kum dökmek bacak ağrısı yaparmı / Kum Dökme Belirtileri Nelerdir, Nasıl Anlaşılır? Kum Dökmeye Ne İyi Gelir? - Sağlık Haberleri

Kum Dökmek Bacak Ağrısı Yaparmı

kum dökmek bacak ağrısı yaparmı

Kaşıntı, böbrek hastalığının sinyali olabilir!

Aşırı tuz tüketiminin, tüm vücuda, özellikle de böbreklere verdiği zarara dikkat çeken ve böbrekleri korumak için günde gramın üzerinde tuz tüketmemek gerektiğini ifade eden Nefrolog Doç. Dr. Mahmut Altındal, kaşıntının da böbrek hastalığının habercisi olduğunu söyledi.

Aşırı miktardaki tuz tüketimi, vücuda farklı birçok konuda zarar veriyor. Tuz tüketiminin özellikle damar sertliğine ve hipertansiyona sebep olduğunu ifade eden Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Mahmut Altındal, hipertansiyonun da yıllar içerisinde böbrek hasarına yol açtığını söyledi.

Araştırmalara göre Türkiye’nin tuz tüketiminde dünyada 1’inci sırada olduğunu kaydeden Doç. Altındal, Türkiye’de her kişiden birinde ise kronik börek hastalığı görüldüğüne dikkat çekti.  

TÜRKİYE’DE 8 MİLYON BÖBREK HASTASI VAR

Kronik böbrek hastalığının belirtilerini sık idrara çıkma, yorgunluk, halsizlik, bulantı ve kaşınma olarak tanımlayan Nefroloji Uzmanı, “Pek çok kişinin farkında olmadığı, kronik böbrek hastalığı 3 aydan uzun süre böbreklerin süzme fonksiyonunun azalması veya böbrekten kronik hasar belirteçlerinin pozitif olması demektir. Örneğin kişinin 3 aydan uzun süre böbreğin süzme fonksiyonu yüzde 60’ın altına indiyse ve/veya kan ve protein kaçağı varsa, kişi kronik böbrek hastası olarak tanımlanır. Ülkemizde yaklaşık olarak milyon civarında kronik böbrek hastası mevcuttur. Yalnız birçok kişi kronik böbrek hastası olduğunun farkında değildir. Kronik böbrek hastalığı 5 evrede incelenir. Böbreğin süzme fonksiyonu yüzde 30’un altına inmediği zaman 4’üncü ve 5’inci evreden önce hastalığın belirtileri çok sinsidir. Bu nedenle birçok hasta durumun farkında değildir” dedi.

İDRAR RENGİ HASTALIK HABERCİSİ

Kronik börek hastalığı geliştikten sonra hastalığın sebebine yönelik çeşitli tedavi yöntemlerine başvurulduğunu dile getiren Altındal,  “Kronik böbrek hastalığı ilerleyici bir hastalıktır. Erken dönemde yakalandığında ilerlemesi yavaşlatılabilir veya durdurulabilir. Çok su içilmediği halde gece sık idrara çıkma, efor kapasitesinde azalma, halsizlik, dikkat kaybı, köpüklü veya çay renginde idrar, ilerleyen dönemde bulantı, kusma ve kaşıntı kronik böbrek hastalığının belirtilerindendir. Böbrekler su-tuz dengesini ayarlama dışında kan yapımında da çok ciddi rolü olan organlardır. Bu nedenle kronik böbrek hastalığında son dönemde genelde kansızlık da görülür. Bu belirtilerle karşılaşıldığında mutlaka doktora başvurulmalıdır” diye konuştu.

Kaş&#x;nt&#x;, böbrek hastal&#x;ğ&#x;n&#x;n sinyali olabilir! - 1

“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kronik böbrek hastalığının en büyük sebebi diyabet ve hipertansiyondur” diyen Altındal,  “Diyabet ve hipertansiyon genellikle fazla kilolu kişilerde görülür. Aşırı tuz tüketimi, aşırı şekerli gıdalarla beslenme, kilo alma, aktivite azlığı gibi alışkanlıklar; diyabet ve hipertansiyon görülme sıklığını artırmakla beraber kronik böbrek hastalığı riskine de yol açar.  Bunların dışında ‘glomerülonefrit’ denilen hastalıklar, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, genetik hastalıklar, böbreğin tıkayıcı hastalıkları ve romatizmal hastalıklar da kronik böbrek hastalıklarına sebep olabilir” ifadelerini kullandı.

BÖBREK HASTALIĞININ EN YAYGIN SEBEBİ DİYABET

Kronik böbrek hastalığının yüzde 80’inin çok basit birkaç testle teşhis edilebildiğini de sözlerine ekleyen Doç. Dr. Altındal,  konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kronik böbrek hastalığı teşhis edildikten sonra hastalığa sebep olan kaynak hastalığa göre tedaviler uygulanıyor. Tüm dünyada ve ülkemizde en sık kronik böbrek hastalığı sebebi diyabettir. Bu tip hastalığı olan kişilerde diyabeti kontrol altına almaya yönelik tedavi yapılmalıdır. Diyabetik hasta obez ise mutlaka kilo vermelidir. Böbrek hastalığının sebebi tıkayıcı bir hastalıksa, bu tıkayıcı lezyon bir cerrahi müdahale ile giderilmelidir. Eğer sebep hipertansiyon ise hipertansiyon kontrol altına alınmalıdır. Tedavi altta yatan hastalığa göre uygulanır. Çünkü her diyabetik ilacı her böbrek hastalığında kullanılmaz. Bu nedenle diyabeti olan hastalarda böbrek yetmezliği geliştikten sonra ilaçların da böbrek yetmezliğine uygun olarak değiştirilmesi gerekir. Diyabeti olup da hiçbir nefrolojik belirtisi olmayan hastalarda da yılda bir kez mutlaka nefroloji muayenesi öneriyoruz.”

TÜRKİYE TUZ TÜKETİMİNDE BİRİNCİ SIRADA

Aşırı tuzlu beslenmeden mutlaka kaçınmak gerektiğini belirten Dr. Altındal,  “Yapılan araştırmalara göre ülkemiz maalesef tuz tüketiminde dünyada 1’inci sırada. Türkiye’de günde ortalama gram tuz tüketiliyor. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki tuz en çok masada yemek sırasında ek olarak tüketiliyor. Ülkemizde yüksek oranlarda tuz içeren turşu gibi gıdalarla besleniliyor. Tüm dünyada kabul edilen tuz tüketimi günde maksimum gramdır. Aşırı tuz tüketimi damar sertliğine ve hipertansiyona sebep oluyor. Hipertansiyon da yıllar içerisinde böbrek hasarına yol açıyor. Tuz tuzdur. Yani Himalaya tuzu, kaya tuzu veya kristal tuzlar fark etmeksizin hepsinde yüzde oranında sodyum bulunuyor. Bu nedenle tüm tuz çeşitlerinde mutlaka kısıtlamaya gitmek, günde gram tuz tüketimini geçmemek lazım. hafta tuzdan fakir beslendiğimiz zaman vücudumuzun tat algısı değişiyor ve eskisi kadar yemeğe tuz ekleme ihtiyacı hissetmiyoruz” dedi.

Aşırı tuz tüketiminin böbrek hastalığına olan etkisi hakkında konuşan Uzman, “Kalpten çıkan kanın yaklaşık yüzde 20’sini böbrekler alıyor ve böbrekler vücudun tuz ve su dengesinin ayarlanmasında en hayati organ görevini görüyor. Böbrekler glomerül denen damar yumaklarından oluşuyor. Fazla tuz tükettiğimiz zaman vücuttaki kan basıncı artıyor, yıllar içerisinde damar sertliği artıyor. Böbrekler vücudun su- tuz dengesini ayarlayan son derece damarlı organlardır. Bu nedenle fazla tuz tükettiğimizde vücudumuzdaki tüm damar yatağına zarar veriyoruz ve uzun vadede kronik böbrek hasarı oluşmasına ortam hazırlıyoruz” diye konuştu.

“ÇOCUKLARI TUZDAN UZAK TUTUN”

Tuzun çocukluktan itibaren benimsendiğini de sözlerine ekleyen Doç. Dr. Altındal, “Burada anne babalara da büyük görev düşüyor. Çocuklarımızı aşırı tuz tüketiminden uzak tutmalıyız. Onları küçüklükten itibaren aşırı tuzlanmamış besinlerle beslediğimiz zaman çocukların damak tadı da sağlıkları için olumlu yönde gelişiyor” ifadesini kullandı.

VİDEO: AŞIRI TUZ BÖBREK DÜŞMANI!

SAĞLIK HABERLER&#x;

Halsizlik Problemi Yaşıyor Ve Sık Tuvalete Gidiyorsanız Dikkat!


Kronik böbrek yetmezliği yavaş seyreden fakat ülkemizde görülme sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Böbreklerin işlevini tam olarak yerine getirememesinden kaynaklanan bu durum, hastanın yaşam kalitesini bozmakla kalmayıp hayatı tehdit edici boyuta gelebilmektedir. Ancak erken teşhis ve tedavi hastanın yaşam kalitesini artırmaktadır. Memorial Hizmet Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Funda Yalçın, kronik böbrek yetmezliği ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

Böbrek fonksiyonlarının bozulmasıyla vücuttaki tüm sistemler etkilenir

Kronik böbrek hastalığı, ülkemizde ve tüm dünyada hasta sayısının artması, hastaların yaşam kalitesini bozması ve tedavilerinin yüksek maliyeti nedeniyle toplumsal yükü büyük bir rahatsızlıktır. Bu nedenle kronik böbrek hastalığında erken tanı, yaşam süresi ve kalitesini artırmaktadır.

Böbrekler, vücuttaki metabolik atık ürünlerin atılmasında (üre, ürik asit, kreatinin), vücut sıvı ve elektrolit dengesinin korunmasında, kan basıncının düzenlenmesinde ve kan yapımında önemli role sahiptirler. Böbrek fonksiyonlarının bozulmasıyla neredeyse vücuttaki tüm sistemler etkilenmektedir. Kronik böbrek hastalığı, böbrek fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak aylar içinde bozulmasıdır. Böbrek yetmezliğinin erken dönemlerinde hastalarda herhangi bir şikayet ve belirti gözükmemektedir. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte kişide şikayetler ve belirtiler de ortaya çıkmaktadır.

Kronik böbrek hastalığında hastaların en çok sık idrara çıkma ve anemiye bağlı halsizlik şikayeti olmaktadır. Hastalığın evresi ilerledikçe bulantı, kusma, iştahsızlık, kaşıntı, nefes darlığı, ağız kokusu, uyku bozukluğu, bacaklarda kasılma gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Fakat bu şikayetler ve belirtiler olmadan da son evre böbrek yetmezliği tanısı konularak diyaliz veya organ nakli gerekebilmektedir. Kronik böbrek yetmezliği hiçbir belirti ve bulgu vermeden de seyredebilen sinsi bir hastalıktır.

Diyabet ve hipertansiyon böbrek yetmezliği nedeni

Kronik böbrek hastalığına yol açan hastalıkları bilmek önemlidir. Günümüzde böbrek yetmezliğine neden olan en önemli hastalıklar diyabet ve hipertansiyondur. Şayet bu iki hastalıktan biri varsa mutlaka belli aralıklarla kan ve idrar tetkiki yaptırmak gerekmektedir. Kan tetkiklerinde üre ve kreatinin, tam idrar tetkikinde protein kaçağına bakılması, kronik böbrek hastalığı açısından çok önemli fikirler verebilen basit testlerdir. Diyabet ve hipertansiyonu olan hastalarda, kronik yetmezliğini destekleyen belirtilerin ortaya çıkması beklenirse tanıda çok geç kalınmış olabilinmektedir. Ayrıca genetik özelliği olan bazı hastalıkların (polikistik böbrek hastalığı, ailesel Akdeniz ateşi, vb) aile içinde tespit edilmesi, ailenin diğer bireylerinin incelenmesiyle erken tanı konulması açısından önemlidir.

İdrar yolları enfeksiyonlarını ciddiye alın

Bir diğer kronik böbrek hastalığı yapan sebep böbrek taşları ve idrar yolu enfeksiyonlarıdır. Böbrek taşı olan bir hasta genellikle böğür ağrısı ve idrardan kan gelme şikayeti ile başvurmaktadır. Bu dönemde yapılan kan, idrar ve görüntüleme yöntemleri ile taşın tespiti ve sonrasında taşın tedavisi ile böbrek yetmezliği gelişimi engellenebilmektedir. Sık idrar yapma, idrar yaparken yanma ve ateş, idrar yolu enfeksiyonlarını düşündürmektedir. Sık geçirilen idrar yolu enfeksiyonları da böbrek yetmezliğine neden olmaktadır. Bu nedenle idrar yolu enfeksiyonları basit bir enfeksiyon olarak değerlendirilmeyip, altta yatan nedene yönelik inceleme yapılması ileride gelişebilecek ciddi sorunları önleyebilmektedir.

Erken tanı ve teşhis hayat kurtarır

Böbreklerin atıklardan ve aşırı sıvılardan kurtulma yeteneğine hasar veren bir böbrek rahatsızlık olan glomerulonefritler de önemli bir kronik böbrek hastalığı nedenidir. Bu hastalarda en çok göz kapaklarında ve bacaklarda şişlik, kan basıncında yükselme ve idrardan kan gelme şikayeti olmaktadır. Basit bir tam idrar tetkikinde idrarda protein kaybı ve kan hücrelerinin görülmesi glomerulonefriti desteklemektedir. Kesin tanı böbrek biyopsisi ile konulmaktadır. Tanı sonrası tedavinin başlanması ile kronik böbrek hastalığına gelişimi önlenebilmektedir. Günümüzde, bu hastalığın tanısını alan hasta sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu hastalıkla mücadelenin en önemli aşaması, erken tanıdır.

Mesane Taşı

Cinsiyet ve yaş fark etmeksizin herkeste görülebilen mesane taşlarının genel olarak böbrek taşları ile karıştırıldığı söylenebilir. Mesane taşları genellikle kendiliğinden ortaya çıkmayan ve bir hastalık ya da böbreğin durumuna bağlı olarak gelişen taşlardır. Prostat büyümesi, prostat kanseri gibi hastalıkların yanı sıra böbrek taşları da mesaneye düşmek suretiyle  mesane taşına neden olabilecek faktörler arasında yer alır. Bazı durumlarda belirti gösteren mesane taşları günümüzde hızlı bir şekilde teşhis edilmekte ve ilaçlar ya da cerrahi yöntemler kullanılarak tedavi edilebilmektedir.

Mesane Taşı Nedir?

İdrar kesesi ya da idrar torbası olarak da adlandırılan mesane, böbreğin ürettiği idrarı depolayan ve belli bir kapasiteye ulaştıktan sonra üretra kanalı aracılığıyla idrarın boşaltılmasını sağlayan organdır. Bazı durumlarda idrarda taş oluşumuna neden olabilen normalden daha yüksek oranlarda kalsiyum, magnezyum ve oksalat gibi mineraller görülebilir. Bu minerallerin idrar torbasında birikmesi ve çökmesi ile  oluşan sert kitlelere ya da kümelere ise mesane taşı adı verilir.

Mesane Taşı Neden ve Nasıl Oluşur?

Mesane, normal şartlar altında taş oluşumunun görüldüğü organlar arasında yer almaz. Mesane taşlarının temel nedeninin genel olarak böbrek ve üretrada bulunan taşların idrarla birlikte mesaneye taşınması olduğu söylenebilir. İdrar torbasına taşınan çok küçük taşlar burada önce kristalleşip daha sonra da kümelenerek mesane taşlarını oluşturur.

Prostat kanseri, iyi huylu prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi) ve idrar kanal darlığı gibi hastalıklar bazı durumlarda idrar torbası çıkışının tıkanmasına neden olduğundan, mesanenin tam olarak boşaltılmasını engeller. Bu durumda hastaların mesanelerinde idrar yaptıktan sonra belli bir miktarda idrar ve atık madde kalır ve bu atık maddeler de çökerek mesane taşı oluşumuna neden olabilir.

Bazı vakalarda ise mesane taşları, doğrudan idrar kesesinin içinde gelişen enfeksiyonlara bağlı olarak oluşur.

Mesane içinde yabancı maddelerin varlığı da taş oluşumuna sebep olabilecek durumlar arasında yer alır. Ameliyatlardan sonra kullanılan sondanın kalıntıları ve dikişlerden kalan artıklar, çeşitli nedenlerle takılan ve çıkarılmayan stentler gibi nedenlere bağlı olarak mesane içinde kalan yabancı maddeler de taş oluşumu için uygun ortamı yaratır.

Mesane taşlarında bu nedenlere bağlı olarak bazı risk faktörlerinin öne çıktığını söylemek mümkündür. Normalden daha geniş olan ve zamanla giderek daha da genişleyen prostat bezi, mesane taşı oluşumunda en önemli risk faktörüdür. Bu nedenle, erkeklerin düzenli yaptırması gereken kontrollerini aksatmaması mesane taşının erken teşhisinde büyük bir önem taşır.

Böbrek taşları da mesane taşı oluşumu açısından diğer önemli risk faktörlerinden biridir. Böbrek içinde üreyen taşlar yayılarak gelişip büyümek için mesane içine yerleşebilir. Böbrek taşının yanı sıra zayıflayan mesane duvarı da risk faktörleri arasında yer alır.

Cinsiyet de mesane taşı oluşumunda bir risk faktörü olarak sayılabilir. Erkeklerde kadınlara göre daha yüksek oranlarda mesane taşı oluşumu görüldüğü söylenebilir. Bu durumun en önemli nedeni erkeklerde idrar yolunun kadınlara göre daha dar olmasıdır. Kadınlarda ise daha geniş olan idrar yolu sayesinde mesane taşları daha kolay dışarı atılabilir ve bu durum da tıkanıklık ve taş oluşma riskini düşüren bir faktördür.

Mesane Taşı Belirtileri Nelerdir?

Mesane taşları her hastada belirti göstermeyebilir, ancak hastalarda yaygın olarak görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

    • İdrar yaparken yanma ve ağrı hissi
    • İdrarda açık ya da koyu renkte kan görülmesi
    • İdrar yaparken zorlanma
    • Sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları
    • Erkeklerde testis ve penis bölgesinde ağrı
    • Kadınlarda vajinal bölgede ağrı
    • Normalden sık idrar yapma isteği
    • İdrarı tam olarak boşaltamama
    • Normalden daha koyu renkte ve kötü kokulu idrar
    • Alt karın bölgesinde ağrı
    • Enfeksiyon durumunda yüksek ateş ve titreme

İlk başta ağrı ve idrar yaparken hissedilen yanma gibi belirtilerin şiddeti, mesane taşının boyutlarına ve yerine bağlı olarak değişiklik gösterir.

Bazı durumlarda ise hastaların herhangi bir belirti göstermediği görülür. Bu durum mesane taşlarının idrar kanalında tıkanıklığa neden olmadığına ya da mesanede enfeksiyon görülmediğine işaret eder. Bu anlamda belirtilerin doğrudan taş(lar)ın sebep olduğu  idrar yolu tıkanıklıkları ile ilişkili olduğu söylenebilir.

Mesane Taşı Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Mesane taşı teşhisinin konulabilmesi için ürolojik muayene yapılması gerekir. Belli belirtiler gösteren bireylerin genel sağlık durumları incelendikten sonra hastalara fiziksel muayene yapılır. Muayene sırasında mesanenin yanı sıra böbrekler ve erkeklerde testisler, prostat ve penis de kontrol edilir. Fiziki muayene sırasında, aynı zamanda elle idrar torbasının yer aldığı alt karın bölgesine bastırıldığında genel olarak hastalarda ağrı hissi oluşup oluşmadığına da bakılır.

Elle yapılan muayenenin ardından hastalardan idrar ve kan tahlili istenir. İdrar tahlilinde idrarda kanama ve/veya enfeksiyon bulgularının olup olmadığına bakılır. İdrar yolu enfeksiyonuyla birlikte mesane ve böbrek fonksiyonlarının ne durumda olduğu da yapılan tahliller sonucunda anlaşılabilir.

Kesin tanı için görüntüleme yöntemlerinin tercih edildiği söylenebilir. Aynı zamanda, bu yöntemler kullanılarak mesane taşının boyutları ve yeri hakkında da detaylı bilgi elde edilebilir. Ultrasonografi, röntgen, anjiyografi, manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans spektroskopisi mesane taşı konusunda kullanılan görüntüleme yöntemleri arasında yer alır.

Mesane Taşı Hangi Yöntemlerle Tedavi Edilir?

Mesane taşlarının büyük çoğunluğunun nedeni prostat büyümesi, idrar kanalı darlığı ve prostat kanseri gibi bazı hastalıklardır. Bu nedenle, tedavi planı yapılırken mesane taşına neden olan hastalığın tam olarak belirlenmesi ve buna uygun bir tedavi yöntemi seçilmesi gerekir. İdrar yollarında darlık oluşturan ve mesane taşının ardında yatan hastalığın tedavi edilmesinin ihmal edilmemesi gereken bir durum olduğu unutulmamalıdır.

Bununla birlikte, mesane taşının tedavisi taşın boyutuna, yerine ve taşların sayısına göre değişiklik gösterir. Genel olarak cm’nin altındaki taşların idrar kanalından kendiliğinden düşmesi beklenir. Bu amaçla cerrahi olmayan bazı ek tedavi yöntemleri uygulanabilir. Taşların idrar yolundan sorunsuz bir şekilde düşebilmesi için hastaların bol sıvı tüketmesi ya da sıcak duş alması tavsiye edilir.

Bazı durumlarda hem ağrı varsa azaltmak hem de taşın düşmesini hızlandırmak amacıyla farmakolojik tedavi yöntemlerinden de yararlanılır. Genel olarak hastalara ağrıların yatışması için ağrı kesici ilaçlar ve idrar kanalının taşın geçebileceği kadar açılması için de kas gevşetici ilaçlar verilebilir.

Bu küçük boyutlu mesane taşları yukarıda bahsedilen yöntemlerin de yardımıyla vücut dışına atılabilse de boyutları cm’den büyük olan taşlarda farklı tedavi yöntemlerinin kullanılması gerekebilir.

Ses Dalgaları ile Taşın Kırılması (ESWL)

Dışarıdan uygulanan ve cerrahi müdahale gerektirmeyen ESWL yöntemiyle ses ya da şok dalgaları sayesinde mesane taşının kırılması amaçlanır. Genel olarak cm’den büyük ve orta büyüklükte taşlarda bu yöntem sayesinde başarılı sonuçlar elde edildiği söylenebilir. Kırılan taş idrar kanalına girdikten sonra kendiliğinden dışarı atılır.

Mesane Taşı Ameliyatı

Cerrahi yöntemler genel olarak mesane taşlarının 3 cm’den büyük olduğu ya da çok sert bir yapıya sahip olduğu durumlarda tercih edilir. Sistoskopi yönteminin kullanıldığı kapalı ameliyatta idrar yolundan girilerek lazerle ya da mekanik tekniklerle mesane taşı kırılır. Günümüzde taşları kırmak amacıyla genellikle lazer işleminin tercih edildiğini söylemek mümkündür.

Aynı zamanda, bu yöntem, erkek hastalarda prostat ameliyatıyla bir arada yapılabilir. Mesane taşının yaygın nedeni olan prostat büyümesini de cerrahi müdahale sırasında tedavi etmek mümkündür. Bu sayede, hastalar hem prostat büyümesi hastalığından hem de mesane taşından ek cerrahi operasyona gerek kalmadan kurtulabilir.

Mesane taşının dev olarak da adlandırılan çok büyük boyutlu olduğu bazı durumlarda ise açık ameliyat yöntemi tercih edilmektedir.

Mesane Taşı Tekrarlar mı?

Mesane taşı, ardında yatan nedenler ortadan kaldırılmadığı sürece tekrar etme ihtimali olan bir rahatsızlıktır. Bazı hastalarda zaman içinde ilk oluşumdan daha fazla sayıda taş görülebileceği de unutulmamalıdır. Mesane taşlarının tekrar etme olasılığının olup olmadığının anlaşılması amacıyla ilk tedavi sonrasında elde edilen taşların analiz edilmesi büyük önem taşır.

Bu analizlere göre mesane taşının tekrar etme riski yüksekse, hastaların yaşam tarzlarında bazı değişiklikler yapması bu riskin azalmasını sağlayabilir. Gün içinde tüketilen su miktarını artırmak, lif oranı yüksek, kalsiyum ve oksalat oranı düşük besinler tüketmek ve genel olarak sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek mesane taşı oluşma riskini azaltan önemli faktörler arasında sayılabilir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası