kuranı kerim okurken nasıl giyinmeli / KUR'AN IN ÖRTÜNME VE GİYİM KONUSUNDAKİ UYARILARI. - hakyolkuran

Kuranı Kerim Okurken Nasıl Giyinmeli

kuranı kerim okurken nasıl giyinmeli

Kuran’ı başı a&#;ık dinledi

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyeliği'ne atanan ilk kadın üye olan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr. Mualla Selçuk, Kuran ve Fatiha Suresi okunurken başını örtmedi.

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun yeni üyeleri, törenle göreve başladı. Törene, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, FP'li Lütfi Doğan ile eski Diyanet İşleri Başkanları ve Din İşleri Yüksek Kurulu'nun üyeleri katıldı. Tören, İstiklal Marşı ve Kuran okunmasıyla başladı. Selçuk, kadınların başını örtmesi gerektiği yönündeki yaygın görüşe rağmen Kuran okunurken başını örtmedi. Kuran'ın ardından herkes Fatiha Suresi okumaya davet edilirken, Selçuk, duayı da yine başı açık olarak okudu.

Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz, İslam'ın bir mutluluk projesi olarak insanlığın önüne sunulması için atılacak ilk adımın, İslam'ın temel kaynakları olan Kuran ve Sahih Sünnet'in doğru anlaşılmasını mümkün kılacak yeni bir yöntemin belirlenmesi olduğunu belirtti. Yılmaz, ‘‘Sağlıklı bir yöntem geliştirmeden Kuran'ı ve sünneti anlamamız mümkün değildir. Klasik yöntemlere takılıp kalmak bizi bulunduğumuz noktadan daha fazla ileriye götürmez’’ dedi. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun ‘yeni bir ihyacı ve hamleci İslam anlayışı’ geliştireceğini kaydeden Yılmaz, kurulun bunu ikna edici bir üslupla topluma anlatacağını söyledi. Yılmaz, önümüzdeki günlerde de ‘‘Kadın Masası’’ kuracaklarını belirterek, bu masanın Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki kadın sorunlarıyla ilgileneceğini söyledi.

Prof. Selçuk'tan Radikal başlangıçDin İşleri Yüksek Kurulu üyeliğine atanan Prof. Dr. Mualla Selçuk'un dünkü toplantıda Kuran okunurken başını örtmemesi ilginç karşılandı. Kurulun tek kadın üyesi Prof. Selçuk, böylece radikal bir başlangıç yaptı.

Uzmanlar ne diyor

Gayet normaldir

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Zekeriya Beyaz, Prof. Dr. Mualla Selçuk'un Kuran okunurken başını örtmemesini ‘‘Gayet normal’’ diye yorumladı. Bir süre önce İlahiyat Fakültesi'nde bir öğrencinin bıçaklı saldırısına uğrayan Prof. Dr. Beyaz örtünmenin bayanlar arasında bir gelenek olduğunu ancak dini bir zorunluluk olmadığını belirterek şunları söyledi:

‘‘Gayet normal. Kuran okunurken başının örtüleceğine dair hiçbir ilişki Kuran’da yok. Bu bir gelenektir. Anadolu'da yıllardan beri bayanlar ibadet yaparken, namaz kılarken başını örttüğü için, Kuran okunurken, mevlidlerde, mezarlığa giderken başını örter. Dini konularda bayanların başlarını örtmesi gelenek haline gelmiştir. Sadece namaz için mezheplerde farz şartı getirilmiştir. Onun dışındaki yerlerde başının örtülmesine dair açık ayet, hadis yoktur. Ama, Türkler saygı gereği, bu tür konularda başını örtmeyi gelenek haline getirmişlerdir. Temelde dini bir vecibe değildir.’’

Kural değil gelenek

Örtünme konusunu Diyanet İşleri Eski Başkanı Tayyar Altıkulaç da ‘‘Kural değil gelenek’’ olduğunu belirtti. ‘İlla örtülecek diye bir şeyin’ sözkonusu olmadığını söyleyen Altıkulaç şöyle konuştu: :

‘‘Bir hanım başını örtmüyorsa, başörtülü değilse de, Kuran okunurken, dinlerken ya da benzer bir ortamı yaşarken başını örtmesi bizim geleneğimizde hep varolagelmiş bir şeydir. Kuran dinlerken baş örtülecek diye bir kural yok. Ancak, geleneğimizde bir ibadetle meşgul olurken hanımların örtünmeleri söz konusudur. Bir hanım başını örtecekse örter. Normalde başı açıksa, Kuran okurken illa da örtecek diye bir şey söz konusu değil. Hanımların başlarını örtmeleri gerekir mi, gerekmez mi, sorusunun yanıtı önemlidir. İslamda hanımların başlarını örtmeleri genel anlamda esastır. Kuran okurken başını örtmüş örtmemiş o kadar önemli değil. Geleneğimizden gelen bir şeydir bu. Geleneğimizin ayrılmaz parçasadır. Ama, başını örtmüyorsa onun normal zamanda örtünmemesine göre, daha önemli bir kusur da sayılmaz.’’

Gelenek olarak örtülür

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Prof. Mualla Selçuk'un başını örtmemesi konusundaki soruları şöyle yanıtladı:

Kadınların dua ederken veya Kuran okunurken başlarına örtü örtmeleri zorunlu mudur?

Gelenek olarak örtülüyor. Mesela Tansu Hanım örterdi.Kurulun ilk kadın üyesinin Kuran okunurken başını örtmemesine ne diyorsunuz?

Benim gözümden de kaçmış. Ama önemli değil.Örtülmesi dinen zorunlu mudur?

Yeni kurul teşekkül ettikten sonra işte bu gibi konuları da ele alacak.

ŞART DA DEĞİL FARZ DA

Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu'ndan bir uzman, Kuran okunurken başın kapalı olmasının şart olmadığını söyledi. Uzman, başı kapalı Kuran dinlemenin adetten olduğunu ifade etti. Din İşleri Yüksek Kurulu uzmanı şöyle konuştu:

‘‘Kuran okunurken başın kapatılması şart da, farz da değil. Başın açık olması da haram değil. Dini edep olarak kapatmak yalnızca adettendir.’’

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

N&#;r Suresi - 31 . Ayet Tefsiri

Ayet


  • وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّࣕ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِعٖينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذٖينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِࣕ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفٖينَ مِنْ زٖينَتِهِنَّؕ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

    ﴿٣١﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾31﴿

M&#;min kadınlara da s&#;yle, g&#;zlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini g&#;stermesinler. Baş&#;rt&#;lerini yakalarının &#;zerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan k&#;leleri ve c&#;riyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmet&#;iler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan &#;ocuklar dışında kimseye s&#;slerini g&#;stermesinler. Y&#;r&#;rken, gizledikleri s&#;sleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey m&#;minler! Hepiniz Allah’a t&#;vbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!

Tefsir (Kur'an Yolu)


Kadınların da iffetlerini korumaları, bunun için avret yerlerini örtmeleri ve zina etmemeleri emredildikten sonra ek olarak onlara, istisna edilen kimselerden başkasına ziynetlerini göstermemeleri ve başörtülerini yakaları üzerinden bağlamaları yükümlülüğü getirilmiştir. Bu hükmün iyi anlaşılabilmesi için dört hususun açılması gerekmektedir: Süs, açıkta kalan süs, başörtüsünün yaka üzerinden bağlanması ve istisnalar.

Ziynet kelimesi Kur’an’da “elbise, takı, hoşa giden, güzel bulunan nesneler, insanı maddî veya mânevî olarak güzelleştiren şeyler” mânasında kullanılmıştır. Burada kadınların göstermemeleri, örtmeleri istenen ziynetin elbise olması mümkün değildir; çünkü örtünme onunla yapılacaktır. Bazı tefsirciler böyle yorumlamış olsalar bile takılarının kastedilmiş olması da mümkün değildir; çünkü burada kadının üzerinde olmayan takısının söz konusu edilemeyeceği açıktır. Geriye kalan ihtimal onun vücududur. Bu mânanın kastedilmiş olmasının maddî / aklî delili genellikle kadın vücudunun güzel ve çekici bulunmasıdır. Naklî delili ise “Ziynetlerini göstermesinler” cümlesinin hemen ardından “Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar buyurulmasıdır. Buradaki mantık bağından zorunlu olarak, kadın vücudunun (nassa göre boyun, gerdan ve göğsü) ziynet, yani süs ve avret olduğu sonucu çıkmaktadır.

Kur’an kadının vücuduna ziynet diyerek örtülmesini emrettiğine göre, eğer âyette istisnalar gelmeseydi vücudun tamamının herkese karşı örtülmesi gerekecekti. İstisnalar iki ruhsat ve imkân getirmektedir:

1. Dışarıda kalan yerler örtülmeyecektir. 2. Örtünün içinde kalan kısımlar da bazı kimselerin yanında açılabilecektir.

“Dışarıda kalan ziynet”in neyi ifade ettiğini belirleyebilmek için tefsirciler nakil (hadis) ve akıl (örf, âdet ve ihtiyaç) delillerine başvurmuşlardır. Rivayet edilen hadisler içinde konumuz bakımından en belirleyici olanı, Hz. Peygamber’in, içini gösteren ince bir elbise giymiş olan baldızı Esmâ’ya hitaben, “Esmâ, bir kız ergenlik çağına gelince onun –ellerini ve yüzünü göstererek– şuralarından başka yerlerinin görülmesi câiz değildir” buyurmasıdır (Ebû Dâvûd, “Libâs”, 31). Ancak bu hadis sened ve metin bakımlarından tenkit edilmiş, sağlam bulunmamıştır (Azîmâbâdî, XI, ). Bir başka hadis Buhârî’nin, başörtüsüyle ilgili âyeti tefsir ederken rivayet ettiği ve meâli aşağıda gelecek olan hadistir. Bunun râvileri sağlam olmakla beraber “dışarıda kalan yerler” konusunda belirleyici bir yanı yoktur. Bize göre de sağlam olan yol örfe, uygulamaya, ihtiyaca ve amaca birlikte bakılarak istisnanın tanımlanmasıdır. Râzî bu konuda Kaffâl’den şunları nakletmektedir: “Açıkta ve dışarıda kalan demek, insanın yaşayan yaygın âdete göre örtmediği, örtünün dışında bıraktığı yerler demektir; bu da kadınlarda yüz ve eller, erkeklerde ise yüz, kollar, ayaklar gibi organlardır. Buna göre insanlar, açılmasına ihtiyaç ve zorunluluk bulunmayan yerlerini örtme emrini almışlardır, açılması âdet haline gelmiş ve bunda zorunluluk bulunan yerlerini açmalarına da izin verilmiştir. Çünkü İslâm’ın yüklediği ödevler insan tabiatına uygundur, kolaydır ve müsamahalıdır” (XXIII, ). Muhammed Esed, Kaffâl’in sözlerini, “açılması için ihtiyaç ve zaruret bulunan” kısmını atlayarak, “kişinin hâkim örfe uyarak açık tutabileceği” şeklinde naklettikten sonra şöyle bir yorum getirmektedir: “ kullanılan ifadedeki kasdî belirsizlik (yahut çok anlamlılık) bu hususta, insanın ahlâkî ve toplumsal gelişiminin gereği olarak ortaya çıkan zamana bağımlı değişikliklerin göz önünde bulundurulduğunu göstermektedir Mesajın özü onların (erkek ve kadın) haramdan gözlerini çevirmeleri ve iffetlerini korumaları noktasında düğümlenmektedir; kişinin yaşadığı çağda, Kur’an’ın toplumsal ahlâk konusunda getirdiği ilkeleri göz önünde tutarak, dış görünüşünde, giyim kuşamında göstermek zorunda olduğu dikkatin sınırlarını da bu ölçü belirlemektedir” (II, ).

Bize göre Kaffâl’in ifadesinden böyle bir yoruma ulaşılamaz. Esed’in kendi düşüncesi olarak kabul etmemiz gereken yoruma da katılmamız mümkün değildir; çünkü hâkim örfün İslâmî değer ve sınırlardan bağımsız olarak oluşması ve değişmesi mümkündür. İffeti koruma ilkesi, bu şekilde oluşan bir örfe (daha doğrusu âdete, modaya) karşı tavır almayı, direnmeyi gerektirebilir. Bugün birçok ülkede ve toplumda ahlâk, estetik anlayışa tâbi olmuştur, sanat için soyunmak ahlâka aykırı sayılmamaktadır. Başkalarının soyunması müslümanların da biraz açılmalarını gerektirmez. Çoğulcu bir toplum yapısında kendi değerlerini yaşamak durumunda olan müslümanlar, iffetlerini korumak için modanın değil, ihtiyacın gerektirdiğinden ve bu sebeple topluluğun âdet haline getirdiğinden daha fazla açılmazlar. Çünkü karşı cinse ilgi duymak ve bu duygunun görme, dokunma, baş başa kalma gibi durumlarda daha etkili hale gelmesi insan tabiatının gereğidir; bunun değişmesi ise fıtratın bozulması demektir. Kaffâl’in yorumuna göre ziyneti örtü dışında bırakmanın, birbirine bağlı iki sebebi vardır: a) Buna ihtiyaç bulunmaktadır, b) Bu ihtiyaç sebebiyle örtülmemesi âdet haline gelmiştir. İleride örneklerini göreceğimiz başka açma izinlerinde de eski fıkıhçılar hep bu “ihtiyaç” sebebine atıfta bulunmuşlardır. Örtünme emrinin gerekçesi olan “iffeti koruma” ilkesini de devreye soktuğumuzda şöyle bir genel (âdet ve modanın değişmesine bağlı olarak zaman içinde değişmeyen) kural ortaya çıkmaktadır: “Erkek ve kadın, karşı tarafa cinsel cazibesi olan yerlerini göstermemelidir; iffeti korumak için bu tedbir gereklidir. Cazibeli olmasına rağmen açılabilecek yerler, buna ihtiyaç bulunduğu için açılması âdet haline gelmiş bulunan yerlerdir.” Bu anlayışımızın Kur’an’dan delili, İslâm öncesinde kadınların “baş, boyun, gerdan ve kısmen göğüsü” açık bırakmaları âdet olduğu halde bu yerlerin kapatılmasının emredilmiş bulunmasıdır; yani hâkim örf, iffeti korumak bakımından uygun bulunmamış ve değiştirilmiştir.

İhtiyaç sebebiyle açıkta kalan, örtme mecburiyeti bulunmayan yerler” belirlenirken yüz ve ellerde ittifaka yakın bir ortak yorum oluşmuştur. İhtiyacın takdirinde ise farklı görüşler vardır (bk. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, ; İbnü’l-Hümâm, I, , ; VIII, 97; İbn Âbidîn, I, , ; Azîmâbâdi, XI, , ). Câriyelerin nerelerini örtü dışında bırakacakları konusunda bir nas (âyet, hadis) yoktur. Tefsirciler ve fıkıhçılar, sahâbe uygulaması, o dönemin sosyolojik gerçekleri vb. faktörleri dikkate alarak değişik belirlemeler yapmışlardır (bk. İbnü’l-Hümâm, VIII, ).

Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar emri, bir Câhiliye âdetini değiştirmekte, kadınların uygun bir örtüyle başlarını, boyun ve göğüslerini örtmelerini gerekli kılmaktadır. Bu emirden önce kadınların çoğu, eski âdetlerine uyarak başlarına aldıkları örtünün uçlarını omuzlarının arkasına atarlar ve ön tarafı açık bırakırlardı. Hz. Âişe’nin anlattığına göre bu âyet tebliğ edildiğinde camide bulunan kadınlar hemen alt giysilerinden (izar) birer parça yırtarak bunu başörtüsü yapmışlar ve istenen yerleri kapatmışlardı (Buhârî, “Tefsîr”, 24/12; Ebû Dâvûd, “Libâs”, ).

Bundan sonra, “kocaları, babaları dışında” denilerek yabancılara gösterilmesi câiz olmayan süsleri görmelerinde sakınca bulunmayan hı­zsım akrabanın (bu mânada istisna edilenlerin) açıklanmasına geçilmiştir:

a) Karı koca arasında şehvetli şehvetsiz bakma, görme ve dokunma bakımından bir sınır yoktur. Koca dışında kalan ve kadına hayat boyu evlenmesi haram olan erkek akraba, bakma ve dokunma bakımından koca ile yabancılar arasında üçüncü bir konumda bulunmaktadır. Bunların cinsel organlara bakmalarının câiz olmadığında ittifak vardır. Göbek diz arası bölge dışında kalan yerler konusunda ise fıkıhçılar tarafından uygulama, ihtiyaç, ziynet ve şehvet ihtimali (iffeti koruma amacı) farklı değerlendirildiği için farklı sınırlamalar yapılmıştır.

b) “ kadınları” ifadesi iki şekilde anlaşılmıştır: 1. Bundan maksat müslüman kadınlar demektir, müslüman olmayan kadınlar yabancı erkek gibidirler. Bu görüş Hanefî mezhebinde de tercih edilen görüştür. 2. Burada “kadınları” ifadesi sözün gelişi ve uyumu bakımından böyledir, maksat “kadınlar” demektir, mümin kadının, diğer kadınlara açılma sınırı bakımından kadınlar arasında, dine dayalı bir fark yoktur. Bizim de katıldığımız bu görüşü tercih edenler arasında Gazzâlî, Ebû Bekir İbnü’l-Arabî gibi âlimler vardır (Ahkâmü’l-Kur’ân, III, ; İbn Âşûr, XVIII, ).

c) “Cinsel arzusu bulunmayan erkekler” şeklinde tercüme edilen kısmın âyette iki belirleyici niteliği bulunmaktadır: Cinsel arzuyla (irbe) alışverişi olmamak ve ev ile, aile ile yoğun bir ilişki içinde bulunmak (tâbi). Tefsirlerde bu âyet açıklanırken iktidarsızlar, erkeklik veya kadınlıkları belli (yani belirgin, işlevli) olmayanlar, şehvetten kesilmiş yaşlılar, aileye her gün uğrayıp karnını doyuran yoksullar, evin bazı işlerini gören hizmetçiler örnek olarak zikredilmiştir. Bunlara karşı ev hanımının –yabancılara olduğu gibi– kapanmasında güçlük bulunduğu için Allah Teâlâ bir kolaylık lutfetmiş olmaktadır.

Câhiliye devrinde kadınlar ayak bileklerine halhal gibi ziynetler takarlar, sokakta yürürken ses çıkarsın da dikkat çeksin diye ayaklarını yere vururlardı. Bunun menedilmesi, örtünmenin amacı bakımından çok önemli ve anlamlıdır; çünkü meselenin özü karşı tarafın dikkatini cinselliğe çekmemektir. Bir kadın örtündüğü halde sesi, kokusu, tavrı vb. ile kasıtlı olarak karşı cinsin dikkatini üzerine çekmeye yönelirse o, hadiste geçen “örtülü çıplak”lardan olur.

30 ve âyetlerde geçen buyrukların bağlayıcı olup olmadığı, burada söylenenlerin bir tavsiye mi, yoksa emir mi, dolayısıyla ilâhî tâlimata göre kapanmanın farz mı, edep mi olduğu konusu son zamanlarda bazı çevrelerce tartışmaya açılmıştır. Yalnızca âyetlerde kullanılan emir kipi değil, açıklanan gerekçe, verilen detay ve âyetin “Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin” uyarısıyla bitirilmesi, asırlar boyu ittifakla benimsenmiş bulunan yorumun; yani emrin bağlayıcı, örtünmenin farz olduğu anlayışının isabetli olduğunu açıkça göstermektedir. Dinî emirlerin uygulanması için yükümlülük şartlarının gerçekleşmesi ve engellerin bulunmaması gerekir. Bu sebeple zorunlu hallerde ruhsatlar devreye girebilir, ancak genel hüküm değişmez, engel ve zaruret ortadan kalkınca uygulama da normale döner.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa:

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Kadınların giyimi ve kurana karşı davranışları

^^muvahhıda şehidan^^' Alıntı:

Esselamu aleykum ve rahmetullahı ve berakatu
Kardeşlerim bana bu konuda deliller hadis ayet ve ehli sünnet alimlerimizin söylediklerinden verirseniz memnun olurum

soru1:kadın kadınlarla aynı toplulukta (müslüman topluluk gayri müslim değil) giyinmeleri nasıl olmalı dar kısa veya pantolon vs giyimleri nasıl olmalı.Giyinebilirlermi?

2. Kuran okurken veya dinlerken kılık kıyafet nasıl olmalı ve kurana karşı saygımız dış görünüş veya saygıda aşırıya giderekmi olmalı.mesela sadece dinlerken kılık kıyafete ,oturup kalkma ayak uzatma bunlaramı dikkat edilir .veya ne Kuranın ne anlattığını bizlere neler emrettiğini anlayıp düşünüp uygulamamız yeterlimi?

funduszeue.infoon giyinmenin hükmü(dış kıyafet olarak değil sadece hanımlar arasında veya dış kıyafetin altında.
Hanımlar arasında çok konuşulan bir konu özellikle dışardan gelen sesleri susturmak için sizdenyardım bekliyorum .
Şimdiden teşekkür ederim

Genişletmek için tıkla

بسم الله الرحمن الرحيم

1- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Erkek erkeğin, kadın da kadının avretine bakamaz" buyurmuştur. (Muslim )
Kadının kadınlar arasında oturduğunda veya hareket ettiğinde dizlerinden yukarısını ortaya çıkaracak şekilde kısa veya dar giyinmesi avretin açılması ve kafir kadınlara benzemeye çalışma olduğundan haramdır. Pantolonagelince, kadının pantolon giymesi halinde hem erkeklere ve hem kafir kadınlarına benzeme sözkonusudur. tesettürü sağlamaması bir tarafa, bu lanet edilmiş bir giyinme şeklidir. kadın bunu ister dış örtüsü altından giysin, ister kadınlar ve mahremleri arasında giysin, fark etmez, lanete müstahak olur. evde yalnız başına iken dahi pantolon giymemelidir. tıpkı bunun gibi, kadın yine lanetlenmiş bir kılık olan peruğu da ne yalnızken, ne kadınlar arasında veya mahremleri yanında, ne de yabancılara karşı giyemez. giyerse lanete müstahak olur.

2- Aişe radıyallahu anhadiyor ki "Ben hayızlı olduğum halde Allah rasulü kucağıma yatarak Kur'an okurdu"Kur'an okunurken şu ve şunları yapmalıdır denilenlerin çoğu selefin hiç bilmediği şeylerdir. bunlar her nekadar Kur'ana saygı anlayışıyla ortaya sürülmüş düşünceler ise de, delili bulunmayan saygı anlayışlarıyla başkaları zorunlu tutulamazlar. Allah en iyi bilendir.

3- bu sorunun cevabı inşaallah birinci maddede verilmiş oldu.

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası