ilkay sitti / Doktor ve doktor çocuklarına son görev

Ilkay Sitti

ilkay sitti

&#;nl&#; T&#;rk bilim insanından &#;ığır a&#;acak buluş Kız kardeşinin adını verecek

Prof. Dr. Metin Sitti, Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuştu

Einstein’ın da kurucularından olduğu Max Planck Topluluğu’nun ilk Türk direktörüsünüz. Sizi tanıyalım.

Kırşehir’de doğdum, Kayseri’de ilkokulu, İzmir’de ortaokulu ve liseyi okudum. Boğaziçi Üniversitesi’nde elektrik-elektronik mühendisliği ve fizik çift anadal programında lisans eğitimimi yaptım. Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans derecemi aldım. Bu sırada TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde CAD/CAM Robotik Bölümü’nde araştırmacı olarak çalıştım. Tokyo Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği bölümünde doktora yaptım. Ondan sonra da Amerika’da Berkeley’deki California Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı ve eğitmen olarak üç yıl çalıştım. 16 yıldır da Carnegie Mellon Üniversitesi’nde profesörüm.

Babanız köy enstitülü

Annem, babam Kayseri’nin köyünde doğdular. Babam köy enstitüsünden mezun olup İngilizce öğretmenliği yaptı. Aynı zamanda dışarıdan hukuk okudu. Sonra İzmir’e taşındık ve orada öğretmenliği bırakıp avukatlık yaptı.

Rahmi Koç Bilim Madalyası’nı, fen ve mühendislik bilimleri ve teknoloji örtüşmelerinde insan sağlığında çığır açan çalışmalarınızla kazandınız. Bu heyecan verici çalışmanızı anlatır mısınız?

Bizim yaptığımız en önemli katkı, var olan ilaç verme ya da tıbbi cihaz teknolojilerinin ötesinde kablosuz, damara ya da başka yerlere enjeksiyonla verilebilen çok küçük robotlar tasarlamak. Tamamen içinizde bağımsız hareket edebilen, hem hastalıkları tanımanıza yardımcı olacak hem de tedavide ve cerrahi müdahalelerde kullanılabilecek, tamamen bilimkurguda düşünebileceğimiz robotlar. Size rahatsızlık vermeden, çok az acıyla vücutta tedaviyi sağlayabilecek geleceğin tıbbi cihazları bunlar.

Amaç acıyı azaltmak mı?

Biri o. Asıl amaç, insan vücudunda girilemeyen ya da girilmesi tehlikeli olan yerlere girebilmek. Beyinde ya da damarlarda şu an cerrahi müdahale olmadan ulaşamayıp yapamadığımız tedavileri yapmak istiyoruz.

Örnek verir misiniz, nerelere ulaşılamıyor şu anda?

Mesela şu an elimizdeki en küçük cihazlar kateterler, değil mi? Çok ince bir kabloyla sizin damarlarınıza belli bir yere kadar ulaşabiliyorlar. Ama damarlarınız 1 milimetrenin altında küçüldüğü zaman, beyninizde ya da vasküler sistemde bir tıkanıklık ya da kanama varsa oraya cerrahi müdahaleden başka bir yolla ulaşılamıyor. Onun dışında beyinde çok riskli bölgeler var, oralara kateterle ulaşmaya çalıştığınızda zarar verebiliyor. Evet, kablolu teknolojiyle girebileceğiniz yerler çok var ama ulaşılamayan yerler de var. Mesela safrakesesi, beyin kanserinde ilaçlar bu organlara ulaşamıyor. O tür yerlere kablosuz olarak girip ilaç verme yöntemini kullanarak tedavi amacımız var.

Böylece mevcut tedavilerin yan etkileri de kalkacak mı?

Kemoterapide ilaç kana verildiği zaman, ilacın yüzde 5’i kanserli bölgeye ulaşıyor. Yüzde 95’i kanda karaciğerinize ve kalbinize, başka organlara ulaşıyor. Böyle olunca yan etkiler ortaya çıkıyor. Bazı kanser hastalarının kalp krizi geçirmeleri, karaciğer riski ortaya çıkması, saç dökülmesi gibi yan etkiler oluşması bundan. Bizim hedefimiz, ilacı küçük robotlarla kanserin olduğu yere doğru dozda vermek. Hem ilacın etkinliğini arttırıyorsunuz, dozu daha iyi şekilde ayarlıyorsunuz hem de başka yerlere yayılmasını engelleyerek yan etkilerini neredeyse ortadan kaldırıyorsunuz.

KARDEŞİME SÖZÜM VARDI

Hastalıkları tedavi edecek, acıyı azaltacak bu buluşunuzun ardında bir aile hikâyesi var mı merak ediyorum

Aslında var. Babamı görece genç yaşta kanserden kaybettik. Sevdiğiniz insanların çözüm bulunamayan hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybetmeleri çok üzücü. O büyük bir motivasyon oluyor. Kız kardeşim beyin cerrahıydı. Onunla hep konuşurduk, kablosuz minyatür robotlarla beyinde hastalık tedavilerine nasıl yeni çözümler bulabiliriz diye. Onu da maalesef 37 yaşında bir trafik kazasında kaybettik. Ona sözüm vardı. Beyinde yapacağım, klinikte başarılı olacak ilk robotun adını kız kardeşimin adı olan İlkay koyacağım. Onunla birçok tıbbi projelerimiz vardı, bu ona sözüm

KÜÇÜK HAYVANLARI GÖZLEMLİYORUM

İlhamınızı doğadan aldığınızı, hatta bir de küçük hayvanat bahçeniz olduğunu duydum

Doğru. Şu ana kadar çalıştığım bütün hayvanları koyduğum, ‘hayvanat bahçesi’ dediğim bir yer var. Çok küçük yeni robotları tasarlarken, kişisel olarak doğayı da çok sevdiğim için her zaman küçük hayvanları gözlemliyorum. Küçük hayvanlardan ne öğrenebiliriz? Bakterilere, kurtçuklara, denizanalarına, böceklere ve kertenkelelere bakıp, onların inceliyorum. Ama doğayı aynen kopyalama değil, doğadaki hayvanların çalışma prensiplerini anlayıp, bu çalışma prensiplerinden esinlenen yeni robotlar geliştiriyoruz.

Mesela hangi hayvandan ne öğrendiniz?

Duvara tırmanan kertenkeleye bakalım. Bunların duvarlara yapışmasını sağlayanın aslında ayaklarındaki çok küçük, ince tüyler olduğunu keşfettik. Her yüzeye binlerce defa güçlü olarak yapışıp kolayca ayrılabiliyorlar. Bu tüyleri sentetik olarak geliştirip ‘Setex’ adında yeni bir yapıştırıcı ürünü haline getirdik. Bu yeni yapıştırıcı çok değişik alanlarda yeni bir ileri teknoloji malzemesi olarak günlük hayatımıza girecek

Bu sentetik tüyleri hangi malzemeden ürettiniz?

Elastik polimer malzemelerden ürettik. Neredeyse her yüzeye yapışabiliyorlar. Tıpkı kertenkele gibi.

Peki robotta yine bir hayvandan mı esinlendiniz?

Yumuşak hayvanlara; kurtçuklara, denizanalarına, bakterilere ve spermlere bakıyoruz detaylı olarak. Bunların karmaşık yüzey ve sıvılardaki, dar alanlardaki hareketlerinden yeni birçok şey öğreniyoruz. Çünkü insan içinde hareket etmek için karmaşık yüzey ve sıvılarda, dar alanlarda hareket edebilmek gerekiyor. İşte bu hareket yöntemlerini hayvanlardan öğreniyoruz.

UÇAN HALI GİBİ HAREKET EDİYOR

Geliştirdiğiniz robot kapsül gibi bir şey mi, neye benziyor?

Şekiller gireceğimiz bölgeye ve özel tıbbi fonksiyona göre değişiyor. Mesela damar tıkanıklığı açmak için tasarladığımız robotumuz spiral şeklinde. Dışarıdan yüksek frekansla döndürdüğümüzde bu robot kan pıhtısını açabiliyor. Bu yıl en çok yankı yaratan çalışmamız ise yeni tıbbi yumuşak robot. Kâğıt şeklinde. Elastik, şekil değiştiren bir robot. Eskiden bizim çocukluğumuzda “Değiş Tonton” diye bir çizgi film vardı, onun gibi Dışarıdan kumandayla istediği şekli alabiliyor. Uçan halı gibi hareket edip yüzebiliyor. Yumuşak olduğu için hem güvenli, hem de çok fonksiyona sahip. Mesela damarı tıkamak istediğiniz zaman, hedef bölgesine geldiğinde şekil değiştirip tıpa görevi görüyor.

Dışarıdan denetimi nasıl oluyor? Bir kablo yok çünkü

Robot dediğimizde bizim ilk düşündüğümüz üzerinde elektronik devreler, hafızası, uzaktan kumandası, pili olan kendi kendine hareket eden mekanik cihazlar. Ama bu kadar küçük boyuta indiğimiz zaman artık üzerine bunları koyamıyoruz ve robotu ancak uzaktan etkilerle hareket ettirebiliyoruz. Mesela dışarıdan manyetik alanla, akustik dalgalarla ya da bazen lazerle robotu dışardan hareket ettirip kontrol ediyoruz.

HEDEF BEYİN VE PANKREAS KANSERİ

Deneyler ne aşamada?

İlk robot prototiplerini laboratuvarda geliştirdik. Organ modellerinde çalıştığını gösterdik. Bundan sonraki aşama belirli özel hastalıklar için fare ve sıçanlarda çalıştıklarını göstermek. Bu testlere göre robotlarda bazı değişiklikler ve düzeltmeler yapmayı öngörüyoruz. Sonuçlar başarılı olduktan sonra büyük hayvanlarda, sonra da insanlarda uygulayacağız.

Uzun bir zamandan mı bahsediyorsunuz?

Tabii zaman alacak. Bir yerden sonra hastanelerde kullanılması için onay alınarak birilerinin bunu üretmesi gerekecek. Ya kuracağımız bir start-up şirketi ya da büyük bir tıbbi cihaz firması robotlarımızı ticari hale getirecek. Bunlar masraflı ve zaman alan işler. Hemen hemen her tıbbi cihaz için bu süre yıl.

Şunu söyleyebiliyor muyuz: “Bu ürün yıl sonra piyasaya sürüldüğü zaman şu hastalığın tedavisi artık mümkün olabilecek.”

Bu anlamda birçok doktorla konuşuyoruz. Hatta Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki profesörlerle devamlı konuşuyoruz. Hangi hastalığı hedefleyelim ki bu yaptığımız küçük robotlar en büyük etkiyi ve yardımı göstersin. Hedefimiz sorunlu olan beyin kanseri, pankreas, safrakesesi gibi çözümü zor kanserleri çözmek.

Ekibiniz kimlerden oluşuyor, farklı disiplinlerden gelen uzmanlar mı?

Tabii ki. Mühendisler, fizik, kimya, biyoloji ile ilgili bilimadamları ve doktorlar var. Ben de hem fizik hem de mühendislik okudum.

Şöyle bir kaygı var: Robotlar işimizi elimizden alacak, doktor bile doktorluk yapamayacak

Bizim düşünmemiz gereken, bilim insanı olarak teknolojileri nasıl iyiye kullanabileceğimiz. Ben bir bilimsel kongrede bunu sunduğumda bir cerrah, “Bizim işimizi elimizden mi alacaksınız?” diye sordu. Mümkün değil dedim, hedefimiz bu değil. Bu robotlar cerrahın yardımcısı olacak.

Çok bilimkurgu izler misiniz?

Çok severim, hayal kurdurur, o hayallerin bir gün gerçeğe dönüştüğünü görürsünüz.

ARAŞTIRMAYA YETERLİ OLANAK YOK

Bugünlerde en çok konuşulan meselelerden biri dışarıya beyin göçü. Bunu neden yaşıyoruz?

Şunu düşünmek lazım: Niye dışarı giden insanlarımızdan dönenler görece az? Demek ki şu an hâlâ Türkiye’de çok ileri düzeyde bilim araştırması yapmak isteyen insanlara verilen olanaklar yurtdışındaki kadar yeterli değil. Demek ki ABD, Avrupa, Japonya’daki bilimsel araştırma olanaklarına ve altyapısına, bilimsel özgürlüğe, finansal açıdan verilen destek düzeyine ulaşmamız lazım. Türkiye’de bunu yapabilen çok iyi, sayılı üniversitelerimiz var. Bu üniversite sayısını ne kadar arttırabiliriz? Dışarıda olan beyinlerin çoğunu geri getirmek için yapabileceğimiz çok şeyler var. Samimi niyet varsa, üzerine konuşulup birçok yaratıcı çözüm üretilebilir.

Tersine beyin göçünü hızlandırmak için araştırmacılara 1 milyon TL’lik başlangıç ödeneği ve aylık 24 bin TL burs verilecek. Sizce bu yeterli mi?

Bu güzel bir girişim tabii ki. Bu girişim tek başına yeterli olur mu, buna bakmak lazım. Süreklilik önemli. Bir teşvikte bulunurken bunun devamının gelmesi gerekiyor.

Doktor ve doktor çocuklarına son görev

Trabzon’da çeşitli hastanelerde görev yapan bir grup doktor, eşleri ve çocuklarıyla birlikte dün akşam Sarıkamış Kayak Merkezi'ne gitmek üzere Trabzon’dan bindikleri otobüs gece saat sıralarında Bayburt’ta kaza yaptı.

Kazada Trabzon’da Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Doktoru Opr. Dr. İlkay Sitti, aynı hastanede Enfeksiyon Uzmanı olarak görev yapan Dr. Serap İskender’in kızı Ceyda İskender (7) ile Trabzon Özel İmperial Hastanesi’nde Kadın Doğum Uzmanı Opr. Dr. Kırhan Gençosmanoğlu’nun oğlu Kıvanç Gençosmanoğlu, hayatlarını kaybetmişti.
 

Hayatını kaybedenler için Trabzon Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği önünde bir tören yapıldı. Törene Trabzon Vali Yardımcısı Abdurahman Koçoğlu, Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Trabzon Tabibler Odası Başkanı Dr. Yakup Aslan ve çok sayıda doktor ve hastane görevlisi katıldı.

Burada bir konuşma yapan Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Dr. Abdullah Cantürk, ağlamaklı bir konuşma yaparken üzüntülerinin çok büyük olduğunu söyledi. Törende Tabibler Odası Başkanı Yakup Aslan ve Vali Yardımcısı Abdurrahman Koçoğlu’da birer konuşma yaparken, kazadan duydukları üzüntüyü dile getirdi.

 



Öte yandan kazada yaralanan ve evladını kaybeden Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Uzmanı Dr. Serap İskender ile aynı kazada yaralanan Gastrentoloji Uzmanı Dr . Müge Ustaoğlu’nu hastanede ziyaret eden Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu "Geçmiş olsun" dileğinde bulundu.

doktor

ve

doktor

çocuklarına

son

görev

İlkay hayat kurtaracak

Haberin Devamı

Robot dediğimizde bizim ilk düşündüğümüz üzerinde elektronik devreler, hafızası, uzaktan kumandası, pili olan kendi kendine hareket eden mekanik cihazlar. Ama bu kadar küçük boyuta indiğimiz zaman artık üzerine bunları koyamıyoruz ve robotu ancak uzaktan etkilerle hareket

ettirebiliyoruz. Mesela dışarıdan manyetik alanla, akustik dalgalarla ya da bazen lazerle robotu dışardan hareket ettirip kontrol ediyoruz.

Hastalıkları tedavi edecek, acıyı azaltacak bu buluşunuzun ardında bir aile hikâyesi var mı, merak ediyorum?

Aslında var. Babamı görece genç yaşta kanserden kaybettik. Sevdiğiniz insanların çözüm bulunamayan hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybetmeleri çok üzücü. O büyük bir motivasyon oluyor. Kız kardeşim beyin cerrahıydı. Onunla hep konuşurduk, kablosuz minyatür robotlarla beyinde hastalık tedavilerine nasıl yeni çözümler bulabiliriz diye. Onu da maalesef 37 yaşında bir trafik kazasında kaybettik. Ona sözüm vardı. Beyinde yapacağım, klinikte başarılı olacak ilk robotun adını kız kardeşimin adı olan İlkay koyacağım. Onunla birçok tıbbi projelerimiz vardı, bu ona sözüm…

HEDEF; BEYİN, PANKREAS VE SAFRA KESESİ KANSERİNİ ÇÖZMEK

Deneyler ne aşamada?

İlk robot prototiplerini laboratuvarda geliştirdik. Organ modellerinde çalıştığını gösterdik. Bundan sonraki aşama belirli özel hastalıklar için fare ve sıçanlarda çalıştıklarını göstermek. Bu testlere göre robotlarda bazı değişiklikler ve düzeltmeler yapmayı öngörüyoruz. Sonuçlar başarılı olduktan sonra büyük hayvanlarda, sonra da insanlarda uygulayacağız. 

Uzun bir zamandan mı bahsediyorsunuz?

Tabii zaman alacak. Bir yerden sonra hastanelerde kullanılması için onay alınarak, birilerinin bunu üretmesi gerekecek. Ya kuracağımız bir start-up şirketi ya da büyük bir tıbbi cihaz firması robotlarımızı ticari hale getirecek. Bunlar masraflı ve zaman alan işler. Hemen hemen her tıbbi cihaz için bu süre en az yıl arasıdır.  

Şunu söyleyebiliyor muyuz: Bu ürün yıl sonra piyasaya sürüldüğü zaman şu hastalığın tedavisi artık mümkün olabilecek!

Bu anlamda birçok doktorla konuşuyoruz. Hatta Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki profesörlerle devamlı konuşuyoruz. Hangi hastalığı hedefleyelim ki, bu yaptığımız küçük robotlar en büyük etkiyi ve yardımı göstersin. Hedefimiz sorunlu olan beyin kanseri, pankreas, safra kesesi gibi çözümü zor, hatta olmayan kanserleri çözmek. 

Ekibiniz kimlerden oluşuyor, farklı disiplinlerden gelen uzmanlar mı?

Tabii ki. Mühendisler, fizik, kimya, biyoloji ile ilgili bilim adamları ve doktorlar var. Kendim de hem fizik hem de mühendislik okudum. 

KÜÇÜK HAYVANLARI GÖZLEMLİYORUM

İlhamınızı doğadan aldığınızı, hatta bir de küçük hayvanat bahçeniz olduğunu duydum…

Doğru. Şu ana kadar çalıştığım bütün hayvanları koyduğum, ‘hayvanat bahçesi’ dediğim bir yer var. Çok küçük yeni robotları tasarlarken, kişisel olarak doğayı da çok sevdiğim için her zaman küçük hayvanları gözlemliyorum. Küçük hayvanlardan ne öğrenebiliriz? Bakterilere, kurtçuklara, denizanalarına, böceklere ve kertenkelelere bakıp, onların hareketlerini ve malzemelerini inceliyorum. Ama doğayı aynen kopyalama değil, doğadaki hayvanların çalışma prensiplerini anlayıp, bu çalışma prensiplerinden esinlenen yeni robotlar geliştiriyoruz. 

Mesela hangi hayvandan, ne öğrendiniz?

Duvara tırmanan kertenkeleye bakalım. Bunların duvarlara yapışmasını sağlayanın aslında ayaklarındaki çok küçük, ince tüyler olduğunu keşfettik. Bu tüylerin üzerinde kimyasal bir sıvı yok ve her yüzeye binlerce defa güçlü olarak yapışıp kolayca ayrılabiliyorlar. Bu tüyleri sentetik olarak geliştirdik, Setex adında yeni bir yapıştırıcı ürünü haline getirdik. Bu yeni yapıştırıcı malzeme çok değişik alanlarda yeni bir ileri teknoloji malzemesi olarak günlük hayatımıza girecek…

Bu sentetik tüyleri hangi malzemeden ürettiniz?

Elastik polimer malzemelerden ürettik. Neredeyse her yüzeye yapışabiliyorlar. Tıpkı ilham aldığımız kertenkele gibi. 

Peki hastalıkların tedavisinde kullanılacak robotta yine bir hayvandan mı esinlendiniz?

Yumuşak hayvanlara; kurtçuklara, denizanalarına, bakterilere ve spermlere bakıyoruz detaylı olarak. Bunların karmaşık yüzey ve sıvılarda ve küçük dar alanlardaki hareketlerinden yeni birçok şey öğreniyoruz. Çünkü insan içinde hareket etmek için karmaşık yüzey ve sıvılarda ve dar alanlarda hareket edebilmek gerekiyor. İşte bu hareket yöntemlerini hayvanlardan öğreniyoruz. 

CERRAHIN YERİNİ ALMAYACAK!

Hepimizin şöyle bir kaygısı var: Robotlar işimizi elimizden alacak, doktor bile doktorluk yapamayacak… Uzmanına soralım, bu robotlar bizim kadar sizi de korkutuyor mu?

Her teknolojiyi, kullanıcının niyetine göre zarar verici şekilde kullanmak mümkün. Ama bizim düşünmemiz gereken, bilim insanı olarak teknolojileri nasıl iyiye kullanabileceğimiz. Çok küçük bir robotu tıbbi olarak çok iyi bir iş için kullanırken, aynı robotu niyetiniz kötüyse farklı da kullanabilirsiniz. Yaklaşım olarak bizim amacımız insanlığa faydalı olmak. Robotların insanların işini alacağı endişesini ortadan kaldırmak gerekiyor; bu doğru iletişimle olacak. Ben bir bilimsel kongrede bunu sunduğumda bir cerrah, “Bizim işimizi elimizden mi alacaksınız?” diye sordu. Mümkün değil dedim, hedefimiz bu değil. Bu robotlar cerrahın yardımcısı olacak. Hem bilimsel olarak, hem de sosyal olarak bunu insanlara anlatmamız gerekiyor.  

Çok bilim-kurgu izler misiniz?

Çok severim, hayal kurdurur, o hayallerin bir gün gerçeğe dönüştüğünü görürsünüz. Son yıllık filmlere baktığımızda detaylı şekilde bilim insanlarından çok bilgi aldıklarını görürsünüz. Bizim gelecek hayallerimizi gerçekmiş gibi gösteriyorlar filmlerinde ve sonra biz de dahil herkese ilham kaynağı oluyorlar. 

BİLİM ARAŞTIRMASI İÇİN YETERLİ OLANAK YOK

Bugünlerde en çok konuşulan meselelerden biri dışarıya beyin göçü. Bunu neden yaşıyoruz?

Şunu düşünmek lazım: Niye dışarı giden insanlarımızdan dönenler görece az? Demek ki, şu an hala Türkiye’de çok ileri düzeyde bilim araştırması yapmak isteyen insanlara verilen olanaklar yurt dışındaki kadar yeterli değil. Demek ki ABD, Avrupa, Japonya’daki bilimsel araştırma olanaklarına ve altyapısına, bilimsel özgürlüğe, finansal açıdan verilen destek düzeyine ulaşmamız lazım. Türkiye’de bunu yapabilen çok iyi sayılı üniversitelerimiz var. Bu üniversite sayısını ne kadar arttırabiliriz? Dışarıda olan beyinlerin çoğunu geri getirmek için yapabileceğimiz çok şeyler var. Samimi niyet varsa, üzerine konuşulup birçok yaratıcı çözüm üretilebilir.

Tersine beyin göçünü hızlandırmak için araştırmacılara 1 milyon TL’lik başlangıç ödeneği ve aylık 24 bin TL burs verilecek. Sizce bu yeterli mi?

Bu güzel bir girişim tabii ki. Bu girişim tek başına yeterli olur mu, buna bakmak lazım. Süreklilik önemli. Bir teşvikte bulunurken bunun devamının gelmesi gerekiyor.

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

#Prof. Metin Sitti#Gazetehaberleri#Metin Sitti

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Milimetrik kanser robotu hayatını kaybeden beyin cerrahının adı ile anılacak

Almanya'da bulunan Max Planck Enstitüsü'nün ilk Türk direktörü Prof. Dr. Metin Sitti, hayatını kaybeden beyin cerrahı kardeşi İlkay'ın ismini vermeyi planladığı robotu anlattı. DHA'nın haberine göre; hap, enjeksiyon ya da kateter yardımıyla vücuda yerleştirilmesi hedeflenen akıllı robotlar beyin, pankreas, safra gibi müdahale edilmesi zor olan kanserler başta olmak üzere birçok kanserde kullanılacak. Yumuşak ve milimetrik boyuttaki akıllı robotlar doğrudan tümöre ulaşarak burada kanser ilaçlarının salınmasını sağlayacak.

ROBOT MANYETİK ALAN İLE İNSAN VÜCUDUNDA HEDEFLENEN BÖLGEYE ULAŞIYOR

Robotun manyetik alanlar yaratılarak hastanın vücudunda hedef bölgeyi bulmasını planladığını belirten Prof. Dr. Metin Sitti özelliklerini şöyle anlattı: "En son yaptığımız robot yeni bir robot. Yumuşak, elastik bir kağıt parçası gibi düşünün ama içinde manyetik partiküller var. Bunu özel olarak programladık ve dışarıdan manyetik alan verdiğimizde kağıttan çok değişik şekillere bürünebiliyor ve hareket edebiliyor. Sindirim sistemi ve mesane kanserlerinin tedavisinde ilaç vermek için kullanabiliyoruz. Manyetik alanla ulaştığı yerde içine koyduğumuz ilacı kontrollü bir şekilde dışarı salabiliyor ve böylece istediğimiz noktada kanserli dokuya kemoterapi ilacını verebiliyoruz. Böylece kanser tedavilerinde kullanabiliyoruz. Robotun ikinci fonksiyonu ise dışarıdan verdiğimiz manyetik alanlar ile aynı zamanda ısıtabiliyoruz. Bağırsak sisteminde kanama varsa robot oraya varıyor ve o kanayan bölgeyi ısıttığımız zaman kanamayı durdurabiliyor. Üçüncü olarak da damarlarda ya da tüplerde, insan içinde kapatmak istediğimiz tüpler var. Mesela çok kanama yapan hastalıklı bölgelerde robotu gönderiyoruz ve o tüpün doğru yere geldiğinde şekil değiştirerek damarı kapatmasını sağlayabiliyoruz."

Sindirim sistemindeki mide, bağırsak, pankreas kanserleri gibi kanser için deneysel çalışmaların devam ettiğini belirten Prof. Dr. Sitti, gelecek yıl küçük hayvanlarda, sonraki yıllarda büyük hayvanlarda robotun test edileceğini söyledi. Prof. Dr. Metin Sitti, hayvan deneylerinin ardından insanlarda çalışmalara başlanacağını ve sadece hayvan deneylerinin 5 yıl kadar sürmesini planladıklarını açıkladı.

'KEMOTERAPİ İLAÇLARININ YAN ETKİLERİ EN AZA İNMİŞ OLACAK'

Robotların hedefe yönelik hareket etmesi sayesinde kemoterapi ilaçlarının yarattığı yan etkilerin azalmış olacağını da belirten Prof. Dr. Metin Sitti bu etkilerin en aza ineceğini ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:

"Kanseri yenmenin bir yönü de ısıtmaktır. Isıtma ile kanser hücrelerini öldürebiliyoruz. Hipertermi dediğimiz bir metod bu. Hem ilaç verebilecek hem de ısıtma ile kanserli dokuları yok edebilecek. 41 ya da 42 dereceye ulaştığında sıcaklık o hücreleri öldürebiliyorsunuz. O durumda ilaca dahi gerek kalmıyor."

KANSERDEN ÖLEN BABASI VE KAZADA KAYBETTİĞİ KARDEŞİNE ADAYACAK

Babasını kanser nedeniyle kaybeden ve beyin cerrahı olan kız kardeşini ise trafik kazası nedeniyle kaybeden Prof. Dr. Metin Sitti bu iki olayın kendi kariyerinde de etkili bir motivasyon kaynağı olduğunu belirtti ve şunları söyledi: "Bu yapacağımız robotları onlara adamak benim için önemli bir kişisel motivasyon. Dolayısıyla böyle bir yönü de var. Bunların da ötesinde genel hedefim insanlığa yardımcı olmak. Robotların benim için kişisel nedenlerin yanı sıra önemi insan hayatının kurtarılmasında ve de hayatımızı güzelleştirmesi açısından motivasyon sağlıyor."

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası