o ses türkiye ihtiyacı var / çınare melekzade o ses türkiye eskidendi

O Ses Türkiye Ihtiyacı Var

o ses türkiye ihtiyacı var

"Özgür Aras'la Baş Başa" nın Konuğu Dicle Olcay Oldu!

Özgür Aras'ın sunumuyla gerçekleşen, kralmuzik.com.tr'de, iTunes ve Spotify Podcast platformlarında yayınlanan "Özgür Aras'la Baş Başa"nın bu hafta ki konuğu Dicle Olcay oldu. Özgür Aras ile keyifli bir sohbet gerçekleştiren Dicle Olcay, çok özel açılamalar yaptı.

Annem Derki; “Sen Ünlülerin Ünlüsüsün”

 Dicle Olcay, ilk olarak gece sahne hayatında yakaladığı başarının sırrını anlattı.. Dicle Olcay; “Aslında bunu birazda şansıma borçluyum. 2014 yılında ilk İstanbul’a yerleştiğimde Emirgan’da bir mekanda sahneye çıkmaya başladım. O mekanın da seyirci kitlesi ünlü isimlerden oluşuyordu. Bir anda etrafım ünlü isimlerle doldu. Annemde hep şunu söyler; “Dicle sen ünlülerin ünlüsüsün....” 2009’dan beri bu işi yapıyorum. Öncesinde 2011 yılında bir “O Ses Türkiye” geçmişim var. Murat Boz’un back vokali oldum. Sonrasında  2014 yılında İstanbul’a geldim. Şansım çok yaver gitti. İlk İstanbul’a yerleştim. Evimi yerleştirirken daha Tan Taşçı’nın back vokal işi geldi ona gittim. 1 hafta sonra Bengü’ye başladım, 1 hafta sonra da Emirgan’d aki mekana başladım. “ dedi.

Çok Hakkım Yendi!

Çalıştığım Bir Sanatçı Önümü Kesti!

 Kariyerine başladığı yıllarda çok kırıldığı ve üzüldüğü zamanlar olduğunu söyleyen Dicle Olcay; “Çok hakkımın yendiği zamanlar oldu, sözler verildi, tutulmadı. Önümü kesen çok insan da oldu. Bir sanatçıyla çalışma fırsatım oldu. Kendisini eskiden de tanıyordum. Sonra baktım bizim aramız bozulacak. Yolun başındayken dedim ben seninle kötü olmak istemiyorum dedim. Sonra kendisi benim çalıştığım mekanlarda işimi engelledi.”dedi. Dicle Olcay, bu durum karşısında çok büyük bir depresyona girdiğini söyledi.  Dicle Olcay; “Sonrasında bir araya geldik ve yaptıkları inkar etti.” dedi.

Köpeğim Kaybetmem Hayatımda Kırılma Noktam Oldu!

 “Dur Sözünde” şarkısının başarısı hakkında da konuşan Dicle Olcay, şarkının başarısı hakkında ise şunları söyledi; “  Ben çok enteresan bir süreç geçirdim. Geçen sene köpeğimi kaybettim. Bu benim hayatımda ki en büyük kırılma noktam oldu. Odan sonra galiba kaybetme korkumu aşmış olacağım ki korkusuz hareket edebilmeye başladım. Hayatı psikolojik bir yerden yaşıyordum. Biraz daha maddi dünyayı görmek istedim. Kendime de  bakmaya başladım. Etrafımdaki insanlar sana ne oldu demeye başladı. Olacak şeyin önüne geçilmediğini anladım. Ne ne kadar kötü olabilir ki dedim. Baktığımda da böyle güzel şeyler oldu.”dedi.

Herşey Çok Hızlı ve Özensiz!

 Dicle Olcay, müzik dünyasında geçmişle şimdi ki zaman arasınd aki farkı da şu sözlerle anlattı; “Herşey çok hızlı ve özensiz. Biraz özenmeye çalıştığında da sound değişiyor.Yakalamaya çalıştığında da sürekli bir şeyler çıkarmak zorundasın. Bu hız çok kolay bir şey değil. İkici şarkısınında hazır olduğunu söyleyen Dicle Olcay, yeni şarkısının Murat Güneş imzası taşıdığını belirtti.

Sahne Kostümüne Tanınan İnsanlar Cesur Davranmalı!

Gizli Muhafaakar Tarafım Var!

 Kadın sanatçıların sahne kıyafetlerine gelen tepkileri de değerlendiren Dicle Olcay; “ Benim yorumum bu tepkisel bir şey olduğu...  Çünkü son zamanlarda o kadar çok kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel görüntüsü, kısa giyinmesi,uzun giyemesi... Bu noktada tanınan insanların cesur davranması gerektiğini düşünüyorum. Bende kendimi kanıtlamış bir insan olsam, bende yaparım aynı şeyi..” dedi. Dicle Olcay, sahne kostümleri konusunda bir dozajı olduğunu söylerken sözlerine şöyle devam etti; “ Gizli muhafazakar bir tarafım var. Ama bunu yapabilen , bu cesareti gösteren kişileri de ayakta alkışlıyorum. Çünkü  buna da ihtiyacımız var. Çünkü herkesin bibirine saygı duyamaya ihtiyacı var.” dedi.

Etiketler:

O Ses Türkiye'nin altında aslında ne var

Psikiyatr Dr. Ahmet Koyuncu “ekran teröristleri” olarak tanımladığı programlar hakkında açıklamalarda bulundu.

Acun Medya’ya ağır eleştirilerde bulunan Koyuncu, “O Ses Türkiye” isimli yarışmanın “sıradan insanların MİT ihtiyacına karşılık verdiğini” söyledi. “Çünkü sıradan insan için ekmek, su gibi mitoloji de bir ihtiyaçtır. Her toplumun uyumak için masallara ve mitolojiye ihtiyacı vardır. Burada ki sorun nedir?  Toplumun bu ihtiyacını etik dışı çalışan bilim insanlarından öğrenmiş olan kişilerin, ajans sahiplerinin ve toplumu yönetenlerin bu masallarla toplumu uyutmasıdır…” diyen Koyuncu,  “O Ses Türkiye’ye katılmakla kişi ilahlar katına, aslında Tanrı’lar katına çıkmayı kazanmış oluyor. Bir günlüğüne bile olsa, kendisini mitolojide Tanrı’lar katına çıkan ölümlü gibi hissediyor ve ölümlülüğünü unutuyor.  Ölümsüzlüğü tadıyor. Çağ değişti. Çünkü mitolojideki ölümsüzlüğün yerini, artık medyada ünlülük aldı demek yanlış olmaz” ifadelerini kullandı.

Koyuncu, “Hasan Sabbah müritlerine ne içiriyorsa, Acun Medya da ekrandan seyirciye onu içiriyor. Bilimsel olarak gerek afyon, gerekse ekrandan gelen uyarı aynı beyin bölgesini, aynı yolakı uyarıyor” dedi.

İşte Koyuncu’nun o açıklamaları:

“Son dönemde Dr. Jean Kilbourne adlı aktivist, yazarı takip ediyorum. Kendisi ile mail’leşme onuru yaşadım. Kendisi bağımlılık, cinsiyet ayrımcılığı ve medyada ki şiddet konusunda uzman ve 30-35 yılını bu mücadele ile geçirmiş. Amerika’da modacıların, reklamcıların, medya sektörünün, yani Acun Medya gibi reklam psikolojisinin hilelerini kullanarak ürünlerini sattıranların dişli muhalifi…

Özellikle sigara ve alkol reklamlarını neredeyse tamamen yasaklatılması çalışmalarına katılmış. Daha önemlisi reklamlar da kadın bedeni ve kız çocuklarının sömürüsü konusunda Amerika’da modacılara ve reklam ajanslarına göz açtırmıyorlar.

Chris Busby, Dr. Jean Kilbourne ile röportajını ise, şu başlık ile vermiş. The psychological  warfare against Amerika… Dr. Jean Kilbourne fights the TERRORIST in OUR FAMILY ROOMS.

Dr. Jean Kilbourne sinsi bir domestik teroristlerle karşı karşıya olduklarını, bu teröristlerin milyar dolarlar harcayarak ve etik dışı çalışan bilim insanlarını kullanarak, televizyon ekrandan hayatlarımızı tekrar tekrar terörize ettiğini anlatıyor.

Literatürde domestik terörizm, ülkenin kendi içinden gelen terör tehditi olarak tanımlanmaktadır. Ama Dr. Kilbourne bunu daha farklı bir tanımlama ile anlatmış. Çünkü gerçek teröristler gerçek silah ve bombaları kullanırlar ve hayatlarımızda korku yaratırlar. Burada ise daha çok EKRAN TERÖRÜ tariflenmektedir.

EVİMİZE OTURMA ODAMIZA KADAR GİRİYORLAR

Bu ekran teröristleri gerçek silahlarla değil, psikolojik silahları kullanarak, evimize, oturma odamıza kadar girerek televizyon ekranından hayatlarımızı bombardıma tutuyorlar.

Çok güçlü lobiler bu işin arkasındadır. Etik dışı çalışan bilim insanlarına küçük grup deneyleri yaptırarak, onların zaaflarını ve eksik hissettiği konuları buldururlar. Mesajlar çok derinden verilir ve ekrandan bombardımanı başlatılır ve kişileri eksik ve ezik hissetikleri noktalardan vurulurlar.

Bu konuda Freud’un yeğeni Edward Bernay’ın çalışmalarını okumanızı öneririm. Amerika’nın ÖZGÜRLÜK GETİRME propagandasının yaratıcısıdır. Hatta 1920’lerde kadın özgürlük hareketi ile SİGARAYI yan yana getirerek, kadınlarda sigara kullanımını popüler hale getirme manüpilasyonu bile ona ait.

Amcası Freud’un fikirlerini etik dışı kullanan Beynay gibilere göre, kitleler özünde bir sürüdür. O sürünün dizginlenmesi, uyutulması ve uyuşturulması gereklidir. Bunu kim yapacak? Reklamcılar ve ajanslar…

Yani, reklamlardaki ve medyadaki mesaj çoğunlukla (%90’ın üzerinde) bilinçdışı algılandığını bilen ve insanları zayıf oldukları yerlerden vurup, ekran başında felç eden MEDYA AJANSLARI… Hep aynı mesajlar… Ezik ve eksiksin…

Dr. Kilbourne’e göre, kadınlara sürekli olarak yeterince güzel ve ince değilsin, cildin yeterince düzgün değil… Erkeklere ise yeterince güçlü ve zengin değilsin, ailelere çocuklarını yanlış yetiştiriyorsun, çiftlere yatakta berbatsın mesajı veriliyor…

Çözüm ise, onların tanıttığı ürünler almak… Onların televizyon programları ve dizilerini izlemek… Onların ehil (compotent) algısı yarattığı politikacılara oy vermek… Ekrandan ateş edilen bir psikolojik silahla, bilinçdışı mesajlar hedefe ulaştığında, ekran karşısında felç olmuş olan kişiye ise tek seçenek kalıyor. Kendi ayağı ile gidip o ürünü almak… İşaret edilen politikacıya oy vermek… Siyasette de aynı numara dönüyor.

En önemlisi bu ekran karşısında felç olan kişiler saatlerini televizyon izleyerek geçiriyorlar. Başka bilimsel kaynaklarda bu duruma ‘binge-watching’, yani tıkınırcasına izleme deniliyor… Tıkınırcasına yeme ve alkol tüketimi gibi konularda kullanılsa da, ekran karşısında saatlerce kalkmadan kalma da bir tıkınırcasına izleme durumu ortaya çıkıyor.

Tıkınarcasına yeme ve içmeyi tetikleyen dürtüsel mekanizmalar, tıkınarcasına izlemede de geçerlidir. Kişi alıyor ve doymuyor… Örneğin Acun Medya’nın programlarını izlerken saatlerce ekran başından kalkamazsınız.

Yazılarımda herne kadar Acun Medya büyük bir pay kapsa da, asıl 30 yıldır özel kanallarla ve reyting yarışları ile başlayan bir durum… Acun Medya kirli de, örneğin Doğan Medya çok mu temiz? Diğerleri baldan çıkmış AK KAŞIK mı?

Peki televizyoncu ve reklamcılara bu açık noktaları kim veriyor? Bizim etik dışı çalışan psikiyatr ve psikolog meslektaşlarımız… Bir ara bir arkadaşım, bir evlenme programının psikiyatristi olmamı teklif etmişti ve reddetmiştim. İşte orada evlilik programlarından önce psikolog ve psikiyatristlerin bazı testler yaptığını, kimin kiminle uyacağını belirlediğini, ona göre çiftlerin seçildiğini öğrenmiştim.

Yani bu psikolojik silahı, ajans sahibinin eline biz veriyorduk. Bu gün Survivor Panorama’da da bu tür etik dışı psikologları görürsünüz. Survivor’un sadece pozitif yönlerinden bahsederler, zararlı yönlerini görmezden gelirler.

Diyorum ya psikoloji bilimini ve psikolojik silahları kullanarak, oturma odamıza kadar giren, ekrandan psikolojik silahlarla insanların zaaflarını ve ezik hissettiği duygularına ateş eden bir reklam ve televizyon sektörü, yani ekran teröristleri vardır.

PEKİ KİM BU EKRAN TERÖRİSTLERİ

Hangi biri değil ki?  Örneğin Acun Medya programları… Survivor’u anlattım. Şu an 2018 bombardımanının hazırlıkları yapılıyor ve ŞABAN ETKİSİ gösterebilecek silahlar seçiliyor.

Peki O SES TÜRKİYE’de ne oluyor?

Sıradan insanların MİT ihtiyacına karşılık veriliyor. Çünkü sıradan insan için ekmek, su gibi mitoloji de bir ihtiyaçtır. Her toplumun uyumak için masallara ve mitolojiye ihtiyacı vardır. Burada ki sorun nedir? Toplumun bu ihtiyacını etik dışı çalışan bilim insanlarından öğrenmiş olan kişilerin, ajans sahiplerinin ve toplumu yönetenlerin bu masallarla toplumu uyutmasıdır…

O Ses Türkiye’de, ekranda medyanın balonlaştırdığı dört ünlü İLAH… Bu kişiler Neşet Ertaş, Mahsuni Şerif gibi halk içerisinde halk gibi yaşayan, halk sanatçıları değiller ki… Menejerlerinden öğrendikleri medya ve sosyal medya duruşları var. Bir de Sn. Ilıcalı’nın El’i değince bu medya balonları devasa boyutlara ulaşıyorlar.

Diyorum ya halkın sanatçısı değiller. Halkın düğünlerinde, bayramlarında değiller. Acılarında ve sorunlarında da yanlarında yoklar. Zaten bu kişiler, ancak ekranlardan seyredebildiğimiz, ulaşılmazlık katında yaşıyan, yani insanların gözünde tanrısal özellik kazanmış olan medya ilahları…

Gelelim vatandaşa, yani sıradan insana… O SES Türkiye’ye katılmakla kişi ilahlar katına, aslında Tanrı’lar katına çıkmayı kazanmış oluyor. Bir günlüğüne bile olsa, kendisini mitolojide Tanrı’lar katına çıkan ölümlü gibi hissediyor ve ölümlülüğünü unutuyor.  Ölümsüzlüğü tadıyor. Çağ değişti. Çünkü mitolojideki ölümsüzlüğün yerini, artık medyada ünlülük aldı demek yanlış olmaz.

HASAN SABBAH NE İÇİRİYORSA

Düşünün … Siz yıllarınızı müziğe vermiş ve bir yere gelememiş olan bir kişisiniz ya da ailenizin imkanı yok, ekmek peşinde koşmuş, şarkı söyleme ve ünlü olma isteği hep içinde kalmış. Yeni yetme geçsiniz, içiniz kaynıyor. Sizin bu ezikliğinizi sömürmeye hazır bekleyen bir yarışma formatı ve benzer hayal kırıklığını farklı alanlarda olsa da yaşamış ve ezikliğini hissetmiş olan, ekran karşısısında bekleyen milyonlar…

O Ses Türkiye’ye çıktığınızda, bir anda dört medya ilahının karşısında şarkısını söylüyorsunuz. Yarışmacı kişinin performansı beğenilirse, o dört ilah ‘beni seç’ diye bekliyor, hatta yalvarıyor. Ölümlü olan siz, ölümsüzlüğü hissedip, ekranda bir anda yarı tanrı haline geliyorsunuz. Sonrası ise GILGAMIŞ…

Tıpkı yarı Tanrı, yarı insan Gılgamış gibi ölümsüzlüğü aramaya başlıyorsunuz.  Tıpkı Gılgamış’ın Enkidu’yu, boğayı yendiği gibi, Tufan’ı atlattığı gibi, yarışmacılar da her programda bir ölüm kalım savaşı veriyorlar.

Destanda ölümsüzlüğün sırrını bilen bilge Utnapiştim vardır ya… Gılgamış ölümsüzlük otunu almak için ona ulaşır. İşte o da medyada ölümsüz olmanın sırrını bilen bilge Acun Ilıcalı’dır.

Gılgamış, destanın sonunda ölümsüzlük otunu yiyemeden bir yılana kaptırır ve eli boş döner ya; O Ses Türkiye bittiğinde de bilge Acun Ilıcalı’nın verdiği ünlülük otunu ise menejer denilen yılanlara kaptırırlar. Yarışma biter, program unutulur ve yarışmacı mahallesine, yani ölümlüler arasına tıpkı Gılgamış gibi eli boş döner. Çünkü Acun Medya’nını hedefi vasat kitlelerdir, ünlü(!) ettikleri de vasatı aşamaz.

Başka bir açıdan bakarsak… O Ses Türkiye yarışmasında Acun Medya’nın yarattığı sahte bir cennet vardır. Tıpkı Hasan Sabbah’ın cenneti gibi… Onun müritlerini afyon içirerek sahte cennete götürüp, yeniden getirmesi gibi. Bu neyin kafası diyorlar ya, işte Acun Medya da yarattığı sahte cennete insanları bir günlüğüne de olsa götürüyor ve getiriyor. O programları seyredenler de o kişilerle özdeşim kurduruluyor, onlar da ekran karşısında o cennete götürülüp getiriliyor.

Hasan Sabbah müritlerine ne içiriyorsa, Acun Medya da ekrandan seyirciye onu içiriyor. Bilimsel olarak gerek afyon, gerekse ekrandan gelen uyarı aynı beyin bölgesini, aynı yolakı uyarıyor.

Hasan Sabbah müritlerine suikastler ve terör eylemleri yaptırıyordu ya, Sn. Ilıcalı’ da O Ses Türkiye’de ki müritlerine ekrandan psikolojik silahlarla, seyircinin kendisini zayıf hissettiği noktalarına suikastler yaptırıyor. Bilinçdışı dürtüsel mekanizmalar devreye girdiğinde ise, farkında olmadan ekran başında saatler geçiriyor. O nedenle O Ses Türkiye reytinge doymuyor.

Acun Medya gibi ekran teröristliği yapanlar saymakla bitmiyor. Örneğin Kurtlar Vadisi adlı dizi… Güllerin Gavaşı ve Paramparça bu hileleri kullanarak ciddi reyting almış olan iki dizi… Şu an Kalbimdeki Deniz, Aşk ve Deniz, SÖZ, Eşkıya Dünya Hükümdar olmaz tipik ekran teröristi…Ama birçok dizi bu psikolojik silahları kullanıyor. Tipik ekran terörü…

Daha önemlisi Kadın ve evlilik programlarının yapımcıları ve sunucuları… Halka acı ve duygu sömürüsü satan yakın bulma programları… İşte onları sonraki yazımda değerlendireceğim…

NASIL DEĞİŞECEK

Peki nasıl değişecek? Bu ekran teröristlerinden hayatlarımızı nasıl geri alacağız?     

Dr. Kilbourne, bu reklamcıların ve televizyondaki Acun Medya, Doğan Medya, Demirören Medya gibi kişilerin değişmesini beklemiyor. Çünkü para çok tatlıdır. Değişmesi gereken vatandaş, değişim talebinin vatandaştan gelmesi gerekiyor. Medya farkındalık eğitimi almış olan ve sivil toplum kuruluşları güçlü olan toplumlarda, patronlar geri adım atmak zorunda kalıyor.

Ama ülkemizde RTÜK görevini yapmadığından, bu ekran teröristleri ile mücadele edilemiyor. Okullarda medya farkındalığı eğitimi verilmediğinden, seyredenlerin kendisini savunacak argumanları da kalmıyor… Ekranın karşısında savunmasız bir şekilde, elleri kolları bağlı infazlarını bekliyorlar.

Türk halkı televizyon bağımlısı olmuş, ekran karşısında pinekletiliyor. Bu televizyoncular gitse, aynı silahları kullanan başkaları geliyor. Acun Medya bu sömürüyü bıraksa, Ahmet Medya geliyor. Sistem kaldığı yerden devam ediyor.

Yazının başında dediğim gibi, it ürüyor, kervan yürüyor.

İşte o havlayan bilim insanlarının klavuzluk etmesi gereken kervana, kargalar (yani Sn. Acun Ilıcalı, Sn. Aydın Doğan, Sn. Yıldırım Demirören ya da siyasetçiler vb.)  klavuzluk ediyor. Sonra o kervan ise yolda düzülüyor.

Çünkü klavuzu karga olanların burnu…

İşte o nedenle de ülkemizin burnu b…tan dışarı çıkmıyor.”

Odatv.com

TV8 Televizyonunda yayınlanan `O Ses Türkiye' programında 3. Tura yükselerek önemli bir başarıya imza atan Tekirdağlı Onur Baytan, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak'ı ziyaret etti.

Yarışmada Tekirdağ'ı en iyi şekilde temsil eden, 380 kişinin katıldığı yarışmada 3. tura yükselerek son 40 kişiden biri olan Onur Baytan'ın önemli bir başarıya imza attığını belirten Başkan Albayrak, "Onur kardeşimiz sesiyle gönülleri fethetti. İlimizi en iyi şekilde temsil ediyor. Biz de Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi olarak ilimizin tanıtımına katkı sağlayan Onur kardeşimizin yanındayız, elimizden geldiğince kendisine destek olacağız. Başarısından dolayı Onur kardeşimizi kutluyorum, yarışmayı kazanacağına olan inancımızla yarışmanın bundan sonraki etabında kendisine başarılar diliyorum" dedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü 1. Sınıf öğrencisi olan Onur Baytan da Başkan Albayrak'a yarışmadaki son durum hakkında bilgi verdi ve desteklerinden dolayı teşekkür etti.

DİĞER FOTOĞRAFLAR

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası