nâzım hikmet ceviz ağacı / (DOC) Nazım Hikmet'in Ceviz Ağacı Şiirinin İncelemesi | İsmet Cem Ertem - funduszeue.info

Nâzım Hikmet Ceviz Ağacı

nâzım hikmet ceviz ağacı

Nâzım Hikmet ve &#;Ceviz Ağacı&#; Şiirine İlişkin Asılsız Hikâye

90,6K

Nâzım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı Şiirini Hapishaneden Firar Ettikten Sonra Gülhane Parkı&#;nda Sevgilisi Piraye İle Polis Ablukası Nedeniyle Görüşememesinin Etkisiyle Yazdığı İddiası Asılsız

Nâzım Hikmet&#;in cezaevinden kaçtıktan sonra sevgilisi Piraye ile polis ablukası altında Gülhane Parkı&#;nda buluşamadığı ve bu sergüzeştin ardından Ceviz Ağacı&#;nı yazdığı iddiası, gerçeği yansıtmayan bir hikâyedir. Nâzım Hikmet, Ceviz Ağacı şiirini 1 Temmuz ’de Bulgaristan&#;ın Balçık adlı kentinde yazmıştır. Hikâyede aktarılanın aksine, herhangi bir cezaevinden kaçmayan Nâzım Hikmet, Ceviz Ağacı&#;nı yazdığında Piraye Altınoğlu&#;yla değil Münevver Andaç ile birlikteydi. 

Yanlış İddia

 

Bugünkü konumuz: Nâzım Hikmet&#;in (15 Ocak &#; 3 Haziran ) &#;Ceviz Ağacı&#; şiirini yazma hikâyesi.

Önce şiiri alıntılayalım:

Başım köpük köpük bulut,
İçim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul&#;a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul&#;u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

 

Nâzım Hikmet&#;in kendi sesinden dinleyebilirsiniz (Kaynak: TRTArşiv &#; &#;den itibaren):

 

Cem Karaca tarafından bestelenerek seslendirilen şiir hafızalarda köklü bir yer edinmiş vaziyette.

 

Ceviz Ağacı Şiirine İlişkin Ortaya Atılan Anlatılar

Ceviz Ağacı şiirinin hikayesi hakkında birçok rivayet söz konusu. Bu rivayetler arasında en bilindik olanı Nâzım Hikmet&#;in cezaevinden kaçtıktan sonra sevgilisi Piraye ile polis ablukası altında Gülhane Parkı&#;nda buluşamadığı ve bu sergüzeştin ardından Ceviz Ağacı&#;nı yazdığı iddiasıdır.

 

Nazım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı şiirini Bursa Cezavinden firar ettikten sonra kaçakken yazdığını öne süren Ekşi Sözlük girdisi

Nâzım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı şiirini Bursa Cezavinden firar ettikten sonra kaçakken yazdığını öne süren Ekşi Sözlük girdisi

 

Bu yönde olup, yaygın şekilde paylaşılan bir anlatı şu şekilde:

Nazım Hikmet, kaçak olduğu ve polis tarafından aranıldığı günlerden bir gün sevgilisi Piraye ile buluşmak ister. Bu sebeple de güvendiği bir arkadaşı ile haber ulaştırır Piraye’ye. Fakat Hikmet’in arkadaşı sanıldığı gibi güvenilir biri değildir. Öyle ki, bu arkadaş polislere ”Nazım, Gülhane Parkı’nda, en ulu ceviz ağacının altında olacak” diye haber uçurur.

Gelgelelim buluşma günü gelip çatar, Piraye’nin hasreti ile yanan Nazım Hikmet, Gülhane Parkı’na gelir. Gelir gelmesine de, her yer polis kaynamaktadır. Derken polislere görünmemek için meşhur ceviz ağacına tırmanıverir. Nazım ağacın tepesindeyken, sevgilisi Piraye ceviz ağacının altında belirir ve kendisini beklemeye başlar. Polisler ise uzaktan Piraye’yi gözetlemekte, Nazım’ın onun yanına gelmesini beklemektedir.

Polisler bir köşede, Piraye ağacın altında, Nazım ağacın tepesinde… Herkes birbirini beklemektedir. Bizim şair ne ağaçtan inebilir ne de sesini duyurabilir sevdasına. Ve çaresiz çıkarıp kağıdını kalemini, o meşhur şiirini yazar: “Başım köpük köpük bulut içim dışım deniz/ Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/Budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz/Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında/Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl/Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril/Koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil/Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var/Yüz bin elle dokunurum sana İstanbul’a/Yapraklarım gözlerimdir şaşarak bakarım/Yüz bin gözle seyrederim seni İstanbul’u/Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım”

Nazım ağacın tepesindeyken, sevgilisi Piraye ceviz ağacının altında belirir ve kendisini beklemeye başlar. Polisler ise uzaktan Piraye’yi gözetlemekte, Nazım’ın onun yanına gelmesini beklemektedir.

Dünyanın en büyük şairlerinden birinin sevdalısı olmuş, adına nice şiirler yazılmış, güzel sevilmiş; ama bir o kadar da aşk acısı çekmiş bir kadındı Piraye. Nazım Hikmet’in ikinci eşi olan Piraye’den bir de oğlu bulunmaktadır Nazım Hikmet’in. Nitekim Nazım Hikmet’in onun için yazdığı şiirlerden birinin dizeleri ise tam olarak şöyleydi: “Bu geç vakit/bu sonbahar gecesinde kelimelerinle doluyum/ zaman gibi, madde gibi ebedî/göz gibi çıplak/el gibi ağır ve yıldızlar gibi pırıl pırıl kelimeler/Kelimelerin geldiler bana/yüreğinden, kafandan, etindendiler/Kelimelerin getirdiler seni/ onlar : ana, onlar : kadın ve yoldaş olan&#; /Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar/ kelimelerin insandılar&#;”

 

Nazım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı şiirini Gülhane Parkında Piraye Hanım için yazdığını öne süren paylaşım

Nazım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı şiirini Gülhane Parkında Piraye Hanım için yazdığını öne süren paylaşım

 

Daha özet bir anlatı şöyle:

&#;Nâzım, Gülhane Parkı&#;ndaki bir ceviz ağacının altında sevgilisi ile buluşmak üzere randevulaşır. Buluşacakları gün gülhane parkına gider ve ceviz ağacının altında beklemeye başlar, tam bu sırada polisler de orada devriyeye çıkmıştır. O dönemlerde Nâzım Hikmet arananlar listesinde olduğu için polislerden gizlenmek durumunda kalır ve bu ceviz ağacına çıkar. Nazim Hikmet ağacın tepesindeyken sevgilisi Piraye gelip her şeyden habersiz ceviz ağacının altında beklemeye başlar. Polislerden dolayı aşağıya seslenemez ve çaresiz çıkarır kalemi, kâğıdı ceviz ağacının tepesinde başlar yazmaya; 7&#;den 70&#;e herkesin dilinde pelesenk olan şiirini&#;

 

Nazım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı şiirini Gülhane Parkında Piraye Hanım için yazdığını öne süren paylaşım

Nazım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı şiirini Gülhane Parkında Piraye Hanım için yazdığını öne süren paylaşım

 

Nâzım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı Şiirine Dair Aktarılan Anlatı &#;Gerçek&#; Değil, Bir &#;Hikâye&#;

İnternette görülen her şeye inanılmaması gerektiğine güzel bir örnek daha. Yukarıda aktardığımız Ceviz Ağacı şiirinin yazılışına dair anlatı bir &#;hikâye&#;dir.

Nâzım Hikmet&#;in &#;Yeni Şiirler&#; adlı yılında yayınlanan şiir külliyatında yer alan Ceviz Ağacı şiirinin polis takibatı altındayken bir Gülhane Parkı buluşması planının gerçekleşememesi nedeniyle yazıldığına dair güvenilir herhangi bir kaynakta bir bilgiye de rastlanamamıştır.

yılında “orduyu isyana teşvik” suçuyla 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan Nâzım Hikmet, ’de çıkarılan af yasasıyla serbest bırakılana kadar olan süreçte İstanbul, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde kalmıştır. 17 Ocak &#;de tutuklanan Nâzım, 29 Aralık ’de İstanbul, Şubat ayında Çankırı, aynı yıl Aralık ayında da Bursa Cezaevi&#;ne nakledilmiştir. Nâzım Hikmet, Bursa ya da başka herhangi bir ceza evinden kaçmamıştır.

Çıkarılan Genel Af Kanunu&#;yla 15 Temmuz ’de serbest kalan Nazım Hikmet, ülkesinde kendisine yaşama olanağı bulunmadığı hissiyle 17 Haziran tarihinde yurt dışına kaçmıştır.

Ceviz Ağacı şiiri de işte bu dönemin ürünüdür. Nâzım Hikmet, Ceviz Ağacı şiirini 1 Temmuz ’de Bulgaristan&#;ın Balçık adlı sahil kentinde yazmıştır (Nâzım Hikmet (). Şiirleri: Bu Memleket Bizim. Bilgi Yayınevi).

Bulgaristan&#;da &#;de memleketinden uzakta bir yaşam sürerken Nâzım&#;ın, memleket hasretini bu satırlara yansıttığı, &#;orada dinlenirken kendini İstanbul&#;da Gülhane Parkı&#;nda bir ceviz ağacıyla özdeş gördüğü ve özlemini, kimseler bilmese de bu ülkenin bir parçası olduğunu söylediği&#; düşünülmektedir (Alpay Kabacalı (). Doğum Yıl Dönümünde Nâzım Hikmet&#;e Armağan. Kültür Bakanlığı, Sf: 69)

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, yurt dışında kaleme alınan bu şiir için &#;Bu dönem, lirik dozun oldukça yüksek olduğu şiirlerindeki bir başka ağırlıklı tema ise, yurt özlemidir. Geride bıraktığı ülkesi, kenti, insanları, karısı ve oğlu dönüp dönüp şiirlerine girmiştir.&#; yorumunda bulunmaktadır.

 

Ceviz Ağacı Hikâyesinde Piraye Hanım Değil Münevver Hanımın Yer Alması Gerekirdi

Piraye, Münevver, Galina, Vera&#; Nâzım Hikmet&#;in aşk hayatının hareketliliği herkesin mâlumu. Ancak, Ceviz Ağacı şiirinin Piraye Hanım ile buluşma faslına atıfla yazıldığı iddiasının asılsızlığının diğer bir unsuru, şiirin yazıldığı dönemde Nâzım&#;ın gönlünün kaydığı kişinin farklı biri olması. 31 Ocak ’te evlendiği Piraye Altınoğlu&#;ndan cezaevinden tahliyesinin ardından ayrılan Nâzım Hikmet&#;in, dayı kızı olan Münevver Berk (Andaç) ile gönül ilişkisi başlamıştır. Nâzım’ın tek öz oğlu olan doğumlu Mehmet Nâzım’ın annesi Münevver Andaç&#;tı. Nâzım &#; Münevver ilişkisi, Nâzım&#;ın Vera Tulyakova&#;yla gönül ilişkisinin başlamasının ardından &#;de sonlanmıştı. Yani, &#;de Ceviz Ağacı&#;nı yazdığında Nâzım&#;ın gönlü Piraye Hanım&#;da değil, Münevver Hanım&#;daydı.

 

Özetle, aktarılan &#;Ceviz Ağacı anlatısı&#; bir hikâye. Gerçek değil.

Nâzım&#;ın dediği gibi: &#;&#; dünyanın her yerinde halklar efsane uydurmaya bayılırlar. Bir kez ‘tutunca da’ kimse kimseyi işin doğrusuna inandıramaz…&#;

 

Nâzım Hikmet&#;in Ceviz Ağacı Şiiri Hikâyesini Gerçek Sanan Yazarlar

Tespit edebildiklerimiz şu şekilde:

 

nazım hikmet ceviz ağacı hikayesi

 

* İhbarı için Instagram&#;dan Esef&#;e teşekkürler&#;

Edebiyatımızda şiir ve metafor arasındaki ilişkiyi Nazım Hikmet’in şiirlerinde de görürüz. Bu eserlerde yer alan Ceviz Ağacı metaforu, içinde birçok düşünceye yer veren, anlatımın tasvirini güçlendiren ve şiire başlığını kazandıran önemli bir metafordur. Nazım Hikmet’in bu şiiri 25 Haziran ’de karısı Münevver Andaç’a gönderdiği bilinmekle birlikte, de ise Bakü’de kaydedilen video kayıtlarında dergiden şiiri canlı olarak okuduğu da bilinmektedir.

“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda

- Reklam Arası -

Budak  budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.”

Şair, şiirinin bu dizelerinde kendini Gülhane Parkı’nda yer alan birçok farklı ağaç çeşidi yerine kimileri tarafından “Parkta ceviz ağacı yok.” denilen, kimileri tarafındansa “Bir tane kıyıda köşede kalmış bir ağaç” olarak tasvir edilen Ceviz Ağacına benzetmeyi tercih etmiştir. Elbette ki bu benzetimin bir nedeni olacaktır. Nazım Hikmet’in kendisini Ceviz Ağacına benzetmesini, birçok farklı bakış açılarıyla birlikte, onca yıl süren tutsak hayatının son bulup kendi halinde, özgür bir ceviz ağacı olmak istemesi olarak açıklayabiliriz. Kimsenin onu tanımaması ve rahat bir şekilde vatanında yaşamak istemesi yine bu ağacı seçme sebeplerindendir. Nazım Hikmet şiirinin akışında sürekli olarak vatanına olan özleminden dem vurmaktadır. Eski dile de yer verdiği “Budak budak, şerham şerham” ikilemeleriyle Nazım Hikmet bu isteklerini daha canlı bir havayla söylemeyi tercih etmiştir. Eski dilden kelimelerin kullanılmasına rağmen şiirin dili okuyan herkesin anlayabileceği sadeliktedir.

“Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında”

- Reklam Arası -

Dizesinde ise şairin duygularından, yaşadıklarından ve yaşamak istediklerinden, tam anlamıyla kim olduğundan kimsenin haberinin olmaması düşüncesi bu dizeye en çok hakim olan düşüncedir. Sürgün bir hayat süren Nazım Hikmet’in yakalanmamak adına kıyıda köşede kalmış bir ağaç olması polislerin de ondan bihaber olmalarına neden olmaktadır. Bu onun güvende ama sevdiklerine ulaşamamasının yarattığı duyguların bir sentezi olarak ortaya çıkmaktadır. Polis kelimesinin Eski Grekçe’de şehir anlamında kullanılması da birtakım farklı düşünceleri oluşturmaktadır.

“Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl

- Reklam Arası -

Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.”

Dizelerinde ise şair Ceviz Ağacı metaforunu daha da betimleyerek şiirde bolca yaptığı gibi teşbih sanatına başvurmuş ve anlatımını güçlendirmiştir. Başta kendini yerine koyarak kişileştirdiği Ceviz Ağacı’nın yapraklarını göz önüne getirmeyi amaçlamıştır.

“Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım

Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u”

Dizelerinde de sürgün halindeki Nazım Hikmet’in vatanına olan özlemini net bir şekilde görebiliyoruz. Yine kendini benzettiği Ceviz Ağacının yapraklarını da gözlerine benzeterek, bir nevi İstanbul’u görüp, düşlediğini söyleyebiliriz. Nazım Hikmet’in bu şiiri kullandığı metaforlarla bizleri umutlu ama bir o kadar da yaşanmamışlıklarla dolu olan duygu seline sürüklemekte, yalnızlığını, vatanına ve sevdiğine ulaşma çabasını gözler önüne sermektedir.

Kaynakça:

  • Hikmet, N. NAZIM HİKMET ŞİİRLERİNDE YALNIZLIK.
  • Ertem, İ. C. (). Nazım Hikmet’in Ceviz Ağacı Şiirinin İncelenmesi

NAZIM HİKMET’İN “CEVİZ AĞACI” ŞİİRİNİN İNCELEMESİ İsmet Cem ERTEM [email protected] Trabzon Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğrencisi 08/01/ ___________________________________________________________________ yüzyıla damgasını vurmuş şairlerin başında gelen Nazım Hikmet, Cumhuriyet döneminde yenilikçi ve özgün şiirler üretmesinin yanı sıra toplumcu gerçekçi perspektifin en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yaşadığı ülkenin ve halkının sorunlarını anlatan pek çok şiir üretiminin ötesinde, insanların yaşamsal kaygılarını konu edinerek, şiir sanatının toplum için yapılması gerekliliğine işaret etmiştir. “Ceviz Ağacı” isimli şiirin yolculuğu oldukça çetrefilli olmuştur. Nazım Hikmet, 3 Kasım ’dan 27 Temmuz ’ye kadar sürecek olan uzun bir SSCB dışı seyahatindedir. 1 Mayıs ve Haziran aylarını Tuna nehri boyunca bir gemide geçirdiği, Varna Şiirlerinden anlaşılır. senesinde Türkiye’den ayrılmak zorunda kalırken karısı Münevver Andaç’tan ve oğlundan da ayrılmak zorunda kalmıştı. yılının Haziran ayında Münevver hanım, Nazım’ın bulunduğu Sofya ve Varna gibi şehirlere mektuplar gönderir. Bu mektuplardan bazıları şöyledir: “Sen artık Varna’ya döndün mü? Tuna’da gezinti nasıl geçti? Acaba yarın bir mektup gelir mi? Bugünlerde çocukların hepsini Gülhane parkına götüreceğiz Ayşe 2 ile. İşimiz var onlarla.” – 23 Haziran , Pazar “Bu son günlerde ne yaptım? Bir iki kere denize gittik, tam denizin keyfini sürmeye başlamışken hava bozdu. Üç dört günden beri fırtına, rüzgar, yağmur, daha doğrusu bir türlü yağamayan yağmur, denize bir daha gidemedik, çocukları Ayşe ile Gülhane parkına götürdük, perişan olduk o gün…” – 5 Temmuz , Cuma “…şimdi gelelim mektubuna: 25 Haziran’da yazmışsın, içinde şiir de var ‘Başım köpük köpük bulut…’ şiiri…” – 1 Temmuz 3 Nazım Hikmet’in karısı Münevver Andaç’a 25 Haziran ’de gönderdiği ve içinde bugünkü ismiyle “Ceviz Ağacı” şiirinin asıl nüshası günümüze kalmamış ise de karısına gönderdiği mektupta şiirden bahsetmekte ve Bakü’de yılında kaydedilmiş video kayıtlarında şiiri basılı dergiden canlı olarak okuduğu görülmektedir. Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Şiirin iç yapısının incelenmesinde, şair kendisini Gülhane Parkı’nda ihtiyar bir ceviz ağacı olarak tanımlamaktadır. Konu olarak şiir, Ceviz Ağacını anlatmanın haricinde memlekete duyulan hasretliği ve sevgiliye duyulan özlemi işlerken, acı yalnızlık, tutkulu bir hasret ve yoğun bir aşk duygusu şiirin ana temasını oluşturmaktadır. Dil ve üslup bakımından eski dile olan yatkınlık (şerham, tiril, budak) ve sadelik dikkat çeker. Herkesin kolayca anlayabileceği bir dil kullanılır. Öyle bir dildir ki bu, okuyanın ufkunu genişletir ve iç dünyasına yolculuk yapmasını sağlayacak bir lirizmle bezelidir. En karmaşık ruh hallerinin kolayca kavranabileceği sadeliktedir. Düşüncelerini ve duygularını pek çok şiirinde olduğu gibi somut nesnelerle anlatır. "Ceviz Ağacı" soyut kavramların somutlaştırılmasında şairin en etkili eserlerinden biridir. İmgesel anlamların bolca bulunduğu şiirde başlık olarak "Ceviz Ağacı" seçilmesi farklı sebeplerle dayandırılabilir. Öncelikle uzun bir süre sürgün hayatı geçiren şair, tıpkı bir ağaç gibi kendi topraklarında ihtiyarlamak istemiştir. Ceviz ağacını "budak budak, şerham şerham" diyerek detaylandırması da bu isteğini coşkulu biçimde okuyucuya iletmesine yardımcı olur. Şairin içinde bulunduğu koşullar ve dönemin acıklı atmosferi de okuyucuda hüzün bırakır. Şiirde teşhis ve teşbih gibi söz sanatları bulunur. "Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril." dizeleri, teşbih aracılığıyla okuyucunun zihnine birçok duygusal çağrışım uyandırarak, şiiri zengin bir zemine oturtmaktadır. "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda" dizesinde şair ağacı kişileştirmekte ve kendisini bir ağaç kılığına sokmaktadır. 14'lü hece ölçüsüyle yazılan şiir, şairin pek çok eserinde olduğu gibi ölçülü, uyaklı oluşunun dışında imgelerle dolu özgün bir niteliğe sahiptir. Şiir içerisindeki ‘Yüz bin’ kelimesiyle nitelenen sözcüklere bakılacak olursa şair, ‘elim, dokunurum, gözlerim, seyrederim, yapraklarım’ diyerek ‘-m’ sesiyle uyum yaratmak için aliterasyon kurması ritmi ve ahengin doğallığını oluşturur. Bu noktada ‘-m’ sesiyle yaşadığı ait olamama duygusunu da dillendirmektedir. Şair pek çok kez düşünceleri yüzünden yargılanmış ve tutsak kalmamak için öz vatanından Rusya’ya sürgün gitmek zorunda kalmıştır. "Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a." ve "Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u." dizeleri bu vatanına dönme hayalini okuyucuya hissettirmekle kalmamakta aynı zamanda hüzünle karışık bir atmosferi oluşturmaktadır. Nazım Hikmet, ülkesinde bulunduğu süre zarfında hayatının pek çok kısmında polislerden kaçmak zorunda kalmıştır. “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında." dizeleri bize Gülhane parkında birbirine benzeyen yüzlerce ağaç içerisinde kimseye görünmeden, kendi halinde yaşayan bir ceviz ağacı gibi özgürce yaşama isteğini anlatır. "Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım." dizeleri ile ağacın yapraklarını kendi elleri ve gözleri gibi tasvir etmekte, sevdiğine dokunmayı büyük bir aşkla ve özlemle beklemektedir. "Şaşarak" bakma isteği de içinde dolup taşan memleketine ve sevdiği kadına duyduğu hasret duygusunun gerçekleşmesi imkansız halinin dışavurumudur. Şair, vatan özlemine şiir boyunca yer vermektedir. Bunu yaparken de çoğu zaman İstanbul’u kişileştirmekte ve ona bir “yar” gibi seslenmektedir. İlk olarak yapraklarının ne kadar canlı olduğunu vurgular: “Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.” Şair burada hüzünlü atmosferi teşbih yoluyla daha renkli bir şekle sokmaktadır. Sevgilisi olarak gördüğü İstanbul’a olan aşkını anlatan bu ceviz ağacı, yapraklarını suda kıvrak bir balığa ve tiril tiril pak bir ipek mendile benzetmektedir. Bu benzetmeler, okuyucuda şairin vatan sevgisine olan hasretini hatırlatır. Kimsenin onu tanıyıp, bulunduğu yerden koparmasını istemediği için ceviz ağacına dönüşmek ister. Ancak o ihtiyar ceviz ağacı da uzun zamana rağmen hasretle beklediği vatanına, sevdiğine ve İstanbul'a kavuşmamış ve yaprakları yavaş yavaş koparılmıştır. Şair, ceviz ağacının yapraklarını betimlerken İstanbul’a “Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil” demesi bu lirizmin yerini daha acıklı bir hale bırakmasına neden olmaktadır. Burada kullanılan ‘koparmak’ ve ‘gözyaşı’ kelimeleri acıklı duyguyu artırmaktadır. Canlı ve temiz olarak nitelendirdiği yapraklarının koparılması artık ceviz ağacının canını yakacaktır. Bu açıdan bakıldığında ceviz ağacının, İstanbul’dan ipek mendile benzettiği tertemiz yapraklarını kopararak gözyaşlarını temizlemesini istemesi şairin vatanı için çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışmak istediğine işaret eder. Şair, her ne kadar İstanbul’u gözü yaşlı olarak nitelendirmişse de aslında yurdundan ayrı kaldığı için gözü yaşlı olan kendisidir. Yine de şair bir ceviz ağacı dahi olsa İstanbul'un ve sevdiklerinin kendisine ağlamasına kıyamaz. Bu nedenle "koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil." dizelerini kullanır. Şair eserini vatana duyduğu hasretten yola çıkarak yazar. Bu nedenle şiirin başında olduğu gibi sonlandırılmasında da hüzünlü bir atmosfer yaratır. İlk mısrada kullanılan satırları sona taşır: “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.” Şiir genel hatlarıyla sade ve yalın sözcüklerle, hasretini kurduğu vatanına olan hüzün duygusunu anlatmaktadır. Bunu yaparken şair, yaşayamadığı duyguları da dile getirir. Hem sevgi, hem de hüzün doludur. Bu karmaşa içerisinde vatan sevgisi ve sevgiliye duyduğu özlem tüm derinlikleriyle dile getirilerek okuyucu üzerinde çarpıcı bir etki bırakmaktadır. Nazım Hikmet’in “Ceviz Ağacı” şiirinin yazım sürecinde karısı Münevver Andaç ile olan mektuplaşmaları irdelendiğinde, ikili arasındaki ilişkinin sıradan bir karı-koca ilişkisinin ötesinde, edebi bir dayanışma olduğu ve bu dayanışmanın da şiire ilham kaynağı olduğu fark edilebilecektir. Gözlerinin yaşını tiril tiril ipek bir mendil ile silmek şaire yetmemiş, yüz bin elle dokunmuş, yüz bin elle seyretmiştir sevdiği Münevver hanımı ve sevdalısı olduğu toprakları Yararlanılan Kaynaklar (1) Alnımın Çizgilerindesin Memleketim, haz. M. Melih Güneş, YKY, İstanbul, Ocak , s Nazım Hikmet bu seyahatinde Polonya, Romanya, Çekoslovakya, Doğu Almanya (Berlin, Leipzig, Zeftenberg) ve Bulgaristan’a gider. (2) Ayşe Baştımar. (Nazım Hikmet’in teyzesi Sare Okçu’nun kızı) (3) Yazıda geçen ve orijinalleri farklı yerlerde bulunan mektuplar, toplu olarak M. Melih Güneş Arşivi’ndendir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası