“- Bir kez bir ülkede, dedi Özgür, hoşgörü yok, düşünceden, düşünmekten korku yaygınlaştırılıyorsa ne parlamentosu, ne özgürlüğü be; ne demokrasisi?.. ’Ya tam susturacağız; ya kan kusturacağız,’ diye bas bas bağırıyor adam. Yani onun gibi düşünmedin mi yasak koyuyor, öldürecek seni… Sonra da elini kolunu sallayarak dolaşabiliyorsa hangi özgürlük be? Bırak ki elini kolunu da sallamıyor boşu boşuna; bomba sallıyor, bıçak sallıyor, kurşun sıkıyor… O sloganı atmaktan daha büyük suç da yoktur aslında, demokrasi deniyorsa…’’
Nergis ve Korhan, Özgür’ün ekseninde ülkedeki kaostan kaçıp denizin mavisine sığınanlar… Sadece onlar da değildir. Çevrelerinde kendileri gibi olan aydınlar ve maviyi bir sığınak olmaktan öte gören ülkenin yeni burjuvazisi, yerli halk da vardır. Onlar için sığınakları olan “mavi” ülkenin geri kalanı gibi karanlıktan azade değildir. Çok geçmeden kendileri de bunu yaşayarak öğrenirler. En çok da Nergis öğrenir. Nergis’in kimliğinde kadın olmanın, aydın olmanın, geldiği sınıfın çelişkileri içinde kabuk değiştirmenin savaşı vardır.
‘‘- Gazetelere bakamıyorum, içim kararıyor… Kıyım, öldürme, öldürüşme… Radyoda o, televizyonda o… Koca toplum çıldırmış. Bir deliyi iyileştirmek ne güç bir iştir… Deliler yığınıyla, hem de birbirini azdıran deliler yığınıyla kim baş eder? Sonunda bu bahçeye de soktular… Özgür’ü sevmesem, hani… Valla… İnsan ne halt edeceğini şaşırıyor…’’
Yazar:Vedat Türkali
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı:
Zaman: 12 Eylül Darbesi öncesinin minyatür, kaotik "iç savaş" yılları.
Yer: Bodrum
Kişiler: Aydınlar
Olayların eksenini, doktora öğrencisi Nergis'in ölümle tehdit edilen sevgilisi, fizik asistanı Korhan'ı ölümden kurtarmak için Bodrum'a getirilişi, orada eski sevgilisi Özgür'le karşılaşması oluşturuyor. Nergis-Korhan, Nergis-Özgür ilişkisinin çevresinde, ülkenin içinde bulunduğu durum, "terör"ün tırmanışı, Bodrum'daki yaşayış ele alınıyor.
Ölümün kol gezdiği bir dönemde her sınıftan aydının toplandığı Bodrum sığınağı şöyle çiziliyor:
"Tabaklarla, içki şişeleriyle donanmış masalardaki arkeolog, gazeteci, yazar, öğretmen, doktor, mimar, hukukçu, radyocu, televizyoncu, büyük kent sosyetelerinden kadınlı erkeli bilinen yüzler, türkülü, kahkahalı, gülücüklü, konuşmalı, alkol kokulu, sigara dumanlı bir ortalıkta karman çorman"
"Mavi Karanlık", Korhan'la Özgür arasında bocalayan Nergis'in sevdası ekseninde; asıl, aydınlarla halk arasındaki ilişki ve çelişkinin hesaplaşmasının sergilendiği, bugün de güncelliğini yitirmemiş bir romandır.
(Tanıtım Yazısı'ndan)
Bir Vedat Türkali kitabıyla daha karşınızdayım. Önceki incelemelerimde Türkali'nin nasıl bir anlatım yolu izlediğinden bahsetmiştim. Fakat şimdi biraz daha iyi bahsetmek gerekiyor. Öncelikle Türkali, toplumcu gerçekçiliğe yaftalanan ''Köy edebiyatı'' argümanını kıran bir yazar. Sonra toplumcu olunca bireyin iç dünyasıyla ilgili psikolojik bir incelemenin eksik olduğu kanısına varılır. Türkali bunu da aşmış bir yazar. Tam tersine, şu ana kadar okuduğum eserlerinde devamlı bir iç hesaplaşma var. Tabii bu hesaplaşmanın toplumsal mücadeleyle ve siyasal ilişkilerle yakinen ilgisi var. Bu açıdan(toplumculukla bireyin iç dünyası arasında bağlantı kurması açısından) en çok da Tanpınar'a benziyor. O da toplumcu olmamasına rağmen bireyi toplumun içinde ele alan ve o bireyden yola çıkarak toplumu anlatan bir yazardı(Tanpınar'ın Huzur kitabıyla Türkali'nin Bir Gün Tek Başına'sı arasındaki benzerlik çok şaşırtıcıdır). Türkali'nin bu açıdan Türk edebiyatındaki teşekkülü muazzamdır. Çok yönlü bir yazar ama esas olarak toplumcu ve siyasal meseleleri merkeze alan bir yazar. Tanpınar'dan farkı da daha ideolojik olabilmesidir bence. Çünkü Tanpınar toplumu yansıtırken hiçbir siyasi görüşünü belirtmez. Bu iki yazar arasındaki anlatım benzerliğine dikkat çekerek Türkali'nin anlatımıyla ilgili bazı fikirler verdim. Şunu da belirteyim ki Türkali'nin psikolojik tahlilleri, onu elbette bu anlatıma özel teknikleri kullanmaya itecekti. İç monolog, bilinç akışı gibi teknikler Türkali'de normal bir toplumcu eserin tekniklerinden(gösterme tekniği, diyalog) çok daha fazla kullanılmıştır. Bu anlamda, örneğin Orhan Kemal'in fazla fazla kullandığı diyalog tekniği Türkali'de o kadar çok kullanılmaz, toplumcu olmasına rağmen. Bu da demektir ki biz eserleri ve yazarları edebiyatımızda o dönemde cereyan eden akımlara göre sınıflandırırken doğru bir iş yapmıyoruz. Esasında bu tam bir şablonlaştırma, şematikleştirme halini alıp meselenin özünü gözardı etmemize sebep oluyor. Meselenin özü ise yazarın kendi şahsi kullanımını kapsayan anlatımdır. Yani ikisi de toplumcu olsa her birinin anlatımı kendine özgü, bu anlatım yazardan yazara değişmiş. Keza biz aynı şekilde bireyin iç dünyası derken de tamamen kendinden menkul olan Tanpınar'ı bu kategorinin içine dahil edemeyiz. İşbu müfredatımız dahil ederek Tanpınar'ın dili ve anlatımına büyük bir saygısızlıkta bulunmuş Şimdi Türkali'ye tekrar dönelim. Aslında edebiyat dersinde görmemiz gereken en önemli ve orjinal yazarlardan biriyse de eğitimin ideolojik tavrı nedeniyle hiçbir öğrenci adını bile bilmiyor. Bir zamanlar Nazım Hikmet de böyleydi. Fakat eminim ki o da bir gün Nazım gibi unutulan raflardan alınacak ve okunacak. Unutulmaması adına Türk Dili ve Edebiyatı dersinde proje olarak bu yazarı aldım ve okuduğum eserleri neticesinde yapacağım bir sunumla yazarın ismini duyuracağım. O zamana kadar olabildiğince tüm eserlerini okumaya gayret ediyorum. Hocaya şimdilik Güven kitabına kadar söz verdim. Şimdi bu incelemenin esas konusu olan Mavi Karanlık kitabına geçebiliriz. Mavi Karanlık, Bir Gün Tek Başına kadar başarılı olmasa da yazarın küçük burjuva aydın bunalımını merkeze aldığı bir eser. Bodrum'da geçiyor. O dönemlerde ülkenin kaotik ortamından kaçan insanların sığındığı yer. Nergis, Özgür, Korhan ve Muhtar bu niyetle Bodrum'dalar. Tabii Korhan ve Bodrum'da işçi olarak çalışan İbraam farklı. Onlar sınıf bilinçli insanlar. Tehlikeden kaçmanın tehlikeyi ortadan kaldırmadığının farkındalar. Özgür, Nergis ve Muhtar ise farkında değil. Oysa hepsi sürekli bir tehlikenin ve mücadelenin ortasındalar. Özgür'ün başına gelenler bunu kanıtlayacaktır. Sonra gene o bölgedeki patronlardan Recai Bey, Malik Bey gibilerinin çıkar çatışmasının ortasında olduklarını da farkedecekler. Fakat Nergis ve Özgür? Onlar sadece canlarını düşünen, sözde devrimci ama özde küçük-burjuva, yer yer romantik çıkışlar yapsalar da bunların hiçbir faydasının olmadığını bilen insanlar. İkisinin başına gelen olaylar doğal olarak onları yerden yere savuracak. Korhan ise Özgür'den farklı. Kitapta sürekli ikisinin kıyaslanması söz konusu. Korhan, Nergis'in ısrarıyla, kendisi hakkında suikast söylentileri çıktığı için Bodrum'a gelmiştir. Ancak hayatın mücadele etmek olduğunun bilincinde olan Korhan, bir süre sonra Ankara'ya geri dönmüştür. İbraam da aynı şekilde mücadelenin sürekli devam ettiği İstanbul'daki fabrikaya çalışmak için gidecektir. Hayal aleminde tehlikeden kurtulduğunu sananlar ise her daim tehlikeyle burun buruna olacak ve mücadele etmektense işi şansa bırakacaklardır(son bölümdeki lodoslu havada özellikle tekneyle İstanbul'a gitmek istemeleri, İbraam'ın ise işini şansa bırakmayarak otobüsle gitmesi bunu anlatır). Bu hayal aleminde devamlı birbirini aldatan aşıklar(Fatoş, Muhtar, Nergis, Özgür), sözde aydınlar(Özgür), her attığı adımda kararsız kalanlar(Nergis), burjuva olmaya özenenler ve burjuvazinin ihtişamına kapılıp pis tarafını görmeyenler(Muhtar) vardır. En nihayetinde hepsinin olaylar karşısında nasıl hareket ettikleri görülecektir. Vedat Türkali böyle karakterlerle okuyucuya derin bir içerik sunmuştur. Türkali romanlarındaki siyasi unsur, psikolojik tahliller ve her sınıftan insanlarla birleştiğinde mükemmel bir edebiyat silsilesi ortaya koyar. Edebiyatın ideolojiden ve siyasetten uzak kalacağını düşünenler, yanılıyorsunuz. Vedat Türkali okuyan bir kimse için bu düşünce geçersizdir. İyi okumalar. (Arda Çolakoğlu)
Sıcacık başlamıştı Mavi Karanlık. Adından da belliydi beni neler beklediği ama yine de sürüklendim Akdenizin maviliklerinde sürüklenir gibi. Korhan, Nergis, Özgür, Muhtar, İbraam, Banu Hepsinde kalbime dokunan şeyler oldu ama Korhan bambaşkaydı. Güldürdü, düşündürdü, ağlattı, acıttı en çok da. Kitap ne anlatıyor deseniz inanın özetleyecek cümleleri bulmakta zorlanırım ama bana hissettirdikleri hep kalbimin bi köşesinde asılı duracak. Korhan da öyle * Aylardır kitaplığımda duruyordu bu kitap ama nedense Vedat Türkali ismi beni korkutuyordu. Ağır bir edebiyat beklerken ağır bir yaşanmışlık karşıladı beni. Keşke daha önce okusaydım dedirtti. Yine de diğer kitapları için sabırsız davranmayacağım, önce bunu sindireyim, yeni yaralar için öncekileri biraz iyileştirmem gerekecek.☺ Kitapla kalın. (Buket)
Güzel bir dil, akıcı bir hikaye, dönemin yaşanılan olaylarına ışık tutan bir roman. Vedat Türkali gerçekten Türkçeyi çok iyi biliyor ve yazıyor. 80lerin siyasi olayları, Ege kasabaları, öldürülen ve işkence gören birçok insanın haberlerinin manşetleri süslediği bir dönem. Bolca kişi ve karakter ama en önemlisi birçok kişi gibi benim de korhan oldu :)) öneririm. (bentuba)
Vedat Türkali (doğumu. 13 Mayıs , Samsun) Abdülkadir Demirkan 'ın ('li yıllarda Abdülkadir Pirhasan olmuştur) yazılarında kullandığı ismidir. Senarist, şair ve romancı olan Türkali, liseyi Samsun Lisesi'nde okuduktan sonra yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun olmuştur. Aynı yıl eşi Merih Pirhasan'la evlenmiştir.
Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 'de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklanmış; 9 yıl ceza almış 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest kalmıştır. Gar Yayınları'nı Rıfat Ilgaz ile kurduktan sonra, 'da Dolandırıcılar Şahı ile senaristliğe başlamıştır. Senaristliğine devam eden Türkali, 'de yönetmenliği denemiştir.
Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlık gibi romanları Türk edebiyatının en büyük eserleri arasına girmiş; daha sonra da Yeşilçam Dedikleri Türkiye ve Tek Kişilik Ölüm romanlarını da yazmıştır.
Mihri Belli'nin yakın arkadaşı ve Atıf Yılmaz'ın arkadaşı ve akrabasıdır. TKP'nin eski üyelerindendir. seçimlerinde DEHAP'dan aday olarak aktif siyasete atılmıştır.
Vedat Türkali, oyuncu Deniz Türkali ve yönetmen Barış Pirhasan'ın babası, Deniz Türkali'nin kızı şarkıcı Zeynep Casalini'nin dedesidir.
© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. funduszeue.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası