tokluk kan şekeri / Evde Kan Şekeri Takip Etmek Önemli - Prof. Dr. Sedat Demir

Tokluk Kan Şekeri

tokluk kan şekeri

Tedavide kalıcı şifaya ulaşmak, ancak hastalıkların kaynağını ortadan kaldırmakla mümkündür. RTM, hastalıkları “kaynak-neden-sonuç” ilişkisi içinde değerlendirir ve “kaynağı” ortadan kaldırmayı planlayarak tedavi sürecinde kalıcı şifayı hedefler.

 

Diyabet hastalığı, dünyada ve ülkemizde ve en sık görülen hastalıklardan bir tanesidir. Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından sağlanan istatistiklere göre, her 11 erişkinden birinde diyabet hastalığına rastlanabilmektedir.

 

RTM sisteminde şeker hastalığına yaklaşım modern ve diğer tıp ekollerinden oldukça farklıdır. RTM sisteminde hedef direkt olarak şeker hastalığının belirtilerini baskılayarak semptomları ortadan kaldırmak değildir. Bireye özgü bu hastalığa neden olan etkenleri ortaya koyup, hastalığın kaynak kısmını tespit ederek tedavi etmektir. Tedavide hastalığa neden olan altyapının düzeltilerek sistemin normal işlemesinin sağlanması hedeflenmektedir.

 

Kısaca şeker hastalığına bakalım…

 

Şeker hastalığı (Diyabet) Nedir?

Tıptaki adı Diabetes Mellitus olan Şeker Hastalığı’nın farklı türevleri mevcuttur. Genel anlamda kandaki şeker, yani glikoz seviyesinin normalin üstüne çıkması ve bunun sonucunda normal şartlarda şeker içermemesi beklenen idrarda şekere rastlanması durumudur.

 

Şeker Hastalığı Neden Olur?

Şeker hastalığında genetik ve çevresel sebeplerin beraber rol aldığı bilinmektedir. Temel olarak iki türe ayrılır ve hastalığın ortaya çıkmasındaki etkenler de türüne göre ayrı değerlendirilir.

 

Tip 1 Diyabet:

Nedenleri arasında yüksek oranda kalıtsal faktörler rol oynamaktadır. Ayrıca, vücut savunma mekanizmasının işlevindeki aksaklıklar ve görevi insülin hormonu üreterek kan şekerinin düzenlenmesi olan pankreasa zarar veren virüsler de hastalığa neden olan etkenler arasındadır.

 

Tip 2 Diyabet:

Hastalığın daha yaygın olarak rastlanan türüdür. Başlıca nedenleri, aşırı kilo (obezite), hareketsizlik, stres, ebeveyndeki diyabet, yaşlanma olarak sayılabilir. Ayrıca, hamilelikte gestasyonel diyabet oluşumu ile yüksek doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirmek de söz konusu olabilmektedir.

 

Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Yüksek iştah ve doymama hissi, ağızda kuruluk, tuhaf tat ve devamlı su içme isteği ve sık idrara çıkma şeker hastalığının üç temel belirtisidir. Bunların yanı sıra diyabette görülebilecek olan diğer semptomlar ise aşağıdaki gibidir.

 

Halsizlik ve uyuklama

İstemsiz ve hızlı kilo kaybetme

Görmede bulanıklık

Ayaklarda karıncalanma, yanma ve uyuşma

Yaraların normalden zor ve daha geç iyileşmesi

Ciltteki kuruluk ve kaşınma

Ağızda ve idrarda asetona benzeyen koku oluşması

 

 

Diyabet (Şeker Hastalığı) çeşitleri nelerdir?

 

Tip 1 Diyabet

Pankreasın insülin üretmemesi ya da yetersiz üretmesinden kaynaklanan ve dışarıdan insülin almanın zorunlu olduğu bir diyabet türüdür. Çoğunlukla çocukluk dönemlerinde ortaya çıkmaktadır.

 

Tip 2 Diyabet

Vücuttaki hücrelerin kan şekerini düzenlemekle görevli olan insülin hormonuna karşı duyarsızlaşması nedeniyle meydana gelen bir diyabet türüdür.

 

Latent Autoimmune Diabetes in Adults (LADA)

İlerleyen yaşlarda ortaya çıkan otoimmün kaynaklı bir diyabet türüdür. Bağışıklık mekanizmasındaki işlev bozukluğu nedeniyle vücudun kendine zarar vermesi ile oluşur. Tip 1 diyabetteki gibi dışarıdan insülin alımına bağımlı hale gelinir.

 

Maturity Onset Diabetes of the Young (MODY)

Gençlerde Görülen Erişkin Tipi Diyabet anlamına gelen MODY, bebeklerde, çocuklarda ve 25 yaşın altındaki gençlerde ortaya çıkabilmektedir. Kan şekerinin dengelenmesi için genellikle insülin kullanılması gerekmez ya da düşük dozlar yeterli olur.

 

Gestasyonel Diyabet

Hamilelik sırasında gelişen bir şeker hastalığı türüdür.

 

Pre-Diyabet (Gizli şeker)

Halk arasındaki adı gizli şeker hastalığı olan pre-diyabet dönemi, kan şekerinin hafif bir yükseklik eğiliminde olduğu ve diyabet tanısı konacak seviyeye çıkmadığı bir dönemdir. Tip 2 diyabet oluşmasından önce yaşanabilen bu dönemde, uygun bir beslenme programı ve doğru bir tedavi uygulanması ile diyabet hastalığı oluşumunun önüne geçmek veya yavaşlatmak mümkündür.

 

Şeker Hastalığı Nasıl Konulur?

Diyabet tanısı için faydalanılan temel testler, açlık kan şekerinin ölçülmesi ve tıptaki adı Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT) olan şeker yükleme testidir. Normal şartlarda açlık kan şekeri ortalama arasında ölçülür. Açlık kan şekeri ölçümünün ’nın üzerinde olması halinde diyabet tanısı konulabilir ve arasında ölçülmesi durumunda ise Oral Glikoz Tolerans Testi yapılarak tokluk kan şekeri araştırılır.

 

Öğüne başladıktan 2 saat sonra ölçülen kandaki glikoz seviyesinin ’ün üstünde olması diyabet hastalığının, arasında olması ise pre-diyabet olarak adlandırılan gizli şeker döneminin göstergesidir. Ayrıca yaklaşık olarak son 3 aydaki kan şekerini yansıtan HbA1C testinin %7’den yüksek çıkması da diyabet tanısını işaret eder.

 

RTM Sisteminde Şeker Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır? & RTM Sisteminde Şeker Hastalığının Nedeni

Bedenimiz iç ve dış etmenlere karşı sürekli bir denge içindedir. Bu denge ile yaşam gelişerek devam eder. RTM Sistemi kendine has tanı ve tedavi protokolleri içermektedir. RTM Sisteminde hastalıklar; iç ve dış olumsuz şartlara karşı yaşamın devam ettirilebilmesi için bedende oluşturulan yeni denge veya yeni ayar noktaları olarak görülmektedir.

 

Bedende yeni ayarların devreye girmesine neden olan Hastalık Triadı denilen kaynak modeli vardır. Bedende Kirlenme, Sistem bozuklukları ve DNA’da kod değişikliğinin (epigenetik) olduğu bu üçlü yapı şeker hastalığında şöyle işlemektedir;

 

Bedende Kirlenme:

Bedende gerek çevreden maruz kaldığımız toksinler, gerekse çeşitli faktörlerle hücresel metabolik faaliyetlerin artışıyla normalin üzerinde toksik yük artışı olmaktadır. Bu toksik yükler, hücresel düzeyden detoks Organlarına (Karaciğer, Böbrek, Akciğer ve Deri) dolaşım sistemi marifetiyle taşınmaktadır.

 

Şeker hastalığında gerek beslenme düzensizlikleri gerekse kandaki şeker düzeyini belirli aralıkta tutmak için devreye giren karmaşık hormonal düzenlemelerde aksaklıklar meydana gelir. Bedendeki toksik yük ve bedenin metabolik faaliyetlerindeki aksaklıklar nedeniyle kan şekeri düzeyi belirlenmiş aralıklarda tutulamaz. Bu durum kanda şeker oranının yüksek olmasına ve diğer toksinlerin de atılımındaki aksaklıklar nedeniyle kanın viszkozitesinde artışa neden olur.

 

Zamanla hücresel düzeyde toksinlerin uzaklaştırılması ve normal düzenin sağlanmasında aksaklıklar meydana gelir. Bu durum hücrelerin ihtiyacı olan glikoz ve oksijenin doku ve organların ilgili bölümlerine yeteri kadar ulaştırılamamasına ve bedende sürekli bir olağanüstü hal sürecinin başlamasına neden olur.

 

Sistemlerde Bozulma:

Genetik yapı, hormonal süreçler ve bağışıklık yanıtı gibi kişiye özgü nitelikler, bedenin karşılaştığı iç ve dış olumsuzluklara vereceği yanıtı ve adaptasyon süreçlerini belirlemektedir. Bedendeki kirlenme, dolaşım sistemindeki etkilenme ve detoks sistemlerindeki bozulmalara bağlı olarak meydana gelecek aksaklıklar şeker hastalığındaki gibi kişiye özgü belirtiler ile kendini gösterir.

 

Bedenin kirlenmesi ve toksinlerin atılım süreçlerindeki aksaklıklar nedeniyle etkilenen organ ve dokuların olduğu beden bölgelerinde kanın viskozitesi artar. Bu durum oksijen ve besin öğelerinin sorunun olduğu bölgelere ulaşmasını güçleştirecek ve doku açlığı meydana gelecektir. Beden bu durumu yenebilmek, hayatiyeti devam ettirebilmek için sorun ortaya çıktığında kendine özgü yeni çözümler belirleyecektir.

 

Bu değişiklik bedende bilgi düzeyinde kodlanacak ve en nihayetinde DNA’da kod değişikliği (Epigenetik Değişiklik) meydana gelecektir. Bilgi formundaki bu değişiklik kan şeker düzeyinin sürekli yüksek tutulması şeklinde yansıyacaktır. Aslında bu belirtiler toksik birikim altındaki doku ve organların daha fazla zarar görmesini engelleyecek ve bedeni pasif forma çekerek zararı önlemeye yönelik bir tedbirdir. Bedenin belirlemiş olduğu bu yeni ayar noktasının adı diyabet hastalığıdır.

 

RTM Sisteminde Şeker Hastalığının Tedavisi

RTM Sisteminde amaç direkt olarak şeker hastalığının semptomlarını baskılamak değil, yukarıda da bahsettiğimiz gibi hastalığının kaynağını oluşturan Hastalık Triadının ortadan kaldırılmasıdır. RTM Sisteminde buna Tedavi Triadı denmektedir.

 

Tedavi Triadı; bedende normal denge durumuna dönüş için detoks sürecinin başlatılması, aksayan sistemlerdeki dengesizliğin giderilmesi ve DNA’daki epigenetik değişikliklerin tersine döndürülmesi süreçlerini kapsar. Bu süreç tamamen kişiye özgü planlanmaktadır.

 

Tedavi triadının ana omurgası RTM Fitoterapötikleridir. Fitoterapi protokolü, kişiden alınan ayrıntılı anamnez, laboratuar ve görüntüleme bulguları ile RTM kliniklerine özgü yapılan ölçümler değerlendirilerek belirlenmektedir.

 

RTM Fitoterapi protokolü ile kaynak kısmını oluşturan hastalık triadı geri çekilerek tedavi edilmektedir. Bitkilerin tohum kısımları ile bedenin bilgilendirilmesi sağlanarak yeni ayar sabitlerini belirleyen DNA’daki epigenetik değişikliklerin normale döndürülmesi hedeflenir. Bu bilginin normalleşmesi sürecine bedenin de uyum sağlaması için bitkilerin yapraksı kısımları kullanılarak, bedende detoks faaliyetlerinin hızlanması ve sistemlerin düzenlenmesi ile tedavi triadı devreye sokulur. Zaten hastalık triadını geri çektiğinizde beden kendiliğinden norm formuna geçecektir.

 

Hem bedeni desteklemek hem de tedavi sürecini hızlandırmak maksadıyla RTM fitoterapötiklerine ek olarak Ozon, Hacamat, Akupunktur, Manyetik alan tedavisi gibi 25’e yakın geleneksel tıp yöntemi hastanın ihtiyacına göre planlanmaktadır.

 

Sıkça Sorulan Sorular

 

Şeker Hastalığı Riski Kimlerde Daha Fazladır?

Ailesinde şeker hastalığı olanlar, fazla kilosu olanlar, 4 kg’ın üstünde bir bebek doğuranlar, fazla strese maruz kalanlar, pankreasında bir hastalık olanlar ve hipertiroidi benzeri hormonal hastalığı bulunanlar diyabetle ilgili daha fazla risk altındadır.

 

Gizli Şeker (Pre-diyabet) Nedir? Gizli Şeker Belirtileri Nelerdir?

Gizli şeker olarak da adlandırılan Pre-diyabet döneminde tanı koymaya yeterli seviyede olmasa da, yükselmeye eğilimli bir kan şekeri görülür ve Tip 2 Diyabet için aday olma durumu söz konusudur. Pre-diyabet durumunda açlık kan şekeri ve tokluk şekeri arasındadır.

 

Şeker Hastalığından Kurtulmak İçin Ne Yapılmalı?

Sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, fazla kilolardan arınmak, stresten uzak durmak, alkol ve sigaradan kaçınmak şeker hastalığına karşı korunmak için yardımcıdır.

 

Hamilelikte şeker hastalığı nedir?

Öncesinde diyabet hastalığı olmayıp, ilk kez hamilelik esnasında şeker metabolizmasında bozukluk oluşan vakalar, tıbbi adı Gestasyonel Diyabet olan hamilelik diyabeti olarak tanımlanır. Genellikle gebeliğin haftaları arasında test edilir ve tedavi uygulanır.

 

Gebelik sırasında başta östrojen olmak üzere birçok hormon salgılanır ve kan şekerini yükseltirler. Pankreasın bu yeni duruma yeterli uyumu gösteremediği tabloda, doğumdan sonra sona erecek olan türde bir şeker hastalığı gelişir. Annede hamilelik diyabeti oluştuğu için bebekte de doğuştan diyabet riski oluşmaz.

 

Çocuklarda Diyabet Olur mu?

Bebek ve çocuklarda çeşitli faktörlere bağlı olarak diyabet hastalığı gelişebilmektedir.

 

Çocuklarda Diyabetin Nedenleri Neler?

Çocuklarda rastlanan diyabet türü genelde tip 1 diyabettir. Pankreasın yeterli insülin salgılayamamasından kaynaklanır. Çocuklarda görülen şeker hastalığı çoğunlukla travmalar, viral hastalıklar, aşılama veya bazı ilaçların kullanımı sonrasında ortaya çıkmaktadır.

 

Çocuklarda Diyabetin Belirtileri Neler?

İdrara çıkmada ve miktarında artış, hatta yatak ıslatma

Devamlı susuzluk hissi ve ağız kuruluğu

İştah artışı ve aşırı açlık hissi

Yorgunluk, halsizlik, uyku hali

Yemeye rağmen kilo almama ve kaybetme

Sinirlilik ve depresyon

Nefeste koku oluşması

Karın ağrısı, mide bulantısı veya kusma

Sık nefes alıp verme

 

Çocuklarda Diyabetin Tanı Yöntemleri Neler?

Öncelikle klinik bulgular ve herhangi bir zamanda ölçülen kan şekeri yüksekliği değerlendirilir. Sonrasında yetişkinlerde olduğu gibi açlık kan şekerine ölçülür. Genellikle üzerindeki açlık kan şekeri sonucunun tekrar etmesi durumunda çocuğa diyabet tanısı konulmaktadır.

 

Çocuklarda Diyabetin Tedavi Yöntemleri Farklı mıdır?

Çocuklarda görülen Tip-1 diyabette pankreasın insülin üretimi çok yetersiz olduğundan, diyabetli çocukların enjeksiyon ile dışarıdan insülin almaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra tedavi için dengeli bir beslenme programı ile birlikte düzenli aktivite ve spor planı uygulanması çok önemlidir. Bu sayede diyabetli çocuklar normal bir yaşam sürebilmektedir.

 

Kimlerin Pre-diyabetik Tanısı için Test Yaptırması Gereklidir?

Pre-diyabetin diyabete dönüşme riski yüksek olduğundan, erken önlemler alınması önemlidir. Zamanında yapılan tespit ve gerekli yaşam tarzı değişiklikleriyle hastalığın büyük oranda önlenebildiği ya da geciktirildiği bildirilmiştir.

 

Pre-diyabetik hastaları özellikle karbonhidrat tükettikten saat sonra uyku hali ve yorgunluk belirtileri yaşamaktadır. Ayrıca açlık ve tatlı krizleri, aşırı susama, ağız kuruluğu, sık idrara çıkma, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve yanma hissi, baş ve boyun bölgesinde terleme belirtiler de dikkate alınmalıdır.

 

Şekeri düşürmek için ne yapmak lazım?

Kişideki diyabetin derecesini ve genel durumunu göz önüne alarak doktorlar diyabet tedavisinde çeşitli ilaçlar, insülin enjeksiyonu gibi farklı yöntemler önerebilmektedir. Tedaviye ilave olarak kişinin kendisinin uygulanabileceği bazı basit ama önemli yöntemler de kan şekerini düşürmede etkilidir.

 

Bol sıvı tüketmek, karbonhidrat tüketimini̇ kontrol altında tutmak, lifli̇ besinler tüketmek, porsiyon kontrolü yapmak, glisemik indeksi̇ düşük olan besinleri tüketmek, kaliteli̇ uyku uyumak, egzersiz yapmak, stres yönetimi ve kilo kontrolü şekeri düşürmede önemli etkenlerdir.

 

Yaşa göre şeker değerleri kaç olmalıdır?

Genel olarak 60 yaşa kadar açlık kan şekeri mg altında ve tokluk kan şekeri ise 2. saat sonunda mg altında olmalıdır. 60 yaş üstündeki kişiler için açlık kan şekeri mg altında, tokluk kan şekeri ise veya mg altında kalmalıdır.

 

Ani şeker yükselmesi belirtileri nelerdir?

Tıp dilinde hiperglisemi olarak adlandırılan, kandaki şeker miktarının fazla yükselmesi durumu her yaştaki diyabet hastasında görülebilir. Hiperglisemide ağız kuruluğu, aşırı susuzluk hissi, sık idrara çıkma, halsizlik, bulanık görme, cilt kuruluğu kaşıntı gibi belirtiler görülebilmektedir.

 

şeker yüksek mi?

Kan şekeri düzeyi uzun süre yüksek seyreden kişilerde zamanla diyabete bağlı ciddi komplikasyonlar meydana gelmektedir. Bu nedenle kan şekeri civarında seyreden bir hasta, kendisi hiçbir rahatsızlık hissetmese dahi risk altında bulunmaktadır.

 

Yoğurt kan şekerini düşürür mü?

Yapılan çalışmalar düzenli olarak doğal yoğurt tüketmenin kan şekeri seviyesini dengede tutmaya yardımcı olduğunu göstermiştir.

 

Limonlu su kan şekerini düşürür mü?

Ekşi tadına rağmen, limonun içerdiği şekerin diğer meyvelerle yaklaşık olarak eşit olduğu bilinmektedir. Bu nedenle diyabette limonun meyve şeklinde tek olarak tüketilmemesi önerilir. Diğer yandan, glisemik indeksinin düşük olması, içerdiği çözünebilir lif ve zengin C vitamini nedeniyle, diyabetliler bir uzmana danışarak belli zamanlarda ve belli miktarlarda limonlu su tüketilebilir.

 

Şeker hastalığı için kuruyemiş ne yemeli?

Diyabette sağlıklı beslenme için önemli olan nokta besin öğelerinin yeterli miktarlarda dengeli bir şekilde alınmasıdır. Kuruyemişler çoğunlukla yağ bakımından zengindir, ancak şeker hastalığında da belli miktarda tüketilebilirler. Diyabet hastalarının kişiye özel bir beslenme programı için bir uzmana danışmalarında fayda vardır.

 

Örneğin, günde 2 adet kadar ceviz tüketmek herkesi olduğu gibi diyabeti olanları da kalp-damar hastalıklarından koruyabilir. Cevizde ve bademde bulunan yüksek lif, insülin direncini düşürmeye yardımcı olarak kan şekerinin dengelenmesinde olumlu etki eder. Uygun miktarlarda ceviz ve badem tüketmek diyabette insülin dengesini sağlamaya ve kilo vermeye yardımcı olur. Ancak yüksek oranda yağ da içerdikleri için kalorileri düşük değildir ve bu nedenle miktara dikkat edilmeli ve mutlaka çiğ olarak tüketilmelidir.

 

şeker normal mi?

Genel olarak açlık kan şekerinin aralığında, tokluk kan şekerinin ise 2. saatte aralığında olması beklenir.

 

Açlık kan şekeri yüksek olursa ne olur?

Açlık kan şekeri üzerinde seyrediyorsa, diyabet hastalığının varlığını araştırmak için ilave testler yapılır.

 

Kan şekerini dengelemek için ne yapmalı?

Glisemik indeksi yüksek gıdalardan, karbonhidrat ve alkolden uzak durulmalı, bol su içilmelidir. Lif zengini sağlıklı bir beslenme ve egzersiz de kan şekerini dengelemekte önemlidir.

 

Ani şeker düşmesi neden olur?

Düzensiz ve eksik beslenme kan şekerinde ani düşüşe yani hipoglisemiye sebep olabilir. Diyabet tedavisinde kullanılan ilaçlar ve insülinin yanlış kullanılması da ani şeker düşmesine neden olabilmektedir.

 

Şeker hastalığında kaşıntı olur mu?

Ciltte kuruluk ve kaşıntı oluşması şeker hastalığında görülen belirtiler arasındadır.

 

Şeker hastaları ne yemeli ne içmeli?

Şeker hastaları karbonhidrattan fakir, liften zengin gıdalarla beslenmelidir. Ayrıca glisemik indeksi düşük olan besinler tercih edilmeli ve mutlaka bol su tüketilmelidir. Esasen bu öneriler sadece diyabet için değil, sağlıklı yaşamak isteyen tüm kişiler için geçerlidir.

 

Gebelik şekeri kaç olursa insülin başlanır?

Diyetin yeterli gelmediği durumlarda, kan testi sonuçlarının doktor tarafından değerlendirilmesiyle insülin kullanımına başlanabilir. Hamilelik diyabeti olan kadınların yaklaşık %10 ila %25’inde, kan glikoz düzeyini indirmek için insülin gerektiği bildirilmiştir ve bu tedavinin bebeğe bir zararı yoktur.

 

Şeker koması ne demek?

Şeker koması veya diğer adıyla diyabetik koma, hayatı tehdit eden ve bilinç kaybına sebep olabilen bir tablodur. Diyabetli hastalarda kandaki şeker seviyesinin tehlikeli boyutta yükselmesi Hiperglisemi Koması, düşmesi ise Hipoglisemi Koması durumuna yol açabilmektedir.

 

Şeker hastalığı ciltte leke yapar mı?

Şeker hastalığına bağlı olarak ciltte leke oluşması durumu gelişebilmektedir.

 

Şeker hastalığı kan tahlilinde çıkar mı?

Şeker hastalığı çeşitli kan tahlilleriyle tanısı konan bir hastalık türüdür.

 

Kortizona bağlı şeker yüksekliğine ne denir?

Tıbbi tedavilerde sıklıkla kullanılan ilaçlardan biri olan kortizon, yüksek dozda ve uzun süreli kullanıldığında önemli yan etkiler oluşturabilir. İnsülinin kan şekerinin kullanılmasını sağlamasına olumsuz etki ederek, kan şekeri seviyesinin yükselmesine sebep olabilir.

 

Yüksek şeker felç yapar mı?

Yüksek şeker vücutta sinir hasarına neden olabilir. Ayrıca diyabetten kaynaklanan komplikasyonlar pıhtılaşmaya olan eğilimi artıracağı için dolaylı olarak felce de neden olabilir.

 

Şeker hastalığı öldürücü müdür?

Gerekli önlem ve tedavilerin uygulanmayarak ihmal edildiği durumlarda, şeker hastalığının yol açacağı komplikasyonlar hayati tehlike yaratabilir.

 

Şeker hastaları hangi unu kullanmalı?

Şeker hastalarının un ve unlu gıdalardan uzak durması tavsiye edilir. Eğer gerekiyorsa tam buğday, tam çavdar gibi yüksek posalı ve düşük glisemik indeksli unlar tercih edilmelidir.

 

Şekeri düşüren bitkiler nelerdir?

Bitkilerin tedavi amaçlı kullanımı için mutlaka bir uzmana danışmak önemlidir. Şeker hastalığına olumlu etkisi olduğu düşünülen bitki ve baharatlardan bazıları, tarçın, karahindiba, brokoli filizi, çemen otu, sarımsak, zerdeçal, keten tohumu, aloe veradır.

 

Şeker hastası olan hamileler nasıl beslenmeli?

Gebelikte annenin kalori ihtiyacı artar. Uygulanacak olan diyet annenin kan şekerini normale getirecek ancak bebeğin ihtiyacı olan tüm besin öğelerini eksiksiz sağlayıp, gelişimini engellemeyecek şekilde uzman tarafından düzenlenmelidir.

 

Şeker ilacı gebeliğe engel mi?

Şeker ilacı ya da insülin kullanmak gebeliğe engel değildir. Ancak mümkünse gebelikten ay kadar önce ve ayrıca gebelik süresince anne adayının kan şekeri değerlerinin uzman tarafından takip edilmesi ve gerekli tedavinin uygulanması gereklidir.

 

Yüksek şeker baş ağrısı yapar mı?

Kandaki şeker seviyesinin fazla yükselmesi kişilerde baş ağrısına neden olabilmektedir.

 

Şeker hastalarının başı döner mi?

Bazı vakalarda şeker hastalarının baş dönmesi ve bulanık görme gibi belirtiler yaşadığı görülmüştür.

 

Şeker hastalığı ne gibi hastalıklara yol açar?

Yüksek kan şekerinin devamlı seyretmesi organ hasarına yol açabilir ve diyabetik retinopati (gözlerde), nefropati (böbreklerde), nöropati (sinirlerde) gibi hastalıklara neden olabilir.

 

Şeker komasına giren biri ne yapmalı?

Şeker komasına girildiğinde acilen en yakındaki bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

 

Şeker hastalığı tedavi edilmezse ne olur?

Diyabet birçok önemli hastalığın oluşumuna kaynak oluşturabileceğinden, erken tanısı ve tedavi prensiplerine tam olarak uyulması hayati önem taşır. Şeker hastalığı tedavi edilmediğinde; kalp-damar sistemi, böbrekler ve gözler başta olmak üzere tüm vücutta kalıcı hasarlara yol açabilmektedir.

 

İçindekiler

İçeriklerimiz sadece bilgilendirme amaçlıdır. Web sitemizde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.

Diyabet ve Gebelik

Gebelikte karbonhidrat metabolizmasındaki değişiklikler nelerdir?

Gebelikte vücudun enerji ihtiyacı artmıştır. Çocuğun gelişimi için gerekli enerjiyi sağlamak için daha fazla glikoza gereksinim duyulur. Bu nedenle gebelerde kan şekeri normale göre düşük düzeydedir. Karbonhidrat alımında azalma sonucunda hücreye yeterli glikoz giremezse, enerji öncelikle yağlardan sağlanır ve idrarda keton cisimleri görülür. Gebelikte, kanda yeterli insülin hormonu olmaması, buna karşın glikoz gereksiminin artması nedeniyle ketoza yatkınlık artar. Ketozis, hem çocuğun gelişimi, hem de gebenin sağlığı açısından tehlikeli sonuçlar doğuracak bir durumdur. Ayrıca gebelikte progesteron, östrojen, kortizon, laktojen, v.b hormonların artışı insüline karşı bir direnç gelişmesine sebep olur.
 

Gebeliğin şeker hastalığı üzerine etkisi nasıldır?

Diyabetik gebe ile diyabetik olmayan gebe arasındaki en önemli fark, diyabette ketoasidoz riskinin artmasıdır ayrıca mevcut insülin direncide tabloyu daha ağırlaştırabilir. Gebelerde insülin gereksinimi, gebe olmayanlara oranla daha fazladır.   Diyabetik gebelerde gebelik öncesine göre özellikle ilk 3 aydan sonra insülin ihtiyacı artmıştır. Diyabetik gebelerde organizmanın artmış glikoz ve insülin ihtiyacının dengelenmesi hem anne hem de çocuk açısından önemlidir. Aksi taktirde bebeklerde kalp iskelet sistemi anomalileri, gebe kadında ise erken doğum, düşük, iri doğum veya ölü doğum yapma riski artmaktadır.
 

Gestasyonel diyabet nedir?

Gebelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücreleri gebeliğin ilerlemesiyle yeterli insülin salgılayamaz, bu nedenle daha önce diyabet belirtisi olmadığı halde gebelik boyunca kan şekeri yükselebilir. 'Gestasyonel Diyabet' olarak isimlendirilen bu tablo, gebelik bitiminde genellikle düzelir. Genellikle ailesinde çok sayıda diyabetik kişiler bulunan, 30 yaşın üzerinde, fazla kilolu hamileler gestasyonel diyabet açısından risk taşırlar.
 

Şeker hastalığında doğum planlaması nasıl yapılmalıdır?

Gebe kalmasında yaşamsal risk bulunmayan diyabetik anne adayları fetüsün uygun sağlık ve gelişimini sağlamak amacıyla gebe kalmadan en az 3 ay öncesinden sıkı bir kontrole alınmalıdır. Diabette metabolik kontrolün sağlanması ve komplikasyon gelişiminin önlenmesi veya ilerlemenin durdurulması açısından diyabet yaşı küçük, diyabete bağlı organ bozuklukları olmayan genç anne adaylarında risk düşüktür. Diyabet yaşı büyük, göz ya da sinir sistemi gibi organlarda başlangıç halinde bozukluklar teşhis edilmiş kişilerde, ya da ileri yaştaki annelerde ise risk yüksektir. Organ bozuklukları ilerlemiş diyabetiklerde ise, gebelik bu bozuklukları arttıracağı için hamileliğe izin verilmez.
 

Gebelik süresince kan şekeri takibi nasıl yapılmalıdır?

İdeal açlık kan şekeri düzeyi mg/dl, tokluk kan şekeri düzeyi ise mg/dl dir. Gebelik döneminde haftada en az 2 gün kahvaltıdan önce ve 2 saat sonra, öğle ve akşam yemeğinden önce ve gece 'de olmak üzere günde 5 kez kan şekeri ölçümü yapılmalıdır. Gebelikte kan şekeri yükselmeden de idrarda şeker çıkabilir (Renal glikozüri). Bu nedenle günlük idrar glikoz takipleri ve aseton takibinin yapılması gerekir. Üst üste iki gün idrarda aseton tespit edildiğinde hastanın acilen doktoru ile görüşmesi gerekir.
 

Gebelik süresince diyabet tedavisi nasıl olmalıdır? 

Gestasyonel diyabetik hastalarda, metabolik kontrol diyet ile sağlanabiliyorsa, tedaviye diyete uyum kontrolleri ile devam edilir. Metabolik kontrolü ideal düzeyde olmayan, fakat kan şekeri değerleri ideal düzeylerin biraz üzerinde olan hastalarda ve metabolik kontrolü iyi olmayan kan şekeri değişken olan diyabetiklerde vakit geçirilmeden insülin tedavisine başlanmalıdır. Gebeler kesinlikle oral antidiyabetik ilaçlar kullanamazlar. Gebelik boyunca toplam kilo alımı kg'ı aşmamalıdır.
 

Diyabetik gebelerde doğum öncesinde ve doğum sonrasında nelere dikkat edilmelidir?

Diyabetik gebeye tercihen haftadan itibaren doğum yaptırılabilir. Süre 40 haftayı aşarsa veya fetusun gr üzerinde olduğu tahmin ediliyorsa tercihan sezeryan uygulanmalıdır.
Anne karnında hiperglisemiye maruz kalan bebek insülin salgılamaya başlar ve doğumdan sonrada insülin salgılamaya devam eder. Bu nedenle yeni doğan çocukta en sık görülen metabolik bozukluk, kan şekeri düşüklüğüdür. Doğumu takiben bebeğin kan şekerinin ölçülmesi ve en az iki hafta süre ile sıkı bir şekilde kan şekeri takibi, hipoglisemilerin saptanması ve tedavisi açısından önem taşır. Bebekte hipoglisemi saptanırsa ya erken beslenme programına alınmalı yada hipglisemi ağırsa içinde dekstroz bulunan serum verilmelidir.
 

Hamilelikten korunmak için neler yapılmalıdır?

Gebelikten korunma yöntemleri diyabetiklerde, diabetik olmayanlardan farklı olmamakla birlikte, ağızdan alınan doğum kontrol ilaçları diabette hormonal dengeyi ve dolayısı ile kan şekeri kontrolünü bozabilir. Diabetik kadında, enfeksiyon geliştirme riski olan rahim içi araçların (spiral) steril koşullarda takılması çok önemlidir. Tüp bağlama yöntemi ile korunma tekniği, en güvenilir yöntem olarak güncelliğini korumaktadır.

Gerek Tip I ve gerek Tip II diyabet hastalarında tedavinin başarısı kan şekerinin doğru takibi ile mümkündür. Diyabet hastası da sağlıklı bireyler gibi normal bir yaşam sürdürebilir. Bu öncelikle kan şekeri değerlerinin normal olması ile mümkündür.  Kısa süreli hedefler genellikle kan şekerini ölçme üzerinde yoğunlaştırılmıştır ve buda sağlık kuruluşu dışında hastanın evde kan şekerini ölçmesi ve takip etmesi ile sağlanır. Tüm diyabetli hastalar kan şekerlerini ölçerek uygulanan tedavinin uygunluğu ve yeterliliği konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar.

İnsülin ve oral anti diyabetik haplar kan şekerini oldukça etkin biçimde düşüren ilaçlardır. Evde kan şekeri ölçümü tedavinizin etkinliği, doğru ilaç dozlaması, yemek sonrası kan şekeri değişkenlikleri ve şeker düşmesi riski konusunda çok önemli bilgiler verir. Ayrıca şekerleri iyi giden bir diyabetlinin evden ölçüm yaparak iyi sonuçları görmesi de onun diyet ve egzersiz tedavisine uyumunu artıran çok önemli bir motivasyondur. Diyabetli gebelerde sağlıklı çocuk doğmasını sağlayan en önemli ve vazgeçilmez bir metottur.

Ne sıklıkla evde kan şekeri ölçümü yapılmalıdır?

Bu sorunun en doğru yanıtı size ve sizi izleyen doktorunuzun kararına bağlıdır. İnsülin kullanan Tip 1 diyabetik hastalar günde en az 4 kez ölçüm yapıp insülin dozu ve yemek planlarını bir önceki ölçüm sonuçlarına göre yapmalıdırlar. Bu sıklıkta kan şekeri takipleri için özel cihazlar geliştirilmiştir.  

Tip 2 diyabetik, insülin kullanmayan hastalarda gün içindeki kan şekeri oynamaları daha azdır bu nedenle Tip 2 diyabetiklerin Tip 1 diyabetikler kadar sık kan şekeri ölçümü yapmaları genellikle gerekmez. Bu hastalarda sık ölçüm yeni bir tedaviye geçildiğinde, doz ayarlaması yapıldığında ve yaşam biçiminde önemli bir değişiklik olduğunda yapılmalıdır. Bu durumlarda da genellikle kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden önce günde iki ölçüm yeterli olacaktır.  Eğer hap veya insülin kullanmayan bir Tip 2 diyabetli iseniz ya da kan şekeri kontrol altındaysa günde bir kez veya haftada kez ölçüm yapabilirsiniz.

Açlık kan şekerlerinin takibi kadar tokluk kan şekerlerinin takibi de çok önemli olduğundan kan şekeri dengesi tam sağlanana kadar günde birkaç kez sağlandıktan sonra haftada birkaç kez tokluk kan şekeri ölçülmelidir. Tokluk kan şekeri yemeğe oturup ilk lokmayı ağzınıza aldığınızdan sonra geçen birinci saatte ölçülen değerdir.

Pek çok diyabetli hasta kan şekerleri düşük veya yüksekken bunu fark ettiğini ve bu yüzden herhangi bir şey hissetmedikleri zaman ölçüm yapmanın gereksiz olduğu iddia ederler. Bunu asla yapmayın ve kan şekeri konusunda hislerinize kesinlikle güvenmeyin, mutlaka ölçüm yapın.

 

Ne zaman ölçüm yapılmalıdır?
Ne zaman ölçüm yapılması gerektiği de tıpkı ne sıklıkta ölçüm yapılması gerektiği gibi kişisel durumla ilişkilidir. İstediğiniz zaman ölçüm yapabilirsiniz ve bu bize sizin kan şekeri kontrolünüzle ilgili değerli bilgiler verir.

&#; Kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeği öncesi veya çok yenilecek bir ara öğün öncesi
&#; Yatma saati
&#; Kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeğinden bir saat sonra
&#; Gece yarısı sıraları

Bunun dışında ekstra ölçüm zamanları:
&#; Hastalığınızda
&#; Kan şekerinizin düşük olmasından kuşkulandığınızda
&#; Uzun yolda otomobil kullanmadan önce veya yolculuk sırasında
&#; Fiziksel aktivitenizin fazla olduğu zamanlarda
&#; Kan şekerinizde oynamalar olduğunda
&#; İlaç, diyet ve egzersiz planlarınızı değiştirdiğinizde
&#; Kilo alıp, verme durumunda
&#; Gebelikte veya gebelik planlıyorsanız
&#; Düşük kan şekeri belirtilerini algılamada problem varsa.

 

Kan şekeri hedefleri

Sizin için en doğru olan kan şekeri hedeflerinizi doktorunuz belirleyecek olmakla birlikte; diyabetik bir hastanın kan şekerinin yemeklerden önce mg/dl, yatma zamanı ise mg/dl olması hedeflenir. Tokluk kan şekeriniz ise aralığını hedeflemelidir.

HbA1C nedir?

Bu yazının konusu olmamakla birlikte üç aylık ortalama şeker diye de basitçe tanımladığımız HbA1C tedavinin başarısını gösteren en önemli testtir. Doktorunuz uygun aralıklarla bu testi size yaptıracaktır. HbA1C, tedavinin başarısını ve oluşabilecek diyabetik hasarların şiddeti ve hızını çok kolaylıkla gösterebilecektir.

Hedef açlık, tokluk kan şekerleri ve HbA1C değerlerine ulaşılması veya olabildiğince yaklaşılması hastalık kontrolünü kolaylaştırır komplikasyonların gelişmesini önler.

Ölçüm değerleri mutlaka yazılı olarak kaydedilmeli ve saklanmalı, düzeni aralıklarla hekiminizle paylaşılmalıdır.  Asla &#;Ne yaparsam yapayım kan şekerlerim yüksek çıkıyor&#; düşüncesine kapılmayın. Kötü bir sonuç görmemek için kan şekerini ölçmekten korkan hastalar sıklıkla görülür. Bu bir sorun karşısında başını kuma gömmekten farksız bir davranıştır. Doğru bir planlama ile düşmeyecek kan şekeri yoktur.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır