istanbul 7 tepe neresi / Efsanelere Yakından Bakalım: İstanbul’un 7 Tepesi

Istanbul 7 Tepe Neresi

istanbul 7 tepe neresi

İstanbul'un 7 tepesi neresi?

İSTANBUL - Sibel Ertürk Kurtoğlu

Necip Fazıl Kısakürek'in ''Canım İstanbul'' şiirinde ''Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler/Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler'' ifadeleriyle yer verdiği, Nazım Hikmet'in hasretini ''Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü'' diyerek dile getirdiği İstanbul'un üzerine kurulduğu 7 tepe, Tarihi Yarımada'da bulunuyor.
Günümüzde 1. tepede Topkapı Sarayı, 2. tepede Nuruosmaniye Camisi, 3. tepede Süleymaniye Camisi, 4. tepede Fatih Camisi, 5. tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, 6. tepede Mihrimah Sultan Camisi, 7. tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.
Roma İmparatoru Konstantin, o dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti, 7 tepe üzerine kurdu. Roma gibi Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu da 7 tepeli kentin sınırlarını korudu ve üzerine görkemli yapılarını dikti.
Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun, yaptığı açıklamada, şehrin surun içindeki bölüm olduğunu belirterek, o dönemlerde sur içi dışındaki yerlere asla İstanbul denilmediğini söyledi.
Dursun, ''Birine 'İstanbul'un 7 tepeyi say' denildiğinde, 'Bir Çamlıca tepesi' diye başlar. Oysaki Çamlıca, o dönemde İstanbul değil. Dolayısıyla Çamlıca tepesinde bulunan tepenin Üsküdar hatta Kocaeli yarımadası tepelerinden birisi olduğu gerçeği var. İstanbul'un tepeleri Akrapolis'ten başlayan Edirnekapı'ya kadar giden ve surun içinde olan bölgede bulunan tepelerdir'' dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın

Roma İmparatoru Konstantin, yaşadığı dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti, 7 tepe üzerine kurdu. Roma gibi Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu da 7 tepeli kentin sınırlarını korudu ve üzerine görkemli yapılarını dikti.

Bugün İstanbul’u bildiğini söyleyen pek çok kişiye “İstanbul’un yedi tepesini sayar mısınız?” desek alacağımız cevapların çoğu “Çamlıca Tepesi, Kandilli, Gültepe…” şeklinde olur. Oysa “Yedi Tepeli Şehir” diye kastedilen tamamen eski İstanbul yani sur içindeki şehirdir.

İstanbul’un üzerinde kurulduğu iddia edilen yedi tepe aslında, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor…

“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” derken Yahya Kemâl Beyatlı, acaba hangi tepeden bakmıştı? İşte yedi tepeli şehir İstanbul’un o yedi tepesi ve o tepelere mührünü vurmuş yedi tarihi eser:

Birinci tepe: Sarayburnu Tepesi

sarayburnu-tepesi
Yedi tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp,
Ne de düşünmek ölümü.

Nâzım Hikmet

Tüm zamanlar boyunca kentin kamusal merkezi ve kalbi olan birinci tepe, Tarihi Yarımada’da Sarayburnu’ndan başlayıp, denizden yaklaşık 30-40 metre yüksekliğe ulaşan tepedir. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında yaptırılan Topkapı Sarayı, birinci tepenin en hakim noktasında yer alan en görkemli yapıdır. Bu tepe, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları zamanında saray alanı olarak seçilmiştir. Topkapı Sarayı’ndan başka bu tepede bulunan, Ayasofya Müzesi ve Sultanahmet Camisi şehrin silüetini belirleyen en güzel tarihi abidelerdir.

İkinci tepe: Nuruosmaniye Tepesi

nuruosmaniye-camisi
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı,
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular,
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

Orhan Veli

Bu tepenin üzerinde Nuruosmaniye Külliyesi bulunduğu için, tepeye “Nuruosmaniye Tepesi” denir. Tepeyi süsleyen Nuruosmaniye camisi İstanbul’da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. M.S. 330 yıllarında İmparator I. Konstantin onuruna, İstanbul’un bu ikinci tepesine dikilen Çemberlitaş ile temeli 1461 yılında atılan ve dünyanın en büyük, ve en eski kapalı çarşılarından biri olan tarihi Kapalıçarşı da bu tepededir.

Üçüncü tepe: Beyazıt Tepesi

beyazit-kulesi-beyazit-tepesi
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar…

Necip Fazıl

İstanbul coğrafyasında en belirgin olan ve denizden bakıldığında ilk göze çarpan üç tepeden biridir. İkinci tepenin batısında, deniz seviyesinden 50-60 metre yüksekliğe ulaşan bu tepede yer alan anıt eserlerin başında, Mimar Sinan‘ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii ile medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi bulunur. Ayrıca Beyazıt Camisi, İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt Kulesi de bu tepededir.

Dördüncü tepe: Fatih Tepesi

fatih-camisi-istanbul
İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın
Havada kaçan bulutların hışırtısı
Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor
Yenicami, Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler
Hiç kımıldamıyorlar
Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor…

İlhan Berk

Kentin en yüksek noktalarından biri olan dördüncü tepedeki başlıca anıt eserler Fatih Camisi ve Bozdoğan Kemeri’dir. Kentin en yüksek noktası olması, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde buraya en prestijli anıtların yapılmasına neden olmuş. Bizans döneminde 12 Havariye adanan Havariyyun Kilisesi yapılmış ilk olarak bu tepeye. İstanbul’un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra kısa süre için Rum Ortodoks Patrikhanesi olarak kullanılan bu kilise daha sonra, Fatih Sultan Mehmet, buraya cami ve külliye inşa etmek isteyince Pammakaristos Manastırı’na taşınmış ve 1461 yılında yıkılarak yerine Fatih Camisi yapılmıştır.

Beşinci tepe: Yavuz Selim Tepesi

yavuz-selim-camisi
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Bin bir direkli Halic’inde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniye’nde güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri…

Vedat Türkali

Beşinci tepe, üzerinde bulunan Sultan Selim Camisi ve Külliyesi ile belirlenir. “Sultan Selim Tepesi” olarak da bilinen bu tepe 74 metre yüksekliğindedir. Çok dik bir yokuşla Haliç sahilindeki Balat ve Fener‘e uzanan bu tepenin eteklerine doğru bir başka görkemli bina, Rum Lisesi (Kırmızı Mektep) göze çarpmaktadır.

Altıncı tepe: Edirnekapı

kariye-muzesi
Bilmez misin İstanbul veremli bir şehirdir içindekine
Balat’tan geçene bulaşır, çıkana öldürücü
Safranı bol yüzlere hisar hisar sürülür
Tahammül bizim kitabımız
.
Rüzgarın ıslığını çalmayacaksan Balat’ta gezinme
Bir kırık ney inlemesinde bekle beni
Bir yanık sesimdir Elena
Nefeslere karışan…

Barış Erdoğan

Altıncı tepe Edirnekapı ve Ayvansaray semtlerinin üzerinde kurulduğu, aynı zamanda şehrin batı surlarını taşıyan “Edirnekapı Tepesdir.” Kariye Müzesi civarında hafif eğimli olan bu tepe Kemerkaya mevkiinde dikleşir. Edirnekapı Tepesi üzerinde Mihrimah Sultan Cami, Kariye Müzesi ve Tekfur Sarayı bulunmaktadır. Mihrimah Sultan Camisi, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın tek kızları olan Mihrimah Sultan adına Mimar Sinan tarafından yapılmış bir şaheseredir. Üsküdar’da da yine Mihrimah Sultan adına yapılmış aynı isimli bir cami daha vardır.

Yedinci tepe: Kocamustafapaşa Tepesi

makios-sarnici
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Yahya Kemâl Beyatlı

İstanbul’un son tepesi yani yedinci tepe ise Aksaray semtinden tarihi Bizans surlarına ve Marmara sahiline kadar uzanan bölgedir. Bir üçgeni andıran bu bölgenin içerisinde aynı zamanda üçüncü tepenin merkezi olan Cerrahpaşadaki Arkadius Sütunu’yla, Altı Mermer’in kuzeyindeki Mokios Sarnıcı bulunmaktadır. Osmanlı döneminde, buraya da Haseki Külliyesi ve imareti ile Haseki Sultan Camisi ve Bayrampaşa mescidi yapılmıştır.

M.Ö. 6. yüzyılda Megara kralı Byzas, biliciye başvurarak, yeni bir kent kuracağını, uygun yerin neresi olduğunu sorar. Bilici, "körler ülkesi'nin karşısına kur!" yanıtını verir.

Kral Byzas, aklında bilicinin sözleri, yola çıkar insanları ile birlikte. Bugün Kadıköy (eski adıyla Kalkedon) kıyılarına geldiğinde, günümüzde “Sarayburnu” olarak anılan tarafa bakar, karşısında yemyeşil, tertemiz, el değmemiş bir güzellik vardır. Çok etkilenir. Karşı taraf  bu kadar güzelken, bu insanların neden burada Anadolu yakasında Kadıköy’de (Kalkedeon’da) yerleştiğini bir türlü anlayamaz, aklına birden danıştığı bilicinin sözleri  gelir. "Kuracağın kenti körler ülkesinin karşısına kur."

 

Karşı tarafta bu kadar güzellik varken, insanların buraya yerleşmelerini anlayamaz ve “Demek ki bunlar, görmeleri gereken güzellikleri görmüyorlar, ya da farkında değiller, mutlaka kör olmalılar,”  diye düşünerek, kuracağı kenti  karşı tarafta kurar. İşte bugün dünya kültür başkenti olarak bildiğimiz, tarih boyunca 4 imparatorluğa başkent olan İstanbul, (eski adıyla Konstantinopolis) böyle kurulur. Yedi tepeden biridir kentin ilk kurulduğu yer. Topkapı Sarayı, Gülhane parkı oradadır.  

*

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ambleminde yer alan yedi adet küçük üçgen, aslında kentin üzerinde kurulduğu toplam yedi tepenin simgesidir.

İstanbul’un  logosunda ortada yer alan yedi üçgen yedi tepeyi simgeler.

*

Zaman içerisinde İstanbul'un simgesi haline dönüşmüş olan bu yedi tepe, kentin çekirdeğini oluşturan ve surlarla çevrili olan “Konstantinopolis”, “Konstantiniye” ya da kuruluştaki adıyla “Constantinople” olarak bilinen en eski bölümde yer almaktadırlar.

 

Dünyanınen eski alışveriş merkezi (AVM si) Kapalıçarşı

Yerebatan sarnıcı

Nasıl Roma imparatorluk başkenti “Roma”, tabiî ki eski Roma, yedi tepe üzerinde kurulmuşsa, kral Konstantin tarafından büyük iddialarla kurulan ve “Yeni Roma” (Noyya Roma) olarak algılanan “Konstantinopolis” yani İstanbul kenti de yedi tepe üzerine kurularak ünlenmiş ve günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Bugün, dünya üzerinde yer alan sayılı kültür başkentlerinden biridir. İki kıtayı birbirine bağlayan tek metropol olarak güzelliği ile tektir.   

*

Yazar John Freely, İstanbul’daki bu tepeleri teker teker sayarak şöyle sınıflandırmaktadır:

 

Birinci tepe, Sarayburnu tepesi olup, üzerinde günümüzde Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi ve Hipodrom (Sultan Ahmet Meydanı) gibi tarihi yapıları barındırmaktadır.

Ayasofya Müzesi

Yedi tepeden ilki, Sarayburnu’ndan içeri doğru yükselen Ayasofya’nın, Sultanahmet Camisi'nin ve Topkapı Sarayı'nın bulunduğu yükseltidir. Burada Ayasofya ile Sultanahmet Camisini görebiliriz. 17. yüzyıl başında Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından Sultan Ahmet adına yaptırılan selatin camisinin mavi çinileriyle ünlü olduğu ve dünyadaki tek altı minareli cami özelliğini taşıdığını biliyoruz. 

Not: “Selatin Camisi”, tüm masrafları sultan ya da ailesinin kendi şahsi geliri kullanılarak yaptırılan camiye verilen addır. Osmanlı başkenti İstanbul’da 35 kadar “selatin camisi” olduğu bilinmektedir.  Bir padişahın selatin camisi yaptırabilmesi için en az bir askeri zafer kazanması, savaş sonunda önemli bir ganimet elde etmesi gerekiyordu.  

*

İkinci tepe Nuruosmaniye tepesi olup üzerinde, üzerinde Cağaloğlu semtini, Çemberlitaşı (Konstantin sütununu) ve Nuruosmaniye Camisini barındırmaktadır.

İkinci tepe, Nuruosmaniye Külliyesi'nin bulunduğu, Çemberlitaş'ın yer aldığı yükseltide yer alan Bizans’tan kalan Konstantin sütunu, bugün de kent silüetinde kendini belli eden bir biçim olarak karşımıza çıkmaktadır. Ama daha belirgin olarak Nuruosmaniye Camii’ni görüyoruz. 2. Mahmut zamanında başlayıp 3. Osman zamanında biten cami, Osmanlı Barok tarzını yansıtmakta ve Mimar Sinan imzasını taşımaktadır. 

*

Üçüncü tepe, Beyazıt tepesi olup, üzerinde Beyazıt Camisi, İstanbul Üniversitesi (İlk Osmanlı sarayı), Süleymaniye Camisi ve Beyazıt Kulesi  gibi yapılar bulunmaktadır.

Üçüncüsü, İstanbul camilerinin en görkemlisi olan Süleymaniye, İstanbul Üniversitesi merkez binası olan eski harbiye nezareti'nin bulunduğu yeri de içine alan üçüncü tepede yer almaktadır. (Beyazıt Kulesi ve camisiyle yan yana konumdadır). Sinan’ın bu Osmanlı başkenti İstanbul’da bulunan en anıtsal eseri Süleymaniye dört minaresiyle görkemli bir manzara çizmekte ve Kanuni Sultan Süleyman’ın yüceliğini, cihan hakimiyetini tüm dünyaya ilan etmektedir.

 

Süleymaniye Camisi

*

Dördüncü tepe, Fatih tepesi olup, üzerinde Fatih Camisi ve Zeyrek Kilise-Camisi bulunmaktadır.

Dördüncü tepe, üstünde Fatih külliyesi bulunan, güneyde “Lykos” deresi vadisine ve Aksaray'a doğru inen, kuzeyde dik yamaçlarla Haliç sahiline kavuşan tepedir. Bu tepe kenti adeta ikiye bölmektedir. Güneyde Lykos Deresi vadisine ve Aksaray’a doğru inen, kuzeyde dik yamaçlarla Haliç sahiline kavuşan yerde yer alan dördüncü tepeyle üçüncü tepeyi Valens kemeri (Bozdoğan kemeri) birbirine bağlamaktadır. Dördüncü tepenin üstünde Bizans döneminde Havariyun (Havariler) Kilisesi varken, Osmanlı döneminde onun yerini Fatih Sultan Mehmed’in camisi almıştır.

*

Beşinci tepe, Sultan Selim Tepesi olup, üzerinde Yavuz Selim Camisini, Rum Lisesini ve bugünkü Fener patrikhanesini barındırmaktadır. 

Sultan Selim külliyesi'nin de yer aldığı beşinci tepe, Haliç’in hemen kıyısından dik bir yokuşla yükselmektedir. Yavuz Sultan Selim Camisi, bu tepenin tam üzerinde yapılmıştır. Oğlu Süleyman’ın saltanat döneminde tamamlanan caminin mimarı kesin olarak bilinmez; ama mimari tarzının, fetih öncesinin Osmanlı camilerini andırdığını söyleyebiliriz. 

*

Altıncı tepe, Edirnekapı semtinde olup, üzerinde Mihrimah Camisini ve Tekfur Sarayını bulundurmaktadır.

Edirnekapı ve Ayvansaray'ın kurulduğu, şehrin batı surlarını üzerinde taşıyan altıncı tepe, kentin en yüksek tepesi Edirnekapı’nın bulunduğu yerdedir. Bu noktada, Mimar Sinan’ın Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan için yaptığı Mihrimah Camii bulunmaktadır. Caminin dört duvarında bulunan dört büyük kemer merkez kubbeyi desteklemektedir. Bu özgün plan sayesinde çok sayıda pencere açmak mümkün olmuştur. İstanbul’un en aydınlık camisi ünvanı bu camiye aittir. Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan’a özel ilgisinin olduğu, gerek Üsküdar’daki, gerekse Edirnekapı’daki camilere özendiği bilinmektedir.

*

Yedinci tepe, Davutpaşa tepesi olup, bünyesinde Haseki külliyesi, Çapa, Cerrahpaşa ve Samatya semtlerini barındırmaktadır.

Yedinci tepe, Aksaray semtinden surlara ve Marmara sahiline kadar giden bölgedir. Tepelerin altısı Haliç’e yakın sıralanırken, yedincisi ve sonuncu tepe, Marmara’ya daha yakındır. Aksaray semtinden surlara ve Marmara sahiline kadar giden bölgede yer alan yedinci tepenin bir tepeden çok bir sırt olduğu da söylenebilir. Sırtın en yüksek noktasında, Sadrazam Cerrah Mehmed Paşa’nın yaptırdığı Cerrahpaşa Camii yer almaktadır. Erken 17. yüzyıl eseri olan caminin yapan mimar, Koca Sinan’ın kalfalarından Davut Ağa’dır.

*Tarihi yarımadanın en yüksek noktası Edirnekapı olup, denizden yüksekliği ancak 70 metreyi bulmaktadır. Sarayburnu adı verilen birinci tepe ise, bu yüksekliğin ancak yarısı kadar bir yüksekliğe sahiptir. Uzaktan bakınca, ikinci ve üçüncü tepeler, dördüncü ve beşinci tepeler de neredeyse bitişik konumda olup, çıplak gözle tepeleri birbirlerinden ayırmak çok zordur.

 

Bozdoğan (Valent) su kemerleri

Bozdoğan kemeri, kuzeydeki bentlerden su yolları ile gelen içme suyunu Dördüncü tepeden Üçüncü tepeye aktaran bir kemer konumundadır.

Bu tepeleri görebilmek için İstanbul’da en uygun yerler, Galata Kulesi ve Eyüp sırtlarında Piyer Loti kahvesidir.

 

 Antik Roma'nın yedi tepe üzerine kurulu bir kent olması, onunla yarışacak bir kent kurma konusunda çok iddialı olan kral Konstantin’i haddinden fazla etkilemişti. Kuracağı ve kendi adını taşıyacak kent (Konstantinopolis), her bakımdan Roma'ya benzesin, hatta onu geçsin diye çevresindeki insanları yedi tepe fikrine alıştıran o olmuştur. 

İstanbul kentinin , aslında yedi değil, doğal olarak altı tepeden oluştuğu, ille de yediye tamamlamak üzere kralın Edirmekapı semtine toprak taşıtarak yedinci tepeyi yapay olarak oluşturduğu da söylenmektedir. Bugün, bu yapay tepe üzerinde Mihrimah Sultan Camisi yer almaktadır.

 

YEDİ TEPELİ PSİDYA KENTİ: YALVAÇ (ISPARTA)

Isparta Yalvaç  Müzesi

Yalvaç kenti, antik Psidya Antiohyası, tıpkı başkent Roma’daki gibi 7 küçük tepe üzerinde yerleştirilerek, “vici”lere (mahalle, semt,bölge) bölünmüş bir antic kent yerleşimidir. 

Roma’daki mahalle adları, burada da birebir Yalvaç’ın mahallelerine verilmiştir. İrili ufaklı 7 tepe üzerine kurulan bu mahalleler, “Aedilicius, Germalus, Patricius, Salutaris, Tuscus, Verabrus” ve “Venerius” adlarını taşımaktadırlar.  

Yalvaç su kemerleri

Hıristiyanlığı, yerel ya da bölgesel bir inanç sistemi olmaktan kurtaran ve evrensel bir din haline getiren Aziz Paulus, İ.S. 46 ve 62 yılları arasında Psidya Antiocheia'ya (Yalvaç’a) üç kez gelerek, ilk vaazlarını burada  vermiştir. 

Ayrıca Yalvaç,  Roma imparatoru Avgustos'un yaptığı işleri aktaran yazıtları ile de büyük önem taşımaktadır. Aynı konuyu içeren yazıtları, başka üç yerde daha görmek mümkündür. Buyazıtlar, başkent Roma’da, Ankara Avgustos tapınağında ve  Isparta’nın Uluborlu ilçesinde (Apollania'da) ele geçmiştir.

Ankara Avgustos Tapınağında bulunan yazıtlar,  en iyi korunmuş olanlarıdır. Bu yazıtlar, arkeoloji dünyasında “(Monumentum Ankyranum” (Ankara anıtı) ya da "Index rerum Gestarum" olarak anılmaktadırlar.

FIRAT VADİSİNİN YEDİ TEPELİ KENTİ: ZEUGMA (BELKIS)

Zeugma, günümüzde antik kentin hemen dibinde bulunan ve Birecik baraj gölünün suları altında kısmen kalma tehlikesi olduğu için bir bölümü boşaltılan köyün adı ile “Belkıs” adıyla tanınmaktadır. Antik Zeugma, Birecik baraj gölünün kıyısında  Belkıs köyünün yakınında ve tıpkı Roma gibi, tıpkı İstanbul gibi, Yalvaç gibi  yedi tepe üzerine kurulu bir kent olarak bulunmaktadır.

Zeugma antik kenti, Fırat nehrinin hemen kıyısından başlayarak,batıya doğru giderek yükselen ve nehir seviyesinden yüksekliği 300 metreyi  bulan engebeli yamaçlar üzerine kurulmuş ve yamacın en yüksek noktasında yerleşik bulunan Akropol tepesine kadar uzanan bir yerleşim yeri konumundadır. 

Antik kentin yedi tepe üzerine kurulu olduğunu daha önce söyledik. Bu yamaçların güney ve batı kesimlerinde şehir mezarlıkları (nekropoller), doğu ve kuzeydoğu yönlerinde yerleşim yerleri olan “vici”ler (mahalleler), kuzey kesiminde ise kentin yönetildiği ve toplumsal ve kamuya ait binaların bulunduğu ve askeri lejyonun yerleşik bulunduğu bölge ya da bölgeler vardı.

Akropol tepesinin üzerinde, kentin koruyucu tanrıçası olan ve adına Zeugma sikkelerinin bastırıldığı ve sikkeler üzerine kabartmaları basılan bir Tyke (Kader tanrıçası=Fortuna) tapınağı bulunmaktaydı.

Geçmiş zaman içerisinde yaklaşık 4-5 metreyi bulan kalın bir toprak dolgu tabakası altında bulunan Zeugma antik kentinin  neredeyse tamamı, sonradan Antep fıstığı ağaçları ile kaplanmıştı. Toprak dolgu üzerinde çok az sayıda mimari parça ve yapı izleri görünüyordu. 

Yüzeyden çok farkedilmediği için, iyi korunmuş bir antik kent olmakla birlikte, burası da zaman içinde kaçak kazılardan nasibini almış, çok sayıda eser ne yazık ki bilinçsizce yurt dışına kaçırılmıştır. Kaçak kazı yapıldığına dair ihbarların alınması üzerine, 1992 senesinde bölgede Gaziantep Müzesi tarafından kurtarma kazılara başlanmış, antik kentin bir bölümünün Birecik barajı altında kalacağı belli olduktan sonra kurtarma kazılarına hız verilmiştir. 

Kazı çalışmaları sırasında öncelikle kaçak kazıların yapıldığı bölge açılarak, bir Roma villası ortaya çıkartılmış ve teras mozaikleri müzeye kazandırılmıştır. 

Teraslarda yer alan villalar, buralarda Zeugma kentinde yaşayan kent elitlerinin (üst düzey insanların, yöneticilerin, zenginlerin, tüccarların, veteranların (asker emeklilerinin) ve yüksek rütbeli askerlerin oturduğunu, Fırat (Euphrates) nehri kıyısında villalar ve lüks evler yaptırdıklarını, evlerin yapımında hiçbir masraftan kaçınmadıklarını, konum itibarıyla evlerin hiçbirinin diğerinin manzarasını kesmeyecek, engellemeycek biçimde yerleştirildiğini, evlerin hepsinin Fırat nehrini görecek şekilde konumlandıklarını ve çok güzel bir manzaraya sahip olduklarını göstermektedir.

Villaların hemen hepsi güney rüzgarlarına açık oldukları için çok havadar konumda idiler. Kurtarma kazılarında ortaya çıkartılan taban ve duvar mozaikleri, bugün Gaziantep kent merkezinde Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmekte olup, kapladıkları alan bakımından ve konu zenginlikleri bakımından anılan müzeyi dünyanın en zengin mozaik müzesi  konumuna getirmektedir. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası