kaynaştırma öğrencisi açık liseye gidebilir mi / Liselere yerleştirmede yeni sistemin yönetmeliği Resmi Gazete'de

Kaynaştırma Öğrencisi Açık Liseye Gidebilir Mi

kaynaştırma öğrencisi açık liseye gidebilir mi

Etiket: kaynaştırma yoluyla eğitim

Bu söyleşimizde Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Z. Hande Sart ile özel eğitim ihtiyacı olan çocukların eğitimini ele aldık. Z. Hande Sart engellilik ve engelli bireylerin savunuculuğu alanları odağında çalışmalar yürütmektedir. Bu söyleşide özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin eğitimleri tanılama süreçleri, kaynaştırma yoluyla eğitimleri (özellikle kapsayıcı eğitim bağlamında), öğretmen yeterlikleri gibi konular kapsanarak çok boyutlu bir şekilde ele alındı. Bunun yanı sıra, dünya genelinde bütün yaşamı etkileyen COVID salgınının özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin değerlendirmelere de yer verildi.

Türkiye’de özel eğitim ihtiyacı olan çocukların eğitimine ilişkin haklar yasal olarak güvence altına alınmıştır. Ancak uygulamada engelli çocuklar bu haklarını ne kadar kullanabiliyorlar?

Engelli çocukların eğitim haklarının ne kadar garanti altına alınabildiği konusunda iki soru karşımıza çıkıyor: Birincisi bunun için yeterli mevzuat var mıdır? İkincisi bu mevzuat ulusal ve uluslararası düzeyde nerede? Türkiye uluslararası ve ulusal düzeyde mevzuatın gerekliliklerini imza boyutunda gerçekleştirmiştir. Kapsayıcı eğitimden daha geniş bakarak eğitim hakkı, insan olma hakkından yola çıkalım. Türkiye, İnsan Hakları Beyannamesinin imzacısıdır. Ama bu yeterli olmamış. Çocuk Hakları Beyannamesi de imzalandı. Buna göre her çocuğun eğitim alma hakkı var. Bunun yanı sıra, engelliler için BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme imzalandı. Bir de Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol bulunmaktadır. Bu ek protokol ile olası bir hak ihlaline uğrama söz konusu olduğunda bireysel olarak İnsan Hakları Mahkemesine gitme hakkı mevcuttur. Ulusal düzeyde de ’te, o zamanki adıyla Özürlüler Hakkında Kanun çıkarıldı. Daha sonra özürlü kelimesi uygun olmadığı için yılında aynı kanunda özürlü ifadesi engelli olarak değiştirildi. Bu kanun çerçevesinde engellilerin eğitim haklarına dair maddeler bulunmaktadır. Böylece hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta Türkiye iyi durumdadır. Lakin bunun uygulamaya geçişinde problemler yaşanmaktadır.

Şu an engelliliğin tanımını yapmak çok kolay değil. Ne yazık ki sistem her şeyi normal ve anormal olarak tanımlıyor. Hâlbuki o kadar kategorik değil. Engelliliğin tanımı bireyde bir fonksiyona/işleve dair bir eksiklik olabilir. Burada önemli olan bu eksikliğin yaşam kalitesini ne kadar etkilediği. Bireysel etmenlerin yanı sıra bağlamsal dediğimiz kişinin bulunduğu çevresel etmenler ne kadar etkiliyor? Kendi deneyimlerinden aktarmak istediğim bir örnek var. Engellilik alanında çalışan bir öğretim üyesi olduğum gibi aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Engelliler Komisyonu başkanıyım ve yılından beri de engelli öğrencilerin danışmanlığını yapmaktayım. Bu bağlamda ve katıldığım engelsiz üniversite çalıştayındaki gözlemlerime dayanarak şunu rahatça ifade edebilirim: Boğaziçi Üniversitesinde görme engelli, kör bir öğrenci olmakla X üniversitesinde kör bir öğrenci olmak farklılaştığı gibi çevresel etmenleri dâhil ettiğimizde aynı engel grubu olduğu halde bireysel farklılar göz önüne alındığında yapılan düzenlemeler bile farklılaşabiliyor. Her birey biricik derken gerçekten her “her” demektir.

Uygulamada ne oluyor? Hangi noktalarda sıkıntı var?

Bence altta, çok derinlerde yatan problem ötekileştirme; aslında ayrımcılık. “Onlar bizim özel çocuklarımız” gibi söylemler aslında ayrımcılığı da içinde taşıyor. Eğitimde kapsayıcılık ne zaman mümkün olabilir? Sosyal hayatta kapsayıcılığı sağladığımızda mümkün olabilir. Biz sadece eğitimde bazı düzenlemelerle bu işi çözemeyeceğiz. Aslında okul ortamı toplumsal hayatın bir mikrosudur. Toplumsal hayattaki problemlerimiz okul ortamına da yansıyor. Gerekli mevzuat var. Ama bu mevzuatın uygulamadaki zorluklarının bir sebebi toplumsal hayatta kapsayıcılığı sağlayamamamız. İkinci husus da mesela eğitim hakkı denildiği zaman hemen akla özel eğitim geliyor. Hâlbuki bizim temel eğitimde problemlerimiz var. Yani özel eğitimdeki sıkıntıların cevabının özel eğitimin içinde değil temel eğitimin bütünü içinde ele alınması gerekli. Mesela COVID döneminde gözlemlediğim şey şu; Bütün çocuklar EBA TV’den eğitime başlıyor. Ama özel eğitim ihtiyacı olan çocukların eğitimi daha aksayabiliyor. O zaman ne oluyor? Burada örgütlenmenin önemli katkıları var. O da nedir; STK’ların bir araya gelmiş olması. Böylece özel eğitim öğretmenleri hiçbir çocuk geride kalmasın diye kendi içinde örgütleniyor ve Zoom üzerinden ya da başka platformlardan gönüllü hizmet sunmaya başlıyor. Bu bağlamda bizim ilk olarak temel eğitim- özel eğitim ilişkisini kurmamız gerekiyor. İkincisi sosyal hayat ve eğitim hayatı iç içedir. Bunun bağlantısını iyi kurmak lazım. Okul deyince akla ilk olarak akademik başarı geliyor. Aslında okulun amacı sadece akademik başarıyı değil aynı zamanda çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerini de sağlamak. Kaynaştırma yolu ile eğitim aslında bunu da hedefler. Akranlarıyla beraber aynı sınıfta olan çocuk duygusal ve sosyal gelişim ortamı bulmuş olur. Mesela özel eğitim sınıfı veya özel eğitim okullarından biri olan körler okulunda daha izole bir ortamdasınız ve birlikte olduğunuz çocuklarla da ortak engelliliği taşıyorsunuz. Ama ne oluyor çocuk liseye geliyor ve birden kaynaştırma yoluyla eğitim alması gerekiyor. Sonrasında uzaktan eğitime, açık liseye yönelebiliyor. Çünkü oradaki fırsatlar bir önceki gibi olamıyor. Körler okulundan gelen çocuğun lisede kapsayıcı eğitime dâhil tutulması gerek, okulöncesinden itibaren kapsayıcı eğitimin içinde yer alması gerek.

Eğitim hakkı denildiği zaman hemen akla özel eğitim geliyor. Hâlbuki bizim temel eğitimde problemlerimiz var. Yani özel eğitimdeki sıkıntıların cevabının özel eğitimin içinde değil temel eğitimin bütünü içinde ele alınması gerekli.

Engelli ya da özel gereksinimli çocuğa bakış açımızda sorun görüyorum. Burada da biraz model yaklaşımımızı değiştirmemiz lazım. Ne yazık ki özel eğitim yaklaşımımız medikalleşmiştir. Kullanılan dil de medikal bir dildir. Yani medikal bir kuramı içerir. O da şudur; hastalık vardır ve bunun tedavisi vardır. O yüzden hastalık, tedavi, rehabilitasyon ya da tanımlama gibi kelimeler kullanılır.

Dolayısıyla önce toplumsal algıyı ve hâkim söylemi gözden geçirmek gerekiyor.

Kesinlikle. Diyor ki medikal model, hastalık vardır sağlık vardır. Yani hep ikililik sistemi. O zaman normal dağılım içinde tanımlarsam ben bunu, bu kime göre normal kime göre normal değil. Örneğin, benim boyum bir kadın olarak iki metreyse ben Türkiye toplumu için normal olmuyorum. Ya da bunun basit örnekleri; normal doğum sezaryen doğum; beyaz ekmek normal ekmek iken diğeri kepek ekmeği. O zaman bizim biraz da normlara eleştirel bakmamız gerekiyor. Yani normu eleştirmemiz o normalin sınırlarını da zorlamamız lazım.

Medikal modele karşı sosyal model geliştiriliyor. Bunun dayandığı yer de aslında sivil hareket. Bu konunun öncülerinden biri de Mark Oliver. Kendisi yakın zamanda vefat etti. Dünya Sağlık Örgütü de engelliliğin tanımının çok kolay olmadığını, dinamik bir süreç olduğunu ifade ediyor. Çevresel ve bireysel bağlamları da göz önünde bulunduruyor ve biopsikososyal modeli tanımlıyor. Yani kişinin eksiklikleri olabilir. Mesela ben görmüyorsam körlüğümü yok sayamam. Bu bir eksiklik olabilir. Biopsikososyal modele göre kişinin o eksiklikleri var, ama burada çevresel etmenlerin bu eksikliğe sahip kişiyi nasıl etkilediği önemli görülüyor. Engelli bireyin çevresinde nasıl tutum alınıyor, ötekileştirme var mı? Bunun yanı sıra, bireyin kişisel özellikleri ne durumda. Kişi kör olup aktivist de olabilir. Ama her körden hak savunucusu olmasını bekleyemezsiniz. Haklarını bilmiyor da olabilir. O yüzden engelliliğe ilişkin yaklaşım bir dönüşüm geçiriyor. Biyolojik bağlamları, sosyal bağlamları ve psikolojik bağlamları içine alarak ve insan hakları temelli bir yaklaşım olması lazım. Yani kişinin engelinin değil insan olduğunun ön planda olduğu bir bakışa ihtiyaç var. O yüzden de çözüm nerededir sorusunun cevabından hepimiz sorumluyuz. Nedenine gelince… Ekolojik modeli aldığınız zaman biyopsikososyal model yaklaşımı aslında tıpta önleyicilikte kullanılan bir model. İbn-i Sina zamanında temelleri atılıyor ama bizim psikoloji alanına gelmesi U. Bronfenbrenner () tarafından olmuştur. O da biyopsikosoyal modelin öncülerinden. Buna göre sistemi iç içe girmiş halkalar şeklinde düşünelim, merkezde çocuk var ama merkezdeki çocuğu çevreleyen bir sürü halka var. Birinci çevre çocuğun ailesi ve okul sistemi. En dış halkada da makro sistem dediği kültür ve değerler var. Bu çerçevede baktığımız zaman olumsuzlukları nasıl değiştireceğiz? Sistemdeki her bir parçayı harekete geçirerek. Bireyden ele alalım. Diyelim ki engelli bir bireyim, ben haklarımı biliyor muyum? Nasıl bilebilirim? Mevzuatı bilmem lazım. Ama kendi engel grubumu da tanımam lazım. İşte iç içe dışarıya doğru büyüyen halkaları düşündüğümüzde sorumluluk hepimizin oluyor. Bireyi çevreleyen halkalar içinde neredeyiz. Örneğin ben her engelli bireyle doğrudan temas içinde değilim ama kanıta dayalı yapmış olduğum hak savunuculuğu ile akademisyen olarak bireyin sisteminde makro düzeyde yer almaktayım. Belki bu savunuculuk tek bir bireyi değil bir sürü bireyi etkileyebilmektedir. Aynı şekilde çıkarılan kanunlar. Uygulamaların etkinliğinden dolayı kanunlarda değişiklik olabilmektedir. Kanunu tasarlayan kişiler de yine bireyin sistemi içinde daha makro düzlemde yer almaktadır.

Bu noktada tanılama süreci hem özel gereksinimli çocuk hem de ailesi için en önemli basamaklardan biri diyebiliriz. Türkiye’de engeli olan çocukların tanılama sürecine ilişkin değerlendirmeleriniz neler?

Eğitsel tanılama öncesi bir süreç var. Tıbbi tanılama dediğimiz üniversite veya araştırma hastanelerinde; eğitsel tanılama ise rehberlik araştırma merkezlerinde yürütülüyor. Bu arada biz tanılama kelimesini kullanmıyoruz. Ben tıp doktoru değilim o yüzden tanı kelimesini kullanmayı tercih etmiyorum. Tanı kelimesi de engelliliğe yaklaşımımızda medikal/tıbbi modelin hâkim olduğunu gösteren güzel bir örnek.

Biz bu süreci tıbbi tanılama, eğitsel tanılama ve eğitsel tanılama sonrasındaki süreçler diye üç kademeye ayırdık. Diyelim engelli bir çocuğum var ebeveyn olarak en büyük endişem şu oluyor, çocuk “özel gereksinimli çocuk” raporu alırsa bunun onun hayatında nasıl bir stigmaya/etiketlemeye dönüşebileceği. Yakın zamana kadar bu “özürlüler raporu”ydu. Ankara Üniversitesinde gelişimsel pediatrist Prof. Dr. İlgi Ertem hocamız raporun adının Özel Gereksinimli Çocuklar Tıbbi Raporu olması için çok uğraştı. Daha önceleri hem yetişkinler hem de çocuklar için aynı rapor kullanıyordu. Bu konuda hocamızın ve elbette diğer hocalarımızın ve STK’ların önemli katkısı vardır. Özel gereksinimli çocuklar bu raporu aldıklarında ebeveynlerin raporun olumludan çok olumsuz etkileri olur mu gibi endişeleri oluyor. Çocuğum bu raporu alırsa önü nasıl kesilebilir, askere gidebilir mi, evlenebilir mi gibi sorular bile gelebiliyor. Bu yüzden eğitsel tanılamada aile çekimser olabiliyor. Ama raporun kazandırdıkları var. Yani tıbbı tanımlamayı almış olan çocuk rehberlik araştırma merkezine (RAM) yönlendirilerek orada eğitsel tanılaması yapılıyor. Eğitsel tanılaması neticesinde rehberlik araştırma merkezi ilçeye bu çocuğun okula yerleştirilmesi nasıl olmalı, kapsayıcı eğitimde mi olmalı, özel eğitim sınıfında mı olmalı, özel eğitim kurumuna mı gitmeli gibi konularda öneri veriyor. Buna göre ilçe milli eğitim müdürlüğü çocuğun eğitsel sürecine karar veriyor. Bu raporu alan çocuk rehabilitasyon merkezlerinde özel rehabilitasyon hizmetlerinden faydalanabiliyor. Burada aylık sekiz saat ücretsiz rehabilitasyon hizmeti desteği sağlanıyor. Bunun dışında da sizin gereksiniminize göre okullarda özel eğitim ya da destek eğitim hizmetleri olabiliyor.

Erken müdahale çok önemlidir diyoruz, okul öncesi eğitim de erken müdahaledir. Engelli olan bir grup çocuğu daha erken okullaşma süreci sayesinde daha çabuk tespit edip, erken müdahale süreçlerine dâhil edebiliriz.

Bu konuda bana göre en önemli unsur; okul öncesi eğitimin zorunlu olması gerekliliği. Çünkü biz erken müdahale çok önemlidir diyoruz, okul öncesi eğitim de erken müdahaledir. Engelli olan bir grup çocuğu daha erken okullaşma süreci sayesinde daha çabuk tespit edip, erken müdahale süreçlerine dâhil edebiliriz. Çünkü okul gerçekten onun için belirleyici olabiliyor. Eğitim hakkı bağlamında verdiğim mücadeleye şu dönemlerde büyüme ve gelişim hakkını da dâhil ettim. yaş eğitimine, gelişimine odaklandım. Çünkü bu yaş grubunda birçok nörogelişimsel çeşitliliği erkenden yakalama şansınız olabiliyor. Böylece yönlendirme yapılarak daha çocuk okul öncesi döneme gelmeden erken yaşlarda özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilir. Dolayısıyla gelişimi önündeki engeller azaltılabilir.

Peki, tanılama süreci veli isteğiyle başlayan bir süreç mi? Tanılama sürecinde özel gereksinimli öğrencileri büyük oranda tespit edebiliyor muyuz?

Aslında şöyle başlıyor. Okul dönemindeki çocuğu ele alalım. Bu sorunun birinci etabı sınıf öğretmeni. Çocuk okula başladı çocukta bir sıkıntı görüyor bu konuda başvuracağı ilk yer okuldaki psikolojik danışman. Okuldaki psikolojik danışman gerekli değerlendirmeleri yapıp aile ile görüşüp aileye “bu çocuk şu şu alanlarda zorluk çekiyor, bu yüzden olası bir engel durumu olabilir” şeklinde bilgi veriyor. Bu noktada ilk önce genelde RAM’a gitmeden önce aileye tıbbi tanılama için bir sürece başlamaları söyleniyor. Ama tabi bu aşamadan sonrası ailenin sorumluluğunda. Burada ailenin çocuğun içinde bulunduğu zorlukla ilgili ihmali söz konusu olabilir. Ben psikolojik danışman olarak çocukta bir problem görüyorum ama aile tanılama için gerekli yerlere götürmeyebiliyor. Mevzuat bunu zorlatamıyor. Bu aynen okullaşamayan çocuk için ev ziyareti yapıp çocuğunuzu okula gönderin diye veliyi ikna etmek gibi. Okul psikolojik danışmanları da aileyi ikna süreçlerini yaşıyor.

Okulda psikolojik danışman aileyi ikna ettikten sonra çocuk için tıbbi tanımlama süreçleri başlıyor. Sonrasında psikolojik danışman genel tanılama neticesine göre RAM yönlendirme süreçlerini başlatıyor. Randevu sistemi ile çalışan RAM’larda çok kısa bir sürede talepler karşılanıyor. COVID dönemine istinaden aksamalar oldu elbette. Daha sonra rehberlik araştırma merkezi bir rapor yazıp okul psikolojik danışmanına yolluyor. Diyelim ki çocuk kapsayıcı eğitime tabi tutulacak okuldaki psikolojik danışman tarafından okul müdürü ya da müdür yardımcısının gözetiminde bireyselleşmiş eğitim programının hazırlanması gerekiyor. Bu sadece psikolojik danışmanın görevi değil; sınıf öğretmeninin, çocuğun ve ailesinin hep birlikte işin içinde olması gerekiyor. Bu noktada şu önemli; hak savunuculuğu bağlamında aile ve çocuk bu tanıyı biliyor mu, bu tanıya dair hakkını arayabiliyor mu? Aile özel gereksinimli çocuğun tanısını, özelliklerini bilip hakkını arayabiliyor mu? Mevzuat der ki bireyselleşmiş eğitim programı çocuk için hazırlanır. Bu toplantılara çocuğun ve ailesinin de katılması gerekir. Engelli birey neden benim hakkımda bir düzenleme yapıyorsunuz, benim haberim olmadan olmaz diyebilmelidir. Burada öz hak savunuculuğunu önemsiyorum. Bu benim kendi haklarımı bilmem ve savunabilmem demek. Örneğin, lise öğrencisi olup öğrenme zorluğu olan çocuklar var. Özel öğrenme güçlüğü olduğunda çocuğun zihinsel kapasitesinde bir sorun yok, zekâsının “normal sınırlar” içinde işlev gösteriyor olması lazım. Yani öğrenme güçlüğü olması çocuğun kendi süreçlerinden habersiz bırakılmasına bir gerekçe değil. Zaten zekâ “normal” değilse eğer belirli bir aralığın altındaysa hafif zihinsel engelli demek. Özel öğrenme güçlüğü tanısı almış bir grup lise öğrencisi ile yapmış olduğumuz nitel çalışmanın sonuçlarından yola çıkarak şunu paylaşmak isterim. Çoğu çocuk RAM’a niye gittiğini bilmiyor. Ayrıca çocukların bir kısmı öğrenme zorluğuyla ilgili olarak yaşamış olduğu şeyin ne olduğunu bilse de çoğu bu konuda haklarını bilmiyor.

Özel eğitim ihtiyacı olan çocukların eğitimine yönelik uygulamalarda okul içinde ve dışında güçlü ve odaklı bir işbirliği gerekir diyebiliriz. Aile, okul, öğretmen, çocuk arasında nasıl bir işbirliği olmalı?

Aslında şu çok güzel olabilir. Diyelim ki ben engelli çocuğu olan bir ebeveyn olarak tanılama sürecine tabi oldum ve çocuğuma tanı kondu. Bu noktada keşke birileri bana seminer verse ve hem engeli hem de önümüzdeki süreci anlatsa. “Bakın çocuğunuz şu aşamalardan geçecek ve siz şunları yapabilirsiniz” gibi. Bu konuda iyi örnekler var. Psikolojik danışman olarak okullarda çalışan çok kıymetli mezunlarımız var. Bu müdürün ya da müdür yardımcısının sorumluluğu olduğu halde bu sorumluluğu alıp bir şekilde aileleri bilgilendiriyorlar. Bu da önemli bir şey. Ama bu daha standart bir hale gelmeli. Rehberlik araştırma merkezlerine şimdi araştırma yapma zorunluluğu geldi belki bu çerçevede bazı değişiklikler olabilir. Yani bir şekilde onun için alt yapı var ama ciddi bir insan kaynağı desteği gerekiyor. Mesela ben kendi mezunlarımızdan biliyorum. kişilik bir okulda psikolojik danışmanın görevleri kapsamında önleyici, gelişimsel ve kriz odaklı çalışmalar yapmaları lazım. Bir de hak savunuculuğu yapmaları gerekiyor. Ama okulların psikolojik danışmanları o kadar kriz odaklı çalışmak durumunda kalıyorlar ki; kişilik okulda tek başına tüm istenenleri yapmaları ne kadar mümkün olabilir?

Bu aslında sınıf öğretmenleri için de geçerli değil mi? Sınıf öğretmenleri de kaynaştırma yoluyla eğitimde sınıflarındaki özel gereksinimli çocuklarla ilgilenme konusunda zorluklar yaşıyor.

Sınıf eğitimi programında benim hep önerdiğim bir şey var. Sınıf öğretmenliği programının 5 seneye çıkarılması ve bunun bir senesinde özel gereksinimli öğrenciler için kaynaştırma yoluyla eğitime dair eğitim verilmesi. Tezsiz yüksek lisans programı gibi. Böylece çocuğun okula başladığı kritik o ilk dört seneyi sınıf öğretmeninin desteğiyle ve bilgisiyle düzenleyebilirsiniz. Ama burada sadece öğretmene yüklenmemek lazım. Şöyle düşünün; sınıf öğretmeni diyor ki, ben böyle bir eğitim almadım. Bu bence önemli. Siz 5 seneye çıkarırsanız o zaman o eğitimi almış oluyor. Özel gereksinimli çocuklara yönelik öğretimin pedagojik aynı zamanda etik boyutu hizmet öncesi eğitimle şekillenebilir.

Bir de akranların velileri sorunu var. Aksaray’daki olayı örnek olarak verebiliriz. Aileler öğretmenlerin otizm tanısı almış bir çocukla ilgilendiği için kendi çocuklarıyla ilgilenemediğini söyleyerek imza toplamışlardı. İşte bu konunun toplumsal algı boyutu. Akademik çalışma alanlarımdan biri de örtük ayrımcılık. Örneğin, örtük ayrımcılıkta şöyle bir söylem olabiliyor “engellerine rağmen başardı”. Bu aslında çok ayrımcı bir ifade. Yani beni ben yapan benim engelim değil ki. Ya da bak kör ama üniversiteye girdi diyoruz. O zaman engelli birey tırnak içinde engeli olmayan birey için de ilham kaynağına dönüşüyor. Ya da “onlar bizim özel çocuklarımız”, “benim engelli kardeşlerim” söylemleri. Şimdi bu söylem aslında yaşantısal hayatımızın bir parçası. Bu belirleyici olabiliyor.

Bu sadece öğretmenle psikolojik danışmanla çözülecek bir konu değil toplumsal hareket gerekiyor. Engelli bireylerin kendilerinin, ailelerinin ve tipik gelişen çocukların velilerinin de bu toplumsal hareketin içinde olması gerekiyor.

Gelişmiş ülkelerde kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamalarında nasıl bir eğilim var, örneğin hangi destek mekanizmaları oluşturuluyor, öğretmen nasıl destekleniyor, veli işbirliği nasıl sağlanıyor?

Açıkçası orada da sorunlar var. Hem Avrupa’da hem de Amerika’da. Hep ötekileştirmeyle ilgili sorunlar yaşanıyor. Sanki farklı olanın dışlanması; sorunsuz olanın, “sağlam” olanın kabul görmesi. İçe işleyen bir soy arıtımı, üstün ve problemsiz soyun yaratılma isteği. Sağlam bir bedene sahip olmak istenen bir şey. Sen sanki bir makinasın, bu makinadaki her parçan işleyecek. Senin eğer bu makinada bir parçan eksikse sen eksiksin. Biraz bunu kırmak lazım. Sağlamcılık kültürünü kırmak ve normale eleştirel bakmak gerekiyor.

Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman da uygulamalarda farklılıklar elbette olabiliyor. İyi örnekler olduğu gibi iyi olmayan örnekler de mevcut. Bir ülkede özel eğitim uygulamaları o ülkenin temel eğitimi hakkında da bilgi verebilir. D. Mitchell&#;a göre; kaynaştırma yoluyla eğitim bir ülkedeki sosyal, politik, ekonomik, kültürel ve tarihsel bağlamların birbirleriyle olan ilişkisinin yansımasıdır. Buradan yola çıkarsak sadece özel veya temel eğitim arasındaki ilişki değil, bu ilişkiyi farklı bağlamlar çerçevesinden de düşünmek gerekir; sosyal, politik vb. gibi.

’lerde İtalya tamamen özel eğitim kurumlarını kapattı. Özel eğitim uygulamaları kaynaştırma yoluyla olacak şekilde düzenlenmeye başlandı. Elbette bu Türkiye’de işitme engelliler okullarının ya da görme engelliler okullarının kapatılması gibi yorumlanmamalıdır. Özel eğitim okulları içlerinde ciddi bilgi birikimlerin biriktiği referans ya da kaynak merkezleri gibi de düşünülebilir. Bir okul ortamını düşünelim, kaynaştırma yoluyla eğitim kapsamına alınan, işitme problemi olan bir öğrenciniz var. Bu öğrencinin aynı zamanda işitme cihazı kullandığını da düşünelim. Benim de bu öğrencinin öğretmeni ya da okuldaki psikolojik danışman olduğumu düşünelim. İster öğretmen olayım ister psikolojik danışman bir şekilde öğrencinin eğitim alma hakkını garanti altına alabilmek için konuya hâkim, uzman birilerinden destek almam gerekiyor. İşitme problemi olan bir öğrenciye bilgiyi nasıl aktaracağım, ders materyallerini nasıl paylaşacağım, öğrencinin dudak okuma alışkanlığı varsa sınıftaki yerinin tespitine dair konularda nasıl karar vereceğim gibi konularda destek almam gerekecek. Bu desteği kaynak merkezi konumuna geçebilecek sağırlar okulu ya da işitme engelliler okullarında çalışan öğretmenlerden alabilirim.

Okuldan merkeze dönüşüp kapsayıcı eğitim sürecinde olan öğrenciler için özel eğitim okulları konsültasyon hizmeti verebilir. Bunun iyi örneklerini yurtdışında da görebiliyoruz. Engellilik bağlamında çalışmak için kurulmuş olan toplum merkezleri veya STK’lar bu tarz destekleri verebilmektedir. Bu desteğin verilmesi de devlet güvencesi altında olup, okulun bağlı bulunduğu bölge çerçevesinde birey için kaynak aktarımı da yapılabilmektedir. Benzer örneği görme engelli bir öğrenci için de verebiliriz. Kaynaştırma yoluyla eğitim kapsamında olan öğrencinin altı nokta prensibine dayalı Braille alfabesini öğrenmesi ya da baston kullanabilmek için bağımsız hareket eğitimi alması gerekiyor. Bunun için körler okulu ciddi bir destek sağlayabilir. Bir öğretmen olarak eğer görme engelliler öğretmenliği programından mezun olmamışsam hizmet öncesi eğitimim bağımsız hareket öğretmeyi kapsamayacaktır. Ve bağımsız hareket eğitimi vermem de doğru olmayacaktır. O zaman bağımsız hareket becerisi kazanmamış olan çocuk için kolay yol beden eğitimi dersinden muaf tutulma oluyor. Muafiyete karşıyım. Diploma yeterlilikleri çerçevesinde engelli olan bir çocuğun o diplomayı hak etmesi gerekiyor. Eğitim-öğretim programlarının engelli öğrenci için uyarlanması gerekiyor. Erişilebilirlik ilkeleri bunları kapsıyor. Yurtdışında bunların iyi örneklerini görüyoruz. Aynı şekilde ülkemizde de. Bunların talep edilmesi bir rica, bu talebe karşılık verilmesi bir lütuf değildir. Bu bir haktır.

Model alınabilecek iyi uygulama örneklerinden bahsedebiliyor muyuz?

Disiplinlerarası bir bakışa sahip olmak çok önemli bu noktada. Kendi pratiğime dayanarak size Amerika’da doktora eğitimi sırasında çalıştığım Pittsburgh’daki Çocuk Hastanesi’nden örnek verebilirim. İlk vakam otizm tanısı almış bir çocuktu. Ve ekip olarak hastane ortamında çocuğu görmüş olsak bile okul ortamıyla sürekli temas halindeydik. Çocuğun gelişiminin takibi için okul ortamında sık sık gözlem yapıp hem okul öğretmenlerine hem yönetime hem de aileye destek sağlıyorduk. Bu destekler iyi örnek çerçevesinde yer alabilir. Ama pek iyi olmayan bazı deneyimlerimi de bu vaka bağlamında paylaşmak isterim. Şöyle ki; çocuk sınıf ortamında problem yaşadığı için sürekli akranlarının bulunduğu ortamdan çıkarılıp tek başına kalacağı izolasyon odasına götürülüyordu. Sosyal ilişkilerde problem yaşayan müdahalenin odağı sosyal becerileri öğretmek olan bir durumda öğrencinin sürekli tek başına kalacağı bir ortamda gününü geçiriyor olmasının ne yazık ki hiçbir öğretici tarafı bulunmuyor. Aynı çocuk bağlamında ders kitaplarının erişilebilir hale getirilmesi gerekiyordu. Bazı yazıların büyütülmesi ve sesli formatının oluşturulması gerekti. Okulun erişilebilir materyal desteği için bütçesi olduğu halde okul müdürü bu talebi yerine getirmek istemedi. Okul müdürünün bu tutumu da bir hak ihlalidir. O yüzden belirtmek istediğim şu ki yurt dışında da mevzuat gayet iyi ama uygulamalarda bireysel süreçlerde ciddi problemler yaşanabiliyor. Bu vakada bizim çalıştığımız diğer konuda ayrımcılıkla mücadele ve aileye hakları konusunda eğitim verilmesi yer almıştı.

Başka bir örneği de dâhil olduğum ve koordinatörlüğünü yapmış olduğumuz bir Avrupa Birliği projesinden vermek isterim. Proje kapsamında sınıf öğretmenlerine kapsayıcı eğitim bağlamında 30 saatlik bir hizmet içi program hazırlamıştık. Program hazırlanmadan önce öğretmen ihtiyaçlarına yönelik betimleyici bir çalışma yürütmüştük. Bu çalışma kapsamında ortak ülkelerle birlikte yaptığımız tespit çalışmamızda çıkan durumlardan biri de engelli öğrencinin bulunduğu sınıfların mevcuduna ilişkindi. Belçika’da yapılan örneklemde sınıf mevcudu (12) kapsayıcı eğitim uygulamaları için kalabalık görülüyordu. Türkiye’de ise sınıf mevcudu arasında. Burada sorun, kalabalık olma durumundan ziyade engelli bir öğrencinin sınıfta kabuliyeti ile alakalı. Olumsuz tutum ve önyargılar, hatta örtük ve açık ayrımcı tutumlar uygulamalar önünde en büyük engel. Bu tutum ayrıştırma hatta tecrit etmeye kadar giden yolun ne yazık ki en büyük destekleyicisi.

Avrupa bu konuda çok iyidir diyemem; ama sosyal haklar, insan hakları çerçevesinde elbette daha iyi düzenlemeler olabiliyor. En azından aileler haklarını bilme konusunda daha iyi bunu söyleyebilirim. Benim yurtdışında çalıştığım dönemlerde hastanedeki birimimizde çocuk tanı aldıktan sonra ailelerin belirli aralıklarla katılması gereken toplumsal bilgilendirme seminerleri yapılıyordu. Aile üyelerinden oluşmuş destek grupları da oluşturuluyordu. Türkiye’de de STK’lar aileler için destekleyici hizmetlerde bulunuyor. Bunların sayılarının artırılması, farklı engel gruplarına göre şekillendirilmesi oldukça önemli. Bu destek grupları sayesinde haklar konusunda da örgütlenmek mümkün olabiliyor.

Türkiye’de kaynaştırma yoluyla eğitimde uygulamadaki temel sınırlılıklar neler?

Aileler çocuğun engel durumu ve haklarının ne olduğu konusunda yeterli bilgiye sahip olmayabiliyor. Bu konularda aileleri bilgilendirmek lazım. Kaynaştırma yoluyla eğitim olması gerektiği gibi uygulanamadığı için veli diyor ki ben bu eğitimi istemiyorum. Özel eğitim sınıfında olsun hiç olmazsa sınıfta daha az kişi olur diyor. Ama ailelere çocukların okul ortamlarında sosyal ve duygusal gelişiminin desteklendiğinin anlatılması lazım. 25 yaşına kadar beyin sürekli gelişiyor. Beynin en esnek olduğu dönem yaş, çok daha önemli yapısal açıdan. Zihinsel bağlantıların kurulma dönemleri ise okullaşma ile hızlanıyor.

Öğretmenin yeterince desteklenmesi konusunda sıkıntılar var. Kaynaştırma yoluyla eğitimin denetlenmesinin de çok iyi yapılması gerekiyor.

Uygulamadaki sıkıntıların bir diğer sebebi kesinlikle öğretmen eğitimi. Öğretmenin yeterince desteklenmesi konusunda sıkıntılar var. Kaynaştırma yoluyla eğitimin denetlenmesinin de çok iyi yapılması gerekiyor. Bu çocuklar için bireyselleşmiş eğitim programı hazırlanıyor mu sorusu yeterli değil. Bence önemli olan programın uygulanıyor olması. Yani sistemde hesap verilebilirlik olması lazım.

Ek olarak çocuğun rehberlik araştırma merkezlerindeki tanımlama süreciyle ilgili de sorunlarımız var. Rehberlik araştırma merkezlerindeki o kullanmış olduğumuz ölçüm araçlarının biraz geliştirilmesi gerekiyor. Bunun için adımlar atılmaya başlandı ama kullanmış olduğumuz testlerin normlarıyla ilgili sıkıntılar mevcut. O yüzden de sadece testlerin değil okul psikolojik danışmanları tarafından hazırlanan gözlem raporlarının da tanılama sürecinde etkinliği bulunmakta. Bir de tabii toplumsal olarak bizden farklı olana nasıl baktığımızla ilgili sorunlar kaynaştırma yoluyla eğitimin uygulanmasında en önemli engellerden biri.

Öğretmen eğitimi ile ilgili sorunlardan söz ettiniz. TALIS raporunda da karşımızı şu çıktı, Türkiye’de öğretmenlerin en çok mesleki gelişime ihtiyaç duyduğu alanlardan biri %16,0 ile özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere yönelik eğitim. Bu konuyu öğretmenlerin hizmet öncesi ve hizmet sürecindeki eğitimleri çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Öğretmen eğitimleri özel eğitim bağlamında nasıl zenginleştirilebilir?

Özel eğitimin temel eğitimle bağlantısının kurulması lazım derken bunu söylemek istemiştim. Bir öğretmenin farklı öğrenme yollarının mümkün olduğunu, hepimizin farklı şekillerde öğrenebildiğini ve aslında her çocuğun öğrenebileceğini dört senelik lisans öğreniminde içselleştirmesi gerekiyor. Lisans sonrasında da öğrenme devam ediyor. Öğrenme statik bir şey değil ki, ben yapmış olduğum hizmeti daha iyi verebilmek için hala bir sürü eğitime katılıyorum. O yüzden de hizmet içi eğitimlerin kalitesine bakmak lazım. Düşünün öğretmen olarak bilmediğiniz bir alan, çaresizsiniz. Hizmet içi eğitimlerle öğretmene yeterli destek de sağlanmazsa o zaman kaynaştırma yoluyla eğitimde olan çocuk sistem içinde “kaynayan” çocuk oluyor. O zaman engelli olan çocuk sınıfta fiziksel olarak mevcut. Okullar tecrit etmek için değil birleştirmek için işlev göstermelidir. Bu bağlamda sosyal olarak da çocuğun kendini o sınıfa ait hissetmesi çok önemli.

Hizmet içi eğitimlerle öğretmene yeterli destek de sağlanmazsa o zaman kaynaştırma yoluyla eğitimde olan çocuk sistem içinde “kaynayan” çocuk oluyor.

Yeni bir uygulama başlatıldı sanırım. Bu öğrenciler için sınıflarda asistan öğretmen bulunması, gölge öğretmen gibi. Sonra düzeltildi mi bilmiyorum ama ilk düzenlemede sadece otistik olan çocuklara sınıfta gölge öğretmen izni verilmesi vardı. Neden tüm engel gruplarını içermesin? Bir de örneğin otizm eylem planı gibi eylem planları çıkıyor. Bu aksiyon planları çıksın ama niye tek bir engel grubuna ya da birkaç engel grubuna yönelik çıkıyor? Bu hareketliliğin bütün engellilik gruplarını kapsaması çok önemli.

Boğaziçi Üniversitesinde 5 sene boyunca “Engellerle Yaşam” adlı bir dersi verdim, ders bütün üniversite öğrencilerine açıktı. Engelliliğin anlaşılması lazım ama bunun bir el kılavuzu yok. Birlikte yaşayarak anlayabiliriz. Birlikte yaşama kültürünün bir şekilde oluşturulması lazım. Örneğin ben derste birisi bir şey anlatırken kafamı sallıyorum ama görmeyen bir öğrenci var, o zaman ne yapıyorum kafa sallamak yerine “hıhı” diyorum. Bu erişilebilirlik için çok basit bir çözüm ama bunu yaptığımda ben görmeyeni yok saymamış oluyorum. Şunu düşünmem gerekiyor bir öğretim üyesi olarak; görmeyen için ben ne yapabilirim? Benim derslerimde de görmeyen öğrenci oluyor, PowerPoint kullanıyorum içinde bir sürü görsel var. Bu görselleri betimleyebilirim. O zaman aslında sınıfta engelli bir öğrencinin olması kriz değildir. Öğretmen için, öğretme metodolojilerini tekrar gözden geçirmek için bir fırsat verebilir. Örneğin ben şimdi kör öğrencim olduğu için alıştım, sınıfta kör öğrenci olmasa bile görselleri betimliyorum. Öğretmenin düşünmesi lazım, ya öğrenci görsel yerine işitsel olarak daha iyi öğreniyorsa. O zaman hem görseli hem işitseli iki modaliteyi birlikte kullanmalıyım. O yüzden özel eğitim için yapılan düzenlemeler aslında bütün çocukların işine yarayabilir.

Dünyanın gündemi COVID Ülkeler salgın ile büyük bir mücadele veriyor. Türkiye’de salgın sürecinde okulların kapanması ve 20 yaş altı bireyler için sokağa çıkma yasağı uygulaması ile çocuklar 2 aydan uzun bir süre evlere kapandı. Özellikle özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için bu sürecin olumsuz etkileri daha hissedilir olabilir. Bu çocuklar için sürecin kısa ve uzun vadeli etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özel gereksinimli çocuklar çifte pandemi yaşamış gibi oldular. Zaten eğitim hakkından değişik şekillerde mahrum oluyorlardı. Bu salgının etkisiyle daha da pekişti. Uzaktan eğitim sürecinin bütün çocuklar için eş zamanlı başlaması gerekirdi. Okulların kapatılması kararı alındıktan sonra hemen televizyonlarda yayınlar başladı. Ama özel gereksinimli çocuklar için “de” şunlar eklendi gibi olmamalı. Bütün sürecin tüm çocuklar için aynı zamanda başlaması gerekirdi.

Okullar açılmadı ama rehabilitasyon merkezleri açıldı. Bunun da zorlukları olabilir sonuçta örneğin maske çocukların alışık olmadığı bir şey. Teknik olarak ne kadar mümkün bilmiyorum internet yoluyla değişik dijital platformlarla bu çocuklarla bire bir eğitim yapılabilirdi. 40 dakika gibi süreler değil ama en azından 15’er dakikalık düzenli görüşmelerle çocuğu aktif tutmanın yolları olabilirdi. Yani temel amaç çocuğu aktif tutmanın yollarını aramak. COVID dönemiyle ilgili olarak son yapılan düzenlemeyle bir de özel gereksinimli çocuğu olan ailelere isterlerse sınıf tekrarı yapma hakkı verildi. Bu düzenleme çocuğun bu yılı kaybetmemesi için önemli.

Peki, COVID sürecinin psikolojik etkilerini nasıl gözlemleriz? Yani neler yaşadı çocuklar?

Bence bütün çocuklar neler yaşadı bunu konuşalım. Bir kere şöyle bir gerçeğimiz var. Çocuklar ekran karşısında oldukça fazla zaman harcıyorlar. Bütün çocuklar için konuşuyorum ben. Çocukların ekranda geçirdiği zaman salgın öncesinde de oldukça fazlaydı. Bu dönemle birlikte bu kat kat arttı. Çünkü her şey artık internet ortamında. Ama belki bu şöyle bir şeye yol açabilir. Artık çocuklar belki de ekrandan sıkıldılar. Dışarıya çıkma oyun oynama isteği bütün çocuklar için geçerli. Çünkü biz aslında hareket ederek oyun oynayarak keşif yaparız. Keşif de öğrenmek için çok önemli. Yani keşifler bize öğrenmenin yollarını açacaktır. Psikolojik olarak çocuğun psikolojisini etkileyen bir sürü unsur olabilir; evdeki durum, finansal kaynakların yetersizliği, işsizlik ya da ev içi şiddetin artmış olması. Örneğin, engelli çocuğu olan bir ebeveynin kabuliyet problemi olabilir. Çocuğun engelli olduğunu kabul etmezken şimdi daha uzun süre birlikte vakit geçirdikleri için bu daha fazla sorun haline gelmiş olabilir. Okullar bir şekilde çocukların zamanının büyük bir kısmının geçtiği yerler. Ama pandemi süreci ile birlikte annelik ve babalık kavramı da değişti. İş bölümünde değişiklikler olmak durumunda kaldı ve farklı sosyo-ekonomik durumlara göre bu etkilendi.

Sonuçta hepimiz bir travmanın içindeyiz. Bu travmada bir belirsizlik var. Ben ebeveyn olarak bu belirsizliği yaşıyorsam bunu da çocuğuma aktarıyorum. Öz regülasyon diye bir şey vardır. Yani benim ebeveyn olarak kaygı düzeyim çok yüksekse bu çocuğumun da kaygı düzeyini etkileyebilir. Ama bir şekilde onunla birlikte ortak olarak paylaşmış olduğumuz kaygıyı düşürebiliriz. Ama ikimizin de kaygı düzeyi yüksekse kaygı düzeyleri bir anda daha tepelere çıkabiliyor. Hep biz “ölüm hakkında” konuşuyorduk ama şimdi “ölüm” konuşur olduk. Bilmediğimiz bir virüs var göremiyoruz. Çocuklar keşke görüp ayağımla onun üzerine basabilseydim diyor. Ebeveynlerin üzerindeki finansal baskılar, ne olacak ne yapacağız kaygısı elbette çocukları da etkiledi. Sürekli evde olan bir grup çocuk var. Bu da olası fiziksel şiddetin artmasına ya da duygusal şiddetin artmasına neden olmuş olabilir.

Ebeveynler okulların kapalı olduğu süreçte çocuklarının öğrenmeyi sürdürmesinde ve gelişimlerinde daha fazla sorumlulukla karşı karşıya kaldılar. Bu durum özellikle eğitim düzeyi düşük ve yeterli kaynağa sahip olmayan aileler için çok önemli bir sorun haline geldi. Aileler bu süreçte nasıl desteklenebilir?

Aslında bu dönem komşuluk ilişkileri gibi eski değerlerimizi tekrar gündeme getirdi. Sosyal dayanışma örnekleri görüldü. Örneğin, özel eğitim öğretmenleri kendi içlerinde bir ağ kurdular. Gönüllü olarak engelli öğrencilere destek hizmetleri sunmaya çalıştılar. Ben de mesela sağlık çalışanlarına yönelik gönüllü destek hizmeti sunuyorum. Kendi öğrencilerimizle de sosyal dayanışma anlamında bir örgütlenmeye gittik. Travmanın bir nebzede olsa etkilerini azaltmaya çalıştık. Hepimiz aynı gemideyiz söylemi yanlış. Hepimiz farklı gemilerdeyiz ama maruz kaldığımız fırtınalar, dalgalar aynı. Ve o gemide hangi kaynaklara sahip olduğunuz çok önemli. Örneğin, kalabalık bir ev olduğunu düşünelim ve evde birisinin çalışması gerekiyor. Dışarıdan gelecek kişi virüsü eve taşıyabilir. Ya da insanların ben çalışmayacağım demek gibi bir hakları var mı? Konuştuğunuz zaman ya açlıktan öleceğim ya virüsten öleceğim dedikleri durumlar da söz konusu. Burada dediğim gibi baş etme mekanizmaları çok önemli.

Okulların bir kısmı EBA üzerinden eğitime devam etti, bazı devlet okulları başka platformlardan öğrencileri aktif tutmaya çalıştı. Bu noktada rutinler bizim için önemlidir. Pandemi dönemlerinde ya da toplumsal travmaların olduğu zamanlarda rutinleri kaybetmemek çok önemli. Bu yüzden eğitime ara verilmemesi uzaktan da olsa devam edilmesi çok önemli. Öğrenci olarak belki bu dönemde bir şey öğrenemeyeceğim ama en azından bir rutinim öğrenci olmak. Aynı şekilde özel eğitim kapsamındaki öğrenci belki uzaktan eğitim ile tam istenilen eğitimi alamayacak ama bir rutin oluşturabilecek.

Hem bu izolasyon sürecinin getirdiği zorluklar hem de dediğiniz gibi aileden aileye değişen bir sürü etki var. Özel eğitim ihtiyacı olan çocukların profesyonel destek ihtiyaçları ve uzaktan eğitim konusunda yaşayabilecekleri güçlükler dikkate alındığında, yüz yüze eğitime ara verilmesinin bu çocukların gelişiminde kaygı verici etkileri olabilir. Bu süreçte özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere yönelik sağlanabilecek kapsayıcı öğrenme çözümleri ve psikososyal destek uygulamaları neler olabilir?

Kendimden örnek vermek isterim. Ben daha önce hiçbir şekilde uzaktan eğitim vermemiştim. Bu dönem verdiğim üç dersi uzaktan eğitime uygun olacak şekilde tekrar düzenlemem gerekti. Benim de öğretici olarak alışık olmadığım “Zoom” gibi bir sisteme alışmam gerekti. Dünyamız üç boyutludan iki boyuta indi. Sadece görsel ve işitselim var. Kokuyu alamıyorum. Ve bedenimin bir kısmı ekrana yansıyor. Ekrana bağlı olarak anlatmam gerektiği için hareket etme özgürlüğüm de kısıtlanmış durumda. Bir de sesimi siz dijital bir kanaldan geçmiş haliyle duyuyorsunuz. Ve farkında olmadan daha yüksek sesle konuşuyorum.

Engelli bireyin toplumsal hayatın içine girmesi evden çıkması gerekiyor. Bu yüzden uzaktan eğitim yüz yüze olan eğitimin yerine geçemez ancak tamamlayıcı olabilir.

Sürecin uzaktan eğitimle de oluyormuş o zaman uzaktan eğitimle sürdürelim gibi bir yönde dönüşmemesi lazım. Bu ciddi bir eğitim politikası sıkıntısı yaratabilir. Özel gereksinimli çocuğun okula gitmesi, o koridorda birilerini görmesi bile önemli. O yüzden uzaktan eğitim fırsatlar yaratabileceği gibi dezavantajlar da yaratabilir. Dezavantajların fırsat gibi sunulmaması lazım. Çünkü hep engelli çocuklar açık öğretime gitse açık liseye gitse gibi görüşler vardır. Bu dönemin de etkisiyle özellikle bedensel engelli öğrenciler için uzaktan eğitim verilmesi hem aile hem de okullar açısından daha işlevsel görülebilir. Bunu çocuk da aile de isteyebilir. Ben buna karşıyım. Çünkü engelli bireyin toplumsal hayatın içine girmesi evden çıkması gerekiyor. Bu yüzden uzaktan eğitim yüz yüze olan eğitimin yerine geçemez ancak tamamlayıcı olabilir.

Son olarak, okula dönüşü sormak istiyorum. Özel eğitim ihtiyacı olan çocukların okula döndüklerinde dezavantajları nedeniyle öğrenme kaybı, öğrenme eksiklikleri, sürecin psikososyal etkileri gibi konularda yoğun bir desteğe ihtiyaç duyacaklarını söyleyebiliriz. Okula dönüşte özel gereksinimli çocuklarla ilgili nasıl bir uyum süreci izlenmeli, telafi eğitimleri nasıl planlanmalı?

Şu an biliyorsunuz Türkiye’de normalleşme çalışmaları başladı. Bu normalleşme sürecine ya da yeni normale alışma hepimiz için geçerli, sadece engelli çocuk için değil. Bilgi kaybı evet olacak. Yaz tatilinde de öğrenmelerimizin bir kısmını unuturduk. Bunun için Bakanlık engelli çocuklara bir sene sınıf tekrarı hakkı verelim dedi. Ya da telafi eğitimi uygulaması zaten Türkiye’de ’lerde vardı, bu dönemde tekrar gündeme geldi. Kaynaştırma yoluyla eğitim alan öğrencilerin telafi eğitimi sürecinden de diğer öğrencilere göre daha erken okula başlaması ve daha uzun bir hazırlık dönemi geçirmesi gerekir. Örneğin öğrenmeyle ilgili problemi olan bir öğrencinin okula yeniden alışma ve hazırlık sürecinin daha uzun olması gerekir. Bu süreç yarı oyun yarı akademik olabilir.

Bu süreçte uzaktan eğitimde televizyon karşısına 20 dakika geçerek tipik gelişen çocuk ne kadar öğrendi bilmiyorum. Ama bir taraftan da hayat mücadelesi veriyorsunuz. Başka bir beceriyi kazandık, bu da yaşam. Hayatta kalabilme becerisi ve belirsizlikle yaşama becerisi. Her travma sonrasında bir büyüme vardır. Umarım hepimiz iyi bir şekilde büyür hayatın anlamını daha iyi kavrayıp bazı unutmuş olduğumuz değerleri tekrar hatırlayabiliriz. Bu dönemi herkesin eğitim hakkından mahrum kalmadan ve yaşama hakkı garanti altına alınmış bir şekilde geçirmesini temenni ediyorum.

Her travma sonrasında bir büyüme vardır. Umarım hepimiz iyi bir şekilde büyür hayatın anlamını daha iyi kavrayıp bazı unutmuş olduğumuz değerleri tekrar hatırlayabiliriz.

Özel eğitimde kaynaştırma

’ li yıllara değin, engelli çocukların eğitimi, özel sınıf ya da özel eğitim okulu gibi engel türüne göre oluşturulmuş ayrı eğitim ortamlarında gerçekleştirilmekteydi. ’lı yılların sonlarında pek çok batı ülkesinde özel eğitimciler, engelli çocukların yaşıtlarından ayrılarak engel türüne göre oluşturulmuş özel eğitim ortamlarında eğitilmelerinin nedenli gerekli ve yararlı olduğunu sorgulamaya başladılar. Bu sorgulamanın temelinde, her çocuğun toplumun bir üyesi olduğu, dolayısıyla da çocuğun eğitim gördüğü normal eğitim ortamlarından yararlanma hakkına sahip olduğu görüşü yer almaktadır. İnsan hakları ile ilişkili bu görüşler kısa sürede, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç başta olmak üzere pek çok batı ülkesinde, ulusal düzeyde kabul görmeye başladı. Her çocuğun sahip olduğu engel derecesi ve türü ne olursa olsun, normal yaşıtlarıyla aynı eğitim ortamlarını paylaşmasına yönelik çabalar her geçen gün artan bir destek görerek günümüze kadar ulaştı.

KAYNAŞTIRMANIN FELSEFİ VE BİLİMSEL DAYANAKLARI


Kaynaştırma, gerektiğinde sınıf öğretmenine ve / veya engelli öğrenciye destek özel eğitim hizmeti sağlanması koşulu ile engelli öğrencilerin normal eğitim ortamlarında eğitilmesidir.
Özel eğitimde kaynaştırma eğitimini (yaklaşımını) benimseyen eğitimciler “engel” ve “normal” olmak üzere iki grup birey olduğuna karşı çıkarlar. Bu yaklaşımı benimseyen eğitimciler, tartışmalarını iki konuda odaklaştırmıştır.
Birinci olarak, kaynaştırmayı destekleyen eğitimcilere göre her çocuk, bir engele sahip olsun ya da olmasın, kendine özgü fiziksel, zihinsel, psikososyal özellikler gösteren özgün bir varlıktır. Diğer bir değişle, her çocuk çeşitli alanlarda kendisini güçlü ya da zayıf kılan pek çok özelliğe sahiptir. Bu güçlü ve zayıf yönler, en hafif dereceden en ileriye doğru sıralandığında normalliğin nerede bitip engelliliğin nerede başladığını belirlemek çok zordur. Dolayısıyla, bireyleri normal ve engelli olmak üzere iki gruba ayırmak nesnellikten uzak bir yaklaşımdır.
İkinci olarak ise, belli bir engel türü açısından (örneğin, işitme engelli) benzerlik gösteren bireyler arasında başka alanlarda (örmeğin, psikososyal özellikler) önemli farklılıklar olabilir. Dahası bir alanda (örneğin, fiziksel gelişim) yaşıtlarından oldukça farklı olan bir çocuk başka alanlarda (örneğin, zihinsel ya da psikososyal gelişim) yaşıtlarında farklılaşmayabilir. Bu nedenle, bireyi tek bir özelliğinden dolayı belli bir kategoriye dahil etmek yerine, bireyin tüm özelliklerine ve bunların gerektirdiği eğitsel önlemlere yönelmek gerekir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, kaynaştırma eğitiminin öncüleri tartışmalarını bilimsel bir temel üzerine değil, felsefi bir temel üzerine kurmuşlardır. Ancak giderek kaynaştırma uygulamalarını bilimsel araştırmalarla destekleme çabalarına girişilmiştir. Kaynaştırılmış ortamların (normal sınıf) ve ayrıştırılmış ortamların (özel sınıf) etkililiğini araştırmışlardır. Bu çalışma daha önce gerçekleştirilen çeşitli araştırmaların veriler meta-analizi tekniği ile birleştirilmiş ve tekrar incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları, kaynaştırmanın öğrencilerin akademik, psikososyal gelişimi açısından ayrıştırmaya kıyasla daha etkili bir yerleştirme biçimi olduğunu göstermiştir. Kaynaştırmanın başarılı olmasında, destek özel eğitim hizmetleri yardımı ile hazırlanan “Bireyselleştirilmiş özel eğitim programlarının” gereğini vurgulamışlardır. Kaynaştırmanın başarılı olmasının en büyük nedenlerinin, a- Yönetimsel sorunlar, b- Sınıf öğretmenlerinin ve okul personelinin bilgisizliği ve isteksizliği olduğu sonucuna varılmıştır.

HANGİ ÖĞRENCİLER KAYNAŞTIRILABİLİR


Özel eğitimcilerin çoğu, kaynaştırmanın pek çok engelli öğrenci için en uygun yerleştirme biçimi olduğunu kabul etmekle birlikte hangi öğrencilerin kaynaştırılamayacağı konusunda çelişkili görüşlere sahiptirler. Bazı eğitimciler ileri derece de engelli öğrencilerin ayrıştırılmış eğitim ortamlarında eğitilmeleri gerektiğini çünkü daha yoğun bir ilgiye gereksinim duyduklarını öne sürmektedirler. Bazıları ise kaynaştırmanın gerekli koşulların sağlanması durumunda tüm öğrencilerin yararlanabileceği bir yerleştirme biçimi olduğu görüşünü savunmaktadırlar. Ayrıca ileri derecede zihinsel engelli çocukların bazı basit becerileri normal yaşıtlarını gözleyerek öğrendiklerini ortaya çıkarmışlardır. Ayrıca ileri derecede zihinsel engelli çocukları kaynaştırılmış oyun ortamlarında ayrıştırılmış ortamlara kıyasla daha az uygun olmayan davranış gösterdikleri saptanmıştır. Engelli öğrencilerle etkileşimde bulunan normal öğrencilerin, hiçbir etkileşimde bulunmayan öğrencilere kıyasla, engellilere karşı daha olumlu bir tutum içinde olduklarını göstermiştir.


NORMAL SINIF ÖĞRETMENLERİNDE BULUNMASI GEREKEN KAYNAŞTIRMA ÖZELLİKLERİ


Kaynaştırmanın başarıya ulaşmasındaki en önemli etmenlerden biri normal sınıf öğretmenlerinin sınıflarına engelli öğrencileri kabul etmeye istekli ve kaynaştırmayı başarıya ulaştırmaya kararlı olmalıdır. Sınıf öğretmenlerinin bu özellikleri kazanabilmelerinin ön koşullarından biri, tüm öğrencilerin kendilerine özgü bireysel farklılıklar gösterdiklerini dolayısıyla da verilen eğitimin belli ölçülerde bireyselleştirilmesinin gerektiğini anlamalarıdır. Engelli olarak nitelendirilen öğrencilerin özelliği, bu bireysel farklılıkların onlarda daha fazla olabileceği, bununda eğitim programlarında daha fazla bireyselleştirmeyi gerektireceğidir.
Normal sınıf öğretmeni (a) öğrencilerin özel gereksinimlerinin nasıl belirleneceği (b) bu gereksinimleri karşılamak için kendisinin neler yapabileceği (c) başkalarından ne zaman ve nasıl alacağı konusunda bilgi ve beceri sahibi olmalıdır. Özel eğitim öğretmeni bireysel eğitim programı hazırlamada ve sınıf etkinliklerini öğrencilerin gereksinimine göre uyarlamada sınıf öğretmenine danışmanlık yapabilir. Gerektiğinde ise özel eğitim öğretmeni bazı programları engelli öğrenciye kendisi uygulayabilir. Ancak bu çalışmalar elden geldiğince normal sınıfta yapılmalıdır. Öyleyse hem sınıf öğretmeni hem de özel eğitim öğretmeni normal sınıfta işbirliği yapmaya hazırlıklı olmalıdır.

KAYNAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ ENGELLİ ÇOCUKLARA FAYDASI


Kaynaştırma sınıfındaki engelli çocuklar, öğretmenin olumlu tutumu ve uygun eğitimi ile güven kazanırlar ve uygun beceriler geliştirirler. Bu çocuklardan kendi başlarına yapabilecekleri eğitim faaliyetlerinden bazılarının yapılmasının istenmesi belki de hayatlarında ilk defa olmaktadır. Engellilerin normal çocuklarla birlikte çalışmaları daha çok başarılar elde etmeleri için kendilerinde istek ve cesaret uyandırır. Daha büyük başarılar elde etmek için çalışma, çaba gösterme ise kendileri hakkında daha sağlıklı ve olumlu düşünmelerini sağlar.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN NORMAL ÇOCUKLARA FAYDASI


Normal çocuklar, beden ve zihin bakımından açık farklılıklar gösteren akranları ile rahatça geçinmeye, engelli arkadaşlarını kabul etmeyi öğrenir. Araştırmalar normal çocukların, engelli çocuklara karşı olan tutum ve davranışlarının, onlarla düzenli olarak birlikte oynadıkları takdirde daha olumlu yönde geliştiğini göstermektedir. Normal çocuklar kendi aralarında bazı çocukların belli işleri nasıl daha iyi yaptıkların görüp öğrenirlerse engelli çocuklardan da bazılarının bazı işleri diğer engellilerden daha iyi yapabileceklerini görerek öğrenirler. Yani engellilerinde kendileri gibi aralarında farklılıklar olduğunu ve kaynaştırma sınıflarında değişik yeteneklerde bireyler olduğunu açık olarak fark ederler.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN ANA-BABALARA FAYDASI


Kaynaştırma sınıflarının özel ihtiyaçları olan çocukların ana-babalarına da faydası vardır. Engelli bir çocuğun eğitimi için sorumluluk yüklenmiş uzmanlarla, öğretmenlerle bulunmak, bütünleşmek ana-babalara güç verir. Çocuklarına nasıl yardımcı olacakları konusunda yeni yöntemler öğrenirler, çocukları normal çocuklarla nasıl etkileşimde bulunacaklarını ve gelişimlerinin nasıl olduğunu gördükçe, çocukları hakkında daha gerçekçi olmaya başlarlar. Aynı zamanda istenmeyen bazı davranışların sadece engelli çocuklara özgü olmadığını, normal çocuklarında benzer davranışlara sahip olduğunu fark ederler. İş bunları gördükçe engelli çocukların ana-babaları çocukları hakkında daha iyi daha olumlu düşünmeye başlarlar.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN ÖĞRETMENLERE FAYDASI


Aslında bilinen ve normal çocuklar için kullanılan etkili öğretim, tekniklerini engelliler için geliştirildiğini düşünürsek, özel eğitim tekniklerini bilen bir öğretmenin bu teknikleri bilmeyen bir öğretmenden normal sınıflarda daha başarılı olacağı kesindir. Engelli bir çocuğun özel bir ihtiyacını karşılamak için kullanılan bir teknik, aynı alanda ufak bir eksikliği olan normal çocuk içinde faydalı olacaktır.

NORMAL SINIFTA KAYNAŞTIRMA


Sınıf mevcudu olan aynı özür grubuna mensup 1 veya 2 öğrencinin yerleştirildiği bu sınıflara seçilecek öğrencilerde bulunması gereken özellikler:
1. Birden fazla engellinin bulunmaması.
2. Sınıf düzenini bozacak aşırı hareketlilik, saldırganlık, dikkat dağınıklığı, içe dönüklük gibi davranış problemlerinin olmaması.
3. Aile, iş birliğine açık eğitim almaya yatkın olmalı.
4. Engel derecesi ve hazır bulunuşluk düzeyinin kaynaştırma ortamına uygun olması.
5. Engel durumunu gösterir Sağlık Kurulu Raporunun ayrıntılı olması ve eğitsel tanılamanın da yapılmış olması.

ZİHİNSEL ENGELLİLERDE KAYNAŞTIRMA


Bir toplumun uygarlık düzeyi, o toplumun çocuklarına verdiği değer ve eğitim hizmetleri ile ölçülür.
Bu eğitim hizmetleri normal çocuklara sağlanan eğitim hizmetlerinden , özel eğitime gereksinim duyan çocukları soyutlamadığı ölçüde bir anlam taşır.
Eğitim sürecinde bir bütünlük sağlanabilmesi için, aile, toplum ve devletin dayanışma içinde olması gerekmektedir. Bu etmenler arasında kopukluklar oluşturur.( Bıyıklı ).
Zihinsel engelli çocuk; yaşıtlarına göre öğrenme, kavrama, beceri ve toplumsal uyum bakımından en az iki ya da üç yaş geri kalmış çocuk demektir.
Zihinsel engelli çocuk gelişemez çocuk değil, kendi yavaş ritmiyle yaşıtlarını geriden izleyen çocuktur. Bu nedenle eğitimleri zihinsel kapasiteleri ölçüsünde her zaman mümkün olabilmektedir.
Zihinsel engelli çocukların eğitiminde ilk adım ve ilk temel ilke teşhistir. Zihinsel engelli çocukların durumu ve derecesi ne kadar erken ve uygun teşhis edilirse diğer düzenleme ve yürütmeler o derece kolaylaşır. Ancak ülkemizde zihinsel engellilerin teşhis sorununa gereken önem verilememiştir. Bir yandan erken teşhiste geç kalındığı gibi diğer yandan da yapılan teşhiste yanılgılarla karşılaşılmaktadır.
Zihinsel engelli çocukların sadece bir test uygulayarak seçmek yanıltıcı olmaktadır. Bu konuda yetkili uzmanlardan oluşturulacak bir kurulla ilk seçim için çok yönlü tıbbi, psikolojik, sosyal ve psikodevinsel incelemelerde kullanılacak testlerle, bireysel zeka testleri uygulanmaktadır. Herhangi bir eğitim kurumuna yerleştirilen çocukların sistemli olarak izlenmesi, ilk seçim ve teşhisin doğru ya da yanlışlığı muntazam aralıklarla kontrol edilmelidir.
Zihinsel engelli çocukların daha yeterli tanınması, toplu kayıt dosyalarının daha düzenli tutulması, eğitim gereksinimlerinin bu bilgiler ışığında ortaya çıkarılması önemlidir. Gerek alınan eğitim önlemlerinden, gerekse yetersizliğin kendi gelişim durumlarından kaynaklanan bir gelişme olup olmadığı dikkatlice izlenmelidir.
Zihinsel engelli çocukların eğitiminde okul öncesi eğitim çok önem taşır yılında J.M Wiktor Hunt “Zeka ve Deneyim” adlı eserinde zekanın değişmez olmadığını daha ilk yıllardan itibaren çevre ile olan etkileşime bağlı olarak gelişim gösterdiğini ileri sürmüştür.
Artık günümüzde zihinsel engelli çocukların okul programlarına ek olarak aile rehberliği gibi destekleyici uygulamalara çok gereksinim vardır.çocuğun okulda kazandığı becerilerin ev ortamında da aile ile işbirliği yapılarak pekiştirilmesi eğitimin sürekliliği ve yaygınlaştırılması açısından gereklidir. Son zamanlarda özel eğitime verilen önemle birlikte normal gelişim gösteren çocuklarla ; özel eğitim gerektiren çocukların kaynaştırılması , konusu ağırlık kazanmaya başlamıştır.
Ancak engelli çocuğun, engelli olmayan yaşıtları arasına yerleştirilmesi kaynaştırma programına alınmış olması demek değildir. Bu çocuklar bu sınıflarda da tamamen yalnız bırakılma, terk edilme, ilgisizlik duygusu yaşamak durumunda kalabilmekte ya da olumsuz, istenmeyen tarzda bir davranışla karşılaşabilmektedir. Gorrison ve Hamil yılında yapmış oldukları bir araştırmada zihinsel engelli çocukların, sadece bu çocuklar için açılmış özel eğitim sınıflarında eğitilmelerinin, toplumdan ayrı tutulmalarından bir farkı olmadığını belirtmişlerdir.

KAYNAŞTIRMA PROGRAMI


Gezici öğretmen, Özel Eğitim Destek Hizmetlerin ( 1- Kaynak oda, 2- Sınıf içi yardım, 3- Özel Eğitim Danışmanlığı) ve araç gereç desteği ile verimli olabilecektir. İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin konuya sahip çıkarak Rehberlik Araştırma Merkezi; varsa Özel Eğitim Okulu ve kaynaştırma programı uygulanan okul arasında koordinasyon sağlanması gerekmektedir.
İlde bulunan okullar ile Özel Eğitim Okullarının sosyal ve eğitsel yönden kaynaştırma sağlanacak bu çocukların anma ve kutlama törenlerini birlikte yapmaları ayda bir karşılıklı, birbirlerinin okullarına giderek, bizzat derslere giderek, bizzat derslere girmesiyle çeşitli ortak yaşantılar paylaşmalarına imkan tanınmalıdır.
Bu konuda yapılması gereken ilk iş kaynaştırma uygulamasının başlatılması ve yürütülmesinden, sonuçların değerlendirilmesinden sorumlu bir komisyon oluşturulmalıdır. Özürlerin düzeyi ile duygusal ve davranışsal özellikleri açısından normal sınıfta eğitimleri aksayacak olan çocuklar özel sınıflara yönlendirilecek, ancak belli derslerde, teneffüslerde, ders dışı etkinliklerde sosyal bütünleşmeyi sağlayacak her türlü etkinliklerden yararlandırılacaktır. Normal sınıfta kaynaştırma veya özel sınıfa yerleştirme işleminde çocuğun göstereceği gelişim özelliklerine göre her düzeyde geçişlerine imkan tanınacaktır.
Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürleri ve uzmanları tüm kaynaştırma eğitim uygulamalarından tanılama, yerleştirme ve izleme ile aile eğitimi ve sınıf öğretmenlerinden gelen sorunlara çözüm getirmek için özel eğitim okulları ile işbirliğine giderek çalışmayı aktif olarak yürütmelidir.
Okul müdürleri kaynaştırma sınıflarının mevcutlarını mümkün olduğunca () düşük tutmaya çalışmalıdır. Kaynaştırma programına alınacak çocuğun ailesinin konuya olumlu yaklaşımı olmasına dikkat edilecektir.

KAYNAŞTIRMA PROGRAMI UYGULAMASI


1-Gezici Öğretmen
2-Özel Eğitim Destek Hizmetleri
a- Kaynak oda
b- Sınıf içi yardım
c-Özel Eğitim Danışmanlığı
1-Gezici Öğretmenlik : Kaynak oda programına benzer bir eğitim uygulamasıdır. Bu görev zihinsel engelliler konusunda özel bir şekilde yetişmiş bir öğretmen tarafından yapılır. Bir çok okulun normal sınıfına devam eden zihinsel engelli çocukların sınıf öğretmenleri ile birlikte çalışır. Öğretmenlere özel araç ve gereçlerin sağlanması ve öğretimde gerekli yardımı yapar. Aynı zamanda ailelerine de evde gerekli yardımları yapar. Okullarda görev yapan diğer öğretmen ve personelin de zihinsel engellilere karşı olumlu ve sağlıklı tavırlar geliştirmesine yardımcı olur. Gezici öğretmenliğin zihinsel engelli çocukların toplumsal bütünleşmesinde çok yönlü yardımlar sağlayan yöntem olduğu söylenebilir.
2- Özel Eğitim Destek Hizmetleri:
a- Kaynak Oda : Kaynaştırılmış özel gereksinimli öğrenci bazı derslerde kaynak odaya alınarak bireysel ya da küçük grup eğitiminden yararlandırılır. Örneğin : Matematik öğretimi, konuşma terapisi ve benzeri kaynak oda uygulaması en yaygın destek özel eğitim hizmetleri arasında yer alır. Aynı zamanda da en çok eleştirilen uygulama özelliği taşır. Kaynak odaya yöneltilen en önemli eleştiri, belli sürelerle de olsa ayrıştırmaya yol açıyor olmasıdır. Ayrıca sınıf öğretmeni ile kaynak öğretmeni arasında bir eşgüdüm sağlanması da kolay olmamaktadır. Dolayısıyla öğrencilerin normal sınıfta ve kaynak odada aldığı eğitim arasında tutarsızlık olabilir.
b- Sınıf içi yardım: Çeşitli şekilde sağlanabilir. Örneğin: Destek hizmet uzmanı sınıfta bazı öğretim etkinliklerinde sınıf öğretmenine yardımcı olabilir ya da öğretmen sınıftaki diğer öğrencilerle öğretim yaparken, destek hizmet uzmanı kaynaştırma öğrencisiyle sınıf içinde bireysel çalışabilir. Sınıf içi yardımın amacına ulaşabilmesi için sınıfın gerek fiziksel gerekse sosyal özelliklerinin elverişli olması gereklidir. Ne yazık ki sınıf içi yardım uygulaması Türkiye’deki mevcut sınıf düzenlerinde oldukça zor gerçekleştirilebilecek bir uygulamadır.
c- Özel Eğitim Danışmanlığı: Diğer iki hizmetten en önemli farkı dolaylı bir hizmet biçimi olmasıdır. Kaynak oda ve sınıf içi yardım uygulamalarında destek eğitim uzmanı kaynaştırma öğrencisiyle doğrudan etkileşimde bulunur. Özel eğitim danışmanlığında ise danışman kaynaştırma öğrencisiyle değil öğrencinin öğretmeni ile çalışır. Özel eğitim danışmanlığının üç temel unsuru vardır.
1- Danışman
2- Danışan ( öğretmen)
3- Danışılan (öğrenci)
Sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan öğretmen öğrencisinin davranış ve öğretmen sorunları için özel eğitim danışmanına başvurur. Öyleyse özel eğitim danışmanlığının birinci ilkesi (gönüllülük) ilkesidir. Öğretmen danışmana kendi isteği ile başvurur. Danışma süresince kaynaştırma öğrencisinin sorunu irdelenir, nedenleri araştırılır ve çözüm önerileri öğretmen sınıfında uygular.
Ancak önerileri uygulayıp uygulamamakta ya da dilediği gibi uygulamakta serbesttir. Öyleyse özel eğitim danışmanlığının ikinci ilkesi, özel eğitim danışmanının danışan öğretmen üzerinde (yaptırım gücü) olmamasıdır. Ancak danışman önerilerin kabul edilip uygulanması için ikna gücünü kullanabilir. Bunun ötesinde bir yaptırım uygulayamaz, öğretmeni denetleyemez. Özel eğitim danışmanının bir diğer ilkesi danışmanın amacıyla ilgilidir. Özel eğitim danışmanının amacı öğretmenin işiyle, sınıfıyla ilgili sorunları çözmektir. Öğretmene psikolojik danışma sağlamakla yetkili değildir, ayrıca yükümlüde değildir.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ


Engelli öğrencilerinde normal sınıflarda, akranlarından ayırmadan eğitimlerinin en önemli eğitim yöntemi olduğu artık bilimsel olarak ta kabul görmüş bir gerçektir.
“özel eğitim gerektiren bireylerin diğer bireylerle karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarını sağlamak ve eğitim amaçlarını en üst düzeyde gerçekleştirmek için verilen eğitim” olarak adlandırılır.
Kaynaştırma eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için, bazı koşullar vardır. Bu koşullar şunlardır:
a-) Öğretmen
b-) Okul
c-) Aile
d-) Çevre
burada görüldüğü gibi kaynaştırma eğitimi bir ekip işidir, eşgüdüm gerektirir. Buradaki faktörler arasındaki iletişim ne kadar iyi olursa öğrencinin sosyal yaşama uyumu tüketici durumundan üretici duruma geçişi daha kolay olacaktır.
Çocuk zamanının büyük bir kısmını ailesinin yanında geçirmektedir. Bu da gösteriyor ki ailenin çocuğun eğitiminde mutlaka görev alması gerekmektedir. Aile çocuğunun öğretmeni ile iyi bir iletişim ağı oluşturmalıdır. Bu iletişim engelli bireylerin aileleri için daha önemlidir. Çünkü çocuk yetersizliğinden dolayı sınıfında ve çevresinde kendini yetersiz hissetmektedir. Bu eksikliğini ailesi ve öğretmenin özel destek ve gayretleriyle kapatması lazımdır.

Burada en büyük görev aileye düşmektedir. Aile önce çocuğun öğretmeni ile görüşerek öğretmenin ihtiyacı olan bilgileri açık bir şekilde anlatmalıdır. Öğretmen birinci kaynaktan aldığı bilgileri açık bir şekilde anlatmalıdır. Öğretmen birinci kaynaktan aldığı bilgiler doğrultusunda öğrenciye uygun yöntem ve teknikleri uygulayacak, uygun pekiştireçler belirleyecektir. Böylece başarıda en önemli adım atılmış olacaktır. Aile öğretmene her zaman yardımcı olmalıdır. Öğretmenin uyguladığı yöntemle ailenin uyguladığı yöntemler uyuşmalıdır. Yoksa çocuk çelişkilere ve uyumsuzluklara düşer. Aile öğretmenin işlemiş olduğu davranış ve becerileri öğrenciye evde tekrar ettirmeli ve uygulattırmalıdır. Bu uygulamalar yapılırken çocukta görülen olumlu ve olumsuz davranışları not almalıdır. Bu durumu en kısa zamanda öğretmenle paylaşmalıdır. Aileler çocuklarını iyi tanımalıdırlar. Çocuklarının neleri yapıp neleri yapamayacaklarını iyi bilmelidirler. Bu doğrultu da aileler çocuğun seviyesinin çok üzerinde bir beklentiye kapılmamalıdırlar, gerçekçi olmalıdırlar. Kazandırılacak davranışlarda acele etmemelidirler. Sabırlı olmalı ve bir beceri ya da davranışı tam olarak yapmadan diğerine geçmemelidirler. Gerektiğinde beceriyi ve davranışı kazandırmak için bol bol tekrar yaptırmalıdırlar.

Çocuk bir gününün büyük bir bölümünü evde ve bulunduğu çevrede geçirmektedir. Bu zaman içinde aile okulla ne kadar iyi bir etkileşim içinde bulunursa çocuğun başarısı o derece artar.
Aile engelli bir çocuğu olduğu için toplumdan ve çevreden kendini soyutlamamalıdır. Çocuğunu topluma kazandırma da çevresindeki insanlardan anlayış beklemeleri, onlara çocuğun özelliklerini anlatmalıdır. Nasıl davranmaları gerektiğini söylemelidir. Bu konuda çevresini bilinçlendirmelidir.

YÖNETMELİK

Devlet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığından:

ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda, genel ve mesleki eğitim görme haklarından yararlanabilmelerini sağlamaya yönelik usul ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; özel eğitime ihtiyacı olan bireyler ile onlara doğrudan veya dolaylı olarak sunulacak eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili hükümleri kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; 14/6/ tarihli ve sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 62 nci maddesi, 1/7/ tarihli ve sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 16 ncı maddesi ve 30/5/ tarihli ve sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki eksiklikleri nedeniyle öz bakım becerilerinin öğretimi de dahil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamın her alanında tutarlı ve yoğun özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

b) Aile: Özel eğitime ihtiyacı olan bireyin anne, baba ve kardeşleri ya da kanunen bakmakla yükümlü olan kişi veya kurum temsilcisini,

c) Atölye: Okul ve kurumlarda eğitim programlarının gerektirdiği uygulamalı derslerde bilgi, beceri ve davranışların kazandırılması amacıyla gerekli donatımı yapılmış eğitim-öğretim, uygulama ve/veya üretim yapılan ortamı,

ç) Bakanlık: Millî Eğitim Bakanlığını,

d) BEP: Bireyselleştirilmiş eğitim programını,

e) Birden fazla yetersizliği olan birey: Birden fazla alanda görülen yetersizlik nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

f) Bireysel gelişim raporu: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile akademik disiplin alanlarındaki yeterliliklerine ilişkin değerlendirme sonucunu gösteren raporu,

g) Çocuk bakım elemanı: Özel eğitim okul ve kurumlarında öğrencilerin beslenme, temizlik ve tuvalet ihtiyaçlarının karşılanması, onların fiziksel güvenliğinin sağlanması ve öğretim materyali hazırlanmasında öğretmene yardımcı olan kişiyi,

ğ) Çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Bireyin zihinsel yetersizliği yanında başka yetersizlikleri bulunması nedeniyle öz bakım, günlük yaşam ve temel akademik becerileri kazanamaması nedeniyle yaşam boyu bakım ve gözetime ihtiyacı olan bireyi,

h) Destek eğitim hizmeti: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tıbbî ve eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda belirlenen eğitim ihtiyaçları doğrultusunda kendilerine, ailelerine, öğretmenlerine ve okul personeline uzman personel, araç-gereç, eğitim ve danışmanlık hizmetleri sağlamayı,

ı) Destek eğitim odası: Kaynaştırma uygulamaları yoluyla eğitimlerine devam eden öğrenciler ile üstün yetenekli öğrencilere ihtiyaç duydukları alanlarda destek eğitim hizmetleri verilmesi için düzenlenmiş ortamı,

i) Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan birey: Yaşına ve gelişim seviyesine uygun olmayan dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerini en az iki ortamda ve altı ay süreyle gösteren, bu özellikleri yedi yaşından önce ortaya çıkan, özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

j) Dil ve konuşma güçlüğü olan birey: Dili kullanma, konuşmayı edinme ve iletişimdeki güçlük nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

k) Duygusal ve davranış bozukluğu olan birey: Yaşına uygun olmayan sosyal ve kültürel normlardan farklı duygusal tepki ve davranışlar göstermesi nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

l) En az sınırlandırılmış eğitim ortamı: Özel eğitime ihtiyacı olan bireyin; toplumla bütünleşmesini sağlamaya yönelik sosyal, öz bakım, dil ve iletişim alanlarındaki davranışlar ile düzeyine uygun akademik ve mesleki bilgi ve becerileri kazandırmak amacıyla destek eğitim hizmetlerinin de verildiği ve mümkün olduğunca yetersizliği olmayan akranlarıyla bir arada olmasını sağlayan en uygun eğitim ortamını,

m) Genel Müdürlük: Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğünü,

n) Gezerek özel eğitim görevi yapan öğretmen (gezici öğretmen): Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için evde, hastanede, okul ve kurumlarda eğitim ve destek eğitim hizmetlerini yürütmekle görevlendirilen görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenini,

o) Görme yetersizliği olan birey: Görme gücünün kısmen ya da tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

ö) Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde hafif düzeydeki yetersizliği nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine sınırlı düzeyde ihtiyaç duyan bireyi,

p) İşitme yetersizliği olan birey: İşitme duyarlılığının kısmen veya tamamen kaybından dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanma ve iletişimde yaşadığı güçlükler nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

r) Kurs: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylere, ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda beceriler kazandırmak amacıyla belirli süre ve programa dayalı olarak yürütülen, tamamlayan bireylere sertifika veya belge verilen yaygın eğitim faaliyetlerini,

s) Kursiyer: İlgi ve ihtiyaçları doğrultusunda belirli süre ve programa dayalı olarak yürütülen yaygın eğitim faaliyetlerine katılan bireyi,

ş) Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki sınırlılık nedeniyle temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine yoğun şekilde ihtiyaç duyan bireyi,

t) Ortopedik yetersizliği olan birey: Hastalıklar, kazalar ve genetik problemlere bağlı olarak kas, iskelet ve eklemlerin işlevlerini yerine getirememesi sonucunda meydana gelen hareket ile ilgili yetersizlikler nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

u) Otistik birey: Sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

ü) Özel eğitim okul ve kurumları: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylere hizmet veren, özel olarak yetiştirilmiş personelin bulunduğu, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemlerin uygulandığı, Bakanlığa bağlı her tür ve kademedeki yatılı ve gündüzlü resmî ve özel okul ve kurumları,

v) Özel eğitim sınıfı: Okul ve kurumlarda, durumları ayrı bir sınıfta eğitim görmeyi gerektiren öğrenciler için yetersizlik türü, eğitim performansları ve özelliklerine göre açılan sınıfları,

y) Özel eğitim: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri, bu bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile akademik disiplin alanlarındaki yeterliliklerine dayalı olarak uygun ortamlarda sürdürülen eğitimi,

z) Özel eğitime ihtiyacı olan birey: Çeşitli nedenlerle bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireyi,

aa) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin zorunlu öğrenim çağı: Okul öncesi dönemi de içine alan yaş grubundaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim-öğretim süresini kapsayan dönemi,

bb) Özel öğrenme güçlüğü olan birey: Dili yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

cc) RAM: Rehberlik Araştırma Merkezini,

çç) Serebral palsili birey: Doğum öncesi, doğum sırası veya doğum sonrasında meydana gelen beyin hasarının neden olduğu kas ve sinir sistemi bozukluklarına bağlı motor becerilerde yetersizliğinden dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

dd) Süreğen hastalığı olan birey: Sürekli ya da uzun süreli bakım ve tedavi gerektiren hastalığı nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

ee) Tanılama: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile yeterli ve yetersiz yönlerinin, bireysel özelliklerinin ve ilgilerinin belirlenmesi amacıyla tıbbî, psiko-sosyal ve eğitim alanlarında yapılan değerlendirme sürecini,

ff) Usta öğretici: Ustalık yeterliğini kazanmış; öğrencilerin/kursiyerlerin kurum, okul ve iş yerindeki eğitiminden sorumlu, mesleki eğitim tekniklerini bilen ve uygulayan, usta öğreticilik belgesine sahip kişiyi,

gg) Uzaktan öğretim: Bilişim teknolojileri kullanılarak belirli bir mekândan bağımsız olarak yapılan öğretimi,

ğğ) Üstün yetenekli birey: Zekâ, yaratıcılık, sanat, spor, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda akranlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren bireyi,

hh) Veli: Öğrencinin anne/babasını veya kanunî sorumluluğunu üstlenen kişiyi,

ıı) Zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler bakımından ortalamanın iki standart sapma altında farklılık gösteren, buna bağlı olarak kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde eksiklikleri ya da sınırlılıkları olan, bu özellikleri 18 yaşından önceki gelişim döneminde ortaya çıkan ve özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyan bireyi,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Özel Eğitimin Amaçları ve Temel İlkeleri

Özel eğitimin amaçları

MADDE 5 – (1) Özel eğitim, Türk Millî Eğitiminin genel amaç ve temel ilkeleri doğrultusunda, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin;

a) Toplum içindeki rollerini gerçekleştiren, başkaları ile iyi ilişkiler kuran, iş birliği içinde çalışabilen, çevresine uyum sağlayabilen, üretici ve mutlu bir vatandaş olarak yetişmelerini,

b) Toplum içinde bağımsız yaşamaları ve kendi kendilerine yeterli bir duruma gelmelerine yönelik temel yaşam becerilerini geliştirmelerini,

c) Uygun eğitim programları ile özel yöntem, personel ve araç-gereç kullanarak; eğitim ihtiyaçları, yeterlilikleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda üst öğrenime, iş ve meslek alanlarına ve hayata hazırlanmalarını

amaçlar.

Özel eğitimin temel ilkeleri

MADDE 6 – (1) Türk Millî Eğitiminin genel amaç ve temel ilkeleri doğrultusunda özel eğitimin temel ilkeleri şunlardır;

a) Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireyler; eğitim ihtiyaçları, ilgi, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılır.

b) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimine erken yaşta başlanır.

c) Özel eğitim hizmetleri, özel eğitime ihtiyacı olan bireyleri sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan planlanır ve yürütülür.

ç) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, eğitim performansları dikkate alınarak, amaç, içerik ve öğretim süreçlerinde ve değerlendirmede uyarlamalar yapılarak, akranları ile birlikte eğitilmelerine öncelik verilir.

d) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin her tür ve kademedeki eğitimlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi için, rehabilitasyon hizmetlerini sağlayacak kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapılır.

e) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin bireysel yeterlilikleri ve tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri dikkate alınarak, bireyselleştirilmiş eğitim planı geliştirilir ve eğitim programları bireyselleştirilerek uygulanır.

f) Ailelerin, özel eğitim sürecinin her boyutuna aktif olarak katılımları ve eğitimleri sağlanır.

g) Özel eğitim politikalarının geliştirilmesinde, üniversitelerin ilgili bölümleri ve özel eğitime ihtiyacı olan bireylere yönelik etkinlik gösteren sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içinde çalışılır.

ğ) Özel eğitim hizmetleri, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, toplumla etkileşim ve karşılıklı uyum sağlama sürecini kapsayacak şekilde planlanır.

İKİNCİ KISIM

Eğitsel Değerlendirme ve Yerleştirme

BİRİNCİ BÖLÜM

Eğitsel Değerlendirme ve Tanılama, Eğitim Planı

Eğitsel değerlendirme ve tanılama

MADDE 7 – (1) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde, eğitsel amaçla bireyin tüm gelişim alanındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim ihtiyaçları belirlenerek en az sınırlandırılmış eğitim ortamına ve özel eğitim hizmetine karar verilir.

(2) Bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılaması rehberlik ve araştırma merkezinde oluşturulan özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından nesnel, standart testler ve bireyin özelliklerine uygun ölçme araçlarıyla yapılır. Tanılamada bireyin; tıbbî değerlendirme raporu ile zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal gelişim öyküsü, tüm gelişim alanlarındaki özellikleri, akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri, eğitim performansı, ihtiyaçları, eğitim hizmetlerinden yararlanma süresi ve bireysel gelişim raporu dikkate alınır.

(3) Eğitsel değerlendirme ve tanılama; eğitimin her tür ve kademesindeki geçişler ile bireylerin eğitim performansı ve eğitim ihtiyaçları dikkate alınarak veli ya da okulun/kurumun isteği üzerine gerektiğinde tekrarlanır.

(4) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda özel eğitime ihtiyacı olduğu belirlenen bireyler için Ek-1’de yer alan Özel Eğitim Değerlendirme Kurul Raporu hazırlanır. Bu rapor, özel özel eğitim kurumlarından eğitim ve destek eğitim hizmeti alan öğrenciler için her yıl yenilenir.

(5) Millî eğitim müdürlükleri, örgün ve yaygın eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, üniversiteler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı birimler ve yerel yönetim birimleri özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılanması amacıyla RAM’a yönlendirilmesinde sorumluluğu paylaşırlar.

(6) Eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetlerine ilişkin bilgi işlem hizmetleri Bakanlıkça geliştirilir.

Eğitsel değerlendirme ve tanılamanın ilkeleri

MADDE 8 – (1) Eğitsel değerlendirme ve tanılamanın ilkeleri şunlardır:

a) Eğitsel değerlendirme ve tanılama erken yaşta yapılır.

b) Eğitsel değerlendirme ve tanılama, bireyin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek yapılır.

c) Eğitsel değerlendirme ve tanılama; fiziksel, sosyal ve psikolojik bakımdan birey için en uygun ortamda yapılır.

ç) Eğitsel değerlendirme ve tanılama, bireyin yetersizliğine göre birden fazla yöntem ve teknik ile uygun ölçme araçları kullanılarak yapılır.

d) Eğitsel değerlendirme ve tanılama, bireyin eğitim ihtiyacı ve gelişimi dikkate alınarak gerektiğinde tekrarlanır.

e) Eğitsel değerlendirme ve tanılamada, bireyin öğrenme ortamları ile yeterli ve yetersiz olduğu yönler birlikte değerlendirilir.

f) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde veli, okul ve uzmanlar iş birliği içinde çalışırlar.

g) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde ailenin ve gerektiğinde bireyin görüşü alınır.

ğ) Eğitsel değerlendirme ve tanılama süreciyle ilgili olarak birey ile ailenin görüş ve onayları alınmadan hiçbir açıklama yapılamaz. Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonuçları sadece yasal ve eğitimle ilgili kararlar almak için kullanılır.

Eğitsel değerlendirme ve tanılama için gerekli belgeler

MADDE 9 – (1) Eğitsel değerlendirme ve tanılamaya alınacak bireyler için aşağıdaki belgeler istenir:

a) Bireyin, velisinin ya da okul/kurum yönetiminin yazılı başvurusu.

b) Okula/kuruma kayıtlı öğrenciler için bireysel gelişim raporu.

c) Herhangi bir okula/kuruma kayıtlı olmayan bireyler için başvurduğu RAM’ın sorumluluk bölgesi içinde ikamet ettiğini gösteren belge.

ç) Gerektiğinde tıbbî tanılaması ile ilgili sağlık kurulu raporu.

Eğitim planı

MADDE 10 – (1) Özel eğitime ihtiyacı olan her birey için Ek-1/a’da yer alan Eğitim Planı Örneği hazırlanır. Eğitim planında, bireyin tüm gelişim ve akademik disiplin alanlarındaki performansı ile öncelikli eğitim ihtiyaçlarına göre belirlenen yıllık amaçlar yer alır.

(2) Eğitsel değerlendirme ve tanılaması ilk kez yapılan her bireyin eğitim planı özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından hazırlanır.

(3) Eğitim planı yeniden hazırlanırken öğrencinin o yıla ait bireysel gelişim raporu ile bir önceki eğitim planı dikkate alınır.

(4) Resmî okul ve kurumlara devam eden öğrencilerin eğitim planı her yıl BEP geliştirme birimi tarafından yenilenir.

(5) Eğitim ve/veya destek eğitim hizmeti verilen özel özel eğitim okul ve kurumlarındaki bireylerin eğitim planı her yıl özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından yenilenir.

İKİNCİ BÖLÜM

Yönlendirme, Yerleştirme ve İzleme

Yönlendirme

MADDE 11 – (1) Yönlendirme, özel eğitime ihtiyacı olan bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucuna göre en az sınırlandırılmış eğitim ortamı ve özel eğitim hizmetine karar verilerek eğitim planı ve özel eğitim değerlendirme kurul raporu hazırlanmasını içeren bir süreçtir.

(2) Özel özel eğitim okul ve kurumlarında eğitim ve/veya destek eğitim hizmeti alacak bireyler, eğitim planı ve özel eğitim değerlendirme kurul raporu ile okul ve kurumlara doğrudan başvurabilir.

Yerleştirme

MADDE 12 – (1) Özel eğitim hizmetleri kurulu, özel eğitim değerlendirme kurul raporu doğrultusunda özel eğitime ihtiyacı olan bireyi uygun resmî okul veya kuruma yerleştirir.

(2) Bireylerin uygun eğitim ortamına yerleştirilmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin öncelikle yetersizliği olmayan akranlarının devam ettiği sınıf olmak üzere, özel eğitim sınıfı, gündüzlü özel eğitim okulu/kurumu, yatılı özel eğitim okulu/kurumu gibi en az sınırlandırılmış ortamdan en çok sınırlandırılmış ortamda eğitimlerini sürdürmelerini sağlayacak şekilde yerleştirilmelerine dikkat edilir.

b) Yerleştirme, bireylerin yetersizlik türü ve derecesi, tüm gelişim ve akademik disiplin alanlarındaki performansı, eğitim ihtiyaçları ile ilgi ve istekleri doğrultusunda yapılır.

c) Yerleştirmede, bireyin yerleştirileceği okulun veya kurumun personel durumu, öğrenci mevcudu ve eğitim ortamı göz önünde bulundurulur.

ç) Yerleştirme kararında velinin yazılı görüşü dikkate alınır.

d) Birey, ikamet adresine göre mümkün olan en yakın okul veya kuruma yerleştirilir.

e) Yerleştirme kararına; bireyin velisi karar tarihinden itibaren, yerleştirme kararı verilen okul veya kurumdaki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu ise kayıt tarihinden itibaren 70 iş günü içinde itiraz edebilir.

f) Eğitimin her aşamasında, bireyin gelişimi ve eğitim performansı doğrultusunda durumuna uygun yeni bir okula veya kuruma yerleştirmesi kararı alınır.

İzleme

MADDE 13 – (1) Özel eğitim hizmetlerinin planlanması ve eğitimde sürekliliğin sağlanması amacıyla erken çocukluk döneminden itibaren eğitimin her kademesinde özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin gelişimlerinin izlenmesi esastır.

(2) Bireylerin gelişimlerinin izlenmesi; önerilen özel eğitim hizmetlerinin uygunluğunun ve BEP’lerinde yer alan amaçların gerçekleşme düzeyi bakımından değerlendirilerek her yıl eğitim planlarının yenilenmesi yoluyla yürütülür.

(3) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin gelişimlerinin izlenmesine yönelik faaliyetler; özel eğitim hizmetleri kurulu, rehberlik ve araştırma merkezleri, okullar, kurumlar ve ailenin iş birliğiyle yürütülür.

ÜÇÜNCÜ KISIM

Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu ve

Özel Eğitim Değerlendirme Kurulunun

Görevleri, Çalışma Usul ve Esasları

BİRİNCİ BÖLÜM

Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu

Özel eğitim hizmetleri kurulu

MADDE 14 – (1) Eğitim-öğretim kurumlarındaki özel eğitim hizmetlerini düzenlemek, bu hizmetlerin eş güdümünü sağlamak, izlemek ve değerlendirmek üzere il millî ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinde özel eğitim hizmetleri kurulu oluşturulur.

(2) Özel eğitim hizmetleri kurulu; millî eğitim müdürünün görevlendireceği müdür yardımcısı veya şube müdürünün başkanlığında;

a) Özel eğitim değerlendirme kurulu başkanı ya da birden fazla kurul başkanı olan illerde bir başkan,

b) Bir özel eğitim okul veya kurum müdürü, özel eğitim okulu veya kurumu bulunmayan yerlerde ise kaynaştırma uygulaması yapılan ilköğretim ya da ortaöğretim kurumlarından bir müdür,

c) Bir rehber öğretmen,

ç) Görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenlerinden bir öğretmen,

d) Gezerek özel eğitim görevi yapan bir öğretmenden

oluşur.

(3) Özel eğitim hizmetleri kuruluna gerektiğinde görüşlerine başvurulmak üzere; bireyin velisi, özel eğitim alanında yetişmiş ilköğretim müfettişi, bireyin eğitsel değerlendirmesi ve tanılamasının yapıldığı RAM temsilcisi, bireyin yerleştirilmesi planlanan okul veya kurum temsilcisi, sınıf öğretmeni ve ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcisi, bireyin yetersizlik türü ve özelliğine göre ilgili diğer meslek elemanının katılımı sağlanır.

Özel eğitim hizmetleri kurulu başkanının görevleri

MADDE 15 – (1) Özel eğitim hizmetleri kurulu başkanının görevleri şunlardır:

a) Özel eğitim hizmetleri kurulu üyelerini belirleyerek kurulun oluşumunu sağlamak.

b) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin resmî okul ve kurumlara yerleştirilmesini sağlamak.

c) Özel eğitim değerlendirme kurulu başkanının görüş ve önerileri doğrultusunda bu kurulda yer alacak RAM personeli dışındaki personelin görevlendirilmesini sağlamak.

ç) İl ve ilçe düzeyindeki özel eğitim hizmetlerinin planlanması, değerlendirilmesi ve eş güdümünü sağlamak.

d) Bakanlığa bağlı her tür ve kademede kaynaştırma yoluyla eğitim hizmetlerini yürüten resmî ve özel okul ve kurumlarda, destek eğitim odası ve özel eğitim sınıfı açılması için gerekli tedbirleri almak.

e) RAM’ların, özel eğitim okul ve kurumlarının, özel eğitim sınıflarının, destek eğitim odalarının personel ihtiyaçlarını belirleyerek gerekli tedbirleri almak.

f) Özel eğitim okul ve kurumları ile kaynaştırma yoluyla eğitim yapılan okul ve kurumlardaki özel eğitim hizmetlerine yönelik derslik, araç-gereç gibi ihtiyaçların sağlanması için tedbir almak.

g) Bulunduğu ilde bir okula yerleştirilemeyen bireylerden, yatılı ilköğretim okuluna yerleştirilecekleri valiliklere, yatılı ortaöğretim kurumlarına yerleştirilecekleri ise Genel Müdürlüğe bildirmek.

ğ) Özel eğitim değerlendirme kurulunun sekretarya, arşiv hizmetleri için gerekli personel görevlendirmesini, bu hizmetler için veri tabanı oluşturulmasını ve bilgi iletişim desteğini sağlamak.

Özel eğitim hizmetleri kurulunun görevleri

MADDE 16 – (1) Özel eğitim hizmetleri kurulunun görevleri şunlardır:

a) Özel eğitim değerlendirme kurulu raporu doğrultusunda öğrencilerin resmî okul veya kuruma yerleştirilmesine karar vermek ve gerekli özel eğitim tedbirlerini almak.

b) Özel eğitim hizmetlerinin planlanması, yürütülmesi ve izlenmesi amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak.

c) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tespitine yönelik tarama çalışmaları ve tespit edilen bireylerle ilgili eğitim hizmetlerini planlamak.

ç) RAM tarafından yapılacak özel eğitime ihtiyacı olan bireyleri belirlemeye yönelik taramalar ile evde eğitim hizmetleri için gerekli personel, araç-gereç, taşıt gibi ihtiyaçların karşılanması amacıyla millî eğitim müdürlüklerine teklifte bulunmak.

d) Destek eğitim odası ve özel eğitim sınıfları açılması için millî eğitim müdürlüğüne teklifte bulunmak.

e) Kaynaştırma yoluyla eğitim yapılan okulların, destek eğitim odalarının ve özel eğitim sınıflarının ihtiyaçlarını belirlemek.

f) RAM’lar, özel eğitim okul ve kurumları, destek eğitim odası, özel eğitim sınıfları ve evde eğitim hizmetlerinde görevlendirilecek personel için millî eğitim müdürlüklerine teklifte bulunmak.

g) Gezerek özel eğitim görevi yapan öğretmenlerin görev dağılımını ve görev yerleri ile ilgili düzenlemeleri yapmak.

ğ) Eğitsel değerlendirme ve tanılama ile yerleştirme kararına yapılan itirazları inceleyerek gerekli tedbirleri almak.

h) Özel eğitim hizmetlerine yönelik personel yetiştirilmesi amacıyla hizmet içi eğitim faaliyetleri düzenlenmesi için millî eğitim müdürlüklerine teklifte bulunmak.

ı) Destek eğitim hizmeti alan öğrencilerle ilgili olumlu gelişme olmadığını belirten başvuruları değerlendirmek ve ilgili okulun/kurumun gerekli tedbirleri almasını sağlamak.

i) Eğitim ve uygulama okulları ile otistik çocuklar eğitim merkezlerinde grup eğitimine uyum sağlayamayan ve bire bir eğitim alması gereken öğrencilerin eğitimini haftada toplam 10 saatten az olmamak üzere planlamak.

j) Özel eğitim hizmetlerine ilişkin politikaların geliştirilmesinde, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerle ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerini almak.

k) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin her tür ve kademedeki eğitimlerini kesintisiz sürdürebilmeleri için rehabilitasyonlarını sağlayacak kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak.

Özel eğitim hizmetleri kurulunun çalışma usul ve esasları

MADDE 17 – (1) Özel eğitim hizmetleri kurulunun çalışma usul ve esasları şunlardır:

a) Kurul üyelerinin süresi bir yıldır.

b) Kurul üyelerinin görevden ayrılması hâlinde en geç 15 gün içinde yerlerine görevlendirme yapılır.

c) Kurul kararları, oy çokluğu ile alınır.

ç) Kurul haftada bir toplanır. Ancak, kurul gündeminin yoğun olması ve kurul başkanının gerekli gördüğü durumlarda süreye bağlı kalınmaksızın kurul toplanır.

d) Özel eğitim değerlendirme kurulu raporları incelenerek en geç 15 gün içinde karara bağlanır. Bu karar, bireyin velisine, ilgili okula/kuruma ve RAM’a yazılı olarak bildirilir.

e) Bireyin ikâmet ettiği ilçede uygun özel eğitim okulu veya kurumu bulunmaması hâlinde yerleştirme kararı il özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından alınır.

Özel eğitim hizmetleri kuruluna yapılacak itirazlar

MADDE 18 – (1) Özel eğitim hizmetleri kuruluna yapılacak itirazlarda aşağıdaki hususlara dikkat edilir:

a) Veli, eğitsel değerlendirme ve tanılama ile yerleştirme kararlarının her birine birer defa olmak üzere, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde itiraz edebilir.

b) Okul ve kurumlardaki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu, okula/kuruma kayıt tarihinden itibaren en az 70 iş günlük izleme süreci sonucunda öğrenciyle ilgili eğitsel değerlendirme ve tanılama ya da yerleştirme kararının uygun bulunmaması hâlinde yeniden değerlendirilmesi isteğiyle özel eğitim hizmetleri kuruluna itiraz edebilir.

c) Eğitsel değerlendirme ve tanılama ile yerleştirme kararlarıyla ilgili özel eğitim hizmetleri kuruluna yapılacak itirazlar incelenerek en geç 30 gün içerisinde sonuçlandırılır. Sonuç, veliye, okula/kuruma ve RAM’a yazılı olarak bildirilir.

ç) Özel eğitim hizmetleri kuruluna yapılacak itirazların değerlendirilmesinde, gerektiğinde üniversitelerin ilgili bölümleri ile ilgili meslek elemanlarının görüş ve önerileri dikkate alınır.

İKİNCİ BÖLÜM

Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu

Özel eğitim değerlendirme kurulu

MADDE 19 – (1) Eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetlerini yürütmek üzere RAM’ın teklifi ve millî eğitim müdürlüğünün onayı ile RAM’larda özel eğitim değerlendirme kurulu oluşturulur.

(2) Özel eğitim değerlendirme kurulu, RAM müdürü ya da görevlendireceği bir müdür yardımcısının başkanlığında;

a) Özel eğitim hizmetleri bölüm başkanı,

b) Psikolojik ölçme araçlarını kullanabilen bir rehber öğretmen,

c) Görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenlerinden bir öğretmen,

ç) Gezerek özel eğitim görevi yapan bir öğretmen,

d) Bireyin velisi,

e) Varsa, bir çocuk gelişimi ve eğitimcisinden

oluşur.

(3) Özel eğitim değerlendirme kuruluna üyelerin dışında gerektiğinde; eğitim programcısı, odyolog, psikolog, psikometrist, sosyal çalışmacı, dil ve konuşma terapisti, fizyoterapist, uzman hekim gibi diğer meslek elemanlarından seçilecek birer kişi, çıraklık ve yaygın eğitime gidecekler için ilgili kurum temsilcisi, özel eğitime ihtiyacı olan bireyin çalıştığı kurumdaki iş yeri temsilcisi kurula üye olarak katılabilir.

(4) Özel eğitim değerlendirme kurulunca, bilgilerine başvurulmak üzere; özel eğitime ihtiyaç duyan bireyin sınıf ve alan öğretmeni, sınıf rehber öğretmeni, kayıtlı olduğu okulun veya kurumun müdürü, başvuru yapan kurum temsilcisi, özel eğitim hizmetleri kurul üyesi, üniversitelerin ilgili bölümlerinden öğretim üyesi ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi çağrılabilir.

Özel eğitim değerlendirme kurulu başkanının görevleri

MADDE 20 – (1) Özel eğitim değerlendirme kurulu başkanının görevleri şunlardır:

a) Özel eğitim değerlendirme kurulu üyelerini belirleyerek kurulun oluşumunu sağlamak.

b) Eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetlerinin disiplinler arası bir yaklaşımla bütünlük içinde planlanması ve yürütülmesinde ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak eşgüdümü sağlamak.

c) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde, ailenin ve gerektiğinde görüşlerine başvurulmak üzere ilgili kişi ve meslek elemanının kurula katılımını sağlamak.

ç) Destek eğitim hizmeti alan öğrencilerin eğitim performanslarında gelişme olmadığının tespit edilmesi hâlinde, eğitim hizmeti veren okul ve kurumla ilgili denetimin yapılması hususunda özel eğitim hizmetleri kurulunu bilgilendirmek.

d) Kurul kararlarının tebliğ edilmesini ve kararlara ilişkin kayıtlar ile arşiv hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak.

Özel eğitim değerlendirme kurulunun görevleri

MADDE 21 – (1) Özel eğitim değerlendirme kurulunun görevleri şunlardır:

a) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılamasını yapmak.

b) Bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılanması sürecinde bireyin ailesini ve/veya okulu/kurumu, gerektiğinde tıbbî değerlendirme ile RAM’da yapılamaması durumunda psiko-sosyal değerlendirme için ilgili kurum ve kuruluşlara yönlendirmek.

c) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunu dikkate alarak birey için en az sınırlandırılmış eğitim ortamı ve özel eğitim hizmetine ilişkin öneride bulunmak.

ç) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim planlarını hazırlamak.

d) İhtiyacı olan bireyin alacağı destek eğitimin türüne ve süresine karar vermek.

e) Eğitsel değerlendirme ve tanılaması yapılan bireyler için uygun eğitim ortamı, alacağı destek eğitim hizmeti ve eğitim planını içeren değerlendirme sonuçlarını Ek-1’de yer alan Özel Eğitim Değerlendirme Kurul Raporunu düzenleyerek millî eğitim müdürlüklerinin onayına sunmak.

f) Bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılama sonuçları ile diğer bilgi ve belgelerinin yer aldığı özel eğitim değerlendirme dosyası oluşturmak.

g) Özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından verilen yerleştirme kararı doğrultusunda ilgili okul veya kurum ile iş birliği yaparak uygulamayı takip etmek.

ğ) Bireyin uygun yerleştirilmediği durumlarda eğitsel değerlendirme ve tanılamayı tekrarlamak.

h) Özel eğitim değerlendirme kurulu raporu doğrultusunda, yerleştirmenin yapıldığı okula/kuruma, özel eğitime ihtiyacı olan bireylere, eğitim planının uygulanması ve destek eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde görev alanlara ve aileye rehberlik etmek.

ı) Ailenin eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecine katılımını ve bilgilendirilmesini sağlamak.

i) Ailelerin ihtiyaçları doğrultusunda aile eğitim programları düzenlemek, diğer kurum ve kuruluşlarda düzenlenen aile eğitim programları hakkında aileyi bilgilendirmek.

j) Çıraklık ve mesleki eğitime devam etmek isteyen bireyleri; ilgi, istek, yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda sağlık kurulu raporunu da dikkate alarak uygun alanlara yönlendirmek ve bu kurumlara devam eden bireylerin izlenmesini sağlamak.

k) Yüksek öğrenime başvuracak özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin, meslek seçimi ile meslekler ve üniversiteler konusunda bilgilendirilmesini sağlamak.

Özel eğitim değerlendirme kurulunun çalışma usul ve esasları

MADDE 22 – (1) Özel eğitim değerlendirme kurulunun çalışma usul ve esasları şunlardır:

a) Kurul üyelerinin görev süresi bir yıldır.

b) Kurulun çalışma gün ve saatleri, ihtiyaç doğrultusunda süreklilik gösterecek şekilde planlanır.

c) Kurul kararları, oy çokluğu ile alınır.

ç) Kurul üyelerinin görevden ayrılması hâlinde en geç 15 gün içinde yerlerine görevlendirme yapılır.

d) RAM bünyesinde görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmeni, gezerek özel eğitim görevi yapan öğretmen, çocuk gelişimi ve eğitimcisi ile psikolojik ölçme araçlarını kullanabilen rehber öğretmen bulunmaması hâlinde, ihtiyaç duyulan personel il içinde görev yerlerine bakılmaksızın kurulda görevlendirilir.

e) Eğitsel değerlendirme ve tanılama amacıyla yapılacak başvurular en geç 60 gün içinde karara bağlanır.

f) Kurul raporu, başvuru evrakında talep edildiği sayıda düzenlenir.

g) Kurul raporları il veya ilçe millî eğitim müdürü tarafından onaylanır.

ğ) Kurul raporları onaylandıktan sonra istenilen sayıda sureti ilgili kuruma resmî olarak gönderilir ya da bireyin ailesine imza karşılığı verilir. Kararın bir sureti bireyin dosyasında muhafaza edilir.

DÖRDÜNCÜ KISIM

Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulamaları

BİRİNCİ BÖLÜM

Kaynaştırma Yoluyla Eğitim ve Başarının Değerlendirilmesi

Kaynaştırma yoluyla eğitim

MADDE 23 – (1) Kaynaştırma yoluyla eğitim; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini, destek eğitim hizmetleri de sağlanarak yetersizliği olmayan akranları ile birlikte resmî ve özel; okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim uygulamalarıdır.

(2) Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamalarında aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, eğitimlerini öncelikle yetersizliği olmayan akranları ile birlikte aynı kurumda sürdürmeleri sağlanır.

b) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler kaynaştırma yoluyla eğitimlerini, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte aynı sınıfta tam zamanlı sürdürebilecekleri gibi özel eğitim sınıflarında yarı zamanlı olarak da sürdürebilirler. Yarı zamanlı kaynaştırma uygulamaları, öğrencilerin bazı derslere yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte aynı sınıfta ya da ders dışı etkinliklere birlikte katılmaları yoluyla yapılır.

c) Eğitim hizmetleri, bireylerin eğitim performansına ve öncelikli ihtiyaçlarına göre planlanır.

ç) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrenciler, yetersizliği olmayan akranlarıyla aynı sınıfta eğitim görmeleri hâlinde kayıtlı bulundukları okulda uygulanan eğitim programını; özel eğitim sınıflarında ise sınıfın türüne göre bu Yönetmeliğin 26 ncı ve 27 nci maddelerinde belirtilen eğitim programını takip ederler. Öğrencilerin takip ettikleri programlar temel alınarak eğitim performansı ve ihtiyaçları doğrultusunda BEP hazırlanır.

d) Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulaması yapılan okul ve kurumlarda, bu Yönetmeliğin 73 üncü maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda BEP geliştirme birimi oluşturulur.

e) Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları yapılan okul ve kurumlarda öğrencinin yetersizliğine uygun fiziksel, sosyal, psikolojik ortam düzenlemeleri yapılır. Bu okul ve kurumlarda öğrenciye verilen eğitim hizmetlerinin etkin bir biçimde yürütülebilmesi amacıyla özel araç-gereç ile eğitim materyalleri sağlanır ve destek eğitim odası açılır.

f) Kaynaştırma uygulamaları yapılan okul ve kurumlardaki personel, diğer öğrenciler ve onların aileleri özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin özellikleri hakkında okul idaresince yapılan planlama doğrultusunda RAM, BEP geliştirme birimindeki ilgili kişilerce bilgilendirilir.

g) Okul ve kurumlarda, kaynaştırma yoluyla eğitim alacak bireylerin bir sınıfa en fazla iki birey olacak şekilde eşit olarak dağılımı sağlanır.

ğ) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden bireylerin bulunduğu sınıflarda sınıf mevcutları; okul öncesi eğitim kurumlarında özel eğitime ihtiyacı olan iki bireyin bulunduğu sınıflarda 10, bir bireyin bulunduğu sınıflarda 20 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenir. Diğer kademelerdeki eğitim kurumlarında ise sınıf mevcutları; özel eğitime ihtiyacı olan iki bireyin bulunduğu sınıflarda 25, bir bireyin bulunduğu sınıflarda 35 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenir.

h) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerin destek eğitim hizmeti almaları için gerekli düzenlemeler yapılır. Bu doğrultuda destek eğitim hizmetleri, sınıf içi yardım şeklinde olabileceği gibi destek eğitim odalarında da verilebilir.

ı) Özel eğitim okul ve kurumlarına devam eden öğrencilerin kaynaştırma uygulamaları kapsamında, yetersizliği olmayan akranlarının devam ettiği okul ve kurumlarda bazı derslere ve sosyal etkinliklere katılması için gerekli tedbirler alınır.

i) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerin yetersizlik türü, eğitim performansı ve ihtiyacına göre; araç-gereç, eğitim materyalleri, öğretim yöntem ve teknikleri ile ölçme ve değerlendirmede gerekli tedbirler alınarak düzenlemeler yapılır.

j) Kaynaştırma uygulamaları ilköğretim programlarını uygulayan özel eğitim okul ve kurumlarında; yetersizliği olmayan öğrencilerin, yetersizliği olan öğrencilerle aynı sınıfta eğitim görmeleri yoluyla ya da yetersizliği olmayan öğrenciler için bu okul ve kurumların bünyesinde ayrı sınıf açılması şeklinde de uygulanabilir.

k) Yetersizliği olmayan öğrenciler, istekleri doğrultusunda, çevrelerindeki özel eğitim okullarında açılacak sınıflara kayıt yaptırabilirler. Bu sınıfların mevcutları 5’i özel eğitime ihtiyacı olan birey olmak üzere okul öncesi eğitimde en fazla 14, ilköğretim ve ortaöğretimde 20, yaygın eğitimde 10 öğrenciden oluşur.

l) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerin bulunduğu ilköğretim okullarında bu öğrencileri örgün eğitime hazırlamak amacıyla gerektiğinde hazırlık sınıfları açılabilir. Bu sınıflardaki eğitim-öğretim hizmetleri, bu Yönetmeliğin 48 inci maddesindeki hükümler doğrultusunda yürütülür.

Başarının değerlendirilmesi

MADDE 24 – (1) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesinde ilgili mevzuatın yanında aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Bulunduğu okulun eğitim programını veya denkliği olan bir programı izleyen öğrencilerin başarıları, devam ettikleri okulun sınıf geçme ve sınavlarla ilgili hükümlerine göre değerlendirilir. Ancak, değerlendirmelerde öğrencilerin BEP’leri dikkate alınır.

b) Bulunduğu okulun eğitim programına denkliği olmayan bir özel eğitim programını izleyen öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesiyle ilgili işlemler, bu Yönetmeliğin 85 inci maddesindeki ilgili hükümlere göre yapılır.

c) Öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesinde kullanılacak yöntem, teknik, ölçme araçları ve değerlendirme süresi, değerlendirme zamanı, değerlendirme aralıkları, değerlendirmeden sorumlu kişiler ve değerlendirmenin yapılacağı ortam, BEP geliştirme biriminin görüş ve önerileri doğrultusunda belirlenir.

ç) Yazma güçlüğü olan öğrenciler ve özel öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin değerlendirilmesi sözlü, sözlü ifadede güçlük yaşayan öğrencilerin değerlendirilmesi ise yazılı olarak yapılır. Yazılı ve sözlü ifade etme becerilerinde yetersizliği olan bireyler ise davranışlarının gözlemlenmesi yoluyla değerlendirilir.

d) Yazılı sınavlar öğrencilerin yetersizlik türüne, eğitim performanslarına ve gelişim özelliklerine göre çeşitlendirilir. Sınavlar kısa cevaplı ve az sorulu olarak düzenlenir.

e) Öğrenciler, yetersizliklerinden kaynaklanan güçlüklerini gidermek amacıyla sınavlarda uygun araç-gereç, cihaz ve yöntemlerden yararlandırılır. İhtiyacı olan bireyler için yazılı sınavlarda refakat etmek üzere bir öğretmen görevlendirilir.

f) Görme yetersizliği olan öğrencilerin yazılı sınavlarda Braille yazı olarak verdiği cevaplar sınavdan hemen sonra öğretmenin öğrenciye okutmasıyla değerlendirilir. Bu öğrenciler, çizimli ve şekilli sorulardan muaf tutulurlar. Az gören öğrenciler için sınav soruları kalın ve büyük puntolu hazırlanır.

g) İşitme yetersizliği olan öğrenciler ilköğretim ve ortaöğretimde, istekleri doğrultusunda yabancı dil programlarındaki bazı bilgi ve becerilerin öğretiminden veya dersin tamamından muaf tutulurlar.

ğ) Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler; dikkat, bellekte tutma ve hatırlama güçlükleri dikkate alınarak daha sık aralıklarla değerlendirilirler.

h) Otistik bireyler ile duygusal ve davranış bozukluğu olan öğrencilerin değerlendirilmesi, iletişim özellikleri ile sosyal-duygusal hazır bulunuşlukları dikkate alınarak yapılır.

ı) Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan öğrencilerin değerlendirilmesi, bu öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak daha sık aralıklarla ve kısa süreli sınavlarla yapılır.

i) Kas ve sinir sistemi bozukluklarına bağlı motor becerilerde yetersizliği olan öğrenciler motor beceri gerektiren derslerin uygulamalı bölümlerinden istekleri doğrultusunda muaf tutulurlar.

İKİNCİ BÖLÜM

Özel Eğitim Sınıfları

Özel eğitim sınıflarının açılması

MADDE 25 – (1) Özel eğitime ihtiyacı olan ve ayrı bir sınıfta eğitim almaları uygun bulunan bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile bir arada eğitim görmeleri amacıyla her tür ve kademedeki resmî ve özel okul ve kurumlarda, özel eğitim hizmetleri kurulunun önerisi doğrultusunda millî eğitim müdürlükleri tarafından özel eğitim sınıfları açılabilir.

(2) Bu okul ve kurumlarda, uygulanacak eğitim programı temel alınarak iki tür özel eğitim sınıfı oluşturulur.

Bulunduğu okulun veya kurumun eğitim programını uygulayan özel eğitim sınıfları

MADDE 26 – (1) Zorunlu öğrenim çağındaki bireylerden ilköğretim programları veya bu programa denkliği kabul edilen bir özel eğitim programını takip edebilecek durumda olan bireyler için açılan özel eğitim sınıflarında, eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Özel eğitim sınıflarında aynı tür yetersizliği olan öğrenciler eğitim görür.

b) Özel eğitim sınıflarında görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri görev yapar. Bu sınıflara, öğrencilerin yetersizlik türüne göre öğretmen görevlendirmesi yapılır.

c) Görme ve işitme yetersizliği olan öğrenciler için açılan özel eğitim sınıflarının inci sınıflarında dersler sınıf öğretmenleri, inci sınıflarında ise alan öğretmenleri tarafından okutulur. inci sınıflarda beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, din kültürü ve ahlak bilgisi, bilgisayar, yabancı dil dersleri alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır.

ç) Görme ve işitme yetersizliği olan öğrenciler için açılan özel eğitim sınıflarının dışındaki sınıflarda inci sınıflarında dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. inci sınıflarda beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ile inci sınıflarda teknoloji ve tasarım dersi alan öğretmenleri tarafından okutulabilir.

d) İlköğretim okullarında açılan özel eğitim sınıflarında birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılır. Ancak, görme ve işitme yetersizliği olan bireyler için açılan sınıflarda bu uygulama inci sınıflar arasında yapılır. Bu öğrencilerin 6 ncı sınıftan itibaren akranlarıyla birlikte aynı sınıfta eğitim görmeleri sağlanır.

e) Bu sınıflardaki öğrenciler, bulundukları okul veya kurumda uygulanan eğitim programını takip ederler. Bu program temel alınarak, öğrencilerin eğitim performansları ve ihtiyaçları doğrultusunda BEP’leri hazırlanır.

f) Özel eğitim sınıflarının mevcudu en fazla; okul öncesi eğitimde ve ilköğretimde 10, ortaöğretim ve yaygın eğitimde 15 öğrenciden oluşur. Ancak, otistik çocuklar için her tür ve kademede açılan özel eğitim sınıflarında ise sınıf mevcudu en fazla 4 öğrencidir.

g) Özel eğitim sınıfını tamamlayan öğrencilere kayıtlı bulunduğu okulu veya kurumu tamamlayan yetersizliği olmayan diğer öğrencilere verilen belge verilir.

ğ) Bu sınıflar ders, dinlenme, yemek ve diğer etkinlik saatleri bakımından okulda/kurumda uygulanan programa uyarlar.

h) Sınıfların okul/kurum içindeki yeri, öğrencilerin yetersizlik türü dikkate alınarak belirlenir.

ı) Öğrencilerin akranlarıyla bir arada bulunduğu ders, yemek ve diğer etkinlik saatlerinde sosyal uyumlarına yönelik düzenlemeler yapılarak gerekli koruyucu tedbirler alınır.

i) Okul ve kurumlarda özel eğitim sınıfına devam eden öğrencilerin, yetersizliği olmayan akranları ile alan dersleri ve sosyal etkinlikleri bir arada yapmalarını sağlamaya yönelik düzenlemeler yapılır.

j) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumları bünyesinde özel eğitim sınıfları açılabilir. Bu sınıflarda; okul veya kurumun eğitim programı, okulun fizikî şartları ve personel durumu, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin yetersizliği ve gelişim özellikleri ile bireysel yeterlilikleri dikkate alınarak gerekli düzenlemeler yapılır.

Bulunduğu okulun veya kurumun eğitim programından farklı bir eğitim programı uygulayan özel eğitim sınıfları

MADDE 27 – (1) Zorunlu öğrenim çağındaki bireylerden ilköğretim programları veya bu programlara denkliği kabul edilen bir özel eğitim programını takip edemeyecek durumda olan bireyler için açılan özel eğitim sınıflarında eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde, aynı yetersizliği olan bireyler için açılan özel eğitim okul ve kurumlarının mevzuat hükümlerin yanı sıra aşağıdaki hususlar da dikkate alınır:

a) Özel eğitim sınıflarında, aynı tür yetersizliği olan öğrenciler eğitim görür.

b) Bu sınıflarda eğitim alan öğrenciler, yetersizlik türüne göre hazırlanan özel eğitim programını takip ederler. Öğrencilerin BEP’leri hazırlanırken takip ettikleri bu eğitim programı temel alınır.

c) Açılan özel eğitim sınıflarında birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılır.

ç) Özel eğitim sınıflarında görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri görev yapar. Ancak, bu sınıflarda zihinsel engelliler sınıf öğretmeninin görevlendirmesine öncelik verilir.

d) Sınıfların mevcutları, takip edilen eğitim programının uygulandığı okul veya kurumlardaki mevcutlar dikkate alınarak oluşturulur.

e) Dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. inci sınıflarda beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, iş eğitimi dersleri alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır.

f) Özel eğitim sınıfını tamamlayan öğrencilere, takip ettikleri özel eğitim programını uygulayan özel eğitim okul veya kurumlarındaki programı tamamlayan öğrencilere verilen belge verilir.

g) Bu sınıflarda ders, dinlenme, yemek ve diğer etkinlik saatlerinde okul veya kurumda uygulanan programa uyulur.

ğ) Öğrencilerin akranlarıyla bir arada bulunduğu ders, yemek ve diğer etkinlik saatlerinde sosyal uyumlarına yönelik düzenlemeler yapılarak koruyucu tedbirler alınır.

h) Okul ve kurumlarda özel eğitim sınıfına devam eden öğrencilerin, yetersizliği olmayan akranları ile bazı ders ve sosyal etkinlikleri bir arada yapmalarını sağlamaya yönelik düzenlemeler yapılır.

ı) Sınıfların okul içindeki yeri, öğrencilerin yetersizlik türü dikkate alınarak belirlenir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Destek Eğitim Odası

Destek eğitim odası açılması

MADDE 28 – (1) Okul ve kurumlarda, yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte aynı sınıfta eğitimlerine devam eden özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler ile üstün yetenekli öğrenciler için özel araç-gereçler ile eğitim materyalleri sağlanarak özel eğitim desteği verilmesi amacıyla destek eğitim odası açılır.

(2) Destek eğitim odasında eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Destek eğitim odaları, özel eğitim hizmetleri kurulunun önerisi doğrultusunda millî eğitim müdürlükleri tarafından açılır.

b) Destek eğitim alacak öğrenci sayısına göre okulda veya kurumda birden fazla destek eğitim odası açılabilir.

c) Destek eğitim odasında yürütülecek eğitim hizmetlerinin planlaması okul yönetimince yapılır.

ç) Destek eğitim odasında eğitim alacak öğrenciler, BEP geliştirme biriminin önerileri doğrultusunda rehberlik ve danışma hizmetleri yürütme komisyonunca belirlenir. Her öğrencinin ihtiyacı doğrultusunda ve azami ölçüde bu eğitimden yararlanması sağlanır.

d) Öğrencinin destek eğitim odasında alacağı haftalık ders saati, haftalık toplam ders saatinin %40’ını aşmayacak şekilde planlanır.

e) Destek eğitim odasında öğrencilerin eğitim performansları dikkate alınarak birebir eğitim yapılır. Ancak, gerektiğinde eğitim performansı bakımından aynı seviyede olan öğrencilerle grup eğitimi de yapılabilir.

f) Destek eğitim odasında, öğrencilerin eğitim performansı ve ihtiyaçları, yetersizlik türüne uygun araç-gereç ve eğitim materyalleri bulunur.

g) Destek eğitim odası açılan okullarda öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarına göre görme, işitme, zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri öncelikli olmak üzere, gezerek özel eğitim görevi yapan öğretmen, sınıf öğretmeni ve alan öğretmenleri görevlendirilir. Destek eğitim odasına öncelikle okulun öğretmenlerinden olmak üzere RAM’da görevli öğretmenler ya da diğer okul ve kurumlardaki öğretmenler görevlendirilir.

ğ) Öğrencinin genel başarı değerlendirmesinde, destek eğitim odasında yapılan değerlendirme sonuçları da dikkate alınır.

h) Destek eğitim odasında verilen destek eğitim hizmetleri okulun veya kurumun ders saatleri içinde yapılır.

ı) Destek eğitim odasının okul veya kurum içindeki yeri, öğrencilerin yetersizlik türü dikkate alınarak belirlenir.

BEŞİNCİ KISIM

Eğitim Hizmetleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Eğitim Tür ve Kademelerindeki Özel Eğitim Hizmetleri

Okul öncesi dönemde özel eğitim hizmetleri

MADDE 29 – (1) ay arasındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin okul öncesi eğitimi zorunludur. Ancak, bireylerin gelişim ve bireysel özellikleri dikkate alınarak okul öncesi eğitim dönemi süresi bir yıl daha uzatılabilir.

(2) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin okul öncesi eğitimlerini, öncelikle okul öncesi eğitim kurumlarında kaynaştırma uygulamaları kapsamında sürdürmeleri esastır. Ancak, bu bireyler için okul öncesi özel eğitim okulu/kurumu ve özel eğitim sınıfları da açılabilir.

İlköğretimde özel eğitim hizmetleri

MADDE 30 – (1) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler ilköğretimlerini, öncelikle kaynaştırma uygulamaları yoluyla akranları ile bir arada sürdürebilecekleri gibi özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için açılan ilköğretim okullarında da sürdürebilirler.

(2) İlköğretim programlarının amaçlarını gerçekleştirecek durumda olmayan bireyler ise eğitimlerini, gelişim alanlarındaki performans düzeylerine göre hazırlanmış eğitim programlarının uygulandığı özel eğitim okul ve kurumlarında sürdürürler.

(3) İlköğretim okullarını bitiren öğrenciler genel, mesleki ve teknik ortaöğretim okullarına yönlendirilirler. İlköğretim programlarına denk olmayan eğitim programlarını tamamlayan özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler ise özelliklerine uygun okul ve kurumlara yönlendirilirler.

(4) Çeşitli nedenlerle ilköğretimlerini tamamlayamayan, zorunlu öğrenim çağı dışına çıkan bireyler Millî Eğitim Bakanlığı Açık İlköğretim Okulunda eğitimlerini sürdürebilirler. Özel eğitim gerektirdiğini Özel Eğitim Hizmetleri Kurulundan alınacak belge ile belgelendirenlerde yaş kaydı aranmaz. Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim sürecinde ve başarılarının değerlendirilmesinde Bu Yönetmeliğin 24 üncü maddesindeki hükümler doğrultusunda özel tedbirler alınarak düzenlemeler yapılır.

Ortaöğretimde özel eğitim hizmetleri

MADDE 31 – (1) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler ortaöğretimlerini, öncelikle kaynaştırma uygulamaları yoluyla akranları ile bir arada genel ve mesleki ortaöğretim kurumlarında sürdürebilecekleri gibi özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için açılan ortaöğretim kurumlarında da sürdürebilirler.

(2) Merkezî sınavla öğrenci almayan genel, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına yönlendirme kararı alınan özel eğitime ihtiyacı olan bireyler, ilgili birimlerle yapılacak iş birliği çerçevesinde kontenjan sağlanarak yatılı okulların pansiyonlarına Bakanlıkça sınavsız yerleştirilirler.

(3) Genel ve mesleki ortaöğretim kurumlarına yönlendirme kararı alınanlardan, yatılı okumak isteyen öğrenciler için, ikamet adresine göre yakın yatılı okulların olanakları da değerlendirilerek yeterli kontenjan sağlanır.

(4) İlköğretimlerini tamamlayan ancak çeşitli nedenlerle ortaöğretime devam edemeyen bireyler, uzaktan öğretim yoluyla Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Lisesi veya Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki Açık Öğretim Lisesinde eğitimlerini sürdürebilirler. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Lisesi veya Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki Açık Öğretim Lisesine devam eden ve özel eğitime ihtiyacı olduğunu özel eğitim hizmetleri kurulu kararıyla belgelendiren bireylerin eğitim sürecinde ve başarılarının değerlendirilmesinde Bu Yönetmeliğin 24 üncü maddesindeki hükümler doğrultusunda özel tedbirler alınarak düzenlemeler yapılır.

Yüksek öğretimde özel eğitim hizmetleri

MADDE 32 – (1) Ortaöğretimlerini tamamlayan özel eğitime ihtiyacı olan bireyler; RAM’lar, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu veya rehberlik ve psikolojik danışma servisi tarafından yüksek öğretime yönlendirilirler.

(2) Yüksek öğretime giriş sınavlarında ve değerlendirmede bu bireylerin yetersizlik türü ve özelliklerine uygun düzenlemeler yapılması konularında ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapılır.

Yaygın eğitimde özel eğitim hizmetleri

MADDE 33 – (1) Özel eğitim kurumları ile diğer kurum ve kuruluşlarda farklı konu ve sürelerde düzenlenen programlarla özel eğitime ihtiyacı olan bireylere yönelik eğitim hizmeti verilir. Bu hizmetlerin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Yaygın eğitim hizmetleri; bireylerin temel yaşam becerilerini geliştirmek, öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak, onları işe ve mesleğe hazırlamak amacına yönelik programların hazırlanması ve uygulanması biçiminde yürütülür.

b) Yaygın eğitim programları, ailenin, bireyin eğitimine etkin katılımını sağlamaya ve temel yaşam becerilerini kazanmasına yönelik bilgi ve beceriler içerecek şekilde hazırlanır.

c) Yaygın eğitim programları; bireylerin gelişim özellikleri ve yeterlilikleri doğrultusunda bulunduğu çevrenin imkânları ve iş piyasasının talepleri dikkate alınarak uygulama ağırlıklı planlanır.

ç) Yaygın eğitim hizmetleri, illerde oluşturulan il mesleki eğitim kurulu ile resmî ve özel kurum ve kuruluşların iş birliğiyle planlanır ve uygulanır.

d) Kaynaştırma uygulamaları kapsamında özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, diğer resmî ve özel kurum ve kuruluşlarla yapılacak iş birliği çerçevesinde yaygın eğitim programlarından yararlanmaları sağlanır.

e) Özel eğitim okul ve kurumlarında açılan yaygın eğitim programlarına katılan bireylerin iaşe ve ibateleri eğitimleri süresince Bakanlıkça karşılanır. Ayrıca, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin aile eğitimi programlarına katılan birinci derecedeki yakınları ya da velisi de aynı haktan yararlanır.

f) Yaygın eğitim kurumlarında özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için özel eğitim sınıfları oluşturulabilir.

İKİNCİ BÖLÜM

Evde Eğitim Hizmetleri

Evde eğitim hizmetleri

MADDE 34 – (1) Okul öncesi ve ilköğretim çağındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerden eğitim-öğretim kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olanlara evde eğitim hizmeti verilmesi esastır. Bu hizmetlerin verilmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Evde eğitim hizmetleri özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından planlanır.

b) Özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından evde eğitim hizmeti almasına karar verilen bireylerin kaydı, bir ilköğretim okulu veya özel eğitim okuluna/kurumuna yapılır ve okula/kuruma devam etme şartı aranmaz.

c) Bu hizmetler, gezerek özel eğitim görevi yapan öğretmen tarafından sürdürülür. Ancak, bireyin eğitim ihtiyaçları doğrultusunda okul öncesi, sınıf ve alan öğretmenleri de görevlendirilir.

ç) Evde eğitim hizmetinden yararlanan birey, kayıtlı bulunduğu okulda uygulanan öğretim programlarından sorumludur. Ancak BEP geliştirme birimince, bu programlara dayalı olarak bireyin eğitim performansına göre, ihtiyaç duyduğu alanlarda bireyselleştirilmiş eğitim programı hazırlanır.

d) Evde eğitim alan bireyin başarı durumunun değerlendirilmesi, kayıtlı bulunduğu okuldaki diğer öğrenciler gibi yapılır. Ancak, bireyin durumu ve özelliğine göre değerlendirme şekli, yöntem ve tekniklerinde öğretmen tarafından gerekli değişiklikler yapılır ve özel tedbirler alınır.

e) Evde eğitimde, ailelerin bilgilendirilmesi, desteklenmesi ve eğitimin her aşamasına katılımları sağlanır.

f) Evde eğitim süreci birey, aile ve öğretmenin iş birliği ile planlanır.

g) Aile, etkili bir eğitimin gerçekleştirilmesi için uygun eğitim ortamının hazırlanmasını sağlar.

ğ) Bireyin evde eğitim almasını gerektiren şartların ortadan kalkması durumunda bu hizmet sona erdirilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Erken Çocukluk Dönemi Eğitimi

Erken çocukluk döneminde özel eğitim hizmetleri

MADDE 35 – (1) Erken çocukluk dönemi eğitimi, ay arasındaki bireyleri kapsayan eğitimdir.

(2) Bu eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Erken çocukluk dönemi eğitimi hizmetleri, bu dönemdeki eğitimin daha sonraki eğitim kademelerinde istenilen hedeflere ulaşılmasındaki önemi dikkate alınarak planlanır.

b) Erken çocukluk dönemi eğitimi, bireyin eğitimi ve bireyin eğitimine katkı sağlamak amacıyla ailenin bilgilendirilmesi ve desteklenmesi yoluyla yapılır.

c) Erken çocukluk dönemi eğitimi hizmetleri okul ve kurumlarda veya gerektiğinde evde yürütülür.

ç) Erken çocukluk dönemi eğitimi hizmetlerinin planlanması ve koordinasyonu özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından yapılır. Erken çocukluk dönemindeki bireylerin yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim almalarına yönelik tedbirler alınarak buna uygun düzenlemeler yapılır veya açılacak bağımsız birimlerde bu eğitim hizmetleri verilebilir.

d) Erken çocukluk dönemi eğitimi hizmetlerinin planlanması ve yürütülmesi için öncelikle bireyin ve ailenin eğitim ihtiyaçları belirlenir.

e) Bakanlık, erken çocukluk dönemindeki bireylerin tespiti ve tanılanması ile bu bireylere sunulacak hizmetlerin gerçekleştirilmesinde ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş birliği yapar.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Aile Eğitimi

Aile eğitimi hizmetleri

MADDE 36 – (1) Aile eğitimi, tüm eğitim kademelerinde bireyin eğitimine katkı sağlamak amacıyla aileye verilecek her türlü rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini içeren bir eğitimdir.

(2) Aile eğitimi hizmetleri yürütülürken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Aile eğitim programları; aile eğitiminde esas olacak genel ilke ve amaçlar doğrultusunda bireyin yetersizliği, gelişim özellikleri, eğitim ihtiyaçları ve ailenin ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanır ve yürütülür.

b) Aile eğitimi hizmetlerinin planlanması ve koordinasyonu özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından yapılır.

c) Aile eğitim programları, RAM’lar, özel eğitim okul ve kurumları, kaynaştırma uygulamaları yapılan okullar tarafından hazırlanır ve yürütülür.

ç) Aile eğitimi hizmetleri, bireyin ve ailenin ihtiyaçları doğrultusunda bireysel, grup ya da uzaktan eğitim şeklinde yürütülür.

d) Aile eğitim programları ailenin katılımıyla bir yıllığına planlanır ve aile ile bireyin eğitim ihtiyaçları doğrultusunda her yıl yeniden geliştirilerek uygulanır.

e) Aile eğitimi hizmetleri, kurumlarda yürütülür. Ancak, ihtiyaç hâlinde bu hizmet evlerde de yürütülebilir.

ALTINCI KISIM

Kurumlar

BİRİNCİ BÖLÜM

Özel Eğitim Okul ve Kurumları

Özel eğitim okul ve kurumlarının açılması

MADDE 37 – (1) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini öncelikle yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte kaynaştırma yoluyla sürdürmeleri esas olmakla birlikte, bu bireyler için Bakanlıkça her tür ve kademede örgün ve yaygın özel eğitim okul ve kurumları da açılır. Gerçek ve tüzel kişiler, özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim ve öğretimleri için 8/6/ tarihli ve sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunundaki esaslara uygun olarak özel okul veya kurum açabilirler.

(2) Bakanlık, özel eğitim okul ve kurumlarında farklı özel eğitim modelleri denemek, geliştirmek ve yaygınlaştırmak üzere pilot uygulama yapabilir ve bu eğitim modellerinin uygulanacağı özel eğitim okul ve kurumları açabilir.

(3) Okul ve kurumların açılmasında bireylerin yetersizlik türüne göre sayısı, yerleşim biriminin özellikleri ve ulaşım imkânları dikkate alınır.

(4) Bu okul ve kurum binaları, yatırım programından ya da bağış yapanlar tarafından, yetersizlik türüne göre hazırlanmış tip projeye uygun olarak yapılır.

(5) Okul ve kurum binalarının yapımında çevrenin özellikleri ve ihtiyaca göre özel tip projeler de uygulanabilir. Ayrıca, mahallen temin edilen binalarda da Bakanlıkça belirlenen ölçütlere uygun olması durumunda özel eğitim okul ve kurumu açılabilir.

(6) Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin devam ettiği okul ve kurumların dışında, bu bireylere eğitim materyalleri ile araç-gereçler hazırlanması ve eğitim programları geliştirilmesi amacıyla da özel eğitim kurumları açılır.

İşitme, görme ve ortopedik yetersizliği olan bireyler için açılan okul ve kurumlar

MADDE 38 – (1) İşitme, görme ve ortopedik yetersizliği olan bireyler, yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte her tür ve kademede kaynaştırma yoluyla eğitim alabilecekleri gibi bu bireyler için her tür ve kademede, resmî ve özel gündüzlü ve/veya yatılı özel eğitim okul ve kurumu açılabilir.

(2) Bu okul ve kurumlarda eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Bu okul ve kurumlarda; aynı tür ve kademede öğrenim gören yetersizliği olmayan öğrencilerin takip ettiği eğitim programı uygulanır. Okul veya kurumda uygulanan eğitim programı temel alınarak öğrencilerin BEP’leri hazırlanır ve başarılarının değerlendirilmesinde BEP’lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır.

b) Sınıf mevcutları en fazla; okul öncesi, ilköğretim ve yaygın eğitimde 10, ortaöğretimde 15 öğrencidir. İşitme engelliler meslek liseleri ve ortopedik engelliler meslek liselerinde uygulamalı atölye ve laboratuvar derslerinde gruplar en fazla 10 öğrenciden oluşturulur.

c) Bu okul ve kurumlardaki öğrencilerin yetersizlik türleri dikkate alınarak, işitme, görme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri görevlendirilir.

ç) Bu okul ve kurumlarda ilköğretimin inci sınıflarında dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. Ancak inci sınıflarda; beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, din kültürü ve ahlak bilgisi, yabancı dil, bilgisayar dersleri ile modelaj-iş dersleri alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. inci sınıflarda ise dersler alan öğretmenleri tarafından okutulur.

d) İşitme engelliler meslek liselerinde ve ortopedik engelliler meslek liselerinde uygulamalı meslek derslerinin yapılacağı atölyeler ve laboratuvarlar bulunmaması hâlinde öğrenciler bu derslerle ilgili eğitimlerini diğer mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında sürdürürler.

e) İşitme yetersizliği bulunan öğrencilerin eğitim gördüğü okul ve kurumlarda, öğrenciler istekleri doğrultusunda yabancı dil dersinden muaf tutulur.

Görme Engelliler Basımevi ve Akşam Sanat Okulu

MADDE 39 – (1) Görme yetersizliği olan bireyler için gerekli olan araç-gereç ve diğer eğitim materyallerinin üretilmesi, çoğaltılması, dağıtılması ve eğitim programları ile yeni eğitim-öğretim yöntemlerinin geliştirilmesi amacıyla Bakanlıkça özel eğitim kurumları açılır.

(2) Görme yetersizliği olan bireylerin eğitimi için gerekli olan; Talim ve Terbiye Kurulunca ilköğretim ve ortaöğretim için kabul edilen ders kitaplarının yanı sıra ayrıca, kaynak kitapları, edebî eserleri ve sanat eserlerini, dergi, gazete gibi yazılı materyali Braille yazı ile basar, çoğaltır ve dağıtımını sağlar. Bu bireylerin eğitiminde kullanılan eğitim-öğretim yöntemlerinin ve eğitim programlarının geliştirilmesi konusunda çalışmalar yürütür ve konuşan kitap kasetleri hazırlatır.

Zihinsel yetersizliği olan bireyler için açılan okul ve kurumlar

MADDE 40 – (1) Zihinsel yetersizliği olan bireyler, yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte her tür ve kademede kaynaştırma yoluyla eğitimlerini sürdürebilecekleri gibi bu bireyler için her tür kademede, resmî ve özel gündüzlü özel eğitim okul ve kurumları açılır.

a) Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler için açılan okul ve kurumlarda eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

1) Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler için açılan ilköğretim okullarında, Bakanlıkça hazırlanan ve ilköğretim programlarına denkliği kabul edilen özel eğitim programı uygulanır. Bu eğitim programı temel alınarak BEP hazırlanır ve bireylerin başarılarının değerlendirmesinde BEP’lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır.

2) Sınıf mevcutları en fazla; okul öncesi ve ilköğretimde 10 öğrencidir.

3) inci sınıflarda dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. inci sınıflarda beden eğitimi, din kültürü ve ahlak bilgisi, müzik, görsel sanatlar dersleri ile inci sınıflarda teknoloji ve tasarım dersi alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır.

b) Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler için açılan okul ve kurumlarda eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

1) Zorunlu öğrenim çağında olup ilköğretim programlarını takip edemeyecek durumdaki bu bireyler için açılan eğitim ve uygulama okullarında öğrencilerin, öz bakım ve günlük yaşam becerileri ile işlevsel akademik becerilerini geliştirmek ve topluma uyumlarını sağlamak amacıyla Bakanlıkça hazırlanmış özel eğitim programı uygulanır. Bu program temel alınarak BEP hazırlanır. Bu bireylerin başarılarının değerlendirilmesinde BEP’lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır.

2) Bu okullarda; tuvalet eğitimini kazanamamış, yoğun davranış problemleri gösteren ve grup eğitimine uyum sağlayamayan öğrencilerin grup eğitimine hazırlanması amacıyla bire bir eğitim uygulaması yapılır. Birebir eğitim uygulaması kapsamındaki öğrenciler grup eğitimine katılmazlar. Bu öğrencilere verilecek eğitimin süresi ve haftalık ders saati sayısı özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından belirlenir.

3) Bir ders saati 40 dakika olup, ders saati ve derslerin dağılımı, Talim ve Terbiye Kurulunca kabul edilen haftalık ders dağıtım çizelgesine göre uygulanır.

4) Toplam altı saatlik günlük çalışma süresinin ders, dinlenme, yemek ve diğer etkinliklere dağılımı okul yönetimince belirlenir.

5) Sınıf mevcutları en fazla; okul öncesinde 6, diğer sınıflarda ise 8 öğrencidir.

6) Dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. inci sınıflarda ise beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, iş eğitimi dersleri alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır.

7) Eğitim ve uygulama okulu programını tamamlayanlara Ek-2’de yer alan Eğitim ve Uygulama Okulu Diploması verilir. Bu diploma, ortaöğretime devam etme hakkı sağlamaz.

Otistik bireyler için açılan okul ve kurumlar

MADDE 41 – (1) İlköğretim programlarının amaçlarını gerçekleştiremeyecek durumdaki otistik bireyler için resmî ve özel gündüzlü özel eğitim kurumları açılır.

(2) Bu kurumlarda eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Zorunlu öğrenim çağındaki otistik bireyler için açılan otistik çocuklar eğitim merkezlerinde bireylerin öz bakım ve günlük yaşam becerileri ile işlevsel akademik becerilerini geliştirmek ve topluma uyumlarını sağlamak amacıyla Bakanlıkça hazırlanmış özel eğitim programı uygulanır. Bu program temel alınarak BEP hazırlanır. Bu bireylerin başarılarının değerlendirilmesinde BEP’lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır.

b) Bu okullarda; tuvalet eğitimini kazanamamış, yoğun davranış problemleri gösteren ve grup eğitimine uyum sağlayamayan öğrencilerin grup eğitimine hazırlanması amacıyla bire bir eğitim uygulaması yapılır. Birebir eğitim uygulaması kapsamındaki öğrenciler grup eğitimine katılmazlar. Bu öğrencilere verilecek eğitimin süresi ve haftalık ders saati sayısı özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından belirlenir.

c) Bir ders saati 40 dakika olup, ders saati ve derslerin dağılımı, Talim ve Terbiye Kurulunca kabul edilen haftalık ders dağıtım çizelgesine göre uygulanır.

ç) Toplam altı saatlik günlük çalışma süresinin ders, dinlenme, yemek ve diğer etkinliklere dağılımı kurum yönetimince belirlenir.

d) Dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. inci sınıflarda ise beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, iş eğitimi dersleri alan öğretmenleri tarafından okutulabilir. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır.

e) Otistik çocuklar eğitim merkezi programını tamamlayanlara Ek-3’de yer alan Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi Diploması verilir. Bu diploma, ortaöğretime devam etme hakkı sağlamaz.

Sağlık kuruluşlarında yatarak tedavi gören bireyler için açılan okul ve kurumlar

MADDE 42 – (1) Resmî ve özel sağlık kuruluşlarında yatarak tedavi gören ve/veya süreğen hastalığı olan zorunlu öğrenim çağındaki bireylerin eğitimlerini sürdürmeleri için Bakanlık, Sağlık Bakanlığı ve üniversiteler arasında imzalanan protokole göre hastanelerin bünyesinde Bakanlığa bağlı ilköğretim okulları açılır.

(2) Bu ilköğretim okullarında eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Eğitim hizmeti, velinin yazılı isteği ve bireyin tedavisinden sorumlu hekim/hekimlerin yazılı görüşü ile sağlanır.

b) Bireylerin kayıtları, kayıtlı bulunduğu okulda kalır. Kayıtlı olmayan öğrencilerin kaydı ise hastanenin bulunduğu bölgedeki bir okula/kuruma ya da ikamet ettiği yerleşim birimindeki bir okul veya kuruma yapılır.

c) Hastane ilköğretim okullarında eğitim alan her birey için geçici kayıt formu düzenlenerek bu okula geçici kaydı yapılır.

ç) Sağlık kuruluşlarında eğitim alan bireyin başarı durumunun değerlendirilmesi, kayıtlı bulunduğu okuldaki diğer öğrenciler gibi yapılır. Ancak, bireyin durumu ve özelliğine göre değerlendirme şekli, yöntem ve tekniklerinde öğretmen tarafından gerekli değişiklikler yapılarak özel tedbirler alınır.

d) Bu bireylerin başarı değerlendirme sonuçları kayıtlı oldukları okula yazılı olarak bildirilir. Sınıf geçme ve diploma işlemleri bu okul tarafından yürütülür.

e) Hastane ilköğretim okullarında sınıf mevcudu en fazla, okul öncesi ve ilköğretimde 10 öğrenciden oluşur.

f) Sınıfa gelemeyecek durumda olan öğrencilere odalarında eğitim verilir.

g) Sınıf öğretmenlerinden biri, millî eğitim müdürlüğünce müdür yetkili öğretmen olarak görevlendirilir. Müdür yetkili öğretmen aynı zamanda sınıf okutur.

ğ) Bireyler kayıtlı bulunduğu okulun veya kurumun eğitim programından sorumludur.

MEB, akla takılan t&#;m soruları yanıtladı

Haberin Devamı

Benim birinci dönem notum yok 2. sınavlara girmek zorunda mıyım?
Yılsonu iş ve işlemlerinin tamamlanabilmesi için en az bir dönem notuna ihtiyaç bulunduğu için sınavlara girme zorunluluğu bulunmaktadır.

Yurt dışında olan öğrenciler bulunduğu yerde sınava nasıl girecek?Yurt dışında bulunan ve uygulanacak sınavlara bulunduğu ülkede katılmak isteyen öğrencilerin; bulunduğu yerin Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği/Başkonsolosluğu/Konsolosluğu eğitim müşavirliği/ataşeliğine başvurması gerekmektedir.

UZAKTAN EĞİTİM
Liselerde uzaktan eğitim nasıl yapılacak?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın online eğitim platformu olarak geliştirilen Eğitim Bilişim Ağı (EBA)’dan internet üzerinden ve TRT Lise TV’ den yayın yapılacak. TRT üzerinden gün boyunca yayın olacak. Yayın saatleri ve ders saatleri bilgisine EBA ve internet sitemiz üzerinden ulaşılabilecek.

EBA Lise TV' de dersleri kim anlatıyor?
Genel Müdürlüğümüz bünyesinde görevli alanında uzman öğretmenler tarafından derslerimiz anlatılmaktadır.

EBA Lise TV'de haftasonu yayınlanan sorulara tekrar nasıl ulaşabilirim?
Uzaktan Eğitim" derslerine ilave olarak sınıf düzeyinde öğrenim gören öğrencilerimiz için Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün hazırlamış olduğu sorulardan oluşan soru çözümleri Mayıs tarihinde EBA TV Lise kanalında yayınlanmıştıfunduszeue.info yayınlarda çözülen sorulara ulaşmak isteyen öğrencilerimiz için hazırlanan pdf versiyonları her hafta EBA TV Lise yayınından sonra web sayfamızda yayınlanacaktır. Soruların çözümlerine EBA ve TRT İzle üzerinden ulaşılabilmektedir.

EBA Lise TV haricinde hangi kaynaklardan faydalanabilirim?
EBA TV LİSE’ de bulunan ders yayınları dışında ve sınıflar için Akademik Destek Platformundan, tüm lise sınıf düzeyleri için de EBA ve funduszeue.info web sitemizdeki etkileşimli kitaplar, dinamik uygulamalar, 3B modeller, deneyler ve soru bankasından da faydalanabilirsiniz. 19 Nisan tarihinden itibaren hafta sonları YKS Hazırlık soru çözüm videoları da EBA Lise TV’ de yayında olacaktır. Ayrıca Okul müdürlükleri ve ilgili ders öğretmenlerimiz, Canlı Ders Anlatımına yönelik bir programlama ve EBA platformu üzerinden ödevlendirme yapabilmektedir.

''Benim Tercihim'' Üniversite ve Bölüm Tanıtım programını nereden izleyebilirim?
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü resmi youtube kanalı üzerinden programları izleyebilirsiniz.
funduszeue.info

funduszeue.info web adresine giriş için şifre gerekli mi?
funduszeue.info web sitesine şifresiz girişi yapılmaktadır. Özel ve devlete ait okullarımız öğrenci ve öğretmenleri, mezun öğrencilerimiz şifresiz erişim sağlayabilir.

Etkileşimli kitap ve Soru bankası ve deneme sınavlarına nasıl ulaşabilirim
funduszeue.info web adresi üzerinden etkileşimli ders kitapları, soru bankası, mini deneme sınavları, dinamik uygulamalar, 3B Modeller, deneyler ve projelere ulaşabilirsiniz.

SINIF GEÇME
Covid salgını nedeniyle eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminde uzaktan eğitim yapıldığından yılsonu iş ve işlemleri nasıl yapılacaktır?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Olağanüstü durumlarda sınıf geçme ve öğrenci başarısının değerlendirilmesi" başlıklı Ek 2. maddesi ile Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün tarih E sayılı ve " Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüte Düşülen Hususlar" konulu Makam onayının maddesi gereği eğitim ve öğretim yılında resmî ve özel ortaöğretim kademesindeki tüm okullarda kayıtlı öğrencilerin sınıf geçme ve sınıf başarısının değerlendirmesinde öğrencilerin sadece eğitim ve öğretim yılının birinci dönemine ait ders notları ve devamsızlık durumlarının dikkate alınması ile ilgili e-Okul Yönetim Bilgi Sisteminde gerekli teknik alt yapı güncellemeleri tamamlanarak, sistem üzerinde aktif duruma getirilmiştir.

 sınıftan nasıl mezun olunacak?
Diğer sınıf düzeylerindeki öğrenciler gibi sınıf öğrencilerinin de birinci dönemde aldıkları notlar geçerli olacak ve yılsonu başarı puanı buna göre hesaplanacaktır. Doğrudan sınıf geçme şartlarını taşıyan öğrenciler mezun olabilecek ancak diğer tüm sınıf düzeylerinde olduğu gibi sınıf öğrencilerinin de başarısız dersleri olması durumunda bu derslerden sorumlu olacaklar ve takvimine göre girecekleri sorumluluk sınavlarından başarılı olmaları halinde mezuniyet puanları hesaplanarak mezun olacaklardır.

sınıf öğrencileri sorumlu olarak sınıf geçtiğinde üniversite sınavına girebilecek mi/diplomalarını alabilecekler mi?
 sınıf öğrencilerinin başarısız veya sorumlu derslerinin olması üniversite sınavlarına girmelerinde herhangi bir engel oluşturmamaktadır. Dolayısıyla tüm Sınıf öğrencileri sorumlu dersi olup olmamasına bakılmaksızın üniversite sınavlarına girebileceklerdir. Doğrudan sınıf geçme şartlarını taşıyan öğrenciler mezun olacak ve diplomalarını alacaklardır. Ancak başarısız dersleri olan sınıf öğrencileri sadece eğitim ve öğretim yılı için bu derslerden sorumlu olacaklar ve takvimine göre girecekleri sorumluluk sınavlarından başarılı olmaları hâlinde mezun olup diploma almaya hak kazanacaklardır. Ayrıca bu durumda olup üniversiteye yerleşen öğrencilere YÖK tarafından diplomalarını Aralık ayı sonuna kadar öğrenim gördüğü yükseköğretim kurumlarına ibraz etme hakkı tanınmıştır. Bu nedenle söz konusu öğrencilerin 31 Aralık tarihine kadar diplomalarını teslim etmeleri şartıyla üniversiteye kayıt yaptırmalarına da bir engel yoktur.

Ben son sınıfım ve üniversiteye geçeceğim, ilk dönem matematikten kalmıştım şimdi ne olacak?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin ilgili hükümlerine göre yılsonu başarı puanı en az 50 olan öğrenciler doğrudan sınıf geçmektedirler. Bu şartın taşınmaması durumunda sınıf öğrencileri başarısız oldukları derslerden sorumlu olacaklar ve takvimine göre girecekleri sorumluluk sınavlarından başarılı olmaları halinde mezuniyet puanları hesaplanarak mezun olacaklardır.

1. dönem matematikten kaldım seneye onun da mı sorumluluk sınavına gireceğim yoksa sadece edebiyat için mi geçerli bu durum?
Doğrudan geçme şartlarını taşımayan öğrenciler hangi ders ve sayısı ne olursa olsun sadece eğitim ve öğretim yılı için sorumlu olarak bir üst sınıfa geçeceklerdir. Sonraki süreçte (yeni eğitim ve öğretim yılında) ise öğrencilerin başarı durumu Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin ilgili hükümlerine göre değerlendirilecektir.

Sorumlu olarak geçtiğim derslerin sınavları ne zaman yapılacak?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği hükümlerine göre sorumluluk sınavları, birinci dönemin ilk haftası, ikinci dönemin ilk haftası ile son iki haftası içerisinde yapılır. Eğitim ve öğretim yılı başında yapılan sorumluluk sınavı sonunda tek dersten başarısızlığı bulunan son sınıf öğrencileri için aynı usulle takip eden hafta içinde bir sınav daha yapılır.

 sınıfta öğrenim görüp sorumlu olarak sınıf geçen öğrencilerin eğitim ve öğretim yılının 1 inci döneminin ilk haftasında yapılacak sorumluluk sınavlarında tekraren başarısız olması durumunda ikinci bir sorumluluk sınav hakkı verilecek mi?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği hükümlerine göre sorumluluk sınavları, birinci dönemin ilk haftası, ikinci dönemin ilk haftası ile son iki haftası içerisinde yapılır. Eğitim ve öğretim yılı başında yapılan sorumluluk sınavı sonunda tek dersten başarısızlığı bulunan son sınıf öğrencileri için aynı usulle takip eden hafta içinde bir sınav daha yapılır.

Zayıfı olanlar mı sorumlu geçecek yoksa herkes mi?
Tüm derslerden başarılı olan öğrenciler ile başarısız dersi/dersleri olanlardan, yılsonu başarı puanı en az 50 olan öğrenciler sınıfını doğrudan geçeceklerdir. Alt sınıflar da dâhil başarısız ders sayısı toplamına bakılmaksızın doğrudan sınıfını geçemeyen öğrenciler ise sadece eğitim ve öğretim yılı için sorumlu olarak bir üst sınıfa geçeceklerdir.

Diploma puanı nasıl hesaplanacak?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde; “Mezuniyet puanı; 9,10, 11 ve sınıfların yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasıdır.” Şeklinde ifade edilmektedir. Buna göre; sınıf öğrencilerimizin 9,10, sınıflara ait yılsonu başarı puanları ile eğitim ve öğretim yılının birinci dönem başarı puanlarının aritmetik ortalaması alınarak mezuniyet puanları oluşturulacak ve diploma puanı olarak diplomalarına yazılacaktır.

Ortaöğretim Başarı Puanı nasıl hesaplanacak?
 sınıftan mezun olacak öğrencilerimizin 9, 10 ve sınıflara ait yılsonu başarı puanları ile sınıfın birinci dönem puanları ile oluşan yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalaması alınarak oluşturulan diploma puanı, OBP (Ortaöğretim Başarı Puanı) hesaplanırken kullanılacak olan lise mezuniyet puanı olarak değerlendirilecektir.

Proje ödevini teslim edecek miyiz?
eğitim ve öğretim yılı yılsonu puanı birinci dönem puanlarıyla belirleneceğinden ikinci dönemde hiçbir ölçme ve değerlendirme aracı dikkate alınmayacaktır.

Devamsızlıktan sınıfta kalır mıyım?
Pandemi süreci nedeni ile sadece birinci dönemde yapılan devamsızlıklar dikkate alınacak olup bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin ilgili hükümleri doğrultusunda devamsızlık süresini dolduran öğrenciler sınıf tekrarına kalacaktır.

Sorumlu geçme sadece baraj derslerden kalanlar için mi geçerli olacak?
Doğrudan sınıfını geçemeyen öğrenciler sadece eğitim ve öğretim yılı için baraj ders ayrımı olmaksızın sorumlu olarak bir üst sınıfa geçeceklerdir.

Telafi Eğitimi sürecinde yaptığımız ödevlerden not alacak mıyım?
Yüz yüze yapılamayan eğitim ve öğretim faaliyetlerinden öğrencilerimiz herhangi bir şekilde not ile değerlendirilmeyeceklerdir.

Tutuklu ve hükümlü öğrenciler ile ilgili iş işlemler hangi mevzuat hükümleri uygulanmaktadır?
Tutuklu ve hükümlü öğrencilerle ilgili iş ve işlemler Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile /17 sayılı Genelge hükümleri uygulanmaktadır.

Bir öğrenci öğrenim süresi içinde kaç defa sınıf tekrarı yapabilir?
Doğrudan, yılsonu başarı puanıyla veya sorumlu olarak sınıf geçemeyenlerle devamsızlık nedeniyle başarısız sayılanlar sınıf tekrar eder. Sınıf tekrarı hazırlık sınıfı hariç, orta öğrenim süresince en fazla bir defa yapılır. Öğrenim süresi içinde ikinci defa sınıf tekrarı durumuna düşen öğrencilerin ders yılı sonunda okulla ilişiği kesilerek Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine kayıtları yapılır. Okuldan mezun olamayan on ikinci sınıf öğrencilerinden sınıf tekrar etme hakkı bulunanlar başarısız olunan ders sayısına bakılmaksızın sınıf tekrar edebilir. Ancak, sınıf tekrar etmek istemeyen öğrencilerden sınıf tekrarı yapmış olanlar bir, sınıf tekrarı yapmamış olanlar ise iki öğretim yılı daha başarısız oldukları derslerden sorumluluk sınavına girebilir. Bu sınavlar sonunda da başarısız olan öğrencilerin öğretim yılı sonunda okulla ilişiği kesilerek Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine kayıtları yapılır.

Ortaöğretim Kurumlarında beklemeli bir öğrenci en fazla kaç dönem sorumluluk sınavlarına girebilir?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin “Sınıf tekrarı ve öğrenim hakkı” başlıklı 59’uncu maddesi: “(1) Öğrencilerden; b) (Değişik:RG/3/) Okuldan mezun olamayan 12’nci sınıf öğrencilerinden sınıf tekrar etme hakkı bulunanlar başarısız olunan ders sayısına bakılmaksızın sınıf tekrar edebilir. Ancak, sınıf tekrar etmek istemeyen öğrencilerden sınıf tekrarı yapmış olanlar bir, sınıf tekrarı yapmamış olanlar ise iki öğretim yılı daha başarısız oldukları derslerden sorumluluk sınavına girebilir. Ustalık sınavında başarısız olan öğrenciler beceri sınavı esaslarına göre sorumluluk sınavlarına alınır. Bu sınavlar sonunda da başarısız olan öğrencilerin öğretim yılı sonunda okulla ilişiği kesilerek Açık Öğretim Lisesine, Mesleki Açık Öğretim Lisesine veya Açık Öğretim İmam Hatip Lisesine kayıtları yapılır.

Sınıf tekrarına kalan, cezaevinde yatan, okula devam etmeyen (özürsüz devamsızlığı 10 günü geçen) öğrencilerin bursluluğunun kesilip kesilmeyeceği ve bu durumda olup bursu yatan öğrencilerin burslarının ne olacağı konusunda tereddütte düşülmüştür. Bu öğrencilere yönelik nasıl bir işlem yapılmalıdır?
Ortaöğretimde bir defadan fazla sınıfta kalan, hükümlü ya da tutuklu olan, mazeretsiz ve sürekli devamsızlık yapan öğrencilerin burslulukları sona erer.

Okul birincileri ve disiplin cezalarının kaldırılması e-Okul sistemine ne zaman işlenecektir?
Genel Müdürlüğümüzün tarihli ve E sayılı " Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüte Düşülen Hususlar" konulu Makam onayının 1 inci maddesinde yer alan; Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile ilgi (b) Yönerge hükümleri gereğince eğitim ve öğretim yılı sonunda yapılması gereken öğretmenler kurulunun yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle okul ortamında bir toplantı hâlinde yapılamayacak olmasından dolayı Haziran tarihleri arasında, mesleki çalışmalar sonrasında okul birinciliği ile disiplin cezalarının kaldırılması ve davranış puanlarının iadesi hususları başta olmak üzere eğitim kurumlarınca önemli görülen diğer konuların okul yönetimi, öğretmenler ve diğer kurul üyelerinin katılımıyla kararlaştırılması ve tutanak altına alınması hükmü çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir.

Öğrenciler sorumlu olduğu dersleri nereden görebilecektir?
Okul idareleri tarafından öğrenci bilgilerinde yapılacak değişikliklere göre okul türüne uygun Karne Sonuç Kontrol Listesi ve okul türüne uygun Karne raporları üzerinden öğrencilerin güncel durumlarının mutlaka yeniden kontrol edilmesi gerekmektedir.

Sorumluluk sınavına alınacak öğrencileri okul idareleri nereden görebileceklerdir?
Okul idareleri öğrencilerinin durumlarını; e-Okul sistemi üzerinden "e-Okul Kurum İşlemleri / Not İşlemleri / Ders Notu Girişi" ekranı raporlama sayfasında yer alan “Karne Sonuç Kontrol Listesi” raporunu seçerek, sınıf /şube bazlı listeler halinde, "Doğrudan Geçti, Ortalama İle Geçti, Devamsızlık Nedeniyle Sınıf Tekrarına Kaldı, Ortalama ile Başarısı Zorunlu Derslerden Sorumlu Geçti ve Başarısız Derslerden Sorumlu Geçti" olarak kontrol edilebilmektedir.

Sorumlu olarak geçtiğim derslerin sınavları ne zaman yapılacak?
tarihli ve E sayılı “Sorumluluk Sınavları” konulu yazımıza göre; Bakanlığımıza bağlı ortaöğretim kurumlarının tüm sınıflar düzeyinde yapılması planlanan sorumluluk sınavlarının, Haziran tarihleri arasında, sadece sınıf öğrencilerinden sınava girmek isteyen öğrencilere uygulanmasına karar verilmiştir. Diğer sınıflardaki öğrencilerin ise Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde belirtilen ve ilki eylül ayında yapılacak sorumluluk sınavlara katılmaları gerekecektir.

eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminin ilk haftası içerisinde yapılmış olan sorumluluk sınavlarının sonucu nasıl değerlendirilecektir?
tarihli ve E sayılı “ Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüde Düşülen Hususlar” başlıklı resmî yazımıza göre; sorumluluk sınavlarına giren öğrencilerin bu sınavlar sonucunda aldıkları puanların geçerli sayılması ve başarılı olanların o dersten sorumluluklarının kaldırılması gerekmektedir.

eğitim ve öğretim yılına ait ortaöğretim de sınıf geçme, sorumlu geçme, sınıf tekrarı işlemleri neye göre yapılacaktır?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğine “Olağanüstü durumlarda sınıf geçme ve öğrenci başarısının değerlendirilmesi” başlıklı Ek Madde 2 eklenmiştir. Bu değişiklik 8/5/ tarihli ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup söz konusu işlemler buna göre yapılacaktır.

eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminin ilk haftası içerisinde yapılmış olan sorumluluk sınavlarının sonucu nasıl değerlendirilecektir?
tarihli ve E sayılı “ Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüde Düşülen Hususlar” başlıklı resmî yazımız valiliklere gönderilmiş olup söz konusu işlemler bu yazıdaki açıklamalar göre yapılacaktır.

Açık öğretim kurumlarında birinci dönem öğrenim görüp ikinci dönemde tasdikname belgesi almak suretiyle denklik işlemleri yapılarak örgün eğitim kurumlarına nakil ve geçiş yapan öğrencilerin durumu nasıl olacaktır?
tarihli ve E sayılı “ Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüde Düşülen Hususlar” başlıklı resmî yazımız valiliklere gönderilmiş olup söz konusu işlemler bu yazıdaki açıklamalar göre yapılacaktır.

Yurtdışından gelen Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin durumu nasıl olacaktır?
tarihli ve E sayılı “ Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüde Düşülen Hususlar” başlıklı resmî yazımız valiliklere gönderilmiş olup söz konusu işlemler bu yazıdaki açıklamalar göre yapılacaktır.

"Kültürler Arası Değişim Programı" kapsamına yurt dışına çıkan ve geri dönen öğrencilerin durumu nasıl olacaktır?
tarihli ve E sayılı “ Eğitim ve Öğretim Yılı Yılsonu İşlemleri ile Tereddüde Düşülen Hususlar” başlıklı resmî yazımız valiliklere gönderilmiş olup söz konusu işlemler bu yazıdaki açıklamalar göre yapılacaktır.

DEVAMSIZLIK
Ortaöğretim kurumlarında eğitim ve öğretim gören öğrencilerin devamsızlık süreleri ne kadardır?
Devamsızlık süresi özürsüz 10 günü, toplamda 30 günü aşan öğrenciler, ders puanları ne olursa olsun başarısız sayılır ve durumları yazılı olarak velilerine bildirilir. Ancak üniversite hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri veya tam teşekküllü hastanelerde kontrol kayıtlı sürekli tedaviyi ya da organ naklini gerektiren hastalığı bulunanlar, (…) sosyal hizmet, emniyet ve asayiş birimlerinin resmî raporları doğrultusunda koruma ve bakım altına alınanlar ile tutuklu öğrencilerin özürsüz devamsızlık süresi 10 günü geçmemek kaydıyla toplam devamsızlık süresi 60, tam zamanlı kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitimlerine devam eden özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler ve özel eğitim meslek liselerine kayıtlı olan öğrencilerin özürsüz devamsızlık süresi 20 günü geçmemek kaydıyla toplam devamsızlık süresi 70 gün olarak uygulanır. Tam zamanlı kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitimlerine devam eden özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler ve özel eğitim meslek liselerine kayıtlı olan öğrenciler hariç olmak üzere devamsızlık nedeniyle başarısız sayılan ve öğrenim hakkı bulunan öğrenciler derslere devam edemez ve bir sonraki eğitim ve öğretim yılında okula devam ettirilir. Öğrenim hakkı bulunmayanlar ise Açık Öğretim Lisesi, Mesleki Açık Öğretim Lisesi, Açık Öğretim İmam Hatip Lisesi veya mesleki eğitim merkezine yönlendirilerek kayıtları yapılır. Mesleki eğitim merkezi öğrencilerinin teorik derslere özürlü ve özürsüz devamsızlık süresi ders yılı içinde devam etmesi gereken sürenin altıda birinden, işletmede mesleki eğitimde ise sayılı Kanun hükümlerine göre kullanabileceği ücretli ve ücretsiz izin toplamından fazla olamaz. Bu fıkra kapsamında toplam devamsızlık süresinin 60 güne çıkabildiği durumlarda teorik derslere devamsızlık süresi teorik ders süresinin üçte birini geçemez. Devamsızlık süresini aşan öğrencilerin sözleşmeleri fesih edilerek sigorta çıkışları yapılır ve durumları yazılı olarak yasal temsilcisine ve işletmeye, 18 yaşından büyükler için kendisine de bildirilir. Devamsızlık nedeniyle başarısız sayılan ve öğrenim hakkı bulunan öğrenciler derslere devam edemez ve bir sonraki eğitim ve öğretim yılının başından itibaren bir işletme ile sözleşme imzalamak şartıyla okula devam ettirilir. Mesleki eğitim merkezinde öğrenim hakkı bulunmayanlardan zorunlu eğitime tabi olanlar ise Açık Öğretim Lisesi, Mesleki Açık Öğretim Lisesi veya Açık Öğretim İmam Hatip Lisesine yönlendirilerek kayıtları yapılır.

Sabah beş saat derse gelmeyen öğrenci yarım gün mü devamsız sayılacaktır? Sabah birinci ders saatine girmeyip sonraki dört saate girer, öğleden sonra da devam etmezse bu öğrencinin günlük devamsızlığı tam gün mü ya da yarım gün mü sayılacaktır?
MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin devam, devamsızlık ve ilişik kesme ili ilgili maddenin funduszeue.infoin b fıkrasında" Günlük toplam ders saatinin 2/3’ü ve daha fazlasını gelmeyenlerin bir gün diğer devamsızlıklar ise yarım gün sayılır." denilmektedir. 

Öğrenciler özürleri nedeniyle ortaöğretime ara verilebilir mi?
Evet. Özürleri nedeniyle; okula devam edemeyen, okula devam ettikleri hâlde iki dönem puanı alamayan öğrenciler, durumlarını belgelendirmeleri kaydıyla, o yıla ait öğrenim haklarını kullanmamış sayılır. Öğrenim hakkının kullanılmamış sayılması hâli, öğrenim süresince iki eğitim ve öğretim yılıyla sınırlıdır. 

KAYIT - NAKİL
Sosyal Bilimler Lisesi hazırlık sınıfına kayıtlı bir öğrencinin hazırlık sınıfı olmayan bir Anadolu lisesine nakil yapmak istemesi durumunda öğrencinin hazırlık sınıfı olmayan bir Anadolu Lisesine nakli mümkün müdür?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin Kontenjan belirleme, başvuru ve değerlendirme başlıklı 38 inci maddesinde; “(6) Nakil şartlarının taşınması durumunda hazırlık sınıfından 9. sınıfa, 9. sınıftan hazırlık sınıfına içinde bulunulan öğretim yılının ekim ayının son iş gününe kadar nakil yapılabilir.” hükmü yer almaktadır.

Dönem içerisinde nakil olan öğrencilerin seçmeli dersleri ile ilgili olarak: Öğrencinin nakil geldiği okulda seçtiği seçmeli dersin, nakil olduğu okulda seçilmemiş olması durumunda; nakil olunan okulda bu seçmeli ders açılmalı mı yoksa öğrenci bu okuldaki seçmeli derslerden birini mi seçecektir? İki farklı seçmeli dersin seçilmesi durumunda yılsonu notu nasıl hesaplanacaktır?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği: Nakil ve geçişlerde muafiyet ve sorumluluk
MADDE (1) Nakil isteği kabul edilen öğrencilerin önceki okulunda görmüş olduğu dersler, yeni okulun dersleriyle sınıf seviyesinde karşılaştırılır. Sınıf seviyesinde toplam ders saatinde ve zorunlu derslerde (ortak/alan/dal dersleri) eksiklik ya da başarısızlık bulunması halinde;
a) Sınıf veya sınıflar bazında eksik olan ders saatleri, yeni okulun haftalık ders saati toplamı esas alınarak, öğrenciler yeni okulunda seçtiği derslerden sorumlu tutulur ve bu derslerden sorumluluk sınav döneminde sınava alınırlar. Öğrenci yeni okulunun haftalık ders çizelgesinde yer almayan önceki okuluna ait sorumlu olduğu derslerden ise muaf tutulur.
b) Öğrenciler görmediği derslerle gördüğü hâlde haftalık ders saati sayısındaki eksikliğin bir saatten fazla olduğu zorunlu (ortak/alan/dal dersleri) derslerden sorumlu tutulur ve bu derslerden sorumluluk sınav dönemlerinde sınava alınırlar. Ancak önceki okulun seçmeli dersleri arasında bulunan derslerin, yeni okulun zorunlu (ortak/alan/dal dersleri) dersleriyle ilişkilendirilmesi halinde öğrenciler bu derslerden sorumlu tutulmazlar.
c) Nakil yapan öğrencilerin yılsonu başarı durumları yeni okulun haftalık ders çizelgesindeki dersler ve ders saatleri dikkate alınarak yeniden hesaplanır. Bunların yeni okulundaki derslerle ilişkilendirilemeyen önceki okulunda başarılı olduğu dersler de yılsonu başarı puanının belirlenmesinde dikkate alınır.
ç) (Ek:RG/3/) 37İnci maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi kapsamında nakil ve geçişi yapılanların mesleki seviyeleri esas alınarak belirlenecek sınıftan itibaren eğitimlerine devamları sağlanır. Meslek seviyelerinin belirlenmesi amacıyla il/ilçe millî eğitim müdürlüğünce belirlenecek okul/kurum müdürlüklerinde ilgili alan öğretmenlerinden komisyonlar oluşturulur. Bu komisyonlarca, aynı alan/dalda mesleki eğitim görmüş olanların seviyesi daha önce gördükleri ders içerikleri ve başarı durumlarına göre, daha önce mesleki eğitim görmeyenler ile farklı alan/dalda mesleki eğitime devam etmek isteyenlerin ise yapılacak seviye sınavına göre devam edecekleri sınıflar belirlenir. 

"Okuldan kısa süreli uzaklaştırma" cezası nasıl uygulanır? Alt ve üst sınırlar nasıl belirlenir?
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin Maddesine göre okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezası alan öğrenciler;
a) (Değişik:RG-1/9/) Millî eğitim müdürlüklerince öğrenci velisi bilgilendirilerek okul türleri ve bu Yönetmeliğin nakille ilgili hükümleri göz önünde bulundurularak uygun okullara 5 iş günü içerisinde tercih yapılması sağlanır. Velisi tarafından tercih yapılmayan öğrencinin nakli ilgili öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonunca resen gerçekleştirilir. Aynı ilde öğrencinin devam edebileceği programın bulunmaması hâlinde Bakanlığın ilgili birimiyle işbirliği yapılarak gerekli tedbirler alınır.

b) (Değişik:RG/9/) Parasız yatılı öğrencilerin nakilleri, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Resmi Okullarda Yatılılık, Bursluluk, Sosyal Yardımlar ve Okul Pansiyonları Yönetmeliği ve bu Yönetmeliğin nakille ilgili hükümlerine göre uygun okullara yapılır.

c) (Değişik:RG-1/7/) Okul değiştirme cezası alan öğrenciler, ceza aldıkları okula dönemezler, 

ç) Öğrencinin kayıtlı olduğu okul dışında; kaldığı pansiyonda, ders, kurs veya telafi eğitimi aldığı okullarda, disiplin olaylarına karışıp bir başka okula nakledilen öğrencilerden; naklen geldiği okul tarafından okul değiştirme cezası verilenlere yeniden okul değişikliği yaptırılmaz ve nakil durumları, aldıkları cezayla ilişkilendirilerek kayıtlarda belirtilir. Süresi içinde itirazda bulunulması hâlinde, itiraza ilişkin karar verilinceye kadar ceza uygulanmaz.

Ceza gerektiren fiilin durumuna göre cezanın kaç gün olacağına okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunca karar verilir.

Ortaöğretim Kurumları arasında nakil başvuruları nasıl ve ne zaman yapılır?
Nakil ve geçiş işlemleri; Ortaöğretim kurumları arasında nakil ve geçişler, 37’nci madde hükümleri çerçevesinde; merkezi sınavla öğrenci alan okulların açık kontenjanlarına, öğrencinin; 

-Merkezi sınav puanının naklen gitmek istediği okuldaki aynı sınıf seviyesinde yerleştirme sonucunda oluşan en düşük puanlı öğrencinin puanından az olmaması kaydıyla puan üstünlüğüne göre yapılır.

-Ortaöğretim kayıt alanı içindeki okullara tercihe bağlı olarak yapılır. Okulların açık kontenjanları e-Okul sisteminde ilan edilir.

-Nakil ve geçiş başvurusu, dönem bitiminin öncesindeki üç hafta ile e-Okul sisteminde dönem ve sınıf atlatma süresi hariç olmak üzere, yılsonu sınıf atlatma işlemleri tamamlandıktan sonraki ilk iş gününden ekim ayının sonuna kadar ve ikinci dönemin başlangıcından şubat ayının sonuna kadar haftalık, diğer zamanlarda ise aylık yapılır. Nakil ve geçişler, haftalık yapıldığında her haftanın, aylık yapıldığında ise her ayın; ilk iş gününden başlayarak son iş gününden önce veli tarafından çalışma saatleri içerisinde öğrencinin öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne dilekçe ile veya e-Devlet üzerinden yapılır. 

Yurt dışından gelen T.C. uyruklu öğrencilerin kayıt ve nakilleri nasıl yapılır?
Yurtdışından gelen Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin kayıt ve nakilleri MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin 27'nci maddesi hükümlerine göre yapılmaktadır.

(1) Ortaöğretim kurumlarında okumakta iken çeşitli sebeplerle öğrenim görmek üzere yurtdışına giden öğrencilerden, bulundukları ülkede en az bir dönem öğrenim gören ve okulun nakil şartlarını taşıyanların nakilleri denklik belgesine göre önceki okullarına veya aynı türdeki diğer okullara yapılır. (Değişik cümle:RG-1/9/) Öğrencinin e-Okul sisteminde bulunmayan yurtdışında eğitim gördüğü sınıf/sınıflara ait yılsonu başarı puan/puanları ile denklikle ilişkilendirildiği sınıf e-Okul sistemine işlenir. Yurtdışında eğitim gördüğü sınıflara ait yılsonu başarı puan/puanları, öğrenci velisi tarafından okul yönetimine teslim edilir ve e-Okul sistemine ’lük puan sistemine uygun olarak işlenir.

(2) (Değişik:RG/2/) Yurtdışında 8 inci sınıfı bitiren öğrenciler ile ortaöğretim kurumlarında asgari bir eğitim ve öğretim yılı öğrenim gören öğrencilerin kayıt ve nakilleri; denklik belgelerine göre program uyumu dikkate alınarak ortaöğretim kayıt alanı içinde tercihe bağlı olarak öğrenci alan okullara dengeli bir şekilde yerleştirme ve nakil işlemleri, öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu tarafından yapılır. Bu öğrencilerin nakli yapılan okuldan bir başka okula naklinde de bu fıkra hükümleri uygulanır.

(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında nakil ve geçiş talebi bulunan öğrencilerin nakillerinde bu Yönetmeliğin devam-devamsızlıkla ilgili hükümlerine uyulur.

(4) (Değişik:RG/3/) Eğitimini yurtdışındaki ortaöğretim kurumlarında tamamlayan ancak denklik belgesine göre bazı ders ve/veya sayılı Kanun hükümlerine göre staj veya uygulamalarda eksikliği görülenlerden, bu Yönetmelik kapsamında öğrencilik şartlarını taşıyanların eksiklikleri millî eğitim müdürlüklerince ilişkilendirildikleri okul tarafından tamamlayıcı eğitim programı uygulanarak tamamlattırılır. (Değişik cümle:RG-1/9/) Bunlardan öğrencilik şartlarını taşımayanlar hakkında alan/dal derslerinde işletmelerde mesleki eğitim ile ilgili hükümler, almaları gereken ortak derslerde ise sorumlulukla ilgili hükümler uygulanır.

 (5) (Ek:RG/3/) Yurt dışında aldıkları eğitim ile ilgili olarak mesleki eğitim merkezi programlarına denkliği yapılanlar, seviyelerine uygun program ve sınıfa alınır. 

Nakil ve geçiş işlemleri ne zaman açılacaktır?
Covid salgını nedeniyle alınan tedbirlere ek olarak öğrenci hareketliliğinin azaltılması adına ikinci bir talimata kadar tedbiren durdurulmuş olan tüm öğrenci nakil ve geçiş işlemlerinin Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğin 38 inci maddesi hükümlerine göre e-Okul sistemi üzerinde sınıf atlatma işlemlerinin tamamlanmasından sonra açılması ve nakil sürecinin başlaması hususu tarih ve sayılı yazımız ile valiliklere gönderilmiştir.

PROJELER
Ortaöğretim Genel Müdürlüğünce yürütülen projeler nelerdir?

1. ORTAÖĞRETİMDE TASARIM BECERİ ATÖLYELERİNİN KURULMASI
Genel Müdürlüğümüze bağlı liselerde Tasarım-Beceri Atölyeleri kurulması yoluyla; öğrencilere üretim kültürünü aşılamak, öğrencilerin düşündüğünü hayata geçirebilen, yenilikçilik, yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme ve girişimcilik gibi yeniçağın gerektirdiği becerilere sahip, ekonomik ve sosyal gelişmelere katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirilmesini desteklemek amacı doğrultusunda çalışmalar sürdürülmektedir.

Projenin hedef grubunu Genel Müdürlüğümüze bağlı fen, Anadolu ve sosyal bilimler liselerinde öğrenim gören öğrenciler ile bu okullarda görev yapan okul yöneticileri ve öğretmenler oluşturmaktadır.

- Eğitim Vizyonu doğrultusunda yürütülen proje kapsamında;
Fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinde Tasarım-Beceri Atölyeleri kurulmasına yönelik durum tespiti ve ihtiyaç analizinin yapılması,

- Belirlenen pilot okullarda Tasarım-Beceri Atölyeleri kurularak pilot uygulamaların gerçekleştirilmesi, uygulama sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi,

- Pilot uygulama sonuçları doğrultusunda gerekli çalışmaların yapılarak Genel Müdürlüğümüze bağlı tüm okullarda Tasarım-Beceri Atölyeleri kurulması,

- Tasarım-Beceri Atölyelerinin etkin kullanımına yönelik yönetici, öğretmen ve öğrencilere teorik ve uygulamalı eğitimler verilmesi,

- Tasarım-Beceri Atölyelerinin kullanımına yönelik uygulama ve etkinlik kitapçıklarının hazırlanması,

- Öğrencilerin Tasarım-Beceri Atölyelerinde yaptıkları çalışmaları sergileyebilecekleri fuarlar düzenlenmesi,

- Öğrencilere yönelik tasarım-beceri kamplarının düzenlenmesi planlanmaktadır.

Tasarım-Beceri Atölyelerinin kurulumuna yönelik küçük ölçekli pilot uygulama kapsamında, ilk etapta Genel Müdürlüğümüze bağlı 7 bölgeden 17 pilot okulda bilim ile kültür-sanat alanlarında iki atölye kurulması planlanmış olup buna yönelik çalışmalar tamamlanmıştır. Ayrıca UNICEF finansmanıyla Genel Müdürlüğümüze bağlı 11 okulda daha Tasarım-Beceri Atölyesi kurulmuştur. Bunun yanı sıra hâlihazırda 25 okulumuzda daha TBA kuruluma ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir.

2. ORTAÖĞRETİMDE DEVAM VE OKULLAŞMA ORANLARININ ARTIRILMASI PROJESİ
Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamında olduğu dikkate alındığında, öğrencilere okul içinde ve dışında kendilerini gerçekleştirmelerine katkı sağlayacak etkinlikler ve bu etkinlikler için gerekli ortamların sağlanması, bireyselleştirilmiş öğrenme, telafi ve yetiştirme kurslarıyla öğrencilerin kendi hızında öğrenmelerinin önünü açarak akademik başarısızlığın devam oranlarını düşürmesinin önüne geçilmesi ve öğrencilerin okula aidiyet duygularının geliştirilmesi suretiyle tüm çağ nüfusunun örgün eğitimde öğrenim görmesinin sağlanması önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA II) kapsamında hazırlanan proje ile ortaöğretimde öğrencilerin okula aidiyet duygularının geliştirilmesi, okul ortamlarının cazip hale getirilmesi, okuldaki motivasyonlarının iyileştirilmesi ve öğretmen-öğrenci etkileşiminin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılarak devam ve okullaşma oranlarının artırılması hedeflenmektedir.

Proje Millî Eğitim Bakanlığı İstatistiklerine göre İBBS-I düzeyinde en yüksek sınıf tekrarı ve devamsızlık oranına sahip 14 ilde 50 okulda uygulanacaktır. Pilot iller 14 NUTS II bölgesini temsil etmektedir. (Afyonkarahisar, Ağrı, Ankara, Bingöl, Çankırı, Hakkari, Hatay, İstanbul, Nevşehir, Sakarya, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Trabzon)

IPA II Dönemine yönelik Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan operasyon teklifi İstihdam, Eğitim ve Sosyal Politikalar Sektöründen sorumlu Program Otoritesi olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından önceliklendirilen operasyon teklifleri arasında yer almıştır. IPA II projeleri başvuru süreci kapsamında Operasyon Tanımlama Belgesi tamamlanarak AB Türkiye Delegasyonuna iletilmiş olup mevcut durumda dokümana ilişkin Delegasyonun geri bildirimleri beklenmektedir.

3. ORTAÖĞRETİME UYUM PROGRAMI
Bakanlığımız Stratejik Planı Stratejik Hedef “Plan dönemi sonuna kadar dezavantajlı gruplar başta olmak üzere, eğitim ve öğretimin her tür ve kademesinde katılım ve tamamlama oranlarını artırmak.” doğrultusunda ortaöğretimde devamsızlık, sınıf tekrarı ve okul terkini azaltmak amacıyla, “Ortaöğretime Uyum Programı’nın tüm ortaöğretim kurumlarında yaygınlaştırılması stratejisi Genel Müdürlüğümüz sorumluluğunda bulunmaktadır.

Bu kapsamda Ortaöğretime Uyum Programı eğitim ve öğretim yılı başlangıcında ilk kez tüm ortaöğretim kurumlarında uygulanmıştır.

Ortaöğretime Uyum Programı ile;

- Ortaöğretim kurumlarında eğitim öğretime başlayan hazırlık ve 9. sınıf öğrenci ve velilerinin eğitim ve öğretim dönemi başlamadan önce öğrenim görecekleri okul hakkında bilgilendirilmesi,

- Öğrencilerin yeni girdikleri okul ortamına kısa sürede uyum sağlamalarına katkıda bulunacak becerilerin kazandırılması ve okula aidiyet duygusunun geliştirilmesi,

- Öğrencilerin okulun anlamlı ve değerli bir parçası olduklarına dair inançlarının kuvvetlendirilmesi ve akademik başarılarının artırılması,

- Öğrenciler için koruyucu ve destekleyici eğitim ortamının oluşturulması,

- Ortaöğretim düzeyinde devamsızlık, sınıf tekrarı ve örgün eğitim dışına çıkma oranlarının azaltılması amaçlanmaktadır.

- Ortaöğretim okullarına yeni kayıt yaptıran hazırlık ve 9. sınıf öğrencileri ile pansiyonlarda kalan öğrenciler, bu okullarda görev yapan rehberlik ve sınıf rehber öğretmenleri ile belletici öğretmenler programın hedef grubunu oluşturmaktadır.

Eğitim ve öğretim yılı başlamadan önce en az 3 yarım gün süreyle uygulanacak şekilde tasarlanan program, okul yöneticileri ve rehberlik öğretmeni koordinasyonunda, hazırlık ve 9. sınıf rehber öğretmenleri ile belletici öğretmenler tarafından, branş öğretmenlerinin de desteği ile uygulanmaktadır.

4. ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLE TEMA VAKFI ARASINDA EĞİTİM İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ
tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü ile TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı arasında Lise Tema Doğa Eğitimi Programı İş Birliği Protokolü imzalanmıştır. Bu Protokolle Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel ortaöğretim okullarında Lise TEMA Eğitim Programını uygulayarak başta toprak ve su olmak üzere tüm doğal varlıkları koruma, çevre ve tükenebilir varlıkların bilinçli kullanılması konularında edinilen bilgilerin hayata geçirilmesini sağlama ve ekolojik okuryazarlık bilincinin artırılması hedeflenmektedir.

5.ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLE DOĞAL HAYATI KORUMA VAKFI ARASINDA EĞİTİM İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ
Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü ile Doğal Hayatı Koruma Vakfı arasında iş birliği protokolü tarihinde imzalanmıştır. Bu protokol ile öğrencilerin doğayı yaşayarak, severek öğrenmesi, koruması, doğadaki sorunlar için yenilikçi projeler ve teknolojik çözümler geliştirilmeleri, canlı türlerini tanımaları, toplumsal değişime öncü olarak etkin rol oynamaları amaçlanmaktadır.

Bu kapsamda İstanbul, Van ve İzmir illerinde öğretmenleri bilgilendirmek üzere Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından Bakanlığımızın da iş birliği ile çalıştaylar düzenlenmiştir. Bu üç ilde yapılan çalıştaylarda, Van’da 24 öğretmen, İstanbul’da 46 öğretmen ve İzmir’de 32 öğretmenin katılımı sağlanmıştır

BURS VE PANSİYON İŞLEMLERİ
Vakıfbank sosyal kartların kaybolması, çalınması vb. gibi durumlarda ne yapılması gerekir?
Öğrenci Vakıfbank 07 24 numaralı müşteri hizmetlerini arayarak burs kartını iptal ettirdikten sonra en yakın PTT iş yerine başvurarak sosyal kartını aynı gün içinde temin edebilir, iptal edilen Vakıfbank ön ödemeli kartında bulunan bakiyesi PTT kartına aktarılır.

Hangi hallerde parasız yatılılık veya bursluluk hakkı sona erer?
(1) Ortaokul, özel eğitim ortaokulu ve imam-hatip ortaokullarında burslu, ortaöğretim kurumlarında ise parasız yatılı veya burslu okuyan öğrencilerin parasız yatılılığı veya bursluluğu ortaöğrenimlerini tamamlayıncaya kadar devam eder. Paralı yatılı olarak yerleştirilen öğrencilerin yatılılıkları, nisan ayı sonuna kadar velisinin yazılı isteği üzerine bir sonraki öğretim yılında da devam eder.

(2) Aşağıdaki öğrencilerin yatılılığı veya bursluluğu okul müdürlüklerince sona erdirilir.
a) Ortaöğretim kurumlarında öğrenim hakkı sona erenler.
b) Ortaöğretim kurumlarından mezun olan veya son sınıfta beklemeli duruma düşenler.
c) Taksirli suçlar ile kabahat nevinden olanlar dışında işlenilen suçtan dolayı hükümlü bulunanlar.
ç) Yatılılık veya bursluluktan kendi isteğiyle vazgeçenler.
d) Açık öğretim ortaokulu veya açık öğretim lisesi, mesleki açık öğretim lisesi, mesleki ve teknik açık öğretim okuluna nakil olanlar.
e) sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamındaki öğrenciler, sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamındaki öğrenciler, sayılı Terörle Mücadele Kanunu, sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya bu Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlar, sayılı Yurt Dışında Görevli Personele Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, sayılı Bazı Kamu Görevlilerine Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45’inci, 56’ncı, mülga 64 üncü maddeleri ve 65'inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47’nci maddesi kapsamında harp veya vazife malulü sayılanların öğrenci olan çocukları hariç olmak üzere özel bir okula kayıt veya nakil yaptıranlar.
f) Bakanlıkça belirlenen süre içerisinde yatılılık veya bursluluk kaydını yaptırmayanlar.
g) Öğrenim gördüğü okuldan ayrılıp yurtdışına gidenler.
ğ) Ortaokul, imam-hatip ortaokulu veya özel eğitim ortaokulu ile ortaöğretim kurumlarındaki öğrenimlerinin her birinde bir defadan fazla bir üst sınıfa devam etme hakkını kazanamayanlar.

(3) Yatılılığı veya bursluluğu sona eren öğrencilerin durumları okul müdürlüklerince üç iş günü içerisinde e-Okul veya e-Burs sistemine işlenir.
(4) Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği hükümleri gereğince öğrenim hakkını kullanmamış sayılan öğrencinin yatılılık ve bursluluk hakkı dondurulur ve öğrenimine devam etmesi halinde yatılılık ve bursluluk hakkı devam eder.

Parasız yatılılık için herhangi bir sınav yapılmakta mıdır?
Hayır.

Yatılı öğrenci, nakil/geçiş şartlarını taşıması hâlinde 'İlçe Yatılılık Komisyonu'na başvurmadan e-okul sistemi üzerinden nakil/geçiş başvurusu yapması sağlanabilir mi?
e-Pansiyon modülünde yatılılık nakli gerçekleştirilebilir.

Rehber öğretmenler belletmen olarak görevlendirilebilir mi?
Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğine göre rehber öğretmenler istemeleri hâlinde görev alabilirler.

8.sınıfı bitiren burslu bir öğrenci; 9.sınıfta parasız yatılılığa yerleştirilirse o yıla ait temmuz-ağustos-eylül ayları bursunu alabilir mi?
sınıfı bitiren burslu bir öğrenci; 9.sınıfta parasız yatılılığa yerleştirilirse o yıla ait Temmuz-Ağustos ve Eylül ayı bursunu alır.

Burslu ortaöğretim öğrencileri hangi zaman aralıklarında ve ne kadar burs almaktadır?
Ortaöğretim öğrencilerine burs ödemeleri aylık olarak yapılmakta olup

yılı Temmuz ayı itibariyle ,37 TL burs ücreti ödenmektedir.

Parasız yatılı veya burslu olarak mezun olan öğrenciler ile herhangi bir nedenle okuldan ayrılan öğrenciler; tazminat, geri ödeme veya mecburi hizmete tabi tutulur mu?
Parasız yatılı veya burslu okumak suretiyle okulu bitirenlerle herhangi bir nedenle okuldan ayrılan öğrenciler hiçbir şekilde mecburi hizmet, tazminat veya geri ödeme ile yükümlü tutulamazlar.

Parasız yatılılığı veya bursluluğu sona eren öğrenciler tekrar parasız yatılılık veya bursluluktan yararlanabilir mi?

Parasız yatılı veya burslu okuma hakkını kaybeden öğrencilerden tekrar burslu okumak isteyenler, Yönetmelikte belirtilen parasız yatılılık veya bursluluk için başvuru ve yararlanma şartlarını taşımaları kaydıyla bursluluk sınavına katılabilirler ve sınavı kazanmaları halinde bursluluktan yararlandırılır. Tekrar parasız yatılı okumak isteyenler ise Yönetmelikte belirtilen parasız yatılılık veya bursluluk için başvuru ve yararlanma şartlarını taşımaları kaydıyla il, ilçe veya okul yatılılık ve bursluluk komisyonlarınca parasız yatılı olarak yerleştirilebilir.

İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavında kontenjan dağılımı ile parasız yatılı öğrenci yerleştirmelerinde kontenjan dağılımı nasıl yapılır?
(1) Her yıl tespit edilen parasız yatılılık veya bursluluk kontenjanlarının;

a) %10’u sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ve sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamına giren öğrenciler ile sayılı Terörle Mücadele Kanunu, sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya bu Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlar, sayılı Yurt Dışında Görevli Personele Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, sayılı Bazı Kamu Görevlilerine Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45’inci, 56’ncı, mülga 64 üncü maddeleri ve 65 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47’nci maddesi kapsamında harp veya vazife malulü sayılanların öğrenci olan çocuklarına,

b) %5’i Bakanlığa bağlı resmi okul veya kurumlarda kadrolu veya sözleşmeli olarak çalışan, emekli olan ya da vefat eden öğretmenlerin öğrenci olan çocuklarına,

c) %5’i ailesinin oturduğu yerleşim biriminde Ortaokul, özel eğitim ortaokulu veya imam-hatip ortaokulu bulunmayan öğrencilere,

ç) %80’i (a), (b) ve (c) bentleri dışındaki diğer öğrencilere, ayrılır.

Okul pansiyonlarında boş kontenjanın dağılımı nasıl yapılmaktadır?
Okul pansiyonlarında boş kontenjanın %80’i parasız, %20’si paralı yatılı öğrencilere tahsis edilir.

Ortaöğretim kurumlarının 12’nci sınıfından mezun olan öğrenciler en son burslarını ne zaman alır?
Mezun öğrencilerin bursluluğu mezun oldukları yıl içerisindeki Haziran ayı sonu itibariyle sona erer.

Öğrenim hakkını kullanmamış sayılan (öğrenim hakkını donduran) öğrencilerin burslulukları devam eder mi?
Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği hükümleri gereğince öğrenim hakkını kullanmamış sayılan öğrencinin yatılılık ve bursluluk hakkı dondurulur ve öğrenimine devam etmesi halinde yatılılık ve bursluluk hakkı devam eder.

Parasız yatılılıktan bursluluğa, bursluluktan parasız yatılılığa geçiş var mıdır? Nasıl olmaktadır?
Bursluluktan parasız yatılılığa, parasız yatılılıktan bursluluğa geçişler aşağıdaki gibidir.

(1) Ortaöğretim kurumlarında ortaöğretim süresi boyunca bir defaya mahsus olmak üzere parasız yatılı öğrenciler bursluluğa, burslu öğrenciler parasız yatılılığa geçirilebilir. Burslu öğrencilerin parasız yatılılığa geçişleri sınavsız, parasız yatılı öğrencilerin bursluluğa geçişleri ise Bakanlıkça her yıl merkezi sistemle yapılan bursluluk sınavına başvuru şartlarını taşımaları ve sınavı kazanmaları halinde gerçekleşir.

(2) Bursluluktan parasız yatılılığa geçişler için başvurular, velisi tarafından öğrencinin burslu olarak öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne ders kesiminden itibaren eylül ayının son iş günü mesai bitimine kadar yapılır.

(3) Bursluluktan parasız yatılılığa geçiş isteği, okul yatılılık ve bursluluk komisyonunca başvuru süresi bitiminden itibaren üç gün içerisinde sonuçlandırılarak e-Okul sistemine kaydedilir.

(4) Üniversite hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri veya tam teşekküllü Devlet hastanelerinde kontrol kayıtlı sürekli tedaviyi ya da organ naklini gerektiren hastalığı bulunanlar ile korunmaya muhtaç duruma düşme, anne ve babanın ayrılması veya bunlardan birisinin ölümü sonucu aile bütünlüğünün bozulması gibi nedenlerle parasız yatılılıktan bursluluğa geçiş için başvuran öğrencilerin geçişlerinde sınav şartı ve süre kaydı aranmaz. Özre dayalı bu geçişlerde, özrüne dair belgeyle birlikte velisi tarafından öğrencinin öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne başvurulur. Geçişler Bakanlıkça yapılır. 

Bursluluk hakkından kimler yararlanır?
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğrenim gören ve her yıl merkezi sistemle yapılan İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavını kazanan öğrenciler yararlanır.

Bursluluk sınavına başvuracak öğrencilerde hangi şartlar aranır?
a) Türkiye Cumhuriyeti veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı olmak.

b) Ortaokullar, imam-hatip ortaokulları veya özel eğitim ortaokullarının 5’inci, 6’ncı, 7’nci ve 8’inci sınıfları ile ortaöğretim kurumlarının hazırlık sınıfı ve 9 uncu, 10 uncu ve 11 inci sınıflarında öğrenci olmak.

c) Ortaöğretim okullarında, sınavın yapıldığı ders yılında okul değiştirme cezası almamış olmak.

ç) Ailenin bir önceki mali yıla ait yıllık gelir toplamından fert başına düşen net miktarın, içinde bulunulan mali yılın merkezi yönetim bütçe kanununda belirtilen Millî Eğitim Bakanlığı okul pansiyon ücretinin en azının dört katını geçmemesi kaydıyla maddi imkânlardan yoksun bulunmak.

GENEL
11 ve sınıflara yönelik hazırlanan Akademik Destek Programlarına elektronik ortamda nasıl ulaşabiliriz?
funduszeue.info

Hazırlanan ders kitapları/eğitim araçlarının etkileşimli halleri ile kazanım bazlı soru havuzu vb. elektronik ortamda nasıl ulaşabiliriz?
funduszeue.info#

Genel Müdürlüğümüzce hangi tür okulların haftalık ders çizelgeleri hazırlanmaktadır?
Genel Müdürlüğümüze bağlı olarak faaliyet gösteren Anadolu Lisesi, Fen Lisesi ve Sosyal Bilimler Liselerinin haftalık ders çizelgeleri hazırlanmaktadır.

Okulların mühür ve mühür beratı ile ilgili iş ve işlemleri nasıl yapılmaktadır?
Yeni açılan okullar için Bakanlık Makamından alınan açılış onayının bir sureti ile okul müdürlüğünce bankaya yatırılan mühür ücretinin dekontu Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğüne gönderilerek mühür ve berat yaptırılır. Mühür ve beratı yıpranan veya kaybolan okullar ise bu konuda Valilik makamından alacakları onaya bağlı olarak aynı usul ile mühür ve beratlarını yenilerler.

Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okulların açılış ve kapatılma şartları nelerdir?
Okullar, 24 Haziran tarihli ve sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nde belirtilen genel ve özel şartlar doğrultusunda açılmakta ve kapatılmaktadır.

Genel Müdürlüğümüze bağlı okullar Valiliklerin teklifi Bakanlık Makamının Onayı ile açılır. Açılış tekliflerinin ekinde Yapı kullanma izin belgesi, ad verme komisyon kararı ve inceleme raporu bulunmalıdır. Öğrenci sayısı 40'ın altına düşen okullar inceleme raporuna bağlı olarak valiliğin teklifi doğrultusunda Bakanlık Makamından alınan Onay ile kapatılır.

Ortaöğretim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenler hizmet içi eğitim faaliyetlerine nasıl başvuru da bulunabilirler?
Programa alınan hizmetiçi eğitim faaliyetleri Genel Müdürlüğümüz, Personel Genel Müdürlüğü ve Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün web sayfasında duyurulmaktadır. Başvurular elektronik ortamda (MEBBİS) yapılmakta olup süresi içinde okul, ilçe ve il müdürlüklerince onaylanır. İlgili Genel Müdürlükçe son değerlendirme ve onay işlemleri gerçekleştirilerek faaliyete katılacaklar belirlenir.

Ortaöğretimde diplomasını kaybeden vatandaşların ne gibi işlem yapması gerekir, okul bu taleple gelen vatandaşlara hangi işlemleri yapmalı?
Diplomanın kullanılamayacak derecede yıpranması veya kaybolması durumunda yenisi düzenlenmez. Bu durumda öğrenim durum belgesi düzenlenir. Ancak, kişisel bilgilerin yargı kararıyla değişmesi durumunda yılı ve sonrasında e-Okul sistemi üzerinden verilen diplomalar için yeniden diploma düzenlenir.

Yetiştirme Yurdundan izinsiz uzun süreli ayrılmış olanlar "Kaçak Çocuk" olarak tanımlanmaktadır. sayılı Kanun kontenjanından burs almakta olan bu öğrencilerin okula devam etmemeleri durumunda bursları kesilmeli midir?
Yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre; uzun süreli ve kesintisiz devamsızlık, mazeretsiz olarak öğrenimi terk etme hükmü taşıdığından öğrencinin bursluluğu sistem üzerinden okul müdürlüğünce iptal edilmelidir.

Yabancı uyruklu öğrencilerin; Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Dersinden muaf olup olmayacağına dair durumu nedir?
Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün 03/02/ tarihli ve sayılı yazısında;

“Konuya ilişkin olarak Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulunun ilgi (a) kararında "azınlık okulları dışında kalan ilk ve orta öğretim okullarımızda öğrenim gören TC uyruklu Hristiyanlık ve Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin; bu dinlerden birine mensup olduklarını belgelendirmeleri kaydıyla, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersine girmelerinin zorunlu olmadığı, ancak bu derse girmek istedikleri takdirde velilerinden yazılı dilekçe getirmelerinin gerekli olduğu" belirtilmektedir. Diğer taraftan Anadolu İmam Hatip Liseleri dışındaki orta öğretim kurumlarında Hz. Muhammed'in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler dersleri ise seçmeli derslerdir. Dolayısıyla bu dersleri seçmek öğrencilerin kendi tercihlerine bağlıdır. Konunun bu çerçevede değerlendirilmesi…” denilmektedir.

Sosyal Etkinlik Başvuruları ne zaman tekrar açılacaktır?
COVID ile mücadele kapsamında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınan tedbirlerden dolayı; /3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ve Bakanlığımızın tarihli ve sayılı yazısı ile tedbiren iptal edilen sosyal etkinlikler, Cumhurbaşkanlığımız, Bakanlığımız ve ilgili Bakanlıklarca alınacak kararlar doğrultusunda yeniden başlatılacaktır.

Sosyal Etkinlik İzin Başvuruları neye göre değerlendirilmektedir?
Sosyal Etkinlik İzin Başvuruları MEB Sosyal Etkinlik İzinleri Yönergesi’nin aşağıda belirtilen 7’nci madde hükümleri doğrultusunda değerlendirilmektedir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası