hadid suresi 29 ayet fazileti / Hadid Suresi Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri | İslam ve İhsan

Hadid Suresi 29 Ayet Fazileti

hadid suresi 29 ayet fazileti

Hadid Suresi Okunuşu - Hadid Suresi Arapça Yazılışı, Türkçe Anlamı, Meali, Diyanet Tefsiri Ve Faziletleri

Hadid Suresi Türkçe Anlamı

Arapça yazılışı yanında Hadid Suresinin ne anlattığını bilmek isteyen kişiler ise bu sureyi Türkçe olarak okumalıdır. Surenin Türkçe olarak bizlere ne anlattığı her zaman büyük bir önem arz etmektedir. Hadid Suresinin Türkçe olarak anlamı ise şu şekildedir:

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

2.Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O'nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.

3.O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.

4.O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş'a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

5.Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür.

funduszeue.info gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

funduszeue.info'a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.

funduszeue.infober, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).

9.O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed'e apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır.

Mü'min erkeklerle mü'min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: "Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedi olarak kalacağınız cennetlerdir." İşte bu büyük başarıdır.

Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, "Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım" diyecekleri gün kendilerine, "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın" denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır.

(Münafıklar) mü'minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?" (Mü'minler de) derler ki: "Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı."

Bugün artık ne sizden, ne de inkar edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir!

Hadid Suresi Okunuşu - Hadid Suresi Arap&#;a Yazılışı, T&#;rk&#;e Anlamı, Meali, Diyanet Tefsiri Ve Faziletleri

Hadid Suresi Okunuşu - Hadid Suresi Arapça Yazılışı, Türkçe Anlamı, Meali, Diyanet Tefsiri Ve Faziletleri

Hadid Suresi Türkçe Anlamı

Arapça yazılışı yanında Hadid Suresinin ne anlattığını bilmek isteyen kişiler ise bu sureyi Türkçe olarak okumalıdır. Surenin Türkçe olarak bizlere ne anlattığı her zaman büyük bir önem arz etmektedir. Hadid Suresinin Türkçe olarak anlamı ise şu şekildedir:

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

2.Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O'nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.

3.O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.

4.O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş'a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

5.Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür.

funduszeue.info gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

funduszeue.info'a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.

funduszeue.infober, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).

9.O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed'e apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır.

Mü'min erkeklerle mü'min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: "Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedi olarak kalacağınız cennetlerdir." İşte bu büyük başarıdır.

Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, "Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım" diyecekleri gün kendilerine, "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın" denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır.

(Münafıklar) mü'minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?" (Mü'minler de) derler ki: "Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı."

Bugün artık ne sizden, ne de inkar edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir!

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Had&#;d Suresi - . Ayet Tefsiri

Ayet


  • يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَاٰمِنُوا بِرَسُولِهٖ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهٖ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهٖ وَيَغْفِرْ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌۙ

    ﴿٢٨﴾

  • لِئَلَّا يَعْلَمَ اَهْلُ الْكِتَابِ اَلَّا يَقْدِرُونَ عَلٰى شَيْءٍ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللّٰهِ يُؤْتٖيهِ مَنْ يَشَٓاءُؕ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظٖيمِ

    ﴿٢٩﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾28﴿

Ey iman edenler! Allah’a saygısızlıktan sakının ve resul&#;ne iman edin ki size rahmetinden iki kat versin, aydınlığında y&#;r&#;yeceğiniz bir nur lutfetsin ve sizi bağışlasın. Allah &#;ok bağışlayıcıdır, &#;ok merhametlidir.

﴾29﴿

B&#;ylece Ehl-i kitap’tan olanlar, Allah’ın l&#;tfu &#;zerinde hi&#;bir g&#;&#;lerinin bulunmadığını ve b&#;t&#;n l&#;tfun Allah’ın elinde olup onu dilediğine verdiğini bilsinler. Allah b&#;y&#;k lutuf sahibidir.

Tefsir (Kur'an Yolu)


Önceki âyetlerde bütün peygamberlere iman etmenin gerekliliği üzerinde ısrarla durulmuş olduğundan, âyetin “Size rahmetinden iki kat versin” diye çevrilen kısmı “Size rahmetinden iki pay versin” şeklinde de tercüme edilebilir. Bu ifade umumiyetle, Allah Teâlâ’nın, biri önceki peygamberlere, biri de Hz. Muhammed(s.a.s.)’e iman sebebiyle iki ayrı ecir vereceği anlamıyla açıklanmıştır (Zemahşerî, IV, 69; İbn Atıyye, V, ).

âyetin başındaki –genellikle olumsuzluk anlamı taşıyan– “lâ” edatı dolayısıyla âyete değişik mânalar verilmiş ve önceki âyete farklı şekillerde bağlanmıştır. Müfessirlerin çoğunluğu bu edatın olumsuzluk anlamı taşımadığını (zâit olduğunu) kabul edip şöyle bir anlam vermeyi tercih etmişlerdir: “Böylece Ehl-i kitap’tan olanlar Allah’ın lutfundan hiçbir şeye erişemeyeceklerini veya Allah’ın lutfu üzerinde hiçbir güçlerinin bulunmadığını ve bütün inayetin Allah’ın elinde olduğunu bilsinler.” Bu mânayı önceki âyete bağlamak için yapılan izahların yaygın olanı şudur: Allah Teâlâ anılan peygamberlerden sonra Hz. Muhammed’e peygamberlik görevi vermiş olup hem onlara hem Hz. Muhammed’e inanmanızı istemektedir, ecrinizi de buna göre verecektir. Şu halde Ehl-i kitap bilmelidir ki peygamberlik sırf kendilerine özgü değildir; bu husus Allah’ın takdirinde olup dilediğine lutfeder ve kimse onun bu iradesini bertaraf etmeye güç yetiremez. Elmalılı, bu ifadeyi olumsuz soru kabul ederek mâna vermeyi tercih eder. Bu mânayla ilgili olarak onun yaptığı izah özetle şöyledir: Ehl-i kitap bu gerçekleri bilmez olurlar mı, bilmeyecekleri için mi Allah’ın resulüne iman etmeyecekler? Hayır, iman etmezlerse, bunları bilmediklerinden değil sırf çekememezlik, taassup ve inat sebebiyledir (VII, ). Süleyman Ateş buna yakın bir anlayışla “... bilmezlik etmesinler” şeklinde bir mâna vermiş (IX, ); İbn Âşûr ise baştaki –daha çok “için, dolayı, diye” anlamıyla kullanılan– “lâm” harfini sonuç bildirme (âkıbet) lâm’ı kabul ederek “Böylece Ehl-i kitap bilemeyecekler, peygamberlik lutfunun hep kendilerine ait olduğu yönündeki cehalet ve aldanışları içinde kalacaklardır” anlamını tercih etmiştir (XXVII, ). Bizim tercih ettiğimiz meâlin önceki âyetle bağlantısı şöyledir: Ehl-i kitap, özellikle yahudiler Allah’ın lutuf ve rahmetinin kendilerine ait olduğunu ileri sürüyorlardı; müslümanlar Allah’a itaat ve son peygamberine iman ederek –böylece Ehl-i kitabın temel inancını tevârüs ettikleri gibi bu inancın bir gereği olan son peygambere iman değerine de sahip olarak– iki kat ecir alacaklar, Ehl-i kitabın iddialarının da temelsiz olduğu ortaya çıkacaktır.

Evrendeki bütün varlıkların Allah’ı tesbih ettiğini bildirerek başlayan sûre, bütün lutuf ve ikramların O’ndan geldiğini hatırlatan bir ifadeyle, Allah Teâlâ’nın büyük lutuf sahibi olduğu belirtilerek sona ermektedir.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa:

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Hadîd Sûresi

Medine döneminde nâzil olmuştur. 29 âyettir. Hadîd, “demir” demektir. Sûre adını, demirin önemine işaret eden âyetten almıştır.

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

1. Göklerde ve yerde olan her şey, Allah’ı tesbih eder. O, mutlak galip, hüküm ve hikmet sahibidir. [krş. 17/44]

2. Göklerin ve yerin mülkü (ve hükümranlığı yalnız) O’nundur. Hem diriltir, hem öldürür. O, her şeye kâdirdir.

3. O (Allah); hem ilktir, hem son(suz kalacak olan)dır. Zâhir’dir (varlığının delilleri açıktır). Bâtın’dır (zâtının hakikati gizlidir). O, her şeyi hakkıyla bilendir.

4. O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükümran olandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni hep O bilir. Nerede olsanız sizinle beraberdir. Allah (bütün) yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

5. Göklerin ve yerin mülkü (ve hükümranlığı) ancak Allah’ındır. Bütün işler ancak O’na döndürülür.

6. Geceden (bir kısmını) gündüzün içerisine katar (böylelikle gündüzler uzar). Gündüzden de gecenin içerisine katar (böylelikle geceler uzar). O, sînelerin özünü hakkıyla bilendir.

7. Allah’a ve Resûlü’ne inanın, sizi üzerinde tasarrufuna/harcamasına vekil kıldığı (maddî) şeylerden (Allah uğrunda) harcayın. Sizden iman edip de (Allah için) harcayanlar var ya! Onlar için büyük bir mükâfat vardır.

8. Size ne oluyor da, Peygamber sizi Rabbinize inanmanız için çağırdığı halde, Allah’a inanmıyorsunuz? Halbuki (inanmanız için Allah, ezelde) sizden kesin söz almıştı. Eğer inanacaklardansanız (hemen inanın). [bk. 5/7; 7/]

9. Sizi (her türlü) karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna açık açık âyetleri indiren O’dur. Şüphesiz ki Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. [krş. 2/]

10. Size ne oluyor da Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin (bütün) mirası Allah’ındır (her şey, asıl sahibi olan Allah’a kalacaktır). İçinizden (Mekke) feth(in)den önce (Allah yolunda) harcayan ve savaşanlar, (diğerleriyle) bir olmaz. İşte onlar derece bakımından, (fetihten) sonra harcayan ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, yine de (bunların) her birine en güzel (mükâfat olan cennet)i vaadetmiştir. Allah (bütün) işlediklerinizden haberdardır. [bk. 4/95]

11. Kim ki Allah’a “karz-ı hasen”[1]le bir borç verirse Allah da ona o(nun karşılığı)nı kat kat artırır. Hem ona değerli bir mükâfat da vardır.

12. O gün mü’min erkeklerle, mü’ min kadınların (Allah’ı gerektiği şekilde tanıma ve amellerinin) nurlarının, önlerinden ve sağlarından (aydınlatıp) gitmekte olduğunu görürsün. (Onlara:) “Bugün sizin müjdeniz, içlerinde ebedî kalacağınız, alt tarafından ırmaklar akan cennetlerdir.” (denilecek). İşte bu, büyük ‘kazanç ve kurtuluşun’ ta kendisidir.

13. O gün, münâfık erkekler ve münâfık kadınlar, o iman etmişlere: “(Ne olur) bize bakın (bizi bekleyin) de nurunuzdan alalım (biraz faydalanalım).” derler. (Onlara:) “Dönün arkanıza (tekrar dünyaya) da (burası için) bir nur arayın.” denilir. Sonra aralarına kapılı bir sûr çekilir. (Öyle ki) onun iç tarafında rahmet, dış tarafında da azap vardır.

14. (Münâfıklar,) onlara seslenirler: “Biz (dünyada) sizinle değil miydik?” (Mü’minler de:) “Evet (görünüşte beraberdik). Fakat siz, fitnelik yapıp kendi (canı)nızı yaktınız. (Kur’an’ın hükümlerini hiçe saydınız hep mü’minleri dışladınız, eksik tarafları ve felaketleri için) fırsat gözlediniz. Şüphe ettiniz (tam inanmadınız). Kuruntular sizi, Allah’ın emri (ölüm) gelinceye kadar aldat(ıp oyala)dı. O çok aldatıcı (şeytan), Allah’a karşı bile (inanç ve ibadet hususunda) sizi aldattı.” [bk. 83/]

15. (Ey münâfıklar!) Bugün artık ne sizden ne de (açıktan) inkâr edenlerden (kurtuluş için) bir fidye alınır, barınacağınız yer ateştir. Size layık olan yer orasıdır. O, ne kötü gidilecek bir yerdir!

16. İman edenlerin Allah’ı anma ve hak olarak inen (Kur’an’)a karşı kalplerinin ürpermesi/saygıyla yumuşaması zamanı gelmedi mi?[2] (Mü’minler,) sakın bundan önce kendilerine kitap verilip de (onunla alakayı keserek) üzerlerinden uzun zaman geçmiş, kalpleri artık katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Çünkü onlardan çoğu (Allah’ın emrinden çıkmış) fâsık (olmuş)lardır.

(Âyet-i kerîmede yüce Allah, mü’minlere, kitaplarından uzaklaşan yahudiler ve hıristiyanlar gibi olmamalarını emir buyuruyor. Çünkü mü’minlerin Kur’an’la imanlarının kuvvetlenmesi, kalplerinin sükûn, hayatlarının huzur içinde olması gerekirken (8/2; 13/28), bunun aksine Kur’an’dan, onun kültüründen, mânevî gıdasından ve hükümlerinden uzaklaşan kalp imanca zayıflar, katılaşır ve duygusuzlaşır. Böyle bir kalbe sahip olan insan Allah’a karşı sorumluluğunu unutur, maddeci ve menfaatperest olur. Menfaatini başkalarının zararlarına, hatta yok olmaları üzerine kurmakta kalbi huzursuz olmaz.)

17. Bilin ki Allah, yeri ölümünden sonra diriltir. Hiç şüphesiz biz, akıl erdiresiniz diye size âyetleri (böyle) açıklarız.[3]

18. Doğrusu sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah’a karz-ı hasende bulunanlar (gönül hoşluğuyla güzel ödünç verenler)in (karşılıkları) kendilerine kat kat verilecektir. Onlar için (ayrıca) değerli bir mükâfat vardır. [krş. 57/11 ve açıklaması]

19. Allah’a ve resûllerine inananlar hem Rableri yanında dosdoğru olanlar hem de (Allah için) şehit olanlar/şâhitlikte bulunanlardır. Onların hem mükâfatları, hem de nurları vardır. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar(a gelince), onlar da cehennem ehlidirler. [bk. 24/; 39/22]

20. Bilin ki (âhiret kazancına önem verilmeden geçirilen) dünya hayatı, ancak (geçici) bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, mal ve evlatta çoğalma yarışıdır. (Bu) tıpkı şuna benzer: Bir yağmurun bitirdiği (o yeşil) bitki, ekincilerin hoşuna gider, (fakat) sonra o (bitki) kurur da sen onu sararmış halde görürsün. Sonra da çer çöp olur (işte dünyadaki her şey de böyledir). Âhirette ise (günahkârlara) şiddetli azap, (iyilere de) Allah’tan mağfiret ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir faydalanmadan (bir rüyaya sevinmeden) başka bir şey değildir.[4] [bk. 3/14; 10/24; 18/; 39/21]

21. (O halde dünyanın bu aldatıcılığına aldanmayıp tevbe ve sâlih amellerle) Rabbinizden bir mağfirete ve Allah’a ve resûllerine inananlar için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete (girmek için) koşuşun/yarışın. Bu Allah’ın bir lütfudur ki onu dilediğine verir.[5] Allah büyük lütuf sahibidir.

22. Gerek yerde, gerek kendi canlarınızda meydana gelen (kıtlık, afet ve hastalık gibi) herhangi bir musibet, biz onu yaratmadan önce mutlaka bir Kitab’da (Levh-i Mahfûz’da) yazılmıştır. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.

23. (Her şeyin önceden yazılmış olması)[6] elinizden çıkıp gidene üzülmemeniz (Allah’ın takdiri diye boyun eğmeniz) ve O’nun size verdiğiyle de sevinip şımarmamanız içindir. Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez.

24. (İşte) onlar, cimrilik yaparlar ve insanlara da cimriliği emrederler. Kim de (Allah yolunda malını vermekten) yüz çevirirse, şüphe yok ki Allah Ganî’dir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur), hamd edilmeye (en) layık olan O’dur.

25. Andolsun ki biz, resûllerimizi, açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti (vahye uygun olarak)[7] ayakta tutmaları için, onlarla beraber (hükümleri bildiren) Kitab’ı ve mîzânı (adalet ve ölçüyü de) indirdik. Bir de kendisinde çetin bir kuvvet ve insanlara birçok faydalar bulunan demiri indirdik (var edip ikram ettik)[8] ki böylece Allah’ın, kendi (dini)ne ve Resûlü’ne gıyaben/görmediği halde kimin (bundan faydalanıp) yardım edeceğini belli etsin. Şüphesiz Allah çok kuvvetlidir, daima galiptir.

(Yüce Allah burada ilâhî adaletin hayata hâkim olmasını, bunun için de demirden faydalanarak her türlü kuvveti elde etmeyi bildirmektedir.)

26. Andolsun ki biz, Nuh’u ve İbrahim’i (peygamber olarak) gönderdik. Peygamberliği ve Kitab’ı da (artık) onların nesillerine verdik. Onlardan bir kısmı doğru yolu bulmuştur. Fakat çoğu yoldan çıkmışlardır.

27. Sonra onların izleri üzerine ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryemoğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik. O’na İncil’i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet (duygusu) koyduk. Ruhbanlığa (gelince):[9] Onu kendileri icat ettiler. Biz onu üzerlerine yazmadık, ancak Allah’ın rızasını aramak için (böyle bir şey ortaya koydular). Fakat ona da hakkıyla uymadılar (teslis inancına ve riyakârlığa saptılar). Biz de onlardan (ortak koşmadan)[10] iman edenlere mükâfatlarını verdik. Onlardan birçoğu yoldan çıkmışlar (kâfir olmuşlar)dır. [bk. 5/; 9/30]

28. Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine uygun yaşayın/aykırı davranmaktan sakının! O’nun (son)[11] Resûlü’ne de inanın ki,[12] rahmetinden size iki pay versin; size hem (imanınızdan dolayı) ışığı ile yürüyeceğiniz bir nur lütfetsin hem de sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. [bk. 7/; 24/; 39/22]

29. Böylece (son Peygamber’e inanmayıp “yahudiler yahudi hıristiyanlar da hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” diyen) Ehl-i Kitab, kesin olarak bilsin ki[13] Allah’ın lütfundan hiç bir şey (elde etmey)e asla güç yetiremezler. Muhakkak ki lütuf Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. [bk. 2/; 7/]

(Gerçekten bilinçli olarak Allah’a inananlar, O’nun gönderdiği peygamber ve kitaplarının hepsine inanırlar, son din İslâm’a göre de hayatlarını düzenler ve sorumluluklarını yerine getirirler.)


[1] Karz-ı hasen (güzel bir borç): Karşılığını Allah’tan bekleyerek, malın iyisinden, helalinden gönül hoşluğu ile gösterişsiz olarak Allah yolunda vermektir. Bu da Allah’a vermek gibidir (Beydâvî). Sırf Allah rızası için darda kalmış müslümana borç vermek veya tahsilinde kolaylık sağlamak da böyledir.          Ebû Dahdâh (ra.), “Ey Allah’ın Resûlü! Allahu Teâlâ bizden ödünç mü istiyor?” dedi. O da, “Evet” diye cevap verdi. Bunun üzerine, “Elini bana ver.” dedi. Resûlullah (sas.) da elini ona uzattığında elini tutup dedi ki: “Ben bahçemi Rabbime ödünç verdim.” Ebû Dahdâh’ın bahçesinde hurma ağacı bulunuyordu. Hanımı ve çocukları orada oturuyorlardı. Ebû Dahdâh gelip onlara, “Artık buradan çıkın, ben onu Rabbime ödünç verdim.” dedi. Kadının sözü ancak “Bu alışverişin hayırlı olsun.” demek oldu. Çocuğunu ve eşyasını taşıdı. Resûlullah (sas.), “Ebû Dahdâh’ın cennette kocaman dalları olan hurma ağaçları var.” buyurdu. (İbni Kesîr (Çetiner), XIV, ). [bk. 2/; 5/12; 57/18; 64/17; 73/20]

[2] Bu âyette mü’minlere büyük bir uyarı vardır.

[3] Kur’an’dan ve Allah’ı anmaktan uzaklaşıp kalplerini katılaştıranlar, âyette verilen misal gibi ölümden sonra dirilip hesap vereceğini düşünmelidir.

[4] Bu âyet-i kerîmede dünya ve âhiret hayatı anlatılmaktadır. Ancak dünya hayatının aldatıcılığı, onu terk etmek için değil, ondakilere dalıp âhiret hazırlığını unutmamak, dengede tutmak içindir. Hayatını yalnız dünya hayatına bağlayan insan ise İslâmî kimlik ve kişiliğe henüz erişememiş demektir. [krş. 28/ bk. 63/9; 64/15]

[5] Bu ifadede, Allah’ın fazl ü ihsanı olmadan kimsenin cennete giremeyeceğine işaret vardır.

[7] İbni Kesîr (Sâbûnî), IV,

[8] “Enzele” kelimesi, halketmek ve ihsan etmek anlamındadır. bk. Cündioğlu, Kur’an Çevirilerinin Dünyası, s.

[9] Rahbâniyet (Ruhbanlık): Ömür boyu dünya lezzetlerinden el çekip evlenmeyip ücra yerlerde sırf ibadetle meşgul olmaktır. İslâm bunu yasaklamıştır.

[12] Çünkü peygamberlerin birine bile iman edilmezse hiç iman edilmemiş sayılır.

[13] “Liellâ”daki “lâ” tekid içindir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası