eritematöz gastropati ne demek / Alkalen reflü gastriti (Safra gastriti) – Prof. Dr Ahmet DOBRUCALI

Eritematöz Gastropati Ne Demek

eritematöz gastropati ne demek

Gastrit Çelişkisi ve kısır döngüsü

Bu hastalık öyle yaygın bir hale geldi ki. Hastalıktan ziyade artık şikayet gibi kullanılıyor. Hekim: şikayetiniz nedir? Hasta: hocam bende gastrit var! Gelin bakalım bu hastalık hakkındaki doğru ve yanlış bilgiler nelerdir ?

Gastrit nedir?

Gastrit, midenin iltihabı demektir. İki kelimden oluşur. Gastrique mide demektir. —itis eki iltihap demektir. Latincede Gastritis şeklinde yazılır.

gastrit nedir?

Sebepleri Nelerdir?

Gastrit aşağıdaki durumlarda oluşabilir:

  • Asit Gastriti: mide asidinde artışa bağlı gastrit türüdür (ayrıca stres veya üzüntü gastriti olarak da adlandırılır)
  • Tahriş edici maddelere bağlı gastrit: alkol, kronik kusma, sıcak içecekler, ilaçlar örneğin: ağrı kesiciler, aspirin, antienflamatuar, Ursactive
  • Helicobacter pylori(H. pylori): Midenin mukoza zarında yaşayan bir bakteri; tedavi olmadığında bu bakteri ülserlere ve bazı insanlarda mide kanserine bile yol açabilir.
  • Safra Reflüsü(Safra gastriti): Safra sıvısının ince bağırsaktan mideye geçmesi durumudur.
  • Enfeksiyon: bakteri ve virüs tarafından oluşan enfeksiyonlar.
  • Işın tedavisi (radyasyon gastriti, radyoterapi) gibi bazı durumlardan kaynaklanabilir.

Tedavi edilmeyen gastrit durumlarında vücuttan aşırı kan kaybı ve mide kanseri riskinde artış gözlenmektedir.

Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Aşağıdaki belirtiler görülebilir:

  • Ağrı. Mide ağrısı, karın ağrısı, kramp, baş ağrısı
  • Mide sorunları. Hazımsızlık, ekşime, iştahsızlık, şişkinlik, bulantı, kusma
  • Genel Sorunlar. Halsizlik, ateş basması
#endoskopi de görülen erozif linear #gastrit http://ertanbeyatli.com/nedir-bu-gastrit

Tanı nasıl konulur?

Gastrit belirtileri başka kötü huylu mide hastalıklarında da görülebilir. Örneğin mide kanseri şikayetleri bazen birebir aynıdır. Dolayısıyla tanı konulduğunda bu duruma dikkat edilmeli.

Gastritin kesin ve doğru tanısı için Endoskopi yapılması şarttır. (bkz Endoskopi nasıl yapılır?)

Endoskopi ile hem kesin tanı konulur hem de gerektiğinde parça alınır (patolojik inceleme için biyopsi).

Aylarca mide rahatsızlığı ve hazımsızlık şikayetleri ile takip edilen ve çeşitli mide koruyucu ilaçlar verilen bazı hastalarda yapılan endoskopide erken mide hanseri bulgularına rastlanabilir.

Şikayet → tanı → tedavi → iyileşme

İnsanlar en ufak bir mide şikayeti için hemen eczanelere koşar ve bol bol mide ilaçları alır. İlaçlar rastgele, düzensiz ve bilinçsizce kullanılır ama bir türlü düzelme görülmez. Hep aynı sıkıntılar hep aynı hikayeler tekrarlanır ve kısır döngü oluşur.

Kaç çeşit Gastrit var?

Mide anatomik olarak beş bölgeye ayrılır, bunlar: kardiya, fundus, korpus, antrum ve pilor (pylorus) olarak adlandırılır.

Midenin anatomik bölümleri
Midenin anatomisi

Gastritin iki ana şekli vardır akut ve kronik.

  • Akut Gastrit— ani ve kısa süreli spazm.
  • Kronik Gastrit— Uzun sürelidir (otoimmün,H.pylori, kimyasal gastrit)

Gastritin şiddetine göre sınıflama şöyledir:

  • Eroziv Gastrit (eritematöz gastrit, eritematöz gastropati): Mide astarının aşınması durumudur. Tedavi edilmezse ülserlere yol açabilir
  • Non-Eroziv Gastrit: Aşındırıcı olmayan tip.

Diğer Gastrit tipleri: İyatrojenik tip, Otoimmün tip, Granülomatöz tip, Lenfositik tip (T lenfosit), Kollajen tipi, Eozinofilik tip

Antral Gastrit’tir nedir

Endoskopide en sık rastlanan gastrit çeşitidir. Adından da anlaşıldığı gibi iltihap midenin alt kısmı yani antrum ile sınırlıdır. Mide asidi ve yiyecekler ince barsaklara geçmeden önce bu bölgede toplanır ve bekler (ortalama 4-8 saat).

Gastrit nasıl tedavi edilir?

Tedavi gastritin nedenine göre yapılır. Tedavide kullanılan ilaçların genel adı mide koruyucu ilaçlardır. Dirençli durumlarda bakteri varlığı araştırılmakıdır — Helicobacter pylori

Pangastrit nedir?

Pangastrit hastalığının adı “Pan” ve “Gastrit” kelimelerinden oluşur. Pan kelimesi ise Latincede geniş veya kapsamlı anlamına gelir. Pangastrit durumu midenin büyük bir kısmı veya tamamının iltihaplanması anlamına gelir.

Endoskopide görülen "Pangastrit" tablosu. Ertan BEYATLI, M.D.

Dolayısıyla Pangastrit kelimesi mide mukozasının en az %75’ini kaplayan gastrit durumunu ifade eder. Eritematöz pangastrit görülen en yaygın türdür.

2000 yılından bu yana dünya çapında pangastrit vaka sayısında ciddi bir artış mevcuttur. Özellikle 2018-1019 yıllarında bu artış fark edilecek boyutta oldu.

Bu artışın en önemli nedenleri arasında H.pylori bakterisinin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesi, endoskopi tanıların daha spesifik bir şekilde belirlenmesi ve giderek artan gıda katkı maddeleri. 2020 yılında pangastrit vakalarında giderek artış olacağı düşünülmektedir.

Safra Gastriti nedir?

Safra sıvısının ince bağırsaklardan mideye geçmesi sonucunda ortaya çıkar. Safra sıvısı mide astarını tahriş ederek iltihaplanmasına neden olur. Bu konu hakkında daha detaylı bilgi için: Alkalen Reflü Gastrit

Helicobacter Pylori nedir?

Son 30 yılda bu bakteri bir çok sindirim hastalığının nedeni olarak kaşımıza çıkıyor. Helicobacter Pylori (H.pylori) 1980 yılında nobel ödül sahibi Warren ve Marshal tarafından bulunmuştur.

Dr. Barry J. Marshal ve Dr. J. Robin Warren, Helicobacter pylori bakterisini buldu

H.pylori midede yaşayan spiral şekilli bakteridir. En önemli özelliği üreyi hidrolize edebilmesi üreaz ve amonyak üretebilmesidir. Amonyak, mide hücrelerini (antral G hücresi) negatif geri besleme döngüsü yöntemi ile etkileyerek Gastrin salınımına neden olur.

Helicobacter Pylori (H. Pilori)

Bu durum mide asidinin artmasına neden olur (hipergastrinemi ve gastrik asit hipersekresyonu). Organizmanın üreaz (üreyi hidrolize edebilme) özelliği sayesinde varlığı tespit etmek için bir çok test tarif edilmiştir. Örneğin 13C ve 14C nefes testi (breath test) ve CLO Hızlı Üreaz test kiti (Campylobacter-Like Organism). Ayrıca H.pylori Giemsa ve Ethin Starey Silver Stain yöntemleri ile de tespit edilebilir.

Bakterinin tanı ve takibi için nefes (üfleme testi) veya gaitada antijen testi yapılır. Ancak kesin tanı için endoskopiyle alınan biyopsi şarttır.

CLO Testi nedir?

Helicobacter pylori (H.Pylori) teşhisinde kullanılır. Hızlı ve diyagnostik üraz testidir ve Latince’de (Campylobacter-Like Organism Test) ibaresinin kısaltmasıdır (yani Campylobactere benzeyen organizma testi).

Testin ana düşüncesi ise H. pylori tarafından salgılanan üreaz enziminin ürenin amonyak ve kanbon diokside (CO2) dönüşümünü katalize etmektedir. CLO testin pozitif olma süresi mide mukozasının H.pylori yoğunluğu ile ilgilidir ve inflamasyonun derecesi hakkında bir bilgi vermez!

Helicobacter Pylorinin enzimatik etkisi sayesinde midenin iç tabakasında (mukus, mukoza) oluşan bozulma ve tahribat ve epiteliumun verdiği inflamasyon yanıtı bu organizmayla ilgili bir çok hastalığa neden olmaktadır.

Gaitada H.pylori antijeni

Endoskopi uygulanan hastalarda mideden alınan biyopsi sayesinde bakterinin varlığı kolaylıkla tespit edilebilir. Endoskopi yapılmayan hastalarda ise nefes ya da gaita (dışkı) testi ile bakterinin varlığı saptanabilir.

H.pylori araştırıldığında ise hastanın mide asidini azaltan ilaçlar veya antibiyotik kullanmaması gerekiyor çünkü bu tür ilaçlar bakterinin testlerde görünmemesini sağlıyor. Kan ya da tükürük testlerinde bu bakteriye karşı gelişmiş antikorun gösterilmesi bakterinin varlığını göstermez.

Bu testler ile gösterilen antikor hastanın yaşamının herhangi bir döneminde bakteri ile karşılaştığını gösterir, bakterinin canlılığının göstergesi değildir. Bu nedenle pratikte bu testler kullanılmamalıdır. Endoskopi yapılmadan bakterinin araştırılması, nefes testi ya da dışkı muayenesi ile yapılabilir. Nefes testi dışkı muayenesinden daha duyarlıdır.

H. Pylori’nin neden olduğu hastalıklar

  1. Gastrit
  2. Duodenit
  3. Peptik Ülser
  4. Özofajit
  5. Kolit
  6. Mide kanseri (mide CA)
  7. kronik dispepsi
  8. Bulantı

H. Pylori Nasıl tedavi edilir ?

Tedavide birden fazla antibiyotik ve mide asidini azaltan ilaç kullanılır. Tedavide üçlü veya dörtlü ilaç kürleri kullanılır. Tedavi süresi 7-14 gündür.

Verilen ilaçları yan etkilere neden olabilir. Bunların arasında ağızda tat değişikliği, mide ağrısı, baş ağrısı, ekşime, bulantı, kusma, ishal, ciltte kızarıklık. Bu şikayetler hastaların %60’nda görülmektedir. Ancak, bu şikayetler ilaçları kullandıktan 1-2 gün geçer. Dolayısıyla ilaçların aksatılmaması şiddetle önerilir. (bkz. Antibiyotik Direnci hangi durumlarda gelişir?)

H. Pylori tekrarlar mı ?

Bakterinin tekrarlama olasılığı %5-10 dur. Gelişigüzel antibiyotik kullanımı bu riski yükseltir. Eğer bir antibiyotik kombinasyonu ile bakteri tedavi edilemedi ise tekrar tedavide aynı kombinasyon kullanılmamalıdır. Farklı bir tedavi protokolü uygulanması gerekir. Başarısızlık durumunda uygulanacak ikinci denemede kullanılacak tedavi daha yoğun olacaktır.

Alkalen reflü gastriti (Safra gastriti)

Prof.Dr.Ahmet Dobrucalı

Karaciğer hücrelerinin kolesterolü kullanarak oluşturdukları safra, safra kanallarıyla onikiparmak bağırsağına ulaştıktan sonra safra tuzları haline dönüşür ve gıdaların içindeki yağların sindiriminde rol oynar. Safra tuzları alkalen (bazik) yapıdadır, yani pH değeri 7 ve üzerindedir. Asit maddeler gibi alkalen maddeler de sindirim sistemi mukozasında hasarlanmaya yol açabilirler. Normalde incebağırsak mukozası yapı ve fonksiyonu nedeniyle safradan etkilenmezken mide ve yemek borusu mukozası safraya duyarlıdır ve safra ile uzun süreli temas bu bölgelerde hasarlanma oluşturabilir. Safranın mide ve yemek borusu mukozası ile teması sonrasında oluşan hasarlanma alkalen reflü gastriti (reaktif gastropati, kimyasal gastropati) ve alkalen reflü özofajiti olarak adlandırılır

Mide ve onikiparmak bağırsağının birleştiği bölgede bulunan ve bir bariyer gibi vazife gören pilor ve mide ve bağırsakların koordineli peristaltik haraketleri normalde karaciğerde yapılarak onikiparmak bağırsağına akan safranın mideye geri kaçmasına engel olur (bkz. şekil). Normalde pilor her yemekten sonra kapanarak alınan gıdaların 1-2 saat kadar mide içinde kalmasını ve öğütülmesini sağladıktan sonra kısa sürelerle açılıp midedeki öğütülmüş gıdaların bağırsaklara geçişine müsade eder. Öğünler arasındaki diğer dönemlerde pilor genellikle açık durur. Bu sırada mide ve bağırsaklardaki koordineli peristaltik aktivite bağırsaktaki safranın mideye geri kaçmasını engel olan yegane mekanizmadır. Piloru ortadan kaldıran ve/veya onikiparmak bağırsağına normalden fazla safra gelmesine neden olan cerrahi girişimler ve incebağırsaklarda kısmi veya tam tıkanma oluşturarak pasajı güçleştiren patolojiler mideye bol miktarda safra geçişine ve bunun sonucunda alkalen reflü gastritine neden olurlar. Bu haller dışında alkalen reflü gastriti gelişmesi çok nadirdir ve hemen daima mide ve onikiparmak bağırsağı arasındaki düzenli peristaltik aktivitenin bozulması sonrasında oluşabilir, ancak bu nadiren görülen bir durumdur.

Safrayolu

Alkalen reflü gastriti nasıl oluşur?

Normalde mide suyunda az miktarda safra bulunabilir ve bu miktar mide ve yemek borusu mukozası üzerinde zararlı bir etki oluşturmaz. Normalde safra tuzlarının mide suyundaki konsantrasyonu 0.05-0.5mM/L arasında değişebilen ve toksik olmayan seviyelerdedir. Alkalen reflü gastriti varlığında mide suyundaki safra tuzu düzeyi genellikle 30mM/ml nin üzerindedir. Yemek borusu mukozası için sitotoksik olan seviyeler biraz daha düşük olup 5mM/L ve üzeridir. Bununla birlikte toksik olmayan dozlardaki safra tuzları asidik pH da yemek borusu epiteli içinde birikerek toksik konsantrasyona ulaşabilirler. Mideye geçen safra tuzları mide mukozası üzerindeki direkt toksik etkileri yanında mide ve yemek borusunda mide asidinin oluşturduğu hasarlanmanın şidddetlenmesine de katkıda bulunurlar. Diğer yandan safra alkalen karakteri nedeniyle mide asit salgısını uyarmak suretiyle de midedeki hasarlanmayı artırır (midedeki asit-peptik aktivitenin artması). Mideye geri kaçan onikiparmak bağırsağı muhtevası içinde safra tuzları yanında yüksek miktarda bulunan pankreas enzimleri de (lipaz ve proteazlar) mide ve yemek borusu mukozasındaki hasarlanmanın şiddetlenmesine yol açarlar. Midede aşırı safra bulunması mide asiditesini azalttığından alkalen reflü gastriti olan hastaların midelerinde bakteri üremesi kolaylaşabilir ve bu durumdaki hastalar antibiyotik tedavisinden fayda görebilirler.

Alkalen reflü gastritinin belirtileri nelerdir?

Hastalığın belirtileri diğer mide rahatsızlıklarında görülebilecek belirtilerden farklı değildir. Üst karın bölgesinde huzursuzluk ve şişkinlik hissi, ağrı, geğirme, bulantı, kilo kaybı ve kusma bulunabilir. Bazı hastalarda reflü benzeri yakınmalar daha ön planda olabilir (bkz. Reflü). Yakınmalar genellikle yemek sonrasında artar. Nadirde olsa bazı hastalarda gizli veya aşikar kanama görülebilir.

Alkalen reflü gastriti nasıl teşhis edilir?

Günümüzde alkalen reflü gastriti endoskopistler tarafından sıkça konulan bir tanı olmakla birlikte gerçekte bu hastaların büyük bir çoğunluğunda gerçek anlamda bir alkalen relü gastriti yoktur. Genellikle bu konuda tecrübe ve bilgi eksikliği olan endoskopistlerin endoskopi sırasında midede bir miktar safra görmeleri böyle bir teşhis koymalarına yol açmakta ve bu da hastaya uzun süreli ve gereksiz tedavilerin uygulanmasına neden olmaktadır.

Endoskopi her zaman doğru sonuç vermediğinden mide ve yemek borusundaki safra reflüsü varlığının ve şiddetinin anlaşılması amacıyla değişik yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden en sık tercih edileninde, yemek borusu ve/veya mideye yerleştirilen özel kateterlerle safra tuzlarının ve safra içine bulunan diğer bir madde olan ‘bilüribin’ in kantitatif olarak ölçülmesi mümkün olabilmektedir (Bilitec). Teşhiste kullanılan diğer bir yöntem de radyoaktif izotop yöntemidir. Bu yöntemde damardan enjekte edilen radyoaktif maddenin (2mCi99mTc-DING amine diacetate) karaciğerden safra ile bağırsaklara atıldıktan sonra mideye geçişi sintigrafik olarak izlenir (Normal; 8.6 ± 6.0, alkalen reflü gastriti; 86.3 ± 7.1). Bu yöntemler sık başvurulan yöntemler olmayıp genellikle sınırlı sayıdaki araştırma merkezlerinde uygulanabilmektedir.

Alkalen reflü gastriti teşhisinde endoskopistin bu konudaki tecrübesi yanında aşağıdaki bulguların varlığı önemlidir;

1) Geçirilmiş cerrahi girişimler.

– Mideye aşırı safra reflüsüne yol açan cerrahi girişimler: Gastrektomi ve gastroenterostomiler. Günümüzde uygulanmakta olan ameliyat teknikleriyle mideye safra reflüsü önemli ölçüde azaltılmış durumdadır.

– Bağırsağa aşırı safra akışına neden olan carrahi girişimler: Safra yolunun onikiparmak barsağına bağlanması (koledokoduodenostomi). Safra kesesinin alınması sonrasında (kolesistektomi) bazı hastalarda alkalen reflü gastritis görülebilir. Bu durum birlikte papillotomi yapılmış olan hastalarda daha belirgindir (Safra yolunun ağzının açılması, bkz. Safra taşları, ERCP).

Safrayolu2

2) İncebarsaklarda pasajı güçleştiren patolojiler.

Safranın bağırsağa boşaldığı yer olan onikiparmak bağırsağının daha alt kısımlarında oluşalabilecek tıkayıcı patolojilerde barsak içinde biriken safranın mideye reflüsü kaçınılmazdır. Bu durumdaki hastalarda tekrarlayan safralı kusmalar olabilir.

3) Mide ve onikiparmak bağırsağı arasındaki peristaltik koordinasyonun ve aktivitenin bozulması.

Bir cerrahi girişim geçirmemiş olan hastalarda ortaya çıkan alkalen reflü gastritinin patogenezinden genellikle bu mekanizma sorumludur.

4) Endoskopik bulgular

Endoskopik inceleme sırasında mide mukozasında mukozal kıvrımlar üzerinde daha belirgin olan eritem, mide içinde safra, mukozal kıvrımlarda kabalaşma, mukozada erezyonlar, peteşial kanamalar ve inflamatuar / hiperplastik polipler görülebilir. Mide mukozasının belirgin ölçüde eritemli ve ödemli olduğu halde bulbusun (onikiparmak bağırsağının mideden sonraki ilk bölümü) tamamen normal görünümde olması alkalen reflü gastritini destekleyen bir bulgudur.

alkref

Endoskopide alkalen reflü gastritinin görünümü

5) Histopatolojik bulgular

Mide mukozasından alınan örneklerin histopatolojik incelenmesinde foveolar hiperplazi, düz kas hiperplazisi ve belirgin inflamasyon bulgularının yokluğunda lamina propriadaki yüzeyel kapillerlerde konjesyon görülmesi alkalen reflü gastritini düşündüren bulgulardır.

Safrayolu3

Alkalen reflü gastritinde histopatolojik bulgular. Foveolar hiperplazi belirgindir.

Alkalen reflü gastriti nasıl tedavi edilir?

Alkalen reflü gastriti tedavisinde değişik tedavi yaklaşımları uygulanabilir. Birkaç yöntemin birlikte uygulanmasıyla daha iyi sonuç almak mümkündür. Sizin için hangi tedavi şeklinin uygun olduğuna doktorunuz karar verecektir. Doktor kontrolü altında yapılmayan tedavilerde ilaçlara bağlı ciddi yan etkiler görülebilir.

Diyet önerileri:

Yağlı gıdalar safra salgısını artırdığından hastaların diyetle yağ alımını kısıtlamaları belirtilerin hafiflemesini sağlar. Kahve, çay ve asitli içeceklerin ve baharatlı gıdaların tüketimi azaltılmalı ve mümkünse alkol alımı tamamen kesilmelidir. Aspirin ve antiromatizmal ilaçların kullanımı ciddi ölçüde kısıtlanmalıdır

Tıbbi tedavi:

Kolestramin (cholestyramine) safra tuzlarını bağlayan bir madde olup ağız yoluyla alındığında mide ve bağırsaktaki safra tuzlarını bağlayarak alkalen reflü gastritinin iyileşmesine yardımcı olur. Uzun süre ve yüksek dozda kullanılması safra tuzu yetersizliğine, yağlı ishale ve A,D,E ve K vitamini gibi yağda eriyen vitaminlerin eksikliğine neden olabilir.

Metoclopramide ve domperidon gibi prokinetik ajanlar mide ve barırsaklardaki motor aktiviteyi uyararak mideye safra reflüsünün azalmasını ve semptomların hafiflemesini sağlayabilirler.

Tedavide kullanılan diğer bir ilaç gurubu mide mukozasını koruyarak ve güçlendirerek etki gösteren ilaçlardır. Bu gurupta bulunan ‘sucralfat’ mide mukozası üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak safra tuzlarının etkisini azaltırken sentetik ‘prostoglandinler (misoprostol)’ mide mukozasını güçlendirici etkileri nedeniyle tercih edilirler.

Diğer bir yaklaşım safranın yapısını değiştirerek mide mukozasında daha az zarar oluşturabilecek bir hale getirmektir. Bu amaçla kullanılan UDCA (Ursodeoxycolic acid) diğer safra asitlerine göre daha az toksik olan bir safra asidi olup yeterli süre kullanılması halinde safrada yüksek yoğunluğa ulaşarak mide mukozası üzerindeki zararlı etkinin azalmasına ve alkalen reflü gastritin iyileşmesine katkıda bulunur.

Cerrahi tedavi:

Daha önce geçirilmiş bir cerrahi girişim sonucunda alkalen reflü gastriti gelişmiş olan hastalarda bazı düzeltme ameliyatları yapılabilir. Bu ameliyatlarda safra yolunun açıldığı mideden önceki ince barsak segmenti mideden daha uzak bir ince bağırsağa bağlanarak safranın mideye kaçışı engellenmeye çalışılır (Aşağıdaki şekle bakınız).

Safrayolu4

Kaynaklar

1) C. C. Vere, S. Ccazacu, Comanescu V, Mogoanta L.Endoscopical and histological features in bile reflux gastritis. Romanian Journal of Morphology and Embryology 2005, 46(4):269–74.

Eritematöz gastropati: Tedaviler

genel bir terim "gastropatinin" altında gastrointestinal sistem düşme Kesinlikle bütün hastalıkları. Eritemli gastropati - aynıdır , kronik gastrit mide bölümünde iltihaplanmasına değinmektedir. lezyonlar minör veya oldukça yaygın olarak mevcut olabilir. Bazı durumlarda, bu gastropatinin endoskopik deudenopatii (ED) gelişmesine yol açar - onikiparmak bağırsağı sürecin iltihabi lezyonlar.

Tanı veeritemli gastropatinintedavi

(Iç organ ve ağız yoluyla bir endoskopik prob verilmesiyle mide-bağırsak sisteminin bölgelerinin kontrolü için tasarlanmıştır) endoskopi gibi bilinen bir prosedür, bu hastalığın teşhisinde yardımcı olmak için kullanılan temel bir yöntemdir. eritematöz gastropati teşhis edilebilir ikinci bir yöntem, kolonoskopi olduğu - kolonun iç yüzeylerinin durumunu incelemek için dizayn edilmiş bir tıbbi prosedür. Bazı durumlarda, üst yüzeyine büyüklüğüne bağlı olarak ve birinci doğru eş zamanlı hastalık ve ikinci yöntem teşhis etmek için gerçekleştirilebilir.

Tedavi eritemli gastropati operasyonel müdahaleyi (en agresif yöntemi) ya da aynı zamanda teşhis işleminde kullanılabilen endoskopik mukozal rezeksiyon olarak bilinen herhangi bir başka prosedür, içerebilir. Prosedür endoskopik mukozal rezeksiyon mide-bağırsak sisteminin parçası anormal büyümeler kaldırılacak olan bağlı olarak, ağız veya anüs yoluyla gerçekleştirilebilir. lezyon diğer tanı yöntemleri için çok büyük olduğu durumlarda gerçekleştirilen endoskopik mukozal rezeksiyon olarak teşhis prosedürü.

Eritematöz gastropati: Tedavi endoskopik mukozal rezeksiyon

Endoskopik mukozal rezeksiyon bir video kamera, ışık kaynağı ve gerekli araçları ile donatılmış bir uzun dar bir tüp kullanılarak gerçekleştirilir. Tüp amacı lezyonlar mide, ince bağırsak ya da yemek borusunda bulunan kaldırmaktır ile hastanın boğazında yüklenir. Tedaviye Bu yaklaşım daha az riskleri vardır, hastalıklı dokuyu çıkarmak için cerrahiye göre daha az invazif olduğunu.

eritemli gastropati cerrahi tedaviyi içeriyorsa, kesinlikle kesiler (ve müteakip izleri) ve anestezi uygulanmasını gerektirecektir. Böylece, cerrahi daha invaziv bir yöntemdir ve enfeksiyon ve potansiyel ölüm gibi büyük bir risk vardır.

Endoskopik mukozal rezeksiyonsonrası komplikasyonlar

Endoskopik mukozal rezeksiyon sonrası oluşabilecek en yaygın komplikasyonu mümkün kanamadır. Bununla birlikte, bu işlem sırasında çıkarılır. Ayrıca, zaman endoskopik mukozal rezeksiyon yemek borusu delik veya daralma oluşabilir. yolu sahada tartışılan sorunu çözmek için, böylece bu tür özofagus işlemi sırasında hasarı ve sınırlama, yutma güçlüğü neden olabilir.

Eritematöz gastropati genellikle başarılı bir şekilde tedavi, ancak hastanın dışkı, siyah dışkı, ateş, titreme, bilinç, kaybı kanın kan, parlak kırmızı rengini kusabilir bir tedavi seansından sonra bazı durumlarda göğüs ağrısı veya nefes darlığı. Yukarıdaki koşullardan herhangi gördüğünüzde, hemen doktorunuza başvurmalısınız.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır