ilk türk bilim adamı / Dünyadaki İlk Buluşları; Türk Bilim Adamları Yapmıştır | - funduszeue.info

Ilk Türk Bilim Adamı

ilk türk bilim adamı

Biruni Kimdir?


Dünyada bilim sahasına kazandırdığı ilk keşif ve buluşlarla, bilim dünyasına ışık tutan Türk-İslam alimi el-Biruni; fizik, tıp, matematik, astronomi, trigonometri, coğrafya, jeodezi, farmakoloji, jeoloji, filoloji, din gibi konuları incelemiş ve toplamda eser meydana getirmiştir.

 

Ebu Reyhân Muhammed b. Ahmed el-Biruni h. 3 Zilhicce / m. 4 Eylül tarihinde Harezm bölgesinin merkezi olan Kas’ta dünyaya gelmiştir. el-Biruni’nin vefat tarihi ise tam olarak bilinmemektedir. Bugün araştırmacılar tarafından h. / m. tarihi Ebu Reyhan Biruni’nin ölüm tarihi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Biruni eserlerinde ailesi, soyu, nisbesi veya etnik kökeni dair detaylı bir malumat da vermemektedir.

 

İlk Eğitim Ebu Nasr Mansur’dan

Parlak zekâsı sebebiyle daha küçük yaşta nazar-ı dikkati çeken el-Biruni, dönemin ünlü matematik ve astronomi bilgini Ebû Nasr Mansûr b. ‘Alî b. Irâk’ın mahiyetinde büyümüştür. Mansûr, Biruni’nin yetişmesi ve iyi bir eğitim almasına özen göstermiştir. Nitekim el-Biruni, el-Âsârü’l-bâkıye adlı eserinde İbn Irâk’tan “hocam” diye bahsetmektedir. Yunan filozoflarından Aristo, Arşimet ve Demokritus’un çalışmalarından etkilenen El-Biruni, bilimsel çalışmalarına 17 yaşında başladı. Güneşin yüksekliği ve şehrin boylamını hesapladı. Güneşin hareketlerinden, mevsimlerin ne zaman başladığını belirledi. Dünyanın çapını, bugünkü değere çok yakın olarak buldu. Jeodezi biliminin kurucusu oldu. Hindistan’dayken öğrendiği trigonometrinin astronomiden ayrı bir bilim olarak görülmesi gerektiğini savundu. Trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın birim olarak kullanılmasını önerdi.

Gençlik yıllarından itibaren bilimsel çalışmalara başlayan el-Biruni, Harezm bölgesinde siyasi ve askeri yönden birtakım karışıklıkların yaşanması münasebetiyle dolayı, 22 yaşına kadar hayatını idame ettirdiği Harezm’i terk etmek zorunda kalmıştır. Bir süreliğine Rey bölgesinde ikâmet eden el-Biruni daha sonra yeniden doğduğu topraklara geri dönüp, kendisini bilim tarihinin zirvesine ulaştıracak eserlerini meydana getirmiştir.

 

Birçok alet ve takvim sistemi geliştirdi

El-Biruni, astronomi ve coğrafya ölçümleri için birçok alet geliştirdi. Ne yazık ki geliştirdiği ölçme aletlerinin birçoğu zaman içerisinde kayboldu. Sadece piknometre, mekanik usturlap ve bazı harita projeksiyonları günümüze kadar ulaşan ölçme araçları oldu. El-Biruni, aynı zamanda çok iyi bir ansiklopedi yazarıydı. El-Asar’il-Bakiye an’il-Kuruni’I Haliye isimli kitabında Orta ve Yakın Doğu’da kullanılmakta olan takvim sistemlerini gösterdi.

 

Astronominin temelini attı

Hindistan’ın erken ortaçağ bilimlerini betimleyerek, matematik, astronomi ve astrolojinin temellerini anlattı. El-Kanunü’l-Mesudi kitabı ile ayrıntılı bir matematiksel coğrafya eseri yazdı. İstihrâc el-Evtâr fî Dâire isimli kitabında Orta Asya’nın topoğrafyasını belirledi. Kitabü’I Cemahir fi Ma’rifeti Cevahir’de 50’nin üzerinde mineral, maden, metal, alaşım, porselen gibi maddeler hakkında detaylı bilgi verdi. Kitabında, her bir maddenin, maddeleri birbirinden ayırt etmeye yarayan özgül ağırlıklarını gösterdi. Ömrü boyunca incelediği bitkileri Kitâbü’s-Saydele isimli kitabında listeledi ve doğal ilaçların hangi hastalıklara iyi geldiğini kapsamlı bir şekilde anlattı.

 

Denizlerin ardından da kara var!

Newton’dan sene önce, Netwon’un matematiksel olarak ispatladığı yerçekimi kuramı üzerine ilk fikirleri El-Biruni ileri sürdü. Geliştirdiği teleskoplar ile gözlemleri sonucunda, gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü doğrulayan Galileo’dan sene önce, ‘dünyanın döndüğü’ fikrini El-Biruni savundu. Dünya dönüyorsa, ağaçlar ve taşların neden fırlamadığı sorusuna, merkezde bir çekicilik olduğu ve her şeyin dünyanın merkezine düştüğü cevabını verdi. Kuzey, Güney, Doğu ve Batı’nın farklı noktalarda buluştuğunu; denizlerin ardında bir karanın bulunduğunu (Bugünkü Amerika) öngördü.

 

yüzyıla “Biruni Asrı” dendi

X. ve XI. asır Ortaçağ Türk-İslam dünyasını temsil eden Ebu Reyhan el-Biruni bütün hayatını ve varlığını bilime adamış önemli bir şahsiyettir. Modern bilimin babası olarak nitelendirilen Georges Sarton, XI. yüzyıla “Biruni Asrı” adını vermiştir. Nitekim dünyanın önde gelen İslam Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin, 27 yaşındaki Biruni ile 18 yaşındaki İbn Sina’nın “Işığın sürati ölçüsüz müdür, yani lâ-mütenâhî midir, yoksa ölçülebilir mi? Yani zamanla ölçülebilir mi?” konusu üzerinde tartışmalarını bugünün Türkiye’sinde bile olamayacağını dile getirir. Bu iki mümtaz bilim insanın sözleri esasında Biruni’nin yaşadığı dönem içerisindeki yeri ve önemini açıkça ifade etmektedir.

 

Öğrenmekten asla vazgeçmedi

Ünlü Fıkıh bilgini Ebu’l-Hasan el-Velvaleci anlatıyor:

“Ebu Reyhan el-Biruni’nin ziyaretine gitmiştim. Canı boğazına gelmiş halde, hasta yatağında tık nefes yatıyordu. O halde iken bana dedi ki: Bir gün bana mirasta ninelerin haklarının hesaplanmasıyla ilgili bir denklemden söz etmiştin, nasıldı o? Biraz da ona acıyarak dedim ki: Bu durumdayken de hâlâ bana onları mı soruyorsun? Dedi ki: Bu konuyu bilerek bu dünyadan ayrılmam mı daha hayırlıdır, yoksa bilmeden veda etmek mi? Bunun üzerine meseleyi tekrar kendisine anlattım. Dinledi ve ezberledi. Sonra bana yapacağı şeylerden söz etti. Biraz sonra yanından ayrıldım. Az ilerlemiştim ki yüksek sesle ağlaşma ve bağrışmalar duydum. Döndüm baktım, Ebu Reyhan el-Biruni vefat etmişti.”

 

“Orta Asya’da Yaşamış Evrensel Deha”

El-Biruni, 75 yaşında vefat etti. Kendisinden çok sonra gelen Newton, Toricelli, Copernicus, Galileo gibi bilim adamlarına ilham kaynağı oldu. Türkçe dâhil 15 dilde yayımlanan The UNESCO Courier dergisi, yılında çıkardığı sayıyı El-Biruni’ye ayırdı. El-Biruni’yi “Binlerce yıl önce, Orta Asya’da yaşamış evrensel deha” olarak tanıttı.

Nobel &#;d&#;ll&#; T&#;rk bilim insanı Aziz Sancar, geleceğin parlak beyinleriyle buluştu

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, TEKNOFEST'21 için TÜBİTAK'ın onur konuğu olarak İstanbul’a gelen Prof. Aziz Sancar, TÜBİTAK Fen Lisesi’ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında Sancar'a Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal eşlik etti.

TÜBİTAK Gebze Kampüsünde alkışlarla karşılanan Sancar, sınıfları gezdi, okulun eğitim müfredatına ilişkin bilgiler aldı. TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsünde (UME) öğrencilere bir konferans veren Sancar, yaptığı sunumda Türk dünyasının dünya bilimine katkısını tarihsel bir perspektiften değerlendirdi.

Sancar, Türk dünyasını bilimsel katkı açısından benzer geçmişe sahip olduğunu vurguladığı Çin ile karşılaştırırken Princeton Üniversitesi’nden S. Frederick Starr’ın "Kayıp Aydınlanma: Orta Asya’nın Altın Çağı" isimli kitabına atıfta bulundu.

Avrupa'da Orta Çağ'ın sürdüğü dönemlerde Türk dünyasının aydınlanma çağı yaşadığını kaydeden Sancar, bu dönemde Müslüman Türk dünyasından İbn-i Sina, Biruni, El-Cezeri, Uluğ Bey ve Harezmi gibi bilim adamlarının dünya bilimine önemli katkılar sunduğunu söyledi. Sancar, Türk dünyasında yaşanan aydınlanma çağının Ali Kuşçu gibi bilim adamlarıyla Osmanlıya da taşındığını vurguladı.

Sancar, Türkiye'nin teorik eğitimde çok iyi olduğunu belirterek, "Ben doktora yaparken çok zorluk çektim. Çünkü deney yapamıyordum. Türkiye, bizi teorik alanda çok iyi hazırladı ama deney tecrübemiz eksikti. Bilim yapmak deneyle olur. Biz, çocuklarımıza erken yaşta deney yapmayı öğretmeliyiz." dedi. 

ABD'de Türk Kültür Merkezi inşa ettiklerini anlatan Sancar, "Arka bahçesinde köşede Atatürk'ün büstü var, bir köşede de Piri Reis'in. Piri Reis'i koymamın sebebi, o dünya haritasını ben de DNA onarım haritasını yaptım. 'Benim Piri Reis haritam' dedim." ifadesini kullandı.

Öğrencilere İngilizce bir sunum yapan Sancar konuşmasının başında "Sunum teknik değil Türkçe anlatılabilir. Türkiye'ye geldiğimde ilk iki hafta Türkçem tutuk olur. İkinci haftadan sonra dilim açılır. O yüzden müsaadenizle sunumu İngilizce yapacağım." demesi dikkat çekti.

"Beni kim aday gösterdi bilmiyorum"

Prof. Aziz Sancar, sunumun ardından öğrencilerin sorularına yanıt verdi. "Nobel'e nasıl başvurdunuz?" sorusu üzerine Sancar, şunları söyledi:

"Başvurmak diye bir şey yok. Kendinizi Nobel'e aday gösteremezsiniz. Nobel, Kimya Komitesi Başkanı bizim onurumuza yemek verdiği zaman bana dedi ki: 'Ben uluslararası toplantılara gidemiyorum, herkes etrafıma toplanıp beni etkilemeye çalışıyor.' Nobel kendi propagandanızı yapmakla kazanılmaz. Beni, bugüne kadar, kim aday gösterdi bilmiyorum. En büyük gaye, Nobel değildir, kitaptır. sene sonra benim buluşlarımı sizin gibi Türk çocukları okuyacaklar ve 'Bunu bir Türk yaptı.' diyecekler. Benim gayem oydu. Ben Nobel düşünmüyordum." 

Sancar, "Neden DNA onarımı çalıştınız?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"DNA yapısı keşfedildiğinde, 'Bu genetiğin temel yapısıdır ve bozulmaz.' diye bir düşünce tarzı vardı. Sonradan baktılar ki röntgen ışınlarıyla güneş ışınlarıyla başka çevredeki kimyasallarla tahrip olunca mutasyona sebep oluyor, kanser oluyor. Benim doktora yaptığım hoca, ilk defa DNA'yı onaran bir mekanizma olduğunu keşfetmişti. Ama bu enzimin nasıl çalıştığını bir türlü çözemedi. Çünkü çözmek için enzimi arıtmak lazım. Enzim çok az miktarda yapılıyordu. Ben enzimi çoğalttım ve arıttım ve nasıl onarılır onu çözdüm. Başka onarım mekanizmaları var onlarla devam ettim. Bilimde bir testin nereye götüreceğini bilemezsiniz. Ben bununla uğraşırken bir de baktım ki insanlarda DNA onarım enzimine benzeyen bir protein var ama DNA onarımı yapmıyor. Bu ne yapıyor diye araştırırken bir baktım ki bu biyolojik saati kontrol ediyor. Bunun üzerine biyolojik saat üzerinde çalışmaya başladım ve ikisini birleştirdim. Şimdi biyolojik saat, DNA onarımını nasıl kontrol ediyor? Bunu kullanarak hem kanser önleminde hem de kanser tedavisinde nasıl kullanabiliriz, şimdi o çalışmayı yapıyoruz."

"Ben çok milliyetçiyim, benim için büyük bir motivasyon"

"Emeklerinizin karşılığını aldınız mı, amacınıza ulaştınız mı?" sorusu üzerine Sancar, şu cevabı verdi:

"5 yıl gece gündüz çalıştık. İnsanda DNA nasıl onarılıyor bunu bulmak istiyorduk. Eğer önemli bir konu üzerinde çalışıyorsanız biliniz ki o konu üzerinde çalışan 5 kişi daha vardır. Eğer Japonya'dan biri bunu bizden bir ay önce bulsaydı, bizim 5 yılımız heba olurdu. Bilim yapmak kolay değil. Ben, bunu merak için yapıyordum insanlar nasıl onarılıyor. Çünkü bakterilerdeki proteinler insanlarda yok. Ama insanlarda da onarıldığını biliyordum ve bunu çözmek istedim. Sayısız uykusuz gecelerimiz oldu." 

Sancar, "En iyi olmak, başarmak için ne gerektiği" şeklindeki bir soru üzerine şunları kaydetti:

"Bazen yenilir, bazen yeneriz. Her şeyi ben başaracağım diye bir şey yok. Fatih'in meşhur bir sözü vardır. 'İstanbul, ya ben seni alacağım ya sen beni alacaksın.' İnatçı olacaksın ve istekli olacaksın ve bütün enerjini ona vereceksiniz. Bu fedakarlık ister, ailede zor durumlar yaratabilir. Siz gece yarılarına kadar çalışabilirsiniz hanım evde bekliyor. Denge kurmak gerek. Eğer istekliyseniz 'Ben yapacağım dersiniz' yaparsınız. Büyük işler yapmış çok bilim adamı pek mutlu değiller aslında. İkide bir söylemek istemiyorum ama ben çok milliyetçiyim. Bu benim için büyük bir motivasyondur. Ne kadar strese girsem, onun tesellisi var."

Neden biyoloji?

"Neden biyoloji?" sorusu üzerine Sancar, "Gelirken Hasan Hoca (Mandal) ile konuşuyorduk. Tıbbiyeye gittim doktor oldum. Orada öğrendim ki doktorlar teknisyen gibi çalışıyor. Mardin Savur'un Surgücü köyünde sağlık ocağında çalışıyordum orada çok tüberküloz vardı. Sağlık Bakanlığı kilolarca ilaç gönderiyordu. Merak ettim. Zatürre olunca penisilin veriliyor. Benim hayatım öyle kurtarıldı. Ben zatürre olmuştum kardeşimden kaptım. Kardeşim öldü. Ben de zatürre oldum, ben şanslı çıktım. Türkiye'ye penisilin yeni geliyordu. Penisilin iğnesi yaptılar ben iyileştim. Ama penisilin tüberkülozu tedavi etmiyor. Sordum soruşturdum, kitapları araştırdım cevabı yok. Ne mikrobiyologlar ne doktorlar biliyor. Sadece Türkiye'deki doktorlar değil dünyada bilinmiyordu. Doktorlar verilen şeyleri tatbik ediyor, bir araştırma yeni bir keşif yapmıyor. O bakımdan ben, meraklı bir kişi olarak, moleküler biyolojide doktora yapmaya karar verdim." ifadelerine yer verdi.

Sancar, "Nobel'i Anıtkabir'e hediye etmeye nasıl karar verdiniz?" sorusuna yönelik de, "Söyleyeceğim ama kimse alkışlamayacak oldu mu?" dedi. Sancar, şöyle devam etti:

"İlginç bir şey Nobel'i ben aldım. Onun heyecanı, kargaşalığı vardı. Eşime söyledim, eşim Amerikalı, 'Ben bunu Anıtkabir'e koyacağım.' 'Tabii başka ne yapacaksın?' dedi. O Amerikalı kadın. Çünkü ona Atatürk'ü anlatmıştım. Atatürk'ü birçok Türk'ten daha çok takdir ediyordu. Ben de hayret ettim. 'Yok, biz saklayalım.' demedi. Ben Atatürk'ün sayesinde oraya vardım. Çünkü Mardin'in Savur ilçesinde annesi babası okuma yazma bilmeyen bir çocuğun eğitim görüp Nobel alması Atatürk sayesinde oldu."

"5 Türk Lirası'nın üzerindeki DNA resminin üzerinde hata olduğunu söylemiştiniz. Baktım ama hatanın nedenini yazan bir kaynak yok. Hatanın nedenini merak ettim." diyen bir öğrenciye de Sancar, "Oradaki sarmal, soldan sağa dönüyor, asıl DNA sağdan sola dönüyor." cevabını verdi.

"Türkiye ileride"

Soru cevap kısmının ardından Sancar'a teşekkür eden TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal, kendisine günün anısına 'te kabul edilen metrik sistemin iki simgesinden biri olan ve 'de yürürlükten kaldırılan kilogram prototipi hediye etti.

Sancar, konferansın ardından "Medikal Biyoteknoloji Araştırma Merkezi"ni ziyaret etti. TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Tekin, Sancar'a, merkezde yürütülen aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarına ilişkin bir sunum yaptı. Daha sonra Moleküler Biyoloji Laboratuvarı, Hücre Kültürü Laboratuvarı, Hücre Geliştirme Laboratuvarı ziyaret edildi.

Sancar, daha sonra COVID Türkiye Platformu'ndaki bilim insanları ile "Birlikte Geliştirme ve Birlikte Başarma” başlıklı toplantıda bir araya geldi. Toplantıda konuşan Sancar, Türkiye'yi aşı konusunda birçok ülkeden ileri bulduğunu söyledi. Sancar, platform bünyesinde gelecek salgınlar için de çalışmalar yapıldığını vurgulayarak, "Burada bilgi ve girişim bakımından güçlü bir altyapı var." dedi.

Toplantının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kacır, Sancar'a Ulusal Antarktika Bilim Seferi Hatırası bir tablo, TÜBİTAK Başkanı Mandal da üzerinde Piri Reis haritası olan bir kaftan hediye etti.

TÜBİTAK Fen Lisesi

TÜBİTAK Fen Lisesi, yetişmiş ve nitelikli insan gücü ve ileri düzey laboratuvarlarıyla Ar-Ge ve teknoloji dünyasının öncü araştırma merkezleri ve enstitülerini bünyesinde bulunduran TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi'nde kuruldu. Lisede analitik düşünen, toplum ve çevre bilinci gelişmiş geleceğin lider bilim insanlarını yetiştirilmesi hedefleniyor.

Yaklaşık 44 bin metrekarelik alana sahip lisede modern teknolojiyle donatılmış 24 derslik, öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu ve 10 ileri düzey temel bilim atölyesi bulunuyor.

Bu eğitim ve öğretim yılı için 90 öğrencinin alındığı lisede eğitim, bir yıl İngilizce hazırlık olmak üzere toplam 5 yıl sürecek. Eğitim-öğretim yılının ilk döneminde öğrencilere seçmeli olarak Almanca ve İspanyolca dil eğitimi veriliyor. Öğrenciler, hazırlık sınıfından başlamak üzere öğrenim süresince aylık lira karşılıksız burs alacak.

Lisede, Biyoteknoloji, Malzeme Bilimi, Veri Analizi, Bilim, Teknoloji ve Sosyal Değişme, Sürdürülebilir Gıda ve Su Politikaları, İnovasyon Odaklı Proje Tasarımı, Yapay Zeka Uygulamaları, İnsan-Makina Etkileşimi, Nesnelerin İnterneti Uygulamaları gibi 28 farklı seçmeli dersin bulunduğu bir müfredat uygulanıyor.

Gebze yerleşkesinde konaklama imkanı olan öğrenciler, TÜBİTAK laboratuvarlarını kullanabilecek. Kurumun merkez ve enstitülerinde staj yapabilecek. Kariyerleri boyunca mentörlük desteği, bilim söyleşileri, kulüp etkinlikleri, spor müsabakaları, teknik geziler ve daha pek çok olanak öğrencilere sunulacak.

Liseye, eğitim ve öğretim yılında resmi, özel ve imam hatip ortaokullarının 8'inci sınıfında öğrenim gören ve merkezi sınav sonuçlarına göre yüzde 1'lik başarı diliminde yer alan öğrenciler başvurdu.

TÜBİTAK Fen Lisesi Merkezi Yetenek Giriş Sınavı’na başvurular, Temmuz’da e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi üzerinden yapıldı. Giriş sınavı, 9 Temmuz'da 25 ilde gerçekleştirildi. Sınav sonuçlarına göre 37 farklı ilden 19’u kız 71’i erkek olmak üzere 90 öğrenci liseye yerleşti.

Aziz Sancar

Prof. Dr. Aziz Sancar, Mardin'in Savur ilçesinde doğdu. Hiç eğitim olmayan ailesinin 8 çocuğundan biriydi. Çocuklarının eğitimine önem veren ailesi sayesinde üniversiteye kadar Mardin'de okudu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde lisans eğitiminin tamamladıktan sonra ABD'ye lisansüstü eğitim için gitti. Doktora derecesini Teksas Üniversitesi'nden Moleküler Biyoloji alanında aldı. DNA tamiri ve hücre döngüsü gibi alanlarda uzmanlaştı. yılında DNA tamiri ile ilgili Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte Kimya dalında Nobel ödülü aldı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

T&#;rk bilim insanı Antarktika'da 10 liken t&#;r&#; keşfetti

İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (PolReC) tarafından bilimsel araştırmalar yapmak üzere 28 Aralık 'da Antarktika'ya gönderilen ekipte bulunan Prof. Dr. Halıcı, burada kıtada araştırma üslerindeki çalışmalara dahil oldu.

Ukrayna, Çekya ve Türk üslerinde kaldığı süreçte farklı türe ait örnekle Türkiye'ye dönen Halıcı, likenlerle ilgili çalışmalarına Türkiye'de devam etti.

Halıcı, AA muhabirine, Antarktika'dan topladıkları liken örneklerini TÜBİTAK'ın da desteğiyle sınıflandırmaya çalıştıklarını söyledi.

Son 50 yılda kutuplarda inanılmaz bir hava sıcaklığı artışı yaşandığına değinen Halıcı, bu artışın yaklaşık 3 santigrat derece olduğunu belirtti.

Sıcaklık artışını ilk olarak organizmalar üzerinde incelenebileceğini anlatan Halıcı, likenlere yönelik çalışmaların önemini vurguladı.

liken üzerinde çalışma var

Likenlerin Antarktika'da karasal bitki örtüsünün en baskın organizmaları arasında yer aldığını vurgulayan Halıcı, civarında çalıştıkları liken olduğuna değindi.

Üç defa Antarktika'ya gittiğini anlatan Halıcı, şunları söyledi:

"Oradan örnekler topladık. O örnekleri DNA barkodlaması ile tür seviyesinde teşhis ediyoruz. Kıtada yıldır likenlerle ilgili çalışmalar yapılıyor. civarında tür daha önce rapor edilmişti. Son altı yılda yaptığımız çalışmalarla bilim dünyası için yeni, yani daha önce dünyanın hiçbir yerinden tanımlanmayan 10 yeni türü orada tanımladık ve isimlendirdik. Ayrıca civarında diğer kıtalardan bilinen ama Antarktika'da varlığı bilinmeyen türleri tespit ettik."

Antarktika insan etkisinin dünyada en az olduğu yer

Antarktika'yı doğal bir laboratuvara benzeten Halıcı, bölgeyi insan etkisinin dünyada en az olduğu yer olarak tanımladı.

Halıcı, son çalışmalarıyla ilgili, "Son seferde iki tür tanımladık. Birisini 'Rhizocaron ozsoyae' olarak adlandırdık. TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Burcu Özsoy hanımın ismine ithafen. İkincisinde ise Antarktika seferlerinde yaklaşık üç ay boyunca evimizden uzak kalıyoruz. Büyük oğlumun ismine ithafen 'Candelariella ruzgarii' olarak adlandırdık ve bilim dünyasına kazandırdık." dedi.

Likenlerle ilgili bilimsel çalışmalara devam edeceklerini vurgulayan Halıcı, Antarktika biyoçesitliliğini belirlemenin önemli olduğunu sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

İlk Türk astronom El Fergani kimdir, yaptığı çalışmalar nelerdir?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Uzay Ajansı' tanıtım toplantısında açıklamalarda bulundu. 

'de Ay'a gideceğiz diyen Erdoğan, 

"Güneşin kendine özgü hareketi olduğunu ilk keşfeden, ilk Türk ve Müslüman astronomEl-Fergani’dir. Andromeda Gökadası’nı ilk kez gözlemleyen, El-Sufi’dir. Jeodezi bilimini kurucusu, yerçekimi fikrini Newton’dan 7 asır önce dile getiren, Güneş’in hareketlerinden mevsimlerin başlangıçlarını hesaplayan ve yaşadığı asra ismini veren El-Biruni’dir.

Bu gerçekleri asla unutmayacağız ama şunu da bileceğiz ki bizim daha yapacağımız çok iş var. Bu büyüklerimize layık olmak için yapacağımız çok iş var. Coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldık ve bunun bedelini ağır şekilde ödedik. Ama bugün dünya yeni bir değişimin arifesindedir. Yeni dönemde güç dengelerini uzay keşiflerinin bu alandaki yeni teknolojilerin belirleyeceği açıkça görülüyor dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasından sonra Google'da en çok arananlar arasında yerini alan El-Fergani kimdir?

İLK TÜRK ASTRONOM EL FERGANİ KİMDİR?

El Ferganiilk türk astronom olarak bilinen ve 9. Yüzyılda yetişmiş en ünlü astronomlardan biridir. Abbâsîler döneminin önde gelen matematikçi ve astronomlarındandır. Tam adı Ebû’l Abbâs Ahmed b. Muhammed b. Kesîr el-Fergânî’dir. 9. Yüzyıl başlarında doğduğu   yılında hayatta olduğu ve kısa bir süre sonra vefat ettiği kabul edilmektedir.

Fergani, ilk bilgilerini ünlü bilginlerin yetiştiği Fergana’da aldı ve astronomi konusundaki bilgilerini de babasından öğrendi. Belli bir seviyeye geldikten sonra da mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmak amacıyla; çağının bilim, kültür ve aynı zamanda halifelik merkezi olan Bağdat’a gitti. Ömrünün yarısına yakınını orada geçiren Ferganî, kısa sürede matematik ve astronomi konularındaki bilgisini Bağdat bilim çevresine kabul ettirdi. Bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle söz edilen Abbasi halifelerinden Me’mun ve el-Mütevekkil dönemlerinin en ünlü bilginleri arasına girdi. 

Fergani, astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik alanlarında çalışmalar yaptı. Bunların arasında astronomiye daha çok ağırlık verdi. Bilimsel çalışmalarında deneye dayanan inceleme, araştırmalara girişti; gök cisimlerinin hareketleri üzerine çalıştı. Kur’an-ı Kerim’in ve aklın prensiplerine uymayan Batlamyusçu astronomiyi ilk kez eleştirenler arasında yer aldı. Gök cisimlerinin akıldışı kimi ruhî cisimler değil, onların aklî, katı, homosentetik daireler biçiminde devinimlere sahip olduklarını ispatladı. Evrenin ve gezegenlerin oylum ve büyüklükleri ile birbirlerine uzaklıklarını araştırdı. Yaptığı hesaplamalar, Kopernik’e kadar Batı astronomisinde değişmez ölçüler olarak kabul edilerek, yüzyıllarca kullanıldı.

9. yüzyılda yetişmiş ve ekliptik meyli ilk kez saptayan büyük astronomi ve matematik bilgini Fergani’yi İslam dünyasından çok Batı dün­yasında üne kavuşturan eseri “Cevâmi’u ilmi’n – nücûm” ve “Usûlü’l-harekâti’s-semâviyye” adlı çalışmasıdır. Bu eserin yazma nüshaları Oxford, Paris, Kahire ve Amerika’da Pirinceton Üniversitesi kütüphanelerinde bulunmaktadır. Batlamyus’un “el-Mecisti” adlı eserinin bir özeti niteliğinde olmakla birlikte, gerek birinci ve ikinci bölümlerinde takvimlerle tarihler hakkında verdiği bilgiler, gerekse Batlamyus’a karşı ortaya koy­duğu kimi itirazlar bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Daha önce birçok İslam astronomun kitapları Latince’ye çevrildiği halde hiçbiri Batı astro­nomları üzerinde “Cevâmi” kadar etkili olmamıştı. Bunun başlıca nedeni, kuşkusuz bu eserin içeriği gibi sistematiği­ ile söyleminin de kusursuzluğudur.

Fergani’nin bir başka eseri “el-Kâmil fi şan’a-ti’l-usturlâb”dır. Geometri, yıldız hesapla­rı, usturlap ve matematik teorilerinden söz eder. Değişik yazma nüshaları vardır.

El Fergani’nin ölüm tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yılında veya birkaç yıl sonra öldüğü tahmin edilmektedir.

Ay’daki “Alfraganus” kraterinin ismi El Fergani’ye ithafen verilmiştir.

NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun

google-playapp-storeHuawei App Gallery

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası