kur an ı kerim meali meleklerle ilgili 2 ayet / Meâric Suresi Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı

Kur An I Kerim Meali Meleklerle Ilgili 2 Ayet

kur an ı kerim meali meleklerle ilgili 2 ayet

melekler ile ilgili ayetler

 

  • Al-i İmran Suresi, ayet:Allah, gerçekten Kendisi'nden başka İlah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka İlah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka İlah yoktur.
  • Ra'd Suresi, ayet:Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
  • Nahl Suresi, ayet:Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir.
  • İsra Suresi, ayet:Rabbiniz size erkekleri seçti de meleklerden dişileri mi (Kendine) edindi? Gerçekten siz büyük bir söz söylemektesiniz.
  • İsra Suresi, ayet:"Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin."
  • İsra Suresi, ayet:De ki: "Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, Biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik."
  • Sebe Suresi, ayet:O gün, onların hepsini birarada toplayacak (haşredecek), sonra meleklere diyecek ki: "Size tapanlar bunlar mıydı?"
  • Sebe Suresi, ayet:(Melekler) Derler ki: "Sen Yücesin, bizim velimiz Sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi."
  • Necm Suresi, ayet:Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar.
  • Kadir Suresi, 4. ayet:Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.
  • Al-i İmran Suresi, ayet:Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
  • Al-i İmran Suresi, ayet:Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır.
  • En'am Suresi, ayet:Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar.
  • En'am Suresi, ayet:Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz."
  • Nahl Suresi, ayet:Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar.
  • Taha Suresi, ayet:Hani Biz meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diremişti.
  • Enbiya Suresi, ayet:Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır.
  • Hac Suresi, ayet:Allah, meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
  • Furkan Suresi, ayet:Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün;
  • Zümer Suresi, ayet:Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamd olsun" denilmiştir.
  • Mearic Suresi, 4. ayet:Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir.
  • Nebe' Suresi, ayet:Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman'ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir.
  • Bakara Suresi, ayet:Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi.
  • Bakara Suresi, ayet:Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.
  • Bakara Suresi, ayet:Her kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır."
  • Bakara Suresi, ayet:Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sanadır" dediler.
  • Al-i İmran Suresi, ayet:O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."
  • Al-i İmran Suresi, ayet:Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır."
  • Nisa Suresi, ayet:Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.
  • Nisa Suresi, ayet:Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter.
  • Araf Suresi, ayet:Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.
  • Enfal Suresi, ayet:Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkar edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım. Öyleyse (ey Müslümanlar,) vurun boyunlarının üstüne, vurun onların bütün parmaklarına."
  • Ra'd Suresi, ayet:Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından 'salih davranışlarda' bulunanlar da (Adn cennetlerine girer). Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler:)
  • Hicr Suresi, 7. ayet:"Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?"
  • Hicr Suresi, 8. ayet:Hak olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.
  • Nahl Suresi, 2. ayet:Kullarından dilediklerine, melekleri emrinden olan ruh ile indirir: Benden başka İlah yoktur, şu halde Benden korkup-sakının, diye uyarın."
  • İsra Suresi, ayet:Hani, meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'in dışında (hepsi) secde etmişlerdi. Demişti ki: "Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?"
  • Enbiya Suresi, ayet:"Rahman (olan Allah) çocuk edindi" dediler. O, (bu yakıştırmadan) Yücedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır.
  • Ahzab Suresi, ayet:Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de O'na salat edin ve tam bir teslimiyetle O'na selam verin.
  • Fatır Suresi, 1. ayet:Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
  • Saffat Suresi, ayet:(Melekler der ki:) "Bizden her birimiz için belli bir makam vardır."
  • Sad Suresi, ayet:Hani Rabbin meleklere: "Gerçekten Ben, çamurdan bir beşer yaratacağım" demişti.
  • Fussilet Suresi, ayet:Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki: "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz."
  • Fussilet Suresi, ayet:Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin."
  • Muhammed Suresi, ayet:Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?
  • Tahrim Suresi, 4. ayet:Eğer sizler (Peygamberin iki eşi) Allah'a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi. Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler.
  • Tahrim Suresi, 6. ayet:Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.
  • Bakara Suresi, ayet:Şüphesiz, inkar edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir.
  • Bakara Suresi, ayet:Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
  • Bakara Suresi, ayet:Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."
  • Al-i İmran Suresi, ayet:Sen mü'minlere: "Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun.
  • Nisa Suresi, ayet:Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerede idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?
  • En'am Suresi, ayet:Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen
  • Enfal Suresi, ayet:Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin.
  • Nahl Suresi, ayet:(Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
  • Mü'minun Suresi, ayet:Bunun üzerine, kavminden inkara sapmış önde gelenler dediler ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz."
  • Furkan Suresi, ayet:Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: "Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimiz'i görmemiz gerekmez miydi?" Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.
  • Furkan Suresi, ayet:Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak."
  • Ahzab Suresi, ayet:O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de (size dua etmektedir). O, mü'minleri çok esirgeyicidir.
  • Zuhruf Suresi, ayet:"Bu durumda (eğer doğruysa), üzerine altından bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış vaziyette onunla birlikte melekler gelmeli değil miydi?"
  • Zuhruf Suresi, ayet:Eğer Biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı.
  • Necm Suresi, ayet:Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiçbir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka.
  • Bakara Suresi, ayet:Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.
  • Bakara Suresi, ayet:Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah'a döner.
  • Al-i İmran Suresi, ayet:O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, Müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek?
  • Al-i İmran Suresi, ayet:İşte bunların cezası, Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır.
  • Nisa Suresi, ayet:Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet etmeye 'karşı çekimser' davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır.
  • Hicr Suresi, ayet:Hani Rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım."
  • Hicr Suresi, ayet:Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti.
  • Nahl Suresi, ayet:Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin."
  • Kehf Suresi, ayet:Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir.
  • Saffat Suresi, ayet:Yoksa onlar, şahidlik etmekteyken Biz melekleri dişiler olarak mı yarattık?
  • Sad Suresi, ayet:Meleklerin hepsi topluca secde etti;
  • Şura Suresi, 5. ayet:Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar; melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Haberiniz olsun; gerçekten Allah, bağışlayan ve esirgeyen O'dur.
  • Zuhruf Suresi, ayet:Onlar, ki Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar.
  • Kaf Suresi, ayet:Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
  • Müddesir Suresi, ayet:Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.
  • Fecr Suresi, ayet:Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman;

M harfi ile başlayan konular listesi

Copyright © - funduszeue.info

İletişim

Meleklere İman ile ilgili ayetler

Hani Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” demişti. Dediler ki: “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi (halife) kılacaksın? Oysa bizler seni tüm eksiklerden tenzih ederek sana hamd etmekte ve seni takdis etmekteyiz.” (Allah) dedi ki: “Şüphesiz ki ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum.” (2/Bakara 30)

(Varlığa dair) tüm isimleri Âdem’e öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve: “Şayet doğru sözlülerden iseniz bunların isimlerini bana haber verin.” dedi. (2/Bakara 31)

Dediler ki: “Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bir ilmimiz yoktur. Şüphesiz ki sen, (her şeyi bilen) El-Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’sin.” (2/Bakara 32)

Dedi ki: “Ey Âdem! Onlara isimlerini haber ver.” (Âdem) isimlerini haber verince (Allah) dedi ki: “Size göklerin ve yerin gaybını ben bilirim, açığa vurup gizlediklerinizi de ben bilirim, diye söylemedim mi?” (2/Bakara 33)

Hani biz meleklere: “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis dışında hepsi secde ettiler. O diretti, büyüklendi ve kâfirlerden oldu. (2/Bakara 34)

Kim de Allah’a, meleklerine, resûllerine, Cibril’e ve Mikail’e düşmanlık ederse şüphesiz ki Allah, kâfirlerin düşmanıdır. (2/Bakara 98)

Yahudiler, Cibril’in (as) savaş meleği olduğunu öne sürerek Peygamber’e (sav) gelen vahyi kabul etmediklerini söylediler. Allah (cc) onları Allah’ın, meleklerin ve resûllerin düşmanı olarak ilan etti. Çünkü bir iman esasını inkâr, tüm iman esaslarını inkâr etmek gibidir.

Nuh’un (as) Kavmi yalnızca Nuh’u (as) inkâr ettiler. Ama Allah (cc) şöyle buyurdu: “Nuh’un Kavmi gönderilen resûlleri yalanladı.” (26/Şuarâ, ) Bir peygamberi inkâr etmelerine rağmen, tüm peygamberleri inkâr etmiş kabul edildiler.

(Ve tuttular) şeytanların Süleyman’ın mülkü üzerine uydurdukları (batıl yalanların) peşine takıldılar. Süleyman kâfir olmadı fakat şeytanlar kâfir oldular. İnsanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe, Harut ve Marut’a indirilen şeyleri öğretiyorlardı. “Biz ancak bir imtihanız/dinin için fitneyiz. Sakın küfre girme.” demeden kimseye onu öğretmiyorlardı. Onlardan kadınla kocanın arasını ayıracak (sihri) öğreniyorlardı. Allah’ın izni olmadan o (sihirle) kimseye zarar verecek değillerdir. (Hakikatte) onlara zarar verip faydası olmayan bir şey öğreniyorlardı. Andolsun ki (o sihri) satın alanın ahirette hiçbir nasibinin olmadığını çok iyi biliyorlardı. Nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür. Keşke bilselerdi! (2/Bakara )

Şüphesiz ki kâfir olan ve kâfir olarak can verenler (var ya!), Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti böylelerinin üzerinedir. (2/Bakara )

İyilik, yüzünüzü doğu ya da batı cihetine dönmeniz değildir. (Gerçek anlamda) iyilik, Allah’a, Ahiret Günü'ne, meleklere, Kitab’a ve nebilere inananların; sevmesine rağmen malı, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve kölelere verenlerin; namazı kılıp, zekâtı verenlerin; söz verdiklerinde sözlerine bağlı kalanların; fakirlik, hastalık ve savaş zamanında sabredenlerin yaptığıdır. İşte bunlar sadık olanlardır. Bunlar takva sahiplerinin ta kendileridir. (2/Bakara )

Onlar, buluttan gölgelikler içinde Allah’ın ve meleklerin gelip işin karara bağlanmasından başka bir şey mi bekliyorlar? (Bekleyip durdukları, bu dehşetli andan başka bir şey değildir). (Hakikatte) işler Allah’a döner. (2/Bakara )

Nebileri onlara demişti ki: “Onun yöneticiliğinin alameti size getirilecek tabuttur. O (tabutun) içinde Rabbinizden olan (insanların korku ve kaygılarını giderip onları rahatlatan) bir sekinet, Musa ve Harun ailesinin (eşyalarından) geriye kalanlar vardır. O (tabutu) melekler taşır. Şayet müminler iseniz bunda sizin için (ibret alınacak) ayetler vardır.” (2/Bakara )

Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına (ibadeti/kulluğu hak edenin yalnızca Allah olduğuna), Allah, melekler ve adaleti ayakta tutan ilim adamları şahitlik etti. O’ndan başka ilah yoktur. O, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (3/Âl-i İmran 18)

(Hatırlayın!) Hani melekler (Meryem’e) demişti ki: “Meryem! Şüphesiz ki Allah seni seçti, temizledi ve âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.” (3/Âl-i İmran 42)

(Hatırlayın!) Hani melekler demişti ki: “Ey Meryem! Şüphesiz ki Allah, seni kendinden olan bir kelimeyle müjdeliyor. Onun ismi Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada ve ahirette değerli ve (Allah’a) yakın olanlardandır.” (3/Âl-i İmran 45)

(O peygamber) size melekleri ve nebileri rab edinmenizi de emretmez! (Hayret doğrusu!) Siz İslam olduktan sonra size küfrü mü emredecek? (3/Âl-i İmran 80)

(Bunlar hidayeti hak etmez.) Bunların cezası; Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların lanetlerinin üzerlerine olmasıdır. (3/Âl-i İmran 87)

Andolsun ki, Bedir’de zayıf/güçsüz olmanıza rağmen Allah size yardım etti. Allah’tan korkup sakının ki şükretmiş olasınız. (3/Âl-i İmran )

(Hatırla!) Hani sen müminlere: “(Gökten) indirilmiş üç bin melekle Rabbinizin sizi desteklemesi yetmez mi?” diyordun. (3/Âl-i İmran )

Evet, şayet sabreder ve korkup sakınırsanız -onlar aniden size saldıracak olsa bile- Rabbiniz, işaretli beş bin melekle sizi destekleyecektir. (3/Âl-i İmran )

Melekler, nefislerine zulmedenlerin canını aldığında: “Nerede idiniz/hangi saftaydınız?” derler. Derler ki: “Biz yeryüzünde (müşriklerin safında yer almak zorunda olan, çaresiz) mustazaflardık.” (Melekler:) “Allah’ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!” derler. Bunların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o! (4/Nisâ 97)

(Yahudiler: “Senin peygamber olduğuna şahitlik edecek bilgimiz yok.” diyor.) Lakin Allah sana indirdiğine şahitlik eder ki onu ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahitlik etmektedir. Şahit olarak Allah yeter. (4/Nisâ )

Ne Mesih ne de Allah’a yakınlaştırılmış melekler, Allah’a kul olmaktan çekinirler. Kim de Allah’a ibadetten çekinir ve büyüklenirse, onların hepsini (diriltip) kendi huzurunda toplayacaktır. (4/Nisâ )

Dediler ki: “Üzerine melek inmeli değil miydi?” Şayet melek indirseydik iş bitirilmiş/kıyamet kopmuş olur ve onlara süre verilmezdi. (6/En'âm 8)

Şayet onu melek (bir peygamber) kılmış olsak hiç şüphesiz, (yine insan suretinde) erkek bir melek kılardık. Ve kesinlikle düştükleri şüpheye onları yine düşürürdük. (6/En'âm 9)

De ki: “Size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır.’ demiyorum, ben gaybı da bilmem, melek olduğumu da söylemiyorum. Yalnızca bana vahyedilene uyuyorum.” De ki: “Hiç kör ile gören bir olur mu? Düşünmeyecek misiniz?” (6/En'âm 50)

Şayet melekleri onlara indirsek, ölüler onlarla konuşsa, her şeyi karşılarına toplasak, Allah dilemedikçe iman edecek değiller. Fakat onların çoğu cahillik ediyorlar. (6/En'âm )

(Allah’ın ayetlerini yalanlayan veya insanları ondan alıkoyanlar) kendilerine meleklerin, Rabbinin veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesinden başkasını mı bekliyorlar? Rabbinin bazı ayetlerinin geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında hayır kazanmamış kişiye imanı fayda vermez. De ki: “Bekleyin (bakalım). Şüphesiz biz de beklemedeyiz.” (6/En'âm )

Allah Resûlü (sav) buyurdu ki: “Güneş batıdan doğmayıncaya kadar kıyamet kopmaz. Bunu gören insanlardan kimi iman etmeye kalkar. İşte o an daha önce iman etmemiş veya imanında hayır kazanmamış (salih amel işlememiş) kişiye imanı fayda vermez.” (Buhari, ; Müslim, )

Ayet ve Resûlullah’ın (sav) açıklaması gösterir ki: İman ettiği hâlde imanında hayır kazanmamış, yani salih amellerle imanını tasdik etmemiş kimsenin, imanı ona fayda vermez. Zira iman; inanmak ve inandığını amele dökmektir. Amelsiz bir iman “yok” hükmünde, faydasız bir kabuller yığınıdır.

İslam tarihi içinde İslam’a yapılmış en şerli kötülük; amelsiz bir imanın olabileceğini, dahası böyle bir imanın nebilerin/meleklerin/ashabın imanına denk olduğunu söyleyen anlayıştır.

Andolsun ki sizleri yarattık, sonra size şekil verdik, daha sonra meleklere: “Âdem’e secde edin.” dedik. İblis dışında hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. (7/A'râf 11)

(Derken şeytan) örtünerek gizlenmiş bulunan avret yerlerini açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. Ve dedi ki: “Rabbinizin bu ağaçtan yemenizi yasaklaması, melek olmamanız ve ebedî yaşayanlardan olmamanız içindir.” (7/A'râf 20)

(Hatırlayın!) Hani siz Rabbinizden yardım istemiştiniz. O da: “Şüphesiz ki peş peşe inen bin melekle sizi destekleyeceğim.” diye duanıza icabet etmişti. (8/Enfâl 9)

Hani Rabbin meleklere vahyediyordu: “Şüphesiz ki ben, sizinle beraberim, iman edenleri sabit kılın. Ben, kâfirlerin kalplerine şiddetli bir korku salacağım. (Öyleyse) vurun boyunların üstüne, vurun onların bütün parmaklarına!” (8/Enfâl 12)

Melekler, kâfirlerin canlarını aldığında, onların hâllerini bir görsen! Onların yüzlerine ve sırtlarına vururlar ve: “Tadın (bakalım) yakıcı/kavurucu azabı.” (derler.) (8/Enfâl 50)

“Ona bir hazine indirilmeli ya da onunla beraber bir melek gelmesi gerekmez miydi?” demeleri nedeniyle, sana vahyedilenin bir kısmını (anlatmayı) bırakıp göğsünü daraltacak değilsin herhâlde? Sen ancak bir uyarıcısın. Allah, her şeye vekildir. (11/Hûd 12)

“Ben, size Allah’ın hazinelerinin yanımda olduğunu söylemiyorum. Gaybı da bilmem. Size melek olduğumu da söylemiyorum. Ayrıca gözlerinizin hor görüp aşağıladığı (fakir müminlere, sırf sizi razı etmek adına) ‘Allah bunlara bir hayır vermeyecektir.’ diyemem. Nefislerinde olanı en iyi Allah bilir. (Bunları söylersem) şüphesiz ki o zaman zalimlerden olurum.” (11/Hûd 31)

Kadınların tuzaklarını (kendisiyle ilgili yaptıkları dedikodularını) işitince onlara (bir ulak) yolladı, iyice gevşeyip rahat edecekleri bir ortam hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. “Onların yanına çık.” dedi. Onu gördüklerinde (güzelliğini o denli) büyüttüler (ki hayranlıktan) ellerini kestiler. Dediler ki: “Allah’a sığınırız. Bu, bir insan değildir. Olsa olsa çok değerli bir melektir.” (12/Yûsuf 31)

Gök gürültüsü O’nu hamd ile, melekler de korkularından tesbih etmektelerdir. Yıldırımlar gönderir ve Allah hakkında tartışıp duranlardan dilediğini çarpar. O, azapla yakalaması çetin olandır. (13/Ra'd 13)

(O akıbet de şudur:) içine girecekleri Adn Cennetleridir. Onların babalarından, eşlerinden, soylarından salih olanlar da oraya gireceklerdir. Ve melekler her kapıdan onların yanına girip, (13/Ra'd 23)

“Şayet doğru söylüyorsan bize melekleri getirmen gerekmez miydi?” (15/Hicr 7)

Biz melekleri ancak hak ile indiririz. (Melekleri indirecek olsak) o zaman hiç bekletilmez (anında helak edilirlerdi). (15/Hicr 8)

Hani Rabbin, meleklere demişti ki: “Şüphesiz ki kokuşmuş balçığın kurumuş çamurundan bir insan yaratacağım.” (15/Hicr 28)

Meleklerin tamamı secde ettiler. (15/Hicr 30)

Kullarından dilediğine ruhla/vahiyle melekleri indirir ve (o kâfirleri şöyle) uyarın (diye emreder): “Benden başka (ibadeti hak eden) ilah yok, (o hâlde) benden korkup sakının.” (16/Nahl 2)

Melekler, nefislerine zulmedenlerin canlarını aldığında: “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk.” diyerek teslim bayrağı çekerler. (Hayır, öyle değil!) Hiç şüphesiz Allah, sizin yaptıklarınızı bilendir. (16/Nahl 28)

Onlar ki; melekler güzellikle canlarını aldığında: “Selam olsun size! Yaptıklarınız karşılığında cennete girin.” derler. (16/Nahl 32)

Rabbiniz erkek çocukları size vererek sizi seçti de, meleklerden kendisi için kızları mı ayırdı? Kuşkusuz siz, çok büyük bir söz söylüyorsunuz. (17/İsrâ 40)

Meleklere: “Âdem’e secde edin.” dediğimizde, İblis dışında hepsi secde ettiler. (O:) “Çamurdan yarattığına secde eder miyim hiç?” dedi. (17/İsrâ 61)

Dediler ki: “Rahmân çocuk edindi!” O, tüm eksikliklerden münezzehtir. (Hayır, öyle değil! Allah’a çocuk diye yakıştırdıkları melekler) ikrama nail olmuş (değerli) kullardır. (21/Enbiyâ 26)

Sözleriyle O’nun önüne geçmez, O’nun emriyle iş yaparlar. (21/Enbiyâ 27)

Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O’nun razı olduklarından başkasına şefaat etmezler. Ve O’na karşı korkularından dolayı kalpleri ürpermektedir. (21/Enbiyâ 28)

Kur’ân’da şefaat kavramı için bk. 43/Zuhruf, 86

Dediler ki: “Ne oluyor bu Resûl’e? (Normal insanlar gibi) yemek yiyor, çarşı pazarda dolaşıyor! Ona, kendisiyle beraber uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?” (25/Furkân 7)

De ki: “Sizin (canlarınızı almaya) vekil kılınan ölüm meleği sizi vefat ettirir. Sonra da Rabbinize döndürülürsünüz.” (32/Secde 11)

O sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için sizi övmektedir. Melekler de (övgüye nail olmanız için dua etmektedir). O, müminlere karşı merhametlidir. (33/Ahzâb 43)

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah’adır. O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz ki Allah, her şeye kadîrdir. (35/Fâtır 1)

Hani Rabbin, meleklere demişti ki: “Muhakkak ki ben, çamurdan bir insan yaratacağım.” (38/Sâd 71)

“Onu tamamlayıp ruhumdan üflediğimde onun için secdeye kapanın.” (38/Sâd 72)

Meleklerin tamamı secde ettiler. (38/Sâd 73)

Şüphesiz ki: “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra da istikamet üzere olanların üzerine melekler iner (ve der ki): “Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin.” (41/Fussilet 30)

“Bizler, dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Orada canınızın istediği her şey sizindir ve orada olmasını arzuladığınız her şey de sizindir.” (41/Fussilet 31)

“Bağışlayan ve merhametli (olan Allah’tan) bir ağırlanma olarak (oraya girin).” (41/Fussilet 32)

Neredeyse üstlerinden gökler (Allah’ın azametinden dolayı) yarılır. Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlar için bağışlanma talebinde bulunurlar. Dikkat edin! Hiç şüphesiz ki Allah, (evet) O, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) El-Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Er-Rahîm’dir. (42/Şûrâ 5)

Yoksa (Allah), yarattıkları içinden kızları (kendisi için evlat) edinip oğlanları size mi seçti? (43/Zuhruf 16)

Onlardan birine, Er-Rahmân’a (evlat olarak) yakıştırdığı (kız çocuğu) müjdesi verildiğinde, öfkeyle dolup taşmış hâlde yüzü simsiyah kesilir. (43/Zuhruf 17)

Yoksa, süs içinde büyütülen ve tartışmada (meramını) açıkça ortaya koyamayan (naif, ince, duygusal kız çocuklarını mı Allah’a nispet ediyorlar)? (43/Zuhruf 18)

Mekkelilerin kız çocuk istememe gerekçelerinden biri de; savaş, tartışma gibi durumlarda kız çocuklarının kendilerine bir fayda sağlamadığı düşüncesiydi. Allah (cc) onların bu düşüncesini kendilerine hatırlatıp: “Bu gerekçeyle kendinize yakıştırmadığınız kızları, Allah’a (cc) mı yakıştırıyorsunuz?” dedi.

Er-Rahmân’ın kulları olan melekleri dişi saydılar. Yaratılışlarına mı şahit oldular? Şahitlikleri yazılır ve (ondan) sorguya çekilirler. (43/Zuhruf 19)

Dediler ki: “Şayet Rahmân dileseydi (putlara) ibadet etmezdik.” Onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna dayalı tahminlerde bulunuyorlar. (43/Zuhruf 20)

Şayet dilesek sizin içinizden melekler kılardık, yeryüzünde onlar sizin yerinizi alırdı. (43/Zuhruf 60)

“Ey Malik!” diye seslenirler: “Rabbin işimizi bitirsin de (canımızı alsın).” (Cehennem bekçisi Malik) diyecek ki: “Şüphesiz ki siz, (azap içinde) kalacaksınız.” (43/Zuhruf 77)

Onun sağında ve solunda oturmuş, kaydeden (iki melek vardır). (50/Kâf 17)

Bir söz telaffuz ettiği an, yanında hazır bulunan bir gözetleyici vardır. (50/Kâf 18)

Ölüm sarhoşluğu (sekerat) hak olarak gelir. (Ve insana denir ki:) “Bu, kendisinden kaçtığın şeydir işte!” (50/Kâf 19)

Göklerde nice melekler vardır ki -Allah’ın dileyip razı olduğu kimse için izin vermesi dışında- onların şefaatlerinin hiçbir faydası yoktur. (53/Necm 26)

Kur’ân’da şefaat kavramı için bk. 43/Zuhruf, 86

Melekler onun çevresi üzerindedir. O gün üstlerinde bulunan sekiz (melek), Rabbinin arşını taşıyacaktır. (69/Hakka 17)

O (azap), göklerin sahibi Allah’tandır. (70/Meâric 3)

Melekler ve Ruh, süresi elli bin yıl olan bir günde (Allah’a) çıkar/yükselir. (70/Meâric 4)

Biz, cehennem bekçilerini meleklerden başkası kılmadık. Onların sayısını, kâfirler için yalnızca bir fitne kıldık. Ta ki kendilerine Kitap verilenler yakinen inansınlar, iman edenlerin imanı artsın, kendisine Kitap verilenler ve iman edenler şüpheye düşmesin. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfir olanlar da: “Allah bu misalle neyi murad etti/ne anlatmak istedi?” desin. İşte Allah dilediğini böyle saptırır dilediğini de hidayet eder. Rabbinin ordularını O’ndan başkası bilmez. O, insanlar için ancak bir öğüttür. (74/Müddessir 31)

Ruh (Cibril) ve meleklerin saf hâlinde durdukları gün, Rahmân’ın izin verdiği ve (dünyada) doğru olanı söylemiş olandan başkası konuşmayacak. (78/Nebe 38)

Rabbin geldiğinde ve melekler saf saf (dizildiklerinde), (89/Fecr 22)

Ve o gün cehennem de getirilir. İnsan o gün hatırlar. (Ama) hatırlamanın ona ne faydası olacak ki? (89/Fecr 23)

  • (Kullarıma hatırlat!) Hani bir zamanlar, Rabbin meleklere: "Ben gerçekten yeryüzünde (Hakkın ve hayrın temsilcisi ve takipçisi olacak, hükümlerimi uygulayacak, ilim, imkân ve istidadı sürekli gelişip artacak) bir halife (var edip görevli) kılacağım (Ademoğlunu adil bir düzen ve devlet disiplini kurmakla sorumlu ve yetkili yaparak dünyaya yollayacağım)" demişti. (Melekler de) O'na: "Orada fesat çıkaracak ve kan akıtacak birini mi yaratacaksın? Oysa biz Seni överek tesbih ve takdis ediyoruz. (Saygıyla kutsayıp emrine âmade bulunuyoruz. Eğer ibadet ve hizmet içinse, biz Sana zaten bunları yapıyoruz.)” yanıtını vermişlerdi. (Rabbin ise) "Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim" deyip (onları uyarıvermişti).

  • (Bunun arkasından Allah CC) Adem’e isimlerin tümünü talim etti. (Varlıkların ne olduklarını, nasıl yaratıldıklarını, nasıl kullanılacaklarını, hepsinin yararlı ve şifalı yanlarını ona öğretti.) Sonra onları meleklere sorup: “(Haydi bakalım, şayet teklifinizde haklı olup yanılmıyorsanız ve) Eğer doğru söylüyorsanız şunların isimlerini (bütün varlıkların gayelerini ve görevlerini) Bana haber verin (de görelim)!” diye emretti.

  • (Melekler ise mahcup olarak: "Ya Rabbi) Seni her türlü yanlışlıktan ve noksanlıktan tenzih ve tesbih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz, Sen her şeyi hakkıyla Bilensin, Hüküm ve Hikmet sahibisin” demişler (ve özür dilemişlerdi).

  • (Ardından Cenab-ı Hakk, insanın üstünlüğünü meleklere fiilen göstermek üzere) "Ey Adem, (haydi) bunları (tüm varlıkları) onlara isimleriyle haber ver!" dedi. O da, (bütün) bunları onlara isimleriyle (mahiyet ve marifetleriyle) haber verince de (Allah) buyurdu ki: "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten (tümüyle ancak) Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim."

  • Ve Biz bütün meleklere: "(O halde şimdi emrime itaaten ve hürmeten) Adem'e secde edin! (O'nun üstünlüğünü kabullenin!)” demiştik. Onlar da hemen secde etmişlerdi. Yalnız İblis diretmiş, kibirlenmiş ve kâfirlerden (inatçı ve inkârcı nankörlerden) olup (gitmişti).

  • Her kim Allah’a, Meleklerine, Elçilerine, Cibril’e ve Mikail’e düşman ise, artık şüphesiz Allah da (elbette) kâfirlerin düşmanıdır.

  • Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (devleti ve nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uymuşlardı. (Oysa) Süleyman asla inkâra sapmamış, ama şeytanlar kâfir olmuşlardı. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe; Harut'a ve Marut'a (sihrin şerrinden korunma çarelerini bildirmek üzere) indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz (imtihan vesilesiyiz); sakın inkâr etme (bu sihir ilmiyle küfre ve kötülüğe yönelme ve bu yüzden cehenneme girme!)" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmiyorlardı. Fakat (bazı fasıklar) onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi (haram tılsımları) öğreniyorlardı. Ne var ki, onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar ulaştıramazlardı. Buna rağmen kendilerini zarara uğratacak ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu (büyücülük sırlarını) satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını biliyorlardı; karşılığında kendi nefislerini (ve ahiret güzelliklerini) sattıkları şeyin ne kötü olduğunu bir bilselerdi (böyle davranmayacaklardı).

  • (Ama ne var ki) Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler (ise, şüphesiz); Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir.

  • Bu (azap), Allah’ın Kitabı şüphesiz Hakk olarak indirmesine (ve kullarını uyarıvermesine rağmen itiraz ve isyanları dolayısıyla uğradıkları cezadır. Nefsi dürtülerle) Kitap konusunda anlaşmazlığa (ihtilafa) düşenler ise, uzak bir ayrılık ve anlaşmazlık içinde (bocalamaktadırlar).

  • (Ey Müslümanlar!) Yüzlerinizi (namazda şuursuz ve huzursuz biçimde) Doğu'ya veya Batı'ya çevirmeniz (ve ibadette şekilcilikle yetinmeniz) iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah'a, (ve O’na inancın gereği olarak) Ahirete, Meleklere, Kitaba ve Peygamberlere (ve onların getirdikleri dine ve düzene samimiyet ve teslimiyetle) iman etmeniz Sevdiğiniz malınızı yakınlara, yetimlere (korumasız ve bakımsız olanlara), yoksullara, yolda kalmışlara, isteyen muhtaçlara ve borç altında esir olanlara vermeniz Namazınızı kılmanız, zekât (vergisini) ödemeniz Anlaşma ve sözleşmelerinizi yerine getirmeniz, (maddi ve manevi) darlık, hastalık ve cihadın kızışması zamanında sıkıntılara sabretmenizdir İşte (iman davasında) sadık (ve samimi) olanlar ancak bunlardır Ve gerçek müttakiler de onlardır.

  • Ramazan ayı (niye böylesine mübarek ve muhteremdir? Çünkü) insanlar için hidayet rehberi olan (ve doğru yolu tanıtan) Kur'an bu ayda indirilmiştir. (O Kur’an ki) Furkan olan (Hakk ile Bâtıl’ı birbirinden ayıran) apaçık belgeleri (kapsayan ve gerçekleri açıklayan Kitaptır.) Öyleyse sizden kim bu aya yetişip şahit olursa artık onu (orucunu) tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık ve ikram) Sayıyı tamamlamanız (orucunuzu tutup bayrama ulaşmanız) ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı en büyük tanımanız (kalbinizdeki sahte putları kırmanız ve sadece Allah’ın rızasını arayıp O’na tapınmanız) içindir. Umulur ki (bu nimetlerin kıymetini fark edip) şükredersiniz (diye oruç size farz kılınmıştır).

  • Onlar, ille de bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin (hemen) gerçekleşmesini (ve işlerinin bitirilmesini) mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah'a dönmektedir.

  • Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: “Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un (kutsal emanet bulunan sandukanın) gelmesi (olacaktır ki); onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalan (kutsal hatıra)lar vardır. Onu melekler (manevi görevliler ve enerji güçler) yüklenip getirirler. Eğer inanmış kimselerseniz, şüphesiz bu sizin için bir ayet ve delildir.”

  • Allah, (kâinat düzeninde, mahlûkat içerisinde ve Kur’an-ı Kerim’inde) adalet ve hakkaniyet ölçülerini ikame buyurarak (fıtrat ve tabiat nizamını ortaya koyup oturtarak), kesinlikle Kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; (mevcudiyetini, vahdaniyetini, kudret ve rahmet eserlerini gösterdi,) melekler ve ilim sahipleri de (bu gerçeği ikrar ve ilan etmişlerdir). Elbette O'ndan başka ilah yoktur, O Azîz ve Hakîm’dir.

  • Hani melekler: "Ey Meryem! Şüphesiz Allah seni seçip kayırdı, seni temizleyip arındırdı ve seni yüceltip âlemlerin kadınlarına üstün kıldı" demişti.

  • Hani melekler: "Ey Meryem! Doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi (İsa’yı doğuruvereceğini) sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu ve saygın kılınmış birisidir' ve (Allah'a) yakın kılınan (mukarreb kimselerdendir)."

  • O (Elçi) size; melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de (asla) emretmez. Siz, Müslüman olduktan sonra, size (tekrar) küfrü mü emredecekti? (Allah’ın elçileri, elbette şirkten ve kullarını şirke sevk etmekten münezzehtir.)

  • İşte bunların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerlerine olması (İslami izzet ve istikametten yoksun bırakılmaları şeklindedir).

  • De ki: “Ey Kitap Ehli! Sizler şahitlik ettiğiniz (ve İslam’ın Hakk olduğunu bildiğiniz) halde, ne diye iman edenleri, -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek- Allah yolundan çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.”

  • Andolsun, siz zayıf ve güçsüz iken Allah size Bedir'de de yardımıyla zafer vermişti. Şu halde Allah'tan (korkup O’na sığının, itiraz ve isyandan) sakının ki, O'na şükredebilesiniz.

  • (Ey Nebim!) Hani o zaman Sen mü’minlere: “Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım iletmesi size yetmez mi?” diye (uyarıvermiştin).

  • Evet, eğer (siz Hakk ve hayır yolundaki sıkıntılara) sabrederseniz, (günahlardan da) sakınırsanız ve onlar (düşmanlarınız) da aniden üstünüze (saldırırsa yine) Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle (yani görmediğiniz, ama hissettiğiniz manevi desteklerle) yardım eriştirecek ve imdadınıza yetişecektir.

  • Melekler, (cihad görevini ve dini gayretini terk etmekle) kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerede (ne halde ve hangi meşguliyette) idiniz? (Niye cihadı terk ettiniz?)" Onlar ise: "Biz, yeryüzünde (aciz, fakir ve çaresiz kimselerdik, bu yüzden dini gayret gösteremedik, ibadet ve hizmet edemedik, çünkü) zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik" derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz (haklı ve hayırlı kesimlerin yanına geçmeniz) için Allah'ın Arz’ı geniş değil miydi?" derler. İşte onların (Hakk yolunda gayret ve mesuliyetten kaytaranların) barınma yeri cehennemdir. O ne (zorlu bir dönüş mekânı ve ne) kötü yataktır.

  • Fakat (özellikle) Allah, (ey Nebim) Sana indirdiğiyle (Kur’an-ı Kerim’le) şahitlik eder ki; O, bunu (bizzat) Kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de buna şahittirler. (Ve zaten) Şahit olarak Allah yeterlidir.

  • (Hz. İsa) Mesih ve yakınlaştırılmış melekler, Allah’a kul olmaktan, kesinlikle çekinmezler (iman ve itaatte gevşeklik göstermezler). Kim O’na ibadet etmeye (kulluğun gereğini yerine getirmeye) karşı isteksiz ve çekimser davranır ve büyüklenmeye kalkışırsa, (biliniz ki) onların hepsini, huzuruna haşredecek (ve hesaba çekecektir).

  • (Ve O gerçekten Peygamberse) “Ona bir melek indirilmeli değil miydi?" deyip (asılsız iddialarda bulunmuşlardı. Evet, Allah buna Kâdir’di. Ama) şayet (tarafımızdan) bir melek indirseydik, elbette iş bitirilmiş (ve helak edilmiş) olurlardı da sonra kendilerine asla göz açtırılmazdı.

  • (Biz) Onu (Hz. Peygamber Aleyhisselamı) eğer bir melek kılsaydık, (yine) elbette erkek insan (suretinde bir melek) yapardık ve mutlaka (kâfirlerin) duymuş oldukları (şüpheleri) yine katardık. (Herkesi inanmaya mecbur bırakacak netlikte bir imtihan yapmazdık.)

  • (Ey Resulüm, onlara) De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır diye (iddia etmiyorum), gaybı da bilmiyorum ve Ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, (sadece) Bana vahyedilene uyuyorum (sizleri de uyarıyorum)." De ki: "Hiç, kör olanla gören bir olur mu? Yine de tefekküre dalmayacak (ve gerçeği anlamayacak) mısınız?"

  • İşte bu (Kur'an, kendisinin) önündekileri (önceki kutsal metinleri bozulmamış Tevrat ve İncil’deki gerçekleri) doğrulayıcı (olman) ve şehirlerin anası (farklı kültürlerin buluşma noktası; Mekke) ile çevresindeki (bütün ülke)leri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır. Ahirete iman edenler buna (Kur’an’ın tamamına) inanırlar. Onlar namazlarını da (özenle) koruyanlar (şuurla ve huzurla kılanlar)dır.

  • Gerçek şu ki, velev Biz onlara (inkârcılara, Yahudi, Hristiyan ve münafıklara) melekler indirip (uyarsaydık), onlara ölüler (dirilip) konuşsaydı ve (dile gelip varlığımıza ve buyruklarımıza şahitlik yapmak üzere) her şeyi karşılarına toplasaydık, Allah’ın dilediği dışında (yine de) inanmayacaklardı. Çünkü onların çoğu ancak cahillik edip durmaktadırlar.

  • (İnkârcı zalimler ve münafık kesimler, inanmak ve hayırlı insan olmak için) Kendilerine gökten meleklerin gelmesini ya da bizzat Senin Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazı alâmetleri (ve felaketleri)nin gelmesini mi gözetleyip bekliyorlar? Oysa Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün, daha önce inanmamış veya imanları kendilerine bir hayır kazandırmamış (yani sözde iman etmiş ama, imanın ve İslam'ın gereğini yapmamış) olan kimselere o vakit (gerçeği görmeleri ve imana gelmeleri) bir fayda sağlamayacaktır!.. De ki; “(Ey zalimler ve işbirlikçi hainler!) Siz (tedirginlikle) gözleyip bekleyin; çünkü Biz de kesinlikle (acı ve alçaltıcı akıbetinizi) bekleyip gözetlemekteyiz!”

  • Andolsun, Biz sizi (hiç yoktan) yaratıp var ettik, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin!" dedik. Onlar da hemen secde ettiler; sadece İblis (emrimizi tutmadı) ve secde edenlerden olmadı. (Kibirlendi ve küfre kaydı.)

  • Şeytan kendilerinden örtünüp gizlenmesi (gereken) çirkin-edep yerlerini (avret mahallerini) açığa çıkarmak (böylece cinsi tahrikle şehvet tuzağına kaptırmak) için onlara vesvese verip (akıllarını çeldi) ve dedi ki: “Rabbinizin size bu (şehvet) şecerini (iştah kabartıcı ağacın meyvesini) yasaklaması, sadece, sizin iki melek (veya yetkili melik, sultan ve hükümdar) olmamanız, ya da cennette ebedi kalmamanız içindir.” (Oysa cennetlerde ebedi sultan olmak çok güzeldir ve tam da size göredir!..)

  • Hatırlayın ki, o vakit siz Rabbinizden yardım dilemiştiniz de, O da hemen (Peygambere), “Ben peş peşe (inen) bin melek ile size yardım edeceğim” diyerek duanıza icabet etmişti.

  • Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim. Haydi; iman edenlere sağlamlık katın, inkâr edenlerin kalplerine ise amansız bir korku ve dehşet salacağım. Öyleyse (ey mücahit mü’minler ve manevi görevliler), vurun (zalim kâfirlerin) boyunlarının üstüne, (onların elebaşlarını ve merkezi teşkilatlarını etkisiz kılın) ve vurun onların bütün parmaklarına!" (Küfür ve zulüm güçlerinin altyapılarını, yan kuruluşlarını ve kollarını, irtibat ve destek kanallarını koparıp dağıtın ve böylece onların kirli ve kibirli oyunlarını bozup boşa çıkarın! Buyurmuştu.)

  • Hatta meleklerin, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkâr edenlerin (ve nankör döneklerin) canlarını alırken (pişman ve perişan hallerini) şayet bir görseydin!

  • (Ey Elçim ve ey Hakk davanın temsilcisi!) Şimdi (inkâr edenlerin ve nasipsizlerin;) “Ona bir hazine indirilmeli veya onunla bir melek gelmeli değil miydi?” demeleri dolayısıyla, göğsün daralıp, belki de Sana vahyolunan (gerçeklerden ve müjdelerden) bir kısmını (onların keyfi için) neredeyse terk edecek hale gelirsin!.. (Unutma ve yolundan geri durma) Sen sadece bir uyarıcısın!.. Allah her şeye Vekîl’dir (ve yeterlidir. Sizin göreviniz Hakkı yaşamak ve yaymaktır.)

  • “Ben, Allah’ın hazineleri yanımdadır (istediğim şekilde dağıtabilirim) demiyorum… (Allah’ın öğrettiği ve haber verdiği dışında) Gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum. (Ama) Sizin gözlerinizde aşağılık (basit ve bayağı kimseler olarak hor) görünen (mü’min)lere de; (sizin gibi) Allah bunlara hiçbir hayır vermez (izzet, servet ve devlet reva görülmez) de demiyorum. (Herkesin) Nefislerinde olanı (içlerinde taşıdıklarını) Allah daha iyi bilir. Bu durumda (söylediklerimin aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir.”

  • (Aziz’in karısı Züleyha) Onların (dediklerini ve) düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, (kendilerine yastık gibi) oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin önüne (sofradaki meyveleri soymaları için keskin) bıçaklar bıraktı. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün ve kadınların karşısında yürü)” dedi. Böylece onlar onu (olağan dışı güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyütmüşler, (şaşkınlıklarından) ellerini kesmişler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün değerli bir melektir” demişlerdi.

  • Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından (haşyet ve hürmetle) tesbih edip durmaktadırlar. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; (inkârcılar) onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.

  • (Bu ahiret yurdu) Babalarından, eşlerinden ve soylarından (mü’min ve) salih kimselerle birlikte Adn cennetlerine girecek olanlarındır. Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle sesleneceklerdir):

  • (Hz. Muhammed Aleyhisselamın haklı çağrılarına ve hayırlı yoluna bir bahane bulamayan müşrikler) "Eğer doğruyu söylüyor isen, (Sana destek vermek üzere) bizlere melekleri getirmeli değil miydin?" deyip (mucizeler istemişlerdi).

  • (Oysa) Hakk (ve gerekli) olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. (Göndermemiz gerektiğinde ise) O zaman da onlara göz açtırılmayacak (mühlet verilmeyecek, hemen helak edileceklerdi).

  • Hani Rabbin meleklere (şöyle) demişti: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.” (İnsanın maddesi çamurdan, manası İlahi ruhtandır.)

  • Böylece meleklerin tümü, topluca (Adem'e) secde etmiş, (ibadet değil hürmet kastıyla Hz. Adem’in önünde yere kapanmışlardı.)

  • “Ve hiç şüphe yok, (isyana ve inkâra kalkışanların) onların tümünün buluşma yeri cehennem (olacaktır).”

  • (Allah elçi seçtiği) Kullarından dilediklerine; melekleri, Kendi emrinden olan ruh (Hz. Cebrail ve vahiy) ile; “Benden başka İlah yoktur, şu halde ancak Benden korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakının, şeklinde uyarın” diye indirir.

  • Kendi nefislerine zulmetmiş kimseler olarak melekler onların canlarını aldıklarında ise, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye (yalan mazeretler ileri sürüp çaresiz bir) teslimiyet (ve acziyet) içinde kıvranırlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı Bilendir (denilecektir).

  • Ki melekler, onların canlarını (tertemiz ve aziz vaziyette) güzellikle (ve kolay halde) aldıklarında: "Selam size" (şeklinde iltifat edilir ve) “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere (buyurun) cennete girin” denilecektir.

  • Rabbiniz size erkekleri seçip (verdi) de, (Kendisi hâşâ) meleklerden dişileri mi (evlat) edindi? Gerçekten siz (vebali çok) büyük bir söz söylemektesiniz.

  • Hani, o vakit meleklere: “Adem’e secde edin (hürmeten önünde eğilin)” demiştik. İblis'in dışında (hepsi) secde etmişlerdi. (O ise) Demişti ki: “(Özel çini ve güveç çamuru gibi) süzme bir balçıktan yarattığın kimseye ben hiç secde eder miyim?”

  • (Şeytan küstahlaşarak Cenab-ı Hakka karşı kendisini şöyle savunmuş ve) Demişti ki; “Şu bana karşı yücelttiğine (Adem’e) bir bak; (onun bana tâbi olması gerekirken, ben mi ona boyun eğeceğim?) Andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu -pek azı dışında- hepsini kendime bağlayıp peşimden sürükleyeceğim.”

  • (Cenab-ı Hakk ise:) “Haydi defol git, (sana mühlet verdim.) onlardan kim sana uyarsa cezanız cehennemdir ve bu eksiksiz ve çetin ceza (size yetecektir)” buyurup (şeytana mühlet vermiştir).

  • (Ey İblis, insanlardan) Onlardan güç yetirdiklerini sesinle (vesvesenle) sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli (kuruntu) va’adlerde bulun (haydi sana fırsat!” denilmişti). Ancak şeytan, onlara sadece aldatmadan başka ne va’ad edebilir ki?

  • “Ama şu kesin ki (ey İblis!) Benim (sadık ve uyanık) kullarıma (karşı) senin hiçbir sultanın (zorlayıcı hükümranlığın geçerli) değildir-sökmeyecektir.” Vekîl olarak Rabbin yeterlidir.

  • (Müşrikler) "Rahman (olan Allah) çocuk edindi" diyerek (küfre sapmışlardır). O (Allah, bu yakıştırmadan) Yücedir. Hayır, onlar (melekler ve Hz. İsa gibi nebiler sadece) ikrama layık görülmüş (mükerrem ve muhterem kılınmış) kullardır.

  • Onlar sözle (bile olsa) O'nun (Allah’ın) önüne geçmekten (sakınmaktadırlar) ve onlar (bütün işlerini) O'nun emriyle (ve Allah’ın emrettiği şekil ve ölçüde) yapıp durmaktadırlar.

  • O (Allah), önlerindekini ve arkalarındakini (geçmişlerini ve geleceklerini) bilir; onlar (melekler ve ruhaniler, nebiler ve şehitler, kendisinden) hoşnut olunandan (ve Allah’ın müsaade buyurduğundan) başkasına şefaatte bulunamazlar. Ve onlar, O'nun (haşmet ve) haşyetinden (Allah’ın ululuk ve korkusundan) içleri titremekte olanlardır.

  • “Bu nasıl Peygamberdir ki, bizim gibi yiyip (içiyor, bizim gibi giyiniyor) ve çarşı pazarda gezip dolaşıyor!.. Ona kendisiyle birlikte uyarıcı bir melek de indirilmeli değil miydi?” demişlerdir (diyeceklerdir).

  • De ki: "Canınızı almak için (görevli) vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız.”

  • Çünkü O’dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size medet ve inayet etmektedir, melekleri de (size dua ve destekle görevlidir). O, mü’minleri çok Esirgeyicidir.

  • Hamd, gökleri ve yeri yaratan; ikişer, üçer ve dörder kanatlı (çok güçlü ve hızlı) melekleri elçiler kılan Allah içindir. O, yaratışta dilediğini arttırır. (Allah her mahlûkuna ayrı bir özellik ve güzellik katmıştır.) Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

  • SÂD. Zikir (ibret ve hikmet) dolu (şerefli) Kur'an'a andolsun ki;

  • (Kesinlikle) O inkârcı nankörler (ve isyan içindeki gafiller boş) bir büyüklenme (kof bir izzet ve böbürlenme) ve (Hakk’tan ayrılıp) bölünme (şikak ve nifak) içindedirler.

  • Biz kendilerinden önce, nice kuşakları helak edip yıkıma uğrattık da, onlar (çaresizce yalvarıp) feryat etmişlerdi; ancak (artık) kurtulma (zamanı) değildi.

  • Kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine hayret etmişler ve kâfirler: "Bu yalan söyleyen bir büyücüdür” demişlerdi.

  • Hani Rabbin meleklere şöyle buyurmuşlardı: "Gerçekten Ben, (süzme-özeme) çamurdan bir beşer yaratacağım."

  • (Ey İblis!) “Andolsun, seninle ve içlerinde sana tâbi olacak kimselerin tümüyle cehennemi dolduracağım.”

  • Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar(a gelince); işte onların üzerine (hayatları boyunca ve ölüm anında teselli ve teskin edici) melekler sürekli inecek ve: "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va’ad olunan cennetle müjdelenip sevinin" diyeceklerdir.

  • “Ki Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniz (ve manevi destekçileriniziz). Orada (cennet ortamında) nefislerinizin arzuladığı her şey sizindir ve istediğiniz her şey de size (verilecektir.)

  • “Çok Bağışlayan, çok Esirgeyen (Allah)tan indirilen bir ağırlanma olarak (cennetler sizin için var edilmiştir).”

  • (Allah’ın azamet ve heybetinden) Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacak haldedirler, melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Dikkat ediniz (ve şunu iyi biliniz) ki; gerçekten Allah, (günahları) Bağışlayandır ve (kullarını) Esirgeyip merhamet edendir.

  • Yoksa O, yarattıklarından kızları (Kendine) edindi ve erkekleri (de seçip) size mi verdi? (Bu nasıl söylenir!)

  • Oysa kendilerinden (cahil ve gafil müşriklerden) birisi, O Rahman (olan Allah) için verdiği örnek ile (kız çocuğunun doğumuyla) müjdelendiği zaman, kahrından yutkundukça yutkunur ve yüzü simsiyah kesilir.

  • Onlar, süs (hazır kolaylık ve rahatlık) içinde yetiştirilip (bazı imkân ve makamlara ulaştırılan ve nazlı kadın misali; mertçe) mücadeleye açık olmayan(ları)(Allah’a layık ve yakışık buluyorlar)?

  • Onlar ki, Rahman'ın kulları olan melekleri dişiler kıldılar (onları kadınlar ve kızlar gibi saydılar). Kendileri onların yaratılışlarına şahit mi olmuşlardı? Onların (bu yalancı) şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) elbette sorumlu tutulacaklar.

  • Dediler ki: “Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz onlara ibadet yapmazdık (putlara ve tağutlara tapınmazdık).” Onların (bu konuda doğru ve geçerli) hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece ‘zan ve tahminle yalan-yanlış konuşup duruyorlar.’ (Ve kaderi, kendi küfürlerine bahane ediyorlar!)

  • Yoksa Biz, bundan önce kendilerine (Yahudi ve Hristiyan uşağı münafık kimselere ayrı) bir kitap verdik de şimdi ona mı tutunuyorlar?

  • Hayır; onlar: "Gerçekten atalarımızı (nasıl) bir ümmet (ve millet) üzerinde bulduk (ise,) doğrusu biz de onların izleri (eserleri) istikametinde doğru sandığımıza yönelmiş kimseleriz" deyip (duruyorlar.)

  • Eğer Biz isteseydik, sizden (insan neslinden değil de), şu dünyada sizin yerinize halife olacak melekler yaratırdık.

  • (İnkârcılar, münafıklar ve zulüm yapanlar cehennem yetkilisine:) "Ey Malik (söyle), Rabbin bizim işimizi bitirsin (ve öldürüp yok etsin!)" diye seslenip (yalvaracaklardır.) O ise: "Gerçek şu ki siz (burada ebediyyen) kalacaksınız (ve bu azaba katlanacaksınız)!" diyerek (onları susturacaktır).

  • Öyle ise (Hakk Dine ve kendi Milletine hıyanetleri nedeniyle) melekler onların suratlarına ve sırtlarına vura vura (ve bağırta bağırta) canlarını çıkardıkları vakitte (acaba durumları) nasıl olacaktı?

  • Onun (insanın) sağında ve solunda oturan iki alıcı (melek, bütün yaptıklarını) anında (ve sürekli olarak) yazmaktadırlar. (Memur melekler onun her söz ve davranışını manevi kamerayla kayıt yapmaktadırlar.)

  • (İnsanın ağzından veya kaleminden) Hiçbir söz çıkmasın (ve yazmasın) ki, yanında gözetleyen ve söylediklerini zapta geçiren (bir melek mutlaka) hazır bulunmasın.

  • (Bir gün kesinlikle) O ölüm sekerat ve sersemliğinin gelmesi haktır ve (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman haliniz nasıl olacaktır?)

  • Göklerde (ve önemli görevlerde) nice melekler vardır ki, onların (bile Allah’ın izni ve iradesi dışındaki) şefaatleri hiçbir şekilde (ve hiç kimseye) yarar sağlamayacaktır. Ancak ve sadece Allah'ın dileyip razı olduğu kimse için ve izin verdikten sonraki (temennileri ve şefaat dilekleri bunun) dışındadır.

  • Melek(ler) ise, onun çevresi üzerinde (göklerin dört yanındadır). O gün, Rabbinin Arş’ını, meleklerin üst tabakasından sekiz (melek) taşıyacaktır.

  • İstekte bulunan (ve duası kabul olunan) biri, (muhakkak) gerçekleşecek (ve zalimlerin saltanatını devirecek) olan bir azabı(n ne zaman ve nasıl geleceğini) sormuştur;

  • (Evet) Kâfirler için (vuku bulacak) olan bu (azap haktır ve onu) geri çevirecek de yoktur.

  • (Bu kesin azap) Manevi yükselme (asansör) basamaklarının (ve Miraç makamlarının -Meariç-) sahibi olan Allah’ın (va’adi ve buyruğudur).

  • Melekler ve Ruh O’na, süresi (sizin takviminizce) elli bin yıl olan bir günde (ancak) yükselip çıkabilmektedirler.

  • Biz o ateşin görevli memurlarını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkâr edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki; kendilerine kitap verilenler, şüpheden kurtulup kesin ve yakîn bilgiye varsın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kâfirler de şöyle desin: "Allah, bu (gereksiz) örnekle neyi anlatmak istiyor ki?” İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin (çok farklı hizmetlerle görevli milyarlarca manevi-melek-enerji) ordularını Kendisinden başka (hiç kimsenin) bilip (kavraması mümkün olmayacaktır). Bu

Rivayete göre müslümanlar Bedir Savaşı’nda Kürz b. Câbir el-Muhâribî adında bir Arap liderinin, yanındaki savaşçılarla birlikte müşriklere yardıma geleceğini haber alınca kaygılanmışlar; bunun üzerine Hz. Peygamber aldığı vahye dayanarak bu âyetlerde belirtildiği şekilde müslümanlara müjde vermiş ve onların morallerini yükseltmiştir. Müşriklerin yenilgiye uğradıklarını haber alan Kürz ise yardıma gelmekten vazgeçmiştir (İbn Kesîr, II, 93).

Yüce Allah Bedir Savaşı’nda müslümanlara yardım etmek üzere önce bin melek göndermiş (bk. Enfâl 8/9), daha sonra bu Kürz haberi üzerine müslümanların morallerini takviye etmek amacıyla melek daha göndererek müşriklerin yenilgiye uğramalarını hızlandırmıştır. Ayrıca Kürz hemen yardıma gelecek olursa müminlerin sabretmeleri ve Allah’ın emrine aykırı davranmaktan sakınmaları şartıyla özel işaretli ve eğitimli melekle desteklenecekleri de müminlere haber verilmiştir. Kürz müşriklere yardıma gelmekten vazgeçtiği için bu melekler de gelmemişlerdir (Elmalılı, II, ).

Bedir Savaşı’nda müminlerin meleklerle desteklenmesi konusuna Enfâl sûresinin 9 ve âyetlerinde de açık biçimde değinilmiş ve bazı sahâbîler meleklerin bizzat kâfirlerle savaştıklarını ve onları öldürdüklerini ifade etmişlerdir (bk. Müslim, “Cihâd”, 58; İbn Atıyye, I, ). Melekler gayb âlemine ait varlıklardır, onların savaşa katılmaları da mûcizedir. Gayb âlemi fizik ötesini, mucize de olağanüstülüğü ifade ettiği için, meleklerin gelmesini “moral gücü” olarak te’vil edip aklîleştirmek doğru değildir (melekler hakkında bilgi için bk. Bakara 2/30)

Hz. Peygamber Uhud’da arkadaşlarını savaş düzenine sokarken onlara Bedir Savaşı’ndaki bu durumu hatırlatarak morallerini yüksek tutmaya çalışıyor ve Allah’ın, Bedir’de nasıl meleklerle müminlere destek verdiyse burada da sabır ve sebat ettikleri takdirde yine kendilerine meleklerle yardım edeceğini haber veriyordu.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası