parmak isirmak deyiminin anlami nedir / Sesli Sözlük - parmak

Parmak Isirmak Deyiminin Anlami Nedir

parmak isirmak deyiminin anlami nedir

Parmak Isırmak Deyiminin Anlamı Nedir?

Deyimler, bir olayı veya durumu anlatmak için kullanılan sözcük veya cümlelerdir. Deyimlerin anlamı, genellikle bir metafor, benzetme veya bir hikaye gibi bir anlatımla ifade edilir. Deyimler, dilin zenginliğini ve kültürel birikimini yansıtmaktadır. Deyimler genellikle yerleşik ve sık kullanılırlar ve sözlüklerde veya deyimler sözlüğünde sıklıkla bulunabilir. Durum böyleyken deyimlerin anlamları ile ilgili bilgi sahibi olunması gereklidir. Zira kimse bir deyimi yanlış kullanmak istemez. Parmak ısırmak deyiminin anlamı da bu noktada sıklıkla araştırılır.

PARMAK ISIRMAK DEYİMİ ANLAMI NE DEMEK?

Parmak ısırmak deyiminin açıklaması ve doğru kullanımı ile ilgili Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından bilgi paylaşılmıştır. Bu deyimin açıklaması ile ilgili bilgi edindikten sonra deyimi gerek cümle içerisinde gerek günlük hayatta rahatlıkla kullanabilirsiniz.

PARMAK ISIRMAK DEYİMİ AÇIKLAMASI

 Büyük şaşkınlık duymak, hayrete düşmek. “Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.”

 

ANLAMINI ÖĞRENMEK İSTEDİĞİNİZ DEYİMİNİN İLK HARFİNİ AŞAĞIDAKİ LİSTEDEN SEÇİNİZ!
A · B · C · Ç · D · E · F · G · H · I · İ · J · K · L · M · N · O · Ö ·P· R · S · Ş · T · U · Ü · V · Y · Z

P Harfi ile Başlayan Deyimler

Pabucu dama atılmak: Kendisinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek, değer ve itibarını kaybetmek. “Yeni bir elektrikçi aldılar, desene Murat’ın pabucu dama atıldı.”

Pabucunu ters giydirmek: Güç bir duruma düşürerek telaşlandırmak, bu telaşla kaçmasına sebep olmak. “El oğlu bu, adama pabucunu ters giydirir, tetikte olmalı insan.”

Pabuç bırakmamak: Yılmamak, korkmayıp yapacağından vazgeçmemek. “Ben öyle olur olmaz insanlara pabuç bırakmam.”

Pabuç pahalı: Girişilen işin tehlikeli olduğunu anlatmak için kullanılır. “Baktı ki pabuç pahalı, hemen geri döndü.”

Paçaları sıvamak: Bir işi yapmak için hazırlanmak. “Bir an önce paçaları sıvayıp işe başlamak istiyordu.”

Paçası düşük: Giyimine, kılık kıyafetine pek dikkat etmeyen, sünepe.

Paçayı kaptırmak: 1. Yakalanmak, ele geçmek. 2. Giriştiği işten vazgeçmek istediği halde kendini kurtaramamak. 3. Dilediği gibi davranamamak. “Paçayı kaptırdık bir kere, yakamızı kurtaramıyoruz.”

Paçavrasını çıkarmak: Çok hırpalamak, sağlam yerini koymamak, işe yaramaz bir duruma getirmek. “Beş kişiydiler, adamın paçavrasını çıkardılar.”

Paçayı kurtarmak: Bir ilişkiden veya önce girişip sonra pişman olduğu bir işten yakasını sıyırmak. “Çok şükür şu belalı işten paçayı kurtardık.”

Paha biçilmez: Çok pahalı, kıymeti ölçülemeyecek kadar yüksek. “Paha biçilemez tablolar sergilenmişti.”

Pahalıya mal olmak: Kolay elde edilememek; para, özveri ve emek gerektirmek; zarara ve sıkıntıya yol açmak. “Bu ev size pahalıya mal olsa gerek.”

Palas pandıras: Acele olarak, hazırlanmaya zaman bulamadan. “Palas pandıras evden çıkmak zorunda kaldık.”

Palavra atmak: Abartarak söylemek, yalan söylemek, olmayacak şeylerden söz etmek.

Paldır küldür: 1. Büyük bir gürültü ile. 2. Ansızın ve kurallara uymaksızın. “Paldır küldür merdivenlerden inmeye başladılar.”

Pamuk ipliği ile bağlamak: Etkisi az sürecek, köksüz, geçici bir çözüm yolu bulmak.

Paniğe kapılmak: Çok korkmak, telâşa sürüklenmek. “Çocuklar paniğe kapılacaklar diye endişeleniyorum.”

Papara yemek: Çok azarlanmak. “Çabuk olun, annemden papara yemek istemiyorum.”

Para babası: Çok zengin, parası bol olan.

Para canlısı: Parayı çok seven, paraya düşkün.

Para çekmek: 1. Banka veya benzeri bir yere yatırılmış parayı geri almak. 2. Bir kimseden çeşitli yollarla para sızdırmak.

Para dökmek: Bir şey için çok para harcamak. “Düğün için az para dökmedi.”

Para etmemek: 1. İşe yaramamak, etkili olmamak. 2. Değeri pahasına satılamamak. “Bu malların para edeceğini sanmıyorum.”

Parasını sokağa atmak: Değeri olmayan bir işe ya da mala para vermek.

Para kesmek: 1. Çok para kazanmak. 2. Devletin çok para basması. “Bizim büfe âdeta para kesiyor.”

Para sızdırmak: Kandırarak, zorlayarak birinden para almak. “Kabadayılar esnaftan az para sızdırmadılar.”

Para tutmak: 1. Parasını idareli harcayıp kalanını biriktirmek. 2. Satın alınan şeyin karşılığını para olarak hesaplamak. “Aldığımız eşyaların hepsi kaç para tuttu dersiniz?”

Paraya çevirmek: Bir malı verip yerine para almak. “Gidin, şu dolapları paraya çevirin de gelin.”

Paraya kıymak: Gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.

Paraya para dememek: 1. Çok para kazanmak. 2. Bol para harcamak. 3. Elde olan parayı az bulmak.

Para yapmak: Para kazanıp biriktirmek. “Gurbete para yapmaya gitti.”

Para yedirmek: İşini yaptırmak için birilerine kanunsuz, hak etmedikleri parayı vermek; rüşvet vermek. “O binayı yaptırmak için belediyeye az para yedirmediler.”

Para yemek: 1. Çok para harcamak. 2. Rüşvet yemek, görevini kötüye kullanıp bir iş yapmak için birinden para almak. “İnsanlar artık açıktan para yiyorlar.”

Parmağı ağzında kalmak: Çok şaşırmak, hayrete düşmek.

Parmağına dolamak: Bir konuyu her fırsatta, her yerde ele alıp konuşmak, o konu ile uğraşmak.

Parmağında oynatmak: Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak. “Beni parmağında oynatamayacaksın artık.”

Parmağını bile oynatmamak: Hiç tepki göstermemek, kayıtsız kalmak. “Beni dövdüler ama o parmağını bile oynatmadı.”

Parmak basmak: 1. Bir nokta üzerine dikkati ya da ilgiyi çekmek. 2. İmza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak.

Parmak hesabı: 1. Parmakları kullanmak suretiyle yapılan hesap. 2. Hece vezni. “Bizim bakkal hâlâ parmak hesabı yapıyor.”

Parmak ısırmak: Büyük şaşkınlık duymak, hayrete düşmek. “Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.”

Parmak kaldırmak: 1. Olumlu oy vermek için el kaldırmak. 2. Bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını kaldırıp diğerlerini yumarak el kaldırmak . “Parmak kaldırarak söz istemeyi öğrenin artık!”

Parmakla gösterilmek: 1. Bir şey az bulunmak. 2. Seçkin, ünlü olmak. “O, çevresinde parmakla gösterilen bir adamdı.”

Parmaklarını yemek: Bir yemeğin çok lezzetli olduğunu anlatmak için kullanılır. “Böreği değil, parmaklarımızı yedik âdeta.”

Parsayı başkası toplamak: Verilen emek karşılığını, emek veren değil, bir başkası almak. “Biz durmadan çalışalım parsayı da başkası toplasın olmaz öyle şey!”

Partiyi kaybetmek: 1. Biriyle çekiştiği bir konuda yenilmek. 2. Elde etmeye çalıştığı bir kazancı bir başkasına kaptırmak.

Pasaportunu vermek: Kovmak, işten atmak. “Patron üç işçinin pasaportunu eline verdi.”

Pas geçmek: Üzerinde durmamak, caymak, vazgeçmek, aldırış etmemek.

Patırtı çıkarmak: Kavga, kargaşa, gürültü çıkarmak. “Patırtı çıkarmadan oturun, babanız uyuyor.”

Patlak vermek: Gizlenen ya da hoş karşılanmayan bir durum aniden ortaya çıkmak. “Kim der di ki savaş bu sabah patlak verecek.”

Pay biçmek: Bir fikir elde edebilmek için, durumu bir şey ile kıyaslamak.

Payını almak: 1. Azarlanmak. 2. Kendine düşen kazanç miktarını almak.

Paye vermek: Adam yerine koymak, değer vermek.

Payidar olmak: Kalmak, yok olmamak, yaşamak.“Milletimiz ilelebet payidar olacaktır.”

Perdesi yırtık: Ar damarı çatlamış, utanmaz, arlanmaz. “Perdesi yırtılmış adamın, baksana neler söylüyordu!”

Pergelleri açmak: Uzun adımlarla yürümeye başlamak. “Pek vaktimiz yok, pergelleri açın da geç kalmayalım.”

Pay çıkarmak: Bir olay ya da davranıştan tecrübe kazanmak, hisse kapmak, tutulacak yolu belirlemek.

Pes demek: Mağlubiyeti kabul etmek, başkasının üstünlüğüne boyun eğmek. “Yenileceğini anlayınca sırtı yere gelmeden pes dedi.”

Pestil gibi olmak: Çok yorulmuş olmak; kımıldayamayacak kadar bitkin, güçsüz düşmek.

Pestilini çıkarmak: 1. Çok dövmek. 2. Çok çalıştırıp adamakıllı yormak. 3. İyice ezmek. “Kazma sallamaktan pestilimiz çıktı.”

Peşini bırakmamak: Bir şeyi izlemekten vazgeçmemek. “Adamın peşini bırakmayın sakın!”

Peşkeş çekmek: Kendisinin veya bir başkasının malını bir çıkar uğruna birisine uygunsuz olarak vermek. “Yurdu düşmanlara peşkeş çekiyorlar.”

Peyda olmak: Ortaya çıkmak, belirmek, oluşmak. “Köşede bir adam peyda oldu.”

Pılıyı pırtıyı toplamak: Hemen bütün eşyalarını toplayarak bir yere gitmek üzere hazırlık yapmak.”Pılıyı pırtıyı toplamış bekliyordu.”

Pire için yorgan yakmak: Önemsiz bir şey için kızıp daha büyük zarara yol açacak davranış içine girmek.

Pireyi deve yapmak: Küçük, basit bir olayı büyütüp mesele yapmak, aşırı abartmak.

Pis pis düşünmek: Karamsar, derin ve üzüntülü bir düşünceye dalmak. “Pis pis düşünmeyi bırak da bir yol arayalım.”

Pis pis gülmek: Birinin düştüğü kötü duruma öç alır gibi, arsız arsız gülmek.

Pişkinliğe vurmak: Çıkarı için kötü bir davranışa veya söze aldırmamak.

Pişmiş aşa su katmak: Yoluna girmiş, bitmek üzere olan bir işi bozmak ya da aksatmak. “Pişmiş aşa su katabilir, onu buraya sokmayın.”

Pişmiş kelle gibi sırıtmak: Anlamsız, çirkin, yersiz, dişlerini göstererek gülmek. “Pişmiş kelle gibi gülmeyi bırak da işine bak.”

Posasını çıkarmak: 1. Birini çok dövmek. 2. Bir kişi veya şeyi sonuna kadar sömürmek. “Ülkenin posasını çıkardılar, biz hâlâ seyrediyoruz.”

Posta koymak: Birini korkutmak, gözdağı vermek, tehdit etmek. “Bana posta koyacak adam daha anasından doğmadı.”

Postayı kesmek: İlişkiyi kesmek, gidip gelişi sona erdirmek.

Post elden gitmek: 1. Öldürülmek. 2. Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak.

Post kavgası: Bir makamı, işi ya da iktidarı ele geçirme çekişmesi. “Seçimler yaklaştı, post kavgası da başladı.”

Postu kurtarmak: Can tehlikesini atlatmak, öldürülme tehlikesi olan yerden kaçıp kurtulmak. “Postu kurtardık çok şükür.”

Postu sermek: Kısa bir süre için gittiği yerde, saygısızca ve sorumsuzca uzun süre kalmak.

Pot kırmak: Gaf yapmak, farkında olmayarak karşısındakini kıracak, incitecek söz söylemek. “Dikkatli ol, bir pot kırma sakın.”

Pösteki saymak: İçinden çıkılması zor ve anlamsız bir işle uğraşmak.

Prangaya vurmak: Zincire vurmak, ayağına pranga bağlamak. “Prangaya vurulu olarak yıllarca kaldı o hapishanede.”

Puan almak: 1. Spor karşılaşmalarında sayı kazanmak. 2. Bir test imtihanında herhangi bir puan elde etmek. “Şu sorulardan hiç puan alamayacağımı sanıyordum.”

Puan tutturmak: Gereken sayıda puan kazanmak. “Bu sene puan tutturup da üniversiteye girecek miyim bilmiyorum!”

Punduna getirmek: Bir şeyi yapmak için uygun şartları elde etmek, fırsat kollamak. “Punduna getirir getirmez patlattı yumruğunu.”

Pupa yelken: 1. Alabildiğince, hiçbir şeye bağımlı olmadan. 2. Yelkenler, arkadan esen rüzgarla şişmiş olarak, tam yolla. “Pupa yelken açıldık denize.”

Pusu kurmak: Birine saldırmak için, bir yere gizlenip beklemek. “Düşmanlarımızın pusu kurduğundan tam zamanında haberdar olmuştuk.”

Pusulayı şaşırmak: 1. Ne yapacağını bilemez duruma düşmek. 2. Doğru tutum ve davranıştan ayrılmak. “İyice pusulayı şaşırmadan uyarmalıyız onu.”

Pusuya düşmek: Pusu kuran kimsenin saldırı alanı içine girmek. “Eyvah, pusuya düşürdüler bizi!”

Put gibi: Kımıltısız, sessiz, anlamsız bir bakışla.

Put kesilmek: Sessiz, kımıltısız bir durumda kalmak. “Onun bağırmasıyla herkes bir anda put kesildi!”

Püf noktası: Bir işin en ince, en önemli yeri.

Püsküllü belâ: Kendisinden kurtulunması bir türlü mümkün olmayan, büyük sıkıntı, zarar veren kimse veya şey. “Başıma püsküllü belâ kesildi bu çocuk.”

Parmak ısırmak ne demek? Parmak ısırmak TDK sözlük anlamı nedir?

Deyimler ve atasözleri genellikle birbiriyle karıştırılır. Çünkü deyimlerin bazıları da cümle şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Aralarındaki en büyük fark, atasözlerinin bir yargı belirtmesi ve bir öğüt vermesidir. Birleşik fiiller ise tıpkı dil araçları gibi yeni bir şeyleri, özünü kullanarak ifade etmeye yarar. Türk dilinde bolca bulunan bu araçlar genellikle anlatıma zenginlik katar. Parmak ısırmak ifadesi de bu araçlardan bir tanesidir. Anlamı merak edilen Parmak ısırmak sözü ne demektir?

Parmak ısırmak Ne Demek? Parmak ısırmak TDK sözlük anlamı nedir?

  • Parmak ısırmak TDK sözlüğe göre 1 farklı anlama sahiptir.

Parmak ısırmak TDK sözlük anlamı şu şekildedir:

  1. büyük şaşkınlık duymak

    Parmak ısırmak Cümle İçerisinde Kullanımı

    "Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey'e yaptığın işe parmak ısırdım." - Reşat Nuri Güntekin

Parmak ısırmak ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

parmak ısırmak

 Büyük şaşkınlık duymak, hayrete düşmek.?Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.?

abes kaçmak

(söz) uygun düşmemek, yersiz düşmek.

Örnek: O son cümlen çok abes kaçtı.

deli etmek

mecaz (1) çok kızdırmak, çok öfkelendirmek, çılgına döndürmek, delirtmek, çıldırtmak. (2) ( güzelliği vb. ile) çok etkilemek, örnek: "Deli eder insanı bu dünya" demiş Orhan Veli.

sözü ağzında gevelemek

 Söylemek istediğini açık olarak bir türlü söyleyememek, şundan bundan bahsetmek.?Beni görünce şaşırdı, lafı ağzında gevelemeye başladı.?

küçük dilini yutmak

 Çok şaşmak, hayrete düşmek, donakalmak, hiçbir şey söyleyemez hâle gelmek.?Ne o dostum, küçük dilini mi yuttun??

ayağına kara su inmek

uzun süre dolaşmaktan ya da bir yerde uzun süre ayakta beklemekten çok yorulmak. örnek: Çarşı pazar derken ayaklarımıza kara su indi, biraz oturalım.

omuz silkmek

 Aldırmamak, önem vermemek, benimsememek.?Sana bunu alacağım dedim ama o, omuz silkti.?

gözleri kapanmak

(1) çok uykusu gelmesi nedeniyle gözkapakları gevşeyip birbirine yaklaşmak. (2) mecaz ölmek.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası