arz eğrisini sola kaydıran nedenler / Toplam arz eğrisindeki kaymalar (Makale) | Khan Academy

Arz Eğrisini Sola Kaydıran Nedenler

arz eğrisini sola kaydıran nedenler

ÖZET

  

BEKLENTİLERİN ROLÜ VE PHİLLİPS EĞRİSİ

 

Phillips eğrisi ’de ortaya atıldığında Keynesgil ekonomistler tarafından sevinçle karşılandı, çünkü artık tam istihdam öncesinde karşılaşılan fiyat artışları Keynesgil model dahilinde açıklanabilecekti. Phillips eğrisinin ilk Keynesgil yorumunda üstü kapalı olarak fiili fiyat artışları ne olursa olsun fiyat artış beklentilerinin değişmediği varsayılıyordu. ’li yıllarda yaşanan ve eğrinin güvenilirliğini zedeleyen olaylar, Phillips eğrisi analizinin beklentilerin dahil edilerek zenginleştirilmesini sağladı. Tarihsel süreçte sırayla uyarlanabilir beklentiler, rasyonel beklentiler, ücret ve fiyat esneksizliği altında rasyonel beklentiler ve yarı rasyonel beklentiler, heterojen beklentiler varsayımları Phillips Eğrisi analizine uygulandı. Bu çalışmada her bir beklentisel varsayımın eğrinin varlığına ve eğimine yönelik sonuçları ele alınmaktadır.

 

ABSTRACT

 

When the Phillips Curve was expunded in it has been met happly by Keynesian economist, because the price increases encountered prior to full employment level of output would be explained under the coverage of Keynesian model. In the first Keynesian interpretation oh the Phillips curve no matter how much are the disguised actual price increase are it was assumed that expectation did not change. The events experienced in the s and that bruise the reliability of the Phillips curve have established the enrichment of the Phillips curve analysis by including the expectations. During the historical period in order; adaptive expectations, rational expectations, near rational expectations and rational expectations under price and wage rigidity, heterogeneous expectaions assumptions were adapted to Phillips curve analysis. In this study, the results towards the Phillips curve and incline of each expectational assumption is taken into considerations.

 

 

A.W. Phillips tarafından İngiltere’nin dönemine ait işsizlik oranı ve yıllık ücret artış oranlarının işaretlenmesi suretiyle, gözlemsel bir eğri olarak ortaya atılan Phillips eğrisi, Keynesgil sistemin tamamlayıcısı olarak görüldü. Çünkü artık fiyat oluşumu Keynesgil model dahilinde açıklanabilecekti. Nitekim ’de, Genel Teori’nin yayınlanmasının hemen ardından Hicks ve Hansen tarafından Keynes’in fikirlerinin temel özelliklerini belirlemek üzere geliştirilen IS-LM analizinde, fiyatların değişmediği ve her bir fiyatlar genel seviyesinde ayrı bir LM eğrisinin geçerli olduğu varsayılmaktaydı. Dolayısıyla efektif talep artışlarının meydana getireceği fiyat artışları ihmal ediliyor, sadece gelirin artacağı varsayılmış olunuyordu. Phillips eğrisinin ortaya atılmasıyla birlikte, Keynesgil iktisatçılar tam istihdama ulaşmadan fiyat artışlarının olmayacağı fikirlerinden vazgeçtiler.

 

’da Lipsey, Phillips’in gözlemsel bir eğri niteliğinde olan ve teorik temelleri olmayan çalışmasına teorik temeller kazandıran düşüncelerini sundu. Lipsey Phillips’in nakit ücret artışı ile işsizlik oranı arasında kurduğu ilişkiyi derinlemesine inceleyerek talep çekişli enflasyon teorilerine açıklık getirdi. Lipsey’in ardından Samuelson ve Solow, American Economic Association’un toplantısına sundukları ortak bildiriyle Phillips eğrisinden politika uygulayıcılara yol gösterecek politika sonuçları türettiler. Fiyatların maliyetler üzerine belirli bir kar marjı konarak belirlenmesi ve maliyetler içinde en önemli unsurun ücretler olması ilkesinden hareketle, Phillips ilişkisini enflasyon oranı ve işsizlik oranı arasındaki ilişkiye dönüştürdüler. Böylece Phillips eğrisi analizinde talep ve maliyet yönünden gelen baskılar bir arada ele alınabilir hale geldi. Bir yandan talep baskısı sonucu istihdam artıp ücretler yükselirken, diğer yandan ücretlere ve dolayısıyla maliyetlere bağlı olarak fiyatların artacağı gösterildi.

 

’lı yıllara kadar Amerikan ekonomisinde fiyatlar genel seviyesinin hızlanma eğilimi göstermeden artmaya devam etmesiyle birlikte, işsizliğin düzenli bir şekilde azalması ve milli gelirin hızla büyümesi, Keynes tarafından tavsiye edilen ve ‘The New Economics’ terimiyle adlandırılan ekonomi yönetimi politikalarının, dolayısıyla Phillips eğrisinin bir başarısı olarak görüldü.

 

Ancak ’ların sonlarına doğru Vietnam Savaşı’nın da etkisiyle, Amerika’da enflasyon problemi baş gösterdi ve enflasyon o dönem için yüksek olduğu düşünülen % gibi bir oranda gerçekleşti. ’da ekonomik büyümenin durma noktasına gelmesiyle birlikte işsizlik yeniden ortaya çıktı. ’te dünya genelinde kötü hasat nedeniyle yiyecek fiyatlarında meydana gelen artış ve Arap İsrail savaşı nedeniyle OPEC tarafından petrol fiyatlarının yükseltilmesi, enflasyonun genel bir hal almasına neden oldu. ’te enflasyon %12’nin üzerine çıktı, işsizlik oranı ise reel gelir düşüşüyle birlikte ’te %5 iken ’te %9’a yükseldi. ’da İran Şahını tahttan indiren devrim dünya petrol piyasalarındaki karışıklığı yeniden körükledi.

 

Siyasi ve ekonomik alanda yaşananlar akademik alana da yansıdı ve işsizlikle enflasyon arasında bir trade-off olduğunu savunan Phillips eğrisi açısından kötü bir gidişata neden oldu. Söz konusu dönemde Klasik görüşe bağlı akımların güçlenmesine neden olan bu olaylar, bir yandan da beklentilerin ve arz yanlı şokların hesaba katılarak Phillips eğrisi analizinin derinleştirilmesine hizmet etti.

 

funduszeue.infonabilir Beklentiler ve Phillips Eğrisi:Monetarist Görüş

 

Milton Friedman’ın ’de Nobel ödülü kazandığı makalesinde, toplam talepte meydana gelen tahmin edilmemiş değişikliklerin kısa ve uzun dönemli etkileri arasındaki farka dayanarak Phillips eğrisine getirdiği alternatif yorum, uyarlanabilir beklentiler kavramına dayanmaktadır.

 

Uyarlanabilir beklentiler varsayımına göre, işçiler ve işverenler fiili fiyat artışlarına farklı sürelerde tepki gösterirler. İşverenler için önemli olan ürettikleri malların nispi fiyatlarındaki değişmedir. Satılan malların ve üretimde kullanılan girdilerin fiyatlarının, işçi maliyetlerinin izlenmesiyle bu nispi fiyat değişiklikleri kısa sürede algılanabilir. Buna karşılık işçiler için önemli olan satın alma gücündeki değişmedir.  Fiyat artışları karşısında satın alma gücünde meydana gelen değişmenin algılanabilmesi için çok sayıda fiyatın izlenmesi gerekir. Fiili fiyat artışları karşısında fiyat artış beklentilerini işverenlerin derhal, buna karşılık işçilerin işverenlerden daha geç düzenlemeleri, Friedman tarafından ‘uyarlanabilir beklentiler’ kavramıyla açıklanır. Uyarlanabilir beklentiler kavramına göre, işçiler kısa dönemde fiyat beklentilerinde yanılmakta, işverenler içinse böyle bir yanılgı söz konusu olmamaktadır.

 

Uyarlanabilir beklentiler kavramı Phillips eğrisine yeni bir yorum getirdi. Bu yoruma göre, işçilerin fiili fiyat artışları karşısında alım güçlerinde meydana gelen azalmayı henüz algılayamadıkları kısa dönemde enflasyonla işsizlik arasında bir trade-off mevcuttur ve Phillips eğrisi orijine dış bükeydir. Ancak, işçilerin beklentilerindeki yanılgının farkına vardıkları uzun dönemde söz konusu trade-off ortadan kalkar ve beklentilerin etkisiyle Phillips eğrisi yatay eksene dik bir hal alır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 1:Uyarlanabilir Beklentiler ve Phillips Eğrisi

 

Şekildeki her bir negatif eğimli eğri, farklı bir fiyat artış beklentisine karşılık gelen kısa dönemli Phillips eğrisidir. Uzun dönemli Phillips eğrisi ise tabii işsizlik oranında(nru) yatay eksene diktir ve değişik fiyat artış beklentilerine göre oluşan kısa dönemli Phillips eğrilerini tabii işsizlik oranında kesmektedir. 

 

Ekonomi, başlangıçta A noktasında iken toplam talep arttırıldığında işçilerin fiyat artış beklentilerinin henüz değişmediği, fiyat artış beklentilerinin fiili fiyat artışlarının gerisinde kaldığı kısa dönemde, reel ücretlerin azalmasının etkisiyle B noktasına hareket eder, işsizlik oranı nru’dan u1’e düşer, enflasyon 0’dan P0’a yükselir. Ancak uzun dönemde işçiler fiyat artış beklentilerini değiştirirler ve nominal ücretlerde fiili fiyat artışı olan P0 oranında artış talep ederler. Reel ücretlerin tekrar eski seviyesine dönmesiyle Phillips eğrisi sağa kayar, yeni fiyat artış beklentisine göre farklı bir kısa dönemli Phillips eğrisi oluşur. Ekonomi artık B noktasında değil, P0 enflasyon oranı ve nru işsizlik oranına karşılık gelen C noktasında dengededir. Eğer hükümet işsizlik oranını düşürmekte ısrar eder ve genişletici politikaları sürdürürse, ekonominin yeni denge noktası kısa dönemde D’ye, uzun dönemde E’ye kayar. Dolayısıyla Monetarist görüşün uyarlanabilir beklentiler varsayımına dayanan Phillips eğrisi yorumunda, kısa dönemde fiyat artış oranının yükselmesine katlanmak koşuluyla daha düşük bir işsizlik oranına ulaşılabilir. Ancak uzun dönemde beklentilerin yeniden uyarlanmasıyla tekrar nru’ya dönülür. Sonuçta istihdam düzeyi değişmez, sadece fiyatlar genel seviyesi artmış olur.

 

funduszeue.infoel Beklentiler ve Phillips Eğrisi:Yeni Klasik Görüş

 

Rasyonel Beklentiler varsayımının temelleri ’lu yıllara, Stockholm Beklentiler Okulu’nun çalışmalarına kadar uzanır. Bu okul, geleceğe yönelik beklentilerin şimdiki ekonomik değişkenleri ve politikayı nasıl etkilediğini formüle eden iyi bir metod ortaya koymaya çalışıyordu. ’de John Muth, okul ile başlayan bazı fikirleri sürdürerek mikro ekonomik problemlerin çözümüne yönelik olarak rasyonel beklentiler varsayımını kullandı.

 

Muth’un ’deki makalesi yayınlanmadan önce ekonomistler, genellikle bireylerin şimdiki ve geçmiş bazı fiyatların ortalamasını alarak gelecekteki fiyatları tahmin ettiklerini varsayan modeller kuruyorlardı. Fakat bu modellerde ne ortalamanın nasıl seçildiği açıktı, ne de bu metod bir bütün olarak sağlam temellere dayanıyordu. Sadece makul gözüktüğü için  kullanılıyordu. Muth, bireylerin beklentilerini mevcut tüm bilgiyi kullanarak oluşturduklarını ve bu beklentilerin gelecek olayların bilinen tahminleriyle ve ekonomik teoriden türetilenlerle aynı olacağını kanıtlamaya çalıştı. ’lerin başında Robert Lucas, Thomas Sargent ve Neil Wallece Muth’un bireysel piyasalara yönelik olan fikirlerini makro ekonomik analize taşıdılar ve rasyonel beklentiler varsayımının makro ekonomik modeller için can alıcı bir etkiye sahip olduğunu kanıtlamaya çalıştılar.

 

Yeni klasik iktisatçılar tarafından makro ekonomik analize kazandırılan rasyonel beklentiler varsayımı, aslında monetaristlerin kısa dönemde Phillips ilişkisinin geçerli olduğu, uzun dönemde bu ilişkinin kaybolduğu şeklindeki yorumlarına neden olan uyarlanabilir beklentiler varsayımına bir tepki olarak ortaya çıktı. Uyarlanabilir beklentiler varsayımına göre beklentiler geçmiş dönem verilerinden hareketle oluşturulur, beklentilerin oluşturulmasında cari dönem verileri kullanılmaz. Rasyonel beklentiler varsayımına göre ise, kıt olan bilgi değerlidir ve israf edilemez. Beklentiler oluşturulurken sadece geçmiş döneme ait bilgiler değil, cari dönem bilgileri de kullanılır. Beklentilerde sistematik hata söz konusu değildir, yani bireylerin tümü ısrarla aynı hatayı yapmazlar, yapılan hatalar önceki dönemlerdeki tahmin hatalarından bağımsızdır. Yeni Klasik iktisatçılar rasyonel beklentiler varsayımının terk edilmesi durumunda, istenilen sonuca ulaşmak üzere bireylerin davranışlarıyla ilgili her türlü keyfi varsayımın yapılabileceğine inanırlar ve Keynesgil sistemi bu özelliğe sahip olduğu gerekçesiyle eleştirirler.

 

Yeni Klasiklerin Phillips eğrisi analizlerinde rasyonel beklentiler yanında kullandıkları diğer bir önemli varsayım, ücret ve fiyatların esnekliğidir. Tüm ücret ve fiyatların aşağı ve yukarı doğru esnek olması, ekonominin Walrasgil mikro genel denge analizi çerçevesinde, miktar ayarlamaları yanında fiyat ayarlamaları sonucu kısa dönemde dahi kendiliğinden tabii işsizlik oranında dengeye gelmesini sağlar.

 

Rasyonel beklentilerle ve ücret ve fiyat esnekliğiyle çalışan Yeni Klasik okulun Phillips eğrisi analizi, Friedman-Lucas arz eğrisi yardımıyla açıklanabilir. Bu açıklama aynı zamanda Monetarist sistemle Yeni Klasik sistemin ve dolayısıyla rasyonel beklentilerle uyarlanabilir beklentilerin karşılaştırılmasına da olanak tanır.

 

Aşağıdaki şekilde Monetarist modelin kısa dönemli arz eğrisi AS0(P0e)’dir. Parantez içindeki terim işçilerin fiyat beklentilerini yansıtır ve fiyat beklentileri değiştiğinde arz eğrisinin de kayarak pozisyon değiştireceğini gösterir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                           Şekil 2:Friedman-Lucas Arz Eğrisi

 

Beklenen daha yüksek fiyatlar (P1e>P0e) arz eğrisini yukarı kaydırarak AS1(P1e) konumuna getirir. Friedman-Lucas arz eğrisinin konumu, işçilerin fiyat beklentileri tarafından belirlenir.

 

           QN:tabii işsizlik oranına karşılık gelen reel gelir

           Q   :gerçekleşen reel gelir

           P   :gerçekleşen fiyatlar genel düzeyi

           Pe :beklenen fiyatlar genel düzeyi olmak üzere;

 

                             Q = QN + h ( P – Pe )’ dir.

 

Eşitliğe göre Q, sadece gerçekleşen fiyatlar beklenen fiyatların üzerine çıktığında QN seviyesini aşabilir. Pe’nin üzerindeki fiyat fazlalığı fiyat sürprizi olarak adlandırılır.

 

Modelin Friedman versiyonu işçilerin kısa dönemli fiyat beklentisi yanılgılarını, Lucas versiyonu ise işçilerin de tıpkı işverenler gibi rasyonel olduklarını vurgular. Gerek işçiler, gerekse işverenler piyasalarda belirlenen fiyat tahminlerini mümkün olan en iyi şekilde oluşturmak için rasyonel beklentileri kullanırlar. Rasyonel beklentiler varsayımına göre sürpriz politikalar dışında h’nin alacağı değer sıfırdır. Dolayısıyla kısa ve uzun dönemde toplam arz eğrisi tabii işsizlik oranına karşılık gelen reel gelir seviyesinde yatay eksene diktir. Bu varsayımların bir sonucu olarak Yeni Klasik sistemde kısa dönemde dahi enflasyonla işsizlik arasında bir trade-off yoktur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 3:Ücret ve Fiyat Esnekliği Altında Rasyonel Beklentiler ve Phillips Eğrisi

 

Yeni Klasiklere göre işsizlikle enflasyon arasında sadece, fiili enflasyon beklenen enflasyondan farklı olduğunda bir ilişki söz konusu olabilir. Oysa rasyonel beklentiler varsayımı, enflasyon düşüyorken enflasyonist beklentilerin çok yüksek olmasını veya enflasyon artıyorken enflasyonist beklentilerin çok düşük olmasını engeller. İşçiler en son verileri ve en iyi mevcut ekonomik modelleri kullanarak enflasyon tahminlerini daima mümkün olan en iyi şekilde yaparlar. Beklentilerin rasyonel olması durumunda gerçek ve beklenen enflasyon arasındaki fark tamamen rastlantısal olur. Böylece önceden tahmin edilemeyen şoklar ve rastlantısal hatalar dışında işsizlik daima tabii işsizlik oranı seviyesinde kalır, üretim ve istihdam kaybı yaşanmadan enflasyon azaltılabilir.

 

3. Yarı Rasyonel ve/veya Rasyonel Beklentiler:Yeni Keynesgil Görüş

 

Yeni Klasiklerin Keynesgil sisteme yönelik eleştirileri ’lerde had safhaya ulaşmıştı. Bu eleştiriler özellikle iki noktada  toplanıyordu.

 

-Keynesgil analiz, piyasa dengesizliği varsayımını destekleyecek mikro temellerden yoksundu. Oysa Yeni Klasikler geçerliliği tartışma konusu olsa bile, piyasaların eşanlı dengesini; ücret ve fiyatların esnekliği, tam rekabet şartlarının geçerliliği ve Walrasgil mezatçı yerine koydukları rasyonel beklentiler varsayımlarına dayanarak açıklıyorlar, böylece makro analizlerini tutarlı mikro temellere dayandırmış oluyorlardı.

 

-Rasyonel beklentilerle çalışan Yeni Keynesgillere göre, Keynesgil modellerde beklentilerin oluşumuyla ilgili varsayımlar optimizasyon ilkelerine aykırıydı.

 

Keynesgil iktisatçılar ’lerden itibaren bu eleştirileri bertaraf etmek ve optimizasyon ilkelerine uygun davranan ekonomik birimlerin kararlarının nasıl ücret ve fiyat rijiditelerine neden olacağını göstermek üzere, rasyonel ve yarı rasyonel beklentilerle çalışan modeller kurdular. Yeni Keynesgil iktisatçıların bazı modellerinde rasyonel beklentileri kullanmalarının nedeni; rasyonel beklentileri gerçekçi bulmaları değil, Yeni Klasik görüşün önemli bir eleştiri kaynağını ortadan kaldırmak, beklentiler rasyonel olsa dahi makro ekonomik politikaların reel etkilerinin olabileceğini kanıtlamaktı. Yeni Keynesgil görüşün önde gelen isimlerinden biri olan Stanley Fischer, kurduğu bir modelde para politikasının etkinliğini beklentilerdeki yanılgıdan ziyade ücret ve fiyat esneksizliklerine bağlamak için rasyonel beklentileri kullanmış, beklentiler rasyonel olsa bile, uzun dönemli nominal ücret sözleşmelerinin varlığı durumunda para politikasının reel gelir ve istihdamı etkileyebileceğini göstermiştir.  Bu modelde para politikasının etkinliği bireylerin aldatılmış olmasına bağlı değildir, önceden tam olarak tahmin edilen politikalar bile, ücret sözleşmesi yapıldıktan sonraki bilgiye dayandığı için üretim ve istihdamı etkileyebilir. Bu fikrin dayanak noktası, ücret sözleşmelerinin nominal terimler dikkate alınarak ve para otoritesinin ekonomik durumdaki değişikliklere tepki gösterebileceğinden daha uzun bir zaman dönemi için yapılıyor olmasıdır.

 

Yeni Keynesgil iktisatçıların bir diğer kısmı rasyonel beklentiler yerine yarı rasyonel beklentileri kullanırlar. Yarı rasyonel davranış; maksimizasyon ilkeleriyle birebir uyuşmayan, suboptimal olan, fakat bireylerin fiyat değiştirmenin maliyetlerinden daha küçük maliyetlere katlanmasını sağlayan davranıştır. Bir şok karşısında ücret ve fiyatların derhal değiştirilmemesi, teknik ifadeyle tembel olması, firma için maliyetli olabileceğinden yarı rasyonel bir davranış olabilir. Ücret ve fiyat ayarlamaları yavaş olan, suboptimal biçimde davranan firmalar, optimizasyon ilkelerine uygun davranmaları durumuna göre kar kaybına uğramış olabilirler. Fakat bu yarı rasyonel davranışlar, firmaların rasyonel davranışlarına nispeten ‘çok küçük’ bireysel kayıplara yol açar. Buradaki küçük kavramının anlamı; tam maksimizasyonun gerçekleşmiş olduğu bir uzun dönem dengesini bozan talep şokunun, tembel ücret ve fiyat belirleme davranışı sergileyen firmalara yükleyeceği zararın ikinci derecede (second order) olmasına rağmen, üretim ve istihdam üzerinde birinci derecede (first order) değişikliklere yol açabilir olmasıdır.

 

Akerlof ve Yellen’in kurdukları yarı rasyonel beklentilerle çalışan modelde, eksik rekabet altında yarı rasyonel ücret ve fiyat belirleme davranışının firmaya maliyeti rasyonel olmama durumuna göre küçük, ancak toplam ekonomiye üretim ve istihdamı arttırma yoluyla sağlayacağı kazançlar büyüktür.

 

Yeni Keynesgillere göre tıpkı Monetarist görüşte olduğu gibi kısa dönemde işsizlikle enflasyon arasında bir trade-off mevcuttur. Uzun dönemde ise Histeresiz etkisini kabul edenler dışındakiler, Phillips eğrisinin tabii işsizlik oranında yatay eksene dik olacağına inanırlar. Fakat uzun dönemde Phillips ilişkisinin ortadan kalkmasının nedeni; beklentilerdeki yanılgının düzeltilmesi değil, bütün ücret ve fiyatların esnek hale gelmesidir.

 

funduszeue.infojen Beklentiler:Post Keynesgil Görüş

 

Keynes’in fikirlerini en iyi temsil ettiklerine inanan Post Keynesgiller, geleceğin belirsizliğini kabul ederler ve rasyonel beklentiler varsayımını gerçeklere aykırı bulurlar. Onlara göre, gerçek dünyada bireyler geçmiş bilgilerden hareketle geleceğe yönelik tahminler yaparlarken mevcut tüm bilgileri elde edememe güçlüğüyle karşı karşıyadırlar. Yaşanmış tarihsel örneklerden hareketle geleceğin görülebileceğini, ekonomik sürecin tutarlılık ve düzenlilik içinde devam edeceğini varsaymak gerçekçi değildir. Bireylerin herhangi bir seçimlerinin bütün olası sonuçlarını açıkça belirleyebilmeleri ve bu sonuçlara ilişkin tercihlerini sıralayabilmeleri çok zordur.

 

Post Keynesgiller geçmişin bugünkü ve yarınki olayların seyri hakkında bilgi vermediği, belirsizliğin hakim ve beklentilerin heterojen olduğu ergodic bir dünya görüşünü kabul ederler. Ergodic dünyada farklı bireyler, geçmiş bilgilerden ve tarihsel piyasa verilerinden hareketle gelecek için güvenilir tahminler yapmak konusunda farklı beceri ve yeteneğe sahiptirler. Beklentilerde yanılma, geleceği doğru tahmin edememe her zaman gerçekleşmesi mümkün bir durumdur.

 

Post Keynesgiller heterojen beklentiler yanında ücret ve fiyatların rijitliği, yatırımların değişkenliği, paranın ve sözleşmelerin, ekonomik ve politik kurumların ekonomik hayata etkisi, para arzının endojenliği, mantıksal zaman yerine tarihsel zamanın geçerliliği, gelir dağılımının büyüme üzerine etkisi, dengesizliğin genel durum oluşu varsayımlarını kabul ederler. Tüm bu varsayımların birleşmesi sonucu Post Keynesgil görüşte gerek kısa gerekse uzun dönemde orijine dış bükey Phillip eğrisinin varlığı kabul edilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 4:Heterojen Beklentiler ve Phillips Eğrisi

 

 

Şekilden de görüldüğü üzere uzun dönemde Phillips eğrisi kısa döneme kıyasla daha dik bir konum almakta, ancak hiçbir zaman yatay eksene dik olmamaktadır. Phillips eğrisinin zaman içinde eğiminin artmasında ücret rijitliğinin azalmasının önemi büyüktür.

 

SONUÇ

 

Monetarist görüşte uyarlanabilir beklentiler varsayımına göre işverenler gerek kısa gerek uzun dönemde fiyat artış tahminlerinde yanılmamakta, işçiler ise kısa dönemde yanılarak  gerçekleşecek fiyat artışlarını  fiili fiyat artışlarının gerisinde tahmin etmektedirler.   Buna göre Phillips eğrisi kısa dönemde orijine dış bükey, işçilerin beklentilerinin gerçeğe uyarlandığı uzun dönemde ise yatay eksene diktir.

 

Rasyonel beklentilerle çalışan Yeni Klasiklere göre işçiler de tıpkı işverenler gibi kısa dönemde dahi beklentilerinde yanılmazlar. Şok bir politika değişikliği dışında Phillips eğrisi daima tabii işsizlik oranında yatay eksene diktir.

 

Yarı rasyonel ve gerçekçi bulmamalarına rağmen rasyonel beklentilerle çalışan modeller kuran Yeni Keynesgiller ise kısa dönemde orijine dış bükey, uzun dönemde ise (Histeresizi kabul edenler dışındakiler) yatay eksene dik bir Phillips eğrisinin varlığını kabul ederler. Phillips eğrisinin varlığı ve eğimi açısından Monetarist görüşle Yeni Keynesgil görüş aynı sonuca ulaşmaktadır. Ancak sonucun arkasındaki yorumlar ve varsayımlar çok farklıdır. Phillips ilişkisinin uzun dönemde ortadan kalkmasının nedeni Monetarist görüşte beklentilerdeki yanılgının düzeltilmesi, Yeni Keynesgil görüşte ise ücret ve fiyatların esnek hale gelmesidir.

 

Heterojen beklentilerle çalışan Post Keynesgiller ise uzun dönemde ücret ve fiyat esneksizliğinin bir ölçüde azalmasıyla Phillips eğrisinin daha dik bir hal alacağını, ancak hiçbir zaman yatay eksene dik olmayacağını kabul ederler.

 

Toplam arz eğrisindeki kaymalar

If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *funduszeue.info ve *funduszeue.info adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

  • Toplam talep/toplam arz modeli (TT-TA veya AD-AS modeli), ekonomide toplam talebi veya toplam arzı neyin belirlediğini ve toplam taleple toplam arzın makroekonomik seviyede nasıl etkileştiğini gösteren bir modeldir.
  • Bir AD-AS grafiğinde toplam arz eğrisinde ya da toplam talep eğrisinde meydana gelen değişiklikler, kaymalar, hareketler farklı bir çıktı ve fiyat düzeyi dengesinin ortaya çıkmasına yol açacaktır.
  • Toplam arz eğrisi, üretkenliğin artması ya da kilit önemde girdilerin fiyatlarının düşmesi halinde sağa kayar, böylelikle daha düşük enflasyon, daha yüksek çıktı ve daha düşük işsizliğin bir arada ortaya çıkmasını mümkün kılar.
  • Toplam arz eğrisi, kilit önemde girdilerin fiyatlarının artması halinde sola kayar, böylelikle daha düşük çıktı, daha yüksek işsizlik ve daha yüksek enflasyonun bir arada ortaya çıkmasını mümkün kılar.
  • Bir ekonominin durgun bir büyüme ve yüksek enflasyonu aynı anda deneyimlemesi haline stagflasyon denir.
Toplam talep/toplam arz modelinde toplam arz ya da toplam talebin kayması halinde, AD-AS grafiğindeki ilk denge yeni bir denge noktasına kayacaktır.
Toplam arz eğrisinin -aynı zamanda kısa dönem toplam arz ya da SRAS olarak da adlandırılır- sağa kayması halinde, her fiyat düzeyinde daha fazla miktarda reel GSYİH üretilir. Toplam arz eğrisinin sola kayması halinde, her fiyat düzeyinde daha az miktarda reel GSYİH üretilir. Bu makalede, kısa dönem TA eğrisinde kaymaya yol açabilecek en önemli iki faktörü -üretkenlik artışı ve girdi fiyatları- ele alacağız.

Üretkenlik artışı Toplam Arz eğrisini nasıl kaydırır?

Uzun dönemde, kısa dönem TA (veya SRAS) eğrisini kaydıracak en önemli faktör üretkenlik artışıdır. Üretkenlik (iktisadi ifadeyle) belli miktarda emekle ne kadar çıktı üretilebildiğidir. Bunun ölçütlerinden biri, işçi başı çıktı ya da kişi başı GSYİH'dir.
Zaman içinde üretkenlik, aynı emek miktarının daha fazla çıktı üretmesini mümkün kılacak biçimde artar. Tarihsel olarak, ABD gibi gelişmiş bir ekonomideki kişi başı GSYİH'deki yıllık reel büyüme % 2 ila % 3 arasında gerçekleşmiş, ancak daha uzun dönemlerde üretkenlik artışı daha hızlı olmuştur.
Görece daha yüksek bir üretkenlik düzeyi kısa dönem TA eğrisini sağa kaydırır, çünkü artan üretkenlikle firmalar her fiyat düzeyinde daha fazla miktarda çıktı üretebilirler.
Aşağıdaki iki AD-AS grafiği, iki dönemde üretkenlikte meydana gelen değişmeleri göstermektedir. A Şeması'nda analiz edilen ilk döneme bakmakla başlayalım. Burada üretkenlik artmakta, kısa dönem TA eğrisini SRAS0start text, S, R, A, S, 0, end text'dan sağa, SRAS1start text, S, R, A, S, 1, end text ve SRAS2start text, S, R, A, S, 2, end text'ye kaydırmaktadır, yani bu ekonomide potansiyel GSYİH artmaktadır. Denge, E0start text, E, 0, end text'dan E1start text, E, 1, end text ve E2start text, E, 2, end text'ye kaymaktadır.
Kısa dönem TA eğrisinde yaşanan sağa doğru bir kayma, toplam talebin değişmeden kalması halinde daha büyük bir reel GSYİH'ye ve fiyat düzeyinde aşağı doğru bir baskıya yol açar. Ancak kısa dönem TA'daki söz konusu kayma, yıllık birkaç yüzdelik puan cinsinden ölçülen üretkenlik artışındaki kazançlardan kaynaklı ise, etki birkaç ay hatta birkaç yıl için görece küçük olacaktır.
Bir sonraki bölümde, girdi fiyatlarındaki artışa odaklanan B Şeması'na göz atacağız.

Girdi fiyatlarındaki değişimler Toplam Arz eğrisini nasıl kaydırır?

Ekonominin tamamında yaygın bir biçimde kullanılan girdilerin fiyatlarındaki -örneğin maaşlar ve enerji ürünleri- artışların toplam arz üzerinde makroekonomik bir etkisi olabilir.
Bu tür girdilerin fiyatlarındaki artış kısa dönem TA eğrisinin sola kaymasına yol açar. Bu da çıktı seviyelerine karşılık gelen her fiyat düzeyinde, daha yüksek girdi fiyatlarının üretimden vazgeçilmesine yol açacağı anlamına gelir (çünkü bu durum kâr elde etme ihtimalini düşürür). Yukarıda sağda yer alan B Şeması, toplam arz eğrisinin sola, SRAS0start text, S, R, A, S, 0, end text'dan SRAS1start text, S, R, A, S, 1, end text'e kaymasıyla dengenin E0start text, E, 0, end text'dan E1start text, E, 1, end text'e kaymasına yol açtığını göstermektedir.
İlk denge noktası olan E0start text, E, 0, end text'dan yeni denge noktası E1start text, E, 1, end text'e doğru gerçekleşen bu hareket, birtakım nahoş etkilere yol açar: Azalmış GSYİH ya da durgunluk, artık ekonomi potansiyel GSYİH'den epey uzakta olduğu için yüksek işsizlik ve ayrıca enflasyon yaratan görece yüksek bir fiyat düzeyi. Örneğin, ABD ekonomisinde –, –, –91, ve – dönemlerinde meydana gelen durgunlukları düşünelim. Bunların her biri kilit önemdeki girdi olan petrolün fiyatındaki artıştan sonra gerçekleşmiş ya da durgunluk sırasında böyle bir artış yaşanmıştır. 'lerde yüksek işsizliğin yaşandığı durgun bir ekonomiye yol açan, kısa dönem TA'nın bu şekilde sola kaydığı durum stagflasyon olarak adlandırılmaktaydı.
Diğer taraftan, petrol gibi kilit önemdeki bir girdinin fiyatındaki bir düşüş, her fiyat düzeyinde daha fazla üretme isteği yaratacak olması nedeniyle, kısa dönem TA eğrisini sağa kaydırır. Örneğin, 'ten 'ya dek ham petrolün ortalama fiyatı yaklaşık yarı yarıya, varil başına 24 $'dan 12 $'a düştü. Benzer biçimde, 'den 'e dek ham petrolün varil fiyatı 17 $'dan 11 $'a düştü. Her iki durumda da düşen petrol fiyatı, yukarıdaki A Şeması'nda sunulana benzer bir duruma yol açmıştır: Kısa dönem TA eğrisi sağa kaymış, ekonomi genişlemiş, işsizlik azalmış ve enflasyon düşmüştür.
Enerji fiyatlarının yanı sıra, kısa dönem TA eğrisini kaydırabilecek diğer iki kilit önemde girdi emek maliyeti yani ücretler ile diğer ürünlerde girdi olarak kullanılan ithal malların maliyetidir. Bu durumlarda da meselenin özü, düşük girdi fiyatlarının kısa dönem TA eğrisinin sağa kaymasına, yüksek girdi fiyatlarının ise kısa dönem TA eğrisinin sola kaymasına yol açacağıdır.
Toplam arz eğrisi aynı zamanda girdi mallarının ya da emeğin maruz kaldığı şoklar nedeniyle de kayabilir. Örneğin, beklenmedik bir erken don olayı çok miktarda tarımsal ürüne zarar verebilir -böyle bir şok kısa dönem TA eğrisini sola kaydırır çünkü her fiyat düzeyinde daha az tarım ürününe erişilebilir.
Benzer biçimde, emek piyasasının maruz kaldığı şoklar toplam arzı etkileyebilir. Bunun sıradışı bir örneği, günlük işlerini bırakıp ülkeleri için denizaşırı bir savaşa katılacak çok sayıda işçi olurdu. Bu durumda, toplam arz sola kayardı, çünkü her fiyat düzeyi için malları üretecek daha az sayıda işçi olurdu.
  • Toplam talep/toplam arz modeli (TT-TA veya AD-AS modeli), ekonomide toplam talebi veya toplam arzı neyin belirlediğini ve toplam taleple toplam arzın makroekonomik seviyede nasıl etkileştiğini gösteren bir modeldir.
  • Bir AD-AS grafiğinde toplam arz eğrisinde ya da toplam talep eğrisinde meydana gelen değişiklikler, kaymalar, hareketler farklı bir çıktı ve fiyat düzeyi dengesinin ortaya çıkmasına yol açacaktır.
  • Toplam arz eğrisi, üretkenliğin artması ya da kilit önemde girdilerin fiyatlarının düşmesi halinde sağa kayar, böylelikle daha düşük enflasyon, daha yüksek çıktı ve daha düşük işsizliğin bir arada ortaya çıkmasını mümkün kılar.
  • Toplam arz eğrisi, kilit önemde girdilerin fiyatlarının artması halinde sola kayar, böylelikle daha düşük çıktı, daha yüksek işsizlik ve daha yüksek enflasyonun bir arada ortaya çıkmasını mümkün kılar.
  • Bir ekonominin durgun bir büyüme ve yüksek enflasyonu aynı anda deneyimlemesi haline stagflasyon denir.
ABD Kongresi'nin, yabancıların ABD'de çalışmalarını kolaylaştıracak önemli bir göçmen reformunu yasalaştırdığını kabul edin. AD-AS modelini kullanarak bunun denge GSYİH düzeyi ve fiyat düzeyini nasıl etkileyeceğini açıklayın.
ABD Kongresi'nin tüm araştırma ve geliştirme fonlarında 10 yıllık bir kesintiye gitmesine yol açacak devlet bütçesi açığının büyüklüğüne ilişkin kaygıları göz önünde tutun. Bunun teknoloji artışı üzerinde bir etkisi olacağı varsayımıyla, AD-AS modeli çerçevesinde bu durumun denge GSYİH düzeyi ve fiyat düzeyi üzerindeki muhtemel etkisi ne olur?
  • Kısa dönem TA eğrisinin kaymasına yol açacak bazı etkenleri sayın ve bunların eğriyi sağa mı yoksa sola mı kaydıracağını belirtin.
  • Kısa dönem TA eğrisinin sağa kayması, denge milli hasıla ve fiyat düzeylerini düşürür mü yoksa yükseltir mi? Kısa dönem TA eğrisi sola kaydığında ne olur?

Analitik düşünme soruları

  • İktisatçıların emek piyasasının küçüleceğini, böylelikle ücretlerin yükseleceğini beklediklerini düşünün. Emek piyasasındaki yegane gelişmenin bu olacağı varsayılırsa, kısa dönem TA eğrisi nasıl etkilenir? Aynı zamanda buna işçi üretkenliğindeki bir artış eşlik ettiğinde ne olur?
  • Devletin yaptığı yeni düzenlemeler, firmaların eskisinden daha verimsiz ancak daha çevreci bir teknoloji kullanmasını gerektirirse AD-AS grafiğine göre bunun çıktı, fiyat ve istihdam düzeyleri üzerindeki etkisi ne olur?
  • yılı bahar aylarında, büyük bir tarımsal temele sahip olan bir bölgede ortalamanın üzerinde yağmur yağmıştır. AD-AS grafiğini kullanarak bunun çıktı, fiyat ve istihdam düzeyleri üzerindeki etkisini açıklayın.
  • Hidrolik kırma, bir bölgede üretilen doğal gaz miktarını önemli düzeyde arttırma potansiyeline sahiptir. Fabrikaların ve tedarik şirketlerinin büyük çoğunluğunun doğal gaz kullanıyor olması halinde, hidrolik kırmanın gittikçe yaygınlaşması sonucu çıktı, fiyat ve istihdam düzeyleri nasıl etkilenir?
  • Bir ülkedeki kimi politikacılar, asgari ücretin tüketici fiyat endeksine bağlanmasını önermişlerdir. AD-AS grafiğini kullanarak bu politikanın çıktı, fiyat ve istihdam düzeyleri üzerindeki en muhtemel etkilerinin neler olabileceğini açıklayın.

Arzı etkileyen faktörler nelerdir?

If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *funduszeue.info ve *funduszeue.info adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Fiyat, arz edilen miktarı etkileyen tek şey değildir.
  • Arz eğrileri kayar: Üretim maliyetindeki ve ilgili etmenlerdeki değişiklikler, bütün arz eğrisinin sağa veya sola kaymasına neden olabilir. Bu, verilen bir fiyatta daha yüksek veya daha düşük miktarın arz edilmesine neden olur.
  • Ceteris paribus varsayımı: Arz eğrileri fiyatları ve miktarları ilişkilendirirken, diğer faktörlerin hiçbirisinin değişmediğini varsayar. Bu, ceteris paribus varsayımı olarak adlandırılır. Bu makalede, diğer faktörler sabit tutulmadığında neler olduğundan bahsedilmektedir.

Ceteris paribus varsayımı

Bir talep eğrisi veya bir arz eğrisi, sadece iki değişken arasındaki bir ilişkidir: yatay eksendeki miktar ve düşey eksendeki fiyat. Bir talep eğrisinin veya bir arz eğrisinin ardındaki varsayım, ürünün fiyatı dışında, ilgili ekonomik etmenlerden hiçbirisinin değişmemesidir. Ekonomistler bu varsayımı ceteris paribus olarak adlandırırlar, bu “diğer her şey eşit olduğunda” anlamına gelen bir terimdir. Eğer diğer şeylerin tümü eşit tutulmazsa, bu durumda talep ve arz yasaları geçerli olmayacaktır. Bu makalenin devamında, diğer faktörler sabit tutulmadığına neler olduğundan bahsedilmektedir.

Üretim maliyetlerinin talep üstündeki etkileri

Bir arz eğrisi fiyat yükseldiğinde ve düştüğünde arz edilen miktarın nasıl değişeceğini gösterir; burada ceteris paribus varsayımı geçerlidir, yani ekonomik açıdan bağlantılı olan diğer faktörler değişmeden kalmaktadır. Eğer arza ilişkin diğer faktörler değişirse, bu durumda tüm arz eğrisi kayacaktır. Arzdaki bir kayma, her fiyat seviyesinde arz edilen miktarda değişiklik olacağı anlamını taşır.
Belirli bir tür araba için, başlangıçta bir arz eğrimiz olduğunu varsayalım. Şimdi, araba üretimindeki önemli hammaddelerden birisi olan çeliğin fiyatının yükseldiğini düşünün, bu durumda bir arabayı üretmek daha pahalı hale gelir.

Arzı etkileyen diğer faktörler

Yukarıdaki örnekte, üretim sürecindeki girdilerin fiyatlarındaki değişikliklerin üretim maliyetini ve dolayısıyla arzı etkileyeceğini gördük. Üretim maliyetini etkileyen başka pek çok faktör bulunmaktadır.
yılında, Çin'in kuzeybatısında bulunan ve ülkenin buğday, mısır ve soya fasulyesi üretiminin çoğunu sağlayan Mançurya ovalarında son yılın en büyük kuraklığı yaşandı. Bir kuraklık yaşanması tarım ürünlerinin arzını azaltır ve bu verilen herhangi bir fiyat için daha düşük bir miktarın arz edileceği anlamını taşır. Bunun aksine, hava koşullarının istisnai derecede iyi olması arz eğrisini sağa kaydıracaktır.
Bir firma daha düşük maliyetle üretim yapmasını sağlayacak yeni bir teknoloji keşfettiğinde de arz eğrisi sağa kayacaktır. Örneğin, 'larda Yeşil Devrim olarak adlandırılan önemli bir bilimsel çaba, buğday ve pirinç gibi temel ürünler için geliştirilmiş tohumlar üretmeye odaklandı. 'ların başlarında, dünyadaki düşük gelirli ülkelerin üçte ikisinden fazlasında bu Yeşil Devrim tohumları kullanılarak üretim yapılıyordu - ve üretim dönüm başına iki katından fazlaydı. Üretim maliyetlerini düşüren bir teknolojik gelişme arz eğrisini sağa kaydıracaktır, dolayısıyla verilen herhangi bir fiyatta daha büyük bir miktar üretilecektir.
Devlet politikaları vergi, düzenleme ve sübvansiyonlar yoluyla üretim maliyetini ve arz eğrisini etkileyebilir. Örneğin ABD'de alkollü içeceklere vergi uygulanarak tüketicilerden her yıl 8 milyar $ toplanır. İşletmelere göre vergiler maliyettir. Yüksek maliyet, yukarıda bahsedilen sebepler nedeniyle arzı azaltır. Maliyeti etkileyen bir başka politikaya örnek olarak, firmaların daha temiz bir çevre veya daha emniyetli bir çalışma alanı sunmasını zorunlu kılan çok sayıda düzenleme verilebilir. Yani düzenlemelere uymak maliyeti artırır.
Diğer yandan, devlet eliyle verilen teşvikler verginin tam tersi etkiye sahiptir. Teşvik genel olarak, firmanın belirli şeyleri yapması durumunda devletin firmaya doğrudan para vermesi veya firmanın vergilerini azaltmasıdır. Firma açısından bakıldığında, vergiler veya düzenlemeler arz eğrisini sola kaydıran ekstra üretim maliyetleridir ve firmanın verilen her fiyat seviyesinde daha düşük miktarda üretim yapmasına neden olur. Bununla birlikte, teşvikler ise üretim maliyetini düşürür ve verilen her fiyat seviyesinde arzı artırarak arz eğrisini sağa kaydırır.

Arzı değiştiren faktörlerin özetlenmesi

Aşağıdaki grafik mal ve hizmetlerin arzını değiştiren faktörleri özetlemektedir. Ürünün fiyatındaki bir değişikliğin, arz eğrisini kaydıran faktörler arasında olmadığına dikkat edin. Bir ürün veya hizmetin fiyatındaki değişiklik genelde arz edilen miktarda bir değişikliğe veya bu belirli mal veya hizmetin arz eğrisi boyunca bir harekete yol açmakla birlikte, arz eğrisinin kaymasına neden olmaz.

Talep Eğrisinde Kaymaya Neden Olan Faktörler

Piyasayı anlamak için talep eğrisini iyi okuyabilmek gerekir. Birçok faktör bulunur ve analitik olarak siz her bir olasılığı hesaplamak zorundasınız. Bugün detaylı bir şekilde sizlere talep eğrisinde kaymaya neden olan faktörlerkonusundan bahsedeceğiz.

Arz ve talep kanunu hakkında yeterince bilgi sahibiyseniz bu konuyu anlamanız daha kolay olacaktır. Sattığınız ürün malın fiyat artışı ve azalmasına bağlı olarak sırayla talep edilen miktarın azalmasına daha sonra artmasına neden olacaktır. Talebin artması kavramı ise, tamamen bu kavramlardan farklıdır. Talep eğrisinde yaşanan sağa ve sola kaymalar ile gösterilir. Bunları en iyi şekilde analiz edebilmeli ve piyasayı dikkatli bir şekilde okuyabilmeniz gerekir.

Talep eğrisinde kaymaya neden olan başlıca faktörler şu şekildedir:

  • Tüketicilerin Gelir Düzeyinde Değişim Yaşanması: Gelir düzeyinde yaşanan artış, genel bir tüketicinin daha fazla harcama yapmasına neden olur. Bu sayede talep artışı yaşanır ve talep eğrisi sağ tarafa doğru kayar. Eğer bu senaryonun tam tersi olursa ve tüketicinin gelir düzeyinde düşüş yaşanırsa talep eğrisinde azalma ve talep eğrisinde sola kayma yaşanır.
  • Tüketici Sayısında Yaşanan Artış: Talebi artıran en önemli faktörlerin başında nüfus gelmektedir. Bir bölgede doğan kişi sayısı çoksa ya da o bölge göç alıyorsa, zamanla talep artacak bu sayede talep eğrisi de sağ tarafa doğru kayacaktır.
  • Diğer Mal ve Hizmetlerin Fiyatlarındaki Değişim: Beraber kullanılan iki farklı ürün varsa birindeki fiyat artışı diğerini etkileyecek ve diğerine olan talebi düşürecektir. Bu durum yaşandığında talep eğrisi sola doğru kayar. İkame mallarda yaşanan fiyatların artışı ise rakip malların fiyatlandırmasına bağlıdır. Rakip malların fiyatları artarsa ilgili olan mala talep artar. Bu sayede talep eğrisinde sağa kayma gözlemlenir.
  • Tüketici Tercihinde Yaşanacak Değişimler: Tüketiciler her zaman aynı ürünleri, aynı ihtiyaçlar için tüketim yapabileceği gibi zamanla belirli ürünlere yönelebilir ve bazı ürünleri bırakabilir. Tercih ettiği ürünler de artış gözlemlenirse sağlıklı beslenmek adına organik ürünlere talep artarsa, organik ürünlerin tüketim artacak bu sayede talep eğrisinde sağa kayma gözlemlenecektir.
  • Gelecek İle İlgili Beklentiler: Tüketiciler temel bir mantık ile çalışır. Satın almak istedikleri ürünün ileri de fiyatlarının artacağını düşünüyorsa hızlı bir şekilde o gün tüketmeye başlarlar. Bu sayede talep artar, talep eğrisinde sağa kayma gözlemlenir. Tam tersi senaryo da ise talep azalacak ve talep eğrisinde sola kayma gözlemlenecektir.

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası