seyyid ali hamaney / Ali Hamaney Haberleri - Son Dakika Ali Hamaney Hakkında Güncel Haber ve Bilgiler

Seyyid Ali Hamaney

seyyid ali hamaney

kaynağı değiştir]

1963 yılında Ayetullah Ruhullah Humeyni önderliğindeki İslami Hareket'e katıldı. 1977 yılında İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi tarafından sürgüne gönderilmek istense de mensubu olduğu İslami Hareket'in büyümesi üzerine sürgüne gönderilmedi ve Meşhed şehrine geri döndü.

İran İslam Devrimi'nin gerçekleşmesi ve Ayetullah Humeyni'nin sürgünden dönmesi üzerine İslam İnkılabı Yüksek Şurası üyeliğine atandı. Bu görev üzerine Meşhed'den Tahran'a geldi.

1979 yılında İran Savunma Bakan Yardımcısı oldu. Aynı yıl Tahran vekili olarak İslami Şûra Meclisi'ne seçildi. 1980 yılında Humeyni tarafından İran Yüksek Savunma Şurası üyeliğine atandı.

İran-Irak Savaşı'nda görev aldı. 27 Haziran 1981 tarihinde Ebuzer Camisi'ne yapılan bombalı saldırıda ağır yaralandı.

İran Cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai'nin bombalı saldırı sonucunda ölmesi üzerine Ekim 1981'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday oldu ve Humeyni'nin de onayıyla 16 milyon oy alarak 3. İran Cumhurbaşkanı seçildi. 1985 yılında ikinci kez cumhurbaşkanlığına seçildi.

Ayetullah Humeyni tarafından 1986 yılında kurulan Düzenin Yararını Teşhis Konseyi'nin Başkanlığı'na getirildi.

Dini lider seçilmesi ve tepkiler[değiştir kaynağı değiştir]

Hamaney kimdir? İran'ın dini lideri Ali Hamaney kaç yaşında?

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

FIKHİ SORULARA CEVAPLAR - CİLT:2
Ayetullah Seyyid Ali Hamaney

necis şeylerİn alım satımı

Soru1: Avlanma dairesinin ve bölgedeki çiftçilerin, otlak ve tarlaları korumak için avladıkları yabani domuzları, etlerini konserve yaparak Müslüman olmayan ülkelere ihraç etmek amacıyla satın almak caiz midir?

Cevap: Müşteri Müslüman olmasa da domuz etinin insanların gıda olarak yararlanması amacıyla alım satımı haramdır. Fakat bunun hayvan yemi veya yağının sabun yapımında kullanılması gibi insanlarca makul görülen helâl ve ciddî bir menfaati varsa, bu durumda alım satımının sakıncası yoktur.

Soru2:Domuz eti konservesi hazırlanan iş yerlerinde, gece eğlence kulüplerinde veya fesat ve fuhuş yuvalarında çalışmak caiz midir? Bu yolla elde edilen gelirin hükmü nedir?

Cevap:Domuz eti ve içki satmak, gece kulüpleri, fesat ve fuhuş yuvaları, kumarhane ve meyhane açmak ve çalıştırmak ve bunun gibi haram işlerle iştigal etmek caiz değildir. Bu işlerden kazanç elde etmek haramdır ve şer'an insan bu işlerde çalışarak aldığı ücretin sahibi değildir.

Soru3:Domuz etini, içkiyi veya yenilmesi ve içilmesi haram olan herhangi bir şeyi, bunları helâl bilen birine satmak veya hediye etmek sahih midir?

Cevap:İnsanın müşteri helâl bilse dahi, yenilmesi ve içilmesi haram olan bir şeyi, yenmesi veya içilmesi amacıyla veya müşterinin bunları yeme ve içmede kullanacağını bildiği hâlde satması veya hediye etmesi caiz değildir.

Soru 4: Gıda ve tüketim maddeleri satan bir kooperatif şirketimiz var; bu gıda maddelerinden bazılarının murdardan veya yenilmesi haram olan şeylerden olduğunu göz önünde bulundurarak, bu mallardan elde edilen ve kooperatif üyelerine dağıtılan yıllık gelirin hükmü nedir?

Cevap:Yenilmesi haram olan gıda maddelerinin alım satımı haramdır ve yapılan muamele batıldır; bundan elde edilen para ve gelirler de haramdır ve bu gelirleri kooperatif üyelerine dağıtmak caiz değildir. Kooperatif malları eğer bu haram mala karışmış ise bunların durumu, kısımları, ayrıntıları ilmihâl kitaplarında kaydedilen, haram mala karışmış mal hükmündedir.

Soru 5: Müslüman biri, Müslüman olmayan bir ülkede bir otel işletmeye açar ve bazı içki türlerini ve haram yiyecekleri satmak zorunda kalırsa, -çünkü bunları satmayacak olursa büyük çoğunluğu Hıristiyan olan o ülke insanları yemeğin yanında içki içtiklerinden içki sunmayan otele gitmeyeceklerdir- otel sahibinin bu haram şeylerden elde ettiği bütün gelirleri şer'î hâkime vermek niyetinde olduğu göz önünde bulundurularak bu işin onun için caiz olduğu söylenebilir mi?

Cevap:Müslüman olmayan ülkelerde otel ve lokanta açmanın bir sakıncası yoktur. Fakat içki ve haram yemekler satmak, müşteri bunları helâl bilse bile haramdır. Şer'î hâkime vermek kastıyla olsa bile, içki ve haram yemek karşılığında para almak caiz değildir.

Soru 6: Yenilmesi haram olan su hayvanları sudan canlı olarak dışarı çıkarılırsa murdar hükmünde midirler ve bunların alım satımları haram mıdır? Acaba bunların insan yiyeceği dışında -kuş ve hayvan yemi olarak veya sanayi alanlarında kullanılması amacıyla- alım satımı caiz midir?

Cevap:Sudan diri olarak dışarı çıkarılan ve karada can veren deniz hayvanları, balık türünden iseler murdar sayılmaz. Genel olarak, yenilmesi haram olan bir şeyi, müşteri, yenilmesini helâl bilse bile, yenilmesi için satmak caiz değildir. Fakat yemenin dışında bunlardan tıp, sanayi, kuşları ve diğer hayvanları beslemek vb. işlerde yararlanılması gibi insanlarca makul görülen helâl menfaatleri olursa, bu amaçla alım satımlarının sakıncası yoktur.

Soru 7: Aralarında şer'î usullere göre kesilmeyen hay-vanın eti de bulunan gıda maddelerini taşımak caiz midir? Bu yiyecekleri, yenilmesini helâl bilen bir kimseye taşımakla helâl bilmeyen bir kimseye taşımak arasında herhangi bir fark var mıdır?

Cevap:Şer'î usullere göre kesilmeyen hayvanın etini yemekte kullanmak isteyen birine taşımak caiz değildir; bu konuda müşterinin onun yenmesini helâl bilmesiyle helâl bilmemesi arasında herhangi bir fark yoktur.

Soru 8: Kandan kazanç elde eden kimseye kan satmak caiz midir?

Cevap:İnsanlarca makul görülen meşru bir yarar için kan satmanın sakıncası yoktur.

Soru 9: Müslüman birinin, küfür beldelerinde, gayrimüslimlere domuz eti veya murdar et gibi yenilmesi haram olan şeyler ihtiva eden yiyecekler veya alkollü içkiler sunması caiz midir? Bunun aşağıdaki durumlarda hükmünedir?

a) Bu gıda maddeleri ve alkollü içkiler kendisine ait değilse ve bunların satımından da kendine herhangi bir kâr sağlamıyorsa ve bu adamın işi sadece onları helâl yiyecek maddeleriyle birlikte müşteriye sunmak olursa.

b) Müslüman olmayan biriyle o iş yerine ortak ise, Müslüman ortak helâl şeylere ve gayrimüslim ortak da alkollü içkilere ve haram yiyeceklere sahip ise ve her biri ayrı ayrı kendi malının kârını alıyorsa.

c) Sahibi Müslüman veya gayrimüslim olan, haram yiyecekler ve alkollü içkiler satılan yerde sadece sabit bir ücretle çalışırsa.

d) Haram yiyecek ve alkollü içkiler satılan yerde işçi veya ortak olarak çalışıyor, fakat şahsen bunların alım satımıyla uğraşmıyorsa ve mallar da kendisine ait değilse ve orada sadece gıda maddelerinin hazırlanıp satılmasına katkıda bulunuyorsa; müşteriler de alkollü içkileri satış yerinde içmiyorlarsa, bu durumda onun işinin hükmü nedir?

Cevap:Sarhoş edici alkollü içkileri ve haram yiyecekleri sunmak ve satmak, bunların satıldığı yerlerde çalışmak, bunların yapımına, alım satımına katkıda bulunmak ve bu konuda başkasının emrini yerine getirmek şer'an haramdır. Bunda o kimse ister günlük işçi olarak çalışsın, ister sermayeye ortak olsun, haram gıda maddeleri ve alkollü içecekler ister tek başına sunulsun veya satılsın, ister helâl olan yiyeceklerle birlikte satılsın ve yine o kimsenin işi ister kâr payı veya ücret almak suretiyle olsun, ister bedava çalışsın, aralarında fark yoktur ve şer'an haramdır. Bu durumda iş sahibi veya ortağının Müslüman veya gayrimüslim olması, Müslüman veya gayrimüslim müşteriye sunulması veya satılması arasında hiçbir fark yoktur. Genel olarak her Müslüman'a, yenilmesi haram olan yiyeceklerin yenilmesi amacıyla ve sarhoş edici alkollü içkilerin içilmesi amacıyla yapımından, alım satımından ve bunlardan gelir sağlamaktan sakınması farzdır.

Soru 10: İçki taşıyan kamyonları tamir etmek suretiyle gelir elde etmek caiz midir?

Cevap: Kamyonlar sadece içki taşımak için kullanılıyorsa, onların tamiriyle uğraşmak caiz değildir.

Soru 11: Bir ticaret şirketinin gıda maddesi satan şubeleri var; fakat gıda maddelerinden bazılarının yenilmesi şer'an haramdır (ithal edilen murdar etleri gibi); dolayısıyla şirketin mallarından bir bölümü şer'î açıdan haram mal sayılır. Sorum şudur: İhtiyaçlarımızı, malının bir kısmı helâl, diğer bir kısmı haram olan bu şirketin şubelerinden almamız caiz midir? Eğer caizse, meçhul'ül-malik olması nedeniyle bu satıcıya verdiğimiz paranın bakiyesini alabilmek için şer'î hâkimden izin almaya gerek var mı? Eğer izin almaya gerek varsa, acaba ihtiyaçlarını bu gibi yerlerden satın alan kimselere, paralarının bakiyesini almalarına müsaade ediyor musunuz?

Cevap: Şirketin malları arasında haram mal olduğu genel olarak biliniyorsa, bir kimse şirketin bütün mallarını satın almadığı sürece, ihtiyacı kadarını o şirketten karşılamasının bir sakıncası yoktur. Buna göre bütün halkın ihtiyaç duyduğu malları bu şirketten satın almasında bir sakınca yoktur. Bunun gibi müşteri, şirketin malının tamamını satın almadığı ve satın aldığı eşyanın içerisinde haram mal olduğunu bilmediği durumda, şirkete verdiği paranın bakiyesini almasının sakıncası yoktur. Şirketten aldığı malı ve para bakiyesini kullanmada şer'î hâkimden izin almasına gerek yoktur.

Soru 12: Gayrimüslim ölülerin cesetlerini yakmakla uğraşmak ve bunun karşılığında ücret almak caiz midir?

Cevap:Gayrimüslimlerin cesetlerini yakmak haram değildir; dolayısıyla bu işle uğraşmanın ve bunun karşılığında ücret almanın sakıncası yoktur.

Soru 13: Çalışacak gücü ve imkânı olan birisinin, insanlardan dilenmesi ve onların verdikleriyle geçinmesi caiz midir?

Cevap: Dilencilikle iştigal etmesi uygun değildir.

Bazı Kazançlarla İlgili Hükümler

Soru 14: Kadınların kuyumcular çarşısı ve başka yerlerde mücevher satarak gelir elde etmesi caiz midir?

Cevap: Şer'î sınırları gözetirse, sakıncası yoktur.

Soru 15: Haram işlerde kullanılacak olan evleri, özellikle putlara tapmak için kullanılan bazı odaları süslemenin (dekorasyonunu yapmanın) hükmü nedir? Acaba dans etmede vb. şeylerde kullanılma ihtimali olan salonlar inşa etmek caiz midir?

Cevap: Şer'an haram olan işlerde kullanmamak şartıyla evlerin süslenmesinin, kendi başına bir sakıncası yoktur. Ama puta tapılan odanın dekorasyonunu yapmak; örneğin eşyalarını dizmek, putun bırakılması için yer hazırlamak vb. işler şer'an caiz değildir. Şer'an haram olan işlerde kullanılan bir yer inşa etmek caiz değildir; fakat haram işlerde kullanılacağına sadece ihtimal vermek o salonu inşa etmeye engel oluşturmaz.

Soru 16: Hapis ve polis karakolu içeren belediye binası inşa edip zalim devlete teslim etmek caiz midir? Acaba bu inşaatlarda çalışmak caiz midir?

Cevap: Belediye için özellikleri sıralanan bina inşa etmenin sakıncası yoktur. Yeter ki, orada zulüm mahkemelerinin düzenlenmesi ve suçsuz insanların hapsedilmesi için bir ceza evi kurulması amacını taşımasın. Orayı inşa edene göre de orasının normalde bu işler için kullanılma ihtimali söz konusu değilse, bu durumda binanın inşası için ücret almanın da sakıncası yoktur.

Soru 17: Ben seyircilerin karşısında boğa güreşi yapıyorum. Güreşi seyreden müşteriler de bana hediye olarak bir miktar para veriyorlar; acaba bu iş caiz midir?

Cevap:Bu iş, şer'an yerilen ve kınanan bir fiildir; fakat seyircilerin verdikleri hediyeleri, herhangi bir şart koşulmadan onların istek ve rızalarıyla verilmişse, almanın sakıncası yoktur.

Soru 18: Bazıları orduya ait olan askerî elbiseler satıyorlar, onlardan bu elbiseleri satın almak ve bu elbiselerden yararlanmak caiz midir?

Cevap: Onların bu elbiseleri yasal bir yoldan elde ettiklerine veya bu elbiseleri satmaya izinli olduklarına ihtimal verilirse, bu elbiseleri satın almanın ve kanunlara aykırı olmayan yerlerde kullanmanın sakıncası yoktur.

Soru 19: Halkın asayişini bozsun veya bozmasın pat-layıcı maddeler kullanmanın, üretmenin ve alış verişini yapmanın hükmü nedir?

Cevap:Başkalarına rahatsızlık ve zarar verirse veya malı boşuna harcamak (israf) sayılırsa ya da İslâm Cumhuriyeti nizamının kanunlarına aykırı olursa, caiz değildir.

Soru 20: İran İslâm Cumhuriyeti'nde polis, trafik polisi, gümrük memuru ve maliye memuru olmanın hükmü nedir? Acaba bazı rivayetlerde geçen, "İnsanların işlerini devlete rapor eden (istihbaratçı) ve vergi tahsil eden maliye ve gümrük memurlarının duası kabul olmaz." rivayeti bunları da kapsar mı?

Cevap: Kanunlara, kurallara uygun olduğu takdirde onların yaptığı işin herhangi bir sakıncası yoktur. Zahiren rivayette geçen "memur ve vergi tahsil edenler" sözünden zalim ve tağutî rejimlerin hizmetinde görev yapanlar kastedilmiştir.

Soru 21: Bazı kadınlar ailelerinin geçimlerini sağlamak için kuaförlerde çalışıyorlar; acaba bu iffetsizliğin yayılmasına bir sebep veya İslâm toplumunun iffetini tehdit eden bir iş değil mi?

Cevap: Kuaförlük yapmanın, kadınları süslemenin ve bunun için ücret almanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak süslenen kadınlar süslerini namahrem erkeklere göstermek amacı gütmemelidirler.

Soru 22: Şirketlerin aracılık yapmak, iş sahipleriyle işçileri ve ustaları uzlaştırmak karşılığında ücret almalarının hükmü nedir?

Cevap:Mubah bir iş karşılığında ücret almanın sakıncası yoktur.

Soru 23: Tellallın aldığı ücret helâl midir?

Cevap:Tellallık mubah bir iş karşılığında ve birinin isteği üzere yapılırsa, ücret almanın sakıncası yoktur.

farz ameller karşısında ücret almak

Soru 24: İlahiyat fakültesinde fıkıh ve usul dersi veren hocaların aldıkları maaşın hükmü nedir?

Cevap:-Özellikle fakültede bulunmak ve sınıfı idare etmek- karşılığında maaş almanın sakıncası yoktur. Çünkü bunları öğretmek farz-ı kifayedir ve farz-ı kifaye de maaş almaya engel oluşturmaz.

Soru 25: Şer'î hükümleri öğretmenin hükmü nedir? İnsanlara şer'î hükümleri öğreten din adamlarının bu iş karşısında ücret almaları caiz midir?

Cevap: Helâl ve haram hükümleri öğretmek özü itibariyle farz olduğu için buna karşılık ücret almak caiz değilse de, (öğretim için) belli bir yere gitmek gibi öğretimin aslından sayılmayan ve şer'an insana farz olmayan ön hazırlıklar için ücret almanın sakıncası yoktur.

Soru 26: Devlet dairelerinde ve müesseselerde cemaat namazı kıldırmak, dinî irşad ve tebliğde bulunmak karşısında aylık maaş almak caiz midir?

Cevap:Gidiş geliş masrafları veya mükellefe şer'an farz olmayan hizmetler karşısında ücret almasının şer'an sakıncası yoktur.

Soru 27: Cenazeyi yıkamak karşılığında ücret almak caiz midir?

Cevap: Müslümanın cenazesini yıkamak ibadettir ve farz-ı kifayedir. Yıkamanın kendisi karşılığında ücret almak caiz değildir.

Soru 28: Nikâh akdini okumak karşılığında ücret al-mak caiz midir?

Cevap: Sakıncası yoktur.

satranç ve kumar aletlerİ

Satranç

Soru 29: Çoğu okullarda yaygın bir şekilde satranç oynandığı dikkate alındığında acaba satranç oynamak veya satranç oynamayı öğretmek için kurs vermek caiz midir?

Cevap:Satranç eğer mükellefe göre günümüzde ku-mar aletlerinden sayılmıyorsa, ortada bir bahis yoksa, oynanmasında sakınca yoktur.

Soru 30: İnsanı eğlendiren şeylerle oynamanın ve bu cümleden iskambil oynamanın hükmü nedir? Acaba ortada bahis olmadan eğlenmek için iskambil kağıdıyla oynamak caiz midir?

Cevap:Örfen (halk arasında) kumar aleti sayılan şeylerle oynamak, ortada bahis olmasa ve sırf eğlenmek için bile olsa mutlak suretle haramdır.

Soru 31: Aşağıdaki hususlar baz alınarak satrancın hükmü nedir?

a) Satranç taşlarının yapımı ve alım satımı.

b) Bahisli ve bahissiz olarak satranç oynamak.

c) Satranç öğretmek için merkezler açmak, umumî yerlerde veya özel yerlerde oynamak ve insanları satranç oynamaya teşvik etmek.

Cevap:Mükellefe göre satranç taşları günümüzde kumar aleti olarak kabul edilmiyorsa, bu durumda şer'-an satranç malzemeleri yapmanın, alım ve satımının, bahis olmadan oynamanın sakıncası yoktur; bu durumda satranç öğretmenin de sakıncası yoktur.

Soru 32: Matematik Öğretim Müdürlüğü tarafından satranç yarışmalarının onaylanması, satrancın kumar aletlerinden olmadığını gösterir mi? Ve acaba mükellef buna güvenebilir mi?

Cevap: Ahkâm mevzularını belirlemede ölçü, mükellefin kendisinin teşhisi veya o konuda kendisi için şer'î bir delilin bulunmasıdır.

Soru 33: Dış ülkelerde, gayrimüslimlerle satranç ve bilardo gibi aletlerle oyunlar oynamanın hükmü nedir? Ve ortada bahis olmaksızın bu aletleri kullanma ücreti olarak para vermenin hükmü nedir?

Cevap:Önceki hükümlerde satranç ve kumar aletleriyle oynamanın hükmü açıklandı. Bu aletlerle İslâmî ve gayri İslâmî ülkelerde oynamak ve yine bu aletlerle Müslüman veya kâfir biriyle oynamak arasında hiçbir fark yoktur. Kumar aletlerinin alım satımı ve bunlar için para harcamak da caiz değildir.

Kumar Aletleri

Soru 34: Bazıları, bir gelir elde etmek, kazanmak, kaybetmek, kumar kastı ve ortada hiçbir bahis olmaksızın sırf vakit geçirmek ve eğlence için kağıt (iskambil) oynuyorlar; acaba bu kişiler haram işlemiş sayılırlar mı? Eğlenmek için kağıt oynanan yerlere gitmenin hükmü nedir?

Cevap: Örfen kumar aleti sayılan iskambil kağıdı oyunu mutlak olarak haramdır. İnsanın kendi iradesiyle kumar veya kumar aletleri ile oynanan toplantılara katılması caiz değildir.

Soru 35: İskambil kağıtlarını ortada bahis olmadan, sırf ilmî ve dinî anlamlar içeren düşünce oyunlarında kullanmak caiz midir? Yarışma ve bahislerde de kullanılabilecek ve özel bir şekilde dizildiğinde motosiklet, araba vb. bazı şekiller oluşturulan kağıtlarla oynamanın hükmü nedir?

Cevap: Halk arasında kumar aletlerinden sayılan kartlarla oynamak hiçbir durumda caiz değildir. Ama ortada bahis olmadan örfen kumar aletlerinden sayılmayan kartlarla oynamanın sakıncası yoktur.

Genel olarak, mükellefin kumar aletlerinden olduğunu teşhis ettiği veya içinde bahis olan herhangi bir şeyle oynamakhiçbir durumda caiz değildir. Kumar aletlerinden sayılmayan herhangi bir şeyle ortada bahis olmaksızın oynamanın sakıncası yoktur.

Soru 36: Ceviz, yumurta ve şer'an malî bir değeri olan diğer şeylerle oynamanın hükmü nedir? Acaba çocukların bu gibi şeylerle oynaması caiz midir?

Cevap:Kumar olarak oynanırsa ve ortada bahis olursa şer'an haramdır. Bu durumda kazanan, kazandığı ve karşı taraftan aldığı şeye sahip olamaz. Fakat oynayanlar bulûğ çağına erişmemişlerse, şer'an mükellef değillerdir ve kazandıkları şeyi karşı taraftan almaya hakları olmamakla birlikte onlar için hiçbir mükellefiyet yoktur.

Soru 37: Kumar aleti olmayan şeylerle oynarken nakit para ve diğer şeyler üzerine bahse girmek caiz midir?

Cevap:Kumar aletleriyle olmasa bile, oyunda bahse girmek caiz değildir.

Soru 38: Bilgisayarda iskambil kâğıdı vb. kumar a-letleriyle oynamanın hükmü nedir?

Cevap:Kumar aletleriyle oynamak hükmündedir.

Soru 39: Bazı bölgelerde kumar aleti sayılan ve bazı bölgelerde ise kumar aleti sayılmayan şeylerle oynamak caiz midir?

Cevap:Her iki bölgede de örfün görüşünü gözetmek gerekir; yani eğer bir şey daha önce her iki bölgede kumar aleti sayılıyor idiyse ve günümüzde sadece bir bölgede kumar aleti sayılıyorsa, o şeyle oynamak şimdi de haramdır.

MÜZİK ve teganni

Soru 40: Helâl müziği haram müzikten ayıran şey nedir? Acaba klasik müzik helâl midir? Bu konuda bize bir ölçü verebilir misiniz?

Cevap:Örfe göre günah ve eğlence meclislerine uygun olan eğlendirici ve coşturucu müzik haramdır. Bu alanda klasik müzikle diğer müzikler arasında hiçbir fark yoktur. Mevzunun teşhisi mükellefin örfî görüşüne bırakılmıştır. Böyle olmayan müziğin bir sakıncası yoktur.

Soru 41: Dinî kurum ve müesseselerce sakıncasız olduğu söylenen kasetleri dinlemenin hükmü nedir? Keman, viyola ve ney gibi müzik aletlerini kullanmanın hükmü nedir?

Cevap:Söz konusu kasetleri dinlemenin caiz olması, mükellefin kendi teşhisine bağlıdır; mükellef eğer kasetin, eğlence meclislerine uygun neşelendirici müziği içermediği ve içinde batıl sözler de olmadığı sonucuna varırsa, onu dinlemesinin sakıncası yoktur. Dolayısıyla, sırf bir dinî kurum ve müessese tarafından sakıncasız olduğunun söylenmesi, onun mubah olması için şer'î bir delil teşkil etmez. Müzik aletlerini, eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve eğlendirici müziklerde kullanmak caiz değildir; ama bu aletlerden makul amaçlar için helâl olarak yararlanmanın sakıncası yoktur. Örneklerin teşhisinde ölçü, mükellefin kendi görüşüdür.

Soru 42: Neşelendirici ve eğlendirici müzikten maksat nedir? Neşelendirici ve eğlendirici müziklerle diğer müzikleri ayırt etmenin yolu nedir?

Cevap:Neşelendirici ve eğlendirici müzik, sahip olduğu özellikleri nedeniyle insanı Allah Tealâ'dan ve ahlâkî erdemlerden uzaklaştıran, lâubalîliğe ve günaha sürükleyen müziktir. Mevzunun teşhisinde örfe baş vurulması gerekir.

Soru 43: Müzik hakkında hüküm verirken çalgıcın kişiliğinin, çalgı yerinin ve amacının etkisi var mıdır?

Cevap:Haram müzik, eğlence ve günah meclislerine uygun olan, olumsuz yönde insanı etkileyen, coşturan ve neşelendiren müziktir; bazen çalgıcın kişiliği veya çalgıyla söylenen söz, çalgı yeri ve diğer şartlar, müziğin, haram olan eğlendirici ve coşturucu müziğin veya bir başka haramın kapsamına girmesinde etkili olabilir; örneğin bu özellikler, fesadın bunu izlemesi sonucunu doğurabilir.

Soru 44: Müziğin haram oluşundaki ölçü, onun sadece coşturucu ve neşelendirici oluşu mudur, yoksa bunun yanında tahrik edici ve heyecanlandırıcı oluşunun da etkisi var mıdır? Eğer müzik, dinleyenleri kederlendirir veya ağlatırsa hüküm nedir? Müzik ve çalgı aletlerinin eşliğinde gazel okumanın ve dinlemenin hükmü nedir?

Cevap:Bunda ölçü, müziğin çalınmasının niteliği ile birlikte onun bütün özelliklerinin dikkate alınması; eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve eğlendirici müziklerden olup olmadığıdır. Bu durumda, tabiatı gereğince eğlendirici ve neşelendirici türden müzik, ister heyecanlandırıcı olsun, ister olmasın, ister dinleyiciyi kederlendirsin ve ister ağlatsın böyle bir müzik haramdır. Müzik aletleri eşliğinde okunan gazeller, günah ve fesat meclislerine uygun olan müzik hâlini alırlarsa, onları söylemek ve dinlemek haramdır.

Soru 45: İslâm fıkhına göre haram olan teganni nedir? Acaba sadece insan sesiyle sınırlı mıdır, yoksa müzik aletlerinden çıkan sesleri de içerir mi?

Cevap:Teganni, insanın, dalgalandırarak gırtlaktan çıkardığı, günah ve fesat meclislerine uygun coşturucu sesidir. Sesi bu şekilde gırtlakta dalgalandırarak çıkarmak ve onu dinlemek haramdır.

Soru 46: Düğün törenlerinde kadınların müzik aletlerinden olmayan kaplara ve diğer araçlara ritimle vurmaları caiz midir? Ses, meclisten dışarı çıkar ve erkekler de duyarsa hüküm nedir?

Cevap: Bunların caiz olması nasıl kullanıldıklarına bağlıdır. Eğer geleneksel düğün törenlerinde yaygın olduğu şekilde kullanılır, tahrik edici-coşturucu olmaz ve herhangi bir fesada ve günaha yol açmazsa sakıncası yoktur.

Soru 47: Kadınların, düğün törenlerinde tef çalmasının hükmü nedir?

Cevap:Eğlendirici ve neşelendirici makamlar çalmak amacıyla müzik aletlerini kullanmak caiz değildir. Fakat düğün törenlerinde kadınların kendi aralarında şarkı-türkü söylemelerinin caiz olması uzak bir ihtimal değildir.

Soru 48: Haram nitelikli teganni ile okunan müziği evde dinlemek caiz midir? Eğer insan bundan etkilen-mezse hüküm nedir?

Cevap:İster evde yalnız başına olsun, ister başkalarının yanında olsun ve ister etkilensin, ister etkilenmesin, bu tür müzikleri dinlemek her hâlükârda haramdır.

Soru 49: Daha mükellefiyet yaşına yeni erişen bazı gençler, İran İslâm Cumhuriyeti'nin resmî radyo ve televizyon kanallarından yayınlansa bile, mutlak suretle müziğin haram olduğuna fetva veren bir müçtehidi taklit etmektedirler; bu konuda hüküm nedir? Acaba ve-liyy-i fakih, dinlenilmesi helâl olan bir müziğin dinlenmesine müsaade etmiş olursa, hükümet hükümlerine istinaden verilen bu müsaade [hükümet yetkisini kullanarak müsaade etmesi] müziklerin caiz olması için yeterli midir, yoksa onların kendi müçtehitlerinin fetvalarına uygun olarak mı hareket etmeleri gerekir?

Cevap:Müzik dinlemenin caiz oluşu veya olmayışına fetva vermek hükümete ait verilen bir hüküm değildir; bu, fıkhî bir hükümdür. Bu konuda her mükellefin kendi taklit merciinin fetvasına uyması farzdır. Fakat müzik eğer eğlence, günah ve fesat meclislerine uygun olan coşturucu türden değilse ve herhangi bir günaha da yol açmıyorsa, haram olması için bir neden yoktur.

Soru 50: İlmihâl kitaplarında kullanılan "müzik ve teganni"den maksat nedir?

Cevap: Teganni, sesi eğlence meclislerine uygun olarak boğazda titretmektir. Bu, hem söyleyene, hem de dinleyene haram olan bir günahtır. Müzik ise, müzik aletleri çalmaktır; bu da eğer günah meclislerinde yaygın olduğu şekilde olursa, hem çalana ve hem de dinleyene haramdır. Ama bu şekilde değilse, özü itibariyle caizdir ve hiçbir sakıncası yoktur.

Soru 51: Sahibi sürekli müzik kaseti dinleyen bir yerde çalışıyorum ve dolayısıyla istemeden bunları dinlemek zorunda kalıyorum; acaba benim için bu caiz midir?

Cevap:Eğer kasetler eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici teganni ve müzik parçaları içeriyorsa, onları dinlemek caiz değildir. Fakat o iş yerinde bu-lunmak zorunda iseniz, oraya gidip çalışmanızın sakın-cası yoktur; bununla beraber istemeyerek duymak zorunda olsanız bile, bu tür müzikleri dinlememeniz gerekir.

Soru 52: İran İslâm Cumhuriyeti radyo ve televizyon kanallarından yayınlanan müziklerin hükmü nedir? İmam Humeyni'nin (r.a) mutlak surette müziğin helâl olduğunu açıkladığı söylenmektedir; acaba bu doğru mudur?

Cevap:İmam Humeyni'nin (r.a) müziğin mutlak surette helâl olduğunu söylediği yalan ve iftiradır. İmam Humeyni (r.a) eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici müzikleri haram bilmekteydi; nitekim bu hususta bizim de görüşümüz aynıdır. Fakat görüş farklılıkları, mevzunun teşhisinden kaynaklanmaktadır; çünkü mevzunun teşhisi mükellefin kendisine bırakılmıştır; dolayısıyla bazen çalgıçla dinleyicinin teşhisi farklı olabilir. Bu durumda mükellefe göre günah meclislerine uygun olan eğlendirici müziği dinlemesi haramdır. Fakat şüpheli müziklerin helâlliğine hükmedilir. Ve bir müziğin sırf radyo ve televizyondan yayınlanması, onun helâl ve mubah oluşuna dair şer'î delil teşkil etmez.

Soru 53: Bazen radyo ve televizyondan, bence eğlence ve günah meclislerine uygun olan müzikler yayınlanmaktadır; acaba bunları dinlemekten kaçınmam ve diğerlerini de engellemem gerekir mi?

Cevap:Sizce o müzikler, eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici türdense, onları dinlemeniz caiz değildir. Fakat münkerden neh-yetme açısından diğerlerini sakındırmanız, onların da söz konusu müziğin, haram müzik türünden olduğu hususunda sizinle aynı görüşü paylaştıklarını bilmenize bağlıdır.

Soru 54: Batı ülkelerinde üretilen eğlendirici müzikleri ve tegannileri dinlemenin ve dağıtmanın hükmü nedir?

Cevap:Eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici müziğin çalınması ve dinlenmesinin haram oluşunda, diller ve üretilen ülkeler a-rasında hiçbir fark yoktur; dolayısıyla günah nitelikli te-ganni veya haram müzikleri içeriyorlarsa, bu tür kasetlerin dağıtımı, alım satımı ve dinlenmesi caiz değildir.

Soru 55: Kadın ve erkeğin ister enstrüman eşliğinde olsun, ister olmasın radyo veya kasetten şarkı-türkü söylemelerinin hükmü nedir?

Cevap:Eğlence meclislerine uygun olarak söylenen şarkı-türkü şer'an haramdır. İster erkek söylesin, ister kadın, ister canlı olsun, ister kasetten, ister müzik aletleri eşliğinde olsun, ister olmasın, şarkı-türkü söylemek ve dinlemek caiz değildir.

Soru 56: Cami gibi mukaddes mekânlarda makul ve helâl hedef ve amaçlarla müzik çalmanın hükmü nedir?

Cevap:Eğlence ve günah meclislerine uygun eğlendirici ve neşelendirici müzik çalmak caminin dışında da olsa ve yine makul helâl amaçlar taşısa bile mutlak olarak caiz değildir. Fakat mukaddes yerlerde bazı münasebetler gereği müzik nağmeleri eşliğinde inkılap marşları vb. okumak ve söylemek, o yerin saygınlığıyla çelişmezse ve örneğin cami gibi yerlerde namaz kılanları rahatsız etmezse, sakıncası yoktur.

Soru 57: Enstrüman ve özellikle "santur" (kanuna benzer bir müzik aleti) çalmayı öğrenmenin bir sakıncası var mı? Diğerlerini buna teşvik etmenin hükmü nedir?

Cevap: Fesat ve günaha yol açmadığı takdirde haram olmayan müzik aletlerini makul ve mubah amaçla inkılap marşlarında, dinî marşlarda, yararlı kültürel vb. programlar uygulamada kullanmanın sakıncası yoktur. Bu amaçla bir enstrümanı çalmayı öğrenmenin ve öğretmenin özü itibariyle bir sakıncası yoktur.

Soru 58: Kadının, teganni ile okuduğu şiiri veya başka sözleri dinlemenin hükmü nedir? Bu konuda dinleyenin genç veya yaşlı, erkek veya kadın olması hükmü değiştirir mi? Dinleyen kişi kadının mahremi olursa hüküm nedir?

Cevap:Kadının sesi, eğlence meclislerinde yapıldığı gibi teganniyle çıkmazsa, dinleyen de lezzet alma kastıyla dinlemezse ve herhangi bir fesada ve olumsuzluğa da yol açmazsa onu dinlemenin sakıncası yoktur; yukarıdaki durumlar arasında da hiçbir fark yoktur.

Soru 59: Ülkelerin millî mirası olan geleneksel ve yerel müzikler haram mıdır?

Cevap:Örfte, halk arasında günah meclislerine uygun haram müziklerden sayılan her şey mutlak suretle haramdır; bu hususta ülkeler arasında ve geleneksel mü-ziklerle diğerleri arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 60: Bazen Arapça yayın yapan radyolardan bazı müzikler yayınlanmaktadır; Arapça'yı dinleme şevkiyle bunlara kulak vermek caiz midir?

Cevap:Günah ve eğlence meclislerine uygun müzikleri dinlemek mutlak suretle haramdır; sırf Arapça dinleme şevki, bunları dinlemeyi şer'an helâl kılmaz.

Soru 61: Müzik aletleri eşliğinde olmadan nağmeli şiir okumak ve okununca eşlik etmek caiz midir?

Cevap:Müzik aletleri eşliğinde olmasa bile teganni ile söylenen müzik parçaları haramdır. Müzik parçaları derken fıskufücur meclislerine uygun olacak şekilde teganniyle söylenen sözleri kastediyoruz. Fakat şiir okumanın ve tekrarlamanın özü itibariyle hiçbir sakıncası yoktur.

Soru 62: Müzik aletlerinin alım satımının hükmü nedir? Bunları kullanmanın sınırı nedir?

Cevap:Eğlendirici olmayan müzikler çalmak amacıyla ortak amaçlı (hem helâl müzikler ve hem de haram müzikler için) kullanılan müzik aletlerinin alım satımının sakıncası yoktur.

Soru 63: Duayı, Kur'ân'ı ve ezanı müzik parçası gibi teganniyle okumak caiz midir?

Cevap: Sesi günah ve eğlence meclislerine uygun şekilde teganniyle çıkarmak, mutlak olarak hatta dua, Kur'ân, ezan, mersiye vs. okurken bile haramdır.

Soru 64: Günümüzde müzik, üzüntü, ıstırap, cinsel sorunlar ve kadınlardaki cinsel isteksizlik gibi bazı psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır; bunun hükmü nedir?

Cevap:Güvenilir ve uzman bir doktorun, hastanın tedavisinin müzikten yararlanmaya bağlı olduğuna dair kesin görüş belirtmesi durumunda hastanın tedavisinin gerektirdiği miktarda müzikten yararlanmasının sakıncası yoktur.

Soru 65: Eğlence meclislerine uygun olan müziği dinlemek insanın eşine eğilimini artırırsa, hüküm nedir?

Cevap:Sırf eşine eğiliminin artması amacını gütmesi, bu nitelikteki müziği dinlemek için şer'î bir ruhsat olamaz.

Soru 66: Kadının, çalgıçların kadınlardan oluştuğu bir grup eşliğinde, kadınlar için konser vermesinin hükmü nedir?

Cevap:Konser vermek, teganniyle ve coşturucu nitelikte olmazsa ve ona eşlik eden müzik de haram olan eğlendirici türden olmazsa, özü itibariyle sakıncalı değildir.

Soru 67: Eğer müziğin haram oluşunda ölçü, neşelendirici ve günah meclislerine uygun oluşu ise, bu durumda bazı insanları ve hatta mümeyyiz olmayan yani iyiyle kötüyü ayırt edemeyen çocukları coşturan marş ve müziklerin hükmü nedir? Acaba kadınların teganni ile okudukları müptezel, bayağı kasetler, coşturucu olmazsa yine haram mıdır? Sürücülerinin genellikle bu gibi kasetler kullandığı umumî taşıtlara binen yolcuların ne yapması gerekir?

Cevap: Teganniyle çıkarılan neşelendirici ses ve o-kunan müzik, nitelik veya içerik ya da çalgıcın çalgı aletlerini kullanırken veya şarkıcının okurken sergilediği özel durum itibariyle eğlence ve günah meclislerine uygun müzik türünden olursa, bu, bunu dinlediğinde coşmayan kimse için bile haramdır. Haram olan coşturucu müzik okunduğunda ve çalındığında, taşıtlardaki bütün yolcuların bunları dinlemekten sakınmaları ve diğerlerini bu münkerden sakındırmaları gerekir.

Soru 68: Erkeğin kendi helâlinden lezzet almak amacıyla yabancı bir kadının teganniyle söylediği haram müziği dinlemesi caiz midir? Acaba eşlerin birbirleri için haram nitelikli müzik söylemeleri caiz midir? Allah Teala'nın müziği, günah ve eğlence meclisleriyle iç içe olduğu ve bunların birbirlerinden ayrı tutulamayacağından dolayı haram kıldığı ve dolayısıyla tapınılmaktan başka bir amaca yönelik olabileceği düşünülemeyen heykel yapıp satmanın haram oluşu gibi, müziğin de haram oluşu, günah ve eğlence meclislerinin haram olmasından kaynaklandığı söylenmektedir; bu görüş doğru mudur? Buna binaen, acaba günümüzde bu şart ve sebebin olmayışı haramın kalkmasını gerektirmez mi?

Cevap:Eğlence ve günah meclislerine uygun olarak teganniyle söylenen müzik, mutlak olarak, hatta kadının kocası için ve erkeğin eşi için olsa bile haramdır. İnsanın eşinden lezzet almak istemesi, günah nitelikli müziği dinlemesini mubah kılmaz. Dinimizde teganni ile müzik söylemenin, heykel yapmanın vb. şeylerin haram oluşu şeriata taabbütle ispatlanmıştır ve Ehlibeyt fıkhındaki sabit hükümlerdendir. Bu gibi hükümler, varsayımlara dayanan ölçülere, psikolojik ve toplumsal etkileşimlere bağlı değildir. Bu gibi şeyler, haram niteliğini korudukça haramdırlar ve her hâlükârda onlardan kaçınmak gerekir.

Soru 69: Görünüşte milî marşlar niteliğinde olan ve örfte de milî marşlar olarak bilinen bazı müzikler var; fakat bunları söyleyen kişinin marş kastıyla mı, yoksa eğlence ve coşturucu müzik kastıyla mı söylediğini bil-miyoruz. Bu tür müzikleri dinlemenin hükmü nedir? Bunları söyleyen kişinin Müslüman olmadığı, fakat söylediği sözlerin vatan sevgisini aşıladığını ve insanı vatanın işgali karşısında direnmeye sevk ettiği dikkate alındığında bunları dinlemenin hükmünü açıklar mısınız?

Cevap:Dinleyiciye göre örf açısından eğlendirici ve neşelendirici bir nitelik taşımazsa, bunları dinlemenin hiçbir sakıncası yoktur; söyleyenin niyetinin ve söylediği sözlerin içeriğinin bu konuda hiçbir etkisi yoktur.

Soru 70: Bazı spor dallarında antrenör ve uluslararası hakem vasfını taşıyan bir genç, meslek gereği haram müzik çalınan klüplere girmek zorunda kalıyor; geçiminin bir bölümünü bu yolla temin ettiği ve bulunduğu bölgede iş sahalarının az olduğu göz önünde bulundurulursa acaba bu kişinin buralara girmesi caiz midir?

Cevap: Söz konusu müziği dinlemesi haram olmasına rağmen bu meslekte çalışmasının sakıncası yoktur. Dinlemekten sakınma kaydıyla, çaresizlik durumlarında haram müzik meclislerine girmesi caizdir; bu durumda elinde olmaksızın bu müzikleri duymasının sakıncası yoktur.

Soru 71: Acaba sadece müziği dinlemek mi haramdır, yoksa onu elinde olmayarak duymak da mı haramdır?

Cevap:Eğlendirici ve neşelendirici haram müziği duymak, dinlemek hükmünde değildir. Fakat bazı yerlerde örfe göre duymak da dinlemek sayılmaktadır.

Soru 72: Günah ve eğlence meclislerinde yaygın olmayan aletlerle, bir müzik enstrümanı eşliğinde Kur'ân okumak caiz midir?

Cevap:Kur'ân-ı Kerim'in ayetlerini güzel bir şekilde ve Kur'ân'ın şanına yakışır nağmelerle okumanın sakıncası yoktur; hatta haram olan teganni haddine ulaşmaması kaydıyla tercih edilir bir şeydir; fakat müzik enstrümanı eşliğinde Kur'ân okumak şer'an doğru değildir.

Soru 73: Milat (doğum) günleri vb. törenlerde darbuka çalmanın hükmü nedir?

Cevap:Müzik ve çalgı aletlerini eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve neşelendirici nitelikte kullanmak mutlak suretle haramdır.

Soru 74: Öğrencilerin, Eğitim Bakanlığı'nın marş ekipleri ve bando takımlarında kullandıkları müzik aletlerinin hükmü nedir?

Cevap:Örf açısından hem helâl, hem de haramda kullanılabilecek müzik aletlerini eğlendirici olmamak kaydıyla helâl amaçlarla kullanmak caizdir; fakat örfen sadece haramda kullanılan ve eğlenceye has aletlerden sayılan müzik aletlerini kullanmak caiz değildir.

Soru 75: Müzik aletlerinden sayılan "santur" aleti i-mal etmek ve bir meslek olarak ondan kazanç elde etmek caiz midir? Acaba bu sanayiyi geliştirmek ve çalgıçları bu aleti çalmaya teşvik etmek için yatırım yapmak ve yardım etmek caiz midir? Geleneksel müziği yaymak ve ihya etmek amacıyla ülkenin geleneksel müziklerini öğretmek caiz midir?

Cevap:Millî veya inkılâp marşları icra etmek ve herhangi yararlı ve helâl bir işte müzik çalmak için çalgı aletlerinin kullanımı, günah ve fesat meclislerine uygun olan coşturucu sınıra ulaşmadığı sürece sakıncası yoktur. Bunun gibi aynı amaçla çalgı aletlerinin yapımı, öğretim ve öğreniminin kendi başına bir sakıncası yoktur.

Soru 76: Hangi aletler eğlendirici sayılır ve kullanılması hiçbir durumda caiz değildir?

Cevap:Helâl menfaati olmayan ve genelde eğlendirici, coşturucu ve fesada sevk edici alanlarda kullanılan aletler.

Soru 77: Haram içeren ses kasetlerini kopyalayarak çoğaltma karşılığında ücret almak caiz midir?

Cevap:Dinlenmesi haram olan kasetlerin kopyalanması ve bunun karşılığında ücret alınması caiz değildir.

Dans

Soru 78: Düğün törenlerinde oynanan halk oyunları caiz midir? Bu törenlere katılmanın hükmü nedir?

Cevap: Dans etmek, eğer şehveti tahrik eder veya haram bir işi gerektirir veya fesada yol açarsa caiz değildir. Dans toplantılarına katılmaya gelince, eğer diğerlerinin haram işini onaylamak anlamına gelir veya haram bir işi gerektirirse, bu da caiz değildir; bunların dışındaki durumlarda sakıncası yoktur.

Soru 79: Müzik çalınmaksızın kadınlar toplantısında dans etmenin hükmü nedir? Eğer haramsa iştirak edenlerin toplantıyı terk etmeleri farz mıdır?

Cevap:Genel olarak dans etmek, eğer şehveti tahrik eder veya haram bir işi ya da bir fesadın ortaya çıkmasını gerektirecek nitelikte olursa haramdır. Bu durumda, haram bir işe itiraz olarak dans edilen yeri terk etmek, münkerden, kötülüklerden alıkoymak doğrultusundaysa farzdır.

Soru 80: Erkeğin erkek için, kadının kadın için veya erkeğin kadınlar arasında veya kadının erkekler arasında halk oyunları sergilemesinin hükmü nedir?

Cevap:Şehveti uyandıracak, haram bir işe veya fesada, günaha yol açacak nitelikte olursa veya kadın yabancı erkekler arasında dans ederse haramdır.

Soru 81: Erkeklerin toplu olarak dans etmelerinin hükmü nedir? Televizyondan veya diğer yerlerde küçük kızların dansını seyretmenin hükmü nedir?

Cevap:Dans etmek şehveti uyandıracak nitelikte olur veya haram bir fiili gerektirirse haramdır; dans seyretmek ise, eğer günahı işleyeni onaylamak anlamına gelmez, onu günah işleme hususunda cesaretlendirmez ve başka bir fesada ve olumsuzluğa da yol açmazsa, sakıncası yoktur.

Soru 82: Kadının kadın için ve erkeğin de erkek için dans etmesinin hükmü nedir? Toplumsal adetlere saygıdan dolayı düğün törenine gidiliyorsa, bu durumda dans edilme ihtimali bulunduğu sebebiyle, gitmenin şer'an bir sakıncası var mıdır?

Cevap:Genel olarak dans etmek, eğer şehveti uyandıracak nitelikte olur veya haram bir işi ya da bir fesadı gerektirirse haramdır. Fakat dans edileceği muhtemel olan düğün törenlerine katılmak, haram işleyen kimseyi onaylamak anlamına gelmez ve harama düşmeye de sebep olmazsa sakıncası yoktur.

Soru 83: Kadının kocası için ve erkeğin de karısı için dans etmesi haram mıdır?

Cevap:Herhangi bir harama düşmeden kadının kocası için ve erkeğin karısı için dans etmesinin sakıncası yoktur.

Soru 84: Anne ve babaların, çocuklarının düğün tö-renlerinde dans etmeleri caiz midir?

Cevap:Haram dans türünden olursa, babaların veya annelerin evlâtlarının düğün töreninde de olsa dans etmeleri haramdır.

Soru 85: Evli bir kadın, kocasının haberi ve izni olmadan düğün törenlerinde yabancı erkeklerin karşısında dans ediyor. Bu hareketi birkaç defa tekrarlamıştır. Kocasının bu hususta marufu emretmesi ve münkerden sakındırması etkili olmamıştır; bu konuda ne yapmak gerekir?

Cevap:Bir kadının yabancı erkeklerin karşısında dans etmesi mutlak olarak haramdır. Kadının, kocasının izni olmadan evden dışarı çıkması da yine özü itibariyle haram olup bu iş kadının kocasına karşı serkeşlik etmesi (naşize) anlamına gelir ve onun nafaka hakkından mahrum bırakılmasına yol açar.

Soru 86: Kadınların, müzik çalınan köy düğünlerinde erkeklerin önünde oynamalarının, dans etmelerinin hük-mü nedir? Bu konuda ne yapmak gerekir?

Cevap:Kadınların yabancı erkeklerin önünde dans etmeleri ve bir fesada sebep olan ve şehveti uyandıran her türlü dans haramdır. Müzik aletleri kullanmak ve dinlemek eğlendirici ve neşelendirici nitelikte olursa haramdır. Bu durumlarda mükelleflerin vazifesi münker-den alıkoymaktır.

Soru 87: Mümeyyiz (iyiyle kötüyü ayırt edebilen) erkek veya kız çocuğunun kadınların veya erkeklerin toplantısında dans etmesinin hükmü nedir?

Cevap:Bulûğ çağına ermemiş çocuk, ister erkek olsun, ister kız olsun mükellef değildir; fakat bulûğ çağına ermiş olanların onları dans etmeye teşvik etmeleri genel ahlâka uygun değildir.

Soru 88: Dans öğretim merkezleri açmanın hükmü nedir?

Cevap: Dans öğretmek için merkezler açmak ve dans etmeyi yaymak İslâmî düzenin hedefleriyle çelişmektedir.

Soru 89: Erkeklerin, kendilerine mahrem olan kadınların ve kadınların da kendilerine mahrem olan erkeklerin önünde dans etmelerinin hükmü nedir? Bu mahremliğin, soy yakınlığından dolayı nesebî veya evlenme yoluyla sıhrî mahremlik olması bir şeyi değiştirir mi?

Cevap:Haram olan dans ister erkek için olsun, ister kadın için olsun ve ister mahremlerin önünde olsun, ister mahrem olmayanların, her halükârda haramdır; bunların arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 90: Düğün törenlerinde bastonla yapılan ve kav-gayı temsil eden gösteri caiz midir? Eğer bu oyun müzik aletleri eşliğinde yapılırsa hüküm nedir?

Cevap:Eğlendirici spor oyunu niteliğinde olursa ve bu kavga gösterisinin insan hayatına bir zarar vermesinden korkulmazsa özü itibariyle sakıncası yoktur. Fakat eğlendirici ve neşelendirici nitelikle müzik aletlerini kullanmak hiçbir durumda caiz değildir.

Soru 91: Kol kola girip ritimle dans etmenin (elleri birbirine kenetleyip ayakları yere vurarak belli bedensel hareketler ve sıçramayla birlikte gerçekleşen, ritimli ve güçlü bir ses oluşturan folklor oyununun) hükmü nedir?

Cevap:Bu hareket dans hükmündedir. Dolayısıyla eğer şehveti uyandırır veya insanı coşturacak ve tahrik edecek şekilde müzik aletlerinin eşliğinde yapılırsa ya da bir fesada yol açarsa haramdır; bu niteliklere sahip değilse sakıncası yoktur.

alkış

Soru 92: Doğum günleri ve düğün törenleri gibi kadınlar arası toplantılarda kadınların alkış tutturmaları caiz midir? Eğer caiz ise, toplantıdaki alkış seslerini yabancı erkekler duyarsa hüküm nedir?

Cevap:Normal şekilde alkışlamanın, yabancı erkekler duysalar bile herhangi bir fesada yol açmadığı takdirde sakıncası yoktur.

Soru 93: Ehlibeyt İmamlarının doğum günleri, vahdet haftası ve bi'set günü münasebetiyle düzenlenen programlarda Hz. Peygamber ve Ehlibeyt'ine salavatlarla birlikte sevinçle alkış çalmanın hükmü nedir? Bu gibi programların cami, devlet daireleri ve kurumlarındaki mescitlerde ve hüseyniye gibi ibadet yerlerinde düzenlenmesinin hükmü nedir?

Cevap:Genel olarak normal hâlde böyle mübarek veladet programlarında veya birini teşvik etmek veya onaylamak için alkışlamanın haddizatında bir sakıncası yoktur. Fakat dinî merasimlerin, özellikle cami, hüseyniye ve mescitlerde düzenlenen programların salavat ve tekbirlerle süslenmesi ve böylece salavat ve tekbirlerin sevabına kavuşulması daha uygundur.

fotoğraf ve filmler

Soru 94: Tesettürsüz namahrem kadının resmine bakmanın hükmü nedir? Televizyonda kadının tasvirine bakmanın hükmü nedir? Acaba bu konuda Müslüman kadınla Müslüman olmayan ve yine canlı yayınla paket program arasında bir fark var mıdır?

Cevap:Namahrem kadının fotoğrafına bakmak, namahrem kadının kendisine bakmak hükmünde değildir; dolayısıyla eğer şehvetle bakılmaz ve bir fitneye düşmekten korkulmazsa ya da bakan kişinin tanıdığı Müslüman bir kadının resmi olmazsa sakıncası yoktur. Farz İhtiyat (zorunlu olan kaçınma), televizyondan yapılan canlı yayında namahrem kadının tasvirine bakma-mayı gerektirir. Fakat televizyondan yayınlanan paket programlarda, şehvet kastı ve günaha düşmek korkusu olmamak kaydıyla namahrem kadının tasvirine bakmanın sakıncası yoktur.

Soru 95: Uydudan izlenebilen televizyon programlarını seyretmenin hükmü nedir? Fars Körfezi sahilinde yer alan ülkelere yakın olan vilayetlerde yaşayanların bu ülkelerin televizyonlarını izlemelerinin hükmü nedir?

Cevap:Batı uyduları aracılığıyla yayınlanan programlar ve komşu ülkelerin çoğunun televizyon programları sapık düşünceleri öğrettiği, gerçekleri saptırıp gizlediği, fesat ve günah programlarını içerdiğinden ve bunları seyretmek genellikle sapıklığa, fesada ve haram işlere sevk ettiğinden dolayı onları seyretmek caiz değildir.

Soru 96: Radyo ve televizyondan yayınlanan komedi programları dinlemenin veya seyretmenin sakıncası var mıdır?

Cevap:Komedi piyes ve gösteri programlarını dinlemenin ve seyretmenin sakıncası yoktur. Ancak bu programlarda bir mümine hakaret düzeyinde alay ediliyorsa caiz olmaz.

Soru 97: Düğünde hicabımı tamamen koruyamadığım bir durumdayken birkaç tane fotoğrafım çekildi. Bu fotoğraflar şimdi arkadaşlarımın ve akrabalarımın yanındadır. Bu fotoğrafları onlardan toplamam farz mıdır?

Cevap:Fotoğrafınızın başkalarının yanında bulunması bir fesada yol açmıyorsa veya bir fesada sebep olabilir, ama fotoğrafların onların eline geçmesinde sizin bir rolünüz olmamışsa ya da fotoğrafları diğerlerinden toplamanız çok zor olursa, bu konuda herhangi bir yükümlülüğünüz yoktur.

Soru 98: Kadınların namahrem olan dinî liderlerin ve şehitlerin fotoğraflarını öpmesinin bir sakıncası var mıdır?

Cevap:Genel olarak bir şahsın fotoğrafı, onun kendisi gibi değildir; dolayısıyla, şehvet kastı ve günaha düşme korkusu yoksa saygı, teberrük veya sevgiyi belirtmek için namahrem erkeğin fotoğrafını öpmenin sakıncası yoktur.

Soru 99: Sinema filmlerinde ve diğer yerlerde tanımadığımız çıplak veya yarı çıplak kadınların fotoğraflarına bakmak caiz midir?

Cevap:Fotoğraf ve filmlere bakmak, namahremin kendisine bakmak hükmünde değildir. Dolayısıyla şehvetle olmayıp bir günaha bulaşma ve fesada yol açma durumu söz konusu olmadığı takdirde şer'an sakıncası yoktur. Fakat şehveti uyandıran çıplak fotoğraflara genellikle şehvet kastıyla bakıldığından ve bu açıdan günahın ön hazırlığı olduğundan dolayı bunlara bakmak haramdır.

Soru 100: Düğün törenlerinde kadınların kocalarının izni olmadan fotoğraf çektirmeleri caiz midir? Eğer caiz ise fotoğraf çektirirken hicaplarını tamamen korumaları farz mıdır?

Cevap:Sırf fotoğraf çektirmek için kocanın iznini almak zorunlu değildir. Fakat fotoğrafı yabancı bir erkeğin görmesi muhtemelse ve hicabını tamamen korumaması bir fesada sebep olabilecekse, bu durumda tamamen hicabını koruması farzdır.

Soru 101: Kadınların erkeklerin güreşini seyretmeleri caiz midir?

Cevap:Güreş, bizzat güreş meydanına gidilerek veya televizyon ve benzeri şeylerden canlı olarak seyredilirse veya lezzet ve zevk almak için olursa ya da fesattan ve günaha düşülmekten korkulursa caiz değildir; aksi durumda sakıncası yoktur.

Soru 102: Düğün töreninde gelin, başına ince ve açık renkli bir örtü örterse, yabancı bir erkeğin onun fotoğrafını çekmesi caiz midir?

Cevap:Fotoğraf çekerken yabancı bir kadına bakmaktan dolayı ortaya çıkan haram durum söz konusuysa caiz olmaz. Aksi takdirde bir sakıncası yoktur.

Soru 103: Hicapsız kadının, mahremleri arasında fotoğrafını çekmenin hükmü nedir? Filmin banyo ve baskısı esnasında yabancı erkeğin bu fotoğraflara bakma ihtimali varsa hüküm nedir?

Cevap: Kadına bakıp fotoğrafını çeken erkek onun mahremlerindense, fotoğrafını çekmesinde herhangi bir sakınca yoktur ve yine onu tanımayan fotoğrafçı tarafından o filmlerin banyosu ve baskısının yapılmasının da sakıncası yoktur.

Soru 104: Bazı gençler, bazı geçersiz mazeret ve delillerle müstehcen resimlere bakmaktalar; bunun hükmü nedir? Bu gibi resimlere bakmak şehvetin biraz yatışmasına sebep olur ve neticede haramdan korunmalarında etkili olursa; bunun hükmü nedir?

Cevap:Fotoğrafa şehvetle bakılırsa ve fotoğrafa bakıldığında şehvetin uyanacağı bilinirse veya fesattan ve günaha düşmekten korkulursa, bu iş haramdır. Başka bir harama düşmekten kaçınmak gerekçesi, şer'an haram olan bir işi yapmak için geçerli bir mazeret teşkil etmez.

Soru 105: Film çekimi için müzik çalınan ve dans edilen törenlerde bulunmanın hükmü nedir? Erkeğin erkekler ve kadının da kadınlar arası eğlencelerde film çekmesinin hükmü nedir? Düğün törenlerinde çekilen filmlerin o aileyi tanıyan veya tanımayan bir erkek tarafından montajının hükmü nedir? Bu filmlerin bir kadın tarafından montaj edilmesinin hükmü nedir? Bunlara film müziği monte etmek caiz midir?

Cevap: Günah nitelikli şarkı-türkü, haram müziği dinlemeyi veya haram olan diğer bir işi yapmayı gerek-tirmezse, törenlerde bulunmanın, erkeğin erkekler toplantısında ve kadının da kadınlar toplantısında film çekmesinin sakıncası yoktur. Fakat erkeğin kadınlar top-lantısında veya kadının erkekler toplantısında çekim yapması, onlara lezzetle bakmayı gerektirir veya başka fesatlara yol açarsa caiz değildir. Düğün törenlerine ait filmlerde, günah meclislerine özgü coşturucu müziklerden haz almak da haramdır.

Soru 106: İran İslâm Cumhuriyeti televizyonundan yayınlanan (yerli ve yabancı) filmleri izlemenin ve müzikleri dinlemenin hükmü nedir?

Cevap:Dinleyici ve seyirciye göre radyo veya televizyondan yayınlanan bu müzik, eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müziklerdense veya televizyondan yayınlanan filmi izleme insanı fesada sevk ediyorsa, şer'an bu müzik ve filmleri dinlemek ve izlemek caiz değildir. Bunların sırf İslâm Cumhuriyeti radyo ve televizyon kanallarından yayınlanması, caiz olduklarına dair şer'î bir delil teşkil etmez.

Soru 107: Resul-i Ekrem'e (s.a.a), Emir'ül-Müminin Ali'ye (a.s) ve İmam Hüseyin'e (a.s) nispet edilen resimleri hazırlama ve satmanın ve bunların resmî dairelere asılmasının hükmü nedir?

Cevap:Bunun özü itibariyle şer'an bir sakıncası yok-tur. Fakat örfen onları küçük düşürmek sayılabilecek, onların saygınlığını zedeleyecek ve onlara saygısızlık etmeye sebep olacak nitelikleri içermemeleri ve onların şanlarıyla çelişmemeleri şarttır.

Soru 108: Şehveti uyandıracak müptezel, bayağı kitap ve şiirler okumanın hükmü nedir?

Cevap:Bunlardan kaçınmak gerekir.

Soru 109: Televizyonlar veya canlı yayın yapan uydu kanalları, Batı toplumlarındaki toplumsal konuları anlatan birtakım programlar yayınlıyorlar; bu filmler kadın ve erkeklerin sınırsızca bir arada bulunmaları ve gayri-meşru ilişkiler gibi fasit, sapık düşünceleri yaymaktadır ve bazı müminleri etkilemektedir; bu durumda bu filmlerden etkilenme ihtimali olan kimselerin bunları seyretmesinin hükmü nedir? Acaba bu filmler, tenkit etmek, olumsuzluklarını ortaya koymak ve insanlara bunları seyretmekten sakınmayı nasihat etmek amacıyla seyredilirse hüküm değişir mi?

Cevap:Bunların lezzet alma kastıyla seyredilmesi caiz değildir. Yine etkilenme ve fesada düşme endişesi olursa, caiz değildir. Fakat ehil olan, bunlardan etkilenmeyeceğinden ve fesada düşmeyeceğinden emin olan kimsenin bunları tenkit etmek, tehlikelerini ve olumsuzluklarını insanlara anlatmak için seyretmesinin sakıncası yoktur. Tabi ki eğer bu konuda uyulması gereken kurallar varsa, onlara uyulmalıdır.

Soru 110: Başı ve boynu açık, makyajlı bayan televizyon sunucusunun saçlarına bakmak caiz midir?

Cevap:Lezzet almak kastı olmaz, günaha ve fesada düşmekten endişe duyulmaz ve yayın da canlı değilse, ona bakmanın sakıncası yoktur.

Soru 111: Evli bir erkeğin şehveti uyandıran filmlere bakması caiz midir?

Cevap:Şehveti uyandırmak amacıyla bakarsa veya bakması şehvetin uyanmasına sebep olursa caiz değildir.

Soru 112: Harama düşürmeyeceği göz önünde bulundurularak evli erkeklerin kendi hamile karısıyla doğru ilişkide bulunmalarını öğreten filmleri seyretmelerinin hükmü nedir?

Cevap:Bakıldığında genellikle şehveti uyandıran bu gibi filmleri seyretmek caiz değildir.

Soru 113: Yer yer çirkin sahneleri olan video filmlerini kontrol ederken müstehcen sahnelerini sansür edip geri kalan kısmını sunmak amacıyla seyretmenin hükmü nedir?

Cevap:Islâh etmek, kötü ve saptırıcı sahnelerini san-sür etmek amacıyla filme bakılacaksa, bu işi üstlenen kimsenin harama düşmeyeceğinden emin olması kaydıyla sakıncası yoktur.

Soru 114: Eşlerin evde video kasetlerinden seks filmlerini seyretmeleri caiz midir? Omurilik sinir sistemi kopmuş biri eşiyle ilişkide bulunabilmek için şehvetini tahrik etmek amacıyla bu filmleri seyredebilir mi?

Cevap:Video kasetinden seks filmlerini izleyerek şehveti uyandırmak caiz değildir.

Soru 115: İnkılabın zafere kavuşmasından sonra üretilen, kadınların eksik hicapla rol oynadığı ve bazı durumlarda kötü eğitsel örnekler içeren İran filmlerini izlemenin hükmü nedir?

Cevap: Şehvet ve zevk almak kastı olmazsa ve ahlâkî fesada düşmeye de sebep olmazsa bu filmleri izlemenin haddizatında sakıncası yoktur. Fakat film yapımcılarının İslâm'ın yüce öğretileriyle çelişen filmleri üretmek ve hazırlamaktan kaçınmaları gerekir.

Soru 116: Dinî müesseselerin onayladığı filmleri dağıtmanın ve başkalarına sunmanın hükmü nedir? Ve yine bu müesseseler tarafından onaylanan müzik kasetlerini üniversitelerde dağıtmanın hükmü nedir?

Cevap:Mükellefin kanaatine göre film ve kasetler örfen günah nitelikli şarkı-türkü veya eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müzikler içeriyorsa, bunları dağıtmak, diğerlerine sunmak, seyretmek ve dinlemek caiz değildir. Bunların sırf bazı ilgili dairelerce onaylanmış olması, mükellefin mevzunun teşhisindeki görüşü, onları onaylayanların görüşüyle çeliştiği sürece mükellefe şer'î bir hüccet teşkil etmez.

Soru 117: Yabancı kadınların resimleri bulunan ve elbise modelleri seçmek için kullanılan kadın elbiseleri model dergilerini alıp-satmanın ve yanında bulundurmanın hükmü nedir?

Cevap:Bu dergilerde sırf yabancı kadınların resimlerinin bulunması onların alımını, satımını ve elbise modelleri seçiminde kullanımını engellemez; ancak bu resimler ahlâkî fesat çıkaracak bir nitelikte olursa caiz olmaz.

Soru 118: Film kameralarının alım satımı caiz midir?

Cevap:Haram işlerde kullanmak amacı ve niyeti taşımadığı takdirde film kameralarının alım satımının sakıncası yoktur.

Soru 119: Müptezel, bayağı video filmlerini ve yine video cihazını alıp-satmanın ve kiralamanın hükmü nedir?

Cevap:Filmler eğer şehveti uyandıracak, sapıklık ve ahlâkî fesada sebep olacak müstehcen görüntüleri veya günah nitelikli şarkı-türkü ya da eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müzikleri içerirse bunların üretimi, alım satımı, kiralanması ve bu a-maçla yararlanmak için video kiralanması caiz değildir.

Soru 120: Yabancı radyoların yayınladığı haberleri, ilmî ve kültürel programları dinlemek caiz midir?

Cevap: Ahlâkî fesat ve fikrî sapmalara sebep olmazsa, sakıncası yoktur.

uydu antenleri

Soru 121: Uydudan yayınlanan televizyon programlarını izlemek için uydu anteni satın almak, bulundurmak ve kullanmak caiz midir? Eğer bu cihaz bedava olarak elde edilirse hüküm nedir?

Cevap:Uydu anteninin sadece televizyon programlarını izlemek için kullanılan bir alet olduğunu ve televizyon programlarının bir bölümünün haram bir bölümünün de helâl olduğunu dikkate alırsak uydu, hem helâlde ve hem de haramda kullanılan müşterek aletler hükmünde olur. Dolayısıyla, haram amaçlarda kullanılacak olursa alım satımı ve bulundurulması haramdır; ancak helâl amaçlarda kullanılacak olursa caizdir. Fakat bu alet kullanıcılarına haram programları çok kolay bir şekilde izlemeleri için zemin hazırladığından ve bazen onu bulundurmak başka fesatlara yol açtığından alım satımı ve evde bulundurulması haramdır; ancak biri, o-nu haramda kullanmayacağından emin olursa, onu elde etmesinin ve evde bulundurmasının fesat ve olumsuz yönleri de yoksa bu durumda sakıncası yoktur. Fakat bu konuda bir kanun varsa, ona uyulması gerekir.

Soru 122: Ülke dışında yaşayan bir kimsenin İslâm Cumhuriyeti kanallarını izleyebilmek için uydu cihazı satın alması ve satması caiz midir?

Cevap:Bu cihaz her ne kadar helâl amaçlarda kullanılma özelliğine sahip olan müşterek aletlerdense de çoğunlukla haram amaçlarda kullanıldığından ve ayrıca evde kullanılmasının diğer fesat ve olumsuz yönleri olduğundan dolayı, bu cihazı haramda kullanmayacağından ve onu evde kurmasının hiçbir fesat çıkarmayacağından emin olan kimse dışında hiç kimsenin satın alması ve onu evde kullanması caiz değildir.

Soru 123: Eğer uydu anteni İran İslâm Cumhuriyeti'nin kanallarıyla birlikte, Körfez ülkeleri veya Arap ülkelerinin haber kanalları ve bazı yararlı programları ve bütün Batılı müstehcen kanalları da çekerse hükmü nedir?

Cevap:Televizyon programlarını izlemek için bu gibi cihazları kullanmanın caiz olmasının ölçüsünü önceki meselede açıkladık. Bu alanda Batı kanallarıyla diğer kanallar arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 124: Batı ülkeleri veya Fars körfezinde yer alan ve öteki komşu ülkeler tarafından uydu aracılığıyla yayınlanan ilmî, Kur'ân'la ilgili vb. programlardan haberdar olmak için uydu anteni kullanmanın hükmü nedir?

Cevap:İlmî ve Kur'ân programları vb.lerini dinlemek ve izlemek için mezkur cihazı kullanmanın her ne kadar kendiliğinden sakıncası yoksa da Batılı ülkelerin ve komşu ülkelerin çoğunun uydu kanalıyla yayınladıkları programların içeriği genellikle insanlara sapık düşünceleri aşıladığından, hakikatleri tahrif ettiğinden, ayrıca fesat ve günah programları içerdiğinden -kaldı ki ilmî ve Kur'ân programlarını izlemek bile çoğu zaman fesada ve harama düşmeye sebep olmaktadır- bu programları izlemek için uydu cihazı kullanmak şer'an haramdır. Ancak sadece yararlı ilmî programlar veya Kur-ân programları vb. olur ve hiçbir fesada ve harama düş-meyi gerektirmezse bunun sakıncası yoktur; ayrıca bu konuda bir kanun varsa ona uyulması gerekir.

Soru 125: Mesleğimiz radyo ve televizyon anteni tamirciliğidir. Son zamanlarda uydu anteni kurmam ve tamir etmem için bize bir çok müracaatlar oldu, bu hususta ne yapmamız gerekiyor? Bu cihazın parçalarının alım satımının hükmü nedir?

Cevap:Bu gibi cihazlar haramda kullanılıyorsa -ki genellikle böyledir- veya bunu elde etmek isteyen kişinin onu haramda kullanacağını biliyorsanız, bu durumda onu alıp satmak, parçalarını dizmek, kurmak, onu tamir etmek ve parçalarını satmak caiz değildir.

tİyatro ve sİnema

Soru 126: Sinema filmlerinde gerektiğinde, din âlimlerinin ve hâkimlerin elbise ve üniformalarını kullanmak caiz midir? Geçmiş ve günümüzdeki ulemanın şanını ve saygınlıklarını koruyarak ve İslâm dininin saygınlığını gözeterek, onlar hakkında onları kötülemeyen ve onlara hiçbir şekilde noksanlık getirmeyen irfanî ve dinî senaryolar yazmak ve bu nitelikte filmler üretmek caiz midir? Özellikle hedefimizin, İslâm dininin yüce değerlerini sunmak veya İslâm ümmetinin imtiyazı sayılan irfan mefhumunu ve asil kültürü beyan etmek, düşmanların müptezel ve bayağı kültürüne karşı mücadele etmek; tüm bunları, özellikle genç nesil için çekici ve etkili sinema diliyle anlatmak olduğunu göz önünde bulundurarak hükmü açıklar mısınız?

Cevap:Sinemanın bir aydınlatma ve bilinçlendirme aracı olduğunu göz önünde bulundurarak, gençlerin ve diğer kesimlerin fikrî seviyesini yükseltmek, İslâm kültürünü yaymak ve halkı şuurlandırmak doğrultusunda kullanılabilecek her şeyin çekiminin yapılmasının ve sunulmasının sakıncası yoktur. Bu yöntemlerden biri din âlimlerinin kişiliğini ve özel hayatlarını tanıtmak, bunun gibi diğer bilginlerin, manevî makam sahiplerinin ve onların özel hayatlarının tanıtılmasının sakıncası yoktur; ancak onların şanını, saygınlığını ve özel hayatlarının saygınlığını gözetmek farzdır ve bunlardan, İslâm'la çelişen mefhumları yaymak için yararlanmamak gerekir.

Soru 127: Ölümsüz Aşura faciasını canlandıracak ve İmam Hüseyin'in (a.s), uğruna şehit olduğu büyük hedefleri ortaya koyacak bir öykü ve hamasî filmi yapmak istiyoruz; ancak bu filmde İmam Hüseyin (a.s) sıradan bir insan olarak gözle görünmeyecek; film çekiminde, üretim ve ışıklandırmada imam nurani bir kişi olarak görüntülenecek; acaba böyle bir filmin yapımı ve İmam Hüseyin aleyhi's-selâm'ın kişiliğinin bu şekilde ortaya konması caiz midir?

Cevap: Film eğer güvenilir kaynaklara dayanarak, mevzunun kutsallığını korumak, İmam Hüseyin'in (a.s), ashabının ve ehlibeytinin (hepsine selâm olsun) yüce makam ve mevkisini gözetmek şartıyla yapılırsa sakıncası yoktur; fakat mevzunun kutsallığını, İmam Hüseyin'in (a.s) ve ashabının (hepsine selâm olsun) saygınlığını onlara yakışır bir şekilde korumak oldukça zordur; dolayısıyla bu konuda ihtiyat edilmesi gerekir.

Soru 128: Sinema ve tiyatroda rol icabı erkeğin kadın elbisesi ve kadının da erkek elbisesi giymesinin hükmü nedir? Ve yine kadının erkek sesini ve erkeğin de kadın sesini taklit etmesinin hükmü nedir?

Cevap:Fesada yol açmadığı takdirde, rol icabı ve özel kişilerin özelliklerini anlatabilmek için karşı cinsin elbisesini giymenin ve sesini taklit etmenin caiz olması, uzak ihtimal değildir.

Soru 129: Erkeklerin de seyrettikleri tiyatro ve gösterilerde kadınların krem ve makyaj malzemeleri kullanmalarının hükmü nedir?

Cevap:Eğer makyajı mükellefin kendisi veya bir kadın tarafından ya da mahremlerinden biri tarafından yapılırsa ve herhangi bir fesada da yol açmazsa sakıncası yoktur; aksi durumda caiz olmaz. Ancak makyaj yapılan yüzün mahrem olmayan erkekler karşısında örtülmesi gerekir.

rEssamlık ve Heykeltıraşlık

Soru 130: Canlı varlıkların (hayvanların, insanların) ve bitkilerin resmini çizmenin, portresini yapmanın, be-bek ve heykel yapmanın hükmü nedir? Bunların alım satımının, muhafazasının ve fuarda sergilenmesinin hük-mü nedir?

Cevap:Cansız varlıkların resmini çizmenin, portresini ve heykelini yapmanın sakıncası yoktur. Yine canlı varlıkların resmini ve portesini kabartmadan çizmenin ve heykelini kamil olmamak kaydıyla yapmanın sakıncası yoktur. Fakat insanların ve hayvanların heykelini tam olarak yapmak sakıncalıdır. Ancak resim ve heykellerin alım satımının, muhafazasının ve fuarda sunul-masının sakıncası yoktur.

Soru 131: Yeni ders metotlarında, öz güven adında bir ders var. Bu dersin bir bölümü heykeltıraşlıktır. Bazı hocalar, el işleri adı altında öğrencilere bez parçaları veya başka şeylerle bebek veya köpek, tavşan ve benzerlerinin heykelini yaptırıyorlar; bu eşyaları yapmanın hük-mü nedir? Hocaların öğrencilere bu işi yapmayı emretmelerinin hükmü nedir? Acaba bu heykellerin azalarının tam olarak yapılıp yapılmamasının hükümde bir etkisi var mıdır?

Cevap:Örfen azası tam olan hayvanın heykeli sa-yılmazsa veya öğrenciler mükellefiyet yaşına girmemişlerse, sakıncası yoktur.

Soru 132: Çocukların ve gençlerin Kur'ân'daki kıssaları resimle anlatmalarının hükmü nedir? Örneğin çocuklardan Ashab-ı Fil veya Hz. Musa (a.s) için denizin yarılması vb. kıssaları resimle anlatmalarını istemenin hükmü nedir?

Cevap:Bu işin kendiliğinden bir sakıncası yoktur. Fakat hakikatler ve olaylara uygunluk arz etmeli ve tam olarak anlatılmalıdır. Gerçekleri olduğundan farklı açıklamaktan veya olayları anlatırken saygınlığını çiğneyecek şeylerden kaçınılması gerekir.

Soru 133: Özel makinelerle bebek yapmak veya insan ve diğer canlıların heykelini yapmak caiz midir?

Cevap:Bunların makineyle yapımı insanın doğrudan eylemine dayanmazsa sakıncası yoktur; aksi durumda sakıncalıdır.

Soru 134: Ziynet eşyalarını heykel şeklinde yapmanın hükmü nedir? Heykelin yapımında kullanılan maddenin, hükmün haram oluşunda etkisi var mı?

Cevap:Bir kişinin tek başına canlı varlıkların heykelini tam olarak yapması caiz değildir; bu hususta heykellerin yapıldığı maddelerin birbirlerinden farkı yoktur. Bu maddelerin ziynet için ya da başka şeylerde kullanılması arasında bir fark yoktur.

Soru 135: Oyuncak bebeklerin el, ayak ve baş gibi azalarını yerlerine yerleştirmek haram olan heykel yapımı kapsamına girer mi? Bu işe heykel yapmak denir mi?

Cevap: Sırf azaları yapmak veya yerlerine yerleştir-mek, canlı varlıkların heykelini yapmak sayılmaz; dolayısıyla sakıncasızdır. Ama bu azaları insan veya başka bir canlının şeklini tam olarak gösterecek biçimde birleştirmek, şer'an haram olan heykeltıraşlık kapsamına girer.

Soru 136: Bazılarının, uzuvlarına resimler çekerek yaptırdıkları ve yıkamakla çıkmayan, kalıcı dövmenin hükmü nedir? Acaba bu dövme gusül ve abdestin sıhhatini engelleyen bir mani sayılır mı?

Cevap:Dövme yaptırmak haram değildir; dövme sonucu derinin altında kalan izler suyun deriye ulaşmasını engellemez. Dolayısıyla uzuvlarda dövme olsa da gusül ve abdest sahihtir.

Soru 137: Meşhur ressamlardan olan bir karı-kocanın mesleği sanat eseri tabloları onarmaktır. Bu tablolardan bir çoğu Hıristiyan topluluğunu göstermekte, bazısında haç resmi, Hz. Meryem (aleyhe's-selâm) ve Hz. İsa'nın (aleyhi's-selâm) resimleri var. Çeşitli kurumlar, şirketler ve bazı kişiler kilise tarafından, eskime veya başka sebeple bir bölümü yok olan bu tabloları onarmaları için bu ressamlara getiriyorlar; acaba bu karı-kocanın bu tabloları onarmaları ve bunun karşılığında para almaları caiz midir? Çoğu tabloların bu türden olduğunu, bu tabloları onarmak bu çiftin tek geçim kaynağı olduğunu ve bunların İslâm öğretilerine bağlı olduklarını göz önünde bulundurarak hükmü açıklar mısınız?

Cevap: Sanat eseri olan tabloları onarmanın bir sakıncası yoktur. Hatta Hıristiyan topluluğunu tavsif etse veya Hz. İsa (aleyhi's-selâm) ve Hz. Meryem'in (aley-he's-selâm) timsallerini içerse bile sakıncası yoktur. Ve yine bu iş karşısında ücret almanın, bu işi geçim kaynağı edinmenin de sakıncası yoktur. Ancak bu iş, batılı ve sapık düşünceleri yaymak amacıyla olursa veya peşi sıra başka fesatları gerektirirse caiz olmaz.

sİhİrbazlık, göz bağcılık, medyumluk ve cİncilik

Soru 138: Göz bağcılığı [illüzyonizmi] öğrenmek, öğretmek ve seyretmenin ve el çabukluğuna dayanan oyunlarla uğraşmanın hükmü nedir?

Cevap:Göz bağcılığı öğrenmek ve öğretmek haram-dır. Ama göz bağcılık [illüzyonizm] türünden olmayan ve el çabukluğuna dayanan oyunlar sakıncasızdır.

Soru 139: Gayıptan haber veren cifir, remil, nücum vb. ilimleri öğrenmek caiz midir?

Cevap:Bu ilimlerin günümüzde halk arasındaki kalıntıları genellikle gaybı bilmek ve gayıptan haber vermek konusunda itminan ve güvence verecek nitelikte değillerdir. Ancak bir fesadı olmazsa cifir ve remil ilimlerini doğru bir şekilde öğrenmenin sakıncası yoktur.

Soru 140: Büyücülüğü öğrenmek ve büyü yapmak caiz midir? Ve yine ruhları, melekleri ve cinleri çağırmanın hükmü nedir?

Cevap:Sihirbazlık ilmi ve bu ilmi öğrenmek şer'an haramdır. Ancak meşru ve makul amaçla olursa sakıncası yoktur. Ama ruhları, melekleri ve cinleri çağırmaya gelince hüküm, yerine göre, araç ve amaçlara göre değişir.

Soru 141: Ruh ve cinleri teshir etmek, emrine almak suretiyle hastaları tedavi eden kişilere müminlerin müracaat etmelerinin, onların ancak hayır işler yaptıklarına kesin inandıkları takdirde hükmü nedir?

Cevap:Şer'an helâl olan yollarla yapılması durumunda bunun özünde bir sakıncası yoktur.

Soru 142: Küçük taşlarla fala bakmak ve bu yolla para kazanmak şer'an caiz midir?

Cevap: Yalan haber vermek caiz değildir. Aslında bu tür şeylerin şer'î bir dayanağı yoktur.

hİpnotİzma

Soru 143: Hipnotizma yapmak caiz midir?

Cevap:Makul bir amaçla ve ipnotize olan kimsenin rızasıyla olursa ve yine haram bir işi de gerektirmezse sakıncası yoktur.

Soru 144: Bazıları tedavi amacıyla değil, sadece insanın ruhsal gücünü göstermek amacıyla hipnotizmaya başvururlar; acaba bu caiz midir? Ve acaba bu alanda tecrübeli, ama uzman olmayan kişilerin bu işi yapmaları caiz olur mu?

Cevap:Genel olarak hipnotizmayı öğrenmek ve ondan yararlanmak, normalde insanlarca makul görülen helâl ve kayda değer bir amaçla olursa, hipnotizma da yapay uykuya dalacak kişinin rızasıyla ve ona kayda değer bir zararı olmaması kaydıyla sakıncası yoktur.

talih oyunları

Soru 145: Piyango biletlerinin alım satımının ve mükellefin bu yolla kazandığı ikramiyenin hükmü nedir?

Cevap:Piyango biletlerinin alım satımı caiz değildir. Bu yolla ikramiye kazanan kişi, kazandığı ikramiyenin şer'an sahibi olamaz ve onu almaya hakkı yoktur.

Soru 146: "Armağan-ı behzistî" veya "huma-yi rahmet" adında halk arasında dağıtılan yardım kampanyası biletleri almak, onlar için para ödemek ve onların çekimlerine katılmanın hükmü nedir?

Cevap: Halktan bağış toplayarak hayır işlerde harcamak amacıyla bilet dağıtmanın ve bağışta bulunanları kur'a çekimiyle teşvik etmenin ve bu işe yönlendirmenin yasak olduğuna dair şer'î bir delil yoktur ve yine hayır işlere iştirak etmek amacıyla bu biletleri elde etmek için para ödemenin de bir sakıncası yoktur.

Soru 147: Biri sahip olduğu bir arabayı talih deneme yoluyla çekilişe sunuyor. Şöyle ki, müsabakaya katılan kişi, belli bir tarihte belli bir fiyat üzerine çekiliş yapılacak olan bileti satın alıyor. Halktan bir grubun katılması ve katılma süresinin dolmasıyla çekiliş yapılıyor. Çekilişi kazanan ve adına ikramiye çıkan kişi oldukça pahalı olan arabayı teslim alıyor. Acaba çekiliş yoluyla bu şekilde araba satmak şer'an caiz midir?

Cevap: Çekilişe katılıp kur'ada adı çıkan kişiye arabayı satmak ve alma-satma muamelesi eğer çekilişten sonra gerçekleşirse sakıncası yoktur. Ancak satıcının, kur'aya katılmak için kendisine ödemede bulunan kişilerin parasını kullanması, malı batıl yolla yemek sayılır; dolayısıyla onların paralarını geri vermesi farzdır.

Soru 148: Halkın geneline yönelik hayır işlere yardım toplamak amacıyla bağış senedi satmak caiz midir? Şöyle ki, bu işin sonunda kur'a çekilecek, toplanan paralardan bir miktarı hediye olarak kur'ada kazananlara verilecek ve geri kalan para ise, umuma ait hayır işler için kullanılacaktır.

Cevap: Bu işi "satış" olarak nitelendirmek yanlıştır. Ancak hayır işler için bağış senetleri yayınlamanın ve halkı bu işe teşvik etmek için ismi kur'adan çıkanlara hediye vermeyi vadetmenin sakıncası yoktur. Ancak insanların bu senetleri hayır işlere katkıda bulunma niyetiyle almaları gerekir.

Soru 149: Piyango (loto) biletleri satın almak caiz midir? Bunun özel bir şirkete ait olduğu ve kârının %20'sinin kadınlara ait hayır kurumlarına ödendiği göz önünde bulundurulduğunda hükmü nedir?

Cevap:Piyango biletlerinin şer'an malî bir değeri yoktur ve bu biletler kumar aletleri hükmündedirler. Dolayısıyla bunların alım satımı caiz değildir. Bu biletleri alanların kazandıkları ikramiyeler de helâl değildir.

rüşvet

Soru 150: Banka müşterilerinden bazıları, işlerinin çabuk yapılması ve kendilerine daha iyi hizmet verilmesi için banka çalışanlarına bahşiş adı altında bir miktar para veriyorlar. Banka çalışanları eğer onların beklentilerini yerine getirmeyecek olurlarsa müşterilerin onlara hiçbir şey vermeyecekleri göz önünde bulundurularak onların verdiği bu malı almanın hükmü nedir?

Cevap:Memurların müşterilerin işlerini yapmak için istihdam edildiği ve hizmeti karşılığında maaş aldığı işi yapmak için müşterilerden bir şey alması caiz değildir. Nitekim müşterilerin de, isteklerini yerine getirmeleri için memurlara nakit para vb. şeyler vererek onları tamaha sevk etmeleri caiz değildir; çünkü bu iş fesada yol açacaktır.

Soru 151: Banka müşterilerinden bazıları yaygın adet üzere kendi istekleriyle memurlara bayramlık hediye vermekteler ve görevlilere bayramlık hediye vermediği takdirde kendisine iyi bir hizmet verilmeyeceğine inanmaktalar; bu hususta hüküm nedir?

Cevap:Bu gibi hediyeler, banka hizmetlerinde müş-teriler arasında ayrıcalığa yol açar ve sonuçta fesada ve diğerlerinin haklarının zayi olmasına sebep olursa, müşteriler memurlara böyle hediyeler vermemelidirler ve memurlar da bu hediyeleri kabul hakkına sahip değiller.

Soru 152: Memurun, her ne kadar yapmış olduğu iş karşılığında herhangi bir beklentisi yoksa da, teşekkür ve takdir etmek amacıyla kendisine verilen bir hediyeyi almasının hükmü nedir?

Cevap: İş ortamında ve müracaat edenler tarafından verilen hediye en tehlikeli şeylerden biridir ve bundan mümkün olduğu kadar sakınmanız dünya ve ahiretiniz için daha uygundur. Bu hediyeleri almak, ancak hediye-yi verenin, memurun kabul etmekten sakınmasına rağ-men ısrar etmesi ve sonunda bir şekilde hediye etmesi durumunda caizdir; o da işi yaptıktan sonra, ön görüşme ve beklentisi olmadan olursa.

Soru 153: Müracaat edenlerin kendi rıza ve istekleriyle devlet memurlarına verdikleri nakit para, yiyecek vb. hediyelerin hükmü nedir? Veren kişinin bir iş beklentisi olsun veya olmasın rüşvet olarak memurlara verdiği malların hükmü nedir? Memur rüşvete tamah ederek kanuna aykırı bir iş yaparsa hükmü nedir?

Cevap:Saygıdeğer memurlar, müracaat eden herkese kanunlara ve bulundukları dairenin kurallarına uygun olarak hizmet vermek zorundadırlar ve hangi adla olursa olsun müracaat edenlerden herhangi bir şekilde hediye kabul etmeleri caiz değildir. Çünkü bu iş, kendilerine karşı kötü zanda bulunulmasına ve fesada sebep olur ve tamahkâr insanları kanunları çiğnemeye ve diğerlerinin haklarını zayi etmeye teşvik ve tahrik eder. Rüşvete gelince; rüşvetin hem alana ve hem verene haram olduğu açıktır. Rüşvet alan kişinin aldığı şeyi sahibine iade etmesi farzdır ve rüşvet aldığı şeyi asla kullanamaz.

Soru 154: Bazı çalışanların bazen müracaat edenlerden işlerini yapmak için rüşvet istedikleri görülmektedir; bu durumda onlara rüşvet vermek caiz olur mu?

Cevap:Devlet dairelerine müracaat eden hiç kimsenin, müracaat edenlere hizmet vermekle yükümlü olan devlet çalışanlarına işi için kanunsuz bir para veya hizmet vermeleri caiz değildir. Nitekim vazifeleri halkın işlerini yapmak olan devlet çalışanlarına da müracaat edenlerin işlerini yapmalarına karşılık gayri kanunî herhangi bir şey istemeleri ve almaları caiz değildir. Onların bu yolla elde ettikleri malı kullanmaları da caiz olmaz. O malı sahibine iade etmeleri gerekir.

Soru 155: İnsan kendi hakkını alabilmesi için rüşvet verebilir mi? Bu hareketin bazen başkaları için sıkıntı doğuracağı dikkate alınırsa -örneğin hak sahibinin başkalarından öne geçirilmesi gibi- hükmü nedir?

Cevap:Başkalarını rahatsız etmese, onlar için sıkıntı doğurmasa bile rüşvet vermek ve almak caiz değildir. Hele bir de haksız yere başkalarını rahatsız ederse durum açıktır.

Soru 156: İnsan yasal bir işini yaptırmak için devlet dairelerinin birinde görevli memurlara kanunî ve şer'î işini yapmada kolaylık göstermeleri amacıyla bir miktar para verme zorunda kalırsa -çünkü bu meblağı vermediği takdirde o görevlilerin işini yapmayacaklarına inanıyor- acaba buna rüşvet denilir mi? Acaba bu iş haram sayılır mı? Yoksa idarî işinin yapılması için kendisini para vermek zorunda bırakan zorunluluğun, rüşvet olgusunu ortadan kaldırdığı, dolayısıyla bu fiilin haram olmadığı söylenebilir mi?

Cevap: Halka hizmet sunmakla görevli olan dairedeki memurlara, müracaat edenler tarafından işlerinin yapılması için verilen -ve kesinlikle idarî fesat çıkmasına sebep olan- para veya her türlü mal, şer'î açıdan haram sayılır ve zorunluluk bahanesi ona bu fiili işleme izni vermez.

Soru 157: Kaçakçılar, kanuna aykırı işlerine göz yum-maları için bazı görevlilere bir miktar para veriyorlar ve isteklerini reddetmeleri durumunda görevlileri ölümle tehdit ediliyorlar; bu durumda görevliler nasıl davranmakla yükümlüdürler?

Cevap:Kaçakçıların kanuna aykırı işlerine göz yum-mak karşılığında para almak caiz değildir.

Soru 158: Maliye müdürü, vergi muhasebe memurundan bir şirket için belirlenmiş vergi miktarını azaltmasını istiyor. Bu gibi durumlarda bu memurun, müdürün emirlerine itaat etmesi farz mıdır? Bunu kabul etmediği takdirde bazı sorunlarla ve zor durumlarla karşılaşacağını bildiğini göz önünde bulundurarak hükmü açıklar mısınız ve acaba memurun bu emre uyması karşısında bir miktar para alması caiz midir?

Cevap:Bu gibi işlerde kanunun belirlediği kural ve kaidelere göre davranmak gerekir, buna aykırı davranmak caiz değildir. Bu ister bir para karşılığında yapılsın, ister bedava, fark etmez.

alım satım görevlisi

Soru 159: Bazı satıcılar sattıkları malın, kesinleşen fiyatına ekleme yapmaksızın sırf irtibat kurmak ve ilişkiyi devam ettirmek maksadıyla resmî daire ve şirketlerin satın alma görevlilerine birtakım mallar veriyorlar. Verilen malların satıcı ve satın alma görevlileri açısından hükmü nedir?

Cevap:Satıcının böyle bir malı satın alma memuruna vermesi ve satın alma memurunun da bunu alması caiz değildir. Satın alma memurunun, aldığı bütün malları, görevlisi olduğu şirket veya dairelere teslim etmesi gerekir.

Soru 160: Resmî veya özel şirketlerde, vazifesi, çalıştığı daire ve şirketin ihtiyaçlarını alış veriş merkezlerinden temin etmek olan memur veya işçi, satıcıya, satıştan elde edilen kârdan yüzdelik bir oranı kendisine ver-mesini şart koşabilir mi? Onun böyle bir kârı alması caiz midir? Kendinden üst sorumlu böyle bir şarta izin verirse hüküm nedir?

Cevap:Satın alma memurunun böyle bir şart koşması sahih değildir; o kendisi için şart koştuğu kârı alamaz. Üst sorumlu da böyle bir şarta izin veremez; onun bu konuda verdiği izin ve müsaade geçersizdir.

Soru 161: Daire veya şirketin ihtiyaçlarını satın alma sorumlusu olan bir kişi, pazarda belli bir fiyatı olan bir şeyi, satıcıdan malî bir yardım almak hırsıyla daha yüksek fiyata satın alırsa bu alış veriş sahih midir? Ve acaba bu adamın satıcıdan bundan dolayı malî bir yardım alması caiz midir?

Cevap:Eşyayı pazardaki normal fiyattan fazlasına satın alırsa veya eşyayı pazardan daha aşağı fiyata satın alması ve temin etmesi mümkün olmasına rağmen pahalıya satın alırsa, yüksek fiyata yaptığı alış veriş akd-i fuzulî (yetkisiz alış veriş) olup o hususta kanunî yetkilinin iznine bağlıdır ve satın alma memuru hiçbir durumda alış veriş sebebiyle satıcıdan kendisi için hiçbir şey alma hakkına sahip değildir.

Soru 162: İşi, resmî bir daire veya özel bir şirketin ihtiyaçlarını satın alarak temin etmek olan bir kişi, çeşitli alış veriş merkezleri olmasına rağmen bir tanışına giderek, eşyaları ondan almasına karşılık kârdan belli bir yüzde almayı şart koşarsa:

a) Böyle bir şartın şer'an hükmü nedir?

b) Bu hususta teşkilatın üst sorumlusu veya müdürünün izni olursa şer'î hüküm nedir?

c) İlgili daireye, satıcı tarafından malın pazardaki normal fiyatından fazlası önerilir ve anlaşma imzalanırsa hükmü nedir?

d) Bazı satıcıların, faturada kaydedilen fiyatın dışında memura verdikleri payın satıcıya ve memura oranla hükmü nedir?

e) Satın alma memuru dairedeki görevine ilâveten herhangi bir şirketin pazarlayıcısı da olursa ve daire için gerekli olan malları satın alırken o şirket için pazarlama yaparsa, acaba o şirketin kârından kendisi için belli bir yüzde alabilir mi?

f) Yukarıdaki yollarla bir miktar kâr elde etmiş olan birisinin bu kâr konusunda şer'î yükümlülüğü nedir?

Cevap: a) Bunun şer'î bir yanı yoktur ve batıldır.

b) Teşkilatın üst müdürü veya sorumlusunun bu husustaki izninin şer'î ve kanunî bir yönü olmadığı için itibarsızdır, geçerli değildir.

c) Eğer pazardaki normal fiyattan yüksek olursa veya pazardan daha düşük fiyata temin etmesi mümkün olursa, bu durumda yapılan anlaşma geçersizdir.

d) Caiz değildir, memurun bununla ilgili aldığı her şeyi, alış veriş görevlisi olduğu daireye vermesi gerekir.

e) Hiçbir yüzdelik alma hakkı yoktur ve aldığı her şeyi ilgili daireye vermesi gerekir ve yaptığı anlaşma, eğer dairenin çıkarlarına aykırı olursa temelden batıldır.

f) Aldığı meşru olmayan malları, alış veriş görevlisi olduğu daireye vermesi gerekir.


Hamileliği Önlemek

Soru 163: a) Sağlığı yerinde olan bir kadının, döllenmeyi engelleyen araç ve gereçlerden yararlanarak geçici olarak hamile olmaktan korunması caiz midir?

b) Döllenmeyi engelleyen bir araç olarak bilinen, ancak şimdiye kadar hamileliği nasıl önlediği anlaşılmayan bir aracın kullanılmasının hükmü nedir?

c) Hamileliğin tehlikesinden korkan bir kadının daimî olarak hamileliği engellemesi caiz midir?

d) Genetik psikolojik ve bedensel hastalık veya sakat bebekler doğurmaya müsait olan kadınların daimî olarak hamileliklerini önlemeleri caiz midir?

Cevap:a)Kocasının rızasıyla olursa sakıncası yoktur.

b) Nütfenin rahme yerleşmesinden sonra düşmesine sebep olur veya avret yerine haram bir bakışı ve dokun-mayı gerektirirse caiz değildir.

c) Varsayılan durumda hamileliği engellemenin sakıncası yoktur; hatta hamilelik annenin hayatını tehlikeye sokarsa kendi isteğiyle dahi hamile olması caiz değildir.

d) İnsanlarca makul görülen bir amaçla ve kocasının izniyle olur ve kayda değer bir zararı da olmazsa sakıncası yoktur.

Soru 164: Nüfus artışını önlemek için erkeklerin sperm kanalını bağlamalarının hükmü nedir?

Cevap:Makul bir amaçla olur ve kayda değer bir zararı da olmazsa, bunun haddizatında sakıncası yoktur.

Soru 165: Hamile olması kendisi için zararlı olmayan sağlıklı bir kadının spermi dışarı akıtarak veya diyaf-ragam aleti veya ilaç kullanarak ya da döl yatağı kanalını bağlayarak hamileliği önlemesi caiz midir? Kocasının, spermi dışarı akıtmak dışında bu yollardan birini seçmesi için kadını zorlaması caiz midir?

Cevap:Eşlerin rızasıyla meniyi dışarı akıtarak hamileliği önlemenin esasen bir sakıncası yoktur. Ve yine makul bir amaçla olur, kayda değer bir zarar söz konusu olamaz, kocasının izniyle olur ve avret yerine haram olan dokunma ve bakışı da gerektirmezse başka yöntemlere başvurmak da sakıncasızdır. Fakat kocası kadını buna zorlayamaz.

Soru 166: Yumurta kanalını bağlatmak isteyen ha-mile kadının, ameliyat esnasında bu amacının da gerçekleşmesi için doğumunu sezaryenle yapması caiz midir?

Cevap: Yumurta veya döl yatağı kanalını bağlatmanın hükmü önceki hükümlerde geçti. Ama sezaryen ameliyatına gelince, bunun caiz olması buna ihtiyaç duyulmasına veya hamile kadının talep etmesine bağlıdır. Her durumda, sezaryen ameliyatı ve yumurta kanalını bağlatma esnasında yabancı erkeğin kadına bakması ve dokunması, zaruret durumu müstesna, haramdır.

Soru 167: Kadının, kocasının izni olmadan hamileliği önleyecek şeyleri kullanması caiz midir?

Cevap:Sakıncalıdır.

Soru 168: Dört çocuk sahibi bir erkek, sperm kanalını bağlamaya teşebbüs etmiştir. Eşi kocasının bu işine razı olmazsa erkek günahkâr sayılır mı?

Cevap:Bu iş karısının rızasına bağlı değildir; erkeğin üzerine hiçbir şey lâzım gelmez.

düşük yapmak (Kürtaj)

Soru 169: İktisadî sorunlar yüzünden ana rahmindeki çocuğu düşürmek caiz midir?

Cevap:Sırf iktisadî sorunlar ve sıkıntılar nedeniyle çocuk düşürmek caiz değildir.

Soru 170: Hamileliğin ilk aylarında doktor, kadını mu-ayene ettikten sonra hamileliği devam edecek olursa annenin hayatının tehlikeye girebileceğini ve bebeğin dünyaya sakat geleceğini söylüyor ve bu nedenle bebeği düşürmesini öneriyor; acaba bu caiz midir? Ve acaba ruh bedene girmeden önce bebeği düşürmek caiz midir?

Cevap:Bebeğin sakat dünyaya gelmesi ihtimali, ruh bedene girmeden önce olsa bile bebeği düşürmek için şer'î bir ruhsat teşkil etmez. Ama hamileliğin devam et-mesi durumunda annenin hayatının tehlikeye girmesinden korkulur ve eğer bu korku da güvenilir bir uzman doktorun sözüne dayanırsa, ruh bedene girmeden önce bebeği düşürmenin sakıncası yoktur.

Soru 171: Uzman doktorlar yeni metotlardan ve gelişmiş cihazlardan yararlanarak hamilelik esnasında bebeğin birçok kusurlarını teşhis edebiliyorlar. Kusurlu bebeklerin dünyaya geldikten sonra karşılaştıkları zorlukları göz önünde bulundurarak, güvenilir uzman doktorun kusurlu olarak dünyaya geleceğini bildirdiği bebeği düşürmek caiz midir?

Cevap: Bebeğin sırf kusurlu olarak dünyaya geleceği ve hayatında karşılaşacağı zorluklar nedeniyle bebeği düşürmek hangi aşamada olursa olsun, caiz değildir.

Soru 172: Rahme yerleşen, alaka [kan pıhtısı] aşamasına ulaşmayan -alaka olması yaklaşık kırk gün sürer- nütfeyi düşürmek caiz midir? Esasen aşağıdaki merhalelerin hangisinde bebeği düşürmek haramdır?

a) Nütfe rahme yerleştikten sonra

b) Alaka [embriyo] merhalesinde

c) Mudğa [bir çiğnem et] merhalesinde

d) Kemik merhalesinde (ruh girmeden önce)

Cevap:Rahme yerleştikten sonra nütfeyi ve sonraki aşamalarının hiçbirinde cenini düşürmek caiz değildir.

Soru 173: Kan hastalıklarına tutulmuş eşlerden bazıları kusurlu genler taşımaktadırlar ve dolayısıyla bu genleri çocuklarına aktarmaktadırlar. Bu çocukların ağır hastalıklara tutulmaları ihtimali çok yüksektir ve böyle çocuklar doğdukları andan ölünceye kadar daima meşakkatli, zor bir hayat sürerler. Örneğin, hemofili hastalarının sürekli en küçük bir darbeyle şiddetli kanama sonucu ölmeleri veya felç olmaları ihtimali var. Şimdi hamileliğin ilk haftalarında bu hastalığı teşhis etmek mümkünken, acaba böyle durumlarda cenini düşürmek caiz midir?

Cevap:Eğer ceninin hastalığına dair bırakılan teşhis kesin ise ve böyle bir bebeğe sahip olmak ve bakımını üstlenmek katlanılmayacak derecede sıkıntı ve zorlukları gerektirirse, bu durumda bedene ruh verilmeden önce bebeği düşürmek caizdir; fakat ihtiyat gereği diyeti verilmelidir.

Soru 174: Bebeği düşürmenin özü itibariyle hükmü nedir? Hamileliği sürdürmek annenin hayatını tehlikeye sokarsa hüküm nedir?

Cevap:Cenini düşürmek şer'an haramdır ve hamileliği sürdürmesi annenin hayatını tehlikeye düşürmesi müstesna, hiçbir durumda bebeği düşürmek caiz değildir. Sadece bu durumda ruhun bedene girmesinden önce cenini düşürmek caizdir. Fakat ruh bedene girdikten sonra annenin hayatı tehlikeye girse bile bebeği düşürmek caiz değildir. Ancak düşürmediği durumda hem annenin ve hem de bebeğin ikisinin de hayatı tehlikeye girer de hiçbir şekilde bebeğin hayatını kurtarmak mümkün olmazsa ve cenini düşürdüğü takdirde annenin hayatını kurtarmak mümkün olacaksa, bu durumda ruh bedene girse bile bebeği düşürmek caiz olur.

Soru 175: Zinadan meydana gelen yedi aylık bebeğini, babasının isteği üzerine düşüren kadının diyet vermesi farz mıdır? Eğer farzsa annesine mi, yoksa babasına mı farzdır? Ve bu durumda sizce diyetin miktarı ne kadardır?

Cevap:Zinadan olsa bile kadının bebeği düşürmesi haramdır. Babasının çocuğu düşürmesini istemesi, bebeği düşürmesi için geçerli bir gerekçe teşkil etmez. Be-beği kadının kendisi düşürmüşse veya düşmesine yardımcı olmuşsa diyet annesinin üzerine farzdır. Sorudaki durumda diyetin miktarı tereddütlüdür. İhtiyat gereği musalaha etmek (anlaşmak) gerekir. Bu durumda diyet, mirasçısı olmayan miras hükmündedir.

Soru 176: Kasıtlı olarak düşürülen iki buçuk aylık ceninin diyeti ne kadardır? Ve bu diyeti kimin vermesi gerekir?

Cevap:Alaka [kan pıhtısı hâlinde] olursa diyeti kırk dinardır. Mudğa [bir çiğnem et] olursa diyeti altmış dinardır. Daha et bağlamamış kemik olursa diyeti seksen dinardır. Diyet miras basamakları gözetilerek bebeğin mirasçısına verilir. Fakat onun düşürülmesinde doğrudan rolü olan mirasçı ondan pay alamaz.

Soru 177: Hamile kadın diş etlerini ve dişlerini tedavi ettirmek zorunda kalır ve uzman doktorun teşhisine göre ameliyata gerek duyulursa, uyuşturucu iğne ve film ışınları sebebiyle rahimdeki bebeğin sakat kalacağı göz önünde bulundurularak bebeğin düşürülmesi caiz olur mu?

Cevap:Mezkur sebep cenini düşürmek için ruhsat olamaz.

Soru 178: Rahimdeki cenin kesin olarak ölmek üzere olursa ve o durumda rahimde kalması annesinin de hayatını tehlikeye düşürürse, bu durumda cenini düşürmek caiz olur mu? Ve eğer kadının kocası böyle bir bebeği düşürmeyi caiz bilmeyen bir müçtehidi taklit ediyorsa, kadın ve akrabaları ise bu hâlde bebeği düşürmeyi caiz bilen müçtehidi taklit ediyorlarsa, bu durumda erkeğin yapması gereken nedir?

Cevap:Sorudaki durumda, bebeğin tek başına ölümüyle bebek ve annesinin birlikte ölümü söz konusu olduğuna ve bu ikisi arasında bir seçim yapılması gerektiğine göre, bebeği düşürerek hiç olmazsa annesinin hayatını kurtarmaktan başka çare yoktur. Bu takdirde kocası, eşinin bebeği düşürmesini engelleyemez. Fakat imkân dahilinde öyle hareket etmek gerekir ki bebeğin ölümünden hiç kimse sorumlu olmasın.

Soru 179: Müslüman olmayan bir erkekle hüküm veya mevzuu bilmeyerek yapılan cinsel ilişki (vaty-i şüphe) veya zina sonucu meydana gelen bebeği düşürmek caiz midir?

Cevap:Caiz değildir.

Yapay Dölleme

Soru 180: a) Şer'î eşlerden alınan sperm ve yumurtacıkla gerçekleştirilen yapay döllenme caiz midir?

b) Eğer buna cevaz varsa acaba bu uygulamanın doktorlar tarafından yapılması caiz midir? Bu yöntemle dünyaya gelen bebek sperm ve yumurtacığın sahibi olan şer'î eşlere mi aittir?

c) Bu operasyonun temelden caiz olmaması durumunda, acaba evlilik hayatının sürmesi eğer bu uygula-maya bağlı olursa bu özel durum, caiz olmama hükmünden müstesna tutulabilir mi?

Cevap:a)Bu işin kendi başına bir sakıncası yoktur. Fakat dokunmak ve bakmak gibi şer'an haram olan ön hazırlıklardan kaçınmak farzdır.

b) Bu yöntemle dünyaya gelen bebek sperm ve yumurtacığın sahibi olan eşlere aittir.

c) Bu yöntemin temelden caiz olduğu yukarıda beyan edildi.

Soru 181: Kadının, döllenmek için gerekli olan yumurtacıktan yoksun olmasından dolayı eşler bazen birbirlerinden ayrılmak zorunda kalıyorlar veya bu hastalığın tedavisi imkânsız olduğundan ve çocuk sahibi olamamaları nedeniyle ailevi veya ruhsalsorunlarla karşılaşıyorlar. Bu durum dikkate alındığında acaba bilimsel yollarla erkeğin spermiyle yabancı bir kadının yumurtacığından yararlanarak rahim dışında yapay dölleme uygulanması ve döllenmiş nütfenin daha sonra erkeğin eşinin rahmine aktarılması caiz midir?

Cevap:Bu işin kendisi her ne kadar sakıncasızsa da, ancak bu yolla dünyaya gelen bebek sperm ve yumurtacığın sahiplerine aittir ve bu bebeği, onu rahminde taşıyan kadının öz çocuğu kabul etmek zordur. Dolayısıyla soyla ilgili şer'î hükümlerde ihtiyatın gözetilmesi gerekir.

Soru 182: Erkekten sperm alınıp öldükten sonra yapay dölleme yöntemiyle eşinin yumurtacığıyla çiftleştirilerek yine eşinin rahmine aktarılması, şer'an caiz midir? Acaba bu yolla dünyaya gelen bebek sperm sahibi erkeğin çocuğu mudur ve şer'an ona mı ilhak olur? Ve acaba bu bebek sperm sahibinden miras alabilir mi?

Cevap:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası