namaz kılarken dünya işlerini düşünmek / Osman Ünlü yazdı: Namaz kılarken düşünmek

Namaz Kılarken Dünya Işlerini Düşünmek

namaz kılarken dünya işlerini düşünmek


Hani derler ya yapmak zor bozmak kolay diye, aynen öyle de namazı tam hakkıyla kılmak için birtakım kaide ve kurallara uymak gerekir, uyulmazsa sonunda namazı batıl kılma tehlikesi var. Anlaşılan namaz bozulmaya gelmez. O halde namazı bozan durumlar neymiş bir göz atalım:

- İki harften ibaret bile olsa namazda dünya kelamı konuşmak namazın bozulmasına yetiyor. Hatta Semavi kitaplardan ifadeler okumak, avaz avaz yaygara koparmakta konuşma hükmündedir. İcabında iki harf çıkaracak şekilde özürsüz öksürmekte öyledir, ama öksürürken burnundan harfsiz ses çıktığında namaz bozulmaz.
- Namaz kılmakta olan bir kimseye kaç rekât namaz kıldığına dair sual sorulduğunda parmak işaretleriyle gösterecek olsa, ya da sorulan soruya üç kelimeden az olmak kaydıyla cevaben yazı yazmış olunsa namazı bozmaz. Ancak yazı yazma fiili dışarıdan birine namazda olmadığı izlenimini verecek derecedeyse namazın bozulduğuna işaret teşkil eder.
- Namaz kılarken sual eyleyen bir kişiye ayetle cevap vermek namazı bozar. Hakeza ismi Yahya veya Musa olan kişiye hitaben Kur’an’da geçen “Ey Yahya! Kitabı kuvvetle al” veya&#; “Ey Musa! Sağ elindeki nedir” ayetlerini hitap maksadıyla okunduğunda namaz bozulur.
- Namaz dışında bir kimsenin vereceği talimat doğrultusunda herhangi bir iş yapılmış olsa namazı bozar.
- Namaz kılana müjde haber ulaştığında cevaben ‘Elhamdülillah’ dendiğinde; bu mevzu ihtilaflı olsa da, İmam Yusuf bu konuda&#; “Biriniz namazda iken başına bir hal gelirse tespih etsin” hadisi şerifinden hareketle bozulmadığına hükmetmiştir.
- Ölüm bildiren bir haber karşısında ‘İnna lillâh ve innâ ileyhi râciûn’ ifadesiyle karşılık vermek namazı bozar. Zira bu ifade cevap verme hükmünde bir kelamdır.
- Bir kimse Allah adını işittiğinde cevap maksadıyla ‘Celle celâlühu’ dediğinde veya peygamberimizin ismi anıldığında cevap amaçlı ‘Salâvat’ getirdiğinde namaz bozulur. Şayet övgü maksatlı salâvat okursa bozulmaz.
- Şeytanın ismi anıldığında ‘lanet’ edilirse namaz bozulur. Zira bu tutumda namaz dışından gelen çağrıya cevap vermek hükmü taşır.
- Ağlamakla namaz bozulur. Hele hele dünya işleri icabı ağlamak namazın ruhuyla bağdaşmaz. Hakeza ağrı veya sızıdan dolayı inlemek, ahlamak, uflamak, puflamak ve üflemekte öyledir. Dolayısıyla namazdayken bir musibete binaen ‘Vay başıma gelenler’ dense namaz bozulur, hatta sesli ağlansa da öyledir. Ancak cennet ve cehennemi hatırlayaraktan ağlamak bundan istisnadır. Belli ki bu tür ağlayışta uhrevi hassasiyet söz konusudur.

Namazdayken imamın kıraatinden etkilenip ağzından ağlamalı ‘Hay, Hay’ ifadeleri çıktığında namaz bozulmaz. Zira bu durum huşu hali olarak yorumlanır.&#;
- Kişinin kendi duyacağı şekilde gülmesi namazı bozar.
- İnsan sözlerine benzer ifadelerle dua etmek veya namaz içerisinde Kur’an ve sünnette olmayan bir şeyle dua etmek namazı bozar.
- Başkasına teşmitte bulunmak, yani aksırana ‘Yerhamükellah’ demek namazı bozar, ama aksıran kendine söylerse bozmaz.
- Namazdayken bir başka namaz kılanın ‘Veled’dalin’ dediğini işitir de ‘âmin’ derse namaz bozulmaz. Yine de bu konuda bozulur diyen ulemada vardır.
- Vesveseyi gidermek için ‘lahavle vela kuvvete illa billâh’ denildiğinde dünya maksadını güdüyorsa namaz bozulur, ahret içinse bozulmaz.
- Namaz esnasında terastan bir şey düştüğünde karşılığında ‘besmele’ çekilirse, ya da dua veya beddua işittiğinde karşılığında âmin denildiğinde namaz bozulur.
- Bir kimse tabii olduğu imamının dışında başkasının yanlışını düzeltmeye kalkışması namazı bozar, çünkü bu öğrenme ve öğretme kapsamında değerlendirilir. Fakat kendi imamına yönelik düzeltme yapsa namaz bozulmaz. Zira bu durum namazın doğru kılınması içindir.

İmam kıraat okurken, dili tutulduğunda farz miktarı okumuşsa rükûa gitmesi gerekir ki hatırlatmaya muhatap kalmasın. Dolayısıyla böyle bir durumda cemaatin ayeti hatırlatması mekruhtur. Yine namaz kılan kişinin namaz dışındaki birinin telkiniyle okuyuşunu düzeltmesi namazı bozar, çünkü bunda öğrenme söz konusudur.
- Namazda Kur’an'ın manasını bozacak şekilde veya teganniyle okumak namazı bozar. Hatta kıraati yanlış okumakta öyledir.
- Mihrap üzerine yazılı ayeti okumak, ya da ezberinde olmayan sureyi Kur’an’a bakarak okumak namazı bozar. Fakat bu hususta İmamı Azam en az bir ayet okuyunca namaz bozulur şerhi düşmüştür. Belli ki ezberinde olmayan bir sureye bakarak okumak bir başkasından öğrenmek gibi değerlendiriliyor. Tabii ki ezberindeki bir ayeti okumak bunun hilafına olup namaz bozulmaz. Zira burada öğrenme söz konusu değildir.
- Dil sürçmesi (Zelle-i kari) namazı bozar. Ancak şeddeli bir harfi şeddesiz, şeddesizi şeddeli okumakla namaz bozulmaz. Ve yine Kuran’ı makamında manayı değiştirmemek kaydıyla sırf sesi güzelleştirmek ve kıraati zinetlendirmek için okunduğunda zarar etmez, hatta müstehap olur.
- Az veya çok fark etmez herhangi bir şey yiyip içmek namazı bozar. Velev ki unutarak bir susam tanesi yemiş olmakta buna dâhildir. Keza ağzına yağmur damlası düştüğünde yutmakta öyledir. Demek ki bir buğday tanesi yenilse ya da bir damla su içilse ister kasten, ister yanılarak olsun namazı bozabiliyor.
- Kusmuk ağız dolusu olursa namazı bozar, sadece az miktarda yutulan kusmuk bozmaz.
- Diş arasında kalmış nohut tanesi kadar yemek artığını yemek namazı bozar, ancak yemiş nohut tanesinden küçükse bozmaz.
- Özürsüz kıbleden göğsü çevirmek namazı bozar.
- Arada hiçbir mani bulunmayan pislik üzerine secde etmek namazı bozar.
- Namaz esnasında başkasına selam vermek veya almak yahut tokalaşmak namazı bozar, ancak selamlama el ve kaş işaretiyle olursa bozmaz.
- Namaz kılarken bilerek özürsüz abdesti bozmak namazı bozar.

Namazda iken abdesti bozacak bir durum meydana gelirse:
- Ya abdest alıp yeniden kılmalı, ya da mescit içinde abdest almanın akabinde eksik kalan namazını tamamlamak gerekir. Ancak abdest maksadıyla mescidin dışına çıkılmışsa, ya da gidiş gelişlerde Kur’an okunmuşsa, hatta o arada avret yeri açılmışsa artık bu namaz kaldığı yerden bina edilemez. Yine bir insan düşünün ki abdestsiz olduğunun zannıyla namazı terk edip ancak bir süre sonra abdestli olduğuna kanaat getirip namaz kılmaya kalkıştığında o namaz bozulur, velev ki mescitten çıkılmasa da öyledir.

İmama abdestsizlik hali gelse cemaat içinde elverişli bir kimseyi işaret yoluyla elbisesinden tutup mihraba geçirmekle istihlaf yapmış olur. Şayet yerine adam geçirmeksizin (istihlaf yapmayıp) mescitten çıkmış olsa cemaatin namazı bozulur.

İstihlaf sözle değil işaretle gerçekleşir. Şöyle ki;

- Bir parmakla işaret edildiğinde bir rekât kıldı manasınadır.
- İki parmakla işaret edildiğinde iki rekât kıldı manasınadır.
- Elle diz kapaklarına vurulduğunda rükû terk edildi manasınadır.
- Alnıyla işaret edildiğinde secde terk edildi manasınadır.
- Ağızla işaret edildiğinde kıraatin terk edildiğine işarettir.


Demek ki; istihlâf namaz esnasında imamın herhangi özrü sebebiyle yerine cemaatten ehil birisini birtakım işaretler yardımıyla veya elbisesinden çekmek suretiyle mihraba geçirme işlemidir. Ama imam isterse istihlafa gitmeksizin özrüne binaen mescit içerisinde abdest alıp kaldığı yerden namazı bina edilebilir de. Ancak mescit içerisinde abdest alınacak su yoksa istihlâf cihetine gitmesinde fayda var. Şayet cemaat istihlâf bilincinden yoksunsa namazı yeniden kıldırması daha uygun düşer.

Şurası muhakkak imam istihlâf yapmakla tam manasıyla imam olmaktan çıkmış sayılmaz da. Nitekim imam mescit içerisinde abdest alıp yerine geçirdiği halifesi daha bir rükûun eda etmeksizin namaza yetiştiğinde tekrar imam konumuna geçebiliyor.

İstihlafın sahih olması için üç şart gereklidir, bunlar;
- İmam bulunduğu namazgâhtan veya yerden (evden) dışarı çıkmış olmaması,
- İmamda namazı bozan hallerin zuhur etmesi lazım gelir,
- Kılınan namaza devam etme şartlarının ortadan kalkması lazım gelir.


Anlaşılan o ki istihlâf;&#; abdestin bozulması, mesh müddetinin geçmesi, şiddetli hastalık hali ve kıraatten acizlik gibi durumların vuku bulmasına istinaden bir uygulamadır. Malum; imam ve cemaat arasında gönül bağına benzer bir namaz bağı söz konusu ki imamın namazı bozulduğunda cemaatin namazı da bozulmuş olur.&#; Hatta son oturuşta imam ölmüş olsa bile aynı hüküm geçerlidir. Dolayısıyla bu tip durumlarda cemaat yeniden namazı kılması gerekir.
- Teyemmümle namaz kılan bir insanın namaz esnasında suyu görmesi namazı bozar. Ancak bu namaz cemaatle kılındığında cemaatten biri namaz esnasında suyu görür de imam görmezse gören kişinin namazı bozulur.
- Mesh müddetinin sona ermesi ya da mestlerin çıkarılması namazı bozar.
- Rükû ve secde yapmaya gücü yettiği halde imayla namaz kılmak namazı bozar.
- Delilik veya baygınlık halinde namaz bozulur. Tabii ki delilik ve baygınlıkta zaman dilimi esastır.&#; Dolayısıyla delilik ve baygınlık bir gün ve bir geceden fazla bir süre sürdüğünde namazın kazası lazım gelmez. Dahası devamlılık gösteren bir delilik halinde ibadetler düşebiliyor. Madem delilikte zaman dilimi söz konusu, o halde bu durumda eda edilen namazların hükmü konusunda, İmam Muhammed’e göre bu süre altıncı namaz vaktinin girmesiyle sınırlıdır. İmamı Azam ve İmam Yusuf’a göre ise bu süre bir gün ve bir geceyle sınırlıdır.&#; Şayet delilik süreci bir ay devam ederse sadece namaz değil, bunun yanı sıra oruçta düşer. Bir aydan önce iyileşirse aradan geçen zamanı kaza eder. Zekâtta ise bu süre bir senedir.

Şu da bir gerçek, deliler malları telef ettiklerinde tazminle cezalandırılır, fakat sözlerinden dolayı cezalandırılmazlar. Zira onların akit ve ikrarları sağlıklı değildir.

Delinin iman etmesi veya dinden dönmesi ebeveynine veya velisine bağlı olarak muteberlik kazanır. Gayrimüslim bir delinin hanımı Müslüman olsa, delinin velisine Müslüman olması teklif edilir. Bu durumda kabul ederse delinin nikâhı devam eder, kabul etmezse ayrılmalarına karar verilir.

Bu arada delilikten bahsetmişken bunaklığa da değinmekte fayda var. Malum bunaklık kâh akıllıca, kâh delice davranış hallerin görüldüğü bir arızi hastalıktır. Bu yüzden bunaklar akıllı çocuk hükmüne tabi tutulur. Dolayısıyla bunak olan bir kişi mümeyyiz bir çocuk gibi başkasına veli olabiliyor. Ancak bunlardan kalan akdin hakları kendilerine değil müvekkillerine ait olur.

Baygınlık uykunun üstünde bir haldir. Baygınlık ibadetleri iptal etmenin yanı sıra ihtimaldir ki abdesti de bozar. Ki; baygınlık namaz bakımdan delilik hükmünde değerlendirilir. Ancak oruç ve zekât bu kapsamda değerlendirilmez.&#;&#;&#;&#;
- Bakmak suretiyle cünüp olmak, ya da namazda otururken uyuya dalıp ihtilam olmak veya rüya sebebiyle meninin gelmesi namazı bozar. Ancak namaz içerisinde cinsel manada düşünmek namazı bozmaz, zira onlardan korunmanın imkânı yoktur.

Namaza durmuş bir erkeği eşi öper veya dokunursa namaz bozulmaz. Çünkü cinsel yaklaşma konusunda erkek asıldır. Ancak erkeğin şehveti uyanırsa namaz bozulur. Bir kadın namazdayken erkeği dokunduğunda ya da şehvetle öptüğünde namazı bozulmaz. Anlaşılan cinsellikte erkeğe itibar edilmektedir.

Kadınla beraber aynı hizada beraber kılınan namazın bozulmasının sebebi sanıldığı üzere şehvet değil, bilakis erkeklerin durmaları farz olan makamı veya duracağı yeri terk etmelerinden dolayıdır. Hatta aynı hizada ihtiyar nine ve nikâh düşmeyen akrabalar da bulunsalar hüküm yine aynıdır. Ancak kız çocuğu bundan istisnadır. Yani akıl baliğ olmuş ve gelişmiş bir kız çocukla aynı hizada kılmak namazı bozar.

Elbette ki kadın erkek aynı hizada namaza durması namazı bozar bozmasına da, ancak bununda kendine özgü bir takım kural ve kaideleri vardır. Şöyle ki;
- Bir kere kılınan namaz başlangıç tekbiri bakımdan ortak bir namaz olmalı ki bozulmaya sebep teşkil etsin,&#; yani kılınan namaz aynı namaz değilse batıl olmaz.
&#;
Erkekle kadının saf oldukları alan ve hizanın aynı olması namazı bozar. Bir hizadan durmaktan maksat elbette ki bir rükün miktarı kadar durmaktır. O halde bir rükün miktarı kadar aynı hizada durmakla namaz bozulmuş olur.

Temyiz parlak oğlan biriyle aynı hizada namaz kılmak namazı bozmazsa da sakalı bıyığı bitmemiş gencin arkasında namaz kılmak keraheti tenzihiyedir. Çünkü bu fitneye yol açabilecek bir durumdur.&#;&#;

Deli kadınla aynı hizada bulunmak namazı bozmaz. Zira delinin kıldığı namaz sahih değildir.

Mahrem kadınlarda olsa aynı safta aynı hizada namaz kılmak sahih değildir. Anlaşılan o ki,&#; akıl baliğ bir kadının erkeklerle topuk ve baldırları itibariyle aynı hizada namaz kılması namazı bozan bir husustur. Ancak cenaze namazında aynı hizada bulunulsa bozulmaz, çünkü cenaze namazında rükû ve secde yoktur. Zaten cenaze esas itibariyle duadır.

Erkekle kadının yönleri bir olduğunda namaz bozulur. Ancak Kâbe’de kıble yönlerinin ayrı olması hasebiyle erkek kadın yan yana kılsa da namaz bozulmaz. Kaldı ki Kâbe’de zaruret söz konusu olduğunu da unutmamak gerekir.

Aynı imam arkasında kadınlar erkeklerin önünde saf tuttuklarında tüm saftaki erkeklerin namazı bozulmuş olur.

Malum, erkek ve kadının bulunduğu bir mescitte karşıt cinsiyetten bir kısmının mescidin zemininde, diğer kısmının en az bir adam boyu yükseklikte bir yerde namaz kılmasında bir beis yoktur. Keza karşıt cinsiyettekilerin aralarında bir perde, bir direk, ya da bir adam sığacak kadar açıklık bulunması da öyledir. Aslında tüm bunlara ilaveten en önemli ayrıntı kadınların mescitte namaz kılmaktansa evlerinde kılması hususudur. Ki, kadın için bu daha bir takva davranış olacaktır.&#;&#;&#;

Cariye azat olduğunda derhal örtünmeyip namaza durduğunda o namaz bozulur. Zira örtünme farzı azat edildiği günle başlamaktadır.
- Namaz içerisinde ardı sıra devam etmeyen yürüyüş namazı bozmaz. Şöyle ki;

Bir kimse namazdayken kıbleye karşı yürüdüğünde bakılır; şayet bir saf kadar yürür, sonra bir rükün eda edecek kadar durur; sonra aynı şekilde tekrar yürür tekrar durursa namaz bozulmaz. Bu bize yer değiştirmeksizin veya devamlılık arz eden çok yürüyüş olmadı durumlarda namazın bozulmadığını gösterir. Nitekim bir kimse safa girmek için bir saf miktarı yürüdüğünde namaz bozulmaz,&#; şayet bir saftan fazla yürürse bozulur.

Namazını bozan bir kişi şu hükümlere tabi olur;
- Özürsüz bozmuşsa haramdır.
- Malı zayi olduğu için bozmuşsa mubahtır.
- İkmal için bozmuşsa müstehaptır.
- Can kurtarmak için bozmuşsa vacip olur.

Demek ki, tehlikeli durumlarda; mesela bir kimseyi ölümden kurtarmak, ya da bir malı zayi olmaktan kurtarmak adına yukarda bahsedilen sıralı hükümlerden birine dâhil olur.

Düşünün ki bir baba ya da anne evladının nafile namaz kıldığını bildiği halde yanına çağırsa çağrıya icap etmesi gerekmez. Malum Allah’a masiyet söz konusu olduğunda anne baba da olsa hiçbir mahlûka itaat edilmez. Tabii ki namaz kıldığını bilmeksizin çağırdığında iş değişir. Bu durum da evlat ayakta bir tarafa selam verip icabet etmesi lazım gelir. Namaz kılan her kim olursa olsun imdat diye bir ses işittiğinde kurtarmaya gücü yetecek iradeyi kendinde hissettiğinde kıldığı namaz ister nafile, ister farz olsun namazı bozup yardıma koşması farz olur.
- Namazda setri avret hükmü gereği örtünmesi gereken yerin üç tespih miktarı kadar açık bulunması namazı bozar. Öyle ki; çıplak kılan birinin avret yerlerini örtecek elbise bulması, ya da özür sahibinin özrünün ortadan kalkması durumunda da namaz bozulur.
- Dört veya üç rekâtlı namazlarda iki rekâtın başında selam vermek, yani dört rekâtlı bir namazı iki rekât sanarak birinci oturuştan sonra selam veren kimsenin namazı bozulur. Fakat yanılarak&#; selam vermesi namazı bozmaz.
- Sabah namazı kılarken güneşin doğması, Bayram namazını öğlenin vaktinin girdiğinde kılınması ve Cuma namazının ikindi vaktinde kılınması namazı bozar.
- Rükünleri imamdan önce eda etmek namazı bozar.
- Namazda fazla meşguliyet ya da iş yapar gibi gözükmek ve üç hareketi arka arkaya yapmak namazı bozar. Mesela çokça çiğnemek veya üç defa çiğnemek bu kapsamda değerlendirilir. Şeker ağza alındığında çiğnenmezse bir şey lazım gelmez, ama tadı mideye vardığında namazı bozar. Şayet namazdan önce yenmiş kaydıyla sonradan namaz içinde tadı tükürükle boğaza gitmişse namaz bozulmaz.

Namaz kılarken yerden bir taş alıp kuş veya benzeri bir şeyi hedefleyip atılacak olsa namaz bozulur. Ancak bu meselenin bir istisnası var ki, şayet atılan taş bir elle atılmışsa bu durum az bir iş olması hasebiyle namaz bozulmaz, ama bunu yapmakla günah işlemiş olur.

Birbiri ardınca üç hareket ameli kesir (çok iş) olduğundan namaz bozulur. Zira binek üzerinde namaz kılanın ard arda hayvana üç defa vurması bunun tipik misalidir. Bu misalden de anlaşıldığı üzere bir veya iki vurulursa namaz bozulmaz. Hakeza namazda iken hayvandan inmekte kolaylık (az iş) olduğundan namaz bozulmaz. Demek ki binmekte ki zorluk namazı bozmaya, inmekte ki rahatlık (ferahlık) namazı kurtarmaya yetiyor.

Yine namazda kılmakta olan bir kimseye el veya kamçı vasıtasıyla vurmak çok işe girdiğinden namazı bozar. Ayrıca bir kimse rükûa varırken ya da doğrulurken ellerini kaldırması da ameli kesir bir fiil olduğu içindir namaz bozulur.

Namazda iken ayakkabıyı eller kullanılarak giyildiğinde namaz bozulur. Zira giyinmekte hem zorluk var hem de çok işe muhtaçlık vardır. Ama çıkarmak öyle değildir, yani ayakkabıyı çıkarmakta kolaylık olduğundan namaz bozulmayacaktır.

Bir kimse gözüne sürme, bedenine yağ sürse,&#; ya da sakal ve saçını tarasa ameli kesir (çok iş) fiile gireceğinden dolayı namaz bozulur. Yine her kim namazdayken eliyle üç defadan az elbisesiyle, bedeniyle ve sakallarıyla oynasa bu mekruh kapsamında değerlendirilir. Şayet namazda tekrarlama yapılmaksızın tek bir el yardımıyla baş sarığını veya takkesini kaldırıp yere koyarsa namaz bozulmaz. Hakeza bunları yerden kaldırıp başa koymakta öyledir. Ancak tüm bu yapılanlar çok işe muhtaç olursa namazı bozar.

Bir kimse namazda değişik rekâtlarda iki kere veya birer kere kaşımış olsa namaz bozulmaz. Ancak bir rekât karşılığında birbiri ardınca üç defa kaşımak namazı bozar.

Namazda çocuğu alıp emzirmek ameli kesir bir fiil olması hasebiyle namazı bozar.

Velhasıl, siz siz olun göz nurumuz namazı bozmayın.

Vesselam.

Faydalanılan kaynaklar: İbn-i Abidin,&#; İslam Fıkhı Ansiklopedisi (Prof. Dr. Vehbe Zuheyli), İslam İlmihali (Ömer Nasuh’u Bilmen)

Sual: Namazda düşünmek zararlı mıdır?
CEVAP
Namazdaki düşünce namazı bozmaz. Fakat elden geldiği kadar düşünmemeye gayret etmelidir! Namazda manasını bilenin, okuduğunu düşünmesi iyi olur. Kendini Rabbimizin huzurunda düşünmek ve o huzurda nasıl olunması gerekiyorsa öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazı olduğunu, son amelinin bu olduğunu, yahut kendini Sırat üzerinde düşünüp kendini toparlamak, efendisinden kaçmış, yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmüş köle gibi bilmek, yahut her an nimetleri içinde bulunduğu, her an kendisine muhtaç olduğu Rabbinin huzurunda nasıl durulursa öyle durmak, namazda kalbi toparlamaya yardım eder.

Dünyaya önem vermemek, işlerini mesele ve düşünce vesilesi yapmamak, geldiği gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi dünya hakkında hoşgörülü olup namazda hep Rabbi ile olmaya çalışmalıdır.

Namaza başlayıp eller kulaklara kaldırılınca, sanki Allahü teâlâdan gayrısını arkaya atmış cezasından korkarak, affını umarak Mevlanın huzuruna durulmuş olunur. Sahibinin huzurunda kendini efendisinden kaçmış gibi korku içinde, cezalandıracak mı yoksa af mı edecek diye düşünen suçlu bir kul vaziyetinde ellerin bağlandığına işaret vardır.

Fatiha okununca, Allahü teâlânın görünen ve görünmeyen nimetlerine hamd etmek, rahmetine çok muhtaç olduğunu düşünüp, rahmet istemek, ibadeti yalnız Onun için yapmak, yalnız Ondan yardım istemek, salihlerin yolunda olmayı dilemek ve sapıklıktan Ona sığınmak istemek vardır.
Zammı sure okuyunca, sanki, "Duanı kabul etmesi için Rabbine tazim eyle" deniyor.

Rükuya eğilince, Allahü teâlânın azametine, kulun aşağılığına işaret vardır. Sanki "Başını kaldır, Allahü teâlâ sana ihsan eyledi, dua ve tesbihlerini kabul eyledi, o halde doğrul" deniyor.

"Semiallahü limen hamideh" denince, Onun ihsanı ile kabul edilmenin müjdesi akabinde hamd etmek, affettiği için hemen secdeye kapanmak, Rabbimiz için alçalıp, yalnız Onu tenzih etmeye işaret vardır. (funduszeue.info)

Sual: Namazda dünya düşüncesinin hatıra gelmesi namazı bozar mı?
CEVAP
Namazı bozmaz. Namaza başlarken, Allahü teâlâyı görür gibi, edeple namaza başlamalı ki, namaz hakiki namaz olsun. Eğer beden namazda, kalb başka yerde olursa, o namaz sahih olsa da, makbul olmaz. Bunun için, “La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil’azim” dedikten sonra namaza başlamak faydalıdır. (Ey Oğul İlmihâli)

Sual:
Namaz kılarken yapacağı işleri düşünenin namazı sahih mi?
CEVAP
Evet. Bu düşünce, ihlas noksanlığındandır.

Namaz kılarken unutmak ve şaşırmak
Sual: Namaz kılan bir kimse, kaç rekat kıldığını unutsa veya şaşırsa yahut düşünceye dalsa, bu namazı yeniden mi kılar, secde-i sehivle bu namazı kurtarabilir mi yoksa nasıl hareket eder?
Cevap:
Bir kimse, namaz kılarken kaç rekat kıldığını unutsa, bu şaşırması, ilk olarak başına geldi ise, selam verip namazı tekrar kılmalıdır. Şaşırmak âdeti ise, düşünüp, çok zan ettiğine göre kılar. Kuvvetli zan edemezse, az kıldığını kabul ederek tamamlar. Namazı kıldığında şüphe eden kimse, vakit çıkmadı ise, tekrar kılar. Çıktı ise kılmaz.

Namazda kaç rekat kıldığını şaşırıp, namaz içinde düşünmesi, sonraki rüknün veya vacibin, bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa, bu arada, âyet ve tesbih okusa, Sübhanallah dese bile, secde-i sehiv lazım olur. Namazın içindeki farzlara Rükün denir. Bir âyet okumak, rüku ve iki secde, son rekatta oturmak, birer rükündür. Düşünmek, farzı veya vacibi geciktirince, secde-i sehiv lazım oluyor. Mesela, son rekatta oturunca düşünürse, selam vermesi gecikirse, secde-i sehiv lazım olur. Fazla okuduğu salevat ve dua, sünnet olarak değil, düşünce, dalgınlık sebebi ile olduğu vakit, vacibin gecikmesi suç oluyor. Başka bir namazı kılıp kılmadığını veya dünya işlerinden herhangi birini düşünürse, bir rüknün gecikmesine sebep olsa bile, secde-i sehiv lazım olmaz. Namaz bittikten sonra, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, buna vesvese denir. Buna ehemmiyet vermez. Namazdan sonra, bir adil Müslüman, yanlış kıldın derse, tekrar kılması iyi olur. İki adil kimse söylerse, tekrar kılması vacip olur. Adil olmazsa, sözünü dinlemez. İmam doğru, cemaat ise, yanlış kıldık derse, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.

Bir şeyin vacib veya bidat olmasında şüphe edilse, bu şeyi yapmak iyi olur. Bidat ile sünnet arasında şüphe olsa, yapmamak lazım olur.

Sual: Namaz kıldıktan sonra, kaç rekat kıldığında şüphe eden bir kimse, bu namazı tekrar mı kılar?
Cevap:
Bir kimse, namazını bitirdikten sonra, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, buna vesvese denir. Buna ehemmiyet vermez. Ancak namazdan sonra, bir adil Müslüman, yanlış kıldın derse, tekrar kılması iyi olur. İki adil kimse söylerse, tekrar kılması vacib olur. Adil olmazsa, sözünü dinlemez.

Sual: Namaz kılarken, ilk defa kaç rekât kıldığında tereddüt eden, şaşıran bir kimse, nasıl hareket eder?
Cevap:
Bir kimse, kaç rekât kıldığını unutsa, bu şaşırması, ilk olarak başına geldi ise, selam verip namazı tekrar kılar. Şaşırmak adeti ise, düşünüp, çok zan ettiğine göre kılar. Kuvvetli zan edemezse, az kıldığını kabul ederek namazını tamamlar.

Namazda huşu ve tefekkür

CEVAP
Huşu, Allahü teâlâdan korkmak demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Namazları cemaatle, huşû ve hudû ile kılmalı, çünkü insanı iki cihanda felaketlerden, sıkıntılardan kurtaracak, ancak huşû ile kılınan namazdır. İki âyet-i kerime meali:
(Namazlarını huşû ile [Kalbleri Allah korkusuyla dolu, tadil-i erkâna uyarak] kılan müminler, muhakkak felah buldu. [Kurtuluşa erdi, zafere kavuştu.]) [Müminun 1, 2] (1/85)

Namazın kusursuz olması, farzlarını, vaciblerini, sünnetlerini ve müstehablarını yerine getirmekle olur. Namazda huşû, yani her uzvun tevazu göstermesi, bu dört şeyi yapmaktır. Kalbin hudûu, yani Allah korkusu da yine bunları tam yapmakla olur. (Kalb hazır olmazsa, namaz da olmaz) hadis-i şerifi, kalbin, yukarıda bildirilen dört şeyin yapılmasında hazır olması, uyanık olması demektir. Yani bunların hepsinin yapılmasında gevşeklik olmamasına dikkat etmektir. (1/)

Namazın kabul olmasının şartı, haramlardan sakınmak, huşû ve takva ile kılmak ve malayaniyi terk etmektir. (Miftah-ul-Cennet)

Takva, bütün uzuvlarını haramdan ve mekruhtan korumaktır. Malayaniyi terk, dünya ve ahirete yaramayan işi terk etmek demektir.

Sual: Namazda huşuyu yakalamak için nelere dikkat etmeli?
CEVAP
Namazda huşuyu yakalamak için şunlara dikkat etmelidir:
Huzuru kalb: Okuduğunu düşünmek.
Tefehhüm: Okuduğunu anlamak.
Tazim: Saygı.
Heybet: Saygı ile korkmak.
Reca: Ümit.
Haya: Utanma.

Şimdi bunları açıklayalım:
Huzuru kalb: Meşgul olduğunu, okuduğunu düşünmek, dünya işlerinden kalbi ayırmak, tamamen meşgul olduğu işe, okuduğu Kur'ana kalbini bağlamaktır. Gönül başka düşüncelerden ayrılır, yaptığı işten gaflet etmez ve yalnız onu düşünürse, o zaman huzuru kalb hasıl olur.

Tefehhüm: Okuduğunu düşünüp anlamaktır. Çok kere kalb, söz ile hazır olur, fakat manasını düşünmez. Büyük zatların namaz esnasında anladığı öyle latif manalar olur ki, başka zaman hatırlarına bile gelmez, işte böyle kılınan namaz, her çeşit kötülükten alıkoyar. [Namaz kılarken okuduğunu anlamak lazım değildir. Ancak manasını biliyorsa, anlamaya çalışmalı. Yahut manasını bildiği sure ve âyetleri okumak daha uygun olur.]

Tazim: Bir âmir, mahiyetindekine bir şey emreder, o da, kalbi huzur içinde emredileni anlayıp yapsa da saygı duymayabilir. Onun için saygı tefehhümden sonra gelir. Yani Allahü teâlânın emrini saygı duyarak yapmak gerekir.

Heybet: Bu da tazimden sonra meydana gelen bir korkudur. Bu korku, yılandan, çıyandan korkmaktan farklıdır. Bu Allahü teâlânın sevgisini kaybetmekten meydana gelen bir korkudur.

Reca: Sevap beklemek demektir. Allahü teâlânın nimetlerini, rahmetinin bolluğunu, namaz kılanlara Cenneti söz verdiğini ve verdiği sözde durduğunu bilmektir. İnsan padişaha saygı gösterip korksa da bir mükafat beklemez. Halbuki Allah’ın azabından korktuğu halde, kıldığı namazdan sevap umar.

Haya: Kusurunu bilip, Allah’tan utanarak, namazı kusursuz kılmaya çalışmak gerekir. Namazda Allahü teâlâya karşı saygılı olabilmek için, Onun azamet ve celalini bilmesi, kendisini de, hakir, zelil ve Allahü teâlânın emrine boyun eğen adi bir kul olduğunu düşünmesi gerekir. Onun azametini bilmeyen veya inanmayan kimse Ona gerekli saygıyı gösteremez. Allah’a imanı daha parlak, daha kuvvetli olanın huşuu da kuvvetli olur. Hazret-i Âişe validemiz, (Resulullah bizimle konuşur, gülerdi. Ama namaz vakti gelince adeta bizi tanımazdı)buyurmuştur.

Namaz kılarken eğer kalbin namazda değilse, boş durmuyor; mutlaka dünyalık bir şey düşünüyordur. İnsan sevdiği şeyi çok düşünür. Bunun için Allah'tan başkasını seven kimse, namazda sevdiklerini düşünür, Allah’ı hatırlaması zor olur, namazda bile gaflet içinde olur.

Allahü teâlâ ne kadar iyi bilinirse, haşyet ve heybeti de o nispette artar. Hak teâlâ, Musa aleyhisselama, (Ya Musa! Beni andığın zaman vücudun titresin, huşu ve itminan içinde bulun. Dilin beni anarken kalbin başka yerde olmasın, aciz bir kulun efendisinin huzurunda durduğu gibi dur) diye vahy etmiştir.

Demek ki namaz kılarken gafletten uzak durmaya çalışmalıdır. Büyük zatlardan bazıları o derece huzur içinde namaz kılardı ki, safta dururken sağ ve solundakilerin kim olduğunu bilmezdi. [Hazret-i Ali’nin ayağına ok batınca, namazda çıkartılması hadisesi meşhurdur.]

Eshab-ı kiram, (İnsanlar kıyamette dünyadaki namazlarında gösterdikleri huzur, sükun ve namazdan aldıkları lezzet ölçüsünde haşrolurlar) buyururlardı. (İhya)

Dünya işlerini düşünmemek için
Sual: Namazda dünya işlerini düşünmemek için ne yapmalı?
CEVAP
Namazda dünya işlerini düşünmek, ihlâs noksanlığından ileri gelir. Buna sebep olan eksiklikleri gidermeye çalışmalı. Her iş, Allah rızası için yapılırsa, ihlâs elde edilir. Namaza başlarken, Allahü teâlâyı görür gibi, edeple namaza başlamalı ki, namaz hakiki namaz olsun. Eğer beden namazda, kalb başka yerde olursa, o namaz sahih olsa da, makbul bir namaz olmaz. Bunun için, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil’azîm) dedikten sonra namaza başlamak faydalıdır.

İslam Ahlakı kitabında da deniyor ki: İmama uyunca, imam Fatiha’yı okurken, (Sağımda Cennet ve solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir ve ayağımın altında Sırat, acaba benim sualim kolay olur mu? Ettiğim ibadet, ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde ışık olur mu? Yoksa kabul olmayıp, eski bez gibi yüzüme vurulur mu?) diye tefekkür etmelidir.(Miftah-ül-cennet)

Namazda zihni toparlamak
Sual: 
Namaz kılarken, zihni toparlayabilmek için, ne yapmak gerekir?
CEVAP
Mümin, Allahü teâlâdan korkar, Onun rahmetinden ümidini kesmez ve hatalarından dolayı utanır. Namazda bu hâlinden ayrılıyorsa, fikri dağınık ve vesvese mevcut demektir. Görmek, düşünmeye sebeptir. Bu bakımdan insanı meşgul edecek şeyleri, gözün gördüğü yerlerden kaldırmalı. Namazı mümkünse loş bir aydınlıkta kılmak iyi olur. Nakışlı seccade yerine, düz olanlar tercih edilmeli. Kıble duvarı sade olmalı, herhangi bir levha asılı olmamalı. Hep önüne bakmalı.

Namaza başlarken Allah'ın huzuruna durduğunu, bu huzurda gafil olmanın tehlikesini düşünmeli ve kıyametin korkunç manzarasını hatırlamalı. Kalbi meşgul eden, dünyevî istek ve arzulardır. Nefse ceza verip bunlardan kurtarmak gerekir. Ebu Talha hazretleri, bahçede namaz kılarken bir kuş daldan dala konup namazını şaşırtınca, büyük bir bahçesini sadaka olarak verdi. Namazının noksanına kefaret olsun diye böyle yaptı.

Nefsi çeşitli şekilde cezalandırarak kalbi toparlamaya çalışmalıdır. Tam huzura kavuşamıyorum diye mücadeleyi bırakmamalı. Bir bardak dolu zeytinyağına ne kadar su konursa, o kadar zeytinyağı dışarı dökülür, çünkü zeytinyağı suya göre hafif olduğu için suyun üstüne çıkar. İkisi birleşmez. Dünya sevgisiyle âhiretin kalbdeki durumu, zeytinyağı ile su gibidir. Bardak suyla dolu olunca, zeytinyağı orada bulunmaz. Dünya sevgisi kalbi kaplamışsa, vesveseden kurtulmak mümkün olmaz. Dünya sevgisi ne kadar azsa, kalb huzuru o kadar fazlalaşır. Demek ki, kalbi toparlayabilmek için, dünyanın faydasız şeyleri peşinden koşmamalı. İlim ve ihlâsla amel etmeye çalışmalı, göze çarpan ve kalbi meşgul eden şeyleri ortadan kaldırmalıdır.

Huşu ile namaz
Sual: 
Huşu ile namaz kılmak için ne yapmalıdır?
CEVAP
Namazda mânasını biliyorsanız, okuduğunuzu düşünmek, iyi olur. Kendini Rabbinin huzurunda düşünmek ve o huzurda nasıl olması gerekiyorsa, öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazı olduğunu, son amelinin bu olduğunu, yahut kendini sırat üzerinde düşünüp kendini toparlamak, kibriya, azamet ve celâli huzurunda, kendini kartal pençesindeki serçe, yahut efendisinden kaçmış, yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmüş köle gibi bilmek, yahut her an nimetleri içinde bulunduğu, her an kendisine muhtaç olduğu hakiki nimet sahibinin huzurunda nasıl durulursa, öyle durmak, hiç olmazsa, general karşısına çıkan bir er gibi bulunmak, namazda kalbi toparlamaya yardım eder. Dünyaya önem vermemek, işlerini mesele ve düşünce vesilesi yapmamak, geldiği gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi, dünya hakkında hoşgörülü olup, namazda hep Rabbi ile olmak mühimdir gibi düşünceye sahip olmak faydalı olur.

Çay ve namaz
Sual: Bir gece, dînî kitap okuyorduk. Genç bir arkadaş, (Namazdan önce çayı içelim) dedi. Oradaki yaşlı biri, (Öyle söylenmez. Önce namazı kılalım, sonra rahatça çayı içelim) dedi. Hangisi daha uygundur?
CEVAP
Yaşlı kişi, namazın önemini belirtmek için öyle söylemişse de, gencin söylediği daha uygundur. Kalbi meşgul eden bir şey olursa, önce o şeyi hâlledip, sonra namaza durmalı. Çay, yemek gibi şeyler kalbi meşgul edebilir. Önce bunları hâlledip sonra namaz kılmak uygun olur. Yapılması gereken bir şeyler varken, rahat namaz kılınmaz. Gerekli işleri yaptıktan sonra, namaz kılmak daha rahat olur. Fıkıh kitaplarında, imrendiği yemeği kaçırmak korkusu, cemaate gitmemek için özür kabul ediliyor. Yani yemekten sonra namazı yalnız kılmak caiz oluyor. Yemek hazırken, namaz mekruh vakte girmeyecekse, önce yemek yenmeli. İki hadis-i şerif:
(Yemek hazırken namaza durmayın!) [Müslim]

(Akşam yemeği hazırsa, namazdan önce yemeği yiyin!) [Buhârî]

Camide çok ışık yakmak
Sual: Namazı loşta mı kılmak daha uygun, yoksa yoğun ışık altında mı?
CEVAP
Namazların huşu ve huzur içinde kılınması gerekir. Bunlara mani olacak şeyler ortadan kaldırılmalı. Mesela seccadenin renkli olması, fazla ışık buna mani olabilir. Atalarımız, namazların huşu ve huzur içinde kılınabilmesi için camilere büyük pencereler koymamışlar, loş yapmışlardır.

Cuma namazı için gittiğimiz camide, avizelerde yüzden fazla ışık yandığını gördük. Gündüz bu kadar çok ışığın yanması israf da olur. İsraf ise haramdır.

Namazdan önce ve sonraki tefekkür
Sual: Bir Müslümanın namaza durmadan önce ve namazda iken neleri düşünmesi ve ne hâlde olması gerekir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak, Muhammed bin Kutbüddîn-i îznîkî hazretleri, Miftâh-ül-Cenne kitabında buyuruyor ki:
“Bir Müslümanın, ezan okunmaya başlayınca, İsrâfîl aleyhisselam sûru üfürüyor diye, abdeste kalkarken, kabrimden kalkıyorum diye, camiye giderken, mahşer yerine gidiyorum diye, müezzin kamet getirince, cemaat saf saf olurlarken, bu insanlar mahşer yerinde yüzyirmi saf olup, seksen safı, bizim Peygamberimizin ve kırk safı, diğer Peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir diye, imama uyduktan sonra, imam, Fatihayı okurken, sağımda Cennet, solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir ve ayağımın altında sırat var, acaba, benim sualim kolay olur mu? Yaptığım ibadet, ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde çırağ, kandil olur mu? Yoksa kabul olmayıp, eski bez gibi yüzüme vurulur mu diye düşünmesi gerekir.”

Sual: Namaz kılarken, nelere dikkat edilir ve neler yapılırsa, namaz huşu ile kılınmış olur?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Namazları vaktinde kılmak ve vaktinde kıldığını bilmek şarttır. Namazda okunan Kur’ân-ı kerimi sünnet olan miktarda okumalıdır. Rükuda ve secdelerde hareketsiz durmak lazımdır. Çünkü, farz veya vaciptir. Rükudan kalkınca, öyle dik durmalıdır ki, kemikler yerlerine yerleşsin. Bundan sonra, bir miktar, bu şekilde durmak farzdır veya vacip yahut sünnet demişlerdir. İki secde arasında oturmak da böyledir. Bunlara çok dikkat etmelidir. Rükuda ve secdelerde tesbih en az üç keredir. Çoğu yedi veya onbirdir. İmam için ise, cemaatin hâline göredir. Kuvvetli bir insanın, sıkıntısı olmadığı zamanlarda, yalnız kılarken, rüku ve secde tesbihlerini, hiç olmazsa, beş kere söylemelidir. Secdeye giderken önce dizler, sonra eller, daha sonra burun, en sonra da alın konur. Dizlerden ve ellerden, önce sağdakiler yere konur. Secdeden kalkarken, önce alın kaldırılmalıdır. Ayakta iken, secde yerine, rükuda iken ayaklara, secdede burun ucuna ve otururken iki ellere veya kucağına bakılır. Böyle yapılırsa, kalp de, dünya düşüncelerinden kurtulabilir, huşu hasıl olur. Peygamber efendimiz böyle buyurmuştur. El parmaklarını rükuda açmak ve secdede birbirlerine yapıştırmak sünnettir.”

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası