gardırop savaşları 20 şubat / Canlı Dizi HD İzle

Gardırop Savaşları 20 Şubat

gardırop savaşları 20 şubat

20 Şubat ’de Trabzon Sürmene’de doğdu. ’te Sürmene Endüstri Meslek Lisesi’nden, ’da Karadeniz Teknik Üniversitesi Trabzon Meslek Yüksekokulu’ndan ve ’de Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. ’te Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tekstil Eğitimi Bölümü’nden Yüksek Lisans ve ’da aynı anabilim dalında doktora eğitimini tamamladı. Aralık ’de Sinop Üniversitesi Giyim Üretim Teknolojisi Programına Yardımcı Doçent olarak atandı. (bir yıl) TÜBİTAK Bursuyla İngiltere’de Bolton Üniversitesinde “Development and Evaluation of Wearable Devices for Detection of Tissue Abnormalities”  projesinde araştırmacı olarak yer aldı. ’de Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Tekstil Yönetim ve Pazarlama Anabilim Dalına Dr.Öğr.Üyesi olarak atanarak Sinop Üniversitesi’nden ayrıldı. Mart Döneminde Üniversiteler Arası Kurul’dan Doçentlik unvanını almış olup görevine devam etmektedir. 

Evli ve iki çocuk sahibi olan Dr. Ahmet ÖZBEK, orta düzeyde İngilizce bilmektedir. İlgi alanları; giysi pazarlaması ve giysilerin e-ticarettir.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” konsepti

20 Şubat Pazartesi günü yayınlanan bölümde yarışmacılara &#;Straplez Elbise&#; konsepti verildi. En yüksek puanı Gizem alırken en düşük puanı Alina ve Özge aldı.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” Konsepti

21 Şubat Salı günü yayınlanan bölümde yarışmacılara &#;Yüksek Bel Pantolon Şıklığı&#; konsepti verildi. En yüksek puanı Seren ve Özge alırken en düşük puanı Didem aldı.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” Konsepti

 

Gardırop Savaşlarının bugün yayınlanan haftanın üçüncü günü bölümünde, yarışmacılara “Manto Şıklığı” konsepti verildi. Yarışmacılar alışverişi için Nişantaşı’na gitti.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” Konsepti

Özge çocukluğunda annesinin, babasından şiddet gördüğünü anlattı. Ayrılmalarından sonra annesi ile görüşmek istediğini fakat babasının bu görüşmeye karşı olduğunu anlatan Özge göz yaşlarına hakim olamadı. Bir gün annesi ile olan buluşması sonrası babasından dayak yediğini ve annesinin yaşadığı evin bahçesine bırakıldığını anlattı. Annesi ile ilişkisinin de iyi olmadığını anlatan Özge annesinin onu terk ettiğini ve görüşmek istemediğini anlattı.

Podyuma ilk olarak Gizem çıktı. Gizem simli siyah elbise üzerine bej renk manto tercih etti. Gül Hanım, gece ile gündüz arasında olduğunu belirtti. Manto, saç ve makyajı gündüz kombini, çanta, elbise, çorap ve ayakkabısı ile gece kombini olduğunu söyledi. Genel olarak jüri tarafından beğenildi. Raşit Bey çantasını eleştirdi ve kombine göre klasik olduğunu belirtti.

Didem, siyah İspanyol paça pantolon ve volanlı gömlek üzerine mor manto tercih etti. Raşit Bey, çok detaylı olmasını eleştirdi ve gidişatını iyi görmediğini söyledi. Gül Hanım ve Ayşe Hanım genel olarak beğendiklerini belirttiler. Didem’in tercih ettiği pantolon paçasından dolayı sert eleştirildi.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” Konsepti

Alina, siyah şapka, siyah elbise üzerine turuncu manto tercih etti. Genel olarak jüri kıyafetinin klasik olduğunu fakat bu kombinin manto ile uyumlu olmadığı belirtildi. Raşit Bey file çorap kullanmasını önerdi. Mantoda ise turuncu yerine deve tüyü ve acı kahve rengi önerdi. Çantası beğenildi. Şapkası zorlama bulundu.

Özge, beyaz bluz, antrasit pantolon ve açık pembe manto tercih etti. Pantolonun paça kesimi kısa olduğu için eleştirildi. Renk uyumu beğenildi. Fakat tercih ettiği parçaların kumaş lisanı farklı olduğu için eleştirildi. Raşit Bey kendisine sigaret pantolon kullanmasını önerdi. Arada kalmışsın yorumunu aldı.

Seren, siyah pantolon ve kazak üzerine deve tüyü manto tercih etti. Leopar ayakkabı kullanmış olması beğenildi. Genel olarak jüri tarafından güzel yorumlar aldı ve beğenildi. Gül Hanım, bu kombinden ayakkabısının siyah olmasını yada mantosunun siyah olmasını tercih ettiğini belirtti. Ayşe hanım, kombinin de eleştirecek bir şey yok yorumunda bulundu.

Günün birincisi Seren olurken en düşük puanı alan Özge oldu.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” Konsepti

Seren ve Gizem bugün giydikleri kombinlerini sosyal medya hesabından fotoğrafını paylaşarak bir takipçilerine hediye edeceklerini belirttiler.

Gardırop Savaşları 22 Şubat Çarşamba “Manto Şıklığı” Konsepti

ETİKETLER:gardırop savaşları, Gardırop Savaşları 20 Şubat, Gardırop Savaşları 21 Şubat, Gardırop Savaşları 22 Şubat, Gardırop Savaşları Manto Şıklığı, Gardırop Savaşları Straplez Elbise, Gardırop Savaşları Yüksek Bel pantolon Şıklığı

Şenay Düdek

Başarılarıyla, erkekleri kıskandırdılar

20 Şubat

Arkadaşım Sinan Kuzucu, hafta arası “Seni bir yere götüreceğim. Harika yemekler… İki tane şeker gibi kadın. Çok başarılılar” deyince, gittim. Erkeklerin egemen olduğu, Karabağlar’da Yeşillik Caddesi’nde, bir iş merkezinde, kocaman bir restoran Pırıl pırıl Masa örtüleri, peçeteler bembeyaz ve kolalı. Açık mutfak. Çalışan kadınlar, servis elemanları hepsi öyle. Sinan’ın dediği gibi de harika yemekler. Hepsi bir birinden lezzetli. Üstelik de çoğu bu iki kadının marifeti. Şimdi, “Ne var bunda diyeceksiniz?”
Bir kere iki kadın, Derya İnanç ve Dilek Okçu, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu. Yani şu an, başarılı oldukları iş dalıyla alakasız bir eğitimden geçmişler. Yıllardır, pek çok erkeğin lokanta, restoran açıp da tutunamadığı bu bölgede, tıkır tıkır iş yapıyorlar. ‘Maya’ adını verdikleri, yemek evini de yakında zincir hale getirecekler
Özel davetler ve Catering hizmeti
Derya İnanç ve Dilek Okçu, 27 yıllık arkadaşlar. Önce dekoratörlük yapmak istemişler. Ama aile yaşamları, çocuklar falan derken, yıllarca bir iş yapamamışlar. Geçtiğimiz yılın sonunda, bakmışlar ki, evlerine gelen her konuk, eşleri, çevreleri, “ Bu kadar güzel yemekler yapıyorsunuz, niye bunu ticarete dökmüyorsunuz” deyince de karar vermişler. Mobilyacıların, mezar yapıcılarının, bankacıların, marangozların, sandalyecilerin, aydınlatmacıların, demircilerin olduğu, bu iş merkezinde açmışlar Maya’yı. Geleneksel Türk mutfağının favorileri burada. Soğan yahnisi, tavuk sarma, hünkar beğendi, yöresel Ege otları, Tire köfte, talaş kebabı Tatlılarda ise fırın sütlaç, ayva ve kabakta iddialılar. Mönü hemen her gün değişiyor. Sabahın köründe Maya’dalar. Kendi malzemelerini, taze olarak kendileri alıyorlar ve yapıyorlar. Ayrıca catering servisleri de var. Doğum, nişan, gelin, cenaze, mevlit, ev partileri Portföyleri hayli zengin Kısa sürede, Karabağlar’daki bütün iş yerlerinin patronlarını, banka çalışanlarını, Maya’ya abone etmişler. Gidin, bir görün Bu arada evlere ve iş yerlerine de servis var Telefon:


Ekran starlarının İzmir çıkarması

Kaliteli eğlence açısından, Şubat sonunda, İzmirlileri güzel geceler bekliyor. Ekranların pek çok starı, bir birinden güçlü tiyatro oyunları ile İzmir sahnelerini renklendiriyor İzmirliler, bu oyunları sakın kaçırmayın. 25 Şubat Cuma saat ’da, ‘Büyük İkramiye’ var. Bir çılgın komedi Unutulmayan jüri üyesi, son ütücü Armağan Çağlayan, yine pek çok diziden tanıdığımız, Celal Kadri Kınoğlu ve Suzan Aksoy ile birlikte

Yazının Devamını Oku

Sanayiciler Kulübü’nde Her şey çocuklar için

19 Şubat

Berkay Eskinazi, İzmir cemiyet hayatının, &#;nemli isimlerinden birisi. Ama &#;yle laf olsun diye, cemiyet haberlerinde, fotoğrafı, haberi &#;ıkanlardan değil.

Üretken. Bir kere EBSO (Ege Sanayi Odası) Yönetim Kurulu’nda tek kadın üye. Asıl mesleği eczacılık, ama onu yıllar öncesine bırakmış. Sanayide başarmış. İzmir için çok çalışıyor. Özellikle de kadın ve çocuklar için. Arayıp, “Bir konuda sizin desteğinize ihtiyacımız var” deyince. Bir öğle vakti, koşturarak gittim. İkinci Kordon’da, Pasaport’ ta, EBSO’nun sekizinci katında, ‘Sanayiciler Kulübü’nde buluştuk. Bir körfez manzarası, tablo gibi Hayran kaldım. Burası bir restoran aslında. Harika bir personeli var. Hepsi deneyimli ve iş bilir. Pırıl pırıl etraf Hijyen Masalarda beyaz kolalı örtüler. Akşama, özel bir davet için hazırlanıyordu
Zengin açık büfe Berkay Eskinazi, hemen girdi söze. “Sizi buraya davet etmemin nedeni. İşte bu restoran. Burada içilen bir kaşık çorbada bile, bir amaç var. Bu lokantanın geliri, burslara gidiyor. Okuttuğumuz öğrencilere O nedenle burayı yaşatmak gerek” dedi. Baktım Aslında hafta içi ya da sonları birileri bir yerlere gidiyor. Bir şeyler yiyor. Ya da eşini, dostunu ağırlıyor. “Niye burası da olmasın” diye düşündüm. Üstelik de hayırlı bir iş için. Yani çorbada, sizin de tuzunuz olacak. Manzara ortada. Yemekler öyle. Öğlenleri çok zengin bir açık büfe var. Saat arası. Yok yok. Kendinizi kaybedebilirsiniz. Tatlısından, tuzlusuna, çorbasından, salatasına, etine, sebzesine “Ha ben büfeden istemem. Özel bir şeyler yemeyi tercih ederim” derseniz, o da var
Davetlere de açıkAkşam için de enfes bir mönü var. İnceledim. Somon fümeden, hamsi marine, ahtapot ve karides salatasından, Milas kekiği ile marine edilmiş kuzu pirzolasına, yoğurtlu kebaptan, balık tezgahından, istediğiniz balık çeşidine Üstelik fiyatlar da aynı ayardaki restoran ve lokantalardan daha da ekonomik. Denize karşı bir masa var. Burası VIP. Ama öyle tabiri caiz ise atla deve değil. Önceden bildirmeniz yeterli. Zaten salonun her yerinden, manzara enfes. Günlük yapıyorlar tüm alışverişleri. Sebzenin de etin de deniz mahsulleri ve balığın tazesi burada. Bir çocuğu sevindirmek, bir hayır işlemek, üstelik de eğitimle ilgili bir alkışı, Allah katında hak etmek için, EBSO’nun, Sanayiciler Kulübü’ne gidin. Ama öğleyin ya da akşam. Özel davetlere de açık. Bir doğum günü ya da evlilik yıl dönümünüz, veya bir iş toplantınız, düğün, nişan törenleri, kokteyl Gözleri ışıl ışıl binlerce çocuk sizi bekliyor

Cem’i kutlamak gerek

Cem’i (Özer) 25 yıldır tanırım. Bir dönem çok da samimiydik. Sonra koptuk. Yazın Cem ile ilgili bir haber yapmıştım. “Nurgül bu adamın gözleri, kocan yüzünden kör oldu” diye Çeşme Alaçatı’da komşum, Aktaş Market’in sahibi Hakkı Amca ile ortak villalar yapmışlardı. Cem, adına verilen senetleri, ödemediği için, borçlar yüzünden, Hakkı Amca’ya haciz gelmişti. Şekeri çıkınca da gözüne vurmuştu. Neyse, sonunda Cem ile onları buluşturdum. O aralar çok sık Cem ile görüştük. Durumuna üzüldüm. Aslında gönlü iyidir Cem’in. Nurgül ile aşklarının ve evliliklerinin bitişi, bence ekonomik nedenler. Gelelim asıl konuya. Nurgül Yeşilçay ile Sezen Aksu’nun oğlu, Mithat Can arasındaki ilişkiyi, sanırım sağır sultan bile duymuştur. Herkesin tercihi. Ama burada, Cem’in duruşunu alkışlamak gerek. Tek kelime etmediği gibi, “Nurgül’ü gülerken görmek hoşuma gitti” diyor. Ayrıldığı karısının hayatına, oğulları Nejat’a rağmen, karışmaya hakkı olmadığını söylüyor. Bence magazinci arkadaşlar, biraz rahat bıraksınlar Cem’i Hatta, bütün gönül kırgınlığına rağmen, onurlu duran Cem Özer’i kutlasınlar Onun yanında olsunlar Haksız mıyım?

Cihangir Cumhuriyeti’nde şimdi de satılık ev arıyor

Sahnelerin parlayan ve de başarılı ismi o. Demet Akalın. Cihangir’de yaşayan ünlüler kervanına, sonunda o da katıldı. Özellikle tiyatro ve sinema dünyasının, entel isimlerinin yaşadığı semt için, ünlüler “Burası farklı bir Cumhuriyet” diyorlar. Demet, Nejat İşler, Selçuk Yöntem, Cenk Eren, Engin Günaydın, Hümeyra, Kenan İmirzalıoğlu, Hale Soygazi, Murathan Mungan, Sinan Çetin ve Fikret Kuşkan’a komşu oldu Acarkent’teki, muhteşem döşenmiş, tripleks villasını, şehir hayatına ve işlerine uzak olması nedeniyle şimdilik kapatmış Demet. Kiraladığı evde, yakın arkadaşı, sunucu ve televizyoncu Elif Güvendik ile birlikte oturan Demet, şimdi de satın almak için ev bakıyormuş. Bu arada, popun başarılı yıldızı, bu akşam               İzmir Arena’da Kaçmaz

Müzikli geceler

Yazının Devamını Oku

İlk kez IF WEDDING FASHION’da

16 Şubat

Senem &#;apa, yaklaşık 15 yıllık arkadaşım. Annesi Melek m&#;thiş bir kadın.

İzmirliler Melek yıllarca restorancılık alanında, önemli markalara imza attı. Senem de Türkiye’nin hazır giyim sanayinde, markalaşmış ve dünyaya açılmış, pek çok markasına danışmanlık yaptı. Onlara defileler düzenledi, fuarlar organize etti. Meslektaşlarımızdan, sevgili Şebnem kardeşi. Şebnem basın dünyasından ayrılınca, iki kardeş bir tanıtım firması kurdular. Senem beni arayıp, “ Şubat IF Wedding Fashion Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’na geliyorum” deyince, merak ettim

Dünyaya açılan bir marka ALFABETA

Müşterek arkadaşımız, Herman  Mıhçı’nın,  İstanbul’da, özellikle abiyede dünyaya açılan bir markası ALFABETA’nın, defile organizasyonunu yapmış. İstanbul’da, cemiyet hayatında, pek çok elit isminin yazlık, kışlık gardıroplarını hazırlar Herman. Ayrıca Seda Sayan, Muazzez Ersoy, Çağla Şikel de müşterileri arasında Ama,  Janet Jackson’a yaptığı, gardırop ile adını dünyaya duyurdu Hatta Amerika’daki, Hello dergisine kapak ve haber oldu. Yıllardır Amerika’dan, Arabistan’a kadar, çok sayıda önemli ismi giydiren, ünlü haute couture markası, ALFABETA’ nın defilesini, İzmirli hanımlar kaçırmayın. Üstelik de, yıllar sonra, Türkiye’deki ilk defilesi Herman’ın. 17 Şubat Perşembe, saat ’da. İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’nu sergilenecek. Defilenin mankenleri arasında ise, İzmir’e gelin olacak olan, Hande Subaşı, Ece Sükan, Özge Ulusoy ve Sema Şimşek gibi ünlü mankenler var. ’den beri Herman Mıhçı imzasını taşıyan kreasyonlar, başta ABD, Rusya, İtalya, Fransa ve Arabistan ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeye gönderiyor.

Ajda, Ebru, Pınar hepsi de günahsız

Cumartesi günü birkaç arkadaşımla, Kahve Dünyası’nda oturuyorduk. Hepsi bana, iki gün önce, hemen tüm gazeteler, magazin sayfalarında ve eklerinde yer alan bir haberi sordular. Efendim, ünlü bir telefon markası, can dostum İzzet Çapa’nın, Süper Market Long-Table adlı mekanında, bir tanıtım yemeği vermiş. Bu yemeğe katılan Süper Star Ajda Pekkan, Ebru Şallı, Pınar Altuğ, gibi ünlüler ellerinde üç-dört telefon ile magazin basınına haber olunca, hemen herkes “Yazıklar olsun. Bu kadar mı arsız bu şöhretler? Bedava bulunca üç-dört tane mi alır insan” diye konuşmaya başladılar. Vallahi bende öyle düşünüp ayıplamıştım. Ama işin doğrusunu mekanın işletmecisi ve yakın dostum, Ali Sayar’dan öğrendim. Herkese bir telefon hediye etmişler. Diğer kutular boşmuş. Poz vermek için kullanılmış. Bazen farkında olmadan, ünlülerimizin günahlarını alıyoruz. Doğrusunu bilin istedim

Bir yıl önce yazdım, ısrarlıyım ‘Tecavüzcüler hadım edilsin’

Hürriyet Ege köşemde tarihinde yazdım. Türkiye’nin en çok okunan internet sitelerinden, Uçankuş’ta da yayınlandı yazım. Arşive girenler görecekler. Neredeyse bir yıl sonra, AK Partili milletvekilleri, cinsel saldırganlara, cezaları ağırlaştıran bir yasa teklifi sundular. Bu yasa teklifine göre, birden fazla tecavüz eylemini gerçekleştiren sapıklar, hastalar hadım edilecek. Bilmeyenleri aydınlatayım. Öyle cinsel uzuv ile alakalı değil. Testosteron hormonları, ilaçla azaltılacak. Yani kimyasal hadım. ABD’nin bazı eyaletlerinde, İsveç, Norveç, İngiltere, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Filipinler gibi ülkelerde zaten bu yöntem var. Bizde niye olmasın? Çevremde aklı başında kime sorduysam, benimle hemfikirler. Çünkü, tedavisi olanaksız bir hastalık bu durum. Elde edilen verilere göre; yılda ortalama 7 bin çocuk, cinsel istismara uğruyor. Üstelik de savunmasız, yaş arasında gerçekleşiyor. Ve her geçen gün de artıyor. Şimdi o tarihteki yazımla sizleri baş başa bırakıyorum. Atlayanlar okusunlar, okuyanlar bir kez daha hatırlasınlar diye. Bu arada son günlerde, sahip çıkamadığımız kadınlarımızı, katleden, eski kocalar için de geçerli bu görüşüm. ‘Kadının ne adı ne de canı var’. Bu yazımın tam sırası          

* * *

Yazının Devamını Oku

Kaya Termal’den Bengü’ye şok

13 Şubat

Daha önce de yazdığım gibi, ‘Sevgililer Günü’, benim için marketing günlerden biri. Hayatımda, diğer günlerden, hiç mi hiç farkı yok. Amma İzmir’e, Kaya Termal Otel’e, bu güne özel, popun yıldızlarından, Bengü’nün geleceğini öğrenince, bir değişiklik yapalım istedik. Bir gurup can dostlarım ile, 12 Şubat Cumartesi gecesi için, yer ayırttık. Bengü, hem hepimizin sevdiği bir şarkıcı, hem de İzmirli. Üstelik de sahnede harika Şarkıları öyle. Neyse uzatmayayım. Çarşamba günü, programın iptal edildiğini bildirdiler. Neden de talep yokmuş. Şaşırdık
Amatörlük mü? İşi bilmemek mi?
İnsan 34 yıl İstanbul’da yaşayınca inanası gelmiyor. Çünkü son hafta rezervasyonlar başlar. Hatta bir, iki gün içinde. Bir de İzmirliler. Son güne bırakırlar çoğu kez. Balçova Kaya Termal’in, bu kararını yadırgadım. Çünkü Bengü kişilik salonları dolduran bir şarkıcı. Kendisiyle konuştum. Çok üzgün. Bana, “Vallahi Şenay Abla, o tarihte kesinleşen işler vardı. Ama biliyorsun ben İzmirliyim. Özlem. Ailem. O nedenle tercih ettim. Ama bir hafta öncesinden, insan işi iptal eder mi? Böyle amatörlük olur mu?” dedi.
Bengü, 13 Şubat’da Elazığ’da, 14 Şubat’da Uludağ’da olacakmış. Şubat sonuna kadar alınan pek çok işi varmış. Uğradığı maddi ve manevi kayıp nedeniyle, avukatına talimat vermiş, Bengü. “Çok üzgünüm ama yetkililerle artık mahkemede hesaplaşacağız” diyor Dilerim ortak bir yol bulunur


Sezen Aksu, Tarkan destekli Sibel Can çok büyük oynuyor

Hüseyin Emre, Türkiye’nin pek çok ünlü starının, albümlerini çıkarttığı, Emre Müzik’in sahibi. Ailesini da iyi tanırım. Eşi Sibel de arkadaşım. Ortak bir dostumuzu sormak için Hüseyin Ağabey’i aradım. Stüdyoda tatlı bir telaş içindeydi. E nasıl olmasın. Bir yandan Ebru Gündeş’in albümünü bitirmeye çalışıyor, öte yandan Sibel Can’ı. Evet, Sibel Can, Hüseyin Emre, Aşkın Nur Yengi, Serdar Ortaç, Yusuf Güney, Rafet El Roman, Hüseyin Ağabey’in sanatçıları. Daha önce, Ebru Gündeş’in albümü ile ilgili, dedikodu ve gelişmeleri size iletmiştim. Sıra Sibel Can’da

Yazının Devamını Oku

Başhekim Savaş Aslan ekrandan her şeyi izliyor

12 Şubat

Bir dostum rahatsızlandı. Soluğu İzmir Nevvar Salih İşg&#;ren Alsancak Devlet Hastanesi’nin, acil servisinde almış. Ertesi g&#;n ziyaretine gittim.

Anlata anlata bitiremiyor. Gecenin bir yarısında, görevli tüm doktorlar, süper bir sabırla, herkesle tek tek ilgileniyorlarmış. Yani o eski sistem, perişanlık yokmuş. Hemşireler, hastabakıcılar, kısacası bir özel hastane neyse, oymuş. Yalnız tek sıkıntı, gündüzleri kapıda duran, bazı güvenlik görevlilerin kabalığıymış. Sözü geçen hastanede, üç yataklı bir oda yaptırdığım için mutlu oldum. İçimden “Değdi” dedim. Çıkışta, dostum olan, hastanenin genç ve başarılı başhekimi, Savaş Aslan’a uğradım Dev bir ekranın önünde çalışıyor, notlar alıyordu. Hastane on yıldır büyük aşama kaydetmiş. Merak ettim. Her şey bu ekrandaymış. Savaş tüm yaşananları, gelişmeleri, dizi ya da program izler gibi buradan izliyor Hastane, yılından beri üç ayrı binada hizmet veriyor

yılında 20 bin hasta tedavi olmuş

Hastanenin bilgi işleminde hasta kaydı var. Savaş, “ yılında hastanemiz polikliniklerinde, kardiyoloji, gastroenteroloji, nefroloji branşları gibi, ileri ihtisas dallarının da dahil olduğu, 23 branşta, bin kişi muayene edildi. Tedavileri yapıldı. Bu yıl boyunca, tüm branşlarda, 10 bin hasta yatarak, toplam 20 bin hastaya, değişik cerrahi operasyonlar yapıldı” dedi Hastaneye, her gün acil hasta, dahil olmak üzere, ortalama hasta başvuruyormuş. Acil servisi, 2 yıl önce tamamen yenilenmiş. Her muayene yatağında, bir adet kardio- monitörü varmış. 24 saat kişiye hizmet veriliyormuş.

Türkiye’de bir ilk

Aslan, “Hastanemizin, aktif birimlerinden biri olan, kardiyoloji branşında, üç uzman hekim, 9 yataklı koroner yoğun bakım ünitesi, efor - holter ünitesi ve üç ayrı poliklinikte, üç adet ekokardiyografi cihazı ile hizmet veriliyor. Bu donanımlı poliklinik hizmeti, Türkiye’deki ilk uygulamalardandır.”diyerek, diğer gelişme ve yenilikleri, şöyle anlattı; “Yenilediğimiz ameliyathanelerimizde 2 tanesi hepa filitreli olmak üzere, 7 salon var. Ayrıca, başta Göz ve Plastik cerrahi müdahalelerinin yapıldığı, 2 adet de lokal ameliyatların yapıldığı, salonlarımız mevcut. Bu bölüm içerisinde, geçtiğimiz aylarda, aktif hale getirdiğimiz, genel cerrahi branşlar, yoğun bakım ünitemiz var. Ayrıca hastanemize bağlı olarak, Balçova Semt Polikliniği, yılında yeniden yapılandırılarak, 12 branşta , günde hastaya hizmet vermeye başladı. Donanım olarak da, Radyoloji ünitemizin cihazlarını, yenileme ile ilgili projemiz var. Hastanemizde, hasta odaları da, İzmirli hayırseverlerin de desteği ile, hasta ve refakatçisinin, güncel ihtiyaçlarını karşılayan elektrikli yatak, bio filitreli klima, LCD televizyon gibi donanımlarla modernize edilmektedir. yılı içinde bu şekilde 8 odamız yenilenmiştir.”

Biyonik Oktay

Yarın, yani 13 Şubat Pazar, Kanal D ekranlarında yayınlanacak olan ‘Nuri’ dizisini merakla bekliyorum. Sanırım yılın komedi dizilerinden biri olacak. İki sevdiğim isim bir arada. Oktay Kaynarca ve Meltem Cumbul. Meltem’in ablası sayılırım. Çünkü, ablası Funda en yakın arkadaşım. Aynı semtin çocuklarıyız. Yani İzmirliyiz. Her dizi öncesi Meltoş ile konuşuruz. En son yine Kanal D’de, Özcan Deniz ile ‘Aşk Yakar’ adlı dizide oynamıştı. Bayılmıştım. Ama nedense reyting canavarına yenildi. O tarihten sonra da Meltem, senaryosunu da kendi yazdığı, ‘Aşk Yakar’a çok güvendiğinden, dizi kalkınca, ekranlara küstü. ‘Nuri’de Meltem ve Oktay’ın yanı sıra, Öykü Çelik, Asuman Dabak, Vural Çelik’ de var Öyküsü enfes. Neyse benim asıl konum, Oktay’ın bu kadar işe nasıl yetiştiği Biyonik Adam sanki. Bir yandan Zara ile Kanal 8’de ‘Salı Sefası’, öte yandan haftanın iki günü TNT’ de yayınlanacak olan, ‘Akıl Oyunları’ adlı, yabancı formatlı bir yarışma programı ve ‘Nuri’ Vallahi kefenin cebi yok, ama çeşme akarken de sanırım doldurmak lazım. ..

Turani’yi kaçırmayın

Yazının Devamını Oku

İlişkiler fuarı mı? Evlilik Fuarı mı?

9 Şubat

Yaratıcılık yok, taklit &#;ok, aynı isimler

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da, İstanbul Fashion Week (İFW), İstanbul Moda Günleri’ne davetliydim. Uluslararası bir koreograf olan, sevgili Uğurkan Erez, Öner Evez ve arkadaşım İFW Danışma Kurulu Başkanı, Damat’ın sahibi Süleyman Orakcıoğlu, protokol davetiyelerimi yolladılar. Sağ olsunlar. Ama bu aralar, pek keyifli olmadığımdan, gitmedim. Fakat, sevgili Ertan Kayıtken oradaydı. Ertan’dan, Uğurkan ve Öner’den bilgilendim. Bana göre de, Türkiye’nin en önemli moda etkinliği olan, İstanbul Moda Fashion’da, ünlü tasarımcılar pek yoktu. Bunun da nedeni, her birinin, başka uluslararası defilelere hazırlanmasıymış Neyse benim için önemli olan, Şubat tarihlerinde, İzmir’de gerçekleşecek, IF Wedding Fashion İzmir Geçtiğimiz hafta, bu konuyla ilgili, gazetelerde pek çok haber çıktı


Ünlü mankenler, aynı tasarımcılar

İzmir için çok önemli olan, 5. Gelinlik, Damatlık ve Abiye Fuarında, çok ünlü mankenler var. Cağla Şikel, Özge Ulusoy, Ece Sükan, Sema Şimşek, Duygu Akdeniz, Merve Büyüksaraç gibi. Katılan tasarımcıları merak ettim. Çıka çıka, açılış ve kapanış defilelerinde, İstanbullu Simay Bülbül ve Gamze Saraçoğlu çıktı karşıma. Şaşırdım Niye mi? Şubat tarihlerinde gerçekleşen İstanbul Fashion Week’ de de aynı isimler vardı. 4 Şubat’da Simay Bülbül’ün, 5 Şubat’da da Gamze Saraçoğlu’nun defileleri oldu. Peki İzmir farkı nerede? Üstelik ikisi de gelinlikçi değil. Simay Bülbül iyi bir tasarımcı ama deri üzerinde Gamze Saraçoğlu da öyle O da  ipek abiyede İzmir için bir kaç gelinlik yapacakmış! İF Wedding Fashion İzmir, bir gelinlik, damatlık ve abiye fuarı. Böyle bir fuarda ben, gelinlik ve abiye konusunda Türkiye, Avrupa ve Arap ülkelerinde, popüler olmuş isimleri görmek isterdim. Sanırım İzmirliler de öyle Ustaların ustası Yıldırım Mayruk, Vural Gökçaylı, Canan Yaka, Dilek Hanif Damatlıkta Faruk Saraç, Muzaffer Caha Yıllardır yapılan bu fuarda, bu isimler hiç yer almamış. Bırakın bu isimleri, mademki gelinlik ağırlıkta, peki İzmirli gelinlikçiler nerede? Ertan Kayıtken, Sister’s, Tahsin Kahyaoğlu, Jale Güngör, Melek Öz Yenilmez Amaç İzmirliyi kalkındırmak değil mi?


Dört yıldır organizasyon aynı isim

İZFAŞ, yani Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı, bir kuruluş tarafından gerçekleştirilen, bu fuarın organizasyonu, dört yıldır aynı isme verilmiş. Üstelik, duyumlarıma göre, bir kez bu fuarı gerçekleştiren Uğurkan Erez ile Öner Evez, aynı koşullar altında talip olmuşlar. Ama elleri boş dönmüşler. Bu da ister istemez bir tekelcilik mi var?sorusunu akla getiriyor. Kısacası, tabi ki İF Wedding Fashion İzmir’in, çok başarılı olmasını isterim. Ama daha adil, İzmirli tasarımcılara daha fazla yer vererek. İlişkilerle değil yalnız.   

Ayranımız yok içmeye

Yazının Devamını Oku

Alaturkacılar oturuyor popçulara yine gün doğdu

6 Şubat

Bu yıl, Sevgililer Günü, 14 Şubat’ın, Peygamber Efendimizin (s.a.v) doğum gününe, Veladet Kandili’ne denk gelmesi ve de pazartesi olması nedeniyle, 12 Şubat Cumartesi kutlanıyor. Bana göre marketing günlerden biri. Kimse de kusura bakmasın. Sevgilim olduğu zaman da bu böyleydi Şimdi de Ha, tabii ki, ekonomi canlanıyor. Çiçekçiler, hediyelik eşya satıcıları, kuyumcular, eğlence dünyası hareketleniyor Bu nedenle de sevinçliyim. Her yıl, 14 Şubat’ın, Sevgililer Günü olarak anılmasının kökeni, Roma Katolik Kilisesi’ne dayanır. Bilmeyenleri aydınlatayım. Valentine ismindeki bir din adamı adına ilan edilen bir bayram günüdür. Bu nedenle de, bazı topluluklarda, ‘Valentine Günü’ olarak anılır. Romantik aşk ile ilişkisi, Orta Cağ’ın sonlarına doğru, o zamanki akımlardan kaynaklanmıştır. Zamanla da, dinsel özelliğini yitirmiştir. yılından itibaren de dini takvimlerden çıkarılmıştır. Artık bir aşk ve sevgi günüdür. Birbirini sevenlerin, güzel sözlerle, birbirlerine mutluluk dağıttığı bir gün olmuştur 

Ege ve İzmir’e yıldız yağacak

Sevgililer Günü’ne özel hazırlanan, birbirinden renkli aktiviteler, eşsiz menüler, özel konaklama paketleri ve sürprizler ile Ege ve İzmir otellerine, gece kulüplerine yıldız yağacak. Hilton’da, sevdiğinize, yıllarca unutamayacağı “romantik” sürpriz yapmak sizi bekliyor 12 Şubat Cumartesi akşamına özel, romantik Sevgililer Günü yemeği, Windows on the Bay Restoran’da. Canlı müzik eşliğinde Set menü, akşam yemeği, limitsiz standart yerli içecek dahil, kişi başı TL. Diğer bir seçenek ise, İzmir Körfezi’nin mükemmel manzarasına hakim, Windows on the Bay Bar’da Grup Pan ve Ceren’in sevilen melodileri eşliğinde Limitsiz standart yerli içki dahil, kişi başı TL. Windows on the Bay Restoran’da, Sevgililer Günü özel programına katılan şanslı bir çifte, Temizocak Kuyumculuktan, ‘Tek Taş Pırlanta’, kazanma şansı da var. İzmir’in yeni ve modern oteli Kaya İzmir Thermal & Convention’da ise, Sevgililer Günü, pop müziğinin güçlü seslerinden Bengü ile kutlanacak. Aşk dolu bir konser, sizleri bekliyor Pop’un sevilen yıldızı, İzmir’in en büyük balo salonu Apollon’da sahne alacak

Aşk müziğinin ünlü sesi

Tam 70 kişiden kurulu, tamamı İzmirli müzisyenlerden oluşan, Sunshine Band Orkestrası, güçlü altyapısı, zengin repertuvarı ve sıra dışı sahne performansı ile Swissotel Grand Efes’de. Napoliten’den, Caz’a, Latin’den Oldies’e, Rock’tan, Türk popuna, oldukça geniş bir yelpaze sunacak. Bu güçlü guruba o akşam, aşk müziklerinin ünlü sesi, Özdemir Erdoğan da eşlik edecek. Bu dev birleşmeyi, Sunshine Band’in kurucusu ve yönetmeni Muhittin Yıldız gerçekleştirmiş. Diğer otellerde de popun ünlü isimleri var. Kısacası alaturkanın starları, bayramda olduğu gibi, yine oturuyor Kuşadası Korumar Otel’de, güçlü bir yorumcu Zuhal Olcay var. Pine Bay’da ise Coşkun Sabah Fatih Erkoç, Çeşme Sheraton’da, Çeşme Radisson Blue’de Serhat Can, Ege Palas’da ise genç bir ses sahne alacak Arena’da Kenan Doğulu, Mischka Live’de, İzmirlilerin sevgilisi, bir İzmirli, Yıldız Tilbe, en güzel aşk şarkılarını, sevenler için söyleyecekler Narlıdere Bordo Restoran’da ise, fantezi müziğin güçlü bir sesi Cengiz Kurtoğlu, yıllar sonra İzmirlilerle özlem giderecek.
Kıbrıs’da çok hareketli Yalnız Ege ve İzmir değil tabii Kıbrıs’da da ünlü isimleri sahne alacak. Cratos’da Serdar Ortaç, Kaya Artemis’de Özcan Deniz, Salamis’de Kıraç, Acapolco’da Yonca Lodi ve Merit’de de Gypsie King, aşk şarkılarını, sevenler için söyleyecekler Bostancı Gösteri Merkezi İstanbul’da ise, bana göre aşk şarkılarının tartışılmaz ismi, Ferhat Göçer’in konseri var. Yine bu özel gün için, Yeliz ve Soner Arıca, muhteşem bir şarkı ile sevgililerin gönlünde taht kuracak. Sözü ve müziği Soner Arıca’ya ait, ‘Neredeydin’ ve sözü Soner Arıca, müziği Sezgin Gezgin’e ait, ‘Ödül’ isimli şarkıları düet olarak seslendiren ikili, Süper FM’de de herkesi aşka davet edecek.

Ebru’nun büyük sırrı

Geride bıraktığımız hafta, magazin basınında, Ebru Gündeş ve kocası Reza Zerrab ile ilgili bir haber dikkatimi çekti. İkili bir restoran çıkışında, magazinci arkadaşların, “Ebru Hanım, bu son albümünüze, eşiniz şarkı verdi mi?” diye soruyorlar. Ebru da, “Hayır. Aslında çok şarkı yazdı. Ama bana kızgınlığından vermedi” diyor. Hoş, verse ne olur, vermese ne olur. Zaten, sevgili Ali Eyüboğlu da yazmış. “Ebru kocasının şarkılarıyla mı meşhur oldu? Reza Zerrab ne zaman büyük besteci oldu diye.” Haksız değil, bence de öyle. Ama benim size, asıl haber olarak vermek istediğim, Reza Zerrab’ ın kızgınlığının nedeni. Çifte yakın çevrelerden edindiğim bilgiye göre; neden çocuk. Sevgili Ebru, bir an önce anne olmak istiyormuş. Ama kocası Zerrab, karısını çok sevdiğini, evliliklerinin henüz yeni olduğunu, birbirlerine doyamadıklarını söylüyormuş. Bu nedenle de, sevgisini de henüz bir çocukla paylaşamayacağını itiraf etmiş. Ebru da diretince çok kızmış Siz de bilin istedim

Yazının Devamını Oku

İzmir layık olduğu yerde hiç değil

5 Şubat

Haftanın beş g&#;n&#;, Hilton spor merkezi GYM’deyim. Bir t&#;rl&#;, yeni Genel M&#;d&#;r Todori Kalamaris ile tanışamadık.

Şu an, artık kendini, ailesi nedeniyle emekliye ayıran, sevgili Ebru Ertamay, “Ben gitmeden sizi Todori Bey’le tanıştırmazsam, gözüm açık gidecek” deyince, bir öğle yemeğinde bir araya geldik. Satış ve Pazarlama Direktörü olan Ebru için de bu yemek veda niteliğindeydi. Bay Todori, süper samimi, sıcak ve bir İzmir hayranı. Tam saat konuştuk. Vallahi işim olmasa, sohbet daha da uzayacaktı. Bay Todori geleli, yeni olmasına rağmen, Hilton’da bayağı yenilikler yaptı. Lobi, giriş, otopark giriş ve çıkışlar yenilendi. Ama en büyük sürprizi de, baharda gerçekleştirecek. Sigara içilen alan olarak kullanılan, İzmir Körfez manzaralı terası, harika bir bar yapacak
Sosyal sorumluluk projeleri
Genç ve başarılı Genel Müdür, bu arada sosyal sorumluluk projelerine de el attı. Urla, Şehit Kemal İlköğretim Okulu’nun, bir odasını kütüphane yaptırdı. Üstelik bir de bilgisayar sistemi kurdu okula. İlköğretim çocuklarının teknoloji ile tanışmalarını sağladı. Sosyal sorumluluk projelerinin artarak devam edeceğini söyleyen, Todori Kalamaris, İzmir ile ilgili, çalışmalarından da söz etti. “İzmir hak ettiği yerde değil. Geçtiğimiz günlerde, sizin yazdığınız (İzmir’i kongre turizmi kurtarır) başlığı doğru. Ama bunun için, kongre merkezinin yanı sıra, oteller ve bu otellerin de aralarında sinerji oluşması gerekir” diyen, göreve geldiğinde, diğer otel genel müdürleriyle, sıcak ilişkiler kuran Kalamaris, “Gerektiğinde İzmir’e gelecek olan kongre, banket ya da büyük bir toplantı için, buradaki tüm otellerin, toplantı salonlarını açması ve odalar konusunda da, ortak bir fiyat vermesi gerekir” diyerek sözlerini şöyle noktaladı: “İzmir’de eğlence hayatı sönük. İş çıkışı, iş adamlarının ya da kadınlarının, çalışan kişinin, gideceği bir akşam üstü barı bile doğru dürüst yok. Gelen yabancı ne yapacak? Yalnızca balık lokantaları var. Şehrin içinde büyük alışveriş merkezi yok. Renksiz bir hayat. Halbuki İzmir’in uçması lazım. İş adamlarına, yöneticilere çok iş düşüyor. Gerçekten İzmir layık olduğu yerde değil.”

GYM yenilendi süper makine geldi

Söz Hilton’dan açılmışken, Hilton GYM müthiş yenilendi. Özellikle de yeni gelen harika bir aletten, söz etmek isterim. Reformer. Pilates eğitmeni, Derya Acar’a göre, pilates, beden ve zihni birleştiren, tüm vücudu çalıştıran, egzersizler üzerinde yoğunlaşır. Pilates egzersizleri, minder üzerinde veya özel tasarlanmış ekipman ve makinelerle yapılır. Reformer da pilates ekipmanlarından bir tanesi. Orijinal olarak, Joseph H. Pilates tarafından tasarlanan, bu ekipmanın en son hali “Stüdyo Reformer”. İşte GYM’nin ortaklarından Tanju Dokur, üyeleri için bu aleti getirttirdi. Reformer da çalışarak ulaşacağınız sonuçlara inanamayacaksınız.
Yerli ve yabancı ünlülerin gözdesi
Tüm dünyada, pek çok yıldız formunu pilatese borçlu. “10 derste farkı hissedeceksiniz, 20 derste farkı göreceksiniz, 30 derste yepyeni bir vücudunuz olacak” sözleri, iddialı gibi görünse de gerçeği yansıtıyor. Bu gerçeği yerli ve yabancı pek çok ünlüde görmek mümkün. Dünyada Madonna, Hugh Grand, Liz Hurley, Julia Roberts’i sayabiliriz. Bizde ise Ebru Şallı, Gülben Ergen, Deniz Akkaya, doğum sonrası, kilolarını böyle attılar. Süper Star Ajda Pekkan da böyle form tutuyor

HOŞÇAKAL Defne ÇOK ÜZDÜN BİZİ

Yazının Devamını Oku

'Güvencesiz kalmaya mahkum': Deprem kiracıları nasıl etkiliyor?

Antakya

Kaynak, Getty Images

Haber bilgisi
  • Yazan, Asya Robins
  • Unvan, BBC Türkçe

Büyük bir yıkıma yol açan Kahramanmaraş merkezli depremlerde on binlerce binanın yıkılmış, yıkılacak veya ağır hasarlı durumda olduğu açıklandı.

Evlerini kaybeden yüzbinlerce kişi deprem bölgesinden tahliye edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapılacak yardımlar kapsamında her haneye 10'ar bin lira verileceğini ve "konteyner kentler dışında barınacaklara ev sahibi olanlar için aylık 5 bin lira, kiracı olanlar için aylık 2 bin lira kira yardımı yapılacağını” söyledi.

Erdoğan aynı zamanda yıkılan binaların bir yıl içinde yeniden inşa edilip sahiplerine teslim edileceğini duyurdu.

Ancak evleri yıkılan veya hasar gören kiracılarla ilgili henüz bir bilgilendirme yapılmadı.

Diğer taraftan ülkenin birçok diğer bölgesinde ev sahipleri ve kiracılar binalarının depreme dayanıklılığı konusunda endişeli.

Uzmanlarla görüşerek ve geçmiş örneklere bakarak deprem öncesi ve sonrasında kiracıların haklarını inceledik.

'Kiracılar da enkazlar kaldırılmadan delil tespiti talebinde bulunmalı'

Uzmanlara göre ev sahipleri gibi evlerinde yıkım veya hasar meydana gelen kiracıların da hasarın seviyesine göre çeşitli maddi ve manevi tazminat talep hakları var.

BBC Türkçe’ye konuşan İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Kurucu Başkanı Şeref Kısacık’a göre yaralıların tedavisi veya yakınlarının defin masrafları, iş göremezlik veya destekten yoksun kalma masrafları, eşya hasar bedeli veya ömür boyu yaşanacak acı ve üzüntünün bedeli olarak manevi tazminat bunlardan bazıları.

Kısacık, muhatabı belirlemek için deprem bölgelerinde enkazlar kaldırılmadan yıkılan ve hasarlı binalardan gerekli numunelerin alınıp delil tespiti yapılması gerektiğini söylüyor:

“Kiracı-mal sahibi ayrımı yapılmadan zarar görenlerin ivedilikle delil tespiti talebinde bulunmaları lazım. Yani bu hasara depremin dışında neden olan ne? Giriş kattaki galerici dükkanına daha çok araç sokabilmek için kolonları, kirişleri mi kesti? Yoksa müteahhit uygun olmayan veya eksik malzeme mi kullandı? Yüklenici veya arsa sahibi binayı iki kat yapacağına beş kat mı yaptı? Binaya iskân belgesi veren ve denetlemeyen kamu kurumları mı sorumlu?

Bunun için kamu kurumlarının hazırladığı hasar tespit raporunun da kullanılabileceğini belirten Kısacık, "Ama hasar çok büyükse kiracı mahkemeye dilekçe vererek özel tespit talep edebilir. Kiracı kendi mahallesi ve binasıyla ilgili görsel ve yazılı yayınları da delil olarak bir kenarda tutmalı" diyor.

Kiracılar ev sahiplerini sorumlu tutabilir mi?

Kısacık, kamu kurumları, denetim şirketleri, proje müellifleri ve müteahhitlerin yanı sıra ev sahiplerinin de hasar ve yıkımdan sorumlu tutulabileceğini söylüyor:

“Kiraya veren, kiraya verdiği yeri kullanışlı halde bulundurmak zorunda. Evin riskli olduğunu veya mevzuata uygun şekilde inşa edilmediğini bilen ve buna rağmen kiralayan ev sahipleri depremden sonra hem maddi hem de manevi açıdan sorumludur.

“Depremden önce binada gözle görülür bir çatlak veya hasar ilgili kamu kurumları aracılığıyla kontrol edilmiş ve bina riskli olarak tespit edilmiş ise binanın gerekli bakım, onarım ve güçlendirme işlemlerini yaptırmayan ev sahibi de sorumludur.”

Ancak depremde yıkılan veya hasar alan binalarda önceden gözle görülür bir sorun tespit edilmediği ve binanın mevzuata uygun şekilde yapıldığı kanıtlanabiliyorsa Kısacık'a göre ev sahibi sorumlu tutulamaz.

Kiracılar evlerine geri dönebilir mi?

Deprem ya da diğer toplumsal hayatı etkileyen afetlerde yapılacak yardımları düzenleyen sayılı kanun kapsamında kiracı ve ev sahibi ayrımı yapılmaksızın etkilenen kişiler, kalıcı yerleşkeler yeniden oluşturulana kadar yapılan yardımlardan faydalanabiliyor.

Az hasarlı ve orta hasarlı binaların onarım süreçleri tamamlandığında, ev sahibinin başkaca bir tahliye gerekçesi yoksa kiracı evine dönebiliyor.

Ancak Kısacık’a göre bina tümden yıkılmışsa kira ilişkisi sona eriyor.

Yerine yapılan yeni binada ise yeni bir sözleşme yapılması gerekiyor.

Düzce ve İzmit'te kiracıların hak mücadelesi

Geçmişe baktığımızda benzer olaylar ve emsal olabilecek davalar görüyoruz.

17 Ağustos ve 12 Kasım Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra binlerce bina yıkılmış ve depremzedeler geçici barınma alanlarına yönlendirilmişti.

yılında bu barınma alanlarının boşaltılması gündeme geldiğinde kiracı depremzedelerin ne yapacağına ilişkin bir çalışma yapılmadığı ortaya çıkmıştı.

Buna karşılık oluşturulan İzmit ve Düzce’de Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut-Yapı Kooperatifi isimli Türkiye’nin ilk kiracılar hareketi, mülk sahipleri gibi kendilerinin de konut sorununun çözülmesi, konut yapılamıyorsa altyapılı arsa ve uygun kredi verilmesini talep etti.

Neredeyse 20 yıl süren bu mücadeleyi yakından takip eden Hukukçu Erbay Yucak, TOKİ Başkanlığı tarafından İzmit’in Arızlı mevkinde konut yapıldığını Düzce’de ise arsa tahsis edildiğini anlatıyor:

“Arsa tahsisinde usulsüzlük yapıldığı için dava açıldı ve bu dava 10 yıl sürdü. Devamında da şimdiki adıyla Umut Evleri projesi başladı. Kredi verilmediği için yine dava açıldı ve o dava da kazanıldı. Proje bugün bitme aşamasında.

“İzmit ve Düzce’deki süreç TOKİ başkanlığının kiracılara deprem sonrasında konut yapması uygulamasının ilk örnekleri sayılır. Van depreminden sonra da konteynerlerde kalan ve konut talebi için organize olan kiracılar için konut yapıldı. Umuyorum ki Pazarcık ve Elbistan depremleri sonrasında da hükümet aynı yaklaşımını sürdürür.”

'Kiracı olarak hakkımız yok, elimiz kolumuz bağlı'

6 Şubat depremlerinin ardından ülkenin birçok yerinde insanlar yaşadıkları evlerin depreme dayanıklılığı konusunda tedirgin.

Deprem risk tespitine yönelik başvurularda artış kaydediliyor.

Ancak mülk sahibinin tapu ve kimlik bilgilerini gerektiren bu başvuruyu kiracıların bireysel olarak yapması mümkün değil.

Diğer taraftan yapılan teknik incelemelerden sonra konutun ‘riskli yapı’ olduğu kararı verilirse güçlendirme veya yıkım süreci başlatılıyor.

Yıkılan binaların tahliye edilmesi için 90 günlük süre veriliyor.

Bu nedenle bazı ev sahipleri ve kiracılar risk tespiti yaptırmaktan çekiniyor.

BBC Türkçe’nin konuştuğu İstanbul’da yaşayan kiracılar yaşadıkları konutların dayanıklılığından endişeli olduklarını paylaşıyor.

Bazıları henüz ev sahiplerini tespit başvurusu yapmaya ikna edemiyor, bazıları ise konut fiyatlarındaki artış nedeniyle yeni ev bulamamaktan çekiniyor.

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde yaşayan öğrenci Yağmur Bozacı, ’li yıllarda yapılan binasında risk tespit başvurusu yapamadığı için ayrılma kararı aldığını söylüyor:

“Alt kat komşularımız ev sahibi, onlardan rica ettim. Onlar da ev yönetmeliğine uygun olmadığı için direkt yıkım kararı alınacağını veya güçlendirme için çok yüksek miktarda para isteneceğini belirtti. Kontratım bitince çıkacağım, hatta belki daha erken bile çıkarım. Çok tedirginim orada yaşamaktan. Ailemin evine dönmek zorunda kalacağım çünkü fiyatlar çok yüksek.”

Güngören ilçesinde kiracı olan çevirmen ve müzisyen Bora İnce ise yılında inşa edilen binasında görünürde bir hasar olmadığını ancak tedirgin olduğunu paylaşıyor:

“Binadaki diğer ev sahipleri acaba yıkım kararı çıkar mı, çıkarsa metrekaresi düşer mi gibi kaygılar yüzünden tespit yapılmasını istemiyor. Kiracı olarak hakkımız yok, tapu isteniyor o yüzden elimiz kolumuz bağlı. İBB’nin hızlı tarama açıklamasından sonra alt komşularımızı ikna etmeye çalışıyoruz. Garip bir korku var, işin ciddiyetinin farkında değildi insanlar son depremlere kadar.”

Şişli ilçesinde kirada oturan ve apartman yöneticisini risk analizi yaptırmaya ikna etmeye çalışan Zeynep* ise şöyle konuşuyor:

“Zemin katta oturuyorum ama arkada istinat duvarı var. Deprem anında toprak kaymasına ve evin yıkılmasına çok müsait ve bu bizim için inanılmaz endişe verici. Ev arkadaşımla kendi odalarımızda yaşam üçgenleri nasıl olur, gardırop yatağın üstüne şu açıyla düşer, elimizde metreyle eşkenar üçgen ölçüp yaşam alanları yaratmaya çalıştık. Başımızın üstünde sürekli su şişesiyle uyumaya başladık. Çok eski evlerde yaşıyoruz, inanılmaz korkuyoruz.”

Bu sorunlarla baş etmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 17 Şubat’ta yayımladığı bir bildiride riskli yapı tespitine artık sadece ev sahipleri değil kiracıların da başvurabileceğini duyurdu.

Risk tespitinden önce de ‘hızlı taramaya’ müracaat edilebileceği belirtildi.

İBB, bu yöntemin bir yol haritası oluşturduğunu, binayı direkt riskli yapı olarak kodlamadığı için konutların tahliye edilmediğini belirtti.

İBB'nin kiracılar için uygulaması henüz yürürlüğe girmedi.

'Güvenli bir konutta yaşamak için konut sahibi olmamız gerektiği söyleniyor'

Kentleşme ve yaşam alanları üzerine çalışanlar Türkiye’de kiracı olmanın güçlüklerine dikkat çekiyor.

BBC Türkçe’ye konuşan Mekanda Adalet Derneği Kentsel Politikalar Programı Sorumlusu Bahar Bayhan, konutun sadece mülkiyet temelli olmadığını, herkes için bir hak olması gerektiği mesajını yaygınlaştırmaya çalıştıklarını ve depremlerin ardından bunun yeniden gündeme geldiğini belirtiyor:

“Türkiye’de güvenli bir konutta yaşamak için konut sahibi olmamız gerektiği söyleniyor ve koşullar ona göre uyarlanıyor. Kiracılar en dezavantajlı konumdaki grupları teşkil ediyor. Güvencesiz kalmaya mahkûm kılınıyor.”

Depremden sonra ülkenin birçok yerinde bina dayanıklılığının gündeme geldiğini söyleyen Bayhan, birbiriyle düşman konumuna düşmüş ev sahibi ve kiracıların bir araya gelip birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyor:

“Kiracıların bir şekilde örgütlenmesi gerekiyor. Taleplerimizi yükseltmemiz, muhatapları sıkıştırmamız ve yurttaş denetimciliğine geçmemiz gerekiyor artık. Konut başımızın üzerindeki çatıdan çok daha fazlası. Depremde evlerini kaybedenler sadece konutlarını değil, bütün yaşamlarını, kentlerini, hafızalarını kaybettiler. Bu çok önemli, buna dikkat çekmemiz gerekiyor.”

*Gerçek adı değil

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası