elif harfi anlamı ve sırları / Elif Harfi Sırları ve Enerjisi

Elif Harfi Anlamı Ve Sırları

elif harfi anlamı ve sırları

elif-1Elif harfi Arapçadaki ilk harf olması haricinde tüm surelerin ve Kur’ân-ı Kerîm’in başında yer alan Besmelenin de ilk harfidir.
Ancak besmeledeki bu elif okunmaz, b harfini okutur. “Besmeledeki B’nin esrarı” başlıklı yazımızda bu meseleyi detaylı olarak izah ettiğimizden detayları ona havale ediyoruz. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’in ilk âyeti olan “Elhamdulillahi Rabbi’l-âlemin”in ilk harfi de elif’tir ve okunur. Hatta kendisinden sonra gelen lam harfini de kendisinin bir “kamerî harf” olması hasebiyle okutur. Böylelikle “el” lafzını ağızdan çıkartarak sonrasında gelen “hamdu” kelimesine özel bir mana yükleyip “hamdulillah” şeklinde devam etmesiyle sadece Allah’a yapılan bir hamd manasını cümleye yükler. Kısaca Fatiha’nın başındaki elif harfi “Hamd” lafzını sadece Allah’a ihsas ederek “Elhamdulillah” lafzına, şükrün sadece O’na (c.c) yapılacağı şeklinde özel bir mana yükler. Arapça dilbilgisine göre bu manayı yükleyen “lam” harfidir ancak cümledeki lam harfini okunur hale getiren önündeki eliftir. Keza “Allah” lafza-i celâli de “El-ilah”tan türemiş ve kulluğun sadece tek olan Allah’a yapılması manasında, ihlas ve tevhidi ifade etmesi için “El-ilah”taki “el” ve “ilah” birbiri ile mezc olup “Allah” lafza-i celâline intikal etmiştir.

“Hamdin Zât-ı Akdese has ve münhasır olduğunu ifade eder. Bu lam’ın mütealliki olan ihtisas hazf olduktan sonra ona intikal etmiştir ki, ihlâs ve tevhidi ifade etsin.” (İşârâtü’l-İ’câz / Fatiha Suresi)

BU ASRIN ELİF’İ RİSALE-İ NUR’DUR

“Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid mâbeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.” (Lem’alar, Lem’a)

Elif’in kelime kökü ile aynı kökten (e-l-f) gelen “ülfet (ünsiyet, ahbablık, dostluk, huy etme)” ve “te’lif (barıştırmak, husumeti defetmek, eser yazmak)” kelimelerini mânâlarını düşünerek mütalâa edecek olursak, bu zamanda ahbablığı, dostluğu, muhabbeti en çok tavsiye eden hatta bunu mesleğinin esasına koyan Risale-i Nur Mesleğinden başka hangisidir? Keza bu zamanda “te’lif” edilen Kur’ân Tefsirlerinden hangisi Risale-i Nur kadar etkili olmuş ve bu derece meşhuriyet kazanmıştır. Risale-i Nur’un en önemli iki vazifesi dostluk-muhabbet ve ünsiyetle iş görmek ve Risale-i Nur’un te’lifi değil midir? Hem Risale-i Nur “Muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok” diyerek barıştırmayı ve husumeti def etmeyi telkin etmez mi? O halde bu asrın elifi Risale-i Nur’dur denilebilir.

ELİF BİR CİHETTE “ENE”Yİ TEMSİL EDER

Söz olan “Ene ve Zerre” bahsi hepimizin malumu olan şu cümle ile başlar: “Ene ve zerre’den ibaret bir elif, bir nokta’dır. Şu Söz İki Maksaddır. Birinci Maksad ene’nin mahiyet ve neticesinden, İkinci Maksad zerre’nin hareket ve vazifesinden bahseder.” (a.g.e) Cümleden de sarih olarak anlaşılacağı üzere Ene “Elif”tir. Zaten Mesnevî-i Nuriye’de “..şahsın kitabında bir elif kıymetinde ve miktarında olan ene” şeklinde bir ifade de vardır.

Risale-i Nur’un fatihası Birinci Söz’dür ve Birinci Söz Besmeleyi anlatır. Ama ne enteresandır Besmelenin ilk harfi elif olmasına rağmen okunmaz. Adeta Üstad Hazretleri bir cihette “ene”yi temsil eden “elif”in okunmadığı “besmele” ile başlayarak aynı zamanda Risale-i Nur Talebelerinin en önemli hasletlerinden birisi olan “terk-i enaniyet” ile “Sözler”ine başlamış ve müdakkik okuyuculara bunu telkin etmiştir. Okuyucularına “her işe, bahusus Risale-i Nur Talebelerinin en önemli vazifelerinden birisi olan bu asrın irşad vazifesine öncelikle kendi nefsini ıslah etmekle, enaniyeti terk etmek suretiyle besmele ile başla!” dersi vermektedir.

ŞAHS-I MANEVÎYE DAHİL OLAN ELİF, ELFÜN OLUR

“Ve Nurun erkânları, her biri bir elif gibi tek başına bir yerde bir kıymeti varsa, bir elif üç elifle omuz omuza gelip halen görüşse bin yüz on bir olması gibi, bu içtimada kıymeti ve inşâallah kudsî hizmeti ve sevabı bin olur; o elif elfün olur.” (Şuâlar, Şuâ)

Elif harfine Risale-i Nur perspektifiyle bakacak olursak, Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur’un uhuvvet ve ihlas mesleği itibarı ile sıkça telaffuz ettiği “eliflerin yanyana ittihad etmesi”, elifin ebceddeki rakamsal değerinin 1 olması ve soldan hiçbir harf ile birleşmemesi düşünüldüğünde bunun bir mânâsı da elifi tıpkı rakam olan 1 gibi düşündürmek içindir. Yani aslı itibarı ile en küçük tamsayı. Yani kendi başına kıymeti az olan bir sayı. Elif sağ taraftan, başka harflerle birleşebilir ancak soldan birleşemediği için yanyana yazılan elifler birbirleri ile birleşmezler. Bunun sebebi elifin soldan birleşeceği harfin de bir elif olması ve o elifin de sağdan hiçbir harf ile birleşmediğinden kaynaklanır. Üstad hazretleri yanyana ittihad eden her bir elifin cümlenin başında naklettiğimiz gibi 1 den ’e çıktığını ifade ediyor. Evet, her elif “elfün” yani bin olur. Zaten Elif harfi kaide-i sarfiyece (Arap gramerinde yer alan bir kural) “elfün” okunur. Elfün’ün mânâsı ise, bindir. Örneğin Üstad Hazretlerinin verdiği sayı olan sayısını ele alalım. Bu sayıya yeni bir 1 ittihad edip omuz omuza vereceği zaman, ister birler, ister onlar, ister yüzler, isterse de binler basamağında araya girerek omuz versin, sonuçta her halükârda sayı olur ve tam olarak artar. Bu durumda şahs-ı manevîye dahil olan her elif yani aslî değeri 1 olan herbir ferd, şahsî kıymeti 1 iken şahs-ı manevîdeki kıymeti olur.

Elif harfinin kökü olan e-l-f harflerinin ebced değerlerinin toplamı da dir. (elif: 1, lam: 30, fe; 1+30+80=). Enteresan bir tefavuk daha. Demek Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği sayısı dahi alelâde verilmiş bir örnek değildir.

Akif ARSLAN, 19 Ocak , Salı

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

KUR'AN-I KERİM'İN TEFSİRİ RİSÂLE-i NUR'UN ŞERH ve İZAHI

Elif (ا) ismi ile işaret edilen harfin müsemması bir çizgidir ve mahreci de bir tek sesdir. Harflerin seslendirilmesi ise, hareke ile mümkündür. Hareke de üstün, esre ve ötre olmak üzere üçtür. Buna göre elif harfi e, i veya u diye seslendirilir. Bu harf, tek bir ses olduğu ve tek bir çizgiyle yazıldığı halde, ismine elif (الف) denmiş ve üç harfle telaffuz edilmiştir. Peki niçin böyle olmuştur? Niçin bir harf yazıldığı halde üç harf okunmaktadır? Mahreci tek bir ses, yazıda da tek bir çizgi olduğu halde ismi niçin üç harflidir?

Elcevab: Bunun sırrı şudur ki; Elif harfinin şekli olan (ا) bu çizgi, cismin üç boyutundan biri olan tûlünün, yani uzunluğunun ifadesidir. Çünkü bu çizgi bir hattır. Hat ise cismin uzunluğudur. Zira cismin tûl (uzunluk), ard (عَرْض) (en)  ve umk (derinlik) olmak üzere üç boyutu vardır. Bunlardan derinlik çıkarıldığı zaman geriye satıh (yüzey) kalır. Uzunluk ve genişlikten ibaret olan bu satıhdan da eni çıkarıldığı zaman geriye kalan uzunluğa ise hat (çizgi) denilir. Elif harfinin işareti olan şu çizgi, bu hatta, yani uzunluğa işaret etmektedir. Eğer bu uzunluk dahi kesilse, nihayette zerre kalır ki; ona da nokta denilir.

İşte elifin çizgisiyle işaret edilen o uzunluk, şu noktalar hükmünde olan zerrelerden mürekkebdir. Çünkü elif, ülfetten alınmadır. Ülfet ise birleşme, anlaşma, dayanışma manasındadır. Zerrelerin birleşmesiyle elif oluşur. Elif ise kağıt üzerinde oluşan bir hattır. Ellah’tan başka kimsenin bilemiyeceği kadar zerre yanyana gelerek o tul oluşur. Diğer taraftan yanyana gelerek en oluşur ve satıh meydana gelir. Öteki taraftan yanyana gelerek derinlik oluşur ve cisim meydana gelir. Elifin çizgisi, zikrettiğimiz cihetle cismin uzunluğuna işaret eder. Fakat diğer taraftan kağıttaki şu çizgi, zahiren tek bir boyut zannedilirken hakikatte maddesi itibariyle o dahi üç boyutludur. Çünkü o dahi bir cisimdir. Onun da uzunluğu, eni ve derinliği vardır. Elif diye isimlendirdiğimiz şu çizginin meydana gelebilmesi için, mutlaka herbir zerrenin diğer zerrelerle ülfet edip yanyana durması lazımdır.

İşte Kur’an, bu sır ile  manen der ki; “Ey beşer! Sen tek bir harfi söylüyorsun ve tek bir çizgiyi çiziyorsun. Halbuki o tek harf ve o tek çizgi, milyonlarca zerrenin terekkübünden meydana gelir. Şayet bütün esbab toplansa, o zerratı terkib etmeye kadir olabilirler mi? Demek kesretin en geniş dairesinde ve en müntehasında bulunan şu harflerin teşekkülü dahi, Cenab-ı Hakk’ın ilim, irade ve kudretinin tasarrufu altındadır.”

Hem Kur’an, bu sır ile  manen der ki; “Ey ehl-i iman! Elifi oluşturan zerrattan ders ve ibret alarak; nefis ve enaniyetten vazgeçerek Kitab ve Sünnet etrafında yekvücud haline gelseniz, aranızda ülfet, muhabbet ve ihlası te’sis etmek suretiyle irade-i külliye-i İlahiyeye tabi olsanız,  böylece bir şart-ı adi hükmünde olan hakda tesanüd ve ittifakı te’min etseniz, o zaman Cenab-ı Hak, sizin vasıtanızla âlemde maddi ve manevi pek çok harikaları ve fütuhatı vücuda getirecektir.”

İmam Ebu Hanife (ra) Hazretleri, Kur’an’ı öğrenmeye başladığında hocası, bir çizgi çizer ve “Bu, elif harfidir.” der. O da; “Hocam! Burada bir harf görünüyor. Sen ise üç harf telaffuz ediyorsun. Bunun manası nedir?” diye sormuş.

Yine bu sırdan dolayı Hacı Hulusi Bey (ra): “Dersimiz, elifi geçmemiştir.” buyurmuştur.

Evet tarihte hiçbir kimsenin dersi, elifi geçmemiştir. Ellah’ın i’lamı müstesna, hiçbir kimse, hiçbir mahlukun künh-ü mahiyetini hakkıyla bilememiştir. Daha o elifin zerresini bitirmeden insan ölür, gider. Herkesin ilmi elifte kalır.

 

(Semendel Yayınlarından Rahman Suresinin Tefsiri adlı eserden alınmıştır.)

 

Bu yazi defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz : ↓

Yorumlar :

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir