Yayın Tarihi : /06/22 • Güncelleme Tarihi : /06/27
Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.
Bu Gönderiye 1 Adet Yorum GelmişHocam bu sonuçlara bakarak sizce tedaviye başlamalı mıyım?
Anti HBs:Negatif
Anti HCV : Negatif
Anti HIV : Negatif
HBsAg : Pozitif ()
HBeAg : Negatif
Anti HBe : Pozitif (0,)
ALT : 18
AST : 16
AFP : 1
Delta antikoru : Negatif
HBV-DNA :
Hepatit B yönünden taşıyıcı olduğunuz anlaşılıfunduszeue.info, takip gibi sürece dair en doğru bilgiyi doktorunuz vermelidir.
Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.
Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.
funduszeue.info Dobrucalı
KARACİĞER HAKKINDA BAZI BİLGİLER
Hepatit B virüsü (HBV) en sık enfeksiyon oluşturan mikroorganizmalardan biridir. Dünyada milyon kişide HBV enfeksiyonu olduğu ve yılda den fazla kişinin HBV enfeksiyonuna bağlı komplikasyonlar nedeniyle kaybedildiği tahmin edilmektedir. Kronik HBV enfeksiyonu kronik karaciğer yetersizliği ve siroz oluşturması yanında karaciğer kanseri (HCC- Hepatosellüler karsinom) gelişme riskini kat artırmaktadır. Bu nedenle hastalığın erken teşhisi ve tedavisi önem funduszeue.info, insanda AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrome) hastalığını oluşturan HIV (Human Immuno Deficiency Virus) virüsünden kez daha bulaşıcıdır. Hepatit B Dünyada yaygın olarak görülmekle birlikte HBV virüs taşıyıcılığının sıklığı bölgelere göre değişiklik gösterir;
Çin milyon
Kore milyon
Japonya milyon
Brezilya milyon
İtalya milyon
ABD >1 milyon
Türkiye milyon (Batıda % Doğuda %)
HBV virüsünün yapısı
Hepatit B virüsünün yüzey antijeninin (HBsAg) antijenik yapısına göre belirlenen 4 serotipi (adr,adw,ayr ve ayw) ve nükleotid yapısına göre belirlenen 8 genotipi (A-H) bulunur.
HBV NASIL BULAŞIR VE YAYILMASI NASIL ÖNLENEBİLİR?
HBV, bu virüsle enfekte olmuş olan kişilerin kanları ve vücut sıvıları aracılığıyla bulaşır. HBV insan vücudu dışında da kuru ortamlarda gün kadar canlı kalabilmektedir. Bulaşım şekli bölgelere göre değişim gösterir. Örneğin Çin, Güneydoğu Asya , Orta Doğu ve Afrika ve Güney Amerika nın bazı kısımlarında bulaşma daha çok anneden bebeğe geçiş şeklinde olurken (Vertical transmission), Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya ve Güney Amerikanın bazı kısımlarında parenteral yolla ( Bulaşmış iğne ve diğer tıbbi malzemelerle yapılan enjeksiyonlar ve diğer müdahaleler, kan transfüzyonu, korunmasız cinsel ilişki vb.) bulaşma daha sık görülür (Horizontal transmission).
Kan bankalarında bağışlanan kanların HBV yönünden rutin olarak taranması nedeniyle kan transfüzyonuna bağlı HBV bulaşımı riski büyük ölçüde azalmıştır. Aşağıdaki tabloda HBV nün bulaşma yolları ve risk gurupları görülmektedir.
HBV, bulaşıcılığı yüksek bir virüs olduğundan yayılımının önlenmesi için bazı özel önlemlerin alınması gerekir. HBV ne karşı geliştirilen aşı halen kullanımdadır ve belirli aralıklarla tekrarlanması durumunda ömür boyu koruma sağlamaktadır. Bebekler, çocuklar ve aşılanmamış gençlerin ve yukarıda belirtilen risk gurubundaki insanların aşılanması uygun bir yaklaşımdır. Günümüzde Hepatit B aşısı yeni doğanlara rutin olarak yapılmaktadır. HBV ile karşılaşan aşılanmamış kişilere ilk iki hafta içinde hepatit B immun globulin enjeksiyonu yapılabilir (pasif immünizasyon). Bu uygulama ay kadar sürebilen bir koruma sağlar. Hamile kadınların doğum öncesinde HBV yönünden gerekli testleri yaptırmaları gerekir.
Bulaşımın ve yayılımın önlenmesi için HBV ile enfekte olmuş kişilerin güvenli bir cinsel yaşam sürdürmeleri (prezervatif kullanmak gibi), kan, organ, sperm, yumurta gibi organ bağışı yapmamaları, günlük yaşamlarında da diş fırçası ve traş jileti gibi eşyalarını başkaları ile paylaşmamaları gerekir. Tabak, kaşık, çatal vb. eşyaların, iyi temizlenmek şartıyla, ayrı kullanılması gereksizdir. Pratik olarak 1/10 oranında sulandırılmış çamaşır suyu HBV ile bulaştığı düşünülen yüzey ve malzemelerin temizliği için kullanılabilir.
HBV nün bulaşma yolları
HBV ENFEKSİYONUN SEYRİ
HBV herhangi bir yolla vücuda girdikten sonra karaciğere ulaşarak burada yerleşir ve karaciğer hücreleri içinde çoğalmaya başlar. HBV ne vücudun cevabı virüsün alınma yaşına göre değişiklik gösterir. Erişkinlerde hastalık bulguları genellikle virüsün alınmasından ay sonra ortaya çıkar. HBV ile enfekte erişkinlerin %60 ında hastalık bir belirti oluşturmadan sessiz seyreder veya genellikle hafif bir gripal enfeksiyon veya yorgunluk, halsizlik dönemi şeklinde geçiştirilir. Hastaların diğer bir bömlümünde ise hafta kadar süren, yatak istirahati gerektirebilen ve sarılıkla giden bir hastalık şeklinde kendisini gösterebilir. Bu sırada bakılan karaciğer enzimleri (AST / ALT) yüksek bulunur. Hastalığın bulguları çocuklarda erişkinlere göre daha az belirgindir ve bebeklik döneminde hemen her zaman hiç bir zaman bir belirti görülmez. Hastaların çok küçük bir kısmında (%1) hastalık fulminant hepatit olarak adlandırılan ciddi bir tablo halinde ortaya çıkabilir ve bu hastaların %80 i kaybedilir. HBV ile enfekte olan erişkinlerin büyük bir kısmında (%) bağışıklık sistemi sayesinde virüs vücuttan temizlenerek iyileşme sağlanır ve erişkinlerde kronikleşme oranı % civarındadır. Kronik B hepatiti saptanan hastaların büyük bir çoğunluğunda hastalık sessiz seyreder ve daha önceden sarılık geçirme öyküsü yoktur. Buna rağmen yenidoğan ve çocukluk çağında (<5 yaş) HBV nün alınmasından sonra hastaların büyük bir kısmında hastalık kronikleşir (sırasıyla %90 ve %).
KRONİK HEPATİT B
HBV ile enfekte olan kişilerde HBV nün 6 ay içinde vücuttan temizlenememesi durumunda kronik HBV enfeksiyonundan bahsedilir. Çoğunlukla bu evrede hastalık sessizdir ve hastaların hemen hepsi farkında olmadan bu döneme geçiş gösterirler. Karaciğerdeki hasarlanma arttığında ve karaciğer fonksiyonları bozulmaya başladığında halsizlik, eklem ve kas ağrıları, bulantı, göz aklarında ve ciltte sararma, ayaklarda ve karında şişme gibi bulgular ortaya çıktığında bir hekime başvurmaları veya başka bir nedenle yapılan kan testi sonucunda HBV ile enfekte oldukları anlaşılır. Kronik HBV enfeksiyonu asemptomatik HBV taşıyıcılığı, karaciğer sirozu ile sonlanabilecek kronik aktif hepatit veya karaciğer kanseri gelişimi gibi farklı klinik tablolarla seyredebilir. Kronik karaciğer hastalığı olan hastaların % inde ölüm sebebi hepatit B virüsü ile ilişkili karaciğer hastalıklarıdır (funduszeue.infoğer sirozu).
HBV vücuda girip karaciğere yerleştiğinde kendisi direkt olarak karaciğerde bir hasar oluşturmaz. Vücudun virüse karşı oluşturduğu immun yanıt (bağışıklık sisteminin virüse karşı gösterdiği cevap) sonucunda karaciğer hücreleri zarar görür. Virüs karaciğer hücresi içinde çoğaldıkça daha fazla immun yanıt oluşur ve bu da daha fazla karaciğer hücresinin zarar görmesi demektir. Zamanla zarar gören hücrelerin yerinde bağ dokusu oluşmaya başlar (fibrozis) ve karaciğerde yaygın bağ dokusu oluşumunun sonucu karaciğer sirozudur. Karaciğerde virüsün aktif olarak çoğalması karaciğer hasarı için önemli bir risk faktörüdür. Kanda yüksek oranda virüs bulunan hastalarda karaciğer hasarı daha ciddi boyutlardadır.
Bazen HBV karaciğerdeki çoğalma döneminde bir takım genetik değişiklikler geçirerek daha farklı bir yapı kazanabilir (Viral mutasyon). Bu değişiklik kronik HBV enfeksiyonunun doğal seyri sırasında olabileceği gibi tedavi amacıyla bazı ilaçların kullanılması sonrasında da ortaya çıkabilir. Bu, karaciğerdeki hastalığın gidişini değiştirebileceği gibi tedaviye alınacak yanıtı da güçleştiren bir durumdur. Sık görülen mutasyonlardan biri HBeAg (Hepatitis B early antigen- Hepatit B e antijeni) mutasyonudur. Mutasyon olmayan hastalarda HBeAg yapımı virüsün aktif olarak çoğalması ile birliktedir. Vücutta HBeAg ye karşı antikor oluşması (HBeAb veya anti-HBe) (Hepatitis B e antibody) virüsün çoğalmasının durduğu ve vücudun HBV ne karşı bağışıklık kazanmaya başladığının bir göstergesi olarak kabul edilir ve bu olay ‘serokonversiyon olarak adlandırılır. Bu durumda kanda HBV-DNA düzeyi düşüktür. Mutasyon geçiren HBV enfeksiyonu varlığında ise kanda HBeAg saptanamadığı ve HBeAb bulunduğu halde aktif virüs çoğalması devam eder ve kandaki HBV-DNA düzeyi yüksektir. Bu durum güneydoğu Avrupa ve Asya da görülen kronik HBV enfeksiyonlarının %30 ila %80 inde görülmektedir ve genellikle çocukluk çağında alınan HBV enfeksiyonu ile birliktedir.
Pratikte sık olarak, HBeAg negatif kronik HBV lü kastalar yanlışlıkla serokonversiyon sağlamış (HBeAg ne karşı antikor oluşturmuş) sanılabilmektedir. Serokonversiyon saptanmış hastalar genellikle inaktif taşıyıcı olarak adlandırılırlar ve bu hastalarda karaciğerdeki iltihabın yavaşladığı veya durduğu kabul edilir. Aksine HBeAg negatif (ve HBeAb pozitif) mutant kronik HBV enfeksiyonu olan hastalarda düşük seviyede de olsa viral çoğalma devam etmekte ve karaciğerdeki kronik iltihap ilerlemektedir. Bu hastalar HBV nün karaciğerde oluşturabileceği her türlü hasarlanmaya aday olarak yaşamlarını sürdürürler. Asya da yaşayan kronik HBV enfeksiyonlu hastaların 2/3 sinde HBeAb oluştuktan sonraki dönemde karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkmaktadır. HBeAg negatif ve HBeAb oluşmuş hastalarda kanda HBV-DNA seviyesinin ölçülmesi ile olayın aktif bir mutant virüs enfeksiyonu veya serokonversiyon oluşmuş inaktif hastalık olup olmadığı bir ölçüde anlaşılabilir. Yüksek HBV-DNA seviyeleri genellikle mutant HBV enfeksiyonunun göstergesi olmakla birlikte bu kural her zaman geçerli olmayabilir. HBeAg negatif mutant HBV enfeksiyonlu hastalarda yıllarca hastalıkla ilgili herhangi bir belirti ortaya çıkmaz ve bu hastalarda karaciğer sirozu bulgularının ortaya çıkması için geçen süre ortalama 40 yıl civarındadır. Siroz bulgularının ortaya çıkmasından sonra hastaların %25 i 10 yıl içinde son evre karaciğer hastalığı dönemine girmektedir.
KRONİK HBV ENFEKSİYONUNDA TEDAVİ
Kronik HBV tedavisinde amaç, vücuttaki virüs miktarını azaltmak (serumda HBV-DNA < kopya/ml), karaciğer enzim seviyelerini normal düzeylere indirmek, HBe antijenini (HBeAg) negatifleştirmek ve karaciğerdeki iltihabın şiddetini azaltmaktır. Teorik olarak, virüs miktarının azaltılması karaciğer hücrelerinin hasarlanmasına yol açan bağışıklık sistemi aktivasyonun azalmasını sağlayarak karaciğerdeki hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı etki gösterir. Serokonversiyon HBe antijeninin (HBeAg) kaybolması ve bu antijene karşı antikor oluşmasıdır (anti-HBe). Kronik HBV enfeksiyonu olan hastalarda yıllık %1 oranında spontan serokonversiyon oluşmaktadır. Bunun aksi de söz konusu funduszeue.info, inaktif HBV taşıyıcısı olan hastalarda da yıllık %1 oranında hastalık aktif forma dönüşebilmektedir. Serokonversiyonun oluşması vücuttaki virüs miktarının (HBV-DNA) ancak PCR gibi bazı özel testlerle ölçülebilecek düzeylere düşmesi, karaciğer fonksiyon testlerinin normalleşmesi ve karaciğerdeki iltihap bulgularının gerilemesi ile birliktedir. İlaç tedavisi yanında kronik HBV enfeksiyonu olan hastaların kesinlikle alkol kullanmamaları, karaciğer için zararlı olabilecek ilaçları kullanmadan önce doktora danışmaları gerekir.
Kronik HBV enfeksiyonu tedavisi, bu konuda uzmanlaşmış hekimler (gastroenterologlar) tarafından uzun süren klinik araştırmalar sonucunda kabul edilen kriterler ve tedavi yöntemleri kullanılmak suretiyle yapılır. HBV nün vücuttaki durumu virolojik, biokimyasal ve histolojik testlerle saptandıktan sonra hastanın tıbbi tedavi için aday olup olmadığına karar verilir. Bazı hastalar tedavi edilmeleri gerektiği halde inaktif taşıyıcı sanılarak tedavi edilmeden bırakılabilirler ve böylece zamanında tedavi şansı kaybedilmiş funduszeue.info de tedavi gerektirmeyen dönemde tedaviye başlanması sonucunda hepatit B virüsü dirençli bir forma dönüşebilir. Bu nedenle tedaviye başlanıp başlanmayacağına bu konuda tecrübeli bir gastroenteroloğun karar vermesi çok önemlidir. Tıbbi tedavi için gerekli kriterlere sahip olmayan hastalar belirli aralıklarla testler yapılarak takip edilirler. Bu süre genellikle 6 ay olmakla birlikte doktorunuz tarafından değiştirilebilir)
HBV enfeksiyonunun seyri
HBV tedavisinde farklı cemiyetler tarafından önerilen, kısmen de olsa değişik tedavi rejimleri uygulanır. Bu cemiyetler arasında AASLD (American Association for the Society of Liver Disease), APASL (Asian Pacific Association fort he Study of Liver Disease) ve NICE (National Institute for Health and Care Excellence ) sayılabilir.
Klasik olarak kronik HBV enfeksiyonun kabaca 4 evresi olduğu kabul edilir;
Enfeksiyonun başlangıç fazı immun tolerans (immun hoşgörü) dönemi olarak adlandırılır. Bu dönemde serum transaminaz düzeyleri (ALT ve AST) normaldir ve karaciğerdeki hasarlanma minimal seviyededir, ancak virüs çoğalmaya devam ettiğinden kanda HBV DNA seviyesi yüksek bulunur. Hastalarda HBeAg pozitiftir ve bulaştırıcılık yüksektir. İmmun tolerans dönemi enfeksiyon erişkin yaşta alındığında kısa sürebilir, virüsün bebeklik döneminde alınması halindeyse yıllarca devam edebilir. Zamanla immun tolerans sona erer ve immunklirens (temizlenme) dönemi başlar. Hepatositler içindeki virüslere yönelik lenfosit hücumu sonrasında enfekte karaciğer hücrelerinin (hepatositler) parçalanmasıyla giden, nekroinflamasyon ve fibrozisle sonuçlanan hepatit gelişir. Bu dönemde serumda hem transaminaz hem de HBV DNA seviyesi yüksek bulunur. Bu dönemdeki hastalarda HBeAg serokonversiyon oranı (kanda HBeag nin kaybolarak antiHBe gelişmesi) yıllık % arasındadır ve bu oran HBV nün genotipine ve akut enfeksiyonun oluşma yaşına bağlı olarak değişir. Bebeklik ve çocukluk döneminde enfekte olan bireylerin % ında kronik enfeksiyon gelişirken erişkin yaşta enfekte olan bireylerin %5 inden azında kronik enfeksiyon gelişir. Viral klirens öncesinde tekrarlayan ataklar siroz ve HCC gelişme riskini artırır. Serokonversiyon sonrasında virüsün çoğalma hızı düşer ve karaciğerdeki inflamasyonun (yangı) şiddeti azalır. Bu durum serum transaminaz düzeylerinin normale dönmesiyle birliktedir. Serokonversiyon sonrasında hastalık 3. dönem olan inaktif taşıyıcılık evresine geçmiş olur. İnaktif taşıyıcılığın aksine HBeAg negatif kronik HBV enfeksiyonunda HBV çoğalmayı sürdürür ve karaciğerdeki inflamasyon aktif olarak devam eder. Bu evre serokonversiyondan hemen sonra ortaya çıkabileceği gibi yıllar süren bir inaktif taşıycılık evresi sonrasında da oluşabilir. İnaktif HBV taşıyıcılığı (enfeksiyonu) ile HBeAg negatif kronik hepatit B virüs enfeksiyonunun ayrımı önemlidir çünkü sonuncu durum ilerleyici karaciğer hastalığı ile birliktedir ve tedaviye yanıt daha zayıftır.
Kronik hepatit B virüsü enfeksiyonunda tedavinin birincil amacı kronik karaciğer hastalığı ve komplikasyonların gelişimini önlemektir. Kronik HBV enfeksiyonu olan hastaların % siroz gelişmekte, siroz gelişen hastaların da her yıl % inde karaciğer kanseri ortaya çıkmaktadır.
Kronik HBV enfeksiyonunda tedavi endikasyonu üç kriterin kombinasyonu ile koyulur; serum HBV-DNA ve ALT düzeyleri ve karaciğer hastalığının şiddeti. HBeAg pozitif ve negatif enfeksiyon arasında tedavi bakımından anlamlı bir fark yoktur. Güncel tedavi algoritmalarında tedavi öncesinde tüm hastalara elestografi yapılması önerilir. Elasyografide ultrasonografiye benzer bir cihazla karaciğerdeki hastalığın evresi hakkında bilgi elde edilir. Yapılan çalışmalar karaciğerdeki hastalığın evresinin saptanmasında elestografi ile karaciğer biyopsisi arasında anlamlı benzerlikler olduğunu göstermiştir. Elastografi skoru 11 ve üzerinde olan hastaların karaciğerlerinde çok yüksek bir olasılıkla fibroz varlığı (siroza gidiş) söz konusu olduğundan viral yüke (HBV-DNA seviyesi) bakılmaksızın tedaviye başlanması önerilir. Benzer şekilde, HBV-DNA düzeyi IU/ml üzerinde olan hastalarda siroz ve HCC gelişme riski yüksek olduğundan tedaviye başlanması önerilmelidir. HBV-DNA düzeyi IU/ml arasında olan hastaların serum ALT düzeyi yüksek olanlarında tedaviye başlanmalıdır. Bu guruptaki hastalarda yaşı 30 un altında olanlarda karaciğer biyopsisi yapılması ve biyopsi sonucuna göre tedaviye karar verilmesi önerilir. Biyopside normal bulgular saptanan hastalar izlemeye alınırken nekroinflamasyon ve fibrozis görülen vakalar tedavi edilmelidir. Nükleozid tedavisi serokonversiyonu hızlandırmakla birlikte tedavi sonrasındaki HBV reaktivasyon oranı yüksek olduğundan (%12) (spontan seronakversiyonda %3) biyopsisi normal olan HBeAg pozitif non-sirotik genç hastaların (<30) hemen tedaviye başlanmasından ziyade tedavi edilmeden izlenmesi daha uygun bir yaklaşım olabilir. HBV-DNA seviyesi IU/ml altında ve ALT düzeyi normal olan immuntoleran hastalarda ve inaktif HBV taşıyıcısı olan vakalarda (HBV-DNA < IU/ml ve ALT normal) tedavi önerilmez. Bu hastalar aylık aralarla takip edilerek immuntoleransın sona ermesi veya viral çoğalmanın aktivasyonu yönünden izlenmelidir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar HBV yüzey antijeni (HBsAg) seviyesinin tedaviye yanıtın belirlenmesinde yardımcı olabileceğini göstermiştir. HBeAg negatif ve düşük viral yükü (HBV-DNA < IU/ml) olan hastaların HBsAg düzeyi yüksek olanlarında ( > IU/ml) siroz ve HCC gelişme riskinin daha yüksek olduğu görülmüştür. HBsAg > IU/ml olan hastalarda HCC gelişme riski < IU/ml olanlara göre 13,7 kat daha fazla bulunmuştur. HBV-DNA seviyesi düşük olan hastalarda HBsAg seviyesi hastalığın gidişi hakkında yol gösterici bir belirti olarak kullanılabilir.
Kronik hepatit B virüsü enfeksiyonunda tedavi algoritmi
Günümüzde kronik HBV enfeksiyonu tedavisinde etkili olduğu kabul edilmiş ve kullanılmakta olan beş ilaç interferon, lamivudine, adefovir,entacavir ve telbivudin dir. Bunların dışında henüz daha rutin uygulamaya geçmemiş ancak önümüzdeki yıllarda kullanıma girmesi beklenen başka antiviral ilaçlar da mevcuttur. Bu ajanlarla tedavi sonrasında alınan kalıcı cevap oranları virüsün tipine de bağlı olmakla birlikte ne yazıkki halen düşük seviyelerdedir.
İnterferonlar (INF) immunonodülatör ajanlar olup hepatositlerdeki HBV de DNA sentezini baskılayarak ve vücudun HBV ne karşı oluşturduğu bağışıklık yanıtını (immun yanıt) kuvvetlendirerek etki gösterirler. Cilt altına enjekte edilerek kullanılırlar. Daha önceleri hergün uygulanmaları gerekirken yeni geliştirilen INF ların haftada birkez uygulanması yeterli olmaktadır (Pegile interferonlar). hastalık bir vaka serisinde 6 aylık INF tedavisi sonrasında HBeAg seokonvarsiyon oranı %32, HBsAg serokonversiyon oranı ise %6 bulunmuştur. Bu oranlar oral yolla kullanılan antiviral ajanlarla elde edilen sonuçlardan anlamlı olarak daha yüksektir. Ancak yan etkilerin sık görülmesi ve enjeksiyon yoluyla uygulanma zorunluluğu nedeniyle hastalar ve doktorlar tarafından tercih edilirliği azalmıştır. Soğuk algınlığı veya grip benzeri semptomlar, depresyon, ekstremitelerde his kaybı, kan hücrelerinde azalma, kas ağrıları, yorgunluk hissi, baş ağrısı ve kilo kaybı INF tedavisi sırasında en sık görülen yan etkilerdir.
Oral yolla kullanılan antiviral ajanlar içinde günümüzde en çok tercih edilenler entacavir ve tenofovir dir. Entacavir bir guanozin analoğu olup DNA polimerazı inhibe ederek antiviral etki gösterir. Günde 0,mg dozunda kullanıldığında 2 yıllık tedavi sonrasında hastaların %80 inde HBV-DNA kaybolmakta, %87 sinde de transaminaz seviyeleri normale inmektedir. Hastaların %23 ünde HBeAg serononversiyonu gelişirken, 5 yıllık tedavi sonrasında hastaların %1,4 ünde HBsAg serokonversiyonu (serumda HBsAg kaybı) oluşmaktadır. İlaca bağlı belirgin yan etki bildirilmemiştir ve genellikle hastalar tarafından iyi tolere edilir. İlaca karşu direnç gelişimi nadir olup 5 yılda %1 civarındadır.
Tenofovir daha yeni bir antiviral ajan olup günde mg dozunda kullanılır. 1 yıllık tedavi sonrasında hastaların %93 ünde HBeAg serokonversiyonu gelişmekte, 3 yıllık tedavi sonrasında da Hastaların %8 inde HBsAg serokonversiyonu oluşmaktadır. 4,5 yıl tenofovir tedavisi sonrasında Hastaların %87 sinde histolojik düzelme sağlanmakta, %51 inde de fibrozisde gerileme sağlanmaktadır.
MİNİ SÖZLÜK
ALT (Alanin aminotransferas): Karaciğerde yapılan bir enzim. Karaciğer hücrelerinin viral, toksik, iskemik vb. sebepler nedeniyle hasarlanması sonrasında kandaki seviyesi artar. Normal değeri < 40 IU/ L dir
AST (Aspartate aminotransferas): Karaciğerde yapılan bir enzim. Kanda seviyesinin artması karaciğer hücresi hasarlanmasının bulgusu olabilir. Normal değeri < 40 IU/ L dir.
Albumin: Karaciğerde yapılan ve kapiller damarlardan dokulara sıvı sızmasını engelleyen ve kandaki bir çok maddenin taşınmasını sağlayan bir protein. Karaciğer veya böbrek hastalıkları sonucunda kandaki düzeyi azaldığında vücut boşluklarında ve bacaklarda sıvı toplanması sonucunda ödem ve asit oluşur. Normal serum seviyesi g/gl dir.
Alkalin fosfataz (Alkaline phosphatase): Karaciğerde, kemikte, barsaklarda ve plasentada yapılan bir enzim. Karaciğer ve safra yolları hastalıklarında serum seviyesi yükselebilir. Normal değeri < IU / L dir.
Alfa-fetoprotein: Kanser hücrelerinden salgılanan bir protein. Karaciğer kanserinde (Hepatosellüler karsinom) kanda çok yüksek seviyelere ulaşır.
Antikor (Antibody ab): Vücudun bağışıklık sisteminin vücuda giren yabancı maddelere (proteinler, kimyasal maddeler, toksinler, virüsler, bakteriler vb.) karşı oluşturduğu protein yapısındaki maddeler. İnfeksiyon veya aşılanma sonrasında oluşan antikorlar vücudu daha sonra karşılaşılacak benzer enfeksiyonlara karşı korurlar.
Antijen (Antigen ag): Bakteri, virüs veya değişik hücrelerin yüzeyinde bulunan ve vücudun bağışıklık sistemini antikor oluşturmak üzere uyaran protein yapısındaki maddeler.
Bilirubin: Kırmızı kan hücrelerinin (Alyuvarlar) parçalanması sonucunda ortaya çıkan sarı renkli bir pigment (boyar madde). Karaciğer fonksiyonları bozulduğunda kanda düzeyi yükselerek göz aklarının ve derinin sararmasına, idrar renginin koyulaşmasına yol açar. Normal serum seviyesi <mg/dl dir.
Biyopsi (Karaciğer biyopsisi): Karaciğerdeki hasarlanmanın derecesini saptamak amacıyla karaciğerden ince bir iğne ile parça alınması. Genellikle bu işlem için hastanın hastanede yatması gerekmez ve lokal anestezi ile yapılır.
Core antikoru (Core antibody- HBcAb veya anti-HBc): Vücudun bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan ve HBV ne bağlı mevcut veya geçirilmiş enfeksiyon varlığını gösteren bir protein.
Core antijeni (Core antigen HbcAg): HBV DNA sı etrafında bir kabuk oluşturan protein.
ccc DNA (Covalently Closed Circular DNA): HBV DNA sının infekte karaciğer hücre çekirdeğinde çok sayıda kopya oluşturan ve virüsün karaciğer hücresi içinde çoğalmasında anahtar rol oynayan kısmı. Karaciğer biyopsisi ile alınan doku örneklerinde araştırılır.
ccc DNA nın karaciğer hücrelerinden temizlenmesi teorik olarak karaciğerin HBV den temizlendiğinin bir göstergesi olarak kabul edilir.
DNA polimeraz: HBV DNA sının çoğalması (replikasyonu) için gerekli olan bir enzim
Dekompanse siroz: Karaciğer sirozunun geç dönemi. Karaciğer fonksiyon testlerinin bozukluğu ve karında, bacaklarda şişme, kan pıhtılaşma bozuklukları, kanama vb. ve diğer komplikasyonlarla birlikte bulunur. Karaciğer transplantasyonu dekompanse siroz döneminde düşünülür.
e antijeni (HBeAg): HBV nün aktif çoğalması sırasında oluşturulan bir protein. Kanda HBeAg pozitif bulunması virüsün aktif olarak çoğaldığının göstergesidir.
e antikoru (HBeAb veya anti-HBe): Akut HBV enfeksiyonu sırasında geçici olarak veya kronik HBV enfeksiyonu seyrinde bağışıklık sistemi tarafından yapılan antikordur (funduszeue.infor). Antiviral tedavi gören hastalarda e antijeninin (HBeAg) kaybolarak e antikorunun oluşması (anti-HBe) serokonversiyon olarak adlandırılır ve tedaviye uzun süreli yanıt alınacağının bir göstergesidir.
Fibrozis: Kronik infeksiyon ve inflamasyon (iltihap) sonrasında bağ dokusu (skar dokusu) oluşumu. Karaciğer sirozunda karaciğerde yaygın fibrozis oluşumu söz konusudur.
GGT (Gamma-glutamyl transferase): Karaciğer ve safra yolları hastalıklarında kan seviyesi artabilen bir enzim. HBV enfeksiyonu seyrinde tipik olarak yükselmemekle birlikte kronik HBV enfeksiyonu seyrinde karaciğer sirozu veya karaciğer kanseri oluştuğunda serum seviyesi artabilir. Normal değeri <60 IU/L dir.
HBV- DNA (Deoxyribonucleic acid): HBV nün yapımını kontrol eden nükleik asit. Serumda yüksek miktarda HBV saptaması ( >/ml ) aktif viral çoğalımın varlığını gösterir. Antiviral tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde kullanılır.
Karaciğer enzimleri: Vücuttaki metabolik olaylarda rol oynayan kimyasal reaksiyonları katalize eden değişik proteinler (ALT, AST, GGT, Alkalin fosfataz vb.). Karaciğer hücreleri herhangi bir nedenle hasarlandığında bu enzimlerin kan dolaşımına geçmesi sonrasında kandaki düzeyleri yükselir ve karaciğer hastalıklarının teşhisinde yardımcı olurlar.
Pıhtılaşma faktörleri: Kanın pıhtılaşmasını sağlayan ve karaciğerde yapılan protein yapısında maddeler. Karaciğer sirozunda ve akut karaciğer yetersizliğinde bu faktörlerin eksikliği nedeniyle spontan kanamalar oluşur veya başka sebeplerle oluşan kanamaların durması güçleşir.
Protrombin zamanı: Karaciğerde yapılan pıhtılaşma faktörlerinin fonksiyonlarını (kanın pıhtılaşma yeteneğini) ölçen bir testtir. Karaciğer sirozunda veya akut karaciğer yetersizliğinde pıhtılaşma faktörlerinin yetersizliğine bağlı olarak protombin zamanı uzar. Normal değeri <14sn dir.
Serokonversiyon: Antijen pozitif / Antikor negatif durumdan Antijen negatif / Antikor pozitif duruma dönüşüm. HBsAg (Hepatit B yüzey antijeni) nin anti-HBs (Hepatit B yüzey antikoru) na serokonversiyonu virüsün vücuttan tamamen temizlendiğini ve hayat boyu bağışıklık oluştuğunun bir göstergesi olarak kabul edilir.
Siroz: Kronik inflamasyon sonrasında karaciğerde geriye dönüşümsüz bağ dokusu oluşumu. Sirozda karaciğer fonksiyonları bozulur ve bunlara bağlı çeşitli belirtiler ortaya çıkar (Bkz. Karaciğer sirozu)
Yüzey antijeni (HBsAg) (Hepatitis B surface antigen): HBV ile enfekte karaciğerde yapılan bir protein. Kanda yüzey antijeni, e antijeni ve HBV-DNA saptandığında hastanın yüksek derecede bulaştırıcı olduğu kabul edilir. Kanda bulunması akut enfeksiyonu, HBV taşıyıcılığını veya kronik HBV enfeksiyonu varlığını gösterir.
Yüzey antikoru (HBsAb veya anti-HBs) (Hepatit B surface anticor): HBV ile bulaş veya aşılanma sonrasında vücudun bağışıklık sistemi tarafından virüsün yüzey antijenine karşı oluşturulan protein (antikor). HBsAg (Hepatit B yüzey antijeni) nin kaybolup anti-HBs nin ortaya çıkması virüsün vücuttan tamamen temizlendiğini ve hayat boyu bağışıklık oluştuğunun bir göstergesi olarak kabul edilir.
KAYNAKLAR
1-Nebbia G, Peppa D, Maini funduszeue.infotis B infection: current concepts and future funduszeue.info ;
2-Aspinall EJ, Hawkins G, Fraser A, Hutchinson SJ, Goldberg funduszeue.infotis B prevention, diagnosis, treatment and care: a funduszeue.info Med ;
3-Bhattacharya D, Thio funduszeue.info of hepatitis B funduszeue.info Infect Dis ;
4-Liang funduszeue.infotis B: the virus and disease Hepatology ;
5-Tang CM,Yau TO,Yu funduszeue.infoment of chroniv hepatitis B infection. Current treatment guidelines,challenges, and new developments. WJG ;
Hepatit B virüsü Hepadnaviridae ailesine ait bir DNA virüsüdür. Hepatit B virüsünde antijenik özellikte çeşitli proteinler bulunur. Bunlardan birisi de virüsün yüzeyinde yer alan ve İngilizce ‘surface’ (yüzey) kelimesinin baş harfinden köken alan S proteinidir. Bu protein yapıya karşı vücutta antikor oluşup oluşmadığını anlamanın yolu kanda Anti HBs değerine bakmaktır.
Anti HBs pozitif demek, Hepatit B virüs enfeksiyonuna karşı, kandaki değeri ile de ilişkili olmak üzere, genel anlamda kişinin Hepatit B virüs enfeksiyonuna karşı korunmakta olunduğunun bir göstergesidir. Hepatit B virüsü, vücuda girdikten sonra semptomatik/asemptomatik akut viral hepatit B virüs enfeksiyonuna yol açar. Akut viral hepatit B virüs enfeksiyonu gelişen bir kişide en geç 6 ay içerisinde Anti HBs testi kanda pozitif olarak saptanırsa bu durum hastalıktan iyileşildiğinin bir göstergesidir. Yani Hepatit B virüs enfeksiyonuna maruz kalan bir kişide bir süre sonra (en geç 6 ay içinde) kanda Anti HBs pozitif olarak saptanıyorsa bu durum; Hepatit B virüs enfeksiyonundan iyileşildiğini ve buna karşı korunulduğunu, bir daha hastalığa yakalanılmayacağını ve artık bulaştırıcılığın söz konusu olmadığını gösterir.
Anti HBs pozitifliği hastalığa yakalanmaksızın da sağlanabilir. Bu da Hepatit B virüsüne karşı mevcut aşılar ile aşılama şeması çerçevesinde dozlar tamamlanarak sağlanır. Zira aşı ile amaçlanan Hepatit B virüsünün S proteinine karşı antikor oluşumunun (Anti-HBs) sağlanmasıdır. Ancak bunun için öncesinde kişinin Hepatit B virüsü ile karşılaşmadığı gösterilmelidir.
Hepatit B virüsünün S proteinine karşı antikor (anti HBs) ya hastalık bulaşarak vücuda giren Hepatit B virüsüne karşı aradan belirli bir süre (en geç 6 ay) geçtikten sonra ya da Hepatit B’ye karşı hastalanmaktan korumak amacıyla yapılan Hepatit B virüs aşılarının uygulanmaları sonucunda oluşur. Gerek hastalığı geçiren, gerekse Hepatit B aşıları ile aşılanan herkeste anti HBs gelişmeyebilir yani reaktifleşmeyebilir. Bu durum;
“Anti HBs değeri kaç olmalı?” sorusuna verilecek cevap şöyle açıklanabilir: Gerek hastalığı geçirerek, gerekse aşı şeması sonrası kanda oluşacak Anti HBs değerinin ≥10 mIU/mL olması koruyucu düzeyde antikor oluştuğunun bir göstergesidir. Değerin bu düzeyin altında yani <10 mIU/ml olması istenen bir durum değildir. Anti HBs değeri 10 mIU/ml ve üzerinde (10 – mIU/ml) bir değerde saptanan bir kişide yıllar içerisinde <10 mIU/ml’e düşebileceği akılda bulundurulmalıdır. Böyle durumlarda bir doz hatırlatma Hepatit B aşısı uygulaması gerekli olabilir. “Anti HBs ne anlama geliyor?” sorusuna karşılık şöyle bir cevap verilebilir: Anti-HBs değerinin koruyuculuğundan bahsedildiğinde değerin ≥10 mIU/mL’nin üzerinde herhangi bir değerde olması ile bu değerin mIU/mL düzeylerine ulaşması arasında bir fark yoktur. Bu durum vücuda giren virüse karşı oluşan antikorun miktarını gösterir. Ancak Anti-HBs değerinin ≥10 mIU/mL değerinde olması yeterli düzeyde bir koruyuculuğun olduğunun göstergesidir.
Hepatit B virüs enfeksiyonunu serolojik olarak değerlendirirken tek başına Anti HBs yeterli bir bilgi sunmaz. Bu değerlendirilirken Hepatit B virüsüne ilişkin diğer serolojik testler de bir arada değerlendirilir. Birlikte değerlendirme yapıldığında Anti HBs negatif sonucu Hepatit B virüsü ile daha önce hiç karşılaşılmamış, enfekte olunmamış bir durumu açıklamakla birlikte, daha önce karşılaşılmış ancak virüsün vücuttan temizlenemediği, kronikleştiği ve bulaştırıcılığının devam ettiği durumuna da işaret edebilir. Bu durumu da yine hem hastanın hikayesinden hem de serolojik testleri değerlendirerek anlamak mümkündür.
Bir kişinin Hepatit B virüsü ile daha önce karşılaşıp/karşılaşmadığı ya da Anti HBs’nin hastalığı geçirerek mi yoksa aşı ile mi pozitifleştiğini kanda serolojik göstergelere bakarak anlamak mümkündür. Şöyle ki;
Serolojik göstergeler | Hepatit B virüs ile hiç karşılaşmamış kişi | Hepatit B virüs ile enfekte olmuş ve korunmuş kişi | Hepatit B virüs aşısı ile aşılanarak korunmuş kişi |
HBs Ag | Negatif | Negatif | Negatif |
Total Anti-HBc | Negatif | Pozitif | Negatif |
Anti-HBs | Negatif | Pozitif | Pozitif |
Hepatit B virüsünün neden olduğu enfeksiyon hastalığı dünyada yaygın olarak görülmektedir. Virüsün bulaşması sıklıkla; enfekte anneden bebeğe doğum sırasında, yine enfekte kişi ile cinsel ilişki sonucu, virüsü içeren kan ve vücut sıvıları ile bütünlüğü bozulmuş deri ve mukozalara temas ile ya da enfekte kan ve vücut sıvısı içeren bir iğnenin madde bağımlılarında olduğu gibi ortak şekilde kullanılması ve damar içerisine uygulanması sonucu oluşur. Bunun dışında da enfekte tıbbi aletlerin ya da ortak kullanılan bazı araç ve gereçlerin sterilize edilmeden kullanılması da Hepatit B virüsünün bulaşmasına yol açar.
Virüs vücuda girdikten sonra hedef organ karaciğerdir. Oraya ulaşınca akut ve kronik enfeksiyon hastalığının ortaya çıkmasına neden olur. Dünyada milyona yakın kişinin kronik Hepatit B virüs enfeksiyonu ile yaşadığı ve yine her yıl ortalama 1,5 milyon kişinin Hepatit B virüsü ile enfekte olduğu tahmin edilir. Takip edilmeyen kronik Hepatit B virüs enfeksiyonları zaman içerisinde olgularda siroz ve karaciğer kanseri gelişimi ile sonuçlanır. Bu durum hayatı tehdit eder niteliktedir.
Hepatit B virüs enfeksiyonu tanısı, hastanın yakınmaları, fizik muayene bulguları ve laboratuvar testlerinin bir arada değerlendirilmesi ile konulur. Virüs vücuda yukarıda belirtildiği gibi girdikten sonra önce akut viral Hepatit tablosuna neden olur. Bu durum 5 yaşı üstü çocuk ve erişkinlerde yüzde 90 oranında yakınmaların görülmesine neden olur ve 6 ay içerisinde virüsün vücuttan temizlenmesi ile sonuçlanır. Bu yaş gruplarında kronik viral Hepatit B enfeksiyon gelişimi yüzde 10’dur. Bebeklikte hastalığa yakalananlarda ise akut viral Hepatit B yüzde 90 semptomsuz seyreder. 5 yaşlarına gelindiğinde bunların yüzde 20’sinde enfeksiyon kronikleşir.
Sepmtomatik akut viral Hepatit B enfeksiyonunda en sık görülen yakınmalar şunlardır:
Akut viral Hepatit seyri sırasında nadiren akut karaciğer yetmezliği gelişebilir. Böyle bir durumda;
Akut viral Hepatit B enfeksiyonu olan hastaların muayenesinde en tipik bulgu karaciğer büyüklüğüdür. Buna dalak büyüklüğü eşlik edebilir. Laboratuvar incelemelerinde ise karaciğer enzimlerinde belirgin bir artış söz konusudur. Normalin 10 katından daha fazla bir yüksekliğe ulaşır. Yukarıdaki yakınmaları ve fizik muayene bulguları olan olgularda kesin tanı seroloji sonuçları ile konulur. Akut viral Hepatit B enfeksiyonu olgularında;
Akut viral Hepatit B enfeksiyonu geçiren bir kişide yakınmalar haftalarca, bazen ayları bulan sürelerde devam edebilir. Olguların yüzde 90’ında en geç 6 ay içerisinde serolojik göstergelerin;
Akut viral Hepatit B enfeksiyonu geçiren bir kişide başlangıçtan 6 ay sonra hala daha serolojik göstergeler;
Kronik Hepatit B virüs enfeksiyonunda olgularda herhangi belirgin bir yakınma olmayabilir. Kişiler bazen kendilerini yorgun, halsiz hissedebilirler. Ancak akut viral Hepatit B’de görülen yakınmaların çoğu yoktur. Hastalık sırasıyla 4 farklı süreçte gelişir. Bunlar; immun tolerans dönem, immun aktif dönem, immun eliminasyon dönemi ve reaktivasyon dönemi. Bu dönemler serolojik testler ile saptanır ve bunların saptanması tedavinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi açısından önemlidir. Bu nedenle kronik Hepatit B virüs enfeksiyonu tanısı konulan kişiler belirli aralıklarla takipleri yapılmalıdır. Bu yapılmadığı, tedavi edilmesi gerektiği dönemde tedavilerin uygulanmadığı uzamış olgularda karaciğer sirozu ve hepatoselüler kanser gelişimi ile karşı karşıya kalınır. Serolojik testleri;
Böyle kişilerin Hepatit B enfeksiyonuna karşı aşı yapılarak korunmaları sağlanmalıdır. Normal sağlıklı bireylerde Hepatit B virüsüne karşı koruyuculuğun oluşabilmesi için belirli aralıklarla yapılan 3 doz Hepatit B aşısına gereksinim vardır. Aşı uygulamaları sonrası Hepatit B virüsüne karşı vücutta koruyuculuğun oluşup oluşmadığı Anti Hbs testinin sonucuna göre değerlendirilir. Aşılar tamamlandıktan sonra seroloji sonucu Anti Hbs pozitif olmuş ve düzeyi de ≥10 mIU/mL ise bu kişinin Hepatit B virüse karşı korunduğunun göstergesidir. Bir diğer anlatımla böyle bir kişinin vücuduna Hepatit B virüsü bulaşsa bile mevcut antikorlar (Anti Hbs) sayesinde vücuda giren virüs nötralize edilecek ve hücreye giremeyecek, hastalık oluşturamayacaktır.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası