seferi kaza namazları nasıl kılınır / Seferi olarak kaza edilen dört (4) rekatlık bir namazın kazası nasıl kılınır? | Sorularla İslamiyet

Seferi Kaza Namazları Nasıl Kılınır

seferi kaza namazları nasıl kılınır

Kaza Namazı Nasıl Kılınır ve Niyet Edilir? Kaza Namazı Ne Zaman Kılınır?

Haberin Devamı

Kaza namazları hakkındaki hükümler, hadislerde ve bazı ayetlerde belirtilmektedir. Ayetler, namazı kaçıran bir kimsenin, sonrasında namazı kılabileceğini belirtmektedir. Bizzat Hazreti Muhammed tarafından söylenen hadisler de bu düşünceyi doğrulamıştır. Kaza namazları, vakit namazlarının farzı gibi kılınmaktadır. Kılınma usulünde hiçbir değişiklik bulunmamaktadır. 

Kaza Namazı Niyeti Nasıl Edilir?

Örneğin öğlen namazı için "Niyet ettim Allah rızası için öğlen namazının kazasını kılmaya" denilebilir. Bu şekilde niyet edildikten sonra namaz kılınabilir. 

Kaza namazına bu şekilde niyet edildikten sonra, aynı niyetle çok sayıda kaza namazı kılınabilir. Örneğin birkaç öğlen vakti namazı kaçırılmışsa, tek sefer niyet edilerek art arda hepsi kılınabilmektedir. 

Kaza namazı kılınırken, kişi hangi namazı kaza edeceğini hatırlamıyor olabilir. Bu durumda yine kaza namazı kılmak mümkündür. Niyet edilirken "Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalan son vakit namazı kılmaya" denilebilir. Veya daha önceki zamanlara ait kazalar kılınacak ise, "Niyet ettim Allah rızası için vaktinde kılamadığım namazların kazasını kılmaya" denilir. 

Kaza Namazı Ne Zaman Kılınır?

Kaza namazı vakit namazının kaçırılması ile kılınır. Kaza namazını kılmak için belirli bir vakit yoktur. Geçmiş namazını kaza etmek isteyenler dilediği vakit namazlarını kılabilir.

Haberin Devamı

Kaza Namazı Kaç Rekat?

Kaza edilecek olan vakit namazının farzları ne şekilde kılınıyorsa yine aynı şekilde kaza namazında da kılınır.

  • Sabah namazı kazasının 2 rekât farzı kılınır,
  • Öğle namazı kazasının 4 rekât farzı kılınır,
  • İkindi namazı kazasının 4 rekât farzı kılınır,
  • Akşam namazı kazasının 3 rekât farzı kılınır,
  • Yatsı namazı kazasının 4 rekât farzı kılınır,
  • Vitir namazı kazasının 3 rekât aynen kılınır.

Sual: Hiç kazâsı olmayan kimsenin kazâ namazı kılması câiz midir?

Cevab:

Kazâya namazı kalan kimse, bunlar birkaç tane ise hemen kazâ eder. Kazâları çok ise, nafaka kazanmak ve istirahat için geçirdiği zamanlardan arta kalan zamanlarda fırsat buldukça her kazâ kılar; hem de nâfile namazların yerine kazâ kılar. Kazâları bitince, tekrar nâfile kılabilir. Kazâya devam da edebilir.

Fetâvâ-yı Hindiyye’de kazâ namazları bahsinde diyor ki: Attâbiyye'de Ebû Nasr'dan rivayeten : «Hiç bir vakit namazını geçirmemiş olan bir kimse, ihtiyatlı olmayı dileyerek, ömrünün bütün namazlarını kazâ ederse, eğer bunu, namazlarındaki noksanlık ve kerahetten dolayı yapmışsa, yaptığı güzel bir iş olur. Bu sebeplerden dolayı yapmıyorsa namazından şüphe etmiş olur ki bu doğru değildir. Bu kazâları, sabah ve ikindi namazlarından sonra kılmamalıdır. Çünki bu vakitlerden sonra nâfile namaz kılınmaz. Büyüklerin pek çoğu fesada gitmiş olması şüphesi ile namazlarını kazâ etmişlerdir.» Muzmarat'ta da böyledir. Böyle yapan bir kimse, bütün rek'atlerde Fâtihâ ve sûre okur. Zahıriyye'de de böyledir.

Vitri ve akşam namazını da kazâ eder. Ancak bunları dört rek’at kılar. Çünki üç rek’atlik nâfile olmaz. Hazret-i Peygamber buteyrayı, yani tek rek’atlik nâfileyi men etmiştir. Tahrimen mekruhtur. İbni Âbidin “İmam-ı Azam Ebu Hanife’den nakledilen ömrü boyunca kıldığı namazları kazâ etmiştir sözü sahih ise, akşam ile vitri dört kılmıştır deriz” diyor (Vitr ve Nevâfil Bâbı, I/489-490, Türkçe tercemesi III/76)).

Şöyle ki: Vitri üç rek'at kılar; kunut yapar ve teşehhüd miktarı oturduktan sonra kalkıp bir rek'at daha kılar. Bu durumda,  kazâya kalmış vitri varsa, onu kılmış olur; yoksa kıldığı bu namaz nafile olur. Ve bu kimsenin, nafile bir namazda kunut duası okumuş olması hiç "bir zarar vermez. Akşamda da böyle yapar; üçüncü ve dördüncü rek’atlerde sure okur. Cuma günü zuhr-i âhir kılan da eğer kazâsı yoksa son iki rek’atte sure okumalıdır. Sünnet namazlarda her rek’atte sure okumak şarttır. Farzlarda şart değil ise de okumanın mahzuru yoktur.

Namazı şartlarına uygun olarak kılanın namazı sahihtir. Vesveseye lüzum yoktur. Namazın şartlarından birinin eksik olduğunu sonradan anlaşılırsa, bu namazı iade müstehabdır. Vâcib, sünnet ve müstehablardaki eksiklik yahud kerahetle kılma hâlinde de böyledir. Farz ve vâciblerdeki eksiklik kasıtlı ise her zaman iade vacibdir. İlk kıldığı sahih ise, bu kıldığı nâfile olur. İlk kıldığında bozukluk varsa, bu onun yerine geçer. Üç rek’atlik farz kazâsına bir rek’at daha eklemek mahzurlu değildir. Bid’at ile vâcib olmasında tereddüd edilen şey terk edilmez. Tatarhâniyye’de seleften birçokları bozulma şüphesiyle namazlarını kazâ etmiş; ama sabah ve ikindiden sonra bunu yapmadıkları gibi akşam ve vitri de üç oturuşla dört rek’at kılmışlardır. (İbni Âbidin, Vitr ve Nevâfil Bâbı).

Kazâsı olan kimsenin, akşam ve yatsının son sünnetinde üç rek’atlik kazâ kılması mahzurlu değildir. Çünki sünnet olan o mahalde vaktin farzından başka bir namaz daha kılmaktır. Kazâ namazı, vaktin farzından başka bir namazdır. Kazâ kılınca bu sünnet yerine getirilmiş olur. Ama sevabı elbette kazâsı olmayandan daha aşağıdır. Kazâsı olanın kazâ kılması, nâfile kılmasından evlâdır.  Ancak beş vaktin sünnetleri ile duhâ gibi namazlar böyle değildir. Kazâsı olan bunları ayrıca kılabilir. Evlâ olan budur. Yerine kazâ kılsa da olur. Ancak bu söylenenler özürle kazâya kalmış namazlar içindir. Özürsüz kazâya namazı kalan kimse nâfile kılarsa sevab alamaz.

Akşam namazını kılmış olan bir kimse imama uyarsa, imam sağa selâm verince kalkıp bir rek’at daha kılar. Bu namazı sahih olursa da, imama muhalefet ettiği için mekruh işlemiş olur. Bu kimsenin ikamet getirilirken bile olsa o mescidden çıkması gerekir. Çünki ya imama uyacak, ya da namaz kılmadan duracaktır. Namaz kılmadan durmanın keraheti, imama uymaktan daha fazladır. (İbni Âbidin, İdrâk-i Farîza (Farza yetişme) bâbı)

4 Nisan 2011 Pazartesi

Kaza namazı nasıl kılınır?

Kaza namazlarını hesaplamak ve kaydını tutmak için namaz defteri servisini ziyaret edin.

Bir namazı vaktinde kılmaya "edâ" vaktinden sonra kılmaya da "kaza" denir. Vaktinde kılınamayan namaza "faite" denir. Çoğulu "fevait"'tir.

Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazın kazası farz, vitir namazının kazası ise vacip olur. Kaza edilecek sünnet sayısı azdır. Şöyle ki, bir sabah namazının farzı ile birlikte sünneti de vaktinde kılınamamışsa, o günün, güneşin doğmasından 50-55 dakika kadar sonra öğle namazını vaktinden biraz önceye kadar bu sünnet, farz ile beraber kaza edilir. Kuşluk vaktinden önce ve istivadan sonra kaza edilemez. İmam Muhammed'e göre bu sünnet yalnız olarak da vaktinde kılınmamış olsa yine kuşluk vakti ile istiva arasında kaza edilir.

Bir özür olmaksızın namazın kazaya bırakılması büyük günahlardandır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Güvene kavuştuğunuz zaman namazı kılın. Çünkü namaz mü'minlere vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır." (en-Nisa, 4/103) Namazı özürsüz kazaya bırakmanın günahı o namazı kaza etmekle kalkmaz, ayrıca tevbe etmek de gerekir.

Meşru bir özür sebebiyle namaz kazaya bırakılabilir. Bu özürler: Düşman korkusu, bir ebenin doğum yapacak kadının başından ayrılması halinde çocuğun veya annesinin öleceğinden korkması bu özürler arasında sayılabilir.

Namazı bilerek ve tembelliği yüzünden kazaya bırakan kimse günahkar olur ve bu namazı kaza etmesi vaciptir.

Kazaya kalan namazlar nasıl eda edilir?


Bir namazın eda şekli nasılsa kazası da aynı olur. Mesela seferde iken dört rekatlı bir namazı kaçıran kimse bunları ister seferde isterse asli vatanına döndükten sonra kaza ederken iki rekat olarak kaza eder. İkamet halinde tam olarak kılınması gereken namazları kazaya bırakan kimse de bunları hazarda veya seferde yine tam olarak kaza eder.

Namaz kaza edilirken bir sıra gözetilmesi gerekir mi? Eğer namazı kaza edecek kişi tertip sahibi ise, kaza namazı ile vakit namazı arasındaki sıraya uymak gerekir. Tertip sahibi değilse, bu namazı kaza etmeden diğerlerini kılabilir.

Bir kimsenin tertip sahibi sayılması için altı vakitten fazla namazı kaza kalmamış olmalıdır. Vitir namazı dahil altı vakit namazı kazaya kalınca tertip sahibi olmaktan çıkar.

Bir kimse ne kadar namazının kazaya kalmış olduğunu bilmese, galip olan kanaate göre hareket eder. Eğer böyle bir karara varamazsa, borcundan kurtulduğuna kanaat getirinceye kadar kaza namazı kılması gerekir.

Kaza namazı kılan kimsenin yanında cemaatle vakit namazına başlanırsa, namazını tamamlamadıkça cemaate iştirak edemez.

Kaza namazını evde kılmak daha uygundur. Çünkü bunu açığa vurmak Cenab-ı Hakka karşı bir cür'et sayılır ve başkaları için kötü örnek teşkil edebilir.

Kaza namazları üç kerahet vakti dışında her vakitte kılınabilir. Bunlar: Güneşin doğma, batma ve zeval (güneş tam tepedeyken) vaktidir.

Kaza namazıyla meşgul olmak nafile namazla meşgul olmaktan daha önemlidir. Fakat beş vakte bağlı olan sünnetler müekked olsun gayri müekked olsun bundan müstesnadır. Yani sünnetleri terk ederek, bunların yerine kazaya niyet etmek uygun değildir. Aksine bu sünnetlere niyet edilmesi daha uygundur. Hatta kuşluk ve teheccüd namazı gibi haklarında hadis bulunan namazlar da böyledir. Bunlara da bu şekilde nafile olarak niyet edilmesi evlâdır. Çünkü bu sünnetler farz namazlarını tamamlar. Ayrıca bunların telafisi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise belirli vakitleri olmadığı için telafileri mümkündür.

Farz namazlarını kazaya bırakarak günaha giren kimsenin, bu günahtan kurtulmak için sünnetleri feda etmesi uygun değildir. Böyle bir kimsenin fazla ibadet yaparak Yüce Allah'ın affına sığınması gerekirken, kendisi için Rasulullah (s.a.)'ın şefaatinin tecellisine vesile olacak bir kısım sünnetleri, nafileleri terk etmesi nasıl uygun olabilir? Hem farzları kazaya bırakmak hem de vakit namazlarını sünnetten tecrit etmek iki kat kusur olmaz mı? Fetvaya esas olan görüş budur. Bu görüş Ömer Nasuhi BİLMEN Merhuma aittir.

Editörün notu:

Sabah namazının kazası:2 rekat farzı kılınır.

Öğle namazının kazası:4 rekat farzı kılınır.

İkindi namazının kazası:4 rekat farzı kılınır.

Akşam namazının kazası:3 rekat farzı kılınır.

Yatsı namazının kazası:4 rekat farzı kılınır.

Vitir namazının kazası:3 rekat aynen kılınır.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, Delilleriyle İslam İlmihali s.,388-393.

YOLCU NAMAZI

Arama:     

YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER →← NAMAZIN ŞART VE CÜZLERİNİ FAZLA VE EKSİK YAPMAK

Yolcunun, öğlen, ikindi ve yatsı namazlarını, sekiz şart altında kısaltarak ikişer rekât kılması gerekir:

1.
Şart: Yol, sekiz şer'î fersahtan [Takriben 44 km.] az olmamalıdır.

1259-
Gidiş dönüşü sekiz fersah olan bir kimse, ister gidişi dört fersahtan az olsun ister gelişi veya olmasın, namazını seferî yani kısaltarak kılmalıdır. Buna göre, gidiş üç fersah, dönüş beş fersah veya tersine olursa, seferi olarak (=kısaltarak) iki rekât kılmalıdır.

1260-
Gidiş dönüşü sekiz fersah olan bir yolda, aynı gün veya gece dönse dahi namaz seferî (=kısaltılarak) kılınmalıdır. Ama bu durumda ihtiyat ederek tam olarak da kılması daha iyidir.

1261-
Yol, sekiz fersahtan biraz az olur veya gidilen yolun sekiz fersah olup olmadığı bilinmezse, namaz seferî (=kısaltılarak) kılınamaz. Yolun sekiz fersah olup olmadığından şüphe edilirse araştırma yapmaya gerek yoktur, namaz da tam kılınmalıdır.

1262-
Yolun sekiz fersah olduğunu adil bir şahit veya güvenilir biri söyler ve sözüne güven hâsıl olursa, namaz seferi kılınmalıdır.

1263-
Yolun sekiz fersah olduğundan emin olan kimse, namazı seferî kıldıktan sonra yolun sekiz fersahtan az olduğunu anlarsa, namazı dört rekât olarak iade etmesi, vakit geçtiği takdirde ise kaza etmesi gerekir.

1264-
Yolun sekiz fersah olmadığından emin olan veya sekiz fersah olup olmadığında şüphesi olan kimse, yoldayken yolun sekiz fersah olduğunu anlarsa, az miktarda yolu kalsa da, namazı seferî kılmalıdır. Namazı tam kılmışsa yeniden seferi kılmalıdır. Vakit geçmişse kaza etmesine gerek yoktur.

1265-
Uzaklığı dört fersahtan az olan iki yer arasında birkaç defa gidilip gelinirse, toplamı sekiz fersah olsa da namaz yine de tam kılınmalıdır.

1266-
Gidilecek yerin iki yolu olur da birisi sekiz fersahtan az, diğeri sekiz fersah veya daha fazla olursa, eğer sekiz fersahlık yoldan gidilirse, namaz seferî kılınmalıdır. Eğer sekiz fersahtan az olan yoldan gidilirse, namaz tam kılınmalıdır.

1267-
Sekiz fersahın başlangıcı yolcunun, orayı geçtikten sonra yolcu sayıldığı yerden hesaplanmalıdır. Genellikle orası şehrin sonudur. Çok büyük şehirlerde mahallenin sonunun sayılması mümkündür. Bitişi ise şehrin sonudur.

2.
Şart: Yolculuğun ilk başından, sekiz fersahın gidilmesi kastedilmelidir. Yani sekiz fersah gidileceği bilinmelidir. Öyleyse sekiz fersahtan az olan bir yere yolculuğa çıkılır ve oraya yetiştikten sonra, kat edilen yol ile birlikte sekiz fersaha ulaşacak başka bir yere gitmek kastedilirse, yolculuğun ilk başından sekiz fersahın gidilmesi kastedilmediğinden dolayı, namaz tam kılınmalıdır. Fakat oradan sekiz fersah daha gitmek istenilir veya dönme mesafesiyle birlikte sekiz fersah olacak kadar bir mesafe giderse namazını seferi kılmalıdır.

1268-
Yolunun ne kadar olacağını bilmeyen meselâ, kaybolan bir şeyi aramak için yolculuk yapan ve buluncaya kadar ne kadar yol gideceğini bilmeyen bir kimse, namazı tam kılmalıdır. Fakat dönüşte, vatanına veya on gün ikamet edeceği bir yere sekiz fersah veya daha fazla yol varsa, namazı seferî kılmalıdır. Yine giderken dönüşüyle birlikte sekiz fersah olacak bir mesafe gitmeyi niyet ederse yine namazını seferi kılmalıdır.

1269-
Yolcu ancak sekiz fersahlık bir yola gideceğine karar verdiği takdirde, namazı seferî kılmalıdır. Dolayısıyla, bir kimse şehirden ayrılıp, meselâ arkadaş bulduğu takdirde sekiz fersahlık yolculuğa çıkmayı kastederse, arkadaş bulabileceğine güveniyorsa, namazı seferî kılmalıdır. Eğer güvenmiyorsa, tam kılmalıdır.

1270
Sekiz fersahlık yola gitmeyi kasteden bir kimse, her gün azıcık bir yol kat etse de terehhus haddine (açıklaması 1305. meselede gelecektir) ulaşırsa namazını seferi kılmalıdır. Ama her gün az bir miktar giderse farz ihtiyat gereği namazını hem tam hem de seferi olarak kılmalıdır.

1271-
Yolculukta başkasının emrinde olan örneğin kadın, çocuk, hizmetçi veya mahkûm, sekiz fersah gideceğini bilirse, namazı seferî kılmalıdır. Aksi taktirde namazını tam kılmalıdır. Sormak daha iyi olmakla beraber farz değildir.

1272-
Yolculukta başkasının emrinde olan bir kimse, dört fersaha varmadan ondan ayrılacağını ve yolculuğa devam etmeyeceğini bilir veya zannederse, namazı tam kılmalıdır.

1273-
Yolculukta başkasının emrinde olan bir kimse, dört fersaha varmadan ondan ayrılıp yolculuk etmeyeceğini bilmezse, namazı tam kılmalıdır. Emin olursa namazını seferi kılmalıdır.

3.
Şart: Mesafe katedilinceye kadar yolculuk kastından dönülmemelidir. Eğer dört fersaha ulaşılmadan yolculuk kastından dönülür veya tereddüde düşülürse, dönülecek miktarla beraber sekiz fersahtan az olursa namaz tam kılınmalıdır.

1274-
Dönülen miktarla beraber sekiz fersah olacak kadar bir yol katettikten sonra yolculuktan vazgeçilir ve orada kalmaya veya oradan on gün sonra dönmeye karar verilir ya da dönme ve kalma hususunda tereddüde düşülürse, namaz tam kılınmalıdır.

1275-
Dönülen miktarla beraber sekiz fersah olacak kadar bir yol katettikten sonra yolculuktan vazgeçilip geri dönmeye karar verilirse, on günden az orada kalmaya karar verilse dahi, namaz seferî kılınmalıdır.

1276-
Sekiz fersahlık bir yere gitmek için hareket edilir; ancak bir miktar gidildikten sonra başka bir yere gidilmek istenirse, ilk hareket edilen yerle sonra gidilmek istenen yerin mesafesi sekiz fersah olursa, namaz seferî kılınmalıdır.

1277-
Sekiz fersaha ulaşılmadan geri kalan miktarın gidilip gidilmemesinde tereddüde düşülür ve tereddütlüyken yol katedilmez; ancak sonradan, kalan miktarın gidilmesine karar verilirse, yolculuğun sonuna kadar namazın seferî kılınması gerekir.

1278-
Sekiz fersaha ulaşılmadan, yolun geri kalan miktarının gidilip gidilmemesinde tereddüde düşülür ve tereddütlüyken bir miktar yol katedilir ancak sonradan, sekiz fersah daha gidilmeye veya dönüşüyle birlikte sekiz fersah olacak yere gidilmeye karar verilirse, yolculuğun sonuna kadar namazın seferî kılınması gerekir.

1279-
Sekiz fersaha ulaşılmadan önce, yolun geri kalan miktarının gidilip gidilmemesinde tereddüde düşülür ve tereddütlü hâlde bir miktar yol katedilir ve sonradan geri kalan miktarın gidilmesine karar verilirse, tereddüt halinde katedilen mesafe hariç, gidiş dönüş sekiz fersahtan az olursa namaz tam kılınmalıdır. Sekiz fersahtan az olmazsa seferi kılınmalıdır.

4.
Şart: Sekiz fersaha ulaşılmadan vatandan geçmek ve orada duraklamak ya da bir yerde on gün veya daha fazla ikamet etmek istenilmemelidir. O hâlde sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçip orada duraklayan veya on gün bir yerde kalmayı kasteden kimsenin namazı tam kılması gerekir. Ama duraklamadan vatandan geçen, farz ihtiyat gereği namazını hem tam kılmalıdır, hem de seferi.

1280-
Sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçip geçmeyeceğini veya bir yerde on gün kalıp kalmayacağını bilmeyen kimse, namazı tam kılmalıdır.

1281-
Sekiz fersaha ulaşmadan vatanından geçmek ve orada duraklamak veya bir yerde on gün kalmak isteyen ve yine bir yerde on gün kalacağından veya vatanından geçeceğinden şüphesi olan bir kimse, eğer bir yerde on gün kalmaktan veya vatanına uğramaktan vazgeçerse, yine de namazı tam kılmalıdır. Fakat geri kalan mesafe dönüş mesafesiyle birlikte sekiz fersah olsa namazı seferi kılmalıdır.

5.
Şart: Yolculuk, haram amaçlı olmamalıdır. Eğer hırsızlık gibi haram bir iş için yolculuğa çıkılırsa, namaz tam kılınmalıdır. Yine örneğin ölümüne veya bir azasının azalmasına yol açacak zararlı bir yolculuğa çıkmak veya kadının kocasından izinsiz olarak, farz olmayan bir yolculuğa çıkması gibi yolculuklarda namaz tam kılınmalıdır. Fakat kadın, hac gibi farz olan bir yolculuğa çıkarsa, namazı seferî kılmalıdır.

1282-
Vacip olmayıp, anne ve babanın eziyet çekmesine sebep olan bir yolculuk haramdır. İnsan böyle bir yolculukta namazı tam kılmalı ve orucu da tutmalıdır.

1283-
Yolculuğu bizzat haram nitelikli ve yine haram amaçlı olmayan bir kimse, yolculukta günah işlese meselâ, gıybet etse veya içki içse de, namazı seferî kılmalıdır.

1284-
Özellikle farz olan bir işi terk etmek için yolculuğa çıkan bir kimse, başka bir amacı olsun veya olmasın, namazı tam kılmalıdır. Bu yüzden borçlu olup borcunu verebilecek durumda olan bir kimse, alacaklı borcunu istiyor olması ve bunun da yolculuk sırasında vermesi mümkün değilse, borçtan kaçmak için yolculuk ediyorsa, namazı tam kılmalıdır. Ancak başka bir şey için yolculuğa çıkılırsa, yolculuk esnasında vacip bir ameli terk de etse namazını seferi kılmalıdır.

1285-
Yolculuk esnasında üzerine binilen hayvan veya başka bir binek, gasp edilmiş olursa, sahibinden kaçmak için olursa veya gasp edilmiş zeminde yolculuk ederse namazını tam kılmalıdır.

1286-
Zalimle yolculuk yapan kimse, bu işe mecbur olmaz ve bu yolculuğuyla zalimin zulmüne yardımcı oluyorsa, namazı tam kılmalıdır. Ancak mecbur olur veya bir mazlumu kurtarmak amacıyla zalimle yolculuk yapıyorsa, namazı seferîdir.

1287-
Ferahlamak ve gezmek amacıyla yapılan yolcu-luk, haram değildir ve namaz seferî olarak kılınmalıdır.

1288-
Neşe ve eğlence amacıyla ava gidilirse, haram olmamakla birlikte, giderken namaz tam olarak kılınmalı, dönülürken ise yeteri mesafeye ulaşmışsa veya av için değilse namaz seferi kılınmalıdır. Geçimi sağlamak için ava gidilirse namaz seferidir. Aynı şekilde ticaret ve varlığı çoğaltmak amacıyla ava gidilirse, hüküm aynıdır. Elbette bu durumda namazın hem seferî ve hem de tam kılınması müstehap ihtiyat gereğidir.

1289-
Günah amaçlı yolculuğa çıkan kimse, geri dönerken, sadece dönüş mesafesi sekiz fersah olursa namazı seferi kılmalıdır. Müstehap ihtiyat gereği tövbe etmemişse, dönüşte namazı hem tam kılmalı hem de seferi.

1290-
Yolculuğu günah olan bir kimse, yolda günah yapmak fikrinden vazgeçerse, ister geri kalan yol sekiz fersah olsun veya gidiş dönüş sekiz fersah olsun veya olmasın, namazı seferi kılmalıdır.

1291-
Günah iş için yola çıkmayan birisi, yolda iken kalan mesafeyi günah işlemek amacıyla gitmeyi kastetse, namazı tam kılmalıdır; ama o ana kadar seferî olarak kılınan namazlar sahihtir.

6.
Şart: Yolcu, sahrada sefer edip kendileri ve hayvanları için nerede yiyecek ve su bulurlarsa oraya yerleşen, bir müddet sonra başka bir yere giden ve evleri kendileriyle birlikte olan göçebelerden olmamalıdır. Buna göre, göçebeler bu yolculuklarında namazları tam kılmalıdırlar.

1292-
Göçebe olan bir kimse, konaklama yeri veya hayvanlara otlak bulmak için yolculuk yapar ve evi kendisiyle birliktedir, denilecek şekilde ev eşyasını ve malzemeleri kendisiyle götürürse namazı tam kılmalıdır. Aksi halde yolculuğu sekiz fersah olursa, namazı seferi kılmalıdır.

1293-
Göçebe olan kimse, ziyaret, hac veya ticaret ve benzeri için yolculuk yapar ve evi kendisiyle beraberdir, denilecek şekilde olmazsa namazını seferî kılmalıdır. Ama evi kendisiyle beraberdir, denilecek şekilde olursa namazı tam kılmalıdır.

7.
Şart: Mesleği yolculuk olmamalıdır. Buna göre şoför, gemici, postacı, çoban ve çok yolculuk yapan kimse, işine bağlı olmasa da örneğin, haftanın üç günü gezi ve eğlence için olsa dahi bu gibi kişiler namazı tam kılmalıdırlar.

1294-
Mesleği yolculuk olan kimse, (53)ziyaret ve hac gibi başka bir iş için yolculuk yaparsa, namazı seferî kılmalıdır. Ama haftanın üç günü yolculuk yapan kimse gibi, çok yolculuk yapıyor denilirse seferi kılmalıdır. Fakat arabasını ziyaretçi götürmek için kiraya verip kendisi de bu arada hem şoförlük ve hem ziyaret yapan şoför, namazı tam kılmalıdır.

1295-
Hacıları Mekke'ye götürmek için yolculuk yapan kimsenin mesleği yolculuk olursa, namazını tam kılmalıdır. Ama mesleği yolculuk olmaz ve sadece hac aylarında yolcu taşımak için yolculuk yapan kimse, müddeti bir iki hafta gibi az olursa namazı seferi kılmalıdır. Ama üç ay gibi uzun olursa namazını tam kılmalıdır. Çok yolculuk eden sayılıp sayılmadığı konusunda şüphesi olan kimse, farz ihtiyat gereği namazlarını hem tam hem de seferi olarak kılmalıdır.

1296-
Şoför ve benzeri isimlerin doğru olabilmesi için, şoförlük mesleğini sürdürme kararının olması gerekir. İstirahat müddeti de normal şoförlerin istirahat zamanından uzun olmamalıdır. Şu halde haftada bir gün yolculuğa çıkan kimseye şoför denilmez. Çok sefer eden unvanına gelince; ayda en azından on gün en az bir defa yolculuk yapmalı; iki üç yolculukla da olsa en azından on gün yolculukta kalmalı, şu şartla ki, bir yılda altı ay bunu devam ettirme niyeti olmalıdır veya birkaç yılda üç ay olmalıdır. Bu surette bütün yolculuklarda tekrarı olmasa da namazı tam kılmalıdır. Elbette ilk ay hem tam, hem de seferi olarak kılmalıdır. Bir ayda sekiz veya dokuz gün yolculuk eden kimse, farz ihtiyat gereği hem tam, hem de seferi olarak kılmalıdır. Bundan daha az olursa namazları seferi olarak kılmalıdır.

1297-
Yılın bir kısmında mesleği yolculuk olan bir kimse örneğin otomobilini sadece yaz veya kış için kira ile çalışmaya çıkaran şoför, işiyle uğraştığı yolculukta namazı tam kılmalıdır. İhtiyat gereği hem seferî, hem tam kılması ise, müstehaptır.

1298-
Devamlı şehre iki üç fersahlık bir yola gidip gelen şoför ve seyyar satıcı bir seferinde sekiz fersahlık yol katederse, namazı seferî kılmalıdır.

1299-
Mesleği yolculuk olan bir kimse vatanında -kastederek veya kastetmeyerek- on gün veya daha fazla kaldıktan sonra, çıktığı ilk yolculukta namazı tam kılmalıdır. Vatanı olmayan başka bir yerde de, kastederek veya etmeyerek on gün kalırsa hüküm aynıdır. Arabasını kiraya veren şoför ve yük taşıyan hayvanları süren kimsenin durumu bu şekilde olursa, ihtiyat gereği on günden sonra çıktığı ilk yolculukta namazlarını hem tam olarak, hem de seferi kılması müstehaptır.

1300-
Mesleği yolculuk olan bir kimsenin namazını tam kılmasın için üç kere yolculuk etmesi şart değildir. Şoför be benzeri unvanları aldıktan sonra ilk yolculuğu da olsa namazını tam kılmalıdır.

1301-
Şoför ve yük hayvanlarını süren kimse gibi mesleği yolculuk olan kimseler, normalden daha fazla yolculuk etmeleri yorgunluk ve zorluğa neden olursa, namazlarını seferi kılmalıdırlar.

1302-
Kendine bir vatan seçmeden şehirlerde seyahat eden bir kimse, namazı tam kılmalıdır.

1303-
Mesleği yolculuk olmayan bir kimse meselâ, bir şehir veya köyde bulunan malını taşımak için peş peşe yolculuk yaparsa, namazı seferî kılmalıdır. Ama 1296. meselede ölçüsü açıklanan, çok yolculuk eden kimselerden sayılırsa hüküm değişir.

1304-
Önce oturduğu yerden vazgeçip kendine yeni bir vatan edinmek isteyen kimse, eğer mesleği yolculuk olmazsa veya evi sırtında ünvanını taşımazsa (göçebeler gibi) yolculuk sırasında namazı seferî kılmalıdır.

8.
Şart: Vatanından hareket ediyorsa ruhsat haddine ulaşmalıdır. Ama vatanı olmayan bir yerden hareket eden kimse için ruhsat sınırı yoktur. İkamet ettiği yerden hareket ettikten sonra namazı seferidir.

1305-
Ruhsat miktarı şehir halkının hatta şehrin dışında ve etrafından yaşayanların göremeyecekleri yerdir. Bunun alameti de onun şehir halkını görememesidir.

1306-
Vatanına dönen yolcu, vatanına girmedikçe namazı seferi kılmalıdır. Aynı şekilde bir yerde on gün ikamet etmek isteyen yolcu, oraya ulaşmadıkça namazı seferi kılmalıdır.

1307-
Eğer şehir yüksek bir yerde olup halkı uzaktan görülebiliyorsa veya çukurda olup azıcık uzaklaşıldığında görülmüyorsa, böyle bir şehirden yolculuğa çıkan kimse, zemini düz olduğu takdirde görülmemesi için katedilmesi gereken mesafe miktarı uzaklaştığında, namazı seferî kılmalıdır. Yine yolun yüksekliği veya alçaklığı normalden fazla olursa, normali gözetmek ve ölçü almak gerekir.

1308-
Gemi ve trenle yolculuk eden kimse ruhsat haddine ulaşmadan tamam niyetiyle namazını kılmaya başlar, fakat üçüncü rekâtın rükûsundan önce ruhsat haddine ulaşırsa, namazı seferi kılmalıdır.

1309-
Bir önceki meseledeki farzda olduğu gibi üçüncü rekâtın rükûsundan sonra ruhsat miktarına ulaşırsa, yeniden seferi olarak namazını kılmalıdır. Birinci namazı yerine getirmesi ve tamamlaması gerekli değildir.

1310-
Ruhsat haddine ulaştığına emin olarak namazı seferi kılar ve daha sonra namaz anında ruhsat haddine ulaşılmadığı anlaşılırsa namaz yeniden kılınmalıdır. Bu durumda ruhsat haddine ulaşılmamışsa tam kılınmalı, ruhsat haddinden geçmişse seferi kılınmalıdır. Vakti geçmişse, namazın kazaya kalma anında vazife ne idiyse ona uygun olarak kılınmalıdır.

1311-
Göz normal değilse, orta dereceli bir gözün şehir ehlini göremeyeceği bir yerde namaz seferi kılınmalıdır.

1312-
Ruhsat haddine ulaşılıp ulaşılmadığından şüphe edilen bir yerde, namaz tam kılınmalıdır.

1313-
Yolculuğu sırasında vatanından geçen bir kimse, orada duraklarsa namazı tam kılmalıdır. Duraklamazsa farz ihtiyat gereği namazlarını hem tam, hem de seferi olarak kılmalıdır.

1314-
Yolculuğu sırasında vatanına uğrayan bir kimse, orada bulunduğu müddetçe namazı tam kılmalıdır. Fakat oradan sekiz fersahlık veya gidip döneceği dört fersahlık yola gitmek istiyorsa, ruhsat haddine ulaşınca, namazı seferî kılmalıdır.

1315-
İster orada dünyaya gelmiş ve anne ve babasının vatanı olsun, ister kendisi orayı ikâmet etmek ve yaşamak için seçmiş olsun, insanın kendi yaşantısı ve ikâmeti için seçtiği yer onun vatanıdır.

1316-
Bir kimse asıl vatanı olmayan bir yerde az bir müddet kalıp sonra başka bir yere gitmek isterse, orası onun vatanı sayılmaz.

1317-
İnsanın yaşantısı için seçtiği yer; her zaman kalmayı niyet etmese de, halk ona orada yolcu demiyorlarsa, yani geçici olarak on gün veya daha fazla başka bir yerde yaşarsa, yine de birinci olanı onun asıl yaşam yeri olarak derlerse, orası onun için vatan hükmündedir.

1318-
Bir kimse iki yerde hayatını sürdürüyorsa, meselâ, altı ay bir şehirde ve altı ay da başka bir şehirde kalıyorsa, her ikisi de onun vatanıdır. Eğer ikiden fazla yeri kendisi için ikâmet yeri olarak seçmişse, hepsi vatanı sayılır.

1319-
Bazı fakihler şöyle demişlerdir: Bir yerde evi olan ve altı ay devamlı ikamet niyetiyle orada kalan, o mülk onun olduğu müddetçe orası vatanı hükmündedir. Ne zaman yolu araya düşerse namazı tam kılmalıdır. Elbette bu hüküm kesin değildir.

1320-
Önceden asıl vatanı olduğu hâlde sonradan vazgeçtiği bir yere vardığında, kendisi için yeni bir vatan seçmese de, namazı tam kılmamalıdır.

1321-
Bir yerde on gün peş peşe kalmayı kasteden veya istemediği hâlde on gün kalacağını bilen bir yolcu, orada namazı tam kılmalıdır.

1322-
Bir yerde on gün ikamet kastı olan kimsenin birinci günün gecesini veya on birinci günün gecesini orada kalmayı kastetmesi gerekmez. Birinci günün sabah ezanından onuncu gün güneş batıncaya kadar kalmayı kastederse, namazı tam kılmalıdır. Aynı şekilde örneğin birinci günün öğlen vaktinden on birinci günün öğlen vaktine kadar kalmayı kastetse, namazı tam kılmalıdır.

1323-
On gün bir yerde kalmayı kasteden kimse, ancak on günün hepsini aynı yerde kalmak istediği takdirde, namazı tam kılmalıdır. Buna göre eğer iki şehirde meselâ, İstanbul ve Ankara’da veya İstanbul ve on gün kalmak isterse, namazı seferî kılmalıdır.

1324-
Bir yerde on gün ikamet kastı olan bir yolcu, on gün içerisinde çevreyi dolaşmaya çıkacağını ilk baştan kastetmişse, örf açısından başka bir yer hesap edilmesine rağmen uzaklığı dört fersahtan az ise ve ikamet yerinde "on gün ikamet etti" denilmesine zarar vermeyeceği miktarda gidilirse, namazı tam kılmalıdır. Aksi talde namazı tam kılmalıdır. Örneğin ilk baştan bir günün tamamında veya bir akşam boyunca oradan çıkmayı niyet ederse bu ikamet niyetiyle çelişir ve namazı seferi kılmalıdır. Ama niyeti günün yarısında çıkmak ve sonra dönmek olursa, dönüşü geceye rastlasa da namazı tam kılmalıdır. Fakat ikamet yerinden bu şekilde çıkması fazla olur ve örf açısından iki veya daha fazla yerde ikamet ediyor denilirse hüküm değişir.

1325-
Bir yerde on gün ikamet etmeye karar vermemiş bir yolcu meselâ, eğer "arkadaşım gelirse veya güzel bir ev bulursam on gün kalırım" diye kastederse, namazı seferî kılmalıdır.

1326-
Bir yerde on gün kalmaya karar veren bir kimse, orada kalmasına engel çıkacağına ihtimal verir ve halkın itina ettiği bir ihtimal olursa, namazı seferi kılmalıdır.

1327-
Ayın sonuna on gün veya daha fazla kaldığını bilen bir kimse, ayın sonuna kadar bir yerde kalmaya karar verirse, namazı tam kılmalıdır. Eğer ayın sonuna kaç gün kaldığını bilmez ve ayın sonuna kadar bir yerde kalmaya karar verirse, kastettiği gün ile ayın sonu arasındaki günler on gün veya daha fazla olsa da, namazı seferîdir.

1328-
Bir yerde on gün kalmaya karar veren bir yolcu, eğer dört rekâtlı bir namaz kılmadan kararından döner veya kalıp kalmayacağında tereddüde düşerse, namazı seferî kıl-malıdır. Ama dört rekâtlı bir namaz kıldıktan sonra kararından döner veya tereddüde düşerse, orada kaldığı müddetçe namazı tam kılmalıdır.

1329-
Bir yerde on gün kalmaya karar veren bir yolcu, oruç tutar ve öğlenden sonra orada kalmaktan vazgeçerse, eğer dört rekâtlı bir namaz kılmışsa orada kaldığı müddetçe orucu sahihtir ve namazları tam kılmalıdır. Ama dört rekâtlık bir namaz kılmamışsa, farz ihtiyat gereği orucunu tamamlamalı ve kaza etmelidir. Namazları ise seferi kılmalıdır. Sonraki günlerde oruç da tutamaz.

1330-
On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, kararından vazgeçtikten sonra, kalmaktan vazgeçmesinin dört rekâtlı bir namaz kıldıktan önce mi yoksa sonra mı olduğunda şüphe ederse, namazları seferî kılmalıdır.

1331-
Eğer yolcu, seferî kılmak niyetiyle namaza başlar ve namazdayken on gün veya daha fazla kalmaya karar verirse, namazı dört rekât olarak tamamlamalıdır.

1332-
On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, dört rekâtlı bir namazı kılarken kararından vazgeçerse, üçüncü rekâta başlamamışsa, namazı iki rekât olarak bitirmeli ve diğer namazları da seferî olarak kılmalıdır. Aynı şekilde üçüncü rekâta başlamışsa, rükûya gitmemişse oturmalı ve namazı seferi olarak tamamlamalıdır. Eğer rükûya gitmişse namazı bozabilir veya tamamlayabilir. Fakat namazı yeniden seferi olarak kılmalıdır.

1333-
On gün kalmaya karar veren bir yolcu, ikamet ettiği yerde on günden fazla kalırsa, yolculuğa çıkıncaya kadar namazı tam kılmalıdır. İkinci bir defa on gün ikameti kastetmesi gerekmez.

1334-
On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, farz orucu tutmalıdır; müstehap oruç da tutabilir. Öğlen, ikindi ve yatsı namazlarının sünnetlerini de kılabilir.

1335-
On gün bir yerde kalmaya karar veren bir yolcu, dört rekâtlı bir namaz kıldıktan veya on gün kaldıktan sonra -tam bir namaz kılmasa dahi- dört fersahtan az bir mesafeye gidip döndükten sonra birinci yerinde on gün ya da daha az kalmak isterse, gidip dönünceye kadar ve döndükten sonra namazı tam kılmalıdır. Fakat ikamet yerine dönmesi yol güzergâhında olduğundan dolayı olur, mesafe de şer’i olarak yeterli olursa, gidip döndüğü esnada ve kaldığı yerde namazını seferi kılmalıdır.

1336-
On gün bir yerde kalmaya karar veren yolcu, dört rekâtlı bir namazı kıldıktan sonra, sekiz fersahtan az olan bir mesafeye gitmek ve orada on gün kalmak isterse, giderken ve on gün kalmak istediği yerde namazlarını tam kılmalıdır. Ama gideceği yer sekiz fersah veya daha çok olursa, giderken namazlarını seferi kılmalı, on gün kalmak istemiyorsa, orada kaldığı günler de namazını seferi kılmalıdır.

1337-
Bir yerde on gün ikamet etmeyi kasteder ve dört rekâtlı bir namazı eda olarak kıldıktan sonra dört fersahtan az bir yere gitmek isterse; birinci yerine dönüp dönmeyeceğinde şüphede ise veya tamamen oraya döneceğinin farkında değilse veya dönmek ister fakat on gün kalıp kalmayacağını bilmezse, ya da on gün orada kalarak yola çıkacağının farkında değilse; giderken orada kaldığı müddet zarfında ve dönerken namazlarını tam kılmalıdır.

1338-
Arkadaşlarının on gün kalacağını zannederek bir yerde on gün kalmayı niyet eder ve eda olarak dört rekâtlık bir namaz kıldıktan sonra onların on gün kalmayı niyet etmediklerini anlarsa, kendisi de kalma konusunda fikrini değiştirse de, orada olduğu müddetçe namazlarını tam kılmalıdır.

1339-
Bir yolcu otuz gün bir yerde kalır ve bu otuz günün tümünde gitmek ve kalmakta tereddütlü olsa, otuz gün dolduktan sonra çok az bir müddet bile kalsa, namazı tam kılmalıdır.

1340-
Dokuz gün veya daha az bir müddet bir yerde ikamet etmeyi kasteden yolcu, dokuz gün veya daha az orada kaldıktan sonra, ikinci kez dokuz gün veya daha az kalmayı kasteder ve öylece durum otuz güne varıncaya kadar devam ederse, otuz birinci günden itibaren namazı tam kılmalıdır.

1341-
Otuz gün tereddütlü olan bir yolcu, otuz günün hepsini bir yerde kaldığı takdirde, namazı tam kılmalıdır. Ama otuz günün bir miktarını bir yerde ve bir miktarını da başka bir yerde geçirirse, otuz günden sonra da namazını seferî kılmalıdır.

YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER →← NAMAZIN ŞART VE CÜZLERİNİ FAZLA VE EKSİK YAPMAK

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası