Pankreas, midenin altında ve arkasında yer alan bir iç salgı bezidir. Pankreasın,
Pankreas kanseri, bu salgıların yapıldığı ve nakledildiği hücrelerden gelişir. Kanser ölümleri içerisinde dördüncü sırada gelen pankreas kanseri; sindirim sistemi kanserleri içerisinde kolon kanserinden sonra ikinci sırada yer alır. Kötü bir seyir izler. Eksokrin pankreas kanserlerinin yüzde 95’ini teşkil eder.
Bu şikâyetlerle gelen bir hastada yapılan muayenede,
Mesleki olarak petrol ürünlerine ve kimyasal maddelere maruz kalan insanlarda pankreas kanserinin görülme riski yüksektir. Ayrıca kişide, uzun süren kronik pankreatitin (pankreas iltihabı) varlığı ve bu durumun tedavi edilmemesi de hastalığa yakalanma riskini artırır.
Karnın üst bölgesinde ağrısı ve sarılığı olan hastada öncelikle kan tetkikleri yapılır. Karaciğer enzimleri (ALT, AST, GGT, ALP) ve kan bilirübinlerinde yükselme tespit edilir. Serum Ca düzeyi artar. Bundan sonra, üst karın ultrasonografik tetkiki yapılır. Safra yollarında genişleme 3 cm’den daha büyük olan tümörler saptanır. Daha sonraki aşamada safra yolları ve pankreası daha iyi gözlemlememizi sağlayan MRCP (MR-Kolanjiopankreatografi) yapılır. Kanal genişliği, kanal içinde taş veya tümör ile tıkanma sebebi belirlenir. Takibinde yapılacak tetkik ERCP’dir.
ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjiyo Pankreatografi), tıkanmaya neden olan tümörden biyopsi alınmasına, aynı zamanda sarılığı gidermek ve tıkanan safra yolundan bağırsağa safra akışını sağlamak için kanal içine stent konulmasına da olanak sağlar. Sarılığın artmasına engel olur. Sonrasında spiral ince kesit, abdominal ve torakal tomografi yapılmalıdır. Tomografi bize kitlenin tespit edilmesi karaciğer, akciğer ve lokal yayımlar hakkında bilgi verir. Tümörün çıkartılıp çıkartılmayacağı hakkında yol gösterir. Ayrıca, biyopsi alınarak doku tanısında yardımcı olur.
Endoskopik ultrasonografik tetkik, tümörün lokal olarak ilerlemesinin ne derecede olduğu hakkında yüzde bilgi verir. Bu tetkik esnasında ayrıca ince iğne aspirasyon biyopsisi (FNA) yapılabilir.
Tomografide çıkarılabilecek (rezektabl) tümör saptanan ve sarılığı henüz çok ilerlememiş olgularda, ameliyat öncesi ERCP ve biyopsi gerekmeyebilir. Pankreas tümöründe CT (tomografi) veya USG (Ultrasonografi) eşliğinde yapılan biyopside düşük olsa da tümörün karna veya iğnenin giriş çıkış yolu boyunca yayılma riski vardır. Endosonografi ile yapılan FNA’da bu risk daha düşüktür.
K-Ras veya P53 gen mutasyonu gibi genetik çalışmalar özellikle küçük pankreas tümörlerinde yapılabilmektedir. Yüzde hastada pankreas kanseri ailevi seyreder.
Eğer uzak organ metastazı (yayılımı) varsa, (periton, omentum karaciğer ve pankreas lojundan daha uzaklarda lenf bezlerinde büyüme veya karın dışında başka bir yerde tümör mevcudiyeti) tümör çıkarılamaz.
Tümörün lokal olarak bölgesinde ilerlemiş olması, superior mezenterik arteri (SMA) dereceden fazla sarması, çölyak arter superior mezenterik ven (SMV) ve portal vende tıkanıklık yapmış olması, SMA ve SMV’nin ince bağırsağa giden ilk dalının tümör ile tutulması lokal olarak çıkarılmama kriteridir.
Uzak organ yayılımı olmayan lokal ileri pankreas kanserlerinden öncelikle kemoterapi ve/veya radyokemoterapi uygulanır. Ameliyat öncesi uygulanan bu tedavi (Noadjuvan) tümörlerin küçülerek çıkarılmasına ve daha fazla yayılmasına engel olur.
Hastada periton metastaz mevcudiyeti, tomografide çok iyi tespit edilemez. Bunun için, eğer hastada şüpheli periton metastaz bulgusu varsa, Ca düzeyi ü/ml’den yüksekse, diagnostik (tanısal) amaçlı laparaskopi uygulanabilir.
PET-CT evrelemede ve ayrıca uzak ufak metastazların tespitinde yardımcı olur.
Pankreas kanserinde tedavide amaç tümörün tamamen çıkarılarak hastalığın bir daha tekrarlamamasını sağlamaktır. Pankreas kanserinde küratif (hastalığı tamamen ortadan kaldıran) tek seçenek cerrahidir. En iyi şartlarda bu seçenek yüzde 29’lara kadar çıkabilmektedir. Pankreas kanserlerinde cerrahi olarak tümörün çıkarılamadığı olgularda, semptomları ortadan kaldırıcı cerrahi girişimler yapılabilmektedir (palyatif).
Küratif rezeksiyon pankreasta tümörün yerleştiği lokalizasyona bağlı olarak;
Palyatif Cerrahi:
Teknik olarak çıkarılamayan olgularda eğer hastada sarılık mevcutsa, safra kanalı ile bağırsak arasında bir geçiş (anostomoz) temin edilebilir. Hastada sarılığın uzun süre devam etmesi, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını bozarak hastayı çok kısa sürede ölüme götürür. Bunun için hastada sarılığı ortadan kaldırmak amacıyla, geçici olarak safra kanalı ile onikiparmak bağırsağı arasına stent konulabilir.
Aynı şekilde, eğer tümör onikiparmak bağırsağı veya ince bağırsağın üst kısmını tıkayıp mideden gıdaların geçişini engel teşkil ediyorsa, mide ile ince bağırsak arasında geçiş (anostomos) temin edilir. Böylece hastanın beslenmesi sağlanır. Tümörün yerinde kaldığı bu işlem, uygun vakalarda tümör içinden bağırsağa stent konularak da yapılabilir. Sarılık ve kusma ortadan kaldırılarak hastanın karaciğer böbrek yetmezliğinden ve beslenme bozukluğundan kaybı önlenmiş olur.
Pankreas Kanserinde Kemoterapi:
Pankreas kanserli olgularda dışarıdan kemoterapötik (kanser ilacı) vermek, kan yoluyla bu ilaçların tüm vücudu dolaşarak lokal olarak yerleşmiş olan kanser dokusu haricinde varsa, vücuda yayılmış tüm kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasına olanak sağlar. Bu işlem, ameliyat öncesi ve sonrası yapılabilmektedir. Medikal Onkoloji Bölümlerinde ilgili uzmanlarca uygulanmaktadır.
Pankreas Kanserinde Radyoterapi:
Rdyoterapi pankreas kanserlerinde ameliyat öncesi ve/veya sonrası dönemde yalnız ve/veya kemoterapi ile uygulanmaktadır. Hatta radyoterapi uygun ameliyathane koşullarında ameliyat sırasında da uygulanabilmektedir.
Pankreas Kanserinde Lokal Ablatif Teknikler:
Lokal olarak çıkarılamayan tümörlerde, özellikle endokrin pankreas kanserlerinde tümörün bizzat içine girerek özel bir iğne ile ortadan kaldırmaya yarayan radyofrekans ablasyonu, ısıtarak mikrodalga termoterapi, dondurarak krioterapi, yine nanoknife yöntemi ile elektriksel yakma işlemi yapılabilmektedir.
Pankreas Kanserinde immünoterapi, tedavi edici kanser aşıları, bağışıklık sisteminden olan işaretlenmiş T hücreler ile yapılan hücre tedavileri gibi ileri tedavi teknikleri, klinik çalışmalarda denenmektedir. Fakat henüz kullanım onayı alınmamıştır. Lokal ileri pankreas kanserlerinde pankreas gövdesinin hemen arkasında çölyak pleksus dediğimiz karın içi organlara giden ve gelen sinirlerin oluşturduğu sinir ağ tabakası yayılıma uğrarsa sırta bele vuran çok şiddetli ağrı mevcut olabilir. Bu ağrı mevcudiyetinde algologlar tarafından sinire blokaj tedavileri de uygulanabilmektedir.
Pankreas kanseri sinsi ve ölümcül seyretmektedir. Klinik olarak gastroenterolog, cerrah, patolog, radyolog, intervansiyonel radyolog, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, beslenme uzmanı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı, algolog ve yoğun bakım uzmanlarının olduğu kişiler tarafından multidisipliner bir ekip tarafından değerlendirilmelidir. Pankreas kanseri cerrahisi, gelişmiş merkezlerde deneyimli cerrahlar tarafından yapılmalıdır.
İyi günler. 47 yaşında annemin pankreas başında lezyon tespit edildi. görüntüleme sonuçları: ÜST BATIN ULTRASONOGRAFI :Pankreas baş kesiminde yaklaşık 14 mm boyutlu hipoekoik lezyon saptandı. Yoğun içerikli kistik lezyon?). Olgunun pankreasa yönelik bifazik BT ile değerlendirilmesi uygundur. ÜST BATIN MR İNCELEMESİNDE ; Pankreas başı uncinate processi lokalizasyonunda yaklaşık 17 x 13 mm boyutlarında T1A görüntülerde hipointens , T2 ağırlıklı görüntülerde hiperintens olarak izlenen öncelikle kistik olduğu düşünülen lezyon mevcuttur. Pankreas korpus ve kuyruk kesimi normaldir. Endosonografi (EUS): Bulgular : Pankreas baş kısmında düzgün duvarlı, intramural nodülü olmayan 11x14mm çapında basit kist izlendi . Pankreas korpus, genus ve kuyruğu doğal izlenmiş olup wirsung normal kalibrasyondaydı. Tanı :Pankreas baş kısmında basit kist ÜST BATIN KONTRASTLI BT: Pankreas baş kesiminde 12mm ölçüsünde dinamik serilerde kontrastlanma göstermeyen, kontrastsız serilerde düşük HU değerlerine sahip hipodens kistik lezyon izlenmiştir. Lezyon iç yapısının US veya dinamik MR ile değerlendirilmesi önerilir. Ayrıca Ca değeri 44 geldi. (Normal aralık ) Siz bu sonuçlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevaplar (1)
Merhabalar; görüntüleme yöntemleri daha çok iyi huylu kisti akla getiriyor, lakin kan biyokimyasal testleri önemli. İlaveten perkütan veya endoskopik biyopsi gerekebilir.
26 Kasım
Yunus Yavuz, Rıfat Yalın
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi AD, İSTANBUL
Pankreasın psödokistleri, tüm kistik lezyonlarının %'ını oluşturur. Geri kalan % pankreasın kistik tümörleridir (PKT)[1]. Son yıllarda geliştirilen modern görüntüleme yöntemleriyle bu lezyonlar daha sık görülmeye ve preoperatif tanıları üzerinde daha fazla durulmaya başlanmıştır. Daha çok, karın içindeki bir patolojinin nedeni araştırılırken tesadüfen bulunan bu kistik tümörlerin, ayırıcı tanısı da büyük önem taşımaktadır. Çünkü biyolojik davranışları ve tedavileri tamamen farklıdır. Seröz kistik tümörler tamamen benign kabul edilmekte, semptom vermedikleri takdirde tedavi edilmeleri gerekmemektedir. Diğer yandan müsinöz kistik tümörler (MKT) ve intraduktal papiller müsinöz tümörler (İPMT) premalign veya belirgin şekilde malign tümörler olup, pankreas rezeksiyonu gerektirmektedir. Preoperatif birçok tanı yöntemi kullanılmasına rağmen, bazen MKT de çıkartılan spesmenin tam olarak incelemesi yapılmadan kesin tanıyı koymak mümkün olmamaktadır.
Tarihçe
İlk kez tarihinde Compagne ve Oertel, pankreasın seröz ve MKT'lerinin histopatolojik özelliklerini ve bunların ayırımının önemini ortaya koydular[2]. O tarihten beri de MKT'lerin gizli veya belirgin malign potansiyele sahip olduğu açıklığa kavuştu.
'de Ohhashi ve ark.[3], daha önceden tanınmayan bir pankreas kistik lezyonunu pankreasın müsin salgılayan tümörü olarak tanımladılar. Son 10 yıl içinde literatürde çok sayıda vakanın bildirildiği bu müsin salgılayan tümörlere intraduktal papiller müsinöz tümör adı verildi[4].
Bu yazımızda, pankreasın en sık görülen kistik tümörleri olan seröz ve müsinöz kistik tümörlerle, İPMT'ün özellikleri, ayırıcı tanının önemi ve uygulanacak tedavi yönteminin ne olması gerektiği üzerinde durulacaktır. Pankreasın az görülen diğer kistik tümörleri tartışılmayacaktır.
Klinik Belirti ve Bulgular
PKT'nin patognomik bir klinik belirtisi yoktur. Hastaların çoğu (%) asemptomatik olup, tesadüfen herhangi bir radyolojik tetkik sırasında ortaya çıkar[4]. Bu lezyonlar semptom verdikleri zaman, nedeni çoğu kez kitlenin yaptığı basıdır. Çoğu pankreas kuyruğu ve gövdesinde yerleştiğinden retroperitoneal invazyon (ağrı), duodenal obstrüksiyon bulgusu vermez. En sık görülen belirtisi, karında dolgunluk veya ağrıdır. Kilo kaybı, iştahsızlık ve yorgunluk hissi ender olarak görülür. Pankreasın duktal adenokanserlerinden farklı olarak, sarılık ender olarak ortaya çıkar (%15'den az). Bu nedenle pankreas başında büyük bir kitlenin varlığında sarılık yoksa, bunun kistik pankreas tümörü olma olasılığı artar[4].
Müsinöz kistik tümörlerde semptomların çoğu, kitlenin lokal etkisine bağlıdır. Hastaların %'sinde bir pankreatit veya pankreatopati öyküsü vardır[5]. Müsinöz kistik tümörlerde semptomların varlığı, malignite olasılığını artırır. Malign olan MKT'lerin %25'inde karında ele gelen bir kitle fark edilir[6]. Pankreas başında lokalize olan MKT'lerin %'ında sarılık ve ayrıca mide tutulumuna bağlı olarak kanama, portal hipertansiyon, hemobilya görülebilir[7].
İPMT, diğer kistik tümörlerden tamamen farklıdır. İPMT'lerin %20'si asemptomatik olup, çoğunda tekrarlayan karın ağrıları kronik pankreatit olasılığını akla getirir. Büyük bir kısmı da, kronik pankreatit gibi tedavi edilir. Eğer İPMT de invaziv bir karsinom ortaya çıkarsa (yaklaşık hastaların %40'ında olduğu gibi), pankreas duktal adenokarsinomunda olduğu gibi ağrı, sarılık, kilo kaybı görülür[8].
Sınıflandırma
Pankreasın kistik tümörlerini dört ana grupta toplamak mümkündür;
1. Seröz Kistik Tümörler (SKT),
2. Müsinöz Kistik Tümörler (MKT),
3. İntraduktal Papiller Müsinöz Tümörler (İPMT)
4. Nadir Kistik tümörler (Kistik insülinoma, asiner hücreli kistadenokarsinoma, kistik koriokarsinoma, solid psödopapiller neoplazmlar, kistik lenfanjiomatöz neoplazmlar kistik teratoma). Akkiz ve konjenital kistler de pankreasın nadir tümörleri arasında yer alır[9].
Değişik tipteki pankreas kistik tümörlerinin, hücrelerinin kaynağı da farklıdır. Bu nedenle biyolojik davranışları birbirinden farklı olup, seçilecek tedavi yöntemi de farklı olmaktadır.
Bugün için SKT'lerin tamamen benign, MKT'lerin gizli veya belirgin malign potansiyele sahip olduğunu biliyoruz. Daha fazla malign potansiyele sahip olan İPMT'lerin klinik önemi de çok daha fazladır.
Seröz Kistik Tümörler
Pankreasın primer kistik tümörlerinin %30'unu SKT oluşturur. Daha çok kadınlarda (%65) görülür ve yaş ortalaması 62'dir. Mayo Klinikte son 55 yıl içinde SKT tanısıyla ameliyat edilen hasta sayısı 40'dır. Bu kistik tümörler daha çok pankreasın baş kısmında yerleşirler. Genelde tamamen benign lezyonlar olarak tanınırlar. Buna rağmen literatürde yayınlanmış ender malign şekilleri de vardır.
Seröz kistik tümörler genellikle düzgün sınırlı, içinde müsin bulundurmayan sıvı ile dolu, 2 cm'den küçük çok sayıda kistlerle dolu, sünger şeklinde yapılardır. Büyüklükleri birkaç santimetreden 25 cm'e kadar değişebilir. SKT içinde yeralan kistleri çevreleyen hücreler tek katlı, üniform, küboidal ve glikojenden zengindir. Bu hücrelerin açık sitoplazması, yuvarlak nükleusu karakteristik olarak atipi veya displazi göstermez[9,10].
Müsinöz Kistik Tümörler
Pankreasın kistik tümörlerinin %'u MKT'dür. Genellikle kadınlarda (%95) ve ortalama 50 yaşlarında görülür. Bazı araştırmacılar erkeklerde hiç görülmediğini ileri sürerler. Çoğunlukla pankrasın gövde ve kuyruk kısmında yerleşirler. Çapları 5 cm'den daha büyüktür, 25 cm'e kadar ulaşabilir. Sayıları da altıdan daha az olan, pankreas kanallarıyla ilişkisi olmayan kistlerden oluşurlar.
MKT'lerin benign şekli olan müsinöz kistadenomalarda benign görünümlü, pankreas kanal epitelini andıran ve müsin salgılayan kolumnar epitelle sarılmıştır. Ayrı kistlerin içinde toplanan müsin, bazen basınç etkisiyle epitel tabakasının bütünlüğünü bozabilir. İntrakistik sıvı, SKT'lerden daha koyu, kıvamlı olup, müsin içerir. Epitelyal hücreler ayrıca CEA ve serotonin de bulundurur.
Malign dejererasyona sık olarak rastlanır. Fakat bu olay çok uzun bir zaman içinde (17 yıla kadar uzayabilir) gerçekleşir. MKT'lerde kist içine doğru papiller uzantılar sıkca görülür ve devamlılığı bozulan epitelde atipi, displazi, karsinoma in-situ veya belirgin karsinoma invazyonunu gösteren alanlar bulunabilir[8].
İntraduktal Papiller
İPMT'ler çok yakın zamanda tanımlanmıştır. Bu tümörler ana veya yan pankreas kanalları içine doğru papiller uzantılar veya kistik genişlemeler yapan, neoplastik müsinöz hücrelerden oluşur. Genişlemiş kanallar içinde mukus bir kitle görünümü verir. Bazen de endoskopik girişim sırasında papilladan mukus geldiği görülebilir. İPMT'ler morfolojik olarak 4 ana grupta toplanır:
a. Ana pankreas kanalında diffüz ektazi,
b. Ana pankreas kanalında segmenter ektazi,
c. Yan dallarda duktal ektazi (genelde baş/boyun kısmında)
d. Pankreas kanallarıyla bağlantılı unifokal/multifokal kistler.
Histolojik olarak da, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 3 gruba ayrılırlar:
A- Benign adenoma, B- Sınırdakiler (orta derecede displazi), C- Malign tümörler (karsinoma)[9].
MKT ve İPMT Arasında
Ayırıcı Tanı
1. Her ne kadar SKT ile İPMT arasında bir ilişki yoksa da, İPMT ile MKT arasında yakın bir ilişki vardır.
2. MKT'de kistler ve displastik değişiklikler, pankreas kanallarıyla ilişkili değildir. Buna karşılık İPMT pankreas kanallarında (ana ve/veya yan kanallar) kistik genişlemelerle kendini gösterir[8].
3. MKT'lerin çoğu (%) pankreas kuyruk ve gövde kısmında görülürken, İPMT'ler pankreas kanallarının herhangi bir kısmında (çoğunlukla baş kısmında) ortaya çıkarlar[11,12].
4. MKT düzgün sınırlı, kalın fibröz kapsüllü ve müsin bulunduran, İPMT ise genellikle dilate, düzensiz, mukus ile dolu kanallar olarak ortaya çıkar[5].
5. Histolojik inceleme ile MKT ve İPMT ayırt edilemez. Her ikisinde de epitel, pankreas kanal hücrelerini andıran, papiller uzantılar yapan, müsin salgılayan hücrelerden oluşur[8].
Tanı İçin Radyolojik
Değerlendirme
Uygulanacak tedavinin şekli, kistin tipine göre değişeceği için, preoperatif değerlendirmenin önemi büyüktür. Bu nedenle öncelikle üç önemli noktanın kesin aydınlatılması gerekir:
a. Kistin intrapankreatik kaynaklı olduğu kesinleştirilmelidir.
b. Pankreatik psödokist olasılığı ortadan kaldırılmalıdır.
c. Açık veya gizli malign potansiyeli saptanmalı, buna göre rezeksiyon planlanmalıdır.
Pankreasın kistik tümörleri genelde intraabdominal hastalıklar için yapılan görüntüleme yöntemleriyle (US, BT/MR) anlaşılır ve sıklıkla bu görüntülemedeki özellikleriyle ayırt edilirler.
Seröz kistik tümörler bilgisayarlı tomografik (BT) incelemelerde: a-Polikistik, b-Oligokistik ve c-Balpeteği şeklinde görülürler. Polikistik görünüm en sık olanıdır (%70) . Genellikle sayıları 6'dan fazla, multipl, küçük (
MKT ise BT de genellikle çok sayıda makrokist (%80) daha az olarak da multiloküler (%20) veya yan-yana birkaç kistten oluşurlar. Çapları funduszeue.info cm'e kadar çıkabilir[13] (Şekil 1). Kistlerin içinin ayrıldığı veya lümen içine papiller uzantılar yaptığı, kalın, düzensiz bir duvarla kaplandığı görülebilir. Bu kistik tümörlerde kalsifikasyon az olarak (%20) bulunur[14,15].
İPMT karakteristik olarak pankreas ana/yan kanallarda kistik genişlemelerle kendini gösterir. Ayırıcı tanıda, özellikle kronik pankreatit veya pankreas kanalını tıkayıcı tümörlerden ayırd etmede BT çok yararlı olur (Şekil 2). Seröz ve müsinöz kistik tümörlerin ayırıcı tanısındaki BT özellikleri Tablo 1'de görülmektedir.
Diğer görüntüleme yöntemlerinden ERCP, MRCP, Endoskopik Ultrasonografi (EUS), anjiyografi, intraduktal pankreatoskopi ve intraduktal ultrasonografi yararlı olabilir.
Genellikle ERCP, SKT ve MKT ayırımında pek yararlı olmaz. Fakat pankreasın psödokisti ile kistik tümörlerinin ayırımında yararlı olur. ERCP özellikle İPMT'lerin tanısında, kanallardaki dilatasyonun, papiller uzantı veya malign invazyonun gösterilmesinde çok faydalı olur. Ayrıca bu endoskopik inceleme sırasında papilladan koyu kıvamlı mukus gelmesi (%30) görülebilir. Diğer taraftan MKT ile İPMT'ün ayırımında da ERCP yararlı olabilir[16].
Pankreasın kistik tümörlerinin değerlendirme ve ayırıcı tanısında yeni bir yöntem olarak EUS de çok yararlı olabilir. EUS kistin duvarı ve iç yapısı hakkında (septasyon, iç nodüller vb.) ayrıntılı bilgiler verebilir. Keza EUS altında ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanısal değeri oldukca fazladır[17,18]. Mallery ve arkadaşları, EUS, CT/US ve cerrahi sırasında alınan doku örneklerinin değerlendirmesini yaptıklarında, bunların sensitivitesinin ortalama %77 ve birbirine yakın olduklarını saptamışlardır[19].
Anjiyografi bazen hipervasküler bir kitleyi gösterse de, genellikle PKT'leri hipovasküler lezyonlardır. Keza psödokistlerde hipovasküler özelliktedir. Bu nedenle PKT'lerin ayırıcı tanısında anjiyografinin pek bir yeri yoktur[20].
PKT'lerin tanısında ağızdan, transpapiller, intraduktal pankreatoskopi/ultrasonografi ve beraberinde biyopsi alınması oldukca yeni yöntemler olarak ortaya atılmıştır.
Perkütan Aspirasyon ve
Sitoloji
Malign MKT'lerde sitolojik inceleme ancak %29 oranında pozitif bulunur[21]. Diğer yandan kist sıvısının sitolojik incelemesiyle psödokist ve tümör ayırd edilemez. Sıvının viskositesinin artmış, müsin boyamasının pozitif olması MKT için son derece sensitiftir. Fakat invaziv tümörü, invaziv olmayandan ayırt etmede yetersiz kalır[22].
Eğer aspirasyon sırasında mini biyopsi elde edilebilirse, kistik lezyonun tanınmasında hücresel özellikler (SKT'de glukagon bulunduran kuboid, vakuolsüz, berrak sitoplazmalı hücreler, İPMT'lerde müsin bulunduran kolumnar hücrelerin papiller uzantıları, atipinin varlığı vs.) çok yararlı olur[23].
Seröz kistik tümörlerde müsin yokluğu, glikojen için yapılan Periyodik Acid-Schiff reaksiyon pozitifliği karakteristik bulgulardır[2]. Ayrıca müsin boyanmasının pozitif olması da, gizli veya aşikar bir malign lezyon bulunduğunu gösterir[24]. İntrakistik sıvıda CEA'nın ng/ml den fazla olması müsinöz kistik bir tümör varlığı, 5 ng/ml den az olması ise kesinlikle MKT olamayacağını ortaya koyar[25]. Bunun dışında, diğer tümör markerları da (CE , CA vb.) MKT'lerde çok yüksek değerlere ulaşır[24,26]. Kist sıvısının incelenmesinde elde edilebilecek bir diğer önemli bulgu da amilazın çok yüksek olmasıdır[27]. Alınan sıvıda amilazın yüksek olması kuvvetle psödokist varlığını gösterir[10] (Tablo 2).
PKT İle Psödokistin Ayırıcı
Tanısı
Pankreasın en sık görülen kistik lezyonu olan psödokist ile kistik tümörleri çok sıklıkla karışabilir. Geçmişte bu yanlış tanı oranı % gibi oldukça yüksekti. Günümüzde modern görüntüleme yöntemleriyle bu oran %10'a inmiştir[15,28].
PKT'lerinde %40'a varan oranda epitel tabakasının bulunmaması ve alınan biyopsilerde kist duvarında epitel görülmemesi en önemli yanlış tanı konulma nedenidir. Pankreas kist sıvısında amilaz ve lipazın çok yüksek olması, hastada akut pankreatit geçirme öyküsü, çok kuvvetli, benign, neoplastik olmayan (psödokist) bir kistin varlığını akla getirmelidir[15] (Tablo 3).
Cerrahi Tedavinin Seçimi
PKT'lerinde tedavi, kistin tipine göre değişir. Genellikle müsinöz kistlerde ideal olanı rezeksiyon, seröz kistlerin ise izlenmesidir. Her ne kadar seröz kistlerin benign özellikte olması, rezeksiyonun mortalite ve morbiditesinin yüksek bulunması gibi nedenlerle izlenmesi önerilmişse de, yılında Pyke, Talamini, Delcore ve Warshaw (yaşlı hastalarda ve benign görünümlü kistik tümörler dışında) tüm PKT'lerinde cerrahi rezeksiyon yapılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir[15,]. Bunun gerekçeleri şöyle özetlenebilir;
a. Preoperatif benign/ malign ayırımı bazen tam ve kesin olmaz.
b. Rezeksiyon yapılmayanlarda potansiyel bir risk vardır
c. Deneyimli merkezlerde pankreas rezeksiyonunun riski çok azalmıştır.
d. Küratif rezeksiyonun prognozu çok iyidir.
Günümüzde daha çok kabul gören görüş ise, PKT'lerinin ayırıcı tanısının yapılması ve tedavinin buna göre planlanmasıdır. Eğer SKT pankreasın kuyruk veya gövde kısmınde yerleşmiş ve semptom veriyorsa (ağrı, sarılık vb.) cerrahi rezeksiyona gidilmelidir[8].
Seröz kistik tümörlerde rezeksiyon planlanıyorsa, konservatif (radikal olmayan) rezeksiyon tercih edilmelidir. Lenfadenektomi yapılmasına gerek yoktur. Enükleasyon teknik olarak mümkündür, fakat fistül gelişme olasılığı fazladır[28,31]. Diğer teknik yaklaşımlar (kisto-enterostomi, eksternal drenaj, perkütan sklerozis vb.) kesinlikle uygulanmamalıdır[9,13].
Proksimal veya distal pankreasda lokalize tüm MKT'ler cerrahi olarak çıkartılmalıdır[5]. Pankreas başında lokalize olan lezyonlar da pilor koruyucu pankreatikoduodenektomi (PPPD) iyi bir seçimdir[5,]. Sıklıkla görüldüğü pankreas kuyruk ve gövde MKT'lerinde segmental santral rezeksiyon veya dalak koruyucu rezeksiyon düşünülmelidir. Eğer karaciğerde sınırlı ve lokalize bir metastaz varsa, bununda rezeksiyonu yapılmalıdır fakat, bunun prognoza ne derece etki ettiği henüz bilinmemektedir[37]. Kuşkusuz bu rezeksiyonlarla birlikte daha ileri lenfadenektomi yapılmasının herhangi bir olumlu etkisi saptanmamıştır[4]. Bazı cerrahların önerdiği enükleasyonun ise, malignite olasılığının yüksek ve fistül gelişme riskinin fazla olduğu unutulmamalıdır[35,38]. Sonuç olarak, MKT için kistin lokalizasyonuna göre, anatomik pankreatektomi seçilecek yöntem olmalıdır[4,5].
İPMT'in gizli veya belirgin malign potansiyeli diğerlerinden daha fazladır. Buna nedenle mutlaka cerrahi rezeksiyonları gerekir. Cerrahi rezeksiyonun sınırlarının ne olacağı ise tartışmalıdır[8]. Özellikle pankreas yan kanalları tutan lezyonlarda bazı cerrahlar lokalize rezeksiyonu yeterli bulmaktadır[21]. Ana pankreas kanalı tutulumunda da tek bir görüş yoktur[39,40]. Ana kanal dilatasyonu gövde ve kuyruktaysa (%10) distal pankreatektomi frozen sectionla birlikte uygun bulunmaktadır[].
Prognoz SKT ve invaziv olmayan MKT'lerin tam olarak cerrahi rezeksiyonu küratiftir ve ameliyat sonrası izlenmesine de gerek yoktur[2,4,5,15]. Geçmişte MKT'lerin 5-yıllık yaşam süresinin % olduğu ileri sürülmüştü[15,29,30]. Günümüzde ise MKT'lerin prognozunun tipik duktal adenokarsinomalardan daha iyi, ortalama % olduğuna, fakat % gibi çok yüksek olmadığına inanılmaktadır[39,43,44].
İPDT ise displastik yapı yıllarca in-situ olarak kalabilir[45,46]. Yan dalları tutan İPDT'lerde lokal-anatomik rezeksiyon küratif olabilir ve yıllarca rekürrens olmayabilir[43]. Bununla beraber spesmen invaziv tümör varlığı gösterirse rekürrens oranı %[4], 5-yıllık yaşam süresi %50'den azdır[47].
Neoadjuvant/postoperatif kemoterapi veya radyoterapinin malign MKT'lerde etkisi tam olarak bilinmemektedir[48,49].
Sonuç
Pankreasın en önemli kistik tümörleri seröz, müsinöz ve intraduktal papiller müsinöz tümörleridir. Eğer pankreatit öyküsü yoksa, pankreasın tüm kistik lezyonları, aksi kanıtlanıncaya kadar kistik tümör olarak kabul edilmelidir. Bu tümörlerin ayırıcı tanısı güçtür ve tedavi yönünden büyük önem taşır. Seröz kistik tümörler benign kabul edilirken, müsinöz kistik tümörler gizli veya açıkca maligndir.
İdeal tedavi tüm müsinöz tümörlerin rezeksiyonudur ve en uygun olanı anatomik rezeksiyondur. İnvaziv bir hastalık yoksa prognoz çok iyidir, invaziv bir hastalık varsa prognoz çok kötüdür. CT/EUS ile izlenmelidir.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası