omicron koku kaybı / Bilim insanlarından Omicron uyarısı: İki semptoma dikkat çekildi

Omicron Koku Kaybı

omicron koku kaybı

Omicron varyantının semptomları neler?

Maskeyle hapşıran bir kadın

Kaynak, Getty Images

Uzmanların, koronavirüsün bugüne kadarki en bulaşıcı varyantı olduğunu belirttiği Omicron, tüm dünyada hızla yayılıyor. Bununla beraber hastalar hafif semptomlar gösterdiği için virüsün neden olduğu Covid hastalığı sıklıkla grip ya da soğuk algınlığıyla karıştırılabiliyor.

Omicron varyantına yakalananlar hastalığı çoğunlukla diğer varyantlardan daha kolay atlatsa da sayının artması sağlık birimlerinin üzerindeki baskıyı artırıyor. Özellikle aşısız ve yüksek riskli kişiler için endişe devam ediyor.

Peki Covid ve diğer solunum yolu enfeksiyonları arasındaki farkı nasıl bilebiliriz?

Omicron semptomları

King's College London Epidemiyoloji bölümünden, ZOE Covid Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Tim Spector BBC'ye, "Omicron'un, Delta varyantını hafif semptomlarla geçiren aşılanmış insanlarda gördüğümüz gibi geçtiğini düşünüyoruz" dedi.

Binlerce kişinin uygulamaya kaydettiği semptomların verilerini toplayan araştırmacılar Delta ve Omicron varyantlarının semptomlarını analiz ediyor.

Şimdiye kadar kaydedilen beş ortak semptom:

  • Burun akıntısı
  • Baş ağrısı
  • Yorgunluk (hafif ya da şiddetli)
  • Hapşırma
  • Boğaz ağrısı

Bu hafif semptomlar daha çok aşılanmış ya da başka şekilde bağışıklık kazanmış kişilerin verileriyle belirlendi.

Omicron'un aşılanmamış ya da düşük bağışıklığı olan kişiler üzerinde nasıl bir etki bırakacağını söylemek için henüz erken.

Prof. Spector, Omicron'u soğuk algınlığıyla çok benzer semptomlarla geçirenlerin Covid olup olmadığını fark etmesinin zorlaştığını söylüyor.

Bu da Omicron'un hızla yayıldığı Londra gibi yerlerde, soğuk algınlığı şikayeti olan kişilerin aslında Covid pozitif olma olasılığının yüksek olduğunu belirtiyor.

Eğer koronavirüs belirtileri gösterdiğinizi düşünüyorsanız, hafif semptomlar ya da asemptomatik bile olsanız, yapılması gereken en önemli şey bir an önce test olmak.

Son Covid varyantlarında ateş, öksürük, koku ve tat kaybı belirtileri görülüyordu.

Ancak Prof. Spector enfeksiyonu geçiren son kişilerde bu "klasik" semptomların görülmediğini belirtiyor.

Hangi belirtiler endişe verici?

İngiltere'de Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) aşağıdaki semptomlara dikkat edilmesini öneriyor:

  • Birden devamlı öksürük
  • Yüksek ateş
  • Koku ve tat kaybı

Ateş koronavirüsün kesin belirtisi mi?

,8 C'nin üzerindeki vücut sıcaklığı yüksek ateş belirtisi. Ateş, vücut Covid dahil herhangi bir enfeksiyonla savaştığı zaman ortaya çıkıyor.

Vücut termometresi kullanmak çok önemli. Ancak eğer evinizde bu termometreden yoksa ateşinizin olup olmadığını göğüs veya sırtınızda sıcaklık hissedip hissetmediğinize bakarak anlayabilirsiniz.

Soğuk algınlığı genelde ateşe yol açmıyor. Bu nedenle eğer ateşiniz varsa test yaptırmanız tavsiye ediliyor.

Eğer öksürük varsa

Eğer soğuk algınlığınız varsa ya da gripseniz, muhtemelen öksüreceksiniz.

Grip ise genellikle birden ortaya çıkıp kas ağrısı, titreme, baş ağrısı, yorgunluk, boğaz ve burun akıntısı, öksürük gibi semptomlara yol açıyor.

Soğuk algınlığında çok daha hafif belirtiler var. Öksürükle beraber burun akıntısı, boğaz ağrısı, hapşırma görülüyor. Titreme, ateş, kas ve baş ağrısı az görülen semptomlar.

Koronavirüs görülen hastalarda ise öksürük sık ve bir saatten uzun sürebiliyor, bir gün içinde üç veya daha fazla öksürük nöbeti yaşanabiliyor.

Yeni ve devam eden öksürük belirtiniz varsa, test yaptırmanız öneriliyor.

Koku ve tat alma kaybı olursa ne yapmalıyız?

Bunlar ana Covid belirtileri. Eğer koku ve tat kaybınız varsa hemen test yaptırmalısınız.

Sadece grip de olabilirsiniz ancak virüsün yayılmasını engellemek ve riski azaltmak için emin olmakta fayda var.

Hapşırma koronavirüs belirtisi mi?

Eğer aynı zamanda ateş, öksürük, tat ve koku kaybı gibi semptomlarınız yoksa, hapşırma klasik bir Covid belirtisi değil.

Hapşırma enfeksiyonun yayılmasına yol açacağı için mendil kullanmak ve sonrasında elleri yıkamak gerek.

Burun akıntısı ve tıkanıklığı ne anlama gelir?

Bu, koronavirüsün ana belirtilerinden biri değil. Ancak bazı Covid hastalarında burun tıkanıklığı ve akıntısı görülebiliyor.

ABD sağlık rehberi, burun akıntısı ve tıkanıklığının yanı sıra ishali de koronavirüs belirtileri arasında gösteriyor.

Güney Afrika'dan verilere bakıldığında, sindirim sorunlarının da Omicron belirtisi olabileceği görülüyor.

Ancak İngiltere'den Prof. Tim Spector, Omicron'un diğer varyantlarla benzer semptomların yanı sıra daha çok solunum yolu enfeksiyonuna yol açtığını belirtiyor.

Omicron yine de çok hasta hissettiriyor mu?

Omicron ile ilgili ön çalışmalar, bu varyantın öncekilerden daha hafif olduğunu gösteriyor.

Bu durum ana virüsün mutasyonu olmasıyla birlikte, aşılamalar ve doğal bağışıkla da açıklanabilir.

Yine de çok hızlı yayılması, özellikle yüksek riskli hastalar için sorunlara yol açıyor.

Koronavirüs taşıyan kişilerden bazıları çeşitli semptomlar gösterebilirken kimileri hastalığı asemptomatik geçirebiliyor.

Belirtiler genellikle koronavirüse maruz kaldıktan sonraki iki haftaya kadar ortaya çıkabiliyor ancak genellikle beşinci günde görülmeye başlıyor.

Nefes darlığı ise daha ciddi bir enfeksiyonun belirtisi olabilir.

* Fotoğraf: Pixabay

Yeni tip koronavirüs (COVID) salgını Mart 'de hayatımıza girdiğinden bu yana iki yılı aşkın zaman geçti.

Yıllar içinde hastalığı geçirmiş olsak da olmasak da ne tür semptomlar ile karşılaşabileceğimiz ise artık hemen hepimizin malumu: Yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrısı, halsizlik, koku ve tat alma duyusu kaybı, ishal

Fakat hastalığın semptomlarının yaygın olarak biliniyor olması nasıl ortaya çıktıklarının da kesin olarak bilindiği anlamına gelmiyor ne yazık ki.

Örneğin, nasıl oluyor da COVID'a yakalanan biri birdenbire hem koku hem tat alma duyularını haftalar hatta aylar boyunca kaybedebiliyor?

Bu iki duyu arasında nasıl bir bağ var ve SARS-CoV-2 virüsü bu iki duyuyu nasıl etkiliyor? Ve belki de daha önemlisi: COVID sebebiyle kaybedilen koku ve tat alma duyularını geri kazanmak mümkün mü?

Araştırmaların ve uzmanların ne söylediğine birlikte bakalım

İki duyu arasında nasıl bir bağ var?

Koku ve tat alma arasında nasıl bir bağ olduğuna geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var: Bu iki duyu iki ayrı süreç anlamına geliyor.

COVID ve koku alma duyusu kaybı üzerine de çalışan kulak-burun-boğaz uzmanı Abigail Walker, bu iki süreci kısaca şu şekilde özetliyor:

"Tat hissi dil, damak ve boğazda bulunan tat tomurcukları denen özel duyu hücrelerinden gelir. Bu tat tomurcukları beş tadı algılar: Yediğiniz şey tatlı mı, tuzlu mu, acı mı, ekşi mi yoksa umami tadında mı?

"Koku hissi burnun üst ve arka kısımlarında gizli olan küçük sinir dallarından gelir. Bu sinir uçları son derece hassastır ve geniş yelpazede bir dizi farklı kokuyu algılayabilir. Sinirler sonrasında bu uyarıyı mesajın daha sonra iştah ve zevk gibi pek çok farklı merkeze iletildiği beyne gönderir."

Peki, burada söz konusu olan iki ayrı süreç ise eğer nasıl oluyor da burnumuzu elimizle kapattığımızda yediklerimizin tadı da değişiyor, hatta belki de yediğimizden hiç tat alamamaya başlıyoruz?

İngiltere'de koku ve tat alma duyu bozukluğu yaşayan kişiler için çalışan "Fifth Sense" (Beşinci Duyu) derneğinden Nina Hill bunu şöyle açıklıyor:

"Burun havadaki kokuları almamızı sağlar, fakat bu, tat almaya bağlıdır çünkü burun olmadan aroma eksiktir. Temelde burun, hava akımı ve beyninizin ön bölümünde bulunan ve kokuları algılayan koku soğancığı yemek yiyen kişinin yemeğin aromasını yorumlamasını sağlar."

Diğer bir deyişle, tam olarak koku alamadığınız bir anda bir parça çikolata yediğimizde yediğimiz şeyin tatlı olduğunu algılayabiliyoruz, fakat koku almadan çikolatanın o kendine özgü tadını ayırt edemiyoruz.

COVID kaynaklı duyu kaybı ne kadar yaygın?

Nature dergisinden bilim yazarı Michael Marshall'ın da aktardığı üzere, COVID sebebiyle dünyada kaç kişinin koku ve dolayısıyla tat alma duyusunu kaybettiğine ilişkin farklı araştırma sonuçları mevcut.

Örneğin, pandeminin ilk dönemlerinde, Haziran 'de COVID ile enfekte olmuş 8 bin kişi ile yapılan bir araştırma katılımcıların yüzde 41'den fazlasının koku kaybı yaşadığını göstermişti.

Aynı yılın Ağustos ayında yapılan başka bir araştırma ise virüse yakalanan kişiden 96'sının koku alma duyu bozukluğu yaşadığını, yüzde 18'inin ise koku duyusunu tamamen kaybettiğini ortaya koymuştu.

Öte yandan, uzmanların da dikkat çektiği gibi, iki tür koku ve tat duyu kaybı var: Akut duyu kaybı ve kronik duyu kaybı. Diğer bir deyişle, bazı kişiler hastalığı atlattıktan kısa bir süre sonra yeniden koku ve tat almaya başlarken bazı kişiler için bu süreç çok daha uzun sürebiliyor.

Örneğin, yine Nature'ın aktardığı bir araştırmada, COVID sebebiyle koku kaybı yaşayanların yüzde 72'si, tat kaybı yaşayanların ise yüzde 84'ü bir ay sonra duyularını geri kazandıklarını söylemişti.

Mart 'de yayınlanan bir araştırmanın sonuçları ise biraz daha ürkütücüydü: COVID geçiren kişiden yüzde 18'i hastalığı geçirdikten sekiz ay sonra hala koku duyusu kaybı yaşıyordu. Sekiz ay sonra hala tat duyusu kaybı yaşayanların oranı ise yüzde 32'ydi.

Şu an dünyada yaygın varyant olan Omicron'un daha nadiren koku ve tat duyusu kaybına yol açtığı ifade edilse de Norveç'te 81 Omicron vakası üzerinde yapılan bir araştırma katılımcıların yüzde 12'sinin daha az koku aldığını, yüzde 23'ünün ise daha az tat aldığını gösterdi.

Dahası, Stanford Üniversitesi'nden bilim yazarı Hanae Armitage'in de dikkat çektiği üzere, COVID geçirdikten sonra geri gelen koku ve tat alma duyusu hastalığı bir daha kapmasak da yeniden kaybolabiliyor ya da koku ve tatları eskisi gibi almamaya başlayabiliyoruz.

Örneğin, bir çiçeğin kokusu ya da bir yemeğin tadı bize sanki çürüyen ya da yanan bir şeymiş gibi gelebiliyor, bize kimyasalları çağrıştırabiliyor.

Neden ve nasıl duyu kaybı yaşıyoruz?

COVID'un neden ve nasıl koku ve tat duyusu kaybına sebep olduğuna ilişkin son dönemde yayınlanan iki araştırma mevcut.

Bunlardan biri New York Üniversitesi Grossman Tıp Okulu ve Columbia Üniversitesi'nden araştırmacıların birlikte yürüttüğü ve sonuçları Şubat 'de Cell dergisinde yayınlanan bir araştırma.

New York Üniversitesi Langone Health sağlık merkezinin aktardığına göre, bu araştırma COVID geçirenlerin neden koku duyusunu kaybettiğini açıklayan bir mekanizma keşfetmiş olabilir.

Buna göre, COVID ile enfekte olmak koku reseptörlerinin, yani kokularla ilişkilendirilen molekülleri algılamaya yarayan burundaki sinir hücrelerinin yüzeyindeki proteinlerin etkinliğini dolaylı olarak azaltıyor:

"Deneyler, virüsün koku alma dokusundaki sinir hücrelerine (nöronlara) yakın olmasının enfeksiyonu algılayıp karşılık veren bağışıklık hücreleri, mikroglia ve T hücrelerinin akın etmesini sağladığını gösterdi.

"Çalışmayı yapan araştırmacılar, virüs bu hücreleri enfekte edemese de bu tür hücrelerin koku alma sinir hücrelerinin genetik etkinliğini değiştiren ve sitokin denen proteinleri salgıladığını ifade ediyor.

"Ekibin teorisine göre, başka senaryolarda hücre etkinliği hızlıca dağılsa da beyindeki bağışıklık sinyali orada kalmaya devam ediyor ve koku alma reseptörlerinin oluşması için gerekli olan gen etkinliğini azaltıyor.

"New York Üniversitesi Tıp ve Mikrobiyoloji Fakültesi profesörü Benjamin tenOever, 'Bulgularımız COVID kaynaklı koku kaybına sebep olan mekanizmaya ve bunun nasıl uzun COVID biyolojisinin temelinde yatıyor olabileceğine ilişkin ilk açıklamayı sunuyor' diyor.

"Yapılan deneyler COVID ile enfekte olmanın ve gelişen bağışıklık tepkisinin koku alma reseptörlerinin oluşumunu etkileyen kromozomlardaki DNA zincirlerinin gen ifadesini etkinleştirmek üzere açık ve etkin olma ve etrafında dolaşma kabiliyetini azalttığını doğruladı."

Genlerimiz risk faktörü olabilir mi?

COVID'un neden ve nasıl koku ve tat duyusu kaybına sebep olduğuna ilişkin ikinci yakın tarihli araştırma ise Ocak 'de Nature Genetics dergisinde yayınlanan "UGT2A1/UGT2A2 loküsü COVID bağlantılı koku veya tat kaybı ile ilişkili" başlıklı bir araştırma.

NBC News haber sitesinin aktardığına göre, söz konusu araştırma sonuçları COVID ile enfekte olduktan sonra kaybedilen koku duyusu ile ilişkilendirilen genetik bir risk faktörü tespit etmiş olabilir.

Genom bilimi ve biyoteknoloji firması 23andMe'den bir grup araştırmacı, ABD ve İngiltere'de yaşayan ve yüzde 68'i COVID yakalandıktan sonra koku veya tat kaybı belirtisi gösterdiğini söyleyen 69 bin kişi üzerinde bir araştırma yaparak duyu kaybı yaşayanlar ile yaşamayanların genetik farklarını karşılaştırdığında iki grup arasında bir fark olduğunu görüyor.

Buna göre, koku almaya ilişkin genler olan UGT2A1 ve UGT2A2'ye yakın bir genetik loküs (bir genin kromozomdaki sabit yeri) COVID kaynaklı koku ve tat kaybı ile ilişkiliymiş gibi görünüyor.

Her iki gen de burnun içinde koku almayla ilgili dokuda gen ifadesi buluyor ve koku maddelerini özümlemede rol oynuyor. Araştırma sonuçları, söz konusu genetik risk faktörünün COVID'a yakalanmış bir kişinin koku veya tat duyusunu kaybetme riskini yüzde 11 arttırdığını gösteriyor.

Araştırmanın başyazarı ve firmanın insan genetiği dalı başkan yardımcısı Adam Auton'a göre, UGT2A1 ve UGT2A2'nin bu sürece nasıl dahil olduğu henüz net değil, fakat araştırmacılar söz konusu genlerin "enfekte olan hücrelerin fizyolojisinde rol oynuyor olabileceği" ve meydana gelen bozulmanın da koku kaybına sebebiyet verdiği teorisi üzerinde duruyor.

Çalışmaya katılan araştırmacılardan biri olmayan Dr. Justin Turner ise bilim insanlarının bu bulguları kullanabilmesi için bu genlerin nasıl ifade edildiği ve koku almaya ilişkin sinyal gönderme konusunda ne gibi bir fonksiyonu olduğu hakkında daha fazla bilgisi olması gerektiğini söylüyor.

Ne yapmalı?

COVID kaynaklı koku ve tat kaybı son iki senedir pek çok araştırmanın konusu olsa da bu durumun sebepleri henüz kesin olarak ortaya konmuş değil. Benzer şekilde, koku ve tat alma duyusunu geri getirebilmek için etkinliği yüzde yüz garantili bir yöntem de bulunabilmiş değil.

Fakat yine de yapılabilecek bir şeyler olsa gerek. İskoçya Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) şu önerileri paylaşıyor örneğin:

● Durumunuz hakkında güvenilir kaynaklardan bilgi alın
● Gıdaları soğuk ya da oda sıcaklığında tüketin
● Küçük lokmalar alın – Tadına alışabilirsiniz; o yüzden çabuk pes etmeyin
● Pilav, haşlanmış patates ve makarna gibi yavan yiyecekler deneyin
● Size hitap eden tatlar deneyin
● Tatmaya devam edin – Sevdiğiniz şeyler haftadan haftaya değişebilir
● Dişlerinizi her sabah ve akşam fırçalayarak ağzınızı temiz ve sağlıklı tutun
● Ağzını kuruysa ya da rahatsızlık duyuyorsanız ağzınızı suyla çalkalayın
● Fasulye, bakliyat, balık, yumurta, et ve diğer proteinleri yeterince tükettiğinizden emin olun
● Tat almanıza yardımcı olabilmesi için güçlü aromalar ya da baharatlar deneyin – fakat çok fazla tuz veya şeker eklememeye dikkat edin

Koku eğitimi

"Koku eğitimi, kokuları yeniden öğrenmek için düzenli olarak farklı şeyleri koklamak anlamına geliyor. Bu, bazı insanların koku duyusunu geri kazanmasına yardımcı olabilir. İki farklı şeyin farklı koktuğunu algılayabiliyorsanız bu eğitim size yardım edebilir.

"Çok ufak bir fark bile görüyorsanız bu yönetimi kullanabilirsiniz. Ne kadar erken başlarsanız o kadar faydasını görebilirsiniz.

"Evinizde olan kahve, parfüm, turunçgiller veya farklı esanslar ile başlayın. Pratik yaparak bunları tanımaya çalışın, sonrasında yeni bir kokuya geçin." (SD)

 Son Güncelleme:

Yeni varyantlarda uzamış koku ve tat kayıpları g&#;r&#;lebilir!

Burun akıntısı, boğaz ağrısı, halsizlik gibi belirtileriyle daha çok soğuk algınlığı ve mevsimsel grip gibi geçirilen Omicron varyantı, buna karşın özellikle aşısızlar, eksik aşılılar, bağışıklığı düşük ve kronik hastalıkları olan risk grubundaki kişilerde ağır seyrederek ciddi sonuçlara yol açabiliyor. KBB Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Atar, Omicron ile birlikte son günlerde sık görülen enfeksiyonları anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Omicron varyantı diğer varyantlardaki kadar koku ve tat kaybına yol açmaz, bununla birlikte eski varyantlar hala etkisini gösteriyor. Hastalarda koku ve tat kaybı diğer bulgular düzelse bile devam edebiliyor, bazı hastalar altı aydan fazla süredir koku ve tat kaybı yaşıyorve bu durumu çaresizlik içinde kabullenen hastalara bir takım çözüm önerileri sunuyoruz. 

Son iki yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan Covid enfeksiyonuna neden olan SARS-CoV-2 virüsü bugüne dek birçok kez mutasyona uğradı. Bu varyantlar içinde en hızlı bulaş riskine sahip olan varyant Omicron varyantı oldu. Omicron belirtileri itibariyle nezle ve mevsimsel grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarını çağrıştırabiliyor. Bu nedenle toplumda hafife alınma yanılgısına yol açabiliyor.

Covid genel olarak; yüksek ateş, nefes alma güçlüğü, halsizlik, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, burun tıkanıklığı, bulantı ve kusma, ishal ve tat ve koku kaybına yol açabiliyor. Ancak Omicron varyantında diğer varyantlardan farklı olarak; klasik bulguların daha hafif görüldüğünü, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, ses kısıklığı ve gece terlemesi bulguları olduğunu görmekteyiz. Covid enfeksiyonlarında tüm bu bulgular ilk üç günde artış göstererek yaklaşık hafta içinde azalarak bitme eğilimdedir. Ancak kronik rahatsızlığı olan, bağışıklığı düşük, aşısız, eksik aşılı ya da yaşlı kişilerde ise virüs akciğer dokusuna yerleşir ve alt solunum yollarına bağlı hastalık belirtileri göstererek, hastanın klinik tablosu ağır seyredebilmektedir.

Omicron koku ve tat kaybına yol açmayabiliyor

Omicron varyantının tüm dünyada çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Eski varyantlardan farklı olarak koku ve tat kayıpları yeni varyantta daha az sıklıkta görülüyor. Omicron varyantının diğer varyantlara göre ne ölçüde koku ve tat kaybı yaptığını değerlendirmek için henüz erken bir dönemdeyiz. Günümüze değin yapılan araştırmalarda delta varyantı ya da daha eski varyantlar ile enfekte olan olgularda koku ve/veya tat kaybı yaşanması önemli ölçüde beklenebilen bir hastalık bulgusu idi. Hatta bazı araştırmalar koku kaybı bulgusu ile Covid enfeksiyonu teşhisinde yararlanabileceğini bildirecek kadar bu bulguyu değerli görmekte idi. Hastalar koku yetilerinin bir anda azaldığını ya da tamamen kaybettiklerini ifade etmekteydiler. Güncel poliklinik vakaları üzerinden elde ettiğimiz tecrübeye bakarak koku ve tat kaybı şikayetlerinin Covid enfeksiyonunun ilk görüldüğü dönemlere göre azaldığı söylenebilir.

Eski varyantların etkisi sürüyor

Her ne kadar gözler Omicron’a çevrilmiş olsa da, eski varyantların etkisi de sürüyor. Covid geçirmiş hastaların önemli bir kısmında hastalık akut dönemi geçtikten sonra birkaç haftada koku ve tat duyusu yerine gelse de bir kısım hastada altı ay ve üzeri bir sürede bu şikayetler ile gelen hastalar seafoodplus.info tür şikayetleri olan hastalarda öncelikli olarak koku kaybının derecesi belirlenmeli ve altta yatan hastalığın ne olduğu ortaya konulmalıdır. Genelde hastalarda tam bir koku ve tat kaybı yerine koku keskinliği azalmaktadır. Koku ve tat kaybının yaşam kalitesini önemli derecede etkilediği bilinmektedir bu nedenle bir takım tedavi yöntemleri geliştirilmeye çalışılmıştır.

Koku kayıplarında koku stimülasyon terapisi; hastaların koku hafızalarını uyararak koku duyusunu geriye getirmeyi hedefleyen pratik bir yöntemdir. Ağızdan ya da burundan kortizon uygulamaları, burun temizleyici solüsyonlar diğer tedavi yaklaşımları arasında sayılabilir. Tedavi yaklaşımları için mutlaka bu konuda deneyimli bir KBB Uzmanı’na başvurulmalıdır. Tedaviye hemen yanıt alınamayabileceğinden tedavinin yarıda kesilmemesi ve doktor takibinde kalınması önemlidir. Bununla birlikte tam koku kaybına uğrayan ve şikayeti uzun süredir geçmeyen hastalarda diğer nedenler ve koku nöronlarında bir hasar olup olmadığı araştırılmalıdır. Tat duyusunun kaybı ile ilgili mekanizmalara ait ise ne yazık ki yeterli sayıda araştırma yoktur.

Bu enfeksiyonlar bir arada görülebiliyor

Omicron, mevsimsel grip ve domuz gribinin ayrı ayrı ya da ardışık görülebildiği gibi, son günlerde bu enfeksiyonlar bir arada da görülür hale geliyor. Bu nedenle belirtilerden yola çıkarak hastanın kendi başına etken tayini yapmaya çalışması doğru değildir. Hastaların mutlaka ayırıcı tanı için hekime danışması ve hekimin gerekli görmesi durumunda gerekli testleri yaptırması gerekiyor. Evde yapılan hızlı tanı kitlerinin çoğalması ile birlikte evlerde kişiler kendi başlarına etken virüsü saptamaya çalışıyor. Ancak bu kitlerin hem doğruluk oranlarının laboratuvar testlerine göre görece az olduğu hem de farklı standartlar taşıyan ürünler olduğunun bilinmesi gereklidir. Hastaların ayırıcı tanı için hekimlerine danışmasını ve hekimin gerekli görmesi halinde kesin tanı için tanı araçlarından (PCR vb.) faydalanılmasını önermekteyiz. Aksi taktirde sonuç negatif çıkmasına rağmen aslında pozitif de olabilirler ve hem kendi sağlıklarını hem de bulundukları ortamlarda yüksek bulaş riski nedeniyle pek çok kişinin sağlığını tehlikeye atabilirler.

Ne zaman hastaneye gitmeli?

Hiç grip aşısı / Covid aşısı olmadıysanız, kronik bir hastalığınız ya da bağışıklık sistemini bozan bir hastalığınız var ise, risk grubunda iseniz ya da ağır hastalık belirtileri (solunum güçlüğü, göğüs ağrısı vb.) taşıyorsanız, risk grubu bireyler ile aynı ortamı paylaşıyor iseniz öncelikle birinci basamak hekiminize başvurmanız, gerek görülmesi halinde ya da birinci basamak hekimine ulaşamadığınız durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız doğru olacaktır.

False

Bilim insanlarından Omicron uyarısı: İki semptoma dikkat çekildi

Dünya çapında milyondan fazla insana bulaşan ve 6 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan corona virüsü salgını ile ilgili dikkat çekici bir araştırma yapıldı.

ABD’de yapılan ve Otolaryngology-Head and Neck Surgery isimli dergide yayınlanan araştırmada, Omicron varyantıyla ilgili dikkat çekici bulgulara ulaşıldı.

Sözcü'nün haberine göre, Omicron varyantı ile Delta ve Alfa varyantlarını karşılaştıran Virginia Commonwealth Üniversitesi’nde görevli bilim insanları yeni Covid varyantlarının tat ve koku almada bir semptoma sebep olmadığını duyurdu.

“TAT ALMANIZ NORMAL DİYE…”

Omicron varyantında koku ve tat alma oranının çok düşük olduğu belirtilirken Delta ve Alfa varyantlarında ise bu rahatsızlıktan mustarip olanların oranının ise sırasıyla yüzde 44 ve yüzde 50 seviyelerinde olduğu belirtildi.

İngiliz medyası, “Koku ve tat almanız normal diye Covid bulaşmadığını düşünmeyin” ifadesiyle bu araştırmayı okurlarına duyurdu.

Omicron bulaşanların tat ve koku kaybı yaşama oranlarının yüzde 17 olduğu belirtilirken, araştırmayı yürüten Daniel Coelho, “Şimdi her varyantın tat ve koku kaybı için farklı risk faktörleri olduğunu biliyoruz. Fakat yeni varyantların tat ve koku konusunda daha az etki yarattığını biliyoruz” dedi.

Kulak-burun-boğaz uzmanı olan Dr. Coelho, “Covid enfeksiyonu için tat ve koku kaybı önemli bir gösterge. Fakat tat ve koku alma duyularınız normal çalışıyor diye Covid olmadığınızı düşünmeyin” dedi.

Bilim insanları ABD’de Covid geçiren milyondan fazla hastanın verilerinin incelendiğini aktardı. Uzmanlar, halen tat ve koku kaybına neyin sebep olduğunu bulmak için incelemelerin devam ettiğini aktardı.

Coelho, “Araştırmalar gösteriyor ki tat ve koku kaybı yaşayanların yüzde 50’sinden fazlası depresyona giriyor. Koku kaybı yaşayan hastalarda demans oranı daha fazla. Bu semptomu daha az yaşayanlarda daha az ruhsal değişim ve zihinsel sorunla karşılaşılıyor” dedi.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir