diş kökü iltihabı röntgen / Diş Kökü İltihabı Neden Olur? Belirtileri nelerdir? - EOT Klinik Ankara

Diş Kökü Iltihabı Röntgen

diş kökü iltihabı röntgen

Diş apsesi oluşumu, ağız içerisinde yer alan bakterilerin belirli bölgelerde enfeksiyon oluşturması olarak açıklanmaktadır. Diş apsesi oluşumu, diş kökünde ya da diş etleri üzerinde yer alabilmektedir.

Diş apsesi oluşumu, bakterilerden kaynaklanan bir problem olması sebebiyle ağız ve diş sağlığının yeterli düzeyde yapılmadığını gösterebilmektedir. Düzenli diş fırçalanmaması ya da diş fırçasının hijyeninin sağlanmadığı gibi durumlarda apse oluşabilmektedir.

Diş apseleri diş çevresinde oluşan içi dolu şişlikler olarak fark edilmektedir. Bu şişlikler bulunduğu kısımlarda boyun, baş, kulak ağrıları gibi etkilerle fark edilebilmektedirler. İçlerinin enfeksiyon dolması sebebiyle etkileri geniş bir alana yayılmaktadır.

Diş Apsesi Belirtileri Nelerdir?

Diş apsesi belirtileri, ağız içerisinde ve baş bölgesinde kendisini gösterebilmektedir. Bilinen bazı belirtiler şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Boyun ve baş bölgesine kadar uzanan şiddetli çene ağrısı
  • Dişlerde sıcak ve soğuk hassasiyetinin oluşması
  • Çiğneme durumunda hassasiyet ve ağrı oluşması
  • Yüksek ateş
  • Ağrının hissedildiği yüz bölgesinde şişlik
  • Boğaz şişliği, yutmada zorluk
  • Normal dışı ağız kokusu

Diş etinde ya da diş kökünde oluşan apse hem dişler üzerinde hem de yüz bölgesinde ağrılar oluşturmaktadır. Bu belirtilerin oluşmasının akabinde mutlaka bir diş hekimine başvurulması gerekmektedir.

Diş apsesi oluşumları tedavi sürecinde genellikle antibiyotikler kullanılmaktadır. Tedavisi tamamlanmayan apseler kist oluşumuna kaynaklık edebileceği için bu tedavilerde hassasiyet gösterilmesi önem arz etmektedir.

Diş Apsesine Ne İyi Gelir?

Diş apsesine iyi gelen uygulamalar, diş hekimi tarafından tedavinin başlatılması akabinde ya da apsenin yeni oluşma sürecinde evde yapılacak uygulamalar olarak sunulmaktadır. Bilinen bazı uygulamalardan şöyle bahsedilmektedir:

  • Tuzlu su ile günde en az bir kere gargara yapmak, ağız içi mikroplarla baş etmektedir.
  • Sirkeli su ile gargara yapmak hem mikroplarla başa çıkmakta hem de ağız içi hijyeni sağlamaktadır.
  • Yüzde oluşan şişliklerin giderilmesi için buz kompres uygulaması yapılabilmektedir. Bu uygulama şişliklerin ve morlukların geçmesine yardımcı olmaktadır.
  • Tuz ile ovulan salatalığı apsenin oluştuğu bölgede bekletmek, o bölgede oluşan apsenin emilmesine yardımcı olmaktadır.
  • Su ile çözeltisi sağlanan oksijenle de gargara uygulaması haftada bir olacak şekilde yapılarak, bakterilerin yok edilmesi sağlanmaktadır.
  • Karanfil yağı ve karanfilin doğrudan uygulanması da apselerin yok olmasında tedavi edici rol oynamaktadır.
  • Karbonatlı su ile he akşam uyku öncesinde gargara yapmak var olan bakterilerin giderilmesini sağlayan iyi bir hijyen yöntemi olarak bilinmektedir.

Diş apsesi tedavi sürecinde bu yöntemler, destekleyici olarak sunulmaktadır. Mutlaka bir diş hekimi gözetiminde ilaç tedavisine başlanarak apsenin tamamen yok olduğundan emin olunması gerekmektedir.

Diş Apselerinin Türleri Nelerdir?

Diş apsesinin çeşitlerine bakıldığında; diş kökünde biriken ve diş aralarında oluşan olmak üzere iki farklı çeşidi bulunmaktadır. Hastanın ağız bakımına özen göstermemesi ve çürüklerini tedavi ettirmemesi durumunda diş köklerin apse birikimi olabilmektedir. Gün içerisinde diş aralarında kalan yiyeceklerin temizlenmemesi durumunda ise, diş aralarında oluşan apse görülebilmektedir.

Diş Apsesi Risk Faktörleri Nelerdir?

Diş apsesi riskini arttıran durumlar aşağıda verilmiştir:

  • Kötü ağız alışkanlıkları olan ve ağız bakımına özen göstermeyen kişilerin diş apsesi riski bulunmaktadır. Gün içerisinde en az 2 kere dişlerin fırçalanması ve diş ipi ile de temizlenmesi gerekmektedir. Ancak ağız temizliğine özen gösterilmemesi durumunda; diş apsesinin yanı sıra, diş eti hastalığı ve diş çürüğü riski de artmaktadır.
  • Fazla şeker tüketimi hem vücut için hem de dişler için oldukça zararlı olmaktadır. Asitli yiyecekler, şekerlemeler, aşırı şeker içeren besinler diş çürüklerine neden olabilmektedir. Bu diş çürükleri ise diş apsesine dönüşebilmektedir.
  • Diyabet gibi otoimmün rahatsızlıkları olanların diş apsesi problemi yaşama ihtimalleri oldukça yüksek olmaktadır. Rutin olarak ağız ve diş bakımlarını aksatmamaları gerektiği gibi doktor kontrollerine de gitmelilerdir.

Diş Apsesi İçin Ne Zaman Doktora Gidilmelidir?

Diş apsesinin tedavi gerektirdiği zamanın anlaşılabilmesi için belirtilerinin gösteriliyor olması gerekmektedir. Özellikle yüzünde şişlik oluşan ve ateşi yükselen hastalar, mutlaka bir diş hekimini ziyaret etmelilerdir. Hissedilen ağrıdan ve diş apsesinden kurtulmak isteyenlerin tek alternatifi, diş tedavisi görmektir. Apsenin rüptüre olması durumunda, ağrıda azalma hissedilebilmesi de mümkündür. Enfeksiyonun çenenin diğer kısımlarına yayılmaması, vücudu tehlikeye atmaması ve sepsise yol açmaması için önlem alınarak tedavi olunması gerekmektedir.

Diş Apsesi Tanısı Nasıl Konur?

Diş apsesi teşhisi için doktorların uyguladıkları yöntemler aşağıdaki gibidir:

  • Apseli dişler dokunmaya ve basınca duyarlı oldukları için diş hekimi dişe hafifçe vurarak tanı koyabilmektedir. Ağrı düzeyini tespit edebilmek için dokunma ve basınç duyarlılığını ölçmektedir.
  • Diş apsesinin görülebilmesi ve apsenin olduğundan emin olunması için röntgen veya görüntüleme testi uygulanabilmektedir.
  • Antibiyotikler ile enfeksiyon önlenemiyor ise; bu durumda laboratuar testlerine başvurulabilmektedir. Diş apsesine neden olan bakterinin türünün keşfedilmesi için testler yapılmaktadır. Bu sayede daha etkin bir tedavi planının hazırlanması mümkün olmaktadır.

Diş Apsesi İçin Tedavi Uygulamaları Nasıldır?

Diş apsesi tedavisi; apsenin içerisinin boşaltılması ve enfeksiyonlu bölgenin temizlenmesi mantığına dayanmaktadır. Kök kanal tedavisi ile diş kurtarılabileceği gibi dişin çekilmesini gerektiren durumlar da oluşabilmektedir. Uygulanabilecek diş apsesi tedavileri ise şu şekildedir:

  • Kök kanal tedavisi ile apseli diş kurtarılabilmektedir. Bunun için öncelikle diş temizlenmektedir ve sonrasında dışı dezenfekte edilmektedir. İçi ise frezle delinmektedir ve sonrasında apseli kısım boşaltılmaktadır. Kök kanal işlemi ile bakımı yapılmış olan bir dişin ömür boyu kullanılması mümkün olmaktadır.
  • Diş hekimleri en son çare olarak dişi çekmektedir. Uygulanabilecek bir tedavi kalmadığında, diş kurtarılamadığında çekilmektedir. Başka enfeksiyonun oluşmaması, ağız ve diş sağlığının korunması için diş çekme işlemi yapılmaktadır.
  • Enfeksiyonun sadece apseli bölgenin etrafında olması durumunda, hastanın antibiyotik kullanmasına gerek olmamaktadır. Ancak enfeksiyonun yayılması halinde, enfeksiyonun yavaşlatılması adına antibiyotik kullanılması gerekmektedir. Özellikle zayıf bir bağışıklık sistemi olanlar için uygulanan bir tedavidir.

Diş Apsesi Probleminin Tekrarlamaması İçin Ne Yapılmalıdır?

Diş apsesinin tekrar etmemesi için ağız bakımının aksatılmaması gerekmektedir. Diş apsesi problemini atlatmış olanların ağız gargarası yapması, diş ipi ile diş aralarındaki kalıntıları temizlemesi ve diş hekimi randevularını aksatmamaları durumunda diş apsesinin tekrarlaması önlenebilmektedir. Ayrıca diş apsesi olanların da yemek yerken apsenin olduğu bölümü kullanmaması gerekmektedir.

Diş kistlerinin tedavisi

Diş kistlerinin tedavisi

Diş kistleri, sessiz bir şekilde diş köklerine ya da diş etlerine ilerleyen bir diş hastalığı türüdür. Dişte oluşan bu enfeksiyon, çevre dokulara, diş köklerine ve çevre kemiklerine kadar yayılabilir. Bu durumda abse denilen problemle karşılaşılır. Bu enfeksiyon kemiğe kadar ulaştığında diş kaybı yaşanmaktadır.

Diş köklerinde şişme, ağrı gibi şikayetler, bu rahatsızlığı açığa çıkarabilir. Oluşan enfeksiyon diş kökünü öldürürse ağrı hissi yaşanmamaktadır. Fakat hastalık yavaş yavaş ilerleyerek yanındaki kemiği zedeleyebilir. Ayrıca enfeksiyonlu bölgenin bir bölümünde irin oluşarak çene zedelenmesi gibi ciddi sorunlarla karşılaşılabilmektedir.

Dişte genellikle bir ağrı oluşturmadığından, hastalığın erken tanınması mümkün olmamaktadır. Çene kemiğinin ya da diş köklerinin herhangi bir bölgesinde gelişen, normalin dışındaki patojen yapı olan kistlerin, ilaç tedavisiyle iyileşme sağlanamadığı için cerrahi yöntemlerle çıkarılması gerekmektedir. Kist keseciğinde bulunan sıvı zamanla kana karışarak, enfeksiyonun iç organlara kadar yayılmasına neden olmaktadır. Bu durumla birlikte çok ciddi sağlık problemleri meydana gelmektedir. Bu yüzden diş kistine geç kalınmadan tedaviyle müdahale edilmelidir. Cerrahi işlem sona erdikten sonra belli aralıklarla diş kontrollerinin yapılması çok önemlidir.

Böylece diş kistinin neden olduğu kemiğin kaybının iyileşme süreci izlenmektedir. Bazı kistler çok büyük olduğu için çenenin kırılmasına neden olabilirler. Bu yüzden işlem öncesinde volumetrik tomogrofi istenilmektedir. Çekilen tomogrofi sayesinde kistin neden olduğu kemik kaybının önceden tespiti sağlanmaktadır. Üç boyutlu tomogrofi sayesinde çene kistlerinin çok net bir şekilde belirlenmesi, cerrahinin çok daha güvenli yapılması sağlanmaktadır.

İlk olarak, diş kistinin oluştuğu yerde gelişim eğilimi gösterdikçe köklerin etrafındaki yumuşak dokularda şişliklerin oluşmaya başlamasıyla kendini gösteren diş kisti, oluşan şişliklerin beraberinde ağrıya yol açmaktadır. Ağrıların şiddetlenmesiyle birlikte, dışarıdan fark edilecek kadar şişikler oluşur. Bu aşamadan sonra kistli bölgedeki diş daha da hassaslaşmaya başlar. Diş kistinin dolayısıyla ağız kokusunun ortaya çıkmasıyla birlikte, ağrıda belirgin bir artış gözlenmektedir. Ayrıca dişte sallanma hissedilir. Kistin oluşturduğu irinin akması, ağrının hafiflemesine, kişinin ise halsizleşmesine yol açar.

Diş kistlerinin kendi içinde beş farklı türü gözlemlenmektedir.

  • Periapikal Kistler: Diş köklerinin ucunda meydana gelen kistler diye tanımlanan periapikal kistler; dişte oluşan enfeksiyonla oluşmaktadır. Anında tedavi edilmesi gereklidir, çünkü tedavi edilmezse diş kistleri meydana gelir. Tedavi edilmeyen periapikal kistler, diş köklerinde kemik kaybı oluşturmaktadır. Bu yüzden diş ya çekilmeli ya da dişe kanal tedavisi uygulanmalıdır.

 

  • Dentijeröz Kistler: Yirmi yaş dişleri gibi çıkmayan dişlerin etrafında oluşan dentijeröz kistler kemik kaybına sebebiyet vermektedir. Bu yüzden, çıkmayan dişle birlikte kist oluşan bölge alınmalıdır. Çene kistlerinin %20’sini oluşturan bu kistler, en çok gözlemlenen kistlerdir. En çok alt üçüncü büyük azı dişlerinde meydana gelen dentijeröz kistler, 20 ve yaşları arasındaki bireylerde görülmektedir.

 

  • Lateral Periodontal Kistler: Ağrı yapmayan lateral periodontal kistlerde klinik belirtiler görülmemektedir, genelde röntgende ortaya çıkmaktadır. En çok 50 yaşın üzerindeki bireylerde meydana gelir ve bu kistler diş kaybına neden olmaktadır.

 

  • Rezidüel Kist: Artık kist olarakta bilinen rezidüel kistler, kronik enfeksiyonlu diş çekimlerinden sonra, lezyonlu bölgenin temizlenmediği takdirde zamanla oluşan kistlerdir. Dişçi koltuğunda operasyonla alınabilen kistlerdir.

 

  • Döküntü Kist: Süt dişlerinde oluşan döküntü kistler, çocukları etkileyen bir türdür. Süt dişleri çıkarıldığında, dişle birlikte düşebilirler fakat diş düştüğünde diş etinde kalabilirler. Genellikle düşen diş sonrasında, kistte düştüğünden, tedaviye ihtiyaç duyulmamaktadır.

Diş çürükleri, diş sağlığının zarar görmesinin başlıca nedenlerindendir. Sağlıksız beslenme ve beslenme sonrasında diş temizliğinin dikkat edilmemesi sonucunda, dişlerde zamanla plağa dönüşür ve bu plaklar asit üretir. Bu asidin, diş minesini eritmesi ve diş özüne kadar ilerlemesi sonucunda çukurlar meydana gelir, kist oluşur. Diş ipi kullanımı ve diş fırçalamak, diş kistinin oluşmasını engellemektedir.

Diş kistlerinin oluşumu çok sık rastlanan yapıdadır. Bazı kistler ağrıya neden olurken, bazıları hiçbir belirtiye yol açmamaktadır. Bu yüzden diş kontrolü yapılması sağlıklı ve sağlıksız bütün dişler için kaçınılmazdır. Çünkü diş eti kistlerinden kaynaklı enfeksiyonlarının önüne geçilmezse, iltihabın kana karışarak iç organlara kadar yayılıp, ölüme kadar büyük riskler taşımaktadır.

DİŞ KİSTLERİNİN TEDAVİSİ

Diş kistlerinin tedavisinde yapılacak ilk şey, dişteki iltihabın kurutulmasıdır. İltihabın neden olduğu şiddetli, dayanılamaz ağrılar da olmaktadır. Bu ağrılar için, hastaya bir müddet antibiyotik kullandırılır. Daha sonra, apsenin olduğu bölge, aletlerle tam olarak temizlenir.

Dişe yapılan kanal tedavisiyle, diş içindeki sinirler alınır ve diş kapatılır. Küçük olan kistlerde, kist ameliyatları oldukça kolaydır. Diş çekildiğinde, ağızdan çıkabilir. Bazen diş çekilse de çenenin içinde gizli kalabilir. Bu da ileri zamanlarda çene kistine dönüşebilir. Bu yüzden kistin dişten tamamen temizlendiğinden emin olunmalıdır.

Diş kistlerinin çözümü sadece ilaç tedavisine dayalı olmadığından, mutlaka cerrahi müdahale şarttır. Cerrahi işlemin sonrasında düzenli olarak kontroller büyük önem taşımaktadır.

Diş Apsesi Nedir?

Apse, dokuların parçalanması ile oluşan bir boşluğun içindeki bölgesel cerahat, iltihap veya akışkan iltihap birikimidir. Apse içerisinde ölü ya da canlı bakteriler, bu bakterilerin toksinleri (zararlı atıklar) ve bütünlüğünü yitirmiş doku hücreleri yer alır. Apsenin baskın hücreleri kan hücreleridir (nötrofiller, lökositler). 

Apse şişliğinin içindeki akışkan sıvı, oksijen açısından zayıf ve düşük pH değerine sahiptir. Ağız florasında periodontal (diş eti ve komşu yumuşak yapılar) ve endodontal (diş kökü ve sinirleri) kaynaklı mikroorganizmaların sebep olduğu, akıcı ve iltihaplı doku bozukluklarıdır. Diş siniri, diş eti ve komşu yumuşak dokuları etkileyen hastalık durumunda; yararsız, hatta zararlı olabilecek yanlış bir tedaviden korunmak için doğru tanı şarttır.

İntraoral (ağız içi) olarak belirlenmiş üç çeşit apse mevcuttur:

  • Endodontik (diş kökü ve sinirleri) kaynaklı apseler
  • Periodontal (diş eti ve komşu yumuşak yapılar) kaynaklı apseler
  • Kombine lezyonlar (endodontik ve periodontal) kaynaklı apseler

Endodontik (diş kökü ve sinirleri) kaynaklı apseler

  • Diş sinirlerini ilgilendiren hastalıklar, sıklıkla iltihap içeren değişikliklere neden olur. Diş kök ve siniri kaynaklı apselerin en sık gözlenen nedenleri çürük, dolgu ve travmatik ağız içi yaralanmalardır.
  • Diş özü canlılığını kaybetmiş olan vakalarda, ilişkili olarak kök ucunda kemik erimesi oluşur.
  • Ağrı, baskı ve perküsyon hassasiyeti (dişe herhangi bir şeyle hafifçe vurunca duyulan ağrı), artmış mobilite (diş sallanması), diş etinde bölgesel olarak şişlik bu durumun ortaya çıkmasında etkilidir.
  • Gingival sulkustan (diş etinin diş ile birleştiği bölge) sürekli akan iltihaplı bir sıvı mevcutsa hastalığın gelişimine yol açar. Bu durum tanıyı güçleştirmekle kalmaz, aynı zamanda tedavi ve hastalığın tahmini iyileşme şansını da kötü etkileyebilir. Tanı olarak bu dişlerde hem ölü diş siniri hem de plak gelişimi vardır.

Apikal (diş kökünün en uç bölgesi) kaynaklı apseler de kendi içinde ikiye ayrılır:

  • Akut apkial apse (hızlı gelişen)
  • Kronik apikal apse

Akut apkial apse (hızlı gelişen): İltihabın, diş köklerinin çevresindeki dokulara ani çıkışı hızlı gelişen apseye neden olur. Bu durum sonucunda kemik iltihabı ve selülit gibi ciddi durumlar ortaya çıkabilir. Hızlı gelişen apse, diş köklerinin çevresindeki dokularında tahriş edici bir oluşumdur. Vücut boşluklarına akan ve genellikle iltihaplı olan sıvı oluşumuyla birlikte görülür. Sık sık tekrarlanan hızlı gelişen apsenin nedeni, kök kanal sistemlerindeki fiziksel ve kimyasal değişimlere karşı mikroorganizmaların verdiği tepkidir. Hemen hemen her zaman şişlik görülür. Şişlik bulunmayan durumlar, apsenin kortikal kemikte sınırlı kaldığı durumlardır.

Kronik kaynaklı apse: Diğer ismi süpüratif apikal periodontitistir. Sürekli ya da aralıklı olarak, sinüs yolundan ağız içine olan akıntı ile alakalıdır. Ağrı çok fazla mevcut değildir. Dişler ölüdür.

Periodontal (diş eti ve komşu yumuşak yapılar) kaynaklı apseler

  • Diş eti ve komşu yumuşak yapı hastalıkları, ilerlemeye ve daha geniş bir alana nüfus etmeye müsaittir. Diş etinden başlayarak diş kökünün en ucuna kadar ilerler.
  • Plak ve diş taşına (tartar) bağlı gelişen enfeksiyon, dişlerin üzerinde bulunduğu kemik tabakası ve periodontal destek dokuların kaybına neden olur. Bu olaylar sonucunda diş etinin çekilmesi ve diş eti ile yumuşak dokularda apse oluşumu gözlenir.
  • Periodontal kaynaklı hastalıklarda dişte hareketlilik gözlenirken, diş endodontik apsenin tersi olarak canlı kalır.
  • Ağız içinde apse oluşmuş ise, periodontal muayene sonrasında plak ve diş taşına bağlı geniş tabanlı bir boşluk görülür. Diş etinin diş ile birleştiği yerde görülen bu geniş boşluğa periodontal cep denir.
  • Diş eti kaynaklı apseler, diş kökü kaynaklı apselere göre daha yaygındır. Çünkü diş etinin diş köküne göre ağız florasıyla olan ilişkisi daha yoğundur.
  • Birçok durumda apse diş etiyle başlayıp daha sonra diş köküne doğru ilerler. Diş kökündeki açıklıktan, kökün yan kanallarından ya da ağız içine bakan bölümünden diş sinirini etkileyebilir.
  • Diş eti kaynaklı olup diş köküne kadar ilerleyen doku bozukluklarının, direk diş köküyle başlayan doku bozukluklarından tek farkı hastalığın ilerleme şeklidir.
  • Diş eti kaynaklı olanda derin diş eti cepleri ya da geçmişte tedavisi yapılmış ileri düzeyde diş eti hastalığı hikayesi mevcuttur.
  • Diş filminde iki durumun farkı ayırt edilemez.

Kombine lezyonlar (endodontik-periodontal) kaynaklı apseler 

  • Diş eti ya da diş kökü kaynaklı apseler birbirinden  bağımsız ya da birlikte, tek bir dişte tutulum gösterebilirler.
  • Diş eti ve diş kökü lezyonların birleşmesi durumunda, klinik olarak hekimin de bu iki farkı ayırt etmesi güçleşir.
  • Çok köklü dişlerde kombine lezyonların büyüklüğü, diş eti hastalığının genişliği ile ilgilidir.
  • Ölmüş diş siniri ya da başarısız bir kök kanal tedavisi, plak, diş taşı veya ilerlemiş diş eti hastalığı değişken derecelerde kombine lezyonlara sebep olur.

Diş Apsesi Belirtileri Nelerdir?

Bir çok iltihabi faktör gibi diş apsesi de kendini ayırt edecek belli başlı  faktörlerle ortaya koyar. Bu belirtiler tanı koymada hekime kolaylık sağlar. Bu belirtiler doğrultusunda tedaviye erken geçip hastanın iyileşme sürecini hızlandırmakmümkündür.

  • Çok yoğun olmamakla birlikte artmış intraoral (ağız içi) koku
  • Ağızda devamlı olarak var olan kötü tat
  • Özellikle apsenin bulunduğu bölgede ateş yükselmesi
  • Boğazda, lenflerde şişlik
  • Yüzde ve yanakta, apsenin olduğu bölgede şişlik
  • Apsenin bulunduğu bölgede, kulakta, yanakta, üst çenedeki dişse üst çenede, alt çenedeki dişse alt çenede boynu da kapayabilenzonklayıcı ağrı
  • Yemek yerken, sıcak ya da soğukta oluşan ani ağrı
  • Nadir olarak nefes alma güçlüğü
  • Nadir olarak apsenin bulunduğu bölgeye göre yutkunma güçlüğü

Diş Apsesinin Teşhisi

Klinik olarak muayene, apse teşhisinde çoğu zaman tek başına yeterli olmayabilir. Mutlaka hastanın radyografisini de incelemek gereklidir. İyi çekilmiş bir röntgen filmi incelerken diş kökü ve komşu yapıların da seyri çok rahat bir şekilde gözleneceğinden teşhis rahatlıkla konulur.

Diş Apsesinin Tedavisi

Tedavide asıl amaç etkenin ortadan kaldırılmasıdır. Sistemik belirtiler eşlik ettiğinde antibiyotik kullanımını gerektirir. Ekstra olarak selülit bulgusu da görülüyorsa insizyon (lezyonu bulunduğu bölgeden keserek çıkarma) yapılması gereklidir. Diş apsesi için klinik olarak enfeksiyonun (iltihabın) çözüldüğü veya çözülmek üzere olduğu durumlarda, günlük antibiyotik kullanımı yeterli olacaktır. Şişliğin içinde bulunan sıvının akıtılır ve en kısa sürede kök kanal tedavisi uygulanmalıdır.

Apse oluşumu üç farklı şekilde gözlenir.

  • Endodontik (diş kök ve sinirleri) kaynaklı apseler
  • Periodontal (diş eti ve komşu yumuşak yapılar) kaynaklı apseler
  • Kombine lezyonlar (endodontik-periodontal) kaynaklı apseler

Tedavi şekilleri de konulan teşhise göre şekil alır.

Endodontik (diş kök ve sinirleri) kaynaklı apselerde tedavi: Diş sinirlerinin tamamının temizlenmesi ve endodontik tedavi apseyi iyileştirir. Gerekirse apikal cerrahi (diş kök ucunun mm kadar kesilip çıkarılması) uygulanır. Diş etinde tutulum yoksa periodontal tedavi gerekmez. Cerrahi olmayan endodontik tedavi ile çözülebilir.

Periodontal (diş eti ve komşu yumuşak yapılar) kaynaklı apselerde tedavi: Diş eti kaynaklı apseler, diş kökü kaynaklı olanlara göre toplumda daha yaygın olarak görülür. Etkilenen dişte apsenin ilerlemesi, peridontal hastalığın yıkımına ve etkinliğine bağlıdır. Devam eden tedavide hastanın uzun dönem tedaviye ve tamamlayıcı terapilere uyumu önemlidir. Diş eti probleminin iyileşmesi, uygulanan tedavinin sonuçlarına bağlıdır.

Kombine lezyonlar (endodontik-periodontal) kaynaklı apselerde tedavi: Bu tür durumlarda her iki hastalık da mevcuttur ancak değişik faktörler eşliğinde klinik bulgu görülmeden meydana gelen bir durumdur. Klinik olarak hangi hastalığın diğerini etkilediğine dair bir kanıt yoktur. Tedavisinde; hem diş eti hem diş kökü tedavisi ile her ikisi de birlikte tedavi edilmelidir. Endodonti uzmanı ve peridontoloji uzmanının birlikte hareket etmesi gerekir.

Öncelik olarak endodontik tedavi yapılmalıdır, tedavinin başarılı olması durumunda hemen akabinde periodontolojik tedaviye geçilir. Endodontik tedavinin başarısı periodontal tedaviyi de etkiler.

Diş Apsesi Tedavi Edilmezse

Eğer apse diş kökü kaynaklı ise ve tedavi edilmezse ilerleyen dönemlerde en ağır sonucu diş kaybı olur. Diş kökünde alveolar kemik kaybı ve ilerleyen zamanlarda diş etine kadar ilerleyen büyük lezyonlar haline dönüşür. Yalnızca diş eti kaynaklıysa, apse bir süre sonra kendiliğinden iyileşebilir. Fakat diş etinde ilerlemiş problemler varsa kendiliğinden geçmesi pek mümkün olmaz. İlerleyen zamanlarda tekrardan nüks (apsenin yeniden çıkması durumu) eder. Ağız içinde yoğun bakterili bir ortam oluşur ve ilerleyen dönemlerde farklı diş ve diş eti problemlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Kombine apseler de ise tedavi şarttır. Bu durum diğer iki durumun birleşiminde olduğu için enfeksiyon yayılımı daha hızlı ve ağız içi florası için daha zararlıdır.

Diş Apsesine Ne İyi Gelir?

Yemek yerken özellikle apsenin bulunduğu kısma baskı yapmamak için diğer bölge kullanılmalıdır.

Ağız gargaraları ya da günde defa yapılan tuzlu su ile gargara, ağız içi hijyenini sağlamada iyi ve basit bir yöntemdir.

Diş hekiminin önerdiği antibiyotik kullanımına dikkat edilmelidir.

Ağrıdan dolayı ağız temizliği ihmal edilmemeli, oral hijyen günlük olarak devam etmelidir. Ağzın bakterilerden arınması apse için iyi bir durum oluşturur.

Diş etine zarar vermemek için normale göre daha yumuşak bir diş fırçasına geçiş yapılmalıdır. Apse iyileştikten sonra bir süre daha yumuşak fırçayla devam edip, daha sonrasında normal bir diş fırçasına geçiş yapılmalıdır.

Diş Apsesine Ne İyi Gelmez?

Diş temizliğinde en etkili yöntemlerden biri diş ipi kullanımıdır. Fakat apseli bölümde diş ipi kullanmak şişliği arttıracak, irinin patlayıp akmasına neden olacağından kaçınılmalıdır. Tercih edilen besinlerin çok sıcak ve soğuk olmamasına dikkat edilmelidir. Sert fırça kullanımından uzak durulmalıdır.

Diş Apsesi İlaçları

Antibiyotik seçiminde antibiyogram testi uygulanması gereklidir. Ancak diş kökünde görülen enfeksiyonlar sonrasında bu testlerin uygulanması zaman alacağı ( gün) için, bu floraya etkili geniş spekturumlu bir antibiyotik tercih edilmelidir. Antibiyotik kullanımı, apsenin belirtisi ve semptomları ortadan kalktıktan sonra gün daha devam etmelidir. Apse de dahil diş kökü enfeksiyonlardan sorumlu birçok bakteri türü penisilinlerden etkilenmektedir. Ayrıca dirençli bakterilerin yok edilmesinde penisilin, amoksisilin klavulanik asit veya metranidazol kombinasyonları daha etkili olabilmektedir. Penisilin alerjisi durumunda klindamisin ilk sırada tercih edilmelidir. Klindamisin, ağız içi florasındaki oksijensiz solunum yapan bakterilere (anaerop) karşı oldukça etkilidir.

Dikkat edilmesi gereken durumlar:

  • Endodontik tedavilerin çoğu antibiyotik kullanılmadan tedavi edilebilir.
  • Kan dolaşımının mevcut olmadığı, sinirleri ölmüş olan bir dişte antibiyotikler kök kanalına etki etmezler. Bu sebeple kronik enfeksiyonu kontrol altına almak için, diş sinirleri ölüyse sistemik antibiyotik alımı faydalı olmaz.
  • Eğer hastada dışa akan iltihap ve yalnızca bir bölgede şişlik görülüyorsa, iltihabın sistemik belirtileri de yok ise antibiyotik ilaç kullanımına gerek yoktur.

Hamilelikte Diş Apsesi

Hamileliğin ilk 3 aylık döneminde, annenin mümkün olduğunda dental tedaviden kaçınması gerekir. Dental tedavi sonrası düşük tehlikesi artacağından çok acil bir durum olmadığı sürece uzak durmalıdır. Hamileliğin son 3 ayında yapılacak olan dental tedavi sonrasında ise erken doğum tehlikesi görülebilir.

Antibiyotik olarak;

  • Tetrasiklinden kaçınılmalıdır.
  • Penisilin, amoksisilin, eritromisin grubu antibiyotik kullanımı uygundur.

Ağrı kesici olarak;

  • Asetil salisik asitten uzak durulmalı. Asetil salisik içerikli ağrı kesiciler, bebeğin kemik yapımını olumsuz yönde etkileyecektir.
  • Parasetamol içerikli ağrı kesici grubu verilmeli.

Diş apsesi için hangi doktora gidilmeli?

Ağız ile ilgili apse ve lezyonlar da dahil herhangi bir rahatsızlık durumunda başvurulması gereken ilk bölüm Oral Diagnoz ve Radyoloji veya Oral Patoloji‘dir.

Oral diagnoz bölümü apsenin kaynağına göre;

  • Endodontik (diş kök ve sinirleri) kaynaklı ise hastayı endodonti bölümüne,
  • Periodontal  (diş eti ve komşu yumuşak yapılar) kaynaklı ise hastayı periodontoloji bölümüne,
  • Kombine kaynaklı ise her iki bölüme de ayrıca yönlendirmeli.

Apsenin ilk oluştuğu zaman ağrı yoksa bir iki gün beklenmesi önerilir. Çünkü basit bir enfeksiyondan kaynaklanan bir durum olabilir ve kendiliğinden düzelebilir. Fakat ağrılı bir lezyonsa ve şişlik fazlaysa, zaman geçtikçe de durumda sürekli bir ilerleme olduğunu düşünüyorsak vakit kaybetmeden doktora gidilmesi gerekir.

Apikal Rezeksiyon (K&#;k Ucu Tedavisi)

Yetersiz ağız bakımı, kötü beslenme gibi sebeplerle dişlerde oluşan hasarlar tedavi edilmediğinde ağız içerisindeki bakteriler artar. Bakteriler, çürük dişlerde yoğunlaşarak zaman zaman diş köküne kadar ulaşabilir. Bu da diş kökünde iltihaplanmaya sebep olur. Diş iltihaplandığında ve çürük ilerlediğinde ise kanal tedavisi uygulanır. Ancak, bazı durumlarda kanal tedavisi dişi kurtarmaya yetmez. Başarısız bir kanal tedavisinin ardından dişi kurtarmak için kök ucu ameliyatının yapılması gerekir. Bu işlem apikal rezeksiyon olarak adlandırılır. Apikal rezeksiyon; risk altındaki dişleri kurtarmak ve potansiyel olarak ciddi komplikasyonları önlemek için uygulanan küçük bir cerrahi işlemdir. Bu işlemle dişin kök ucu ve çevresindeki iltihaplı doku çıkarılır.

Apikal Rezeksiyon Nedir?

Apikal rezeksiyon işlemi; diş kökünde meydana gelen enfeksiyonlar için yapılan cerrahi bir işlemdir. Dişteki enfeksiyonun kanal tedavisi ya da farklı tedavilerle giderilemediği durumlarda uygulanır. İşlem, iltihabı iyileştirmek ve dişi korumak için kökün enfekte olan kısmı ve çevresindeki iltihaplı dokunun çıkarılmasını gerektirir. Apikal rezeksiyon, apisektomi veya kök ucu ameliyatı olarak da bilinir.

Apikal Rezeksiyon Ameliyatı Hangi Durumlarda Uygulanır?

Apikal rezeksiyon işleminin uygulanması için, öncesinde en az bir kere kanal tedavisi yapılmış ve başarısız olmuş olması gerekir. Ancak, aşağıda sıralanan bazı durumlarda da bu yönteme başvurulabilir:

  • Diş köküne zarar veren yaralanmalarda,
  • Anatomik olarak çene yapısının kanal tedavisine izin vermediği durumlarda,
  • Sorunlu bir diş kökünün diğer diş köklerini sıkıştırması durumunda.
  • Kişinin anatomik çene yapısı işlem için uygun olmadığında, kişide bazı sistematik ve kronik rahatsızlıklar olduğunda veya diş kökünün normalden küçük olduğu durumlarda apikal rezeksiyon işlemi uygulanamaz.

Apikal Rezeksiyon Ameliyatı Bütün Dişlere Uygulanabilir Mi?

Kişinin anatomik çene yapısı operasyona izin veriyorsa, apikal rezeksiyon ameliyatı büyük azı dişleri de dahil olmak üzere her dişe uygulanabilir. Burada önemli olan nokta ise dişin bulunduğu bölgenin röntgen yardımıyla detaylı bir şekilde incelenmesidir. Değerlendirme sonucuna göre, uzman hekim ameliyatta risk görüyorsa dişi çekmeyi de önerebilir.

Apikal Rezeksiyon Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Lokal anestezi altında yapılan bu cerrahi operasyon öncesinde hastadan diş röntgeni istenir ve enfeksiyonlu dişin durumu incelenir. Enfeksiyonun yayılımı tespit edilir, ardından ameliyatla enflamasyonun derecesine bağlı olarak kök ucu ve çevresindeki enfekte doku çıkarılır. Kapsamlı bir dezenfeksiyondan sonra diş kapatılır. İşlem ağrısızdır ve anestezi altında yapılır, bu nedenle hasta işlem sırasında herhangi bir ağrı hissetmez. İşlem sonrası bölgede biraz ağrı ve şişlik, bazı durumlarda da morarma olabilir.

Ameliyata Hazırlık

Üzerinde işlem yapılacak diş incelenip, ameliyata uygun görüldüğü takdirde hastadan işlem öncesinde mikrop öldürücü özelliği olan gargara kullanması veya dişteki iltihabı dindirmek için antibiyotik kullanması istenebilir. Bununla beraber, operasyon öncesi hastanın geçmişi de araştırılır. Yüksek tansiyon ya da başka herhangi bir rahatsızlık söz konusuysa diş hekiminin bilgilendirilmesi şarttır.

Ameliyat Sırasında

Herhangi bir işlem yapılmadan önce, etkilenen dişin etrafındaki alanı uyuşturmak için kişiye lokal anestezi verilir. Ardından uzman hekim, dişin etkilenen bölgesine ulaşmak için diş eti dokusunu kaldırır. Kökün çevresindeki enfekte olmuş kısım ve kökün küçük bir kısmı çıkarılır. Kök ucu çıkarıldıktan sonra dişin içindeki kök kanalı temizlenir ve ileride oluşabilecek enfeksiyonları önlemek için küçük bir dolgu ile kapatılır. Apisektomi işlemi genellikle dakika sürer. Dişin yeri ve kök yapısının karmaşıklığı, ameliyatın tamamlanması için gerekli olan süreyi etkileyebilir.

Apikal Rezeksiyon İşleminden Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?

Bu cerrahi prosedürün ardından, uzman hekim hastaya dikkat etmesi gereken noktaları belirtir. İşlemin ardından dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şunlardır:

  • Ameliyattan sonra 10 ile 12 saat boyunca bölgeye buz uygulamak ve bu süre boyunca dinlenmek gereklidir.
  • İşlem yapılan bölge morarabilir ve şişebilir. İşlemden sonraki gün ise şişlik büyüyebilir. Bu, diş kökü tedavisi sonrası normal bir reaksiyondur.
  • İyileşmeyi sağlamak için doktorun önereceği süre boyunca bölgedeki dişi fırçalamaktan, sigara içmekten veya sert gıdalar tüketmekten kaçınmak gerekir.
  • İşlem yapılan dişi incelemek için dudak yukarı kaldırılmamalı, normal dışı ağız hareketleri yapılmamalıdır. Bu, atılan dikişleri gevşetebilir.
  • Ameliyattan sonra bir süre boyunca bölgede bir miktar uyuşma olabilir. Bu, sinirlerin hasar gördüğü anlamına gelmez.
  • Oluşabilecek ağrıyı dindirmek için reçetesiz ağrı kesicilerin alınması yeterlidir.
  • İşlemden 2 ile 7 gün kadar sonra dikişler alınır. Tam iyileşme ise genellikle işlemden 14 gün sonra sağlanır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası