körlük online oku / (PDF) KÖRLÜK (BLİNDNESS),José SARAMAGO | journal of analitic divinity - funduszeue.info

Körlük Online Oku

körlük online oku

Journal of Analytic Divinity International Refereed Journal Cilt/Vol: 3, Sayı/Issue: 2, , ss/pp Geliş tarihi: Kasım Kabul tarihi:Aralık ISSN ANKARA-TURKEY. This article was checked by iThenticate. KÖRLÜK (BLİNDNESS),José SARAMAGO, ÇEVİREN: IŞIK ERGÜDEN, İSTANBUL: KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ,BASKI, , SAYFA. Hümeyra Ahsen DOĞAN  Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, e-posta: [email protected] orcid: : Journal of Analytic Divinity Cilt/Vol:3, Sayı/Issue: 2, , ss/pp 16 Kasım ’ de Portekiz’de doğmuş olan José Saramago, editörlük, gazetecilik gibi pek çok türde yazarlık deneyimlerine sahiptir. Kitapları sadece Portekiz’de okunmakla kalmamış aynı zamanda pek çok farklı dile çevrilmiştir. Din konusunda ateist bir düşünceye sahip yazarın bu tutumu eserlerine yansımış ve onu Portekiz hükümeti ile karşı karşıya getirmiştir. ’da Portekiz Komünist Partisi’nin üyesi olmuştur. Eserlerinde ülkesinin tarihini ve mitolojik imgelemi kullanmaktadır. Körlük romanıyla sahip olduğu Nobel Edebiyat Ödülü dâhil olmak üzere pek çok ödül almıştır. 18 Haziran ’da yaşamını yitirmiştir. Yazar, Lizbon’ da gazetecilik yaptığı dönemde siyasal nedenlerden dolayı işten kovulmuştur. Daha sonra verdiği bir röportajda, “Kovulmak hayatımın en iyi şansıydı, hayatımın bir yazar olarak doğuşuydu.” demiştir ve ’dan itibaren kendisini yazarlığa adamıştır. (Hopkinson, ) Vefatına kadar vermiş olduğu eserler; Günah Ülkesi, Çatıdaki Pencere, Ressamın El Kitabı, Ölümlü Nesneler, Umut Tarlaları, Baltasar ile Bilmunda, Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl, Yitik Adanın Öyküsü, Lizbon Kuşatması’nın Tarihi, İsa’ya Göre İncil, Körlük, Bütün İsimler, Bilinmeyen Adanın Öyküsü, Mağara, Kopyalanmış Adam, Görmek, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, Küçük Anılar, Filin Yolculuğu, Kabil ve Defterlerdir. Bu eserlerin alt temalarında tanrı, din, kötülük kavramları hakkında görüşlerini ortaya koyduğu görülmektedir.(Çiftçi, ) Kendi coğrafyasını kritik etmekle kalmayıp farklı coğrafyalar hakkında da tavrını belli etmiştir. Filistin meselesi karşısında İsrail’e karşı ciddi uyarılarda bulunmuş olması bunun açık örneğidir. (Petras, ) Körlük eseri ’de kaleme aldığı distopya türünde bir eserdir. Distopya türünde bir eser olması kurgunun altındaki temayı belirlemek açısından etkili olmuştur. Distopik romanlar, hızlı değişim gösteren ve sağlıklı olmadığı düşünülen bir düzenden bu düzenin birey ve toplum nezdinde ortaya çıkan kötümser yansımalarından beslenir. Ayrıca insan doğasında var olduğu düşünülen kötülüğün yazarın nezdinde, devlet veya din bazında bir otoritenin elinde toplumları nasıl kaosa sürükleyebileceği vurgusu hâkimdir.(Çelik, ) Roman belirsiz bir yerde ve isimsiz kişiler çerçevesinde şekillenmektedir. Oldukça basit şekilde kurgulanmış izlenimi verse de alt metinleri itibariyle güçlü bir roman olduğu söylenebilir. “Kayaların yapısını incelemek üzere başka bir gezegene araç gönderecek olan bu şizofren insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesine kayıtsız kalabiliyor. Mars’a gitmek komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.”(NP, ) Yazarın Nobel Edebiyat Ödülü aldığı Körlük törendeki konuşması, bu çerçevede anlamlıdır. Körlük; toplumsal, ahlaki ve dini kontrol mekanizmalarının etki düzeyine bağlı olarak insan elbisesi altındaki ilkel güdünün yıkıcılığını sorgulamaktadır. Bununla beraber insanda içkin bir halde yer aldığı düşünülen kötülük yapma eğilimine karşı duyarsızlaşmayı, hastalıklı toplumu (kurgusal anlamda) ve vicdan mekanizmasının bu duyarsızlıklar karşısındaki çaresizliğini resmetmektedir. Fiziksel körlüğün aksine okurun gerçeklik algılarıyla oynayan yazar, eserinde beyaz körlük kavramını işlemektedir. Bu beyaz salgın beraberinde tüm şehre yayılmakta ve devletin buna yönelik çözümü bu insanları bir şekliyle kaosa sürüklemektedir. Toplumun üst makamlarındaki liyakatli insanlar da bir çeşit körlüğe tutulduklarından ya da salgına yakalanma korkusundan, beyaz körlük salgınına bulaşmış insanları adeta ölüme terk etmektedir. Beraberinde bu durumu korku, panik ve zihni bir çöküş izlemektedir. Saramago bireysel temalar etrafında, açlığın karşısına yolsuzluğu ve cinsel istismarı, sadakatin karşısına körlüğü, sömürülmenin karşısına öldürmeyi, utanmanın karşısına yüzsüzlüğü, gücün karşısına körlükten kaynaklanan zayıflığı yerleştirmiştir. Bunlar arasındaki çatışma, bir grup beyaz körlüğe yakalanan insan üzerinden aktarılmaya çalışılmıştır. Saramago’ ya göre insanların ya da toplumun körleşmesine üç şey sebep olmaktadır. Bunlar devlet, birey ve dindir. Ancak bunları birbirinden ayırmak mümkün gözükmemektir. Çünkü her üç olgu da birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen olgulardır. Saramago’ nun eleştirisine konu olan devlet, önce suni krizler yaratmakta, sonra o krizi çözmek için insanları manipüle etmekte ve en sonunda krizle uğraştığına inandırdığı halka istediklerini yaptırmaktadır. Hatta buna karşı çıkanları krizi artırmakla suçlayıp sindirebilmektedir. Bunun sonuncunda ise yazarın kaos dediği zemin oluşmaktadır. Kaos ise körlüğün bir sonucudur. Yani bütün bu olanları göremeyen, görmek istemeyen ya da bu olanlar neticesinde açlık, korku ve cinsellik gibi etkenler sebebiyle düşünemeyen bir insan grubunu temsil etmektedir. Devletin, körlüğe kapılan insanlar için kullandığı “beyaz felaket” tabiri, ortaya çıkardığı etkiler bakımından toplum üzerinde algı yönetimi ile insanların ne şekilde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Körlük durumu fiziki olmayan ancak salgın bir hastalık şeklinde toplumsal yapı üzerinde krize sebep olan bir durum olarak görülmektedir. Sebebi tıbbi olarak tespit edilememekle beraber yine de bu durum karşısında devlet yetkilileri ve sağlık çalışanları seferber edilmektedir. Önü alınamayan bu salgına karşı devlet insanları karantina altına almaktadır. Devlet, bu insanları akıl hastanesine toplayarak kendince önlem aldığını sanmaktadır. Ancak bu karantina kararı sonucunda değer yargılarının öneminin yitirilip insanların içindeki ilkel güdü açığa çıkmakta, insanlar korku, açlık ve cinsel istismar gibi etkilerle özellikle sınanmaktadırlar. Journal of Analytic Divinity Volume 3/2 Journal of Analytic Divinity Cilt/Vol:3, Sayı/Issue: 2, , ss/pp Bu sebeple Saramago için toplumsal krizin mimarı devlet olarak görülmektedir. Yazara göre devlet, olağandışı durumlarda düzeni sağlamak için insanları korku üzerinden manipüle eden ve bu korku kültürüyle insanları ötekileştiren bir sistem olarak görülmektedir. Beyaz körlüğe yakalanan insanlara tecrit kararının çıkarılması bu insanların toplumdan uzaklaştırılarak düzenin yeniden sağlanacağı düşüncesiyle ilişkilidir. Çavuşun, “Böcek ölürse zehir de kalmaz.” ifadesi, krize karşı devletin tutumunu ortaya koymaktadır. (Saramago, 91)“…korku insanın gözünü kör eder, dedi koyu renkli gözlüklü genç kız, korku yüzünden körlüğümüz sürecek…”(Saramago, ) Korku duygusunun ortaya çıkardığı dürtü kaçmaktır. Bu açıdan korku, psikolojik anlamda insanı koruyan ama geliştirmeyen bir olgudur. Korku duyan kişi, sadece korkunun yarattığı sıkıntıyı ortadan kaldırmak için bedensel ve zihinsel güçlerini ortaya koymaktadır.(Tokur, 61) Bu da korku sahibi kişiyi sadece korktuğu şeye yönlendirdiğinden çevresinde olup bitenler hakkında onu duyarsızlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra devlet teması altında yazarın işlediği diğer bir konu, karantina sonrası insanların açlık ve cinsellik ihtiyaçlarının manipüle edilip kışkırtılmasıdır. Bu ihtiyaçlar, ahlaki değerleri görmezden gelerek her türlü ahlaksızlığı meşru hale getirebilmektedir. Meşru olmaktan kasıt insanların bu olumsuzluklara dönüp bakacak ve onlarla mücadele edecek gücü kendilerinde bulamamasıdır. Körlük paradigmasından bakıldığında bu durum vicdani körleşme olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda devletin bir müddet sonra bu insanlara karşı umursamaz tavrı, vicdani körleşmenin devlete bakan yönünü açığa çıkarmaktadır. Vicdan kavramı, temel anlamda bireyin iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etmesini sağlayan iç mahkemesi olarak ifade edilmektedir. Aynı zamanda vicdan diyalektik manada toplumdaki kuralların kişiyi şekillendirdiği görgü ve bilgi şeklinde tanımlanmaktadır. Ahlaki vicdan, vicdanın bir çeşidi olup kişinin kendi kendini muhakeme etme gücüdür.(Kahveci, ) Saramago’ da ahlaki vicdan, pek çok alt temada olduğu gibi göz teması üzerinden işlenmektedir. Eserde ahlaki vicdan deyimi ilk kör olan adam ve hırsız üzerinden anlatılmaktadır. İnsan her ne kadar işlediği suça yönelik vicdani rahatsızlığına karşı diliyle kendini savunma noktasına gitse de gözler insanın içindeki vicdani duruşmayı ele vermektedir. Aslında bu noktada içsel ahlaki yaptırım, vicdan azabı ve vicdani rahatsızlıkla kendini belli etmektedir. Saramago ayrıca ahlaki vicdanın her zaman var olduğunu ancak insanın zamanla genetik değişimler ve toplumsal etkilerle onu giderek kendi rengine göre Körlük boyadığını ifade etmektedir. (Saramago, 25) Kişi, sahip olduğu vicdanı işlediği suçların rengine boyadıkça bir süre sonra artık vicdan, kötülüğe karşı duyarsız hale gelmekte ve vicdani körleşme bu noktada kendini belli etmektedir. Devlet bir süre sonra bu insanlara artık kayıtsız kalmaktadır. Bu kayıtsızlık beraberinde devlet nezdinde ortaya çıkan vicdani körleşmeye de işaret etmektedir. Gıda, temizlik, sağlık gibi bir takım ihtiyaçlar yetersiz düzeyde temin edilmektedir. Yazar, yaşlı adamın ağzıyla dile getirdiği pasajlarda devletin ilk etapta körlük salgınını karantina ile kontrol altına alabileceğini ima etmekteyse de ne var ki salgın, bir çığ büyüyerek tüm şehri etkisi altına almıştır. Gerek basında gerek halka açık yahut kapalı yapılan tıbbi toplantılarda bu durumun önünün alınmaya çalışıldığı, hükümetin geri adım atmaktan başka çaresi kalmadığı söylenmekteyse de yazar, bu durumun devlet tarafından kasten oluşturulduğunu ve devletin bilerek körleşmeye sebep olduğunu işaret etmektedir. Pek çok hayır kurumunun körlerle ilgilenecek gönüllüler sağladığı ama zamanla onların da kör olduğu ve tarihin onların bu cömertliğini unutmayacağı ironi bir biçimde dile getirilmektedir. Akıl hastanesinin zamanla adeta bir açık hava hapishanesine çevrilmiş olduğu görülmektedir. Bu insanlar dış dünyadan gelen yardımların kesilmesiyle kendilerine mikro âlem kurmuşlardır. Yazar “dünyada ne varsa tamamı burada” diyerek bu âleme işaret etmektedir. (Saramago, ) Karantina altına alınmış olan bu yerde gıda, temizlik, barınma durumlarına ihtiyaç ve kör nüfusu her geçen gün artış göstermektedir. İnsanlar gerçek anlamda yaşamamakta sadece hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. Doktorun karısı, tam anlamıyla insan gibi yaşamadıklarını ama en azından tam anlamıyla hayvan gibi yaşamamak için mücadele etmeleri gerektiğini duyarlı bir biçimde vurgulamaktadır. (Saramago, ) Victor E. Frankl, toplama kampındaki bir insanın, özsaygısını korumak için mücadele etmediği takdirde, iradesini ve kişisel değerleri olan bir varlık olma duygusunu yitirdiğini gözlemlemektedir. Bununla beraber kişinin varoluşunun, hayvani düzeye indirgendiğine dair tespiti bu çerçevede anlamlıdır. (Frankl, 65)İşte tüm bu engellenme ve çaresizlikler karşısında sosyal çeteleşme, yolsuzluk, açgözlülük, ilgisizlik, saldırganlık ve bencillik gibi ahlaki zaaflar açığa çıkmaktadır. Aynı zamanda doktorun karısının kurgu boyunca tek gören kişi olması fedakârlık, duyarlılık ve sorumluluk gibi erdemlerin önemine vurgu yapmak içindir. Açlığın şiddetiyle zamanla körler arasında çeteleşme başlamıştır. Bir arada yaşayabilmek için yapılması gereken kural, yardımlaşmayı sağlayacak bir örgütlenmedir. (Saramago, ) Bu çeteleşme, okuyucunun zihninde “Sineklerin Tanrısı” adlı romanın tekrardan canlanmasını sağlamaktadır. Bilindiği gibi Sineklerin Tanrısı’nda adada Journal of Analytic Divinity Volume 3/2 Journal of Analytic Divinity Cilt/Vol:3, Sayı/Issue: 2, , ss/pp mahsur kalmış bir grup çocuğun hikâyesine yer verilmektedir. Özellikle bunların çocuk olması, çeteleşmenin ve yıkıcılığın masum fertler üzerinden de olsa insan grupları üzerinde nasıl olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin kanıtı gibidir. Her ne kadar roman insandaki yıkıcılığın biyolojik ve sosyal yönüne vurgu yapsa da bu durum bazen otorite tarafından ya da yönetme hırsından bizzat kışkırtılmaktadır. W. Golding’ e göre insan, iktidarın ve onun cismani temsilcisi olan yasaların onu denetlemediğine dair bir fikir edinirse, eskilerin deyişiyle aslına dönmekte ve özünde yer alan yıkıcı yanı ortaya çıkmaktadır.(Golding, ) Hükümet, kriz kabul ettiği duruma yönelik stratejisini bir hafta içinde birden fazla değiştirmiştir. Aslında bu durum genel ruh halini daha da kötüleştirmiştir. Dışarıdan bakıldığında devlet tarafından düzenin kolay sağlanamayacağı anlaşılınca insanlar kendi içinde yeni bir düzen kurmaya çalışmışlardır. 3. Koğuş, gelen yiyecekleri para ile insanlara satmaya karar vermiştir. Bu durumu bazıları protesto etse de büyük bir kısmı açlıkla mücadelenin bu insanlarla mücadele etmekten daha zor hale geldiğini fark ettiği için ellerinde olan ne varsa vermişlerdir. (Saramago, ) Dolayısıyla Saramago’ ya göre devlet, ya çeteleşmeyi bizzat kendisi yaratmakta ya da halkı sömüren grupların ortaya çıkmasına göz yummaktadır. Akıl hastanesinde kuralsızlığın yaygınlaşması gruplaşma, ilgisizlik, saldırganlık gibi istenmeyen bir takım durumları beraberinde getirmiştir. Kuralsızlık veya kural tanımama adaleti zaafa uğrattığından birtakım insanların yolsuzluğa başvurmaları kaçınılmazdır. Hayvanlarla ortak olan ilkel güdülerin insanı insan yapan sevgi, merhamet, adalet, yardımseverlik gibi temel değerlerin önüne geçmesi kötülüğü göremeyecek ve onu meşru kılacak bir vicdanı yani körlüğü beraberinde getirmektedir. Bu noktada vicdani körleşme, kötülüğün bir sınırı olmadığına yönelik tutumlar üzerinden işlenmektedir. Artık ellerinde verecekleri hiçbir şeyi kalmayınca çete üyeleri tarafından koğuşlarda öfke yaratacak bir istekte bulunulmuştur. Kadınlara yönelik cinsel istismar karşılığında yemek verilmesi kararı kadınlar ve erkekler arasında tartışmaya sebep olmuştur. Yazar bu pasajlarda fuhşun açlık karşısında bütün iştihayla konumlandığını ve bu noktada kadınların çaresizliğini betimlemektedir. Aynı zamanda eser, kadının nasıl metalaştırıldığını fiziksel açlık ve cinsel açlıkla ilişkilendirerek vurgulamak istemiştir. Adeta cinsel açlık kendisine alan bulabilmek için fiziksel açlığı kollamaktadır.(Saramago, ) Çete, ikinci sefer kadınlardan aynı işi talep ettiğinde doktorun karısı, çete reisinin gırtlağını makasla keserek öldürmüştür. Derken gruplar arasında çıkan isyan doktorun karısının Körlük akıl hastanesinde yangın çıkarmasıyla son bulmuştur. Yangının ertesinde ne bir hükümet ne de ordu kalmıştır. Artık özgürdürler ancak yazar görmeyen insanlar için özgürlüğün hiçbir anlamı olmadığını hissettirmektedir. Çünkü dışarı çıktıklarında karşılaştıkları durumlar içeride olanlardan pek de farklı görünmemektedir.(Saramago, ) Çetenin uygulamaları bireysel alt temalardan bencilliği ortaya çıkarmaktadır. Öyle ki gelen yiyecekleri satmak şöyle dursun, giderek daha az yiyecek vermeye ve geri kalanını kendi koğuşlarında bozulmak üzere biriktirmeye başladıkları görülmektedir. “Gerçekten hepimizin üzerinde ikinci bir ten gibi taşıdığımız ve bencillik denen şeyden yoksun bir kişi henüz anasından doğmamıştı. Bu ikinci ten ufak bir vesile ile kanayan birinciden daha kalındır”(Saramago, ) Saramago bu küçük dünya üzerinden bencilliğin insandaki tahrip edici boyutuna işaret etmektedir. Tarih boyunca kişileri ya da toplumları hukuksuz ve ahlaki olmayan bir biçimde “sahip olmaya” götüren, insanı kendisine yabancılaştırıp toplumsal birlikteliğin zarar görmesine hatta yıkılmasına sebep olan bencillik elbisesidir.(Tokur, ) Doktorun karısına neden körlük bulaşmadığı konusu okuyucunun kafasında ucu açık bırakılmıştır. Gerek akıl hastanesinde gerek dışarıda yaşanan felaketlere karşı büyük bir fedakârlık ve duyarlılıkla hareket eden bu kadın görmeyen insanların adeta gören gözü olmuştur. Doktorun karısı vasıtasıyla pek çok ahlaki değer ele alınmaktadır. İnsanları kitap boyunca inceleyen bu kadın, çoğu kez görebildiğine pişman olduğu sahnelerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu noktada bireysel alt temalardan sorumluluk ve duyarlılığa yönelik farkındalık, doktorun karısı üzerinden okuyucuya sunulmaktadır. Herkes gözlerini yitirmişken görmenin verdiği sorumluluğun farkında olarak duyarlı bir şekilde son ana kadar bu insanlara yardım etmiştir. Dışarıdaki ve beraberindeki insanları elinden geldiği kadar örgütlemeyi başarabilmiştir.(Saramago, ) Tek görebilen kişi olan doktorun karısı herkes gibi kör olmayı defalarca kez arzulamıştır. Acı çeken insanı hatıra getirmemek için çabalayan biri gibi doktorun karısı da yüzünü bir o yana, bir bu yana çevirmiştir. Başkalarının acısı, ona da acı vermeye başlamıştır ve sanki onu körlükten uzak tutan tek şey bu duygudur. Tolstoy’un "…yaşama, ölümün ortadan kaldıramayacağı bir anlam yüklemek.” ifadesi bu noktada daha bir anlamlıdır. (Tolstoy, 78) Yazar, ateist bir düşünceye sahiptir. Bu yüzden eserinde kötülük problemini, dini kurum ve dindarlar üzerinden ele aldığı görülmektedir. İnsanın zafiyetlerini konu edinerek bunların dinler tarafından kullanıldığına inanmakta ve kiliseden hareketle kurumsallaşmış dinlere karşı eleştirel duruşunu açıkça ifade etmektedir. Eserde doktorun karısı, dışarıya çıktıklarında tüm insanların kör olduğu gerçeğiyle yüzleşmiştir. Ahlaki körlükler de bir o kadar artmıştır. Journal of Analytic Divinity Volume 3/2 Journal of Analytic Divinity Cilt/Vol:3, Sayı/Issue: 2, , ss/pp Doktorun karısı ve beraberindekiler açlığın şiddetiyle güçsüzleşip kiliseye sığındıklarında, doktorun karısı gördüğü resim ve heykellerin durumu karşısında şaşkınlığını gizleyememiştir. Kitapta tanrısallığı temsil eden pek çok heykel ve resim betimlenmektedir. Pek çoğunun gözleri beyaz bir perdeyle örtülmüştür. Bu duruma ilişkin varsayımlardan biri, kilise papazının resimlerin gözlerini beyaz bezle bağladığıdır. İlk kör olan kişi ve onun karısı varsayımı yorumlayarak, tanrısal figürlerin gözlerini bağlayan ve bunu yaparak adeta tanrıyı tüm ahlaki körlüklere karşı kör bırakan kişi olarak düşündükleri papazı saygısızlıkla suçlamaktadırlar. Kilisenin bir üyesi, “rahibin yaptığını düşünüyorsunuz ama ben onu gayet iyi tanırım o böyle bir şey yapmaz.” dese bile (Saramago, ) bu yorum, dini grup lideri karşısında grup üyelerinin tutumunu yansıtmaktadır. Sosyal psikologlara göre, gruba aidiyet taşıyan kişilerin zihinlerinde yüksek düzeyde bilişsel çelişki bulunmaktadır. Bir dini gruba olan aidiyet, özellikle dini grup liderlerinin hatasız kabul edilmesine yönelik güçlü bir tutumu beraberinde getirmekte ve böylece dini grupla ilgili her düşünceye körü körüne bir bağlık içerisine girildiği yapılan araştırmalarda açıkça görülmektir. (Aronson vd., ) Saramago’ ya göre din adamları veya dini gruplar/kurumlar kendi körlüklerini gizlemek için tanrıyı kör etmişlerdir. Çünkü tanrıyı körleştiren din adamı ya da dini grup insanları da körleştirmektedir. Saramago, din felsefesinde kötülük problemi olarak ifade edilen konuya ilişkin, tanrının insanları kör edip kötülüğe izin verdiğini ve böylece kötülüğe izin vererek aslında kör olanın tanrı olduğunu ifade etmektedir. Bu ifadeler aynı zamanda yazarın tanrı hakkındaki umutsuz ve kötümser tavrını da ortaya koymaktadır. “Bizi yalnızca Tanrı görüyor dedi ilk körün karısı, yaşadığı üzüntülere çektiği sıkıntılara rağmen Tanrı’nın kör olmadığın hâlâ inançlıydı, doktorun karısının bu sözlere karşılığı, Tanrı bile görmüyor oldu.” (Saramago, )Saramago, dünya üzerindeki kötülükleri diğer bir deyişle ahlaki körlükleri kimsenin suçu olmayan “ilâhi yazgının kaçınılmaz sonucu” olarak değerlendirmiştir.(Saramago, ) Davranışlarının gerektirdiği sorumluluğu üstlenmekten kaçınan kişi gücünü başkasına teslim etmektedir. Başkası bu anlamda kader olarak karşımıza çıkarılmıştır. Ortaya çıkan kötülüklerden dolayı bireylerin kendilerini sorumlu tutmadıkları ve böylece bütünüyle sorumluluğu tanrıya havale etmeleri eleştirilmektedir. (Peck, ) Dolayısıyla burada Saramago’ nun insan iradesini dışlayıcı bir tavırla kötülüklerin tamamından ilahi yazgıyı yani tanrıyı suçlamakla birlikte bu duruma fırsat veren bireyi de suçladığı görülmektedir. Körlük Sonuç olarak eser bireysel, toplumsal ve dini kontrol mekanizmalarının etki düzeyini körlük metaforu üzerinden ele alan ve insanın bu üç olgu karşısındaki çıkmazını etkileyici bir şekilde kaleme alan distopik bir edebi türdür. Kitap yaklaşık yirmi sene önce yazılmış olmasına rağmen vermek istediği mesaj evrensel nitelik taşımaktadır. Saramago Körlük’ ü yazarken karakter isimlerine yer vermemiştir. Onları, meslekleri yahut fiziksel özellikleriyle tasvir etmektedir. Kitapta yaşanan felaket, dünyaya düşen bir gök cismi, kuraklık, dünyayı sarsan büyük bir savaş değildir. İnsanların görme duyularını yitirmesi gibi daha özel bir durum betimlenmektedir. Ancak bu körlük fiziki bir körlüğü ima etse de fiziki bir durumdan kaynaklanmamaktadır. Yazarın bahsini ettiği körlük, insanların sistemli kaos çıkarılarak korku, açlık ve cinsellikle ilgili bilinçlerinin ve duygularının karıştırılması ve kışkırtılması ve bunun sonucu ortaya çıkan vicdani körlüktür. Bunun yanı sıra otoritenin var olan durumu felaket olarak kamuoyuna sunarak, kör insanları ötekileştirmek yoluyla kimliksizleştirmesidir. Çünkü kimliksizleşmenin yarattığı sahte özgürlük alanı kamusal sorumlulukların yerine getirilmesini engellemektedir. Yazarın ortaya koyduğu devlet tasavvuru bir şekliyle kendine düşman yaratmakta ve düşmanları sayesinde varlığını sürdürmektedir. Dine yönelik bakış açısını da körlük metaforu üzerinden betimlediğini söylemek mümkündür. Saramago ateisttir ve körlük eserinde dine dair eleştirisini, dini kurum ve dindar tipler üzerinden yapmaktadır. Onun dine yönelttiği suçlamalar aslında insanın zaaflarından kaynaklanan problemlerdir. Nitekim insanlar, dini kimi zaman bir menfaat yahut sömürü aracı olarak kullanmaktadırlar. Aynı zamanda dinin müntesipleri, dini liderlere onları tanrılaştıracak kadar ileri giden ve hatasızlık atfeden yanlış bir aidiyet taşımaktadırlar. Ancak dinin bu şekilde istismara açık kullanılması, sorunun kaynağını dine değil dini kullanan dindarlara yüklemek gerektiğini göstermektedir. Dindar kimseler tutumlarının merkezine tanrıyı koymadıkları sürece kutsala yönelik bağlılık kutsal olmayan başka kimselere irca edilmektedir. Bu yüzden yazarın tespitlerine tamamen yanlıştır ya da dinden uzaktır diyemesek de yazarın dine yönelik suçlayıcı tutumu, konu ile ilgili objektif olmayan bakış açısından kaynaklanmaktadır, diyebiliriz. Ayrıca Saramago’ nun yaşanan ahlaki kötülüklere yönelik tamamen tanrıyı suçlayıcı tavır içinde olması, insan iradesini dışlayıcı bir tutum olmaktadır. Bu anlamda yazarın dini kapsamda irade, tanrı, özgürlük, kötülük alanlarına yönelik şahsi kanaatlerinin, zemini sağlam olmayan eleştiriler olduğu düşünülmektedir. Son olarak Saramago, yaşamın anlamını sorgulatır bir biçimde farkındalığa ve sorumluluğa dair değerlendirmelerde bulunur. Görmek, bizim farkında olmadan sürekli yaptığımız bir eylemdir. Ancak yazara göre çevresinde olup bitenlere karşı sorumsuzca davranan ve kafalarını Journal of Analytic Divinity Volume 3/2 Journal of Analytic Divinity Cilt/Vol:3, Sayı/Issue: 2, , ss/pp o yönden başka bir tarafa çeviren bireyler bir çeşit körlüğe tutulmuştur. Yazar Nobel Edebiyat Ödülü konuşmasında bu kişisel sorumluluğa şu ifadelerle ışık tutmaktadır: “Haklarımızı talep ederkenki heyecanımızı aynı şekilde görevlerimizin sorumluluğunu alırken de taşımalıyız. Bu sayede dünya daha iyi bir yer haline gelebilir.(NP, ) KAYNAKÇA Aronson, E., Wilson, T. D., & Akert, R. M. (). Sosyal psikoloji Çev. O.Gündüz. İstanbul: Kaknüs Yayınları. Çelik, E. (). Distopik Romanlarda Toplumsal Kurgu. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 17/1, Çiftçi, O. Z. (). Tanrı yla Kavgalı Adam José Saramago da Tanrı Din ve İnsan. Konya: Çizgi Yayınevi. Frankl, V. E. (). İnsanın Anlam Arayışı.Çev. S. Budak. İstanbul: Okuyan Us. Golding, W. (). Sineklerin Tanrısı Çev. funduszeue.info İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Hopkinson, A. (). José Saramago Obituary. The Guardian News. Erişim Tarihi: funduszeue.info obituary Kahveci, K. A. (). funduszeue.infoau’da Ahlaki Vicdan Ve Değeri. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 12/1, NP, T. N. P. I. L. (, Ekim 10). José Saramago – Banquet speech. Program adı: Switzerland. Erişim Tarihi: funduszeue.info jose-saramago-banquet-speech/ Peck, M. S. (). Az seçilen yol: Sevginin, Geleneksel Değerlerin Ve Ruhsal Tekamülün Psikolojisine Yeni Bir Bakış. Çev. Semra Ayanbaşı. İstanbul: Akaşa Yayınları. Petras, J. (). Palestine: The Final Solution and Jose Saramago. İçinde W. A. Cook (Ed.), The Plight of the Palestinians (ss. ). New York: Palgrave Macmillan US. Saramago, J. (). Körlük. Çev.Işık Ergüden İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi. Körlük Tokur, B. (). Dindarlık Sorunu: Psikolojik Bir Tahlil . Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (41), Tokur, B. (). Stres Ve Din. İstanbul: Çamlıca Yayınları. Tolstoy, L. (). İtiraflarım. Çev. O. Yetkin. İstanbul: Kaknüs Yayınları. Journal of Analytic Divinity Volume 3/2

Körlük Pdf indir

Körlük PDF Oku

Körlük

Distopik eserlere ilgi duyanların elinden düşürmediği Körlük, yayına girdiği günden bu yana adından söz ettirmeye devam ediyor. Portekiz’li yazar José Saramago’ya ’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran eser, konusuyla olduğu kadar zekice kurgulanmış karakterleriyle de gözleri üstüne topluyor. Dönemin liberal demokrasi anlayışına bir eleştiri mahiyetinde kaleme alınan roman, bireylerin git gide bencilleşip olaylar karşısında duyarsızlaşmasını bir körlük metaforu etrafında işliyor.

Baştan sona heyecan verici hadiselerin birbirini takip ettiği eser, sizi de derinden sarsacak. Güç ve iktidar oyunlarının insanlarda yarattığı vahşeti gözler önüne seren bu roman karşısında, bugünün toplumlarını düşünmeye başlayacaksınız. Kim bilir; belki de insanlığın sonunu, yine git gide duyarsızlaşan insanlığın ta kendisi getirecektir.

Körlüğün Getirdiği Kaostan Doğan Yeni Bir Düzen…

Olaylar, isimsiz bir ülkenin isimsiz bir şehrinde geçer. Zira, bireylerin kim olduğu önemsizdir. Bir gün otomobili ile ışıklarda duran isimsiz bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken aniden körleşir. Lakin bu sıradan bir körlük değildir. Çünkü gözleri karanlığa değil, aydınlığa yani beyaza bürünür. Ne yapacağını şaşıran adam, doğruca hastaneye gider. Körlük ne yazık ki bulaşıcıdır. Kendisini muayene eden doktor da bundan nasibini alır. Derken, bu hastalık tüm şehri etkisi altına almaya başlar. Hükümet ise körleşen halkı hapishaneden bozma bir yerde karantinaya alır.

İşler buradan sonra değişir. Çünkü hükümet, hastalığı kontrol altına alamamaktadır. Her geçen gün git gide artan kör sayısı, karantinadaki nüfusu yükseltmektadır. Bu ise güç dengelerinde değişime neden olacaktır. Karantina bölgesinde çeteler oluşmaya başlar. Herkesten haraç kesen bu çeteler, insanları öldürmekte ve onlara tecavüz etmektedirler. Tüm bunları yakında zamandan izleyen ise doktorun karısıdır. Körlük hastalığına yakalanmayan tek kişi bu kadındır. Kocasını yalnız bırakmamak için kör taklidi yaparak hapishaneye girmiştir ve buradaki tüm vahşete tanıklık etmektedir.

Bir gün, hapishanede çıkan yangın sonucu insanlar karantina bölgesinden kurtulmayı başarırlar. Artık ülkede kör olmayan kimse kalmamıştır. Yeni bir düzen yaratmalı ve bu düzene ayak uydurmayı başarmalıdırlar. Peki, ama nasıl?

Bunları Biliyor muydunuz?

José Saramago’nun senesinde kaleme aldığı Körlük, gördüğü ilgi karşısında beyaz perdeye de çevirilmiştir. Filmin gişeye girmesi ise kitabın yayın tarihinden tam 13 yıl sonra, yani senesinde gerçekleşmiştir.

En Sevilen Kitaplara Hemen Şimdi Sahip Olun!

Dünya romanlarının en bi hayli beğeni alan emsallari yalnızca bir tık uzağınızda! En bi hayli beğeni alan yazarların en özel kitapları için kategorilerimizi inceleyin, stoklar tükenmeden alışverişe başlayın.

Körlük &#; Jose Saramago

Sarı ışık yandı. Öndeki iki araba, kırmızı ışık yanmadan ileri atıldı. Yeşilli adamın silueti yaya geçidinde belirdi.
Beklemekte olan yayalar, kara asfalta çekilmiş beyaz şeritlerin üzerinden yürümeye başladı, zebraya bundan daha az benzeyen bir şey olamaz, oysa bu geçitlere “zebralı geçit” diyorlar. Ayaklarını kavrama pedalının üzerinde tutan sabırsız sürücüler arabalarını yüksek devirde çalıştırıyor, kırbacın havada şaklayacağını önceden duyumsayan sinirli atlar gibi bir ileri bir geri gidiyorlardı. Yayaların hepsi geçmişti, ne var
ki yolu arabalara açacak olan ışığın yanması birkaç saniye daha gecikecekti ve kimi insanlar, görünürde önemsiz olan bu gecikmenin, kentteki binlerce trafik lambası ile çarpıldığında ve bu lambaların her biri için ayrı renkteki üç ışığın art arda yanması hesaba katıldığında, araç trafiğinin sıkışmasının ya da yaygın deyimiyle tıkanmaların en büyük nedeni olduğunu ileri sürüyor.

Yeşil ışık sonunda yandı, arabalar ok gibi ileri fırladı, ama hepsinin aynı hızla ileri fırlamadığı hemen anlaşıldı. Orta şeritte en öndeki araba yerinde duruyordu, mekanik bir arıza söz konusuydu anlaşılan, gaz pedalı yerinden çıkmış, vites kolu sıkışmış ya da hidrolik sistemde bir arıza meydana gelmiş, frenler bloke olmuş, elektrik devresi kesilmişti herhalde ya da yalnızca benzin bitmişti, buna da ilk kez rastlanmıyordu.

Kaldırımlarda biriken yeni yayalar, durmakta olan aracın içindeki sürücünün, arkadaki araçlar sinirli sinirli
korna çalarken, ön camın ardında bir şeyler gevelediğini görüyorlar. Daha şimdiden arabalarından fırlayan birçok sürücü, arızalı arabayı trafiği aksatmayacak bir yere kadar itmeye hazır, arabanın kapalı camlarına vuruyorlar, içerdeki adam başını onlara çeviriyor, önce bir yana, sonra öteki yana, bağırarak bir şeyler söylediğini görüyorlar ve ağız hareketlerinden, bir sözcüğü durmadan yinelediği anlaşılıyor, hayır, bir değil iki sözcüğü, evet, bunu zaten, içlerinden biri kapıyı açmayı başardığında anlayacaklar, Kör oldum.

Hiç de öyle görünmüyor. İlk bakışta, şöyle bir göz atınca, ki şimdilik bundan başka bir şey yapılamaz, adamın
gözleri sağlıklı görünüyor, gözbebekleri saydam, parlak, gözlerinin akı porselen gibi beyaz ve sık dokulu. İri iri açtığı gözkapakları, yüzünün kırışmış derisi, birden çatılmış kaşları, bütün bunlar, bunu herkes gözleyebilir, içine düştüğü bunalımın yıkıcı izleri. Gözle görülen bu belirtiler, adamın beyninin içinde son yakaladığı görüntüyü, trafik lambasının kırmızı ve yuvarlak ışığını korumak istiyormuşçasına yaptığı ani bir hareketle, sıkılı yumruklarının ardında kayboldu.

Kör oldum, kör oldum, diye yineliyordu umutsuzca, çevredekiler
arabasından çıkmasına yardım ederlerken boşanan yaşlar, ölü olduklarını ileri sürdüğü gözlerini daha parlak kıldı. Geçecek, göreceksiniz, geçecek, kimi zaman yalnızca sinir bozukluğundan ileri gelir böyle şeyler, dedi bir kadın. Trafik ışığı değişmişti, meraklı yayalar, orada toplananlara yaklaşıyor ve arkadaki arabalarda, ne olup bittiğini bilmeyen sürücüler, sıradan bir trafik kazasından, kırılan bir far, ezilen bir çamurluktan başka bir şey olmadığını, bu kadar gürültüye  ne var, diye düşündükleri olayı protesto ediyorlar, Polis  çağırın, diye bağırıyorlardı, kaldırın şu külüstürü yolun ortasından. Kör adam yalvarıyordu, Ne olur, biri beni evime
götürsün. Sinir bozukluğundan söz eden kadın, bir ambulans çağırıp zavallı adamı hastaneye götürmek gerektiğini söyledi, ama kör adam buna karşı çıktı, o kadarını istemiyor, onu yalnızca oturduğu evin kapısına kadar götürmelerini istiyordu. Buraya çok yakın, bana büyük bir iyilikte bulunmuş olacaksınız. Peki, ya araba, dedi bir ses. Bir başka ses ona yanıt verdi, Anahtarı üstünde, arabayı kaldırıma park ederiz.
Buna gerek yok, diye söze karıştı bir üçüncü ses, ben arabayla ilgilenirim, bu beyi de evine götürürüm. Onaylayan mırıldanmalar işitildi. Kör adam, birisinin onu kolundan tuttuğunu duyumsadı, Gelin, benimle gelin, diyordu aynı ses.
Sürücünün yanındaki koltuğa oturması için yardım ettiler,
emniyet kemerini bağladılar, Görmüyorum, görmüyorum,
diye mırıldanıyordu adam, ağlarken. Nerede oturduğunuzu
söyleyin bana, dedi öteki adam. Arabanın camına, yeni bir
şeylere susamış meraklı yüzler yapışmıştı. Kör adam, ellerini
gözlerinin hizasına kaldırdı, hareket ettirdi, Hiçbir şey
görmüyorum, yoğun bir sisin ortasında kalmış, bir süt
denizine batmış gibiyim, İyi ama körlük böyle olmaz, dedi
öteki, körlerin karanlık içine gömüldükleri söylenir, İyi de
ben her şeyi bembeyaz görüyorum. Kadının hakkı vardı, bu
durum belki de sinirlerle ilgilidir, sinirlere gelince, şeytansı
şeylerdir onlar, Bir felaket, biliyorum bunu, bir felaket,
Nerede oturduğunuzu söyleyin bana, lütfen, ve aynı anda
motorun çalıştığı duyuldu. Kör adam, görememe durumu
sanki belleğini zayıflatmış gibi kekeleyerek adresini verdi,
sonra, Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, dedi, öteki
yanıt verdi, Haydi canım, teşekkür edecek bir şey yok, bugün
size, yarın bana, yarının neler getireceğini kimse bilemez,
Haklısınız, bu sabah evimden çıktığımda, böyle bir felaketin

başıma geleceğini kim söyleyebilirdi. Arabanın hâlâ hareket
etmemiş olması onu şaşırttı, Neden ilerlemiyoruz, diye sordu,
Kırmızı ışık yanıyor, diye yanıtladı öteki. Ah, dedi kör adam
ve yeniden ağlamaya başladı. Bundan böyle ne zaman kırmızı
ışık yandığını bilemeyecekti.
Söylediği gibi, kör adamın evi çok yakındaydı. Ne var ki
kaldırım kenarları araba doluydu. Arabayı park edecek bir yer
bulamadılar ve yan sokaklarda bir park yeri aramak zorunda
kaldılar. Arabayı park ettikleri yerde, sürücünün yanındaki
koltuk, kaldırımın darlığı yüzünden önünde duracakları
binanın duvarına yaklaşık yirmi santim mesafede kalacaktı,
sonradan vites kolunun üzerinden geçip dışarı şoför
koltuğundan çıkmak zorunda kalmamak için kör adam
arabadan önceden indi. Sokağın ortasında yalnız başına
öylece kalakalmıştı, şaşkındı, bastığı zemin ayaklarının
altından kayıyordu sanki, boğazına düğümlenen bunalımı
yenmeye çalışıyordu. Kollarını yüzünün hizasına kaldırmış,
biraz önce süt denizi olarak adlandırdığı şeyin içinde sinirli
sinirli yüzmeye çabalıyor gibiydi, ağzını açıp yardım istemek
için bağıracaktı ki son anda öteki adamın eli koluna hafifçe
dokundu. Sakin olun, sizi götüreceğim. Ağır ağır yola
koyuldular, kör adam düşmekten korkuyor, bu yüzden
ayaklarını sürüyerek ilerliyordu, ama bu kez de yolun küçük
engebelerine takılarak sendeliyordu, Sabırlı olun, neredeyse
geldik, diye mırıldanıyordu adam, biraz ötede sordu, Evde
sizinle ilgilenecek biri var mı, kör adam yanıt verdi,
Bilmiyorum, karım kuşkusuz işinden dönmemiştir daha,
bugün ondan daha önce çıktım ya, başıma gelecek varmış,
Başınıza hiçbir şey gelmeyeceğinden eminim, bir insanın
böyle birdenbire kör oluverdiğini şimdiye kadar hiç
duymadım, Oysa ben gözlük kullanmamakla, gözlüğe hiç

gerek duymamış olmakla övünüyordum, Görüyorsunuz işte.
Binanın kapısına gelmişlerdi, komşu iki kadın bu sahneyi
merakla izliyordu, Bak sen, kolundan tutularak götürülen bir
komşu, ama ikisinin de sormak aklına gelmedi, Gözünüze bir
şey mi kaçtı, böyle bir düşünce akıllarından bile geçmedi,
dolayısıyla o da onlara yanıt veremezdi, Evet, gözüme bir süt
denizi kaçtı. Eve girdiklerinde kör adam, Çok teşekkür
ederim, size verdiğim rahatsızlık için beni bağışlayın, artık
başımın çaresine bakabilirim, Durun, durun, ben de sizinle
yukarı çıkıyorum, sizi burada bırakırsam içim rahat etmez.
Daracık asansörün içine dikkatle sıkıştılar, Hangi katta
oturuyorsunuz, Üçüncü katta, size ne kadar minnettar
olduğumu bilemezsiniz, Teşekkür etmeyin bana, bugün sıra
bende, Evet, haklısınız, yarın sıra bana gelecek. Asansör
durdu, sahanlığa çıktılar, Kapıyı açmanıza yardım edeyim mi,
Teşekkür ederim, bunu başaracağımı sanıyorum. Cebinden
küçük bir anahtar demeti çıkardı, eliyle her birinin dişlerini
teker teker yokladı ve Bu olmalı, dedi, kilidi sol elinin parmak
uçlarıyla yoklayarak kapıyı açmaya çalıştı, Bu değilmiş, İzin
verin de ben bakayım, size yardım etmiş olurum. Üçüncü
anahtarda kapı açıldı. Bunun üzerine kör adam koridora doğru
bağırdı, Evde misin? Yanıt veren olmadı, adam, Ben de böyle
düşünmüştüm, daha eve dönmemiş, dedi. Ellerini öne doğru
uzatarak, koridorda el yordamıyla ilerlemeye başladı, sonra
dikkatle geri döndü, yüzünü adamın olması gerektiği yöne
doğru döndürerek, Size nasıl teşekkür edebilirim, dedi, Ben
yalnızca görevimi yaptım, dedi, iyiliksever adam, bana
teşekkür etmeyin, ve ekledi, Yerleşmenize yardımcı
olabilirim, isterseniz, karınız gelinceye kadar size arkadaşlık
edebilirim.

  • José Saramago, 16 Ekim tarihinde doğdu. Henüz üç yaşındayken, ailesi Lizbon’a taşındı. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle yükseköğrenim yapamayarak başka işlere yönelmek zorunda kaldı; sağlık görevlisi, yayıncı, çevirmen, gazeteci olarak çalıştı. ’de ilk romanı olan Günah Ülkesi’ni yazdı. On iki yıl boyunca bir yayınevinde yayın yönetmenliği ve Yeni Seara dergisinde edebiyat eleştirmenliği yaptı. yıllarında Lizbon’da siyasi makaleler yazdı. Portekiz Yazarlar Birliği’nin yönetim kurulunda görev aldı.

    Yazarın diğer kitapları

körlük - jose saramagokörlük jose saramago alıntılarkörlük jose saramago ekşikörlük jose saramago epubkörlük jose saramago filmkörlük jose saramago film izlekörlük jose saramago konusukörlük jose saramago özetkörlük jose saramago pdfkörlük jose saramago yorumPaylaş0
kaynağı değiştir]

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası