KÜÇÜK ÇOCUKBirazcık bile otomobil seven adama GTI dediğin zaman şöyle bir durur ve yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluşur. Küçük ve hafif kasaya güçlü motoru koyduğun kombinasyon oluyor sana GTI. Küçük otomobil beğenmeyen birisi için bile gerçekten nefes kesiciydi. Şimdi bunları neden anlatıyorum, konumuzla ve RCZ ile ne alakası var?
GTI üstün teknik özellikleri ve muhteşem yol tutuşunun yanında fiziksel olarak gayet kötü bir otomobildi. Yolda giden, gazlayan, virajlarda harikalar yaratan GTI çok gördük ve fakat kaza yaptıktan sonra toplanabilenini pek az gördük. Otomobilin kapısını sert kapattığınız zaman rahatlıkla ayarları kayabiliyordu. Peugeot'ya özgü elektrik aksam arızaları zaten her Peugeot gibi bu araçta da standarttı. Sürekli bozulan rolanti ve ayyaş gibi tüketilen yakıta hiç değinmiyorum bile. Toplamda bakacak olur iseniz böyle bir şeydi işte GTI. Peki aracın tüm bu zaafları ve kötü yönleri kullanıcısı için ne ifade ediyordu?
Cevap veriyorum: Hiç bir şey!
Umurunda bile değildi kimsenin. Ben dahil. Benim de kırmızı güzel bir GTI'ım olmuştu. Zamanında i limitlerinde ve uzun süre kullanmış biri olarak tamamen aynı fikirdeyim.
Gelelim RCZ ye. GTI ın üretiminin bitişinden bu yana geçen 20 yılın sonunda (acayip yaşlanmışız, 1/5 asırdan söz ediyorum) ilk kez duyulara ve kalbe hitap edebilen bir Peugeot ile karşı karşıyayız.
Bu geçen sürede üretilen ve piyasaya sunulan modellerin Beko, Arçelik ve Vestel'in buzdolabı modelleri ile hem teknik hem de tasarım açısından ölümüne kapışacağanı rahatlıkla söyleyebilirim.
İLK GÖRÜŞTE AŞKYıl i gösterdiğinde yollara dökülen Peugeot RCZ gerçekten ama gerçekten heyecan verici idi. Onlarca otomobilin içinde yaşayan biri olarak, kalp atışlarımı hızlandırdığını söylemekte hiçbir sakınca görmüyorum.
Kendi kendime ciddiysen git konuş bence dedim. Önce bayiye gittim. Baktım ettim. "Olmuş bu" dedim.
Sonra funduszeue.info a girerek ikinci el ilanlara göz gezdirdim. Peugeot'nun ikinci elde hızlı değer kaybedeceğini ön görmüştüm. Kısa kesiyorum, ilk RCZ mi Eskişehir'de buldum. (Kaç tane RCZ aldın arkadaşım diye soracak olursanız, 4 diyeceğim. Duygusal olarak bakmayın, işim gereği) km de ve sedefli beyazdı. Üstüne birde Carbon paketti ki tavanı komple karbon fiberdi ve çıtaları altın rengiydi. TL lik sıfır fiyatına karşı, kım deki bu aracı TL ye satın aldım. Noterden çıkıp aracın başına geldiğimde ağzımın suyu akmaya devam ediyordu. Bildiğin concept car görünümlü bir otomobil sokağın başından bana bakıyordu. Bindim ve marşa bastım. turbo beslemeli ve Peugeot'nun en çok kullandığı motorlardan birini kullanıyordu. hp ile ortalama bir güç üretiyordu. İç mekan göz alıcıydı. Aslında Peugeot ile aynı kokpite sahipti ve fakat torpido komple deri kaplıydı, havalandırma kanalları vites topuzuna kadar piano black boyanmıştı ve gece ambiyans ışığında şıkır şıkır parlıyordu. Çok havalıydı. Üstelik benim otomobilde opsiyonel sunulan 20 inch spor jantlar da vardı. Depoyu doldurdum. Bilmeyenler için söyleyeyim, Eskişehir İstanbul arası nefis bir yoldur. Özellikle bizim gibi gaz pedalı ile arası iyi olanlar için enfes virajlar, güzel düzlükler ve rampalar inişler ile bir parkur gibidir. Prodigy CD sini taktım ve başladım gazlamaya. Yavaş falan değil, bildiğiniz tam gaz.
Güzel hızlanma, nefis yol tutuş inceden bir motor hırıltısı, mis gibiydi.
İstanbula girdiğimde benzin ışığı yanmaya başladı ki bu yaklaşık km menzile denk geliyordu. Yani km de yaklaşık 1 TL ye yakın yakmıştım. Tebrikler bana. Etiler'e girdiğimde ise menzil artık göstermiyor ve "benzinciye koş" uyarısı ekranı kaplıyordu.
Bizim aşk hikayemiz işte böyle başladı.
NAZLI GÜZEL Türkü sözü gibi oldu farkındayım ama tam olarak karşılığı bu. Otomobil o kadar sert bir yapıya sahip ki, benim gibi sert otomobil hastası birini bile rahatsız etti. Kasislerden her geçişte ön takımı o kasiste bıraktığıma inanıp bir sonraki kasise kadar acısını içimde hissettiğim çok zaman oldu.
Peugeot RCZ, kiralama şirketimizde yoğun ilgi görüyordu. Çoğu zaman karaborsa olarak çalıştı. Hatta iş yaptığımız bir firma uzun dönem olarak bu aracı "Marka" aracı yaptı.
Diğer taraftan rüya güzel gidiyordu ve fakat rüyadan uyandığımız zamanlar olmuyor değildi.
Ön takımın zayıflığı kendisini gösterdi ve yaklaşık km de kendisini uğurladık ve yeni bir ön takıma merhaba dedik. Aynı zamanda balata ve diskler de çok hızlı bir şekilde aşınıyor ve bitiyordu. Bu frenler bu otomobil için biraz az kalmıştı.
Yeri gelmişken, aracın arka koltukları ile ilgili olarak test etmesi için ofisimizden sevgili Demet'i birkaç kez arkaya oturttum. Kendisi ufak tefek birisidir ama yine de araçtan her indiğinde üreticileri sevgiyle! andığını belirtmek isterim.
Bagaj, bu minnoşdan beklenmeyecek kadar büyüktü. Hatta fazla büyük. Yolculuğa çıkmak için uygun olduğunu söyleyebilirim.
Arka kısımda yer alan ve içerden ayarlanabilen spoiler çok karakteristik ve havalıydı. Bunu kapatıp gezen pek kişiyi hatırlamıyorum. Herkes açık gezmeyi tercih ediyordu.
Torpido derilerinde en ufak bir aşınma kaydetmemiş olmamıza rağmen koltuklardaki deriler hızlı bir şekilde aşındı. Özellikle zor biniş pozisyonundan dolayı koltuk kenarları sürtünmeden dolayı tamamen soyuldu.
Bunu bir kusur olarak söylemek yanlış aslında zira Ferrari'de de aynı sorunu yaşadım, BMW kullanırken de.
İç mekan güzel ve sportif. Gemi dümeni gibi direksiyon biraz can sıkıcı.
Otomobil yol yaptıkça artıları ve eksileri birer birer dökülmeye başlamıştı. Aslında Peugeot'nun bize teşekkür etmesi lazım. Zira RCZ uzun yol testinin herhangi bir mecrada ve bu kadar çok kullanıcı profili ile yapıldığını düşünmüyorum. Biz yaptık, hem de 2 yıl içinde ve km ile.
VE PROBLEMLER BAŞLARHerşey orta ekranın likit kristalinin gitmesiyle başladı. Aynı arıza vakti zamanında kardeşimin model CC aracında da olmuştu. Daha 1 yaşına gelmemiş serviste 3 hafta bekledikten sonra garanti kapsamından ekranı değişti. Sonra koltuk kızakları gevşedi ve oynamaya başladı. Direksiyon kutusunda bir boşluk kullanıcının aklını sürekli meşgul ediyordu. Bizim RCZ ise hızlı bir şekilde kilometre devirmeye devam ediyordu.
Akü arızası ile gittiğimiz serviste garanti kapsamında akü değişti. Turbo hortumu değişti. Üst kapak yağ sızdırdığı için garanti kapsamında değişti.
Klima kompresörü ve beyni iki defa arka arkaya arıza yaptı. Düzeldi ve tekrar arızalandı. Tüm sistemi değiştirerek sorunu ucuz yollu !!! olarak çözdük.
km ye geldiğimizde ise aşırı bir şekilde yağ eksiltmeye başladı. Bu motoru kullananlar bilirler, çok yağ eksiltebilir ve sürekli kontrol altında tutulması gereklidir. Mini Cooper S de aynı motoru kullanır. Bizim araçta bu oran km ye 1,5 lt seviyesine ulaşmıştı.
Tüm olumsuzluklara rağmen bir gerçek vardı. Araç her gittiği yerde inanılmaz derecede ilgi çekiyordu. Tasarım ile Peugeot'nun yeniden doğduğunu söylemekte hiç sakınca yok aslında.
Yol tutuşa ve fiziksel güzelliğe katkı sağlayan jantlar ve lastikler, kötü yol şartları dolayısıyla hemen hemen her ay rot-balans ayarına giriyordu.
km ye yaklaştığımızda araç dış görünüşünden bir şey kaybetmemiş ve fakat iç mekanda olması gerekenden daha hızlı aşınmış bir şekilde karşımızdaydı. Direksiyon derisi de soyulmuş ve piano black boyalar birçok noktada yoğun bir şekilde çizilmişti.
JBL müzik sistemi, ilk günkü performansında çalışmaya devam ediyordu.
yılında elimizde albenisi yüksek ve fakat ekonomik ömrü dolmak üzere olan bir otomobil kalmıştı. Diğer RCZ lerimiz misyonunu tamamladı ve satışa sunuldu. Değer kaybından tabi ki nasibini almışlardı.
Yine de satış esnasında çok fazla kişinin talep gösterdiğini söylemek gerekir.
Aklımdayken söyleyeyim, Sevgili Ahmet Said Özen ile bu otomobilin sürüş testini de Mobility Channel'da gerçekleştirmiştim.
Bir noktaya özellikle değinmek istiyorum. Go-kart hissini en çok yaşatan araçlardan birisidir Mini Cooper. RCZ bu anlamda benim gözümde Cooper'dan daha iyi. Limitlere çektiğinizde bile kaymamak için yoğun bir direnç gösteriyor ve limitlerini aştığı zaman kontrollü bir understeer ile tekrar yola giriyordu. (understeer Türkçe meali: Önden kopma, kafadan kayma durumu)
NEDEN SATTIM?Gelelim hikayenin en civcivli kısmına.
Bu kısmın ne üretici firma Peugeot ne de otomobille direk ilgisi var.
Güzel ve ılık bir akşamüzeri kiralama için firmamızdan RCZ istendi. Genç ve eli yüzü düzgün bir genç geldi, prosedürlerini gerçekleştirdi ve aracı aldı. 3 günlük kiralamanın sonunda dönmesi gereken saatte dönmeyince ofisteki arkadaşlarımız bu kişiyi aradı ve aracı ne zaman getireceğini sordu. Cevap ilginçti. "Ben aracı geri getirmeyeceğim, bir süre kalsın sonra iade ederim." ??? Bu konuşmanın ardından telefonu kapattı ve şahıs kayıplara karıştı.
Ailesine ulaştık, akrabalarına ulaştık ve herkes aynı şeyi söylüyordu. Bulursanız ne isterseniz yapın. Buyrun bakalım Yasal yolları takip ettik ve savcılığa suç duyurusunda bulunduk.
İşin ilginç kısmı ise bu noktadan sonra başladı. Çocuk RCZ ile İstanbul trafiğinde geziyordu. Tanıdıklarımız ve aracı tanıyan kişilerden telefonlar alıyorduk. Şurada gördük, buradan geçti diye Hatta bizim çocuklar, aracı bir kez görüp peşine düşmüşlerdi ve fakat Peugeot'un seri ve dinamik sürüşü ile üstün yol tutuşundan dolayı kaçmayı başarmıştı. Kendi aracımıza yetişememişlerdi işin doğrusu.
Yine bir gün Anadolu tarafından Boğaz köprüsüne doğru gelirken sağ şeritte süzülen RCZ ile karşılaştılar. Beni aradılar ve aracı durdurup arkadaşı bekletmelerini söyledim.
Kısa sürede yanlarına ulaştım. Çocuk arabada yatıp kalktığını ve mecburiyetten dolayı aracı geri veremediğini söyledi. Biz gereken işlemleri yaptık ve ben aracın başına gittim.
Şaşkınlığım daha çok artmıştı. Bizim RCZ nin ön camında "Peugeot Sport" stickerı vardı. Yan çamurluklarda çeşitli stickerlar vardı. Tüm camlara 1 numara çizilmez cam filmi yaptırmıştı. Araca komple spor egsoz taktırmış ve altına mor renkli neon ışık takmıştı. Bizim RCZ pasta cila yemiş ve pırıl pırıl parlıyordu. Deposu ise ağzına kadar doluydu. Bu arkadaş bizim araçla büyük aşk yaşamış ve evlenmeye karar vermişti. Eğer biz kız tarafı olarak aracı almasaydık, kaçırıp götürecek ve muhtemelen gerdeğe sokacaktı.
Bu olay beni çok sevdiğimiz aracımızdan soğuttu ve o günden sonra hiç kullanmadan satışa çıkardık ve yeni sahibi ile buluşturduk.
SONUÇPeugeot RCZ, teknik anlamda olmasa bile tasarım ve fonksiyonellik anlamında başarılı bir otomobil yaratmış. O kadar gösterişli ki, birçok spor otomobilden daha çok ilgi çektiği gerçek. İnanmazsanız bir tane kiralayın ve Bebek Kırıntı'ya gidin. Bütün gözler üzerinize çevrilmezse günlük kirasını ben ödeyeceğim.
Gel gelelim ki, iç mekanı, ön takımı, elektrik aksamı ve işçilik kalitesi açısından Peugeot olduğunu her fırsatta hatırlatmaktan geri kalmıyor.
de makyaj yedi RCZ. Yakışıklı yüzü gitti ve kurbağadan bozma garip bir hal aldı. Biz bu otomobilden ticari anlamda oldukça faydalandık. Yeni makyajlı kasasını almayı düşünür müyüm? Hmmm.
Cevap veriyorum: Hayır.
Zaten etrafınıza bakarsanız kendiniz de bu konu hakkında yorum yapabilirsiniz.
Sevgiyle kalın.
Uğur Ersöz