ramazanda müzik dinlemek günah mı / Dinimizin müzik dinleme konusundaki ölçüsü nedir? | Sorularla İslamiyet

Ramazanda Müzik Dinlemek Günah Mı

ramazanda müzik dinlemek günah mı

Müzik Dinlemek Caiz mi?

Müzik nedir kısaca? Müzik dinlemek caiz midir? Müziğin dindeki yeri nedir? Dinimize göre müzik dinlemenin hükmü nedir? Müzik dinlemek ile ilgili ayet ve hadisler.

Müzik genel olarak vokal veya enstrümantal ses ve tonların bir araya getirilmesinden oluşan bir sanattır. Yunan dilinden Arapça’ya geçen mûsiki kelimesinin yerini tutacak bir Arapça kelime yoktur. Meselâ, Arapça’daki “gınâ” kelimesi, yalnızca şarkı söylemeyi, “semâ” kelimesi ise sadece dinlemeyi ifade eder. Bu itibarla, gerek âyetlerde gerekse sahih hadislerde doğrudan müziği belirtmek üzere kullanılmış bir ifadeye rastlanmadığını söylemek mümkündür.

Gınâ, İslâm bilginleri tarafından sıkça tartışılan ve hakkında lehte ve aleyhte çok şey söylenen konular arasında yer alır. Gerek lehte gerekse aleyhte olan gruplar görüşlerini âyet ve hadislerle desteklemeye çalışmışlardır. Bu konuda genel bir değerlendirme yapmadan önce lehte ve aleyhteki görüşleri ve gerekçelerini vermekte yarar vardır.

MÜZİK DİNLEMEK CAİZ MİDİR?

Ebû Hanîfe, gınâyı mekruh görmüş ve günah saymıştır. Sonraki Hanefî bilginlerin, Ebû Hanîfe’nin “mekruh” dediği şeylerin “harama yakın mekruh” olarak anlaşılması gerektiğini ifade ettikleri göz önüne alınınca, Ebû Hanîfe’nin, gınânın tahrîmen mekruh olduğu kanaatini taşıdığı söylenebilir. Mezhepler arasında gınâ ve çalgı aletleri karşısında en keskin tavır Hanefîler’inkidir. Hanefîler, def, mizmar gibi çalgı aletlerini dinlemenin haram ve mâsiyet olduğunu açıkça belirtmişlerdir. Hatta bazı Hanefîler, bu çalgı aletlerini dinlemenin (semâ) fâsıklık, bundan zevk almanın küfür olduğunu iddia etmişlerdir. Hanbelî fakihlerden İbnü’l-Kayyim, Hanefîler’in bu konudaki dayandıkları hadisin Hz. Peygamber’e nisbetinin sahih olmadığını belirtmektedir. (Kâsânî, Bedâ’i‘, V, ; İbn Kayyim, İgåsetü’l-lehfân, I, )

İmam Mâlik, gınânın hem icrasını, hem dinlenilmesini tasvip etmemiştir. Hatta satın alınan bir câriyenin şarkıcı (muganniye) olduğunun anlaşılması durumunda, bunun iadeyi gerektiren bir ayıp sayılacağını belirtmiştir. Yine Mâlik, kendisine sorulan, “Medine ehli ne tür gınâya ruhsat veriyor” şeklindeki soruya “Bunu, bizde fâsıklar yapar” cevabını vermiştir. (İbn Kayyim, İgåsetü’l-lehfân, I, ) Bununla birlikte, gınâ konusunda en ılımlı görüşün Medineli bilginlere ait olduğu bilinmektedir.

Şâfi, “Gınâ, bâtıla benzeyen mekruh bir eğlencedir. Bunu çok yapan sefih sayılır ve şahitliği reddedilir” demiştir. (Gazzâlî, İhyâ, II, ) Sonraki Şâfi bilginlerin büyük çoğunluğu ise gınânın haram olduğunu belirtmişler ve Şâfi’ye nisbet edilen “gınânın mubahlığı” yolundaki görüşü doğru kabul etmemişlerdir. Bunda yaşadıkları dönemin etkilerini aramak  yanlış olmaz. Şâfiî âlimlerden Şîrâzî, hiçbir görüş ayrılığı zikretmeden haram bir menfaati içeren icâre akdinin sahih olmayacağını belirtmiş ve bunlar arasında şarap taşıma ile birlikte gınâ ve mizmarı da saymıştır. (Şîrâzî, et-Tenbîh, s. )

Ahmed b. Hanbel de kendisine gınânın hükmü sorulduğunda “Gınâ kalpte nifakı yeşertir, ben hoşlanmam” diye cevap vermiştir (İbn Kayyim, İgåsetü’l-lehfân, I, )

MÜZİK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Aşağıda, gınânın aleyhinde olanların dayandıkları belli başlı âyet ve hadisler zikredilerek, bunların bu konuda dayanak olmaya elverişli olup olmadıkları tartışılacaktır.

1- “Bazı insanlar, Allah’ın yolunu (âyetlerini) alay konusu yaparak halkı sinsice Allah’ın yolundan saptırmak için ‘söz eğlencesi’ni satın alırlar.Küçük düşürücü azap işte bunlar içindir.” (Lokmân 6)

Âyette geçen “söz eğlencesi veya sözlü eğlence” (lehve’l-hadîs) ifadesinin yorumuyla ilgili olarak müfessirler iki hususa işaret etmişlerdir. Birincisi; âyette geçen “lehve’l-hadîs”, masal, asılsız sözler ve hurafeler anlatmak demektir. Âyetin nüzûl sebebi olarak nakledilen şu rivayet bu yorumu desteklemektedir. Nadr b. Hâris ismindeki biri, Fars memleketlerine ticaret için gittiği sırada orada Acem kitaplarını satın alarak Kureyşliler’e anlatır ve “Muhammed size Âd ve Semûd kavminin hikâyelerini anlatıyor. Ben ise Rüstem’in, Behlûl’ün efsanelerini, kisrâların ve Hîre krallarının hikâyelerini anlatıyorum” der ve insanları Kur’an’ı dinlemekten alıkoymaya çalışırdı. İşte âyet bu kişi hakkında nâzil olmuştur.

Lehve’l-hadîs için getirilen ikinci yorum ise gınâ ve müziktir. Bu yorumun hareket noktası yine aynı şahsın Fars memleketlerinden şarkıcı kadınlar getirmek suretiyle insanları Hz. Peygamber’in etrafından uzaklaştırmaya çalışmasıdır. Anlatıldığına göre, bu kişi güzel bir şarkıcı câriye satın almıştı. Birinin müslüman olacağını duyduğu zaman onu alıp câriyesinin yanına getirir ve câriyesine “Hadi buna yedir içir, şarkı söyleyip gönlünü eğlendir” der ve bu suretle onu eğlendirdikten sonra “Gördün ya! Bu, Muhammed’in çağırdığı namaz ve oruçtan, onunla birlikte savaşmaktan daha iyi değil mi?” derdi (Hak Dini Kur’an Dili, VI, )

Rivayetlerin değerlendirilmesi sonucunda ve anlatılmak istenen mesaj açısından birinci yorum daha isabetli gözükmektedir. Hangi rivayet alınırsa alınsın, âyette tenkit edilen husus “Kur’an’dan uzaklaşma” keyfiyetidir. Bu açıdan bakıldığında, müzik ile geçmiş kavimlerin hikâyelerini okumak arasında fark yoktur. Daha doğrusu Kur’an’dan yüz çevirmeyi ve uzaklaşmayı sonuçlayan her şey aynı hükümdedir. Hatta, Gazzâlî’nin de belirttiği gibi, insanları Allah’ın yolundan saptırmak için Kur’an okumak bile haramdır. (Gazzâlî, İhyâ, II, )

2- Siz, ağlayacak yerde dudak bükerek ve istihza ile gülerek bu söze mi(Kur’an’a mı) hayret ediyorsunuz!”(en-Necm )

Nakledildiğine göre, İbn Abbas âyette geçen ve “dudak bükerek” şeklinde tercümesi verilen “semed” lafzının Himyerîce’de “gınâ” anlamında olduğunu belirtmiştir. Gazzâlî, bu açıklamadan hareketle gınânın yasaklandığı sonucunun çıkarılamayacağını, aksi takdirde âyette geçen ve kınanan diğer fiillerin de aynı şekilde yasak olması gerekeceğini ifade etmiştir. Âyette geçen “sâmidûn” kelimesi “şarkı söyleyenler” olarak anlaşılsa bile, buradan hareketle gınânın haramlığı sonucu çıkarılamaz. Çünkü, normalde gülme haram olmadığı halde Kur’an’ı hafife alarak gülme nasıl haramsa, aynı şekilde Kur’an’ı hafife alan gınâ (şarkı) ve şiir de haramdır. Nitekim,“Şairlereancak azıtmışlar uyar”(eş-Şuarâ 26/) âyetinde kastedilen, kâfirlerin şairleridir. Yoksa bu âyetten hareketle bizzat şiirin haramlığı sonucuna varılamaz (İhyâ, II, ; krş. İbn Kayyim, İgåsetü’l-lehfân, I, ).

Müzik karşıtlarının dayandıkları hadislerin başında “Ümmetim içerisinde gayri meşrû ilişkiyi, ipeği, şarap ve meâzifi helâl sayan bir grup olacaktır”(Buhârî, “Eşribe”, 6) meâlindeki hadis gelir.

Bazı âlimler, hadiste geçen “meâzif” kelimesini, bütün eğlence (lehv) aletleri olarak açıklarken, bazıları melâhî ile meâzif arasında bir ayırım yaparak melâhîyi el ile vurulan çalgı aletleri, meâzifi de ağız ile (üflenerek) çalınan çalgılar olarak açıklamışlardır. İbn Hazm gibi bazı muhaddisler ise bu hadisin senedinin münkatı‘ olduğunu belirtmişlerdir.

Diğer bir hadis, “Allah (içki meclislerinde erkeklere) şarkı söyleyen câriyelerin satılmasını, ücretini haram kılmıştır”hadisidir.

Gazzâlî, yabancı kadının fâsıklara ve fitnesinden korkulan kişilere şarkı okumasının haram olduğunu belirtmekle beraber, bu hadisten hareketle câriyenin kendi sahibine şarkı okumasının, hatta fitne olmaması durumunda başka erkeklere şarkı okumasının haramlığı hükmü çıkarılamayacağını ifade etmiş ve bu görüşüne, Hz. Peygamber’in bulunduğu bir sırada iki câriyenin Hz. Âişe’nin evinde şarkı okumasını delil göstermiştir. (İhyâ, II, )

Hadis uzmanlarından Irâki, Taberânî’nin Evsat’ta rivayet ettiği bu hadisin zayıf olduğunu; Beyhaki de bu hadisin mahfuz olmadığını belirtmiştir.

MÜZİK DİNLEMEK HARAM MIDIR?

Müziğin lehinde olanların gerekçeleri ise şunlardır: Gazzâlî, İhyâüulûmi’d-dîn isimli eserinde, “Müzik Dinlemenin (semâ) Mubahlığının Delili” başlığı altında söze şöyle başlar: “Müzik dinlemek haramdır demek,  Allah müzik dinleyen kişileri cezalandıracaktır demektir. Bu ise, sırf akılla bilinebilecek bir husus değildir. Öyleyse, bu konuda naslara ve bu nasların ışığında yapılan kıyaslara başvurmak gereklidir. Eğer bu konuda nas ve nassa kıyas yoluyla ulaşılan doğru bir sonuçlama yoksa, müzik dinlemenin haramlığı iddiası boşa çıkmış olur.” Gazzâlî daha sonra, ölçülü olsun veya olmasın, güzel sesi dinleme, müziğin dinleyici üzerinde bıraktığı etki ve dinleyici ile ilgili hususları uzun uzadıya açıkladıktan sonra mûsikinin mubah olduğunu belirtir, karşı görüşte olanların gerekçelerini tek tek ele alarak cevaplandırmaya çalışır. (Gazzâlî, İh, II, )

Gınâ konusunda Mâlikî bilgin İbnü’l-Arabî’nin değerlendirmesi de şöyledir: Gınâ, âlimlerin çoğuna göre gönülleri coşturan bir eğlence olup, gerek Kur’an’da gerekse Sünnet’te bunun haramlığına dair bir delil yoktur. Hatta sahih bir hadiste, gınânın mubah olduğuna delil vardır. Bu rivayete göre Hz. Ebû Bekir, bir defasında Hz. Âişe’nin evine girip orada iki câriyenin şarkı söylemekte olduğunu görünce “Allah’ın Resulü’nün evinde şeytanın mizmarı ha!” diye çıkışmıştı. Hz. Peygamber ise, “Onlara ilişme ey Ebûbekir! Bugün bayram günüdür” (İbn Mâce, “Nikâh”, 21) demiştir. Eğer müzik haram olsaydı Resûlullah’ın evinde icra edilmezdi. Hz. Ebû Bekir, görünen duruma nazaran buna karşı çıkmış, Hz. Peygamber ise, gönüllerin dinlendirilmesi hususunda yumuşaklık ve ruhsat gözeterek onlara ilişmemiştir. Çünkü her gönül, sürekli olarak ciddiyeti taşıyamaz. Resûl-i Ekrem’in, müziğin serbestliğini “bayram günü” ile illetlendirmesi ise, bunun sürekli olarak yapılmasının mekruh olduğunu, fakat bayram, düğün gibi sebeplerle buna ruhsat verileceğini göstermektedir. Bu itibarla, müziğin haramlığı konusunda rivayet edilen bütün hadisler sened ve yorum bakımından bâtıl olduğu gibi, bu konuda getirilen âyet yorumları da bâtıldır (İbnü’l-Arabî, Ahkâmü’l-Kur’ân, III, ).

Mâlikî fakihi İbnü’l-Arabî, “Bir kısım insanlar lehve’l-hadîsi satın alıyorlar”(Lokmân 31/6) âyetini tefsir ederken, burada geçen lehve’l-hadîsi gınâ olarak yorumlayanların bulunduğunu belirtip bu konuda rivayet edilen hadisleri sıraladıktan sonra bu yorumun ve rivayet edilen hadislerin de sahih olmadığını ifade etmektedir (Ahkâmü’l-Kur’ân, III, ; IV, ).

Zühaylî, bazı Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî âlimlerin, gınânın kerahetsiz mubah olduğu görüşünde olduklarını ve bu görüşün üstün ve genelde tercih edilen görüş olduğunu ifade etmektedir (Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhü’l-İslâmîve edilletühû, III, ).

Yine çağdaş Mısırlı aydınlardan gazeteci -merhum- Muhammed el-Gazzâlî, tartışmalara yol açan -Türkçe’ye de çevirilmiş bulunan- es-Sünnetü’n-nebeviyye beyne ehli’l-fıkh ve ehli’l-hadîs adlı kitabında şâban ayının orta gecesi hakkındaki hadislerin, müziğin haramlığı hakkındaki hadislerden daha kuvvetli olduğunu söyler ve bu konuda İbn Hazm’ın görüşlerine yer vererek şu açıklamada bulunur: İbn Hazm der ki: Satranç, mezâmir, ud, meâzif ve tanburun satımı helâldir. Bunları kıran tazmin etmekle yükümlüdür. Aynı şekilde şarkıcı câriyelerin alınıp satılması da helâldir. İbn Hazm’ın bu konudaki delili, eşyanın asıl itibariyle mubahlığını gösteren “Yeryüzündeki her şeyi sizin için yaratan O’dur” (el-Bakara 2/29), “Size haram kıldıklarını sayıp dökmüştür” (el-En‘âm 6/) ve Allah alım satımı helâl kıldı” (el-Bakara 2/) âyetleridir. İbn Hazm, bunların satımının haram olduğu görüşünde olanların ise, sahih olmayan veya sahih olsa bile hüccet teşkil etmeyen rivayetlere dayandıklarını belirtir. Başka bir yerde İbn Hazm, müziğin haramlığı konusundaki rivayetlerin hepsinin uydurma olduğunu söylemektedir. Allah, daha çok ciddiyete yardımcı olsun diye, herhangi bir oyunla nefsini rahatlatan kimseyi kınamamıştır. Ameller niyetlere göredir. Bir müslümanın bir bahçeyi seyretmesi veya gezinmesinde bir sakınca yoktur. Doğrusu, müzik sözdür. Sözün de güzeli güzel, çirkini çirkindir. Günah içerikli şarkılar olabileceği gibi, anlamı ve edası güzel dinî, askerî veya duygusal şarkılar da vardır. Şâtıbî’nin el-İ‘tisâm’da anlattığına göre, Hz. Ömer’e bir grup insan gelerek, imamlarının namazı bitirdikten sonra teganni ettiğini söyleyip şikâyette bulunurlar. Neticede Ömer adamın yanına gider. Kendisi hakkında iyi olmayan şeyler duyduğunu söyler. Adam, şu şarkıyı mırıldanı- yorum deyince, şarkının sözlerini beğenen Ömer, “Böyle olduktan sonra isteyen şarkı söylesin” der (Muhammed el-Gazzâlî, es-Sünnetü’n-nebeviyyebeyne ehli’l-fıkh ve ehli’l-hadîs, s. 86).

Bütün bu anlatılanlardan şöyle bir sonuç çıkarılması mümkündür. Müzik, İslâm bilginleri tarafından çokça tartışılan ve hakkında lehte ve aleyhte çok şey söylenen konular arasında yer alır. Müziğin lehinde ve aleyhinde öne sürülen gerekçeler birlikte düşünüldüğünde müziğin mutlak olarak yasaklanmadığı, aksine mubah bırakıldığı sonucuna ulaşılır. Gerçekten de elde

Kur’an ve Sünnet’te müzik dinlemenin haram olduğunu ve müzik dinleyenlerin günahkâr olacağını ispata yetecek malzeme bulunmadığı açıkça görülmektedir. Ancak, diğer mubahlar gibi müziğin de haramın işlenmesine vesile yapılmasına karşı çıkılmıştır. Bu itibarla içinde isyan, küfür veya İslâm’ın hoş karşılamadığı sözler bulunan yahut cinsel tahrik, müstehcenlik gibi dinimizce hoş görülmeyen şeylere yol açan müziğin söylenmesi ve dinlenilmesi kesinlikle uygun değildir. Bununla birlikte müzik konusunu gerek önceki devirlerde gerekse zamanımızda bir tercih ve takvâ meselesi olarak değerlendirenler de bulunagelmiştir. Bunların saygıyla karşılanması gerektiği gibi, müzik dinlemeyi bir eğlence unsuru olarak görenlerin de hoş karşılanması gerekir.

Müziğin bir tedavi aracı olduğunu keşfetmiş bir kültürün vârisleri olarak, yeterli delil ve gerekçe olmadığı halde, vaktiyle birtakım sosyolojik gerekçe ve amaçlarla verilen hükümleri içeriğinden mahrum bir şekilde günümüze taşımak veya yanlış değerlendirmelerde bulunmak suretiyle bu doğal ilâçtan insanları mahrum etmek isabetli bir bakış açısı olarak gözükmüyor.

Son olarak kimi çevrelerde gündeme getirilen ve tartışılan İslâmî müzik- gayri İslâmî müzik ayırımına ve gayri İslâmî müzik  yapılan  müzik  aletleriyle, İslâmî müzik üretmenin câiz olup olmadığı konusuna değinmek uygun olacaktır. Hemen belirtilmelidir ki, gerek müziğin, gerekse müzik aletlerinin İslâmî-gayri İslâmî şeklindeki kategorik ayırımı isabetli görülemez. Bunun yerine, halk müziği, sanat müziği gibi tür ayırımlarına benzer şekilde, belki, cami müziği/mûsikisi, tekke müziği, kilise müziği gibi tür bildiren isimlendirmeler yapılabilir. Böyle bir yaklaşım ne kadar işin mahiyetine uygunsa, din merkezli ayırımlar o kadar yapaydır. Müzik sözlerinin İslâmî ilkelere aykırılık içeren, içermeyen şeklindeki ayırımı bir ölçüde mâkul  karşılansa bile, içinde besmele, tekbir, cihad, peygamber gibi kavram ve sözcükler geçenleri İslâmî, böyle olmayanları gayri İslâmî saymak doğru değildir. Diğer birçok sanat dalı gibi, müzik de önce yerel/millî, sonra evrenseldir. Hal böyle olunca İslâmî-gayri İslâmî müzik aletlerinden değil, çünkü müzik aletinin müslümanı gavuru olmaz- asırlar içinde zenginleşen ve gelişen millî kültürümüzden gelen, bize ait olan müzik aletlerinden bahsedebiliriz. Elbette ki her türlü müzik üretiminde çoğunlukla bizim olan, bize mal edilen müzik aletlerinin kullanılması uygundur, fakat bu dinî hassasiyet değil millî hassasiyet gereğidir.

HANGİ DAVETE GİDİLMEZ?

Meşrû içerikli oyun ve müziğin bulunduğu toplantılara ve davetlere katılmanın yasaklanmış bir husus olmadığını yukarıdan beri yapılan değerlendirmeler göstermektedir.

Esas itibariyle, bir takvâ konusu olarak değerlendirilmesi mümkün olan müzikli, eğlenceli toplantılara katılma meselesine önceki âlimler, değişik bakış açılarından yaklaşmışlardır. Kitaplarda sıklıkla yer alan  bir  görüşe göre, İslâmî ölçülerle bağdaşmayacak ölçüde şarkılı türkülü ve eğlenceli bir yemeğe veya toplantıya davet edilen bir kimse, eğer bu münkerin işlenmesine engel olabileceğini kestiriyorsa, davete icâbet edip toplantıya katılması uygun olur. Engel olamayacaksa dinî, ahlâkî, sosyal fayda-zarar açısından katılma ile katılmama arasındaki etki ve sonuç farkını  göz önüne  alarak karar verir ve ona göre davranır.

İslâmî ölçülere aykırı eğlence olduğunu önceden bilmeksizin bir davete gidilmiş ise, oturup yiyip içmede sakınca görülmemiştir. Ebû Hanîfe, bir defasında bu durumla karşılaştığını ve böyle davrandığını arkadaşlarına anlatmıştır (Kâsânî, Bedâ’i‘, V, ).

Bütün bu davranışlarda bulunurken, iyi niyet beslemek ve dinin hafife alınmasına yol açmamak esastır. Ayrıca toplumun her kesimiyle belirli ölçülerde irtibat halinde bulunmak hem tebliğ, hem de toplumsal bütünleşmenin ve kaynaşmanın sağlanması açısından gereklidir.

MÜZİK VE EĞLENCE ARAÇLARININ SATILMASI CAİZ Mİ?

Müzik ve eğlence araçlarının satımı konusunda Hanefî imamların yaklaşımları birbirinden farklıdır. Ebû Hanîfe, barbıt, davul, mizmar ve def gibi melâhî aletlerinin satımını mekruh saymakla birlikte câiz görmüştür. Ebû Yûsuf ve Muhammed, bu tür aletlerin oyun-eğlence için hazırlanmış, günah ve fesad için yapılmış olduğunu, dolayısıyla hukuken mal hükmünde bulunmadığını ileri sürerek melâhî aletlerinin satımının bâtıl olacağını söylemişlerdir. Ebû Hanîfe bunların mal hükmünde tutulacağından hareketle bu aletleri kıranların tazmin etmek durumunda kalacaklarını ifade etmiş, Ebû Yûsuf ve Muhammed bu durumda tazmin sorumluluğu getirmemişlerdir

Şâfiler, yapılan bir alım satım akdinin geçerli olabilmesi için, satılan şeyin “yararlanılabilir” olmasını şart koştukları için ve müzik aletlerinden elde edilen yararı da dinen yok saydıkları için, oyun-eğlence aletlerinin konu edildiği alım satımları bâtıl kabul etmişlerdir.

Dikkat edilirse İslâm dini sanat, resim, spor ve eğlence konularında olduğu gibi mûsiki konusunda da ayrıntılı ve özel hüküm koymak yerine, genel ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. Bu tür faaliyetler aslen mubah görülmekle birlikte dinin temel inanç, amel ve ahlâk ilkelerine aykırı olmaması, haramların işlenmesine götürmemesi, başkalarının haklarını ihlâl etmemesi gibi kayıt ve şartlar aranmıştır. Şüphesiz ki bu kayıt ve şartlar, daha iyi müslüman olmamızı, daha düzenli, güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşamamızı sağlamaya yönelik önlemlerdir. Dinin dolaylı olarak ilgilendiği ve hüküm koyduğu -mûsiki de dahil- birçok konu esasen kişinin kendi dinî hassasiyeti ve ölçüleri içerisinde çözülebilecek nitelikte konular olmakla birlikte, insanoğlunun kendini kontrol altında tutmasının zorluğu, insan tabiatının yasaklara temayülü, eğitimsiz kişilerin sübjektif ölçülerinin değişkenliği gibi sebeplerle bu ve benzeri konularda birtakım objektif ölçüler getirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Esasen İslâm bilginlerinin konuyla ilgili görüş ve tavsiyeleri de bu ihtiyacın sonucudur.

Kaynak: İslam İlmihali 1, TDV Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

Sual: Dinimizde müzik haram mıdır?
CEVAP
Simanın caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler vardır. Bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir. Aşağıdaki yazıların tamamı İslam âlimlerinin kitaplarından alınmıştır. Nereden alındığı da sonunda yazılıdır. Kendimize ait tek cümle yoktur.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

Lokman sûresinin 6. âyetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:

Yalan hikâyeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte debuyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemî]

Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin âyetinde şeytana, (Vestefziz bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)

Müfessirler Enam suresinin âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze [Kur’âna] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm ]

Medârik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor. İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin emrine uyun, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.) [Araf ]

(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]

(Kur'anı sana insanlara açıklayasın diye indirdik.) [Nahl 44]

Şimdi Resulullah efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri nasıl açıklamışsa ona bakalım:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberanî]

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemî]

(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesaî]

(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizî]

(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesaî] [Mizmar çalgıdır]

(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır. Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise, ona Cehennem ateşi layıktır.) [Taberanî]

(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı] helal addedecektir.) [Buharî]

(Musiki, zinaya yol açar.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]

(Musiki, kalbde nifak hâsıl eder.) [Beyheki]

(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi, Kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.) [Deylemî]

(Rabbim bana içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]

(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.) [Begavî]

(Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler. Şarkıcı kadın ve çalgı aletleriyle eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.) [İbni Mace]

(Şu beş şey zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemî, Hâkim]

(Ben, mizmarları [çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]

(İblis, yeryüzüne indikten sonra, ya Rabbi bana ev ver dedi. Hamamlar senin evin. Yemek istedi. Besmelesiz yenen yemekler senin denildi. Müezzin istedi. Mizmarlar [çalgılar] müezzinin denildi. Yazıların dövme, hadislerin yalandır. Resulün [elçin] kâhinler, falcılar, tuzağın da kadınlardır.) [İbni Ebi-d-dünya, İbni Cerir]

(İblis, benim kitabım nedir dedi. Senin kitabın dövmedir, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sadakatin yalan, müezzinin mizmarlar [çalgılar], mescitlerin de çarşılardır denildi.) [Taberanî]

(İki ses, melundur: Nimete kavuşunca mizmar [çalgı], musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]

(Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak].) [Deylemî]

(Şarkıcı ve çalgıcı kadınlar çoğalınca, içkiler her yerde içilince, yere batmalar görülecek, gökten taş yağacaktır.) [Tirmizî, Ebu Davud, İbni Mace, İ. Ahmed]

(Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin. Sefihler başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur’an mizmarlardan okunmadan, Kur’anı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.) [Taberanî]

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberanî]

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]

(Şu 15 kötü haslet işlendiği zaman ümmetim belaya maruz kalır:
1- Ganimete hıyanet edilince
2- Emanetin ganimet sayılınca
3- Zekât cereme kabul edilince
4- Erkek karısına itaat edince
5- Evlat ana babaya isyan edince
6- Kişi, arkadaşına itaat edince
7- Babaya cefa edilince
8- Toplantılarda yüksek sesle konuşulunca
9- En rezil kimse iş başına geçince
Şerrinden korkulan kimseye ikram edilince
Her yerde içki içilince
Erkekler ipek giyinince
Şarkıcı kadınlar çoğalınca
Çalgı aletleri yayılınca
Sonra gelenler, önceki âlimlere lanet edip onları kötülediği zaman.)
[Tirmizî]

(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]

İbni Hibban’ın bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, develerin boyunlarındaki ceresleri [çanları] çıkarmıştır. Halbuki çan şehveti tahrik etmez. Çan bulunan yere rahmet melekleri girmiyor. Artık çalgıyı, çalgı aletlerini siz düşünün. Şeyh-ul-İslâm Ahmed İbni Kemal Efendi hazretleri Kırk Hadis kitabında buyuruyor ki:
(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) hadis-i şerifindeki mizmar, bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerif, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmektedir.

Hazret-i Ebu Bekir, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. (Buharî)

İbni Ömer hazretleri, ihramlı bir toplulukta şarkı söyleyen birine, “Allah senin ibadetini kabul etmesin” dedi. (İbni Ebi-d-dünya)

Enes bin Malik hazretleri, “En pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebi-d-Dünya)

İbni Abbas hazretleri, “Çalgı aletleri haramdır” dedi. (Beyhekî)

Âişe validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona, “Yazıklar olsun sana. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar. (Buharî)

Fudayl b. İyad hazretleri, “Müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir” dedi. (İbni Ebi-d-dünya)

Şeyh Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:
Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı aletlerini çalmak, Allahü teâlânın emrini tutmamak olur. (Riyad-ün-Nasıhin)

İmam-ı Şa’ranî hazretleri buyuruyor ki:
“Hakim-i Tirmizî’nin Nevadiru’l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu. (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi)

İmam-ı Birgivî hazretleri buyuruyor ki:
Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivî)

Mezhepsiz İbni Teymiye bile, “Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava)

Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)

Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icma vardır. (İbni Salâh)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ziyaeddin-i Şami, Mültekıt kitabında (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu.(m. )

Kur'an-ı kerimi musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Bezzâziyye)

Çalgı çalmanın haram olduğu, icma ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)

Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur'an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)

İmam-ı Münavi hazretleri (Nikâhı herkese duyurun! Bunun için de, camide yapın ve def çalın) hadis-i şerifini açıklarken, (Mescitlerde def çalınmaz. Hadis-i şerif, mescid dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikâh yapılmasını emrediyor) diyor. (Hadika)

Camide def çalmak günah olunca, başka çalgının camide çalınması hiç caiz olmaz. Kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-muhtar)

Şimdiki tarikatçıların yaptıkları gibi, dönmek, dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)

Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)

Kur’an-ı kerimi, Arap şivesine uygun, tecvid ile ve güzel ses ile okumalıdır. Ebu Davud’daki hadis-i şerifte, (Kur'anı güzel sesle okuyun) buyuruldu. Yani "Allah’tan korkarak okuyun" demektir. Bu da, tecvid ilmine uyarak okumakla olur. Yoksa, harfleri, kelimeleri değiştirerek, manayı, nazmı bozarak teganni ile okumak haramdır. (Berika)

Teganni haramdır. (Tıbb-ün-nebevi)

Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhâneddin-i Mergınânî buyurdu ki:

Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hâfıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)

İbni Âbidin
hazretleri buyuruyor ki:
Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)

Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Çalgıyı, içki, oyun ve kadın bulunan yerlerde keyif için çalmak haramdır. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. [Okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.] (Hadika)

Def, tambur ve her çeşit çalgıyı evinde, dükkânında bulundurmak, satmak, hediye etmek, ariyet veya kiraya vermek günahtır. (Berika)

Tasavvuf müziği diye bir şey yoktur. Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehiridir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif)

İlahileri çalgı ile ney çalarak okumak bid'attir. Harama helal diyen ve haramı ibadete karıştıran kâfir olur. (S. Ebediyye)

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
Bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Resulullah efendimiz gelince, şarkıyı bırakıp, Resulullah'ı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin!Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

[Bazıları, bu hadis-i şerife istinaden kadınların şarkı söylemesinin ve çalgının caiz olduğunu söylüyorlar. Şarkı söyleyenler cariye idi. Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. (İhya)]

Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetâvâ-i Bezzaziyye, Hadika, Ahlak-ı alaiyye)

Müzik bütün dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)

İncilin yasakladığı müziği, sonradan papazlar Hristiyanlığa soktu. (Mevahib-i ledünniyye şerhi Zerkanî)

Müzik kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeüs’ün kızları sayılan Mousa (Müz) denilen 9 heykelin adından hâsıl olmaktadır. Bozuk dinler, kalbleri ve ruhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefislere hoş gelmesi, nefisleri beslemesi ruhani tesir sanıldı. Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Bugün yeryüzünü kaplayan bozuk dinlerin hemen hepsinde, müzik, ibadet halini almıştır. Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefisler keyiflenmekte, şehvani, hayvani arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalbleri temizleyen ve nefisleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden, ilahi ibadetler unutulmaktadır. Müzik, her çeşit çalgı, insanları, alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece, nefisleri azdırarak, sonsuz saadetten mahrum kalmasına sebep olmaktadır. İslam dini, insanları bu felaketten korumak için, müziği kısımlara ayırmış, zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir. (S. Ebediyye)

Bayram günü oyun oynamak
Sual:
Bayram günü, sahabe çalgı çalıp oynuyorlarmış. Bize neden caiz değildir?
CEVAP
Çalgı çalmak caiz olmaz. Peygamber efendimiz, Medine’ye geldiği zaman, Medinelilerin iki eğlence günü olduğunu bildirdiler. Cahiliyet zamanındaki eğlencelerden bahsettiler. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allah, o iki günü onlardan daha hayırlı iki gün olan kurban ve Ramazan bayramının günleriyle değiştirdi.) [Buharî]

Hazret-i Âişe anlatır:
Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullah’ın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgulken, cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar. (Buharî, Müslim)

Yine Âişe validemiz anlatır:
Bayram günü Habeşiler oyun oynarken Resulullah beni çağırdı, ben de başımı onun omzuna koyup, hevesim gidene kadar seyrettim. (Buharî, Müslim, Nesaî)

Oyun oynayanlar, eğlenenler, cariyeler ve Habeşi kölelerdir. Def çalıp oynamak cariyelere verilmiş bir ruhsattır. Sesleri de avret değildir. Hür kadınların sesleriyse avrettir. Ancak düğünlerde, kadınlar arasında def çalabilirler. Cariyeler gibi erkekler arasında çalamazlar. Cariyelerin bu hareketlerini hür kadınlara da uygulamak, dinde reforma girer. Habeşi kölelerin oyunları ise, mızrak, kılıç ve kalkan oyunlarıydı. Bu hadis-i şeriflere dayanarak sahabe çalgı çalardı demek çok yanlış ve iftira olur.

Çalgı ve Allah sevgisi
Sual:
(Çalgı, Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur) deniyor. Haram olan şey, nasıl mubah olabilir?
CEVAP
Çok yanlıştır. Çalgının haram olduğu çeşitli hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Haram olan şey derttir, derde deva, ruha gıda olmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlânın size haram ettiği şeylerde şifa yoktur.) [Hâkim]

Çalgı nefsin hoşuna gider, o hain nefsi besler. Günah hoşa gidince insanı Allah sevgisine mi kavuşturur?

Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Parfümlü açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz; çünkü anlamazlar. Nefis, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Namahreme bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı, sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.

(Çalgı, Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmak, tamamen ilim dışıdır.

Ruhun ve nefsin gıdası
Sual:
(Çalgı haram değildir, çünkü insanın çalgıya da ihtiyacı vardır. İyi bilinmeli ki, musiki ruhun gıdasıdır) deniyor. Ben bekârım, evlenme ihtiyacı hissediyorum. Ara sıra ihtiyacımı gidermek için geneleve gitmem, bu yazara göre caiz mi oluyor?
CEVAP
İhtiyacı gidermek için, haram caiz olursa, bu da caiz olur. Böyle kıyası ancak dinde reformcu cahiller yapar. Dinimiz çalgıyı kesinlikle haram etmiştir. Müzik, kâfir olan nefsimizin gıdasıdır, ruhumuzun zehridir. Aşağıda vesikaları vardır, açıkça, (Kalbde nifak hâsıl eder, ruhun zehridir) deniyor. Kalbin ve ruhun gıdası ibadet etmektir, Allahü teâlâyı ve onun sevdiklerini sevmektir. Nefsin gıdası haramlardır.

İbadetle başka şey mukayese edilmez
Sual: Tam İlmihal’de, “Hoparlörden çıkan imamın sesine âmin denince namaz bozulur. Çünkü imamın değil, benzeri bir sese âmin denmiş oluyor” deniyor. Hoparlörden çıkan ses, sahibinin gerçek sesi olmadığına göre, radyodan, kasetten dinlediğimiz sesler de gerçek müzik olmaz. O zaman radyodan müzik dinlemek caiz olmuyor mu?
İbni Âbidin’de, “Birinin yüzüne bakmayacağım diye yemin eden, aynadaki görüntüsüne bakabilir. Çünkü bu görüntü, kendisi değildir, benzeridir” deniyor. Bu duruma göre porno film seyretmek caiz olmuyor mu?
CEVAP
Her ikisi de caiz olmaz. Birinci örnekte ibadetle müzik dinlemek birbirine karıştırılıfunduszeue.info ayrı, müzik ayrıdır. İbadetle başka şey mukayese edilmez. Namazda yiyip içmek namazı bozar, ama başka zaman yiyip içmenin mahzuru olmaz. Namazda iken başkasının sözü ile hareket edince namaz bozulur, ama başka zaman mahzuru olmaz. Biz namazda iken, biri Fatiha okusa, sonunda biz âmin desek namaz bozulur. Ama imamın Fatiha’sına âmin dense bozmaz. İmamdan gayrısına âmin denmez. Hoparlörden çıkan ses de hakiki bir sestir, ama imamın sesi değildir. Hoparlörden çıkan sese gerçek ses değildir denmez. Gerçek sestir. Ama imamın sesi değildir, benzeri bir sestir. Onun için namaz sahih olmuyor.

Müzik, müziktir, ister bunu Yeliz çalsın, isterse Kaya çalsın, isterse teypten gelsin, fark eden bir şey olmaz. Şarkıcının bizzat kendi sesi olmasa da, benzer bir ses oluyor, yani yine aynı günah oluyor. Burada sesin benzeri ile aynısı fark etmiyor. Ortada bir iş ve bir ses var, benzeri ile aynısı olması neticeyi değiştirmiyor.

Resim bir insanın bizzat kendisi değildir, kendisinin resmidir. Resme bakmakla kendisine bakılmış olmaz. Ama çıplak resmine bakmak haram olur. Şimdi bilgisayarla çıplak kadın resmi de yapılıyor. Bu tamamen hayali bir resimdir buna bakmak haram olmaz denemez.

Bilgisayarla yazılan yazı, asıl yazı değil diye, bu yazılar, şahıslar ve kanun nezdinde ve dinimize göre geçersiz olur mu hiç? İyi ise iyi yazıdır, kötü ise kötü yazıdır.

Bir CD'nin içine yüzlerce cilt kitap sığıyor. Elektronik ortamda kitaplar, hatta kütüphaneler var. Hakiki kitap değil diye bunlar yok sayılır mı? Radyoda, TV’de, telefonda veya bilgisayarda, çeşitli suç işlesek, sonra bunları dikkate almayın, bunlar bizim hakiki görüntümüz, hakiki sesimiz ve hakiki yazımız değil, benzerleridir desek, suç işlememiş mi oluruz? Yazdığımız ve söylediğimiz şeyler dinen yasak ise, günahtan kurtulur muyuz?

Telefon sapıkları, musallat oldukları insanlara neler çektiriyor. İlanı aşk yapan, sövüp sayan veya müstehcen konuşanları var, her türlüsü var. Şimdi bunların hakiki sesi değil diye yaptıklarını hoş görebilir miyiz? Bu sapık, benim hakiki sesim değil, beni suçlu sayamazsınız diyebilir mi?

Bunun için ibadetle ibadet olmayan işi karıştırmamak gerekir. Robotla çok iş yapılabilir ama, robota namaz kıldırsak kendimiz kılmış olmayız veya namazımızı filme alsak, namaz vakitlerinde onu oynatsak namaz kılmış olmayız. Bazı kimseler, “Hoparlör günlük işlerde kullanılıyor da niye ibadette kullanılmasın” diyorlar. Robotlara bir çok işler yaptırılıyor. Robota imamlık da yaptırılabilir, Kur’an da okutulabilir, namaz da kıldırılabilir. Belki hacca da robot gönderilir. Peki ama, bunların dinimizle ne alakası olur? Bu aletler ibadet olmayan işlerde kullanılır. İbadete bid’at sokulmaz.

Çalgı aleti olan odada namaz kılmak
Sual:
Cep telefonuyla veya TV ile müzik de dinleniyorsa, yine çalgı çalan alet hükmüne girer mi? Yani bunların bulunduğu odada kılınan namaz mekruh olur mu?
CEVAP
S. Ebediyye’de, (Çalgı da dinlenen ve bakması haram olan resimlerine de bakılan şeyler, çalgı aleti gibidir) deniyor. Böyle, çalgı dinlenen ve haram görüntüler izlenen bir TV kapalı da olsa, yine o odada namaz kılmak mekruh olur. İçki, kumar, çalgı aleti bulunan mahalde namaz kılmanın mekruh olduğu, buraya rahmet meleklerinin girmeyeceği ve burada yapılan duanın kabul olmayacağı Tergib-üs-salât ve Nisab-ül-ahbâr’da bildirildiği S. Ebediyye’de yazılıdır.

Yine bunun gibi, içki içilmese de, içki bulunan odada namaz kılmak da mekruhtur. Bilgisayarda günah işleniyorsa, açık kadınlara da bakılıyorsa veya müzik çalınıyorsa, o odada namaz kılmak mekruh olur. Müzik çalınmıyorsa, açık resimlere bakılmıyorsa mekruh olmaz.

Cep telefonunda çalgı da çalınıyorsa, internete girilip haram görüntülere bakılarak günah işleniyorsa, o da çalgı aleti gibidir.

Haber dinlenen TV’de, verilen haberin içinde müzik ve açık kadın varsa, kadına özel olarak bakmıyorsak, müziğini de özel olarak dinlemiyorsak, kasten dinlemek gibi olmaz. 

Namaz kıldığımız yere, başkaları çalgı dinledikleri telefonla gelirse, bizim elimizde olan bir durum olmadığı için, biz sorumlu olmayız.

Cariyelerin şarkı söylemesi
Sual:
Buharî ve Müslim’de bildiriliyor ki: Hazret-i Âişe anlatır:
"Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullah'ın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”
Bu olay, kadınların erkeklerle beraber oturmasının, çalgı çalmasının, şarkı söylemesinin ve seslerini erkeklere duyurmasının helal olduğunu gösteriyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Yukarıdaki ifadeleri İslam âlimleri nasıl açıklıyor, ona bakalım:

1- Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Hatta efendisiyle nikaha lüzum görmeden ilişkiye girmeleri de caizdir. Çünkü cariyenin dindeki statüsü farklıdır. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’ım diyen kimseye yakışmaz.

2- Hazret-i Ebu Bekrin, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Bu ve benzeri hadis-i şeriften İslam âlimleri şu hükmü çıkarmışlardır:

Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda kendi aralarında def çalması caizdir. Bunun dışındakiler haramdır. (Hadika)

Kahramanlık şarkılarının, mehter marşlarının, düğünlerde davul ve def çalmanın caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez.

3- Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur. Bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Resulullah efendimiz gelince, şarkıyı bırakıp, Resulullah'ı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin!Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

İbadete müzik karıştırmak
Sual:
İbni Mace’nin bildirdiğine göre, Resulullah, Rübeyyi binti Muavviz’in düğününde, def çalarak Bedir savaşıyla ilgili kahramanlık türküleri söyleyen iki küçük kızı dinlemiştir. Bu esnada şarkı söyleyenlerden biri; “Aranızda, yarın ne olacağını bilen bir Peygambervar” demesi üzerine, Resulullah Efendimiz, (Bırak o sözü, önceki söylediklerine devam et, gaybı ancak Allah bilir) buyurmuştur. Bu da her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Asla göstermez. Kahramanlık türkülerini söyleyenler cariyelerdir. Cariyelerin hükmü ise yukarıda bildirildi. İslam âlimleri buradan iki hüküm çıkarmışlardır:

1- Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

2-
Beni övmeyi bırak, önceki sözlerine devam et buyurması haram işleyerek ibadet yapılamayacağını göstermektedir. İslam âlimleri İlahileri çalgı aletleriyle söylemenin küfür olduğunu bu hadis-i şeriften çıkarmışlardır.

Sevgi gösterisi
Sual:
Beyheki bildiriyor ki: Resulullah, hicret esnasında Medîne’ye teşrif buyurduğu zaman, kadınlar dam başlarında defli ve sesli olarak, “Taleal-bedru aleynâ….” diyerek sevinçlerini göstermişlerdir. Bu da, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Bu olay, henüz İslamiyet’in başında olmuştur. O zaman henüz hicab âyet-i kerimesi inmemişti. Yani kadın erkek beraber oturulması yasak edilmeden önce idi. Kadın sesinin haram edilmediği vakitte idi. Eshab-ı kiram, içki yasak edilmeden önce içki içip namaz kılarlardı. Bunu örnek gösterip de içki içmenin caiz olduğunu söylemek nasıl yanlış ise, hicab âyetinden önceki olayları gösterip, kadınların şarkı söylemesine cevaz vermek de o kadar yanlış olur.

Düğünlerde def çalmak
Sual:
Peygamber efendimizin, ney sesini işitince, yanındaki Nafi’ye kulaklarını kapatmasını emretmemesi, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Tabiinin büyüklerinden Nafi anlatır: Abdullah ibni Ömer ile beraber gidiyorduk. Ney sesi işittik. Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapadı. Oradan hızla uzaklaştık. Ney sesi daha işitiliyor mu, dedi. Hayır, işitilmiyor dedim. Parmaklarını kulaklarından ayırdı. Resulullah da böyle yapmıştı dedi. Nafi, sonra dedi ki, ben o zaman çocuk idim. Bundan anlaşılıyor ki, Nâfi’ye kulaklarını kapamasını emretmemesi, çocuk olduğu için idi. Çünkü çocuk isteyerek dinlese de ona günah olmaz. Yoksa, Abdullah takvası sebebi ile kulaklarını kapattı demek doğru değildir. Nafi, böyle yanlış anlaşılmaması için, çocuk olduğunu bildirdi. (Eşiat-ül-lemeat)

Müziği helal göstermek için, hadis-i şerifleri ve olayları değiştirenler için, yukarıda delil gösterdikleri olayda Peygamber efendimizin mübarek kulaklarını kapatması kendi aleyhlerine delildir. Madem Peygamber efendimiz güya çalgıya müsaade ve teşvik etti, niye mübarek kulaklarını kapatıyor? Kapatmasına lüzum yoktu ki. Buradan İslam âlimlerinin çıkardığı hüküm, müziği istemeyerek duymanın haram olmadığıdır. Özel dinlemek ayrı, gayri ihtiyari duymak ayrıdır. Abdullah bin Ömer hazretlerinin de yaptığı gibi yapmak dinin emridir.

Cennette müzik var mı?
Sual:
Cennette bile çalgı ve müzik vardır. Bu nasıl inkâr edilebilir ki?
CEVAP
Cennette her şeyde olduğu gibi akla ve hayale gelmeyen en güzel şeyler vardır. Orada bizim bilmediğimiz şahane nağmeler vardır. Bilinmeyen şeyler bilinenlerle mukayese edilemez. Ebu Hüreyre radıyallahü anh anlatır:

Bir kimse gelip, (Ya Resulallah nağmeli ses çok hoşuma gidiyor. Cennette güzel ses var mıdır?) diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Yemin ederim ki, dünyada ibadet eden, Allahü teâlâyı zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyenler, Cennette, bir benzeri duyulmayan, Allahü teâlâyı tesbih ve takdis eden güzel seslerle, sürur ve neşeye gark edilirler.) [Gunye-tüt-Tâlibîn]

Başka bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kıyamette, Allahü teâlâ, meleklerine buyurur ki: Kulaklarını ve gözlerini mizmarlardan [çalgılardan] ve haramlardan koruyanları getirin. Melekler onları, misk ve amber tepeleri üzerinde toplarlar. Allahü teâlâ buyurur: Onlara tesbihimi ve temcidimi duyurun. O kimseler öyle güzel sesler duyarlar ki, benzerlerini hiç kimse duymamıştır.) [Deylemî]

Yine bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor:
(Allah beni hidayet ve âlemlere rahmet olarak gönderdi. Beni; çalgıları, eğlenceleri, cahiliyet işlerini ve putları yok etmek için gönderdi. Rabbim, izzeti üzerine yemin etti ki, bir kul dünyada şarap içerse, ona kıyamette muhakkak Cennet şarabını haram kılacak, bir kul da hamrı [içkiyi] terk ederse Allah da ona muhakkak, Cennet şarabından içirecektir.) [Ebu Nuaym]

Ahiret şarabı dünya şarabına benzemez. Ahirette şarap var diye dünya şarabına helal denir mi? Ahirette güzel sesler var diye dünyadaki çalgılara helal demek de bundan daha kötüdür. Üstelik Cennette bu güzel nağmeleri dinleyecek olanların, dünyada çalgı seslerini dinlemeyenler yani bu haramdan kaçınanlar olduğu da açıkça bildiriliyor.

Şu da önemli bir husustur ki, harama helal diyen kâfir olur.

Biracının şahidi
Sual:
Yusuf el-Kardavî, (kadının müzik yapması ve bu müziğin başkalarınca dinlenmesi haram değil; caizdir) diyor. Buna ne diyeceksiniz?
CEVAP
Kardavî, kendisinin mezhepsiz olduğunu açıkça itiraf eden bir sapıktır. Böyle deliller için, atalarımızın (Biracının şahidi şarapçı olur) sözü gayet uygundur. Fıkhi bir hüküm:

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

Nağmesiz şarkı olmaz
Sual:
Müzik yapan kadın müziğinde “düzgün, doğru, ciddî, ağırbaşlı, vakûr, edâsız, itaatsiz, cilvesiz, cazibesiz, art niyetsiz sözler” söylerse ve düzgün hâller ve davranışlar gösterirse, o müzik caiz olup, radyoda TV’de söylenemez mi?
CEVAP
Erkek de söylese kadın da söylese hattâ Robot bile söylese müzik yine haramdır. Kadının söylediği hangi şarkıda eda, cazibe, cilve olmaz ki?

Bırakın şarkı türküyü kadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz-ül-ehadis kitabının sayfasındaki ilk hadis-i şerif şöyledir:
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]

Fıkhi bir hüküm:
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

İmam-ı Gazalî hazretleri ve musiki

Sual: Bazı kimseler, hiçbir İslam âlimi müziğe cevaz vermedi ama, İmam-ı Gazalî hazretlerinin müziğe helal dediğini söyleyerek çalgı dinliyorlar. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, hiçbir İslam âlimi çalgıya, müziğe mubah dememiştir. Hepsi de haram demiştir. Bazı mütercimler, sima veya sema kelimesini müzik anlamı vererek tercüme ettiklerinden dolayı bu büyük hataya sebep olmuşlardır. Dört mezhepte de çalgı haramdır.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyurdu ki:
Sima [güzel ses], evliyanın kalbindeki sıkıntıyı rahatlığa çevirir. Gâfillerin sima dinlemesi, fıska yol açar. Hiçbir çalgı caiz değildir. (m. 85)

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:

Gıybet veya devamlı ipek giymek, yahut devamlı çalgı dinlemek gibi günahlara devam etmek kalbin kararmasına yol açar. (K. Saadet s)

İçki içmek ve çalgı dinlemek gibi, kul hakkı ile ilgili olmayan günahların hepsine tevbe etmek gerekir. (İhya 4/65)

Herkes dünyadaki işine göre haşr olunur. İçki içenler, sarhoş olarak, çalgıcı, çalgı çalarak haşr olunur. (Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre – Kıyamet ve Ahiret, s)

Çalgı dinleyenin veya ipek giyenin şahitliği kabul edilmez. (İhya 4/41)

Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez. (K. Saadet s)

Ud ve saz çalmak haramdır. (K. Saadet s)

Çalgı aletlerinin imalinden kaçınmak, zulümden kaçınmak olur. (İhya 2/)

Gizli haram işlenen eve girmek yasaktır. Ancak dışarıdan duyulacak şekilde içeride çalgı çalınıyorsa, bunu duyanların içeri girip çalgıları kırması caizdir. (İhya 2/)

Fitne çıkmayacaksa kötü işler yapanlar tehdit edilebilir. Mesela, kötü biri, namuslu kadına tecavüze yelteniyorsa veya orada çalgı çalıyorsa, arada ırmak veya duvar gibi bir mani varsa, o kişiye, (Bu işten vazgeç, yoksa seni öldürürüm) diye tehdit edebilir. Öldürülmez ama tehdit edilir. (İhya 2/)

Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima, tegannili sesleridinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir. (K. Saadet s. ) [Bu sözü delil gösteren cahiller, (Çalgı kötü kimselere haram, bizim gibi kalbi temizlere haram değil) diyorlar. Halbuki burada çalgı denmiyor, nağmeli ses deniyor. Çalgı herkese haramdır. Tasavvuf büyüklerinden Mahmud-i İncirfagnevî hazretleri buyuruyor ki:

(Yüksek sesle zikir yapabilmek için, kalbinde yalan ve gıybet bulunmamak, boğazından haram ve şüpheli şey geçmemiş olmak, gönlü riya ve gösterişten temiz olmak lazımdır.) İşte, teganni, sima yalnız böyle kimselere faydalı olur. Fıkıh âlimleri de, teganninin, böyle olmayanlar için ve çalgının herkes için, haram olduğunu bildirmişlerdir.]

İnsana zevk veren ahenkli nağmeler, gönüllerde saklı olan güzellik ve çirkinlikleri açığa çıkarır. Her kaptan içindeki sızar, sima eden kişinin içinde ne varsa dışına o sızar. Sima kalbe ulaşınca, kalbde galip olan ne ise, onu harekete geçirir. (İhya 2/)

Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme, sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile anlayamayan yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (K. Saadet s)

Simaı eğlence ve oyun şeklinde âdet etmek haramdır. Nitekim bazı küçük günahlar vardır ki, devam edilirse büyük günah olur. Bazı şeyler ara sıra ve az olursa mubah olur. Çok olunca haram olur. (K. Saadet s)

Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rastgele çalsa da,ustalıkla çalmasa da yine haramdır. (K. Saadet s)

Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi, kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın teganni dinlemesi günah olur. (K. Saadet s)

Bayramlarda ve arada bir olursa [Hazret-i Âişe validemizin seyrettiği zenci cariyelerinki] oyunlar, teganniler ve bunları seyretmek haram değildir. (K. Saadet s) [Cariyelerin saçını başını açmaları günah olmadığı gibi nağmeli sesleri de haram değildir.]

Düğünlerde def çalmak ve teganni etmek mubahtır. (K. Saadet s)

Teganni, raks, def çalmak, kılıç ve kalkan oyunları ve neşeli günlerde zencilerin oyunlarını seyretmek mubahtır. (İhya 2/)

Bayram günü zenci cariyelerin oyunlarını Resul-i ekrem efendimiz kapı üzerinden Hazret-i Âişe’ye seyrettirmiş ve ikisi beraber bakmışlardır. (İhya 2/)

Kusurları, azapları bildiren [çalgısız] kasideleri, ilahileri dinleyerek üzülmek, ağlamak sevaptır. AncakAllahü teâlânın kaza ve kaderini beğenmeyip, ona üzülüp, üzüntüsünün artması haramdır. (K. Saadet s)

Hacca gidenin, Kâbe, hac, Mekke, Medine şiirleri, ilahileri, kasideleri dinlemesi ve bunları güzel sesle okuyup para kazanması helaldir. (K. Saadet s)

Hacıları uğurlarken Kâbe, zemzem ve diğer mübarek makamları öven ve Arab çölünü anlatan şiirlerde nefesli ve telli çalgılar yoksa, bunların hepsi caizdir. (İhya 2/)

Düşmanlarla savaşmayı ve Allah sevgisi uğruna canını feda etmeyi kuvvetlendiren kahramanlık şarkılarını [mehter marşlarını] dinlemek mubah olur. (K. Saadet s)

Düğün, ziyafet ve sefer dönüşü gibi sevinmek gereken yerlerde, bayram günlerinde nağmeli seslerle, teganni ile neşelenmek caizdir. (K. Saadet s)

Düğün ve benzeri yerlerde davul, def çalmak haram değildir. Hacılar ve askerlerin davul, bando çalması caizdir. Ahlakı bozuk gençlerin davul çalması da haramdır. (K. Saadet s)

Çalgı âletleri üçe ayrılır:
1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden aletlerdir.

2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval gibi aletlerdir.

3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir. (Mükaşefetü´l Kulub - Kalblerin Keşfi)

Ud, sanc [zil], telli çalgılar, berbed ve benzeri Irak çalgılarının hepsi yasaktır. İçki içenlerin âdeti olmayan davul ve benzerleri [düğünlerde] yasak değildir. (İhya 2/)

İçki âlemlerinde kullanılan trampet, nefesli ve telli çalgılar haramdır. Bu çalgılar yasak, diğerleri ise mubahtır. Mubah olanlar def, davul, şahin, kadib gibileridir. (İhya 2/)

Vezinli güzel ses haram değildir. Şayet kötü sözlerden meydana gelmişse, ister nağmeli okunsun, ister nağmesiz okunsun haramdır. (İhya 2/)

Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet s) [Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]

Mescitlerde Kur’anı teganni ile okuyanları nehy etmek farzdır. (İhya 2/)

Resulullah efendimiz, Rebi' binti Muavvizin evine geldi. Cariyeler def çalıyor, şarkı söylüyorlardı. Onu görünce kesip, kasidelerle Resulullahı övmeye başladılar. [Buharî’nin rivayet ettiği] (Susun, önceki söylediğinize devam edin) buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Oyun eğlence arasında ibadet olmaz. (K. Saadet s)

İmam-ı Gazalî hazretlerine ait bu yazıların özeti şudur:
1-
İçki içenlerin dinlediği nefesli çalgıları ve bütün telli çalgıları çalmak ve dinlemek haramdır.

2- Şarkıcının kazancı haramdır. Şahitliği kabul edilmez, hediyesi alınmaz.

3- Belli zamanlarda [düğünlerde, bayramlarda] ve belli şartlarla [ibadete karıştırmamak, haram şeyler söylememek şartıyla] def, davul gibi çalgılar çalmak caizdir. Bunlara da diğer nefesli ve telli çalgıları karıştırmak caiz değildir.

4- Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin cesaretlerini artırıcı savaş, kahramanlık şarkılarını, [mehter marşlarını] dinlemesi caizdir. Bayramlarda, düğünlerde, hac yolunda çalınması mubah olan çalgıları bile, her zaman dinlemeyi ve çalmayı âdet haline getirmek caiz değildir.

5- Müslümanların bayramlarda sevinmeleri, sevinçlerini göstermeleri caizdir. Bayramlarda def ile söylenen şarkıyı dinlemek ve içinde kılıç-kalkan oyunu gibi oyunları seyretmek mubahtır. Bunları âdet haline getirmek, her zaman yapmak caiz değildir.

6- Kur’an-ı kerim okumak veya Resulullah'ı övmek [Mevlid] gibi ibadetlere def dahil hiç bir çalgıyı karıştırmak caiz değildir, yasaktır.

7- Tasavvuf ehli zatların sema [ilahi, kaside gibi nağmeli insan sesi ve şiir] dinlemesi caizdir. Sema sırasında bunlara çalgı karıştırmak haramdır. Sema, henüz kalbi tam temizlenmemiş, kalb hallerine kavuşmamış müritlere yasaktır.

Yukarıda; Peygamber efendimizin ve onun vârisleri olan bütün İslam âlimlerinin çalgıya haram dedikleri kesin delillerle ispat edildi. Çalgının haram olması konusunda acaba âyet-i kerime yok mu diyenler çıkabilir.

Kur’an-ı kerimin birçok yerinde (Resulüme uyun) buyuruluyor. Eğer Kur’anı herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun) denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:
(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]

Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) funduszeue.infoüne de uyulması emrediliyor: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Demek ki Resulullah'a uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)

Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Resulüm de ki, "Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!") [A. İmran 31]

(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf ]

(Resulümün verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(İndirdiğimi insanlara beyan edesin, açıklayasın.) [Nahl 44]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf ]

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

Demek ki Peygamber efendimiz kendiliğinden haram etmiyor, vahye dayanıyor yani Allah’ın bildirmesine dayanıyor. Bir de bazı âyetler var, onları herkes anlayamıyor. (İndirdiğim Kur'anı insanlara açıkla) buyuruyor. Bazı âyetlerde müzik haram edilmiştir. Bunu Resulullah açıklayabiliyor. Biz bakınca anlayamıyoruz. Mesela müziği haram eden iki âyet:

Lokman suresinin 6.âyetindeki lehv-el hadis ifadesi müzik olarak bildirilmiştir. Lehv-el hadis, Türkçe olarak boş söz, boş eğlence gibi manalara gelir. Ama bu boş eğlencenin, yani ahirete fayda vermeyen bu eğlencenin müzik olduğu bildirilmiştir.

İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:

Yalan hikâyeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte debuyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemî]

Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin âyetinde şeytana, (Vestefziz bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)

Müfessirler Enam suresinin âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze [Kur’ana] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm ]

Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor.

İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

Böyle âyetler olmasa bile Resulullah'ın bildirdiğini kabul etmemek Allah’ı kabul etmemek olur. Böyle yapanların da kâfir olduğu yine Kur’an-ı kerimde bildiriliyor.

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak, bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık) buyurmaktadır. (1/)

Sarhoş etmezse helalmiş!
Sual:
(Sarhoş etmezse bira, şarap ve benzeri alkollü içkiler haram değildir. Şehveti tetiklemezse müzik ve çalgı helâldir) denilerekçalgı ve içki helal sayılıyor. İçkinin azı da, çalgının her çeşidi de haram değil midir?
CEVAP
Elbette haramdır. Domuz etinin haram olması için illa zarar vermesi gerekmez. Bir damla kan, bir damla idrar zarar vermese de haramdır. Bir kaşık şarap sarhoş etmez, ama haramdır. Hiçbir fıkıh kitabında, şarabın haram olmasında, sarhoş etme şartı aranmaz. Şarabın, sarhoş etmeyen miktarı da, damlası da haramdır. (Redd-ül muhtar, Fetava-i Hindiyye, Dürer ve Gurer)

Bir hadis-i şerifte, (Çoğu sarhoş eden içkinin azı da haramdır) buyuruldu. (Nesaî) [Yani içinde alkol olan bütün içkiler haramdır.]

İçki gibi, çalgıyı helâl saymak da çok tehlikelidir. Sanki şu hadis-i şerif, bu mezhepsizler için söylenmiştir:
(Bir zaman gelecek, bazıları, içkiyi ve çalgıyıhelâl sayacaktır.) [Buhârî]

Müziğin, çalgının haram olmasında şehvet şartı aranmaz. Hiçbir muteber din kitabında böyle yamuk bir ifade yoktur. Üstelik çalgı aleti bulunan yerde namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğu; kendi çalmasa bile, evinde çalgı aleti bulundurmanın da günah olduğu muteber kitaplarda yazılıdır. Yine din kitaplarında, çalgı ve müzik bulunan davetlere gitmenin bile caiz olmadığı bildirilmektedir.

Her çalgının sesini dinlemek haramdır. Çünkü Resulullah, (Çalgı dinlemek haramdır, orada oturmak fısktır, ondan zevk almaksa küfürdür, yani küfran-ı nimettir) buyuruyor. (Redd-ül muhtar)

Ahkâm-üs-Siyaset ve Münteka kitaplarında bildiriliyor ki:
Birinin evinden çalgı sesi işitilince, o eve izinsiz girilmesi caiz olur. Çünkü o çalgı sesini duyurmakla evinin hürmetini yıkmıştır. Hazreti Ömer, bir kadının evine girip onu kamçıyla döverken başının örtüsü düşmüş, kendisine (Onun hürmetini yıktın) denildiğinde (Haramla meşgul olduğu için, onun hürmeti kalmamıştı) buyurmuştur.

İnsanlar için [çalgısız] şarkı söyleyip dinleten kimsenin de, şahitliği makbul olmaz. Bir kimse, evinde oyun ve çalgı aletlerinden bir şey bulunduran, onu kullanmasa bile, bu şahıs günahkâr olur. Fetâvâ-yi Kâdîhân'da da böyledir. (Fetâvâ-i Hindiyye)

Fetâvâ-i Bezzaziyye sahibi, Kurtubî’den, çalgı çalmanın haram olduğu hususunda İslam âlimlerinin icma'ı vardır buyuruyor. (İbni Abidin, Makamat-ı Mazheriyye)

İcma demek bütün âlimlerin söz birliği demektir. Çalgı ve müziğin, şehvete hiç sebep olmasa da, haram olduğu bütün muteber din kitaplarında yazılıdır. Birkaçını bildirelim:
Fetâvâ-i Bezzaziyye, Mecmu-ul fetâvâ, Dürr-ül-muhtar, Redd-ül-muhtar, Fetâvâ-i Hayriyye, Kurtubî tefsiri,Fetâvâ-yı Hindiyye, Dürr-ül-mearif, Tahtavî şerhi,Kudûrî,Dürr-ül-münteka,Ukud-üd-dürriyye, Dürr-ül mearif,Kimya-yı Saadet, İhya, Mevahib-i ledünniyye,Makamat-ı Mazheriyye, Tergib-üs-salât,Berîka,Tıbb-ün-nebevi,Hadika, Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi, Riyad-ün-Nasıhin, Risale-i Birgivi, Ahlak-ı alaiyye,S. Ebediyye, Şir’atül İslam…

Bazı mezhepsiz fâsıklar da, (Çalgı beni Allah'a yaklaştırıyor) diyor. Haramla Allah'a yaklaşılır mı hiç? Şeytana yaklaştıklarının farkında değiller galiba. Hiçbir âlimin mubah saymadığı ve bütün âlimlerin haram dediği bir hususa helâl demek küfürdür.

Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz
Sual: Hocanın biri, ("Ameller niyetlere göredir" hadisine göre, müzik, iyi niyetle dinlenirse haram olmaz) dedi. Doğru mudur?
CEVAP
Asla doğru değildir. Bu sözü söyleyenin bir hoca olmaması gerekir. Veya bir yanlış anlama var. Cahilce bir söz olup, dinen çok yanlıştır. Çünkü müzik, haram ise, haram iyi niyetle de işlense helal olmaz. Mesela kuvvetlenmek için içki içilmez. İçki içen, namaz kılmaya kuvvet bulmak niyeti ile içiyorum dese bir kıymeti var mıdır? Bir fahişe de, niyetim sadece erkeklerin ihtiyacını gidermektir dese, iyi niyetle onlara yardım ediyorum dese, zina haram olmaz mı? Bildirilen hadis-i şerif mubahlar içindir.

Harama mübah demek
Sual
: Bir hoca, “Müzik, çalgı ne kadar müstehcen olursa olsun Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur” dedi. Haram olan şey mubah olabilir mi?
CEVAP
Çok yanlış bir kıyastır. Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Kokulu ve açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak, renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz. Çünkü anlamazlar. Nefis, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Karıya kıza bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse İslamiyet'e uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Salim, temiz kalb müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. (Kimya-i saadet)

“Çalgı insanı Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur” demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmanın sebebi nedir?

İtici olmak
Sual: Müziğin haram olduğunu biliyorum çünkü bu konuda birçok hadis var, fakat çok kimse müzik dinlediği için bunu söylemek itici olur, İslamiyet’ten insanların soğumasına sebep olur. Hâlbuki dinimiz, (Ürkütmeyin, müjdeleyin, nefret ettirmeyin!) buyuruyor. O halde, (Namaz kılmayan veya açık gezen yahut içki içen Cehenneme gider) diyerek halkı korkutmak yanlış olur. Günah olanları değil de, sevab olanları bildirmek gerekmez mi?
CEVAP
Bu mantık, çok yanlıştır, dinimize aykırıdıfunduszeue.infoız Allah’ın rahmetinden bahsedip de, azabından hiç bahsetmemek Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere aykırıdıfunduszeue.infoü teâlâ, Peygamber efendimizi müminler için müjdeleyici, kâfirler için korkutucu [ikaz edici, uyarıcı] olarak göndermiştir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki: (Ey nebi, biz seni [inanıp inanmayan ve iyi amel edip etmeyen için] bir şahit, [inanana Cenneti] müjdeleyici ve [inanmayanı Cehennemle] korkutucu [uyarıcı] olarak gönderdik.) [Ahzab 45]

Yine bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran ]

Marufu emretmek, iyi şeyleri bildirmektir. Namaz kılın, oruç tutun, güzel ahlaklı olun gibi. Münkeri nehyetmek ise, dinimizin yasakladığı şeylerin mesela içkinin, zinanın, çalgının zararlarını anlatıp önlemeye çalışmak demektir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Kötülüğü gören, onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu da, imanın en zayıf derecesidir.) [Müslim]

Görüldüğü gibi, Allahü teâlâ da, Resulü de, kötülükleri önlemeye çalışın buyuruyor. Herkes, yaptığı kötülüğün cezasını görecektir. Azapla ilgili üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Rabbinin yapacağı azaptan kurtuluş yoktur.) [Tur 7,8]

(Elbette azabım çok şiddetlidir.) [İbrahim 7]

(Allah ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır.) [Enfal 13]

(Dünyada kibirlenip, günah işlediniz. Bugün şiddetli azap göreceksiniz.) [Ahkaf 20]

Ruha zulmet veren şey
Sual:
Müzik ruhu besler mi?
CEVAP
Haram olan musiki, kâfir olan nefsimize hoş gelir, onu azgınlaştırır, ruhu ise zulmete boğar. Resulullah, (Gına yani musiki, kalbde münafıklığı arttırır) buyurdu. (Beyheki)

Kur’an-ı kerim okumak, musikinin hâsıl ettiği zulmetleri temizler. Kalbi, ruhu nurlandırır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kur’an okunan evin hayrı artar, sakinlerini sıkmaz, melekler toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur’an okunmayan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.) [Darimî]

Mizmar nedir?
Sual:
Okuduğum kitaplarda (Mizmar haram) deniyor. Mizmar nedir?
CEVAP
Ses çıkaran her çeşit çalgı âletine Mizmar denir. (Müncid)

Derin âlim, şeyh-ul-islam Ahmed ibni Kemal hazretlerinin Kırk Hadis kitabının tercümesinde, hadis-i şerifte, (Mizmarları kırmak için ve hınzırları öldürmek için gönderildim) buyuruluyor. Mizmar, düdük ve bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerifin mânâsı, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmek için emrolundum demektir. (S. Ebediyye)

Buharî
’deki bir hadis-i şerifte ise, (Meryem’in oğlu İsa inince, haçı kıracak, hınzırı [domuzu] öldürecek) buyuruluyor. Bu hadis-i şerif de, İsa aleyhisselam gelince, domuz etini yasak edeceğini ve Hristiyanlığı kaldıracağını bildirmektedir.

İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki: Hadis-i şeriflerde, (Mizmarları yok etmek için emrolundum) ve (Bir zaman gelir ki, Kur’an-ı kerimi mizmarlardan okurlar. Okuyanlara ve dinleyenlere Allahü teâlâ lanet eder) buyuruldu. (Keffür-rea an muharremat-ila lehvi vessima - S. Ebediyye)

Demek ki, Peygamber efendimiz, âhir zamanda [günümüzde], Kur'an-ı kerimin çalgı aletlerinden okunacağını bildiriyor. Günümüzde çalgı aletlerinin neler olduğunu herkes bilmektedir. Lanete müstahak olmamak için, Kur'an-ı kerimi müzik söyleyen, çalgı çalınan hoparlör gibi aletlerle okumamalı ve böyle okunanı da dinlememelidir.

Müzikle rahatlamak
Sual: Ben müzik dinlediğim zaman sıkıntılarımdan kurtuluyorum. Bu durumda müzik dinlemek haram olmaktan çıkmaz mı?
CEVAP
(Ben içki içince veya uyuşturucu alınca çok rahatlıyorum) diyenlere de rastladık. Zaten rahatlamasa içki içmez, uyuşturucu kullanmaz. Bazı hırsızlar da hırsızlık yapmayınca rahatsız olurlar. Fahişe de zina etmeyince rahatlamaz. Haram işleyince rahatlamak dinde ölçü olmaz. Zaten kitaplarda müzik dinleyen zamanla morfinman gibi olur, dinlemese rahatsız olur. Morfin kullananlar da böyle uyuşturucu almayınca sağa sola saldırıyorlar, içince rahatlıyorlar. Haram olan müzik dinlemekle rahatlamak, nefsin rahatlamasıdır. Nefsin gıdası haramlardır. Haramlardan medet umulmaz. O rahatlamayı mubah yollarda aramalıdır.

Evdeki çalgı aleti
Sual:
Hiç kullanmadığımız bir çalgı aletini evde bulundurmak günah olur mu?
CEVAP
Evet, günah olur. Hadika ve Berika’da, (Kendisi kullanmasa da, her çeşit çalgıyı evinde bulundurmak, günahtır) deniyor. (S. Ebediyye)

Müzik CD’si bulundurmak
Sual: Hiç çalınmayan müzik CD’lerini, başka çalgıları, oynamasak da kumar aletlerini evde bulundurmak günah mıdır?
CEVAP
Çalınmasa da, evde çalgı aleti bulundurmak, oynanmasa da kumar aleti bulundurmak, içilmese de içki bulundurmak günahtır. Böyle yerde namaz kılmak mekruh olur. O eve rahmet melekleri de girmez. (Hadîka, Berîka)

Şarkıyı çalgıyla söylemek
Sual:
Günah olmayan sözleri, şiirleri veya şarkıları çalgıyla söylemek caiz midir?
CEVAP
Hayır, caiz değildir. (İslam Ahlakı)

Müzik çalınan teyp
Sual:
Müzik çalınmış teybi, radyoyu iyi işte kullanmak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Saz dinlemek
Sual:
S. Ebediyye’de, (Behaüddin-i Buharî hazretlerinin yanına ney ve saz getirdiklerinde, “Biz bunları dinlemeyiz. Dinleyen tasavvufçuları da inkâr etmeyiz” buyurdu) deniyor. Bu söz, çalgının helâl olduğunu göstermez mi?
CEVAP
O yazının hemen altı okunsaydı, mesele anlaşılırdı. (Nağme ve saz dinlemek kalb seyrinde olanlara zevk verir) buyuruluyor. Yani sazın, kalb seyrinde olan Evliya zatlara zarar vermediği bildiriliyor. Bu, o zamanki büyük Evliya zatlar için söylenmiştir. Bugün bu makamda olan yok gibidir. Öyle zatlar olmayınca herkese zarar verir, herkese haram olur. Çalgının haram olduğunda icma hâsıl olmuştur. İcma’a aykırı söz söylemek caiz olmaz.

Allah korkusu
Sual:
Radyodan ilahi, mevlid ve Kur’an dinleyip ağlamak nefisten midir? Allah korkusundan ağlanmaz mı? Allah korkusunu veren müzik helal olmaz mı?
CEVAP
Güzel sesten, müzikten ağlamak nefisten olur. Kur’anın manasını anlayıp da, Allah korkusundan ağlamak başkadır. Yani Kur’an ve ilahi dinleyip her ağlamanın Allah korkusundan olduğu sanılmamalı. Müzik Allah korkusu vermez. Oradaki ağlamak Allah korkusundan değil, nefistendir.

Allahü teâlânın rızası, haram ettiği, yasak ettiği şeylerde olmaz, yani haramları işleyerek Allah’ın rızası kazanılmaz. Aksine, bu haramları terk ederek kazanılır.

Çalgılı yerde
Sual:
Çalgılı yerlerden geçerken veya market, dolmuş gibi yerlerde bizim irademiz dışında müzik çalınırken, Kur’an-ı kerim okumak veya zikretmek günah olur mu?
CEVAP
İrademiz dışında çalındığı için, günah olmaz, aksine çok sevab olur. Müziği dinlemeye mani olmuş olur.

Davul çalmak
Sual:
Nerelerde, ne zaman davul çalmak caizdir?
CEVAP
Davul çalarak düğünü tanıdıklara duyurmak sünnettir. Ayrıca savaşta, hac yolunda, askerlikte, bayramda, oruca kaldırmak için sahurda davul çalmak caizdir. (S. Ebediyye)

Müzikle tedavi
Sual: Selçuklu ve Osmanlı zamanında, akıl hastalarına müzikli tedavi yapıldığı söyleniyor. Haramla tedavi caiz olur mu?
CEVAP
Haramla tedavi olmaz, ama Müslüman, sâlih, uzman bir doktor, bir hastalık için, haram olan bir şeyden başka, etkili bir ilaç olmadığını söylerse, bunun o hasta için zaruret miktarında kullanılması caiz olur. O hasta için, artık o haram, helâl hâle gelir. Yani haramla tedavi edilmiş olmuyor.

Haram olan şeylerin ilaç olarak içilmesi, bunun hastaya iyi geleceği bilinirse ve helâl olan ilaç bulunmazsa, caiz olur. Buhârî’deki, (Allahü teâlâ, haram olan şeylerde, şifa yaratmadı) hadis-i şerifi, (Şifası olduğu tecrübe edilen haram maddeler, ilaç için helâl olur) demektir. Nitekim susuzluktan ölecek kimseye, ölümden kurtaracak kadar şarap içmek helâl olur. Haram olan şeyde, şifa bulunması, uzman olan Müslüman sâlih bir doktorun söylemesiyle anlaşılır. (Dürr-ül-muhtar, Redd-ül-muhtar)

Müzik yayını zorunludur
Sual:
Müzik haram olduğu hâlde, dine uygun yayın yapan radyo ve TV’ler, niye müzik çalıyor?
CEVAP
RTÜK yasasına göre bu yayın mecburidir. Radyo ve TV yayınlarının esas ve usulleri hakkında yönetmeliğin maddesindeki, yayınlarda yer verilmesi gerekli programların yayın oranları kısmında, haftalık yayının % 5'inin Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği programlarına ayrılmasının zorunlu olduğu bildiriliyor.

Böyle bir mecburiyet olmasa bile, çeşitli sebeplerle müzik çalsalar veya gıybet etseler, kendileri yaptığı için, müziğin ve gıybetin haram olduğunu söylemeyecekler mi? Yani harama haram demeyecekler mi? Niye harama haram diyorlar demek, Müslümana yakışmaz. Kendimiz işlesek bile, harama haram demek dinimizin emridir. İhya'daki hadis-i şerifte, (Kendiniz tam yapamasanız da iyiliği emredin! Kendiniz tam sakınamasanız da, kötülükten sakındırın!)buyuruluyor. Demek ki iyiliği tavsiye etmek ve günahlardan sakındırmak için, günahsız olmak şart değildir. Sonra Peygamberler hariç günahsız kul var mıdır? O zaman hiç kimse, emr-i maruf ve nehy-i münker yapamaz. Günah işleyene, (Sen niye doğruları söylüyorsun?) demek yanlış olur. İnsan kendi yapamasa da, herkese iyiliği tavsiye etmesine engel olmamalıdır.

İlham dinde senet olmaz
Sual:
Üstad Bediüzzaman Said Nursi radyolardan yapılan müzik yayını ile ilgili olarak, (Evet, beşer hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, [bütün yayınların ancak] beşte biri olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur) diyerek çalgıya izin veriyor. Delil olarak bu yetmez mi?
CEVAP
Birincisi, burada çalgının helal olduğundan bahsedilmiyor. Mubah olan oyun ve eğlencelerden bahsediliyor. Devamlı mubah olan eğlencelerle meşgul olmak elbette doğru olmaz. Eğer çalgıya izin veriyor deniyorsa, o zaman bu sözün ilhamla söylendiği anlaşılır; çünkü çalgının haram olduğunda âlimlerin ittifakı yukarıda bildirildi. Kesin haram olduğunu bildiren birçok hadis-i şerif de vardır. İmam-ı Rabbani hazretleri, (İlham dinde senet değildir. Sözünde mazur sayılır. Söyleyen evliya ise, sadece söyleyeni bağlar, başkalarını bağlamaz) buyuruyor. Kim olursa olsun, evliya da olsa, başka bir kimse de olsa, ilhamla söylediği sözler dinde asla senet olamaz. Bunlarla amel edilemez.

Melodili zil
Sual:
Ev zilinin ve cep telefonunun melodili olmasında sakınca var mıdır?
CEVAP
Mekruh olur. Melodi hoşuna gittiği için çaldırıp onu dinlemek caiz olmaz. Onun için düz olanlarını tercih etmelidir.

Mehter marşı
Sual:
Müzik dinler gibi, her gün her saat mehter marşı dinlemek caiz olur mu?
CEVAP
Her zaman dinlemek caiz olmaz. Ara sıra dinlemek caiz olur. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünde, askerlikte, okulda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.

Zurna çalmak
Sual:
Zurna çalmak caiz midir?
CEVAP
Hayır. Savaşta caizdir.

Klasik müzik
Sual:
Klasik müzik dinlemek caiz mi?
CEVAP
Klasiği de, moderni de, her çeşidi, tasavvuf müziği denilen kısmı da haramdır.

Dolmuşta müzik
Sual:
Dolmuşta veya lokanta gibi bir yerde iken müzik çalınıyorsa bize günah olur mu?
CEVAP
Elde olmadan kulağa gelmekle, yani işitmekle, dinlemek ayrıdır. Özel olarak dinlemeyince bize günah olmaz.

Müzik, ruhun gıdası mıdır?
Sual: Zamanımızda çok kimse, müziğe, 'ruhun gıdası' diyor. Gerçekten müzik ruhun gıdası mıdır?
Cevap:
Güzel sanatların bir kolu denilen müzik, hisleri ve düşünceleri seslerle ve hareketlerle anlatmak sanatıdır. Müzik, düzenlenmiş ses ve harekettir. Seslerin melodi, armoni ve polifoni gibi şekillerde düzenlenmesidir. Müzik kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeus'un kızları sayılan Mousa, Müz denilen dokuz heykelin adından hasıl olmaktadır.

Müziğin bütün dinlerde büyük günah olduğu, Dürr-ül-müntekâda yazılıdır. İncil'in yasak ettiği müziği, sonradan papazların Hristiyan dinine soktukları Zerkânî'nin Mevâhib-i ledünniyye şerhinde yazılıdır. Bozuk dinler, kalpleri ve ruhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefislere hoş gelmesi, nefisleri beslemesi ruhani tesir sanıldı. Bugünkü Batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Zamanımızda bozuk dinlerin hemen hepsinde, müzik, ibadet hâlini almıştır. Müzik ile nefisler keyiflenmekte, şehvani arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalpleri temizleyen ve nefisleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden, ilâhî ibadetler unutulmaktadır. Hadîkada deniyor ki:
“Tâtârhâniyye fetva kitabında; başkalarını hicveden, fuhuş, içki anlatan ve şehveti harekete getiren şiirleri teganni ile yani ses dalgaları ile okumak, her dinde haramdır. Harama sebep olan şeyler de haram olur demektedir.”

Vaaz, hikmet, nasihat, güzel ahlak bildiren şiir ve ilahileri teganni ile okumak caizdir. Devamlı, böyle vakit geçirmek mekruh olur. Tarikatçıların, toplantılarında ilahi, zikir, tesbih okuyarak, nefislerin şehvetlerini tahrik etmeleri, daha büyük haramdır. Böyle olduğu kati olarak bilinen toplantılara gitmemelidir.

Kur’ân-ı kerimi, zikri, duayı, ezanı, teganni ile okumak, söz birliği ile haramdır. Teganni; harfleri, kelimeleri değiştirmekte, manayı bozmaktadır. Bunları bile bile değiştirmek haram olur. Bunun için, tecvid öğrenmek lazımdır. Kur’ân-ı kerimi, zikri ve ilahileri, manayı bozmayacak güzel ses ile okumak, müstehabdır. Bu da, tecvide göre okumakla olur. Bunun kalbe, ruha tesiri çok olur. Güzel ses ile okumak demek, nağme yapmak değil, Allah korkusu ile okumaktır. Bütün Peygamberler ve evliya, böyle güzel sesle okurlardı.

Sual: Bazı kimseler, “hadîs-i şerifte, camilerde nikâh akdi yapılabileceği ve def çalınabileceği bildiriliyor” diyerek camide def çalınmasına izin veriliyor diyorlar. Bunun aslı var mıdır?
Cevap:
Bu konuda Hadîkada buyuruluyor ki:
“Hadîs-i şerifte; (Nikâhı herkese duyurunuz! Bunun için de, camilerde yapınız ve defler çalınız!) buyuruldu.” İmâm-ı Münâvî hazretleri, bunu açıklarken; “Mescitlerde def çalınmaz. Hadîs-i şerif, deflerin mescitlerde çalınmasını emretmiyor. Mescitlerin dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikâh yapılmasını emrediyor, buyuruyor.”

Hadîkanın bu yazısından anlaşılıyor ki, çalınmasına açıkça izin verilmiş olan deflerin bile camilerde çalınması yasak olunca, herhangi bir çalgının camide çalınması hiç caiz olmaz.

Müzik Dinlemek Orucu Bozar Mı?

Müzik Dinlemek Orucu Bozar Mı?

Kayıtsız Üye
Müzik Dinlemek Orucu Bozar Mı? Oruçluyken müzik dinlemek orucu bozar mı açıklar mısınız ?


Cevap: Müzik Dinlemek Orucu Bozar Mı?

imamhatipli42
Müzik dinlemek orucu bozmaz.


Cevap: Müzik Dinlemek Orucu Bozar Mı?

Ramadan
şarkı dinlemek orucu bozmaz ama uygun değildir.


Cevap: Müzik Dinlemek Orucu Bozar Mı?

Kayıtsız Üye
Ancak nefse hoş geliyor. Orucu bozabilir. Göz zinası, küfür etmek, orucunu bozmakta nefse hoş gelenlerden.


Kayıtsız Üye
Müzik orucu bozmaz. Mantıklı düşünün arkadaşlar İslam akıl dinidir. Kur&#;an&#;ın bir ayetinde de Düşün seni yaratanın verdiği akılla düşün diye bir söz geçer.


müzik dinlemek orucu bozar mı, oruçluyken müzik dinlemek orucu bozar mı, muzik dinlemek orucu bozarmi

Bu kategoride yer alan Oruca niyet edildikten sonra rüyalanırsa ne olur başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Benzer Yazılar:

Dinimizin müzik dinleme konusundaki ölçüsü nedir?

Değerli kardeşimiz,

Musikî hususunda umumî ölçümüz şu ifadeler olmalıdır:

“Şeriatça bazı savtlar (dinî bakımdan bazı sesler) helâl, bazıları haram kılınmıştır. Evet, ulvî hüzünleri, Rabbanî aşkları iras eden (hatırlatan) sesler helâldir. Yetimane hüzünleri, nefsanî şehevâtı tahrik eden sesler haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır.” (İşaratü’l-İ’câz, s. 78; Sözler, s. , )

Musikîde iki ses kullanılır: insan sesi ve âlet sesi. Bir eser icra edilirken ya tek başına insan sesi veya müzik âletleri kullanılır; çok kere de her ikisinden birden istifade edilir. Her üç halde de insanın hoşuna giden, onun zevk duyduğu ve tesirinde kaldığı ölçülü, belli bir makamda ses çıkarılır. Bu sesler mahiyetine, mevzuuna ve tesirine göre değerlendirilir. Ya insanın ruhuna tesir eder, onda ulvî, dinî, hamâsî hislerin canlanmasına sebep olur; ya da dinlediği bir musikî parçası, nefsine ve süflî hislere hitap ederek yüce hislerin körelmesine sebebiyet verir.

Yukarıdaki ifadelerde de açıkça görüldüğü gibi, meşru olan, dinlenilmesinde bir mahzur bulunmayan ses, insana ulvî hüzünleri, yani dünyanın fâniliğini, ölümün her an gelebileceğini, insanın bir gün gelip toprak olacağını, Allah korkusunu hatırlatmalı veya ilâhî aşkı, Allah sevgisini, dünya üzerinde Cenab-ı Hakk'ın güzel sanat eserlerindeki yüce isimlerinin ve sıfatlarının tecellîlerini hatıra getirmeli. Bu hisleri tahrik eden her türlü sesi dinlemek helâl ve caizdir. Fakat yetimane hüzünleri; insana ümitsizlik veren, sevdiği kimselerden ve nimetlerden ayrılmanın ıztırabını hatırlatan, insanı bedbinliğe, karamsarlığa iten; insanın şehevanî hislerine hitap eden, dinlediği zaman nefsin hoşuna giden sesler ise haramdır, dinlemek caiz değildir.

Bu iki sınıfa girmeyen birtakım sesler de vardır ki, insandan insana değişir. Meselâ aynı musikî parçasını dinleyen iki kişiden birisi nefsânî bir his duyarken, diğeri ondan daha ulvî bir mânâ çıkarmaktadır. Meselâ “İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye/Deli gönül abdal olmuş, gezer elif elif diye.” parçasını bir musikî eşliğinde dinleyen iki kişiden birisi “elif”ten Allah’ı hatırlayıp, ilâhî aşkı düşünürken, öbürü zahirî mânâsına bakarak “elif”ten bir kadını hatırlar, mecâzî bir aşk düşünür.

Bir başka misâl: Yunus’un,

“Aşkın aldı benden beni / Bana seni gerek seni.
Ben yanarım dünü günü / Bana seni gerek seni."

Aşkın şarâbından içem / Mecnûn olup dağa düşem.
Sensin dünü gün endîşem / Bana seni gerek seni.”

şiiri, bugün hem ilâhî olarak, hem de türkü olarak söylenmektedir. Şimdi biri burada geçen “aşk”tan ilâhî aşkı düşünürken, diğeri zâhirî mânâsına bakarak mecâzî bir aşkı hatırlar.

İmam Gazalî Hazretleri ise (İhyâ, II/) musikîyi, haram, mekruh ve mubah olmak üzere üç ana başlık altında inceleyerek şöyle der:

Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan kimseler için yalnızca bu duyguları tahrik eden sesler haramdır.

Vakitlerinin çoğunu buna veren, meşguliyeti âdet haline getiren kimse için mekruhtur.

Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnızca güzel sıfatları tahrik eden kimse için müstehaptır.

İmam Gazalî daha sonra, musikîyi haram kılan şeyin kendisi değil, sonradan ârız olan bazı sebepler olduğunu ifade eder, bunu da şöyle tasnif eder:

"Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir."

"Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır."

Gençliği icabı şehevî duyguların mahkûmu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşer, vaktinin çoğunu bu yolda geçirirse sefih olur.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Çalgı aletleri kullanmak ve şarkı söylemek caiz mi?

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası