Istanbula Yakın Keşfedilmemiş Yerler

Mevsim bahar olunca insanın kendini dışarılara atası özellikle de doğaya kaçası geliyor. En çok da pandemi dönemi evde geçen hafta sonlarından sonra kalabalıklardan uzak kalabileceğimiz doğa kaçamakları daha çok tercih edilir oldu. İstanbul’a yakın gezilecek yerler o kadar fazla ki… Bazıları 40 – 50 dakika, bazıları 2 – 3 saatlik sürüş mesafesinde birbirinden güzel cennet köşelerle dolu çevremiz.

Bu yazıda özellikle yürüyüş ve kamp için gittiğim rotalardan en sevdiklerimi sizler için derledim. Hepsi de aslında mevsime bağlı kalmadan gidebileceğiniz yerlerden. Yazın yüzmek, baharda yürüyüş kışın da belki sadece yeni bir şeyler tatmak için kaçabileceğiniz yerler.

Eğer kamp yapmayı seviyorsanız TÜRKİYE’NİN EN GÜZEL KAMP ALANLARI yazıma da bakabilirsiniz. 

İşte, benim sizler için seçtiğim İstanbul’a yakın gezilecek yerler listem. 

Şile

Şile yakınlığı ve sunduğu imkanlarla İstanbul için bir nimet. Açılan yeni yol sayesinde en iyi şartlarda 30 – 40 dakikada vardığınız Şile’nin harika bir doğası var. Sakin koyları, mavi bayraklı plajları ve yürüyüş yolları ile dolu ormanlarıyla en kolay kaçış kapımız diyebilirim.

Şile sanırım en çok denizi için tercih edilen yerlerden. Merkez ve civarı bazıları tesisli bazıları kendi halinde denize girebileceğiniz birçok koylarla dolu. Sakin zaman geçirmek istiyorsanız bu koyları, daha kalabalık, eğlenceli şeyler arıyorsanız merkezdeki mavi bayraklı plajları, beach kulüpleri tercih edebilirsiniz. Bunun için Ayazma Plajı (halk plajı), Kabakoz Köyü Plajı, Akçakese Halk Plajı, Sofular Köyü, Sahil Köy gidebileceğiniz yerlerden.

Sahil kasabası olunca Şile’de en çok öne çıkan şeylerden biri de balıkçı lokantaları oluyor. Ayrıca merkezde görecek bir sürü şey var Şile’de. Şile’nin ünlü ahşap evlerini görebileceğiniz sokaklar, Şile Kalesi, Şile Feneri, Ağlayan Kaya, Kavala Parkı, Kumbaba Tepesi, Serintepe Piknik Alanı bunlardan birkaçı.  

Ayrıca, etrafında yürüyüşler yapabileceğiniz köylerin yanı sıra Saklıgöl, Değirmen Çayırı Şelalesi, Darlık Barajı, Havılı Köyü ve Şelalesi, Onbir Göller Vadisi, Gürlek Mağarası, çocuklar içinse İncekum Macerapark’ı gibi yerleri de ziyaret listenize ekleyebilirsiniz. 

Ağva

Şile’ye bağlı Ağva merkeze 30 dakika uzaklıkta… Ağva da denizi ve doğal güzellikleriyle İstanbul’un başka şanslı köşelerinden biri. Ağva’nın kelime anlamı “iki dere arasına kurulmuş köy” demekmiş. Göksu ve Yeşilçay dereleri arasına yerleşmiş olan Ağva, bana göre güzelliğini de bu derelerden alıyor.  

Doğayla çevrili Göksu Nehri daha kendi halinde. Yeşil Çay ise yine yeşillikleri içerisinde ama etrafında çeşitli tesisleri ile daha popüler… Tesisler genellikle nehrin ulaşım olmayan tarafında olduğundan birçoğuna geçmek için tekne, sal ya da bir çeşit teleferik gibi eğlenceli yöntemler kullanılıyor. Doğayla iç içe olan bu tesislerin hepsi de bu ortama uygun olarak tasarlanmış. Dere kıyısındaki tesisler, günü birlik tercih edilebileceği gibi hafta sonu için de gayet güzel bir seçenek olacaktır. Bahar ve yaz aylarında özellikle hafta sonları çok yoğun olduğundan rezervasyonsuz gitmemeye çalışın. 

Ağva’nın plajı da oldukça güzel. Yüzme dışında piknik, doğa odaklı aktiviteleri yapma fırsatı bulabiliyorsunuz. Dere kıyısında kano, deniz bisikleti ile gezinti yapabileceğiniz gibi ormanda yürüyüş ve dağ bisikletini seçebilirsiniz. Ağva Plajı, Kurfallı Altı Plajı, Kadırga Koyu, Kilimli Koyu görebileceğiniz yerlerden.

Sapanca

İzmit ile Sakarya sınırındaki Sapanca Gölü ve çevresi yeşilden bir cennet. Her mevsim farklı bir güzelliği olan Sapanca’yı ben sonbahar renkleriyle daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. 

Hem göl çevresinde hem de yakınlarında yapılacak oldukça fazla şey var. İsterseniz hiçbir şey yapmadan sadece göl civarında dolanabilir, kahvaltı yapabilir ya da balık lokantalarında takılabilirsiniz. Hem günü birlik hem de hafta sonu planlarına uygun Sapanca’da son dönemde spa otelleri de popüler oldu.

Aktivite seviyorsanız göl çevresinde yürüyüş ve bisiklet turları yapabilir; gölde sandal, kano ya da deniz bisikletleriyle gezinebilirsiniz. Zipline, paintball ya da Kartepe’de kayak bölgede yapılabilecek diğer aktiviteler. Göle yakın mesafedeki Soğucak Yaylası, Kırca, Katırözü, Sultanpınar, Çiğdem yaylaları hem gezinti hem de yürüyüş için oldukça güzel. 

Tarih ve kültür meraklısıysanız Sapanca merkezdeki Osmanlı camilerini de ziyaret edebilirsiniz. Rüstempaşa Cami, Rahime Sultan Cami, Camii Cedid sizi bekliyor. 

Ayrıca Kırkpınar Mahallesi, Sakarya İl Ormanı Tabiat Parkı, Kuzuluk Kaplıcaları Sapanca’da görebileceğiniz diğer yerler ancak Ormanya’da tamamen farklı bir deneyim de yaşayabilirsiniz. 

Kerpe

Kayalıkları ile ünlü KERPE özellikle fotoğraf meraklılarının uğraması gereken yerlerden biri. Karadeniz’in bu küçük balıkçı köyü şimdilerde doğa severlerin ilgi noktası haline geldi. Küçük sahili, balıkçı lokantaları ve harika kayalıklarıyla bu ilgiliye de fazlasıyla hak eden yerlerden. 

Eski bir liman olan Kerpe, Britanya Krallığı, Roma, Bizans ve Cenevizlilerin uğrak yerlerinden biriymiş. Osmanlı döneminde de İstanbul’un odun ve kömür ihtiyacını karşılarmış. 

Kerpe özellikle yaz ve bahar aylarında doğayla iç içe olmak, yüzmek ya da küçük balık lokantalarında keyif yapmak için harika bir seçenek. Merkezdeki plajın sığ denizi özellikle çocuklu ailelerin tercih nedeni. Dalga sörfü ve paddle board yapma imkânınız da var.

Sahilin biraz ilerisindeki kayalıklar ise suyun aşındırmasıyla oluşmuş bir doğa harikası… Tırmanarak ya da dalarak etrafı keşfedebilirsiniz. Etrafta gizli mağaralar olduğu da söyleniyor. 

Mavi bayraklı Kerpe Halk plajı, Sosyete Plajı, Kadınlar Plajı, Miço Koyu, Kerpe Diem, Ceneviz Cafe, Ömer Ağzı Kamp ve Piknik alanı, Kartal Kayalıkları uğrayabileceğiniz diğer yerler. Otelden kampinge farklı konaklama imkânı da var. 

Eğer Kerpe’ye geldiyseniz gün batımı için mutlaka Kefken’e de uğramanızı öneririm. Pembe Kayalıklar olarak geçen bölgede gün batımı inanılmaz güzel oluyor. Ayrıca balık tutmak için de oldukça popüler bir yer.  

İznik

İznik her ne kadar tarihi, kültürel değerleriyle öne çıksa da doğal güzellikler açısından görülmeye değer yerlerden biri. İznik Gölü büyüklük olarak Türkiye’nin 5. gölü. Gölün çevresi betonlaşma yüzünden eski güzelliğini yitirmeye başlasa da meyve-zeytin bahçeleri ve gölün kendisi görülmeye değer. Roma, Bizans ve Osmanlı’nın önemli şehri İznik’i görmeden geçmemenizi öneririm.

İznik eski adıyla Nikea, belki biliyorsunuzdur, Hristiyanlık için kutsal bazı kararların alındığı toplantılardan olan İznik Konsili’nin toplandığı yer olması dolayısıyla Vatikan’ın kutsal saydığı yerlerden biri.  Osmanlı döneminde ise bir sanat merkezi olarak çini ve seramik üretiminin başkenti olmuş. Bir dönem yok olmaya yüz tutan Çinicilik bazı çabalar sayesinde bugün tekrar hayata döndürülmüş. Çini atölyeleri ve sanat evlerini ziyaret burada yapabileceğiniz şeylerden biri. Adilcan Nursan Sanat Atölyesi bunlar arasında en güzellerinden… 

İznik’te görülecek yerlerin başından geçmişi MÖ 4. yüzyıla dayanan İstanbul ve Lefke kapıları geliyor. Bunun dışında Ayasofya Müzesi, Roma Tiyatrosu, İznik Kilisesi, Sarı Saltuk Türbesi, Süleyman Paşa Medresesi, Yeşil Cami ve İznik Müzesi görebileceğiniz diğer yerler. 

Doğayla iç içe olmak için kano gezisi yapabilir gölde tekne turuna katılabilirsiniz. Özellikle gölün gün batımı efsane. Eğer ekinoks döneminde burada olabilirseniz görebileceğiniz en güzel gün batımının burada olacağını söylüyor halk. Gölde bir de antik kent var. 

Fotoğraf meraklıları için İznik’teki sandık imalathaneleri ziyaret edilebilir. Göl etrafında yürüyüş ve bisiklet turu yaptıktan sonra oturup çayınızı kahvenizi içebileceğiniz, gölden tutulmuş yayın ve sarı balığın tadına bakabileceğiniz birçok mekân var. Yakınlardaki Sansarak Kanyonu ve Keramet Ilıcası da görülebilecek yerler arasında. 

Ballıkayalar

Kaya tırmanışçılarının ve tabi ki doğa yürüyüşçülerin cenneti ise burası. İzmit sınırlarında yer alan bu tüzel tabiat parkı galiba benim yürüdüğüm ilk birkaç rotadan. O kadar etkileyiciydi ki, yürüyüşü benim için tutkuya dönüştüren yerlerden olmuştur. Gebze’ye 8 kilometre uzaklıktaki Ballıkayalar, adını bir zamanlar burada bolca bulunan arılardan almış. 

Vadi içinden akan Ballıkaya Deresi, göller, şelaleler, seyir terasları ile tabiatın en güzel oluşumları burada bir arada yer alıyor. Yaklaşık iki kilometre uzunluğundaki vadi boyunca 5 ila 80 metreyi bulan kaya duvarları bulunuyor. 

Yeşillikler içerisindeki bölge özel kaya oluşumları ve kaya duvarları nedeniyle tırmanışa başlayanlar arasında oldukça tercih ediliyor. 1970’lerden beri yapılan tırmanışlarda bölge, dağcılık kulüplerinin eğitim alanlarından biri. Farklı zorluk derecelerindeki tırmanış rotalarından birini seçebiliyorsunuz. Vadide belirli bir tesis ya da okul olmadığından eğer tırmanışa yapmak istiyorsanız öncesinde bu okullardan biriyle temasa geçmeniz gerektiğini hatırlatmak isterim. 

Yine farklı zorluklarda trekking rotaları da mevcut. Birincisi kanyonun üzerinden ikincisi ise içinden geçerek ilerliyor. İkisinin girişi de park girişinden başlıyor. Eğer tecrübeli değilseniz öncelikle tek yürümek yerine buraya dağa turları düzenleyen firmalarla gelmeniz daha iyi olur.  Bahar da yaz da olsa ortam yer yer ıslak olduğundan ve kayalar üzerinde yürüdüğünüzden ayağınızda yüksek bilekli bir trekking botu olmasına dikkat edin. 

Aktivite dışında piknik yapabileceğiniz alanlar da mevcut. Gölet etrafındaki piknik alanları hafta sonları fazlaca yoğun olduğundan ya erken gelmeyi ya da hafta içi uğramayı tercih edin. İçerde malzeme alabileceğiniz bir tesis bulunmadığından yiyeceklerini gelmeden halletmeye çalışın.

Ücret ödemek koşuluyla kamp yapmak serbest.

Gölyazı

Uluabat Gölü üzerinde bir ada olan Gölyazı’da yaşam gölle özdeşleşmiş. Burada hayat göl üzerine kurulmuş desem daha doğru olur sanırım. Neredeyse her evin bir kayığı var, kadınından erkeğine herkes burada balıkçı… 

Farklı mevsimlerde farklı bir yüzle karşılıyor sizi Gölyazı. Kışın gittiyseniz yükselen su nedeniyle ağaçlar su içinde kalırken yaz aylarında gittiğinizde ortaya çıkan yol sizi şaşırtmaya çok hazır. Gölde yüzen pelikanlardan leyleklere kadar gördüğünüz her şey çok etkileyici. 

Ada şu an kısa bir köprüyle ana karaya bağlı. Aracınızla da adaya geçebiliyorsunuz. Bursa’ya uzaklığı 44 kilometre olan Gölyazı’ya merkezden minibüsle de ulaşma imkânı var. Bir iki seneye kadar kalma imkânı olmayan köyde şimdilerde pansiyon benzeri 1 – 2 yer açılmış durumda.

Eski adı ise Apolyont olan köy, bir zamanlar Apollon Krallığı’nın başkenti imiş. Bizans’tan Osmanlı’ya farklı dönemler yaşamış olan köyde bazı kalıntılar da görmek mümkün. Aslında küçücük bir Rum balıkçı köyüyken Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kısmen boşalan köye mübadeleden sonra Selanik’ten göçmenler yerleştirilmiş. Toprakla uğraşan halk buraya geldiğinde oldukça zorlanmış ama artık köyün yüzde 80’i balıkçılıkla uğraşıyor. 

Köyün girişinde “Ağlayan çınar” adı verilmiş dev bir çınar var, onun önündeki köprüden geçerek köy meydanındaki Yalı Kahvesi’ne ulaşıyorsunuz.  Gölün etrafını çevreleyen yol sayesinde köyü sahilden gezebilir, ara sokaklardaki eski evleri ziyaret edebilirsiniz. Sokak aralarında gezerken kafanızı mutlaka kaldırın, çünkü mevsimine göre leyleklere denk gelmek güzel bir sürpriz oluyor. Zambak Tepesi’ne de mutlaka çıkın, adanın damla şeklindeki görünümünü oradan daha net göreceksiniz. 

Meydandaki kahveden başka birkaç kafe ve lokanta bulunuyor Gölyazı’da. Buralarda güzel balık, yöresel yemekler ve gözleme bulabiliyorsunuz. Köyde gün batımı ve gün doğumları harika oluyor. Balığa giden balıkçıları izlemek ya da fotoğraflamak istiyorsanız gün doğumundan önce orada olmanız gerekiyor. 

İğneada 

Adında ada geçtiğine bakmayın kendisi bir ada değil. Kırklareli’nin güzel bir sahil kasabası aslında… Bulgaristan ile de komşu. Longoz ormanlarına sahip olması onu başlı başına eşsiz bir yer yapıyor. Deniziyle ve bitki çeşitliliğiyle de Türkiye’nin önemli yerleri arasında.

İğneada’ya hayat veren “Longoz”un ne demek olduğunu sorarsanız çok kısaca “su basmış orman”lık alan diyebilirim. Dünyada çok az örneği olan alan, bu sebeple tabiat parkı ilan edilmiş. İğneada’da longozun yanı sıra farklı büyüklüklere sahip gölleri de görme şansınız var. İkisi orman içindeki göllerin isimleri Mert, Erikli, Saka, Hamam, Pedina ve Aypoloz gölleri. 6 gölün 4 tanesi denize yakın olduğundan suları da tatlı-tuzlu. 

Sahili uçsuz bucaksız ve masmavi suları olan harika bir koy. Kumsal boyunca küçük tesisler de bulunuyor. Ana sahil şeridinden başka farklı koyları da keşfedebilirsiniz. Aktivite arıyorsanız longoz ormanlarında kano ile gezintiyi denemelisiniz. Ayrıca doğa yürüyüşleri, rüzgâr sörfü, ATV safari gibi birçok aktivite imkânı var. 

Çevreyi gezmek isterseniz Beğendik Köyü, Sislioba Köyü, Limanköy, İğneada Feneri ve Dupnisa Mağarası’na uğrayabilirsiniz. Liman civarındaki küçük balıkçı lokantalarında bölgeden çıkan balıkların tadına bakmayı unutmayın.  Kamp için ücretli ya da ücretsiz alanlar mevcut.

Daha detaylı bilgi için İĞNEADA GEZİLECEK YERLER rehberime göz atabilirsiniz.

Kıyıköy

Karadeniz’e bakan şirin, küçük bir balıkçı köyü Kıyıköy. Kırklareli’nin Vize ilçesine bağlı Kıyıköy, sahili ve köyleriyle Trakya havasını hissedeceğiniz yerlerden. Kayalıkların üzerine kurulu köy yeşille mavinin güzel bir birleşimi diyebilirim. Yeşillikler içerisinden geçerek denize dökülen Kazandere ve Papuç dereleri hayran olunası güzellikte. 

Eski bir Rum balıkçı köyü olan Kıyıköy’de şu an ağırlıklı olarak Selanik’ten göç eden Türkler yaşıyor. Kıyıköy’ü çevreleyen dereler aynı zamanda vaktinizi geçirebileceğiniz birçok imkân sunuyor. Kano başta olmak üzere, deniz bisikleti yapabiliyorsunuz. Kıyıköy’ün çevresinde yürüyüş rotaları da bulunuyor. Özellikle sonbahar ve ilkbaharda harika oluyor bu rotalar. Tabii ki, Kıyıköy sahili yüzmek için tercih edebileceğiniz yerlerden. 

Köy ve civarında ise kayalara oyulmuş Aya Nikola Manastırı, MÖ 6. yüzyıldan kalma Kıyıköy Kalesi, surlar ve kiliseden camiye dönüştürülen Kıyıköy Cami ziyaret edebileceğiniz önemli yerlerden birkaçı.

Kıyıköy’de tepeden denize izleyebileceğiniz lokantalarda Kıyıköy sahillerinden çıkan balıkların ve bölgenin ünlü manda yoğurdunun tadına bakabilirsiniz. 

Selvez, Poliçe ve Panayır İskelesi Koyları denize girmek için sakin koylardan. Panayır İskele Koyu ve Poliçe Koyu özellikle kamp – karavancılar tarafından tercih ediyor. 

Polonezköy

Eski adı Adampol ya da Adamköy İstanbul’un ilk ve tek Polonyalı köyü. 1830 yılındaki Polonya ayaklanması sırasında hükümet başkanı olan Adam Czartoryski tarafından Osmanlı sultanından satın alınan araziye kurulmuş. İsimde Adam’dan geliyor. İlk başta 12 kişilik köy sonra 220’ye çıkmış, ardından farklı ülkelerden gelen Polonyalı kaçaklarla daha da artmış. Köy halkı 1938 yılında vatandaşlığa kabul edilmiş. 

Beykoz’a bağlı bu güzel köy İstanbul’un hazinelerinden biri. Mustafa Kemal’den papaya, Franz Liszt, Gustave Flaubert birçok ünlü misafirleri olmuş. Son yıllarda turizm sayesinde popülerleşen köy hem doğası hem de köyün güzel evleri sayesinde İstanbulluların kaçamak noktası oldu. Birkaç tane olan pansiyonların sayısı arttı, kahvaltı mekanları, restoranlar da çoğalınca güzel havalarda İstanbulluların en çok tercih ettiği yerler arasına girdi. Sadece köyün içinden geçseniz bile farklı bir yere geldiğinizi hissettiriyor size burası.

Köyün girişinde tarihi kilise ve mezarlık karşılıyor sizi. Sonrasında ise köyün küçük meydanı var. Atatürk’ün ziyareti sırasında kaldığı ev, köy tarihçesi ve eski fotoğrafların sergilendiği Rizi Anı Evi’ne dönüşmüş. Ona yakın bir de Ağaç Oyma Heykel Sergisi bulunuyor. Cam Sanatları Merkezi’deki sergi ve atölyeleri de gezebilirsiniz.  

Ormanla ve meyve bahçeleriyle kaplı köy doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, at gezintisi ve piknik için birebir.  

Her yıl haziranın 1. ve 2. haftalarında düzenlenen Polonezköy Kiraz Festivali buranın en eğlenceli zamanlarından.  Bir yandan bölgenin güzel kirazlarının tadına bakıp bir yandan folklar gösterilerini ve resitalleri izleyebiliyorsunuz. 

Uçmakdere

Tekirdağ’a bağlı Uçmakdere, Ganos Dağları’nın eteklerinde, kendi halinde, üzüm bağlarıyla çevrili küçük bir köy… Kafanızı dinleyerek sahilinde denize girebileceğiniz, köy havası alabileceğiniz harika bir yer. Bir zamanlar Uçmakdere eski bir Rum köyüymüş ve o zamanki adı, “Avdimio” yani “hoş yer” anlamına geliyormuş Rumca’da… Mübadele sırasında Selanik’ten getirilen ailelerin bir kısmı buraya yerleştirilmiş. 

Uçmakdere yamaç paraşütüne elverişli konumu sayesinde son dönemde bu sporu yapanların tercih ettiği yerlerden biri haline geldi. Burada hizmet veren birkaç uçuş kulübü sayesinde hocalar eşliğinde herhangi bir tecrübe gerekmeden uçuş yapabiliyorsunuz.

Uçmakdere yıllar önce bir yürüyüş turu ile gitmiştim. Tepelerden başlayan rota, üzüm bağları arasından geçerek köye giriş yapıyor. İnanılmaz görüntüler eşliğinde yürüdüğünüz yol ve sonundaki köy, sahili ve bozulmamış dokusu ile etkileyici.  

Uçmakdere yakınlarındaki dalyanlar da özellikle fotoğraf meraklıları için uğranılması gereken yerlerden. 

Buralara gelmişken yakınlardaki Şarköy ve Kumbağ’a da uğrayabilirsiniz.

Mudanya

Bursa’nın en eski limanlarından biri olan Mudanya merkeze sadece 20 kilometre, İstanbul’a ise 90 dakika uzaklıkta… Deniz otobüsleri ile Mudanya’ya gidebilmek büyük bir nimet açıkçası. 

Eski liman kasabası artık Bursa’nın sayfiyesi olmuş. Rumlar döneminden kalma evleri, Osmanlı konakları, plajları ile size Ege’yi yaşatan yerlerden biri. Gezilecek yerlerin başında Eski Girit mahallesi şimdiki adıyla Halitpaşa Mahallesi geliyor.  Buralar eski dokuyu hissedebileceğiniz yerlerden. Eski ahşap evlerin bulunduğu mahalle bir İtalyan mühendis tarafından tasarlanmış. Geniş çaplı bir restorasyon projesiyle Mudanya’nın açık hava müzesi haline dönüştürülmesi yönetimin planları arasında. 

Kurtuluş Savaşı’nı bitiren anlaşma Mudanya’da imzalandığından ülke tarihimizde de ayrı bir yere sahip Mudanya. İmzanın atıldığı ev şu an bir müzeye dönüştürülmüş. Mudanya Mütareke Evi Müzesi yanı sıra Mudanya Kent Müzesi ve Tahir Paşa Konağı gezilecek yerler arasında.  

Mudanya’da denize girmek isterseniz Coşkunöze Halk Plajı, Burgaz Altınkum Plajı, Kumkaya Halk Plajı, Eşkel Plajı, Esence Halk Plajı ve Kızılay Kampı’nı deneyebilirsiniz. 

Mudanya’yı gezerken manzara için Yıldıztepe’ye ve yakınlardaki Tirilye ve Kumyaka’ya da uğramayı unutmayın. 

Maşukiye

Doğa içinde, kuş sesleri arasında baharda yeşil, sonbaharda sapsarı, kışınsa bembeyaz bir yer arıyorsanız doğru adres Maşukiye. İstanbul’a hem yakın hem de en güzel seçeneklerden bir başkası da burası.

Kocaeli’ne bağlı Kartepe ilçesindeki Maşukiye, Sapanca Gölü kıyısından başlayarak Kartepe’ye kadar uzan bir bölge. En çok gezilen bölgesi Aygır Deresi ve çevresi. Bu muhteşem doğada yürüyüş yapmak inanılmaz zevkli. Çam, kayın ve ıhlamur ağaçlarının arasındaki patikalar özellikle baharda her duyuya hitap edecek güzellikte. 

Yürüyüş rotalarından en önemlisi Kuzu Yaylası. Sapanca Gölü’nü yukarılardan izleyeceğiniz manzara oldukça etkileyici. Yayla milli park olduğundan giriş ücretli. Ayrıca Kirazlı Yayla hem yürüyüş hem de piknik için tercih ediliyor. Çiğdem, Soğucak, Sultanpınar, Dikmen yayları da görülebilecek yerlerden birkaçı. 

Sapanca Gölü’ndeki kano deniz bisikleti gibi aktivitelerin yanı sıra Kartepe Kayak Merkezi de kış sporları için İstanbulluların en çok tercihi ettiği yerlerden oldu. Hem yakın konumu hem elverişli pistlerin olması burayı cazip yapan şeylerin başında geliyor. 

Bölge halkı 1864 yılında Kafkas – Rus Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya göç eden Çerkez topluluğu. Bölgede aynı zamanda Doğu Karadeniz’den göç eden gruplar da var. O yüzden bölgenin yemek kültürü bu karışımı yansıtıyor. Farklı yöresel yemeklerin yanında bölgenin alabalığını da mutlaka denemelisiniz. 

Bonus öneriler

• Çok uzağa gitmeden havam değişsin derseniz Adalar en cazip seçenek olabilir. Büyükada, Burgaz, Kınalı, Heybeli adalarının her biri de insanı şehirden koparan bir havaya sahip. Sakin bir zamanını yakalarsanız BÜYÜKADA GEZİLECEK YERLER listesinin tamamını bir güne sığdırabilirsiniz.
• UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan Osmanlı’dan kalma en güzel ve en iyi korunmuş köylerden biri olan Cumalıkızık da başka bir harika seçenek. CUMALIKIZIK GEZİLECEK YERLER – BİR OSMANLI GÜZELİyazımdan daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
• Yedigöller biraz uzak olduğu için ana listeye eklemedim ama her mevsim kendine has güzelliğiyle her gidişinde insanı baştan çıkaran yerlerden biri. Detaylar için YEDİGÖLLER – BİR SONBAHAR MABEDİyazıma göz atabilirsiniz.

Doğada olmayı seviyorsanız DOĞADAYÜRÜYÜŞ İÇİN GEREKLİ MALZEMELER yazım da işinize yarayabilir. 

Daha fazla fotoğraf ve güncel gezileri kaçırmamak için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol

1- Çınarcık / Yalova

İstanbul’dan sadece 109 kilometre uzakta olan Çınarcık, sahil şeridi ve doğasıyla İstanbulluların sık tercih ettiği yerlerden biri. Özellikle Erikli Yaylası’nın bulunduğu ilçe olması nedeniyle birçok kişi Çınarcık’a gittiğini bilmeden gidiyor. Doğa yürüyüşü ve kamp severler için Erikli Yaylası, tam bir cennet.

Kestane, köknar gibi ulu ağaçların arasında Erikli Deresi’ni takip ederek yürüdüğünde gizli kalmış şelaleler keşfedebilirsin. Erikli Yaylası’nın yanı başındaki Delmece Yaylası da ıhlamur ağaçlarının kokusuyla seni kendine çekecek. Yaylanın doğal yollarla oluşmuş bisiklet yollarında pedal çevirerek gezintiye çıkabilirsin. Çınarcık’ta sadece yaylaları gezmeyeceğiz tabii. Yazın gittiysen denize girip serinlemeden dönmek olmaz. Çınarcık sahili boyunca denize girip güneşin tadını çıkarabilirsin. Eğer kamp kurmak hakkında detaylı bilgi de edinmek istersen İlk kez kamp yapacaklara tavsiyeler yazımıza da göz atabilirsin. 

Konum Linki

2- Armutlu / Yalova

Yazın denize girmek için kışınsa kaplıcaya girmek için İstanbul’dan sıkıldığın dönemlerde Armutlu’ya gidebilirsin.Ülkemizin termal tatil dendiğinde akla gelen bölgelerinden Armutlu, İstanbul’a oldukça yakın bir konumda. İstanbul’dan deniz yolu ile ulaşımın da mümkün olduğu Armutlu hem termal suların şifalarından yararlanmak isteyenler için hem de Yalova’nın en keyifli ilçelerinden birinde şehir hayatına ufak bir mola vermek isteyenler için ideal.

Tabii Armutlu yalnızca termal tatil dendiğinde akla gelen bir lokasyon değil. Deniz turizmi açısından da önemli bir bölge. Armutlu'nun İstanbul’a uzaklığı 145 kilometre km. Bu bakımdan da hafta sonu Armutlu değerlendirilebilecek yerler. 

Konum Linki

3- Kocaeli / Ballıkayalar Tabiat Parkı

İstanbul’dan 68 kilometrelik bir yolculuğa çıkıp doğayla baş başa olabileceğin bir yere gidebileceğini biliyor muydun? Bilmiyor olabilirsin çünkü Ballıkayalar Tabiat Parkı, henüz çok büyük kalabalıklar tarafından keşfedilmedi. Genelde kaya tırmanışıyla ilgilenenler Ballıkayalar’ın güzelliklerini görmüş durumda.1995 yılında milli park olarak koruma altına alındığı ve çok fazla ziyaretçi ağırlamadığı için el değmemiş doğal güzelliklere sahip.

Sen de bir hafta sonunu buraya ayırıp dere kenarında piknik yapabilir, doğa yürüyüşlerine çıkabilir ya da bisiklet turları düzenleyebilirsin. Bana sorarsan buraya gittiğinde kamp eşyalarını da yanına almalısın çünkü tabiat parkının tertemiz havasına kuş sesleri eşliğinde uyanmak oldukça keyifli oluyor. Parka ulaşmak için Marmaray’ı kullanarak Gebze’ye kadar gidebilirsin. Sonrasında da Tavşanlı Köyü’ne giden minibüslere binerek Ballıkayalar’a ulaşabilirsin.

Konum Linki

4- Kartepe Kayak Merkezi / Kocaeli

Kartepe Kayak Merkezi, İstanbul’dan yaklaşık 118 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. İstanbul’a en yakın kayak merkezi olduğu için kış sporları yapmak isteyen İstanbullular kışın neredeyse her hafta sonu kendilerini Kartepe’de buluyorlar. Yakınlığının yanında bir de Kartepe’nin Uludağ’a göre daha uygun fiyatlı kış tatili imkânı sunması da oldukça cazip.

Teleferikleri kullanmak için alacağın kartlardan tut ekipmanların kira ücretlerine kadar uygun fiyatlı olduğu için bütçe dostu bir kış tatili yapabilirsin. Uludağ’da olduğu gibi Kartepe otelleride kayak pistlerinin kullanımı için kart ve ekipman kiralama imkânı sağlıyorlar.

Konum Linki

5- Yuvacık / Koceli

Sıradaki önerim İstanbul’da yaşayanların günü birlik seyahatleri için de tercih edebileceği bir yer olan Yuvacık. Kahvaltısıyla ve bungalov evlerle dolu kamp alanlarıyla öne çıkan Yuvacık, aynı zamanda baraj gölünün etrafındaki yürüyüş parkı ve piknik alanlarıyla da popüler.

Sen de bol bol yürümek, temiz havayı içine çekmek ya da organik ürünlerle hazırlanmış lezzetli bir kahvaltı etmek istersen rotanı Yuvacık’a çevirebilirsin. Hatta bana sorarsan kesinlikle Yuvacık otelleri arasından birini tercih etmeli ve bu eşsiz doğanın tadını çıkarmak için birkaç günlüğüne rotada konaklamalısın.

Konum Linki

6- Maşukiye / Koceli

İstanbul’dan yaklaşık 128 kilometre uzaklıkta olan Maşukiye, özellikle İstanbul’un yaz sıcaklarından uzaklaşmak için birebir. Doğa içinde piknik yapabileceğin Maşukiye’de trekking ve kamp da yapabilirsin. Tertemiz havası ve kuşların cıvıltısı arasında trekking yaparken huzur bulacağına emin olabilirsin.

Kartepe’nin zirvesinden akan Aygır Deresi, Sapanca Gölü manzarasına karşı yeşile doyacağın Kuzu ve Kirazlı yaylalarını da görmeni öneririm. Maşukiye, Sapanca Gölü’ne ve Kartepe’ye de yakın olduğu için hepsini bir arada gezebilirsin. İstanbul’dan Maşukiye’ye özel aracınla 1 saat 45 dakikalık bir yolculuk sonrasında ulaşabiliyorsun. Eğer otobüsle gitmek istersen Kocaeli otobüs bileti alıp otogardan Maşukiye’ye giden otobüslere binerek hızlıca doğaya kavuşabilirsin.

Konum Linki

7- Gölcük / Kocaeli

Kocaeli’nin Gölcük ilçesi de İstanbul’a yakın bir konumda birkaç günlüğüne dinlenmek isteyen kişiler için ideal rotalardan. Bünyesindeki görülmesi gereken doğa harikalarıyla öne çıkan ilçe, ziyaret ettiğinde senin kendini İstanbul’un karmaşasından arınmış hissetmeni sağlayacak bir atmosfere sahip.

Eğer ki büyük şehirdeki hayatına kısa bir mola vermek istersen Gölcük tercih etmeni önerdiğim rotalardan biri. İstanbul’a yakın gezilecek yerler listemden seyahat etmek için Gölcük’ü tercih edersen Beşkayalar Tabiat Parkı’nı, Aytepe’yi ve Nüzhetiye Şelalesi’ni de gördüğünden emin olmadan dönme. Tabii kanyonların sunduğu eşsiz manzaralardan hoşlanan biriysen Serintepe Kanyonu da gezi planına eklemen gereken yerlerden.

Gölcük otelleri ise nostaljik bir atmosferin hüküm sürdüğü tesisler. Yani yalnızca İstanbul’dan uzaklaşmaktansa geçmişe doğru bir yolculuğa çıkmak istersen de Gölcük’e gitmeni öneririm.

Konum Linki

8- Kerpe / Kocaeli

Kerpe’nin sıklıkla tercih edilmesinin en önemli sebebi de Kocaeli’ndeki en ünlü mavi bayraklı plajlara sahip olması. Kerpe’nin Karadeniz kıyısında olduğu için suyun çok dalgalı ve derin olduğunu düşünüyor olabilirsin ama Kerpe’nin suyu Karadeniz’in hırçınlığından etkilenmemiş ve oldukça sığ. Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde konumlanan Kerpe, İstanbul’a 168 kilometre uzaklıkta.

Özellikle İstanbul’un nemli havasından uzaklaşıp denize girmek isteyenler, yaz aylarında Kerpe’yi tercih ediyorlar. O kadar çok kişi Kerpe’ye denize girmeye gidiyor ki sahili fazlasıyla kalabalık olabiliyor.

Konum Linki

9- Kefken / Kocaeli

Kerpe’den sonra Kefken’i de yazmadan olmaz. Kandıra’da konumlanan ve İstanbul’a 168 kilometre mesafede olan Kefken de denizi nedeniyle İstanbulluların akınına uğruyor. Çok fazla misafir ağırladığı için plajları fazlasıyla kalabalık olabiliyor ama merak etme, ben sana daha tenha plajları önereceğim.

Kapri Plajı kayalıklarla çevrili bir alan olduğundan dolayı genelde aileler tarafından tercih edilmiyor. Bu yüzden de çocuk kalabalığından uzak oluyor. Kapri Plajı’nın hemen yanı başındaki Midye Koyu da tenha noktalardan biri. Tüm gün yüzdükten sonra gün batımı saatinde Pembe Kayalar’ı görmeye gitmelisin. Tamamen doğal yollarla oluşan bu kayaların renginin pembeliği tam gün batımı saatinde iyice belirginleşiyor. Eminim harika fotoğraflar çekeceksin.

Konum Linki

10- Kumbağ / Tekirdağ

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde konumlanmış Kumbağ da İstanbul’a en yakın konumda yer alan dinlenilecek rotalardan biri. Şarap üretimiyle öne çıkan mahalle rüzgarlı bir lokasyon olması sayesinde sörfçüler tarafından da çok seviliyor. Denizinin berraklığıyla da öne çıkan Kumbağ ilçesi, İstanbul seni yorduysa mola vereceğin nokta olabilir.

Yolun Kumbağ’a düşerse denize girebilir, sörf deneyimi yaşayabilir, mahalledeki tarlalardan topladığın lezzetli sebze ve meyveleri tadabilirsin.

Konum Linki

11- Şarköy / Tekirdağ

İstanbul’a 229 kilometre mesafede bulunan Şarköy, 60 kilometre uzunluğunda bir sahile sahip. Bu sahil uzunluğu ve deniziyle İstanbul başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden birçok misafir ağırlıyor. Denize girip serin suların tadını çıkardıktan sonra Şarköy’ün tarihi mirası olan köylerini gezebilirsin.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından korunması ve restorasyonu için özel ilgi gösterilen Uçmakdere, Güzelköy, Gaziköy, Eriklice ve Tepeköy’ü mutlaka görmelisin. Özellikle Uçmakdere, yamaç paraşütüne elverişli olmasıyla ön plana çıkıyor. Eğer yamaç paraşütüne ilgin varsa Şarköy’e kadar gelmişken deneyebilirsin. Ayrıca Uçmakdere leziz şarapların yapımında kullanılan kaliteli üzümlerin yetiştiği önemli yerlerden. Bu kaliteli şaraplardan da denemeni öneririm.

Konum Linki

12- Sapanca Gölü / Sakarya

İstanbul’da sadece 2 saatlik bir araç yolculuğu kadar uzak olan Sapanca Gölü, sana şehrin tüm stresini unutturacak. Erken saatte yola çıkarak 16 kilometre uzunluktaki gölün kenarında kahvaltıyla güne harika bir başlangıç yapabilirsin. Piknik yapmaya bayılanlardansan göl çevresindeki piknik alanlarını değerlendirebilirsin.

Eğer hava güzelken gidersen göl üzerinde kano turuna mutlaka çıkmanı öneririm. Hele bir de romantik bir tatil için gittiysen kano turu bu romantikliği iki katına taşıyor benden söylemesi. Günübirlik gidilebilecek yakınlıkta ama bir gece konaklamayı da düşünebilirsin. Sapanca otelleri göle yakın konumlandığı için harika manzaralara uyanabilirsin. Özellikle kışın Sapanca Gölü’ne gitmeyi tercih edersen otelde şömine başında keyifli dakikalar geçirebilirsin.

Konum Linki

13- Acarlar Longozu / Sakarya

İstanbul’dan uzaklaşıp doğanın huzur dolu kollarına kendini bırakma isteği çok sık gelmeye başladıysa o zaman Acarlar Longozu’na mutlaka bir gezi düzenlemelisin. İstanbul’dan yaklaşık 200 kilometre uzaklıkta olan Acarlar Longozu’na 2,5 saatlik bir araba yolculuğu sonrası ulaşabilirsin.

Longoz ormanları, ne yazık ki dünya genelinde çok az sayıda ve gün geçtikçe yok olma tehlikeleri daha da artıyor. Bu nedenle Acarlar Longozu sit alanı ilan edilmiş. 7,5 kilometrelik bir alana yayılan longozun en güzel olduğu zaman ise mayıs ile kasım ayları arası. Bu dönemlerde yemyeşil olan longoz ormanının beyaz nilüferlerini görmek istersen sabah saatlerinde mutlaka burada olmalısın çünkü nilüferler öğleden sonra kapanıyor.

Longozun çevresinde gözlemeciler ve restoranlar bulunuyor. Burada manzaraya karşı yemek yiyerek keyif yapabilirsin. Sakarya’ya gelmişken ıslama köfte de yiyebilirsin.

Konum Linki

14- Cumalıkızık / Bursa

Kınalı Kar dizisini hatırlayanlar el kaldırsın! 2002-2004 yılları arasında yayınlanan bu dizi, Cumalıkızık Köyü’nde çekiliyordu ve o dönemler bu köy Kınalı Kar Köyü olarak biliniyordu. O dönemleri hatırlayanlar eminim bu köyü gezmeye gitmişlerdir ama gitmeyenler hemen hazırlansın, yola çıkıyoruz.

İstanbul’dan yaklaşık 165 kilometre uzaklıkta konumlanan Cumalıkızık, Bursa’nın tarihi bir köyü. Köyün tarihi 1300’lü yıllara kadar dayanıyor ve tarihi dokusunu günümüzde hala korumayı başarıyor. UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne de alınan bu köye sabah erken saatlerde gidip köylü teyzelerin el emeği gözlemelerinin tadına mutlaka bakmalısın. Zaten köye gittiğinde sokaklardaki gözleme kokusuna dayanamayıp tok olsan bile yemek isteyeceksin.

Konum Linki

15- Mudanya / Bursa

Bursa’nın mavi sulara açılan ilçesi olan Mudanya, özellikle yaz aylarında dolup taşıyor. Bursa’nın şehir merkezine 30 kilometre uzaklıkta olduğu için Bursalılar yazın serinlemek için Mudanya ve çevresini tercih ediyorlar. Ee İstanbullular durur mu? Deniz otobüsüyle ulaşım bu kadar kolayken durmaz tabii. İstanbul’dan deniz otobüsüne binerek 1 saat 45 dakikada Mudanya’ya gelebiliyorsun.

Mudanya’nın Marmara Denizi’ne kıyısı olduğunu hatırlatmak isterim. Marmara Denizi’nde yüzmeyi pek sevmiyorsan Mudanya’yı tercih etmeni pek önermem ama “Hangi deniz olduğu fark etmez, suya gireyim yeter” diyorsan Mudanya Halk Plajı, Kumbağ ve Zeytinbağı’nda denizin tadını çıkarabilirsin.

Konum Linki

16- Trilye / Bursa

İstanbul’dan çıkıp yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuk yapıp eski bir Rum Köyü olan Trilye’ye ulaşabilirsin. Cumalıkızık gibi köklü bir tarihe sahip olan Trilye, Osmanlı ve Rum mimarisinin özelliklerinin bir arada görülebileceği yapılarla dolu. 12. yüzyıldan beri varlığını sürdürdüğü düşünülen Dündar Evi ve 13. yüzyıldan kalma Kemerli Kilise’yi görmeni tavsiye ederim.

Hepsi tarihe özelliğe sahip ahşap ve taş evlerin bulunduğu sokaklarda Trilye’nin leziz zeytinleriyle hazırlanan bir kahvaltı yapmayı da unutma. Eğer özel aracınla gelmeyeceksen, İstanbul’dan kalkan deniz otobüslerine binip Mudanya’ya gelebilirsin. Mudanya’dan Trilye’ye minibüsler kalkıyor. Eğer deniz otobüsüne erken saatte binersen kahvaltıya yetişebilirsin.

Konum Linki

17- Gölyazı / Bursa

Gölyazı, Bursa’nın Nilüfer ilçesinde bulunan Uluabat Gölü üzerinde konumlanan bir yarımada. Gölyazı’ya gitmek için onu karaya bağlayan taş köprüden geçerken bambaşka bir atmosferle karşı karşıya kalacağını anlıyorsun zaten. Köy hayatını özleyenler, organik ürünleri sevenler ve huzur arayanlar için cennetten bir köşe gibi adeta.

Eski tip evleriyle dolu sokaklarında yürümek ve lokantalarında oturmak Türkiye’de sayılı yerde bulabileceğin bir deneyim. Ayrıca Uluabat Gölü’nde sandal turları da oldukça keyifli oluyor. Sana hatıra kalacak birçok güzel fotoğraf çekeceğine eminim. Özellikle gün batımı saatinde harika manzaralar oluyor, şarjını bu anları fotoğraflamak için saklamayı unutma.

Konum Linki

18- Uludağ Kayak Merkezi / Bursa

Kış tatili için İstanbul’a yakın bir kaçamak arıyorsan 188 kilometre uzaklıktaki Uludağ’ı tercih edebilirsin. Ülkemizin en büyük kış sporları merkezi olan Uludağ Kayak Merkezi, her kış yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlıyor. Ağırladığı misafirlerine en iyi hizmeti sunmak için her yıl yenileniyor, daha da güzelleşiyor.

2543 metre yükseklikteki dağda kayak, snowboard, heliski ve kar motosikleti gibi farklı aktiviteleri deneyimleyebileceğin birçok pist bulunuyor. Uludağ otelleri, misafirlerine bu pistlerin kullanımı için kart imkânı sunuyorlar.

Konum Linki

19- Kıyıköy / Kırklareli

Kırklareli’nin Vize ilçesinde bulunan Kıyıköy’e 2 saat 40 dakikalık bir yolculukla ulaşabilirsin. Küçük ve tatlı bir sahil kasabası olan Kıyıköy’ün çevresi ormanlarla çevrili ve tertemiz bir havası var. Küçük bir köy olmasına rağmen sunduğu huzurlu ortam oldukça büyük.

Hayatında tüm olup bitenleri unutmak ve kendini bambaşka bir yerde hissetmek istersen kesinlikle trekking eşyalarını yanına almalısın. Trekking dışında aktiviteler ararsan geçimini balıkçılıkla sağlayan halkla birlikte balık tutabilir, dere kenarında piknik yapabilir ve Aya Nikola Manastırı’nı gezebilirsin.

Kıyıköy’de denize de girebilirsin ama Karadeniz olduğu için dikkatli olmanı öneririm. Eğer su çok dalgalıysa risk almaman daha iyi olur. Falezler arasına gizlenen Selvez Koyu’nu keşfedebilirsen oranın denizi aşırı derecede sakin.

Konum Linki

20- İğneada / Kırklareli

İstanbul’dan yaklaşık 222 kilometre uzaklıkta konumlanan İğneada, şehir hayatının gürültüsünden ve egzozundan kaçış noktası. Istranca Dağları’nın yeşili ve Karadeniz’in mavisi bir araya gelip doğanın en güzel halini sunuyor.

Ev sahipliği yaptığı longoz ormanları, korunması gereken çok değerli bir ekosistem. Birçok farklı türde bitkiye ev sahipliği yapıyor. Eğer longoz ormanları arasında doğa yürüyüşüne çıkacaksan bu özel doğayı korumak için çok dikkatli olman gerektiğini tekrar hatırlatayım.

İğneada tatilinde denize girmek istersen de çok şanslısın. İğneada’nın bembeyaz kumsalları ve masmavi denizinde keyifli vakit geçirebilirsin.

Konum Linki

21- Erikli / Edirne

Edirne’nin Keşan ilçesinde konumlanmış Erikli köyü adeta bir akvaryumu andıran berrak deniziyle öne çıkan bir yer. Trakya’nın Bodrum’u ismiyle de anılan Erikli, İstanbul’a yakın konumu sayesinde çokça İstanbulluyu ağırlayan bir yer.

Henüz çokça kişi tarafından keşfedilmemiş bir yerde birazcık dinlenmek isteyen İstanbullular rotalarını Erikli’ye çevirmeyi tercih ediyor. Sen de aynı rutini yaşamaktan ve İstanbul’dan biraz yorulduğunu hissediyorsan Erikli’ye gidebilirsin. Bu destinasyona gidersen Erikli Tuz Gölü’nü ve İbrice Limanı’nı gördüğünden emin olmadan dönme.

Konum Linki

22- Enez / Edirne

Enez, İstanbul’a yaklaşık 270 kilometre uzaklıkta olan tam hafta sonu kaçamağı yapılacak bir destinasyon. Tertemiz sahili ve huzurlu ortamıyla şehirden uzaklaşıp denizin tadını çıkarmak isteyenler için harika bir fırsat.

Enez’in Altınkum Plajı, temiz bir denize girmek isteyenlerin en çok tercih ettiği plaj. 4 kilometre boyunca uzanan plaj, Enez’e gelenler tarafından sık tercih edilse de gayet sessiz ve sakin bir atmosfere sahip. Şaşalı, kalabalık ve gürültülü plajlardan sıkıldıysan tam da aradığın ortamı Altınkum Plajı’nda bulabilirsin. Bu plajın dışında Vakıf Plajı, Pırlanta Plajı ve Sultaniçe Koyu da tercih edilebilir. 

Konum Linki

23- Mudurnu / Bolu 

Bolu, birbirinden güzel ilçeleriyle İstanbul’a yakın gezilecek yerler arayanlara birçok farklı seçenek sunuyor. Abant Gölü ve Yedigöller Milli Park’ından sonra İstanbul’dan 240 kilometre uzaklıkta olan Mudurnu da hafta sonu için güzel bir seçenek. Safranbolu gibi Osmanlı evleriyle dolu sokaklarında yürürken zaman yolculuğuna çıkmış gibi olacaksın.

2018 yılında Citta Slow yani Sakin Şehir seçilen Mudurnu’da Yıldırım Bayezid Camii, Kanuni Camii, Yıldırım Bayezid Hamamı, Demirciler Çarşısı ve Saat Kulesi’ni gezebilirsin. Gezini noktalamak için Mudurnu’daki konaklara kurulan restoranlarda yemek yiyebilir, çay ya da kahve içebilirsin. İlçede konaklamak istersen restore edilen konaklara kurulan Mudurnu otellerinden tercih edebilirsin. 

Konum Linki

24- Abant Gölü / Bolu 

İstanbulluların gitmeyi Sapanca Gölü kadar sevdiği bir diğer yer ise Abant Gölü. Yazı ayrı kışı bambaşka bir güzel olan Abant Gölü, İstanbul’a yaklaşık olarak 3 saat uzaklıkta. Gölün etrafında yürüyüşlere çıkabilir, bisiklete binebilir ya da piknik yapabilirsin.

Gölün manzarasına karşı yeşiller içine kurulmuş Abant otelleri arasından sana en uygunu tercih ederek sabah harika bir manzaraya uyanabilirsin. Doğayla daha da iç içe olmak istersen çadırını yanına alarak kamp da yapabilirsin. Bana sorarsan Abant’ı her mevsimde en az bir kez görmelisin derim. Sonbaharda yaprakların kırmızısıyla romantikleşen ortam, kışın bembeyaz örtüye bürünen doğa, yazın ve ilkbaharda ise yemyeşil bitki örtüsü görülmeye değer.

Konum Linki

25- Yedigöller Milli Parkı / Bolu

Abant Gölü’nü görmeye gittiğinde mutlaka Yedigöller Milli Parkı’na da uğramalısın. Abant Gölü’nden sadece 80 kilometre uzakta olan bu milli park, yedi tane heyelan gölüne ev sahipliği yapıyor. Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl adlarındaki bu yedi gölün her biri ayrı güzel, ayrı büyüleyici.

Özellikle kamp yapmayı seviyorsan bence burada mutlaka kamp yapmalısın çünkü bu göllerden herhangi birinin manzarasına uyanmak benzersiz bir deneyim. Kampla pek aran yoksa da buraya günübirlik uğrayabilirsin. Doğa yürüyüşleri yapıp küçük bir piknikle günü tamamlayıp dönüş yoluna koyulabilirsin.

Konum Linki

26- Kartalkaya Kayak Merkezi / Bursa

Yaklaşık 3 saat 35 dakikalık bir yolculuk kadar uzaklıkta olan Kartalkaya Kayak Merkezi de İstanbul’a yakın kış tatili noktalarından biri. 2200 yükseklikte bir zirvede yer alan kayak merkezi, Ankara’ya da yakın olması sebebiyle kışın yerli turistlerin akınına uğruyor.

Uluslararası standartlara göre inşa edilen pistler her seviyede kayak için uygun ve tüm kış sporlarına elverişli. Aralık ayında başlayıp Mart ayına kadar devam eden kayak sezonunu kaçırmadan güzel bir hafta sonu kaçamağı yapıp eğlenceli zaman geçirebilirsin. Kışın Kartalkaya otelleri çok çabuk dolabiliyor, benden sana tavsiye erken rezervasyon yapmayı unutma.

Konum Linki

27- Avşa Adası / Balıkesir

Marmara Denizi’nde bulunan ve Balıkesir’e bağlı olan Avşa Adası’na İstanbul’dan gitmek çok kolay. Avşa Adası’na Bostancı ve Yenikapı iskelelerinden deniz otobüsü seferleri düzenleniyor. Bu deniz otobüslerine binerek 2 saat 45 dakikalık bir yolculukla adaya ulaşabilirsin. Özellikle yaz aylarında seferler sıklaşıyor.

Ayrıca Tekirdağ ve Şarköy’den de Avşa Adası’na giden motorlar var. Önce Tekirdağ ya da Şarköy’ü gezip oradan Avşa Adası’na geçeceğin bir plan yapabilirsin. Avşa Adası’nda deniz, kum ve güneş üçlüsünün tadını çıkarabilirsin. Adadaki tarihi Rum yapılarını görebileceğin Yiğitler Köyü’ne gidip tertemiz denizde yüzebilirsin. Avşa Adası’nda gece hayatı da çok renkli. Adanın arkasında konumlanan bir bölgede birçok disko ve gece kulübü sabahın ilk ışıklarına kadar eğlence vadediyor.

Konum Linki

28- Erdek / Balıkesir

Seyahat etmek için işyerinden uzun süreli izin almak istemeyen fakat keyifli bir rotada tatil yapma zevkinden de ödün vermeyen İstanbulluların tercihlerinden bir diğeri de Erdek. Hareketli çarşısı, doğal güzellikleri, temiz havası ve de plajlarıyla öne çıkan Kapıdağ Yarımadası’nın güneybatısında konumlanmış. Yaz aylarında nüfusu birçok küçük ilin nüfusunu aşan Erdek’te seyahat için en ideal zaman temmuz ayı. Kalabalık bir tatildense daha sakin bir tatil sana daha uygunsa Erdek’e eylül ayında da gidebilirsin.

Yolun Erdek’e düşerse mutlaka görmeni önerdiğim yerler şöyle: Kyzikos Antik Kenti, Kirazlı Manastırı, Hadrianus Tapınağı, Seyit Gazi Tepesi ve Paşalimanı Adası.

Konum Linki

29- Güre / Balıkesir

İstanbul’a en yakın tatil yerleri listesinde yer alacak bir diğer önerim de yine termal tatil dendiğinde öne çıkan rotalardan Güre. Bünyesinde çok sayıda yarım pansiyon konseptinde hizmet veren termal otel bulunan Güre Edremit’e bağlı bir mahalle.

Kazdağı Milli Parkı’na yakın oluşuyla da öne çıkan mahalle, kalabalık şehirlerden dinlenmek için gelenlerle şifalı sulardan yararlanmayı amaç edinmiş seyahat severler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Tüm artılarının yanı sıra bölgenin Ege Denizi’nin kıyısında konumlanmış olması da Güre’nin popüler olmasında önemli.

Denizi seyrettiğin, Kazdağı Milli Parkı’na giderek bol bol yürüdüğün ve termal sular sayesinde hastalıklarına şifa bulduğun bir seyahat için Güre’ye gidebilirsin.

Konum Linki

30- Cunda Adası / Balıkesir

Her mevsim ziyaretçilerine farklı güzellikler sunan Cunda Adası da şüphesiz İstanbul’a yakın konumdaki en güzel tatil yerlerinden. Yalnızca deniz kıyısındaki restoranlarda manzarayı izleyerek taze balıklardan ve lezzetli mezelerden yemenin bile keyif verdiği bu rotayı biraz dinlenmek istediğin durumlarda tercih edebilirsin.

Cunda Adası’na gidersen el yapımı kolonya satan dükkanlardan çiçek kolonyaları almanı, sokaklarda yaşayan köpeklerle oyunlar oynamanı, Türkiye’nin en ünlü lokmacısı tarafından hazırlanan lokmalardan tatmanı, taze balıklardan yemeni ve farklı lezzetlerdeki dondurmaların tadına bakmanı öneririm.

Cunda otelleri arasından sana uygun bir tanesini seçerek çok keyifli bir tatil yapabilirsin.

Konum Linki

31- Bozcaada / Çanakkale

Çanakkale’de kaçamak yapmak için birçok harika destinasyon bulunuyor. Özellikle Bozcaada ada ilçesi olduğu için tam anlamıyla hayattan uzaklaşabileceğin bir yer. Evet yolculuk biraz uzun sürüyor ama gerçekten de Bozcaada için değiyor. Adaya ulaşmak için Geyikli’den kalkan feribotları kullanman gerekiyor ve bu da yolculuğu keyifli bir hale getiriyor.

Deniziyle ayrı bağları ve şaraplarıyla ayrı cezbeden Bozcaada’ya gitmek için en güzel ay bence Eylül. Hem Bağbozumu Festivali düzenleniyor hem de deniz sıcaklığının en ideal olduğu zaman. Bağbozumu döneminde gelemezsen bile adaya tatil planladığında şarap üreticilerinin tesislerini ziyaret etmeyi de mutlaka değerlendir. Hatta bu bağ evlerini restore ederek konuklara açılan Bozcaada otelleri büyüleyici bir konaklama deneyimine dönüşebilir.

Konum Linki

32- Kaz Dağları / Çanakkale

İstanbul’da şehir hayatından bunaldıysan ve birkaç günlüğüne de olsa tüm şehri unutmak istiyorsan Türkiye’nin oksijeni en yüksek yerlerinden birine doğru yola çıkalım haydi. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın da oksijen deposu olan ve İda Dağı olarak da bilinen Kaz Dağları, Yunan mitolojisinde önemli yere sahip. Kaz Dağları, Çanakkale ve Balıkesir şehirlerinin sınırları içerisinde çok geniş bir alana yayılıyor.

Sadece Kaz Dağları’nda yetişen bitkileriyle bu alan Amazon Ormanları kadar önemli. Bu nedenle de Kaz Dağları koruma altında olmalı ve milli park alanını gezerken çok dikkatli davranmalıyız. Parkta kamp ve yürüyüş yaparken oranın asıl sahibinin doğa olduğunu unutmamalıyız.

Milli park sınırları içinde doğayla baş başa olmanın yanında yaşadığı köydeki kimseyle evlenmediği için dışlanıp dağda yaşayan Sarıkız’ın Türbesi ve Zeus’un Truva Savaşı’nı izlediği yer olduğu düşünülen Zeus Altarı’nı görebilirsin. Kaz Dağları’nın en güzel diğer noktaları ise Adatepe Köyü ve Yeşilyurt Köyü. Birbirine yakın olan bu iki köyde huzurlu dakikalar geçirebilirsin.

Konum Linki

33- Assos / Çanakkale

Assos, İstanbul’a biraz uzak. Ancak aralarındaki 450 kilometrelik mesafe Gelibolu, Eceabat ya da Kilitbahir’den feribot yolculuğuyla Çanakkale Boğazı’nı geçersen kısalabiliyor. Mesafe kısalsa da süre uzuyor tabii çünkü feribot yolculuğunun saati de yolculuk sürene ekleniyor. Bence feribot yolculuğu yapabileceğin yolu tercih et. Hem böylece Gelibolu’yu da görmeye zaman ayırabilirsin.

Tarihin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Assos, Midilli Adası’nın tam karşısında şirin bir Ege köyü. Assos, Behramkale adıyla da biliniyor çünkü bölgenin tepesinde bulunan yer Behramkale Köyü olarak anılıyor. Assos’a geldiğinde Behramkale Köyü’nün sokaklarını mutlaka turlamalısın.

Assos Antik Kenti de burada görmen gereken yerler arasında ilk sıralarda. Hatta buradaki gezini gün batımı saatlerine denk getirmen çok daha iyi olur. Athena Tapınağı’ndan gün batımı manzarasını izleyince neden böyle dediğimi anlayacaksın. Denize girmek için Assos’un 2 kilometre güneyindeki Kadırga Koyu seni bekliyor. Mavi bayrak ödüllü Kadırga Koyu’nda tertemiz denizin tadını çıkarabilirsin.

Konum Linki

34- Safranbolu / Karabük

Safranbolu, İstanbul’a yaklaşık 415 kilometre uzaklıkta UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan müze gibi bir ilçe. Yüzyıllardır birçok farklı medeniyeti ağırlamış olan Safranbolu, artık sembol haline gelmiş evleriyle gerçekten de bir açık hava müzesine benziyor. Yürüdüğün her bir sokakta farklı yaşanmışlıklara sahne olmuş Osmanlı Dönemi’nden kalan evler göreceksin. Safranbolu’nun merkezinde tam 2000 tane bu ikonik evlerden bulunuyor ve 800 tanesi koruma altında.

Safranbolu’nun bence en güzel yanı, orijinali korunarak restore edilen konaklara kurulan Safranbolu otelleri. İlçeyi gezerken dışarıdan gördüğün bu büyüleyici evlerde yaşamanın nasıl bir deneyim olduğunu anlamak için bu evlere kurulan otellerde konaklamanı öneririm.

Safranbolu Kent Tarihi Müzesi, Kaymakamlar Gezi Evi, Cinci Hanı ve Hamamı, Hıdırlık Tepesi gibi ilçede görebileceğin yerleri gezip bitirdikten sonra Safranbolu’ya yakın doğal güzellikleri de görmelisin. Özellikle Tokatlı Kanyonu’na gitmeden dönme çünkü burada bulunan camdan yapılmış tüm kanyonu yukarıdan izleyebileceğin Kristal Teras’a çıkmalısın. Yükseklik korkun varsa biraz zorlanabilirsin ama merak etme burası 75 ton ağırlık taşıyabiliyor. Kristal Teras’tan manzarayı izledikten sonra kanyonun derinliklerine yürümeye başlayabilirsin. Kanyonun içine kurulmuş oturma alanları var ve burada bir yorgunluk kahvesi ya da çayı içmek çok keyifli oluyor.

Konum Linki

35- Amasra / Bartın

İstanbul’dan yaklaşık 450 kilometre uzaklıkta olan Amasra, İstanbul’dan uzaklaşıp Karadeniz havasını solumak istiyorsan en doğru tercih çünkü ilçe Batı Karadeniz’in en güzel yerlerinden biri. Geçmişi 3000 yıl öncesine kadar dayanan Amasra o kadar etkileyici ki ilçeyi gören Fatih Sultan Mehmet, buraya hayran kalıp dünyanın göz bebeği olduğunu söylemiş.

Manzarayı panoramik olarak izleyebileceğin Amasra Kalesi, yüzyıllardır süre gelen bir zanaatı devam ettiren Tarihi Çekiciler Çarşısı ve 300 yaşında olduğu tahmin edilen Ağlayan Ağaç, Amasra’da mutlaka görmen gereken yerlerden. Özellikle Ağlayan Ağaç çevresindeki çay bahçelerinde oturup Tavşan Adası’nın manzarasını izlemek, seni uzak diyarlardaymışsın gibi hissettirecek.

Amasra’nın restoranları ve balıkları da oldukça meşhur. Akşam yemeği için mutlaka deniz manzarasına nazır restoranlardan birinde balık yemelisin. Yanında da tabii ki meşhur Amasra salatası olmalı.

Konum Linki