garipçiler şiir özellikleri / Garip Akımı Nedir? Temsilcileri ve Özellikleri - Webtekno

Garipçiler Şiir Özellikleri

garipçiler şiir özellikleri

Süslü ve Sanatlı Dili Kabul Etmeyip Sade Anlatımın Benimsendiği &#;Garip Akımı&#; Nedir? Temsilcileri ve Özellikleri

Kimilerine göre şiir, edebiyat türleri içerisinde duyguların en yoğun ve en net şekilde anlatıldığı yazı biçimidir. Tanım gereği bir biçime sahip olduğu için de binlerce yıllık şiir geleneğinin sonucu olarak bazı kurallara sahiptir. Ancak şairin işi de bu kuralları yıkmaktır. İşte tam bu düşüncede olan üç Türk şairi, ’lı yıllarda Garip akımını başlatarak söz konusu kuralları yıkmak istediler.

Garip akımı aslında zaten o dönem başlamış olan dilde sadelik, serbestlik hareketinin bir yansımasıdır. Tüm dünyada yeni bir dönemin başladığı açık bir şekilde görülürken şiirin bu değişimden uzak kalmamasını savunan üç şair, önce bir dergi ve daha sonra da bir kitap yayımlayarak Türk şiirinin yeni halini duyurdular. Uzun soluklu olmasa bile önemli değişimlerin kapısını aralayan Garip akımı nediryakından bakalım ve temsilcileri ile öne çıkan özelliklerini görelim.

Garip akımı nasıl bir dönemde ortaya çıktı?

’lı yıllara gelene kadar Türk şiiri kalburüstü tabakaya ait bir edebiyat türü olarak kabul ediiyordu. Ölçüler, uyaklar, dörtlükler kullanılarak yazılıyor ve günlük hayattan uzak konular işleniyordu. Bunun tam tersi olarak toplumcu şiir vardı ama bu da alabildiğine şiirsel bir üslup ile yorucu bir anlatım sunuyordu. Yani şiir, halk için değildi.

’lı yıllara geldiğimizde ise artık tüm dünya gibi Türk toplumunda da değişimler yaşanıyordu.  Behçet Kemal Çağlar ve Ahmet Kutsi Tecer gibi isimler geleneksel şiir türlerini savunurken Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Cahit Külebi, Nazım Hikmet gibi şairler artık serbest ölçüde şiirler yazmaya başlamışlardı. Artık yeni bir akım doğmasının vakti gelmişti.

garip akımı

Garip akımı nedir? Okuyucuyu şüpheye düşüren şiir:

O dönem gencecik üç şair olan Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday; ’lu yıllarda Varlık dergisinde ölçüsüz, uyaksız, dörtlüksüz, bayağı şiirsellikten uzak şiirler yayımlıyorlardı. yılına geldiğimizde bu üç isim, şiirlerini Garip isimli bir kitapta toplayarak yayımladılar. Kitap kapağında bulunan şu cümle Garip akımının özeti gibidir;

"Bu kitap, sizi, alışılmış şeylerden şüpheye davet edecektir" 

Bugün Birinci Yeni olarak da adlandırılan Garip akımını bu kitap ortaya çıkarır. Öyle ki kitapta şiirleri bulunan üç şair artık Garipçiler olarak anılmaya başlarlar. Orhan Veli’nin kitap için yazdığı önsöz, bir nevi garip akımının manifestosu gibidir. Önsözde geçen şu cümle, Garipçilerin şiire bakışını gözler önüne serer;

"Şiir bütün hususiyeti edasında olan bir söz sanatıdır. Yani tamamıyla manadan ibarettir."

Kitap yayımlandığı andan itibaren hem Nurullah Ataç gibi önemli isimlerden hem de özellikle genç okuyuculardan büyük destek görür. Çünkü şiirin belirli kalıplara sokulması, okuyucuyu rahatsız eden süslere sahip olması ve en önemlisi halkın içinden hikayelere sahip olmaması hem şiir üreticileri olan şairleri hem de şiir tüketicisi olan okuyucuları rahatsız etmiştir.

Maalesef Garipçilerin birlikteliği pek uzun sürmedi. yılında yayımlanan kitabın ikinci baskısında yalnızca Orhan Veli’nin şiirlerine yer verildi ve şair, ikinci baskı için bir önsöz daha yazdı. Zaman içinde Melih Cevdet ve Oktay Rıfat’ın şiirleri farklı bir yol izledi. Hatta uzmanlara göre Orhan Veli bile daha sonra şiirlerinde farklı bir yol izlemeye başlamıştır.

garip akımı

Garip akımının özellikleri nelerdir?

  • Garipçiler, ölçü ve kafiyeye karşı çıkan eserler vermişlerdir.
  • Süsten uzak, günlük konuşma diline yakın bir üslup kullanmaya çalıştılar.
  • Yapay, süslü, mecazlı bir dil yerine sade ve yalın bir dile önem verildi.
  • Yapısından uzak kalarak halk şiirinin anlatımlarından faydalanıldı.
  • Daha önce şiirde kullanılması hayal bile edilemeyen sözcüklere yer verdiler.
  • Şiirin konusunu gerçek insanlar oluşturdu.
  • Şairlerin yaşama sevinci şiire yansıdı.
  • Kaynağını batı şiirinden aldı.
  • Eski, geleneksel şiirsel söyleyişe karşı çıktılar.
  • Söz ve oyunlarına yer vermediler.

Garip akımının temsilcileri kimlerdir? Tanıyalım:

Orhan Veli Kanık:

Orhan Veli Kanık

13 Nisan - 14 Kasım tarihleri arasında yaşamış olan Orhan Veli Kanık, kısa hayatında pek çok şiir, hikaye, deneme, makale kaleme almış ve çeviri yapmıştır. Aruz ve hece ölçülerini reddeden şair, her fırsatta edebi sanatları gereksiz bulduğunu ifade etmiştir. Sıradan insanın hayatını şiire taşımıştır. Eserlerinden bazıları şu kitaplarda toplanmıştır;

  • Garip
  • Vazgeçemediğim
  • Destan Gibi
  • Yenisi
  • Karşı

Oktay Rıfat Horozcu:

Oktay Rıfat Horozcu

10 Haziran - 18 Nisan tarihleri arasında yaşamış olan Oktay Rıfat Horozcu, hayatı boyunca pek çok şiirin yanı sıra tiyatro oyunu ve roman da yazmıştır. Garip akımı kurucularından olmasına rağmen yılından sonra İkinci Yeni şiir akımına dahil olmuş ve bu türde eserler vermiştir. Eserlerinden bazıları şu kitaplarda toplanmıştır;

  • Garip
  • Güzelleme
  • Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler
  • Aşağı Yukarı 
  • Karga ile Tilki 
  • Perçemli Sokak
  • Âşık Merdiveni
  • İkilik
  • Elleri Var Özgürlüğün  

Melih Cevdet Anday:

Melih Cevdet Anday

13 Mart - 28 Kasım tarihleri arasında yaşamış olan Melih Cevdet Anday, hayatı boyunca pek çok şiirin yanı sıra tiyatro oyunu, roman, deneme ve makale yazmıştır. Kolları Bağlı Odysseus ile benzersiz bir felsefi şiir akımı başlatmıştır. yılında, UNESCO'nun Courrier dergisinde kendisinden önemli bir edebiyat adamı olarak bahsedilmiştir. Eserlerinden bazıları şu kitaplarda toplanmıştır;

  • Garip
  • Rahatı Kaçan Ağaç 
  • Telgrafhane
  • Yan yana
  • Kolları Bağlı Odysseus
  • Göçebe Denizin Üstünde
  • Teknenin Ölümü
  • Sözcükler

Garip akımına yapılan eleştiriler:

Geleneksel yapıları yıkan pek çok yenilik gibi Garip akımı da hem döneminde hem de sonrasında yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Gelenekçi şairlere göre Garipçiler, şiiri ayağa düşürmüşlerdi. Toplumcu şairlere göre Garipçiler, burjuva duyarlılığını geliştiriyor ve şiiri yozlaştırıyorlardı. Bugün bile bir edebiyat akademisyeni ile konuşsanız benzer şeyler duyabilirsiniz.

garip akımı

Sonuç: Garip akımı aslında neden ortaya çıktı? 

Her şey değişmeye ve gelişmeye mahkumdur, bu en güzel mahkumiyettir. Şiir de değişmek ve gelişmek zorundaydı, bunu yapmak da üç genç şaire düştü. Onların açtığı yoldan yürüyen sayısız şair var. Trafik tıkandığı zaman yeni bir yol açılması gerekir ve bu yollardan bir tanesi de Türk şiiri için Garip akımıdır. Gel gör ki onlardan bile geriye kalan bir garip Orhan Veli olmuştur.

Türk şiirinde yeni bir dönemin başlamasına vesile olan Garip akımı nedir, temsilcileri kimlerdir, özellikleri nelerdir gibi merak edilen soruları yanıtlayarak Garipçiler hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Garip akımı, şairleri ve şiirleri hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. 

Emoji İle Tepki Ver

7

yılından sonra Türk şiirinde görülen ve öncülüğünü Orhan Veli Kanık, seafoodplus.info Anday, Oktay Rifat üçlüsünün yaptığı edebiyat akımı. Bu üç şair, şiirde sürüp gitmekte olan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe başkaldıran şiirlerini toplayarak Garip adında bir kitap yayımladırlar.

Bu şiirlerdeki yenilikler nelerdi peki ? Bu şairler neye karşı çıkıyor, neyi değiştirmek istiyorlardı? Garipçiler diye adlandırılan bu şairler, yeni bir şiir anlayışı getiriyor, şiirimizin yapısında köklü değişiklikler yapmak istiyorlardı. Onlara göre; şiirden uyak atılmalıydı. Uyağın işlevi, ilkel insanın şiiri aklında tutmasından başka bir şey değildi. Bugünkü insan ilkel olmadığına göre, uyağın işlevi kalmamıştı ve kaldırılmalıydı. Uyakla beraber her türlü söz ve anlam sanatı da bırakılmalıydı. Gerçekte bu sanatların amacı, doğayı değiştirme, nesne ve varlıkları olduğundan başka bir şekilde göstermektir. Bu yol bugüne kadar yüzlerce sanatçı tarafından denenmiş, edebiyata bir şey kazandırmamıştır. Bunun gibi, hece ölçüsü de, aruz ölçüsü de gereksizdir. Ölçüye bağlanma yaratıcılığı engeller. Ayrıca şiir, duygudan çok akla dayanmalı, duygunun yada duyarlılığın ürünü olan şairanelikten arındırılmalıdır. Bu arındırma; müzik ve resim gibi öteki sanatlardan gelen tüm öğeleri de içermelidir. Daha doğrusu, geleneksel şiirin benimsediği her şey, yeni şiirin dışında tutulmalıdır. Şiirde önemli olan anlamdır.
Bu anlamda çoğunluğun tadına varabileceği bir nitelik taşımalıdır. Bugüne değin yalnız varlıklı kesimlere seslenmiş olan şiir, artık çoğunluğa seslenmelidir. Bu bakımdan şiire özgü bir dil yoktur, halkın dilinde ve yaşamında bulunan her sözcük şiire girer. Bu görüşler Garip şiirinin niteliklerini de oluşturmuştur.
Ölçüsüz, uyaksız, söz ve anlam sanatlarından soyunmuş, çıplak, yalın anlatımlı bir şiirdir bu. Dize örgüsü yönünden de değişik bir yapısı vardır. Konusunu sıradan bir insanın yaşamından almıştır. Dili de alışılmış şiir dilinden ayrılıklar gösterir. Örneğin ” nasır, kundura” gibi sözcükler şiire sokulmuştur. Böylece şiirin dili yapaylıktan, kitapsallıktan kurtulmuştur. Şiir bütünüyle duyguya değil, akla dayandırılmış, şairanelikten olabildiğince uzaklaştırılmıştır. Başlangıçta yadırganmıştır bu tutum. Alaya alınmış, tepkiyle karşılanmıştır Garipçiler’in şiiri. Ancak bu alay ve tepki giderek azalmış, bu şiirin yandaşları çoğalmıştır. Hececi, halkçı, öz şiirci ve serbestçiler arasından da bu akıma kayanlar çıkmıştır. Öte yandan bu yıllarda şiir yazmaya başlayanların tümü Garip şiirini örneksemişlerdir. Bu örneksemeler arttıkça, kişiliklerin ayrılığını yansıtmayan, kumaşı aynı tezgahta dokunmuş tek tip bir şiir çıkmıştır ortaya. “Şiirsiz şiir” üretmek ortak bir tutuma dönüşmüştür. Bu eğilim &#;li yıllara kadar sürmüştür. Gerçi Orhan Veli ve diğer arkadaşları şairaneliği yıktıktan, yerleşik beğeniyi sarstıktan sonra kimi şiirlerinde karşı çıktıkları öğelere yeniden dönmüşlerdir. Çünkü girişimlerinin şiiri nasıl bir noktaya ulaştırdıklarının farkına varmışlarıdr. Bu konuyla ilgili olarak Orhan Veli yılında şunları söylemektedir :
Şiirlerimizin yadırganışı sadece alışılmış kalıpların dışına çıkışımızdan değil, çıkmak isteyişinden, bunda ayrı bir keyif buluşundandı. Gayretimizin nasıl bir sebebe ulaştığını anlayınca biz de yumuşar gibi olduk. Gelgelelim, bu arada şiire girmiş olan bazı şeyler, şiirin öz malı imiş gibi, yerleşti kaldı. Bunlardan biri eski şiirin yüksekten konuşmasına karşılık, şiire sokulan, alelade konuşma; bir de eski şiirin büyük konularının, büyük heyecanlarının yanı başında yer alan, küçük alelade olaylar, küçük alelade insanlardı. İlk niyat hiç bir şeyin şiir dışı kalmamasını sağlamaktı. Ama, bu yeni şiir yavaş yavaş yayılıp bir çok kimse tarafından tutulunca iş değişti. Genç okur yazarlar, hatta bu işle uğraşanlar, sandılar ki şiir yalnız küçük olayların, yalnız alelade bir dille anlatılmasından meydana gelir. Böyle böyle bu basitlik, bu aleladelik şiirin bir tarafı, bir şartı oldu.
Garip şiirinin kolayca tutunuşunda içerdiği kolaylığın büyük payı olmuştur. Ayrıca bu şiir serbestçilerin şiiriyle de, kimi yönleriyle uyuşuyordu. Çünkü, Garipçilerin gerçekleştirmek istediği, şairaneliği yıkma, çalışan geniş yığınların şiirini yaratma, ölçüye bağlanmama, günlük dile yaslanma, doğal ve içten olma, insan ve toplum sorunlarına yönelme başta Nazım Hikmet olmak üzere serbest şiire yönelmiş öteki şairlerinde ardından koştukları özelliklerdi. Buna karşın aralarında kimi ayrılıklarda vardır. Garip şiiri coşku ve söylev havasından uzak bir söyleyişle; üstü kapalı, yergici bir tutumla toplumsal sorunlara eğilirken; Nazım Hikmet ve onun çizgisinden ilerleyenler bunu açıktan, coşkuyla yapmaya girişmişlerdir.
Garip Akımının Başlıca Özellikleri:
1. &#;ta Garipçiler adıyla çıkan topluluğun ortaya koyduğu bir sanat anlayışıdır.
2. Şiirde her türlü kurala ve belirli kalıplara karşı çıkmışlardır.
3. Şiirde ölçü, kafiye ve dörtlüğe karşı çıkmışlardır.
4. Şiirde şairaneliği, mecazlı söyleyiş ve sanatları kabul etmediler.
5. Süslü, sanatlı dile karşı çıkıp sade bir dil kullandılar.
6. Şiirde o güne kadar işlenmedik konuları ele aldılar.
7. Konuşma dili ile günlük sıradan konuları işlediler.
8. İşledikleri konular günlük hayattan sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve hayattaki bazı garipliklerdir.
9. Halk deyişlerinden yararlanmışlar, toplumsal yergiye yer vermişlerdir.
Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu’nun oluşturduğu bir topluluklardır.

Garip; Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday&#;ın öncülüğünü yaptığı şiir akımının adıdır. Diğer bir ifade ile Garip hareketi, garip akımı ya da birinci yeni olarak bilinen; Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday&#;ın öncülüğünü yaptığı şiir hareketidir. Akım adını, bu üç şairin şiirlerinden oluşan Garip () adlı ortak kitaptan alır. Bu üç şaire de “Garipçiler” denmiştir. Garip yenilikçi bir şiir akımıdır. Türk şiirinde o güne kadar yer etmiş olan kalıp ve anlayışlardan, bir başka ifade ile alışkanlıklardan kurtulmanın gerektiğini savunur.

Garipçiler, Garip adlı kitaplarına yazdıkları önsözde, Türk şiirini fazlaca katı kurallara bağlı, yapay, doğal olmaktan uzak buluyorlardı. Garipçiler’e göre bu durumun temel nedeni hece, uyak, aruz gibi kalıpların şiirde vazgeçilmez sanılmasıydı. Oysa hece ve uyak anımsamayı kolaylaştırmak için bulunmuş bir şiir kalıbıydı. İnsanlar daha sonraları hece ve uyakta bir güzellik bulmuşlardı. Ama, Garipçiler insandaki gelişmelerin geleneksel şiir kurallarıyla bağdaşmayacağını düşünüyorlardı. Aynı nedenle Divan şiiri kurallarını, aruz ölçüsünü, teşbih, eğretileme (istiare) ve mübalağa (abartma) sanatlarını da geçersiz buluyorlardı. Garipçiler’e göre, örneğin teşbih (benzetme) sanatının eşyayı olduğundan başka türlü göstermek zorunluluğu vardı. Görünümü herkesin kullandığı sözcüklerle anlatmak, şiiri konuşma diline yaklaştırmak, doğallığına kavuşturmak varken, bütün bu sanat oyunları zorlama ve yapaylık yaratıyordu. Garipçiler, yazının bulunuşundan bu yana yüz binlerce şairin yaptığı sayısız teşbihe birkaç tane daha eklemenin edebiyata hiçbir yarar getirmeyeceğine inanıyorlardı.

Garipçiler’in geleneksel şiir kalıplarına ve anlayışına karşı çıkışlarında bir başka neden daha vardı. Geleneksel şiir varlıklı sınıfın, egemen zümrenin beğenisini yansıtıyor, bu beğeniye uygun bir biçimde yazılıyordu. Artık yeni şiir halkın beğenilerine seslensin, halkın anlayacağı, yaşamlarında karşılık bulacağı bir anlayışa yönelsin istiyorlardı. Bu yeni anlayışla şiirde yeni tatlar, yeni konular bulmak için yeni araçlar gerektiğinden, şiirin eski araçlarını bir yana bırakmak gerekiyordu. Şiir konuşma diline, gündelik yaşama, Çalışan insanın serüvenine, sokaktaki insanın dünyasına yönelmeliydi. Ayrıca şiir, yararlandığı resim, müzik ve öykü öğelerinden arınmalı, kendi anlatım olanaklarını bulmalıydı.

Garipçiler’in bu anlayışla yazdığı şiirler edebiyat dünyasında etkili oldu. Örneğin, ‘Hiçbir şeyden çekmedi dünyada/Naşırından çektiği kadar/Hatta çirkin yaratıldığından bile/O kadar müteessir değildi; /Kundurası vurmadığı zamanlarda/Anmazdı ama Allahın adını,/Günahkâr da sayılmazdı/Yazık oldu Süleyman Efendi’ye” gibi şiirler, o döneme kadar egemen olan şiir beğenisini altüst ediyordu. Bu durum önce alayla karşılandı, ciddiye alınmadı. Ama, özellikle Nurullah Ataç ve Sabahattin Eyuboğlu gibi eleştirmenlerin Garipçiler’i savunması ve yeni bir şiir anlayışı getirdiklerini kabul etmeleri Garip Akımı’nın Türk şiirinde önemli bir değişiklik yarattığı inancını pekiştirdi.

Garip Akımı şiir anlayışında köklü yenilikler getirmişti. Şiirin dili ve konuları zenginleşmişti. Garipçiler’in serbest söyleyişi, konuşma dilinin sözcüklerini kullanmaya özen göstermeleri geniş bir kitle tarafından beğenilmişti. Ama, Garipçiler kendi şiir anlayışlarının da şiirin son aşaması olmadığını biliyorlardı. Çok geçmeden Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday, ayrı ayrı, daha yeni şiir anlayışları yaratmanın olanaklarını aramaya koyuldular. yılında Garip&#;in ikinci baskısında yalnızca Orhan Veli’nin şiirleri yayımlandı. Orhan Veli bireyin dünyasının toplumsal yaşamdan kopuk ele alınamayacağını söylüyor, toplumsal konuları öne çıkaran şiirlere yöneliyordu. Ayrıca kimi zaman halk şiirinin öğelerinden de yararlanıyordu.

Garip Akımı, getirdiği yenilikleri Türk şiirine kazandırdıktan sonra önemini yitirdi. Daha sonra yeni bir şiir anlayışı getiren İkinci Yeni Akımı oluştu. Bu nedenle Garip’e Birinci Yeni Akımı da denir.

Garip Akımı&#;nın Temel Özellikleri

&#; Ölçü ve kafiyeye karşı çıkmışlardır.
&#; Günlük konuşma dilini şiire uygulamaya çalışmışlardır.
&#; Mecaza, süse ve suniliğe karşı çıkıp; yalnızlığa önem verdiler.
&#; Halk şiirinin anlatım ve deneyimlerinden faydalandılar.
&#; O güne kadar şiirimizde kullanılmayan bir takım sözcükleri kullandılar.
&#; Sıradan insanlar şiire konu olmuştur.
&#; Yaşama sevinçlerini fazlasıyla şiire yansıtmışlardır.
&#; Kaynağını batı şiirinden alan Garip akımı eskiye ait olan her şeyin karşısında olup özellikle şairane söyleyişin karşısında olmuşlardır.
&#; Şiirde söz ve anlam oyunları bırakılmıştır.

Garip akımı nedir temsilcileri kimlerdir detaylı bilgi için tıklayın!

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir