kısa Çalışma Ödeneği

tarihinde yürürlüğe giren sayılı İş Kanunu önemli bir yenilik getirmiş, genel ekonomik kriz veya zorlayıcı nedenlerle işçilerin uğramış oldukları gelir kayıplarının, Anayasanın sosyal devlet ilkesine uygun olarak kısa çalışma ödeneği ile karşılanmaya başlanmasına olanak tanımıştır. Özellikle genel ekonomik krizlerde ve zorlayıcı sebeplerle çalışma hayatında sıkça görülen işçilerin ücretsiz izne çıkarılması durumunda, işçilere sınırlı da olsa bir gelir güvencesi sağlamak amacıyla bu düzenlemeler yapılmıştır. Geçici olarak en az dört hafta işi durdurma veya kısa çalışma uygulamasına karar veren işveren kararını gerekçeleriyle birlikte Türkiye İş Kurumu’na yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Kısa çalışma ödeneği de böylece bir işsizlik sigortası yardımı haline gelmiştir. Kısa çalışma süresi, zorlayıcı sebebin devamı süresini ve herhalde üç ayı aşamaz.

c) Hastalık ve analık sigortası yardımları

İşsizlik sigortasından şartları taşıyan sigortalı işsizlere, işsizlik ödeneği ile birlikte diğer yardım ve hizmetler de verilmektedir. Yukarıda incelemiş olduğumuz işsizlik ödeneğinden başka, sigortalılara, sağlık yardımlarından yararlanmaları için hastalık ve analık sigortası primlerinin karşılanması bu yardımlardan bir diğerini oluşturmaktadır.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun maddesinde sigortalı işsizin hastalık ve analık sigortalarına ait primlerinin Fon tarafından ödeneceği öngörülmüştür. Bu süre işsizlik ödeneğinin ödendiği süre ile sınırlıdır İşsizlik ödeneğinin durdurulmasına veya bu hakkın kaybedilmesine dair şartlar oluştuğunda, işsizlik ödeneği durdurulur veya kesilirse hastalık ve analık sigortası primlerinin ödenmesi de durdurulacak veya kesilecektir

Diğer yandan, işsizlik sigortasından yararlanırken, hastalık ya da analık sigortasının sağlayacağı geçici iş göremezlik ödeneğinin miktarını da yasa düzenlemiştir (m/son). Zira işsiz sigortalının hastalanması ya da doğum yapması halinde ne kadar geçici iş göremezlik ödeneği alacağı uygulamada sorun yaratabileceğinden yasa bunu önlemek istemiştir İşsizlik sigortasının ödenme süresi içinde ödenmesi gereken geçici işgöremezlik ödeneğinin miktarı işsizlik ödeneğinin miktarından fazla olamayacaktır (m/4).

Geçici iş göremezlik ödeneğinin ödendiği dönemde ise işsizlik sigortası primleri ödenmeyeceği gibi Fon tarafından hastalık ve analık sigortası primleri de ödenmeyecektir (m/son).

d. Yeni bir iş bulma

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda, belirtilen şartları taşıyarak işsiz kalan sigortalı işsize, iş sözleşmesinin sona ermesini takip eden günden itibaren 30 gün içinde Türkiye İş Kurumuna başvurarak kaydolması durumunda, işsizlik ödeneğinin verilmesi, hastalık ve analık sigortası primlerinin yatırılmasının yanı sıra yeni iş bulma hizmetinin verileceği hükme bağlanmıştır (m/6). Böylece Kurum hem iş piyasasını düzenleme ve işsizlikle savaş amacına hizmet etmekte; hem de işsizlik sigortasının mali yükünün artmasına engel olmaktadır

Kurum’ca sigortalı işsizlere, mesleklerine uygun ve son yaptıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın, ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde bir iş bulunması hususunda çalışmalar yapılarak yeni iş bulunacaktır. Burada bulanacak işin eski işine yakın özellikler arzetmesi önem taşımaktadır (m/7).

Kendisine önerilen uygun işi haklı bir gerekçesi yokken reddeden sigortalı işsiz, hak kaybına uğrayacak ve işsizlik ödeneği kesilecektir. Şayet bu hakkın kazanılması için gereken şartları yeniden yerine getirecek olursa, Kanunda belirtilen ödenek ve yardımlar tekrar başlayacaktır.

e. Meslek Geliştirme Edindirme ve Yetiştirme Eğitimi

Türkiye İş Kurumu bu hizmetleri, imkanlar ölçüsünde işsiz olanlarla, çalışırken işini kaybedenlere, özellikleri dikkate alınarak meslek edindirme veya meslek geliştirme kursları düzenleyerek sunmaktadır. Talepte bulunan işsizlerden istekli olanlar katılabilmektedir. Bu kurslara bu anlamda katılma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Kurum tarafından önerilen meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimini haklı bir gerekçeye dayanmadan sigortalı reddeder veya kabul etmesine rağmen devam etmez ise, işsizlik ödeneği kesilecektir. Meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitiminin esas ve usulleri bu konuda çıkarılan Yönetmelikle belirlenmiştir

2. İşsizlik Sigortasından Sağlanan Yardımlara Hak Kazanmanın Koşulları

        Ülkemizde işsizlik sigortası uygulamasında işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmek için bazı koşulların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Çalışma istek ve arzusunda olmasına rağmen, kendi isteği dışında ve haklı bir sebep olmaksızın sigortalının işten çıkarılması durumunda, sigortalı işsizin, belli süre çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olması halinde, sözleşmesi sayılı Yasada belirtilen hallerden biri ile son bulduğu takdirde işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanması mümkün olabilecektir. Çalışmanın bundan sonraki kısmında bu koşullar ele alınacaktır.

a) Sigortalı İşsiz Olmak

Bir kimsenin sigortalı sayılması için işverenle arasında iş sözleşmesinin bulunması ve onun tarafından işe alınarak ona ait işyerinde çalıştırılması gerekmektedir Aradaki iş ilişkisinin iş sözleşmesine dayanması şartıyla çalıştırılanın kamu görevlisi niteliğini taşıması da mümkündür. Zira Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesine göre kamu hizmeti işçiler eliyle de görülebilecektir. Çünkü kamu kuruluşlarının çalıştırdığı görevliler arasında işçiler de yer alabilecek ve bunlara özel hukuk kuralları uygulanacak yani bunlar iş hukuku mevzuatına göre istihdam edileceklerdir

Süreklilik ve bağımlılık unsurları iş sözleşmelerinin belirleyici özelliklerini ortaya koyduğu için, bu unsurları taşımayan diğer iş görme sözleşmelerine dayanarak (istisna, vekalet) çalışılması durumunda yukarıda da vurguladığımız gibi çalışanın Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır.

Sigortalılık niteliğinin kazanılmasında Sosyal Sigortalar Kanununda vurgulanan iş ilişkisi, en geniş anlamıyla, Borçlar Kanunu, İş Kanunu, Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanun ve Deniz İş Kanununda özel şekilde düzenlenmiş tüm iş sözleşmelerini kapsayacaktır

aa) İş Sözleşmesinin Süreli Fesih Bildirimi İle İşverence Sona Erdirilmesi

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmek için, sigortalının işsiz kalmasına kendisinin neden olmaması gerekmektedir. Yani irade dışı işsiz kalma hallerinden biriyle iş ilişkisi son bulmuş olmalıdır. Bu son bulma hallerine, bu Kanununun 51/a,b,c,d,e,f,g maddesinde belirtilen iş sözleşmesinin sona erme hallerine göre ilgili Kanunlar da göz önünde bulundurmak suretiyle aşağıda değinilmiştir.

gün ve sayılı Kanunla kabul edilen ve iş güvencesi hükümleri ile çalışma hayatında önemli bir açılım gerçekleştiren İş Kanunu, yürürlüğe girmiştir İş güvencesi düzenlemesi olmayan bir işsizlik sigortası sisteminde, işsizlik sigortası fonlarının hızla erimesi tehlikesi vardır

İş sözleşmeleri sayılı Kanunun a bendinde belirtildiği gibi, işveren tarafından feshi ihbar yolu ile sona eren sigortalılar, işsizliklerinin gayri iradi olması sebebiyle, sayılı yasanın aradığı diğer koşulları da taşıyorlarsa işsizlik ödeneği almaya hak kazanacaklar ve işsizlik sigortasının diğer yardımlarından yararlanacaklardır ( sk. mc). Aksi halde sözleşmenin feshine ilişkin bildirim, İş Kanununun maddesine göre, işveren tarafından değil de işçi tarafından gelir ise sigortalı işçi, işsiz kalma durumuna iradi olarak kendisi sebep olduğundan işsizlik yardımlarına hak kazanamayacaktır

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun a maddesi hükmüne göre; tarihli ve sayılı Deniz İş Kanununun maddesindebelirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işverence sona erdirilmiş olmak işsizlik ödeneğine hak kazandıran bir fesih hali olarak düzenlenmiştir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu; sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanununun 6. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işveren tarafından sona erdirilmiş olmak halini, işsizlik ödeneğine hak kazandıran bir fesih hali olarak düzenlemiştir.

bb) İş Sözleşmesinin Bildirimsiz Fesih Yoluyla Sona Erdirilmiş Olması 

Bildirimli fesih bildiriminden farklı olarak, bildirimsiz (önelsiz – derhal) feshin haklı sebeplere dayanıyor olması şarttır. Haklı nedenle fesih sözleşmeyi derhal sona erdiren bir fesih türüdür. Bu nedenle eylem; sözleşmenin devamını çok kısa bir süre için de olsa talep edilemez kılacak objektif ağırlığa sahip olmalıdır Kanunda haklı sebepler hem işçi yönünden (m), hem de işveren yönünden (m) sağlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri ve zorlayıcı nedenler olarak sayılmıştır.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun b maddesine göre, iş sözleşmesi, ister belirsiz isterse belirli süreli olsun, sürenin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin sayılı İş Kanununun maddesinin (Yürürlükte bulunan sayılı İş Kanununun maddesi) I. II. ve III. numaralı bentlerine göre sigortalı tarafından feshedilmiş olması, işsizlik ödeneğine hak kazanmak için şarttır.

İş sözleşmesinin, süresi belirli olsun veya olmasın süresinin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin sayılı İş Kanununun maddesinin (Yürürlükte bulunan sayılı İş Kanununun maddesi) I ve III numaralı bentlerine göre işveren tarafından sona erdirilmesi halinde, sözleşme işverence haklı nedene dayanarak sona erdirilse bile bu haklı sebepler işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri (m/II) dışında kalan sebeplere dayandığı için, işçi yine bu sebeple işsiz kaldığında diğer koşulları da varsa işsizlik ödeneğine hak kazanabilecektir.

sayılı Deniz İş Kanununun kapsamı içinde yer alan sigortalılar ise, bu Kanunun maddesinin (II) ve (III) numaralı bentlerine göre süresiz fesih bildirimi yoluyla hizmet sözleşmelerini sona erdirmiş iseler, işsizlik ödeneği alabileceklerdir. 

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun b bendine göre, sayılı Kanunun 7. maddesi ile maddesinin birinci fıkrasına göre sigortalı tarafından sözleşmenin derhal feshedilmesi, işsizlik ödeneğine hak kazandıran bir fesih hali olarak düzenlenmiştir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun c bendine göre hizmet sözleşmesi, süresi belli olsun veya olmasın sürenin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin sayılı Kanunun maddesinin birinci fıkrasına göre işveren tarafından feshedilmesi durumunda sigorta yardımlarına hak kazanacağını vurgulamıştır. Anılan hükümde, “Gazetecinin uğradığı hastalık sebebiyle iş akdi işveren tarafından feshedilemez. Ancak, bu hastalığın altı aydan fazla uzaması halinde tazminat verilmek suretiyle akdin feshi cihetine gidilebilir” denilmiştir. İşsizlik ödeneğine hak kazanma açısından akdin feshinde sağlık nedenlerinin işçinin kendi kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı önem taşımamaktadır

cc. Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Süresinin Dolması Nedeniyle Sona Ermesi

Belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalışanların, sözleşmede öngörülen sürenin sonunda iş sözleşmelerinin sona ereceğini bilerek çalışmaya başlamaları nedeniyle, belirlenen sürenin sonunda ortaya çıkacak işsizliklerinin iradi işsizlik olacağı düşünülebilir. Halbuki, bunların gerçekten kendi istekleri ile mi yoksa başka bir seçenekleri olmadığı için mi işverenlerin sunduğu belirli süreli iş olanağını kabul ettikleri tartışılabilir Özellikle de işsizliğin yaygın bulunduğu dönemlerde, işverenlerin belirli süreli iş sözleşmeleri ile işçi talep etmeleri halinde, işgücünün ister istemez bu koşullara boyun eğeceği de açıktır. O nedenle belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalışanların tespit edilen sürenin sonunda ortaya çıkacak işsizliklerinin en azından büyük ölçüde gayri iradi olduğunu kabul etmek gerekecektir. Yürürlükte bulunan sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre belirli sürenin sonunda sözleşmesi sona eren sigortalılar gayri iradi işsiz olarak kabul edilmiş ve kendilerine işsizlik sigortasından işsizlik ödeneği verilmesi benimsenmiştir. sayılı Kanunun 51/I, d hükmüne göre, belirli süreli iş sözleşmesinin sürenin bitmesi ile kendiliğinden sona ermesi halinde de işsiz kalan sigortalıya işsizlik ödeneği verilir (md).

Kanunun 51/I, d hükmüne göre sayılı Deniz İş Kanununun 7/II numaralı bendinde belirtilen iş sözleşmesinin belirli bir sefer için yapılmış olması nedeniyle sefer sonunda sigortalının işsiz kalması söz konusu olacağından, bu durumda da sigortalı işsiz, diğer koşulları da sağlamışsa sayılı Kanun çerçevesinde işsizlik ödeneği almaya hak kazanabilecektir. Belirli süreli sözleşmenin sona ermesinden hemen sonra işçinin başka bir işte çalışmaya başlaması ya da bağımsız bir iş kurması, çalışmak istememesi gibi nedenler işsizlik ödeneği hakkı doğurmayacaktır

dd) İş Kanunlarının Kapsamı Dışında Kalan Sigortalıların Durumu

sayılı iş kanunlarının kapsamı dışında kalan sigortalıların hangi hallerde işsizlik sigortası yardımlarından yararlanabilecekleri düzenlenmemişti. Çünkü Kanunun, işsizlik ödeneğine hak kazanma koşullarını düzenleyen maddesinde iş sözleşmelerinin sona erme nedenlerini açıklanırken, (Şimdi sayılı İş Kanunu) İş Kanunu, sayılı Deniş İş Kanunu ve sayılı Basın İş Kanununa yollama yapılmıştır. İş Kanunlarının kapsamına girmemekle beraber sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların durumu tartışmalı hale gelmiştir Örneğin, Kamu kesiminde tarım işlerinde ücretle çalışanlar, ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli çalışanlar herhangi bir iş kanununun kapsamına girmedikleri halde sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmaktadırlar.

Ortaya çıkan bu hukuki boşluk sayılı Kanunun maddesine, önce tarih ve sayılı KHK40 ve son olarak da sayılı Kanunla41 eklenen (g) bendi ile doldurulmuştur. Söz konusu düzenlemeye göre, sayılı İş Kanunu, Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen sigortalıların iş sözleşmeleri, sayılı Sendikalar Kanunu ile sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu kapsamında yapılmış olan toplu iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmesi bulunmayan hallerde Borçlar Kanununun , ve maddeleri hükümleri gereğince, sayılı Kanununun maddesinde belirtilen sona erme şekillerine bağlı olarak sona ermiş ise, bunlar da işsizlik ödeneğine hak kazanabileceklerdir42(m.3).

ee) Hizmet Sözleşmesinin İşyerinin El Değiştirmesi veya Başkasına Geçmesi veya Kapatılması, İşin veya İşyerinin Niteliğinin Değişmesi Nedenleriyle Sona Erdirilmiş Olması 

sayılı yeni İş Kanunu 6/5. maddesinde; “Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz” demiştir. Ancak sayılı Kanun 6/5. maddesinin ikinci cümlesinde; “Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerden yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır” hükmüyle, başlangıçta belirtilen işyerinin devrinde tarafların fesih hakkına ilişkin sınırlamanın, “ekonomik”, “teknolojik” veya “iş organizasyonunun” gerekli kıldığı hallerde söz konusu olabileceğini hükme bağlamıştır.

Bir başka deyişle, devreden ve devralan işverenler ile iş sözleşmesi tarafı işçinin “ihbar önelli” ve “geçerli sebeple” (, m,18) fesih hakları saklı olduğu gibi, sözleşmeyi “haklı sebeple” (, m, 25) fesih hakları da saklı tutulmuştur

Bu hallerde sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde işsiz kalan sigortalı, irade dışı işsiz kalmış kabul edileceğinden bu Kanunun öngörmüş olduğu işsizlik sigortasına ilişkin yardımlardan diğer koşulları da sağlıyorsa yararlanabilecektir.

İşverenin kanuna uygun olarak işyerini kapatmasının ardından işçilerin sözleşmelerini bildirimli fesih usulüne göre feshetmesi halinde (, m) işveren tarafından sözleşmeleri sona erdirilen işçiler sayılı Kanun çerçevesinde diğer koşullar da mevcutsa işsizlik ödeneği alabileceklerdir.

İşyerinin yetkili kamu makamlarınca kapatılması durumunda, işsiz kalan işçilerin ücretlerini işveren ödemek veya aynı ücretle başka bir iş vermek zorundadır , 79/son)). Bu halde de iş sözleşmesi sona erdiği takdirde işsiz kalan sigortalı, sayılı Kanunda belirtilen diğer koşullar da mevcutsa, işsizlik ödeneğine hak kazanacaktır.

Ayrıca sayılı Deniz İş Kanununun, 14/IV. maddesi, geminin kayba uğraması, terk edilmesi veya harp ganimeti ilan edilmesi veyahut Türk Bayrağından ayrılması nedenlerine dayalı olarak hizmet sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesini düzenlemektedir. Bu belirtilen nedenlerle iş sözleşmesi sona eren işçiler işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabileceklerdir.

ff) tarihli ve sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun maddesi Kapsamında İşsiz Kalınması

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu f bendinde tarihli ve sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun maddesi kapsamında hizmet sözleşmeleri sona ermek suretiyle işsiz kalanların işsizlik sigortasından ödenek almaya hak kazanacaklarını belirtmiştir. Bu durumlarda iş sözleşmesinin işveren tarafından süreli fesih yoluyla sona erdirilmesi söz konusudur Ancak yasada bu durum belirtilmese bile aynı sonuca varılması zaten bir zorunluluktur. Burada yasa koyucu tereddütleri gidermek için, bu durumu da işsizlik ödeneğine hak kazandıran nedenler arasına almış bulunmaktadır

sayılı Kanunun maddesi, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda (iştirakler dışında) bir hizmet sözleşmesine tabi olarak çalışırken aniden kuruluşların özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen veya tamamen durdurulması, süreli veya süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedenleriyle hizmet sözleşmeleri sona erenlere ek nitelikte bir iş kaybı tazminatının ödenmesini hükme bağlamıştır (m/f). İş kaybı tazminatı ile işsizlik ödeneğini birlikte almaya hak kazananlara öncelikle iş kaybı tazminatı ödenecektir İş kaybı tazminatı almak üzere yapılan başvurular aynı zamanda işsizlik ödeneği talep başvurusu yerine de geçecektir. İş kaybı tazminatı ödeme süresi bittiği halde bir işe yerleştirilemeyenlere, iş kaybı tazminatı alınan süreler mahsup edilmek şartıyla kalan süre için işsizlik ödeneği ödenecektir

b) İşsizlik Ödeneğini Alma Hakkını Düşüren Bir Nedenin Bulunmaması

aa) Uygun İş Önerisinin Reddi

sayılı Kanunun a bendine göre, “Kurumca teklif edilen mesleklerine uygun ve son çalıştıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın ve ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde bir işi haklı bir nedene dayanmaksızın reddeden sigortalı işsizlerin ödenekleri kesilir.” Bu duruma ILO Sözleşmesinin maddesinin birinci bendinde yer verildiği de görülmektedir.

Görüldüğü gibi, maddede belirtilen hükümle, işsizlik ödeneğinin kesilmesine ilişkin önemli bir nedene yer verilmiştir. Sigortalının, Türkiye İş Kurumu’nca kendisine teklif edilen uygun iş önerisini haklı bir gerekçe göstermeksizin reddetmesi halinde almakta olduğu işsizlik ödeneğinin kesileceği belirtilmiştir.

bb) Gelir Getirici Bir İşte Çalışmaya Başlamak

sayılı Kanunun b maddesine göre, sigortalının işsizlik ödeneği aldığı sürede gelir getirici bir işte çalışması, işsizlik ödeneği ödenmesinde hak düşürücü bir neden olarak kabul edilmiştir. Sigortalının, işsizlik ödeneğinden yararlanabilmesi, ödeneği alma süresi içinde gelir getirici bir işte çalışmamasını da gerekli kılar. Eğer sigortalı, böyle bir işe girerse, İşsizlik Sigortasından ödenen işsizlik ödeneği son bulacaktır.

Sigortalının gelir getirici bir işte çalışmaya başlamasının işsizlik ödeneğini kesmesine yol açması, bu işin özellikleriyle birlikte düşünülmesi gerekli bir husustur. Hemen ifade etmek gerekirse bu sorular hakkında sayılı Kanunda bir açıklama bulunmamaktadır. Ancak işsizin zamanının önemli bir bölümünü, bir ücret karşılığı kendine ya da başkasına ait bir işyerinde çalışarak geçirmek suretiyle kazanç elde etmesi şeklinde değerlendirdiğimiz takdirde bu çalışmanın yasada belirtilen “gelir getirici bir işte çalışma” ifadesiyle örtüştüğü48, aksi halde önemsiz ve kısa süreli çalışmalardan (işportacılık vb), elde edilen ya da sigortalının sahip olduğu malvarlığı gelirlerinin bu kapsama girmeyeceğini kabul etmek gerekmektedir

cc) Sosyal Güvenlik Kuruluşlarından Yaşlılık Aylığı Almak 

İşsizlik sigortası, ücret gelirinden yoksun kalan sigortalıya, işsizlik ödeneği aracılığıyla ekonomik bir güvence sağlama amacını taşır. Ücret gelirinden yoksun kalmakla birlikte, sosyal güvenlik kuruluşlarından kendisine gelir veya aylık bağlanmış sigortalılara ayrıca işsizlik ödeneği verilmeyecektir (m/son). Bu durumda maddenin mutlak ifadesinden, sigortalının, hem kendi çalışmasından dolayı hem de hak sahibi sıfatıyla aylık veya gelir aldığı tüm hallerde işsizlik ödeneği alamayacağı sonucu çıkmaktadır Ancak bu durum sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ile sayılı İşsizlik Sigortası Kanunun 51/2. maddesi değiştirilerek, sigortalının herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan gelir ve aylık almaması gerekmektedir ibaresi metinden çıkarılmıştır. Buna karşılık, maddenin (b) bendinde sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı aldığı tespit edilen sigortalı işsizlerin işsizlik ödenekleri kesilir. Bu düzenlemeler karşısında, yaşlılık aylığı dışında, sosyal güvenlik kurumlarında gelir veya aylık almak, işsizlik ödeneğine engel oluşturmayacaktır Sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar da işsizlik sigortasının kapsamı dışında tutulmuşlardır (m/III).

dd) Kurum Tarafından Önerilen Eğitimi Reddetmek ya da Devam Etmemek

Türkiye İş Kurumu tarafından yapılan böyle bir öneriyi reddetmek, işsizlik sigortası uygulamasında iradi bir işsizliğe neden olduğu için, işsizlik ödeneği hakkının düşmesine neden olmaktadır.

Ancak Kurumun önerisini haklı bir gerekçeyle reddetmek, işsizlik ödeneğinin kesilmesine yol açmayacaktır. Bu durum sayılı Kanunun c maddesinde de belirtilmiş ve Kurum tarafından önerilen meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimini haklı bir neden göstermeksizin reddeden veya kabul etmesine karşın devam etmeyen sigortalıların işsizlik ödeneği hakkı düşecektir.

ee) Kurum Tarafından Yapılan Çağrıları Cevaplamamak, Bilgi ve Belgeleri Zamanında Vermemek

Sigortalının özellikle işsizlik dönemlerinde Kurum’la arasındaki haberleşme süreci daha da yoğunlaşmaktadır. sayılı Kanun sigortalıya, işsizlik sigortası ile ilgili işlemlerin yürütülebilmesi için çeşitli yükümlülükler getirmiş ve bunların belli bir süreç içinde gerçekleşmesini istemiştir. Sigortalının, hizmet akdinin sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde işyerinin bulunduğu yerdeki Kurum birimine şahsen müracaat etmek zorunluluğu bulunmakta, Kurum tarafından kendisine yöneltilen bazı çağrılara cevap vermesi gerekmektedir. Örneğin gelir getirici bir işte çalışıp çalışmadığına ilişkin bir bilgi istendiğinde bunu Kurum’a bildirmesi gerekmektedir.

Sigortalının Kurum’un taleplerine haklı bir gerekçe olmaksızın cevap vermemesi, Kurumun yapacağı yardımlara ilişkin görüşme talebine uymaması, sigortalının iş bulmada ihmalkâr davrandığını göstermekte ve onun hâlâ çalışma isteğinde bulunduğu konusunda da ciddi kuşkular uyandırmaktadır Ancak haklı bir gerekçeyle (Ör: eşinin veya çocuklarının veya ana veya babanın ölümü, doğal afetler, kanuni bir ödevin yerine getirilmesi vb) Kurum’un isteklerini karşılayamadığını veya bilgi ve belgeleri zamanında teslim edemediğini ispatladığı takdirde işsizlik ödeneği hakkı kaybolmayacaktır.

Yine, sigortalının kendisinden beklenen çağrılara zamanında cevap vermemesi veya gerekli bilgi ve belgeleri teslim etmemesi nedeniyle işsizlik ödeneği hakkı düşmekle birlikte, şayet sigortalı bu durum karşısında gerekli çağrıları cevaplamış, bilgi ve belgeleri vermişse işsizlik ödeneğinin ödenmesine yeniden başlanacaktır (m/II). Ancak bu durumda ne kadar gecikilirse ödenekten yararlanma süresi de o kadar azalacaktır. Yani gecikme süresi, ödenekten yararlanma süresinin içinde geçmiş olacaktır (52/II).

c) İş Sözleşmesinin Askıya Alınmamış olması

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 51/son hükmüne göre, işsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için iş sözleşmesinin başvuru sırasında grev, lokavt veya kanundan doğan ödevler nedeniyle askıya alınmamış olması şartı aranmaktadır. Aynı husus sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğin 3. maddesinde de dile getirilmiş ve, sigortalının işsizlik ödeneğine hak kazanabilmesi için iş sözleşmesinin başvuru sırasında grev, lokavt veya ilgili kanunlardan doğan olağanüstü hal, seferberlik hali, doğal afetler, kısa süreli askerlik, sivil savunma hizmetleri gibi çalışma ödevleri nedeniyle askıya alınmamış olması gerekir denilmiştir

Gerçekten de Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununa göre yasal bir grev ve lokavt halinde hizmet sözleşmeleri sona ermez, ancak tarafların hizmet sözleşmesinden doğan hak ve borçları grev ve lokavt sonuna kadar askıda kalır (, m/2,3). Askı hali sadece grevci işçiler için değil, greve katılmayıp işyerinde çalışmak istedikleri halde işveren tarafından çalıştırılmayan işçiler için de geçerlidir (, m). Grev ve lokavt süresince hizmet sözleşmeleri askıda kalan işçiler, başka bir iş tutamazlar işverenler de bu işçilerin yerine başka işçi çalıştıramazlar (, m/2). Kanun koyucu böyle bir hüküm getirmekle toplu iş uyuşmazlıklarında grev ve lokavt silahına son çare olarak davranılmasını, grev ve lokavtın etkinliğini sağlamak istemiştir. Grev ve lokavt halinde çalışmasına izin verilmeyen işçilere işsizlik ödeneği ödenecek olursa devlet işçilerden yana tavır koymuş, işverenler güç durumda bırakılmış olurdu

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda, mevsimlik çalışanların, çalışmadıkları dönemlerde bu sigorta kolundan yararlanmaları mümkün değildir. Ancak Kanunda, işsizlik sigortası kapsamında oldukları belirtilen sigortalıların çalışma sürelerinde çalıştıkları işe göre bir ayrım getirilmediği görülmektedir. Bir yıl içinde ay gibi kısa süre ile çalışan sigortalı işçiler, yılın geri kalan aylarında başka bir işte sigortalı olarak çalışabilmektedirler. Yıl içinde kısa süreli çalışan geçici/mevsimlik orman işçileri, Kanunun öngördüğü “son üç yıl içinde en az gün sigortalı olarak çalışıp, işsizlik sigortası primi ödemiş olmak, işten ayrılmadan önceki son gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmak” şartını yerine getirmeleri durumunda, sözleşmeleri sona erdiği takdirde, Kanunla kendilerine tanınan; “işsizlik ödeneği, hastalık ve analık sigortası prim ödemeleri, yeni bir iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi” hizmetlerinden yararlanabileceklerdir

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, kısmi statüde çalışanların işsiz kalmaları halinde işsizlik ödeneğinden yararlanabilip yararlanamayacakları yolunda bir hüküm getirmemiştir. sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu sadece bütünüyle işsiz kalanlara ilişkin bir düzenleme getirmiş, buna karşılık kısmi işsizlerin genel ilke uyarınca gelir güvencesine kavuşturulmaları düzenlenmemiştir. Ülkemizde kısmi işsizlerin de işsizlik sigortasından yararlandırılmaları, Türkiye’nin tam üye olmayı arzuladığı Avrupa Birliği standartları bakımından bir gerekliliktir

Tam günlük statüde çalışırken kısmi statüye geçirilmek ya da iş saatlerinin azaltılması ile tam gün çalışırken işverenin tek taraflı iradesi ile ya da karşılıklı anlaşma ile kısmi çalışma statüsüne geçirilmek suretiyle çalışmayı kabul eden sigortalının işsiz olarak kabul edilmesi söz konusu olmadığı için işsizlik ödeneği bağlanması mümkün olmayacaktır Yani tam gün çalışırken işverence kısmi statüye geçirilmeyi kabullenen ya da kısmi statüye geçmeyi işverenle anlaşarak kabul eden sigortalı işsiz kabul edilemeyeceğinden kendisine işsizlik ödeneği verilmeyecektir

d) Belli Süre Sigortalı Olarak Çalışıp İşsizlik Sigortası Primi Ödeme

İşsizlik sigortası yardımlarından yararlanabilmek için, sigortalıların belli bir süre çalışma ve prim ödemeleri gerekmektedir. Böyle bir koşul aranmasının nedeni, bir yandan sigortalının işsizlik sigortası programının kapsamı içinde bulunduğundan emin olmak, öte yandan da, talep tarihinden önceki yaşamında normal olarak çalıştığının kanıtlanmasıdır

İşsizlik ödeneği talep edebilmek için, sigortalı çalışma süresi, talep tarihinden önceki yakın bir dönemle sınırlıdır. Bu dönem taban süre olarak değerlendirilmektedir.

Bu süre bir ülkeden diğer ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Lüksemburg’da 12 ay, İngiltere’de 25 hafta, Hollanda’da, 39 hafta, İtalya’da 2 yıl, Almanya’da 3 yıl, İspanya’da 6 yıl, Portekiz’de 24 ay, İrlanda’da 39 haftadır Bu sürenin en uzun tutulduğu ülke görüldüğü gibi İspanya’dır

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu da, sigortalının işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmesi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, bir taban süre belirlemiştir. Kanunun 51/1. maddesine göre; “Bu Kanun uyarınca sigortalı sayılanlardan hizmet akitleribelirtilen hallerden birisine dayalı olarak sona erenler, hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az gün sigortalı olarak çalışıp, işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmaları kaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar” (, m/1). Sürekli çalışmış olma yönündeki ek koşul, sosyal sigorta ilkelerine aykırı olup, ödeneğe hak kazanma açısından sınırlayıcı bir etki yaratacaktır Bu nedenle, işsizlik ödeneğine hak kazanmak için son gün kesintisiz olarak çalışmış olmak şartının aranmaması daha yerinde bir uygulama olurdu

Son gün içinde meydana gelebilecek bazı özel durumların bu süreyi kesip kesmeyeceğine ilişkin bir bilgi sayılı Kanunda bulunmamaktaydı. sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğde, hangi sürelerin kesinti olarak sayılmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, “Hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son gün içinde, hizmet akdi devam etmekle birlikte, hastalık, ücretsiz izin, disiplin cezası, göz altına alınma, hükümlülükle sonuçlanmayan tutukluluk hali, kısmi istihdam ile grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, ekonomik kriz, doğal afetler nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulması veya işe ara verilmesi halinde prim yatırılmayan süreler için Sosyal Sigortalar Kurumu, kayıtları esas alının ve günün hesabında prim yatırılmayan bu süreler kesinti sayılmaz” denilmiştir64 (m.1).

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, 49/1. maddesinde işsizlik sigortasının finansmanına kimlerin iştirak edeceğini ve bu iştirakin ne oranda olacağını belirlemiştir. Buna göre yasanın ilgili maddesinde işsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere, bu Kanunun maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar, işverenler ve Devlet, işsizlik sigortası primi öder diyerek prim ödemede hem sigortalı işçinin hem işverenin hem de Devletin iştirakinin gerektiğine işaret etmektedir. Yasanın aynı maddesinin devam eden ikinci cümlesinde ise tarafların işsizlik sigortasına katkılarının ne oranda olacağı belirtilmiştir. Buna göre; “İşsizlik sigortası primi, sigortalının tarihli ve sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 ve 78 inci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlarından, her ne ad altında olursa olsun ay itibarıyla ödenmesi mutad olanların brütü üzerinden, %2 sigortalı, %3 işveren ve %2 Devlet payı olarak alınır ( sk. m/1)

e) Sigortalının Kuruma Başvurması

İşsizlik sigortası uygulamasında işsizin kendisinin işsiz olduğunu bildirmesi önem taşımaktadır. İşsizlik bildirisinin yapılması işsizlik sigortasından sağlanan olanakların talep edilmesi anlamına da gelmektedir. İşsizlik bildiriminde bulunulması işsizin yeni bir iş bulmak istediğini ve bunun için başvurduğu kurumun işe aracılık için talepte bulunduğu anlamına da gelmektedir.

İş arama faaliyetinin anlamı, işsizin işsizliğini sonuçlandırmaya hazır ve istekli olduğunu gösterir. Nitekim sayılı Kanunun maddesinin 1. fıkrasında, “Bu Kanun uyarınca sigortalı sayılanlardan hizmet akitleri belirtilen hallerden birine dayalı olarak sona erenler, Kuruma süresi içinde şahsen başvurarak yeni bir iş almaya hazır olduklarını kaydettirmelerikaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar” denilerek bu hususa işaret edilmiştir. Yasada başvurunun yapılması için ayrıca bir süre tayin edilmiştir. sayılı Kanunun 48/V. maddesi gereğince “Sigortalı işsizin, belirtilen ödeme ve hizmetlerden yararlanabilmesi için işten ayrılma bildirgesi ile birlikte hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren otuz gün içinde Kuruma doğrudan başvurması gerekir”. Yasada hernekadar sadece fesihten söz edilse de, buna sözleşmenin feshi yanında fesih dışı bir nedenle (örneğin belirli sürenin dolması gibi) sona ermesi halini de ilave etmek gerekecektir

        Sigortalı işsizin şahsen Kuruma başvurması gereken 30 günlük süre hak düşürücü süre olmayıp, “mücbir sebepler dışında başvurmada gecikilen süre işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan süreden düşülür” (, m/V).

        Görüldüğü gibi sigortalının, Kuruma başvuruyu geciktirmesi halinde, gecikilen süre işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan süreden düşülecektir. Ancak sigortalının “mücbir sebepler” dolayısıyla başvurusunu geciktirmiş olması halinde, bu sebepleri ispatladığı takdirde, başvurusunda gecikilen süre, işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan süreden düşülmeyecektir. Bu durumda “mücbir sebepler”in ne olduğunun ortaya konulması gerekir.

        Sigortalı işsiz dayandığı mücbir sebeplerini belgelendirmek zorundadır. Sigortalının Kuruma müracaat etmesini engelleyen mücbir sebepler, önceden tahmin edilemeyen ve herhangi bir kimse tarafından alınacak tedbirlere rağmen önüne geçilmesine imkan bulunmayan, beklenmedik, harici ve kendisinin iradesi dışında meydana gelen olaylardır Örneğin, sigortalı işsizin, eşinin çocuklarının, anne, baba veya kardeşlerinden birinin vefatı (olayın olduğu tarihten itibaren 5 işgünü geçmemek kaydıyla) ya da resmi kurum veya kuruluşlardan alınacak doktor raporu ile kanıtlanmak kaydıyla kendisinin veya bu maddede sayılanlardan birinin hastalık hali, yangın yer sarsıntısı, sel gibi doğal afetler, herhangi bir nedenle ulaşımın imkansız hale gelmesi, kanuni bir ödevin yerine getirilmesi, muvazzaf askerlik hizmetinin yerine getirilmesi, gözaltına alınma hali, hükümlülükle sonuçlanmayan tutukluluk hali, savaş, sıkıyönetim, olağanüstü hal gibi durumlar, salgın hastalık nedeniyle karantina gibi mücbir sebeplerle geç başvurması halinde sigortalı hak kaybına uğratılmayacaktır68 (m.5). Ancak sigortalının bu durumlarda, hak kaybının önlenebilmesi için, söz konusu mücbir sebeplerin ortadan kalkması halinde makul bir süre içinde Kuruma başvurması gerekecektir

        Burada çözüme kavuşturulması gerekli bir diğer husus da yasada belirtilen 30 günlük sürenin başlangıç anının tespitidir. Süre başlangıcına ilişkin bir husus yasa da belirtilmiş değildir. Sözleşmenin bildirimli feshedildiği hallerde, sürenin başlangıcı fesih anı mı olacak, yoksa bildirim sürelerinin bitiminden itibaren mi başlayacaktır? sayılı İş Kanununun 17/6 maddesine göre veya Basın İş Kanunun 5/2. maddesi uyarınca sözleşmenin bildirim önelini beklemeksizin, bu süreye tekabül eden ücretin peşin ödenmesi suretiyle sona erdirilmesi durumunda sürenin başlangıç anının tespiti nasıl yapılacaktır? Burada bize de uygun gelen bir çözüme göre, peşin ödemeli fesih hallerinde 30 günlük sürenin başlangıcının feshi takip eden günden itibaren işlemeye başlaması, bildirimli fesihlerde ise, fesih süresinin bitimini takip eden günden itibaren başlaması daha uygun olacaktır Zaten sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğde de, sayılı İş Kanununun (artık sayılı Kanunun maddesine göre), maddesine göre; işverenin işçinin ihbar önellerine ait ücretini peşin vermek suretiyle hizmet akdini feshedebileceği kabul edildikten sonra, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarih olarak, ihbar öneline ait ücretin peşin ödendiği tarihin esas alınacağını belirtmiştir. Yani işten ayrılma bildirgesi bu tarih esas alınarak doldurulacaktır71 (3/son).

        İşverenler, hizmet sözleşmeleri sona eren sigortalı işsizler hakkında iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 15 gün içinde 3 nüsha İşten Ayrılma Bildirgesi (İAB) düzenlemek72 ve bu süre içinde, bir nüshasını işyerinin bulunduğu yerdeki İŞKUR şubesine göndermek, bir nüshasını sigortalı işsize vermek, diğerini de işyerinde saklamak zorundadırlar73 (m.4/1). İAB’yi süresi içerisinde Kuruma vermeyen işverenlere her bir fiil için ayrı ayrı  sayılı İş Kanununun maddesine göre sanayi kesiminde çalışan on altı yaşından büyük işçiler için fiilin oluştuğu tarihte uygulanan aylık brüt asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası verilecektir74 (m.4/3)

İAB’nin, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren 15 gün içinde işveren tarafından Kurumu birimine ulaştırılması, sigortalı işsiz tarafından da 30 gün içinde Kurum birimine başvurulması gerekmektedir. İşverene ve sigortalı işsize tanınan sürelerin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, bu süre resmi tatili izleyen ilk iş günü mesai saati bitiminde son bulacaktır.

f) Çalışmaya Elverişli ve İstekli Bulunma

sayılı yasanın 47/c maddesinde işsizlik sigortası tanımlanırken; “Bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösterin zorunlu sigortayı ifade eder” denilmiştir. Yasanın işsizlik sigortasını tanımlarken kullanmış olduğu ifadeye dikkat ettiğimizde, işsizlik sigortasından yararlanma açısından en önemli şartlardan biri sigortalının çalışma istek ve yeterliliğinde olmasıdır.

İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için sigortalının, sayılı Kanun çerçevesinde öngörülen koşullar altında “işsiz” kalmış olması tek başına işsizlik ödeneğinden yararlanmak için elverişli değildir. Diğer bir deyişle işini kaybetmiş olmak, iş arama sürecine girilmediği takdirde işsizlik sigortasından yararlanmak için yeterli olmayacaktır Zaten bu durum, işsizlik sigortası bakımından teknik anlamda işsiz olarak kabul edilebilmenin temel koşuludur “Çalışma istek ve yeteneğinde olmak”, işsizliğin tanımlanmasında kullanılan önemli bir unsurdur. Bilindiği üzere işsizlik, çalışma yeteneğinde, isteğinde ve çalışmaya hazır bir durumda olup da gelir sağlayan bir işe sahip olmamak durumunu ifade eder

Gerçekten de sakat ya da hasta veyahut bedensel olarak çalışma yeteneğinde olmayan bir kimsenin çalışmaması, işsizlik olarak değerlendirilmeyecektir. Öte yandan kendi istek ve kararı nedeniyle çalışmak istemeyenler de işsiz olarak kabul edilmemektedirler. Oturdukları mahalden çeşitli nedenlerle ayrıldıkları için kendileriyle bağlantı kurulmayan ve bu nedenle iş olanaklarından haberdar edilemeyen sigortalıların, kendilerini çalışma iktidarından yoksun bıraktıkları kabul edilmektedir

III. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Çalışma isteği ve iktidarında olmasına rağmen, insanların işsiz kalması, bu kişilerin değil, yerleşik ekonomik organizasyonun bir kusurudur.

Ülkemizde de uzun yıllar yapılan tartışmalar ve bu konudaki çok sayıda yasal girişimlerin ardından nihayet, tarihli ve sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile işsizlik sigortası programı oluşturulmuştur. Ülkemizde var olan yapısal işsizliğin geniş boyutlar kazanmış olması, bu sigorta kolunun uygulanabilirliğini güçleştirmekle birlikte, işsizliğin önlenmesi ya da azaltılması, ekonomik politikaların, bireyler üzerindeki etkilerinin onarılmasına ilişkin sosyal güvenlik politikaları ile bütünleştiği takdirde ülkemizde uygulanmakta olan işsizlik sigortası programı da başarılı olacaktır.

        İşsizlik sigortası, diğer ülkelerde olduğu gibi, bizim ülkemizde de çalışma istek ve yeteneğine sahip olmasına rağmen kendi isteği dışında işsiz kalan kişiye, uğradığı gelir kaybının belli bir kısmını yine belli bir süre için telafi eden, prime dayalı bir programdır.

İşsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmek için, sigorta kapsamında bulunmak, işsiz olmak, çalışmaya elverişli ve istekli bulunmak, belirli bir süre sigortalı olarak çalışmak, işsizlik ödeneğinden yoksun bırakılmaya neden olacak hak düşürücü bir durumun içinde bulunmamak ve ilgili iş bulma kurumuna kayıtlı olmak gerekmektedir.

İşsizlik sigortası programı açısından değerlendirmemiz gereken diğer önemli bir husus da bu programın iş güvencesi ile birlikte ele alınmasının gerekliliğidir. İş güvencesinin varlığı, işsizlik sigortasının belirtilen işlevlerini yerine getirebilmesi bakımından oldukça önemlidir. Çünkü İşten çıkarmaların denetim altına alınmadığı bir işsizlik sigortası sisteminde, fonların hızla erimesi tehlikesi de bulunmaktadır. İş güvencesi ülkemizde işsizlik sigortasının kurulmasından sonra, sayılı İş Kanununun maddesine eklenen maddelerle, tarih ve sayılı Kanun ile kabul edilmiştir. Ancak daha sonra sayılı İş Kanununun yerini alan tarih ve sayılı yeni İş Kanunu bu konuyu ayrıca kendi sistematiği içinde düzenlemiştir.

        İşsizlik sigortası açısından diğer önemli bir sorun da, bu programın varlığında uygulanan kıdem tazminatının işlevinin ne olacağı sorunudur. Ülkemizde bu konu güncelliğini korumaktadır. Nitekim yılında Bilim Komisyonu'nca sayılı İş Yasası'nı bir bütün olarak değiştirmeyi öngören İş Yasası Tasarısı paralelinde bir de Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı hazırlanmıştır. Bilindiği üzere, Bilim Komisyonu'nun hazırladığı İş Yasa Tasarısı, tarihinde sayılı İş Yasası'na dönüşmüştür. Ancak, Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı beklendiği gibi sayılı İş Yasası'yla eş zamanlı olarak yasalaşmamıştır. Fakat gerek bir bütün olarak sayılı yasanın düzenlenmesinde, gerekse yasanın geçici 6. maddesinde yapılan bir düzenlemeyle Kıdem Tazminatı Fonu'nun kurulması, bir anlamda sayılı yasanın uygulanması açısından zorunlu hale gelmiştir. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kıdem tazminatı fonu kapsamında bir kanun tasarısı taslağını hazırlamış bulunmaktadır (Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı Taslağı, Genel Yayın No: ).

Sonuç olarak, ülkemizde uygulanmakta olan işsizlik sigortasının kendisinden beklenen işlevleri en iyi biçimde yerine getirebilmesi, diğer kurum ve politikalarla sistematik bir bütünlük içinde olmasına bağlıdır. Bunun önemli araçlarından olan iş güvencesi oluşturulmuştur. Ancak kıdem tazminatının kendisine yüklenen işlevinin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Öte yandan ülkemizde önemli bir sorun olan yapısal ve gizli işsizlik, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uygulanmakta olan işsizlik sigortası programlarını olumsuz etkilemektedir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun getirmiş olduğu işsizlik sigortası programı, bu anlamda devlet, işçi ve işverenlerin prim desteğiyle finanse edilmekte, gelişmiş ülkelere oranla ödenek süreleri kısa tutulmaktadır. Öte yandan Kanunun uygulamasında yalnızca bağımlı çalışanlar kapsama alınmış, çalışmada da gördüğümüz gibi, büyük bir kesim (kamu görevlileri, serbest çalışanlar, mevsimlik çalışanlar, kısmi çalışanlar) kapsam dışında bırakılmıştır.

KAYNAKÇA

ALDEMİR, Ahmet (), “İşsizlik Sigortası; Kapsamı, Özellikleri ve Yararlanma Şartları, Yapılan Ödeme ve Yardımlar (III)”, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt 5, Sayı:7

ANDAÇ, Faruk (), İşsizlik Sigortası, Kayseri

AYDIN, Ufuk (), “Sosyal Sigortalarda Sigortalılık Niteliğinin Kazanılması ve Yitirilmesi”, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 13, Sayı

BAŞTERZİ, Süleyman (), İşsizlik Sigortası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 Nolu Tebliğ, 2 Nolu Tebliğ, 3 Nolu Tebliğ. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, İşsizlik Sigortasını Tanıyalım, Ankara – 

ÇENBERCİ, Mustafa (), Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara.

DEMİR, Fevzi (), İş Güvencesi ve sayılı İş Kanununun Başlıca Yenilikleri Tes-İş Eğitim Yayınları, Ankara.

DEMİRCİOĞLU, Murat (), Sorularla Yeni İş Yasası, 1.b., İstanbul Ticaret Odası Yayın Sayı: , İstanbul.

EKİN, Nusret (), İşsizlik Sigortası, Ankara.

GÖZÜBÜYÜK, Şeref (), Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara.

GÜZEL, Ali (), “ Sayılı Kanuna Göre İşsizlik Sigortası”, Prof. Dr. Nusret Ekine Armağan, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası Yayını, Ankara.

GÜZEL, Ali/OKUR, Ali Rıza (), Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul

KAUFMANN, Otto (), “İşsizlik Halinde Ücreti Telafi Edici Ödemeler ve SGB III’de Öngörülen Spesifik Koşullar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Açısından Sonuçları, (Çev. Alpay Hekimler), Kamu İş Yayınları, Ankara.

KILIÇOĞLU, Mustafa (), İş Kanunu Şerhi, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara.

KUTAL, Metin (), “Türkiye’de İşsizlik Sigortası: Uygulamada Doğabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, İşsizlik Sigortası Uluslararası Semineri, TİSK Yayınları, Ankara (İşsizlik Sigortası)

KUTAL, Metin (), “Türk İşsizlik Sigortasında Sigortalılara Sağlanan Yardımlar ve Bunları Yapmakla Görevli Resmi Kurumlar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu–İş, Ankara (Görevli Resmi Kurumlar)

LANG, William W., “İs There a Natural Rate of Unemployment”, Business Review, Philedelphia: Federal Reserve Bank, (Mar/Apr ).

ÖKSÜZÖMER, Gülsüm/KURT, Resul (), Soru ve Cevaplarla Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatı, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Yayınları, İstanbul.

SAYMEN, Ferit Hakkı/EKONOMİ, Münir(), Sosyal Sigortalar Tatbikatı, İstanbul.

Social Security Programs Throughout The World, Europe:

SÖZER, Ali Nazım/SARAÇ, Coşkun (), “Sosyal Sigortalar Hukukunda Sayılı Kanun ile Gerçekleştirilen Değişiklikler, Mercek, Yıl: 8, Sayı:

TALAS, Cahit (), Toplumsal Ekonomi, 7.b., Ankara: İmge Kitabevi Yayınları,

TEKİNAY, AKMAN, BURCUOĞLU, ALTOP (), Tekinay Borçlar Hukuku, Filiz Kitabevi, Ankara.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), XXI. Olağan Genel Kurul Raporu, Aralık

TUNCAY, Can (), “İşsizlik Sigortasının Kapsamı ve Sigorta Yardımlarına Hak Kazanma Şartları”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu – İş, Ankara

UĞUR, Suat (), “Sosyal Güvenliğimizdeki Son Gelişmelerin Değerlendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı

YELEKÇİ, Memduh (), Notlu, İzahlı, İçtihatlı Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara.

İşsizlik Sigortası Fonu Aylık Basın Bülteni No: 51

Ocak , funduszeue.info,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


[1] * Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.

[2]  

 Ekin Nusret, İşsizlik Sigortası, Ankara, , s.3; Lang W. William, “İs There a Natural Rate of Unemployment”, Business Review, Philedelphia: Federal Reserve Bank, (Mar/Apr ), ss.

[3]  Andaç Faruk, İşsizlik Sigortası, Kayseri , s; Ekin, s

[4]  Social Security Programs Throughout The World, Europe:

[5]  RG. ,

[6]  Social Security Programs Throughout The World: Europa,

[7]  Andaç, s

[8]  RG, ,

[9] Tuncay Can, “İşsizlik Sigortasının Kapsamı ve Sigorta Yardımlarına Hak Kazanma Şartları”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu İş Yayınları, Ankara, ss

[10]  Kutal Metin, “Türkiye’de İşsizlik Sigortası: Uygulamada Doğabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, İşsizlik Sigortası Uluslararası Semineri, TİSK Yayınları, Ankara, ss.  

[11]  Sözer Ali Nazım/Saraç Coşkun, “Sosyal Sigortalar Hukukunda Sayılı Kanun ile Gerçekleştirilen Değişiklikler, Mercek, Yıl: 8, Sayı: 32 (Ekim ), ss

[12]  Andaç, s

[13]  Social Security Programs Throughout The World,

[14]  Güzel Ali/Okur Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Yayınevi, 9. Bası, İstanbul , s

[15]  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 Nolu, ve 2 Nolu Tebliği, sırasıyla, (RG., , R.G., ).

[16]  İşyerinde bağlı yerlerle işin yapıldığı yerler ile aynı amaç izlenecektir. Bu amaç, işin tekniğine ilişkin amaçtır. İşyerlerinin belirli bölümlerden oluşması halinde farklı işyeri bölümlerinin işyeri bütünü içerisinde yer alabilmesi için bu bölümler arasında ekonomik ve hukuki bir bağlantının varlığı gerekir. Bu konuda ayrıntı için bkz. Demircioğlu Murat, Sorularla Yeni İş Yasası, 1.b., İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayın Sayı: , , s

[17]  Güzel/Okur, s

[18]  Tuncay, s

[19]  Güzel/Okur, s

[20]  Bunlardan işyeri merkezleri İstanbul’da olan işverenler, Beyoğlu Sigorta Müdürlüğü’ne; Ankara’da olanlar, Çankaya Sigorta Müdürlüğü’ne ve işyeri merkezleri bu illerin dışında kalan işverenler de, Çankaya Sigorta Müdürlüğü’ne bu tebliğ ekinde bulunan (Ek:1) “işyeri Tescil Belgesi”ni doldurarak işyeri tescillerini yaptıracaklardır. Bu tescil belgesinin üzerine “Geçici maddeye tabi olup sayılı Kanuna istinaden verilmiştir” şeklinde bir kaşe basılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 Nolu Tebliğ.

[21]  Social Security Programs Throughout The World,

[22]  Tuncay, ss

[23]  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, İşsizlik Sigortasını Tanıyalım, Ankara – , s

[24]  Kutal Metin, “Türk İşsizlik Sigortasında Sigortalılara Sağlanan Yardımlar ve Bunları Yapmakla Görevli Resmi Kurumlar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu – İş, Ankara – , ss

[25]  Aldemir Ahmet, “İşsizlik Sigortası; Kapsamı, Özellikleri ve Yararlanma Şartları, Yapılan Ödeme ve Yardımlar (III)”, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt 5, Sayı:7, ss

[26]  Kutal, “Görevli Resmi Kurumlar”, ss

[27]  Kutal, “Görevli Resmi Kurumlar”, ss

[28]  RG.,

[29]  Çenberci Mustafa, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara, s

[30]  Gözübüyük Şeref, Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara – , s

[31]  Yelekçi Memduh, Notlu, İzahlı, İçtihatlı Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara – , s; Saymen Ferit Hakkı/Ekonomi Münir, Sosyal Sigortalar Tatbikatı, İstanbul, s; Aydın Ufuk, “Sosyal Sigortalarda Sigortalılık Niteliğinin Kazanılması ve Yitirilmesi”, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 13, Sayı:5, (Eylül ), ss

[32]  RG. ,

[33]  Güzel Ali, “ Sayılı Kanuna Göre İşsizlik Sigortası”, Prof. Dr. Nusret Ekine Armağan, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası Yayını, Ankara, ss

[34]  İstifa eden işçi iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin tarih ve E/, K/ sayılı kararı, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 17, Sayı:6 (Kasım), s

[35]  Kılıçoğlu Mustafa, İş Kanunu Şerhi, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, s

[36]  Tuncay, ss

[37]  Başterzi Süleyman, İşsizlik Sigortası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara – , s

[38]  Kutal, “Görevli Resmi Kurumlar”, ss

[39]  Bu konuda bkz. Kutal, “İşsizlik Sigortası”, ss

[40]  RG.,

[41]  R.G., ,

[42]  İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 3. No’lu Tebliğ.

[43]  Demir Fevzi, İş Güvencesi ve sayılı İş Kanununun Başlıca Yenilikleri Tes-İş Eğitim Yayınları, Ankara, s

[44]  Tuncay, ss

[45]  Tuncay, ss; Kutal, “İşsizlik Sigortası”, ss; Güzel, ss

[46]  Öksüzömer Gülsüm/ Kurt Resul, Soru ve Cevaplarla Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatı, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Yayınları, İstanbul, s 

[47]  Örneğin, işyerinin özelleştirilmesi sonucu işsiz kalan sigortalı en fazla 8 ay iş kaybı tazminatından yararlanabilecektir. Son üç yılda gün işsizlik sigortası prim ödemesi var ise, bu sigortalı işsizlik ödeneğine hak kazandığı 10 aya karşılık (iş kaybı tazminatı aldığı süre mahsup edildikten sonra) 2 ay işsizlik ödeneği alabilecektir. Bkz, Öksüzömer/Kurt, s; İş kaybı tazminatından işveren değil, İş ve İşçi Bulma Kurumu (Türkiye İş Kurumu) sorumludur. Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin tarih ve E/, K/ sayılı kararı, HİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt 18, Sayı:4 (Kasım), s

[48]  “Davacının tarihlerinde iş başı yaptığı ve gelir elde ettiği anlaşıldığından, işsizlik ödeneği tarihinden geçerli olmak üzere ödendiğine göre bu iki güne ilişkin işsizlik ödeneğinin davacı tarafından iade edilmesi gerekir”, Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin tarih ve E/, K. / sayılı kararı, Çalışma ve Toplum Dergisi, /2, s

[49]  Tuncay, ss

[50]  Güzel/Okur, s

[51]  Güzel/Okur, s

[52]  Başterzi, s

[53]   sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[54]  Tuncay, ss

[55]  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İşsizlik Sigortasını Tanıyalım, s

[56]  Başterzi, s

[57]  Tuncay, ss

[58]  Başterzi, s

[59]  Tuncay, s

[60]  Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), XXI. Olağan Genel Kurul Raporu,  Aralık , s; Social Security Programs Throughout World, Europe:

[61]  TİSK, s

[62] Güzel/Okur, s; Uğur Suat, “Sosyal Güvenliğimizdeki Son Gelişmelerin Değerlendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı:2, (), ss

[63]  Ayrıca Bkz. Uğur, ss

[64]   sayılı İşsizlik Sigortasının Uygulanmasına İlişkin 3 Nolu Tebliğ.

[65]  Ülkemizde sigortalı ve Devlet bu sigorta koluna %2, işveren ise %3 oranında katkıda bulunurken bu oran daha sonra tarih ve mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bütçe Kanunu gereği; yılı için işveren payı %2, sigortalı %1 ve devlet payı %1 olarak uygulanmıştır. yılı bütçe kanunları ile yapılan düzenlemeler sonucunda bu puanlar yine birer puan düşük olarak bırakılmış olup yılı Bütçe Kanununun 49/e maddesi bu yılda da aynen işveren için %2, sigortalı ve devlet için ise %1 oranında pay alınmasını uygun bulmuştur. Ancak belirtelim ki sayılı Kanunun maddesinde yapılan değişiklik ile (RG, , ), söz konusu prim oranları, kalıcı hale getirilmek suretiyle, önceden olduğu gibi, işveren için %2, sigortalı ve devlet için %1 olarak belirlenmiştir.

[66]  Tuncay, ss

[67]  Tekinay Selahattin Sulhi, Akman Sermet, Burcuoğlu Haluk, Atilla Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Filiz Kitabevi, Ankara – , s

[68]   sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[69]  Öksüzömer/Kurt, s

[70]  Tuncay, ss

[71]   sayılı İşsizlik Sigortasının Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ,

[72]  En az gün işsizlik sigortası primi ödeme süresi, prim ödemelerinin başladığı  tarihinden itibaren tarihinde tamamlandığından, hizmet sözleşmesi sona eren sigortalılar hakkında tarihinden itibaren İAB düzenlenmeye başlanmıştır.

[73]   sayılı İşsizlik Sigortasının Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[74]   sayılı İşsizlik Sigortasının uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[75]  Söz konusu Tebliğde, “ sayılı İş Kanununun maddesi” ibaresi geçmektedir.

[76]  Kaufmann Otto, “İşsizlik Halinde Ücreti Telafi Edici Ödemeler ve SGB III’de Öngörülen Spesifik Koşullar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Açısından Sonuçları, (Çev. Alpay Hekimler), Kamu İş Yayınları, Ankara, ss

[77]  Başterzi, s

[78]  Talas Cahit, Toplumsal Ekonomi, 7.b., Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, s

[79]  Başterzi, s

KANUN

 

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU

Kanun No.

Kabul Tarihi : 31/5/

 

BİRİNCİ KISIM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1- Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2- Bu Kanun; sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını, bu Kanunun uygulanması bakımından gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları kapsar.

Tanımlar

MADDE 3- Bu Kanunun uygulanmasında;

1) Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,

2) Kurum: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını,

3) Sosyal sigortalar: Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarını,

4) Kısa vadeli sigorta kolları: İş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası kollarını,

5) Uzun vadeli sigorta kolları: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarını,

6) Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi,

7) Hak sahibi: Sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını,

8) Genel sağlık sigortası: Kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigortayı,

9) Genel sağlık sigortalısı: Bu Kanunun 60 ıncı maddesinde sayılan kişileri,

10) Bakmakla yükümlü olduğu kişi: Genel sağlık sigortalısının, sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;

a) Eşini,

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5/6/ tarihli ve sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,

c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını,

11) Hizmet akdi: 22/4/ tarihli ve sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini,

12) Ücret: 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutarı,

13) Asgarî ücret: 22/5/ tarihli ve sayılı İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen bir aylık brüt ücreti,

14) Ay: Ücretleri; kamu idarelerinde her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için, ayın 15'inden ertesi ayın 15'ine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise ayın 1'i ilâ sonu arasında geçen ve otuz gün olarak değerlendirilen süreyi,

15) Yıl: Ücretleri; kamu idarelerinde her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için, 15 Ocak tarihinden ertesi yılın 15 Ocak tarihine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise 1 Ocak ilâ 31 Aralık tarihleri arasında geçen ve gün olarak değerlendirilen süreyi,

16) Gelir: İş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine, yapılan sürekli ödemeyi,

17) Aylık: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından yapılan sürekli ödemeyi,

18) Ödeme dönemi: Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların, ödeme tarihinden takip eden ödeme tarihine kadar geçen süreyi,

19) Tarımsal faaliyet: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,

20) Kurum Sağlık Kurulu: Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca düzenlenecek raporlardaki teşhis ve bu teşhise dayanak teşkil eden belgeleri incelemek suretiyle, çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı oranlarını belirlemeye yetkili hekimlerden ve/veya diş hekimlerinden oluşan kurulları,

21) Kamu idaresi: 10/12/ tarihli ve sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen idare ve kurumlar ile bunların ödenmiş sermayesinin % 50'sinden fazlasına sahip oldukları ortaklıkları veya özel kanunlarına göre personel çalıştıran diğer kamu kurumlarını,

22) Sağlık hizmeti: Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere 63 üncü madde gereği finansmanı sağlanacak tıbbî ürün ve hizmetleri,

23) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmeti: Kişilerin hastalıktan korunması veya sağlıklı olma halinin sürdürülmesi amacıyla, kişiye yönelik olarak finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini,

24) Aile hekimi: Sağlık Bakanlığı tarafından aile hekimi olarak yetkilendirilen ve Kurum ile sözleşme yapmış hekimleri,

25) Sağlık hizmeti sunucusu: Sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerini,

26) Katılım payı: Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için, genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından ödenecek tutarı,

27) Sığınmacı ve Vatansız: İçişleri Bakanlığı tarafından sığınmacı veya vatansız olarak kabul edilen kişileri,

28) Peşin sermaye değeri: Kurumca, bu Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen giderlerin yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarı,

29) Güncelleme katsayısı: 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılanların, her yılın Kasım ayına ait kanunî süresi içinde verilen belgelerindeki prim tahakkukları üzerinden bulunacak ortalama prime esas günlük kazancın, bir önceki yılın aynı ayına ait ortalama prime esas günlük kazanca göre değişim oranı ile her yılın Aralık ayına göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranının toplamının yarısına (1) tam sayısının ilave edilmesi sonucunda bulunan değeri,

ifade eder.

İKİNCİ KISIM

Sosyal Sigorta Hükümleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Sigortalılara İlişkin Hükümler

Sigortalı sayılanlar

MADDE 4- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b) Köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,

c) Kamu idarelerinde;

1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar,

sigortalı sayılırlar.

Birinci fıkranın (a) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler,

b) Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar,

c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,

d) 2/7/ tarihli ve sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar,

e) 24/4/ tarihli ve sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumî kadınlar,

f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar,

hakkında da uygulanır.

Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar,

b) Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi komisyonu üyeleri,

c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikaların veya sendika konfederasyonlarının yönetim kurullarına seçilenler,

d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri,

e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri,

hakkında da uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar

MADDE 5- Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından aşağıda sayılan kişiler hakkında uygulanacak sigorta kolları şunlardır:

a) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır ve bunlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.

b) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 5/6/ tarihli ve sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.

c) Harp malûlleri ile 12/4/ tarihli ve sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/ tarihli ve sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanlardan, bu Kanuna tâbi sigortalı olarak çalışanlar hakkında aylıkları kesilmeksizin kısa vadeli sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar hakkında, uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olmayı istemeleri halinde, bu isteklerini Kuruma bildirdikleri tarihi takip eden ay başından itibaren, uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.

d) Sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar hakkında, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.

e) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.

f) 25/8/ tarihli ve sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.

Sigortalı sayılmayanlar

MADDE 6- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;

a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi,

b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,

c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar,

d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,

e) Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tâbi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye'de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tâbi olanlar,

f) Resmî meslek ve sanat okulları ile yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler,

g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen, hasta veya malûller,

h) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gereken işlerde çalışmakla birlikte, 18 yaşını doldurmamış olanlar,

ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

j) Niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanlar,

k) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

l) Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar,

4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.

(h) bendinin uygulanmasıyla ilgili olarak, bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, 22/11/ tarihli ve sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle, öğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olması şartı aranmaz.

Birinci fıkranın (ı) bendinin uygulanmasında, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin görüşü alınır.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalılığın başlangıcı

MADDE 7- Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, meslekî eğitime veya zorunlu staja başladıkları tarihten,

b) (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanların gelir vergisi mükellefiyetinin başladığı tarihten; şirket ortaklarının şirket ortaklıklarının tescil edildiği tarihten; gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usûlüne uygun kayıtlı oldukları tarihten; tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca tescil edildiği tarihten; köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten,

c) (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, göreve başladıkları veya okullarında eğitime başladıkları tarihten,

itibaren başlar.

Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların kayıt ve tescil işlemleri ile ilgili olarak kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınır.

Sigortalı bildirimi ve tescili

MADDE 8- İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;

a) İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün Kuruma verilmesi halinde,

b)Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar, Kuruma verilmesi halinde,

c) Kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, işten ayrılmış olsalar dahi, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren üç ay içinde, Kuruma verilmesi halinde,

sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır.

Sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya başladıklarını Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil teşkil etmez.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için; 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren kendi mevzuatlarına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler veya vergi daireleri sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, en geç onbeş gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren bir ay içinde tescili yapılan kişilere, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başladığını bildirir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi gereği sigortalı sayılanlar ise, sigortalı işe giriş bildirgesini, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, doksan gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdürler.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştıracak işverenler, çalıştırmaya başlattıkları kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, onbeş gün içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

5 inci maddenin (f) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için Türkiye İş Kurumu, işsizlik ödeneğinin fiilen ödenmeye başlandığı tarihten itibaren bir ay içinde, sigortalı işe giriş bildirgesini Kuruma bildirmekle yükümlüdür.

Kamu idareleri ile bankalar, Kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Bu maddenin ikinci ve beşinci fıkraları hariç olmak üzere, diğer fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen ilgililer hakkında, nci madde hükümlerine göre idarî para cezası uygulanır.

Sigortalı işe giriş bildirgesinin şekli ve içeriği, bildirgenin verilme yöntemleri ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalılığın sona ermesi

MADDE 9- Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların;

1) Gelir vergisi mükellefi olanlar için, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten,

2) Gelir vergisinden muaf olanlar için, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek odalarındaki üye kayıtlarının silinmesi gereken veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (k) bendi kapsamına girdiği tarihten,

3) Şirket ve donatma iştiraki ortağı olanlar için, tâbi oldukları mevzuata göre şirketle ve donatma iştiraki ile ilgilerinin kesildiği tarihten,

4) Şirket ortağı olanlar için, şirketin iflâsına veya tasfiyesine karar verildiği veya münfesih sayıldığı tarihten,

5) Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten,

6) Köy ve mahalle muhtarlarının, muhtarlık görevlerinin sona erdiği tarihten,

7) Herhangi bir yabancı ülkede ikamet eden ve o ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başladığı veya ikamet esasına bağlı olarak, o ülke sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu tarihten,

8) İflâsına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirketlerin ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların, çalışmaya başladığı tarihten,

9) Köy ve mahalle muhtarlarından; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasından dolayı gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlarhariç, aynı zamanda hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,

10) Gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkârlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanların;

1) Ölüm halinde veya aylık bağlanmasını gerektiren hallerde, bu tarihi takip eden ayın ilk gününden,

2) Diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten,

d) 5 inci madde gereği bazı sigorta kollarına tâbi tutulanların, sigortalı sayılmalarını gerektiren halin sona erdiği tarihten,

e) 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamında olanlardan, çalışmakta iken bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumu ile irtibatlandırılanlar ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde, seçimini bu yönde kullananlar için sigortalandıkları tarihten,

itibaren sona erer.

Ancak, hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında sigortalılık;

a) İlgili kanunlar gereği sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

b) Diğer hallerde ise birinci fıkrada belirtilen tarihleri,

takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.

Birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma bildirilir. Bu kişilerin meslek kuruluşlarına ya da vergi dairelerine olan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları, sigortalılığın sona ermesine ilişkin belge ya da bilginin verilmesine engel teşkil etmez.

Birinci fıkranın (e) bendine göre sigortalılığı sona erenler ile 8 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre bildirimi yapılan sigortalıların, sigortalılığının sona ermesine ilişkin bildirimleri, üç ay içinde Kuruma yapılır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalıların işleri nedeniyle geçici olarak yurt dışında bulunmaları

MADDE 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri, (c) bendinde sayılan sigortalıların mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak yurt dışına gönderilmeleri veya (b) bendinde sayılanların sigortalılığa esas çalışması nedeniyle yurt dışında bulunmaları halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri devam eder.

Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçileri de bu Kanunun uygulanmasında geçici görevle yurt dışına gönderilmiş sayılır.

İKİNCİ BÖLÜM

İşyerleri ve İşverenlere İlişkin Hükümler

İşyeri, işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli

MADDE İşyeri, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerlerdir.

İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır.

İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kuruma bildirmek zorundadır.

29/6/ tarihli ve sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tâbi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya diğer bir şirkete katılması durumunda, bu hususların ticaret siciline tesciline ilişkin ilân tarihini; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması durumunda ise en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde, işyeri bildirgesi ile Kuruma bildirilmek zorundadır.

İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki adrese nakledilmesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde, işyerinin nakledildiği, yeni işverenin işi veya işyerini devraldığı tarihi takip eden on gün içinde, işyerinin miras yoluyla intikali halinde ise mirasçıları, ölüm tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, işyeri bildirgesini Kuruma vermekle yükümlüdür. İşyerinin aynı il sınırları içinde Kurumun diğer bir ünitesinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, adres değişikliğinin yazı ile bildirilmesi yeterlidir. Bu işlerde çalışan sigortalıların, sigorta hak ve yükümlülükleri devam eder.

Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Bu maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında, nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca idarî para cezası uygulanır. İdarî para cezası uygulanması, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesine engel teşkil etmez.

Alt işveren, asıl işverenin işyerinde çalıştırdığı sigortalıları, işverenle aralarında yaptıkları sözleşmenin ibrazı kaydıyla, Kurumdan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirir.

İşyeri bildirgesinin verilmemesi veya geç verilmesi, bu Kanunda belirtilen hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. İşyeri bildirgesinin şekli ve içeriği ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren

MADDE 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işverendir.

İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.

4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran işçi sendikaları veya işveren tarafından; 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran kamu idareleri veya eğitim gördükleri okullar tarafından yerine getirilir.

2/7/ tarihli ve sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştırmaya yetkili makam tarafından yerine getirilir.

Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir.

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri

İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.

İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,

b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,

c) (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatlarına göre yetkili mercilere derhal veKuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,

iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.

Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.

İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.

Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;

a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usûlüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi,

b) Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi,

sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur.

Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise, sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.

Meslek hastalığının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından,

b) (b) bendi kapsamındaki sigortalı bakımından ise kendisi tarafından,

bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene veya 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıya, Kurumca bu durum için yapılmış bulunan masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücû edilir.

Meslek hastalığı ile ilgili bildirimler üzerine gerekli soruşturmalar, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabilir.

Hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.

Hastalık ve analık hali

MADDE Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar, hastalık halidir.

Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri analık hali kabul edilir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sağlanan haklar

MADDE İş kazası veya meslek hastalığı halleri nedeniyle sağlanan haklar şunlardır:

a) Sigortalıya; geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.

b) Sigortalıya; sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.

c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine; gelir bağlanması.

d) Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara; evlenme ödeneği verilmesi.

e) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için; cenaze ödeneği verilmesi.

Sigortalıya hastalık veya analık hallerine bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgarî ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.

Emzirme ödeneğine hak kazanan sigortalılardan 9 uncu maddeye göre sigortalılığı sona erenlerin, bu tarihten başlamak üzere üçyüz gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı analık sigortası haklarından yararlanacak sigortalı erkek, doğum tarihinden önceki onbeş ay içinde en az üç ay prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden yararlandırılır.

Ödenek ve gelirlere esas tutulacak günlük kazanç

MADDE İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun olduğu tarihten, meslek hastalığı veya hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki son üç ay içinde 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu surette bulunan günlük kazanç; iş göremezliğin başladığı veya gelirin bağlanacağı tarihten geriye doğru oniki ay ve daha öncesine ait ise güncelleme katsayısı ile güncellenerek hesaplanır.

Oniki aylık dönemde çalışmamış ve ücret almamış olan sigortalı, çalışmaya başladığı ay içinde iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrarsa verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas günlük kazanç; çalışmaya başladığı tarih ile iş göremezliğinin başladığı tarih arasındaki sürede elde ettiği prime esas günlük kazanç toplamının, çalıştığı gün sayısına bölünmesi suretiyle; çalışmaya başladığı gün iş kazasına uğraması halinde ise aynı veya emsal işte çalışan benzeri bir sigortalının günlük kazancı esas tutulur.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılanların ödenek veya gelire esas günlük kazançlarının hesabında:

a) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki arızi ödemeler dikkate alınmış ise ödenek ve gelire esas alınacak günlük kazanç, ücret toplamının ücret alınan gün sayısına bölünmesiyle hesaplanacak günlük kazanca, % 50 oranında bir ekleme yapılarak bulunan tutardan çok olamaz.

b) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yapılan ücret, ikramiye, zam, tazminat ve bu mahiyetteki ödemelerden, ödenek ve gelirin hesabına esas alınan üç aylık dönemden önceki aylara ilişkin olanlar dikkate alınmaz.

Meslek hastalığı, sigortalının sigortalı olarak çalıştığı son işinden ayrıldığı tarihten bir yıl geçtikten sonra meydana çıkmış ise, günlük kazancı bu son işinden ayrıldığı tarih esas alınarak yukarıdaki fıkralara göre hesaplanır.

İş kazası ile meslek hastalığı sigortasından bağlanacak gelirlere esas tutulacak aylık kazanç, yukarıdaki hükümlere göre hesaplanacak günlük kazancın otuz katıdır.

Geçici iş göremezlik ödeneği

MADDE Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;

a) İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,

c) Sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,

d) Sigortalı kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süreler için,

geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara hastalıkları halinde geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir. Ancak geçici iş göremezlik ödeneğinin güncellenmemiş tutarı, sigortalının ödenek hesabına esas alınan döneme ilişkin kazanç üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan günlük net kazancını geçemez.

Sigorta prim ve ödeneklerinin hesabına esas tutulacak günlük kazançların alt sınırında meydana gelecek değişikliklerde, yeniden tespit edilen alt sınırın altında bir günlük kazanç üzerinden ödenek almakta bulunanların veya almaya hak kazanmış veya kazanacak olanların bu ödenekleri, günlük kazançlarının alt sınırındaki değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak değiştirilmiş günlük kazançların alt sınırına göre ödenir.

Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.

Geçici iş göremezlik ödenekleri, toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile kamu idarelerinin işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûl ve esaslara göre Kurum adına sigortalılara ödenerek, daha sonra Kurum ile mahsuplaşmak suretiyle tahsil edilebilir.

Geçici iş göremezlik ödeneklerinin ödeme zamanı ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma, hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş kazası ve meslek hastalığı hali

MADDE İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlarda meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu belirtilen ve Kurum Sağlık Kurulunca bu durumu onaylanan sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit olunur.

Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır. Sürekli tam iş göremezlikte sigortalıya, 17 nci maddeye göre hesaplanan aylık kazancının % 70'i oranında gelir bağlanır. Sürekli kısmî iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine ödenir. Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı % olarak uygulanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılardan, kurumlarınca sürekli iş göremezlik nedeniyle görevlerine son verilenlerden;

a) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak kazanamayan sigortalılara sürekli tam iş göremezlik geliri bağlanarak sürekli iş göremezlik derecesine göre hesaplanacak sürekli iş göremezlik gelir tutarı ile sürekli tam iş göremezlik geliri arasındaki fark, sigortalının görevine son veren kurum tarafından, Kuruma ödenir. Bunların bu Kanun kapsamında tekrar çalışması halinde, sürekli işgöremezlik geliri, sürekli iş göremezlik derecesine göre ödenmeye devam edilir.

b) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılara ise sürekli iş göremezlik derecesine göre gelir bağlanır.

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç olanlar hariç, sürekli iş göremezlik gelirinin güncellenmemiş aylık tutarı; sigortalının sürekli iş göremezlik geliri hesabına esas alınan döneme ilişkin kazancı üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan aylık net kazancını geçemez.

Yukarıdaki fıkralara göre hesaplanan gelir, günlük kazanç hesabına giren son ay ile gelir başlangıç tarihi arasında 55 inci maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre artırılarak belirlenir.

Sigortalının sürekli iş göremezlik geliri;

a) Geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi,

b) Geçici iş göremezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait sağlık kurulu raporu tarihini,

takip eden ay başından başlar.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılardan, aynı özürlülük veya meslek hastalığı nedeniyle istirahat raporu alanlara, yazılı istek tarihinden itibaren 18 inci maddeye göre hesaplanacak bir günlük geçici iş göremezlik ödeneği ile aylık sürekli iş göremezlik gelirinin otuzda biri arasındaki fark, her gün için geçici iş göremezlik ödeneği olarak verilir.

Sigortalının yeniden bir iş kazasına uğraması veya yeni bir meslek hastalığına tutulması halinde, meydana gelen özürlerin bütünü göz önüne alınarak kendisine, sürekli iş göremezliğini doğuran son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki kazancı üzerinden gelir hesaplanır. Ancak, sigortalının son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki günlük kazancına göre bulunacak geliri, hesaplanan ilk gelirinden az ise sigortalının sürekli iş göremezlik geliri ilk kazanç üzerinden ödenir.

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Hak sahiplerine gelir bağlanması, evlenme ve cenaze ödenekleri

MADDE İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17 nci madde gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70'i, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanır.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 veya daha fazla oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın birinci fıkraya göre belirlenen tutar, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmaması halinde sigortalının almakta olduğu sürekli iş göremezlik geliri, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasında 34 üncü ve 35 inci maddeler uygulanır.

37 nci madde hükümlerine göre hak sahiplerine cenaze ve evlenme ödeneği verilir.

İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu

MADDE İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.

İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir.

Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir.

İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.

İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.

Sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin artması

MADDE Sigortalının aşağıdaki sayılan nedenlerden dolayı iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması, hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya sürekli iş göremezlik geliri;

a) Ceza sorumluluğu olmayanlar ile kabul edilebilir bir mazereti olanlar hariç, sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık nedeniyle hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması sonucu tedavi süresinin uzamasına veya iş göremezlik oranının artmasına, malûl kalmasına neden olması halinde, uzayan tedavi süresi veya artan iş göremezlik oranı esas alınarak dörtte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

b) Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalının kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

c) Kasdî bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan, hastalanan veya Kurumun yazılı bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmeyen sigortalıya, yarısı tutarında ödenir.

d) Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme tarihinden itibaren 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.

13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler tarafından iş kazasının anılan bentte belirtilen süre içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda, sigortalıya yapılacak iş göremezlik ödenekleri bildirim tarihinden itibaren ödenir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk

MADDE Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olduğu halde, 8 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez.

Kısa vadeli sigorta kollarında dikkate alınmayan süreler

MADDE 24- Kısa vadeli sigorta kolları bakımından;

a) Herhangi bir sebeple silâh altına alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi,

b) Hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta geçen süre,

c) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarından geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalının iş göremediği süre,

d) Sigortalının greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,

18 inci maddede belirtilen çalışma sürelerine girmediği gibi, iş göremezliğin başladığı veya hastalığın anlaşıldığı yahut doğumun olduğu tarihten önceki bir yılın hesabında da dikkate alınmaz.

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Uzun Vadeli Sigorta Hükümleri

Malûl sayılma

MADDE Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûllük sigortası bakımından malûl sayılır.

Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60'ını kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özürü sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Malûllük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE Malûllük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır.

Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;

a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,

b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri sigortalı bulunup toplam gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,

c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması,

halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

MADDE Malûllük aylığı; prim ödeme gün sayısı günden az olan sigortalılar için gün üzerinden, gün ve daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere, malûllük sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz.

Malûllük aylığı, sigortalının;

a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,

b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunanların çalıştıkları işyerine müracaatları halinde, görevlerinden ayrıldıkları tarihi,

takip eden ay başından itibaren başlar.

Sigortalı, aylığın başlangıç tarihinde geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise malûllük aylığı geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki ay başından başlar. Ancak, bağlanacak malûllük aylığı, sigortalının almakta olduğu geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise aradaki fark, bu maddenin üçüncü fıkrasına göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Malûllük aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir.

Bu Kanuna göre sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışması nedeniyle malûllük aylıkları kesilenlerden çalışması sona erip, malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara, kontrol muayenesine tâbi tutulmak ve malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak şartıyla eski malûllük aylığı, yazılı istekte bulunduğu tarihten sonraki ay başından itibaren ödenmeye başlanır. Ancak, bu durumdaki sigortalılar için yazılı istek tarihlerine göre yeniden malûllük aylığı hesaplanır ve bu aylık önceden bağlanan malûllük aylığından fazla ise hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme yapılır.

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE Yaşlılık sigortasından sigortalıya sağlanan haklar şunlardır:

a) Yaşlılık aylığı bağlanması.

b) Toptan ödeme yapılması.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;

a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;

1) 1/1/ ilâ 31/12/ tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,

2) 1/1/ ilâ 31/12/ tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,

3) 1/1/ ilâ 31/12/ tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,

4) 1/1/ ilâ 31/12/ tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,

5) 1/1/ ilâ 31/12/ tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,

6) 1/1/ ilâ 31/12/ tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65,

7) 1/1/ tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için 65,

olarak uygulanır.

Sigortalılar, ikinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yer alan yaş hadlerine üç yıl eklenmek ve adlarına en az gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve gün,

b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve gün,

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.

Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan beri çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 55 olarak uygulanır.

50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten, (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise Kurumun aylık bağlanma hakkı olduğuna dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve ilişiği kesildikten sonra yazılı istekte bulunması şarttır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca, yazılı talepte bulunduğu tarih itibarıyla genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve her türlü borcunun olmaması zorunludur.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yaşlılık aylığının hesaplanması

MADDE Yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıların aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.

Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.

Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her günü için yılı sonuna kadar % 2,5; yılı başından itibaren ise % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez.

28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir.

Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.

Yaşlılık aylığının başlangıcı, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi

MADDE 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden sonraki,

b) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve görevleriyle ilişiği kesildikten sonra Kuruma başvuranlara, ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden,

c) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan her ne şekilde olursa olsun sigortalı olmayı gerektiren görevinden ayrılmış olanlara ise istek tarihini takip eden,

ay başından itibaren aylık bağlanır.

Aylığın ödenmesine başlanacağı tarihte hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta olan sigortalının yaşlılık aylığı, geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihi takip eden ay başından başlar. Ancak, bağlanacak yaşlılık aylığı geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise, aradaki fark birinci fıkraya göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir. Yaşlılık aylıkları kesilenlerden, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına ait prim alınır. Çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylıkları kesilenlerden, işten ayrılarak veya işyerini kapatarak yeniden yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan sigortalıya, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden yaşlılık aylığı hesaplanarak bağlanır. Bu durumda olanların yeniden hesaplanan yaşlılık aylığı, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre yeni talep tarihine kadar yükseltilen eski aylıklarının altında olamaz.

Yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanuna tâbi sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan veya 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi faaliyete devam edeceğini beyan edenlerden aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam edilir. Bunlardan 80 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlar üzerinden 81 inci maddenin (e) bendi gereğince sosyal güvenlik destek primi alınır. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş veya bildirilmiş süreler bu Kanuna göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme gün sayısına ilave edilmez, 31 inci ve 36 ncı madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılmaz.

Üçüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı kesilenler, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalıştıkları süre içinde dördüncü fıkra hükümlerinin uygulanmasını; dördüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı kesilmeden çalışanlar ise çalıştıkları süre içinde haklarında üçüncü fıkra hükümlerinin uygulanmasını isteyebilirler.

Yaşlılık toptan ödemesi ve ihya

MADDE Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan veya işyerini kapatan ve yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli yaş şartını doldurduğu halde malûllük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalıya, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında ise kendi adına bildirilen, (b) bendi kapsamında ise ödediği malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her yıla ait tutarı, primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek tarihine kadar geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek toptan ödeme şeklinde verilir.

Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak hizmetleri tasfiye edilmiş bulunanlardan, yeniden bu Kanuna tâbi olarak yahut bu Kanunla yürürlükten kaldırılmış kanunlara göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olanlar, yazılı olarak müracaat etmeleri halinde, aldıkları toptan ödemenin ödeme tarihi ile yazılı istek tarihi arasında geçen yıllar için her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan tutarını talep tarihini takip eden ayın sonuna kadar ödemeleri halinde, bu hizmetler ihya edilerek bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınır.

Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 32 - Ölüm sigortasından sağlanan haklar şunlardır:

a) Ölüm aylığı bağlanması.

b) Ölüm toptan ödemesi yapılması.

c) Aylık almakta olan eş ve çocuklara evlenme ödeneği verilmesi.

d) Cenaze ödeneği verilmesi.

Ölüm aylığı;

a) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş,

b) Malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış,

c) Bağlanmış bulunan malûllük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş,

durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve her türlü borcunun olmaması şarttır.

Ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması

MADDE Sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan aylığın hesaplanmasında;

a) Sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malûllük veya yaşlılık aylığı,

b) Malûllük veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlaması sebebiyle aylığı kesilen sigortalının ölüm tarihi esas alınarak 27 nci veya 29 uncu maddelere göre tespit edilecek aylığı,

c) 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olan sigortalının prim ödeme gün sayısı, günden az ise gün üzerinden, gün ve daha fazla ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanan aylığı,

esas alınır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere; sigortalıların ölümleri halinde ölüm sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda malûl sayılarak aylık bağlanmasına hak kazanmış ise, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında bu durum dikkate alınmaz.

Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması

MADDE Ölen sigortalının 33 üncü madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;

a) Dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i,

b) Bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;

1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya,

2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,

3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,

her birine % 25'i,

c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si,

d) Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde, ana ve babaya çalışmaması ve gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25'i oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması, gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın % 25'i,

oranında aylık bağlanır.

Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.

Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.

Hak sahiplerinin aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

MADDE Ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıklar;

a) Sigortalının ölüm tarihini,

b) Hak sahibi olma niteliğinin ölüm tarihinden sonra kazanılması halinde, bu niteliğin kazanıldığı tarihi,

takip eden ay başından itibaren başlatılır. Hak sahiplerine bağlanan aylıklar 34 üncü maddede belirtilen şartların ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

Ancak bu Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde belirtilenlerden öğrenci olanların sigortalı sayılmaları, bağlanan aylıkların kesilmesini gerektirmez.

Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde, 34 üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak kaydıyla, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda, önceki aylığın yeniden bağlanması, sonraki eşten dolayı aylık hakkının doğmaması şartına bağlıdır.

Bu madde gereğince aylığı kesilen çocuklardan, sonradan Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında kaybederek malûl olduğu anlaşılanlara, 34 üncü maddede belirtilen şartları taşımaları halinde, malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takip eden ay başından itibaren, 94 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla aylık bağlanır.

Yeniden bağlanan aylık, aylığın kesildiği tarihten tekrar bağlandığı tarihe kadar geçen süre için 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre artırılmak suretiyle belirlenir.

Ölüme bağlı toptan ödeme ve ihya

MADDE Ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda, ölüm tarihi esas alınmak kaydıyla 31 inci maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan tutar, 34 üncü madde hükümleri dikkate alınarak hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde verilir.

Hak sahiplerine yapılacak toptan ödemenin toplamı, sigortalıya yapılacak toptan ödeme tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin hisselerinden orantılı olarak indirim yapılır.

Toptan ödeme yapıldıktan sonra artan tutar olursa sigortalının ölümünden sonra doğan veya soy bağı düzeltilen veya babalığı hükme bağlanan çocuklarına da bu madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılır.

Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak tasfiye edilmiş süreler, borçlanılarak veya yurt dışı hizmetleri birleştirilerek ya da sonradan hizmet tespiti nedeniyle hak kazanılan sürelerin eklenmesi suretiyle ölüm sigortasından yararlanmak için gerekli prim ödeme gün sayısının tamamlanması halinde, hak sahiplerinin yazılı isteği üzerine 31 inci maddenin ikinci fıkrasına göre ihya edilebilir. Yukarıdaki süreler, ihya edilen süreye ilişkin tutar dahil her türlü borçların ödendiği tarihi takip eden ay başı itibarıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasında dikkate alınır.

Evlenme ve cenaze ödeneği

MADDE Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde boşanması halinde, bir yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz.

Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya kendisi için en az gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine, asgarî ücretin üç katı tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine verilir.

Cenaze ödeneğinin yukarıdaki fıkraya göre ödenememesi ve sigortalının cenazesinin gerçek veya tüzel kişiler tarafından kaldırılması durumunda, üçüncü fıkrada belirtilen tutarı geçmemek üzere belgelere dayanan masraflar, masrafı yapan gerçek veya tüzel kişilere ödenir.

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi

MADDE Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, mülga 2/6/ tarihli ve sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanununa, mülga 4/2/ tarihli ve sayılı Malûliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Hakkında Kanuna, 17/7/ tarihli ve sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa, 2/9/ tarihli ve sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa, 17/10/ tarihli ve sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa, bu Kanunla mülga 17/10/ tarihli ve sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa ve 8/6/ tarihli ve sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.

Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.

Aylık ve gelir bağlama işlemlerinde dikkate alınan sigortalılık süreleri, sigortalılığın başlangıç tarihi ile sigortalının aylık veya gelir bağlanması için yazılı istekte bulunduğu, aylık veya gelir bağlanması için istekte bulunmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasında geçen süredir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar bakımından sigortalılık süresi; sigortalılığın başlangıç tarihi ile 48 inci maddeye göre Kurumun aylık bağlanma hakkı kazandığına dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayının alındığı ve ilişiğinin kesildiği ayın son günüdür. Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir ayı geçemez.

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu

MADDE 39- Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl kalan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.

Malûllük veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililere rücû edilmez.

Fiilî hizmet süresi zammı

MADDE Aşağıda belirtilen işyerlerinde ve/veya işlerde çalışan sigortalıların, hizmet sürelerine, bu işyerlerinde ve/veya işlerde geçen çalışma sürelerinin her günü için karşılarında gösterilen prim gün sayıları, fiilî hizmet süresi zammı olarak eklenir. günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, gün için eklenen fiilî hizmet süresi ile orantılı olarak belirlenir.

Aşağıdaki bentlerden birden fazlasına dahil olanlar için, en yüksek olan bentten fiilî hizmet süresi zammı uygulanır.

 

Kapsamdaki Sigortalılar

Kapsamdaki İşyerleri ve/veya İşler

Eklenecek Gün Sayısı

1) Fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanlar.

 

1) Çelik, demir, pirinç ve tunç döküm işlerinde.

2) Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleri ile gaz maskesiyle çalışmayı gerektiren başka işlerde.

3) Patlayıcı maddeler yapılması işlerinde.

4) Lokomotif ve gemi kazanlarının onarılması ve temizlenmesi işlerinde.

5) Gemilerin sintine, Dabilbotom gibi kapalı sarnıçlar içindeki raspa ve boya işlerinde.

6) Oksijen veya elektrik kaynağı, keski, tabanca ve perçin, takım sertleştirilmesi ve kum püskürtme suretiyle raspa işlerinde.

90 gün

 

2) Basım ve gazetecilik işyerlerinde sayılı İş Kanununa göre çalışanlar.

1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışılan işyerleri.

2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri.

3) Tabii ışığın hiç olmadığı veya münhasıran suni ışık altında çalışılan işyerleri.

4) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat ’den sonra çalışılarak yapılan işyerleri.

5) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri.

6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri.

90 gün

 

3) Gemi adamları, gemi ateşçileri, gemi kömürcüleri, dalgıçlar.

Denizde

 

90 gün

4) Yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli çalışanlar.

Maden işyerleri

gün

5) Mesleği icabı; röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyonlarında fiilen çalışan hekim, diş hekimi, teknisyen, sağlık memuru, radyasyon fizikçisi ve teknisyeni ve iyonizan radyasyonla fiilençalışan bilumum personel ve yardımcıları.

Röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyon laboratuvarları işlerinde.

 

90 gün

 

6) Havayollarının uçucu personeli, lokomotif makinistleri

Fiilen uçakta ve lokomotifte

90 gün

7) Subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar.

Türk Silâhlı Kuvvetlerinde

90 gün

8) Asaleti onaylanmış olmak şartıyla adaylıkta geçirilen süreler dahil polis, komiser yardımcısı, komiser, baş komiser, emniyet amiri, emniyet müdürleri ile bu ve daha yukarı maaş ve derecelerdeki emniyet mensupları, Milli İstihbarat Teşkilatı mensupları.

Emniyet ve polis mesleğinde, Milli İstihbarat Teşkilatında

90 gün

9) 13/6/ tarihli ve sayılı Kanuna tâbi olarak çalışan sigortalılar ile Basın Kartı Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevde istihdam edilenler.

sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde.

90 gün

 

10) İnfaz koruma memurları, baş memurları ve diğer personel

Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve tutuklularla irtibat içinde olan görevliler.

90 gün

11) PTT dağıtıcıları

Posta dağıtımı işyerlerinde yaya olarak yapılan işlerde.

90 gün

12) Türkiye Radyo- Televizyon Kurumunda haber hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde fiilen çalışan; Daire Başkanı, Başkan Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef, Muhabir, Stajyer Muhabir, Başspiker, Redaktör Spiker, Spiker, Stajyer Spiker, Masa Şefi, Başkameraman, Şef Kameraman, Kameraman, Kamera Asistanı, Başmontajcı, Şef Montajcı, Montajcı, Stajyer Montajcı, Redaktör, Mütercim, Fotoğrafçı, Işıkçı, Sesçi, Başteknisyen, Şef Teknisyen, Teknisyen, Başteleksçi, Şef Teleksçi, Teleks Operatörü.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber hizmetlerinde.

90 gün

13) Tarım Bakanlığı Ziraî Mücadele ve Karantina Teşkilatıile Veteriner Teşkilatında vazife gören memur ve hizmetliler.

Ziraî mücadele ve ziraî karantina teknik ve idarî işleri ile salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan hastalıkları ile mücadele işlerinde.

60 gün

14) Devlet Tiyatrosu sanatkârları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının şef ve üyeleri.

Devlet Tiyatroları ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında

90 gün

 

 

Yukarıdaki hükümlere göre hesaplanan fiilî hizmet süresi zammı sekiz yılı geçmemek üzere uzun vadeli sigorta kolları uygulamasında prim ödeme gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş hadlerinden üç yılı geçmemek üzere yarısı indirilir. Yukarıda yer verilen tablonun (4) numaralı sırasında yer alan ve gün fiilî hizmet zammı süresi verilen sigortalılar için sekiz yıllık süre sınırı uygulanmaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurumun önerisi üzerine Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir.

Sigortalıların borçlanabileceği süreler

MADDE Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların;

a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri,

b) Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri,

d) Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri,

e) Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri,

f) Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri,

g) Grev ve lokavtta geçen süreleri ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri,

h) Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen süreleri,

ı) Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,

kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.

Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir.

Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır.

Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından;

a) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,

b) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre,

sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısı borçlanılan ilgili aylara mal edilir. Seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez.

Bildirim ve itiraz

MADDE Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir. İlgililer, yazıyı aldıkları günden başlamak üzere iki ay içinde Kuruma veya Kurumca verilen karar üzerine, yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilir. Mahkemeye itiraz, kararın uygulanmasını geciktirmez.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kamu Görevlilerine İlişkin Hükümler

Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunanların aylıkları

MADDE Cumhurbaşkanı iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihinde Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı oranında yaşlılık aylığı bağlanır.

Ancak, herhangi bir nedenle görevden ayrılan Cumhurbaşkanı, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanamaması halinde birinci fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanması halinde ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, birinci fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark, Hazineden tahsil edilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75'i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.

Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.

Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken veya bu görevlerden ayrıldıktan sonra ölenlerin hak sahiplerine, bu maddeye göre hesap edilen aylık 34 üncü madde hükümlerine göre ölüm aylığı olarak bağlanır.

Bu madde kapsamında bağlanan gelir ve aylıklar, 55 inci maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre artırılır.

Bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanacak haller

MADDE Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır:

a) sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesi gereğince yaş haddinden emekliye ayrılanlara gün prim ödeme gün sayısı olması halinde,

b) Özel kanunları gereğince kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilenlere yaş şartı aranmaksızın, prim ödeme gün sayısı gün olması halinde,

yaşlılık aylığı bağlanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlardan subay, astsubay, askerî memurlarla uzman jandarma ve uzman erbaşlar ahlâk noktasından hükümle veya yetersizlik ya da disiplin sebeplerinden dolayı sicilleri üzerine veyahut askerî mahkemelerce verilecek kararlar üzerine kurumlarınca re'sen, bunlar dışında kalanlar ise ahlâk ve yetersizlik sebeplerinden dolayı yönetmeliğine göre sicilleri üzerine kurumlarınca re'sen emekliye sevk edilenlere ise, 28 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasında belirtilen yaş ve prim ödeme gün sayısını tamamlamaları halinde yaşlılık aylığı bağlanır.

Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri gereğince bağlanan yaşlılık aylıkları, 28 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasında aranan yaş ve prim ödeme gün sayısı tamamlanıncaya kadar bunları çalıştıran kamu idarelerinden tahsil edilir.

Kanunları gereğince görevden uzaklaştırılanlar, tutuklananlar veya görevine son verilenlerin sigortalılıkları ve primleri

MADDE 45- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan sigortalılardan görevden uzaklaştırılan, görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan, kanunları gereğince eksik aylığa müstahak bulunanların prime esas kazançlarının yarısı; kanunlarına göre bu müddetler için sonradan görevlerine iade edilerek tam aylığa hak kazananların ise prime esas kazançlarının tamamı üzerinden prim alınır.

Görevine son verilenlerden yargı kararı ile görevlerine iade edilenlerin primleri, göreve son verildiği tarihten görevine başladığı tarihe kadar kendi kadrosunun veya emsali kadronun prime esas kazancına göre hesaplanır. Bu durumdakilerin primlerine ait sigortalı ve işveren hisselerinin gecikme cezası ve gecikme zamları kurumlarınca ödenir ve bu süreler sigortalılık süresinden sayılır.

Birinci ve ikinci fıkraya göre sigortalılık durumu değişenler için ek bildirge düzenlenerek Kuruma verilir ve bu durumda nci madde hükümleri uygulanmaz.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kanunları gereğince kullandıkları aylıksız izin sürelerinin bitiminden sonra göreve başlayanlar ile göreve başlaması için tanınan sürelerde bu Kanunun 67 nci maddesinde aranan 30 günlük prim ödeme şartı aranmaz.

Bazı kamu görevlilerinin prime esas kazançları ve prime esas kazanç üst sınırı

MADDE Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda silâhlı kuvvetler hesabına okuyanların ve astsubay meslek yüksek okulu öğrencilerinin öğrenci harçlıkları ile ilgisine göre en az aylık alan teğmen veya astsubay çavuşun prime esas kazançları arasındaki farkın primi; polis akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin öğrenci harçlıkları ile komiser yardımcısı veya polis memuru prime esas kazançları arasındaki farkın primi, öğrenciler adına kurumlarınca ödenir.

Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay naspedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben subaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların yüksek öğrenim süresinin fiilî hizmetten sayılması nedeni ile doğacak borçlanma bedeli, ilgisine göre talep tarihindeki en az aylık alan teğmenin veya komiser yardımcısının prime esas kazancı üzerinden, sigortalı prim hissesi kendilerince, işveren prim hissesi de kurumlarınca verilmek suretiyle borcun tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde eşit taksitler halinde ödenir.

Talim ve manevra için rütbe ile silâh altına alınan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan sigortalılardan rütbelerinin prime esas kazançları, vazifelerinin prime esas kazancından fazla olanların prime esas kazanç farklarına ait primleri vazife gördükleri kurumlarınca ve seferberlik ve harp için silâh altına alınanlardan vazifelerinin prime esas kazançları, rütbelerinin prime esas kazancından fazla olanların prime esas kazançları arasındaki farkın primleri de, rütbelerinin prime esas kazancını ödeyen kamu idaresince kesilerek Kuruma ödenir.

Kamu görevlilerinin kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulaması bakımından prime esas kazançlarının tespitinde 82 nci maddede belirtilen üst sınır aranmaz. Ancak yurt dışında geçici ya da sürekli göreve gönderilen kamu görevlilerinin prime esas kazancı olarak,Türkiye'deki emsali kadrodaki sigortalının prime esas kazancı ile yurt dışında görevlendirme öncesindeki görevlerinin prime esas kazancından yüksek olanı esas alınır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunanlara geçici iş göremezlik ödeneği verildiği sürece, bunların uzun vadeli sigorta kolları primleri ile genel sağlık sigortası primleri işverenlerince ödenmeye devam edilir.

Vazife malûllüğü, harp malûllüğü ile harp malûllerine verilecek malûllük zammı ve vazife malûllerine verilecek sürekli iş göremezlik geliri karşılığı

MADDE 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki kamu görevlileri için 13 üncü maddede yazılı iş kazası; vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da görevleriyle ilgili olarak işe gelişi ve işten dönüşü sırasında doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir. Bunların sürekli iş göremezlik gelirleri, 19 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır.

Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen ve bu Kanun kapsamında bulunan sigortalılardan;

a) Harpte fiilen ateş altında,

b) Harpte, harp bölgelerindeki harp harekât ve hizmetleri sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle,

c) Harpte veya harbe hazırlık devresinde her çeşit düşman silâhlarının etkisiyle,

d) Askerî harekâtı gerektiren iç tedip ve sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve etkisiyle,

e) Barışta veya olağanüstü hallerde, emir veya görev ile uçuş yapan uçucularla hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak uçakta bulunanlardan uçuşun havadaki ve yerdeki sebepleriyle ve yine emir ve görev ile dalış yapan dalgıçlarla, hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç kıtasında bulunanlardan denizaltıcılığın veya dalgıçlığın çeşitli sebep ve tesirleriyle,

f) Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca yabancı ülkelere Türk Silâhlı Kuvvetleri gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin bulundukları yerlerden hareketlerinden itibaren yurt içinde, yurt dışında, yabancı ülkelerde veya yurda dönüş sırasında,

bu Kanunun 19 uncu maddesinde belirtildiği şekilde sürekli iş göremezlik gelirine esas olacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybeden veya bu Kanunun 25 inci maddesine göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede malûl olanlara, harp malûlü denir.

Bunlardan uzman erbaşlara bulundukları kademenin üç ilerisindeki kademenin, uzman jandarmalara bulundukları rütbenin bir üst rütbesinin aynı kademesinin; astsubaylarla yarbay rütbesine kadar (yarbay hariç) bir üst rütbenin aynı kademesinin, yarbaylara albay, albaylara kıdemli albay, kıdemli albay ile general ve amirallere bir üst rütbenin, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılara ise bir üst derecesine veya kademesine karşılık gelen prime esas kazancı üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan sigortalılardan, Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilenlere, öğrenim durumlarına göre 14/7/ tarihli ve sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık gelen prime esas kazanç üzerinden; bunlardan öğrenim görmemiş olanlara aynı iş göremezlik derecesinden sürekli iş göremezlik geliri alan ve Devlet Memurları Kanununa ekli gösterge tablosundaki ilkokulu bitiren sigortalıya bağlanması icap eden derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık gelen prime esas kazanç üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Bulundukları derecenin bir üst derecesi olmayanlar için o derecenin üç ilerisindeki kademe göstergesi, üç ilerisindeki kademe göstergesi olmayanlar için de o derecenin son kademe göstergesi esas alınır.

Sigortalılardan harp malûlü olanlara bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri, harp malûlü erlere bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirinden az olamaz.

Harp malûllerinin, malûllük derecesine göre aşağıdaki yazılı göstergelerin, memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktar "Harp malûllüğü zammı" olarak sürekli işgöremezlik gelirlerine ayrıca eklenir.

İş Göremezlik DerecesiGöstergeler

% 81 ve üzeri

% 67 ilâ

% 51 ilâ

% 41 ilâ

% 31 ilâ

% 21 ilâ

% 10 ilâ

Harp malûlü sayılanlardan bir harekâtın başarıyla sonuçlanmasını şahsen sağladığı ve örnek tutulacak cesaret ve fedakârlık gösterdiği sıralarda bu malûllüğe uğradıkları usûlüne göre sıralı üstlerince saptanan Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen sivil görevlilere, Genelkurmay Başkanlığının uygun görmesi ve Millî Savunma Bakanının onayı ile harp malûllüğü zamları % 25 fazlasıyla bağlanır.

sayılı Kanunun harp malûllüğü hükümlerine ilişkin diğer kanunlarda yapılan atıflar bu maddeye yapılmış sayılır.

Bu madde gereğince sürekli iş göremezlik geliri almakta iken veya bağlanması gerekirken ölenlerin hak sahiplerine harp malûllüğü zammı da dahil olmak üzere prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanır.

Harp malûlü olanlara verilecek her türlü malûllük zammı tutarının Kurumca belirlenecek peşin sermaye değeri toplamı en geç bir ay içinde Millî Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı tarafından Kurumun göstereceği hesaplara yatırılır. Süresinde yatırılmayan tutarlar için 89 uncu madde hükümleri uygulanır.

Bu madde gereğince kendilerine sürekli iş göremezlik geliri bağlananların, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde bu gelirleri kesilmez.

Harp malûllerinin hak sahiplerine bağlanacak ölüm gelirinin tutarı, harp malûllüğü zammı da ayrıca dikkate alınarak hesap edilir.

Harp malûlleri, vazife malûlleri ve malûl olanlar istekleri halinde, bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın malûllüklerinin engel olmadığı başka vazife veya sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere, istifa etmiş sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayılmalarından sonra dahi, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını isteme hakları saklıdır. Ancak, kurumlarında başka vazife veya sınıflara nakli mümkün olanlardan, özel kanunlarına göre yükümlülük süresine tâbi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya malûliyetlerinin yeni vazifelerine de mani olduğuna dair bu Kanun hükümlerine göre yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamazlar.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan Türk Silâhlı Kuvvetleri personelinin harp malûllüğü, iş kazası, meslek hastalığı ve malûllük sonucu çalışma gücü kaybı ve iş göremezlik derecelerinin tespiti, Türk Silâhlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümleri esas alınarak Kurum tarafından belirlenir.

Kamu görevlilerinin emekliye sevk onayları

MADDE 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların yaşlılık veya malûllük aylığı almak üzere görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi;

a) Re'sen emekliye sevk hallerinde, sigortalının çalıştığı göreve atamasındaki usûle göre atamaya yetkili makamın,

b) İstek üzerine veya yaş haddi veya malûllük hallerinde atamaya yetkili makamın,

c) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerinin yaşlılık aylığı taleplerinde, malûliyet ve yaş haddi hallerinde adlarına prim kesilmiş en son kurumun en yüksek amirinin, bunlardan bu görevlerinden önce herhangi bir kamu kurumuna tâbi olarak çalışmayanların son defa görev yaptıkları yer başkanının,

d) Kurumların yönetim kurulu üyelerinin istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde, atanmalarında atamayı yapan kurumun en yüksek amirinin,

e) Danıştay Başkanının istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde Başbakanlık, Sayıştay Başkanının aynı halleri için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı,

onayı ile tekemmül eder.

Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir ayı geçemez. Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararname ile atananların görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi ilgili bakanın onayı ile tekemmül eder.

Özelleştirilmeleri sonucu sermayesindeki kamu payı % 50'nin altına düşen kuruluşlar ile satış veya devri yapılmış olan kuruluşlarda çalışmakta iken emekliye ayrılanlar için emekliye sevk onayı aranmaz. Birinci fıkranın (b) bendine göre emekliye ayrılmak isteyenler için her durumda, istek tarihinden itibaren bir aylık süre sonunda ilişikleri kesilmiş sayılır.

İtibarî hizmet süreleri ve itibarî hizmet süresi primi

MADDE İtibarî hizmet süresi, bu Kanuna göre bağlanacak aylıklar ve yapılacak toptan ödemelerin hesabında fiilen çalışılmak suretiyle geçen hizmet sürelerine eklenen süredir. Sigortalıların aşağıda yazılı görevlerde geçen zamlar hariç, fiilî hizmet sürelerinin her yılı için;

a) Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlardan;

1) Harbi doğuran genel ve kısmî seferberliğe katılanların, harbin ilânından seferberliğin bitim tarihine,

2) Seferberliği gerektiren iç tedip hareketlerine fiilen katılan birliklerde görevli olanların, çarpışmaların başlangıcından seferberliğin sona erdiği tarihe,

3) Harp veya seferberlik ilân edilmeden, Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca, yabancı ülkelere gönderilen Türk Silâhlı Kuvvetlerinde görev yapanların, yabancı ülkeye gönderildiği tarihten Türkiye'ye dönüş tarihine,

İşe İade Davası – İş Kanunu Madde

İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız bir nedenle feshedilmesi halinde işçinin, işverene işe iade talebiyle dava açma hakkı bulunmaktadır. İş Kanunu’nun maddesinde yer alan düzenlemeye göre işçinin iş akdinin işveren tarafından sebep gösterilmeden veya gösterilen sebebin geçerli olmaması şeklinde sona erdirilmesi halinde işe iade davası açabileceğini hüküm altına alınmıştır. İşveren, bu durumda yapılan feshin haklı bir nedene dayandığını ispatlamalıdır.

Sözleşmenin feshinde usul İş Kanunu m’da açık bir şekilde ifade edilmiştir. Maddeye göre, “İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.”

İş Kanunu’nun maddesi ise;

İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması halinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.

şeklindedir.

İşe İade Davası Açma Şartları

Her işçinin işten çıkarılması halinde işe iade talebiyle dava açma hakkı bulunmamaktadır. Bir işçinin işten çıkarıldıktan sonra işe iade davası açabilmesi için iş güvencesi kapsamında olması gerekmektedir. İş güvencesi kapsamında olmanın şartları ve bu kapsamda feshin geçerli bir sebebe dayandırılması ise İş Kanunu m. 18’de ;

Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Yer altı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmaz.

Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun maddesindeki süreler dikkate alınır.

Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:

a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak.

b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak.

c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak.

d) Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler.

e) maddede öngörülen ve kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek.

f) Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlık.

İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir.

İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında bu madde, 19 ve 21 inci maddeler ile 25 inci maddenin son fıkrası uygulanmaz.

İşe iade davasının şartları şu şekilde ifade edilebilir:

  • İşçinin sözleşmesi belirsiz süreli olmalıdır.

İşten çıkarılan bir işçinin işe iade davası açabilmesi için ilk şart işverenle arasındaki sözleşmenin ‘’belirsiz süreli’’ olmasıdır. Belirsiz süreli iş sözleşmesini kısaca izah edecek olursak; isminden de anlaşıldığı üzere işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinin sözleşmede belirli bir süre ile sınırlandırılmadığı sözleşmelerdir. Zaten İş Kanunu uyarınca bir iş sözleşmesinin belirli bir süre ile sınırlandırılması sadece belirli nitelikteki işlerde mümkündür. Belirli niteliklerdeki işlerden kasıt ise esasen proje bazlı işlerdir.

Kanun koyucu niteliği gereği belirli süreli yapılması gereken işler haricinde işverenin iş sözleşmesini belirli bir süre ile sınırlandırmasını yasaklamış, bu tipte yapılan sözleşmelerin de belirsiz süreli olarak kabul edileceğini hüküm altına almıştır. İşçinin dava açmadan önce dikkate alması gereken ilk şey iş sözleşmesinin belirsiz süreli olup olmadığıdır. Eğer belirli süreli bir sözleşmeye imza atılmışsa bu defa da mevcut işinde belirli süreli sözleşme ile işçi istihdam edilip edilemeyeceğini kontrol etmeli eğer edilemiyorsa kendisini yine belirsiz süreli sözleşme ile çalışan işçi gibi kabul etmelidir.

  • İşçinin en az 6 aylık kıdemi olmalıdır.

İş Kanunu m’de tanımlanan bir diğer şart ise işçinin kıdem süresidir. İşçinin söz konusu davayı açabilmesi için en az 6 ay kıdemi olmalıdır. Kanun koyucu 6 aylık kıdeme bir istisna getirmiş ve yer altı işlerinde çalışan işçilerde 6 ay kıdem şartının aranmayacağını belirtmiştir.  İşçinin 6 aylık kıdemi olup olmadığını tespit etmesi önemlidir. Burada işçi, işverene ait birden fazla farklı işyerinde çalışmış ise bu işyerlerindeki çalışmaların tamamı kıdem süresine dahil edilmektedir.

  • İşveren bünyesinde en az 30 işçi çalışmalıdır.

İşçinin işten çıkarıldığı tarihte işletmede en az 30 kişinin çalışıyor olması gerekmektedir.  Burada 30 kişinin işverene ait tek bir işyerinde çalışıyor olması şart değildir. Aynı işletmeye ait işyerlerinde 30 veya 30’dan fazla işçi çalışıyorsa bu şart sağlanmış demektir.

Yurtdışındaki şubelerde çalışan işçilerin de bu hesaba dahil edilip edilmeyeceği hususunda yargı kararlarında bir netlik olmasa da Yargıtay vermiş olduğu kararlarda genel olarak yurtdışında çalışan işçileri de bu hesaba dahil etmektedir. Ayrıca eğer işçi taşeron bir işveren bünyesinde çalışıyorsa 30 kişinin hesabında hem taşeron işverenin hem de asıl işverenin işçileri birlikte toplanacaktır. Hesaplamada işçinin işten çıkarıldığı tarihteki işçi sayısı esas alınacaktır.

  • İşçi, işveren vekilliği şeklinde bir statüde çalışmıyor olmalıdır.

İşveren vekilliğinden kasıt işletmenin bütününü sevk ve idare eden, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan çalışanlardır. İşten çıkarılan işçi; çıkarılmadan önceki statüsünü, hak ve yetkilerini iyi bir şekilde değerlendirmeli, söz konusu statüsünün işveren vekilliği kapsamına girip girmeyeceğini tahlil etmelidir.

  • İşe iade davasına ilişkin arabuluculuk başvurusunun ve devamında işe iade davasının yasal süresi içerisinde açılması gerekmektedir.

İşçinin sözleşmesinin hukuka aykırı feshedilmesi halinde işçi, iş akdi feshedildikten sonra işe iade davası açmadan önce uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülmesi için arabulucuya başvurmak zorundadır. İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir ( sayılı İş Kanunu madde/1).

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde;

  • İşe başlatma tarihi,
  • Ücret ve diğer hakların parasal miktarı,
  • İşçinin işe başlatılmaması durumunda tazminatın parasal miktarı, belirlenmesi zorunlu hususlardır. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması halinde fesih geçerli hale gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur ( sayılı İş Kanunu m/5).

Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır ( sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/15).

İşe iade davasında davacı işçi, davalı ise iş sözleşmesini fesheden işverendir. İşçinin açacağı işe iade davasının neticesinde meydana gelebilecek iş güvencesi tazminatı veyahut işsiz kalınan sürenin dört aylık ücreti, asıl işverenin yanında alt işverenin de müteselsil sorumluluğundadır.

Tespit niteliği taşıyan kararın cebri icra yolu ile takibi yapılamayacağından, işe iade davasının parasal neticesinden asıl işverenin de hükmen sorumlu tutulabilmesi iş güvencesi davası neticesinde tespit niteliği taşıyıp da alt işverenin ödemediği parasal hakların tahsilatı için yeni bir alacak davasında hasım gösterilmesi yeterlidir.

İşe İade Davasında Arabulucuya Başvurma Zorunluluğu

12/10/ tarihinde yapılan yeni düzenleme ile işe iade davasında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmiştir. Arabulucuya başvurmadan önce dava açılması halinde mahkeme davayı usulden reddedecektir. Mahkemenin ret kararının tebliğ edilmesinden itibaren 2 hafta içerisinde arabulucuya başvurulmalıdır.

Arabulucuya başvuru süresi fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 1 aydır. İşçi, arabulucuya bir dilekçe düzenleyerek taleplerini belirtecek ve işveren ile arabulucu irtibata geçecektir. Tarafların uzlaşması halinde dava açılmasına gerek kalmadan uyuşmazlık çözüme kavuşmuş olacaktır. Ancak taraflar arasında uyuşmazlık çözümlenmez ise arabulucunun son tutanağının düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içerisinde işe iade talepli dava açılmalıdır.

O halde başka bir anlatımla, işçinin işveren tarafından iş sözleşmesi feshedilmesi halinde işçi, fesih bildiriminden itibaren 1 ayiçerisinde arabulucuya başvurmalıdır. Arabuluculuk ile tarafların uyuşmazlığı çözümlenmez ise arabulucunun tuttuğu son tutanağın tarihinden itibaren 2 haftaiçerisinde dava açabilecektir. İşçi işe iade davası açarken kanunda belirtilen süreleri kaçırmamaya özen göstermelidir.

İşe İade Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

İşe iade davasında görevli mahkeme İş Mahkemesidir; ancak iş mahkemesinin  kurulmadığı yerlerde iş mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olacaktır.

İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetki İş Mahkemeleri Kanunu m. 6’da belirlenmiştir. Buna göre işe iade davası; davalı işverenin yerleşim yerinde, işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesinde açılabilir. Burada işin yapıldığı yerden maksat, davalının halihazırda çalıştığı işyerinin bulunduğu yer değil; davanın konusu olan işin sürekli olarak yapıldığı yerdir. İşlemin yapıldığı yer mahkemesini yetkili kılan düzenleme ise hukukumuza sayılı Kanun ile girmiştir. Buna göre işçi, işe iade davasını, fesih işleminin yapıldığı yerdeki iş mahkemesinde açabilir.

İşe İade Davasında İspat Yükü

İş Kanunu’nun m/2 fıkrası gereğince, “Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.” Görüldüğü üzere, feshin geçerli bir sebebe dayandığının ispat yükü işverene aittir. Bir başla ifade ile işçi feshin geçersiz nedenle feshedildiğini iddia ederek dava ikame ettiğinde feshin geçerli olduğunu ispat edecek olan işverendir. Fakat işçi bildirimde yazandan başkaca bir sebeple sözleşmesinin feshedildiğini iddia ederse burada işçi iddiasını ispatla yükümlüdür.

İşe İade Davası Yargılama Süresi

İş Kanunu’nun m. 20/3 gereğince, davanın ivedilikle sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık istinaf mahkemesine başvurulması halinde ise Bölge Adliye Mahkemesi tarafından karar, ivedilikle ve kesin olarak karar verilecektir. İşe iade davalarında seri muhakeme usulü uygulanması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre yaklaşık olarak 2 ay içerisinde sona erecek, istinafa başvurulması halinde ise istinaf incelemesi 1 ay içerisinde sona erecektir. Bununla birlikte uygulamada bu davalar, delillerin toplanması, dilekçelerin tebligat aşamaları gibi nedenlerle bu kadar kısa sürede sona erememektedir.

İşe İade Davası Sonuçları

İşe iade talepli dava sonucunda mahkemenin vermiş olduğu hükme göre hem işçi hem de işverene yükümlülükler doğabilmektedir. Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilir ise işverenin feshi geçersiz fesih haline gelecektir. İşverenin karara karşılık istinaf yoluna başvurmaya hakkı bulunmaktadır.

Mahkeme tarafından işçinin açmış olduğu dava hakkında ret yönünde karar verilir ise işverenin feshi geçerli hale gelecektir. İşçiye kıdem tazminatı ödenmemiş ise kıdem tazminatı, ihbar süresine uyulmadan feshedilmişse ihbar tazminatı ödenecektir. Ancak dava açıldıktan sonra işçi iş yerine geri dönerse açtığı davadan feragat edebilir. Bu durumda işçi boşta geçen süreye ilişkin karar alınması talebinden feragat etmeyerek diğer haklarından feragat edebilir.

İşe iade davasının kazanılması durumunu her iki taraf (işçi ve işveren) açısından değerlendirmek gerekirse;

  • İşverenin davayı kazanması halinde fesih geçerli hale gelecektir. İşçi, yargılama giderleri ile davalının vekili var ise yasal vekalet ücretini ödeyecektir. Ancak fesihten doğan kıdem veya ihbar tazminatı talepleri adına farklı bir davada talepte bulunabilecektir. Ayrıca işçinin mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmaktadır.
  • İşçi davayı kazanmış ise, mahkemenin vermiş olduğu kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içerisinde işverene başvurmalıdır. İşe iade başvurusunun noter aracılığıyla düzenlenen ihtarname ile yapması ispat açısından önemlidir. İşçi ihtarnamenin tebliğden itibaren 1 ay içinde işçiyi işe başlatmaz ise mahkeme tarafından belirlenmiş tazminatı ödemekle yükümlüdür. İşçi işe iade davasını kazanmasına rağmen işe yeniden başlamaz ise işverenin feshi geçerli hale gelecektir.

İşverence yapılan feshin geçersizliğine karar verilmesinin sonuçları daha ayrıntılı olarak şu şekilde ifade edilebilir:

İş Kanunu’nun “Geçersiz Sebeple Yapılan Feshin Sonuçları” başlıklı maddesine göre, “ İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.

Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

Mahkeme veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirler.

İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.

İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde;

a) İşe başlatma tarihini,

b) Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını, belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.

İşe iade davaları neticesinde ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı alacakların yanında, feshin geçersiz sayılmasıyla ortaya çıkan 4 aya kadar boşta geçen süre ücreti ve 8 aya kadar işe başlatmama tazminatı mevcuttur. Boşta geçen süre ücreti, işçiye ödenen aylık ücretine yan ücretlerinde (yemek, yol, ikramiye vb) eklenmesi ile net ücret üzerinden hesaplanır. Fesih tarihini izleyen 4 ay içerisinde emsal işçi ücretine zam yapılması halinde tazminat, bu zamlı ücret esas alınarak hesaplanmalıdır.

İşe başlatmama tazminatının hesaplanmasına ilişkin kanuni bir düzenleme bulunmamakta olup Yargıtay kararlarıyla bu hususa açıklık getirilmiştir.  ( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi / E. , / K.) İşe başlatmama tazminatı hesabında işçinin kıdemi esas alınmakta ve tazminat tutarı;

  • 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4 aylık,
  • 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5 aylık,
  • 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında belirlenmekte,
  • fesih sebebine göre bu miktarlar da azami sınır 8 aya kadar da çıkmaktadır.

İşe başlatmama tazminatı hesabında önemli bir diğer husus ise; 1/1/ tarihinden itibaren yürürlüğe giren İş Mahkemeleri Kanununun Maddesi ile,  işe başlatmama tazminatının dava tarihindeki ücreti esas alınarak belirleneceği hükme bağlanmıştır.

İşe başlatmama tazminatına yönelik yasal faizin, işçinin işe başlatılmadığı günden itibaren işletilmesi gerektiği Yargıtay kararlarıyla sabittir.

Boşta geçen süre tazminatının aksine işe başlatmama tazminatı, brüt ücret üzerinden hesaplanır. Yalnızca damga vergisine tabi olup gelir vergisinden ve SGK kesintisinden muaftır.

İşveren tarafından gerçekleştirilen feshin geçerli sebeplere dayandırılmadığı ya da sunulan sebebin geçerli olarak kabul edilmediği ve bunun tespitinin mahkeme veya özel hakem tarafından sağlanarak feshin geçersiz olduğunun kararlaştırıldığı durumlarda, işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatma zorunluluğu bulunmaktadır. İşveren, işçiyi başvurusunu takiben bir ay içerisinde işe başlatmaması durumunda, işçiye en az dört ve en fazla sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemek mecburiyetindedir. İş Kanunu’nun maddesinde, mahkemenin ya da özel hakemin feshin geçersizliğine dair karar aldığında, işçinin işe başlatılmaması durumunda tazminat miktarını da belirleyeceği yönünde düzenlemeye yer verilmiştir. Kanunun yapmış olduğu bu düzenleme uyarınca işçi en başta kesinleşmiş karar kendisine tebliğ edildikten sonraki 10 iş günü içerisinde işe başlatılma talebi ile işverene başvurmak durumundadır. Sonrasında kararın kesinleştiği tarihe değin en fazla 4 aylık olacak şekilde boşta geçen süre ücretini talep etme hakkına kavuşacak; yasal süre içerisinde yaptığı başvuruya karşılık işverence işe başlatılmaması durumunda iş güvencesi tazminatı (işe başlatmama tazminatı) talep edebilecek; eğer işe başlatılırsa, peşinen ödenen bildirim süresine ait ücret ve kıdem tazminatı, yapılacak ödemeden mahsup edilecektir

İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya işçi bildirim süresine ait ücretini peşin olarak almamış ise, bu sürelere ait ücret meblağı ayrıca ödenmektedir. Aynı maddenin madde içeriğinde yapılan düzenlemelerin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği; aksi takdirde sözleşme hükümlerinin geçersiz sayılacağı hükmü de yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca, işe iade davasında feshin geçerliliğine karar verilebileceği gibi geçersizliği yönünde karar da çıkabilir. Feshin geçerli olduğu yönünde karar çıkması durumunda, işçiye iş iadesi kararı verilmeyecektir. Buna karşılık, işçi geçerli fesihten doğan ihbar tazminatı veya kıdem tazminatı gibi işçilikten doğan diğer haklarını, oluşması durumunda, alabilecektir. Fesih, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışmakta olan işçi, işverence işten çıkarılması neticesinde işe iade davası açtığı ve dava mahkemece işe iade ile sonuçlandığı takdirde geçersiz kabul edilmektedir. Böyle bir durumda, işverenin işçiyi bir ay içerisinde işe tekrar alması kaydıyla, iş ilişkisi bozulmamış varsayılarak kaldığı yerden devam etmektedir. İşveren, işçiyi geçersiz sayılan fesih nedeniyle çalıştırmadığı süreyle ilgili ücreti ve oluşan diğer tüm hakları en fazla dört aylık olarak biçimde işçiye ödemekle yükümlüdür.

Yargılama devam ettiği sırada işverenin işçiye iş iadesinde bulunması, açılmış olan işe iade davasının konusuz kalmasına sebep olmakla birlikte davanın reddi yönünde karar çıkmasını gerektirmemektedir. İşverenin dava öncesinde veya sırasında işçiyi tekrar işe başlatması, bir anlamda yaptığı fesih işleminin geçersiz olduğunun kabulüdür. Bundan dolayı işçi, fesih tarihinden başlayarak işe başlatıldığı tarihe göre en fazla dört aya kadar boşta geçen süre için hak kazanacaktır.

Dava devam ederken işçi, başka bir iş bulmuş ve çalışıyor ise Yargıtayın yerleşmiş kararlarında işçinin başka yerden aldığı ücretten 4 aylık boşta geçen süreye ilişkin ödenecek tazminattan mahsup edilemeyeceği belirtilmiştir.

İşe İade Davası Sonucu Verilen Kararın Hukuki Niteliği

Feshin geçersizliği hükmünden sonra kararda yer alan iş güvencesi tazminatı ve diğer hakların işçi tarafından talep edilebilmesi işçinin usulüne uygun yaptığı bir başvuru sonucu işveren tarafından işe başlatılmaması şartına bağlanmıştır. Bu hükmün şarta bağlı oluşu ve Yargıtay’a göre de bu hükmün tespit niteliğinde oluşu ortada bir ilam olmasına rağmen ilamlı icraya olanak tanımamaktadır. Bu durumda işçi ya ilamsız icra yolu ile alacaklarını talep edecek yahut yeni bir alacak davası açarak alacaklarını hüküm altına alıp artık bir ilam elde edeceğinden bu kararı ilamlı icraya koyacaktır.

İşe İade Davası İşçinin Sigortalılık Durumu

İş Kanunu’nun maddesi uyarınca feshin geçersizliğini belirten mahkeme kararının kesinleşmesine kadar işçiye çalıştırılmadığı zaman zarfı için en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer mali hakları işverenin işçiyi işe başlatıp başlatmamasından bağımsız olarak verilmek zorundadır. Bu durumda işçinin çalışmadığı sürenin de SGK primlerinin kesilerek SGK’ya ek bildirge ile ödenmesi gerekmekte, yine bu sürenin işçinin kıdeminden sayılması gerekmekte ve bu primlerin geçmişe dönük olarak ödenmesi gerekmektedir. Yargıtay’da bu görüşü paylaşmakta, mahkemenin vermiş olduğu feshin baştan beri geçersiz olduğu kararı taraflar arasındaki sözleşmenin bir süre daha devam ettiğine işaret etmekte ve bu sebeple mahkemece verilen feshin geçersizliği ve işe iade kararı sözleşmenin kesintisiz olarak devam ettiği anlamına gelmektedir.

Sözleşmeli Personelin İşe İade Davası Açabilir mi?

Sözleşmeli olarak çalışan kamu personeli, Sayılı Kanun’a tabi tutulmaktadır ve imzaladığı sözleşme İş Kanunu’na tabi bir iş sözleşmesi değildir. Bu sebeple sözleşmeli personelin çıkarılması halinde işe iade talebiyle iş mahkemesine değil; idari yargı yerinde uyuşmazlık adına başvuruda bulunacaktır.

Bu konuyla ilgili önemli bazı Yargıtay kararlarına aşağıda yer verilmiştir:

“….davacı hakkında güveni kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik suçlamasıyla kamu davası açılmış ise de, bu davada sanığın bu işlemi mesleki bilgisizlik ve tecrübesizlik sonucu yapmasının mümkün bulunması, yazar kasa fişi düzenlenmeyen 20 tl’yi kendisinden sonra göreve devam eden kişiye teslim etmemesine rağmen konaklama kartı üzerine ilave 20 tl aldığını not olarak yazıp ertesi gün kuruma yatırmasına göre, sonradan paranın yatırıldığı da dikkate alınarak, sanığın suç işleme kastıyla hareket etmediği, mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından beraatine karar verilmiştir. Davacı işçinin açıklanan eylemi, itiraz etmesine rağmen geçici olarak görevlendirildiği resepsiyonda bilgi ve tecrübe eksikliğinden kaynaklanmıştır. İşvereni zarara uğratma kastı bulunmamaktadır. Söz konusu davranışı doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak nitelenemeyeceği gibi, geçerli fesih nedeni de teşkil etmez. İşe iade isteğinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde hatalı gerekçeyle talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.  Sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” (Yargıtay Hukuk Dairesi / E. / K. sayılı ve tarihli kararı)

“Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı tarafından geçerli sebep olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde sekiz aylık ücret tutarında tazminat ile boşta geçen süre için dört aylık ücretin hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; davacının işçi niteliğinde değil, Sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında sözleşmeli personel niteliğinde istihdam edilen kamu personeli olduğunu, davanın iş mahkemesinde görülmesinin imkanlı olmadığını, idari yargı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek görev itirazında bulunduklarını, davacının sözleşmeli olarak müdür yardımcılığı görevine başlarken kendisinden zorla istifa dilekçesi alındığını ve işsiz kalma korkusuyla bu dilekçeyi imzalamak zorunda kaldığını iddia etmesinin yersiz olduğunu, hali hazırda kamu çalışanı olan bir kimsenin işsiz kalma korkusu olmasının akla yatkın olmadığını, kişinin kendi rızasıyla verdiği istifa dilekçesi sonucunda iş sözleşmesinin feshedilmesinin haksız olarak nitelendirilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı gerekçe ile feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine, işe başlatmama tazminatının dört aylık ücret tutarı olarak ve çalıştırılmadığı süre için en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının belirlenmesine karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Hukuk Dairesi’ne göre;

Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda yargı yolunun caiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

Sorun daha çok statü hukukuna tabi kamu çalışanları ile yine kamuda çalışan işçiler arasındaki ayrım noktasında ortaya çıkmaktadır. Anayasanın maddesi, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” şeklindedir.

Sayılı Kanun’un 4. maddesinde ise kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un (A) bendinde mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler bu Kanun’un uygulanmasında memur sayılacağı ayrıca maddede sözü edilen kurumlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanların memur oldukları belirtilmiştir.

Memur, sözleşmeli personel ve işçinin ortak noktası ücret karşılığı bağımlı çalışmalarıdır. Memur genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde görevlendirilir. İşe alınması “atama” idari işlemiyle olur.

Yine memurların çalışma şartları, hakları, ödev ve sorumlulukları ve memurluğun sona ermesi önceden yasa ile kesin olarak belirlenmiştir. Bu konularda memur ile onu atayan idare arasında farklı bir uygulamanın kararlaştırılması söz konusu olmaz.

Sayılı Kanun’un 4/B. maddesinde ise, “kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti” yapanların sözleşmeli personel oldukları açıklanmıştır.

Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiştir. Anılan maddenin (b) bendinde, “Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda, devlet tarafından tahsis edilen kamu sermayesinin karlı, verimli ve ekonominin kurallarına uygun bir şekilde kullanılmasında bulunduğu teşkilat, hiyerarşik kademe ve görev unvanı itibariyle kuruluşunun karlılık ve verimliliğini doğrudan doğruya etkileyebilecek karar alma, alınan kararları uygulatma ve uygulamayı denetleme yetkisi verilmiş asli ve sürekli görevler genel idare esaslarına göre yürütülür. Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli görevleri; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, müfettiş ve müfettiş yardımcıları ile ekli 1 Sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer personel eliyle gördürülür. Bunlar hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hükümler dışında Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır” şeklinde kurala yer verilerek, anılan kurumlarda çalışanlar bakımından memur kavramı ortaya konulmuş ve (c) bendinde ise, “ (b) bendi dışında kalan sözleşmeli personel, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hizmetlerinde bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde imzalanacak bir sözleşme ile çalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan personel” sözleşmeli personel olarak ifade edilmiştir.

Bu anlatıma göre,  Sayılı Kanun’un 4/B. maddesinde açıklanan işlerde, özel bir meslek bilgisi ve uzmanlığı olan kişilerin, Bakanlar Kurulu Kararı ile geçici olarak çalıştırılan ve Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/b. maddesi uyarınca genel idare esaslarına göre hizmet yürüten memur ve işçi sayılmayan çalışanlar sözleşmeli personel olarak ifade edilmelidir. Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre sözleşmeli personele de Sayılı Kanun uygulanır. Ayrıca Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli personel çalıştırılmasının esasları belirlenmiştir.

Memur ve sözleşmeli personel statü hukukunu ilgilendirdiğinden idare ile çıkacak olan uyuşmazlıklar iş mahkemeleri yerine idari yargı yerinde çözümlenmelidir.

Somut olayda, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme, iş sözleşmesi olmayıp sözleşmeli personel statüsüne dair bir sözleşmedir. Sayılı sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görevi, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi olduğundan yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda anlaşmazlığın çözüm yeri idari yargıdır. Söz konusu anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğunun anlaşılmasına göre davanın yargı yolunun caiz olmadığından usulden reddi gerekirken esasa girilerek davanın kabulü yönünde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay Hukuk Dairesi / E. / K. sayılı ve tarihli kararı)

İşe İade Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay Hukuk Dairesi / E. , / K.

  • İşe İade Davası
  • İş Kanunu Madde

Davacı iş mahkemesinde davalı aleyhine işe iade davası açmış, mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmiştir. Mahkemenin kabul kararı onanmış ve kesinleşmiştir, kesinleşen işe iade kararı üzerine yasal 10 günlük süre içerisinde işe başlatılma talebinde bulunulsa da davalı 30 günlük süre içerisinde davacıyı işe başlatmamıştır. Davacı işe başlatılmadığı fesih tarihindeki emsal ücret üzerinden 4 ay boşta geçen sürenin eklenmesi talebiyle kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücret alacağı, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen sürenin tahsilatını davalıdan talep etmiştir.

Davalı ise, ihale makamı olduğunu, davacının diğer davalı şirketin işçisi olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı şirket vekili ise davacının işe iade talebine karşılık ihale şartnamesi gereği aynı işte çalıştırılamayacağını ancak ihtarnamesiyle davacıyı işe davet ettiğini davacının işe başlamak için görüşmediğini savunmuştur.

Mahkeme tarafından ise işe iade talebinin samimi olmadığı gerekçesiyle boşta geçen süre ücret alacağı ve işe başlatmama tazminatının reddine karar vermiş, onama kararıyla feshin geçersizliğinin kesinleşmesi nedeniyle diğer taleplerin kabulü yönünde karar vermiştir. Davacı ve her iki davalı şirket temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde kesinleşen işe iade kararının üzerine kanuni 10 günlük süre içerisinde tarihinde ihtarname ile işe başlatılma talebinde bulunmuştur. Talep davalıya tarihinde tebliğ edilmiş, tarihli cevabı ihtarname ile davalı şirket aynı kurumdan ihale aldığını ancak ihale sözleşmesinin ekinde olan teknik şartnamede şoför kadrosunda çalışacakların ortaokul mezunu olma koşulu bulunduğunu belirterek davacının şarta uygun olmadığı belirtilmiştir. Ancak davacının talebi veya rızası olması durumunda başka işyerlerinde çalışabileceği de eklenmiştir.

Mahkeme tarafından davacının işe iade talebinde samimi olmadığı gerekçesiyle işe başlatmama tazminatının reddine karar verilmiş ise de davalının cevabı ihtarnamesi somut olarak işçinin hangi işlere uygun olacağı ve pozisyonlarının neler olduğu belirtilmeyerek samimi olmadığı anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağının kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemenin ret kararı hukuka aykırı olduğundan bozma yönünde karar verilmiştir.


Yargıtay Hukuk Dairesi / E. , / K.

  • İşe İade Davası
  • İş Kanunu Madde

Davacı, davalı kurumda alt işverenin işçisi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesi haksız ve kötü niyetli olarak feshedilmiştir. İlgili asliye hukuk mahkemesi tarafından feshin geçersizliği yönünde karar verilmiş, davacının işe iadesine karar verilmiştir. Karar Yargıtay tarafından onanmıştır. Davacı, davalılara işe iadesini istediği ihtarnameyi göndermiş, fakat talep reddedilerek tazminat ödenmiştir. Davacı, İş Kanunu gereği kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ile birlikte işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalılar ise davacının iddialarını reddederek fazla çalışma iddiasının hayatın olağan akışına ters olduğunu belirtmiştir. Bir kimsenin günde 15 saat çalışmasının normal olmadığı, işçilerin giriş ve çıkış saatlerinin yazılı olarak imzaları karşılığı tespit edildiğini ve davacının davalı idarenin talimatıyla işten çıkarıldığı, bu nedenle işe iadesi yapılmadığını belirtmiştir. Tüm bunlar nedeniyle tazminat ödeme yükümlülüğünün asıl işverende olduğunu savunmuştur.

Diğer davalı ise, davacının asıl işverenin diğer şirket olduğunu aralarında hizmet alım sözleşmesine göre çalıştırıldığını, söz konusu feshin kurumu bağlamadığını, davacı ile davalı şirket arasında 1 yıllık belirli süreli iş sözleşmesi bulunduğunu, davacının sözleşme süresi dolmadan işten çıkartıldığı, ihbar koşullarına uyulduğundan ihbar tazminatı talebinin haksız olduğu, iş arama izni bulunmadığını belirterek davanın reddi yönünde karar verilmiştir. Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir. Davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde;

1-) Davacı mahkeme tarafından feshin geçersizliği ile işçinin işe iadesine karar verildiği ve kararın kesinleşmesi üzerine davacının ihtarname ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne ve anılan kurum vekiline ayrı ayrı başvuruda bulunmuştur. Alt işverene yapılan ihtarnamenin tebliğine ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. İkinci ihtarnamede ise mahkeme tarafından işe iade kararı verildiği, kararın alt işverene tebliğ edildiği ve 8 gün içerisinde temyiz edilmediğinden kesinleştiği belirtilmiştir. Karar, ihtarnameden önce düzenlenmiş ve ihtarnamenin alt işverene tebliğ edildiğine dair belge ve bilgi bulunmamaktadır. Yalnızca belge altında “aslı elden alındı Av….” İbaresi bulunmaktadır. Ancak davalı şirketin vekili bulunmamakta olup, ihtarname doğrudan davalı şirkete tebliğ edilmiştir. Davacının işe iade yükümlüsü alt işverene yapmış olduğu işe iade başvurusu usulüne uygun değildir, bu nedenle hüküm hatalıdır.

2-) Davacı usulüne uygun işe başlama başvurusunda bulunmadığından tarihli fesih geçerli hale gelmiştir. Bu nedenle kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti açısından davacının fiili çalışma süresi ve tarihli ücret seviyesi ile kıdem tazminatı tavan tutarı dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır.

3-) Sayılı Kanunu’nun 17/6’ya göre iş güvencesi kapsamında olan işçiler kötü niyet tazminatına hak kazanamazlar. Davacı lehine mahkeme tarafından kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. Mahkeme tarafından kötü niyet tazminatını koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak talebin reddine karar verilmesi gerekirken tazminata hükmedilmesi hukuka uygun bir karar değildir.

4-) Davacı işçiye yeni iş arama izni verilmemiş, bu süreler içerisinde işçi çalıştırılmıştır. Ancak somut olayda işçiye bildirim süresi verilmemiş, bildirim süresi kullanmayan işçiye yeni iş arama izni verilmesi gerekmemektedir. Bu nedenle mahkeme tarafından hükmedilen izin ücreti adı altında yeni iş ara iznine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Ayrıca yeni iş arama izninin sadece çalışılan günler için verilmesi gerektiği gözetilmeden 6 hafta bildirim süresine tekabül eden 42 gün için 2şer saat üzerinden yapılan hesap hatalıdır.

Tüm bu gerekçeler ile mahkemenin kurmuş olduğu hüküm hukuka aykırı bulunmuştur. Mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir.


Yargıtay Hukuk Dairesi / E. , / K.

  • İşe İade Davası
  • İş Kanunu Madde

Davacı, 29/05/ tarihinde iş akdini davalı işverence haksız feshedildiği iddia ederek feshin geçersizliği ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava öncesinde, kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacaklarına ilişkin dava açılmıştır. Mahkeme yargılama sonrasında fazla mesai talebinin yanı sıra feshe bağlı haklardan olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talebinde bulunmuştur. Mahkeme tarafından işe iade davası kabul edilmiş, tarihinde mahkeme kararı onanmıştır. Onama ilamı davacı vekiline tebliğ edilince işe iade talepli davalıya ihtarname tebliğ edilmiştir. Ancak davalının davacıyı işe başlatmadığı anlaşılmıştır.

Yargıtay, dosya incelemesinde davacının açmış olduğu iş mahkemesindeki alacak davasının zamansız açıldığını, feshe bağlı haklar (kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti) bakımından zamansız açıldığı, reddi yönünde karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Öncelikle işçi, fazla çalışma yaptığını iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İşçi imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilene kadar imzalı bordroda fazla çalışma alacağı ödendiği varsayılacaktır. Fazla çalışmada işyeri iç yazışmaları, iş yerine giriş çıkış gösteren belgeler, iş yeri kayıtları delil niteliğindedir. Fazla çalışma yazılı belgelerle kanıtlamaz ise tanık beyanlarıyla sonuca gidilmelidir. Mahkeme tarafından atanan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanlarına itibar edilerek haftanın 5 günü , vardiyalarının birinde olmak üzere 1 saat ara dinlenmesi ile 9 saat çalıştığı, cumartesi ise vardiyalarının birinde olmak üzere 1 saat ara dinlenmesi ile 9 saat çalıştığı … olarak fazla çalışma belirtilmiştir. Davacı tanıklarının beyanlarına ilişkin hesaplama dosya kapsamına uygun değildir. Tanıklar, davalı aleyhine tanıkların davaları bulunduğundan husumetli tanık anlatımına itibar edilmemelidir. Bütün bunlar nazara alınarak mahkemenin kurmuş olduğu hükme karşılık bozma yönünde karar verilmiştir.


Yargıtay 9. Hukuk Dairesi / E. , / K.

  • İşe İade Davası
  • İş Kanunu Madde

Davacı, davalı aleyhine hem alacak davası hem de işe iade davası açmıştır. Mahkeme tarafından feshin geçersizliğine karar verilmiş, işe iade yönünde karar verilmiştir. Davacı, işe iade talepli ihtarname göndermiş; ancak davacı işe başlatılmamıştır. Davacı işe iade kararının kesinleşmesi ve işe başlatılmadıktan sonra davasını ıslah edilmiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde, işe iade davasının açılması halinde fesih askıdadır, işe iade davası sonuçlanmadan feshe bağlı alacaklar talep edilemeyecektir. Mahkemenin işe iade davası yargılama esnasında işe iade davası sonuçlanıp davacı işe iade edilmediğinden davacı işe iade edilmediği tarihten sonra ıslah yaptığından işe iade edilmediği tarihten sonra ıslah yaptığından mahkeme tarafından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabul edilmesi yerinde görülmemiştir.

Tüm bu nedenlerle kıdem tazminatına ilişkin tarihi çıkartılarak yerine tarihi yazılmış, ihbar tazminatına ilişkin paragraf çıkartılarak ,89 TL net ihbar tazminatının talep hakkının doğduğu tarih ve ıslah tarihi dikkate alınarak tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olarak yazılarak düzeltilerek onama yönünde karar verilmiştir.


Yargıtay 9. Hukuk Dairesi / E., / K.

  • İşe İade Davası
  • İş Kanunu Madde

Davacı, davalı şirkette iş akdinin haksız ve geçersiz olarak 09/02/ tarihinde feshedildiği, davacının 20/03/ yılına kadar aralıksız çalıştığı, en son kazan dairesi- yakıt besleme operatörü olarak çalıştığı; ancak davalı şirketten toplam 10 yıl içerisinde gün rapor aldığı gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedildiğini belirtmiştir. Ancak davacının kg ağırlığındaki el arabasıyla kazandan gelen külü kül deposuna taşırken bedensel olarak yıpratıcı nitelikte olduğundan bel fıtığı rahatsızlığı doğduğunu, tedavi gördüğünden rapor aldığı belirtilmiştir.

Davacı feshin son çare olması gerektiği gözetilmeden ve savunması alınmadan feshedilmiştir. Bu nedenlere dayanarak davalının feshinin geçersizliğine, işe iadesine, çalıştırılmayan süreye ilişkin 4 aya kadar ücret haklarıyla birlikte sosyal haklarının ödenmesine, işe iade tazminatının 8 aylık brüt ücret olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ise davacının sürekli iş akışını bozacak nitelikte rapor aldığını, almış olduğu raporlar edeniyle olumsuzluklar yaşandığı, davacıya disiplin kurulu kararıyla ihtar çekilmesine rağmen tutumunu sürdürdüğü belirtilerek iş akdini haklı olarak feshettiğini belirtmiştir.

Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmiş, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı avukatın istinaf başvurusu kabul edilmiş, ilk derece mahkemesinin kararına karşılık kaldırma yönünde karar vermiş, davanın reddi yönünde karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde, davacının işten ayrılışına dair Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirim 20/03/’dir; ancak davalıya tebliğ edilen fesih bildirimi 22/03/ tarihinde gerçekleşmiştir. 20/03/ tarihinde ise geçerli fesih bildirimi bulunmamaktadır. Fesih tarihinde yazılı bir bildirim yapılmamış olduğundan fesih sadece bu nedenle geçersizdir. Fesih sırasındaki eksiklik sonradan giderilemez, bu nedenle davacının davasının kabulü yönünde karar verilerek işe iadesine karar verilmelidir. Yerinde olmayan gerekçeyle karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacının işe iadesine, yasal süre içerisinde davalı işe başlatmaz ise davacının kıdemi de dikkate alınarak 5 aylık brüt ücret tutarı olarak belirlenmesine, işe iade için süresinde başvurması halinde hak kazandığı en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiği yönünde tahsiline oybirliği ile kesin olarak karar verilmiştir.


İşe İade Davası Dilekçe Örneği

… NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE

DAVACI : Ad Soyad (TCKN: ……….) Adres

VEKİLİ:    Av. Umur YILDIRIM

DAVALI : Ad Soyad Adres

KONU    : Feshin geçersizliği ve işe iade ile boşta geçen sürelere ilişkin 4 aylık ücret alacağı ve diğer haklarının yasal faizi ile birlikte; işe başlatmama halinde 8 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatının tahsiline karar verilmesi istemimizi içerir dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR :

(Bu kısımda işçinin iş yerinde hangi pozisyonda, ne kadar zamandır çalıştığı yazılmalıdır. Devamında işverenin haksız fesih gerçekleştirdiği ve bunun nedenleri belirtilmelidir. Kanunun ilgili maddelerine yer verilmelidir. Davanın esas açılış amacı belirtilmeli ve işe iade talep edilmelidir.)

1-)  sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi çerçevesinde …/…/… tarihi itibariyle başvurulan arabuluculuk faaliyeti sonucunda yukarıda isimleri belirtilen davacı ve davalı arasında anlaşmaya varılamamış olup buna ilişkin son tutanağın aslı/arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği ekte yer almakta olup anlaşma sağlanamadığı için işbu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

2-) Müvekkil davacı, davalı işverene ait iş yerinde…………… elemanı olarak …/ …/ … ile …/ …/ …  tarihleri arasında çalışmaktayken ………………….. (sebepler yazılacak veya sebepsiz yere denecek ) gerekçelerle iş akdi haksız olarak sonlandırılmıştır.

3-) İş akdine ait fesih ihbarı …/ …/ … tarihinde davacı müvekkile tebliğ edilmiştir.

4-) Müvekkilin iş akdi belirsiz süreli ve kıdemi altı aydan fazla olup davalı şirkette otuzdan fazla işçi çalışması sebebiyle, İş Kanunu’nun maddelerinde yer alan iş güvencesi hükümlerinden yararlanmaktadır. Bu doğrultuda iş sözleşmesinin feshi ancak yeterliliğinden, davranışlarından ya da işletmenin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak ve fesih sebebi açık ve kesin bir dille yazılı fesih bildiriminde yer almak zorundadır. Söz konusu hususların yokluğu feshi geçersiz kılar.

5-)Açıklandığı üzere müvekkile yapılan fesih bildiriminde hiçbir geçerli sebebe dayanılmamıştır. Dolayısıyla yapılan fesih geçersizdir. Feshin haksızlığının tespiti ile davacının işe iadesinin, boşta geçen sürelere ilişkin ücret alacağının yanı sıra diğer haklarının yasal faizi ile birlikte tahsiline; işe başlatmama halinde ise işe başlatmama tazminatının işverenden tahsilinine karar verilmesi için işbu davayı açmak zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER :  S.K. m, S.K. m, S.K. m,
S.K. m.3 ve her türlü ilgili sair mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : İşe giriş belgesi, İşyeri SGK kayıtları, Belirsiz süreli sözleşmesi, …/…/… tarihli fesih ihbarı, işyeri şahsi sicil dosyası, …. Noterliği’nin …/…/… tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, Arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslı/arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği, Tanık (Tanık isim ve adresleri gerektiği takdirde bildirilecektir), Bilirkişi incelemesi, Her türlü yasal delil ve karşı tarafça sunulan delillere karşı ileri süreceğimiz deliller.

SONUÇ VE İSTEM     : Yukarıda açıklanan nedenlerle,

  1. Davacı müvekkilin iş sözleşmesi feshinin geçersizliğinin tespitiyle işe iadesine,
  2. İşverenin davacı müvekkili işe başlatmaması halinde, davalı tarafça iyi niyetten yoksun fesih de göz önüne alınarak 8 aylık ücreti tutarında tazminatın …/…/…. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte ödenmesine,
  3. Kararın kesinleştirilmesine kadar çalıştırılmadığı süreler için davacı müvekkile 4 aylık ücret ve diğer tüm haklarının …/…/…. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte ödenmesine,
  4. Tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini Saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. …/…/….

                                                         Davacı Vekili

                                                Av. Umur YILDIRIM

EKLER :1. Arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslı/arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği,

  1. İşe giriş belgesi,
  2. İşyeri SGK kayıtları,
  3. Belirsiz süreli iş sözleşmesi,
  4. …/…/… tarihli fesih ihbarı,
  5. Vekaletname örneği.

İşe İade Davası Hakkında Sık Sorulan Sorular

İdare mahkemesi işe iade davası açılabilir mi?

Kamu görevinden çıkarılan personel idare mahkemesinde iptal davası açabilir.

İşe iade davası sonucu işçinin işe başlamaması mümkün mü?

İşe iade kararı sonrasında işveren işe başlatmazsa 4 ile 8 maaş arası işe başlatmama tazminatı öder. Şayet işçi işe başlamazsa bu tazminata hak kazanamaz. Bu durum işverene tanınan bir haktır.

Haklı nedenle fesihte işe iade davası açılabilir mi?

Açamaz. Fakat ispat külfeti işverene aittir. Bu nedenle işe iade davası açmak önemlidir.

İşe İade Davası Ne Kadar Sürer?

İş Kanunu uyarınca işe iade davasının ivedilikle sonuçlandırılacağı belirtilse de, sayıca çok fazla olan davalar nedeniyle bu hükmün anlamı kalmamaktadır. Ancak yine de iş davalarının ilk derece mahkemelerinde karara bağlanması ortalama olarak 1 yıllık bir zamanda gerçekleşmektedir. Bu sürenin uzayıp kısalması ise hem hakime hem de taraflara bağlıdır. İstinaf mahkemelerine itiraz halinde ise yine 6 ay ile 1 yıl arasında bir zaman alacağı söylenebilir. Kısacası işe iade davası ne kadar sürer sorusunun cevabı 2 yıl olarak verilebilir.

İş davası açmak isteyenler Kadim Hukuk ve Danışmanlık ile irtibat kurabilir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası