Unutulan milli kahramanlar tarihin tozlu sayfalarndan çkartarak, maneviyat közlenmiş neslin milli duygularn yeniden alevlendiren bir romanc Türk Edebiyat Tarihini yazabilecek yetkinlikte bir edebiyatç, emsaline az rastlanr bir Tarihçi Ömrünü dergi neşretmekle, kitap yazmakla harcamş bir muharrir ve tabutluklarda acuna meydan okumuş hakiki bir dava adam: Hüseyin Nihâl ATSIZ.
bnülemin Mahmud Kemal nann, Atly atndan indirecek derecede şiddetli yazlar yazan sözleriyle tanmladğ Atsz Bey, hiç şüphesiz, edebi ve fikri kimliğini oluşturan türlü meziyetlerinin hangisiyle ele alnrsa alnsn, Cumhuriyet tarihimizin en sra dş, belki de en ilgi çekici şahsiyetlerindendir.
Bu yazda ise, Atsz Beyin -romanclğ kadar parlak olmasa bile- birçoğu zihinlere kaznmş olan şiirleri yazmaya muktedir şairliğinden ziyade; şiirlerinin geneline hâkim olan savaş mefhumunu, şiirlerinin tamamn incelemenin bu hacimde bir çalşmayla mümkün olmamas sebebiyle üç eser altnda inceleyeceğiz.
1)Yakarş Şiiri
Bildiğiniz gibi Atsz Beyin bütün şiirleriYollarn Sonu adl eserde toplanarak vefatndan önce neşredilmeye başlanmş, günümüzde de hâlen yeni basklar yaplarak okuyucuyla buluşmaya devam etmektedir. Kitab elimize aldğmzda, esasnda işimizin tahmin ettiğimizden daha kolay olacağn fark ediyoruz. Zira kapağ açar açmaz, kitabn ilk şiiri olan ( senesinde neşredilmiş) Yakarş adl eser adeta savaş çğlklaryla karşlyor bizi:
Anlamayz hayat felsefeyle, ilimle;
Hayat çelik ellerle atlan zar olmal.
Rahat yatakta ölmek acep olmaz m çile?
Kanl snr boylar bize mezar olmal.
_Yakarş, I. Kta
Atsz Bey, savaşla özdeşleşen diğer epik çizgide eser vermiş şairlerden farkl olarak, şiirlerinde tarihin yapraklarna skşmş savaşlar konu edinmekten ziyade, sürekli olarak yeni bir savaşn hasretini şiirleştirmiştir. Çanakkaleye Yürüyüş adl eserini okuyanlar, Onun şu sözlerini hatrlayacak ve bu görüşüme hak verecektir:Knnda çok duran klç paslanr Türk klc paslanmamaldr. Zaten Türk tarihi bize en uzun barş devremizin ancak 23 yl sürdüğünü gösteriyor. Lozandan beri 10 yl geçti. Demek ki yeni savaşlar yaklaşyor. Eğer tarih bir tekerrürse ve tarihin kanunlar, kaideleri varsa biz en çok 13 yla kadar yeni bir savaşa gireceğiz demektir
Atsz Beyin savaşa olan hasretinin yannda bir diğer dikkat çekici konu ise; yeni bir savaş kadar, kimi zaman şanl ve kahramanlk dolu bir şehadete, kimi zaman ise klç veya üç kuruşluk
bir kurşunla dökülecek kana hasret duyuşu ve ölümü yenmiş bir ruh haliyleşiirlerini kaleme almş olmasdr:
Tasa mdr yakarsa bir kurşun kalbimizi?
Ne çkar süngülerle delinse bağrmz?
Bu kurşunlar, süngüler öldüremezler bizi
Belki diner onlarla ezeli kalp ağrmz
_Yakarş, V. Kta
O, sadece şiirleri ve yazlaryla değil, yaşayşla da (sözlerin kuru bir laf kalabalğndan ibaret olmadğn ispatlarcasna) hiçbir zaman dünyaya ve nimetlerine iltifat etmeden, inandğ yolda yaşamş ve dünyann nimetlerinden mahrum yaşyor olmak onu inandklarndan asla döndürememiştir. Şiirin ilerleyen msralarnda, Atsz Beyin, gündelik hayat ve dünya arzularndan uzak oluşuna şahitlik edecek msralarla karşlaşyoruz:
Gam m ceylân gözlüler bize yâr olmasa?
Yeter ki klçlarla süngüler yâr olmal.
Rahat yatakta ölmek sanki değil mi tasa?
Savaş ve er meydan bize mezar olmal.
_Yakarş, VIII. Kta
Sürekli olarak snr boylarn, cenk meydanlarn, kanl harp sabahlarna hasret çeken Atsz Beyin, bu hasretin tezahürü olarak savaşn çelik-çomak
misali oynandğ çağlara da zaman zaman özlem duyduğuna şahit oluyoruz:
Bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
Yine klç kuşanr tarihteki paşalar.
Yine şanlar alnp nice canlar verilir,
Yiğit aknmzdan yine dünya şaşalar
_Yakarş, IX. Kta
Yine Batllarn üçünü Kosovada
Topraklara sereriz, bir değil, bir kaçn.
Çekilince klçlar yeniden Haçovada
Paramparça ederiz Cermenliğin haçn
_Yakarş, XI. Kta
Genç Fâtihin ordusu yine tekbir alnca
Söndürürüz kâfirin Meryem Ana mumunu
Haritadan sileriz Tunaya at salnca
Ulahn, Srbn, Bulgarn, Rumunu.
_Yakarş, XII. Kta
Şiirin son ktas ise, Atsz Beyin şiirlerinde hâkim olan fedakârlk, cesaret, kahramanlk, savaş ve ölüm mefhumlarnn tamamnn barndğ müstesna bir bölüm olarak göze çarpyor:
Yarn Yavuz dirilip bize buyruk verince
Kzgn kum çöllerini yeni baştan aşarz.
Kanlarmz sebildir; aktarak hepsini
Belirsiz mezarlarda anlmadan yaşarz
_Yakarş, XV. Kta
senesinde kaleme alnan bu eser, Atsz Beyin şiirlerindeki kahramanlk, savaş ve ölüm mefhumlarnn her ktada yeni baştan kenetlendiği bir şiir olarak dikkat çekmektedir. Yine senesinde kaleme aldğ Çanakkaleye Yürüyüş adl eserinden bir bölüm daha paylaşrsak eğer, sanrm Atsz Beyin savaşa olan özlemini ve arzusunu çok daha iyi kavrayabiliriz:
Çünkü biz artk insaniyet ve barş değil, milliyetçilik ve savaş istiyoruz. nsaniyetperverlik köpekliktir Hayr! Biz barşta değiliz. Biz savaşçyz.
2)Topal Asker Şiiri
Atsz Beyin, senesinde neşrettiği bu otuz beyitlik şiiri; meçhul bir savaşta gazi düşen askerimizin, bacağyla dalga geçen genç bir kadna verdiği cevabn hikayesinin şiire dökülmüş hâli olarak karşmza çkmaktadr:
Ey saçlar alâgarson kesik hanm kz!
Gülme öyle bana bakp sen arsz arsz!
Bacağmla alay etme pek topal diye
Bir sorsana o topallk nerden hediye?
_Topal Asker, I. ve II. Beyit
Bu iki beyitle başlayan şiir, ilerleyen bölümlerde Topal Askerin genç kza yönelttiği sorularla devam eder
Gadamerin Sadece ara sra değil, fakat daima, metnin anlam yazarn niyetini aşar sözü, tam da bu şiir için söylenmiştir. Zira kuru bir kafiye yumağndan fazlasn anlamaya çalşarak baktğmz zaman şiirde gördüğümüz; Şiiri yazdğ zaman yirmi bir yaşnda olan genç Atszn, Topal Asker figürü altnda özüne sadk, fakir ve fedakâr Anadolu insanyla; ayağyla dalga geçen kzn şahsnda dönemin zengin, bohem ve vurdumduymaz neslini çarpştrdğdr. Devam eden msralara göz atmak, bu düşüncemizin yazarn niyetini aşsa bile, savmzn bir varsaymdan fazlas olarak önümüzde durduğunu gösterecektir:
Yaylalar geçtik, karl dağlar aştk;
Siz salonda dans ederken biz savaştk
_Topal Asker, IV. Beyit
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz
_Topal Asker, IX. Beyit
Sen yabanc kucaklarda yaşarken her gün
Yapyorduk biz de kanla, barutla düğün
Sen o scak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşrken Biz de tipi, frtna yağmur
Kar altnda kanlar döktük, canlar yprattk;
Aç yaşadk, susuz kaldk, taşlarda yattk
Sen açlmş bir bahardn, biz kara kştk
Bizden üstün ordularla böyle çarpştk
_Topal Asker, XI, XII, XIII ve XIV. Beyit
Devamnda, kullanlan harflerden seçilen kelimelere kadar top yekûn sertleşen şiir, soru sormaktan ziyade adeta iki nesil arasnda hesaplaşmaya dönüşür:
Sana karş haykran, mecbursun, dinle;
Bugün hesap göreceğiz artk seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşk ile bin belâl işe can atan
Anam, babam, karm, kzm eziliyorken
Dağlar kadar yükün altnda Gel cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana siz ne yaptnz?
Köpek gibi oynaştnz, fuhuşa taptnz!
_Topal Asker, XVI, XVII, XVIII ve XIX. Beyit
Ve Topal Asker, sözlerini daha da şiddetlendirerek devam eder:
Ey nankör kz, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harbederken yedim kurşunu.
Onun için topal kald böyle bacağm,
Onun için tütmez oldu artk ocağm.
_Topal Asker, XXI ve XXII. Beyit
lerleyen msralarda, beklentimize ve varsaymlarmza ters düşmeyecek şekilde Atsz Beyin msralarna buruk, ancak şerefli ve heybetli bir ölüm havas siner yeniden:
Nazl nazl yatyorken sen yataklarda
Sallanarak öldük biz bataklarda.
Kalbur oldu süngülerle çelik bağrmz,
Bu amansz boğuşmada öldü yarmz
Ya siz nasl yaşadnz? Bizim kanmz
Size şarap oldu sanki Şehit canmz
_Topal Asker, XXIII, XXIV ve XXV. Beyit
3)Dâvetiye Şiiri
talyann meşhur faşist lideri Benito Musolini (nam diğer Duçe), senesinde yaptğ bir konuşmasnda talyanlarn tarihi emellerinin Asya ve Afrikada olduğunu söylemesi Türk-talyan ilişkisinin gerilmesine neden olur. talyann senesinde Türk sahillerine yakn adalar (Özellikle Leros Adas) tahkim etmesi ise gerilimi iyice trmandrr.
Ömrünün hiçbir döneminde, milli meselelere duyarsz kal(a)mamş olan Atsz Bey ise, 17 milyonluk Türkiyeden 44 milyonluk talyaya meydan okuyan bu destans şiiri kaleme alr:
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
talyanlar başvekili muhterem Duçe!
şittim ki yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş ordularn yeşil Bosfora
msralaryla alayc bir giriş yaptğ şiirinde, tarihinden aldğ gücü msralarna açkça işlemekten çekinmez:
Buyursunlar Bizim için savaş düğündür;
Din Arabn, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanl savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpşalm, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, frça, mermer nedir? Birer oyuncak!
Şaheserler sungtilerle yazlr ancak!
Çağr Beğle Tuğrul Beğin kurduğu devlet
talyal melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşaklar alda yanna
Balkanlardan doğru yürü er meydanna
Her satr mazisine duyduğu övünç ve tarifsiz bir savaş arzusuyla yazlmş bu şiirin devamnda ise girizgâh kadar etkileyici bir beyit bizi selamlar:
Dirilerek başnza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Senesinde, Orhun Dergisinde yaynlananSavaş Aleyhtarlğ isimli makalesinde;
Napolyon Moskovaya kadar gittikten sonra esarette ölmüş olabilir. Fakat Fatih sekiz ülkeyi açtktan sonra Fatih olarak öldü. Kayser Wilhelm de yurdundan kaçmağa mecbur kalmş olabilir. Kanunînin ölüsü ise Almanya içinden stanbula kadar bir zafer alay ihtişamyla gelmişti. Savaş kötü bir şey olsayd bugün Anadolu bizim elimizde kalmazd. Çünkü biz Anadoluyu savaşla, su gibi düşman kan aktarak, kendi kanmz da cömertlikle sel gibi dökerek aldk. Savaş kötü bir şeyse 10 yl sonra, te stanbulu almamzn üncü yln kutlamayalm. Fatihe lanetler savuralm. Çünkü saldran oydu. Rumlar yurtlarn müdafaa ediyorlard. Son iki üç asrlk tarihimizde, kymet olarak, milletler aras terazinin kefesine savaş tan ve kahramanlar dan başka atacak bir şeyimiz olmadğ için de savaş kutlu bilmeğe mecburuz. Sözleriyle savaşn milletimiz nazarnda önemine değinen Atsz Bey, bu makaleden üç sene önce kaleme aldğDâvetiye şiirinde de, düşünce dünyasnn bir tezahürü olan sözleriyle bizleri şaşrtmaz ve talyanlarn bu küstah hareketinin de bir savaş sebebi olduğunu düşünür. Olas bir savaşta ise Türklerin zaferinden emin olarak şu satrlarla devam eder şiirine:
Belki fazla bel bağladn şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanyoruz Atilladan beri Cermeni,
Farkl mdr Prusyal yahut Ermeni?
Senin dostun Cermanyaya biz Nemse deriz,
Bir gün yine Beç önünde düğün ederiz.
Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanl, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanlar hzla aşmal,
Gök Türklerle Romallar karşlaşmal!
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Klçlarmz knlarndan çkmaya görsün!
Devamnda gelen satrlar ise şairin ruhunda kopan cengin adeta kâğda dökülmüş halidir. Atsz Bey ruhunda tasavvur ettiği savaş şöyle tarifler:
Kayalara çarpmaldr korkunç türküler!
Dalmaldr gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başlar!
Ecel kuşu ayrmal arkadaşlar!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kzl kanlar yerde taşp olmal dere!
Ülkü denen nazl gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Her frsatta düşmann aşağlamaktan ve gözdağ vermekten geri durmayan Atsz Bey, srtn yasladğ binlerce yllk mazisinin gücüyle devam eder şiire:
Damarnda var m senin böyle bol kann?
Türkün kan bir eşidir lavl volkann!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşsnda olmasayd şanl Türk Budun
Belki gerçek olacakt bir gün umudun,
nsanoğlu ümitlerle dolup taşmal,
Aryalarla Turanllar karşlamal.
Tabiatn yürüyüşü belki yavaştr;
Hz verecek biricik şey ona savaştr!
Sadece tarihinden aldğ güçle de yetinmeyen şair, alşlmşn dşna çkarak; makarnadan bulgura, likörden ayrana varncaya dek bu iki milletin kültürünü, edebiyatn ve folklorunu da çarpştrr şiirinde:
Keskin olur likörlerden ayranla kmz,
Karneray yere serer Tekirdağlmz.
Yurdumuzun çok taraf olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru
Biz güleriz Façyolarn felsefesine,
Dayanr m krk bir tek Türk efesine?
Bizim yank Fuzulimiz engin biz deniz!
Karşsnda bir göl kalr sizin Daneniz!
Bizler ulu bir çnarz, sizler sarmaşk!
Generaller Paşalarla atamaz aşk! ..
Ey talyan başvekili! Ey Musolini!
ki rkn kabarmal asrlk kini
Hesabn göreceğiz elbette yarn
Yedi yüzlü, yedi dilli talyanlarn!
Yakarş şiirinde Genç Fâtihin ordusu yine tekbir alnca /Söndürürüz kâfirin Meryem Ana mumunu msralarn kâğda döken Atsz Bey, bu şiirde de benzer şekilde Sultan Fatihten örnek vererek şiiri devam ettirir:
Irknz hiçe sayd Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasayd Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacakt, ne Floransa
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kâfirindir lkönce sen gel
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
Sungtilerle çarpşmadr savaşta yaşa.
Olma böyle sinsi çakal yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi doğüşmek gerek!
Klç Arslan öldü sanma, yaşyor bizde!
Atilanin ateşi var içimizde!
Kanijenin gazileri daha dipdiri!
Snrdadr Pilevnenin krk bir askeri!
Edirnede Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupnar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan
Aslmaz bir kayadr bu ebedi Vatan!
Sonuç Yerine:
Atsz Beyin Yollarn Sonu adl şiir kitabn incelediğimizde mevcut olan otuz alt şiirden on dördünün savaş mefhumuyla işlenmiş olduğunu görüyoruz. ncelememizi derinleştirdiğimizde, bu on dört şiirin tamamnda istisnasz olarak ve ayrca içinde savaş mefhumunun yer bulmadğ birçok şiirde de ilaveten ölüm temas işlendiğine şahit oluyoruz. Bu elde ettiğimiz bilgiler şnda, Atsz Beyin bir savaş şairi olduğu gerçeğinin yannda, ölümden korkmayan/ölümü yenmiş ama ayn zamanda ölüme özlem duyan cesur ancak melankolik bir ruh haline sahip olduğu sonucuna ulaşmamz zor olmayacaktr. Esasnda işkencelerle, zindanlarla, sürgünlerle ve mücadelelerle geçirdiği yetmiş senelik hayatn neticesinde, ilkbaharn gelişini kutlayan pastoral eserler brakmasn beklemek de biraz hakszlk olurdu sanrm.
Atsz Beyin ardndan Macar Kraliyet Askeri Akademisi Sabk Ord. Profesörü mrevon Tahnt, şu sözleri söylemiştir: Nihâl Atsz, büyük bilgin ve tarihçi olarak takdir zmmnda ne ald? Nobel mükâfat m? Şeref doktora payesi mi? Veya fahri üniversite profesörlüğü mü veya bununla ilgili ödemeler mi? Hayr! Kendisine hapishanenin loş hücresi layk görüldü!
mrevon Tahnt ne yazk ki haklyd. Üstelik Prof. Dr. Ayhan Songarn sözleri de Tahnt destekler nitelikteydi. Songar derdi ki: Atsz Hoca, mesela Fransada yaşasayd ve orada bir Fransz Milliyetçisi olarak ölseydi, heykeli Pantheona dikilir daha sağlğnda Akademisine alnr ve ölümünde devlet, resmi cenaze töreni düzenlerdi
Tüm bu söylenenler ac birer hakikat olsa da, esas hakikat Atsz Bey hâlinden hiçbir zaman hâlinden şikâyetçi olmamasyd. Ne işkenceden yld, ne de darbelerle sindi. Tek suçu milletini sevmek olan Atsz Bey, farelerin bile yaşamaktan imtina edeceği tabutluklarda gecelerce aç susuz bekletildi Ne Nobel ödülü istedi, ne doktora, ne de mükâfat. O, ömrü boyunca hiçbir zaman talep eden taraf olmad, hep isteklere cevap verdi Sürekli bir mücadele içinde, sürekli bir üretim ile inandklar uğrunda fedakârlklar yaparak tüketti hayatn. Ve yetmiş senelik koca ömründe acundan tek bir dileği oldu O tek isteğini de Selam adl şiirinde dile getirdi:
Bir gün dolaşrken rkmzn gürbüz erleri
Adm adm dolaşrken kutlu yerleri
Vaktiyle bir Atsz varmş derlerse ne hoş
Anlmakla hangi gönül olmaz ki sarhoş?
Bu yazyla bizler vaktiyle bir Atsz varmş dedik ancak Atsz Beyin gönlünü sarhoş edebildik mi?
Kim bilir?
Ruhun şâd olsun Atsz Bey
Genel Kültür
Sanat
Hüseyin Nihal Atsız'ın Kaleminden 10 Etkileyici Şiir
12 Ocak tarihinde İstanbul'da doğdu. Türk yazar, şair, tarihçi ve düşünce insanıdır. Cumhuriyet Döneminde Türkçülüğü savunan sanatçılar arasında öne çıkmıştır ve bu konuda pek çok makale, şiir yazmıştır.
+2
Türk ordusu 37 yıldan beridir Rus ve Ermeni işgalindeki Kars, Ardahan,Artvin ve Batum gibi doğudaki şehirlerimizi Ermeni ve Rus mezaliminden kurtarmak için bir sefer düzenler. Yıllardan beri Ermenilerin ve Rusların zulmünden canlarına yeten ve tahamül edemeyen birkaç Türk Genci sefere giden Türk Ordusuna katılmak için köyden ayrılır. Onlardan biri de Ahmet Turandır. Kars'ın derecik köyündendir. 2 yıllık evlidir. 1 kızı vardır. Ailesi ile helalleşip yola koyulur. Türk Ordusu aralık ayının son günlerine doğru Aşkale tarafından Allahu Ekber dağlarına tırmanır. Zor çıktıkları dağda Tipiye yakalanırlar ve birçoğu donarak şehit olur (Ruhları Şad, Mekanları Uçmağ olsun). Ahmet Turan sağ çıkar, hatta birkaç askerimizi daha donmaktan kurtarır. Komutanı bu gayretlerinden dolayı onu çok beğenir ve yanına alır. Çok kayıp veren Türk Ordusu Erzuruma çekilir. Daha sonra destek kıtalarından birkaçı Irak Cephesine yollanır. Ahmet Turanda bu kıtalardan birinin komutanının yaveri olarak görev alır. Ne yazıktır ki Aziz Türk Ordusu Arapların ihanetine uğrar (Burdan tüm Arap sevicilerinin amk!). Sonucunda Türk Ordusu bu cepheyi de kaybeder. Zorlu çatışmalar da Ahmet Turan da bacağından yaralanır ve iyi bir tedavi göremez, bunun sonucunda topal kalır.
Gün gelir savaş biter.
Ahmet Turan memleketine, köyüne geri döner. Ancak köye geldiğinde buralardaki insanların Ermeniler tarafından katledildiğini görür. Ailesi de vahşice öldürülmüştür. Ahmet Turan günlerce köyde üzüntüden ağlar durur. Herkesi elinden geldiği kadarıyla gömer ve mezar yapar. Sonra aklına komutanı gelir ve istanbula doğru yol alır.
Aylar sonra istanbula (işgal edilmiş vaziyette) gelir. Komutanının yeri Avrupa yakasındadır. Avrupa yakasına geçmek için vapura biner. Perişan haldedir. Kıyafetleri yırtık ve eskimişti, Topaldı, Uzun süredir yıkanmamıştı. Vücudu ve ruhu aynı ülkesinin durumu gibidir. Saçı Sakalı birbirine karışmış, Heryeri yara izi ile dolmuş bir durumdaydı. Vapurda hemen karşısında birkaç yetişkin kadın ve kız (Şimdiki Pelinsular işte amk) oturmaktadır. Aralarından birisi Ahmet'e bakar ve yanındakilere birşeyler söyler. Sonra hepsi Ahmet Turana bakıp gülmeye başlar. Hepsi de Avrupa tarzında giyinmişlerdir. Ahmet Turan bu durum karşısın da mahvolur. Yıllarca onlar için savaşmıştı. Onlardan sadece bir miktar sevgi ve saygı beklemişti. Ama onlar tam tersine bu büyük Kahramana bakıp bakıp aptalca gülmüşlerdi.
Neden böyle yaptıklarını anlayamaz. Sonra geçenler de bir arkadaşının anlattıkları gelir. Arkadaşı ona istanbula işgalciler geldiğinde birkaç kadın ve erkek Fransızlara çiçek atıp, Pasta ve Çörek veriyorlarmış demişti. Acaba onlarda bu hainlerden miydi? diye düşünüyordu. Kendi vatanın da garip hissetmeye başlamıştı. Vapurdan inip komutanının evini arar, soruşturur ve bulur. Komutanı onu görünce hemen kucaklaşır ve gözyaşları birbirine karışır. Ahmet Turan çocuk gibi ağlamaktadır. içeri geçerler ve dertleşirler. Ahmet başından geçenleri iyice anlatır. Orada ayrıca Askeri Tıp öğrencisi funduszeue.info Atsızda bulunmakta ve olanları dinlemekteydi. Ahmet Turan'ın anlattıklarından sonra Atsız bu şiiri yazar.
Posted 7 years ago by
LayCrownHüseyin Nihâl Atsız'ın Topal Asker şiirini yazmasına sebep olan hadise:
yılının Aralık ayı. Kışın en şiddetli günleri. Türk Ordusu 37 yıldan beridir Rus ve Ermeni işgali altında bulunan Kars, Ardahan, Artvin ve Batum şehirlerini Rus ve Ermeni zulmünden kurtarmak için Doğu'ya sefer düzenler. Enver Paşa komutasındaki Türk Ordusu Allahüekber Dağları'ndan aşarak düşman ordularını arkadan kuşatıp imha etmek istemektedir.Öncü kuvvetler Sarıkamış, Selim ve Kars'ın yol güzergâhındaki köyleri gizlice seferber ederler. Türk Ordusu'nun harekete geçtiğini haber alan köylüler, Türk Ordusu'na yardım etmek için hummalı bir çalışmaya koyulurlar. Hayvanlar kesip kavurma yapar, buğday kavurup kavurga, kavut hazırlar, uzun süre bayatlamayan lavaş ekmekler pişirir; çoraplar, kazaklar örer, keçe çarıklar dikerler.
Yıllardan beridir Ermenilerin ve Rusların baskı ve zulmünden canlarına yeten ve tahammül edemez duruma gelen bazı Türk gençleri ise Rusların, Ermenilerin tehdit ve takiplerine aldırmaksızın silahsız, donanımsız olarak köylerinden ayrılır, Türk Ordusuna katılmak için yollara düşerler.
Palasını beline bağlayıp, azığını sırtına alarak Türk Ordusu'na katılmak için yollara düşen gençlerden birisi de Ahmet Turan'dır.
Ahmet Turan, Kars'ın Derecik köyündendir. iki yıldır evlidir. Bir kızı vardır. Annesi, babası ve eşiyle vedalaşıp bir gece yarısı köyünden ayrılır.
Bütün Türk anne ve babalar artık evlatlarının Ermenilerle, Ruslarla mücadele etmelerine, onlara karşı savaşmalarına engel olmuyorlar, hiç bir eğitim almayan yavrularının cepheye koşmalarına ses çıkarmıyorlardır. Çünkü yapacakları başka şey kalmamıştı. Rusların fedailiğini yapan Taşnak ve Hınçak Ermenileri ve Rumlar gemi azıya almışlardı. Türklere yapmadıklarını bırakmıyorlardı. Köyleri basıyorlar, insanları öldürüyorlar, mallarını yağmalıyorlar, kadınlarını kızlarını kaçırıyorlardı. Halk çâresizdi. Ya canlarından olacaklardı ya da sefil zelil yaşayacaklardı. Ölmeyi sefil ve zelil yaşamaya tercih ediyorlardı.
Ahmet Turan'ın da annesi ve babası ona engel olmamışlar, bilâkis ardından su serpmişler dualar etmişlerdi.
Ahmet Turan, Oltu önlerinde Türk Ordusu'na kavuşur. Ona destek kıtaların birisinde görev verilir. Ordu hareket halindedir.
Türk Ordusu Aralık ayının son günlerinden Aşkale tarafından Allahüekber Dağı'na yönelir. Çok zorlukla çıktıkları dağın üzerindeki platoda tipiye tutulurlar. Ordunun büyük bir bölümü donarak şehit olur. Sağ kalan askerlerden birisi Ahmet Turan'dır. Hatta birkaç askeri de donmaktan o kurtarmıştır.
Komutanı o geceki gayretlerinden dolayı onu çok beğenir ve yanına alır.
Türk Ordusu, büyük bir talihsizlik olarak düşmanla savaşamadan iklimin azizliğine uğrar ve savaşamaz duruma gelir.
Büyük kayıplar veren Türk Ordusu Erzurum'a çekilir. Kısa süre sonra destek kıtalarından birkaçı Irak cephesine gönderilir. Ahmet Turan da bu kıtalardan birisinin komutanının yaveri olarak Irak cephesindedir.
ingilizlere karşı savaşan 6. Türk Ordusu'na destek verirler. ingilizleri bozguna uğratırlar. Bir ingiliz tümenini generalleriyle birlikte esir alırlar. Ne yazık ki Türk Ordusu bu cephede de Arapların azizliğine, daha doğrusu ihanetine uğrar. ingilizlerin bağımsızlık vaadlerine ve dağıttıkları altınlara aldanan Araplar Türk Ordusu'nu arkadan vururlar. Bu amansız çatışmalarda Ahmet Turan bacağından yaralanır. iyi bir tedavi göremez. Yaraları iyileşir ama bacak kemiğinin eğri tutması sebebiyle ayağı garip bir görünüm alır. Topallayarak yürümektedir.
iki yıl kadar bu bölgede ingiliz-Hint ve aldatılmış Araplara karşı savaşırlar. Ne hazin ki Bağdat'ı Araplara bırakmak zorunda kalırlar. O günlerde istanbul'dan bir emir gelir. Destek kıtalarından birkaçı Galiçya'ya gidecektir. Ruslara karşı savaşan Türk kolordusuna katılacaklardır.
Ahmet Turan'ın içinde bulunduğu kıta da gidecektir. Komutanı onu zütürmek istemez. Ahmet Turan, kıtasından ayrılmamak için komutanına yalvarır yakarır. Sonunda arzusuna kavuşur. Komutanı onu yine yanında zütürür. Aylardan sonra Galiçya önlerindedirler.
iki yılı aşkın bir süre de bu bölgede bulunurlar. Almanlarla birlikte Ruslara karşı savaşılar. Zaman zaman çok sor durumlarda kalırlar.
Ahmet Turan birçok arkadaşını kaybeder. Birçok arkadaşı sakat kalır. Nice arkadaşı atılan bombaların altında parçalanıp meleklere katılır. Kendisi de bir kez daha yaralanır. Siperdeyken kafasına hedeflenen kurşun sakat bacağına saplanır. Bir şarapnel parçası da burnunu, çenesini dağıtır. Yine iyi bir tedavi yapılamaz. Ayağı daha da eğri ve sakat kalır. Yüzü gözü tanınmaz olur.
Türkler bu cephede de Amerika'nın ve Bulgaristanların hıyanetine uğrar ve perişan bir vaziyette çekilirler.
Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, Türkler, Avusturya-Macaristan ve Almanya ile birlikte savaşı kaybederler. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra istanbul'a dönerler.
Askerler terhis edilir. Ahmet Turan da silahını teslim eder. Silahı ile birlikte ruhunu, canını bıraktığını zanneder. Kendisiyle özdeşleşen silahından ayrı yaşayamayacağını düşünür. Düşmanları için göz dağı, kendisi için arkadaş, kardeş olan, güvendiği, dayandığı silahı artık onunla değildir. Bir değnek bulur, şimdiden geri ona dayanarak yürüyecektir.
Memleketine, köyüne dönmek istemektedir. Yedi yıldır köyünden, eşinden, çocuğundan, anne ve babasından haber alamamıştır. Onların hasretiyle buram buram yanmaktadır. Onlarla kucaklaşacağı anı, onlara savaş hatıralarını anlatacağı günü aramaktadır. Topal bacağıyla kanatlanmış kuş gibidir. Uçmak istiyor, havalanıp köyüne konmak, yıllardır yolunu gözleyen eşine, çocuğuna ulaşmak istiyordur.
ESim
or
By clicking 'Sign Up!', you agree to the Rules and that you have read the Privacy Policy.About the game:
USA as a world power? In E-Sim it is possible!
In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.
Work for the good of your country and see it rise to an empire.
Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.
In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.
"E-Sim is one of the most unique browser games out there"
Become an influential politician.
The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.
You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.
The international war.
The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).
At the auction you can sell or buy your dream inventory.
E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.
Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.
Take part in numerous events for the E-Sim community.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası