ahmet davutoğlu pelikan / Davutoğlu’ndan ‘Pelikan’ çıkışı: Kimlerden talimat aldıklarını biliyorum

Ahmet Davutoğlu Pelikan

ahmet davutoğlu pelikan

Ahmet Davutoğlu Pelikan Dosyası hakkındaki suskunluğunu neden bozdu?

[soundcloud url=&#;funduszeue.info&#; params=&#;color=ff&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&#; width=&#;%&#; height=&#;&#; iframe=&#;true&#; /]

Yayına hazırlayanlar: Şükran Şençekiçer &#; Gamze Elvan

Merhaba, iyi günler. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, nihayet kendisinin başbakanlık ve parti liderliğinden alınmasına yol açan süreçle ilgili olarak konuştu. Seçim bölgesi ve memleketi olan Konya’da Ramazan’da bir yerel televizyonda iftar programındaki sohbette, yapan meslektaşlarımız tam bir “Bir dokun bin işit olayı yaşamışlar” ve Ahmet Davutoğlu, ilk defa Pelikan Bildirisi adı verilen –ki öyle yayınlanmıştı– olayla ilgili, kendisini doğrudan hedef alan ve kendisine destek verenleri doğrudan hedef alan olayla ilgili, çok açık net bir şekilde –çok açık ve net diyorum, ama aslında her yönüyle değil, birazdan ona değineceğim– konuştu, şikâyet etti. Bunun bir itibar suikastı olduğunu söyledi ve kimin yaptığının bilindiğini söyledi ve en çok kendisini yaralayanın da dostlarının sessizliği olduğunu söyledi. Nisan sonlarıydı yanlış hatırlamıyorsam, ya da Mayıs başıydı Pelikan Bildirisi’nin bir internet sitesinde yayınlanması, bu tam bir operasyondu belli ki ve onun ardından hızlı bir şekilde Ahmet Davutoğlu her şeyi bıraktı, düz bir milletvekili olarak kaldı ve büyük ölçüde sessiz.

Daha önce istese televizyonlara çıkabilir miydi?

Bir yıl bir ay, yani 13 aydır suskun olan Ahmet Davutoğlu şimdi niye konuşuyor? Yayının başlığını da böyle verdik, ama açıkçası neden konuştuğu konusunda söylenecek çok fazla bir şey olmayabilir; çünkü belli ki Ahmet Davutoğlu dolmuş dolmuş ve şimdi konuşmasının özel bir zamanlaması olduğunu sanmıyorum, artık daha fazla sessiz kalamamış ve içini döktü, öyle söyleyebiliriz. Yani buradan bu çıkışın devamının gelmesi ve Davutoğlu’nun bir tür pozisyonlar alması, tavırlar alması, stratejiler geliştirmesi gibi beklentilerin çok gerçekçi olacağını sanmıyorum. O görevi bıraktıktan sonra bugüne kadarki süreçte de bildiğim kadarıyla Ahmet Davutoğlu hiçbir televizyon programına çıkmamıştı. İstese çıkar mıydı? Açıkçası buna çok da emin değilim, çünkü Türkiye’de biliyorsunuz medya büyük ölçüde hükümetin kontrolünde; daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolünde. Erdoğan’ın kontrolündeki medyanın o kritik dönemlerde Erdoğan’ı bir şekilde suçlaması, eleştirmesi söz konusu olan, ihtimali olan bir yayını yapmaya cesaret edeceklerini hiç sanmıyorum. Bu doğrudan hükümet yanlısı medya kuruluşları olduğu gibi, daha ortada gibi duran –ki aslında bu bir yalan, yani artık ortada diye bir şey de kalmadı, hemen hemen hepsi bu anlamda teslim oldu– kuruluşların da kabul edeceğini sanmıyorum. Muhalif bilinen yerlere de Davutoğlu’nun gitmek istemesi diye bir şey söz konusu olamazdı.
Burada şunu da vurgulamak lazım; Türkiye’de o klasik deyimiyle ana akım ya da İngilizce deyimiyle mainstream bir medya kalmadı. Yani Ahmet Davutoğlu gibi bir şahıs, böyle bir olaydan sonra istese de özgür bir medya kuruluşunda gönül rahatlığıyla konuşabileceği bir ortama sahip değil. Ancak 13 ay sonra bir yerel televizyon kanalında bir içini dökme olayı yaşanabiliyor. Zamanında, diyelim ki Pelikan Bildirisi olayından sonra ve görevden ayrılmasından –aslında alınmasıydı o, ama ayrılması olarak lanse edildi– sonraki süreçte herhangi bir haber kanalında vs. bu tür çıkışları yapması pek mümkün olamazdı. Bu da ülkenin geldiği hazin bir durum — ki bu durumda Ahmet Davutoğlu’nun kendisinin de kesinlikle dahli var. Yani sonuçta Davutoğlu, Türkiye’de medya daha özgür bir medya atmosferi, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü konusunda çok ciddi mücadele vermiş birisi değil; Türkiye’de bu anlamda onun en azından yaşanan ihlallere karşı sessiz kaldığını, sessiz kalmanın da kendisinin söylediği gibi –yani Pelikan dosyasında sessiz kalanlardan üzüntü duyduğuna göre– kendisi de bu yaşanan hak ihlallerine karşı sessizlikle bir anlamda bu ihlallerin bir şekilde sorumluluğunu da paylaşmış oluyor.

Davutoğlu&#;nun siyasi geleceği yok

Şimdi niye böyle bir şey yaptı? Artık bu iş bitti, Davutoğlu’nun önünde siyasi bir gelecek yok, Davutoğlu gibi tasfiye olan kişilerin önünde pek bir gelecek de yok, büyük bir ihtimalle Ahmet Davutoğlu üniversite ve o akademik kimliğine dönmek durumunda kalacaktır. O da ne derece nasıl olur? Açıkçası bilmiyorum. Tabii ki Şehir Üniversitesi var, Davutoğlu’nun kuruluşunda ön ayak olduğu İstanbul’daki önemli bir üniversite olarak, ama Türkiye’deki bütün her şeyin, bütün kurumların vakıf üniversiteleri de dahil siyasi iktidarın çok katı denetiminde olduğunu da akılda tutarsak oralarda da çok da fazla özgür olabileceğini düşünmüyorum, daha doğrusu kendisine çizilen alanın ötesine geçebilme şansı çok fazla değil. Dikkat ederseniz son dönemde muhaliflerin tasfiyesi ve etkisizleştirilmesinin ardından, belki de eşzamanlı bir şekilde AKP içerisinde de, Tayyip Erdoğan’a birebir tabi olmayan kişilerin ve kurumların da etkisizleştirilmesine tanık oluyoruz. Yerlerini kaybediyorlar, seslerini kaybediyorlar, güçlerini kaybediyorlar ve bugün büyük bir kısmı, AKP’nin ilk kuruluşundan itibaren değişik zamanlarda değişik önemli görevler üstlenmiş kişilerin büyük bir kısmı artık şu anda etkisiz bir şekilde marjinalize olmuş durumdalar. Halbuki bunların her biri ya da büyük bir kısmı görev üstlendikleri dönemlerde belli ağırlıkları olan insanlardı; Bülent Arınç’ın deyimiyle özgül ağırlıkları olan insanlardı, artık yok. Davutoğlu bunların içerisinde en dikkat çekici isimlerden birisiydi, ilk andan itibaren önce başdanışman oldu Abdullah Gül’ün başbakanlığı zamanında, büyükelçilik unvanı aldı, daha sonra dışişleri bakanı oldu ve parti genel başkanı ve başbakan oldu; ama hep hoca kimliğiyle bilindi ve birdenbire kendisini oraya getiren Erdoğan kendisini oradan aldıktan sonra Davutoğlu da hızlı bir şekilde marjinalleşti; dolayısıyla Konya’daki, şu anda görüntülerini gördüğünüz yayındaki çıkışını bir şekilde iç dökme olarak görmek mümkün.

Pelikan Dosyası Erdoğan ailesiyle ilişkili

Davutoğlu, kendini çok önemseyen birisidir; yani ona çok önem atfedenlerden vardır, kendisi de bu anlamda çok iddialı birisidir. Hocalığından beri böyledir, başdanışmanlık yaptığı andan itibaren de böyleydi ve sürekli bunu korudu ve zaten bu iddiası nedeniyle de Cumhurbaşkanı Erdoğan onunla daha fazla yola devam etmek istemedi ve onu getirmiş olduğu Parti genel başkanlığı ve başbakanlık görevinden aldı. Şimdi diyor ki Ahmet Davutoğlu: “Kimin yaptığı belli, hangi yalıda hazırlandığı belli” vs. İsim söylemiyor, ama biliyoruz ki orada kimlerin olduğu belli, isimler belli; o söylemiyor, biz de söylemeyelim hadi bakalım, tamam, ama şunu da biliyoruz ki bu organizasyon, Pelikan Dosyası olayı ve Pelikan yalısı organizasyonu doğrudan Erdoğan ailesiyle ilişkili bir organizasyon. Erdoğan’ın çocukları ya da damatlarının vs. bir şekilde dahil olduğu bir organizasyon. Değişik kişiler bu organizasyonun içerisinde yer aldılar, hatta bazıları sonradan ayrılıp birtakım çok da fazla ilgi görmeyen itiraflarda da bulundular sosyal medyadan; “Biz o yalıda şu haltları karıştırdık” diyenler de çıktı, ama çok da fazla etkili olmadı; çünkü olan oldu, giden gitti ve o yapı bir şekilde gücünü sürdürüyor.
Tabii ki o Pelikan Dosyası operasyonu çok büyük bir operasyondu, partinin yeniden yapılanmasının önünü açan bir operasyondu, Davutoğlu’nun ve ona destek veren kişilerin marjinalize edilmesi, etkisizleştirilmesiydi. Ama o günden beri o yapıyı oluşturan kişiler büyük ölçüde mevcudiyetlerini korudular ve başka küçük çaplı, tek tek operasyonları yaptılar, medyada, siyasette vs.’de. Ve şu aşamada geldiğimiz noktada, Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, Hüseyin Çelik gibi isimlerin –ki bunlar kimi zaman birlikte, kimi zaman ayrı ayrı hareket eden isimler– AKP içinde, parti yönetiminde, parti meclis grubunda, hükümette vs. ve partinin uzantısı gibi olan, siyasi iktidarın uzantısı gibi olan medyada hemen hemen hiçbir etkileri kalmadı. Dolayısıyla o artık kapanmış bir defter.
Bu defter tekrar açılabilir mi? Tayyip Erdoğan mevcut olduğu ve iktidarı elinde tuttuğu müddetçe bu kapı açılmaz. Bu kapıyı ancak Tayyip Erdoğan aralarsa, bazı kişiler için aralarsa o kişilere aralamış olur. Ama o kişiler de buraya aralanmış kapıdan kendilerine mütevazı birtakım görevlerin tekrar verilecek olmasına, kendilerine küçük çaplı iktidar alanları açılacak olmasına yanaşırlar mı? Açıkçası ona da çok emin değilim. Nitekim değişik haberler çıkıyor, değişik gelişmeler yaşanıyor. Mesela en son yapılan iftara Bülent Arınç’ın ve Ahmet Davutoğlu’nun katılmadığı haberi; ya da en son referandumda Konya mitinginde Ahmet Davutoğlu’nun çıkması ama açık bir şekilde “Evet” propagandası yapmaması gibi; değişik etkinliklere, çağrılara şunun icabet edip bunun icabet etmediği gibi haberler. Bunların artık bir yerden sonra pek bir anlamı kalmıyor. Davutoğlu için ve benzer durumda olan insanlar için bir sayfa çok ciddi bir şekilde kapanmış durumda.

Trene sonradan binenler

Tabii burada şöyle bir olay var: Bu operasyonları yapanlar, şu anda AKP’nin önemli yerlerinde; iktidarın daha doğrusu, siyasi iktidarın önemli kurumlarında önemli yerleri işgal edenlerin önemli bir bölümü bu hareketin başından itibaren yer alan kişiler değil, sonradan iktidar trenine binmiş kişiler. Hatta binmeden önceki pozisyonları çok tartışmalı kişiler. Ama şu aşamada bu kişiler, varolan, Erdoğan’ın tek adam olduğu iktidar modeline kayıtsız şartsız razı oldukları için bu kişiler belli bir gücü koruyorlar. Eğer onlar da yarın öbür gün, şu ya da bu nedenle birtakım sesler, itirazlar dile getirirlerse onların da çok fazla şansı olabileceğini sanmıyorum. Dolayısıyla Ahmet Davutoğlu’nun bu çıkışını çok da fazla önemsememek gerek diyeceğim, ama biraz haksızlık da olmuş olabilir. Çünkü birtakım mesajları verdi, on üç ay gecikmeli olsa da verdi.
Bunun karşısında ona bir cevap geleceğini çok fazla sanmıyorum. Çünkü bu yaptığı açıklamalara baktığımız zaman, bir çaresizliği de beraberinde görüyoruz. Yani bunun arkasından; bu tür suçlamalar, itirazların arkasından bir iddia yok, bir serzeniş var. Mesela aynı yayında yaptığı birtakım açıklamalar, Katar’la ilgili mesela, “Katar’ı yalnız bırakmamamız lazım, o bizi yalnız bırakmadı” gibi açıklamalar var. Bunların hayatta ne derece karşılığı olur? Ya da şöyle söyleyelim: Ahmet Davutoğlu’nun dış politika konusunda söyleyeceklerinin şu anda varolan hükümet için çok fazla bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Bu şu demek değil: Davutoğlu’nun her söylediğinin dışında hareket edecekler anlamına gelmez. Ama hükümetin, varolan siyasi iktidarın dış politika konusunda Ahmet Davutoğlu’na herhangi bir şeyi danışmayı düşündüğünü sanmıyorum. Davutoğlu’nun kendi başına AKP içerisinde muhalif bir ses olabilme imkânı yok. Dışında bir hareket ortaya çıkarma imkânı da yok. Büyük bir ihtimalle herhalde strateji konularında yazıp çizmeye, belki konuşmaya devam eder. Ama onun Konya’daki yerel televizyona yaptığı açıklamayı geç kalmış, nafile bir hesaplaşma olarak görmek lazım. Aynı zamanda da Ahmet Davutoğlu’nun siyasi olarak geleceğe yönelik bir perspektife ve bir iddiaya sahip olmadığını bize gösterdiğini söylemek lazım.

AKP artık bir şirket

Peki diğerleri yapabilir mi? Diğerlerinin de yapabileceğini düşünmüyorum. Çünkü artık AKP –daha önceki yayınlarda da söylediğim gibi– bir parti olmaktan ziyade şirket görünümünde. Şirketin sahibi ve CEO’su, genel müdürü, her bir şeyi Recep Tayyip Erdoğan. Recep Tayyip Erdoğan’ın yakınında genelde aile fertlerinden ve çok yakın isimlerden oluşan bir çekirdek var. Onun dışındaki kişiler kendilerine Erdoğan tarafından dağıtıldığı kadarıyla belli bir iktidar alanına sahipler. Davutoğlu gibi isimler –ki Abdullah Gül de böyledir ve başka isimler de böyledir– hiçbir zaman bu saatten sonra buna razı olmayacaklardır, yani Erdoğan’ın kendilerine çizdiği alan içerisinde bir siyaset yapmaya. Tabii burada çok önemli bir husus var, onu söylemek şart: Ahmet Davutoğlu parti genel başkanlığını ve başbakanlığı kabul ettiğinde, normalde Abdullah Gül’ün üstlenmesi gereken bu işleri üstlendiğinde, tabii ki Tayyip Erdoğan’ın kendisine sunduğuyla yaptı. Ama o tarihte kendisinin, önce Erdoğan’ın kendisine verdiği izinle, ona sağladığı zeminle başlayıp daha sonra orada kendine bir özerk alan hatta bir bağımsız alan açabileceğini hesaplamıştı. Zaten olay da büyük ölçüde buradan koptu. Erdoğan böyle bir şeye asla izin vermeyeceği için, bütün o gördüğümüz Pelikan Dosyası vs. gibi olaylar yaşandı. Davutoğlu’nun çok ciddi bir hesap hatası sonucu, en son bıraktığı dışişleri bakanlığında, başbakanlığa gelmeden önce dışişleri bakanlığını muhafaza edip başbakanlık ve parti genel başkanlığına yanaşmasaydı belki Davutoğlu şu anda hâlâ Türkiye’de bir şekilde etkisini sürdüren bir siyasi kişi olarak varlığını sürdürebilirdi. Daha fazlasını isterken varolanı da elinden kaçırmış bir kişi olarak galiba siyasi hayatını ciddi bir şekilde, en azından uzun bir süreliğine diyelim, sonlandırdı demeyelim, ara vermiş durumda. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın mutlak hâkimiyetinin sürdüğünü bir kere daha gördük. “Kimlerin yaptığını biliyoruz” dedikten sonra bunun arkasında bir şekilde Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve rızasına rağmen böyle bir şeylerin olamayacağını da herhalde en iyi bilenlerden birisi Ahmet Davutoğlu’dur. Ama tabii ki doğrudan Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı eleştirme noktasına henüz gelebilmiş değil. Bundan sonra gelebileceğini de açıkçası çok fazla sanmıyorum.
Evet, söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler.

kaynağı değiştir]

Ana madde: Ahmet Davutoğlu'nun istifa süreci

İstifasının yolunu açan bildiriyle ilgili olarak Ahmet Davutoğlu şunları söylemiştir: "Her birimiz öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki. Artık fikirler çarpışmıyor, kimin ne kadar trolu var ve karşı tarafa ne kadar zarar verebilir? Başbakanlıktan ayrılma süreci esnasında 'Pelikan dosyası' diye bir şey çıktı. Beni birazcık tanıyanlar için her birisi iftira olan şeyler. Peki kim bunu çıkarttı, belli değil. Ben biliyorum da toplum bilmiyor. Kendileri saklandılar. Nice hakaretler yaptılar."[41]

Kaynakça[değiştir

Davutoğlu sözlerine şöyle başladı:

&#;İslam dünyasının problemleriyle ilgili en temel sorun nedir diye soruldu. En temel problem düşünce özgürlüğünün olmadığını söylemiştim. Sansür çok kötüdür ama en kötü sansür otosansürdür. İnsanlar kendi kendilerini kontrol etmekten toplumu düşünmeye vakit bulamazlar. İçeriden bir eleştiri olarak söyleyeyim otosansürün en yoğun olduğu dönemden geçiyoruz. Özgürce konuşursanız her türlü problemi çözersiniz.&#;

Ardından Akif Beki, yılında Davutoğlu ile ilgili yazdığı eleştiri yazısını hatırlatarak, &#;Geçmişte &#;da Radikal&#;de yazarken yazı hayatımın en ağır yazılarından birini yazdım. Şu merak ediliyor; benim de bulunduğum bir ekiple mülakatı kabul edebiliyorsunuz. Bana öfkeniz, kzıgınlığınız geçti mi, hain olarak görmüyor musunuz beni? Nasıl oldu da bakanlığınız döneminde övgüler almış başını giderken ağır bir yazı yazdım. Hiç rastlaşmadık ama medeni iletişime benimle devam ettiğinizi başka bir yazımda yazmıştım ama insanlar benimle ilgili düşüncenizi merak ediyor&#; diye sordu.

&#;Öfkem geçmedi, çünkü&#;&#;

Davutoğlu, Beki&#;ye şöyle yanıt verdi:

&#;Öfkem geçmedi çünkü yoktu. Akademik hayata ve devlet hayatına giren birisi de bunu özünde eleştiri olduğunu bilmesi lazım. Ben devlet hayatını gireyim de hiç eleştirilmeyeyim diyen biri devlet hayatını hiç bilmeyendir. Esas olan sizin o tutum karşısındaki ilkesel duruşunuzdur. Öğrencilerime önce beni eleştirin derdim. Devlet hayatında da bu böyle. hamama giren devlet. Devlet hayatına giren eleştiriye açık olacak.

Önce ne kastediliyor anlamak lazım. Belki haklı bir eleştiridir. 

Ateşin çemberinden birlikte geçtiğimiz biri beni eleştirmiş.. Bir devlet adamına yakışmayan en önemli şey nezaketsizliktir. Ben tekrar teşekkür ederim yılındaki yazın için. O yazıyı o kadar iyi hatırlıyorum ki. Bir nefis muhasebesine davet ediyordu beni. Gerçekten öyle mi diye yazıyı okuduktan sonra düşündüm.&#;

Davutoğlu açıklamalarına şöyle devam etti:

&#;PELİKAN&#;IN ARKASINDAKİLERİ BİLİYORUM&#;

&#;Pelikan çetesi denilen çete, herkes tarafından malum oldu. Bu bildirinin arkasındakileri biliyorum, kimlerden talimat aldıklarını biliyorum. Ben ne yaptım bu insanlara dedim. Acaba kendimde bir şey var mı dedim. Beni istifaya zorlamak istenen bildiri beni Alman ajanı ilan ediyordu. ben ne yaptım ki bu kadar ağır bir ithamla karşı karşıya kaldım. 

MKYK&#;dan bahsediyorum bir muhtıra vari bir tavır yaşadım. Ondan iki gün sonra böyle bir bildiri yayımlandı. O la ki yanlış bir takım politikalar geliştirmiş olabilirim. Hepsine açığım ama niye bu şekilde hedef alındım? Bakınız bugün hâlâ, bu bağlamda 3 yıl sonra ilk defa konuşuyorum. 3 yıl boyunca ben susmadım aslında, Cumhurbaşkanına hep düşüncelerimi aktardım. Hep düzelir umuduyla böyle açıklama yapmamıştım. 

&#;AKP&#;nin MHP ile girdiği ittifaktan rahatsız olduğunu en başından beri söyledim&#;

Yurt dışında benim Mavi Marmara dolayısıyla yaptığım konuşmadan tutun da bir takım dış politikanın da hedefindeysem anlarım. AK Parti&#;nin girdiği ittifak ilişkilerine girmesinden rahatsız olduğunu hep söyledim. Mart ayında bunu Erdoğan&#;a da aktardım. Bu ittifak ilişkisi AKP&#;nin doğasını bozmakta ve MHP&#;ye oy kaçırmaya neden olacağını anlatmaya çalıştım. Bundan dolayı Bahçeli&#;nin bana öfkelenmesini anlarım. Ama benim anlayamadığım şey, kendileri için makamımdan ayrılmayı göze aldığım kişilerin hedefinde olmam. Benim yakınlarımın, eşimin konferansının iptal edilmesini anlayamam. 

&#;Beni gönülden yaraladı&#;

15 Temmuz gecesi sokağa inip, beyaz gömlekleriyle direnmiş İstanbul, Ankara il başkanımız sadece &#;Davutoğlu döneminde atandı&#; deyip, görev teslimlerde konuşmasına bile izin vermeyip atmak nedir? Beni gönülden yaralayan bir şeydir bu. 

&#;Devre dışı bırakılmam gerekiyordu&#;

Sadece bir muhtelif grubun bunu yazıp deklare etmesi değildi mesele. 2 Kasım günü bu ülke yeni bir umuda uyanmıştı. 4 yıl seçimsiz yıllar. 3 ay içinde bütün sözlerimizi yerine getirmişiz. Bütçe açığı yüzde &#;lere inmiş, ÜFE yüzde idi. Böyle bir ortamdaki Türkiye&#;nin yaşamasını istemeyen kimlerse, bunu sadece Erdoğan&#;la aramda gibi görmeyin lütfen, şimdi düşündüğümde bunun daha kapsamlı bir planın, arka arkaya gelen seçimler ve son derece özünden koparılan bir başkanlık sistemiyle Türkiye&#;nin yüzde 50+1&#;e mecbur edildiği bir koalisyon için benim devre dışına bırakılmam gerekiyordu.

&#;Düzeltmek için her şeyi yaptım&#;

Ben AKP&#;nin genel başkanıydım, bir an bile bir hizip düşüncesi zihnime gelse onu zihnimden atmak için her şeyi yaparım. Ben şunlar bana yakın, bunlar bana karşı diye bir tutum takınmak benim siyasi anlayışıma karşı. Ben o zaman Yüksekova&#;da ve Iğdır&#;da olan şehidimin cenazesiyle meşgulken liste tartışması gündemdeydi. Bakın manifestoyu yayımladığımda bütün AKP kitlesine hitap ettim. Ben onlarla yağmurda, sıcakta 2 seçim geçirdim. Ben o kitlenin yaptıkları fedakarlıkların farkındayım. Hiçbir zaman bir hizip başı olmamaya özen gösterdim. Hiçbir grup bir tarafla parti içinde bir çalışma yaptığıma şahit olmamıştır. Yazılı metinler verdim, düzeltilmesi için her şeyi yaptım.

Ben bunları fark ettiğimde, Temmuz , baktım ki 7 Haziran&#;da zor bir süreç geçirmişiz. İnsanlar gidip benim Cumhurbaşkanına gidip onun altını oymaya çalıştığımı söyleyip fitne koyanlar var. Gidip Cumhurbaşkanı ile konuştum. &#;Gelin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile konuşayım, onları pür parlamenter sistemine ikna edelim, bütün yetkileri başbakanda toplayalım&#; dedim. Siz başbakan olun ve bütün yetki sizde olsun. &#;İsterseniz ben danışmanınız olayım istemiyorsanız ben akademisyenliğe dönelim&#; dedim. Perşembe gününe kadar siz tefekkür edin, istediğiniz arkadaşlarla konuşun dedim. &#;Benim size meydan okuma gibi bir kaygım yok&#; dedim. Erdoğan, &#;böyle devam edelim&#; dedi. Eğer onu yapmış olsaydık sonraki birçok tıkanma yaşanmayabilirdi. 

&#;Bana o iftiraları atanlara şahsi kul hakkım helal olsun&#;

Kırgınlığı keşfetmiş olmak güzel bir şey ama önce hepimiz karşı tarafı ne kadar kırdığımıza bakalım. Ben kırgın değilim. Ben bayram tebriği için aradım Cumhurbaşkanını. Ben hukukları gözetirim. Benim kırgınlığım şahsıma yapılan şeylerden kaynaklanmıyor. Bana o iftiraları atanlara şahsi kul hakkım helal olsun. 

İstikşafı görüşmeler bağlamında MKYK&#;da oturdum saatlerce konuştuk; &#;Biz neden oy kaybettik, samimi görüşlerinizi söyleyin; bundan sonra ne yapmalıyız?&#; diye sordum. Birinci soruya verilen cevaplar hep siyasi etikle alakalıydı. O zaman dedim bununla ilgili partili siyasi etik kurulu kuracağız dedim. İkinci soruya o heyetin büyük çoğunluğu CHP ile koalisyon kuralım dedi. Bir kısım da MHP ile koalisyon dedi. Ama seçimlerin yenilenmesi üzerinde de duruk. 

(Siz koalisyonu Erdoğan&#;sız bir AKP için mi istediniz?) Tarafsız ama AKP&#;nin manevi olarak lideri durumunda. 12 Eylül kongresine giderken, Ankara&#;da ilk olarak alternatif MKYK listeleri hazırlanırken, Cumhurbaşkanına &#;ben burada liste tartışması yapmam funduszeue.info istiyorsanız onu getirin&#; dedim. &#;Birileri size gelip senaryolar söylüyor ya benim tek hedefim bu partiyi kurumsallaştırmak&#; dedim. Bu parti kurumsallaşırsa Türk siyasetinin en geniş örgütlenmesi olacak dedim. Ben sizin kurduğunuzu yaşatmaya çalışıyorum dedim. İzin vermezseniz ya sizin ya benim ömrümde bu parti biter dedim. Ben hiçbir zaman Cumhurbaşkanı&#;nın liderliğini elinden almak, onu etkisiz kılmak niyetinde olmadım. Böyle küçük hesaplar peşinde olsaydım Başbakanlığı bırakmazdım.

&#;Cumhurbaşkanı benden &#;Sen başbakan ol ama başbakan gibi olmamayı&#; istedi&#;

Devlet işleyişi bağlamında hata yaptığımı düşünmüyorum, başbakanlığı bırakmam konusunda. Bırakmamış olsaydım çok çirkinleşen bir siyasetin parçası haline gelirdim ve parti bölünürdü. O gece üç yol vardı önümde. (2 Mayıs gecesi) Gece ayrısı kalkıp tek başıma bir yere çekilerek aldım. Çalışma odama çekildi. Bu muameleyi ne kalbim, ne aklım be vicdanım aldı! Ne yaptım ben? Ter dökmekten, ailemi ihmal etmekten başka ne yaptım! Üç gün üst üste aynı yatakta yatmadım ben. Üç yol var önümde. Bir; MKYK ile bana, &#;Sen başbakan gibi görün ama başkana olma, başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma&#; dendi.

Bunu benden Cumhurbaşkanı ve MKYK&#;ya imza atanlar istiyordu. Ben kendimi bilirim benden her şey olur da düşük profilli olmaz. (Kukla mı demek istiyorsunuz?) Öyle bir ifadeyle dolaylı da olsa kimseye söylemem. Ben böyleydim, akademik hayatta da böyleydim. İkinci yol, mücadele etmekti. Kongreyi kazansam bir türlü kazanmasam başka türlü bölünürdü parti. Buradan izzetle girdiğim yoldan izzetle çıkmanın yolu çekilmek olduğunu söyledim o gün çalışma odamda. Keşke diyorum, bir ay daha sabredip Haziran ayınca vize muafiyetini alıp ayrılsaydım. Aynı gün AB Komisyonu AB Konseyi&#;ne Türkiye ile vize muafiyeti başlatılması kararını gönderen kararı gönderdi. Ve Haziran ayı içinde kalkacaktı. Siyasi etik kanunu vardı, o zaman 72 maddeden 7&#;si kalmıştı. Siyasi etik çıksın sonrası daha sonra tamamlanır gibi bir durum vardı. 

İHTİYAÇ HALİNDE PARTİ KURMAK İHANET DEĞİLDiR

Önümüzü kesmeye çalışsalar da ben konuşacağım. Yeni pratik, eğer başka yol kalmazsa parti kurmaktır. Siyaset biliminde bir kural vardır, boşluk kabul etmez. AK Parti kendine çekidüzen verirse ekonomik krizi çözecek yöntemler uygulanırsa kim niye ihtiyaç hissetsin? İhtiyaç halinde yapmak ne ihanettir ne yanlıştır.

&#;SAYIN ESAD&#;LA, BAKIN SAYIN DİYORUM&#;

(Suriye konusunda bir pişmanlığınız var mı?) Sayın Esad&#;la&#; Bakın &#;sayın&#; da diyorum. O zaman kendi dışişleri bakanı gibi güvenirdi bana, ben de güvenirdim. Sayın Esad’la ilk görüşmemiz Şubat , Irak savaşı başlarken gittim, Irak Savaşı’nı engellemek için ilk önce Suriye ile temasta bulunduk. O zaman da bana Türkiye’nin eksenini kaydırıyor deniyordu. O zamandan sonra aramızda güven ilişkisi oldu. 62 kere gittim ben Suriye’ye, vizeleri kaldırdık. Arap Baharı başladığında biz Suriye’yi korumak için her şey yaptık. Suriye’nin yanında olduğumuzu küçük reformlarla bunu yönetilmesi gerektiğini söyledik. &#;Pişman mısınız?&#; sorusuna cevaben söylüyorum, Suriye’de tek bir yürek yıkıldıysa onun hüznünü içimde hissediyorum ama gereken her şeyi yaptık. Beşar Esad’ın ve Suriye’nin böyle bir facia yaşamaması için bütün uyarıları yaptık. Esad’la benim yaptığı saatlik görüşmede Esad bana beyaz kağıt vermiş de ben reddetmişim gibi iddialar var. Mezhepçilik yapmadık. Esad o zaman da nusayridi. Biz bilerek ilişkiye geçtik. Suriye&#;de elimizden geleni yatık. Yetersiz kaldığımız yerler de oldu. Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağım diye bir ifadem yok. Algı operasyonu yapılarak bütün bunlar bizim üzerimize yapılıyor.

Ulak News". funduszeue.info. 5 Nisan 2 Haziran tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran &#;
  • ^Erez, Fırat. "Fırat Erez: Bir sağ Darbe; Pelikan Bildirisi". Fırat Erez. 19 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran &#;
  • ^"AKP'de eski defterler açılıyor: 'Pelikancılar'ın faaliyetleri ifşa ediliyor". soL Haber Portalı. 24 Nisan 20 Ağustos tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan &#;
  • ^"Emekçilerle dalga geçen AKP'li video trolünün Pelikancı olduğu ortaya çıktı". funduszeue.info. 27 Şubat tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^DHA. "Davutoğlu: Trol çetesi, FETÖ taktiğini kullanıyor". Hürriyet. 27 Haziran tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^"Aradığınız Ak Trol'e şu anda ulaşılamıyor: Taha Ün Twitter hesabını kapattı". Diken. 4 Mayıs 8 Mayıs tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan (). CENDERE. Gözüyle Pelikan Görenler. Kırmızı Kedi Yayınevi. ss.&#; ISBN&#;&#;
  • ^"Gözaltına alınan İnci Sözlük'ün kurucusu Serkan İnci, serbest bırakıldı". Cumhuriyet. 19 Mayıs tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^"İnci'nin Pelikan'da ne işi var: 'Yüklü miktarda para aldı iddiası'". funduszeue.info. 19 Mayıs tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^Sözeri, Efe Kerem (3 Kasım ). "Pelikan Derneği: Berat Albayrak, Ahmet Davutoğlu'nu neden devirdi?". Medium (İngilizce). 29 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim &#;
  • ^"Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi". Bosphorus Global. 6 Şubat tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz &#;
  • ^"Başkan Erdoğan'dan Boğaziçi Küresel'e ziyaret". Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi’nin (Bosphorus Global) Üsküdar’daki merkezini ziyaret etti. Sabah. 3 Ağustos 12 Temmuz tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz &#;
  • ^"Erdoğan'dan Boğaziçi Küresel'e ziyaret". Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi’nin (Bosphorus Global) Üsküdar’daki merkezini ziyaret etti. Sputnik Türkiye. 3 Ağustos 12 Temmuz tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz &#;
  • ^"Pelikan yapılanmasına, 'kamu yararına dernek' statüsü verildi: Vergi kolaylıkları sağlanacak!". Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu'nun görevden alındığı süreçte yayınlanan bildiri ile kamuoyu tarafından yaygın olarak tanınmaya başlanan ve "Pelikan” yapılanmasının grubu olarak bilinen Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği'ne (Bosphorus Global) 'kamu yararına dernek' statüsü verildi. Cumhuriyet. 21 Kasım 4 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Aralık &#;
  • ^Murat Ağırel (Mart ). Sarmal. Pelikan. Kırmızı Kedi Yayınevi. ss.&#;&#;
  • ^"AKP'li Aydın Ünal'dan kritik paylaşım: Pelikan isimli örgüt partiyi sinsice zehirledi". 10 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan &#;
  • ^"Eski AKP milletvekili Aydın Ünal'dan şok açıklama: Pelikan artık yeni FETÖ'dür". Sözcü. 18 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^"Eski AKP'li Ünal Aydın: Pelikan yeni FETÖ'dür". Cumhuriyet. 17 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık &#;
  • ^"Ak Parti içindeki Pelikancılar kimdir? Pelikan Bildirisi için tıklayın". funduszeue.info. 10 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan &#;
  • ^"Pelikancılar neden saldırıyor". funduszeue.info. 29 Kasım tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan &#;
  • ^"Yol ayrımı: Genleşmiş 'Pelikan'a karşı Türkiye - Hakkı Özdal". funduszeue.info. 2 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan &#;
  • ^"AKP'de kalanlar da birbirine girdi: Bakan ve Pelikancılar savaşı çıktı!, ". Birgün. funduszeue.info 26 Eylül tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mayıs &#;
  • ^Güngör, Dilek. "Yargıda tehlikenin farkında mısınız!". Sabah (gazete). 5 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs &#;
  • ^"Adalet Bakanı Gül: Daha düne kadar FETÖ'cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bize ders vermeye kalkışmasın". Sputnik (haber ajansı). 5 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs &#;
  • ^"AKP'de kimler Soylu'nun istifasının kabulünü istedi? Yerine geçecek ismi bile açıkladılar!". Yeniçağ. 13 Nisan 20 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs &#;
  • ^"Soylu'nun ayrılığı sonrası flaş yorum! "Pelikan tarafından darbe"". Millî Gazete. 2 Nisan 18 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs &#;
  • ^"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa etti". Cumhuriyet (gazete). 20 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs &#;
  • ^"Kulis

    nest...
  • çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası