AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanou ve AKEL üyeleri, Türkiye’de meydana gelen depremde hayatını kaybeden Kıbrıslı Türklerin çoğunun gömülü olduğu Mağusa mezarlığını ziyaret etti.
Voice Kıbrıs’ın haberine göre, Stefanou mezarlara çiçek bıraktı, kurbanların yakınlarıyla görüştü ve ölen kişilerin haksız kaybı için Parti adına başsağlığı diledi.
AKEL heyeti Mağusa’da hayatını kaybeden çocukların ailelerini de ziyaret etti.
Parti heyetinde AKEL Mağusa Sekreteri Chrysanthos Zannettos, AKEL basın temsilcisi ve Mağusa Milletvekili Giorgos Koukoumas, POGO Genel Sekreteri Skevi Koukoumas, AKEL Sosyal Yardım Bürosu Başkanı Ilias Dimitriou’nun ve AKEL Ofis Yeniden Yaklaşım üyesi Andris Dimitriou’nun yanı sıra Halk Hareketi’nin diğer üyeleri yer aldı.
Bu yazı Mesarya Kadınları İnisiyatifi’nin “Tufan Erhürman’ı Kınıyoruz” başlıklı sosyal medya
açıklamalarına dönük feminist bir eleştiridir. Mesarya Kadınları İnisiyatifi kimlerden oluşur
bilmem, üyelerini tanımam, bir yerlerde kimlerden oluştuğu yazılı ise görmedim ama kendileri
sayfalarından yazarlarsa ve öğrenebilirsek çok iyi olur. Neden mi? Fikirlerin ardındaki özneleri
bilmeden o fikirlerin nasıl inşa edildiği, onunla ne yapıldığı analşılamaz. Objektif doğru
olmadığından, hangi perspektifin merkeze alınıp yazıldığını ancak özne gizli olmazsa
anlayabiliriz. Mesela işçi hakları temelli bir inisiyatif düşünün, yazsınlar, eleştirsinler, bildiri
yayınlasınlar ama metin yazarlarının kimler olduğu belirsiz olsun. Eğer o inisiyatifin bildiri
yazarları, sosyal medya sayfa düzenleyicileri işverenler ise ve gizli bir şekilde kendilerini
tutuyorsa ne düşünürsünüz? Elbette alt metinlerinde işçi hakkı savunduklarını düşünmez ve
yazdıklarında iz sürer, işveren perspektifinden yazılanın ne anlama geldiğini sorgularsınız.
Benim için feministler de çok çeşitli oldukları için feminist örgütlenmelerde de durum aynıdır.
Yukarıda adı geçen Erhürman’a yönelik eleştiri “bağımsız feminizm” hedefi ile yapılılıyor
deniliyor. Ancak, hedefe uyumsuz şekilde metinde Kıbrıslı Türk kadınların tarihi
sessizleştiriliyor. Kıbrıslı Türk kadınların tarihlerinin sessizleştirilmesi yeni bir olgu değildir.
Bunun için de metinleri yazan öznelerin kim oldukları ve siyasi duruşları önem kazanmaktadır.
POGO temsilcisi Kokukouma CTP kadın örgütü devir tesliminde “işgal bölgesi” dedi. Ardından
Erhürman kendi konuşmasında “CTP’nin resmî duruşunda işgal söylemini kullanmadığını” ifade
etti. İnisiyatif açıklaması Erhürman’ın işgal söylemini CT’nin benimsemedigini belirtmesine
yönelikti. İnisiyatifin açıklaması öncesinde, konu ile ilgili ilk yazım, inisiyatifin de yazdıklarını
sayfalarından paylaştıkları “soldan bir erkek” tarafından geldi. Bu yazım “mecliste “adamlık
basan” solcu ile Erhürman’ın söylediklerini mukayese ederek “meclisteki solcunun affedilmesi
gerektiğini, Erhürman’ın ise eril bir tahakkümü POGO’dan gelen temsilciye uygulayarak kadını
düzelttiğini” yazdı. Bu adamın “Feminist” gailesi de inisiyatifin açıklamasının merkezine oturdu
ancak ilk metnin yazarının feminist değerlere çok meraklıymış gibi sergilenen tutumuna rağmen
bu zatın açıklamasında “POGO temsilcisi” dediğini ve kadının adının bir kere bile yazılmadığını
okur not etmeli. Mesarya Kadınları kendi isimlerini koymadan nasıl özne durumlarını gizliyorsa,
POGO Kadınları da siyasetlerinin uzantısı olarak isimsiz şekilde adamlar tarafından
hiçleştiriliyor. Bu basit dışa vurumdan bile meselesinin ne kadar “feminizm” olduğunu ve bu
adamların feminist kavramları ne kadar içselleştirdiğni görebiliriz. Feminizm nasıl da
araçsallaştırılıyor erkekler tarafından değil mi? İlk açıklamayı bir adamın dar feminist algısından
yapmaları ve bu argümanın kısırlığını aşağıda daha geniş açıklayacağım. Ondan daha önemli
olan konu, kadınların bastırılmasına karşı tavır alan İnisiyatif’in bunu yaparken metin içinde
Kıbrıslı Türk kadınların tarihini görmezden gelmesidir.
Mesarya Kadınları İnisiyatifi’nin metnindeki ifadeler şudur:
“Savaşta en ağır bedeli ödeyenlerin kadınlar olduğu su götürmez bir gerçektir. Kadın bedeni
toprak gibi işgal edilecek, sahiplenilecek alan olarak görülür. Bu nedenledir ki Kıbrıs'taki Rum
Kilisesi sonrası kadınlar kürtaj yapabilsin diye beyanatta bulunmak zorunda kalmıştır.
Tecavüzü serbest bırakmıştır.
Evi, toprağı işgal edilen, cinsel saldırıya uğrayan, çocuklarıyla bir başına 'dul' kalan, sevdiklerini
toprağa gömen Rumca konuşan Kıbrıslı kadınların acılarını; toplumunu yurtsuz bırakmak
pahasına Türkiye'ye yaranmaya çalışan erkek bir siyasetçinin anlamasını beklemiyoruz!”
Kendilerine, sayfalarından yaptığım eleştiri şudur:
“Bu açıklama sadece Rum kadınların savaş tarihini seslendirmekte ve Kıbrıslı Türk kadınların
yerinden edilmişliği, tecavüze uğraması, evlerini bırakmasını içermemektedir. Savaş tarihleri
tekil değildir ve bizimkisi de tek yönlü bir şiddetin sonucu değildir. Akademik ortamda, Kıbrıslı
Türk kadınların savaş tarihini yazmanın önünde büyük bir lobi olduğunu da buradan ifade
edeyim. Evet barış, evet bağımsız feminizm ama bir kadın tarihini sessizleştirip öbürünü tekil
şekilde bu acıları çekmiş tek grup olarak sunmayan, herkesin tarihine saygılı bir feminizm olsa
daha iyi olur. Aksi halde bu da KC resmi devlet tezi yani eril duyuluyor. Bir de Freudian dil
sürçmesi herhalde “kilise tecavüzü serbest bıraktı” yazmışsınız.”
İnisiyatifin klavyesinde oturan kişi bana hemen katkımdan dolayı teşekkür etti ve kiliseye
tecavüzcü diyen kısmı “Böylesi muhafazakar bir kurum kürtajı serbest bırakmıştır” diye yazıyı
düzeltti. Hemen o anda. Sanırım kiliseye tecavüzcü demek acilen düzeltilmesi gereken bir
yanlışlıktı ama an itibari ile bu metinde Kıbrıslı Türk kadınların savaşta yaşadıkları tecavüz,
çocuklarıyla bir başlarına ‘dul’ kalışları, sevdiklerini toprağa gömen “Türkçe konuşan
Kıbrıslıların” yaşadıklarını bu metin hala içermemektedir. Yani bu metin, tek taraflı Rum siyasi
söyleminin uzantısıdır. İnisiyatif Erhürman’ı hızlı şekilde “Türkiye’ye yaranmaya çalışıyor” diye
ilan ederken, kendilerine soralım, eril dille oluşturulan ve sadece Kıbrıslı Rumlar’ın tahakkümü
altında bulunan Cumhuriyetimizin an itibarı ile resmî tezi olan bu görüşü, feminist bir oluşum
Kıbrıslı Türk kadınların sesini bastırmak pahasına yapıyorsa, onlar kime yaranmaya
çalışmaktadır?
Yukarıdaki kırpılmış tarihsel anlatı Kıbrıs’ta savaş aniden ve tek yönlü bir saldırgan (Türkiye)
tarafından çıkarıldı, Kıbrıslı Rumlar da bu savaşın tek mağdurudur diyen bir alt metne sahiptir.
Metinlerde çoklu tarihler tekilleştiğinde kendinize sormanız gereken soru, çoklu tarihin aynı
anda ifade edilmemesi nedendir ve tekil oluşturulması algımızı nasıl yönlendirir? Kiliseyi
tecavüzcü ifade etmeyi hemen değiştirenler, uyarıma rağmen Kıbrıslı Türk kadınları metine
neden eklememişlerdir? Yoksa Kıbrıslı Türk kadınların da Rumlar tarafından mağdur edilişleri
konuşulursa “işgal” söylemi Rumlar’ın tecrübesine ait iken, Kıbrıslı Türkler’inkine uygun
olmayacak mıdır? Peki bu “işgal söylemine uysun” diye Kıbrıslı Türk kadınların tarihlerini ve
sesini kısmak bağımsız feminizm midir”? Her gruptan kadınların özgürleşmesini önemseyen
ilkelerine uygun mudur? “Birleşik Kıbrıs’ta barış kurmak”, Kıbrıslı Türk Kadınların sesini
kesmek, atlamak ile kurgulanabilir mi”? Onun adı barışmak olur mu? Evet Rumlar’ın tecrübesi
işgaldir ama bizim farklı tecrübelerimizin bastırılması barışmak mıdır tahakküm müdür? Esas
barışmak farklı tecrübeler ve farklı konumlamaların kabullenilmesi üzerinden yaratılacak bir ara
kesitte olmak zorundadır. Gizlenen her tarih tahakkümdür, gizlenen/yok sayılan her özne ezme
ilişkisi yaratır. Rumlar’ın tecrübelerini tanımak demek, bize ait olmayan bir tecrübeyi
içselleştirmek zorundayız demek değildir. Onların tecrübelerinin geçerli olması için sizin kendi
tecrübenizi unutmanız gerektiğini size söyleyenler beyninizde tahakküm kurmuştur. Bu
tahakkümü de kırmanız gerekmektedir.
Meserya Kadınları İnisiyatifi’nin metni Kıbrıslı Türk kadınların savaş tarihini sessizleştirme
çabasının ilk örneği değildir. Bu sessizleştirme Avrupa’nın AKEL’inin parlamenteri ve bugün
“atanarak örgüt başına getirildiğini” Inisiyatif’in söylediği kadınlar tarafından da daha önce
defalarca yapıldı. Bir de atama varsa bunun AKEL’in Türk kolu kontenjanı olduğunu da
bilmeyenimiz yoktur değil mi? Artık sol değerler çerçevesinde birleşilen bir siyasi ilişki maalesef
yoktur çünkü zaten AKEL Kıbrıs meselesinde resmî Rum politikasını takip ettiğini Annan
Planı’ndan beri açıkça göstermektedir.
Kıbrıslı Türk kadınların tarihini sessizleştirmek sistemseldir ve tesadüfi değildir. 10 yıl kadar
önce ben akademik dünyada Kıbrıslı Türk kadınların savaş tarihi ile ilgili öncü bir makale
yayınladım. Ortak yazarlı bir çalışmaydı. Kıbrıslı Türk kadınların savaş tarihini akademik olarak
yazabilmek konusunda büyük bir karşı lobi vardır, basılmaması için uğraşanlar da olmuştur. Bu
çalışmayı yayınladığım anda Avrupa’nın AKEL’inin parlamenteri (o zaman daha parlamenter
değildi) devreye sokuldu. Bir yazı yazdı ve orada barış için Kıbrıslı Türkler’in sadece Rumlar’ın
çektiklerini konuşmasını, Kıbrıslı Türkler’in de acılarının konuşulması için Rumlar’ın yazmasını
beklemeleri gerektiğini söylemişti. Kendisine daha ta o zamandan yazdığım cevapla ilgilenenler
funduszeue.info’da yazıları arasında bulabilirler. Sadece yazılan bu yazı ile de kalınmamıştı.
Hemen AKEL’in Türk kolu ataması feministler DAÜ’ye koşmuştu. DAÜ “akademisyenleri”
kadınlı erkekli “iki toplumlu” bir konferans düzenlediler. “Kıbrıslı kadınların savaş tarihinde,
Rum kızkardeşlerimizin savaş acılarını konuşacağız” denmişti. Benim ortak yazarlı Kıbrıs Türk
kadınların savaş tarihi davet edilmemişti, başka herhangi bir Kıbrıslı Türk kadın tarihi sunumu
da olmamıştı. Zaten basılı yayın da pek yoktu konu ile ilgili, hala da akademik düzeyde konu ile
ilgili yayınlar cılızdır. İçeriksel olarak sunumlar da sorunluydu. Çünkü konuşmacılardan birisinin
kendisinin konu ile ilgili yazdığı bir araştırması olmamasına rağmen “beğendiği başka
makalelerden özet” sunmuştu. Alanındaki ilklerden olan makalemizin DAÜ’de (sanırım ortak
yazarım o anda yarı zamanlı DAÜ’de de çalışmaktaydı) yer bulamaması ve bu görmezden gelme
tesadüf değildir, bir sessizleştirmedir. Zaten konferansın yapılışı da konuyu Kıbrıslı Türkler
açısından ele almaya bir karşı duruştu. Kıbrıslı Türkler’in kamu üniversitesinin Avrupa’nın
AKEL’inin temsilcileri üzerinden “tekil” akademik bilgi üretmesini ve Rum eril resmî tezlerinin
ötesine geçemeyişlerini de Kıbrıslı Türkler’in mercek altına alması gerekir. Gerçek toplumsal
çalışmalar ancak çok seslilik olursa barışa dönük değişim getirir.
İzlediğimiz kadarıyla son 10 yılda değişim olmamıştır. Şimdi de parti örgütlerine getirilen
kadınlar Annan kapsamlı barış planına “hayır” diyenlerin işgal söylemlerini içimize resmî olarak
taşıma görevini sürdürme rollerinde hızını arttırmış. Soralım, Avrupa destekli raporlara “Kıbrıslı
Rum kadınlar Kıbrıslı Türkler ve Türk askeri tarafından tecavüze uğramıştır, Kıbrıslı Türk
kadınlar Rumlar tarafından tecavüze uğramamıştır” diyenler, Türkiye’den sonra sıraya “savaş
suçlusu” olarak Kıbrıslı Türk erkekleri mi koyma görevindedir”? Bu söyleme sahip olanların
amacı kadınların her eril yapı altında, her grup tarafından uğradıkları tecavüzü ortaya çıkarmak
mıdır yoksa amaçları, eril devletperestliklerini Kıbrıs Cumhuriyeti’ne fetişizme çevirerek yine
bir devletin tahakkümü altına yerleşmek midir?
Umalım bu soruları Mesarya Kadınları İnisiyatifi kendine sorsun. “Bağımsız feminizm”
hedeflerinde neler yaptıklarını izlemeye devam edeceğim ama Kıbrıslı Türk kadınların tarihini
gizlediklerini aklımda tutarak ve soru işaretlerimden hiç vazgeçmeden. Umarım kendilerini takip
eden okur da aynı yöntemi izler.
Son söz olarak İnisiyatifin metnini temellendirdiği, “misafirin” söylediği üzerinden CTP’nin
duruşunun “kadınlara tahakküm kuran eril bir dil olması” meselesine de değinmekte fayda var.
Kavramları bulandırma solun epeyce muzdarip olduğu bir şeydir ada yarısında. Bir konuda
toplumun tepkisi oluştu mu onu kendi siyasi ajandalarına eklemleme, kavramları çarpıtmak
pahasına yapılır. “Eril dil” kullanarak “erkeklik” adına itişen kalkışan iki adamın kendilerini
Meclis kürsüsünde ifade etmesi erildir ve eleştirilmelidir. Ancak federasyon müzakeresinde
olduğunuz grubun söyleminden farklı söyleminiz olduğunu ve ayrıştığınızı söylemek eril dille
“kadını düzeltmek” değildir. “Misafirin” söylediğini söylememesini talep etseniz o eril dil olur.
Siz onun söylemine karşı kendi söyleminizi açığa çıkardığınızda bu tahakkümcü değildir. Tam
tersine onun söylediklerini “barış adı altında sizin söylediklerinizi kabullenmek zorundayız”
noktasına itilmeniz tahakküm olur. Solun 25 yıldır Euro ile içine çekildiği “barış dili “ de zaten
tam da odur, barışmakla alakasızdır, tahakkümcüdür. Kıbrıslı Türkler’in tamamını
tecrübelerinden yalıtarak, karşı tarafa biata zorlamaktadır. Burada bir de kadın erkek meselesini
“kesişimsellik” ile görmeniz gerekmektedir. Erhürman’ın cinsiyeti kendisini otomatik olarak
POGO’nun kadın temsilcisi, Kokukouma’ya hiyerarşik olarak üstün kılmamaktadır. Rumlar
hepimize ait Cumhuriyetin tek tanınır topluluğudur ve bu hiyerarşiyi kullanarak kendi politik
kullanımlarını, Batı’nın desteği ile bize empoze etmeye çalışmaktadır. Yani etnik kimliğinin
konumlanışında Erhürman hakim pozisyonda değildir. Kadın ve erkeği sosyal pozisyonları
üzerinden görmeyen kısır bir algıyla analiz yapmayınız.
Araştırmasız dayatmacı bir tonla “sol görüşte olan herkes işgale inanır” diyerek Erhürman’ı
“Türkiye’ye yaranmak istiyor” noktasında sunmak da yanıltıcı bir söylemdir. Topluma kendi
çıkarımları dışında dayatma yapmak sizin kendi sahip olduğunuz konumları öne çıkarmak
içindir, toplumun duruşuna saygılı değildir ve tabi ki “ toplum için topluma rağmen” en eril
yaklaşımdır.
Kıbrıslı Türkleri daha anlayamadınız mı? Çoğunluğu ne Türkiye’ye şükrancılığı ister, ne
Rumlar’a biat için işgal söylemini. Kıbrıslı Türkler Türkiye ile hakimiyete değil “imtiyazlı ülke”
ilişkisine dayalı bir işbirliğini, Rumlar’la da ekonomi temelinde adanın iki yanında ortaklaşacak
kalkınma ister. Barışa gerçekten inananların görevi de bu süreçler içerisinde tabandaki insanları
buluşturarak birbirine yakınlaştırmaktır. Ama bu ara-bölge elitisti, euro eksenli sözde barışmalar
gibi değil, gerçek dünyalarda birbirinin dilini ve İngilizceyi konuşamayanlar arasında olacak bir
barış inşası demektir.
Erhürman demokratik ilkelere uygun olarak kendisine oy veren halkın beklentilerine dönük
hareket etmektedir. Sol ada yarısında çeşitlidir. “İşgale” inanan sol tarafından baltalansa da
Erhürman’ın CTP’sinin aldığı oya kıyasla “işgal” dışında söylemi olmayan sol partilerin aldıkları
oylar size toplum genelinin durumunu söylemektedir. O yüzden de Akıncı’nınki de dahil şu anda
üç parti/oluşum işgal söylemi yapmaktadır, oy isteyenler de vardır, yani gidip o partilerde siyaset
yapabilirsiniz, ifade alanlarınız oraya kaydırabilirsiniz. İlla ki CTP’nin bu politikaya dönemsini
istemeniz seçmenin sesini ifade etmedikleri bir uzanıma götürme arayışıdır ve egemenliğin
kaynağını Kıbrıslı Türkler’de değil Rum söylemlerinde ve temsiliyetimiz olmayan KC devleti
otoritesinde aramaktadır. Toplumsal egemenliğimizin kaynağı ne Türkiye ne Rumlardır, Kıbrıslı
Türklerdir. Mücadelemiz de bunu hayata geçirmek için olmalıdır çünkü ancak o şekilde sesimiz
kısımayacaktır. CTP de işgal söylemine sarıldığı anda Akıncı’nın partisinin alabildiği oy üst
çatısında siyaset yapabilir, onun yanında yerini alır. Hodri meydan! Deneyin, görün.
Mini Transat yolundaki hazırlık yarışlarından biri olan Mini Fastnet bu yıl 25’nci kez düzenleniyor. Startı yarın verilecek olan Mini Fastnet’e bu kez iki Türk yelkenci de katılıyor.
Yasemin Akyıl, numaralı seri “Pogo 2” teknesiyle, “YASEMINI” adı altında, Tolga Pamir ise numaralı “YAKAMOZ” ile start hattında yerlerini alacaklar.
6,50 boyundaki “mini” sınıfı teknelerinin yarışacağı Mini Fastnet’te ekipler iki kişiden oluşuyor.
Yarışın rotası ise Fransa’nın Douarnenez kentinden başlıyor. Adından anlaşılacağı gibi İrlanda’nın güneyindeki ünlü Fastnet Kayalıkları dönüldükten sonra yine Douarnenez’de son buluyor. Toplam mesafe ise kuş uçuşu DM.
NE MOTOR, NE CHARTPLOTTER VAR
Dünyanın en zorlu denizlerinde güçlü gel-git akıntıları, 10 metreye ulaşan dalgalar ve 50 knot hıza ulaşan rüzgarlarla karşılaşmak hiç de imkansız bir durum değil ve bu şartlarla aranızdaki tek sığınak ekip arkadaşınız. Motor ile chartplotter’in dahi bulunmadığı “mini”cik 6,5 metrelik bir tekne.
Bu yarışın diğer bir özelliği ise önümüzdeki yıl düzenlenecek ve Fransa’dan başlayıp Brezilya’da sona erecek olan Mini Transat’a katılabilmek için en önemli kalifikasyon yarışı olması. Dolayısıyla Mini Transat’ı hedefleyen yelkenciler için bu yarış oldukça kritik.
YARIŞTA 6 BAYAN SPORCU VAR
Bu amaçla antrenmanlara başlayan ve sponsor arayışına giren, yarıştaki 6 bayan yelkenciden biri olan Yasemin‘in ekip arkadaşı, daha önce Mini Transat’a 2 kez girmiş olan Fransız deniz mimarı Nicolas Charmet. Yasemin’in aynı zamanda koçluk görevini de üstlenen Charmet, tecrübelerini öğrencisine aktararak kendi çizdiği Class40 teknesiyle daha uzun mesafeli yarışlara katılmayı planlıyor.
20’ŞER DAKİKALIK “UYKU” ARALARI
Fastnet’teki koşullara uyum sağlamak amacıyla Nisan ayı sonunda Fransa’ya giden Yasemin, La Rochelle’de no’lu kiralık “Pogo 2”siyle gerçekleştirdiği yelken seyirlerinde meteoroloji bilgisini artırmaya ve saatte 20 dakikalık uyku sistemine alışmaya çalıştı.
Ancak “alışmaya çalıştıkları” bunlarla sınırlı değildi. Ayrıca bizim sularımızda bulunmayan güçlü gel-git akıntılarında yelken yaparak bu durumun taktiksel ve navigasyon anlamındaki artı ve eksilerini “hissetmeyi” öğrendi.
EN ÖNEMLİ KONU: SPONSOR
Bir yandan da ana sponsor arayışı devam eden Yasemin Akyıl , kendisiyle ilgili gelişmelerin takip edilebileceği web sitesini yayına soktu. funduszeue.info adresinden ulaşabileceğiniz sitede Yasemin Akyıl ile ilgili bilgiler ve güncel haberler bulunuyor.
Yasemin’in Fastnet’ten sonraki hedefi ise Morocco Cup. Ancak bu yarış için yeterli mali desteği bulunmayan sporcumuz, eğer kısa süre içinde arayışlarından olumlu sonuç alamazsa bu yarışa katılamayacak.
Yasemin Akyıl, “Bir sponsor için oldukça düşük bütçelerle yüksek bir medya görünürlüğü sunan bu organizasyon özellikle dinamik Türk kadınını öne çıkarmayı hedefleyen firmalar için bulunmayacak bir fırsat” diyor.
YASEMİN’E VE TOLGA’YA İYİ ŞANSLAR
Hatırlanacağı gibi Fransa’daki diğer sporcumuz olan Tolga Pamir de yıllardır sponsor bulma arayışlarını sürdürüyor.
Yarın (13 Haziran Pazar) startı verilecek Mini Transat’la ilgili güncel bilgileri yarışın resmi web sitesinden takip edebilirsiniz.
Oldukça heyecanlı ve çekişmeli anlara sahne olacak bu yarışta temsilcilerimiz Tolga Pamir ve Yasemin Akyıl’a TurkSailolarak iyi şanslar diliyoruz.
Yarışla ilgili gelişmeleri ve yelkencilerimizin durumunu size sıcağı sıcağına aktarmaya devam edeceğiz.
Mini Fastnet web sitesi
Yasemin Akyıl’ın web sitesi: YASEMINI
Tolga Ekrem Pamir’in web sitesi: MINI PROJE
Can ERGÜN
Lütfen yorum ekleyebilmek için sisteme giriş yapın veya üye olun.
“Liderlerin aksine sivil toplum federal çözümde kararlıdır.”
24 Nisan’da eş zamanlı olarak adanın her iki yanında ortak barış etkinliği düzenleyecek örgütlerin ortak bildirisi şöyle:
Kıbrıs yine kritik bir dönüm noktasında. Kalıcı bir bölünme ve ilişkilerin gerilmesi tehlikesi yaşanmadan önce, her iki taraftaki siyasi liderlerin Federal bir çözüme yönelik açık veya gizli muhalefetlerini terk etmelerini ve BM Genel Sekreteri önerilerine olumlu ve net bir şekilde cevap vermelerini talep ediyoruz.
Liderlik tarafındaki siyasi irade eksikliğinin aksine, dikenli telin her iki tarafındaki Sivil Toplum’da koşullar tamamen farklıdır. Yaygın hayal kırıklığına rağmen, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, İki bölgeli, İki toplumlu bir Federasyon temelinde yeniden birleşme ve barış isteği konusunda benzeri görülmemiş bir kararlılık göstermektedirler.
Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler birlikte harekete geçiyor ve kararlılıkla, her iki taraftaki mevcut liderliğin yarattığı negatif atmosferin ötesine geçerek, üzerinde anlaşmaya varılmış olan yeniden birleşme temelinde müzakerelerin yeniden başlatılması için acil ve belirgin olumlu adımlar atılmasını talep ediyorlar.
Kararlılıkla belirtiriz ki:
1. Barışçıl bir gelecek için mevcut tek seçenek, BM kararlarında tanımlanan siyasi eşitlik temelinde, İki bölgeli, İki toplumlu bir Federasyon çatısı altında yeniden birleşmektir.
2. Bugüne kadar elde edilmiş yakınlaşmalar ve BM Genel Sekreterinin Crans Montanada masaya koyduğu 6 maddelik önerisi, tüm taraflar için ivedi olumlu gelişmelerin sağlanması yönündeki tek pragmatik seçenektir. Kıbrıslı Türkler’in tüm karar alma düzeylerine etkili katılım hakkına saygı duymak ve BM Genel Sekreteri tarafından önerilen yeni bir güvenlik düzenlemesini kabul etmek, bir anlaşmaya varılması için elzemdir.
3. Kuzey ve güney arasındaki tüm geçişlerin; geçiş noktalarında makul önlemler alınarak, adanın diğer kısımlarında olduğu gibi tüm gereklilikler uygulanarak, İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi işbirliğini geliştirmesi için güçlendirilerek, derhal açılması gerekmektedir. Dayanışma ruhu içinde, önümüzdeki zor aylarda pandemiyle mücadele etmek için tüm alanlarda işbirliğinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu, fiilen bölünmüş ülkemizin her yerinde ticareti ve istihdamı artırmak ve Kıbrıslı Türk topluluğu üzerindeki mevcut olağanüstü koşullardan kaynaklanan olumsuz ekonomik yükü en aza indirmek için Yeşil Hat Tüzüğüne dayalı uluslararası pazarlara erişim anlamına gelmektedir.
4. Doğu Akdenizde, bölgedeki hüküm süren istikrarsız durumu körükleme eğiliminde olan tüm eylemlerden vazgeçilmesi, müzakere sürecinin sonuç vermesi için gerekli alan ve zamanı sağlamak için elzemdir. Aynı zamanda, hidrokarbon sahasının araştırılması ve geliştirilmesi ile ilgili çevresel konuların, mevcut etki ve risk minimizasyonu ihtiyaçları doğrultusunda dikkatlice yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
5. BM Genel Sekreterini, öncesi sahiplerine geri verilmesi amacıyla Kapalı Maraş’ın, BM gözetiminde planlanması ve geliştirilmesi için uzmanlar ve temsilcilerden oluşan iki toplumlu teknik komiteye öneriler sunarak pratik adımlar atmaya çağırıyoruz.
Biz, Sivil Toplumu temsil eden Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum örgütler, sivil hareketler ve kişiler olarak, bugüne kadar elde edilen yakınlaşmalara olan bağlılığımızı ve desteğimizi yeniden teyit ediyor ve bunların her iki taraf için de kabul edilebilir kapsamlı bir çözüm için çerçeve oluşturduğuna inanıyoruz. Her iki tarafın da yakınlaştığı ve defalarca teyit ettiği gibi, Çözüm’ün beraberinde, tek egemenliğe, tek uluslararası kimliğe ve tek vatandaşlığa sahip yeniden birleşmiş, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonu getirmesi gerektiğini yeniden vurgulamak istiyoruz. Bu yakınlaşmalar, Kıbrıs sorununun barışçıl çözümü yolundaki en değerli varlığını temsil etmektedir.
Üçüncü tarafların müdahalesinden arınmış yeniden birleşmiş bir ülke ve gelecek nesiller için barışçıl bir gelecek için, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlanan siyasi eşitliğe sahip iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona ulaşmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürmeye kararlıyız. Yeniden birleşmiş barışçıl bir Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine katkıda bulunabilir. Böylece, üç ülke Doğu Akdenizde ve daha geniş alanda bir işbirliği modeli ve bir barış köprüsü oluşturabilir. Biz Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak bu ortak vizyonu paylaşıyor ve ülkemizin yeniden birleşmesi için ifade ettiğimiz ortak irademize saygı duyulmasını talep ediyoruz.
Kıbrıslı Rumlar ve Türkler, yeniden birleşmeye giden ortak yol üzerinde birlikte yürüyor ve her türden bölünmeye yol açacak tüm önerileri reddediyorlar. Birlikte yürümek, başarının özüdür!
Etkinliğe destek veren örgütlerin listesi (alfabetik olarak):
1. Active Citizens Ενεργοί Πολίτες
2. Actors branch-SIDIKEK PEO
3. AKEL Progressive Party of the Working People
4. Anatropi
5. Association of Cypriot Refugees in Greece – Cyprus ‘74
6. Association of Historical Dialogue and Research
7. Association of Turkish Cypriot Artists and Authors
8. Athletic-Cultural Youth Association Peace and Friendship
9. Australian Peace Initiative for Cyprus (Bi-Communal)
Avli Αυλή
BARAKA Cultural Group
Barış ve Demokrasi İnisiyatifi
Bağımsızlık Yolu
Bi-communal Choir For Peace in Cyprus
Bi-communal Initiative of Relatives of Missing Persons and Victims of events Together We Can
Bi-communal Kyrenia Initiative
Cooperative Workers Trade Union KOOP-SEN
CTP REPUBLICAN TURKISH PARTY
CTP Youth
Customs Workers Trade Union GÜÇ-SEN
Cypriot Science Education Health and Solidarity Association KIBES
Cypriotism Movement
Cypriots Voice
Cyprus Academic Dialogue
Cyprus Association of Social Psychology
Cyprus Natural Coastline Πρωτοβουλία για τη Διάσωση των Φυσικών Ακτών
Cyprus Pir Sultan Abdal Cultural Association
Cyprus Publishers Association KYa B
Cyprus Reunification Movement
Cyprus Song Association KIBHAD
Cyprus Sustainability Institute
Cyprus Turkish Building Contractors Association
Cyprus Turkish Physicians Trade Union TIP-İŞ
Cyprus Turkish Secondary Teachers Trade Union KTOEÖS
Cyprus Turkish Teachers Trade Union KTÖS
Cyprus Writers Union
Cyprus Youth Platform
Dayanışma Solidarity
Eastern Mediterranean University Union of Academic Staff- DAU-SEN
EDON
EL-SEN
EMU Unity and Solidarity Trade Union DAÜ-BİR-SEN
Enorasis sociocultural club
Epilogi Limassol cultural movement
Famagusta for Cyprus
Famagusta for Cyprus Youth
Famagusta Initiative
Famagusta Our Town
Feminist ATÖLYE
Friends of Cyprus
GAT -Gender Advisory Team
German-Cypriot Forum
Girne Düşünce Derneği
Hade!
Hands across the Divide
HASDER
HAZINE-SEN
Home for Cooperation
IKME Sociopolitical Studies Institute
INVEST IN EDUCATION
İskele Citizens Initiative
KIBRIS TEK YURT HEP BiRLiKTE- ΚΥΠΡΟΣ ΜΙΑ ΠΑΤΡΙΔΑ ΟΛOΙ ΜΑΖΙ
KISA – Action for Equality, Support, Antiracism
KLIIR
Kontea Heritage Foundation
Larnaca for Solution Reunification Movement
Left Wing
Limassol Civil İnitiative Solution-Reunification-Peace
MAGEM
Movement for a Federal Cyprus
Municipal Workers Trade Union BES
New Cyprus Association
New Cyprus Party YKP
New Internationalist Left
NGO Support Centre
OPEK Association for Social Reform
Pancyprian Federation of Trade Unions PEO
Pancyprian Peace Council
Peace & Solidarity Initiative with Cyprus (P.E.A.K)
Peace Association
PEACE DECISION ΑΠΟΦΑΣΗ ΕΙΡΗΝΗΣ
Peoples Peace Platform for Unıted Cyprus (London)
POGO
Post Research Institute
Proodeftiki Primary School Teachers movement
Proodeftiki Secondary School Teachers movement
Proodeftiki Student Association
Proodeftiki Technical Schools
Publishers Trade Union BASIN-SEN
Revolutionary Workers Union Federation Dev- İŞ
Sispirosi Atakton Συσπείρωση Ατάκτων
Socialist İnitiative
Socialist Party of Cyprus
Sol hareket
Spirithkia -Σπιριθκιά
State Workers Trade Union- ÇAĞ-SEN
Stop the War Coalition
Symfiliosi / Uzlaşma / Reconciliation
TDP SOCIAL DEMOCRATIC PARTY
TDP Youth
The Management Centre of the Mediterranean
Third Community Forum
TKP
Turkish Cypriot Association for Democracy (London)
Turkish Cypriot Civil Servants Trade Union KTAMS
TÜRK-SEN
Unite Cyprus Now!
United Cyprus Party BKP
United Cyprus Platform of the Overseas Cypriots
United Democrats Youth organization
United Turkish Cypriot and Greek Cypriot Teachers Platform
We want Federation Left Movement Αριστερή Κίνηση Θέλουμε Ομοσπονδία
Workers Democracy – Εργατική Δημοκρατία
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası