Kuran’ı Kerim Müslümanlar için kutsal bir kitaptır. Kuran’ı Kerim de yer alan her bir sure belirli bir olayı anlatmaktadır. Allah’ı tanımak, Peygamberlerimizi tanımak ve iki dünyada da kazanmak için Kuran’ı Kerim insanlara yol göstermektedir.
Kuran’ı Kerim de birçok sure, ayet ve cüz yer almaktadır. Kuran da yer alan surelerden birisi ise Meryem suresidir. Meryem suresi Medine döneminde indiği yönünde birçok rivayet vardır. Bazı rivayetler ise Mekke döneminde indiğini söylemektedir. Meryem suresi diğer sureler gibi oldukça faziletli ve önemli surelerden biridir. Okunacak dua ve Meryem suresi hakkında merak ettiklerinizi sizler için ele aldık.
Meryem Suresi Arapça Dinle (Türkçe Meali Açıklamalı)
Bakara Suresi Kaç Sayfa
Kuran’ı Kerim’in Suresi olan Meryem suresi Hz. İsa’nın dünyaya gelişini anlatmaktadır. Okuması ve dinlemesi oldukça faziletli olan bu sure mucizelerden bahsetmektedir. Hz. İsa’nın babasız olması ve daha beşikteyken Hz. İsa’nın konuşması gibi olayları konu edinmektedir. Öğütler ve uyarılarda bulunan bu surede Allah’ın kudreti ele alınır. Meryem suresini okumak isteyen kişiler kaç sayfa olduğunu merak etmektedir. Sizler için ele aldık.
Meryem suresi oldukça derin ve bilgi dolu bir sure olduğu için birçok kişi tarafından en çok okunan surelerdendir. Meryem suresi tevhid inancını, dürüstlüğü genel olarak anlatmaya çalışmaktadır. Allah’ın mucizelerini ve kudretini konu alır. Meryem suresinin okunuşunu merak ediyorsanız sizler için derledik.
Meryem suresi günlük olarak okunması gereken bir suredir. Meryem suresinin birçok fazileti vardır. Meryem suresi Kuran’ı Kerim’de Sırada ve genellikle Kuran’ı Kerimde sayfa da yer almaktadır. Meryem suresi oldukça uzun bir sure olduğu için çoğu kişi ezberlemekte zorluk çekmektedir. Meryem suresinde Hz. Zekeriyya ve oğlu Yahya da yer alır.
Meryem suresi toplamda sayfadan oluşmuştur. Meryem suresi Hz. İsa’nı nasıl dünyaya geldiğini, Hz. Meryem’in hayatı ve Allah’ın kudretini anlatan çok faziletli ve derin anlamlar içeren bir suredir. Meryem suresini günlük hayatta sürekli okumamız gerekir. Meryem suresini okuyan bir kişi dünyada maddi açıdan rahatlayacak, hamile kalmak isteyen bir kişi okursa hamile kalması kolaylaşır, düşük yapan kadınlar okursa bebeklerine kavuşur, Allah’a yakınlaşmayı sağlayacağı söylenir.
Kuranı Kerim Kaç Sayfa Diyanet
Bir Cüz Kaç Sayfa
Hucurat Suresi Kaç Sayfa
Diyanet Hac Fiyatı Kaç Dolar
İz kale li ebıhi ya ebeti lime ta'büdü ma la yesmeu ve la yübsıru ve la yuğnı anke şey'a
Ya ebeti innı kad caenı minel ılmi ma lem ye'tike fettebı'nı ehdike sıratan seviyya
Ya ebeti la ta'büdiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asıyya
Ya ebeti ninı ehafü ey yemesseke azabüm miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya
Kale erağıbün ente an alihetı ya ibrahım leil lem tentehi le ercümenneke vehcürnı meliyya
Kale selamün aleyk se estağfiru leke rabbı innehu kane bı hafiyya
Ve a'tezilüküm ve ma ted'une min dunillahi ve ed'u rabbı asa ella ekune bi düai rabbı şekıyya
Felemma'tezelehüm ve ma ya'büdune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve ya'kub ve küllen cealna nebiyya
Ve vehebna lehüm mir rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya
Vezkür fil kitabi musa innehu kane muhlesav ve kane rasulen nebiyya
Ve nadeynahü min canibit turil eymeni ve karrabnahü neciyya
Ve vehebna lehu mir rahmetina ehahü harune nebiyya
Vezkür fil kitabi ismaıyle innehu kane sadikal va'di ve kane rasulen nebiyya
Ve kane ye'müru ehlehu bis salati vez zekati ve kane ınde rabbihı merdıyya
Vezkür fil kitabi idrıse innehu kane sıddıkan nebiyya
Ve rafa'nahü mekanen aliyya
Ülaikellezıne en'amellahü aleyhim minen nebiyyıne min zürriyyeti ademe ve mimmen hamelna mea nuhıv ve min zürriyyeti ibrahıme ve israıle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayatür rahmani harru süccedev ve bükiyya
Fe halefe mim ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya
İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a
Cennati adninilletı veader rahmanü ıbadehu bil ğayb innehu kane va'dühu me'tiyya
La yesmeune fıha bükratev ve aşiyya
Tilkel cennetülletı nurisü min ıbadina men kane tekıyya
Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya ( Ayet secde ayetidir.)
Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma fa'büdhü vastabir li ıbadetih hel ta'lemü lehu semiyya
Ve yekulül insanü e iza ma mittü le sevfe uhracü hayya
E ve la yezkürul insanü enna halaknahü min kablü ve lem yekü şey'a
Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıyne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya
Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya
Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya
Ve im minküm illa varidüha kane ala kabbike hatmem makdıyya
Sümme nüneccillezınet tekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya
Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne keferu lillizıne amenu eyyül ferıkayni hayrum mekamev ve ahsenü nediyya
Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasev ve ri'ya
Kul men kane fid dalaleti felyemdüd lehür rahmanü medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seya'lemune men hüve şerrum mekanev ve ad'afü cünda
Ve yezıdüllahüllezınehtedev hüda vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrum meradda
E fe raeytellezı kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malev ve veleda
Ettaleal ğaybe emittehaze ınder rahmani ahda
Kella senektübü ma yekulü ve nemüddü lehu minel azabi medda
Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda
Vettehazu min dunillahi alihetel li yekunu lehüm ızza
Kella seyekfürune bi ıbadetihim ve yekunune aleyhim dıdda
E lem tera enna erselneş şeyatıyne alel kafirıne teüzzühüm ezza
Fe la ta'cel aleyhim innema neuddülehüm adda
Yevme nahşürul müttekıyne iler rahmani vefda
Ve nesukul mücrimıne ila cehenneme virda
La yemlikuneş şefaate illa menttehaze ınder rahmani ahda
Ve kalittehazer rahmanü veleda
Le kad ci'tüm şey'en idda
Tekadüs semavatü yetefettarne minhü ve tenşekkul erdu ve tehırrul cibalü hedda
En deav lirrahmani veleda
Ve ma yembeğıy lir rahmani ey yettehıze veleda
İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda
Le kad ahsahüm ve addehüm adda
Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda
İnnellezıne amenu ve amilus salihati se yec'alü lehümür rahmanu vüdda
Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıyne ve tünzira bihı kavmel lüdda
Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühussü minhüm min ehadinev temeu lehüm rikza
Meryem Suresi Arapça Okunuşu
MERYEM SURESİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
Meryem Suresi Diyanet Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd. ﴾1﴿ Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. ﴾2﴿ Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı. ﴾3﴿ O şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım." ﴾4﴿ "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!" ﴾﴿ (Allah şöyle dedi:) "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik." ﴾7﴿ Zekeriyya, "Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?" ﴾8﴿ (Vahiy meleği) dedi ki: "Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: "Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım." ﴾9﴿ Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir işaret ver", dedi. Allah da, "Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır" dedi. ﴾10﴿ Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara "Sabah akşam Allah'ı tespih edin" diye işaret etti. ﴾11﴿
Yahya dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. ﴾﴿ Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selam olsun! ﴾15﴿ (Ey Muhammed!) Kitapta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. ﴾﴿ Meryem, "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)" dedi. ﴾18﴿ Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi. ﴾19﴿ Meryem, "Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi. ﴾20﴿ Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir" dedi. ﴾21﴿ Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. ﴾22﴿ Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi. ﴾23﴿ Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı." ﴾24﴿ . "Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün." ﴾25﴿
"Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, "Şüphesiz ben Rahmân'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de. ﴾26﴿ Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!" ﴾27﴿ "Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi." ﴾28﴿ Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. "Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler. ﴾29﴿ Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı." ﴾30﴿ "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti." ﴾31﴿ "Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı." ﴾32﴿ "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir)." ﴾33﴿ Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. ﴾34﴿ Allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o da oluverir. ﴾35﴿ Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O'na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur. ﴾36﴿ (Fakat hıristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kafirlerin haline! ﴾37﴿ Bize gelecekleri gün (gerçekleri) ne iyi işitip ne iyi görecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler. ﴾38﴿
Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar. ﴾39﴿ Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler. ﴾40﴿ Kitapta İbrahim'i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi. ﴾41﴿ Hani babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" ﴾42﴿ "Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim." ﴾43﴿ "Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân'a isyankâr olmuştur." ﴾44﴿ "Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum." ﴾45﴿ Babası, "Ey İbrahim! Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!" dedi. ﴾46﴿ İbrahim şöyle dedi: "Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır." ﴾47﴿ "Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb'ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum." ﴾48﴿ İbrahim, onları da onların taptıklarını da terk edince ona İshak ile Yakub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık. ﴾49﴿ Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik). ﴾50﴿ Kitapta, Mûsâ'yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resül, bir nebi idi. ﴾51﴿
Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık. ﴾52﴿ Rahmetimiz sonucu kardeşi Hârûn'u bir nebi olarak kendisine bahşettik. ﴾53﴿ Kitap'ta İsmail'i de an. Şüphesiz o sözünde duran bir kimse idi. Bir resül, bir nebi idi. ﴾54﴿ Ailesine namaz ve zekatı emrederdi. Rabb'inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı. ﴾55﴿ Kitap'ta İdris'i de an. Şüphesiz o doğru sözlü bir kimse, bir nebi idi. ﴾56﴿ Onu yüce bir makama yükselttik. ﴾57﴿ İşte bunlar, Adem'in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim'in, Yakub'un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. ﴾58﴿ Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır. ﴾59﴿ Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va'di kesinlikle gerçekleşir. ﴾﴿ Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) "selam!" (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır. ﴾62﴿ İşte bu, kullarımızdan Allah'a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir. ﴾63﴿ (Cebrail şöyle dedi:) "Biz ancak Rabbinin" emriyle ineriz. Önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep O'nundur. Rabbin unutkan değildir." ﴾64﴿
MEALİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
Meryem Suresi Fazileti ve Tevsiri
Bazı sûrelerin başında bulunan bu harflere “hurûf-i mukattaa” adı verilmektedir (bilgi için bk. Bakara 2/1).
Zekeriyyâ aleyhisselâm, İsrâiloğulları’na gönderilmiş son peygamberlerden biridir. Ancak kendisine müstakil bir kitap verilmemiş, Hz. Mûsâ’nın şeriatıyla amel etmiştir. Kaynaklarda, Hz. Meryem’in teyzesinin kocası ve Beyt-i Makdis’in reisi olduğu, Tevrat nüshalarını yazarak çoğalttığı bildirilmektedir (bilgi için bk. Âl-i İmrân 3/).
Duanın, emreder gibi ve yüksek sesle değil, mütevazı bir şekilde alçak sesle ve yalvarıp yakararak yapılması onun âdâbına daha uygun olduğu için alçak sesle dua ettiği belirtilen Hz. Zekeriyyâ, kendisinden sonra akrabalarının toplum önderi olma ve Allah’ın dinini yayma hususunda zaaf göstereceklerinden endişe etmiş; bu sebeple de duasında kendisine ve Ya‘kub (İsrâil) soyuna halef ve mirasçı olmak ve davetini sürdürmek üzere iyi ahlâklı, yetenekli ve âdil insan olacak bir halef lutfetmesini Allah’tan niyaz etmiştir. Zira o, bütün olumsuz şartlara rağmen Allah’tan ümit kesilmemesi gerektiğini biliyordu.
“Halef” diye tercüme ettiğimiz velî kelimesi, kişinin “yakını, dostu, arkadaşı, yardımcı ve destekçisi” demektir (aynı zamanda Allah’ın isimlerinden olan velî kelimesinin diğer anlamları için bk. Bakara 2/; Mâide 5/51; En‘âm 6/14; A. Saim Kılavuz, “Velî”, İFAV Ans., IV, ; Hamza Aktan, “Velâyet”, İFAV Ans., IV, ).
“Yakınlar” anlamı verdiğimiz mevâlî kelimesi mevlâ kelimesinin çoğulu olup “kişiye vâris olan yakın akrabaları” mânasına gelir. Hz. Zekeriyyâ, halef istemesinin gerekçesini de açıklarken, övünmek veya faydalanmak için değil, dini tebliğ etmek gibi yüce bir gaye için halef istediğini ifade etmiştir. Başka âyetlerde bildirildiğine göre Zekeriyyâ şu duaları da yapmıştır: “Rabbim! Bana tarafından temiz bir nesil ihsan eyle. Kuşkusuz sen duayı işitensin!” (Âl-i İmrân 3/38). “Rabbim! Geride kalanların en hayırlısı sensin, yine de sen beni yalnız (çocuksuz) bırakma! “ (Enbiyâ21/89).
Bazı tefsirlerde Zekeriyyâ’nın hem mülküne hem de ilmine ve peygamberliğine mirasçı olacak sâlih bir çocuk istediği söylenmişse de Hz. Peygamber’in, “Biz peygamberler miras bırakmayız, bıraktığımız sadakadır” (Buhârî, “Humus”, 1; “Megâzî”, 14, 38) anlamındaki hadisi dikkate alındığında peygamberlerin mal ve servetleri için mirasçı istemeyecekleri anlaşılır. Hz. Zekeriyyâ’nın “Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Ya‘kub hânedanına da vâris olsun” ifadesi de bu mânayı destekler. Burada Ya‘kub hânedanına vâris olmaktan maksat onların mallarına mirasçı olmak değil, Hz. Ya‘kub’un soyu olan İsrâiloğulları’nın misyonuna, peygamberliğin geride bıraktığı geleneğe ve ahlâka vâris olmak ve onların gittiği doğru yolu takip etmektir.
İbn Âşûr’a göre âyetlerin zâhirinden peygamberlere mirasçı olunabileceği anlaşılmaktadır. Ona göre başka bir âyetteki (Neml 27/16) ifade bu anlamı desteklemektedir ve yukarıdaki hadiste Resûlullah bütün peygamberleri değil, sadece kendisini kastetmiştir (bk. XVI, 66). Nitekim Hz. Ömer de “Resûlullah bu sözüyle kendisini kastediyor” demiştir (Buhârî, “Fardu’l-humus”, 1).
Yüce Allah, Hz. Zekeriyyâ’nın duasını kabul etti ve Yahyâ adında bir oğlunun olacağını ona müjdeledi (krş. Enbiyâ 21/90). Âyette geçen “semiyy” kelimesi hem “isimlendirilmiş” hem de “benzer” mânasına gelir. Birinci mânaya göre âyet Yahyâ adının daha önce kimseye verilmediğini ifade eder; ikinci mânaya göre ise, Yahyâ’nın benzeri bir oğulun kimseye verilmediği anlamına gelir. Tefsirciler, böyle bir anlayış Yahyâ’nın, kendisinden önceki Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ gibi büyük peygamberlerden de üstün olmasını gerektireceği için birinci mânayı tercih etmişlerdir (Şevkânî, III, ). Bununla birlikte Yahyâ’daki bazı özellikleri birlikte taşıyan bir peygamber daha önce gelmemiştir. Bu özellikler, onun ihtiyar bir baba ile kısır ve yaşlı bir anneden dünyaya gelmesi, Yahyâ adının ondan önce hiç kimseye verilmemiş olması, çocukluğunda ona “hikmet” (peygamberlik veya kutsal kitabı anlama yeteneği) verilmesi (bk. âyet 12) şeklinde açıklanmaktadır. Bir başka âyette efendi ve peygamber olarak nitelenmiş; haramdan sakınmada güçlük çekmemesi için Allah ona özel bir lutufta bulunmuş, onu iffet ve zühd sahibi kılmış, Hz. Îsâ’nın risâletinin müjdecisi olmuştur (bk. Âl-i İmrân 3/39). Bununla beraber bu meziyetler onun mutlak mânada en üstün peygamber olduğunu değil, anılan niteliklerden dolayı farklı olduğunu ifade eder.
Hz. Zekeriyyâ özellikle çocuk değil, kendisine mânen vâris olacak bir halef istemişti, Allah çocuk vereceğini müjdeleyince sevinmiş ve şaşkınlığını ifade etmiştir. Alâmet olarak sapasağlam olmasına rağmen, üç gece insanlarla konuşamayacağı hususu, Âl-i İmrân sûresinde ise insanlarla üç gün, işaretten başka bir şekilde konuşamayacağı şeklindedir. Şu halde burada geceler gündüzleriyle birlikte, Âl-i İmrân’da ise günler geceleriyle birlikte kastedilmektedir. Aynı zamanda işaretle konuşabileceği de bildirilmiş ve sabah akşam Allah’ı çokça zikretmesi emredilmiştir (bu konuda ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/41).
Şüphesiz ki kâinatı yoktan var eden, Âdem’i topraktan yaratan o yüce kudret için ihtiyar ana babadan bir çocuk dünyaya getirmek zor bir şey değildir. Zira o, bir şeyi yaratmak istediği zaman “ol” der, hemen oluverir (bk. Yâsîn 36/82).
Mâbed diye tercüme ettiğimiz mihrâb, “özel ibadet yeri” anlamına gelmektedir. Burada Zekeriyyâ’nın özel ibadet ve dualarını yaptığı yeri ifade eder; Zekeriyyâ özel ibadetlerini burada yapar, toplu ibadet için Beyt-i Makdis’e çıkardı (ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/37). Kendisine bir oğlu olacağına dair müjde burada verilmiştir. Bunun üzerine Zekeriyyâ, Beyt-i Makdis’teki ibadet yerinden çıkarak halkın yanına gelmiş ve işaret yoluyla onlardan sabah akşam Allah’ı anmalarını, O’nu tesbih etmelerini istemiştir.
Mâbed diye tercüme ettiğimiz mihrâb, “özel ibadet yeri” anlamına gelmektedir. Burada Zekeriyyâ’nın özel ibadet ve dualarını yaptığı yeri ifade eder; Zekeriyyâ özel ibadetlerini burada yapar, toplu ibadet için Beyt-i Makdis’e çıkardı (ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/37). Kendisine bir oğlu olacağına dair müjde burada verilmiştir. Bunun üzerine Zekeriyyâ, Beyt-i Makdis’teki ibadet yerinden çıkarak halkın yanına gelmiş ve işaret yoluyla onlardan sabah akşam Allah’ı anmalarını, O’nu tesbih etmelerini istemiştir.
Yahyâ’ya herhangi bir kitap indirilmemiş, ancak Hz. Mûsâ’ya indirilmiş olan Tevrat’ı iyi anlayıp onunla amel etmesi emredilmiştir. Şevkânî, Yahyâ’ya daha çocukken verilen hikmeti, “kendisine sımsıkı sarılması emredilen kitabı kavrama, dinî hükümleri anlama yeteneği” şeklinde açıklamış ve aynı kelimeye “ilim, bildiğiyle amel etme, peygamberlik, akıl” gibi anlamların da verildiğini belirtmiştir (III, ).
Allah Teâlâ Yahyâ’yı temiz bir fıtrat sahibi olarak yaratmıştır. O, insanlara karşı son derecede şefkatli, Allah’a karşı saygılı, dinine bağlı, ana-babasına iyilik eden, insanların hukukunu gözeten, zorbalık ve isyankârlık gibi kötü vasıflardan uzak bir insandı. Nitekim başka bir âyet-i kerîmede onun, Allah’ın kitabını tasdik eden, iffetli, asil ve sâlih bir peygamber olduğu ifade buyurulmuştur (Âl-i İmrân 3/39).
Yukarıda anlatılan güzel vasıfları sebebiyle Yahyâ, Allah’ın övgüsüne mazhar olmuş ve bütün bu hallerde yani dünyaya gelirken, dünyadan giderken ve kıyamet gününde kabirden kalkarken Allah’ın inâyetinin onunla beraber olacağı bildirilmiştir (Âl-i İmrân 3/39).
TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
Meryem suresi Ayet Sayısı
Maun Suresi 98 ayetten oluşmaktadır.
Meryem suresi, adını surede kıssası anlatılan “Meryem”den almıştır. Sure Mekke’de sırada inmiştir. Suyutî surenin ayetinin, Mükatil de “secde ayeti” adı verilen ayetinin Medine’de indiğini ileri sürmüştür. İbn İshak ve İbn Hişam kaynaklı tarihî belgelerde ise, II. Habeşistan hicretine katılanlardan Cafer b. Ebi Talib’in bu sureyi Habeşistan kralına okuduğu kaydedilmiştir. Bu bilgiye göre surenin inişi II. Habeşistan hicretinden önceye denk gelmektedir. Surenin Habeşistan kralına okunuşu ile ilgili anlatımlardan anlaşıldığına göre, sure hem hicret eden müminlerin Habeşistan’da himaye görmelerine yol açmış, hem de Habeşlilere âdeta bir hediye olmuştur. Müslüman heyetin sureyi Habeşistan kralına okuması ve bu konuyla ilgili diğer gelişmeler İslâm Ansiklopedisi’nde aşağıdaki gibi yer almıştır:
“İkinci Habeşistan Hicreti müşrik liderleri büyük bir telaşa düşürdü. Böylesine büyük bir kitle hâlinde gelen Müslümanlar, son derece müsait bir ülke olan Habeşistan’ın İslamlaşmasına neden olabilir, ya da en azından Hz. Peygamber’e güçlü bir müttefik kazandırabilirlerdi. Böyle muhtemel bir tehlikenin önüne geçmek için Kureyş’in iki ünlü diplomatı Amr b. El-Âs ile Abdullah b. Ebî Rabîa’yı Habeşistan Necâşî’sine elçi olarak göndermeyi kararlaştırdılar. Planlarına göre elçiler önce Necâşi’nin yakın çevresindekileri hediyeleriyle yanlarına çekecekler, daha sonra onların da yardımlarıyla Necâşî’nin Müslümanları Mekke’ye iade etmesini sağlayacaklardı. Fakat sonuç hiç de umdukları gibi olmadı. Gerçi elçiler yakın çevresinin desteğini sağladılar ama gerçekten adil bir insan olan Necâşi’yi bütün diplomatik oyunlarına rağmen zulümlerine ortak edemediler.
Elçiler Necâşî ile görüşerek muhacir Müslümanların birtakım beyinsiz gençler olduklarını, kendi dinlerini terk ettiklerini fakat Hıristiyan da olmayarak yeni bir din icat ettiklerini, onları gözetmek amacıyla akrabalarının iade edilmelerini istediklerini söylediler. Necâşî, kendileriyle görüşmeden bir karar veremeyeceğini belirterek Müslümanları yanına çağırttı; elçilerin taleplerini aktararak ne diyeceklerini sordu. Ca’fer b. Ebî Tâlib böyle bir talebe hakları olmadığını göstermek amacıyla elçilerden kendilerinin köleleri, borçluları ya da kısas etmek istedikleri katiller olup olmadıklarının sorulmasını istedi. Amr’ın sorulara olumsuz cevap vermesi üzerine, ne hakla iade talebinde bulunulduğunu öğrenmek istedi. Amr’ın daha önceki sözlerini tekrarlaması ve Necâşî’nin İslâm hakkında bilgi istemesi üzerine Hz. Ca’fer ünlü konuşmasını yaptı.
Ca’fer b. Ebî Tâlib, İslâm öncesi durumları ile Hz. Peygamber ve İslâm hakkında kısaca bilgi verdiği bu konuşmasında şunları söyledi: “Ey Hükümdar, biz, cahil bir kavim idik. Putlara tapardık. Ölü eti yerdik. Her kötülüğü işlerdik. Akrabamızla ilgilenmez, ilgimizi keserdik. Komşularımıza iyi davranmaz, kötülük yapardık. İçimizden güçlü olanlar zayıf olanları yer, ezerdi. Yüce Allah bize kendimizden, soyunu sopunu, doğru sözlülüğünü, eminliğini, iffet ve nezahetini bildiğimiz bir peygamber gönderinceye kadar biz hep bu durum ve tutumda idik. O peygamber, bizim ve babalarımızın Allah’tan başka tapına geldiğimiz taştan vesâireden yapılmış putları bırakarak Allah’ın birliğine inanmaya ve yalnız O’na ibadet etmeye bizi davet etti. Doğru söylemeyi, emaneti sahibine vermeyi, akraba ile ilgilenmeyi, komşularımızla iyi geçinmeyi, haramlardan, kan dökmekten vazgeçmeyi bize emretti. Bizi her türlü çirkin, yüz kızartıcı söz ve işlerden, yalan söylemekten, yetim malı yemekten, iffetli kadınlara dil uzatmak ve iftira etmekten men ve nehyetti. Kendisine hiçbir şeyi eş, ortak koşmaksızın yalnız Allah’a ibadet etmemizi bize emretti. Ve yine bize namazı, zekâtı, orucu de emretti. Biz ona inandık ve kendisini tasdik edip doğruladık. Onun Allah tarafından getirdiklerine göre kendisine tabi olduk. Hiçbir şeyi eş, ortak koşmaksızın yalnız Allah’a ibadet ettik. Onun bize haram kıldığı şeyi haram, helâl kıldığı şeyi helâl bildik. Fakat kavmimiz üzerimize yürüyüp bizi Yüce Allah’a ibadetten vazgeçirerek putlara taptırmak, dinimizden döndürmek, öteden beri serbestçe işleye geldiğimiz kötülükleri tekrar işletmek için türlü işkencelere uğrattılar. Onlar bize galebe çalıp zulüm ve tazyikleri altında ezmeye başladıkları, dinimizle aramıza girdikleri zaman, senin ülkene çıkmak, sığınmak zorunda kaldık. Seni başkalarına tercih ettik. Senin himayene can attık. Ey Hükümdar, biz, senin yanında hiçbir zulme ve haksızlığa uğramayacağımızı umuyoruz”[1]
Konuşmayı dikkatle dinleyen Necâşî, yanlarında Kur’an’dan bir bölüm bulunup bulunmadığını sordu. Bunun üzerine Ca’fer, hicretlerinden hemen önce nazil olan Meryem Suresinin ilk otuz beş ayetini okudu. Rivayetlere göre, ayetleri gözyaşları içinde dinleyen Necâşî, bunların Hz. Musa ve İsa’nın getirdikleriyle aynı kaynaktan geldiğini tasdik ederek elçilere müminleri teslim etmeyeceğini bildirdi. Amr’ın, Müslümanların Hz. İsa hakkında çok kötü sözler kullandıklarını söyleyerek Necâşî’nin kararını değiştirme çabası da Ca’fer’in, “O, Allah’ın kulu, rasûlü, ruhu ve dünyadan ve erden geçerek Allah’a bağlanmış bir bakire olan Meryem’e ilka ettiği kelimesidir” şeklindeki cevabıyla yalnızca Necâşî’nin bu konudaki gerçeği kavramasına yaradı.
Meryem suresinde, genellikle tevhit inancı ve Allah’ın noksanlıklardan münezzehliği üzerinde durulmuş, ayrıca yeniden dirilme ile mümin ve kâfirlerin amellerinin ahiretteki karşılıklarına dair açıklamalar yer almıştır.
Surenin başında yer alan Zekeriyya [as] kıssası, surenin ağırlık merkezi olan ve İsa peygamberin babasız doğuşunun konu edildiği Meryem kıssanın giriş bölümünü oluşturmaktadır. Nitekim daha sonra inmiş olan Âl-i Imran suresinde her iki kıssa iç içe verilmiştir.
Surede ayrıca İshak, Yakup, Musa, Harun, İsmail, İdris ve Nuh peygamberlere kısaca değinilerek vahyin kaynak birliği gösterilmiş ve geçmiş toplumlarda elçiler hakkında ortaya çıkmış ihtilâflar giderilmiştir.
1. | Ömer Çelik Meali | Biz, onu çok yüce bir mekâna yücelttik. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onu üstün bir makama yücelttik. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Biz onu yüce bir yere yükselttik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onu yüce bir makama yükselttik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz onu yüce bir yere yükselttik. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve biz onu yüksek bir mekâna ref'ettik |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Biz onu pek yüce bir yere yükseltdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve (biz) onu yüce bir makama yükselttik. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz onu yüce bir mevkiye (göklere veya Cennet'e) yükselttik. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onu yüksek bir makama kaldırdık. | |
Ümit Şimşek Meali | Onu yüce bir mertebeye çıkarmıştık. | |
Yusuf Ali (English) Meali | And We raised him to a lofty station. |
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası