mavi karanlık konusu / Mavi Karanlık by Vedat Türkali | Goodreads

Mavi Karanlık Konusu

mavi karanlık konusu

Tez NoİndirmeTez KünyeDurumu
Vedat Türkali, eserleri ve aydın konusuna farklı bir bakış / Vedat Türkali, his works and a different view on the subject of intellectuals
Yazar:TANSU ÖZCAN
Danışman: DOÇ. DR. İLKNUR TÜRE
Yer Bilgisi: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
Konu:Kamu Yönetimi = Public Administration ; Siyasal Bilimler = Political Science
Dizin:Aydınlar = Intellectuals ; Roman = Novel ; Siyasi hayat = Political life ; Türk romanı = Turkish novel ; Türkali, Vedat = Türkali, Vedat Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe

s. Bu tez ilk olarak, yirminci yüzyıl Türkiye'sinin en önemli komünist aydınlarından birisi olan Vedat Türkali'nin siyasal ve entelektüel portresini çizmeyi amaçlamaktadır. Ardından aydın kavramını tarihsel bir perspektifle ele alıp, tarihin kırılma noktalarında aydının dünyayı yorumlama ve bu dünyada kendine yer edinme çabasının niteliği ortaya konmaya çalışmaktadır. Burada aydına dair yapılan değerlendirme, tercüme sorununu dışsallaştırmıştır. Nitekim Türkiye'deki alanyazım içersindeki kavram dolayımlarının karşılıklılık ve tercüme sorunu bu tezin konusu değildir. Son olarak, Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlık adlı romanlarında 27 Mayıs ve 12 Eylül'e giden süreçlerin aydının düşünce dünyasının matrislerini belirlemedeki etkisinin açıklanması hedeflenmektedir. Türk siyasal hayatı ile Türk edebiyatını irtibatlandırmayı hedefleyen çalışma, romanların siyasal hayat çalışmalarında dönemi ve dönem insanlarını anlama açısından yakaladığı gerçeklik, başka türden bir arşiv niteliği taşımaktadır. Çalışmada veri toplama yöntemi olarak literatür taraması yapılmıştır. Önce birinci dereceden kaynaklar, ardından ikinci dereceden kaynaklar okunup fişlenmiştir. Romanların siyasal hayat çalışmalarında kullanılmasına ilişkin izlenecek yöntemsel modelde iki önemli uğrak vardır. İlk evre, çalışmada ele alınan eserlerin yazarlarının dönemlerin kapsamının belirlenmesi ve sorunsalın kurulmasıdır. İkinci evre, metnin yazılma aşamasıdır. Bu aşamada, roman kişilerinin yer yer anlatıya dâhil edilmesi, konuşturulması ve roman tasvirlerinin kullanılması söz konusudur. Bu tezin iki dayanağı vardır: İlki, biyografilerin ve romanların siyasal hayat çalışmalarına katkısının ortaya konmasıdır. İkincisi, Aydınlanmanın iki farklı varyantı olarak beliren evrensel entelektüel ile Türk aydını arasındaki kopukluğun temelinde yatan soyut ve idealize edilmiş devlet anlayışının açıklanmasıdır. Bu bağlamda tez, tarihsel ve siyasal süreçlerin aydın üzerindeki etkisini hem fonda devlet siluetine odaklanan bir Vedat Türkali portresiyle hem de var olan gerçekliği yeniden dizayn eden ve gerçekliğin tutarsızlıklarını, eksikliklerini ortaya koyan romanlar üzerinden ortaya koymuştur. Böylelikle, Türk aydının evrensel anlamda bir içerik kazanmasının ancak zihinsel ve eylemsel alanda otoriteden kopuk, halkla bağlantılı görece özerk bir alan inşa etmesi ile mümkün olabileceği sonucuna varılmıştır. In direction of this aim is analysed concept of intellectual as historical perspective an is tried to show quality of intellectuals interpretion of the world in every breaking times of the world and trying to be taken a place in this process. Here the evaluation of the intellectual externalized the problem of translation. Thus the subject of this thesis is not an issue of reciprocity and interpretation of the concept of mediation in the literature on the inside Turkey. Finally, in Vedat Türkali's novels Bir Gün Tek Başına and Mavi Karanlık, it is aimed to explain the effect of the processes leading to 27 May and 12 September in determining the matrices of the intellectual world. The study aimed at linking Turkish political life with Turkish literature, the reality that novels captured in terms of understanding the period and the people of the period in the studies of political life, carries the characteristics of another kind of archive. In this study, literature was searched as data collection method. First-order sources and second-order sources were read and tagged. There are two important moments in the methodological model to be followed regarding the use of novel in political life studies. The first stage is to determine the scope of the authors and to establish the problematic of the authors of the works discussed in the study. The second stage is the writing stage of the text. At this stage, it is possible to include the novel people in the narrative, to make them talk and to use the novel depictions. This thesis has two pillars: First, the contribution of biographies and novels to the study of political life. The second is to explain the abstract and idealized understanding of the state that underlies the rupture between the universal intellectual and the Turkish intellectual, which appear as two different variants of the Enlightenment. In this context, the thesis reveals the effect of historical and political processes on the intellectuals both with a portrait of Vedat Türkali focusing on the state silhouette in the background and through novels that redesign the existing reality and reveal the inconsistencies and shortcomings of reality. Thus, it has been concluded that the Turkish intellectuals can gain a universal content only if they build a relatively autonomous area connected with the public in the mental and operational field.

“- Bir kez bir ülkede, dedi Özgür, hoşgörü yok, düşünceden, düşünmekten korku yaygınlaştırılıyorsa ne parlamentosu, ne özgürlüğü be; ne demokrasisi?.. ’Ya tam susturacağız; ya kan kusturacağız,’ diye bas bas bağırıyor adam. Yani onun gibi düşünmedin mi yasak koyuyor, öldürecek seni… Sonra da elini kolunu sallayarak dolaşabiliyorsa hangi özgürlük be? Bırak ki elini kolunu da sallamıyor boşu boşuna; bomba sallıyor, bıçak sallıyor, kurşun sıkıyor… O sloganı atmaktan daha büyük suç da yoktur aslında, demokrasi deniyorsa…’’

Nergis ve Korhan, Özgür’ün ekseninde ülkedeki kaostan kaçıp denizin mavisine sığınanlar… Sadece onlar da değildir. Çevrelerinde kendileri gibi olan aydınlar ve maviyi bir sığınak olmaktan öte gören ülkenin yeni burjuvazisi, yerli halk da vardır. Onlar için sığınakları olan “mavi” ülkenin geri kalanı gibi karanlıktan azade değildir. Çok geçmeden kendileri de bunu yaşayarak öğrenirler. En çok da Nergis öğrenir. Nergis’in kimliğinde kadın olmanın, aydın olmanın, geldiği sınıfın çelişkileri içinde kabuk değiştirmenin savaşı vardır.

‘‘- Gazetelere bakamıyorum, içim kararıyor… Kıyım, öldürme, öldürüşme… Radyoda o, televizyonda o… Koca toplum çıldırmış. Bir deliyi iyileştirmek ne güç bir iştir… Deliler yığınıyla, hem de birbirini azdıran deliler yığınıyla kim baş eder? Sonunda bu bahçeye de soktular… Özgür’ü sevmesem, hani… Valla… İnsan ne halt edeceğini şaşırıyor…’’

Mavi Karanlık

March 10,
Tarih: 70’lerin ikinci yarısı
Mekan: Bodrum
Darbe: Yakın
Mavilikler: Karanlık

Vedat Türkali, okumadan sevdiğim yazarlardandı. Bu his, genelde boşa çıkmıyor. Nitekim kendisiyle tanışma kitabım olan Mavi Karanlık’ı bayılarak okudum.

Anlatıcı tekniği, başta bir miktar kafa karışıklığı yaratabilir. Zira ara ara tanrı anlatıcı devredeyken, başka vakitlerde bilinç akışı eliyle birinci tekillerin konuştuğunu işitebiliyoruz. Bu birinci tekiller kitabın ana karakterlerinden Nergis ile babası Muhtar Bey. Adam, muhtarlığı isminden ibaret olan bir avukat. Nergis ise hayal kırıklıkları, öfkesi, aşkları ile her bakımdan arada kalmış, çelişkileri ile oyun hamuru gibi oynayan esas kız. Zihninde gezinmesi eğlenceli bir karakter. Nergis’in bilinç akışında kürek çekmek özellikle keyifli.

Öte yandan, Bodrum, adeta bir diğer ana karakter. Bizim yarımada, hem tam da şimdiki gibi, hem de çok farklı. Bodrum’da görece uzun vakit geçirenlerin tanıdık bulacağı biçimde vaktin yavaş aktığı, günlük rutinin muhakkak deniz, muhakkak kum ve muhakkak dost meclisinde uzun akşam yemeklerinden oluştuğu ve Bodrum’un dışındaki “şehir” hayatının bir buzlu camın arkasından, hayal meyal seçilebildiği bir yaşam biçimi anlatılmış. Ve çok başarılı, çok gerçekçi bir anlatım. Öyle ki, onlar rakı sofrasına oturdukça siz sarhoş oluyorsunuz.
Ve fakat aynı zamanda bugünün Bodrum’undan farklı, zira yarımada rantçıların eline yeni yeni düşüyor. O kötü isimli koca koca sitelerin yapılacağı arazilerin parsellenişi henüz cereyan ediyor. Benim gibi sadece parsellenmiş halini görmüş olanlar, öncesinde Bodrum’un neler vaat edebileceğini hayal dahi edemiyor.

Türkiye’nin yakın geçmişine ilişkin politik hikayelere çok kolay yabancılaşabiliyorum. Kötü bir dönem dizisi izliyormuşum gibi kanalı değiştirmek isteği uyandıran örneklerle çok karşılaştım. Biraz ihtiyatla yaklaştığım bu konuyu, bana bu hissi hiç yaşatmadan işleyen, sanki yeniden üretilmiş bir gerçeklikten değil de gerçekliğin ta kendisinden sesleniyormuş gibi “doğrudan” bir ilişki kurmamı sağlayan bu anlatıyı ben çok sevdim.

Bebekliğinden üniversite yıllarına kadar her yazını Bodrum’da geçirmiş Burcuttin’i, Lahey’den Ege kıyılarına ışınlayıp, Bodrum’un miskin sarhoşluğu ile mest eden Mavi Karanlık, Türkali’nin en beğenilen eserlerinden biri de değil ha! Bu kitabı bu kadar sevdiysem, kim bilir diğer kitaplarında ağzımın suyu nasıl akacak!

Sevgiler!

Mavi Karanlık - Vedat Türkali Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mavi Karanlık kimin eseri? Mavi Karanlık kitabının yazarı kimdir? Mavi Karanlık konusu ve anafikri nedir? Mavi Karanlık kitabı ne anlatıyor? Mavi Karanlık kitabının yazarı Vedat Türkali kimdir? İşte Mavi Karanlık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Vedat Türkali

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı:

Mavi Karanlık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Zaman: 12 Eylül Darbesi öncesinin minyatür, kaotik "iç savaş" yılları.

Yer: Bodrum

Kişiler: Aydınlar

Olayların eksenini, doktora öğrencisi Nergis'in ölümle tehdit edilen sevgilisi, fizik asistanı Korhan'ı ölümden kurtarmak için Bodrum'a getirilişi, orada eski sevgilisi Özgür'le karşılaşması oluşturuyor. Nergis-Korhan, Nergis-Özgür ilişkisinin çevresinde, ülkenin içinde bulunduğu durum, "terör"ün tırmanışı, Bodrum'daki yaşayış ele alınıyor.

Ölümün kol gezdiği bir dönemde her sınıftan aydının toplandığı Bodrum sığınağı şöyle çiziliyor:

"Tabaklarla, içki şişeleriyle donanmış masalardaki arkeolog, gazeteci, yazar, öğretmen, doktor, mimar, hukukçu, radyocu, televizyoncu, büyük kent sosyetelerinden kadınlı erkeli bilinen yüzler, türkülü, kahkahalı, gülücüklü, konuşmalı, alkol kokulu, sigara dumanlı bir ortalıkta karman çorman"

"Mavi Karanlık", Korhan'la Özgür arasında bocalayan Nergis'in sevdası ekseninde; asıl, aydınlarla halk arasındaki ilişki ve çelişkinin hesaplaşmasının sergilendiği, bugün de güncelliğini yitirmemiş bir romandır.

(Tanıtım Yazısı'ndan)

Mavi Karanlık Alıntıları - Sözleri

  • Düşündüğünü söylemekten korkmaya başladı mı kişi, düşünmekten de korkmaya başlar.
  • Düşündüğünü söylemekten korkmaya başladı mı kişi, düşünmekten de korkmaya başlar.
  • Bu pis dünyaya nasıl dayanılır, güzel düşler de olmasa?
  • "Ne duruma soktular bu güzel ülkeyi? Böyle ne yaptılar bu millete?"
  • Bu pis dünyaya nasıl dayanılır, güzel düşler de olmasa?
  • Tutunduğum dalsın benim, dedi
  • "Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da; hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil" Ama ölmüyor insan Hem sevgi öyle bir şey ki.
  • "Anımsadığında daha mutlusundur bazı, yaşadığından"
  • "Kirlendik mi, hiçbir yağmur arıtmıyor bizi!"
  • ''Kaplumbağa olacağım gene. Kabuğuma çekilip burnumun ucuyla gözetleyeceğim çevreyi. Buraya gelirken öyle dememiş miydim; niye döndüm? Dönmedim. İşte, söylüyorum gene. Yetti be. Bu pis, bu rezil, bu kanlı dünyada sevginin de yeri yok, sevecenliğin de. Hepsi bela kişinin başına. Seveceksen kendini sev!''
  • Vardığımız doğruların olup bitmiş yanlışlara gücü yetmiyor.
  • İnsancıklar, çırpınıp duruyorlar kendilerini kurtarmak için. Kapanlar kapmış parçanın büyüğünü, siz de didişip durun kırıntılar uğruna Böyle gelmiş böyle de gidiyor işte
  • Korkuyorum yalnızlıktan; senin olmadığın her yerde yalnızım.
  • "Bu pis dünyaya nasıl dayanılır, güzel düşler de olmasa"
  • Dünyanın en acımasız canavarı yatıyor içimizde.

Mavi Karanlık İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Vedat Türkali kitabıyla daha karşınızdayım. Önceki incelemelerimde Türkali'nin nasıl bir anlatım yolu izlediğinden bahsetmiştim. Fakat şimdi biraz daha iyi bahsetmek gerekiyor. Öncelikle Türkali, toplumcu gerçekçiliğe yaftalanan ''Köy edebiyatı'' argümanını kıran bir yazar. Sonra toplumcu olunca bireyin iç dünyasıyla ilgili psikolojik bir incelemenin eksik olduğu kanısına varılır. Türkali bunu da aşmış bir yazar. Tam tersine, şu ana kadar okuduğum eserlerinde devamlı bir iç hesaplaşma var. Tabii bu hesaplaşmanın toplumsal mücadeleyle ve siyasal ilişkilerle yakinen ilgisi var. Bu açıdan(toplumculukla bireyin iç dünyası arasında bağlantı kurması açısından) en çok da Tanpınar'a benziyor. O da toplumcu olmamasına rağmen bireyi toplumun içinde ele alan ve o bireyden yola çıkarak toplumu anlatan bir yazardı(Tanpınar'ın Huzur kitabıyla Türkali'nin Bir Gün Tek Başına'sı arasındaki benzerlik çok şaşırtıcıdır). Türkali'nin bu açıdan Türk edebiyatındaki teşekkülü muazzamdır. Çok yönlü bir yazar ama esas olarak toplumcu ve siyasal meseleleri merkeze alan bir yazar. Tanpınar'dan farkı da daha ideolojik olabilmesidir bence. Çünkü Tanpınar toplumu yansıtırken hiçbir siyasi görüşünü belirtmez. Bu iki yazar arasındaki anlatım benzerliğine dikkat çekerek Türkali'nin anlatımıyla ilgili bazı fikirler verdim. Şunu da belirteyim ki Türkali'nin psikolojik tahlilleri, onu elbette bu anlatıma özel teknikleri kullanmaya itecekti. İç monolog, bilinç akışı gibi teknikler Türkali'de normal bir toplumcu eserin tekniklerinden(gösterme tekniği, diyalog) çok daha fazla kullanılmıştır. Bu anlamda, örneğin Orhan Kemal'in fazla fazla kullandığı diyalog tekniği Türkali'de o kadar çok kullanılmaz, toplumcu olmasına rağmen. Bu da demektir ki biz eserleri ve yazarları edebiyatımızda o dönemde cereyan eden akımlara göre sınıflandırırken doğru bir iş yapmıyoruz. Esasında bu tam bir şablonlaştırma, şematikleştirme halini alıp meselenin özünü gözardı etmemize sebep oluyor. Meselenin özü ise yazarın kendi şahsi kullanımını kapsayan anlatımdır. Yani ikisi de toplumcu olsa her birinin anlatımı kendine özgü, bu anlatım yazardan yazara değişmiş. Keza biz aynı şekilde bireyin iç dünyası derken de tamamen kendinden menkul olan Tanpınar'ı bu kategorinin içine dahil edemeyiz. İşbu müfredatımız dahil ederek Tanpınar'ın dili ve anlatımına büyük bir saygısızlıkta bulunmuş Şimdi Türkali'ye tekrar dönelim. Aslında edebiyat dersinde görmemiz gereken en önemli ve orjinal yazarlardan biriyse de eğitimin ideolojik tavrı nedeniyle hiçbir öğrenci adını bile bilmiyor. Bir zamanlar Nazım Hikmet de böyleydi. Fakat eminim ki o da bir gün Nazım gibi unutulan raflardan alınacak ve okunacak. Unutulmaması adına Türk Dili ve Edebiyatı dersinde proje olarak bu yazarı aldım ve okuduğum eserleri neticesinde yapacağım bir sunumla yazarın ismini duyuracağım. O zamana kadar olabildiğince tüm eserlerini okumaya gayret ediyorum. Hocaya şimdilik Güven kitabına kadar söz verdim. Şimdi bu incelemenin esas konusu olan Mavi Karanlık kitabına geçebiliriz. Mavi Karanlık, Bir Gün Tek Başına kadar başarılı olmasa da yazarın küçük burjuva aydın bunalımını merkeze aldığı bir eser. Bodrum'da geçiyor. O dönemlerde ülkenin kaotik ortamından kaçan insanların sığındığı yer. Nergis, Özgür, Korhan ve Muhtar bu niyetle Bodrum'dalar. Tabii Korhan ve Bodrum'da işçi olarak çalışan İbraam farklı. Onlar sınıf bilinçli insanlar. Tehlikeden kaçmanın tehlikeyi ortadan kaldırmadığının farkındalar. Özgür, Nergis ve Muhtar ise farkında değil. Oysa hepsi sürekli bir tehlikenin ve mücadelenin ortasındalar. Özgür'ün başına gelenler bunu kanıtlayacaktır. Sonra gene o bölgedeki patronlardan Recai Bey, Malik Bey gibilerinin çıkar çatışmasının ortasında olduklarını da farkedecekler. Fakat Nergis ve Özgür? Onlar sadece canlarını düşünen, sözde devrimci ama özde küçük-burjuva, yer yer romantik çıkışlar yapsalar da bunların hiçbir faydasının olmadığını bilen insanlar. İkisinin başına gelen olaylar doğal olarak onları yerden yere savuracak. Korhan ise Özgür'den farklı. Kitapta sürekli ikisinin kıyaslanması söz konusu. Korhan, Nergis'in ısrarıyla, kendisi hakkında suikast söylentileri çıktığı için Bodrum'a gelmiştir. Ancak hayatın mücadele etmek olduğunun bilincinde olan Korhan, bir süre sonra Ankara'ya geri dönmüştür. İbraam da aynı şekilde mücadelenin sürekli devam ettiği İstanbul'daki fabrikaya çalışmak için gidecektir. Hayal aleminde tehlikeden kurtulduğunu sananlar ise her daim tehlikeyle burun buruna olacak ve mücadele etmektense işi şansa bırakacaklardır(son bölümdeki lodoslu havada özellikle tekneyle İstanbul'a gitmek istemeleri, İbraam'ın ise işini şansa bırakmayarak otobüsle gitmesi bunu anlatır). Bu hayal aleminde devamlı birbirini aldatan aşıklar(Fatoş, Muhtar, Nergis, Özgür), sözde aydınlar(Özgür), her attığı adımda kararsız kalanlar(Nergis), burjuva olmaya özenenler ve burjuvazinin ihtişamına kapılıp pis tarafını görmeyenler(Muhtar) vardır. En nihayetinde hepsinin olaylar karşısında nasıl hareket ettikleri görülecektir. Vedat Türkali böyle karakterlerle okuyucuya derin bir içerik sunmuştur. Türkali romanlarındaki siyasi unsur, psikolojik tahliller ve her sınıftan insanlarla birleştiğinde mükemmel bir edebiyat silsilesi ortaya koyar. Edebiyatın ideolojiden ve siyasetten uzak kalacağını düşünenler, yanılıyorsunuz. Vedat Türkali okuyan bir kimse için bu düşünce geçersizdir. İyi okumalar. (Arda Çolakoğlu)

Sıcacık başlamıştı Mavi Karanlık. Adından da belliydi beni neler beklediği ama yine de sürüklendim Akdenizin maviliklerinde sürüklenir gibi. Korhan, Nergis, Özgür, Muhtar, İbraam, Banu Hepsinde kalbime dokunan şeyler oldu ama Korhan bambaşkaydı. Güldürdü, düşündürdü, ağlattı, acıttı en çok da. Kitap ne anlatıyor deseniz inanın özetleyecek cümleleri bulmakta zorlanırım ama bana hissettirdikleri hep kalbimin bi köşesinde asılı duracak. Korhan da öyle * Aylardır kitaplığımda duruyordu bu kitap ama nedense Vedat Türkali ismi beni korkutuyordu. Ağır bir edebiyat beklerken ağır bir yaşanmışlık karşıladı beni. Keşke daha önce okusaydım dedirtti. Yine de diğer kitapları için sabırsız davranmayacağım, önce bunu sindireyim, yeni yaralar için öncekileri biraz iyileştirmem gerekecek.☺ Kitapla kalın. (Buket)

Güzel bir dil, akıcı bir hikaye, dönemin yaşanılan olaylarına ışık tutan bir roman. Vedat Türkali gerçekten Türkçeyi çok iyi biliyor ve yazıyor. 80lerin siyasi olayları, Ege kasabaları, öldürülen ve işkence gören birçok insanın haberlerinin manşetleri süslediği bir dönem. Bolca kişi ve karakter ama en önemlisi birçok kişi gibi benim de korhan oldu :)) öneririm. (bentuba)

Kitabın Yazarı Vedat Türkali Kimdir?

Vedat Türkali (doğumu. 13 Mayıs , Samsun) Abdülkadir Demirkan 'ın ('li yıllarda Abdülkadir Pirhasan olmuştur) yazılarında kullandığı ismidir. Senarist, şair ve romancı olan Türkali, liseyi Samsun Lisesi'nde okuduktan sonra  yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun olmuştur. Aynı yıl eşi Merih Pirhasan'la evlenmiştir.

Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 'de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklanmış; 9 yıl ceza almış 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest kalmıştır. Gar Yayınları'nı Rıfat Ilgaz ile kurduktan sonra, 'da Dolandırıcılar Şahı ile senaristliğe başlamıştır. Senaristliğine devam eden Türkali, 'de yönetmenliği denemiştir.

Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlık gibi romanları Türk edebiyatının en büyük eserleri arasına girmiş; daha sonra da Yeşilçam Dedikleri Türkiye ve Tek Kişilik Ölüm romanlarını da yazmıştır.

Mihri Belli'nin yakın arkadaşı ve Atıf Yılmaz'ın arkadaşı ve akrabasıdır. TKP'nin eski üyelerindendir.  seçimlerinde DEHAP'dan aday olarak aktif siyasete atılmıştır.

Vedat Türkali, oyuncu Deniz Türkali ve yönetmen Barış Pirhasan'ın babası, Deniz Türkali'nin kızı şarkıcı Zeynep Casalini'nin dedesidir.

Vedat Türkali Kitapları - Eserleri

  • Fatmagül'ün Suçu Ne?
  • Güven - Cilt 1
  • Güven - Cilt 2
  • Bir Gün Tek Başına
  • Mavi Karanlık
  • Özgürlük İçin Kürt Yazıları
  • Şeytanın Kaşık Oyunları
  • Tüm Yazıları Konuşmaları
  • Yalancı Tanıklar Kahvesi
  • Basamak
  • Bu Ölü Kalkacak
  • Dallar Yeşil Olmalı
  • Eski Filmler
  • Eski Şiirler Yeni Türküler
  • Üç Film Birden
  • Yeşilçam Dedikleri Türkiye
  • Komünist
  • Ölmedikçe
  • Kayıp Romanlar
  • Tek Kişilik Ölüm - Komünist
  • Tüm Yazıları Konuşmaları 2
  • Özgürlük İçin Kürt Yazıları 2
  • Bitti Bitti Bitmedi
  • Tek Kişilik Ölüm
  • Bekle Bizi İstanbul Eski Şiirler Yeni Türküler
  • Bu Gemi Nereye
  • Yanıtlar
  • Güven (4 Cilt Takım)
  • Güven - Özel Baskı(Birinci Kitap)
  • Güven - Özel Baskı(İkinci Kitap)
  • Güven - Özel Baskı(Üçüncü Kitap)
  • Güven - Özel Baskı(Dördüncü Kitap)
  • Mavi Karanlık
  • Eski Şiirler Yeni Türküler

Vedat Türkali Alıntıları - Sözleri

  • Kitap rüzgâr olmalı, perdeyi kaldırmalıdır. (Komünist)
  • Bedenini söküp atabilseydi, yaksaydı onu, başka bir beden giyinebilseydi (Fatmagül'ün Suçu Ne?)
  • Dünyanın en acımasız canavarı yatıyor içimizde. (Mavi Karanlık)
  • Evlenmek, işte böyle bir eve tıkılmak, yemek pişirip çocuk doğurmak, erkeğini beklemek, bir süre sonra da sevişmenin tadını tuzunu yitirmek olmalı. (Güven - Cilt 1)
  • "Kirlendik mi, hiçbir yağmur arıtmıyor bizi!" (Mavi Karanlık)
  • En güzel dünya çocuklarla delilerin dünyası ! (Tek Kişilik Ölüm)
  • Nazım'ın dizelerindeki gibi. ''Nereden ,nasıl geleceğini bilmeden gelecek dehşetli güzel günlere inanıyorduk!..'' (Tek Kişilik Ölüm - Komünist)
  • Enişte sözü çirkin. Keşke hiç olmasaydı Türkçede böyle bir söz daha iyiydi! (Güven - Cilt 1)
  • Korkuyorum yalnızlıktan; senin olmadığın her yerde yalnızım. (Mavi Karanlık)
  • "Itri'yi de dinleyeceksin,Bach'ı da .Marks'ı da bileceksin,Bedrettin 'i de . Nâzım'ın şiiri olmasa nerden bilecektik Bedrettin'i?" (Güven - Özel Baskı(Birinci Kitap))
  • Bir bilsen dostunu düşmanını kardeş Bir bilsen nedendir çektiklerimiz Nasıl da başka olacak yaşamanın tadı (Bekle Bizi İstanbul Eski Şiirler Yeni Türküler)
  • Yıkılamaz, görkemli sosyalist toplum, bu sindirilmiş aydınlarla, "depolitize" edilmiş emekçi sürüleriyle mi kurulacaktı? (Komünist)
  • Dünya tatlı da, birbirlerine çirkin yazgılar oluşturmak için insanlar yaratıyor tatsızlıkları! (Bitti Bitti Bitmedi)
  • yönetmen hamit akınlı ''bu ölü kalkacak''ı şehir tiyatrosu'nda sergilemek için bana başvurduğunda, elimde oyunun teksti bile yoktu. sağolsun, seçici kurul üyesi iken edinip sakladığı oyunla çalışmalara girişebilmişti sayın akınlı. oyun fatih şehir tiyatrosu'nda oldukça iyi karşılandı. yılın ikinci yarısında üsküdar şehir tiyatrosu'na geçirilince nerdeyse kapalı gişeye gidiyordu ki, bir ''ihbar'' sonucu savcılık kararıyla oyun durduruldu (vedat türkali) (Bu Ölü Kalkacak)
  • - Kolay ne var bu dünyada? Sen bunları kolay mı yaşadın? (Bitti Bitti Bitmedi)
  • İngiliz kompradorları olan Ermeni varsılları üstüne Kürtler'in saldırtılması, kıyıma uğratılması, ittihatçılarca da benimsenip sürdürülen bir Abdülhamit kalıtıdır.. Ancak Kürtler'i sindirip yok etmenin de yollarını ararlar. I. Dünya Savaşı başlarında, Ermeni saldırısından korunması gerekçesiyle, Kürtler'i yerlerinden, yurtlarından ayırıp yoğun Türk bölgeleri arasında dağıttıkları bilinir. Bu göçlerde, açlıktan, soğuktan, hastalıktan ölenlerin sayısı belli değildir. yılındaki Koçgiri Kürt halk başkaldırısını canavarca kıyım, kırımla bastıran Sakallı Nurettin Paşa'nın "Türkiye'de Zo' diyenleri yok ettik, 'Lo' diyenleri de ben kökünden temizleyeceğim!" sözleri ulusalcılık savındaki ittihatçı kafasının göstergesi gibidir. (Özgürlük İçin Kürt Yazıları)
  • boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul bekle bizi (eylül ,akşehir) (Eski Şiirler Yeni Türküler)
  • Şu para denen pisliği bulanın Kes zevzekliği de işine bak! Bin yıllardır dünyayı o pis para değiştiriyor; sövgülere şerbetli! (Yalancı Tanıklar Kahvesi)
  • "Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" diyor Başbakan. Desen ne olacak, demesen ne olacak. Devletin tüm önemli koltuklarını bölüşüp oturmuş faşistler. (Yalancı Tanıklar Kahvesi)
  • Alıştık, dedi. Herkes kendi acısını yaşıyor sonunda.. (Kayıp Romanlar)

© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. funduszeue.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası