hazara kıyısı olan ülkeler / Hazar'a kıyısı olan ülkeler Bakü'de toplandı

Hazara Kıyısı Olan Ülkeler

hazara kıyısı olan ülkeler

Hazar Denizi Statü Sorunu

        Hazar Denizi, dünyanın en büyük tuzlu su gölüdür. Hem deniz hem de göl özelliklerini taşımaktadır. Petrol yatakları zengindir. Hazar Denizi; Batı’da Azerbaycan ve Rusya, Kuzey Doğu ve Doğu’da Kazakistan, Doğu’da Türkmenistan, Güney’de İran toprakları ile çevrelenmiştir. Uzunluğu , genişliği ise kilometredir. Açık denizlerle irtibatı yoktur. Bu yüzden de su seviyesi devamlı değişmektedir. Hazar çerçevesinde yapılan tarihi anlaşmaları kısaca özetlersek, XIX. yüzyıl başlarında Rusya ile İran arsında ’te Gürcistan Antlaşması imzalanmıştır. ’de imzalanan Türkmençay Antlaşması ile de İran, Hazar’da askerî gemi bulundurma hakkından yoksun kılınmıştır. Daha sonraki dönemde Bolşevik ihtilali sonrasında 25 Mart tarihinde, SSCB ile İran arasında Ticaret ve Denizcilik Antlaşması imzalanmış ve Hazar’ın 2 ülke arasında ortak sahipliği kabul görmüştür. Ayrıca bu antlaşmalar ile Hazar Sovyet-İran denizi olarak gösterilmiştir. Hazar’ın mevcut rejiminin en önemli eksikliği ise ve antlaşmaları temelinde yalnızca iki devletin karşılıklı egemen haklarını düzenlemek için tasarlanmış olmasıdır. Ancak anlaşmalarda Hazar’ın göl veya deniz olarak kabul edilmesi ile ilgili herhangi bir hükme de rastlanılmamaktadır. SSCB ile İran arasında yılında oluşturulan bu statü, yaklaşık 50 yıl boyunca hiçbir probleme karşılaşılmadan, yürütülmüştür. Haritalar incelendiğinde de görüleceği gibi Hazar’ın çok büyük bir bölümünün SSCB toprakları içerisinde kalması ve İran’ın sadece güneyde bir miktar kıyıya sahip olması ve İran’ın da Basra Körfezi’nde zengin petrol yataklarına sahip olması, Hazar’ın problem sahasına dönüşmesini engellemiştir. Fakat yılında SSCB’nin dağılması ile Hazar’da mevcut hukuki statüyü bozan çok büyük gelişmeler yaşanmıştır. SSCB etkisinin ortadan kalkması ile; Hazar’a kıyısı olan 3 yeni Türk Cumhuriyeti bağımsızlıklarını ilan etmiş, bu yeni 3 devletin bozuk olan ekonomik iyileştirmeleri maksadıyla, kendi kıyılarında bulunan zengin petrol ve doğal gaz rezervlerini kendi imkânları ile dünya piyasalarına pazarlamaları, söz konusu olmuştur (Birsel, ).

         

        Bu çalışmanın amacı, Hazar Denizi’nin statü sorununun son durumu değerlendirilmeye çalışmaktır. SSCB sonrası kıyıdaş ülkelerce yapılan anlaşmalar değerlendirilecektir. Hazar Denizi’nin deniz mi yoksa göl mü, sorusuna, Hazar üzerinde yapılan anlaşmalarla beraber uluslararası deniz hukuku alanından da cevap aranacaktır. Hazar’a kıyısı olan beş devletin yaklaşımları analiz edilmeye çalışılacaktır. Çalışmanın araştırma yöntemi olarak genel niteliksel analiz yöntemi kullanılacaktır. Ayrıca uluslararası hukuk alanlarından biri olan uluslararası deniz hukuku çerçevesinde de değerlendirilecektir. Çalışma üç temel bölümden oluşacaktır. Birincisi, ‘Uluslararası Deniz Hukuku’, ikinci olarak, ‘Uluslararası Deniz Hukuku Çerçevesinde Hazar Denizi’nin Statüsü’nü değerlendirilecektir. Üçüncü, ‘SSCB Sonrası Hazar’ın Mevcut Statüsü’ belirlenmeye çalışılacaktır.

         

         

        Uluslararası Deniz Hukuku Anlaşması

         

        Uluslararası deniz hukukunun temel kaynağını örf ve adet hukuku oluşturur. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra deniz alanlarının gittikçe artan siyasi ve ekonomik önemine paralel olarak Birleşmiş Milletler Örgütü öncülüğünde deniz hukukuna yazılı bir biçim verme çalışmaları başlamıştır. Bu çalışmaların ürünü olarak, 29 Nisan tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve 10 Aralık tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ortaya çıkmıştır. Bu sözleşmeler ve bunların dışında imzalanan birçok uluslararası anlaşmalar deniz hukukunu düzenleyen kuralların teamülü olma özelliklerini, yazılı hâle getirip deniz hukukunun çok önemli kaynağını oluşturmuşlardır. Uluslararası deniz hukuku, uluslararası hukukun deniz alanlarının kullanımını düzenleyen kurallarına verilen addır. Daha açık ifadesi ile uluslararası deniz hukuku, devletlerin ya da uyruğundaki kişilerin denizlerden, deniz tabanından ya da deniz tabanının altından yararlanmalarını düzenleyen uluslararası hukuk kurallardır. İlgili kurallara göre denizler, hukuksal nitelikleri (statüleri) birbirlerinden farklı alanlara ayrılmışlardır. Uluslararası deniz hukuku, bu vasıta ise devletlerin hangi alanlarda ne tür yetkilere ve sorumluluklara sahip olduklarını belirlemektedir. Ayrıca uluslararası deniz hukuku bu alanların sınırlarının belirlenmesine ilişkin kurallar da öngörmektedir (Kuran, ).

         

        Günümüzde deniz hukuku kurallarını kapsamlı bir biçimde bir araya getiren ve deniz hukukunun temel belgesi olarak bilinen Deniz Hukuku Sözleşmesi; denizlerde ulaşım hakları, karasularının sınırı, ekonomik yetkiler, deniz yatağındaki doğal kaynakların hukuki statüsü, gemilerin dar boğazlardan geçişi, denizlerde canlı kaynakların korunması ve yönetimi, deniz çevresinin korunması ve denizlerde bilimsel araştırma rejimi gibi temel bütün konularını düzenlemektedir. Deniz alanları, hukuki statüleri birbirlerinden farklı deniz alanlarına ayrılmıştır. Bazı deniz alanları ‘devletlerin tam egemenliği’ altındaki deniz alanlarıdır. Bu alanlar, devletin ülkesinin birer parçasını oluştururlar. İkinci grup deniz alanları ise devletlerin münhasır yetkiler kullandıkları deniz alanlarıdır. Bu deniz alanları, devletlerin tam egemen olmadığı, ancak bazı konulara ilişkin olarak egemen yetkiler kullandıkları alanlardır. Üçüncü grup deniz alanları ise ‘açık denizler’ ve ‘açık deniz tabanıdır’. Bunlar hiçbir devletin münhasır yetkisi altında olmayan, bütün devletlere açık deniz alanıdır (Acer vd, ).

         

        Hazar Denizi’ni değerlendirmeye kullanılan ‘kapalı deniz’ kavramıdır. Kapalı deniz tamamen bir veya birkaç devletin toprakları ile çevrili geniş su alanlarıdır. Bir başka değişle bunlar, ‘deniz’ şeklinde tamamlanan büyük göllerdir. Böyle kapalı deniz yalnızca bir devletin toprakları ile çevrili ise bu deniz, kıyı devletinin ülkesinin bir parçası sayılır. Hukuki bakımdan böyle denizlerle, diğer göller arasında bir fark yoktur. Buna karşılık, bir kapalı deniz iki veya daha fazla devletin toprakları ile çevrili ise bir sınır gölü durumunda olan bu denizin hukuki rejimini, kıyı devletler, aralarında bir antlaşma ile tespit ederler. Örneğin, 26 Şubat Moskova antlaşması ile İran ve Sovyet Birliği Hazar denizinin statüsünü birlikte tespit ederek, bu denizden eşit şartlar altında faydalanacaklarını belirtmişlerdir (Doğan, ).

         

        ’deki Sözleşme, ayrıca kirlenme konusunda yeni adımlar atmış ve millî yetkiye tabii deniz alanları dışında kalan deniz yatağı okyanus tabanı ve toprak altı ve bu sahanın kaynaklarının insanlığın müşterek mirası olduğunu kabul etmiş ve bunların işletilmesi konusunda son derece yeni düzenlemeler ve kurumlar getirmiştir. Sözleşme nihayet deniz hukuku ile ilgili uyuşmazlıkların çözümü konusunda da yeni bir düzenleme ve yeni bir kurum getirmiştir. Deniz Hukuku Anlaşması devlet tarafından imzalanmış ve sadece devlet tarafından onaylanmıştır. (Gündüz, )

         

         

         Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi Çerçevesinde Hazar Denizi’nin Statüsü

         

        Kısacası ve anlaşmaları Hazar’ı tanımlamakta yetersiz kalmıştır; bağımsızlığını kazanan cumhuriyetlerin varlığı da göz önüne alınırsa, artık Hazar’ın kimlik bunalımından kurtarılması kaçınılmazdır. Hazar, coğrafi tanımlara göre bir deniz değil, kapalı havzadır. Hazar bir deniz olarak tanımlanırsa, tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre kıyı devletler, kıyılarından mil uzaklığa kadar münhasır ekonomik bölgeler oluşturabileceklerdir. Eğer Hazar’a göl statüsü verilecek olursa kıyıdaş devletler arasında Hazar kaynaklarının eşit paylaşımı söz konusu olabilecektir (Yapıcı, ).

         

        Eğer bir göl olarak tanımlanırsa uluslararası sınır gölü statüsü kazanır ve sözleşmesinin yetki alanına girmemektedir. Soruna hukuki çözüm bulunamamasının sırrı da burada yatmaktadır. Günümüzde Hazar’ın statüsü Deniz Hukuku Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalarla çözümlenebilmektedir. Bu sözleşmeye göre Hazar bir göl, deniz, yarı kapalı veya açık deniz olarak tanımlanabilir. sözleşmesine göre, yarı kapalı veya açık deniz iki veya daha çok devletle çevrilen ve bir okyanusa çıkışı olan veya esas olarak devletlerin kara sularından ibaret olan bir göl, körfezdir. Denizi, göllerden; açık denizlere çıkış, tuzluluk, hacim, yaş, kıta sahanlığı gibi çeşitli özellikler ayırmaktadır. Hazar’ın statüsü konusunda kıyıdaş ülkelerin ortak görüşü paylaşmamaları, uluslararası sınır gölü statüsü kazanmasına da engel teşkil etmektedir. Hazar’daki hukuki statü savaşı nedeni ekoloji, ulaşım, balıkçılık gibi sorunlardan değil, Basra Körfezi ve Sibirya’daki rezervlerden sonra en büyük petrol ve gaz servetlerinin paylaşım savaşının yaşanması sebebiyle ortaya çıkmaktadır (Arslan, ).

         

        Hazar’ın deniz olarak kabul edilmesi durumunda; BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre her kıyıdaş devletin karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri olacak ve Hazar, RF, İran, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan arasında 5 ulusal sektöre bölünecektir. Deniz statüsü ile ulusal sektörlere bölünme uygulaması, sektörlerde büyük enerji kaynaklarına sahip olmaları nedeniyle Azerbaycan ve Kazakistan tarafından kabul görmüş, fakat bu durumda kendilerine düşen sektörlerde rezerv miktarı az olduğu tespit edilen Rusya ve İran tarafından Türkmenistan’ın da desteği ile reddedilmiştir. Göl statüsü, Rusya, İran ve Türkmenistan tarafından kabul görmektedir. Çünkü bu durumda her ülkenin kıyıdan belli bir uzaklığa kadar kendisine ait bölgesi olacak, ortada kalan bölge ise ortak kullanıma açılacaktır. Ayrıca RF ve İran, Türkmenistan’ın da desteği ile Hazar’a deniz statüsünün, açık denizler ile bağlantısı olmadığı için uygulanamayacağını, Hazar’ın göl statüsü altında ortak egemenliğe sahip olması, 20 millik karasuları ve 20 millik ekonomik bölgelerin dışında kalan alanın, ortak olarak kullanılması gerektiğini ileri sürmektedir. (Birsel, )

         

         

        SSCB Sonrası Hazar Denizi Çerçevesinde Yapılan Anlaşmalar ve Hazar’ın Mevcut Statüsü

         

        Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, ortaya çıkan yeni devletler arasında ülkesel egemenlik konusunda ortaya çıkabilecek muhtemel uyuşmazlıklara çözüm getirmek için, 20 Mart tarihinde Kiev’de bir antlaşma imzalanmıştır. Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi olmayan devletlere de açık olan bu antlaşmaya, kıyıdaş devletlerden sadece Türkmenistan taraf değildir. Kiev Antlaşması’na göre, Topluluk üyesi devletler, kendi güvenliklerini sağlamak için diğer Topluluk üyesi devletlerin ülke sınırları ve deniz alanları üzerinde politik, ekonomik ve diğer çıkarlarına aykırı düşecek tutum ve davranışlara başvurmayacaktır. Ülke sınırlarının belirlenmesi ve değişimi, Topluluk üyesi devletlerin çıkarları göz önünde tutularak, komşu devletlerarasında karşılıklı anlaşmalarla düzenlenecektir. Ayrıca antlaşmada muhtemel uyuşmazlıkların çözümü bakımından devlet ve hükümet başkanlarından oluşan ayrı konseylere yetki tanındığı görülmektedir. Tüm bu hükümler çerçevesinde Kiev Antlaşması’nın, hukuki rejimi belirlemediği ve hukuki statü sorununu çözmediği acıktır. Yapısı gereği antlaşma bir çözüm öngörmemekle birlikte; çözümün hangi usule uyularak gerçekleştirileceğine ilişkin kurallar koymaktadır. Bu dönemde Hazar’ın hukuki rejimi ile ilgili, aşağıda ele alacağımız iki önemli gelişme meydana gelmiştir. Bunlardan ilki, kıyıdaş devletlerin iki taraflı ve karşılıklı uzlaşılarına bağlı olarak fiili paylaşımın ortaya çıkmasıdır. İkinci olarak daha yakın tarihlerde, statü sorunu dışındaki bazı sorunlar bakımından tüm kıyıdaş devletlerin taraf olduğu çok taraflı antlaşmaların imzalanmasıdır (Panorama Gazetesi, ).

         

        Eğer Hazar bir deniz olarak kabul edilirse ve ilgili taraflar Hazar gibi kapalı bir denize, açık denizlere uygulanan uluslararası hukuku (, Montego Bay Sözleşmesi) yerleştirmekte uzlaşmaya varırlarsa kıyıdaş devletler, kara sularının dışında kendilerine ait en fazla 12 deniz mili genişliğinde bir ekonomik bölgeye de sahip olacaklardır; söz konusu ekonomik bölgede, hem denizde hem de deniz diplerinde ve dibin alt katmanlarında arama ve işletme haklarını egemence kullanabileceklerdir. Bu durumda benimsenen ilke doğal kaynakların paylaşılması ilkesi olacaktır. Yok, tersine Hazar bir göl olarak kabul edilirse kıyıdaş ülkeler 12 deniz millik bir bölgeye sahip olacaklardır. Bu bölgenin dışında doğal kaynakları ortak bir anlaşma temelinde işletmek zorunda kalacaklar, Hazar Denizi de ortak egemenlik statüsüne geçecektir. Bu durumda doğal kaynaklar kıyıdaş ülkeleri bir araya getiren uluslararası bir otoritenin denetimine verilecek, kararlar oy birliği ile alınacaktır. Bu seçim karşısında kıyıdaş devletlerin konumları ’den beri önemli ölçüde gelişme göstermiştir; ama gene de ortaya bir uzlaşma çıkmamıştır. Başlangıçta İran ile Rusya ikinci yaklaşımı (ortak egemenlik) desteklerken, Azerbaycan birinci çözüme daha yakın durdu, buna karşılık Kazakistan ve Türkmenistan arada yer alan, ama benzer olmayan konumları destekliyorlardı. Pek çok gelişmeden sonra ve ’den beri bu probleme bir çözüm bulmak maksadıyla Rus diplomasisinin gayretlerine rağmen kışına gelindiğinde henüz bu probleme küresel kabul gören bir çözüm bulunabilmiş değildi (Djalılı vd, ).

         

        Rusya ilk defa Hazar’da statü tartışmasını ’de Heşterhan’da Rusya ve Azerbaycan savunma bakanlarının hazır bulunduğu toplantıda ortaya atmıştı. Hazar’a karasuları anlayışı getirerek 12 deniz mili (22 kilometre) sınırı konulmasını isteyen Rusya, Hazar’a ‘deniz’ denmesini istemiştir. Azerbaycan Batılı şirketlerle kıyılarından mil açıkta petrol çıkartılmasına ilişkin sözleşmeler imzalamış; sözleşmelerde Hazar’ın tek taraflı kullanımı öngörüldüğünden deniz statüsü ile bağdaşmamıştır. Azerbaycan’ın petrolünü çıkarma planlarının ve Sovyet-İran anlaşmalarının ışığında kanun dışı olduğunu iddia eden Rusya, eski nüfuz ve zenginlik bölgesini kaybetmeyi bir türlü hazmedememiştir. Çünkü bu anlaşmalar, Hazar’ın deniz mi, göl mü, olduğunu belirlememiş ve suların deniz yatağını çizmemiştir. Moskova’nın görüşünü benimseyen Tahran, 20 Eylül ’te imzalanan kendisine pay verilmeyen petrol anlaşmasını geçersiz kılmak için hayli uğraşmıştır. Bu iki hükümetin iradesiyle Ekim ayının ortasında Moskova’da Hazar’a kıyıdaş beş devletin (Rusya, Kazakistan, İran, Türkmenistan ve Azerbaycan) temsilcilerinin katılımıyla bir toplantı yapılmıştır. ve anlaşmalarını güncelleştirme amacıyla toplantıya katılan katılımcılar, kıyıdaş devletler arasında işbirliğini yürütecek sürekli bir organın oluşmasını sağlayan Hazar Denizi’nde Bölgesel İşbirliği Anlaşması taslağını, hazırlamıştır. Her ne kadar Hazar kıyısındaki kaynakların yasal statüsü tartışılmadıysa da taslak anlaşma tek bir kıyı devletin diğer devletlerin önceden rızasını almaksızın bu tür kaynakları işletemeyeceğini belirtmiştir. Rusya ile İran arasındaki sonbahar görüşü açıkça Azerbaycan’ın petrol anlaşmasını gayri hukuki konuma getirmeyi ve Batılı petrol şirketlerinin bölgeye girişini engellemeyi hedeflemiştir. Rusya 5 Ekim ’te BM’ye başvurarak Genel Kurul’un kış oturumunda Hazar’ın hukuki rejimi sorununun gündeme alınmasını talep etmiştir. Hazar Denizi’nin ortak mülkiyet olduğunu savunan Rusya, tek taraflı anlaşmaları tanıyamayacağını açıklamıştır (Arslan, ).

         

        Hazar’ın göl sınırı olarak belirlenen Sovyet-İran sınırlarını birleştiren Astara-Gasan Kuli hattı, bugün için önemli bir hukuki belgeydi. Moskova’nın görüşünü benimseyen Tahran, 20 Eylül ’te imzalanan kendisine pay verilmeyen petrol anlaşmasını geçersiz kılmak için hayli uğraştı. Bu iki hükümetin iradesiyle Ekim ayının ortasında, Moskova’da Hazar’a kıyıdaş beş devletin-Rusya, Kazakistan, İran, Türkmenistan ve Azerbaycan temsilcilerinin katılımıyla bir toplantı yapıldı. ve anlaşmalarını güncelleştirme amacıyla toplantıya katılan katılımcılar, kıyıdaş devletler arasında işbirliğini yürütecek sürekli bir organın oluşmasını sağlayan Hazar Denizi’nde Bölgesel İşbirliği Anlaşması taslağını hazırladılar. Her ne kadar Hazar kıyısındaki kaynakların yasal statüsü tartışılmadıysa da taslak anlaşma tek bir kıyı devletin diğer devletlerin önceden rızasını almaksızın bu tür kaynakları işletemeyeceğini belirtiyordu. Rusya ile İran arasındaki sonbaharındaki danışıklı dövüş açıkça Azerbaycan’ın petrol anlaşmasını gayri hukuki konuma getirmeyi ve batılı petrol şirketlerinin bölgeye girişini engellemeyi hedefledi. Rusya 5 Ekim ’te BM’ye başvurarak Genel Kurulun kış oturumunda Hazar’ın hukuki rejimi sorununun gündeme alınmasını talep etti. Hazar denizinin ortak mülkiyet olduğunu savunan Rusya, tek taraflı anlaşmaları tanıyamayacağını açıkladı (Arslan, a.g.e, s).

         

        Hazar’a kıyısı olan devletlerden Rusya Federasyonu, Hazar’ın ‘gerçek bir kapalı veya karayla kuşatılmış’ su kütlesi olduğunu ve ‘açık bir deniz’ ile ilgili uluslararası kurallara tabi olamayacağını ifade etmiştir. Hazar’ın göl olduğunu ileri süren İran, Hazar’ın beşe bölünerek her kıyıdaş ülkeye %20 pay verilmesini ve petrol doğal gaz rezervlerinden eşit pay alınmasını savunmaktadır. Azerbaycan ise Hazar konusunda ‘sınır göl’ yaklaşımını benimsemektedir. Bu yaklaşıma göre Hazar’ın kıyıdaş beş devlete ait oluşturulacak sektörlerle beşe bölünmesini ve her sektörün, ait olduğu devletin karasuları sayılmasını ve böylelikle devletin münhasır egemenliğinde olmasını savunmaktadır. Kazakistan da bu konuda Azerbaycan ile hemfikirdir. Temmuz Kazakistan ile Hazar’ın kuzey kısmıyla ilgili olarak deniz yatağı için ortay hat prensibini, su yüzeyi içinse ortak sahipliği içeren bir anlaşma imzalamıştır. Rusya Federesyonu, benzer bir anlaşmayı Azerbaycan ile de yapmıştır. Hazar’ın Rusya ve Azerbaycan sınırları içerisinde kalan ulusal sektörleri Rusya ve Azerbaycan arasında imzalanan anlaşma ile resmen bölünmüştür. İran tarafı statü konusunda tüm kıyıdaş devletlerin katılımıyla bir anlaşma imzalanıncaya dek Hazar’daki petrol ve doğalgaz çalışmalarının durdurulması gerektiğini ifade etmeye devam etmektedir (Yapıcı, ).

         

        Yüzey suları dâhil Hazar Denizi’nin tamamen bölünmesini isteyen Türkmenistan’ın desteğinden başkasını bulamıyor ve Hazar’ın diğer üç kıyıdaş devleti tarafından öne sürülen çözümü kabul etmeyi reddediyordu. Kazakistan, Azerbaycan ve Rusya’nın duruşları birbirlerine yakındı. Üç devlet, Hazar Denizi dibinin ‘değiştirilmiş ‘orta çizgi’ye göre ulusal sektörlere ayrılmasını, yüzey sularının ise bütün kıyıdaş devletlerin ortak mülkü olarak kalması hususunda anlaşmaya varmışlardır. Böyle bir tablo karşısında Hazar Denizi’nin ancak %13’ünü elde edebilen İran paylaşmanın en çok zarara uğrayan ülkesiydi. Bunun dışında Tahran yüzey sularının ortak olması durumunu da pek benimsemiş gözükmüyordu. Gerçekte Rus donanmasının kendi kıyılarına çok fazla yakınlaşmasından endişe ediyordu. Bu arada Kazakistan ile Rusya ’de, Hazar’ın ‘orta çizgi’ ilkesine göre ulusal sektörlere ayrılması konusunda bir anlaşma imzaladılar. Azerbaycan ile Rusya gene aynı ilke üzerinde Ocak’ında anlaşmaya varmışlardı. Düzeni tamamlamak üzere Astana ile Bakü 30 Kasım ’de bu yönde bir anlaşma üzerinde uzlaşmışlar. Kazakistan ile Rusya, Hazar’ın kuzeyinde yer alan petrol yatakları konusundaki anlaşmazlığı çözmek üzere bir anlaşmayı kabul ettiler. Beş devletin her biri bugün deniz dibini sektörlere ayırmada anlaşmış gibi gözükse de paylaşmanın özel şartları henüz tespit edilebilmiş değildir. Kilitlenme devam ederken ortaya bir kutuplaşma çıkmıştır: Tahran ve Aşkabat (Niyazov dönemi) Bakü, Astana, Moskova’nın karşısında yer almış gibidir. Kasım’ında Bakü ile Astana arasında varılan anlaşma Tahran tarafından hiç de hoş karşılanmamıştır. Aralık’ı başında İran Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Bakü’de, Hazar Denizi doğal kaynaklarının paylaşılması hakkında iki taraflı anlaşmaların yapılmasının, söz konusu deniz alanı için herkes tarafından kabul edilen hukuki bir statünün kabul edilmesi sürecini uzatmaktan başka bir işe yaramayacağını açıklamıştır. Öte yandan kıyıdaş ülkelere ‘tek taraflı ve tahrik edici’ hareketlerden kaçınmaları hususunda çağrıda da bulunmuştur. Bu açıklamalar Azerbaycan ve İran arasındaki ilişkilerin zaten iyice bozulmuş olan bağlamı içinde yer almıştır (Djalılı vd, ).

         

        ’lar boyunca süren bu tartışmalar ve uzlaşma arayışı turlarından sonra Hazar kaynaklarının en önemli tarafları Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan Mayıs ’te Hazar tabanı hidrokarbon (petrol ve doğalgaz) kaynaklarının bir ‘Ortak Çizgi-Median Line’ esasına göre, su kaynaklarının (balıkçılık) 5 ülke arasında eşit payda bölüşümü ilkesinde anlaşmaya yaklaşmışlardır. Bölgede etkin çevrelerin ve petrol şirketlerinin de en iyi çözüm olarak gördükleri bu model, ‘Divided Bottom-Common Waters’ (Bölünmüş Taban-Ortak Sular) olarak petrol literatürüne geçmiş bulunmaktadır. Nitekim bu ilke anlaşması, daha Şubat ’de, Kuzey Hazar’daki sahaların aranması, üretilmesi, geliştirilmesi ve paylaşılması bağlamında Rusya ve Kazakistan tarafından ortaklık anlaşması imzalanarak uygulamaya konmuştur. Benzeri anlaşmalar Eylül ’de Rusya ve Azerbaycan arasında da imzalanmıştır. Bu anlaşmanın hazırlık safhasında Haydar Aliyev, “Rusya ile aramızda, denizin tabanından bir orta sınır çizgisi belirleyeceğiz ve tabanı bölüşeceğiz. Bu çizginin belirlenmesi sürecinin başlatılması konusunda anlaşmaya vardık” dedi. Ve Kazakistan ile Türkmenistan’ın da görüşünün buna yakın olduğunu belirtti. Bu durumda İran yalnız kaldığından muhtemelen, bu uzlaşmaya katılmaktan başka alternatifi kalmayacaktır (Yalçınkaya, ).

         

        Yukarıda da belirtildiği gibi Hazar Denizi’ne ne Uluslararası Deniz Hukuku ne de iç göl yasaları tam olarak uygulanamamaktadır. Çünkü birincisinin uygulanmasına engel olarak kapalı olması, ikincisine engel ise oldukça büyük olmasıdır. Hazar Denizi’nin Karadeniz ve Baltık Denizi’ne kanallarla bağlı olması veya göl olarak kabul edilemeyecek kadar büyük olması kapalı deniz sayılmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak kapalı denizin kullanımında da asıl olan kıyı devletlerin uzlaşması olduğuna yukarıda işaret edilmiştir. Bu durumda ve yıllarında yaşanan uzlaşma yolunda alınan mesafeler çözüme yaklaşıldığını göstermektedir. ve ’teki uzlaşmalar, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Toplantısı (UNCLOS) kararları ile ‘Divided Bottom Common Waters’ ilkelerinin bir ölçüde bağdaştığı da bir ölçüde kabul görmekte ve bunun adil olduğu savunulmaktadır. UNCLOS kararlarının uygulanması hâlinde Hazar’ın %’u Kazakistan, %’si Azerbaycan, %’si Türkmenistan, %’sı Rusya ve %’sı İran tarafından kontrol edilecektir (Yalçınkaya, ).

         

        Bu arada Türkmenistan ve İran, Hazar’ın kuzeyindekilere karşı bir ittifak içine girdiler. Mart ’te iki ülke, Hazar’ın güney sektörünün taksimine ilişkin bir antlaşma imzaladılar ve antlaşma ile uluslararası hukukun ilke ve normlarına ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne uygun olarak deniz yatağının paylaşımı konusunda mutabakata vardılar. Ancak antlaşma, bu ilkelerin neyi içerdiğini belirlememekle birlikte, iki ülkenin her bir Hazar devletinin Hazar’ın % 20’sine sahip olması gerektiği ve beş eşit parçaya taksiminden yana olduğu izlenimini vermektedir. Sonuç olarak bugün gelinen noktada, Hazar havzasında kuzeyde Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan’ın, güneyde ise İran ve Türkmenistan’ın bulunduğu Kuzey-Güney anlaşmazlığı vardır. 18 Ekim ’de İran’da Hazar’a kıyısı olan ülkelerin liderleri toplantısının ikincisi düzenlenmiştir. Toplantı sonunda beş kıyıdaş devlet bir bildiri imzalamış, ancak Hazar’ın statüsü konusunda yine nihaî bir uzlaşmaya varılamamıştır. Toplantıda Hazar’a kıyısı olan ülkeler liderler zirvesinin üçüncüsünün yılının Kasım ayında Azerbaycan’da gerçekleştirilmesi kararlaştırmıştır. Bildiride Hazar’la ilgili olarak, Hazar’ın hâkimiyetinin sadece beş ülkeye ait olduğu ve buradaki kaynaklardan sadece bu beş ülkenin yararlanabileceği; Hazar’a kıyısı bulunan beş ülkenin hiçbir zaman karşı tarafa saldırmak için bu denizi kullanmayacağı; kıyıdaş ülkelerden hiçbirinin, başka bir ülkenin Hazar’a kıyısı bulunan bir ülkeye saldırması için topraklarını kullanmasına izin vermeyeceği; Hazar’ın statüsünü belirlemek için müzakerelerin, uluslararası kurallar, hukuksal eşitlik ve barışçıl bir yöntem çerçevesinde devam edeceği ve Hazar'ın, statüsü belirlenene kadar komşu ülkelerin gemilerine kendi bayraklarını asacaklarına ilişkin ilkeler yer almıştır (Terzioğlu, 47).

         

        SSCB sonrası ilk döneminde Rusya, Hazar’ın ortak mülkiyet olarak savunur ve (Azerbaycan’ın yabancı şirketlerle anlaştığı gibi) tek taraflı anlaşmaları tanımamıştır. Rusya Hazar’ın bir kapalı veya karayla kuşatılmış su kütlesi olduğunu ve ‘açık bir deniz’ ile ilgili uluslararası kurallara tabi olamayacağını ifade etmiştir. Temmuz ’de Kazakistan-Rusya Hazar’ın Kuzey kısmının deniz yatağı ‘Ortak Çizgi’ prensibini, su yüzeyi için ortak sahiplik içeren bir anlaşma imzalamıştır. Rusya benzer anlaşmayı Azerbaycan’la yapmıştır. ’te üç devlet, Hazar dibinin ‘değiştirilmiş orta çizgi’ye göre ulusal sektörlere ayrılmasını, yüzey suların bütün kıyıdaş devletlerin ortak mülkü olarak kalmasını anlaşmıştır. İran tarafından teklif edilen ‘Ortak Sahiplik’ (Condominium) veya Hazar’ın beş eşit parçaya (yüzde 20) bölünmesi teklifinin kabul görme şansı oldukça azdır. Çünkü Kazakistan payı yüzde 20 üzerindedir. (Yapıcı, )

         

        Kazakistan Hazar'ın statüsü konusunda Şubat 'e kadar Azerbaycan ile benzer görüşleri benimsemiştir. Bu çerçevede Kazakistan Hazar'ı bir iç deniz olarak nitelemiş ve BMDHS'nin uygulanmasını istemiştir. Kazakistan için kendi petrol ve doğalgaz sahalarındaki egemen haklarının tanınması büyük önem taşımaktadır. Kazakistan ve Azerbaycan'ın görüşleri karşılaştırıldığında, Azerbaycan'ın Hazar'ın tümüyle ulusal sektörlere bölünmesini savunurken, Kazakistan'ın deniz yatağının paylaşılması, Hazar'ın sularının ise belirli bir münhasır yetki alanı dışında ortak kullanılmasını benimsediği görülmektedir. Kazakistan ve Azerbaycan arasındaki bu küçük tutum farklılığı Kazakistan'ın Rusya ile Temmuz 'de anlaşma imzalamasını kolaylaştırmıştır. Kazakistan, deniz tabanının tamamen bölünmesini kabul ederken su kütlesinin ortak kullanılmasını kabul etmekle, Hazar'ı bir sınır gölü olarak değerlendirdiği izlenimi vermektedir. Çünkü Hazar'a deniz hukuku uygulansaydı, kıyı devletlerinin tam egemenliğinin olduğu 12 millik karasuları dışında, millik veya karşı kıyıdaş devletin sınırına kadar münhasır ekonomik bölgeye sahip olacaktır. (Birsel, ) 

         

        Kazakistan bu şekilde yaklaşarak statü sorunu en aza indirmiştir. En azından Rusya ve Azerbaycan’la olan sınırına bir açıklık getirmiş durumdadır. Kazakistan hem Rusya’ya uygun hem de kendi çıkarları korunur bir pozisyonu benimsemiştir.

         

        Rusya, Azerbaycan, Kazakistan Mayıs ’te Hazar tabanı hidrokarbon (petrol ve doğalgaz) kaynaklarının bir ‘Ortak Çizgi-Median Line’ esasına göre, su kaynaklarının (balıkçılık) beş ülke arasında eşit payda bölüşümü ilkesinde anlaşmaya yaklaşmışlar. Bölgede etkin çevrelerin ve petrol şirketlerinin en iyi çözüm olarak gördükleri bu model ‘Divided Bottom-Common Waters’ (Bölünmüş Taban-Ortak Sular) olarak petrol literatürüne geçmiş bulunmaktadır. Bu ilke anlaşması Şubat ’de Kuzey Hazar’daki sahaların aranması, üretilmesi, geliştirilmesi ve paylaşılması bağlamında Rusya ve Kazakistan tarafından ortaklık anlaşması imzalanarak uygulamaya konmuşfunduszeue.info ile sınır olan Azerbaycan ve Türkmenistan kendi paylarından Güney İran’a verdikleri takdirde, bunu yerine, Kuzey’de Kazakistan’dan pay alamayacaklarının farkındadırlar. Bu sebeple İran’ın teklifine hiçbir ülke sıcak bakmamaktadırlar. (Yalçınkaya, )

         

        13 Mayıs tarihinde Cumhurbaşkanı Putin ve Nazarbayev, Hazar Denizi’ni iki ülke arasında ortay hat boyunca bölmek için Rusya ve Kazakistan arasında imzalanmış olan anlaşmaya bağlı yeni bir sözleşme imzaladı. Bu anlaşmaya göre, Kazakistan ve Rusya arasındaki orta hatta yer alan tartışmalı petrol sahaları ‘Kurmangazı’, ‘Khvalynskoe’ ve ‘Tsentralnoe’ 50/50 ilkesi temelinde ortaklaşa geliştirilebilirdi. V. Putin bu adımı “Hazar’da işbirliği konusunda bir dönüm noktası” olarak değerlendirdi. Eylül ’de Azerbaycan ve Rusya arasında deniz, dibinin bölünmesine ilişkin Rusya-Kazakistan anlaşmasına benzer bir anlaşma imzalandı. Bir sonraki yılın şubat ayında Azerbaycan ile Kazakistan aynı ilkelere dayanan başka bir anlaşma daha imzaladı. Bunun ardından Mayıs ’te üç kuzey Hazar ülkesi, bitişik bölgelerinin sınırlarının çizilmesi için bir anlaşmaya imza attı. Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya arasında imzalanan üç taraflı anlaşmanın sonucu olarak, Hazar Denizi’nin dibinin %64’ü orta hat ilkesine göre ulusal bölgelere bölündü. Bu paylaşıma göre Kazakistan %27, Rusya %19, Azerbaycan ise %18 paya sahip oldu (Abilov, ).

         

         

        Sonuç

         

        Sonuç olarak, Hazar statüsü yarı yarıya çözülmüş durumdadır. Çünkü sadece Kuzey Hazar Azerbaycan, Rusya, Kazakistan yetkililerince açığa kavuşmuş ve Kuzey Hazar’ın tabanı geçici/sınırlı olarak paylaşılmış durumdadır. Bu şekilde Rusya'nın çıkar hesabına göre, su yüzeyinin genel kullanımda olması Hazar Denizi'nin bütün olarak ulusal sektörlere paylaşma sorununu ortadan kaldıracaktır. Ayrıca kıyıdaş ülkelerin Hazar'ı ulusal sektörlere paylaşarak serbest bir şekilde ekonomik aktivite yapmalarına da engel olacaktır. Bununla birlikte, Rusya Bakü ve Aşkabat arasındaki bölgesel olmayan yatırımcıların katılımı ile Trans-Hazar boru hattı inşaatı üzerindeki ikili görüşmeleri istememektedir. Bu konuda Tahran Moskova’yı desteklemektedir. Bunun yanında, İran, Hazar Denizi'nin statüsü sorunu ile ilgili olarak kendi yaklaşımını tutmaya devam etmektedir. Böylece İran bölge dışı güçlerin silahlı kuvvetlerinin Hazar’da ortaya çıkma ihtimalini engellemektedir. Genel olarak günümüzde Kuzey Hazar Havzası’nın statüsü belirlenmiş ve Hazar Denizi’nin statüsü yarı yarıya çözülmüş durumdadır. Bu şekilde tüm kıyıdaş devletlerce oybirliğiyle kabul edilmediği için statü sorunu geçici/sınırlı olarak çözülmüş konumdadır.

Hazar Denizi nerede? Hazar Denizi'ne kıyısı olan &#;lkeler!

Hazar Denizi'nin Azerbaycan'ın başkenti Bakü kıyılarına yakın kısmında patlama meydana geldi. Bakü'den çıplak gözle görülebilen patlamaya ilişkin görüntüler sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıldı. Metrelerce yükselen alevler gecenin karanlığını aydınlattı. Patlamanın sebebi ve yeriyle ilgili resmi açıklama yapılmadı.

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) Sözcüsü İbrahim Ahmedov, şirkete bağlı herhangi bir platform veya sanayi biriminde patlama olmadığını belirtti. Enerji sektöründeki yetkililerden, patlamanın Ümit Gaz Havzası'ndaki bir tankerde meydana geldiği öğrenildi.

Hazar Denizi nerede Hazar Denizine kıyısı olan ülkeler

HAZAR DENİZİ NEREDE?

Batıda Kafkas ve güneyde Elburz sıradağları gibi Alp sistemine bağlı genç kıvrımlı dağlarla, doğuda Batı Türkistan ve kuzeyde Doğu Avrupa'nın eski temelden meydana gelen alçak plato düzlükleri arasında yer alan km2 genişliğindeki bir çöküntü çukurunun (depresyon) tabanını işgal eder. Yüzölçümüne ait eski ve yeni veriler, 'dan sonra meydana gelen ve yaklaşık km2'lik bir daralmaya sebep olan menfi seviye değişikliğinden dolayı farklıdır. Hazar'ın yüzölçümü eski verilere göre km2, 'li yıllardan beri az çok istikrara kavuşmuş yeni seviyesine göre ise km2'dir. Bu çok geniş alanından ve km3'ü bulan büyük su hacminden dolayı Hazar'dan genellikle "deniz" olarak söz edilir.

Hazar Denizi nerede Hazar Denizine kıyısı olan ülkelerHazar denizi ulaşım açısından da önemli bir yere sahiptir ve üzerinde büyük miktarda petrol, kuru yük ve yolcu taşımacılığı yapılmaktadır. Bakü, Mahaçkale, Krasnovodsk ve Benderenzeli en işlek limanlardır. Hazar denizi, tarih boyunca ticaret ve ulaşım coğrafyası açısından önemli bir rol oynamıştır.

HAZAR DENİZİ’NE KIYISI OLAN ÜLKELER HANGİLERİ?

Hazar Denizi dünyanın büyük su kütlesine sahiptir, göl sularının yüzde 'ünü oluşturmaktadır. Hazar kıyıları, Azerbaycan, İran, Kazakistan, Rusya ve Türkmenistan tarafından paylaşılır. Hazar denizi üç ayrı fiziksel bölgeye ayrılmıştır. Kuzey-Orta sınır Mangyshlak Eşik, Çeçen Adası ve Cape Tiub-Karağandan geçiyor.

Hazar göl mü, deniz mi? Beş ülke Kazakistan’da Hazar’ın statüsünü belirleyecek

 

Hazar Denizi’ne kıyısı olan Rusya, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan, Hazar Denizi’nin statüsünün belirleneceği “Hazar Denizi Zirvesi”nde bir araya gelecek. Zirve 12 Ağustos’ta Kazakistan’da düzenlenecek.

Rusya: “Ne deniz ne göl”

Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Grigory Karasin, zirve öncesi yaptığı açıklamada, Hazar Denizi’ne özel bir statü verileceğini söyledi. Hazar Denizi’ne coğrafi ve hidrolojik özelliklerinden ötürü deniz veya göl statüsü verilmeyeceğini söyleyen Karasin, “Hazar Denizi, okyanuslarla bağlantısı olmayan bir su kütlesi, dolayısıyla deniz olarak görülemez” dedi. Karasin aynı zamanda Hazar Denizi’nin büyüklüğü, suyunun kimyasal yapısı ve suyun tabanının özellikleri nedeniyle göl olarak da kabul edilemeyeceğini söyledi.

bfe96ff7c9bf17f00efd9a

Ruhani de zirveye katılacak

İran Cumhurbaşkanı Ruhani de zirveye katılmak üzere Kazakistan’da olacak. Hazar’a kıyısı olan ülkeler arasında önemli anlaşmaların yapılması beklenen zirveye katılmanın yanı sıra Ruhani, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ile de bir araya gelecek.

Hazar neden önemli?

Dünyadaki etrafı kapalı en büyük su kütlesi olan Hazar Denizi’ni dünyanın en büyük gölü olarak görenler olduğu gibi, Hazar’ın deniz olarak adlandırılması gerektiği de düşünülüfunduszeue.info kaynaklara sahip Hazar’ın statüsü konusundaki anlaşmazlık, Sovyetler Birliği’nin dağılışından beri sürüyor.

_7d74f1fe05_b

 

Zirveden çıkacak karar, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Trans Hazar, Trans Anadolu ve Trans Adriyatik boru hatlarının kaderini etkileyecek.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan için Hazar Denizi özellikle önem taşıyor. Denize kıyısı olmayan bu ülkeler, taşıma, ticaret ve değerli kaynaklar için Hazar Denizi’ne muhtaç. Basra Körfezi kadar enerji kaynağı barındırmasa da, Hazar Denizi Ortadoğu için iyi bir alternatif olabilir. Statüsü için karar verilirse, yapılacak keşif projeleriyle birlikte bölgede hidrokarbon sektörünün yeniden hayata dönmesini bekleyebiliriz.

 

Hazar'a kıyısı olan ülkeler, Türkmenistan'da düzenlenen Birinci Hazar Ekonomik Forumu'nda buluştu

Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, İran ve Azerbaycan'dan oluşan Hazar'a kıyısı olan ülkeler, 'li yılların başından beri bölgenin sorunlarını çözmek için üst düzey toplantılar düzenliyor. Alınan ortak karar neticesinde geçtiğimiz günlerde Türkmenistan'da Birinci Hazar Ekonomik Forumu yapıldı.

Birinci Hazar Ekonomik Forumu, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'un ev sahipliğinde, Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, Azerbaycan Başbakanı Nevruz Memmedov, Kazakistan Başbakanı Askar Mamin, İran Birinci Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri'nin katılımıyla gerçekleştirildi.

Avaza Kongre Merkezi'nde düzenlenen forumda, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov ve diğer ülkelerin liderleri bölgenin küresel ekonomideki yeri ve rolüne dikkat çeken konuşmalar yaptı.

Berdimuhammedov açılış konuşmasında, Hazar'a kıyısı olan ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Hazar Denizi'nin bulunduğu bölgedeki barışçıl istikrarın ve bölge ülkelerinin iş birliğinin önemini vurgulayan Berdimuhammedov, "Böylece Hazar, enerji, teknoloji ve ulaşım gibi sektörler açısından uluslararası ticaretin önemli merkezlerinden biri haline gelecek." dedi.

Forumun ana mesajının Hazar'a kıyısı olan beş ülkenin güçlerini birleştirmesi olduğunu vurgulayan Türkmenistan Ekonomi Bakanı Azatdurdy Berjanow ise "Hazar Denizi'nin sunduğu iş fırsatlarından ve doğal kaynaklardan yararlanmak istiyoruz. Ayrıca yeni yatırımlar arıyoruz. Ülke ekonomisi olumlu bir yörüngede ve teknik altyapımızı geliştirmek için sürekli çalışıyoruz." dedi.

Bu beş ülke tarafından Ağustos 'de imzalanan Hazar Denizi'nin Yasal Statüsüne İlişkin Sözleşme ile bölgesel entegrasyonda ilk adım atıldı. Bu anlaşma sayesinde ulaşım, ticaret, enerji ve ekoloji alanlarında iş birliğinde yeni bir sayfa açıldı. Birinci Hazar Ekonomik Forumu'nda yıl dönümü kutlanan anlaşma ile yabancı yatırımcılara çağrı yapıldı.

Türkmenbaşı Uluslararası Limanı kilit rol oynuyor

Türkmenistan, ticareti geliştirmek amacıyla ulaşım ve iletişim ağları açısından önemli yatırımlara imza attı. Mayıs 'de açılan Türkmenbaşı Uluslararası Limanı, Türkmenistan'ın Hazar ülkeleri ve Avrupa'yla ekonomik ilişkilerini geliştirme yönündeki girişimlerini önemli ölçüde arttırdı. Şimdiye kadar 40 binden fazla yolcuya hizmet verilen limanda yaklaşık 6 milyon kargo taşındı.

Bölgenin küresel ekonomide öncü bir rol oynadığını ileten Kazakistan Ticaret Odası Başkanı Nuraly Bukeyhanov, "Hazar Bölgesi, Çin ve Güneydoğu Asya'dan Avrupa pazarına deniz yolu ihracatında kilit bölge. Avrupa Birliği ile Rusya arasında bazı yaptırımlar olduğu göz önüne alındığında, bu alternatif yolun büyük bir potansiyeli var. Büyük potansiyel de büyük bir ticaret cirosu anlamına geliyor." açıklamasında bulundu.

Yatırım yaparken ekolojik dengenin korunmasına özen gösterildi

Türkmenistan Devlet Başkanı, Hazar Denizi'ndeki enerji kaynaklarıyla ilgili çalışma yapılırken ekolojik dengenin de korunması gerektiğine işaret etti. Bu konuda uluslararası standartlara uygun davrandıklarını belirterek geçen yıl inşa edilen Türkmenbaşı Uluslararası Limanı'nı örnek gösterdi.

Türkmenbaşı Denizi çok sayıda su kuşuna ev sahipliği yapıyor. Limanın inşaatı sırasında çıkarılan toprak, su kuşları için hektarlık yapay bir adanın yapımında kullanıldı.

"Hazar Denizi'nin turizm potansiyeli büyük"

Bölgenin turizm potansiyeline değinen Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği Genel Sekreteri Umberto de Pretto, "Bölge harika ve burayı geliştirmek sizin elinizde, ancak sürdürülebilir olarak geliştirilmesi lazım. Limanlar ve demiryolları arasındaki hareketleri koordine edebilir ve ticareti geliştirebilirsek, potansiyel çok büyük." şeklinde konuştu.

Etkinlikte 'Yenilikçi Teknolojiler Sergisi' düzenlendi. Foruma davet edilen konuklar burada Türkmenistan'ın kültür ve geleneğini tanıma fırsatı buldu.

İkinci Hazar Ekonomik Forumu 'de, Rusya'nın Astrahan kentinde gerçeleştirilecek.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası