gerçek rapunzel hikayesi / Ünlü Alman Halk Masalı Rapunzel Ve Gerçek Hikâyesi

Gerçek Rapunzel Hikayesi

gerçek rapunzel hikayesi

Rapunzel Masalı Oku

Yayımlandığı günden bu yana çoğu ülkede oldukça beğenilen bu güzel Rapunzel Masalı, Fakir bir çiftin tek çocuklarını 12 yaşındayken yaşlı bir cadıya vermek zorunda kalmalarını konu edinen oldukça güzel bir klasik masal.

Rapunzel Masalı

Rapunzel Hikayesi Oku

Günlerden bir gün uzak diyarlarda bulunan büyük bir şehirde yaşayan evli bir çift, bir tane çocuklarının olmasını çok istiyormuş. Ama bir türlü çocukları olmuyormuş.

Günler günleri kovalarken bir gün kadın, kocasına bir bebeklerinin olacağı müjdesini vermişti.

O haberi aldıkları günden sonra ikisi de çocuk sahibi olacaklarının heyecanıyla, çocuğun doğmasını beklemeye başlamışlar.

Bir sabah erkenden uyanan kadın, pencereden etrafı izlerken komşunun bahçesinde ekilmiş ve çok özel bir marul cinsi olan Rapunzel ismindeki bir marul gözüne ilişmiş. Canı o marulu öylesine çok çekmiş ki, kendi kendine “Burada olsa da yesem diyormuş.”

Ertesi gün yine sabah erkenden kalkıp pencerenin yanına giderek o marula bakmıştı. O günden sonra da her sabah kalkar kalkmaz pencerenin önüne giderek Rapunzel ismindeki marula bakmaya devam etmiş.

Bu durumun farkına varan adam karısına” Her sabah o pencerenin önüne giderek nereye bakıyorsun.” diye sormuş.

Kadın: ” Baksana şu bahçede ekilmiş olan marul ne kadar güzel gözüküyor, değil mi? Kaç günden beri her ona baktığımda, keşke şimdi burada olsaydı da ondan güzel bir salata yapıp yeseydim.” demiş.

Kocası o evin sahibinin kötü niyetli bir büyücü kadın olduğunu, ondan marulu istemesi halinde ise kendisine vermeyeceğini düşünüyordu.

Ancak karısının o marulu yeme isteği yüzünden günden güne zayıfladığının farkına varınca, bir gün o bahçeye izinsiz girerek eşinin istediği marulları yapmaya karar vermiş.

Akşam vakti hava karardığında, gizlice duvarın üzerinden atlayarak marulun ekili olduğu bahçeye giren adam etrafta kimseciklerin olmadığını görünce, hızlıca taze bir marulu koparttığı gibi tekrardan duvarın üzerinden atlayarak karısına götürüp vermiş.

Karısı da o marulu güzelce yıkadıktan sonra ondan canının istediği gibi bir salata yapıp, keyifle yemiş. Karısı o marulu o kadar çok sevmişti ki, kocasına: “Çok lezzetli bir maruldu bir tane daha olsa yine yerdim.” demiş.

Kocası bir sonraki akşam yine gizlice duvardan atlayarak büyücünün bahçesine girdiğinde, büyücünün az ilerde kendisine baktığını görmüş.

Utanan ve korkan adam başını önüne eğip hiç ses çıkarmamış. Büyücü kadın adama kızarak: “Demek benim bahçeme girerek marulumu çalmaya yeltenen kişi sendin. Buna nasıl cüret edersin?”

Adam: “İzinsiz bir şekilde bahçenize girdiğim için sizden çok özür dilerim. Eşim hamile pencereden sizin bahçenizdeki marulları görünce canı çok çekti. Belki o marulu yememiş olsaydı kim bilir neler olacaktı. Ne olur bizi affedin bedeli neyse ödemeye hazırım.” demiş,

Büyücü: “Hayır affedemem, senin gitmene bir şartla izin vereceğim.” diye başlamış söze, adam şaşkın bir şekilde şartının ne olduğunu söylemesini beklerken cadı sözüne devam etmiş. “Eşinizin dünyaya getireceği, o çocuğu doğduktan sonra bana vereceksiniz.” demiş.

Sonrada sessiz kalan adamın, bir marul daha alarak gitmesine izin vermiş. Eve dönen adam eşini üzmemek için ona hiçbir şey anlatmamıştı.

Günler çabucak geçmiş. Bir pazar günü sabaha karşı saat 05.00 sıralarında çok tatlı bir çocukları olmuş, olmasına ama cadının sözlerini hatırlayan adam baba olma sevincini yaşayamamış bile. Çünkü o tatlı bebeğin başına bir şeyler geleceğinden korkuyormuş.

Anne ve baba, kız çocuğunun ismini kadının çok sevdiği marulun ismi olan “Rapunzel” koymuşlar. Bu kız çocuğu büyüdükçe öylesine güzelleşmiş ki, neredeyse güneşin altında bulunan çocuklar arasında en güzeli oymuş.

Çocuğun büyümesini komşuları olan büyücüde takip ediyor, Rapunzel ile özel olarak ilgileniyordu.

Bu şekilde günler günleri kovalarken Rapunzel on iki yaşına gelmişti.

Kızın babasının Rapunzeli kendisine vermediğini gören büyücü, onu zorla ailesinden alarak ormandaki bir kuleye kapatmış.

Büyücü ormanda öyle bir kule yaptırmıştı ki, bu kulenin ne merdivenleri ne de kapısı vardı. Sadece en tepe noktasında bulunan küçük bir penceresi vardı.

Rapunzel çoğu zaman kulenin tepesinden ormana bakar, ormandaki kuşların cıvıl cıvıl ötüşünü dinler, birisinin kendisini kurtaracağı günü beklermiş.

Kızın öylesine güzel, uzun ve muhteşem bir saçı varmış ki o saçları birileri görse ona hayran kalırmış.

Cadı güzel kıza, yiyecek getirdiği zamanlarda, kulenin önüne gelir. “Rapunzel uzat o saçlarını” diye seslenirmiş.

Güzel kız uzun ve altın sarısı rengindeki örgülü saçını kuleden aşağı sarkıttıktan sonra Cadı o saçlardan tutunarak kuleye çıkarmış.

Bu şekilde aradan haftalar, aylar ve yıllar geçmişti. Büyüdükçe dahada güzelleşen Rapunzelin seside yüzü kadar güzelmiş.

Bir gün yakın bir ülkenin biricik prensi avlanmak için ormanda dolaşırken yolunu kaybetmişti. Epey bir dolaşan prens, uzaklardan insanı cezbeden çok tatlı bir ses işitince.

Hızlıca o sese doğru yürüyerek bir ağacın arkasında gizlenmiş. Kuleyi bir süre gözlemleyince, kulede şarkı söyleyen güzeller güzeli kızı görmüş.

O kızın o kadar tatlı bir sesi varmış ki söylediği şarkının etkisiyle onu izlerken düşüncülere dalan prens, sessizce onu dinlemiş. Şarkısı bitince de, kulenin yanına giderek kulenin kapısını aramaya başlamış. Ama ortada kapı diye bir şey yokmuş.

Yukarı çıkmak için bir merdiven aramış ama onu da bulamamış. Gördüğü bu kıza aşık olan prens, o günden sonra her gün oraya gelir bir ağacın arkasında saklanır. Rapunzelin şarkılarını dinlermiş.

Prens yine bir gün ağaçların arkasında oturup, kuleyi gözlemlerken birden yaşlı bir kadının kuleye yaklaşarak “Rapunzel Rapunzel uzat o güzel saçlarını.” Dediğini duymuş.

Kuledeki kız o güzel saçlarını aşağı sarkıtmış. Cadı ise o saçlara tırmanarak kuleye çıkmış. Prens gördükleri karşısında hayretler içerisindeymiş. “Eğer bu şekilde kulübeye çıkabileceksem bir kere, o kulübeye çıkmak için tüm servetimi feda edebilirim.” diye mırıldanmış.

Ertesi gün karanlık çökünce, kulenin yanına yanaşan prens: “Rapunzel, Rapunzel, o güzel saçlarını bırak.” Diye seslenince,

Saçını aşağı sarktığını gören prens, saçları tutarak yukarı tırmandı. Kuleye çıkınca prensi gören Rapunzel, onu ilk defa gördüğü ve tanımadığı için ilk başta çok korkmuş.

Onunla tatlı ve kibar şekilde konuşan prens, kendisinden ona herhangi bir zarar gelmeyeceğini, aylardır onu izlediğini ve ona aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini anlatmış.

Prensten etkilenen ve hoşlanan Rapunzel de prensin evlilik teklifini kabul etmiş. Ama kuleden çıkmaları neredeyse imkansızmış.

Kuleden nasıl kurtulacaklarını düşünen prensin aklına bir fikir gelmişti. Her kuleye geldiğinde kendisiyle bir ipek çilesi götürecek. Rapunzel ise o ipek çilesiyle bir halat yaparak aşağı inebilecekti.

Kuleye gelip giden cadı bu durumu fark edince o kadar çok kızmıştı ki, Rapunzel’in o güzel  saçlarını kavrayarak makasla kesmiş.

Ardından da çaresiz kalan Rapunzel’i  yoksulluk içerisinde yaşaması için ıssız bir çöle götürüp bırakmış. Bütün bu olanlardan habersiz olan prens elindeki ipek çilesi kulenin yanına gelerek: “Rapunzel, Rapunzel, o güzelim saçlarını bırak,” diye seslenmiş.

Kulede bulunan cadı Rapunzel’in kestiği o saçı aşağıya sarkıttı. Bu saçtan tutunarak kuleye çıkan prens, karşısında rapunzel’i değilde cadıyı görünce kendini kuleden aşağı atmış.

Üzerine düştüğü dikenler prensin gözlerini kör edince, Ormanda gözyaşları içerisinde dolaşarak şifalı meyveleri bitkileri yiyerek hayatta kalmayı başarmış.

Öyle perişan bir halde dolaştıktan sonra uzunca bir süre Rapunzel’in terk edildiği o ıssız çöle yolu düştü.

Prens bir gün çölde uzanmış dinlenirken birden Rapunzelin o tatlı sesini işitti. O sese doğru yürüdü. Rapunzel onu görür görmez tanıdı ve ağlamaya başladı. İkiside kucaklaşarak hasretle birbirlerine sarıldılar.

İkisinin gözlerinin birbirine değmesi üzerine iki gözyaşının birleşmesi ile inanılmaz bir olay gerçekleşmiş.

Prensin görmeyen gözleri, görmeye başladı. Rapunzeli alarak krallığına götüren prens onunla evlenerek mutlu ve mesut bir hayat yaşamış.

Sık Sorulan Sorular

  • Rapunzel’in Hikayesi Gerçek mi: Bu hikaye kurgu üzerine kurulu olan bir bir hikayedir. gerçek bir yaşamın öykü edilmesiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bazı popüler masalların kitaplarda ve filmlerde yer almasıyla birlikte, orijinal hikayeleri okuyan ve dinleyenlerin daha beğenmesi için biraz yumuşatılmışlardır.
  • Rapunzelin saçlarını kim kesti: Bu hikayede saçları kötü niyetli büyücü kesti.
  • Rapunzel’in yaşadığı kasaba: Bir rivayete göre Almanya’nın Renanya-Palatina eyaletinde bulunan Cochem şehri olarak belirtilmektedir.
  • Rapunzel hangi bitkinin bir türüdür: Çok özel bir marul türüdür.
  • Rapunzel neden kulede?: Cadı kız kaçamasın diye bir ormanın ortasında, merdiveni olmayan yüksek bir kule yaptırarak oraya yerleştirmiş. Bu kulenin en tepe noktasında küçük bir penceresi bulunuyormuş.
  • Rapunzel in yazarı kimdir? Alman Dil ve Edebiyat Bilimi ve Alman Arkeolojisi’nin kurucusu olarak bilinen Jacob Grimm tarafından yazılmış bir edebi eserdir.

Rapunzel Masalı okumak sizleri eğlendirdiyse bizleri takip etmeyi unutmayın.

Bu masallar da ilginizi çekebilir.

Rapunzel Masalı Oku - Rapunzel Masalı, Hikayesi ve Karakterleri

Yıllarca bir kuleye hapsedilen ve kurtarılmayı bekleyen Rapunzel masalı okuyacakların, bu hikayenin konusu hakkında merak ettikleri olabilir. Rapunzel hikayesi, Alman masal ve hikaye yazarı olan Grimm Kardeşler tarafından kaleme alınmıştır. Filmini izlemeyenler ve masalını da ilk defa okuyacak olanlar, Rapunzel karakterleri kimler sorusuna yanıt arar. Rapunzel hikayesinin sonu nasıl bitiyor? Masaldaki en önemli karakterler kimler?

Rapunzel Masalı Konusu Nedir?

Grimm Kardeşlerin yazmış olduğu bu masalda, yoksulluk içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan bir ailenin kızlarının başına gelenler anlatılır. Fakir bir ailede dünyaya gelen küçük bir kızın anne ve babası, onu bir cadıya vermek zorunda kalır. Çünkü kızın annesi ona hamileyken, canı sürekli olarak yan bahçede bulunan marulları aşerir. O bahçe ise bir cadıya aittir ve kızın babası gizlice marulları çalar. Ancak bir gün cadıya yakalanır ve ona kara büyü yapmasından korktuğu için isteğini kabul eder. Cadı, marulların karşılığında doğacak olan kızını vermesi gerektiğini söyler. Baba ise kabul eder ve kızı doğar doğmaz cadıya teslim eder.

Cadı, kıza bahçesindeki marulların türünün ismi olan "Rapunzel" adını verir. Ailesinin kızı kaçırmasından korkan cadı, onu ormanın derinliklerindeki bir kuleye hapseder. Kule merdivensizdir ve cadı her ziyaretinde tırmanmak için kızın uzayan saçlarını kullanır. Kız 16 yaşına geldiğinde ise yolu bir prens ile kesişir. Ormanda avlanan prens, onu şarkı söylerken dinler ve sesini çok beğendiği için ona ulaşmaya çalışır. Rapunzel'den saçlarını aşağıya doğru uzatmasını ister ve böylece yukarıya tırmanır. Onu görür görmez aşık olan genç adam, artık sürekli gelmeye başlar.

Kızın annesi bu durumdan oldukça rahatsız olur ve gencin tırmanmasını engellemek için kızın saçlarını keser. Prensi cezalandırmak için ise bir plan yapar. Kulede onu beklemeye başlar ve geldiğinde kızdan kestiği saçları aşağıya sarkıtır. Prens tırmanarak kuleye çıkar ve cadı ile karşılaşır. Oldukça korkar ve geri dönmek ister, ancak cadı onu kuleden aşağı atar. Yere düşen genç ölmez, ancak kör olur. Gün geçtikçe Rapunzel'in aşkından dolayı harap olur ve onu bekler. Uzun bir zaman sonra çöle düşer. Bir anda Rapunzel'in sesini duyar ve ona doğru koşar. Çölde birbirlerine kavuşan aşıklar, gözyaşları içinde bir süre sarılırlar. Prens, kızı sarayına götürür ve birlikte halkın karşısına çıkarlar. Rapunzel ise kısa sürede herkesin sevgisini kazanır ve prens ile ömür boyunca orada mutlu olarak yaşar.

MASAL OKU - Çocuklar İçin En Güzel, Kısa, Uzun, Uyku Getiren, Zeka Geliştirici Masal, Öykü ve Hikaye Oku - Dinle

Rapunzel Karakterleri Kimler?

Yediden yetmişe herkesin sevdiği bu masalda yer alan karakterler içinde en önemlisi, kuşkusuz hikayeye de adını veren Rapunzel'dir. Diğer kilit role sahip karakterler ise Prens Flynn Rider ve Cadı Gothel'dir. Hikaye büyük ölçüde, bu üç karakterin arasında şekillenir.

Rapunzel Masalı Oku

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak bir ülkede bir kadınla kocasının çocukları yokmuş. Bu aile çocuk sahibi olmayı çok mu çok istiyorlarmış. Aradan bir zaman geçmiş, bir gün kadın bir bebek bebeğinin olacağını fark etmiş. Sevinçle kocasına müjdeyi vermiş, ikisi de çok mutlu olmuşlar.

Günlerden bir gün kadın, pencereden komşusunun bahçesindeki birbirinden güzel, rengarenk çiçekleri ve sebzelere bakarken, birden kadının gözleri altın gibi parlayan özel bir marula takılmış. O kadar büyüleyici bir görüntüsü varmış ki, kadın gözlerini o maruldan alamamış. Adeta bayılmış. Günler geçmiş ama kadın o marulları aklından çıkaramıyormuş.

Bir gün; "Ben bu marullardan yemesem kesin ölürüm" demiş kendi kendine. Marulu düşünmekten yemekten, içmekten kesilmiş, çok zayıflamış. Eşinin zayıfladığını gören kocası durumundan endişelenmiş, kadının derdini öğrenmiş.

Bir gece herkes uyurken adam komşusunun bahçesine girmeye karar vermiş. Gece yarısı sessizce bahçe duvarından tırmanıp bahçeye girmiş, özel marullardan birkaç taneyi kaptığı gibi eşinin yanına fırlamış. Kadın o özel marulları görünce çok sevinmiş, bütün marulları tek başına afiyetle yemiş.

Ertesi gün kadın yine o marullardan yemek istemiş. Kocası tekrar komşu bahçeye girmiş ama bu sefer komşu bahçenin sahibi olan cadı, marulların çalındığını fark edip bir tuzak hazırlamış.

Adam bahçeye girdiği gibi karşısına aniden çıkıveren cadı: "Sen benim bahçeme nasıl izinsiz girebilirsin!" diyerek ortalığı ayağa kaldırmış. Benim özel marullarımı çalmak neymiş sana göstereceğim.

"Bunun hesabını çok ağır ödeyeceksin!" diye tehdit etmiş.

Adam kendisini affettirmek için cadıya çok yalvarmış. Karısının bebek beklediği için bahçedeki marulları canının çok çektiğini, her şeyi onun için yaptığını söylemiş.

Cadı: "Hımmm demek çocuğunuz olacak? demiş. Bir şartla sizi affederim, üstelik bahçemdeki marullardan canınızın çektiği kadar alabilirsiniz demiş. Cadının şartı da "bebeğiniz doğduğunda onu bana vereceksiniz" olmuş. Adam şartı hemen kabul etmiş. Çünkü cadıdan çok korkuyormuş.

Aradan günler, haftalar, aylar geçmiş. Kadın bir bebek dünyaya getirmiş. Bebeğin doğduğunu duyan cadı gelip bebeği annesinden almış, evine götürmüş. Bebeğe isim olarak da bahçesindeki özel marulun adı olan RAPUNZEL adını vermiş.

Cadı küçük kızı çok iyi beslemiş, büyütmüş. Aradan yıllar geçmiş minik rapunzel, adeta güzel bir prenses olmuş.

Rapunzel on iki yaşına basınca güzelliği ay gibi her tarafı aydınlatır olmuş. Cadı, Rapunzel'i uzak bir yerde gizlemeye karar vermiş. Bir ortamın ortasında çok yüksek bir kule yapmış bu kulenin ne kapısı ne de merdiveni varmış. Rapunzel kulenin penceresinden ormana bakar, oradaki kuşların cıvıltısını dinler, günlerini saçlarını örerek geçirirmiş.

Cadı, kuleye çıkmak istediğinde kulenin önüne gelip; "Rapunzel, Rapunzel! Uzat bakalım altın sarısı saçlarını" diye seslenirmiş. Rapunzel uzun örgülü, altın sarısı saçlarını pencereden uzatır, cadı da onun saçlarından tutup kuleye tırmanırmış.

Yıllar yılı Rapunzel o kulede yaşamaya devam etmiş. Bir gün bir prens, ormanda gezintiye çıkmış. Yükseklerden güzel sesli bir kadının şarkı söylediğini işitir gibi olmuş. Sesin geldiği yeri çok merak edip, ormanın içinde aramış da aramış. Sonunda kulenin önüne kadar gelmiş. Gelmiş ama ne yana baksa kulede ne kapı var ne merdiven de merdiven varmış.

Bu kuleye çıkışın bir yolu olmalı diyerek, her gün kulenin etrafında dolaşarak keşifler yapıyormuş. Bir gün cadının geldiğini fark etmiş. Sessizce çalıların arasında gizlenmiş ve cadının nasıl yukarı çıktığını öğrenmiş. Ertesi gün hava karardıktan sonra kulenin yanına gelmiş. Nazik bir sesle "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını!" diye seslenmiş. Sonra da rapunzelin saçlarına tutuna tutuna kuleye çıkmış.

Rapunzel karşısında prensi görünce çok korkmuş, çünkü cadıdan başka kimseyle görüşmesi yasakmış. Prens onun sesini ormanda gezerken duyduğunu, sesine aşık olduğu için yanına geldiğini söylemiş. Bunları duyan rapunzelin korkusu geçmiş. Prens Rapunzel'e hemen orada evlenme teklif etmiş, Rapunzel'in yüzü biraz kızarsa da teklifi kabul etmiş. Kabul etmiş ama kuleden inmeleri için bir yol yokmuş. Rapunzelin parlak bir fikri varmış. Prens her yanına geldiğinde beraberinde bir ipek çilesi getirecek Rapunzel'de bu ipek çilesini örerek bir merdiven yapacakmış.

Günler, ayları kovalamış, merdiven neredeyse bitecekmiş. Cadının hiçbir şeyden haberi yokmuş. Bir gün Rapunzel ağzından kaçırmış; "Anne, Prens senden daha hızlı bu kuleye tırmanıyor" deyince cadı her şeyi anlamış.

Cadı: "Rezil kız seni" Beni nasıl aldatırsın? Yıllarca seni herkesten, her şeyden korumak için çabaladım, durdum. Karşılığı böyle mi olacaktı? diye öfkeyle Rapunzel'i azarlamış. Rapunzel'in saçlarını kesip, onu uzak bir çöle göndermiş.

O gece cadı prensi kulede beklemeye karar vermiş. Prens yine kulenin önüne gelip, "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını" diye seslenmiş, cadı Rapunzel'in saçlarını aşağıya doğru sarkıtmış. Prens başına geleceklerden habersiz kuleye tırmanmış.

Karşısında cadıyı gören prens, ne olduğunu anlamadan, cadı tarafından pencereden aşağıya fırlatılmış. Yere düşen prens ölmemiş ama üzerinde düştüğü çalılıklardaki dikenler gözlerini kör etmiş. Yıllarca kör bir şekilde her yerde Rapunzel'i aramış, bir çölde yine Rapunzel'in büyüleyici sesini duyar gibi olmuş. Sesin olduğu tarafa giderek; "Rapunzel! Rapunzel!" diye seslenmiş. Rapunzel, prensi görünce sevinçten alamaya başlamış. Rapunzel'in mutluluk gözleri prensin gözlerine akmış. Bir mucize olmuş, Rapunzel'in göz yaşları prense ilaca olmuş ve iki gözü birden açılmış ve Prensin gözleri görmeye başlamış.

Prens ile Rapunzel birlikte prensin yaşadığı ülkeye gitmişler. Orada mutlu mesut yaşamışlar.

Çocukluğumuzun En Güzel Aşk Masalı Meğer Sandığımız Gibi Değilmiş! İşte Rapunzel'in Gerçek Hikayesi

Haberler

Genel Kültür

Çocukluğumuzun En Güzel Aşk Masalı Meğer Sandığımız Gibi Değilmiş! İşte Rapunzel'in Gerçek Hikayesi

Çocukken hepimizin severek okuduğu ve kimi zaman saçlarına hayran olup kimi zaman ise saçlarını kestiğine üzüldüğümüz Rapunzel masalı gerçekte bizim okuduğumuzdan biraz daha farklıymış. Peki farkı neymiş? Eğer merak ediyorsanız buyurun içeriğimize!

Rapunzel dünyaca bilinen ve günümüzde dahi popülerliğini kaybetmeyen masallardan bir tanesidir.

Rapunzel dünyaca bilinen ve günümüzde dahi popülerliğini kaybetmeyen masallardan bir tanesidir.

Klasik bir aşk hikayesi olarak bildiğimiz Rapunzel masalı gerçekte bizim bildiğimizden biraz daha farklıymış meğer.

Klasik bir aşk hikayesi olarak bildiğimiz Rapunzel masalı gerçekte bizim bildiğimizden biraz daha farklıymış meğer.

Rapunzel hikayesi ilk olarak 1812 tarihinde Grimm Kardeşler tarafından "Çocuk ve Ev Masalları" isimli ilk masal özetlerinden bir tanesinde yayınlandı.

Rapunzel hikayesi ilk olarak 1812 tarihinde Grimm Kardeşler tarafından "Çocuk ve Ev Masalları" isimli ilk masal özetlerinden bir tanesinde yayınlandı.

Rapunzel'in babası ise annenin isteğini yerine getirmek için cadının bahçesinden bitki çalmaya başlar ve bi zaman sonra da cadıya yakalanır. Cadı, çiftin canını tek bir şart ile bağışlar ve o şart da çiftin doğacak çocuklarını kendisine vermeleridir.

Rapunzel'in babası ise annenin isteğini yerine getirmek için cadının bahçesinden bitki çalmaya başlar ve bi zaman sonra da cadıya yakalanır. Cadı, çiftin canını tek bir şart ile bağışlar ve o şart da çiftin doğacak çocuklarını kendisine vermeleridir.

Hikaye biraz daha ilerlediğinde ise klasik bir aşk masalına dönüşür.

Hikaye biraz daha ilerlediğinde ise klasik bir aşk masalına dönüşür.

Rapunzel tam esaretinin bittiğini düşünüp sevinirken kendini birden vahşi doğanın içerisinde yalnız başına bulur.

Rapunzel tam esaretinin bittiğini düşünüp sevinirken kendini birden vahşi doğanın içerisinde yalnız başına bulur.

Fakat asıl hikayenin temeli çok daha eskilere dayanır. Rapunzel masalı şair Charlotte-Rose de Caumont de la Force tarafından yazılan “Persinette” isimli hikaye ile oldukça benzer özelliklere sahiptir.

Fakat asıl hikayenin temeli çok daha eskilere dayanır. Rapunzel masalı şair Charlotte-Rose de Caumont de la Force tarafından yazılan “Persinette” isimli hikaye ile oldukça benzer özelliklere sahiptir.

Çünkü Persinette hikayesi de başka bir hikayeden ilham alınarak yazılmıştır!

Çünkü Persinette hikayesi de başka bir hikayeden ilham alınarak yazılmıştır!

Yani Rapunzel masalının temelleri masalın yazıya geçirildiği tarihten 1500 yıl kadar öncesine uzanır.

Yani Rapunzel masalının temelleri masalın yazıya geçirildiği tarihten 1500 yıl kadar öncesine uzanır.

Tüm detayları ve gerçek hikayeyi incelediğimiz zaman Rapunzel masalının da Aziz Barbara ya da Avrupa'daki kuledeki bakire düşüncesi gibi bir ana fikre sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Tüm detayları ve gerçek hikayeyi incelediğimiz zaman Rapunzel masalının da Aziz Barbara ya da Avrupa'daki kuledeki bakire düşüncesi gibi bir ana fikre sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Bu içerikleri de okumak isteyebilirsiniz;

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir