Paris Kuaför Beysukent

• hakkında yazmak istediğim kuaför ötesi mekan. arkadaşım ben böyle lüks, böyle ihtimam görmedim yeminle. atakule'yi geçtikten sonra, yıldız diye mi çankaya diye mi geçiyor yer olarak bilemedim, o şubesine gittim işte. saçımı kesen ilhan yıllardır saçımı istediğim gibi kesen, iletişim kurabildiğim nadir kuaförlerden. saçınız için kuaförle iletişebilmek ne büyük şanstır bilen bilir, işte bu sebeple ilhan nereye ben oraya misali yollandım paris kuaföre. bulana kadar ta alakasız yerlere gitmişim o ayrı, aslında çok kolaymış da neyse. kocaman bir mekan, mis gibi tertemiz, şıkır şıkır her yer, allah nereye geldim ben diyorsun. ya da bencileyin kuaföre gitme fobisi olup kaç ayda bir kere giden birisi için böyle görünmüş olabilir tabii, büyük bir kuaför kültürüm olduğu söylenemez. ama bak şimdi, iç dekorasyonun şıklığı, rahatlığı bir tarafa, adamlar çay kahve neyse getirecek ya sana. küçük beyaz porselen tepside, içinde yine minik minik çiçekler olan minik bir vazo tepsinin bir kıyısında, çayın yanında karamelli bisküvi diğer tarafta. bak karamelli bisküvi diyorum, kuaförde diyorum. hayır ben böyle kuaförler bilmem ondan bu şaşkınlığım. ve cidden nefisti bisküviler nereden alıyorlarsa, ektilik yapıp istedim valla bir iki tane daha orada bulunduğum süre zarfında. sonra mis gibi saçımı da kestirdim, güzel sohbetimizi de ettik, hatta teeey izmirlerden kalkıp gitmemden mütevellit indirim de aldım. çünkü beklediğimden az ödedim harbiden. e ben ne yaptım, tutup hayatımda ilk kez kuaförden şampuan aldım, böylece indirimi de heder ettim kendi kendime. olsun artık o da ankara hatırası. benim gibi kuaföre altı yedi ayda bi kere yolunuz düşüyorsa zaten verdiğiniz paraya değiyor.
  
  edit:ufak düzeltme.

• usta erkek kuaförü yılmaz abi'sinin bugün kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği berberdir. mekanı cennet olsun.

• benim için park oran şubesi hayal kırıklığı olmuş kuafördür. diğer şubelerine de gitmem bir kere gıcık oldum kendilerine.
  
  kusura bakma tatlış ancak saçım için tl ödeyeceksem paşa paşa gülümseyeceksin. kimsenin suratını çekemem hem de beş saat.

• (bkz: parisli cemil)

• hayatımda kestirmiş olduğum en berbat saç modeline, filistin caddesindeki şubesi sayesinde, şu anda sahip olduğum kuaför.
  tamamen kutsal bilgi paylaşmak amacıyla yazıyorum bu satırları hiç bir mübalağa ve ekleme yapmadığımın önemle altını çizmek isterim. uzun yazacağım, ilgilenenlere ilaç özelliğinde olup ilgisi alakası olmayanlara çok da incir çekirdeğini dolduracak bir konu olmadığını hatırlatmak isterim.
  hakan adında yetkili bir abi var orada. güler yüzlü ve yumuşak huylu bir görüntüsü var. ama saç kesmeyi kesinlikle ve katiyyen bilmiyor! belime kadar uzanan saçlarımı omuz hizasında kestirmek istediğimi söyledim. düzleştirmeden, fön çektirmeden de kullanabileceğim bir model istediğimi ilk olarak belirttim. olmasını istediğim tarzda saç modelleri gösterdim telefonumdan. saçım gür ve kalın telli olduğu için iyi kesilemeyen modeller eve gidince kabarıyor ve kullanılmaz hale geliyor. bu sebeple, o şekilde olmasını istemediğim olumsuz örnekleri de gösterdim.
  belime kadar olan saçları öbek öbek kesti önce (istediğimden daha kısa oldu). hani yapılır ya önce bi uzunluğu alınır sonra aynı hizaya getirmek için düzeltmeler yapılır, işte onu bile yapmadı. sadece uzunluğunu almak için kesilen aşamayı gerçekleştirdi ve bitirdi. üç dakika falan sürdü. dümdüz kütük gibi bir saç. hakan gitti, çırak çocuk geldi düzleştiriciyle düzleştirmeye fön çekmeye başladı.dedim saç bitmedi değil mi? bir şeyler geveledi. bekliyorum hakan yok. kafası yerinde değil gibi sürekli ortadan kaybolup durdu saç kesimim esnasında. fön istemiyorum dedim çırağa. (eve gidip yıkayacağım çünkü koşa koşa). yok fön değil kesim için yapıyorum, dedi. tamam ama bak fön istemiyorum ona göre yap dedim. sonra süne süne hakan geldi. saçımı yana attı bak nasıl, güzel değil mi dedi. şaka yapıyor sandım. dedim düzelteceksiniz değil mi daha, yani uçları böyle fırça gibi durmayacak değil mi? içine sinmediğini hissettim uçlarını yumuşatacağım diyor. ( içiminden gerizekalı herhalde diye geçirdim allah şahit. ulan saça henüz model kesmedin neresi içime sinsin? )
  eline aldı ara makasını kesti babam kesti. serde cadolozluk olmadığı için hiç bir şey diyemedim kala kaldım. saçımın beşte üçü ara makasının şıkırtısı eşliğinde paris kuaför filistin şubesi koridorlarına doğru narince süzüldü. merhumelerin arkasından baka kaldım, gözümü kapatan diğer saçlarımın arasından.
  - uçları, dedim, böyle fırça gibi mi kalacak?
  -fırça mı, dedi.
  on saniye düşünüyordu her söylediğimi algılayabilmek için. sanki görevi değilmiş de birileri zorluyormuşçasına ya da babasının hayrına yapıyormuşçasına zorlana zorlana uçlarına da bi kaç makas darbesi attı. başta kahkül konuşmuştuk onu hatırlattım, önden iki tel saç alıp uçlarını birer santim kesti aha kahkül der gibi. hiç bir şey demedim saçım daha fazla mundar olmasın diye.
  elimi tepeme attım diken gibi saçlar fışkırıyor. kabus gibii. ara makası böyle yapan bir kuaföre ilk kez rastladım. topladığım zaman ayak bileği kalınlığında olan saçım artık başparmağı kalınlığındaydı( hem vallahi hem billahi). hareketli, katlı, dalgalı bir saç talep edip öyle fotoğraflar gösterip, kabası alınıp bırakılan, uçları düzeltilmemiş evde tutup ablalara,teyzelere ,annelere bile kestirebileceğimiz yamuklukta ve kalitede bir saçla kalakaldım resmen.
  sosyal fobiyle mücadelemi bilenler bilir, çok fazla bir şey diyemedim. şokun da etkisi var tabi. aklımdaki böyle bir şey değildi ben daha hareketli bir şey istiyordum, diyebildim en fazla. teşekkür ettim elinize sağlık dedim kasaya yöneldim. kasada oturan bir kadın ve ayakta duran sakallı, genç bir adam vardı. adam acıyan gözlerle bana bakıyordu. içinden " bizim hakan yine birini mundar etti" diye geçirdiğinden neredeyse eminim. lira dedi kadın. kesim kaç lira, dedim (evde bakıp gitmiştim fiyatlara çırak tl , usta tl idi). kesim 30 fön, dedi. özellikle ve ısrarla fön istemediğimi belirttiğimi söyledim. saçımı görüp, düşene bir de biz vurmayalım diye düşünmüş olsa gerek uzatmadı. sadece kesim alalım o zaman dedi.
  sakallı adamla ve merhume saçlarımla içsel bir vedalaşma yapıp oradan ayrıldım.
  
  özet:
  - saç kesmeyle uzaktan yakından alakası olmayan bir adet usta sıfatlı hakan var.
  - bu hakan saçımın öbek öbek uzunluğunu alıp uçlarını düzeltmeden bıraktı, yani bu öbekleri aynı hizaya getirmeye bile tenezzül etmedi.
  - saçlarımın uçlarını inceltme işlemi yapmadı.(benim ısrarımla bir iki makas attı bıraktı).
  - saçım kesilirken hiç bir şekilde bana odaklanmadı, araya on tane iş sıkıştırdı. sürekli gidip gidip geldi.
  -saç kesimim toplamda 3 başta 7 sonda olmak üzere 10 dk sürdü. dediğim gibi önce öbek öbek saçlarımı kısalttı bıraktı. saç düzleştiricisiyle düzleştirdi bi çırak ve ben şoka girince gelip ara makas attı hakan bey.
  - ara makası öyle bir yaptı ki kafamda saç kalmadı, saçımın beşte üçü, erkek saçı kadar yani üçe ,dörede vurulmuş kadar kısa( homojen dağılmış şekilde) aralarda da uzun saçlar var.
  - şu anda saç modelim, uçları yamuk kesilmiş kütük gibi bir küt.
  - ilgisiz alakasız personel var bir de(tahminimce kodaman görünüşlülere karşı farklı olabilir).
  - hakan beye saç kestirmenizi asla tavsiye etmiyorum. sadece benim saçımı kesmeyi beceremediği için değil, bu işten anlamadığını ileri seviye gözlem yeteneğim sayesinde tespit ettiğim için söylüyorum bunu. kendini kasmıyor, anlamıyor, anlamaya dahi çalışmıyor ve gerçekten saç kesmeyi be-ce-re-mi-yor.
  - aldıkları paraya değecek hizmet vermediler bana bundan mütevellit hakkımı helal etmiyorum.
  - benim gibi sosyal fobikseniz ve hakkınızı yeterince arayamıyorsanız allah yardımcınız olsun.
  - normalde kendi saçımı kendim kesiyorum, bir çılgınlık yapıp ankara'nın en pahalı kuaförüne gittim kalitesiyle doğru orantılı sanıp. hüsrana ve dumura uğradım. ben kendim kesmeye devam edeceğinin kendi saçımı. sözümü ciddiye alın, saç kesiminden gerçekten anlıyorum.
  - aklınız varsa filistin caddesindeki paris kuafördeki hakan beye saçınızı kestirmezsiniz!
  
  edit: imlâ

• olm bunların ankara şerıtın'da bi şubeleri vardı. tam health club içinde. ben de staja geldim, klüp deskinde dikiliyorum mal gibi.
  
  bu paris'ten genç bi herif çıktı, deske geldi. dedi kardeşim benim adım soner, hayırlı olsun falan. biraz söppet ettik, tatlı da bi herif. neyse gitti bu, 10 dakika sonra bambaşka bi kıyafetle kapıya çıktı. dedim lan manyak mıdır nedir, niye kıyafet değiştiriyo lan. içeri girmesiyle çıkması bir oldu, bu sefer ilk kıyafet var.
  
  ayrancı piçiyim olm ben, dedim bana oyun ediyo bu gebeş. ilk gün gelen stajere gülek mülek, yer miyim lan. ama nasıl oluyor anlamıyorum, clark kent bu kadar çabuk superman olmuyo amk.
  
  çıktım deskten, daldım dükkana. ikizmiş ya la herifler. ilker ile soner. yan yana duruyolar içerde. lan dedim allah cezanızı vermesin, aklım çıktı.
  
  bu sayede prestige filmini ikinci dakkada çözdüm ama ben mesela, bu da böyle bi anımdır. buda böyle bir tanrımdır.

• yer yer haksızlık edilendir.
  kendim bir cesaret kimsenin referansı olmadan randevu alıp gittim. hakan bey hem bilgisi hem tecrübesi ile resmen saçlarıma yaşam kattı seçenekler sunuyor sen ne istersen o oluyor gerçi ben ilk başta kızıla devam etmek istedim.o da kızıldan ziyade sombrenin daha iyi olacağını söseafoodplus.infodim.. bi ara boya hazırlanırken benim kızılda aklım kaldığını hissetmiş olacak ki gel öyle yapalım seafoodplus.info dedim sen işin ehlisin daha iyisini seafoodplus.info dedi ve uzun uğraşlar sonuncunda yaptılar saçımı..şok oldum saçlarımı görünce , hayatımdaki en güzel saça sahip oldum resmen.
  
  ayrıca doğuş bey de çok ilgilendi, emeklerini göz ardı edemem. umutsuz bir saçı dönüştürüp harikalar yarattı.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.