dul bir kadınla evlenmek / ÇOK EVLİLİK - TDV İslâm Ansiklopedisi

Dul Bir Kadınla Evlenmek

dul bir kadınla evlenmek

Kalbimi bezlederim minnetü zevkle dilesen
Bir muhabbet kuşu da ben olurum sev diye sen.

Sevmez hacı muhabbet kuşu da olsan nafile. Boşa yatırım.

işte karşılaştıkça aklıma geliyor;

''Dul'' şahsın boşandığı kocası sağsa ya da aynı şehirdeyse çocuğu görme falan bu işler sıkıntılı gibi geliyor. erkek adam kıskanır nitekim. ancak kocası ölmüş ve dul kalmışsa öbürüne göre daha iyi gibi.
gencecik yaşında küçük bir çocukla dul kalmış o kız, hayata karşı duruşuna hayran kaldım. ne hayata küsmüş ne kahretmiş. genelde kendilerini çocuklarına adıyorlar. Allah yardımcıları olsun.

teorik olarak desteklerim. pratik olarak bir çok problemler yaşanabilir. burada kadınının boşanmış olmasından kaynaklanan ve çocuğunun kendi babası ile ilişkisi de ailenin durumunda etkili olacaktır. yani zor iş vesselam.

Hiç evlenmemiş birisiyken dul ve çocuklu bir erkekle evlenmek kadar doğaldır. Pardon ama ya, kadınlar ikinci el-sıfır diye ayrılırken erkek erkekti değil mi? O yüzden toplumda bu başlık gündem olurken benim dediğim eee ne var bunda diye karşılanır, dile getirilmez. Dizilerle filmlerle övülür, bunu yapan kadınlar yüceltilir.

Peygamber sünnetidir. Hz Hatice'yi unutanlar olmuş. Toplum putuna takılanlar olmuş. Biz hayatımızı ne kadar Allah Rasulü'nün hayatına benzetirsek o kadar İslamı yaşamış oluruz. Ha bu demek değil ki onun her sünnetini yapalım. Yapabilsek keşke de bizim gibi sözü ile Müslüman olanlardan yüzde yüz sünneti seniyyeye uygun hayat çıkmaz.

farklı farklı kişiliklerden oluşan insanları, belirli bir konu -özellikle sosyal yaşamda- içinde genellemelere tâbi tutmak elverişli sonuçlara ulaştırmaz. insanların arasına karışıp hikayelerini dinleyiniz; "severek evlendik ama yürümedi", "severek evlendik bir kere olsun tartışmadık, "görücü usulüyle evlendik ama sonradan çok sevdik", "nikahta keramet vardır dediler ama hiç ısınamadık", "ayrıldık çocuğu bir kere arayıp sormadı" gibi yüzlerce hikaye duyabilirsiniz. bunları hangi kalıba iliştirip bir çıkarımda bulunabilirsiniz, bulunsanız dahi bu ne kadar doğru olabilir? çok yakınımdan bir hayat hikayesi özet geçeyim mesela: genç kız küçük yaşta evlilik yaptı, bir çocuğu oldu. büyük sevgiyle başlayan evlilikte eşinin nafakasını sağlayamayan, bırakmaya söz verdiği alkolü bırakıp evlenince tekrar başlayan ve ileri gidip evde aç bıraktığı ailesinin nafakasını başka kadınlara yediren bir erkekle zorlu evlilik yürümedi, ayrıldılar. kız yıllarca ailesinin yanında kaldı, küçük çocuk ile babası arasında bağ kurulsun istendi. baba kişisi bir kere geldi, gördü ve görüş o görüş. kızın dul olarak geçen 8 yıl sonrasında kendisine biri talip oldu. talip olan erkek bekardı ve aynı yaştalardı. aile bu duruma yaklaşmadı ve ileride çocuğun sorun olabileceğini düşündü. talip olan kişinin neden bu evliliği istediği sorusuna; "peygamberimin sünnetini yaşamak istiyorum" verdiği cevapla aile ve kız ikna olunca evlendiler. kızın kendi çocuğu ona baba dedi. üzücü kısma gelelim: asla ikisinin bir çocuğu olmadı ama bunun bir kere bile sitemi, sözü geçmedi zira ikisinin ve ailelerin de ortak görüşü; "olmuyorsa olmuyordur, vardır bir hikmeti" bu çift yukarıda belirtilen genelleme, örnek hepsini alaşağı edebilir. evlerinde ne TV var, ne de başka bir şey. ailenin en çok vakit geçirdiği yer, kitaplığın yanındaki okuma alanı ve bir demlik çay. her ikisi de gönülden insanlara yardımcı olmaya adamış, kendilerini yetiştirmeye odaklanmış.

uzun bir yazı oldu kusura bakabilirsiniz. dul insanlara, kullanılmış bir peçete, bir pislik gibi bakan zihniyetten tiksinti duyuyorum ben. her bekar el değmemiş mi? her el değmiş olan affedilemez mi? her temiz olan çok çok mu iyi? size çokça sorular sorabilir ve cevaplarını da verip genellemelerin içine limon sıkabilirim ama o kadar yorgunum ki, Allah akıl fikir versin diyerek bitiriyorum.

Kendisi 34, karısı 40 yaşında ve iki çocuklu ( çocuklardan biri üniversite öğrencisi, diğeri lise sonda) bir arkadaşım var. Konuşurken hepimiz neden olmasın deriz belki ama pratikte bunun olduğunu görmek beni çok şaşırtmıştı. Önce adamın ailesinin ne tepki verdiğini sordum. Çünkü küçük bir şehirde hem boşanmış, Hem iki çocuklu, Hem de yaşça büyük bir kadınla evlenmek isteyen birine gelecek tepkileri az çok tahmin edebiliyorum. Adamın ailesinin bu durumu büyük bir olgunlukla karşılayıp, oğlum peygamber efendimiz de kendinden büyük ve dul bir kadınla evlenmiş. Biz sana ne söyleyebiliriz istiyorsan tabi evlen demiş. Bu beni daha çok şaşırttı. Helal olsun dedim. Şimdi müşterek iki çocukları daha var. Mutlu mesut yaşıyorlar. Bu bir örnek.
Karşıdakinin ne olduğu çok önemli değil. Sen evlilikten ne bekliyorsun ve bu karşılığı alabilecek misin bu önemli. Hayat her zaman Siyah ve beyaz değil. O yüzden çok beylik laflar edip kesinlikle olmaz ya da kesinlikle olur dememek lazım.

Eskiden atasözleri ve deyimleri tekerlemelerden ibaret görürdük, yaş aldıkça hepsinin arkasında yılların gözlem ve tecrübesi olduğunu fark ediyoruz.
Buna söylenecek şey söylenmiş, davul bile dengi dengine.

Bir taraf evlilik yaşamış, boşanma yaşamış, çocuk sahibi olmayı tatmış, bir ton deneyim, yanlışlar, doğrular biriktirmiş, birçok heyecanı ve stresi yaşamış bir halde. Aynı zamanda çocuğu var.
Öteki taraf için hepsi bir ilk. Ancak Yaşayacağı heyecanlar karşılıklılık esasına göre yaşanmayacak. Bilakis karşı taraf hatalı bir evlilik yaptığından ekstra temkinli olacak.

Hadi bunu geçelim, evlilik içinde illa ufak tefek kavgalar atışmalar olur. Karşı taraf sende boşandığı eşinin benzeri bir söz, bir hareket görürse ayvayı yedin. Biraz da tez canlı bir yapısı varsa kadını acaba soruları saracak.

Daha bunun çocuk boyutu var. Tekrar çocuk yapacaksınız, sizin ilk çocuğunuz olacak. İster istemez az Da olsa iltimas göstereceksiniz "kendi" çocuğunuza. Her çocukta olduğu gibi yenidoğan kardeşini kıskanma, kadının çocuğunda da olacak. Bu normalde doğal bir şey iken, sizin size ait ilk çocuğunuzla daha Fazla ilgilendiğinizden dolayı oluyor ithamı da gelebilir. Ya da kadın kendi ikinci kere evlenip çocuk yaptı diye önceki çocuğunun hakkını yediğini düşünüp sizden uzaklaşabilir yahut içten içe pişmanlık duyabilir.

Önce bunları göğüslemeyi göze almak Lazım. Çok zor durumlar. 2. Bir boşanma uzak ihtimal değil.

Bu bakımdan bu şartlardaki bir kadınla öncelik olarak aynı şartlarda biri, olmazsa en azından evlilik geçirmiş biri olması daha sağlıklı. Çevremde benzerleri var ve evlilikleri maşallah çok iyi.

Aşk varsa önemli değil demek de çok büyük bir sıkıntı. Böyle bir evlilik, düşünmeden, Yalnızca aşkla oluyorsa, gerçek dünyaya dönüldüğünde bazı şeyler tokat gibi çarpar.
Aşk şu kadar yılda v.s biter demek de zırvadır, ancak evlilik de salt aşkla yürüyecek bir kurum değildir.

Sıkıntılı olur. Risk yüksek, özellikle de çocuklar erkekse. Lakin, kadın evlenmek istiyorsa, evlenmek lazım.

Çocuklu dul bir kadın ile evlenen erkek, kadının çocuğuna bakmak zorunda mıdır?

) Çocuklu dul bir kadın ile evlenen erkek, kadının çocuğuna bakmak zorunda mıdır?

Bismillah
Elhamdülillah, vessalatu vesselamu alâ Resûlillah
Konu şöyle; bir kadın evlenmiş, çocuğu olmuş, çocuğu olduktan sonra boşanmış, doğurduğu çocuğu da yanına almış, başka bir Müslüman o kadınla evlenmek istiyor. Kadın da “Benim çocuğum var, bu çocuğumla beni kabul edersen evlenirim.” diyor. Eğer onunla evlenecek şahıs “Tamam, seni çocuğunla kabul ediyorum.” derse ve o kadınla evlenirse o çocuğa kesinlikle bakmak zorundadır. Bakması dediği ne? Nafakasını verecek, ekmeğini, suyunu, elbisesini, okulunu vesairesini karşılayacak yani o çocuğu âdeta o kadının bir parçası gibi kabul edilecek. Hanımına baktığı gibi hanımının çocuğuna da bakacak. “Hayır, ben senin başkasından doğurduğun çocuğuna bakamam.” der, kadın da “Peki, madem bakmıyorsun.” der, buna rağmen evlenirse onunla kadın bir hak iddia edemez. Neden? Zaten evlilik akdinde o çocuğa bakma diye bir söz yoktu. Efendilik yapar, insanlık yapar, merhametiyle bakar; ayrı bir mesele. Kadının o çocuğu nasıl büyüteceği meselesi de ikinci bir konudur. O ikinci kocasının, çocuğu büyütmek, bakmak zorunda olup olmadığı açısından bunu konuşuyoruz biz. Demek ki ikinci evlendiği kocası, “Bu çocuğa bakarım.” derse bakmak zorunda ama ondan sonra kocası hastalanır, aciz düşer, iflas eder, bakamaz; bunlar olağanüstü durumlar. Olağanüstü durumlar mahkemeye intikal eder, bilirkişiye intikal eder, hakem heyetine intikal eder; o şekilde çözülür.

Velhamdülillahi Rabb’il âlemîn.

عن أنس رضي الله عنه قال: «من السُّنَّة إذا تزوَّج الرجل البِكْرَ على الثَّيِّب أقام عندها سبْعا وقَسَم، وإذا تزوَّج الثَّيِّب على البِكْر أقام عندها ثلاثا ثم قَسَم» قال أبو قِلابة: ولو شئتُ لقلتُ: إنَّ أنَسًا رَفَعَه إلى النبي صلى الله عليه وسلم .
[صحيح] - [متفق عليه]
المزيــد

Enes b. Mâlik -radıyallahu anh- şöyle demiştir:“Bir erkek ikinci bir evliliği bakire biriyle yaparsa onun, o bakirenin yanında yedi gün kalması sonra günlerini taksim etmesidir. İkinci evliliği dul bir kadınla yaparsa o dulun yanında üç gün süreyle kalması sonra da günlerini taksim etmesi sünnettendir.” Ebû Kılâbe şöyle demiştir: İstesem Enes -radıyallahu anh- Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den merfû olarak rivayet etti de derim.
[Sahih Hadis] - [Muttefekun Aleyh]

Şerh

Bu hadis Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sabit olan bir sünneti açıklamaktadır. Bir kimse hanımının üzerine bir yada daha fazla evlilik yaparsa, bu yeni hanımı şayet bakire ise yanında yedi gece kalır. Sonrada günlerini hanımları arasında taksim eder. Eğer yeni evlendiği hanımı dul ise üç gece onun yanında kalır. Sonra da diğer hanımları arasında günlerini taksim eder. Bakire ile dul arasındaki bu farklılık; bakire kendisine ülfet gösterecek, utangaçlığını, yanlızlığı giderek kimseye daha çok ihtiyaç duyar. Çünkü daha yeni evlenmiştir. Ancak dul bunlara daha az ihtiyaç duyar. Çünkü erkeğin bakireye olan arzusu dula göre daha çoktur. Şarî (Allah Teâlâ) o erkeğe bu müddeti vermiştir ki arzusunu gidersin ve nefsini rahatlatsın.

Tercüme:İngilizceFransızcaUrducaEndonezceBoşnakçaRuscaÇinceFarsçaHintli

Tercümeleri Görüntüle

Daha Fazla
  • Hadis: "Müminlerin iman bakımından en kâmil olanları ve ahlak bakımından en güzel olanları kadınlarına hayırlı olanlarıdır."
  • Hadis: Velisiz nikah olmaz
  • Hadis: «Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.»
  • Hadis: «Bir adam karısını ihtiyacını gidermek için yatağına çağırsa, kadın o sırada tandırda (fırında, ocakta) iş görüyor olsa bile gelsin.»
  • Hadis: ''Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur.''Müttefakun monash.pwşka bir rivayette:Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhumâ-'dan rivayet edildiğine göre:Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle buyururken işittim dedi:''Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.''
  • Hadis: “Kim bir karış mikdarı bir yere haksız olarak zulümle sahip olursa, o yerin yedi katı boynuna geçirilir.”
  • Hadis: «Dul kadın emri alınmadan evlendirilemez. Bekar kıza izni sorulmadan evlendirilemez.» Ey Allah'ın Rasûlü! Bekar kızın izni nasıldır? diye sorulunca Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de; «Onun izni, sükut etmesidir/susmasıdır.» diye cevap verdi.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır