reflüyü azaltmak için / Medistate | Bu yangına sessiz kalmayın! REFLÜ

Reflüyü Azaltmak Için

reflüyü azaltmak için

Refl&#; ve Beslenme: Refl&#;s&#; Olanlar Ne Yemeli?

Reflü, fasra, mukus ve asitten oluşan mide salgılarının ağıza kadar yer değiştirmesiyle ortaya çıkan bir sağlık problemidir. Mide ağrıları ve ağıza acı bir tat vermesiyle kendini gösteren reflüyü tetikleyen bazı besinler vardır. Reflüsü olanlar ne yemeli, ne yememeli? Reflü beslenme programı nasıl olmalı diye merak edenler için, Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı Yıldırım reflü beslenme önerilerini tek tek anlattı. İşte, reflü için beslenme önerileri:

Reflüyü önlemek veya azaltmak için planlanmış bir diyeti çoğunlukla takip etmek kolaydır. Sadece birkaç sınırlama dışında tahıllar, sebzeler, meyveler, süt ürünleri ve etlerden oluşan temel besin grupları yenebilir. 

  1. Hangi formda olursa olsun tütün kullanımı bırakılmalıdır.
  2. Sakız ve sert şekerlerden kaçınılmalıdır. Akşam atıştırmalıklarından uzak durulmalı, yemek yedikten sonra eğilmemeli ve/veya hemen uzanılmamalıdır.
  3. Yavaş yenmeli, bir öğün için yaklaşık 30 dk ayrılmalıdır. Yedikten sonra en az 1 saat dik oturulmalı, yapılabiliyorsa 15 dk kadar hafif bir yürüyüş tercih edilmelidir.
  4. Son yemekle yatma vakti arasında en az saat olmalıdır.
  5. Dar kıyafetler ve sıkı kemer tercih edilmemelidir.
  6. Yiyecekler küçük porsiyonlar halinde alınmalıdır. Fazla kilo varsa, verilmelidir.
  7. Yatakların baş kısmı cm yüksekte olmalıdır. Öğünlerde sıvı içimi azaltılmalı, mümkünse öğün aralarına dağıtılmalıdır. 

Reflüsü Olanlar Ne Yemeli?

Reflü şikayetlerini azaltan besinler: Yağsız, %1, %2 az yağlı süt, az yağlı yoğurt, kaçınılması gerekenler dışındaki tüm sebzeler, elma, berrie grubu meyveler (çilek vb.), kavun, muz, şeftali, armut, düşük yağlı içerikle yapılan ekmek ve tahıllar, az yağlı et/tavuk/balık/hindi, katı ve sıvı yağlar hiç yok veya çok küçük miktarlarda kabul, yağsız veya az yağ ile (porsiyonda 3 g altı yağ içermeli) yapılan şeker ve tatlılar,  kafeinsiz, nane içermeyen bitki çayları, meyve suları narenciye grubu hariç ve su, yağsız veya az yağlı çorbalar. 

Reflüsü Olanlar Ne Yememeli?

Reflüyü tetikleyen besinler: Tam yağlı süt, çikolatalı süt, kızarmış veya kremalı sebzeler, domatesler, sarımsak, soğan ve baharatlı yiyecekler (karabiberli, acılı, körili), portakal, limon, mandalina, greyfurt ve ananas gibi narenciye grubu meyveler ve meyve suları, tam yağlı veya yüksek yağlı süt ile hazırlanan ekmek ve tahıllar, soğuk söğüş etler, sosis, pastırma, yağlı et, tavuk yağı/derisi, tüm hayvansal veya bitkisel yağlar, sıvı ve/veya katı yağlarla yapılan çikolata ve tatlılar, alkol, kahve (normal veya kafeinsiz), gazlı içecekler, tavuk/et/süt veya krema bazlı çorbalar.

Bu yangına sessiz kalmayın! REFLÜ

Sağlıklı insanlarda da zaman zaman görülebilen reflü, eğer uzun süre devam ederse ve günlük yaşantınızı kötü etkilemeye başlarsa, kalıcı bir reflü sorunuyla karşı karşıya olabilirsiniz. Ancak daha fazla gecikmeden medikal tedaviyle, gerekli durumlarda ise kolay ve konforlu cerrahi yöntemler sayesinde bu sorundan tamamen kurtulmanız mümkün.

Ne yediğiniz yemekten ne de bulunduğunuz bir ortamda sohbet etmekten keyif alıyorsunuz. İçinizdeki “yangın” sosyal yaşantınıza dair alabileceğiniz tüm keyiflerden sizi mahrum bırakır noktaya gelmiş Günler, aylar geçiyor fakat şikayetleriniz hiç değişmiyor. O halde bir uzmana başvurma vakti gelmiş demektir. Medistate Kavacık Hastanesi Genel Direktörü ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Emin Ersoy ile Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Burak Toros, her sağlıklı insanda ayda bir ya da iki kez görülebilen reflü şikayetlerinin normal olduğunu söylüyorlar. Ancak şunu da ekliyorlar; bu şikayetler uzun süreli ve günlük yaşantınızı kötü etkileyen bir noktaya geldiğinde, kalıcı bir reflü hastalığının belirtisi olabilir. Uzmanlarımızın, reflüye ve tedavisine yönelik paylaştıkları bilgileri okuduğunuzda, içinizdeki yangını söndürmenin aslında hiç de zor olmadığını göreceksiniz.

surecgorseli

GASTROÖZEFAJİAL REFLÜYE GENEL BAKIŞ

Reflü Hastalığı (GÖRH), asidik mide içeriğinin gerisin geriye yemek borusuna (Özefagusa) taşması (reflüsü) olarak tanımlanabilir. Yemek borusunun en sık görülen hastalığıdır; genellikle midede asit üretim fazlalığı ve bunun yemek borusuna sık ve yoğun bir şekilde taşarak, orada aside bağlı kalıcı veya geçici hasar oluşturmasının bir sonucudur. Batı toplumlarında sıklığı %40’a yakın olup, hayat kalitesini ciddi anlamda düşürmektedir. Uzun yıllar tedavisiz ve kontrolsüz kalırsa, yemek borusu alt uçta/mide girişinde kanser (Adenoca) gelişimine neden olabilmektedir.

Belirttiğimiz gibi en sık nedeni tek başına midedeki asit fazlalığı olsa da; birçok hastada, normalde bu asidin geri kaçışını engelleyen kapakçıktaki yapısal sorunlar (gevşek kapakçık, mide fıtığı), hastalığı kolaylaştırıcı etkenlerdir. GÖRH’nda rolü olan, ancak daha nadir görülen mekanizmalar ise şöyle sıralanabilir: Yemek borusunda kasılma (Özefajial Motilite) bozuklukları, gecikmiş mide boşalması, safra reflüsü, bozulmuş lokal savunma mekanizmaları (Örneğin tükürük salgısında azalma vs.)… Bozulmuş yemek borusu kasılması olan hastalarda; daha ağır reflü, yavaşlamış asit temizlenmesi, daha ağır doku hasarı, GÖRH’nın yemek borusu dışında yol açtığı sorunlarda sıklık artışı; görülmektedir. Bu durumun en iyi örneği, cilt katılığı hastalığıdır (Skleroderma). Eşlik eden Sicca (vücut salgılarında kuruluk hastalığı) sendromu; tükürük salgısının azalması sonucunda asidi giderme kapasitesinde düşüşe sebep olur.

TANI SÜRECİ

GÖRH’nın baş semptomu, göğüs ağrısıdır (Heartburn). Bu varsa, tanı kolaydır. Zaten non-kardiak (kalpten kaynaklanmayan) göğüs ağrısının en sık rastlanan sebebi; GÖRH’dır (asit irritasyonuna bağlı). Kronik öksürük, astım, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, globus (boğazda takılma) hissi de genellikle tabloya eşlik etmektedir. GÖRH’nın sebep olduğu diğer semptomlar ise şöyle sıralanabilir; Asit rejürjitasyonu (ağza acı su gelmesi), artmış geğirme, disfaji (Ağrılı yutma), ağız kokusu ve ağza acı su gelmesi (water brash).

Ön tanı sonrası; genellikle daha ileri tanı testlerine gerek kalmadan, reflü giderici tedaviye başlanır. Alarm bulguları varsa (Disfaji-zor yutma, Odinofaji-ağrılı yutma, iştahsızlık, kilo kaybı, GİS kanama öyküsü); ileri tanı yöntemlerine başvurulmalıdır. Uzman bir gastroenteroloji uzmanı tarafından uygulanacak endoskopik yöntem (Gastroskopi) tanıda altın standarttır. Reflünün yol açtığı daha ciddi sorunları (Eroziv Özefajit, ülserasyon, Barrett’s Özefagusu ve darlık) tanıma açısından; konumu eşsizdir. Uzun süreli GÖRH semptomları varlığında, tanısal şüphe varsa, tedaviye rağmen düzelme tam değilse; endoskopi yapmak kaçınılmazdır. Tanıda 24 saatlik pH monitorizasyonu ise; günümüzde daha kısıtlı bir hasta grubuna uygulanır. Özefagus impedansı ve pH ölçümleri ise; non-asit reflünün araştırılmasında kullanılır.

NASIL TEDAVİ EDİLMELİ?

Hafif şikayetleri olan hastalarda; kilo vermek, sigaranın bırakılması, yatak başının yükseltilmesi ve gerekli olması halinde antasit (mide şurubu) kullanımı önerilebilir. Daha ağır şikayetleri olanlarda ise, daha ciddi ve uzun süreli bir tedavi gereklidir. Ciddi reflü hastalığında; PPİ’lar (Mide ilaçları-Mide koruyucu) tedavinin belkemiğidir. Başlangıç, çift doz ile olmalıdır. İlaç tedavisi, 6 aya dek uzatılabilir. PPİ’lara başlangıçta eklenen yoğun antasit tedavisi, şikayetlerin kaybolmasını hızlandırır. Burada asıl amaç; reflü semptomlarını kontrol etmek, yemek borusunda ülsere yol açmış reflüyü (eroziv özefajit) iyileştirmek, olası sorunların (komplikasyonların) engellenmesidir. Diyet + yeterli süre ve dozdaki medikal (ilaç ile olan) tedaviye rağmen düzelmeyen hastalarda; anti-reflü cerrahisi (Nissen fundoplikasyonu vs.) önerilebilir. Ancak hasta, cerrahinin risk ve komplikasyonlarından önceden haberdar edilmelidir (Gas-bloat syndrome vs). Pratik yaklaşım açısından bakarsak; KBB polikliniğine gelen ve tekrarlayan boğaz ağrısı-kuru öksürük gibi şikayeti olan hastalara, PPİ (mide ilacı) başlanıp takibe alınabilir. Hasta bunlarla düzeliyorsa, GÖRH olduğu düşünülüp bir gastroenteroloji uzmanına yönlendirilmesi uygun olacaktır.

TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?

Eğer reflü tedavi edilmezse yemek borusu alt kısmı daralabiliyor ve buna bağlı olarak da ciddi yutma güçlükleri gelişiyor. Ayrıca fazla asit ve mide içeriğine bağlı ülserler de ortaya çıkabiliyor. Yemek borusunun alt ucunda mide iç kısmı hücrelerinin bulunması (Barret Osefagusu) ise reflünün en tehlikeli etkisidir. Çünkü yemek borusu alt uç kanserlerinin en önemli nedeni, reflü sonrası gelişen Barret Osefagusu’dur.

TEDAVİ İÇİN 1. KURAL: KÖTÜ ALIŞKANLIKLARINIZI TERK EDİN!

Güncel tıbbi tedavilerde mide asidini bloke eden antiasid ilaçlar şikayetleri azaltmak için kullanılıyor. Fakat ilaç ile birlikte reflüye neden olan tütün mamulleri, alkol tüketimi, düzensiz yaşam ve stres gibi faktörler söz konusu ise tedavinin başarılı olabilmesi için bunların ortadan kaldırılması şart! Aksi takdirde hasta, gittikçe dozu artan ve ciddi yan etkileri olan ilaçları uzun süreli kullanmak zorunda kalarak ilaca bağımlı hale gelebiliyor. İlaçların da kemik erimesi ve benzeri yan etkileri olabiliyor.

REFLÜDE CERRAHİ TEDAVİKİMLER LAPAROSKOPİK (KAPALI) CERRAHİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR?

Reflü tedavisi için genel anestezi altında yapılan laparoskopik cerrahi, medikal tedavinin artık cevap vermediği durumlardaki hastalar için konforlu ve kolay bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemin uygulanabileceği hasta gruplarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Hiatal hernisi (mide fıtığı) + reflüsü olan hastalar.
  • Proton pomba inhibitörleri – PPI (aside engel olan ilaçlar) kullanıp şikayeti geçenler fakat ilaç kesildikten sonra tekrar şikayeti başlayanlar.
  • Antiasid ilaç bağımlısı hastalar.
  • Reflü hastalığına bağlı astım, farengit ve öksürük, orta kulak iltihabı (otit) benzeri şikayeti olanlar.

LAPAROSKOPİK (KAPALI) CERRAHİ İLE REFLÜDEN KURTULUN!

Reflü tedavisi için genel anestezi altında yapılan laparoskopik cerrahi yaklaşık bir saat süren bir operasyon.

Yöntemde; karın cildi üzerine birkaç küçük delik açılıyor, buradan yerleştirilen kamera ile alınan görüntü, televizyon ekranına yansıtılıyor ve işlem gerçekleştiriliyor.

Hastalar ameliyattan sonra bir gece hastanede kaldıktan sonra taburcu olabiliyor.

İlk iki hafta sıvı ve jöle kıvamlı besinlerle beslenmesi gereken hastalar daha sonra her türlü gıdayı alabiliyor.

Ameliyat laparoskopik yöntemle olduğu için ağrılar açık yönteme göre daha az, estetik açıdan da kozmetik sonuçlar çok daha iyidir. Hastalar, hastaneden çıktıktan birkaç gün sonra günlük ve çalışma hayatına dönebiliyorlar.

BU ŞİKAYETLERE DİKKAT!

Aşağıdaki şikayetlerin bir ya da birden fazlasını uzun süredir ve sık sık yaşıyorsanız, bir uzmana başvurun!

  • Ağıza acı ekşi su gelmesi
  • Göğüs duvarı arkasında yanma
  • Göğüs ağrısı
  • Boğaz ağrısı
  • Bulantı
  • Kuru öksürük
  • Farengit (boğaz yanması ve öksürük)
  • Orta kulak iltihapları (otit)
  • Astım nöbetleri
  • Yutma güçlüğü
  • Gıdaların takılma hissi
  • Ses kısıklığı
  • Hazımsızlık ve geğirti

Refl&#; Şikayetlerini Azaltacak 10 &#;neri

Yemek yeme alışkanlıkları ve bazı yiyeceklerin sık tüketimine bağlı olarak mide asidi ve mide içerikleri yemek borusuna geri kaçabilir. Hatta gıdalar boğaza kadar bile gelebilir. Bu durum reflü olarak adlandırılmaktadır. Reflüde göğsün ön kısmında ve bazen boğazda yanma da hissedilir. Bu durum zaman zaman kalp spazmı ile karıştırılabilir, hasta kalp krizi geçirdiğini bile düşünebilir. Reflü şikayetleri arasında; kuru öksürük, diş hastalıkları, ses kısıklığı, boğaz ağrısı ve orta kulak iltihabı da görülebilmektedir. Ayrıca mide fıtığı, yukarı yemek kaçışını kolaylaştırdığı için kilolu ve yaşlı hastalarda reflüye daha sık rastlanır.

"REFLÜYE KANSIZLIK VE KİLO KAYBI DA EŞLİK EDİYORSA DİKKAT"

Hasta öyküsünde midede ekşime, yanma, yediklerin boğaza doğru gelmesi belirtileri var ise reflü tanısı için yeterlidir. Ancak eşlik eden kansızlık, kilo kaybı ve ailede kanser hikayesi gibi bir takım alarm semptomlar da görülüyorsa endoskopi değerlendirmesi gerekli olur. Ayrıca öksürme ve ses kısıklığı şikayeti olan hastalar için yemek borusunun hem alt hem de üst tarafına yerleştirilen bir takım çiplerle asidin ne kadar yukarıya geldiği ve etki ettiği süre ve ne kadar şiddetli olduğu gözlemlenmelidir.

"TEDAVİ EDİLMEDİĞİ TAKDİRDE KANSER GELİŞME RİSKİ OLABİLİR"

Günümüzde artan psikolojik faktörler bir çok mide şikayetine neden olabilmektedir. Stres nedeni ile mide asit düzeyi artar bu da reflü şikayetleri artırabilir. Reflü çok kilolu insanlarda daha fazla görülmektedir. Uzun süre devam eden reflüde, barret özofagus denilen yemek borusu ile midenin birleştiği noktada ortaya çıkan mukozal değişiklikler oluşmaya başlayabilir. Bu oluşumlar da ileride bir kanser türüne zemin hazırlayabilir. Endoskopi yapıldıktan sonra hastalığın boyutu, tedavisi ve ileride gelişebilecek kötü oluşumlar öngörülebilir. Ayrıca reflü sadece mide asidi kökenli değil safra reflüsü de olabilir.

"BELİ SIKAN GİYECEKLER GİYİLMEMELİ"

Yaşam koşulları ile ilgili değişikler yapılmalıdır.

1-Yemek saatlerinin ve beslenme düzeninin değiştirilmesi ilk sırada gelir.
2-Hastanın kilo fazlalığı varsa mutlaka kilo vermesi gerekir. Çünkü şişmanlık bir takım mekanizmalarla reflüye zemin hazırlar ve reflü şikayetleri artır.
3-Mide çok fazla doldurulmamalı, az porsiyonlar tüketilmelidir. Uzun süren açlıklardan sonra büyük porsiyonlar tüketilmemelidir. Kızartma, çikolata, yağlı yiyecekler gibi mideden geç boşalan, mideden boşalmasını güçleştiren yemekler tercih edilmemelidir.
4-Baharatlı gıdalar tüketirken dikkat edilmeli, mideye iyi gelmediği hissedilen gıdalar tüketilmemelidir. Özellikle akşam yatar pozisyona geçmeden önce midenin dolu olmaması gerekir.
5-Yatmadan en az saat önce sıvı ve katı gıda tüketilmemesi önemlidir. Mide dolu olduğunda, mide içeriğin yemek borusuna kaçması daha kolay olmaktadır. Bu aynı zamanda uyku apnesine neden olabilmektedir. Uyku apnelerinin altında başka nedenler de olsa reflü uyku düzenini bozar.
6-Reflü şikayetlerinde yastığı yükseltmek yerini yatağın başını 45 santim yükseltmek daha uygundur.
7-Yemek sonrası karın basıncını arttıran hareketler yapılmamalıdır. Eğilme ve doğrulmaya neden olacak fiziksel hareketler için bir müddet beklenilmelidir.
8-Beli sıkan giyecekler giyilmemelidir.
9-Tedaviye yanıt vermeyen hastalara cerrahi uygulanabilir. Reflü tedavisi her hastaya göre değişir. Uzun süre ilaç tedavisi alan hastaların en azından senede iki defa doktora gitmesi gerekir. Doktorun belirlediği zamanlarda bazı hastalarda birkaç senede bir endoskopinin tekrarlanması gerekebilir.
Genellikle beslenme alışkanlığı, kilo, günlük yaşamda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra ve ilaç tedavisiyle şikayetler geçmektedir. Fakat bazı hastalarda ilaçlar yeterli olmayabilir ya da çok uzun süre ilaç kullanılması gerekebilir. Bu grup hastalara reflü cerrahisi yapılır.

False

Reflü Hastalığı İçin Öneriler

Yaşam temposu arttıkça hızlı yemek yeme, kısa sürede ulaşılabilen ve hızlı tüketilen gıdalar bizlere zaman kazandırır ancak bu yaşam tarzı mide sağlığımızı da olumsuz etkiler. Sağlıksız beslenme nedeniyle son yıllarda reflü vakaları da hızla yaygınlaşıyor. Reflü kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir rahatsızlık. Doğru şekilde beslenerek ve yaşam tarzında yapılacak bazı değişikliklerle mide içeriğinin yemek borusuna geri gelmesi ve sebep olduğu yanma hissi olarak bilinen reflü engellenebilir. Gerek besinler gerekse beslenme tarzı kadar yemek yerken su içilmemesi kuralı da reflüyle mücadeleyi kolaylaştıran önemli bir unsur. Reflü sorunu olanlara 10 etkili öneride bulundu.


1. Reflü hastaları hangi meyveleri tüketmeli?

Portakal, mandalina gibi meyveler reflü yakınmalarını artırır. Özellikle reflü sebebi ile yemek borusu tahriş olmuş kişilerde bu meyvelerin yanma hissine sebep olma olasılığı çok daha artar. Reflü sorunu olanlar için muz, elma gibi meyveler çok daha kolay tolere edilebilir meyveler. Yine de şikayetler kişiye göre değişebildiğinden meyveleri teker teker denemenizde ve kendinize iyi gelen meyveleri belirlemenizde fayda var.

2. Fazla yağlı yiyeceklerdeki tehlike

Yağların mideyi terk etme süresi çok uzun olduğundan fazla yağlı yiyecekler reflü şikayetlerini arttırır. Ayrıca bu yiyecekler tüketildiğinde sindirim için mide çok daha fazla asit salgıladığından pişirme yöntemi olarak da kızartma yerine daha az yağ kullanılan ızgara, fırınlama ya da haşlama yöntemleri tercih edilmeli. Tam yağlı süt ürünlerinin yağ kısmı da benzer etkilere yol açabileceğinden tam yağlı süt ürünleri yerine daha az yağlı olanları tercih edin.

3. Reflünüz varsa yumurtaya yaklaşımınız&#x;

Yumurta sarısı yemek borusunun mideye açılan kapağının gevşemesine yol açan kolesistokinin hormonunun salınmasına neden olur. Böylece mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması kolaylaşarak reflü şikayetleri arttırır. Bu nedenle yumurta tüketilecekse sarısının değil, beyazının tüketilmesinde fayda var.

4. Yemek sonrası uzanmayın

Yemek yedikten sonra uzanmak ya da yatmak yerine dik pozisyonda durmaya özen gösterin. Aksi halde yer çekiminin de etkisi ile mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçma riski artar. Bu da şikayetleri artırır.

5. Acı lezzetli gelebilir ama&#x;

Baharatlı yiyecekler reflü nedeni ile tahriş olan yemek borusundaki acıma ve yanma hissini artırır. Yapılan çalışmalar; özellikle acı kırmızı biberde bulunan kapsaisin adlı maddenin tüketiminden sonra reflüdeki yanma/acıma hissini artırdığını gösteriyor.

6. Az ama sık yiyin

Tek seferde yüksek hacimli yemek, midede oluşturacağı basınç ile kişide reflü şikayetlerini artırabilir. Bu nedenle daha küçük hacimli, daha sık öğünler yapın. Öğünlerinizi günde en az ya da daha fazla olacak şekilde planlamaya çalışın.

7. Aşırı kilolardan kurtulun

Aşırı kilo mide basıncını artırdığından mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması riskini artırır. Özellikle göbek yağlanması fazla olduğunda bu risk çok daha yükselir. Bu nedenle fazla kilolu iseniz reflü semptomlarından korunmak için mutlaka kilo vermelisiniz. Kilo verirken yağdan fakir bir beslenme programı uygulamaya dikkat edin, çünkü yağlı yiyecekler de şikayetleri artırır.

8. Su yanlış zamanda reflü atağına neden olabilir

Yemek esnasında su içildiğinde yemek ve su birleşerek midede fazlaca bir hacim yaratabilir ve neden olduğu basınç ile mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçma olasılığını artırabilir. Bu nedenle reflü sorunu olanların su tüketimini yemek esnasında değil, öğün aralarında gerçekleştirmesi çok daha faydalıdır.

9. Dar kıyafetler giymekten kaçının

Dar kıyafetler özellikle yemeklerden sonra karın içi basıncının artmasına sebep olarak mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçma olasılığını artırır. Bu nedenle özellikle karın bölgesini sıkan dar kıyafetlerden veya kemerlerden kaçının.

Alkol neden reflüyü tetikler?

Alkol mide asidini artırabileceğinden ve yemek borusundan mideye açılan sfinkterin kasılma gücünü azaltabileceğinden, mide asidinin yemek borusuna kaçması ve yanma hissine neden olma olasılığı artar. Hangi alkol türünün reflü üzerinde ne tür etkilere sahip olduğu net olmamakla birlikte bira ve şarabın reflüye neden olduğuna dair çalışmalar mevcut.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir