lut aleyhisselam eşi / Hz. Lut'un karısı neden helak oldu? | Sorularla İslamiyet

Lut Aleyhisselam Eşi

lut aleyhisselam eşi


Kur’ân-ı kerîm’de ismi bildirilen peygamberlerden. İbrahim aleyhisselamın kardeşinin oğludur. İbrahim aleyhisselam ve ona inananlarla birlikte Nemrûd’un memleketinden hicret edip Şam’a geldikten sonra, Lut Gölü yanındaki Sedum şehri halkına peygamber gönderildi. İnsanlara İbrahim aleyhisselamın dînini tebliğ etti.

İbrahim aleyhisselamla birlikte Bâbil’den hicret edip, Şam diyârına geldikleri zaman Cebrâil aleyhisselam gelerek Lut Gölü civârındaki Sedum bölgesi ahâlisine peygamber olarak gönderildiğini bildirdi. İbrahim aleyhisselamdan ayrılarak Sedum bölgesine gitti.

Bu beldede ahlâksız ve sapık bir millet türemişti. Putlara tapıyorlar, soygun yapıyorlar, zayıfları eziyorlardı. İğrenç olan livata (homoseksüellik; bugün tedâvisi mümkün olmayan AIDS hastalığına sebeb olan cinsî sapıklık) yapıyorlardı Lut aleyhisselam onları çirkin işlerden menedip, doğru yola dâvet etti. Bu husus Kur’ân-ı kerîmde Şuarâ sûresi âyetlerde meâlen şöyle bildirilmektedir:
“Kardeşleri Lut onlara: Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş emîn, güvenilir bir peygamberim. Artık Allah’tan korkun ve bana itâat edin! Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim âlemlerin Rabbine âittir, dedi.”

Sedum halkı hazret-i Lut’un dâvetine uymadılar. İsyân edenler arasında kendi hanımı da vardı. O da kocası hazret-i Lut’a inanmamıştı. Kâfirlerle bir olup, ona ihânet etmişti. Bu azgın ve cinsî sapıklıkla uğraşan kavim, îmân etmedikleri gibi hazret-i Lut’u ve ona inananları memleketlerinden kovmaya kalkıştılar. Lut aleyhisselam bu kavme nasîhat edip, doğru yola dönmezlerse Allahü teâlânın azâbına uğrayacaklarını bildirdi. Buna rağmen isyândan ve fuhuştan vazgeçmediler. Hattâ hazret-i Lut’a “Doğru sözlü isen bahsettiğin azâbı getir de görelim” dediler.

Sapık kavmin isyânının gittikçe artması üzerine Allahü teâlâ onları cezâlandırmak için melekler görevlendirdi. Bu melekler Cebrâil, Mikâil, Azrâil aleyhisselam bir rivâyete göre de Cebrâil aleyhisselam ile birlikte on iki melekti. Melekler önce İbrahim aleyhisselama uğrayıp, kendisine bir oğlan evlâdı (hazret-i İshak) verileceğini müjdelediler ve azgın Sedum halkını helâk etmek üzere geldiklerini söyleyip ayrıldılar. Öğle veya akşam vakti Sedum beldesine gidip hazret-i Lut’u buldular.

Melekler nûr yüzlü genç delikanlı sûretinde hazret-i Lut’un evine gelince hazret-i Lut’un isyankâr hanımı, durumu azgın Sedum halkına bildirdi. Azgın Sedum halkı hazret-i Lut’un evinin etrâfını sarıp misâfirlerini bize teslim et diyerek musallat olmaya kalkıştılar. Hazret-i Lut onlara nasîhat ettiyse de dinlemeyip kapıyı zorladılar. Bunun üzerine melekler: “Ey Lut! Gerçekten biz Rabbinin elçileriyiz. Kalbini onlardan gelecek bir korku ve zarar ile meşgûl etme. Onlar sana aslâ dokunamazlar. Cebrâil aleyhisselam dedi ki, hemen gecenin bir kısmında ev halkınla çık git ve içinizden hiçbiri geri kalmasın, ancak hanımın hâriç, çünkü kavmine isâbet edecek azâb ona da gelecektir. Onların helâk zamânı sabah vaktidir.”

Azgın kavim içeriye girmek için kapıyı kırınca Cebrâil aleyhisselam;“Ey Lut kapıyı aç ve geriye çekil gelsinler dedi. Lut aleyhisselam kapıyı açıp geriye çekildi. Cebrâil aleyhisselam kanadını önlerine gerdi ve içeriye hücum eden azgınların gözleri âniden kör oldu, bunun üzerine şaşkın şaşkın kaçışmaya başladılar. Bu husus Kur’ân-ı kerîm’de Kamer sûresi âyette meâlen şöyle bildirilmektedir:
“Lut’tan kavmi, misâfir melekleri istediler! Hemen biz onların gözlerini kör ettik. (Anadan doğma gibi kör oldular) işte azâbımı ve tehditlerimin âkıbetini tadın dedik.”

Lut aleyhisselam kendine tâbi olanlarla geceleyin Sedum beldesinden ayrılıp Sa’r şehrine gitti. Cebrâil aleyhisselam Sedum beldesini kanadıyla alt üst etti. Üzerlerine şiddetli taş yağmaya başladı, nihâyet hepsi helâk olup gitti. Bu hususta Kur’ân-ı kerîm’in Kamer sûresi âyet-i kerîmesinde meâlen; “Celâlim hakkı için, bir sabah vakti devamlı bir azâb onları bastırıverdi.” Ve Hicr sûresi âyetlerde de; “Nihâyet onları güneşin doğma vaktinde korkunç gürültü yakalayıverdi. Hemen şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de çamurdan pişmiş taş yağdırdık. Elbette bunda keskin anlayışlılar için ibret alâmetleri var.” buyrulmaktadır.

Lut’un aleyhisselam kavminin yaşadığı ve helâk oldukları topraklar Kur’ân-ı kerîmde alt-üst olan memleket mânâsına gelen “El-mü’tefikât” şeklinde zikredilmiştir. Sedum beldesi alt-üst olduktan sonra kaynarsular fışkırıp göl hâline geldi. Bu gün bu bölge, Lut Gölü adıyla anılmaktadır. Yahudi kaynaklarında ise bu belde (Sodom) ismiyle geçmektedir.

Lut aleyhisselam, kavminin helâkinden sonra, Şam bölgesine gidip, amcası İbrahim’in (aleyhisselam) yanında yedi sene kaldı. Sonra Hicaz’a gidip, seksen yaşında iken orada vefat etti. Kabrinin, İbrahim aleyhisselamın kabrinin de bulunduğu Filistin’deki Halîlürrahmân’da veya Mekke-i mükerremede Kâbe yanında Hatim denilen yerde olduğu rivâyet edilir.

Kur’ân-ı kerîmde yirmi yedi âyette Lut aleyhisselamdan bahsedilmektedir.

Lut aleyhisselamın mucizelerinden bâzıları şöyledir:
1. Bulutsuz yağmur yağdırmıştır. Kavmini doğru yola dâvet ettiği vakit, mucize olarak bulutsuz yağmur yağdırmasını istediler. Duâsı kabul olunup, elleriyle göğe işâret etmesi vahyedildi. Göğe işâret edince yağmur yağmaya başladı.

2. Duâsı bereketiyle otsuz bir dağda ot bitmiştir. Kavmi Lut aleyhisselamın koyunlarını otsuz bir dağa toplayıp başka yere salmadılar. Hayvanlar açlıktan telef olmaya başlamıştı. Hazret-i Lut kuruyan dağda ot bitmesi için dua etti ve yemyeşil otlar bitti. Azgın kavmin koyunları o dağdan otlasa hemen ölürdü. Bu mucizesi ile kırk kişi îmân etmiştir.

3. Taşlar, çakıllar ve kum tâneleri, Lut aleyhisselam ile konuşmuşlardır. Kavminin isyânı üzerine taş parçaları dile gelip, “Kavminin îmân etmeyeceği sizce muhakkak ise cenâb-ı Hakk’a dua et, onları yakmak için bizi ateş eylesin.” dediler.

4. Kavmi, ona eziyet vermek için üzerine ufak taşlar atardı. Allahü teâlânın koruması ile hiçbiri ona dokunmazdı.

5. Üzerine yattığı taşlar döşek gibi yumuşak olmuştur. Kavmi, kendisini öldürmek için karar verince ilâhî emre uyarak onlardan uzaklaşıp bir dağa gitti. Çok yorulduğundan bir yerde uyuyup kalmıştı. Peşinden gelen yedi kişi, onu gördüklerinde sırt üstü yatmış, altında bulunan taşlar döşek gibi yumuşayıp çukurlaşmıştı. Onu tâkip eden yedi kişi bu hâli görünce îmân etmiştir.

6. Lut aleyhisselam çok uzak yerlerde olan şeyleri görüp haber verirdi. Çocuğu kaybolan biri gelip, nerede olduğunu sorunca dua etti. Allahü teâlâ da ona bildirdi. O da, çocuğun olduğu yeri söyledi. Bunun üzerine çocuğunu soran kimse îmân etti.

Ahmed bin Hanbel ve İbn-i Mâce’nin bildirdikleri hadîs-i şerîflerde, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Lut kavmi hakkında buyurdu ki:
On şey vardır ki Lut kavmi onları yapmış ve o yüzden helâk edilmiştir. Ümmetim ise onlara bir de kendisi katar. Bunlar; livâta (erkek erkeğe münâsebet), fındık gibi taşları sapanla atmak, güvercinle (kumar) oynamak, def çalmak, içki içmek, (özürsüz) sakal kesmek, (emredilenden fazla) bıyık uzatmak, ıslık çalmak, el çırpmak, (erkekler için) ipek gömlek giymek bir tâne de ümmetim ilâve eder ki; o da kadın kadına münâsebette bulunmaktır. Lut kavminin işini (livâta) yapan mel’undur. Benden sonra ümmetim hakkında en korktuğum şey Lut kavminin yaptığını yapmalarıdır.
[Not: Kadınlar için düğünlerde def çalmağa ruhsat vardır.]

Hz. Lut&#;un karısı neden helak oldu?

Değerli kardeşimiz,

Hz. Lût (as)'ın karısı Vâhile, aslında Hz. Lût (as)’a inanmamıştı. Zahirde iman ettiğini söyler, fakat imansızlığını içinde gizlerdi. 

Aradaki karı-kocalık münasebetleri ve peygamber karısı olmak gibi yüksek mazhariyetler, iman-küfür mücadelesinde bir noktada hiçbir mana ifade etmemektedir.

Küfür,aradaki bütün ilişkileri kesip atmaktadır. En kuvvetli olan evlilik bağı bile tesirsiz kalmaktadır.

Demek ki bu dünyada herkes, fert fert imtihana tâbi tutulmaktadır. Nitekim Hz. Nuh (as)’ın karısı Vâile de Hz. Nuh (as)’a ihanet etmiş, peygamber ocağında yaşadığı halde, hayatının sonuna kadar kâfir olarak kalmış ve öylece de ölmüştür.

Halbuki her ikisi de dünya ve âhiret saadetini kazanabilecek büyük bir nimet içindeydiler. Allah’ın sevgili iki peygamberine eş olmuşlardı. Fakat onlar ihanetleriyle bu nimeti ellerinden kaçırdılar.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Hz. Lut’un eşi, hangi nedenden dolayı cezalandırılmıştır?

Değerli kardeşimiz,

- ANKEBUT SURESİ ayette Lut kavmi helak olurken Hz. Lut’un karısının da helak olduğu bildirilmekte, fakat gerekçesi açıklanmamıştır. Surenin ayetinin meali şöyledir:

“Elçilerimiz Lût’a gelince, onları, halkının tecavüzlerinden koruyamayacağı düşüncesiyle üzüldü, eli kolu bağlanıp göğsü daraldı. Onlar dediler ki: 'Bizden yana endişe etme, üzülme! Biz seni ve yakınlarını kurtaracağız, yalnız eşin geride kalanlar arasında yer alacaktır.'”

Ancak, Tahrim suresinin  ayetinde Hz. Nuh (as) ve Hz. Lut (as)’un hanımlarının onlara hıyanet ettiklerine işaret edilmiştir:

“Allah, kâfirlere Nûh’un eşi ile Lût’un eşini misal getirir. Her ikisi de iki iyi kulumuzun mahremi idiler. Ama kâfir kalarak / inkâr tarafına giderek eşlerine hıyanet ettiler.”

Burada yer alan “HIYANET”in ne olduğu hususuna İbn Abbas şu yorumu getirmiştir:

Onların bu hıyaneti küfür ve inkârcılıktı. Onlar mümin olmayıp kâfirlere taraftar olmakla eşlerine hıyanet ettiler. Yoksa buradaki hıyanet “kocasını aldatmak” türünden bir hıyanet değildir. Çünkü hiçbir peygamberin karısı böyle bir çirkinliğe düşmemiştir. Allah da peygamberlerinin eşlerini, kocalarını bu tür aldatmaktan korumuştur. (krş. Taberi, Zemahşeri, Razi, İbn Kesir, Kurtubî, ilgili ayetin tefsiri)

İbn Abbas bu hıyanetin şeklini de veciz bir şekilde şöyle belirtmiştir:

“Hz. Nuh’un hanımı eşine iman etmediği gibi, insanlara onun mecnun olduğunu söylüyordu. Diğer bir rivayete göre, Hz. Nuh’un hanımı, iman edenleri -onlara işkence yapsınlar diye- toplumun güçlü olan zalim despotlarına haber veriyordu. Hz. Lut’un hanımı ise, o da iman etmediği gibi, luticilik yapanların işlerine yardımcı oluyor, gelen misafirleri bir şekilde onlara haber veriyordu.” (Taberi, a.g.y)

Öyle anlaşılıyor ki, bunlar iman etmiş görünüyor, fakat gerçekte iman etmeyip münafıklık yapıyorlardı.(Kurtubî, Beydavî, ilgili yer)

- Ankebut suresi ile Enfal suresinin aynı ayet numaralarında benzer konuların varlığı arasındaki tevafuk için şu anda bir şey söyleyecek durumda değiliz

Belki de sizin gibi zekilerin dikkatini şu noktalara çekmiş olabilir:

Ankebut’ta bir kavmin helak olmaması için Hz. İbrahim (as)’in şefkatli davranışı vardır. Enfal’de ise Hz. Peygamber (asm)'in hatırı sayılıyor. Ancak Lut kavmi helakten kurtulamamıştır. Aynı şekilde Enfal suresinde Hz. Peygambere (asm) meydan okuyan Ebu Cehil ile Nadr b. Haris de BEDİR savaşında helak olmuşlardır.

Bu tevafukun önemli bir hikmeti şu olabilir:

Ankebut suresinde helak olduğu bildirilen Lut kavminin başlarına taş yağdırılmıştı, Enfal suresindeki ayetlerde de taşın yağdırılmasını istiyorlar. Nitekim bu surenin ayetinin meali şöyledir:

“Hani bir zaman da onlar:'Ya Rabbî, eğer bu Kur’ân senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise, hemen üzerimize gökten taş yağdır yahut bize acı bir azap ver!' demişlerdi.” 

Hatta tefsirlerde "üzerimize gökten taş yağdır", ifadesinden sonra “Lut kavmine taş yağdırdığın gibi” manasına gelen bir ifadeye yer verilmiştir. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

- Enam Suresi ayette "De ki: O çabuk gelmesini istediğiniz azap benim elimde olsaydı,
- Enfal suresi ayette geçen: Sen aralarında iken Allah onlara azap etmez. Şimdi Peygamberimiz

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Kur’an-ı Kerim’de kendilerinden bahsedilen dört kadın, bütün dünya kadınlarına örnek gösterilmiştir. Yüce Allah, Kelamında şöyle buyurmuştur:

“Allah, inkâr edenlere, Nuh’un eşini ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikâhları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah’tan gelen hiç bir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: ‘Ateşe diğer girenlerle birlikte girin’ denildi. Allah, iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: ‘Rabbim bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.’ İmran’ın kızı Meryem’i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.” (Tahrim: )

Bu ayetlerden önce gelen ayeti kerimelerde kişinin kendisini ve ailesini ateşten koruması emredilmiştir. Bu ayetlerde ise ferdi mesuliyetlerden bahsedilmektedir.

İkisi mü’min ikisi kâfir olan dört kadın. Her birinin ayrı ayrı önemi vardır. Ve ayetler önce kâfir olanların durumunu anlatıyor.

Gerek Hz. Nuh’un gerek Hz. Lut’un eşlerinin ihanetleriyle ilgili güvenilir kaynaklarda bunun davaya ihanet olduğu belirtilmektedir.

Hz. Nuh’un karısı Vaile,  Onunla alay eden inkârcılar gibi davranıp kocasına deli diyor, onu hafife alıyor ve öğrendiği, vahyedilen gizli bilgileri müşriklere sızdırıyordu. Hz. Lut’un karısı Vahile (Valihe) ise gizlice eve gelen misafirleri kavminin kötü niyetini bilmesine rağmen, kavmine haber veriyor.

Bu iki kadın iki peygamberin nikâhı altında oldukları için dünya ve ahiret hayrını ve saadetini kazanabilecek bir konumdaydılar. Öyleyken onlara ihanet ettiler. Nankörlükle küfredip onlara inanmadılar. Hayır ve kurtuluşa çalışan kocalarının başarılarını kolaylaştırmak için çalışacakları yerde onlara eza edip hak düşmanlarının fesatlarına yardım edecek gizli ihbarları ile fitneyi körüklemek suretiyle emanete hıyanet etmiş ve Allah’ın gazabına gitmişlerdir.

Bunun için iki salih kul olan peygamberler eşlerini Allah’ın gazabından kurtaramadılar.   Kadınlara kocalarının kurtuluşu, peygamberlikleri ve kurtarmak için himmetleri zerre kadar fayda vermedi. Hz. Nuh, gemisine alamadı, ‘üzerine azap vacip olan başka’ emri buyruldu. Hz. Lut da ülkesinden çıkaramadı. ‘karın hariç’ buyruldu. Ve o iki kadına şöyle denildi; ‘Girin ateşe girenlerle beraber.’ ikisi de helak olan kâfirlerle beraber cehenneme gittiler.

Çünkü peygamberler her ne kadar küfredenleri ıslah etmek, kurtarmak isteseler de imana gelmeyen, küfür ve hıyanetten tövbe etmeyenleri, eşleri bile olsa Allah’ın azabından kurtaramazlar. Onun için peygamberlerin eşleri ve gerek diğer salihlerin aileleri ve bütün kadınlar kocaları ve yakınlarının kurtulmasına, Allah’ın katındaki makamlarına aldanmayıp Allah’tan korkmalı ve kendi kurtuluşlarına çalışmalıdırlar. Çünkü herkes kendi iman ve ameline göre karşılık görecektir.

İçinde bulundukları nimetin kıymetini anlayamayan bu kadınların aksine zorluk ve sıkıntılar içinde Rablerine iman eden iki kadın. “Her nesilden gelen imanlı kadınlara iki örnek”;Birincisi Müzahim’in kızı Firavun’un karısı Asiye.

Asiye, Hz. Musa asasını salıverdiği zaman iman etmiş, Firavun da onu imanından dolayı şiddetli azaba çekmişti. Ebu Hureyre’den rivayet olunduğuna göre; Firavun onu güneşe karşı dört çivi ile çivileyip üzerine koca bir kaya bıraktırıvermişti. O vakit kadın demişti ki; ‘Ya Rabbi! İlahi katında benim için cennette bir ev yap ki bu şekilde beni hem Firavun’dan hem de zalimler kavminden kurtar.’ Ve böyle deyince ona derhal cennetteki makamı gösterilmiş ve hiç azap duymaksızın ruhu alınmış.

Asiye’nin duası ve durumu dünya hayatının basit değerlerinin üstüne çıkışın açık misalidir. Asiye o gün yeryüzündeki hükümdarların en büyüğünün hanımıydı. Bir kadının isteyeceği ve gönül bağlayacağı şeylerin en değerlisini bulurdu Firavun’un sarayında. Ama o bütün bunları bırakarak imanıyla yücelmek istemişti. Bütün bu şeylerden vazgeçmekle kalmamış, onlardan Allah’a sığınarak kötü olduklarını kabul etmiş, bir musibet olarak telaki edip Allah’ın kendisini onlardan kurtarmasını istemiş…

Kadın, toplumun baskısına ve hâkimiyetine karşı daha hassas bir varlıktır. Onu daha çok hisseder. Ama işte bu kadın tek başına, bir toplumun baskı ortamında, bir köşkün havasında, bir hükümdarın baskısı altında… Bütün bunların arasında başını semaya kaldırmış, tek başına bu azgın küfür okyanusunda avucunu Allah’a açmış.

Her türlü tesirden, her türlü bağlılıktan, her türlü engellemelerden ve çağrılardan kopup yalnız ve yalnız kendini Allah’a vermenin üstün bir örneği bu. Onun içinde Allah’ın ölümsüz kitabında, bu işarete layık olmuş ve yüceler yücesinden inen, kâinatın dört bir yanında çınlayan sözlerde anılmayı hak etmiştir.

Demek ki herkes kendi amelinden sorumlu olduğu için kötü kocaların eline düşmüş bulunan yüksek kadınlar, her tehlikeye rağmen fenalıktan sakınarak Allah’a karşı iman ve ihlâslarını muhafaza ettikleri takdirde kocalarının fenalığından sorumlu olmazlar. Allah onları sonuçta kurtarır. Hem yalnız evli olanları değil…

Bir de İmran kızı Meryem’i de Allah iman edenler için örnek yapmıştır. O iffetini iyi korumuştur. İmran’ın karısı Hanne binti Fakuza daha hamileyken karnındaki çocuğun erkek olacağını düşünerek : “Ya Rabbi! Ben karnımdakini her bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak, Sana adadım. Bu adağı benden kabul buyur, demiştir. Derken onu kız doğurduğunda Allah, ne doğurduğunu daha iyi bilirken: Ya Rabbi! Onu dişi doğurdum. Hâlbuki erkek dişi gibi değildir. Bununla beraber ben onun adını Meryem koydum. İşte ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş şeytanın şerrinden Sana ısmarlıyorum, dedi. Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabul ile kabul etti ve güzel bir şekilde yetiştirdi…”(Al-i İmran )

Meryem, mabette Hz. Zekeriya’nın kendisi için yaptığı kulübesinde ibadet ve itaatle meşgul olur. Rabbinin divanına dururdu. Kaşını gözünü kaldırmaz, dualar eder, secdelere kapanır, namaz kılar, asilerle değil; namaz kılan, itaat eden cemaat ile beraber olur, Beyt-i Makdis’te ibadet ederdi. Ve derken “Melekler: Ey Meryem! Haberin olsun Allah seni tarafından bir kelime ile müjdeliyor: İsmi, Mesih, Meryem oğlu İsa’dır&#;” Meryem şöyle dedi: Ya Rabbi! Bana bir insan dokunmamışken benim nasıl çocuğum olabilir? Allah buyurdu ki: Öyle. Allah neyi dilerse yaratır. O, bir işin olmasını isteyince sadece ona ‘ol’ der ve o da oluverir”. (Al-i İmran: 46)

İmran kızı Meryem, kendisini Allah’a kulluk etmeye öylesine vermiş, iffetini öylesine korumuştu ki Yüce Allah onu babasız dünyaya getirmeyi murad ettiği Hz. İsa’ya anne yaptı. O izahı yapılamayacak bu durumdan ötürü çevresinden gördüğü ağır hakaret ve baskılar karşısında inancından ve iffetine olan güveninden hiçbir şey kaybetmedi.  Başka da hiçbir kadının kaldıramayacağı bu ağır yükü, sırf Allah’tan geldi diye göğüslemiştir.

İşte dört kadın timsali. Kimisi dünya hayatının çekiciliğine aldanıp sonunda cehennem ateşine atılmış, kimisi sahip olduğu dünya rahatlığını elinin tersiyle itip ahirette yükselmiştir.

Görünme

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası